Altay Oğulcan DALKILIÇ Farklı Hayatlar Birçok toplumda maalesef tabakalaşma görülüyor. Gelir seviyesine göre olsun ırka dine göre olsun, var. Gömülü Dev kitabı fantastik bir kitap olup tarih boyunca efsanelere konu olmuş kişilerden, kâbuslara sebep olmuş yaratıklardan bahsetse de toplumdaki tabakalaşma da bu kitabın içinde kendini göstermiştir. Ana karakterlerimiz olan Axl ve Beatrice, açıkça belirtilmese de (ya da bakar kör olan ben görmediysem tabi) köy halkı içinde alt kademe bireyler olarak davranılıyor. Çocukların itiş kakışları, köy heyetinin muma bile izin vermeyişi ayrım ve dışlama değilse nedir? Böyle bir yanlışın bize bu kadar işlemiş olması acı bir gerçek. Kendi halkımızda bile ırk, din, dil gibi unsurlar yüzünden birbirimize farklı davranıyoruz. Bu farklılık her zaman kötü olmayabilir, belki bazen gerekli de olabilir (kültürüne göre başka bir insanın değerlerine dikkat etmek açısından mesela) ama çoğunlukta Amerika’da zencilerin dışlanması, Avrupa’da Asya kıtasından gelen göçmenlerin küçümsenmesi gibi örnekler toplumun ne kadar medeni olsa da ayrımcılıktan vazgeçemediğine bir işaret. İnsanoğlunun içine işlemiş olan bu davranış fantastik bir hikâyede bile kendini gösterirken insan düşünüyor, “acaba neden?” diye. Uzaylıları hayal ederken bile bizim gibi iki ayak üstünde, iki kollu, benzer vücut şekli ile hayal ediyoruz. Bize benzemelerini istiyoruz. Aslında her insan, kendisine benzeyenleri tercih ediyor. Herkesi kendi gibi görmek istiyor. Bu yorumların hepsi amatör bir gözlemci (o ben oluyorum) tarafından yapılmış dayanağı olmayan çıkarımlar olsa da kendiniz de düşünürseniz aynı kanıya varırsınız, eminim. Sizin gibi konuşan, sizinle aynı ortamlarda bulunmuş, aynı kültür seviyesinde insanlar çok daha rahat geçindiğiniz insanlardır. Muhtemelen bu size “Elbette öyle, bunun neresi şaşırtıcı?” dedirtir. Şaşırtıcı olan şu, insan tahammül etmeyi sevmiyor. Edebilse de yapmıyor, yapmak istemiyor. Tamamen aynı kişilikte iki insan arasından kendi dininden olanı, kendi kadar gelire sahip olanı, kendi gibi zenci, beyaz ya da sarı olanı tercih ediyor. Kitaptaki ayrımcılık sebebi olan gelir düzeyine odaklanacak olursak, gelir düzeyi elbette insanlar için olanakları belirleyen çok önemli bir unsur. Fakat iki insan arasında sadece gelir düzeyi sebebiyle davranışlar fazlasıyla değişebiliyor. Axl ve Beatrice’a olduğu gibi kitabın geçtiği dönem için bireyin iş gücü, günümüzde de eğitim seviyesi (kişinin gelirini belirleyen önemli unsurlardan bazıları) toplumun duyduğu saygıyı belirliyor. Bunun ne kadar yanlış olduğunu sağ olsun eniştem (en azından bana) kanıtlamış sayılabilir. Kendisi lise mezunu olup maddi sebeplerden üniversite okuyamamış olsa da büyük inşaat şirketlerinden birinde müdür olarak çalışıyor. Gittiği her yerde saygıyla karşılanan biri. Öte yandan aksine, yani parası olsa da gerçekten bulunduğu yerdeki itibara sahip olmaması gerekenler adına bir kanıt için de dünyada ileri gelen iş adamlarına ya da devlet adamlarına bakmamız yeterli. Dolayısıyla insan gelir düzeyleri ne olursa olsun başka biriyle uyum sağlayabilir. (Bkz. zengin kız fakir oğlan konulu filmler) Bunu elbette, bir erkek olarak, zengin koca bulma fikrini desteklemek için demedim. Ama bunu herkes yapabilir. Yapmalı da. Birlikte rahat, uyumlu ve tahammül etme gereği kalmadan yaşayabilme fikrimizden dolayı benzer insanlar birbirini tercih ediyor. Din, dil, ırk, gelir gibi özellikleri ortak tutmaya odaklıyız. Benzerliklerimiz yüzünden aslında ayrım yapıyoruz. Etraflarımızdaki onca insandan mahrumuz. Kendimizinkinden farklı bir fikre, görüşe, bakış açısına, tecrübeye sadece bizden farklı olanlara hoşgörü göstererek sahip olabiliriz aslında. O bizden farklı olanların tecrübelerini paylaşabiliriz, bakış açılarını, fikirlerini paylaşıp, tek bir insanın ömrünün yetmeyeceği kadar yeri gezebilir, yemeği tadabilir, kitabı okuyabiliriz. O farklı hayatları yaşayabiliriz.