Kasım 1990 İSLAM'DA TEVBE Diyanet ين ٰا َمنُوا تُوبَُٓوا اِلَى َ َٓيَا اَيُّهَا الَّ ۪ذ ٰٰ ً ّللاِ تَ ْوبَةً نَصُوحا Muhterem Müslümanlar, Kusursuz ve hatasız kul olmaz sözü, doğru bir sözdür. Hepimiz biliyoruz ki, Rabbimize layıkı vechiyle kulluk vazifemizi yapmadığımız gibi, bilerek veya bilmeyerek kusur ve hatalardan da uzak kalamıyoruz. Günah ve kusur işlemekten uzak, Allah'ın emri ve yasaklarını harfiyyen yerine getirecek kabiliyette yaratılmış olan varlıklar, ancak meleklerdir. Nefsi emmare, şeytan ve şehvetlerin tesiriyle insanlar, zaman zaman yanılıp hata edebiliyor, Allah'ın yasak ettiği fiilleri işleyip, günah ve isyan içine düşebiliyorlar. Bu durumlarda kula yaraşan, hatasını, kusurunu, isyanını bilip, yaradanından özür dilemesi, günahlarının bağışlanması için tevbe ederek O'na dönmesidir. Sözlükte, dönmek kati pişmanlık anlamına gelen tevbe, İslam'da günah ve kusurlardan nedamet duyarak, içten, yürekten coşup gelen bir arzu ile, samimi bir şekilde kötülüklere, çirkin hareketlere, günah ve kusurlara bir daha dönülmemesidir. Rabimizden af dileyerek, O'na yönelerek, masiyetlerden vazgeçilmelidir. Zira Peygamberimiz (s.a.s.) "Her insan hata eder hata edenlerin en hayırlısıda tevbe edenlerdir" (1) buyuruyor. Tevbe edenler hakkında Allah Kuranı Kerimde şöyle buyurmaktadır. "Ey iman edenler gönülden tevbe ederek, Allah'a dönün ki, Rabbin iz kötülüklerinizi örtsün, sizi içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun". (2) Aziz Cemaat, Günahlarımız, hata ve isyanlarımız, Rabbimizle aramıza çekilen perdelerdir. İnsan kusur ve günaha daldıkça bu perdeler kalınlaşır. Devamlı yanan bir gaz lambası, bakımsızlık yüzünden camını nasıl karartır, ışık veremez bir hale getirirse tevbeden uzak kalan günahkarın kalbi de zamanla günah lekeleriyle kirlenir. Bunlar ihmal edilmemeli, tevbe ile temizlenmelidir. Tevbe, pişmaniık ve nadamet bizi tekrar günahsız, kusursuz ve tertemiz bir kul haline getirir. Rabbimizin affına mazhar kılar. Çünkü O'nun sınırsız ve sonsuz rahmetinden hiç bir zaman ümit kesilmez. Bu konuda yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "De ki Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O bağışlayandır, merhametlidir". (3) Muhterem Müslümanlar, Hatasız kul olmaz deyip de günaha batmayalım. İsyan ve hatalarımızda ısrar etmeyelim. Mümkün mertebe onlardan uzak durmaya çalışalım. Ölüm gelmezden, ecel kapımızı çalmadan önce, yararlı ve faydalı işler yaparak, Rabbimizin kendilerinden razı ve memnun olduğu kullar arasına girelim. Hesaba çekilmeden önce, kendimizi hesaba çekelim. İşlediğimiz günahların hemen peşinden tevbe edelim. Sevgili Peygamberimiz bu hususta "Sizler Rabbinize tevbe ediniz. Zira ben günde yüz kere tevbe ederim" (4) buyuruyor. Öyle ise tevbenin herkese her zaman gerektiğini bilelim. Tevbeyi geciktirmeyelim. Tevbede acele etmek faziletlidir. Hayatından umut kesilmedikçe, yapılan tevbenin makbul olacağını hatırda tutalım. Peygamberimiz (s.a.s.) "Allah, son nefese kadar yapılan tevbeleri kabul eder" (5) buyuruyor. Değerli Müminler! Görülüyor ki İslam'da tevbe, isyandan, hata ve günahtan dönüp, Allah'a layık bir kul olmaktadır. Onun emir ve yasaklarına itaatla boyun eğmektir. İslam'da tevbe, insanı yaratılıştaki gerçek gayesine ulaştırır. Tevbe sayesinde kul, pişmanlığını Allah'a arzedecek, af, bağış ve yardımı, yalnız O'ndan bekleyecektir. Cehalet ve bilgisizlik sebebiyle, işlemiş olduğu günahlardan dolayı bir daha günah işlememe azmi ve kararı içerisinde hatasını anlayıp, Rabbine dönecektir. Çünkü tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan yalnız O'dur. Bu husus Kuranı Kerim'de şöyle belirtilmektedir. "Kullarımdan tevbeyi kabul edip, günahlarını bağışlayan O'dur". (6) Hutbemizi Sevgili Peygamberimizin mübarek sözleriyle bitirelim "Günahtan tevbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir". (7) *** (l)Fethul Kebir 2/323 (2) Tahrim Sûresi, Ayet, 8 (3) Zümer Sûresi, Ayet 5 (4) Fethul Kebir 2/39 (5) Mecmeuz-Zevaid 10/208 (6) Şura Sûresi, Ayet 25 (7) Fethül Kebir 2S39