Ekonomi Bülteni 13 Ağustos 2012, Sayı: 31 Yurtdışı Gelişmeler Yurtiçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Görünüm Büyümeyi Potansiyeline Çekebilmek için Destek Gerekecek Ekonomik Araştırma ve Strateji Dr. Saruhan Özel Ercan Ergüzel Doğukan Ulusoy Ali Can Duran 1 13 Ağustos 2012 DenizBank Ekonomi Bülteni Yurtdışı Gelişmeler FED üyeleri parasal genişleme konusunda farklı mesajlar veriyor. FED Başkanı Ben Bernanke’nin son Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı sonrasında yeni bir parasal genişleme (QE3) için daha kuvvetli sinyaller vermesinin ardından, FED üyelerinden faklı mesajlar gelmeye başladı. Boston FED Başkanı Eric Rosengren, küresel ekonominin yavaşladığı bir ortamda, büyüme ve istihdamı desteklemek adına “kayda değer bir boyutta” parasal genişlemeye gidilmesi gerektiğini belirtti ve QE3’te “ucu açık” yani istenilen sonuçlar alınana kadar varlık alımı yapılmaya devam edilmesi gerektiğini belirtti. Bu sene FOMC’de oy hakkı bulunmayan ve şahin kimliği ile öne çıkan Dallas FED Başkanı Richard Fischer’dan ise aksi yönde açıklamalar geldi ve sağlanan teşviklerin yeterli olduğunu dile getirdi. ABD’de haftalık işsizlik maaşı başvuruları 361 bin olarak gerçekleşti. ABD’de haftalık işsizlik maaşı başvuruları 6 bin kişilik bir düşüş göstererek 370 bin olan piyasa beklentisinin altında 361 bin olarak gerçekleşti. 4 haftalık ortalama ise 6 hafta sonra ilk defa artarak 366 binden 388 bine yükseldi. S&P Yunanistan’ın görünümünü negatife çevirdi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Yunanistan ekonomisinde makro ekonomik dengelerin kötüleşmeye devam ettiğini ve AB’den daha fazla krediye ihtiyaç duyulma olasılığının arttığını belirterek ülkenin CCC olan notunun görünümünü olası bir indirim için durağandan negatife çekti. Eurogroup Başkanı Juncker ise Yunanistan ile ilgili yaptığı açıklamalarda Yunanistan’ın Euro’dan çıkmasını istemediklerini fakat böyle bir duruma da hazır olduklarını dile getirdi. İngiltere Merkez Bankası büyüme tahminini %0’a çekti. İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkanı Mervyn King, ülkede büyüme hızının 2014’e kadar kriz öncesi seviyelere gelemeyeceğini belirterek Mayıs ayında bu yıl için %1 olarak öngördükleri büyüme tahminlerini %0’a çektiklerini duyurdu. Temmuz ayında varlık alım programını 50 milyar £ artıran BoE’nin varlık alım programının süresi Kasım ayında doluyor ve BoE’den Kasım ayına kadar yeni bir adım gelmesi beklenmiyor. Asya Merkez Bankalarından yeni adımlar gelmedi. Küresel talebin yavaşlaması nedeniyle ihracata dayalı Asya ekonomilerinde ekonomik aktivitenin yavaşlamasına rağmen, Japonya, Kore ve Avusturalya Merkez bankaları beklemeyi tercih etti. FED ve ECB’nin önümüzdeki aylarda atacağı muhtemel adımlar öncesinde, Japonya Merkez Bankası (BoJ) piyasa beklentileri dahilinde varlık alım programını 70 trilyon Yen’de (893 milyar $) sabit tuttu ve cephanesini ilerisi için saklamış oldu. BoJ’a paralel Kore ve Avusturalya merkez bankaları da politika faizlerini sırasıyla %3 ve %3.5’da sabit tutarak herhangi bir değişikliğe gitmediler. Çin’de enflasyon %1.8’e geriledi. Çin’de Haziran’da %2.2 olarak açıklanan yıllık tüketici enflasyonu Temmuz ayında %1.8’e gerileyerek son 30 ayın en düşük değerini aldı. Geçen yılın aynı döneminde %6.5 olan veri, ekonominin ivme kaybına paralel bir yıldır düzenli olarak geriliyor. Üretim maliyetleri açısından daha net fikir veren yıllık ÜFE ise - %2.9 seviyelerine kadar geriledi. TÜFE’nin %4.4 olan resmi 2012 hedefinin oldukça altında seyretmesi, piyasalardaki Çin’in ekonomiyi canlandırıcı önlemler alacağı yönündeki beklentileri kuvvetlendiriyor. Çin’de dış ticaret yavaşlamaya devam ediyor. Çin’de açıklanan Temmuz ayı dış ticaret verileri ekonominin soğumaya devam ettiğini teyit etti. Toplam ihracat geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %8 artış öngören piyasa beklentilerinin oldukça altında kaldı ve sadece %1’lik bir artış sergiledi. Mayıs ve Haziran ayında sırasıyla %15.3 ve %11.3 artan ihracatın neredeyse durma noktasına gelmesi, dünyanın en büyük ikinci ekonomisine ve küresel talebe yönelik endişelerin artmasına neden oldu. İthalat tarafında da benzer bir resim söz konusu. İthalatlar da %7 olan piyasa beklentisinin altında %4.7 oranında arttı. Açıklanan veriler hafta boyunca primli seyreden Asya borsalarında satışların hakim olmasına ve emtia fiyatlarının yönünü aşağı çevirmesine neden oldu. Olumsuz iklim koşullarına paralel tarım fiyatları yükseliyor. Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü (FAO) yayınladığı son raporda, ABD’de yaşanan kuraklık, Rusya’da yaz aylarında sıcaklığın ortalamanın üzerinde seyretmesi ve Brezilya’da görülen aşırı yağışların küresel gıda zincirini olumsuz etkilediğini ve dünya genelinde gıda fiyatlarının yükselmesine neden olduğunu belirtti. FAO’nun gıda fiyatları endeksi Temmuz ayında %6 oranında artarak Kasım 2009’dan bu yana en hızlı artışını göstermiş oldu. Özellikle ABD’de yaşanan kuralık nedeniyle Mısır ve Soya fiyatları artmaya devam ediyor. Temmuz ayında Mısır ve Soya fiyatları sırasıyla %1 ve %4 artarken, Mayıs sonundan bu yana yaşanan artışlar da sırasıyla %47 ve %26’ya ulaştı. 2 13 Ağustos 2012 DenizBank Ekonomi Bülteni Yurtiçi Gelişmeler Sanayi Üretim Endeksi, Haziran 2012 Son aylarda arka arkaya piyasa beklentilerinin üzerinde açıklanan Sanayi Üretimi Endeksi Haziran ayında geçen 25% %2.6-2.8 arası değişen piyasa beklentilerine paralel % 2.7’lik bir artış (geçen yılın aynı ayına göre) gerçekleştir- 15% di. Bir önceki aya göre değişimi gösteren takvim ve mevsim etkilerinden arındırılmış endeks ise %2’lik bir düşüş 5% gerçekleştirdi. Böylece %2.8’lik daralmanın gerçekleştiği Ocak ayından sonra ilk defa sanayi üretimi gerilemiş -5% oldu. Sanayi Üretim Endeksi Aylık 5.0% 2.7% Yıllık Sanayi üretimi sektörel bazda incelendiğinde 2011 yılını -15% %18’lik artış ile tamamlayan Taşıt sektörünün Şubat ayından bu yana daralmaya devam ettiği görülüyor. -25% Geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %9 oranında daralan 2007 2008 2009 2010 2011 2012 sektör, ilk altı ayda %5.7 daralarak, Petrol&Kömür sektörüyle beraber (%8.3) en çok küçülen sektörler arasında yer aldı ve Haziran ayında endekse 0.8 puanlık negatif katkı yaptı. Temmuz ayı ODD verileri ise otomobil ve hafif ticari araç pazarında yaşanan küçülmenin hız keserek devam ettiğine yönelik sinyaller veriyor. Mayıs ayında 0.8 puanlık pozitif katkı yapan gıda sektörü ise bu ay endekse 0.6 puanlık negatif katkı yaptı ve taşıt sektörü ile beraber endekse aşağı çeken iki ana sektör olarak öne çıktı. Metal, tekstil, kimya sektörleri ise sırasıyla 0.8 ve 0.6’şar puanla endekse en büyük pozitif katkıyı sağlayan kalemler oldu. Özellikle, kimya sektörü aylık bazda %12.2’lik artış ile en belirgin artışın görüldüğü sektör oldu. TCMB Beklenti Anketi, Ağustos I. Dönem 2012 Ağustos ayı I. Dönem Beklenti Anketi’nde kısa ve uzun vadeli enflasyon beklentilerin gerilediği gözlendi. Yılsonu enflasyon beklentisi %6.98’dan %6.73’geriledi ve MB’nin yıl sonu tahmininin 0.53 puan üzerine kadar gerilemiş oldu. 12 ay sonrasına ilişkin TÜFE beklentisi ise 10 baz puan azalarak %6.68’e geriledi. Anketteki en uzun vadeli enflasyon beklentisi olan 24 ay sonrasına ilişkin beklentiler de 16 baz puan ile son dönemdeki en sert düşünü yaşayarak %6.17’ye indi. MB daha önce yaptığı açıklamalarda Temmuz ayında yaşanacak sınırlı yükselişin ardından Temmuz ayı itibarıyla %9.07 olan yıllık enflasyonun yönünü aşağı çevireceğini ve yılın son çeyreğinde gerilemenin hızlanarak yılı %6.2 seviyelerinde bir fiyat artışı ile kapatacaklarını belirtmişti. Bir haftalık repo faiz oranı (politika faiz oranı) beklentisi ise üç ay sonrası için Aralık ayından bu yana olduğu gibi % 5.75’de sabit kalırken, gelecek 12 ay sonundaki repo faiz oranı beklentisi yılbaşından bu yana süregelen düşüş trendini devam ettirdi ve %5.79’dan %5.73’e geriledi. Ocak ayında bu oran %6.3 seviyesindeydi. Son günlerde artan risk iştahı ve MB’nin ağırlıklı fonlama faizinin daha düşük seviyelerde oluşmasına izin vermesiyle Temmuz II. Dönem anketinde 1.8038 olan $/TL beklentisi 1.7918’e geriledi. Yıl sonu beklentisinde değişim daha sınırlı oldu ve bu beklenti de 1.8117’den 1.8044’e geriledi. Enerji fiyatlarının yeniden yükselmeye başlamasına rağmen enerji dışı cari açığın düzenli olarak gerilemesi cari açığa yönelik beklentileri aşağı çekmeye devam ediyor. Temmuz başında 63.8 milyar $ olan yıl sonu cari açık beklentisi bu ankette 63.1 milyar $’a gerilerken, 2013 sonu cari açık beklentisi ise 65.4 milyar $’dan 64.8 milyar $’a geriledi. Büyüme tarafında ise beklentiler dar bant içindeki hareketlerini devam ettiriyor. Yıl sonu büyümesi %3.6’dan %3.7’e revize edilirken 2013 yılı için büyüme beklentisi ise %4.6’da sabit kaldı. 3 13 Ağustos 2012 DenizBank Ekonomi Bülteni Haftalık ve Aylık Getiri Finansal Göstergeler 1 Aylık Değ (%, $ Bazında) 5 Günlük Değ (%, $ Bazında) DIBS End. DIBS End. -0.2 Emtia End. Emtia End. 2.3 Altın EURO/$ 1.4 EURO/$ 0.3 -0.9 MSCI TR -1.5 MSCI EM 2.8 MSCI EM ABD-S&P 2.8 ABD-S&P -2 2.8 TL-Basket -0.1 MSCI TR 9.5 Altın 0.5 TL-Basket 1.3 -1 0 1 2 3 2.7 4.8 4.6 0 2 4 6 8 10 Risk iştahındaki olumlu seyir devam ediyor. USD Libor 1 ay, 3 ay ve 12 ay (%) 3 Aylık Libor Faizi (%) Para Piyasaları 1.6 1.2 USD 1.05 JPY EUR 1.2 12 Aylık USD Libor 0.8 0.8 0.44 0.4 3 Aylık USD Libor 0.44 0.4 0.24 0.23 1 Aylık USD Libor 0 Ocak 10 0.20 Ocak 11 0 Ocak 10 Ocak 12 Ocak 11 Ocak 12 Euro Libor faizleri hızla gerilemeye devam ediyor. H. Senedi Piyasaları Hisse Senedi Endeksleri Değişim (%) Endonezya-JCI Kore-Kospi Hindistan-Sensex Çin-Shangai Tr-Imkb100 Mac-Bux Rus-Micex Cz-Prague Pol-WIG Br-Bovespa Meks-Bolsa MSCI Emerging 3.3 1.0 5.3 -0.4 0.2 1.7 2.1 -1.3 3.5 0.8 1.6 1.7 2.1 MSCI GOÜ Endeksi 3.8 3.9 7.7 1.0 8.2 1.8 8.1 2.1 2.2 2.8 4.0 1 Aylık Değ (%) 5 Günlük Değ (%) 4.6 4.4 80 Ocak 10 4.8 1.4 0 95 3.2 1.0 2.1 110 4.8 2.8 0.4 -2 9.5 5.9 1.6 -0.2 MSCI IMKB Endeksi 125 2.7 3.1 Jp-Nikkei225 Ger-Dax Fr-Cac40 UK-FTSE 100 EU-DJ Stoxx 50 ABD-DJ Indus ABD-S&P G-7 Ortalama MSCI Global Hisse Senedi Endeksleri (Ocak 2010=100) 6.4 2.0 2 4 6 8 Ocak 11 IMKB diğer GOÜ hisse senedi endekslerinden belirgin bir biçimde negatif ayrıştı. Not: Tüm veriler rapor tarihinde saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir. 4 Ocak 12 13 Ağustos 2012 DenizBank Ekonomi Bülteni Finansal Göstergeler Politika Faiz Oranları (%) Tahvil Piyasaları 14 GOÜ CDS'leri ve Ratingler (5 Yıl; S&P, LT FX) 400 12 Gösterge Tahvil Faiz Oranı 300 10 TR, BB Poland, A- Rus, BBB Bra, BBB 8 200 MB Haftalık Repo Faizi 6 4 Gecelik Borç Alma ve Borç Verme Faiz Koridoru 2 100 MB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi 0 Şubat 11 Haziran 11 Ekim 11 Şubat 12 0 Temmuz 10 Haziran 12 Temmuz 11 Temmuz 12 Türkiye’nin gösterge tahvil getirisi %7.82’ye çıktı. USD'ye Karşı Değişim (%, Pozitif Değerler= $'a karşı değerleniyor) Döviz Piyasaları MXN -0.1 CZK -0.4 PLN 2.9 -1.0 0.1 KRW 0.4 -0.6 JPY GBP -0.3 EURO -0.9 -2 -1 Temmuz 11 Kasım 11 Mart 12 Temmuz 12 100 4.0 ZAR TRY Mart 11 1.3 -1.1 HUF GOÜ Para Birimleri ($'a Karşı) Kasım 10 90 1.8 1.8 0.0 0.5 1.0 110 1.2 1.5 120 1.2 TL 1 Aylık Değ (%) GOÜ Ortalaması 130 5 Günlük Değ (%) 0.2 Temel Endişe: Cari Açık 0 1 2 3 4 140 Temel Endişe: Enflasyon TL sepet karşısında 2.0 civarındaki yatay seyrine devam ediyor. Emtia Piyasaları Emtia Endekslerinde Değişim (%) 50 6.7 Tarım 2.4 Tem. Maden 45 1 Aylık Değ (%) -1.2 40 5 Günlük Değ (%) 2.8 35 1.7 2.1 Değ. Maden 30 25 10.1 Enerji 6.6 20 9.5 Top. Endeks 15 2.3 -2 Endişe (VIX) Endeksi 2 6 10 2010 10 Emtia endekslerinde yükseliş devam ediyor. Not: Tüm veriler rapor tarihinde saat 12:00 itibarı ile güncellenmiştir. 5 2011 2012 Değer Kaybediyor Değerleniyor 1.0 BRL 13 Ağustos 2012 DenizBank Ekonomi Bülteni Haftalık Görünüm Büyümeyi Potansiyeline Çekebilmek için Destek Gerekecek Yurtiçi ekonomik gündemin tartışmaları bu yıl cari açık ve enflasyon ekseninde dönse de bu iki problemin kontrol altına alınması amacıyla hayata geçirilmiş önlemler (yüksek faiz, yüksek munzam karşılıklar gibi) ekonomik büyümeyi de yakından ilgilendirmeye devam ediyor. İkinci çeyrek büyüme verisi tam bir ay sonra açıklanacak. Her ne kadar geriden gelen bir gösterge olsa da Türkiye ekonomisinin geçmiş performansına ilişkin son sözü söylemesi açısından oldukça önemli bir veri. Aşağıda önce ikinci çeyrek büyüme verisine yönelik tahminlerde bulunup ardından yılın ikinci yarısındaki büyüme beklentilerini son gelişmeler ışığında değerlendiriyor olacağız. Türkiye ekonomisinin yaklaşık %33’ünü sanayi üretimi (inşaat dahil), %9’unu tarım ve geri kalan %58’lik kısmını ise hizmet sektörü oluşturuyor. Sanayi üretiminin payı çok yüksek gözükmese de bu sektörün performansı diğer sektörler açısından çok belirleyici oluyor. Örneğin sanayi üretiminin arttığı dönemlerde şirketler kapasitelerini arttırmak için banka kredisi alıp hizmet sektörünün de büyümesine yardımcı oluyorlar. Gerçekten de sanayi üretimi ile büyüme performansları incelendiğinde birbirine çok paralel bir seyir çizdikleri görülebiliyor (Yandaki Grafik). Sanayi üretimi ikinci çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre %3.4 arttı. Bu doğrultuda, geçmiş çeyreklerdeki gibi sanayi üretimi ile büyümenin yakın ilişkisi devam ederse ikinci çeyrek büyümesinin %3’ün üzerinde gelmesi olası gözüküyor. Büyümede belirleyici bir diğer önemli faktör de özel tüketimin nasıl bir performans izlediği, zira harcamalar tarafından bakıldığında ekonominin yaklaşık %78’ini iç tüketim harcamaları oluşturuyor. Hatırlanacağı üzere özel tüketim harcamalarının büyümeye katkısı ilk çeyrekte sıfır olmuştu. İç tüketim harcamalarının ikinci çeyrekte nasıl seyrettiğine ilişkin elimizde iki önemli veri var. Bunlardan birincisi tüketici kredilerindeki trend. 2012 ilk çeyrekte önemli ölçüde hız kesmiş olan tüketici kredileri ikinci çeyrekte yeniden hız kazandı. Bu bize iç tüketimin büyümeye katkısının ilk çeyrektekinden daha fazla olacağını gösteriyor. İkincisi ise halka açık şirketlerin ciroları (Yandaki Grafik). Henüz az sayıda şirket ikinci çeyreğe ilişkin bilançosunu açıklamış olsa da açıklayanlar arasında otomobil şirketleri dışındakilerin satışları (bir önceki yılın aynı çeyreğine göre) %15 yükselmiş durumda. İkinci çeyrekteki büyüme rakamına etki edecek üçüncü önemli faktör ise dış ticaret olacak. Hatırlanacağı üzere ikinci çeyrekte ihracatın %3.2'lik büyümeye 3 puanlık bir katkısı olmuştu. Yani neredeyse büyümenin tamamı ihracattaki toparlanmadan gelmişti. İkinci çeyreğe bakıldığında özellikle İran'a yapılan sürpriz altın ihracatından gelen katkının da önemli etkisiyle beraber bu sefer ihracatın tek başına büyümeye katkısının 4.5 puanın üzerine çıkabileceğini ve bunun 1.5 puanının altın ihracatındaki artıştan geldiğini hesaplıyoruz (Artan altın ithalatı da hesaba katıldığında net katkı 0.9 puana iniyor) Özetle, ikinci çeyreğe ilişkin göstergeler son dört çeyrektir ivme kaybeden ve aşağı yönlü bir trend çizen büyümenin ikinci çeyrekte ilk çeyrekteki büyüme kadar hatta onun biraz üzerinde bir performans göstermesinin mümkün olduğuna işaret ediyor. Buna karşın ikinci çeyrek büyümesi %4 gibi oldukça iyi sayılabilecek bir rakam gelse bile yılın ilk yarısında ekonomi %3.6 büyümüş olacak ve 2012 yılı Orta Vadeli Plan'da belirtilen %4'lük hedefe ulaşmak için yılın ikinci yarısında %4.4 büyümek gerekecek. 6 13 Ağustos 2012 DenizBank Ekonomi Bülteni Haftalık Görünüm Fakat yılın ikinci yarısına ilişkin veriler bunun sağlanmasının zor olacağını gösteriyor. 1- Sanayi üretimi her ne kadar ikinci çeyrekte ilk çeyreğe göre daha iyi bir performans çizdi dediysek de mevsimsellikten arındırılmış verilere bakıldığında Haziran'da bir önceki aya göre %2'lik gerileme bu yıl Ocak ayından bugüne en kötü performansı işaret ediyor. Benzer şekilde Haziran ve Temmuz ayı için açıklanmış olan kapasite kullanım oranı da Eylül 2010’dan bugüne en düşük seviyesinde. 2- Özel tüketimin önemli bir belirleyicisi olan kredi artış hızı ikinci çeyrekte önemli ölçüde hızlanmıştı ama Temmuz ayı ile birlikte resim bir anda değişmeye başladı ve kredi artış hızı her hafta ivme kaybediyor. 3- Dış ticaretteki toparlanmanın hızı yavaşlıyor (Yandaki Grafik). Yılın ikinci yarısında ilk yarıya kıyasla bu taraftan daha az katkı geleceği anlaşılıyor. Her ne kadar Türkiye dış ticaret pazarlarını farklı bölgelere dağıtmakta son yıllarda çok başarılı bir performans göstermiş olsa da ihracatın %43’ü halen Avrupa Birliğine(AB) yapılmakta. AB ekonomisinde her geçen gün belirginleşen bozulma Türkiye'nin ihracatı üzerinde etkisini bundan sonra daha da fazla hissettirecektir. Zaten ithalatın azalmaya devam ettiği bir ortamda Türkiye ekonomisinin kalıcı büyümesinden söz etmek mümkün değil. Çünkü Türkiye’nin ithalatı ağırlıklı olarak hammadde ve ara mal için yapılıyor. Bir diğer önemli faktör de TL'nin önümüzdeki dönemde dış ticarete katkısının daha az olacağı. Geçen yılın ikinci yarısında TL'nin diğer GOÜ para birimlerine kıyasla çok daha fazla değer kaybı yaşamasının dış ticaret üzerindeki pozitif etkilerini gecikmeli olarak bu yılın ilk yarısında gördük. Fakat bu senenin ilk 6 ayına bakıldığında TL tam tersine diğer GOÜ para birimlerine kıyasa çok daha pozitif bir performans sergiliyor. 4- TCMB'nin yayınladığı büyüme öncü göstergeleri büyümenin yönüne ilişkin bir diğer önemli bir gösterge (Yandaki Grafik). Bu veri Haziran'da yönünü aşağı çevirdi. Benzer şekilde hem reel sektör hem de tüketici güven endekslerinde de aşağı yönlü trend devam ediyor. Türkiye ekonomisi 2008-2009’deki küçülmenin bir sonucu olarak 2010-2011’deki toparlanma yıllarında stoklarını yeniledi ve ekonomi çok hızlı büyüyor değerlendirmelerine yol açtı. Oysa 2008-2011 arasındaki 4 yılın %3.4’lük ortalama büyümesi Türkiye’nin %5-7’lik potansiyelinin oldukça altındaydı. Bu durum cari açıktaki artış endişeleri ile birleşince Merkez Bankası devreye girerek ekonomik aktiviteyi hem faiz hem de munzam hamleleri ile yavaşlattı. Oysa biraz beklense zaten ekonomi ara kapama dönemini yaşadığı 2010-2011 yıllarının ardından zaten kendiliğinden yavaşlayacaktı. Bir de bunun üzerine global ekonomik aktivitedeki yavaşlama da eklenince 2012’nin ikinci yarısında yurtiçi ekonomik aktivitede sert fren olasılığı ortaya çıktı. Yukarıda anlatıldığı üzere son bir iki aydaki gelişmeler bu yönde önemli işaretler veriyor. Bu tablo altında Merkez Bankası’nın 2011 sonunda yaptığı parasal sıkılaştırma hamlelerinin (munzam ve faiz artışı) en azından bir kısmını iç tüketimi canlandırmak için geri alması gitgide artan bir zorunluluk haline gelmeye başlayabilir. 7