kısırlıkla lg l sık sorulan sorular

advertisement
KISIRLIKLA İLGİLİ SIK SORULAN SORULAR
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Op.Dr.Aytuğ Kolankaya kısırlık ile ilgili sık sorulan soruları
yanıtladı.
1. Modern yaşam kısırlığı etkiliyor mu?
Çağımızda çevre kirliliğinin artması, stres, nükleer artıklar, besinlerdeki genetik
modifikasyonlar ve katkı olarak kullanılan hormonlar da sperm üretimini olumsuz yönde
etkiliyor. Yine yaşlanmayla birlikte, sperm sayısının belli oranlarda azaldığı biliniyor.
Ayrıca, cinsel performans bozuklukları da erkek kısırlığına neden olabiliyor.
2. Miyom kısırlık nedeni mi?
İleri yaş kadınlarda (40 yaşın üzerinde) çok sık görülen miyomlar rahim duvarında
oluşan iyi huylu kas kitleleridir. Miyomların çoğu belirti vermemesine rağmen bazı
şikayetler oluşturabiliyor. En sık rastlanan yakınmalar ise aşırı ve anormal kanamalar.
Ayrıca kasık ve karın ağrısı, kasıkta ve karında dolgunluk ile basınç hissi, cinsel ilişki
sırasında ağrı da gelişebiliyor. Bazı miyom türleri ise aşırı kanamanın yanı sıra ara
kanamalara da neden olabiliyor. Miyomlar kadının hamile kalmasını ya da hamilelikte
rahmin bebeği taşımasını zorlaştırabiliyor. Çünkü miyomlar spermin ve yumurtanın
tüplerden geçişisini güçleştirebiliyor ya da yumurtanın rahme yerleşmesini
engelleyebiliyor. Miyom büyüdükçe üzerindeki endometrium tabakası geriliyor ve
kanlanması bozuluyor. Bu durumda embriyo rahimde yerleşse bile yeterli derecede
kanlanmadığı için düşük gelişebiliyor.
Hamilelik ilerledikçe plasentayı bekleyen diğer bir problem ise miyom nedeniyle rahimde
gelişebilmesi için yeteri kadar yer kalmaması. Bu sorun da sıklıkla düşük veya erken
doğumla sonuçlanabiliyor. Miyomların tedavisinde genellikle ilaçlardan ya da cerrahi
yöntemlerden yararlanılıyor.
3. Endometriosis hamileliği etkiler mi?
Doğurganlık çağında daha sık görülen, gerek oluşma mekanizmaları gerekse tedavi ve
gebelik üzerine olan etkileri konusunda pek çok bilinmeyeni içeren bir hastalık. Normal
koşullarda rahmin iç tabakasını oluşturan ve adet kanaması ile atılan endometrium
tabakasının rahmin kas tabakası, dış yüzeyi, karın içi zarı üzerinde, yumurtalıklarda ya
da vücudun diğer bölgelerinde yer almasına endometriosis adı veriliyor. Bu dokularda
her adet ile kanama oluyor. Endometriosiste en sık görülen yakınma ise şiddetli ağrılı
adet kanamalarının olması. Özellikle ağrıların adet kanamasının ilk günü başlayıp
ilerleyen günlerde şiddetini artırması, endometriosisin tipik belirtisi. İleri yaşlarda ve
doğum yapmamış kadınlarda daha sık görülüyor. Doğurganlık çağındaki kadınların
yüzde 10’unda endometriosis olduğu düşünülüyor. 20 yaşın altında tıbbi tedaviye yanıt
vermeyen, kronik ağrısı olan olgulara cerrahi müdahale yapıldığında, yüzde 47-65
oranında endometriosis olduğu tespit edilmiş. Kısır kadınların yüzde 20-50’sinde
endometriozis saptanmış.
4. Yumurtlamayan kadın kısır mı demektir?
Adet kanamaları olmayan kadında yumurtlama da olmaz. Hormon problemleri, tiroid ve
böbrek üstü bezlerindeki bozukluklar, stres, aşırı kilo kaybı veya kilo artışı da
yumurtlama düzensizliklerine yol açıyor. Bu hastaların çoğunda gebelik şansı düşüktür.
5. Dış gebelik nedir?
Gebeliğin rahim dışında bir yerde gelişmesine dış gebelik deniliyor. Dış gebelik için risk
faktörleri arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yapılan cerrahi girişimler,
endometriosis ve apandisit sayılabilir. Dış gebelik belirtileri arasında vajinal kanama ile
birlikte ya da kanama olmaksızın pozitif gebelik testi söz konusu olabiliyor.
Tanı hastanın sorgulanması, fizik muayene, vajinal ultrasonografik inceleme ve
laboratuar incelemeleri sonucunda konuluyor. Dış gebeliğin yeri ve büyüklüğüne bağlı
olarak gerekli tedavi planlanıyor. Dış gebelik genellikle cerrahi olarak çıkartılır ancak
bazen de gebelik haftası düşük ve hastanın kontrolü mümkün ise medikal tedaviler
uygulanabiliyor.
6. 40 yaşından sonra doğurganlık nasıl değişiyor?
Genellikle doğurganlığın yaşla birlikte azalacağı kabul ediliyor. 20’li 30’lu yaşlardaki
kadınların doğal şartlarda yüzde 25-30 oranında gebe kalma şansları varken bu oran
40'lı yaşların başlarında yüzde 5'e düşüyor. Üremeye yardımcı tedavilerde başarı oranını
en fazla etkileyen faktör yaştır. Bunun çeşitli nedenleri var: İlerleyen yaşla birlikte
kadınlardaki yumurtaların kaliteleri bozuluyor. İlerleyen yaş ile endometriumu, yani
rahmin iç tabakasının döllenen yumurtayı tutma yeteneği azalıyor. Uzmanlara göre, yaş
ilerledikçe karın içi kanamalar yaparak kısırlığa neden olan endometriosis hastalığı ve
rahim içinde yer kaplayan miyomlar daha sık görülüyor.
Yumurtlamayı uyarmak için kullanılan ilaçlarla birden fazla yumurta elde edilebiliyor ve
bir çok yumurta arasından en iyisi seçilerek gebelik şansı arttırılabiliyor. Kadının
doğurganlık düzeyini kontrol edebilmek için adetinin üçüncü günü kan testi yapılarak
FSH (yumurtlamayı uyarıcı hormon) ve E2 (östradiol) hormonlarının miktarlarına
bakılabilir. Ultrasonografide kadının yumurtalıklarının kapasitesi hakkında bilgi sahibi
olunuyor. Kadında FSH hormonunun miktarı arttıkça yumurtalıklarında gebelik
sağlayabilecek bir yumurta bulunması olasılığı azalıyor. Kadın yaşlandıkça FSH
seviyeleri yükseliyor. Ancak genç yaşta olup FSH seviyeleri yüksek olan kadınlarda da
yumurta kalitesinin düşük olduğu biliniyor.
7. Çoğul gebelik ne demek?
Yardımla üreme teknolojilerinde (ART) çoğul gebelikler çok sık görülüyor. Özellikle
yumurtlamanın uyarılması ve aşılama tedavilerinde bu sık rastlanan bir durumdur. Ciddi
sorunlara yol açabilecek erken doğumları, çoğul gebeliğin anne ve bebeklerde
yaratabileceği ciddi sorunları engelleyebilmek için embriyo redüksiyonu işlemi
yapılabiliyor. Bu işlem ile rahim içerisindeki embriyoların sayısı azaltılıyor ve kalan
bebeklerin yaşama şansı arttırılmaya çalışılıyor. Çoğul gebelikler (özellikle üçüz veya
daha fazla) gebelik sırasında daha çok risk taşıyor.
8. Kimler risk altında?
Aşırı sıcak ortamda olan erkekler ve petro-kimya türü kimyasalların dumanı ile iç içe
olanlar kısırlık tehlikesi ile karşı karşıya kalıyorlar. Çeşitli boya ve kimyasalların
kanserojen etki gösterdiği de bilimsel açıdan kanıtlanmış bir gerçek. Çok sıcak
ortamlarda ve sürekli oturarak çalışanlar; örneğin fırıncılar, cam ve döküm atölyelerinde
çalışanlar, tellaklar ve uzun süre hiç kalkmadan otomobil kullananlar da risk altında.
Ayrıca kuru temizleme sanayiinde, matbaacılık sektöründe, kaynakçılık, seramik
sanayiinde, gıda sanayiinin çeşitli dallarında, maden ocaklarında çalışanlar için de
kısırlık riski mevcut.
9. Şişmanlık kısırlık nedeni mi?
Fazla sayıda yağ hücresi östrojen dengesini bozuyor. Bu şekilde östrojen düzeyinin
normalin üstünde olması yumurtlamayı önleyebiliyor. Ayrıca şişmanlık insülin salınımı
artırarak erkeklik hormonunun fazla miktarda salgılanmasına neden oluyor. Böylece
yumurtlamayı engelliyor. Normalde fazla kilo sahibi kadınlar kilo verdiklerinde
yumurtlamaları düzene giriyor. Erkekte şişmanlık, testisleri ve sperm üretimini olumsuz
etkiliyor.
10. Yumurtalık tüplerindeki hasara neler yol açıyor?
Tüplerdeki tıkanıklık kısırlığın en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor. Öyle ki çocuk
sahibi olamayan kadınların yüzde 30’unda tüplerde tıkanıklık görülüyor. Geçirilmiş
enfeksiyonlar tüplerde tıkanıklığa yol açabiliyor. Üreme organlardaki yaygın
enfeksiyonlar tüplerde ihtihaplanma ve şişmeye neden oluyor. Cinsel temas yoluyla
geçen hastalıklar da tıkanıklığı oluşturabiliyor. Düşük sonrası enfeksiyon geçiren, rahim
içi araç kullanan ve apandisiti patlamış olan kadınların tüplerinde tıkanıklık daha sık
görülüyor. Bunların yanı sıra karın içi kanamalara yol açan endometriozis hastalığı da
tüplerdeki tıkanıklığın bir başka önemli nedeni.
11. Zayıflık kısırlık faktörü mü?
Çoğunluğu yağ hücrelerinden salgılanan östrojen hormonu, çok zayıf bir vücutta normal
düzeyinin altında salgılanacağı için kısırlığa neden olabiliyor. Vücuttaki yağ miktarı
normal değerin yüzde 15 altına düştüğünde infertilite görülebiliyor. Erkekte ise zayıflık
normal sperm fonksiyonlarının ve sayısının azalmasına yol açıyor
12. Kabakulak kısırlığa yol açar mı?
Yumurtalık iltihapları da spermleri etkiliyor. Kabakulak orşiti denilen hastalık bunlar
arasında en önemlisini oluşturuyor. Eğer kabakulağa erkekler erişkin yaşında
yakalanırsa, yüzde 15-20 oranında testis tutulması olup, sperm parametreleri bozuluyor.
13. İlaçlar kısırlığa neden oluyor mu?
Eroin, morfin gibi maddelerin kullanımı ve vücut geliştirme çalışan insanların doping için
aldıkları maddeler kısırlığa neden olabiliyor. Bu tip ilaçlar kasları kuvvetlendirmek adına
vücudun normal hormonal düzenini bozuyor. Dışarıdan bol miktarda vücuda alınması
sonucu bunları vücutta üreten hücreler ve sistemler zayıflayarak devre dışı kalabiliyor.
Ayrıca ülser, sara, gut, bazı bağırsak hastalıkları ve idrar yolu enfeksiyonları tedavisinde
kullanılan bazı ilaçlar sperm sayısını azaltabiliyor. Genellikle ilaçlar kesildikten bir süre
sonra sperm sayısı normale dönüyor. Bazı kanserlerin tedavisinde kullanılan ilaçlar
kalıcı zarar vererek kısırlığa yol açıyor. Narkotik (uyuşturucu) ilaçlar hem kısırlık hem de
iktidarsızlığa neden olabiliyor.
14. Erkek kısırlığı kalıtsal mı?
Eğer hastada bir kromozom anomalisi varsa, bir sonraki jenerasyona da geçiyor.
Genetik bozukluk yoksa, bir sonraki kuşağa geçer diye bir şey yok. Erkek kısırlıklarında
en önemli nedenlerin arasında kromozom anomalileri yer alıyor. Genel olarak erkek
kromozom anomalileri yüzde 6.2 oranında gözüküyor. Eğer sperm sayısı 10 milyonun
altındaysa kromozom anomali oranı yüzde 11, eğer erkekte hiç sperm yoksa kromozom
anomali oranı yüzde 21'dir. Bu nedenle, sperm sayılarının çok düşük olduğu kişilerde
mutlaka kromozom çalışmaları yapılması gerekiyor.
15. Cerrahi kısırlaştırma ameliyatı geçiren bir erkek tekrar çocuk sahibi olabilir mi?
Evet, günümüzde mikrocerrahi yöntemlerle kanallar düzeltilerek erkeğin tekrar çocuk
sahibi olması sağlanabiliyor. Ancak kısırlaştırma ameliyatının üzerinden çok uzun zaman
geçmişse, erkekte sperme karşı antikorlar geliştiği ve bu antikorlar spermi
hareketsizleştirdiği için cerrahi tedavi ile erkeğin çocuk sahibi olması mümkün
olmayabiliyor.
16.Kimin çocuğu olmaz?
Testislerinde hiç sperm hücresi olmayan erkekler çocuk sahibi olamaz. Ancak ilerleyen
teknoloji ve kök hücre çalışmalarının gelişmesi ile bu sorunun da ortadan kalkacağı
öngörülüyor. Vücuttan elde edilen kök hücre sperm hücresine farklılaştırılarak
testislerinde hiç sperm hücresi olmayanların dahi çocuk sahibi olabilmeleri için
çalışmalar yapılıyor. Klonlama yani kopyalama tekniğinde ise sadece çiftlerden birinin
genetik materyali kullanıldığından doğacak çocuk ortak bir ürün olmayıp çiftlerden birinin
genetik kopyası oluyor.
17. Bir erkek başvurduğunda ne gibi aşamalardan geçiyor?
İlk etapta, androloji uzmanı kendisiyle konuşarak detaylı birtakım bilgiler veriyor. Bu
bilgiler çocukluğundan itibaren geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, gençliğinde geçirdiği
önemli hastalıklar, kadınlardan kapmış olabileceği viral ve mikrobik hastalıklar olabilir.
Ayrıca meslek yaşamıyla ve içinde bulunduğu çevre ile ilgili bilgiler alınıyor. Kullandığı
ilaçlar ve eşi ile ilişkisinin sıklığı öğreniliyor. Hastanın hikayesi alındıktan sonra muayene
gerçekleştiriliyor ve birçok net olabilecek sorun bu muayene sonucunda ortaya çıkıyor.
İkinci aşamada ise kişinin semen değerleri ile ilgili testler, laboratuvar tetkikleri isteniyor.
Gerekirse bazı hormon, kan testleri ve bir takım genetik tetkiklere de ihtiyaç duyuluyor.
Ultrason, MR gibi görüntüleme tekniği ile yapılan testlere de başvurulabiliyor.
18. Sperm analizi neden önemli ?
Kısırlık vakalarının üçte biri erkek faktörüne bağlı olduğu için çocuğu olmayan çiftlerin
incelenmesinde sperm analizi ilk basamaklardan birini oluşturuyor.
2-5 günlük cinsel perhizin ardından mastürbasyon ile alınan meni örneği inceleniyor.
Örneğin alındıktan sonra bir saat içinde laboratuvara ulaştırılması gerekiyor. Sperm
analizinde milimetredeki sperm sayısı, spermlerin hareketliliği ve yapıları
değerlendiriliyor. Bunların yanı sıra meninin miktarı, asiditesi ve içerdiği yuvarlak
hücreler belirleniyor. Gerekli görülürse antisperm antikor testleri ve mikrobiyolojik
incelemelere başvuruluyor. Sperm üretimini sigara, alkol, ısı, enfeksiyonlar ve ilaçlar gibi
çok sayıda faktör etkilediği için normal olmayan örneklerin analizi birer ay arayla iki ya da
üç kez tekrarlanmalı.
19. Önce erkek mi kadın mı doktora başvurmalı?
Aslında her ikisinin de aynı anda başvurması gerekli. Fakat önce erkeğin tetkiklerinin
yapılmasında yarar var. Kültürel yapımız gereği kısırlık söz konusu olduğunda hep
kadınlar doktora gönderiliyor, erkekler ancak en son aşamada gidiyor ya da doktora hiç
başvurmamayı tercih ediyor. Erkek kısırlığında tedavi basamaklar halinde uygulanıyor:
Başlangıçta basit ve sebebe yönelik tedaviler tercih ediliyor. Sorun tam olarak ortadan
kaldırılarak çiftin evlerinde hamilelik sağlaması için ilaç tedavisi, mikrocerrahi, endoskopi
uygulanabiliyor. Kesin tedavi olamasa bile erkeğin bu tedaviler ile durumunun kısmen
düzelmesi amaçlanarak yardımlı üreme tekniklerinden daha yüksek başarı ile
faydalanabilecek hale gelmesi sağlanıyor. Uygun çiftler erkeğin laboratuvarda hazırlanan
spermlerinin jinekolog tarafından eşe verilmesi (aşılama-inseminasyon) yönteminden
fayda görebiliyor ken durumu daha ağır olanlara mikroenjeksiyon-tüp bebek uygulaması
son çare olarak gerekebiliyor. Mikrocerrahide uygun kişilerde fayda oranı yüzde 80 olup
hamilelik yüzde 40’a varabiliyor.
Günümüzde tam kısırlık durumu çok daha nadirdir. Mikrocerrahi, endoskopi ve yardımcı
üreme teknikleri ile eskiden netice alınamayan durumlarda bile çiftler çocuk sahibi
olabiliyor. Erkekler problemi eşleriyle birlikte çözme yanlısı olmalı. Normal gibi görünen
tek bir sperm tahlili yeterli değil. Ayrıca çocuk sahibi olan bir erkeğin zaman içindeörneğin varikosel etkisi ile- çocuk sahibi olamaz hale gelmesi de mümkün. Kısırlık
tedavisinde yurdumuzda tüm ileri tetkik ve tedaviler uygulanabiliyor.
20. Cinsel yolla bulaşan hastalıkları kişi kaptığı günlerde anlayamaz mı? Sadece
çocuk sahibi olamadığında mı anlaşılır?
Bu hastalıklar her zaman olmasa da çoğu kez belirti veriyor; mesela idrar yaparken
yanma, tıpkı nezledeki gibi idrar yolundan akıntı olması gibi. Bu hastalıkların ilerlemesine
yetersiz tedavi de yol açıyor. Eczaneden veya kulaktan dolma tavsiye ile bilinçsizce
alınan ilaçlar hastalığı tam olarak tedavi etmeyeceğinden hastalık idrar yolundan prostat
ve testislere ilerleyerek kısırlığa neden olabiliyor. Tüberküloz yani verem hastalığı da
kısırlık yapabiliyor.
21. Türkiye'de yapılamayan kısırlık tedavileri var mı?
Hayır, kısırlıkla ilgili her işlem ülkemizde başarı ile uygulanabiliyor. Hatta vaka çokluğu
nedeniyle başarı oranları en ileri merkezlerin üzerinde gerçekleşebiliyor. Hastalara
düşen, bu konuda gerçekten uzman olan kişilere ulaşmak, sadece maddi kaygı ile
yapılan ticari uygulamalardan sakınmak.
Download