Şef: Op.Dr. İnci DAVAS Dr. Çağan YARDIM (Uzmanlık Tezi) İstanbul

advertisement
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ
2. KADIN HASTALIKLARI ve DOĞUM KLİNİĞİ
Şef: Op.Dr. İnci DAVAS
ADNEKSİYAL KİTLELERİN BENİGN VE MALİGN AYRIMINDA CA125, CA 15-3, CA 19-9, KARSİNOEMBRİYOJENİK ANTİJEN, ALFAFETOPROTEİN SERUM DÜZEYLERİNİN, TRANSVAJİNAL
ULTRASONOGRAFİ, RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ ve
MALİGNANSİ RİSKİ ENDEKSİ (RMI)’NİN
TANISAL DEĞERİ
Dr. Çağan YARDIM
(Uzmanlık Tezi)
İstanbul- 2009
ÖNSÖZ
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde yaptığım
asistanlık eğitimim süresince bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, her konuda bilimsel ve
manevi desteğini gördüğüm ve bu tez çalışmasının oluşturulmasında katkıları bulunan, eğitimim
süresince yol gösteren, gelecekteki meslek hayatımda bana yardımcı olacak deneyimleri
kazanmamda büyük emeği olan ve desteğini her zaman yanımda hissettiğim değerli Klinik Şefim
Op.Dr.İnci Davas’a saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
Klinik Şef Yardımcısı Op .Dr.Atıf Akyol’a; uzmanlarım Op.Dr.Ahmet Varolan, Op.Dr.Ali
Yazgan, ve Op.Dr.Arzu Koç Bebek’e,
Asistanlık eğitimim süresince bütün zorlukları paylaştığımız asistan arkadaşlarıma,
Tezimin her aşamasındaki yardım ve desteğinden dolayı eşim Dr. Duygu Yardım’a sonsuz
teşekkür ederim.
Gönülleri daima benimle olan, sevgilerini her zaman yanımda hissettiğim ve
gurur duyduğum aileme de sonsuz saygı ve sevgilerimle.....
Dr. ÇağanYARDIM
İstanbul 2009
2
KISALTMALAR
USG :Ultrasonografi
TVUSG: Trans vaginal ultrasonografi
TAUSG: Trans abdominal ultrasonografi
RDUSG:Renkli doopler ultrasonografi
WHO : Dünya sağlık örgütü
DES
: Dietilstilbestrol
MUC 1: Musin antijeni 1 ( Ağır glikoprotein yapıda yüzey transmembran proteini)
CA-125: Kanser antijen 125
CA15-3: Kanser antijen 15-3
CA19-9: Kanser antigen 19-9
CEA : Karsinoembriyojenik antijen
AFP
: Alfafetoprotein
RMI
: Malignansi risk indexi
FSH
: Folikül stimüle edici hormon
LH
: Luteinize edici hormon
TSH
: Tiroid stimule edici hormon
RI
: Rezistif indeks
PI
: Pulsatif indeksleri
RMI
: Risk malignansi indeks
PID
: Pelvik inflamatuar hastalığı
LR
: Likehood ratio
3
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ............................................................................................................................... 2
KISALTMALAR................................................................................................................ 3
İÇİNDEKİLER................................................................................................................... 4
GİRİŞ.................................................................................................................................. 5
GENEL BİLGİLER............................................................................................................ 7
Bening Adneksiyal Kitleler..................................................................….........................8
Fonksiyonel Over Kistleri……………………………....................................................... 9
Hemorojik Kist...........................................................………………………………...…. 9
Gebelik Luteoması.............................................................................................................. 9
Endometriozis..................................................................................................................... 10
Polikistik Over Sendromu……………………................................................................... 10
Tubaovaryen Abse...............................................................................................................11
Adneksiyal Torsiyon........................................................................................................... 11
Paraovaryan Kistler……………………............................................................................. 11
Ektopik Gebelik...................................................................................................................11
Benign Ovaryan Kitleler...................................................................................................13
Epitelyal Ovaryan Tümörler................................................................................................13
Seks Kord - Stroma Kaynaklı Tumorler..............................................................................15
Germ Hucreli Tumorler.......................................................................................................15
Malign Ovaryan Kitleler...................................................................................................16
Malign Epitelyal Over Tumorleri........................................................................................16
Germ Hücreli Malign Over Tumorleri................................................................................ 19
Seks Kord - Stroma Kaynaklı Malign Tumorler................................................................. 22
Metastatik Tümörler.................................................................……………………….….. 24
Tümör Belirteçleri............................................................................................................ 24
Gri Skala ve Renkli Doppler Ultrasonografi……......................................................... 27
Malignansi Risk Endeksi (RMI).................................................................................... 29
MATERYAL METHOD.....................................................................................................31
BULGULAR....................................................................................................................... 33
TARTIŞMA........................................................................................................................ 61
SONUÇ……........................................................................................................................66
OLGULAR…...................................................................................................................... 67
KAYNAKLAR................................................................................................................... 69
4
GİRİŞ
Son yıllarda over kanserinin tanısı ve tedavisinde önemli gelişmeler olmasına rağmen,
erken tanının bir şans olarak kalması nedeniyle, over kanseri en çok ölüme yol açan jinekolojik
malignitedir. Lokal yada yaygın tutulumdan sonra over tümörlerinin %70’i teşhis edilebilmesine
rağmen , son 30 yılda hayatta kalma oranlarında değişme olmamıştır. Beş yıllık sağkalım lokalize
hastalıkta %93, uzak metastazların varlığında ise %28 olarak hastalığın yaygınlık derecesine göre
değişmektedir(1,2). Over kanserinin, diğer jinekolojik kanserlerden farklı olarak, hastaların
hekime başvurmasına sebep olacak erken ve özgül uyarıcı belirtileri olmadığı için, bu hastaların
2/3’unden fazlası ancak Evre III-IV’de tanı almaktadır(3). Bu nedenle erken donemde tanı
konulabilirse, mortalitenin azaltılması yanında, hastalıklı kadınların yaşam kalitesi artacak ve
tedavi maliyetleri azalacaktır(4).
Erken dönemde over malignitelerinin saptama çabaları ile buna bağlı sayısı artan
istenmeyen cerrahi girişimlerin morbidite ve mortalitesindeki artış asıl klinik ikilemi
oluşturmaktadır. Bu hastaların daha iyi seçilebilmesi için yeni tanı yöntemlerinin geliştirilmesi
gerekli olmuştur. Değerlendirmede kullanılacak testler hangi adneksiyal kitlenin malignite riski
taşıdığını belirtmeli, ucuz ve hastalar tarafından kolay kabul edilebilir olmalı ve her jinekoloji
kliniğinde kolaylıkla uygulanabilmelidir. Bu testlerden bazıları ultrasonografi (USG) ve serum
CA-125’dir(5). Bazı çalışmalarda, renkli akım Doppler USG (RDUSG)’nin adneksiyal kitlelerin
değerlendirilmesinde faydalı olabileceği belirtilmektedir(6). Ancak kanıta dayalı tıp açısından
incelendiğinde, RDUSG’nin adneksiyal kitlelerin değerlendirilmesindeki rolü henüz anlaşılmış
değildir(5). Adneksiyal kitlelerin değerlendirilmesinde, daha ayrıntılı bilgi vermesi ve daha
yüksek duyarlılığa sahip olması nedeniyle transvajinal ultrasonografi, transabdominal
ultrasonografiye tercih edilmelidir(7). Ancak bu tanı yöntemlerinin tek başına yetersizliğinden
dolayı multimodal tarama olarak adlandırılan, bu metodların birlikte kullanımları devreye
girmiştir. Sassone ve ark’ı, 1991 yılında, geleneksel “gray scale” transvajinal ultrasonografi ile
overin malign ve benign tümörlerinin ayırıcı tanısında yardımcı olması amacı ile ultrasonografide
skorlama sistemini bildirmişlerdir. Bu skorlama sistemi, lezyonun duvar kalınlığı, iç duvar
yapıları, septanın özellikleri ve lezyonun ekojenitesi temeline dayanmaktadır. Elde edilen puanlar
ile tümörün özellikleri ortaya konmakta ve kabul edilebilir bir doğrulukta malign tümörler benign
tümörlerden ayırt edilebilmektedir(8). Tek başına morfolojik skorlama sisteminin etkinliği,
5
malign ve benign tümörlerin birbirleri ile ortak özellikler gösterdiği durumlarda ise belirgin
olarak azalmaktadır. Jacobs ve ark’ı, 1990 yılında, adneksiyal kitlelerin malign benign ayrımında
serum CA-125, menopoz durumu ve USG bulgularından hesaplanan Malignansi Riski Endeksi
(RMI)’nin kullanılmasını önermişlerdir. RMI için eşik değer 200 seçilmesi ile malign adneksiyal
kitleler %85,4 duyarlılık ve %96,9 özgüllükle tanımlanabilmektedir(9). Adneksiyal kitlelerin
düşük ya da yüksek malignite riskli olarak belirlenmesi hastaların, uygun cerrahi girişim için
gerekli merkezlere yönlendirilmesi açısından önem taşımaktadır.
6
GENEL BİLGİLER
Adneksler; fallop tüpleri, broad ligament, overler ve broad ligament içindeki embriyolojik
artıklardan oluşur. Adneksiyal kitleler, bu yapıların hepsinden kaynaklanabilirse de en sık
ovaryan kökenli olmaktadır. Fallop tüplerinden malignensi gelişimi nadirdir, fakat fallop
tüplerinden enflamatuar olaylar sonucu gelişen yapılarda kendilerini adneksiyal kitle olarak
gösterebilirler. Adneksial kitlelerin yönetiminde ayırıcı tanı çok önemlidir. Bu bölgeden köken
alan kitlelerin hepsinde malignite potansiyeli olduğundan dolayı temel yaklaşım, kanserle ilişkili
mortalite ve morbiditeyi azaltmak için erken tanıyı arttırmak olmalıdır.
7
Tablo 1: Adneksiyal kitlelerin kaynaklandıkları dokulara göre sınıflanması(10).
ADNEKSİYAL KİTLE
Jinekolojik Organ Kaynaklı
Jinekolojik Organlardan
Kaynaklanmayan
Ovaryan
Fizyolojik kist
Neoplastik Olmayan
Folikül kisti
Apendiks absesi
Korpus Luteum
Divertiküloz
Teka-Lutein kisti
Barsak-Omentum adezyonları
Gebelik Luteoması
Peritoneal kist
Polikistik over
Rektosigmoidde feçes
Enflamatuar kist
Dolu mesane
Ovaryen kaynaklı olmayan
Pelvik böbrek
Ektopik gebelik
Urakus kisti
Konjenital anomali
Anterior sakral meningosel
Embriyolojik kalıntı
Uterus-tubal kaynaklı
Pyosalpenks
Hidrosalpenks
Ovaryen
Epitelyal
Neoplastik
Karsinom
Germ hücreli
Sigmoid kolon kaynaklı
Seks kord stromal
Çekum kaynaklı
Metastaz
Apendiks kaynaklı
Ovaryan kaynaklı olmayan
Mesane kaynaklı
Leiomyoma
Retroperitoneal neoplazm
Paraovaryan kist
Presakral teratom
Endometriyal karsinom
Tubal karsinom
8
BENİGN ADNEKSİYAL KİTLELER
FONKSİYONEL OVER KİSTLERİ
Fonksiyonel kistler üreme çağında klinik olarak tanımlanabilir kistlerin en sık görülenidir.
Adnekslerdeki nonneoplastik kitlelerin en sık görüleni ovulasyonla ilişkili olarak oluşan ve bu
nedenle fonksiyonel kist olarak adlandırılan kistlerdir. Bu grupta folikül kisti, korpus luteum ve
teka-lutein kistleri bulunmaktadır.

FOLİKÜL KİSTİ
Fonksiyonel over kistleri arasında en sık görülenidir. Ovulasyonda, folikül rüptüre olmazsa
veya kalan atretik foliküller involüsyona uğramazsa folikül kisti meydana gelir. Bir kiste folikül
kisti diyebilmek için, çapının 2,5 cm.’nin üzerinde olması gerekir. Sonografide, genellikle tek
taraflı, boyutları 3 ile 8 cm arasında değişen ince duvarlı, uniloküler kistlerdir. Sıklıkla pelvik
muayene ve transvaginal (TVUSG) de tesadüfen saptanırlar. Kist boyutları çok artarsa, kist
sıvısının basıncı ile duvardaki granülosa hücreleri silinir. Bu durumda kistin orijini tayin
edilemez ve sıklıkla “basit kist” olarak isimlendirilir. Folikül kistleri, çoğu kez spontan olarak
birkaç gün ya da iki hafta içinde regrese olur. Bu, bazı kistlerde 6-8 hafta gibi daha uzun zaman
alabilir ( 11,12 ).

CORPUS LUTEUM KİSTİ
Ovulasyon olursa, internal kanama veya kist formasyonu nedeni ile oluşan corpus luteum da
anormal olarak büyüyebilir. Corpus luteum boyutunun 3 cm’ yi geçmesi ile kist adını alır. Hassas
gebelik testlerinden önce adet gecikmesi, adneksiyal kitle ve ağrı triadı ile tanımlanan, ayırıcı
tanıda ektopik gebelikten ayırt edilmesi gereken Halban sendromu’na yol açmakta idi. Folikül
kistlerinden daha az sıklıkla görülürler, daha kalın duvarlıdırlar ve daha büyük olmaya
eğilimlidirler. Sonografide, genellikle unilateral 5-10 cm çaplarında ince ve düzgün duvarlı,
hemoraji mevcut ise lümende retikülasyon oluşturan kistik lezyonlardır. Genellikle spontan
regrese olur (13).
9

TEKA LUTEİN KİSTİ
Aşırı gonadotropin salgısına bağlı trofoblastik hastalıklar, ikiz gebelik veya ovulasyon
indüksiyonu amacı ile gonadotropin kullanımına bağlı ovaryan hiperstimülasyon durumlarında
görülür ve hemen daima çift taraflıdır. Histolojik incelemede folikülleri içeren over stromasının
aşırı lüteinizasyonuyla karakterizedir. Teka lütein kistlerine normal gebeliklerde çok sık
rastlanılmaz. Overlerin makroskopik incelenmesinde ince duvarlı, farklı boyutlarda sarı ve düz
çok sayıda teka lütein kistleri görülür(14). Sonografide, hemen daima bilateral, ince duvarlı,
multilokule, çok büyük boyutlara ulaşan kistik lezyonlar şeklindedir.
HEMORAJİK KİST
Korpus luteum ve foliküler kistlerde görülürler. Sonografide kanama ve pıhtının organizasyonuna
bağlı retiküler-trabeküler internal patern veren kompleks bir kistik kitle şeklindedir. Solid
kitlelerden ayrımında lümen içi vaskülarizasyonun saptanmaması önemlidir. Genelde aylık
periyotta regrese olurlar.
GEBELİK LUTEOMASI
Gebelik esnasında overlerden kaynaklanan solid fakat neoplastik olmayan büyük bir kitledir.
HCG stimülasyonu ile olduğu düşünülür ve gebelik sonrası regrese olur (14).
ENDOMETRİOSİS
Endometriyal dokunun uterus dışındaki varlığı olarak tanımlanır. Endometriyal doku, ovaryan
siklüs ile birlikte aktivite gösterir ve içleri eskimiş kan ile dolu, gittikçe büyüyen, çok sayıda,
belirgin septasyon içerebilen kistler oluşur. Üreme çağındaki kadınların yaklaşık %10-20 sinde
infertilite problemi olan kadınların ise yaklaşık %40-50 sinde bulunduğu gösterilmiştir(15).
Diffüz ve lokalize ( endometrioma) olmak üzere iki formu vardır. Daha sık görülen diffüz formda
abdominopelvik organların serozal yüzeylerinde ve peritonda küçük endometrial doku implantları
mevcut olup dokular hormonlara duyarlı olduğundan menstruasyon sırasında kanayarak lokal
inflamatuar reaksiyon, pelvik organlarda anatomik bozulmaya ve adhezyonlara sebep olurlar.
Endometrioma, diğer adıyla çikolata kisti lokalize formu olarak adlandırılır. Endometriomalar iyi
sınırlı, unilokuler veya multilokuler, diffüz homojen internal ekojeniteler içeren kistik kitle
10
şeklinde tipik sonografik görünümleri vardır. Ayrıca lümende anekoik görünüm, internal sıvı-sıvı
seviyesi, hemorajik mayii ve satellit kistler nedeniyle septasyonlar (kist içinde kist görünümü)
olabilir ( 16 ) Endometriyozis için yüksek riskli populasyonda yapılan pek çok araştırmada serum
CA-125 seviyesinin iyi spesifiteye (%86- %100) fakat zayıf sensitiviteye (%13) sahip olduğu
gösterilmiştir (17). Sağlıklı kadınlarda ve endometriyozisli kadınlarda CA125 en yüksek
seviyelerine menstruasyon sırasında, en düşük seviyelerine ise midfolliküler ve periovulatuar
fazda ulaşılmaktadır. Zayıf sensitivitesine rağmen pek çok çalışmada CA-125 seviyelerinin
endometriyozis evresi ile korele olduğu ve medikal ve cerrahi tedaviye cevabı tahmin etmede
kullanılabileceği gösterilmiştir (18).
POLİKİSTİK OVER SENDROMU
İlk kez 1935’ de Stein ve Leventhal tarafından amenore, obezite ve hirsutismus triadı olarak
tanımlanmıştır (19).
Bu sendromun 4 ana belirtisi oligo-amenore, hirsutizm, infertilite ve
obezitedir. Overler çift taraflı olarak normalin 2-5 katı kadar büyüktür ve yüzeylerinde genelikle
çapları 1 cm’yi geçmeyen çok sayıda ufak kistin bulunduğu kalınlaşmış beyaz korteks bulunur.
TUBO-OVARYAN ABSE
Akut pelvik enflamatuar hastalığın (PID) son basamağıdır. Tanısı, PID olan hastada pelvik
kitlenin saptanması ile konur. TVUSG’de görünümü oldukça heterojen olduğundan malign over
tümörleri ile karışabilir.
ADNEKSİYAL TORSİYON
Adneksiyal torsiyon alt abdominal ağrının sık olmayan bir nedenidir. Geçmişte adneks, bazı
yazarlar tarafından adneksin detorsiyone edilmesinin tromboemboli ve enfeksiyon riskini
arttırdığını söylemesi yüzünden çıkarılıyordu. Giderek olaya dahil olan adneksin tersine
çevrilerek reperfüzyonu ve viabilitesi mevcutsa korunması fikri baskın olmaya başlamıştır (20).
11
PARAOVARYAN KİSTLER
Paraovaryan kistler, wolfian kanal sisteminin distal kalıntılarından oluşurlar. Karakteristik olarak
fallop tüpü ve overler arasında yerleşmiştirler. Sonografikolarak ince duvarlı, düzgün kenarlı,
ünilokuler kistik kitle şeklindedir. Paraovaryan tümörlerde malignite sıklığı oldukça düşüktür ve
bir çalışmada bu oran %2 olarak bildirilmiştir(21).
EKTOPİK GEBELİK
Genellikle tubal yerleşimli iken, nadir de olsa ovaryan gebelik olabilir. Rüptüre, ancak kendini
sınırlamış, hematom oluşmuş ektopik gebelik heterojen görünüme sahip kitle oluşturduğundan
ayırıcı tanıda tuboovaryan abse veya malign over tümörü ile karışabilir. Günümüzde beta
HCG’nin duyarlı ölçümlerine imkan veren teknikler ve yüksek rezolüsyonlu transvajinal
ultrasonografi sayesinde ektopik gebeliğin erken tanısı mümkündür (22).
Over Tümörlerinin Histogenetik Sınıflandırılması (WHO)
I.Çölemik Epitelden Köken Alanlar
A. Seröz Tümörler
B. Müsinöz Tümörler
C. Endometriyoid Tümörler
D. Berrak Hücreli (=Clear cell, Mezonefroid) Tümörler
E. Transisyonel Hücreli (Brenner) Tümörler
F. Karsinosarkom ve Mikst Mezodermal Tümörler
G. İndiferansiye Tümörler
II. Germ Hücrelerden Köken Alanlar
A. Disgerminom
B. Endodermal Sinus Tümörü
C. Teratom
12
* immatür
* matür
* özelleşmiş (Struma Ovarii, Karsinoid vs..)
D. Embriyonel Karsinom
E. Poliembriyom
F. Koryokarsinom
G. Gonadoblastom
H. Mikst Germ Hücreli Tümör
III. Gonadal Stromadan Kaynaklanan Neoplazmlar
A. Granuloza-Teka Hücreli Tümörler
*Granüloza Tümörü
*Tekoma
B. Sertoli-Leydig Hücreli Tümörler
*Arhenoblastoma
*Sertoli Tümör
C.Gynandroblastoma
D. Lipid Hücreli Tümörler
IV. Mezankim Kaynaklı Tümörler
A. Fibroma, Hemanjiyom, Leiomyom, Lipom
B. Lenfoma
C. Sarkom
V. Metastatik Tümörler
A. GIS (Krukenberg)
B. Meme
C. Endometriyum
D. Lenfoma
13
BENİGN OVARYAN KİTLELER
EPİTELYAL TÜMÖRLER
Over yüzey epitelinden (çölemik epitel) ve mezotelyumdan köken alırlar. Tüm over tümörlerinin
%90’ı epitelyal orjinlidir.
Seröz Kistadenom
Tüm benign over tümörlerinin %15-25’ini oluştururlar. % 20-50 oranında çift taraflıdır. Ortalama
çapları 5-15 cm kadardır, ancak seyrek de olsa 20-30 cm boyutlarına ulaşabilirler. %10-30 olguda
kistin iç yada dış yüzeyinde papiller yapılar izlenir ve bunlar genelde çift taraflı olup malignite
riski, papiller yapı içermeyenlere göre daha fazladır. Bazen stromada, tümöre karşı oluşan
immünolojik yanıtın sonucu olarak papiller yapılarda dejenerasyon ve sonrasında kalsifiye
odaklar (Psammoma cisimcikleri) oluşur. Bazı yazarlar Psammoma cisimcikleri içeren
tümörlerde malignite potansiyelinin daha az olduğunu öne sürmektedir.(23).
Müsinöz Kistadenom
Müsinöz kistadenomlar dev boyutlara ulaşabilirler. 14 kilogram üzerinde birçok vaka rapor
edilmiştir. Makroskopik incelemede, düzgün kapsüllü, yuvarlak veya ovoid bir kitle vardır,
genellikle translüsen mavimsi veya gri-beyaz görünümdedir. Kistin iç kısmı septalarla küçük
lobüllere ayrılmıştır ve temiz müsinöz bir sıvı içerir. Papillalar nadiren görülür. Mikroskopik
incelemede döşeyici epitel soluk boyanan bazalde yerleşmiş nükleusu olan yüksek hücrelerden
oluşur. Sıklıkla goblet hücreleri görülür. Uygun boyama yöntemleri ile hücrelerin müsinden
zengin olduğu görülebilir. Benign ovaryan neoplazilerin %20-30’unu oluştururlar. Ortalama çapı
15-30 cm dir. Seröz tümörlere göre bilateralite oranı daha azdır (%5-10) (14).
14
Endometriyoid Tümör
Endometriyuma benzer glandlar içeren benign stromal proliferasyonla karakterizedir. En sık
tanımlanan tipleri endometrioid adenofibromadır. Endometrioid adenofibromlar ve atipik
proliferatif endometrioid tümörler tüm epitelyal over tümörlerinin %1’nden azını oluşturur.
Brenner Tümörleri
Brenner tümörü gros olarak fibroma benzeyen nadir bir ovarian neoplazmdır. Tüm over
tümörlerinin %1-2’sini oluşturmaktadır ve %5-15 olguda çift taraflıdır. Nadiren maligndir.
Genellikle solid kıvamdadır. Mikroskopik incelemede belirgin olarak hiperplastik fibromatöz
matriks arasına yayılmış epiteloid hücre adacıkları görülür. Epiteloid hücreler, büyük büyütme ile
longitudinal yarıklanan nükleuslar nedeniyle kahve çekirdeği ‘’coffee bean’’ yapısı gösterir (24).
Berrak Hücreli (=Clear Cell, Mezonefroid) Tümör
Benign formları oldukça nadirdir. En sık gözlenen benign formu berrak hücreli adenofibromdur.
Klinik bulgular diğer benign over tümörlerine benzer ve endometrioid tümörler gibi patoloji
piyeslerinde tanımlanan bir tümördür. Ortalama yaşı 45 dir.
SEKS KORD – STROMAL KAYNAKLI TÜMÖRLER
Fibroma
Overdeki stromal hücrenin ayrımlaşması kollajen üreten fibroblast yönünde olursa fibroma adını
alır. Sert ve solid yapıda olan bu tümörlerin boyutları genellikle küçüktür, ancak 15-20 cm
çaplarına da ulaşabilir.
Tekoma
Overdeki stromal hücrenin ayrımlaşması steroid hormon üreten teka hücresi yönünde olursa
tekoma adını alır.
15
Hilus Hücreli Tümörler
Leydig hücreli tümörler grubuna dahil olurlar. Over hilusu ve daha seyrek olarak stroma
kaynaklıdırlar. Nadiren ele gelen kitle oluştururlar.
GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER
Matür Kistik Teratom (Dermoid Kist)
En sık gözlenen germ hücreli tümör olan matür kistik teratom, tüm benign ovaryan neoplazilerin
%40-50’sini oluşturmaktadır(25). Matür kistik teratomların %80’den fazlası doğurganlık çağında,
ortalama 30 yaşlarında görülür. Dermoid kistlerin %10-15’i bilateraldir(26). Tipik olarak matür
kistik teratoma, embriyonal her üç germ tabakasınıda içerir (endoderm, mezoderm, ektoderm).
Her üç germ tabakasından da eleman içermesi (sebase sıvı, kıl,diş) kolay tanınmasını sağlar(14).
Neoplastik transformasyonu çok nadirdir ve bu malign transformasyon içerdiği epitelyal
elementlerden başlar. Malign transformasyonu, en sık olarak skuamaoz hücreli karsinoma olarak
görülür. Adenokarsinoma ve karsinoid formuda nadir olarak ortaya çıkabilir. Dermoid kistin
kliniğine baktığımızda; çoğu asemptomatik olabildiği gibi, torsiyon ve ovaryan infarkt veya
spontan rüptür (hastaların %3-7'de gözükür ve bunların da % 15'inde akut kimyasal peritonit
oluşur.), enfeksiyon, çevre abdominal organlara fistül sonucu oluşan semptomlar veya irregüler
mens ve pelvik ağrı şikayetleri ile karşımıza çıkabilir (27).
Monodermal Teratomlar
Bu tümörlerde tek bir doku dominant olarak bulunmaktadır.
Struma Ovarii: Monodermal teratomlar içerisinde en sık görülenidir (kistik teratomların %1’i).
Tamamen veya tama yakın tiroid dokusu içermektedir. 50-60 Yaşlarında sık görülmektedir ve
malign dönüşüm olasılığı %5’tir(28).
Karsinoid: Çok nadir görülmektedir (<%1). Genellikle tek taraflıdır, ancak diğer overde dermoid
kist bulunabilir. Overlerin primer karsinoidleri, kesin tanı konulana kadar metastatik kabul
edilmelidir. Primer over karsinoidi genellikle tek taraflıdır ve metastaz yapmaz, metastatik
olanlar ise hemen her zaman çift taraflıdır ve nüks riski fazladır. İnsular, trabeküler ve strumal
tipleri vardır.
16
MALİGN OVARYAN KİTLELER
MALİGN EPİTELYAL OVER TÜMÖRLER
Gelişmiş ülkelerde en sık gözlenen ikinci jinekolojik kanserdir. Kadınlarda kanser ölümlerine
bağlı beşinci, jinekolojik malignitelerin içerisinde ise mortalitesi en yüksek kanserdir(29). Over
kanseri nedeniyle, diğer tüm jinekolojik malignitelerin toplamından daha fazla hasta
kaybedilmektedir(30). Over kanserinin ortalama görülme yaşı 63’tür(31). Yenidoğan bir kız
çocuğunun yaşam boyu over kanserinden etkilenme riski 1/70’dir (%1,4) ve bu oran ilerleyen
yaşla birlikte artmaktadır(32).
Seröz Epitelyal Over Karsinomu
Tüm malign over tümörlerinin %50’ sini oluştururlar. En sık 45-65 yaş arası görülürler. %7084’ü ileri evrededir. %60-70 oranında bilateraldir. Çapları mikroskopik boyutla 10- 20 cm
arasında
değişebilir(33).
Sonografide
genellikle,
multipl
papillomatöz
projeksiyonlar,
septasyonlar ve solid alanların çoğunlukta olduğu, yer yer kanamalı, nekroze odaklar içeren
multilokule kistik kitleler şeklindedirler. Kist, cidar invazyonu ve çevre dokulara yapışıklıklar
gösterebilir ve sıklıkla asit bulunur. Olguların %80’ inde psammoma cisimcikleri içermektedir ve
iyi prognozla ilişkilidirler(34,35).
Müsinöz Epitelyal Over Karsinomu
Over karsinomlarının %11’ni oluşturur. Bilateral tümör vakaların %8-10’unda oluşur. Müsinöz
lezyonlar vakaların %95-98’inde intraovariandır. Çoğu ovarial müsinöz karsinom intestinal tip
hücreler içerdiğinden sadece temel histolojiye dayanılarak gastrointestinal sistemin metastatik
karsinomlarından ayrılamayabilir. Primer ovarial neoplazmlar genellikle serozaya yayılır, nadiren
barsak mukozasına metastaz yaparlar, buna ragmen gastrointestinal lezyonlar sıklıkla lenfatik
vasküler yolla direk yayılımla overleri istila eder. Kistadenomların görünümünden daha komplike
olup sonografide genellikle papiller projeksiyonlar ve ekojen materyal içeren, büyük, multi
loküle, kistik kitleler şeklindedirler. Bazen, müsinöz kistin rüptürü veya tümör parçalarının
implantasyonu ya da bu iki faktörün kombinasyonu ile müsinöz içerik batın içine yayılır. Buna
17
psödomiksoma peritonei adı verilir. Sonografide, aside benzer şekilde görülebilir veya sıvı içinde
septasyonlar içerebilir ( 34,36 )
Endometrioid Epitelyal Over Karsinomu
Over kanserlerinde seröz tümörlerden sonra %15-25 oranla ikinci sıradadır. Tümör %30-50 çift
taraflıdır. Histolojik olarak endometriyal adenokarsinoma benzer ve olguların %20-30’unda
primer endometriyal kanser eşlik etmektedir. Bu birliktelik tanısal açıdan metastatik veya
eşzamanlı hastalığın ayrımında büyük zorluklar yaratır, ancak eşzamanlı primer endometriyal
adenokanser olasılığı metastatik hastalık olasılığından fazladır. Ayrıcı tanı prognoz açısından
önemlidir. Eş zamanlı over-endometriyum endometriyoid kanserlerinde 5 yıllık sağkalım %80
iken, ovaryan endometriyoid kanserlerin endometriyum metastastazı söz konusu olduğunda 5
yıllık sağ kalım %40 düzeylerinde olur. Endometrial ve ovarian tümörün histolojik görünümü
farklı olduğunda iki tümör büyük ihtimalle iki ayrı primer lezyondur, benzer göründüklerinde iyi
diferansiye ve yüzeysel invazyon varsa, endometrial tümör ayrı tek bir primer tümör olarak
düşünülebilir. (37). Seyrek olarak endometriyoid kanser endometriyozis zemininde gelişmektedir
(%10) ve bu kanserlerde benign-malign geçişi izlenebilir(38). Sonografide, solid komponentleri
belirgin kompleks bir kitle veya papiller projeksiyonlu kistik bir lezyon şeklindedir. Kompleks
görünüm, nekroz veya hemorajiye bağlıdır.
Berrak Hücreli Over Karsinomu
Epitelyal over tümörlerinin %2.4’ü, over karsinomların %7.4’ünü oluştururlar. Tanı sırasında
ortalama yaş 57 dir. Berrak hücreli adenokarsinomlarda birçok temel histolojik tip vardır
(tubulokistik, papiller, solid vs). Tümör berrak hücrelerden ve çekirdeği sitoplazma üst kısmına
yakın olan kabara çivisi hücrelerinden oluşur. Uzun berrak hücreler bol berrak veya vakuollü
sitoplazma, hiperkromatik irregüler nükleus ve değişik ölçülerde nükleoluslara sahiptir. Bazı
fokal alanlarda endometriozis ve endometrioid karsinom saptanır. Overde görülen berrak hücreli
karsinom, histolojik olarak uterusta veya inutero dietilstilbestrol (DES) maruz kalan genç
hastaların vagenindekine benzer. Hiperkalsemi ile birliktelik gösterebilir(39). Sonografide, kistik
ya da solid olabilen, nonspesifik kompleks bir kitle olarak görülür.
18
Malign Brenner Tümörü
Tüm over tümörlerinin % 2’sini oluşturur. Mesanenin low-grade transisyonel kanserine benzeyen
hücrelerden oluşmaktadır. Hastalık overlerde sınırlı ise prognoz iyidir, ancak genelde ileri
dönemde tespit edilmektedir. Bu tümörler, en sık müsinöz tümörlerle olmak üzere diğer epitelyal
tümörlerle birliktelik gösterir ve eğer epitelyal over kanserine eşlik ediyorsa prognoz kötüdür. Saf
formlarında, benign Brenner elemanları izlenmez, daha invazif ve agresif olmalarına karşın
kemoterapiye yanıtı en iyi olan indiferansiye over kanseridir(35).
MALİGN GERM HÜCRELİ OVER TÜMÖRLERİ
Primer over tümörlerinde %15-20’lik bir oranla, epitelyal over tümörlerinden sonra ikinci sıklıkta
görülürler. %3-5 kadarı maligndir. Erken evrede yakalanmakta ve sıklıkla tanı anında tek overle
sınırlı bulunmaktadırlar. Ortalama görülme yaşı 19 ve zirve insidansı 20’li yaşlardır(40).
Ovaryan germ hücreli tümörlerin histolojik sınıflandırılması(40)
I. Disgerminom
II. Teratom
1. İmmatür
2. Matür
a. Solid
b. Kistik
- Dermoid kist (Matür Kistik Teratom)
- Malign dönüşüm gösteren Matür Kistik Teratom
3. Monodermal / yüksek oranda özelleşmiş Teratom
a. Struma ovarii
b. Karsinoid
c. Struma ovarii ve karsinoid
d. Diğerleri
III. Endodermal Sinüs Tümörü
IV. Embriyonel Karsinom
V . Poliembriyom
VI. Koryokarsinom
VII. Mikst formlar.
19
Disgerminom
Primer over tümörlerinin %1-2’sini ve malign germ hücreli over tümörlerinin %30-40’ını
oluşturmaktadır. Malign germ hücreli, tümörlerin en sık görülenidir. 7 ay ile 70 yaş arası
görülebilirlerse de olguların %75’i erken üreme çağındaki kadınlardır. 10 ile 30 yaş arası görülen
tümörlerin %78’ini oluşturmaktadır(40). Gebelikte, seröz borderline tümörleri ile birlikte en sık
rastlanan malign over tümörleridir(41). Sonografide, genellikle ekojenik solid veya semisolid
kitleler olarak görülürler. Ancak, hemoraji ve nekroza bağlı küçük anekoik alanlar da
içerebilirler. Bu malignite saf gonadal disgenezili (46XY bilateral streak gonads), mixt gonadal
disgenezili(45 X/46 XY, tek taraflı streak gonad, karşı taraf testis) ve androjen insensitivite
sendromlu (46XY, testiküler feminizasyon) hastalarda da görülebilir. Bu sebeple pelvik kitlesi
olan premenarşal dönemdeki hastalarda karyotip belirlenmelidir(40). Disgerminomların %5’ inde
tek veya küçük gruplar halinde sinsisyotrofoblastlara rastlanırken bu olgularda serum hCG ve
LDH seviyeleri yükselebilir. Testisteki seminomun karşılığıdır.
Endodermal Sinüs (Yolk Sak) Tümörü
Germ hücreli tümörler içerisinde % 22’lik oranla 2. en sık tiptir. Ortalama 19-20 yaşlarında
görülmektedir. Çift taraflı olma olasılığı oldukça düşüktür (%5) ve bu bulgunun varlığı, olguların
ileri evrede olduğunu göstermektedir. Tümör büyüklüğü 30 cm çapına kadar çıkabilir. Saf
formları dışında diğer germ hücreli tümörlerle de birliktelik gösterebilir, ancak bu saf ve mikst
formların prognozu benzerdir. Oldukça malign davranışlı olan bu tümör, çok hızlı büyüme ve
intraabdominal yayılım potansiyeline sahiptir. İstisnalar dışında tanıda ve daha sonra takipte de
kullanılan alfa feto protein (AFP) salgılar. Olguların %71’i evre I, %6’sı evre II ve %23’ü evre
III’tedir(42).
Embriyonel Karsinom
Overden kaynaklanan en malign tümör olup malign germ hücreli over tümörlerinin %4’ünü
oluşturmaktadır. Erken adolesan dönemde gözlenir. Tümörün primordiyal germ hücrelerinden
20
kaynaklandığı, gelişimin muhtemelen embriyonik veya ekstraembriyonik yapılara farklılaşmadan
önce
olduğu
düşünülmektedir.
Overlerin
koriokarsinomasından
sinsityotrofoblast
ve
sitotrofoblastların yokluğu ile ayırt edilir. Östrojen sekrete edebilirler. Böylece psödopuberte
prekoks veya irregüler kanama şeklinde semptom ve bulgulara sebep olabilirler. Serum hCG ve
AFP genelde yüksek saptanır(42).
Poliembriyom
Overin poliembriyoması çok nadir görülen ve yüksek derecede malign bir germ hücreli
neoplazmdır. Embrioid cisim içerir. Erken embriyonik diferansiyasyon yapılarının replikasyonu
ile (üç somatik tabaka) sonuçlanır. Yüksek AFP ve HCG titreleri ile birlikte olabilir.
Koryokarsinom
Seksüel puberte prekoks ile ilgili olabilen az görülen, yüksek derecede malign bir tümör olan
koryokarsinom üç
şekilde
gelişebilir. 1.Ovarian
gebelik sonucu
primer
gestasyonel
koryokarsinom olarak. 2.Genital traktustaki diğer yapılardan özelliklede uterustan gelişen primer
gestasyonel koryokarsinomdan metastatik koryokarsinoma olarak ve 3.Trofoblastik yapılar
yönünde diferansiye olan ve diğer neoplazmik germ hücresi elemanları ile birlikte gelişen germ
hücresi tümörü olarak. Hastaların çoğu 20 yaşın altındadır. Çocuklarda oluşu önemle
belirtilmektedir, bazı serilerde vakaların %50’ si prepubertal çocuklarda görülmüştür. Bu
neoplazmlar HCG salgılar. Bu; prepubertal çocuklarda meme gelişmesi, pubik ve aksiler
kıllanma ve uterin kanama şeklinde izoseksüel puberte prekoks bulgularına sahip olabilir.
İmmatür Teratom
Solid teratom, malign teratom, teratoblastom olarak da adlandırılan bu tümör 20 yaş altı görülen
tüm ovaryan malignitelerin ve malign germ hücreli tümörlerin %20’sini oluşturur ve bu gruptaki
over kanserine bağlı mortalitenin %30’undan sorumludurlar(40). Ortalama 20 yaşlarında
görülürken olguların %5’inden azında çift taraflıdır, ancak %10 oranında diğer overde matür
kistik teratom bulunabilir. Solid veya kistik yapıdadır. Mikroskopik olarak her üç germ
21
tabakasına ait dokular izlense de immatür eleman hemen her zaman nöroektodermdir. İçerdikleri
immatür nöral doku miktarına göre 1’den 3’e kadar grade’lenirler.
Mikst Germ Hücreli Tümörler
Tüm germ hücreli malignitelerin %10-15’inde iki ya da daha fazla malign germ hücreli
komponentin bulunduğu görülmektedir. Bunların arasında en sık görülen komponent yaklaşık
%70-80’lik bir oranla disgerminomdur. Bunu sırasıyla immatür teratom, endodermal sinüs
tümörü, embriyonel karsinom ve koryokarsinom izler(43).
Gonadoblastom
Disgerminoma benzeyen germ hücreleri ile granüloza veya sertoli tümör hücrelerine benzeyen
gonadal stromal hücrelerden oluşan nadir bir tümördür.
SEKS KORD STROMAL TÜMÖRLER
Tüm ovaryan malignensiler içerisinde seks kord stromal tümörlerin oranı %5-8 dir. Seks
kordlarından ve over stroma veya mezenkiminden köken alırlar. Bu tümörler sıklıkla değişik
elemanların kombinasyonu ile bunlar ‘’female hücreler’’(örneğin granüloza ve teka hücreleri) ve
‘’male hücreler’’ (örneğin sertoli ve leyding hücreleri) ile oluşurlar. Bu hücreler morfolojik
olarak farklılaşmamış hücrelerdir (44). Geliştiği hücre gruplarına bağlı olarak değişik seks
steroidleri üretirler. Çoğunluğu düşük malignite potansiyelli veya benign olma oranı yüksek,
prognozu iyi olan fonksiyonel ovaryan neoplazilerdir.
22
Seks kord – stromal tümörlerin histolojik sınıflaması(45).
I. Granüloza Stromal Hücreli Tümörler
A. Granüloza Hücreli Tümörler
- Erişkin tip
- Jüvenil tip
B. Tekoma - Fibroma grubu tümörler
- Tekoma
- Fibroma / Fibrosarkoma
- Sınıflandırılamayan
II. Sertoli – Leydig Hücreli Tümörler
A. İyi Diferansiye
- Sertoli Hücreli Tümörler
- Sertoli – Leydig Hücreli Tümörler
- Leydig Hücreli Tümörler
B. Orta Derecede Diferansiye
C. Az Diferansiye (Sarkomatoid)
D. Heterolog eleman ile birlikte
III. Gynandroblastom.
Granüloza Hücreli Tümörler
Bu grup tümörler arasında granüloza hücreli tümörler, tekomalar ve fibromalar bulunur.
Granüloza hücreli tümörler düşük malignensi potansiyelli tümörlerdir. Nadiren tekomalar ve
fibromalar morfolojik olarak malignensi özellikleri taşırlar ve bu durumda fibrosarkoma adını
alırlar. Granüloza ve teka hücreli tümörler reprodüktif çağda ve postmenapozal dönemde yaklaşık
olarak aynı oranlarda görülür. Granüloza hücreli tümörler yalnızca %5’i puberte öncesi
görülmektedir. Granüloza ve teka hücrelerinin çoğunluğu östrojen salgılar ancak az bir kısmında
androjeniktir. Bu tümörlerin erişkin ve juvenil olmak üzere iki alt tipi vardır. Cerrahi bu
hastaların yönetiminde halen en etkin tedavidir; mümkünse relapsda da yapılmalıdır. Platin bazlı
kemoterapi metastatik veya rekürren hastalıkta kullanılır (46). Mikroskopik olarak mikrofoliküler
patern tanımlayıcıdır (Call Exner cisimciği). Genellikle ilk tanı anında evre I tümörlerdir.
23
Sertoli Leydig Hücreli Tümörler
Düşük grade’li, genellikle tek taraflı ve hormonal olarak aktif tümörlerdir. Sertoli, Leydig veya
her iki hücre grubunu içermesine bağlı olarak androjen, estrojen veya her iki hormonu da
salgılayabilen kompleks tümörlerdir. İlk tanı anında genellikle evre I’dedirler.
METASTATİK TÜMÖRLER
Over tümörlerinin %5-6’sı, diğer organlardan metastaz yapan tümörler olup, en sık kadın genital
traktından, memeden ve gastrointestinal traktüsdendir (47). Ovarian stromada taşlı yüzük
hücrelerinin saptandığı vakalar Krukenberg tümörü olarak adlandırılırlar. Hemen daima mide
orjinli olmakla beraber bazen memeden, bağırsaktan veya diğer müköz bez bulunduran
organlardan da köken alabilirler. Metastatik over kanserlerinin yarısı postmenopozal dönemde
teşhis edilir ve genellikle primer ovaryan kanserlerden daha genç yaştaki kadınlarda görülür.
Klinik bulgular primer over tümörlerinden farklı değildir.
TÜMÖR BELİRTEÇLERİ
Tümör markerleri, ilgili tümör veya doku tarafIndan suprafizyolojik düzeylerde üretilen,
biyokimyasal veya immünokimyasal yöntemlerle hastanın doku, kan veya diğer vücut sıvılarında
kantitatif ölçümleri yapılabilen hormon, enzim, metabolit, immunglobulin veya protein
yapısındaki maddelerdir. İdeal tümör markerı o tümör için spesifik olmalı, minimum false pozitif
ve false negatif değerlere sahip olmalı, ölçülebilir seviyelerde salgılanmalı, düşük maliyetli
olmalı hastalığın boyutunu yani yaygınlığı ve tedaviye cevabı gösterebilir olmalıdır. Bu kriterlere
dayanarak HCG ve AFP’nin sırası ile trofoblastik tümörler ve endodermal sinüs tümörü için ideal
tümör markerları olduğunu belirtmek yanlış olmaz. Bununla birlikte bu tümörlerin jinekolojik
tümörlerin sadece az bir kısmını oluşturduğu bilinmektedir (48).
24
CA-125
Glikoprotein yapıda bir antijen olan CA-125, normal yetişkinlerin çölomik epiteli, amniyos
mayii, plevra, periton, perikardiyum, bronşiyal ve servikal salgısında bulunmaktadır. Normal
yetişkin
over
dokusunda
bulunmazken,
epitelyal
over
kanserlerinin
%80’inde
saptanmaktadır(49). CA-125 tümör belirtecinin klinikte 4 önemli rolü; pelvik / adneksiyal
kitlenin değerlendirilmesi, epitelyal over tümörü olduğu bilinen bir hastanın sitoredüktif cerrahi
sonrası tedavinin izlemi, negatif “second look” laparotomi yönünden öngörüde bulunulması ve
tedavi sonrası nüksün belirlenmesidir. Tuxen ve ark’ına göre CA-125 tümör belirtecinin değeri
over kanseri tanısı alan olguların % 10-20’sinde, evre I hastalıkta ise yaklaşık %50 oranında
normal saptanmaktadır. Bu nedenle CA-125’in over kanserinde tek başına tarama testi olarak
kullanılmasını güvenli kabul edilmemekte, mutlaka fizik muayene ve radyoloji bulguları ile
birlikte değerlendirilmesi önerilmektedir(50). Normalin üst sınırı olan 35 U/ml’yi aşan serum
değerleri sağlıklı yetişkinlerin %1’inde, iltihabi hastalıkların %6’sında, jinekolojik kökenli
olmayan tümörlerin %28’inde ve epitelyal over tümörlerinin % 80’inde gözlenmektedir(51).
Yapılan çalışmalardan preoperatif serum CA12-5 seviyelerinin malign pelvik kitlelerin benign
kitlelerden ayırımında kullanılabileceği ve özellikle over kanser insidansının yüksek olduğu
postmenopozal dönemdeki kadınlarda çok doğru sonuç verdiğini göstermiş ve ayrıca kanserin
klinik bulguları ortaya çıkmadan 5 yıl ve daha önceden yükseldiğini göstermiştir(52). İnsan
vücudunda 20 günden fazla yarılanma ömrüne sahiptir. Yüzyirmibeşinci denemede
bulunduğundan CA-125 adını almıştır. CA125’in fizyolojik fonksiyonları bilinmemektedir(53).
İlk kür kemoterapiden sonra CA–125 düzeyinde %30 azalma, üçüncü kürden sonra da
negatifleşme ideal kemoterapi yanıtı olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kemoterapiye
başlamadan önce, periyodik olarak kemoterapiler sırasında ve ikinci bakı cerrahisinden hemen
önce CA -125 düzeyi belirlenmelidir. CA -125 düzeyindeki değişimler; olguların %87-94’ünde
over kanserinin regresyon, stabilite ve progresyonuyla koreledir (54).
CA15-3
CA15-3 300-400 kilodalton ağırlığında glikoprotein yapıda polimorf epitelyum müsinidir. Meme
hücrelerinin normal bir ürünüdür. Aşırı expresyonu malign durumlarda ortaya çıkabilir. MUC1
geni tarfından kodlanan serum tümör markırıdır. Meme kanserinde tedaviye cevap ve rekürrensin
izlenmesinde kullanılır. Yükselmiş CA-153 seviyelerine lokal meme kanserlerinin % 30, invaziv
25
meme kanserlerinin (metastatik) %75’ nde rastlanır. Kemik ve karaciğer metastazlarında oldukça
yüksek değerler bulunur. Buna ek olarak ileri evre hastaların %25-30’ nda yükselmez. Pankreas,
kolon, akciğer kanserlerinde, sirozda ve benign meme hastalarında yükselebileceği gibi
erişkinlerde herhangi bir patolojik durum olmadanda yüksek değerler bulunabilir. Özellikle CA125 ile kombine edildiğinde ovarian kanserin erken tespitinde ve relapsın izlenmesinde
faydalıdır(55).
CA19-9
Over kanseri ile reaksiyon verecek bir başka monoklonal antikor olarak bulunmuştur. Malign
hücrelerdeki monosialoganglioside karşı reaksiyon gösterir. CA-125 belirleyicisi ile beraber
bulunabilir.
CA-19-9
over kanser
hastalarının
serumlarında %25
oranında
bulunur.
Gastrointestinal adenokarsinomların %21-42’ nde, kolon karsinomların %20-40’ nda ve pankreas
karsinomlarının %71-93’nde yükselmiş değerler tespit edilir. Pankreasın benign ve malign
lezyonlarının ayrımında kullanılabileceği ileri sürülse de bu konu tam olarak açıklama
kavuşmamıştır.
Alfa-Fetoprotein (AFP)
AFP, normalde fetal dolaşımda bulunan polipeptid yapıda bir onkofetal antijendir. Normal
erişkinlerde gebelik dışında AFP’nin artması beklenmez. Jinekolojik onkolojide germ hücreli
over tümörlerinin izleminde kullanılmaktadır. Adneksiyal kitle nedeniyle laparotomi planlanan
genç hastaların tümünde AFP ölçülmelidir. Endodermal sinüs tümörü olgularının tümünde ve
embriyonel karsinom olgularının %90’nının fazlasında yüksek saptanmaktadır. Endodermal sinüs
tümörü olan hastalarda AFP seviyesi ile tümör evresi arasında ilişki vardır. Cerrahi öncesi ve
sonrasında AFP seviyelerinin takibi cerrahi tedavinin yeterliliğini, tıbbi tedavinin etkinliğini,
metastazların var olup olmadığını ve nüks varlığını göstermektedir. Bu iki nadir tümör dışında
AFP seviyeleri primer hepatoma, hepatit, siroz ve metastatik karaciğer hastalığı ile endoderm
kaynaklı gastrointestinal, pankreas, akciğer ve meme kanserlerinde de artabilir(56).
26
Karsinoembriyonik antijen (CEA)
20000 molekül ağırlığında glikoprotein yapıdadır; tümör hücre membranında yer alır ve buradan
kana salınır. Onkofetal bir antijendir. Başlangıçta gastrointestinal sistem malign tümörleri için
muhtemel doğru tanı aracı olarak büyük ilgi uyandırdı. İlk olarak kolon kanerinde tanımlandı.
Daha sonra mide, akciğer, pankreas ve meme kanserinde yükselebileceği gösterildi. Fakat sonraki
çalışmalar ile yükselmiş seviyeleri benign hastalıklarda (örneğin kolon polipleri, siroz, üremi ve
inflamatuvar barsak hastalıkları, kronik akciğer hastalıkları, pankreatit) da bulundu. Ayrıca CEA
pek çok gastrointestinal sistem dışı kanserlerde, jinekolojik malign neoplazilerde bulunabilir
fakat tümör belirteçi olarak klinik kullanımı sınırlıdır. Tarama testi olarak yetersizdir. Over
kanserinde
de
tarama
değil
postoperatif
nüksü
izlenmesinde
ve
tedavi
yanıtın
monitorizasyonunda kullanılmasın faydalı olacağı belirtilmiştir(57).
İnsan Koryonik Gonadotropin (hCG)
İnsan koryonik gonadotropin alfa ve beta olmak üzere iki subünitten meydana gelen bir
glikoproteindir. Alfa subuniti FSH, LH ve TSH gibi diğer glikoprotein hormonlarala belirgin
homoloji gösterir. Diğer taraftan beta subüniti ise hCG’ye spesifiktir ve beta subünite karşı olan
antikorlar güncel radioimmünassay ve monoklonal antikor testlerinin temelini oluştururlar.
Koryokarsinom ve embriyonal karsinomda yüksek seviyede bulunabilir. Trofoblastik ve bazı
germ hücreli tümörlerin tanı ve izleminde yararlı olmaktadır.
GRİ SKALA VE RENKLİ DOPPLER SONOGRAFİ
Ultrasonografi (US) iyonizan radyasyon özelliği bulunmayan bir görüntüleme yöntemidir.
İncelenecek vücut bölümlerine kulağın algılayamayacağı derecedeki yüksek frekanslı ses
dalgalarının gönderilip dokulardan yansıyan ve saçılan yankıların bir bilgisayar yardımıyla uygun
bir biçimde işlenmesi ile klasik olarak iki boyutlu ve gerçek zamanlı kesitsel görüntüler elde
edilir. Yüksek frekanslı titreşim oluşturabilmesi için piezoelektrik özelliği olan kristallerin
mekanik ve elektrik enerjilerini birbirine çevirme özelliğinden yararlanılır. Bu amaçla kullanılan
ve içerisinde enerji çevirici özellikte bulunan kristaller bulunduran aygıtlara transduser adı
verilir(58).
27
Sassone ve ark’ı 1991 yılında, malign ve benign tümörlerinin ayırıcı tanısında yardımcı olması
amacı ile geleneksel “gray scale” transvajinal ultrasonografi ile morfolojik skorlama sistemlerini
bildirmişlerdir. Bu skorlama sistemi, lezyonun ekojenitesi, duvar kalınlığı, iç duvar yapıları ve
septanın özellikleri temeline dayanmaktadır. Skorlama sisteminin duyarlılığı %100, özgüllüğü
%83, pozitif prediktif değer (PPD) %37, negatif prediktif değer (NPD) %100 olarak
bulunmuştur(59). DePriest ve ark’ı tümör volümü ve kitlenin morfolojik görünümünü birlikte
değerlendiren modifiye bir morfolojik skorlama sistemi önermişlerdir. Sassone ve ark’ından
farklı olarak burada septanın özellikleri majör komponent değildir. Bu yeni skorlama sisteminin
duyarlılığı %89, PPD ise %46 bulunmuştur(60).
Tanısal etkinliği, düşük maliyeti ve kullanım kolaylığı nedeniyle jinekolojik değerlendirmede ilk
tercih edilmesi gereken yöntemdir. Adneksiyel kitlelerin değerlendirilmesinde, daha ayrıntılı bilgi
vermesi ve daha yüksek duyarlılığa sahip olması nedeniyle TVUSG, TAUSG’ye tercih
edilmektedir(61). Konvansiyonel transvajinal veya transabdominal ultrasonografi ile sadece
anatomi hakkında bilgi sahibi olunabilir. Bu sisteme color Doppler özelliğinin eklenmesi ile
pelvisin non-invasif hemodinamik incelemesi yapılabilmektedir. Color Doppler USG obstetrikte
yaygın olarak kullanılmaktadır. Fetal ve maternal sirkulasyonun Doppler incelemesi,önemli
diagnostik ve prognostik bilgiler vermektedir.
Renkli doppler ultrasonografinin (RDUSG) temelini ses frekansının harekete bağlı olarak
gösterdiği değişime doopler kayması adı verilir. Sabit frekanslı bir ses kaynağı, yaklaştıkça daha
tiz, uzaklaştıkça daha pes duyulur. Bu temele dayanarak, damarlar içinde akan kanın
şekillielemanllarından yansıyan frekans değişiklikleri tespit edilerek, yönü ve hızı gibi özellikleri
incelenebilmektedir. Elde edilen akım bilgisi akımın trandusere göre yönü ve hızına göre
renklendirilip B-mode USG görüntüsüne entegre edilirse RDUS görüntüleme elde edilir. RDUS
ile kalitatif (akımın var olup olmadığı, akımın yönü ve özellikleri), kantitatif (akımın hızı ve
volümü) (Şekil 1) ve yarı kantitatif ölçümler yapılabilir. Yarı kantitatif ölçümler rezistif indeks
(RI) ve pulsatif indeksleri (PI) ile pik sistolik hız/diyastol sonu hız indeksini kapsamakta ve
akıma
karşı
tüm
etkenlerden
kaynaklanan
dirençlerin
toplamı
olan
empedansın
değerlendirilmesinde kullanılır(62).
28
Şekil 1: Akımların yarı kantitatif değerlendirilmesinde kullanılan indeks ölçümleri
Tümoral dokulardaki damarlar müsküler tabaka içermediğinden ve birçokarterio-venoz şant
içerdiklerinden bu damarlarda akıma direncin az olacağı açıktır. Neovaskülarizasyon tümör
gelişimi için neoplastik bir marker olarak düşünülürse transvajinal color Doppler USG erken over
kanseri tanısında ve bening, malign kitle ayırımında önemli rol oynayacaktır.
MALİGNANSİ RİSK İNDEKSİ (RMI)
Morfolojik skorlama sistemlerinin tek başına kullanmanın etkinliği, malign ve benign tümörlerin
birbirleri ile ortak özellikler gösterdiği durumlarda belirgin olarak azalmaktadır. Ayrıca
değerlendiren kişilere göre farklılık gösterebilmesi ve klinikte kullanımının kısıtlı olması
nedeniyle daha kolay uygulanabilen yöntemlerin araştırılmasına gerek duyulmuştur. Jacobs ve
ark’ı 1990 yılında, adneksiyal kitlelerin malign-benign ayrımında kullanılacak ve ultrason skoru,
serum CA-125 ve menopozal durumun birlikte değerlendirildiği malignansi riski endeksini
(RMI) geliştirmişlerdir. RMI, ultrason skoru (U), menopoz skoru (M) ve serum CA-125 değerleri
kullanılarak [U] x [M] x [CA-125] formülü ile hesaplanır. Menopoz skoru (M), hasta eğer
premenopozal ise 1, postmenopozal ise 3 değerini almaktadır. Serum CA-125 değeri formüle
29
doğrudan eklenmektedir. Ultrason skoru (U), 5 majör bulgunun varlığına dayanmaktadır ve her
birinin varlığı halinde 1 puan eklenmektedir:
USG Bulgusu
Ultrason skoru bu bulgulardan
1. Multiloküler kist varlığı
2. Kist içinde solid alan varlığı
3. Metastaz varlığı
hiçbiri izlenmezse U = 0
→
4. Batında assit varlığı
biri izlenirse = 1
≥2’si izlenirse = 3
5. Bilateral lezyon varlığı
Tingulstad ve ark’ı ultrason skoruna 1996’da 0, 1, 4 (63) ve daha sonra 1999’da 0-1 yerine 1 ve
3(64); menopoz skoruna 1 ve 4 gibi değişik değerler vererek daha farklı sonuçlar elde etmeyi
beklemiş ise de Manjunath ve ark’ı bu değişikliklerin istatistiksel anlamda Jacobs ve ark’ının
çalışmasından çok farklı bir sonucu ortaya koyamadığını göstermişlerdir(65).
Jacobs ve ark’ı RMI’nin eşik değerini 200 olarak önermişlerdir. Bu eşik değerle %85 duyarlılık
ve %97 özgüllükle malign-benign kitlelerin ayrımı yapılabilmekte; RMI>200 olan hastalarda
over kanseri riski normal popülasyondan 42 kat fazla bulunmakta iken, RMI<200 olan hastalarda
ise normal popülasyonun 0,15 katı kadar olmaktadır. Jacobs ve ark’ı, primer cerrahi girişimin
over kanseri prognozundaki önemini göz önünde bulundurarak RMI’nin klinikte kullanımının
sağkalımın artması ile sonuçlanacağını öne sürmüşlerdir(66).
30
MATERYAL METHOD
Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine Kasım
2006- Kasım 2008 tarihleri arasında başvuran ve adneksiyal kitle saptanan 85 olgu çalışmaya
alındı. Muayene ve ultrasonografi sonucunda adneksiyel kitle tanısı konulan olgulara, ameliyat
öncesi renkli doppler ultrasonografisi uygulandı. Premenapozal dönemdeki kadınlarda,
incelemenin menstrüel
siklusun
3-11.
günleri arasında
yapılmasına
özen
gösterildi.
Postmenapozal kadınlarda ise incelemede belirli zaman aralığı kısıtlaması yapılmadı. Renkli
Doppler’ de vaskülarite saptandığında, akım dalga formu elde edebilmek için pulse doppler
aktive edildi. Ardışık en az üç benzer akım hız dalga formu elde edildiğinde, Rezistif indeks ( RI:
peak sistolik hız - end diastolik hız / peak sistolik hız : [ s-d / s ]) ve Pulsatilite indeks ( PI: peak
sistolik hız - end diastolik hız / ortalama hız [ s-d / o ]) değerleri otomatik olarak hesaplandı.
Kitlede birden fazla damarsal yapı olduğunda, değerlendirme için en düşük RI ve PI değerleri
alındı. spektral doppler analizinde RI < 0,45 ve PI < 1,0 değerleri malign kabul edildi ve elde
edilen sonuçlar histopatolojik sonuçlarla karşılaştırıldı. Daha önceden bilinen ovaryan malignensi
hikayesi olan 2 olgu ve RDUSG’de akım gözlenmeyen 7 olgu çalışmaya dahil edilmedi.
CA-125, CA-153, CA-199, AFP, Β HCG seviyeleri, venöz kan örneğinin 3 dakika süre ile 4000
devir/dk’da santrifüje edilmesi ile elde edilen serumda, UNICEL DXI 800 İmmünolojik Analizör
sisteminde elektro-kemi-üminisans tekniği ile saptandı. CA-125 <35 U/ml, CA15-3<32 U/ml,
CA 19-9 < 39 U/ml, CEA<2.5ng/ml, AFP < 7ug/L. Β HCG <5 U/ml değerleri normal olarak
kabul edildi.
Menopoz skoru (M) belirlenirken doğal menopoza giren hastalar için en az 1 yıl amenore, daha
önce histerektomi geçiren hastalar içinse 50 yaş ve üzerinde olma şartı arandı. Menopozal durum
skorlanırken premenopozal olgulara 1, postmenopozal olgulara 3 puan verildi.
Ultrasonografik incelemede Siemens Acuson Antares 4D ultrason cihazı ile 5.71 Mhz konveks
abdominal ve 8.00 Mhz’lik vajinal probları kullanıldı. Ultrasonografik incelemede Jacobs ve
ark’ının önerdiği skorlama sistemi kullanıldı – mültilokülarite, bilateralite, solid alan varlığı,
intraabdominal metastaz düşündürecek bulgu varlığı ve batında assit varlığı araştırıldı ve her biri
için bir puan verildi. Ultrason skoru (U), bu kriterlerden hiçbirini taşımayan kitleler için 0; birini
taşıyanlar için 1 ve 2 ve daha fazla kriteri taşıyanlar için 3 olarak hesaplandı.
31
RMI, Jacobs ve ark’nın önerdiği gibi [U] x [M] x [CA-125] çarpımından elde edildi.
Histopatolojik tanı, sonuçların yorumlanmasında altın standart olarak kabul edildi. Borderline
tümörler malign tümör grubu olarak değerlendirildi.
32
BULGULAR
Çalışma
Kasım 2006 – Kasım 2008 tarihleri arasında yaşları 16 ile 76 arasında
değişmekte olan toplam 85 kadın olgu üzerinde uygulanmıştır. Olguların ortalama yaşları
42.74±14.93’tür. 31 (%36.5) olgu menopozda iken, 54 olgu (%63.5) menopozda değildi.
Tablo 1: Sonuç ve Evre Dağılımı
Sonuç
Evre (n=29)
n
%
Malign
29
34,1
Bening
56
65,9
Evre 1a
12
41,4
Evre 2a
1
3,4
Evre 2b
1
3,4
Evre 2c
2
6,9
Evre 3b
5
17,2
Evre 3c
4
13,8
Evre 4
4
13,8
Olguların %34.1’inde sonuç malign iken, %65.9’unda beningdir.
33
Sonuç
Malign
34,1%
Bening
65,9%
Şekil 1: Sonuç Dağılımı
Sonucu malign çıkan 29 olgunun, %41.4’ü Evre 1a, %17.2’si Evre 3b, %13.8’i Evre 3c,
%13.8’i Evre 4, %6.9’u Evre 2c, %3.4’ü Evre 2a ve %3.4’ü Evre 2b’dir.
Evre
Evre 4
Evre 3c
Evre 3b
Evre 2c
Evre 2b
Evre 2a
Evre 1a
0
10
20
30
40
50 %
Şekil 2: Evre Dağılımı
34
Tablo 2: Tanıların Dağılımı
n
%
Folikul Kisti
8
9,4
Fibrotekom
8
9,4
Endometrioma
14
16,5
Seröz Kistadenom
9
10,6
Granüloza Hücreli
Tümor
3
3,5
Seröz Kist
Adenokarsinom
15
17,6
Berrak Hücreli
Karsinom
5
5,9
Müsinöz Kistadenom
6
7,1
Tubaovaryen Abse
3
3,5
Teratom
9
10,6
Müsinöz
Kistadenokarsinom
3
3,5
Disgerminom
2
2,4
Tanıların dağılımına bakıldığında; olguların %9.4’ü “Folikul Kisti”, %9.4’ü Fibrotekom”,
%16.5’i “Endometrioma ”, %10.6’sı “Seröz Kistadenom”, %3.5’i “Granuloza Hücreli Tümor”,
%17.6’sı “Seröz Kist Adenokarsinom”, %5.9’u “Berrak Hücreli Karsinom”, %7.1’i “Müsinöz
Kistadenom”,
%3.5’i
“Tubaovaryen
Abse”,
%10.6’sı
“Teratom”,
%3.5’i
“Müsinöz
Kistadenokarsinom” ve %2.4’ü “Disgerminom”’dir.
35
Tablo 3: USG Dağılımı
N
%
Solid USG
58
68,2
Multilokule USG
40
47,1
Bilat USG
32
37,6
Asit USG
31
36,5
Met USG
14
16,5
Olguların %68.2’sinde USG’de solid komponent, %47.1’inde multilokule komponent ,
%37.6’sında bilateral kitle, %36.5’inde asit komponenti ve %16.5’ine metastatik komponent
saptanmıştır.
Met USG
Asit USG
Bilat USG
Multilokule USG
Solid USG
0
20
40
60
80
100
%
Şekil 3: USG Dağılımı
36
Tablo 4: RMI Dağılımı
Ort±SD
Min-Max
(Medyan)
0-177933
RMI
4026,08±19822,88
(64)
N
%
Malign
27
31,8
Bening
58
68,2
RMI (cut off:200)
Olguların RMI düzeyleri 0 ile 177933 arasında değişmekte olup; ortalaması
4026.08±19822.88, medyanı 64’tür.
RMI cut off’una göre olguların %31.8’i malign, %68.2’si bening’dir.
RMI
Malign
31,8%
Bening
68,2%
Şekil 4: RMI Dağılımı
37
Tablo 5: Tümör Markerları Dağılımı
Min-Max
Ort±SD
Medyan
CA-125
4,7-19777
531,31±2223,90
32
Ca 15-3
2,9-367
29,22±52,28
15,2
Ca 19-9
0,4-19,25
246,88±2086,48
8,26
AFP
0,6-9
2,28±1,58
1,88
β HCG
0-377
7,20±41,94
1,2
CEA
0,20-158,2
4,12±17,27
1,24
Olguların CA-125 düzeyleri 4.7 ile 19777 arasında değişmekte olup; ortalaması
531.31±2223.90, medyanı 32’dir.
Olguların Ca 15-3 düzeyleri 2.9 ile 367 arasında değişmekte olup; ortalaması
28.22±52.28, medyanı 15.2’dir.
Olguların Ca 19-9 düzeyleri 0.4 ile 19.25 arasında değişmekte olup; ortalaması
246.88±2086.48, medyanı 8.26’dır.
Olguların AFP düzeyleri 0.6 ile 9 arasında değişmekte olup; ortalaması 2.28±1.58,
medyanı 1.88’dir.
Olguların β HCG düzeyleri 0 ile 377 arasında değişmekte olup; ortalaması 7.20±41.94,
medyanı 1.2’dir.
Olguların CEA düzeyleri 0.2 ile 158.2 arasında değişmekte olup; ortalaması 4.12±17.27,
medyanı 1.24’tür.
Tablo 6: RI ve PI Doppler Dağılımı
Min-Max
Ort±SD
Medyan
RI Doppler
0,28-6,8
0,71±0,70
0,65
PI Doppler
0,48-7,8
1,32±0,85
1,25
38
Olguların RI doppler düzeyleri 0.28 ile 6.8 arasında değişmekte olup; ortalaması
0.71±0.70, medyanı 0.65’tir.
Olguların PI doppler düzeyleri 0.48 ile 7.8 arasında değişmekte olup; ortalaması
1.32±0.85, medyanı 1.25’tir.
Tablo 7: Tümör Markerları ve Doppler Dağılımı
N
%
CA-125
Malign
40
47,1
(cut off:35)
Bening
45
52,9
Ca 15-3
Malign
10
11,8
(cut off:32)
Bening
75
88,2
Ca 19-9
Malign
7
8,2
(cut off:39)
Bening
78
91,8
Malign
3
3,5
Bening
82
96,5
Malign
6
7,1
Bening
79
92,9
Malign
15
17,6
Bening
70
82,4
RI Doppler
Malign
24
28,2
(cut off:0.45)
Bening
61
71,8
PI Doppler
Malign
28
32,9
(cut off:1.0)
Bening
57
67,1
AFP (cut off:7)
β HCG (cut off:5)
CEA (cut off:2.5)
39
CA-125’in cut off’una göre olguların %47.1’i malign, %52.9’u bening’dir.
Ca 12-5
Malign
47,1%
Bening
52,9%
Şekil 5: CA-125 Sonucu Dağılımı
Ca 15-3’ün cut off’una göre olguların %11.8’i malign, %88.2’si bening’dir.
Ca 15-3
Malign
11,8%
Bening
88,2%
Şekil 6: Ca 15-3 Sonucu Dağılımı
40
Ca 19-9’un cut off’una göre olguların %8.2’si malign, %91.8’i bening’dir.
Ca 19-9
Malign
8,2%
Bening
91,8%
Şekil 7: Ca 19-9 Sonucu Dağılımı
AFP’nin cut off’una göre olguların %3.5’i malign, %96.5’i bening’dir.
AFP
Malign
3,5%
Bening
96,5%
Şekil 8: AFP Dağılımı
41
β HCG’nin cut off’una göre olguların %7.1’i malign, %92.9’u bening’dir.
β HCG
Malign
7,1%
Bening
92,9%
Şekil 9: β HCG Sonucu Dağılımı
CEA’nın cut off’una göre olguların %17.6’sı malign, %82.4’ü bening’dir.
CEA
Malign
17,6%
Bening
82,4%
Şekil 10: CEA Sonucu Dağılımı
42
RI Dopplerin cut off’una göre olguların %28.2’si malign, %71.8’i bening’dir.
RI Doppler
Malign
28,2%
Bening
71,8%
Şekil 11: RI Doppler Sonucu Dağılımı
PI dopplerin cut off’una göre olguların %32.9’u malign, %67.1’i bening’dir.
PI Doppler
Malign
32,9%
Bening
67,1%
Şekil 12: PI Doppler Sonucu Dağılımı
43
Tablo 8: Sonuç ve Evre Dağılımı
Sonuç
Malign
Bening
Ort±SD
Ort±SD
49,79±13,42
39,09±14,46
n (%)
n (%)
Var
17 (%54,8)
14 (%45,2)
Yok
12 (%22,2)
42 (%77,8)
+
Yaş
++
Menopoz
+
P
0,001**
0,002**
++
Student t test
Ki-kare test
** p<0.01
Sonucu malign çıkan olguların yaş ortalamaları, bening olgulardan istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı yüksektir (p<0.01).
50
40
30
20
10
0
Malign
Bening
Sonuç
Yaş
Şekil 13: Sonuca Göre Yaş Dağılımı
44
Menopoza giren olgularda malign görülme oranları (%54.8) oranları, menopoza girmeyen
olgularda malign görülme oranlarından (%22.2) ileri düzeyde anlamlı yüksektir (p<0.01).
100%
80%
60%
40%
20%
0%
Var
Yok
Menopoz
Malign
Bening
Şekil 14: Menopoza Göre Sonuç Dağılımı
Tablo 9: RMI Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
RMI
Bening
Toplam
n
%
n
%
N
%
Malign
20
23,5
7
8,2
27
31,8
Bening
9
10,6
49
57,6
58
68,2
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
68,96
Spesifisite
87,50
Pozitif prediktif değer
74,07
Negatif prediktif değer
84,48
Doğruluk
81,18
p
0,804
Mc Nemar test uygulandı
45
Patoloji sonuçları ile RMI sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmaktadır (p>0.05). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; RMI’da malign oranı
%31.8’dir. RMI ile patoloji sonucu arasında %57.4’lük bir uyum bulunmaktadır (Kappa
istatistiği: 0.574; p:0.001; p<0.01).
Testin duyarlılığı %68.96 olarak; özgüllüğü %87.50 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %74.07 ve negatif kestirim değeri ise %84.48 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%81.18’dir.
Tablo10 : RMI cut off noktası
RMI
Duyarlılık
Özgüllük
Pozitif
kes.değ.
Negatif
kes.değ.
Doğruluk
>200
68,97
87,50
74,07
84,48
81,18
>243
68,97
89,29
76,92
84,75
82,35
>522
68,97
91,07
80,00
85,00
83,53
>735
65,52
91,07
79,17
83,61
82,35
>831
62,07
92,86
81,82
82,54
82,35
>1287
55,17
92,86
80,00
80,00
80,00
>1383
51,72
92,86
78,95
78,79
78,82
>1503
51,72
96,43
88,24
79,41
81,18
>1704
48,28
98,21
93,33
78,57
81,18
>2142
44,83
98,21
92,86
77,46
80,00
>4230
37,93
98,21
91,67
75,34
77,65
Bening olgularda RMI düzeyleri ortalama 317,51402,8; medyan 24,5 olarak saptanmıştır;
malign olgularda ise ortalama 11187,533080,9; medyan değeri 1503 olarak saptanmıştır. RMI
ölçümlerine bu aralıklar içerisinde değerler vererek duyarlılığı ve özgüllüğü ölçtük. Ayrıca göreli
risklerini hesapladık. Göreli riskin en yüksek olduğu nokta en avantajlı ve optimum sona eriş
noktasını yani cut off point değerini verir.
Kendi serimizdeki RMI ölçümleri için cut off noktası saptamak için yapılan ROC
analizinde, 522 noktası bizi için optimum riski vermekte. Ancak çalışma verilerimizde veri seti
aralıkları çok fazla olduğundan çok sağlıklı bir nokta olup olmadığı tartışılır.
46
Sensitivity
1,0
0,8
0,6
0,4
0,2
0,0
0,0
0,2
0,4
0,6
0,8
1,0
1 - Specificity
Şekil 15: RMI ölçümleri için ROC eğrisi
(Area =0,8650,045 (%95 CI:0,77-0,95)
47
Tablo 11: CA-125 Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
Bening
Toplam
N
%
n
%
N
%
Malign
23
27,1
17
20,0
40
47,1
CA-125 Bening
6
7,1
39
45,9
45
52,9
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
79,31
Spesifisite
69,64
Pozitif prediktif değer
57,50
Negatif prediktif değer
86,67
Doğruluk
72,94
Mc Nemar test uygulandı
p
0,035*
* p<0.05
Patoloji sonuçları ile CA-125 sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmamaktadır (p<0.05). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; CA-125’de malign
oranı %47.1’dir. CA-125 ile patoloji sonucu arasında %44.9’luk bir uyum bulunmaktadır (Kappa
istatistiği: 0.449; p:0.001; p<0.01).
Testin duyarlılığı %79.31 olarak; özgüllüğü %69.64 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %57.50 ve negatif kestirim değeri ise %86.67 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%72.94’tür.
CA-125 değeri 65 ve üzeri cut off olarak alındığında ise testin duyarlılığı %72,41 olarak;
özgüllüğü %78,57 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri %63,63 ve negatif kestirim değeri
ise %84,62olarak görülmektedir. Testin doğruluğu %76,47’dir.
48
Tablo 12: Ca 12.5 için cut off noktası
Değer
Duyarlılık
Özgüllük
Pozitif
kes.değ.
Negatif
kes.değ.
40
52
65
79,31
75,86
72,41
71,43
75,00
78,57
58,97
61,11
63,63
86,96
85,71
84,62
74,12
129
65,52
85,71
70,37
82,76
78,82
167
58,62
89,29
73,91
80,65
78,82
231
51,72
91,07
75,00
78,46
77,65
Doğruluk
75,29
76,47
Bening olgularda Ca 12.5 düzeyleri ortalama 118,67464,7; medyan 20,75 olarak
saptanmıştır; malign olgularda ise ortalama 1328,143362,7; medyan değeri 238 olarak
saptanmıştır. Ca 12,5 ölçümlerine bu aralıklar içerisinde değerler vererek duyarlılığı ve özgüllüğü
ölçtük. Ayrıca göreli risklerini hesapladık. Göreli riskin en yüksek olduğu nokta en avantajlı ve
optimum sona eriş noktasını yani cut off point değerini verir.
Kendi serimizdeki CA-125 ölçümleri için cut off noktası saptamak için yapılan ROC
analizinde, 40 noktası bizi için optimum riski vermekte. Ancak çalışma verilerimizde veri seti
aralıkları çok fazla olduğundan çok sağlıklı bir nokta olup olmadığı tartışılır.
49
Sensitivity
1,0
0,8
0,6
0,4
0,2
0,0
0,0
0,2
0,4
0,6
0,8
1,0
1 - Specificity
50
Tablo 13: Ca 15-3 Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
Bening
Toplam
N
%
n
%
N
%
Malign
10
11,8
0
0
10
11,8
Ca 15-3 Bening
19
22,4
56
65,9
75
88,2
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
34,48
Spesifisite
100
Pozitif prediktif değer
100
Negatif prediktif değer
74,67
Doğruluk
77,65
Mc Nemar test uygulandı
p
0,001**
** p<0.01
Patoloji sonuçları ile Ca 15-3 sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmamaktadır (p<0.01). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; Ca 15-3’te malign
oranı %11.8’dir. Ca 15-3 ile patoloji sonucu arasında %41’lik bir uyum bulunmaktadır (Kappa
istatistiği: 0.410; p:0.001; p<0.01).
Testin duyarlılığı %34.48 olarak; özgüllüğü %100 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %100 ve negatif kestirim değeri ise %74.67 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%77.65’dir.
51
Tablo 14: Ca 19-9 Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
Bening
Toplam
N
%
n
%
N
%
Malign
4
4,7
3
3,5
7
8,2
Ca 19-9 Bening
25
29,4
53
62,4
78
91,8
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
13,79
Spesifisite
94,64
Pozitif prediktif değer
57,14
Negatif prediktif değer
67,95
Doğruluk
67,06
Mc Nemar test uygulandı
p
0,001**
** p<0.01
Patoloji sonuçları ile Ca 19-9 sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmamaktadır (p<0.01). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; Ca 19-9’da malign
oranı %8.2’dir. Ca 19-9 ile patoloji sonucu arasında sadece %10.3’lük bir uyum bulunmaktadır
(Kappa istatistiği: 0.103; p:0.180; p>0.05).
Testin duyarlılığı %13.79 olarak; özgüllüğü %94.64 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %57.14 ve negatif kestirim değeri ise %67.95 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%67.06’dır.
52
Tablo 15: AFP Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
AFP
Bening
Toplam
N
%
n
%
N
%
Malign
1
1,2
2
2,4
3
3,5
Bening
28
32,9
54
63,5
82
96,5
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
3,44
Spesifisite
96,43
Pozitif prediktif değer
33,33
Negatif prediktif değer
65,85
Doğruluk
64,71
Mc Nemar test uygulandı
p
0,001**
** p<0.01
Patoloji sonuçları ile AFP sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmamaktadır (p<0.01). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; AFP’de malign
oranı %3.5’dir. AFP ile patoloji sonucu arasında sadece %0.2’lik bir uyum bulunmaktadır (Kappa
istatistiği: -0.002; p:0.977; p>0.05).
Testin duyarlılığı %13.79 olarak; özgüllüğü %94.43 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %33.33 ve negatif kestirim değeri ise %65.85 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%67.71’dir.
53
Tablo 16: β HCG Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
Bening
Toplam
N
%
n
%
N
%
Malign
2
2,4
4
4,7
6
7,1
β HCG Bening
27
31,8
52
61,2
79
92,9
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
6,89
Spesifisite
92,86
Pozitif prediktif değer
33,33
Negatif prediktif değer
65,82
Doğruluk
63,53
Mc Nemar test uygulandı
p
0,001**
** p<0.01
Patoloji sonuçları ile β HCG sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmamaktadır (p<0.01). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; β HCG’de malign
oranı %7.1’dir. β HCG ile patoloji sonucu arasında sadece %0.3’lük bir uyum bulunmaktadır
(Kappa istatistiği: -0.003; p:0.966; p>0.05).
Testin duyarlılığı %6.89 olarak; özgüllüğü %92.86 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %33.33 ve negatif kestirim değeri ise %65.82 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%63.53’tür.
54
Tablo 17: CEA Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
CEA
Bening
Toplam
N
%
n
%
N
%
Malign
10
11,8
5
5,9
15
17,6
Bening
19
22,4
51
60,0
70
82,4
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
34,48
Spesifisite
91,07
Pozitif prediktif değer
66,67
Negatif prediktif değer
72,86
Doğruluk
71,76
Mc Nemar test uygulandı
p
0,001**
** p<0.01
Patoloji sonuçları ile CEA sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmamaktadır (p<0.01). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; CEA’da malign
oranı %17.6’dır. CEA ile patoloji sonucu arasında derecesi %28.9’luk bir uyum bulunmaktadır
(Kappa istatistiği: 0.289; p:0.003; p<0.01).
Testin duyarlılığı %34.48 olarak; özgüllüğü %91.07 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %66.67 ve negatif kestirim değeri ise %72.86 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%71.76’dır.
55
Tablo 18: RI Doppler Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
RI
Doppler
Bening
Toplam
N
%
n
%
n
%
Malign
21
24,7
3
3,5
24
28,2
Bening
8
9,4
53
62,4
61
71,8
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
72,41
Spesifisite
94,64
Pozitif prediktif değer
87,50
Negatif prediktif değer
86,89
Doğruluk
87,06
p
0,227
Mc Nemar test uygulandı
Patoloji sonuçları ile RI doppler sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmaktadır (p>0.05). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; RI dopplerde malign
oranı %28.2’dir. RI doppler ile patoloji sonucu arasında %70’lik bir uyum bulunmaktadır (Kappa
istatistiği: 0.700; p:0.001; p<0.01).
Testin duyarlılığı %72.41 olarak; özgüllüğü %94.64 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %87.50 ve negatif kestirim değeri ise %86.89 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%87.06’dır.
56
Tablo 19: PI Doppler Duyarlılık Tablosu
Sonuç
Malign
PI
Doppler
Bening
Toplam
N
%
n
%
n
%
Malign
21
24,7
7
8,2
28
32,9
Bening
8
9,4
49
57,6
57
67,1
Toplam
29
34,1
56
65,9
85
100
Sensitivite
72,41
Spesifisite
87,50
Pozitif prediktif değer
75,00
Negatif prediktif değer
85,96
Doğruluk
82,35
p
1,000
Mc Nemar test uygulandı
Patoloji sonuçları ile PI doppler sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum
bulunmaktadır (p>0.05). Patoloji sonucuna göre malign oranı %34.1 iken; PI dopplerde malign
oranı %32.9’dur. PI doppler ile patoloji sonucu arasında %60.4’lük bir uyum bulunmaktadır
(Kappa istatistiği: 0.604; p:0.001; p<0.01).
Testin duyarlılığı %72.41 olarak; özgüllüğü %87.5 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim
değeri %75 ve negatif kestirim değeri ise %85.96 olarak görülmektedir. Testin doğruluğu
%82.35’dir.
57
80
70
Sensitivite
60
50
40
30
20
PI Doppler
CEA
B HCG
AFP
CA 19.9
CA 15.3
CA 12.5
RMI
0
RI Doppler
10
Şekil 16: Tümör markırları, doppler ultrason ve RMI’nın malignite üzerine sensitivitesi
Tablo 20 : Tümör Markerları ve Doppler parametrelerinin risk ölçümlerinin dağılımı
Likehood Ratio
ODDS Ratio
% 95 CI
19,21
8,79
3,035-25,480
24,21
3,947
2,677-5,822
1,696
2,827
0,588-13,596
AFP (cut off:7)
0,001
0,964
0,084-11,102
β HCG (cut off:5)
0,002
0,963
0,166-5,597
CEA (cut off:3)
8,158
5,368
1,624-17,749
43,619
46,375
11,21-191,83
31,37
18,375
5,90-57,22
CA-125
(cut off:35)
Ca 15-3
(cut off:31.3)
Ca 19-9
(cut off:39)
RI Doppler
(cut off:0.45)
PI Doppler
(cut off:1.0)
CI: confidence interval
58
CA-125’in patoljik sonuçlara göre 35 cut off noktası alındığındaki likehood ratio 19,21;
ODDS oranı 8,79 %95 CI ise 3,035-25,48 arasında değişmektedir.
Tablo 20: Evre ile CA-125, RI Doppler ve PI Doppler İlişkisi
Evre
Malign
++
Erken Evre
İleri Evre
n (%)
n (%)
10 (%62,5)
13 (%100)
CA-125
++
0,020*
Bening
6 (%37,5)
0 (%0)
Malign
11 (%68,8)
10 (%76,9)
Bening
5 (%31,3)
3 (%23,1)
Malign
11 (%68,8)
10 (%76,9)
Bening
5 (%31,3)
3 (%23,1)
RI Doppler
++
0,697
PI Doppler
+
p
0,697
Fisher’s Exact test
* p<0.05
İleri evredeki olgularda CA-125 sonucunda malign (%100) görülme oranı, erken evredeki
olgularda malign (%62.5) görülme oranından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksektir
(p<0.05).
100%
80%
60%
40%
20%
0%
Erken Evre
İleri Evre
Evre
Malign
Bening
Şekil 17: Evreye Göre CA-125 Dağılımı
59
Evre ile RI doppler sonucunda malign görülmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmamaktadır (p>0.05).
Evre ile PI doppler sonucunda malign görülmesi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
ilişki bulunmamaktadır (p>0.05).
Duyarlılık (Sensitivity): Gerçek hastalar içinden testin hastaları belirleyebilme
özelliğidir.
Özgüllük (Spesifisity): Gerçek sağlamlar içinden testin sağlamları belirleyebilme
özelliğidir.
Pozitif Kestirim Değeri: Test pozitif (hasta) sonucu verdiği zaman, olgunun gerçekten
hasta olması durumunun koşullu olasılığının ölçüsüdür.
Negatif Kestirim Değeri: Test negatif (sağlam) sonucu verdiği zaman, olgunun gerçekten
sağlıklı olma olasılığıdır.
Doğruluk: Testin toplam doğru tanı koyma oranıdır.
İstatistiksel İncelemeler
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS
2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA) programı kullanıldı. Çalışma verileri
değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma, frekans)
yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında Student t test kullanıldı. Niteliksel verilerin
karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi, Fisher’s Exact Ki-Kare testi, Mc Nemar testi ve Kappa
istatistiği kullanıldı. Ayrıca duyarlılık, özgüllük hesaplamalarında tanı tarama testlerinden
yararlanıldı. Sonuçlar %95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.
60
TARTIŞMA
Biz bu çalışmayı adneksiyel kitlesi bulunan hastaların tümör markerları (CA125, CA153, CA199,
CEA, AFP, BHCG), risk malignansi indeksi (gri skala morfolojik özellikler) ve renkli doppler
ultrasonografisinden elde edilen bilgiler doğrultusunda bu kitlelerin bening – malign ayırımına
katkısını karşılaştıabilmek için yaptık.
Çalışmaya alınan olguların yaşları 16 ile 76 arasında değişmekte olup malign over tümörü yaş
ortalaması 49.7, benign adneksial kitle yaşı ortalaması, 39.0 idi. Yaş arttıkça kitlenin malignite
riski artmaktaydı. Olguların ortalama yaşları 42.74±14.93’tür. Ortalama tanı yaşı literatür verileri
ile uyumludur.
CA-125 over kanserli hastaların izlenmesinde klinik kullanımı ve yararlılığı gösterilmiş en iyi
tümör markerdır. Evre III over kanserinin teşhisinden 10-12 ay önce CA-125 seviyelerinin artmış
olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, tarama metodu olarak genel popülasyon için CA125’in
yeterli sensivite ve spesifiteye sahip olduğu gösterilememiştir(67). Evre I over kanseri hastaların
yalnızca %23 -%50 sinde CA-125’in artmış seviyelerde bulunduğu bilinmektedir. Bizim
çalışmamızda Evre I over tümörü olan hastalarda %41 oranında CA-125 artışı saptandı. Einhorn
ve ark. 5550 sağlıklı görünen kadın üzerinde yaptıkları CA-125 taramasıyla %98,5 (>35 U/ml)
oranında spesifite bildirmişlerdir(68). CA-125 ölçümü over kitlelerinin benign malign ayrımında,
özellikle postmenopozal dönemde over kitlelerinin tanısında, kemoterapiye cevabın izlenmesinde
ve tümör rekürrensinin izlenmesinde faydalıdır(69,70). Milojkovic M ve ark. 121 malign over
karsinomu ve 91 benign adneksial kitlede preoperatif serum CA-125 düzeyinin benign- malign
ayrımında değerini konfirme etmek için retrospektif bir çalışma yaptılar. O çalışmada malign
tümörlü hastaların; CA125 cut-off 35U/ml alındığında sensitivite, spesifite, PPV, NPV sırası ile
%80.2, %76.1, %81.5 (false pozitif %18.5), %74.5 (false negatif %25.5);cut-off 65U/ml
alındığında sensitivite, spesifite, PPV, NPV sırası ile %72.7, %90.2, %90.7 (false pozitif %9.3),
%71.6(false negatif %28.4) bulundu. Evre 1 ve 2 de aynı cut-off değerlerinde %67.8 ve %52.5;
evre 3 ve 4 de % 96.1’ nde yükselmiş CA-125 değerleri tespit ettiler. O çalışma sonucunda
yazarlar, pelvisteki kitlelerin benign ve malign ayrımında preoperatif CA-125 ölçümünün
oldukça faydalı olduğu kararına vardılar (71).
Bizim çalışmamızda 29 malign adneksial kitle ve 56 benign adnexial kitlelerde CA-125’ in
benign ve malign ayrımında değerini inceledik. CA-125 cut-off 35 U/ml alındığında sensitivite
61
79.31, spesifite 69.64, PPV 57.50 ve NPV 86,67 olarak bulundu. Cut off 65 U/ml alındığında
sensitivite %72.41 , spesifite %78.57, PPV % 63.63 ve NPV%84.62 olarak bulundu. Cut off 35
U/ml den 65U/ml ye çıkartıldığında sensitivite %79.31den % 72.41 ye düşerken spesifite %
69.64 den %78.57’ye yükselmekteydi. Ayrıca PPV %57.50 den %63.63 ’e yükselmekteydi.
CA125 cut-off 35 U/ml olduğunda 29 malign vakanın 23’ u tespit ediliyordu. Cut-off 65 U/ml de
29 malign vakanın 20’ nde yüksek değerler tespit edildi.
CA-125 için cut-off 35 U/ml olduğunda LR=19,21 bulundu. Bunun anlamı testin tanı koydukları
arasında tanısı doğrulananların, doğrulanmayanlara göre 19 kat fazla olduğudur. CA-125 yüksek
her 19 pozitif sonuca karşı 1 yanlış pozitif sonuç veriyordu.
Mediros ve ark yaptığı retrospective 17 çalışmanın gözden geçirilmesiyle 2374 over tumorlu
hastanın bening ve malign ayırımında CA12-5 (>35 U/ml) seviyesinin sensivitesi %80 spesifitesi
% 75 olarak bulundu(72).
Fioretti P ve ark. 40 ovarian kanserde ve 108 benign ovariyan
patolojili hastada serum CA-125 ve CA19-9’ u cerrahi öncesi ölçtüler. Ovarian karsinomda
CA125 (cut-off<65U/ml) ve CA 19-9 (cut-off<40U/ml) un spesifitesini sırası ile %67.5 ve %
37.5 olarak buldular. CA-125 nonmusinöz karsinomların %71.9’nda, musinöz karsinomların ise
%50’ nde yüksek bulunurken, CA19-9 nonmüsinözlerin %25 nde, musinöz karsinomların ise
%87.5 nde yüksekti. Yükselmiş CA125 ve CA19-9 benign adneksial kitlelerde sırası ile %14.7 ve
%13.8 nde tespit edildi. CA125 (p<0.001) ve CA19-9 (p<0.01) ovarian kitlelerin benign malign
ayrımında anlamlı bulundu (104). Bizim çalışmamızda; patoloji sonuçları ile Ca 19-9 sonuçları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum bulunmamaktadır (p<0.01). CA19-9, 29 malign
olgunun 4’ nde yüksek iken, 56 benign olgunun 3’ünde yüksekti. Sensitivite, spesifite, PPV, NPV
sırası ile %13.79, %94.64, %57.14, %67.95 bulundu. Bizim çalışmamızda bu çalışmadan farklı
olarak CA19-9’un adnexial kitle benign- malign ayrımında istatistiksel anlamlı olmadığı tespit
edildi (p=0.085 p> 0.005). LR=1,696 değerleri hesaplanarak odds ratio 2,827 bulundu.
Literatürdeki diğer bir çalışmada CA19-9 için cut-off 40U/ml üzeri alındığında 90 ovarian
karsinomlu olguda sensitivite %35.6 bulundu. Bunların %83.3’ü müsinöz tip iken %28.2 si
nonmüsinöz tipdi. Bu bilgiler ışığında yazarlar CA19-9’un bu sensitivite değeri ile tek başına
kullanılabilecek bir tümör markerı olmadığını; fakat özellikle CA-125 ekspresyonunun düşük
olduğu müsinöz tip ovarian kanserlerde bir avantaj sağlayabileceğini belirttiler. Bizim
çalışmamızda 29 olgunun 3 tanesi müsinöz tip ovarian karsinomdu. Bu 3 olgunun birinde CA199 yüksek idi. Bu olguda da zaten CA-125 yüksek olduğundan öntanıya CA19-9 ek bir katkı
62
sağlamadı. Roman ve ark izole pelvik kitlesi olan 226 kadında preoperatif CEA ölçümü yaparak
bu testin klinik yararlılığı araştırdı. 183 benign kitlenin 12’ nde, düşük malign potansiyelli over
karsinomlu 17 hastanın 2’ sinde ve 15 epithelial over karsinomunun 5’ inde yükselmiş değerler
tespit edildi. CEA sensitivitesi, spesifitesi, PPD ve NPD sırası ile %16, %93, %37 ve %83 olarak
bulundu. Aynı hastalar için CA-125 değerleri %67, %71, %35 ve %90 dı. Bu çalışmada sonuç
olarak CEA’in izole pelvik kitlelerin ayrımında faydalı olmadığı sonucuna varıldı (73).
Çalışmamızda 29 malign olgunun 10’u, 56 benign adneksial kitleli olgunun 5’ inde yükselmiş
CEA düzeyleri bulundu. Sensitivite, spesifite, PPV, NPV sırası ile %34.48, %91.07, %66.67,
%72.86 olarak bulundu. LR=8,158 Odds ratio=5,368 idi. Sonuçlar yukarıdaki çalışmada
görüldüğü gibi literatür ile uyumludur. Çalışmamızda patoloji sonuçları ile CEA sonuçları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum bulunmamaktadır (p<0.01). Scambia G ve ark. 58
over karsinomu, 47 endometrium karsinomu, 61 serviks kanserini, 14 vulvar kanserden oluşan
180 malign durum ile 24 benign over tümörü, 28 fibromyomatozis, 18 endometrioma, 20
endometrial hiperplaziden oluşan 90 benign jinekolojik durumda CA15-3 seviyelerini ölçtüler. 74
malign vakada (%41) 30U/ml geçen değerler buldular ve abnormal sonuçlar ile pozitif
korelasyon gösteriyordu. Malign over tümörlerinde bu oran %71, benign durumlarda %6 idi.
Endometrial, servikal, vulvar karsinomlarda sensitivite sırası ile %32, %26, %14 idi. Cerrahi
sonrası rezidüel tümör volümü ile CA15-3 düzeyi arasında pozitif korelasyon vardı.
Kemoterapiye cevabın izlenmesinde de CA-15-3 faydalı bulundu (74). Bizim çalışmamızda 29
malign adneksial kitlenin 10’ unda CA 15-3’ün yükselmiş değerleri bulunurken 56 benign
kitlenin hiçbirisinde CA15-3 yüksekliği saptanmadı. Adneksial kitlelerin benign malign
ayrımında CA15-3 Scambia ve ark. çalışmasının aksine çalışmamızda istatistiksel olarak anlamlı
bulunmadı(p<0.01). AFP her ne kadar germ hücreli tümörler için ideale yakın bir tümör markırı
olsada literatüre bakıldığında epitelyal over tümörü için sensitivitesinin düşük olduğu
görülmektedir (75). AFP için bulgularımız literatür ile uyumludur. Patoloji sonuçları ile AFP
sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum bulunmamaktadır (p<0.01). Çalışmamızda
29 malign adneksial kitlenin sadece 1 tanesinde AFP yüksekliği tespit edildi. Bu granulosa
hucreli tumor idi. AFP için sensitivite %3.44, spesifite %96.43, pozitif prediktif değer %33.33,
negatif prediktif değer %65.85 olarak bulduk. BHCG germ hücreli over tumor ve gestasyonel
trofoblastik tümörlerde yukselebilir ancak gebelik ile malignansi yokluğunda bile düşük seviyede
pozitif olması klinikte kullanımını sınırlamaktadır(76). Çalışmamızda patoloji sonuçları ile β
63
HCG sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum bulunmamaktadır (p<0.01).
Çalışmamızda AFP için sensitivite %6.89, spesifite %92.86, pozitif prediktif değer %33.33,
negatif prediktif değer %65.82 olarak bulduk.
RMI eşik değerini çalışmamızda birçok çalışma için en iyi etkinliğe sahip eşik değer olarak 200
değerini aldık. Çalışmamızda patoloji sonuçları ile RMI sonuçları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir uyum bulunmaktadır (p>0.05). RMI (200 eşik değeri) için sensitivite %68.96,
spesifite %87.50, pozitif prediktif değer %74.07, negatif prediktif değer %84.48 olarak bulduk.
Bu değer literatür ile uyumlu olduğu görüldü. Obeidat ve ark. yaptığı 100 over tumorlu hastayı
içeren çalışmada RMI(200 eşik değeri) sensitivite %90, spesifite %89, pozitif prediktif değer
%96, negatif prediktif değer %78 olarak bulmuştur(77). Andersen ve ark yaptığı 180 over
tumorlu hastayı içeren çalışmada RMI(200 eşik değeri) sensitivite %70.6 spesifite %87.7, pozitif
prediktif değer %66.1, negatif prediktif değer %89.8 olarak bulmuştur(78). ROC eğrisi
analizlerine göre menopoz skoru (M), ultrason skoru (U) veserum CA-125’le ayrı ayrı
karşılaştırıldığında daha yüksek bir öngörü gücüne sahip bulunan RMI’nin hesaplanan en iyi
etkinliğe sahip eşik değeri 522 bulundu. Eşik değer 522 olduğunda sensitivite %68.97 spesifite
%91.07, pozitif prediktif değer %80.00, negatif prediktif değer %85.00 olarak bulundu. Bizim
çalışmamızda elde edilen eşik değerin daha yüksek olması , endometrioma gibi risk malignansi
indeksin ultarson paprametresini yükselten grubun oranının çalışmamızda daha fazla olmasına
bağlı olabilir.
Malign tümörler tümör damarlarında muskular katmanın olmaması nedeniyle karakteristik düşük
empedansta ve yüksek diastolik akımda dalgalar göstermektedir. Bu sebeple birçok araştırmacı,
renkli doppler ultrason ile bening ve malign tümörlerde değişik hemodinamik durumların
karakterize olduğunu ve overyan malignitelerin erken tanısında çok yararlı bir araç olduğunu ve
overyan malignitelerin erken tanısında çok yararlı bir araç olduğunu göstermişlerdir(79,80,81).
Bu amaçla rezistans ve pulsatilite indeksleri kullanılmaktadır(82). Kurjak ve ark sadece bir yanlış
pozitif ve iki yanlış negatif sonuç elde ettikleri 14.317 hastayı kapsayan bir seri yayınlamışlardır.
Burada RI cut-off değeri olarak 0.40 almışlardır(83). Biz çalışmamızda RI’in cut-off değerini
0.45, PI’in cut-off değerini 1.0 olarak aldık. Patoloji sonuçları ile RI ve PI doppler sonuçları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum bulunmaktadır (p>0.05). Eşik değerini 0.45
aldığımızda RI için sensitivite %72.41, spesifite %94.64, pozitif prediktif değer %87.50, negatif
prediktif değer %86.89 olarak bulduk. Eşik değerini 1.0 aldığımızda PI için sensitivite %72.41,
64
spesifite %94.64, pozitif prediktif değer %87.50, negatif prediktif değer %86.89 olarak bulduk.D.
Levine’nin yaptığı bir çalışmada RI için eşik değer 0.40 kabul edildiğinde habis tümörler için
duyarlılık %25, özgüllük %89 gibi düşük değer olarak bulmuştur(84).Çesitli çalışmalarda değişik
eşik değerleri kullanılmasına rağmen pek çok seride elde edilen sonuçlar, doppler akım
analizlerini standardize etmenin zor olduğunu, herkes tarafından kabul edilebilir bir eşik
değerinin olamayacağını ortaya koymuştur. Doppler inceleme tekniği veya kullanılan doppler
sisteminin duyarlılığı farklı olabilir. Farklı sonuçlar method farklılığıyla açıklanabilir
65
SONUÇ
Over kanseri, gelişmiş ülkelerde en sık gözlenen ikinci jinekolojik kanserdir. Kadınlarda kanser
ölümlerine bağlı beşinci, jinekolojik malignitelerin içerisinde ise mortalitesi en yüksek kanserdir.
Over kanseri nedeniyle, diğer tüm jinekolojik malignitelerin toplamından daha fazla hasta
kaybedilmektedir. Bu nedenle malign bir over tümörünün erken tanı alıp opere edilmesi
önemlidir. Bu çalışmada adneksiyel kitlelerin ayırıcı tanısında ultrasonografi ile skorlama,
doppler ultrasonografi ve özellikle CA-125 düzeyinin değeri ortaya konulup bening malign
ayırımındaki gücü literatür bilgileri ile karşılaştırıldı. Doppler ultrasonografi ve risk malignansi
indeksi ile patoloji sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir uyum bulundu (p>0.05). bu
sebeple adneksiyel kitlesi saptanan bir hastada preoperatif dönemde malign benign ayırımı
yapabilmek için özellikle doppler ultrarsonografi ve risk malignansi risk indeksinden
faydalanılabilinir.
66
Olgular
NO
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
AD SOYAD
EB
HK
PK
NN
HG
EÖ
HK
GB
PK
HB
NB
NT
AB
NE
VS
Aİ
SK
YA
AŞ
SE
DA
SU
SB
AS
LA
GEL
BK
Mİ
HG
İT
MK
Nİ
AA
EO
BK
AB
ST
SA
AA
NT
RB
HK
HE
SO
ŞB
SB
İA
YAŞ
28
64
45
59
27
64
64
66
75
76
57
44
70
37
52
38
46
50
30
44
30
31
26
27
48
34
27
47
36
44
20
28
20
39
51
38
53
53
74
34
55
48
46
32
45
38
35
Protokol No
20060424497
2007318617
2004308065
2007014749
2004708258
2005181831
2005128503
2004944900
2007113792
2007046420
2004963432
2007171715
2007145090
2004650630
2007063907
2007134847
2005178777
2007233155
2007310571
2007283492
2007258662
2004429086
2007243502
2007256958
2004567317
2007066670
2004841151
2007118723
2008279693
2008089882
2008072502
2008053777
2008075643
2008090211
2008081152
2007305899
2008088009
2008108051
2008151602
2008150258
2008160529
2004791554
2007205717
2008256252
2008240280
2004654833
2008250404
Tarih
06.02.2007
20.11.2007
18.12.2007
14.03.2007
26.03.2007
11.12..2006
18.14.2007
18.04.2007
19.04.2007
25.05.2007
31.05.2007
12.06.2007
22.05.2007
22.05.2007
04.05.2007
04.05.2007
27.07.2007
08.08.2007
25.12.2007
04.10.2007
07.09.2007
28.09.2007
04.09.2007
29.08.2007
14.08.2007
29.02.2007
31.10.2007
13.10.2008
19.09.2008
17.03.2008
05.03.2008
19.02.2008
17.03.2008
26.03.2008
28.03.2008
26.03.2008
27.03.2008
01.04.2008
07.05.2008
13.05.2008
28.05.2008
29.05.2008
09.06.2008
18.07.2008
30.07.2008
21.07.2008
26.08.2008
67
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
Sİ
HY
SK
AA
ND
KB
DK
AD
LL
ND
MA
Hİ
HK
NM
NY
ZB
İT
AD
EE
BÇ
YÖ
HŞ
AA
AA
AB
NY
Nİ
MK
İT
AA
EO
BK
ST
PA
HK
DB
BD
GŞ
20
42
73
27
40
16
29
32
22
34
38
72
48
32
48
66
47
35
29
67
27
57
34
35
51
62
28
20
44
20
39
51
53
28
48
43
39
42
2008269341
2006044018
2007040685
200705033
2007035454
2005011340
2004734394
2008269425
2008280088
2008301536
2004312573
2007304881
2004791554
2004312753
2004643142
2008282664
2008089882
2008269425
2008292156
2008024866
2008017791
2007006773
2004370544
2007273965
2007237549
2008030433
2008053777
2008072502
2008089882
2008075643
20080910211
2007305869
2008088009
2008130060
2004791554
2004836111
2007371160
2004421887
29.08.2008
09.08.2007
12.02.2007
21.02.2007
27.02.2007
02.03.2007
03.11.2008
13.10.2008
16.10.2008
16.10.2008
16.10.2008
16.11.2007
29.05.2008
04.09.2008
16.09.2008
22.09.2008
17.03.2008
13.10.2008
07.10.2008
23.01.2008
23.01.2008
29.01.2008
29.01.2008
07.02.2008
10.02.2008
07.02.2008
19.02.2008
05.03.2008
17.03.2008
17.03.2008
26.03.2008
26.03.2008
27.03.2008
16.04.2008
29.05.2008
11.02.2008
14.01.2008
02.01.2008
68
KAYNAKLAR
1. Miller BA; Ries LAG, Hankey BF, et al: SEER Cancer Statics Review, 1973- 1995.
Bedhesta (MD): National Cancer Institute; 1998.
2. Miller RC; Nash JD; Weiser EB; Hoskins WJ. The postmenopozal palpable ovary
syndrome. A retrospective review with histopathologic correlates.J Reprod Med. 1991
Aug; 36(8): 568-71
3. Goldstein SR. Postmenopausal adnexal cysts: how clinical management has evolved. Am
J Obstet Gynecol 1996;175:1498-1501.
4. Westhoff C, Randall MC, Ovarian cancer screening : Potential effect on mortality. Am J
Obstet Gynecol 1991; 165: 502-505.
5. Rufford BD, Jacobs IJ (eds). Ovarian cysts in postmenopausal women. RCOG Guideline
No. 34, 2003.
6. Bourne T, Campbell S, Steer C, Whitehead MI, Collins WP. Transvaginal colour flow
imaging: a possible new screening technique for ovarian cancer. BMJ 1989;299:1367–70.
7. Leibman AJ, Kruse B, McSweeney MB. Transvaginal sonography: comparison with
transabdominal sonography in the diagnosis of pelvic masses. Am J Roentgenol
1988;151:89–92
8. Sassone AM, Timor-Tritsch IE, Artner A, Westhoff C, Warren WB. Transvaginal
sonographic characterization of ovarian disease: evaluation of a new scoring system to
predict ovarian malignancy. Obstet Gynecol 1991;78:70-6.
9. Jacobs IJ, Oram D, Fairbanks J, Turner J, Frost C, Grudzinskas JG. A risk of malignancy
index incorporating CA125, ultrasound and menopausal status for the accurate
preoperative diagnosis of ovarian cancer. Br J Obstet Gynaecol 1990;97:922–9.
10. Sanfilippo JS, Rock JA. Surgery for benign disease of the ovary. In: Rock JA, Thompson
JD (eds). Te Lindes’s Operative Gynecology, Eighth Edition. Philadelphia, LipincottRaven Publishers, 1997;28:625-56.
11. Sassone AM, et al. Hyperthecosis of the ovary: Clinicopathologyc study of 19 cases with
immunohistochemical analysis of steroidogenic enzymes. İnt J Gynecol Pathol
1989;8:311-20.
69
12. Hall DA. Sonographic apperance of the normal ovary, of policystic ovary disease and of
functional ovarian cysts. AJR 1987; 148:901-5.
13. Rumack C,Wilson S, Charboneau JW. Diagnostic Ultrasound; 1998: 546-7.
14. Disaia J.P, Creasman W.T. Klinik Jinekolojik Onkoloji. Güneş yayınları. Çev Edt. Ali
Ayhan.2003.Adneksiyal Kitle ve Erken Ovarian Kanser.260-63.
15. Arıcı A, Oral E, Diamond M, Osteen K. The peritoneal environment in endometrium and
endometriozis. Massachussets, Blackwell Science.1997;161-173.
16. Filly RA. Ovaryum Hastalıkları, In: Callen PW (ed). Obstetrik ve Jinekolojide
Ultrasonografi, Çev. Editörü: Güner H, İstanbul: Atlas Kitapçılık Ltd. Şti., 1997:767.
17. Berkkanoğlu M, Arıcı A. Immunology and endometriosis. Am J Reprod Immunol.
2003;50:48-59.
18. Cheng Y.M, Wang S.T. Serum CA-125 in preoperative patients at high risk for
endometriosis. Obstet Gynecol 2002;99:375-80.
19. IF Stein, M.L. Amenorrhea associated with bilateral polycystic ovaries. Am J Obstet
Gynecol, 1935;29:181-91.
20. Oelsner G, Cohen SB, Soriano D, Admon D, Mashiach S, Carp H. Minimal surgery for
the twisted ischaemic adnexa can preserve ovarian function. Hum Reprod. 2003
Dec;18(12):2599-602.
21. Stein AL, Koonings PP, Schlaerth JB, Grimes DA, d’Ablaing G. Relative frequency of
malignant paraovarian tumors: should paraovarian tumors be aspirated? Obstet Gynecol
1990;75:1029-31.
22. Practice Committee of the American Society for Reproductive Medicine. Early diagnosis
and management of ectopic pregnancy. Fertil Steril 2004; 82 Suppl 1: 146-8.
23. Atasü T, Şahmay S (ed). Overin Selim Tümörleri. In: Jinekoloji., İstanbul: Nobel Tıp
Kitabevi, 2001:339-47.
24. Yamamoto R, Fujita M, Kuwabara M, Sogame M, Ebina Y, Sakuragi N, Kato H,
Fujimoto S. Malignant Brenner tumors of the ovary and tumor markers: case reports. Jpn
J Clin Oncol. 1999 Jun;29(6):308-13.
25. Purcell K, Wheeler JE. Benign Disorders of the Ovaries & Oviducts, In: DeCherney AH,
Nathan L (eds). Current Obstetric & Gynecologic Diagnosis & Treatment, 9th Ed. Los
Angeles, California: McGraw-Hill Companies, Inc., 2003;37.
70
26. Horowitz IR, de al Cuesta RS. Benign and malignant tumors of the ovary. In: Carpenter
SE, Rock JA, eds. Pediatric and Adolescent Gynecology. New York: Raven Press,
1992:397-416.
27. Tavassoli FA, Devilee P: Tumours of the ovary and peritoneum. In Tavassoli FA, Devilee
P (eds). WHO Classification of Tumours. Pathology and genetics of tumours of the breast
and female genital organs. IARC Pres. Lyon.2003,pp:113-97.
28. Willemse PHB, et al. Malignant struma ovarii treated by ovariectomy, thyroidectomy and
I administration. Cancer 1987;60:178.
29. Greenlee RT, Hill-Harmon MB, Murray T, Thun M. Cancer statistics, 2001. CA Cancer J
Clin 2001;51:15-36.
30. Landis SH, Murray T, Bolden S, et al: Cancer statistics, 1998. CA Cancer J Clin
1998;48:6-29.
31. Runnebaum IB, Stickeler E. Epidemiological and molecular aspects of ovarian cancer
risk. J Ca Res Clin Oncol 2001;127:73-9.
32. Boring CC, Squires TS, Tong T. Cancer statistics, 1991. CA Cancer J Clin 1991;41:1936.
33. W. P. McGuire, M. F. Brady and R. F. Ozols.The Gynecologic Oncology Group
Experience in Ovarian Cancer. Annals of Oncology.1999:10;9-34.
34. Rumack C,Wilson S, Charboneau JW. Diagnostic Ultrasound; 1998: 546-7.
35. Ayhan A, Başaran M. Epitelyal over kanserleri. In: Güner H (ed), Jinekolojik Onkoloji,
3.Baskı. Ankara: Çağdaş Medikal Kitabevi, 2002;14:201-43.
36. Kerlikowske K, Brown JS, Grady DG. Should women with familial ovarian cancer
undergo prophylactic oophorectomy. Obstet Gynecol 1992; 80: 700-7.
37. Castro IM, Conell PP, Waggoner S, Rotmensch J, Mundt AJ. Synchronous ovarian and
endometrial malignancies. Am J Clin Oncol 2000;23:521-5
38. Dorigo O, Baker VV. Premalignant and Malignant Disorders of the Ovaries and Oviducts,
In: DeCherney AH, Nathan L (eds). Current Obstetric & Gynecologic Diagnosis &
Treatment, 9th Ed. Los Angeles, California: McGraw-Hill Companies, Inc., 2003;49.
39. Novak-Jinekoloji, Nobel Yayınevi (2004) (Tercüme: Novak’s Gynecology -13. edition.
Berek JS, Adashi EY, Hillard PA).
71
40. Arvas M, Göker B. Germ Hücreli Over Tümörleri. In: Güner H (ed), Jinekolojik
Onkoloji, 3.Baskı. Ankara: Çağdaş Medikal Kitabevi, 2002;15:245-55.
41. Dilek S, Dede M. Overin germ hücreli tümörleri. In: Çiçek MN, Akyürek C, Çelik Ç,
Haberal A (eds), Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi. Ankara: Güneş Kitabevi Ltd. Şti.
2004;84:945-52
42. Abu-rustum NR, Aghajanian C. Menagement of malignant germ cel tumors of the ovary.
Semin Oncol 1998;25(2):235-42.
43. Kurman RJ, Norris HJ. Malignant mixed germ cell tumors of the ovary: a clinical and
pathological analisys of 30 cases. Obstet Gynecol 1976;48:579.
44. Young RH. Sex cord-stromal tumors of the ovary and testis: their similarities and
differences with consideration of selected problems. Mod Pathol. 2005 Feb;18 Suppl
2:S81-98
45. Güner H. Overin seks kord stromal tümörleri. In: Çiçek MN, Akyürek C, Çelik Ç,
Haberal A (eds), Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi. Ankara: Güneş Kitabevi Ltd. Şti.
2004;85:953-7.
46. Colombo N, Parma G, Zanagnolo V, Insinga A. Management of ovarian stromal cell
tumors. J Clin Oncol. 2007 Jul 10;25(20):2944-51
47. Young RH, Scully RE. Metastatic tumors of the ovary. In: Kurman JR, ed. Blaustein’s
Patology of the Female Genital Tract. 5th Ed. New York:Springer: 2002,1063
48. Schneider DT, Calaminus G, Gobel U. Diagnostic value of alpha 1- fetoprotein and
betahuman chorionic gonadotropin in infancy and childhood. Pediatr Hematol Oncol.
2001;18:11-26.
49. Kabawat SE, Bast RC Jr, Welch WR, Knapp RC, Colvin RB. Immunopathologic
characterisation of a monoclonal antibody that recognizes common surface antigens of
human ovarian tumors of serous, endometrioid and clear cell types. Am J Clin Pathol
1983;79:98.
50. Tuxen MK, Soletormos G, Dombernowsky P. Tumor markers in the menagement of
patients with ovarian cancer. Cancer Treat Rev 1995;21:215-45.
51. Yüce K. Jinekolojik kanserlerde tümör belirleyicileri (Tümör Marker). In: Güner H (ed),
Jinekolojik Onkoloji, 3.Baskı. Ankara: Çağdaş Medikal Kitabevi, 2002;16:383-93.
72
52. Zurawski VR Jr,Orjaseter H,Andersen A,Jellum E.Elevated serum CA-125 levels prior to
diagnosis of ovarian neoplasia:Revelance for early dedection of ovarian cancer. Int J
Cancer 1988;42:677-680
53. Davis HM, Zurawski VR, Bast RC. Characterization of the CA125 antigen associated
with human epithelial ovarian carcinomas. Cancer Res 1986;46:6134-6148
54. Fioretti P, Gadducci C, Ferdeghini M, Prontera C, Malagnino G, Facchini V, et al. The
concomitant determination of different serum tumor markers in epithelial ovarian cancer :
relevance for monitoring the response to chemotheraphy and follow-up of patients.
Gynecool Oncol 1992;44:155-60.
55. Kerbrat P, Lhomme C, Fervers B, Guastalla JP, Thomas L, Tournemaine N, et al. Ovarian
Cancer. Br J Cancer 2001,84(Suppl.2), 18-23.
56. Dini MM, Miller M. Biological markers in gynecologic cancer. IMJ 1984;166:166-71.
57. Benedet JL, Hacker NF, Ngan HYS. Staging classifications and clinical practice
guidelines of gynaecologic cancers. Int J Gynecol Obstet 2000;70:207-312.
58. Oyar O. Boyun ultrasonografisi. 1. Baskı, İstanbul: Nobel:2000; 5-42
59. Sassone AM, Timor-Tritsch IE, Artner A, Westhoff C, Warren WB. Transvaginal
sonographic characterization of ovarian disease: evaluation of a new scoring system to
predict ovarian malignancy. Obstet Gynecol 1991;78:70-6.
60. DePriest PD, Varner E, Powell J, Fried A, Puls L, Higgins R, et al. The efficacy of a
sonographic morphology index in identifying ovarian cancer: a multi-institutional
investigation. Gynecol Oncol 1994;55:174–8.
61. Leibman AJ, Kruse B, McSweeney MB. Transvaginal sonography: comparison with
transabdominal sonography in the diagnosis of pelvic masses. Am J Roentgenol
1988;151:89–92.
62. Merrit. C. Doppler color flow imaging. JCU 1987; 15:591-598
63. Tingulstad S, Hagen B, Skjeldestad FE, Onsrud M, Kiserud T, Halvorsen T, Nustad K.
Evaluation of a risk of malignancy index based on serum CA125, ultrasound findings and
menopausal status in the pre-operative diagnosis of pelvic masses. Br J Obstet Gynaecol
1996;103(8):826-31.
73
64. Tingulstad S, Hagen B, Skjeldestad FE, Halvorsen T, Nustad K, Onsrud M. The risk-ofmalignancy index to evaluate potential ovarian cancers in local hospitals. Obstet Gynecol
1999;93(3):448-52.
65. Manjunath AP, Pratapkumar, Sujatha K,Vani R. Comparison of three risk of malignancy
indices in evaluation of pelvic masses. Gynecol Oncol 2001;81:225–9.
66. Jacobs IJ, Oram D, Fairbanks J, Turner J, Frost C, Grudzinskas JG. A risk of malignancy
index incorporating CA125, ultrasound and menopausal status for the accurate
preoperative diagnosis of ovarian cancer. Br J Obstet Gynaecol 1990;97:922–9.
67. Berek JS, Bast Jr RC. Ovarian cancer screening. The use of serial complementary tumor
markers to improve sensitivity ans specifity for early detection. Cancer 1995;76:2092-6.
68. Eihorn N, Sjövall K, et al. Prospective evalution of CA-125 levels for early detection of
ovarian cancer. Obstet Gynecol 1992;80:14-18.
69. Guppy AE, Rustin GJ. CA125 response: can it replace the traditional response criteria in
ovarian cancer? Oncologist 2002;7:437-43.
70. Eyer T, Rustin JG. Role of tumour markers in monitoring epithelial ovarian cancer. Br J
Cancer 2000;182:1535-8.
71. Milojkovic M, Hrgovic Z, Hrgovic I, Jonat W, Maass N, Bukovic D. Significance of
CA125 serum level in discrimination between benign and malignant masses in the pelvis.
Arch Gynecol Obstet 2004;269:176-80.
72. Medeiros LR, Rosa DD, da Rosa MI, Bozzetti MC.Accuracy of CA-125 in the diagnosis
of
ovarian tumors: A quantitative systematic review.Eur J Obstet Gynecol Reprod
Biol.2008 ;11:18-25.
73. Roman LD, Muderspach LI, Burnett AF, Morrow CP. Carcinoembryonic antigen in
women with isolated pelvic masses. Clinical utility? J Reprod Med 1998;43:403-7.
74. Scambia G, Benedetti Panici P, Baiocchi G, Perrone L, Greggi S, Mancuso S. CA 15-3 as
a tumor marker in gynecological malignancies. Gynecol Oncol. 1988 Jun;30(2):265-73.
75. Makar AP, Kristensen GB, Kaern J ve ark. Prognostic value of pre- and postoperative
serum CA–125 levels in ovarian cancer: new aspects and multivariate analysis. Obstet
Gynecol 1992;79:1002-10.
76. Muller CY, Cole LA.The quagmire of hCG and hCG testing in gynecologic oncology.The
quagmire of hCG and hCG testing in gynecologic oncology.2008 Nov ;12:45-53.
74
77. Obeidat BR, Amarin ZO, Latimer JA, Crawford RA. Risk of malignancy index in the
preoperative evaluation of pelvic masses. Int J Gynaecol Obstet 2004;85(3):255-8.
78. Andersen ES, Knudsen A, Rix P, Johansen B. Risk of malignancy index in the
preoperative evaluation of patients with adnexal masses. Gynecol Oncol. 2003;90(1):10912.
79. Kurjak A, Schulman H, Sosic A, Zalud I, Shalan H. Transvaginal ultrasound, color flow,
and Doppler waveform of the postmenopausal adnexal mass.Obstet Gynecol.
1992;80(6):917-21.
80. Maly Z, Riss P, Deutinger J. Localization of blood vessels and qualitative assessment of
blood flow in ovarian tumors.Obstet Gynecol. 1995;85(1):33-6.
81. Dai SY, Hata K, Inubashiri E, Kanenishi K, Shiota A, Ohno M, Yamamoto Y, Nishiyama
Y, Ohkawa M, Hata T. Does three-dimensional power Doppler ultrasound improve the
diagnostic accuracy for the prediction of adnexal malignancy? J Obstet Gynaecol Res.
2008;34(3):364-70.
82. Kawai M, Kano T, Kikkawa F, Maeda O, Oguchi H, Tomoda Y.Transvaginal Doppler
ultrasound with color flow imaging in the diagnosis of ovarian cancer.Obstet Gynecol.
1992;79(2):163-7.
83. Kurjak A, Zalud I, Alfirevic Z. Evaluating of adnexal masses with transvaginal color
ultrasound. J. Ultrasound Med. 1991;10:195-7
84. Levine D, Feldstein VA, Babcook CJ, Filly RA.Sonography of ovarian masses: poor
sensitivity of resistive index for identifying malignant lesions.AJR Am J Roentgenol.
1994 ;162(6):1355-9.
75
Download