ِِمَا ت يِبَا م ن طَ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ ألَر

advertisement
İL: ORDU
AY-YIL : EYLÜL-2016
TARİH:02/09/2016 (1.HAFTA)
ِ ‫يا أَُّيها َّال ِذين آمنوْا أ‬
‫طِيَبا ِت َما‬
َ ‫َنفُقوْا ِمن‬
َُ َ
َ َ
ِ ‫َخ َر ْجَنا َل ُكم ِم َن األ َْر‬
َ‫ض َول‬
ْ ‫َك َس ْبتُ ْم َو ِم َّما أ‬
‫يث ِم ْن ُه تُ ِنفُقو َن َوَل ْستُم‬
َ ‫تََي َّم ُموْا اْل َخِب‬
ِِ
ِ
َّ ِ ِ ِ
َّ ‫اعَل ُموْا أ‬
‫َن‬
ْ ‫ضوْا فيه َو‬
ُ ‫ِبآخذيه ِإل أَن تُ ْغم‬
‫للاَ َغِن ٌّي َح ِميد‬
Bakara Suresi 2/267
َّ ‫للاِ صلى هللا عَلي ِه‬
‫يقول‬
ُ ‫وسلم‬
َ َْ ُ
َ َّ ‫رسول‬
ُ ‫قال‬
ٍ َْ‫الم َعلى َخ‬
‫ي‬
، ‫اَّلل‬
َّ َّ‫ َش َه َادةي أَ ْن ال إيلهَ إيال‬: ‫س‬
ُ ‫ِن ا يإل ْس‬
َ ُ‫ب‬
‫ وإي ي‬، ُ‫َن ُُم َّمداً َعْب ُده ورسوله‬
َّ ‫ َوإييتَ ياء‬، ‫الصالةي‬
َّ ‫وأ‬
، ‫الزَكاةي‬
َّ ‫قام‬
ُ ُ
‫و ي‬،‫ت‬
‫وح يج الب ي ي‬
» ‫رمضان‬
َ ‫ص ْوم‬
َْ َ
ََ
ÖŞÜR
Muhterem Müslümanlar !
Yüce dinimiz İslam, sağlıklı bir toplum
inşa ederken fertler arasında ekonomik düzey
farklılığı sebebiyle oluşabilecek dengesizliği
gidermek için bizi Allah yolunda infak etmeye,
zekât ve sadaka vermeye teşvik etmektedir. Bu tür
teşviklerden bir tanesi de topraktan elde edilen
ürünlerden ihtiyaç sahiplerine vermemiz gereken
öşür ibadetidir. Öşür, topraktan elde edilen
ürünlerden hasat zamanında belirli oranlarda
verilmesi gereken malî bir ibadet çeşididir. Öşürle
ilgili olarak Rabbimiz: “Çardaklı ve çardaksız
(üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit olan
hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve
benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan
O’dur. Her biri meyve verdiği zaman
meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı
gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin,
fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri
sevmez.”1 buyurmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.v) de : “Yağmur ve nehir
suları ile sulanan toprak mahsullerinde öşür
onda bir(1/10), kova (el emeği ) ile
sulananlarda nısıf öşür (yirmi de bir) (1/20)
vardır.”2 buyurarak elde ettiğimiz toprak
mahsullerinden hangi oranda zekât vereceğimizi
bildirmektedir. Yine peygamberimiz şöyle
buyurmuşlardır. “İslâm dini beş esas üzerine
kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına
ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna
şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek,
hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak.”3
Değerli Mü’minler!
Sizlere öşür ile ilgili olarak su hususları
arz etmek istiyorum: Günümüzde gübre, mazot,
ilaç gibi masraflar da üretimin maliyetinde önemli
bir yekûn oluşturmaktadır. Bu nedenle, tarımsal
ürünlerinden 1/20 oranında öşür verilmesi gerekir.
Tarla veya bahçeyi kullanan kişi mal sahibi ise,
öşrü kendisi öder. Arazi ekilmek üzere belli bir
ücretle başkasına kiralanmışsa, o takdirde öşür
kiracı tarafından ödenir. Eğer arazi, ortakçılık
(müzâraa) usulü ile kiralanmışsa, mal sahibi ve
mahsulü eken kişi, hisselerine düsen mahsulün
zekâtlarını ayrı ayrı verirler.
Muhterem Müslümanlar!
Topraktan elde ettiğimiz buğday, arpa,
mısır, zeytin, üzüm, elma, armut, kiraz ve benzeri
tarım ürünleri nisap miktarına (yaklaşık 650 kg.)
ulaşması hâlinde, bunları bize ihsan eden
Rabbimize bir şükür ifadesi olarak ürünlerimizin
zekâtını vermemiz icap eder. Bağlardan,
bahçelerden, tarlalardan topladığımız ürünlerin
hasat zamanında öşrünü hesaplayıp fakirlere,
yoksullara, borçlulara ve zekâtın diğer sarf
yerlerine başa kakmadan, gönül incitmeden
vermeliyiz. Hutbemi basta okuduğum ayetin
mealiyle bitirmek istiyorum: “Ey iman edenler!
Kazandıklarınızın iyisinden ve yerden sizin
için
çıkardıklarımızdan
Allah
yolunda
harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı
olmayacağınız
bayağı
şeyleri
vermeye
kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan
zengindir, övülmeye layıktır.”44
HAZIRLAYANIN ADI: Abdulkadir ERKOÇ
ÜNVANI: İmam-Hatip – ÇAMAŞ
Bu hutbe Başkanlığımızca daha önce
yayımlanmamıştır.
Enam Süresi 6/141
Buhari Zekat 55, Müslim Zekat 1
3
Riyazussalihin H. No. 1209
4
Bakara Süresi 2/267
1
2
İL: ORDU
TARİH: 09.09.2016
‫الرِحي ِم‬
‫الر ْ ه‬
َّ ‫ْح ِن‬
َّ ِ‫اّلل‬
ٰ‫بِ ْس ِم ه‬
‫وم َها َوََل ِد َم حاؤَها َولَ ِك ْن يَنَالحهح التَّ ْق َوى‬
َ َ‫لَ ْن يَن‬
َّ ‫ال‬
‫اّللَ حُلح ح‬
ِ
‫اّللَ َعلَى َما‬
َّ ‫ك َس َّخَرَها لَ حك ْم لِتح َكِّٰبحوا‬
َ ‫ِمْن حك ْم َك َذل‬
ِِ
ِ
‫ي‬
َ ‫َه َدي حك ْم َوبَ ٰش ِر الْ حم ْحسن‬
٣٧ : ‫ورةح ا ُْلَ ِٰج‬
َ ‫حس‬
‫َّللاِ صّلى هللا عَلي ِه ه‬
‫يقول‬
ُ ‫وسلم‬
َ َْ ُ
َ ‫رسول ه‬
ُ ‫قال‬
‫صالَّنَا‬
َ ُ‫سعَةً فَلَ ْم ي‬
َ َ‫َم ْن َو َجد‬
َ ‫ح فَالَ يَ ْق َربَ َّن ُم‬
ِّ ‫ض‬
KURBAN VE ÖNEMİ
Aziz Müminler!
İnsanlık tarihi boyunca hemen hemen bütün
dinlerde kurban ibadeti mevcut olmakla birlikte
şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar
bulunmaktadır.
Kuran-ı Kerim, Hz. Âdem’in iki
oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden şöyle
bahseder: ‘’Yüce Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: “Ey
Muhammed onlara, Âdemin iki oğlunun
haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer
kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş,
ötekinden kabul edilmemişti. Kabul edilmeyen;
And olsun seni mutlaka öldüreceğim demişti.
Öteki ise; Allah ancak kendisine karşı gelmekten
sakınanlardan kabul eder” (1)dedi. Başka bir
ayeti kerimede ise cenabı hak şöyle buyurmaktadır.
“Her ümmet için Allah’ın kendilerine rızık
olarak verdiği hayvan üzerine ismini ansınlar
diye kurban kesmeyi meşru kıldık, işte sizin
ilahınız tek bir ilahtır. Alçak gönüllüleri
müjdele”(2)
Muhterem Müminler!
Her ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde
de iyi niyet ve ihlâs esastır. Nitekim Allah(c.c)
şöyle buyurmaktadır. “Onların ne etleri, ne
kanları Allah’a ulaşmaz, fakat O’na sizin
takvanız ulaşır”(3)
Görülüyor ki Allah Teâlâ
yalnız takva sahiplerinin ibadetlerini kabul eder.
Muhterem Müslümanlar!
Kur’an-ı Kerim’de: “Rabbin için namaz
kıl ve kurban kes.”(4) buyrulmaktadır Bu konuda
sevgili
Peygamberimiz
(s.a.v.)de
şöyle
buyurmaktadır: “Maddi imkânı olup da kurban
kesmeyen
sakın
namazgâhımıza
yaklaşmasın”(5) buyurarak kurban ibadetinin
önemine dikkat çekmiştir.
Değerli Müslümanlar!
Kurban etlerini üç kısma ayırmak sünnettir.
Birini fakirlere vermek birini eşe dosta ikram etmek
bir diğerini ise kendi çoluk çocuğuna ayırmaktır.
Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
“infak eden(veren) el alan elden hayırlıdır.”(6)
Dolayısıyla fakirlere bayram günü yapılan bu
yardım insana manevi bir haz ve huzur verir. İşte
İslam’ın, zengin Müslümanlardan kesmesini
istediği kurban, böyle ilahi bir hikmete dayanan dini
bir vecibedir. Bu konuda bir ayeti kerime meali
şöyledir. “Ey Muhammed de ki; şüphesiz benim
namazım da diğer ibadetlerim de yaşamam da
ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun
hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla
emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.”(7)
Muhterem Mü’minler!
Arefe günü sabah namazından itibaren
teşrik tekbirlerinin yirmi üç vakit okunması
vaciptir. Bazılarına göre ise sünnettir.
Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre farz
namazları kılmakla yükümlü olanlara bu tekbirler
vaciptir.
Bu konuda tek başına kılanla imama uyan,
yolcu ile mukim, erkekle kadın eşittir. Böyle teşrik
tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir.
Kaza da edilebilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar
ise gizlice getirir. Vitir namazı sonunda tekbir
getirilmez.
----------------------------------Hazırlayan :
Kerim Bayuk
Göller Mah. Merkez C. Müezzin-Kayyımı
Çatalpınar /ORDU
1- Hacc Suresi Ayet 34
2- Maide Suresi Ayet 27
3- Hacc Suresi Ayet 37
4- Kevser Suresi Ayet 2
5- (İbn Mace, Edahi, 2; Müsned, 2, 321),
6- Kütüb-i sitte c.17 s.163
7- Enam Suresi Ayet 163
İL: ORDU
AY-YIL : EYLÜL-2016
TARİH:12/09/2016 (KURBAN BAYRAMI)
ِ
‫اؤ َها َوَل ِكن َيَناُل ُه‬
َ ‫ال‬
ُ ‫وم َها َوََل د َم‬
َ ‫َلن َيَن‬
ُ ‫ّللاَ ُل ُح‬
ِ
ِ ِ
‫ّللا‬
ُ ‫التَْق َوى ِم‬
َ ‫نك ْم َك َذل‬
َ َ ‫ك َس َخ َرَها َل ُك ْم لتُ َكب ُروا‬
ِِ
ِ ُ ‫عَلى ما هد‬
‫ين‬
ََ َ َ
َ ‫اك ْم َوَبش ِر اْل ُم ْحسن‬
Hac Suresi 22/37
َ ‫ّللاِ صلى هللا عَلي ِه‬
‫يقول‬
ُ ‫وسلم‬
َ َْ ُ
َ َ ‫رسول‬
ُ ‫قال‬
‫صَلنَا‬
َ ُ‫سعَةً فَلَ ْم ي‬
َ َ‫َم ْن َو َجد‬
َ ‫ح فَ ََل يَ ْق َربَن ُم‬
ِّ ‫ض‬
KURBAN VE İNFAK
Muhterem Müslümanlar!
Dini bayramlarımızdan ikincisi olan
Mübarek
Kurban
Bayramına
yaklaşmış
bulunuyoruz. Kurban Bayramında ilk görevimiz
Bayram Namazı kılmak ve hali vakti yerinde
olanların Allah rızası için Kurban kesmesidir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim de şöyle
buyurur: “(Resûlüm!) Kuşkusuz biz sana
Kevser'i verdik. Sen de Rabbin için namaz kıl
ve kurban kes.”1 Kurban; ibadet niyeti ile belirli
vakitte, belirli hayvanları kesmektir. Sevgili
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis–i
şeriflerinde: "Âdemoğlu kurban bayramı günü,
Allah katında kurban kesmekten daha sevimli
bir iş yapmamıştır. Şüphesiz o kesilen kurban
kıyamet günü boynuzları ve kılları ile gelir.
Hiç şüphe yok ki, kurbanın kanı yere
düşmeden önce Allah katında kabul görür.
Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin"2
buyurmuştur.
Ayrıca
Kurban
bütün
peygamberlerin insanlık âlemine tebliğ ettiği hak
dinin ibadetleri arasında var olan mali bir
ibadettir.
Değerli Mü’minler!
Bayramlar,
sevinçlerin
paylaşıldığı,
gönüllerin coştuğu, kalplerin yumuşadığı, akraba
ve komşuların ziyaret edildiği, öksüz ve
yetimlerin sevindirildiği, misafirlerin tebessümle
karşılandığı ve ikramların bolca yapıldığı
müstesna zaman dilimleridir.
Ayrıca Kurban bayramının diğer bir
özelliği de, Allah rızası için kurbanların
kesilmesidir. Kurban bayramında, Allah’a yakın
olmak niyetiyle mukîm, hür ve zengin olan her
Müslümanın, sırf Allah’ın rızasını gözeterek
kurban kesmesi, üzerine bir vecibedir. Sevgili
Peygamberimiz (s.a.v.) de bir Hadis-i Şeriflerinde
“Gücü yettiği halde kurban kesmeyen kimse,
bizim mescidimize yaklaşmasın.”2 buyurarak,
maddî durumu yerinde olanları uyarmıştır.
Yüce Allah, kurban keserken hâlis bir
niyetle kesmemizi istemiş ve bir Âyet-i
Celîlesinde şöyle buyurmuştur; “Onların
(kurbanların) ne etleri ve ne de kanları Allah’a
ulaşmaz. Fakat O’na, sadece sizin takvanız
ulaşır.” 3
Muhterem Müslümanlar!
Unutmayalım ki gerçek bayram, bayram
ettirdiği mahzun gönüllerden Hak katına
yükselecek makbul bir dua ile bayram tebriğini
Allah’tan alan diğerkâm, fedakâr, cömert ve
gayret ehli müminlerindir. Canını, malını ve
bütün varlığını Hakkʼa adayarak ahirette ebedî
kurtuluş müjdesine erenlerindir.
Allah hepinizi, hepimizi o bahtiyarlardan eylesin.
Bayramınız mübarek olsun
HAZIRLAYANIN ADI: Seyfullah YEŞİLTAŞZ
ÜNVANI: İmam-Hatip – ÇAMAŞ
Bu hutbe Başkanlığımızca daha önce
yayımlanmamıştır.
1
Kevser Suresi 108/1.2.3
Tirmizi ,Edahi 1
3
Hac Suresi 22/37
2
TARİHİ : 16.09.2016
‫ْس لَ َك ِب ِه ِع ْل ٌم‬
ُ ‫َوالَ تَ ْق‬
َ ‫ف َما لَي‬
َّ ‫ِإ َّن ال‬
َ‫ص َر َو ْالفُ َؤاد‬
َ َ‫س ْم َع َو ْالب‬
‫ُك ُّل أُولئِ َك َكانَ َع ْنهُ َم ْسؤُوالا‬
‫من يضمن لي ما بين لحييه وما بين‬
‫رجليه أضمن له الجنة‬
DİLİMİZE SAHİP CIKMAK
Aziz Müminler!
Okuduğum ayeti kerimede Rabbimiz:
Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın
şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve
kalp,
bunların
hepsi
ondan
sorumludur(5) buyuruyor
Dil insanoğluna verilmiş en önemli
nimetlerden birisidir. İnsan kendisine
verilen dil nimeti sayesinde, hem dünyasını
hem de ahiretini imar edecek veya harap
edecek sözler sarf edebilir. Kişi dili ile
kelime-i şehadet getirir, zikreder, dua eder,
kuran okur, güzel söz söyler… Aynı
dilden, dedikodu, gıybet, yalan, iftira,
sövgü
gibi
bizi
insanlığımızdan
uzaklaştıran sözlerde çıkabilir.
eğriliği, dilin doğru ve eğriliğine bağlıdır.
Bunun için Resulüllah (s.a.v): “Kulun
îmânı doğru olmaz, Kalbi doğru
olmadıkça, kalbi de doğru olmaz dili
doğru olmadıkça "1 buyurmuştur.
Kıymetli Cemaat!
Peygamber Efendimiz (sav): “Siz bana
dilinizi ve iffetinizi koruyacağınıza
garanti verirseniz, ben de size cenneti
garanti ederim”2 buyurarak, dilimize
sahip
çıkmamızın
önemine
dikkat
çekmiştir. Vücuttaki tüm azalar dilin
faaliyetinden etkilenir. Bu hakikati
Peygamber Efendimiz (sav ) şöyle ifade
buyurmuştur: “Âdemoğlu sabaha erdi mi,
bütün azaları dile şöyle yalvarırlar:
Bizim hakkımızda Allah’tan kork!
Çünkü biz sana tâbiyiz. Sen istikamette
olursan, biz de istikamet üzere oluruz.
Sen yoldan çıkarsan, biz de çıkarız’’3
buyurmuştur
Aziz Müminler!
O halde, dilimize sahip çıkalım.
Onu
Allah’ın emrettiği şekilde kullanalım.
Dilimizi,
günahtan,
yalandan,
dedikodudan,
gıybetten,
iftiradan,
çekişmeden, faydası olmayan boş ve çirkin
sözlerden koruyalım. Dilimizle kimseyi
rahatsız etmeyelim. Özellikle kişiyi küfre
düşürecek sözleri öğrenip onlardan
kaçınalım. Hutbemi Peygamber Efendimiz
’in bir hadisi ile bitiriyorum; “Allah’a ve
ahiret gününe inanan ya hayır konuşsun
ya da sussun.”4
Aziz Müminler!
Dil yarası yaraların en derinidir. Hatta
“Kılıçların açtığı yaralar iyileşir amma
dilin açtığı yara iyileşmez.’’ denilerek bu
hususa işaret edilmiştir.
Kötü sözler kalbi katılaştırır ve karartır.
Ruhun dengesini bozar, daima endişeye
sebep olur. O halde kalbin doğruluğu ve
LOKMAN
BEY
KARAHAMZA MH TİKENOĞLU
CAMİİ
İMAM
HATİBİ
/
ÇATALPINAR
ibn-i hanbel, ııı, 198
buhari, rikak, 23
3 tirmizi, zühd 61
1
2
43 Buhari, Hıfzul-lisan, 6475
5 isrâ suresi 36
İLİ: ORDU
23.09.2016
Kuran-ı Kerimde bazı ayetlerinde şöyle temas
eder:
‘’Allah içinizden iman edenlerle ilme nail
olanların derecelerini yükseltir.’’3
‫سانَ ِم ْن‬
َ ‫اْلن‬
ِ ْ َ‫﴾ َخ َلق‬١﴿ َ‫ا ْق َرأْ ِباس ِْم َر ِب َك الَّذِي َخلَق‬
﴾٣﴿ ‫﴾ ا ْق َرأْ َو َرب َُّك ْاْل َ ْك َرم‬٢﴿ ‫علَق‬
َ
َ ‫سدَ اِالَّ في ِ اثْنَتَي ِْن َرجل آتَاه الل َماال فَس ِل‬
‫علَى‬
َ ‫ط‬
َ ‫ال َح‬
‫ضى‬
ْ ‫ق َو َرجل آتَاه الل ا‬
ِ ‫لح ْك َمةَ فَه َو يَ ْق‬
ِ ‫َهلَ َكتِ ِه في ِ ْال َح‬
.‫ِب َها َوي َع ِلم َها‬
‘’Allah’dan kulları içinde ancak alim olanlar
korkar.’’4
Allah Resulü (s.a.v.) hadisi şeriflerinde şöyle
buyururlar: ‘’ İlim tahsili için sefere çıkan kimse
evine dönünceye kadar Allah yolundadır.’’
Bir insan öldüğünde amelinin sevabı kesilir, amel
defteri kapanır. Ancak;
HAYAT BOYU ÖĞRENME
 Sadaka-ı cariyesi (yani cami, okul, köprü,
çeşme, hastane gibi yaptığı hayırları..)
 İstifade edilen ilmi bir eseri
 Kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan
kimsenin amel defteri kapanmaz.
KARDEŞLERİM!
İslam, insanları kâinat ve içindekilerle ilgili
okumaya, araştırmaya ve düşünmeye teşvik
etmektedir. Kur’anı Kerimde birçok ayette ‘’
…düşünmüyor musunuz ?’’, ‘’…akletmiyor
musunuz ?’’ buyrulmaktadır. Peygamberimize ilk
inen ayetler de okumak ve öğrenmekle ilgilidir.
Yüce Allah ilk inen ayette ‘’ Yaratan Rabbinin
adıyla oku.!’’1 Buyrularak insanı okumaya; âlemi
okumaya yönlendirmektedir.
Peygamber
Efendimiz
(s.a.v)
şöyle
buyurmaktadır: “İki kişiden başkasına gıpta
edilmez; Allah tarafından kendisine mal verilip
de hak yolunda o malı harcayan kimse ile Allah
tarafından kendisine hikmet (ilim) verilip de
onunla (yerli yerince) hükmeden ve onu
başkalarına da öğreten kimse.’’2
İslam insana aklını kullanmasını ve araştırmasını
emretmektedir. Çünkü insanlara faydalı olmak,
onların hayatlarını kolaylaştırmak dinimizin
önemli gördüğü bir prensiptir. Hz Peygamber
(s.a.v) de “ Sizin En hayırlınız insanlara en faydalı
olanınızdır.” buyurmaktadır.
MUHTEREM MÜSLÜMANLAR!
Hayatla ölüm arasında en sağlam köprü ilimle
kurulur. Hak, hakikat, ahlak, fazilet ve iman ilimle
bulunur. Allah korkusu ve sevgisine, Kuran ve
Peygamber yoluna ilimle erilir. İslam’ın ulvi
semasına ilimle çıkılır. Bu gerçeklere, Yüce Allah
DEĞERLİ KARDEŞLERİM!
İnsanoğlu için gerçek hayat, ilim ve irfanla kâim
olacağından, öğrenmeyi ve öğretmeyi ihmâl
edenler, hayatta dahi olsalar ölü sayılırlar.
Öğrendiği bilgi, kendisini hakikate ulaştırmayan
kimse,
o
bilginin
ancak
hamalıdır.
İnsanın hayatını düzenlemeyen, insanın üzerinde
eseri görülmeyen ve insanı Allah ve Rasûlünün
yoluna götürmeyen ilimde hayır yoktur.
Hutbemi, Allah Resulü (s.a.v.) in şu muhterem
duasıyla bitiriyorum.
‘’Allah’ım faydasız ilimden, korkmayan
kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan
duadan sana sığınırım.’’5
Adem AYBARLIK
Kayatepe Mh. Yukarı Camii İmam-Hatibi
Çatalpınar
1
Alak suresi,1.
Buharî, İlim, 15.
3
Mücadele suresi,11.
4
Fatır suresi,28.
5
Müslim,Tac,c,5s,124.
2
İLİ : ORDU
TARİH : 30.09.2016
‫الرِحي ِم‬
ِّٰ ِ‫بِ ْس ِم‬
ٰ ْ ‫الر‬
َّ ِ‫ْح ِن‬
َّ ِِ‫الل‬
ََ‫ص ُروا‬
ََ ‫للاَِ َو َّالِذ‬
َّ َ‫يل‬
َِ ‫اهُدواََ ِفيَ َسِب‬
ََ ‫َو َّالِذ‬
َ ‫اج ُرواَ َو َج‬
َ ‫آمُنواََ َو َه‬
َ ‫ينَ َآوواََ َّوَن‬
َ َ‫ين‬
1
ََ‫نَ َحّقاَََّل ُهمَ َّمغ ِف َرةََ َوِرزقََ َك ِريم‬
ََ ‫كَ ُهَُم ال ُمؤ ِمُنو‬
ََ ‫أُوَل ِـئ‬
ِ ‫ع ْبد ه‬
‫ي ه‬
َ ‫اَّللُ َع ْن ُه َما‬
ِ ‫ع ْمرو َر‬
َ ِ ‫ِاَّلل بْن‬
َ ‫عن‬
َ
ِ ‫ع ْن النهبِي‬
َ ‫ض‬
َ‫س ِل َم ْال ُم ْس ِل ُمون‬
‫صلهى ه‬
َ ُ‫اَّلل‬
َ ‫سله َم َقا َل ْال ُم ْس ِل ُم َم ْن‬
َ ‫علَ ْي ِه َو‬
َ
ُ‫اَّللُ َع ْنه‬
‫اج ُر َم ْن َه َج َر َما َن َهى ه‬
ِ ‫سانِ ِه َويَ ِد ِه َو ْال ُم َه‬
َ ‫ِم ْن ِل‬
."(Buhari,
Sahih,
İman, 4(10) c.1 s. 8-9)
HiCRi YILBAŞI
Muhterem Müslümanlar!
2 Ekim Pazar günü Peygamber Efendimizin
Mekke’den Medine’ye hicretinin 1438. Yılını ve
Muharrem ayının ilk gününü idrak etmiş olacağız.
Hicret, Miladi 639 yılında Hz. Ömer’in halifeliği
döneminde hicri takvimin başlangıcı olarak kabul
edilmiştir.
İslam tarihinde ve Allah Resulünün hayatında bu
olay çok önemli bir dönüm noktasıdır. Hicret, baskı ve
zulüm altındaki ümmetin kurtuluşu, yeniden dirilişidir.
Hicret, güçlü bir medeniyetin ortaya çıkmasına sebep
olan muhteşem bir hadisedir.
Aziz ve Muhterem Müslümanlar!
Hicret edene muhacir denir. Peygamber
Efendimiz (SAV), gerçek muhaciri şöyle tarif etmiştir:
“Hakiki muhacir Allah’ın yasakladığı şeylerden
kaçan ve onları terk eden kimsedir.”2 Hicret, küfür
yurdundan iman yurduna intikalle, gayri Müslimlerin
amellerinden Müslümanların amellerine geçmekle,
Allah’ın emrettiklerini yapmak, yasakladıklarını terk
etmekle olur. Hicret, ilk Müslümanların inançları uğruna
yaptıkları en büyük fedakârlık ve tevhit inancının
kalplerde yerleşmesinin en büyük sembollerindendir.
Hicretten gaye, küfürden zulümden uzaklaşıp İslam’ı
bütünüyle yaşamaktır. Şartlar gerektiğinde hicret her
zaman yapılır.
Yüce Allah Muhacirleri Kur’anı Kerimde şöyle
anlatıyor: “Onlar, ayakta iken, otururken ve yan
yatarken Allah'ı zikrederler, göklerin ve yerin
yaratılışını düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz,
sen bunları boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin,
bizi ateşin azabından koru… Bunun üzerine Rableri,
onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek
olsun kadın olsun, içinizden gayret eden hiçbir
kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Hicret
edenler, yurtlarından çıkarılanlar, benim yolumda
eziyete uğrayanlar, çarpışan ve öldürülenlerin
günahlarını örteceğim. Onları altlarından ırmaklar
akan cennetlere koyacağım. Bu ödül, Allah
tarafındandır. Nitekim mükafatın en güzeli Allah
katındadır.”3
Aziz Müminler!
En büyük idealimiz, bir Müslüman olarak
gönlümüzü yaratanımıza teslim etmektir. Esasen
mümin olmak kadar, Müslümanca yaşamak da çok
önemlidir. İnandık dediğimiz yüce dinimizin esaslarını
gereğince yaşıyor muyuz? Bu hususta kendimizi hiç
hesaba çektik mi? Günlük hayatımızda İslam adına
neler yapabiliyoruz? Ailece İslam’a, Müslümana, bir
yardımımız
dokunuyor
mu?
Kötülüklerden
uzaklaşabiliyor muyuz? Bu soruları düşünelim. Gelin,
hayata Müslümanca talip olalım, Müslümanca
yaşayalım ve günahlardan hicret edelim, onları terk
edelim. Böylece Allah’ın rızasını kazanan ve cennete
girenlerden olalım.
Hutbemin sonunda, yeni Hicri yılınızı tebrik
ederken, 1438. Hicri senenin İslam alemi için hayırlarla
dolu olmasını diliyor ve sözlerimi bir ayet meali ile
bitiriyorum: “İman edip hicret eden ve Allah yolunda
cihad edenlerle, muhacirleri barındırıp onlara
yardım edenler var ya; işte onlar gerçek
müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir
rızık vardır.”4
HAZIRLAYAN:
Ahmet İRGİ
Madenköy Mah.Camii İmam-Hatibi
ÇATALPINAR/ORDU
1
Enfal, 74.
Buhari, İman 4.
3
Ali İmran, 191, 195
4 Enfal 74
2
Download