ABBASILER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBİYATINA ETKİSİ M. Akif ÖZDOGAN* Özet: Tarihte her medeniyet, bilgi ve kültür birikimini önceki medeniyetlerdönemdeki medeniyetlerle iletişim ve irtibat kunnak snretiyle kendi dillerine nakl ve tercüme yoluyla aktannışlardır. Bilgi aktanınında en önemli rolü, tercüme faaliyetleri yapar. Milletler, kendi bilgilerini, tercüme faaliyetleri ile elde ettikleri bilgilerle kaynaştırarak yeni ürünler elde ederler. Emevilerle başlayıp, Abbasilerde zirveye ulaşan tercüme faaliyetleri vasıta­ sıyla İslam dünyasına giren felsefe, mantık ilmi ve Aristo'nun Poetika ve Retorik. adlı eserleri ile Fars ve Hint kültürlerinden yapılan tercümeterin Arap edebiyatma metodotojik içerik yönünden önemli etkileri olmuştur. Edebiyatın, beliigat, şiir, edebi tenkit ve nesir alanlarında kavramlar ortaya konulup, tarifleri yapılmış, konular sistematik halde tasnif edilmiştir. Edebiyat, tabiilik devresinden sanat ve ilim dönemine geçiş yapmıştır. den~veya aynı Anahtar kelimeler: Tercüme faaliyetleri, Arap edebiyatı, etki. Effect of Translation Activities to the Arabic Literatııre in the Abbasids Period Summary: Every civilization iiı history gaiııed the accumulation of information and cultııre which they had, by either from the previous civilizations or making transformations and translations iııto their own languages by communicatiııg and making contacts with the contemporary civilizations. Translation activities played the most significant role in transferring information. Nations get new product by combining their knowledge with the knowledge they gaiııed from translation activities. Via the translation activities which began with the Uınayyad and lıighly progressed in the period of Abbasids, the sciences of plıilosophy and logic and the works of Aristo named "Poetica" and "Rethoric" wlıich entered Islamic world, significantly effected the Arabic literatııre. Theories of literature were put forward and defined and the topics were systenıatically classified in the fields of rhetoric, poem, literary criticism and prose. The science of literatııre transferred from the period of customary literatııre to the period of art and science. Keywords: Translation activities, Arabic literatııre, effect. • Y ard. Doç. Dr., Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi. NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 35 ABBAsiLER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBİYATINA ETKİSİ Giriş: Eski Yunan medeniyetinin, bilinen en eski uyanış hareketi olduğu kabul edilir. Son zamanlara kadar bu medeniyet, kendiliğinden doğmuş gibi görülüp, bu medeniyete "Yunan mucizesi" deniliyordu. Yapılan araştırmalarla Yunanlılarm göçleri, göç ettikleri yerlerdeki yerleşme tarzlan, diyalog kurduldan milletlerden aldıklan bilgiler ortaya çıkınca, bu inedeniyetin Mısır, Sümer, Fenike ile kültürel ve bilimsel temaslan neticesinde zirveye ulaştığı tespit edilmiştir1 . Her medeniyet, Yunanlılarda olduğu gibi, kendinden önceki medeniyetlerin sahip olduğu bilgi ve kültürden istifade ederek, kendi bilim ve kültürlerini geliştirmiştir. Bir medeniyetin büyüklüğü tarihin çeşitli devirlerinde, değişik medeniyetlerle diyaloga girerek yeni tesirler karşısında tepki/reaksiyon gösterebitmesine bağlıdır. Medeniyetler arası bilgi transferi ise, tercüme faaliyetleri ile başlar. İnsanlık tarihinde medeniyetler, kendinden önceki medeniyetlerin bilim ve düşünce mirasına sahip çıkarak, geniş çaplı bir derleme ve bunların tercümesi ile meşgul olmuşlardır. Medeni gelişme süreci, Yunan, Hint ve İran medeniyetlerinin sahip olduğu bilim ve düşünce ile ilgili kitaplan Arapçaya tercüme ile başlayan Abbasiler, kendi bilgileri ile bunları kaynaşmarak insanlık tarihi boyunca ilkini Yunanlıların gerçekleştirdiği, ikinci kültür intikalini gerçekleştirmişler&. Medeniyetler gelişme dönemlerinde yeni bilgi ve düşüncelere açık olduktan oranda büyüme gösterirler. Bu açıdan bütün tesiriere kapılar açık olmalı ve her şeyden önce tesirierin serbest olarak çarpışması ve tepkilerin oluşması gereklidir. Bir millet kendinden önceki ve aynı dönemdeki gelişmiş milletiere ait bilimi kendi diline sentezleyerek almalıdır. · Emevilerle başlayıp Abbasilerle en üst düzeye ulaşan tercüme faaliyetleri büyük bir medeniyetin oluşmasını sağlamıştır4 • Bu faaliyetlerin, diğer İslfuni ilinilerde olduğu gibi Arap edebiyatında da büyük etkisi olınuştıır. Bu etkilere olumsuz yönden bakılmamah bilakis medeni gelişmeyi sağlayan çok önemli faktör olarak görülınelidir. Dil ve edebiyat ile ilgili tercümeler Arap dili ve edebiyatını zenginleştirıniştir. Arap edebiyatı, Fars ve Türk edebiyatina tesir etıniş, modem batı edebiyatina da katkıda bulunmuştur. A-Abbiisiler Döneminde Tercüme Faaliyetleri Yunan hiikümdan Makedonyalı İskender (m.ö. 356-323) on sene gibi kısa bir sürede Orta Doğu'yu, Mısır'ı, İran ve Pencap'a kadar uzanan Orta Asya'yı ele geçirmişti. İskender, sefere çıkarken bilim adamlarını da yanında götürerek, Yunan bilim ve kültürünü bu bölgelere taşımıştı5 . Aristoteles(ö.384-322)'den sonra klasik Yunan düşüncesiyle bu ülkelerin düşüncele­ rinin etkileşimleri sonucunda ortak bilim dili yunanca olan ve M.Ö. 146 yı­ lında Roma imparatorluğunun hakimiyetine geçineeye kadar devam eden Helenistik kültür dönemi başlamıştı6 • Roma'nın Helenistik kültürün hiikinı olduğu bu bölgeleri ele geçirmesiyle, Yunan bilimine olumsuz tavırlar baş­ lamış, bu nedenle bu bölgelerdeki bilim adanılan doğudaki İskenderiye, Nusaybin, Harran, Antakya ve Cundişapur'a göç edip, buralarda medreseler aça36 - - - - - -----·- NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 M. AKİF ERDOGAN rak ilmi faaliyetlerini sürdürmüşlerdi. Hıristiyan Nastfui ve Yakfibiler bu bölgelerde bilimsel faaliyetlerin öncülüğünü yapmışlard.ı. Müslümanların Suriye ve Irak topraklamu ele geçirdiklerinde, sadece Yukan Mezopotamya'da eliiye yakın medresede Yunan ilmi öğretiliyordu7 • Buralarda bulunan medrese ve kiliseler fetihlerle birlikte özgürlüklerini devam ettirmişler&. Bu merkezlerde Süryfuıiler, Helenistik kültüre ait eserleri Süryamceye tercüme etmişlerdi9 • Abbas"ıler döneminde bu eserler genellikle Süryamceden bazen de Yunancadan Arapçaya tercüme edilmiştir. Arapçayayapılan tercümelerde, mütercimlerin .r.etersizliği, dil hatası, konulara vakıf olarnama gibi nedenleri~ 0 yapılan hatalar zaman içerisinde düzeltilmiştir. . Fetihler, Emeviler öncesinde başlamasına rağmen, tercüme hareketleri bu bölgedeki insanlarla tanışıp kaynaşma süreci nedeniyle bir asır gecikmeye uğranuştır. Emeviler döneminde tercüme hareketi, halife Muaviye'nin torunu Halid b.Yezid (ö.85/704)'in gayretleri ile tıp alanında çevirilerle başlaıl 1 • Abbasiler döneminde halifelerin verdiği büyük destek ve imkanlarla felsefe, mantık, dil ve edebiyat alanlarında tercümeleryapı.ııri 2 • Abbasiler dönemi tercüme faaliyetlerinde iki dönem görülür. Birinci dönem, halife MansOr (ö.181775)'la başlar. Mantık, felsefe, dil ve edebiyat, astronomi, tıp, matematik gibi ilimlerde tercümeler yaptırtan Mansôr, İbnü '1Mukaffa (ö.161/757)'ya Aristo'nun Organon adlı mantık külliyatınm ilk üç kitabı ile Porphyrius'un İsagoji'sini ve Kelile ve Dirnne'yi arapçaya tercüme ettirmiş/ 3 yine Cundişapur hastanesinin başhekimi Curcis b. Buhtiş (ö.l55/771)'i Bağdat'a davet edip ona yunancadan tercümeler yaptırmıştu.l4. Mansôr, tercüme edilen eserleri "Hizanetü '1-hilcme" adıılı verdiği bir kütüp5 hanede toplatrnışrul . Tercüme faaliyetleri MansUr'la önemli yol kat etmesine rağmen, oğlu Mehdi(ö.l69/785) döneminde zındıklar hareketi nedeniyle duraklama yaşanuştır. Harfuı Reşid (ö.l93/809)dönenıinde faaliyetler tekrar canlanmış, Ankara ve 'Amôriyye'nin fetiri ile buralardaki eserler Bağdat'a getirilip; Yuhanna b. Maseveyh tarafindan arapçaya tercüme edilmişt:nl 6 • Me'mfuı (ö.218/833)'un gayretleri ile tercümede ikinci ve önemli bir dönem başlanuş, "Beytü '1-hikme" ad.ında büyük bir merkez kurulmuşrur-1 7 . Me'mfuı döneminde tercüme faaliyetleri, devletin resmi politikası haline gelmiştir. Müslim ve gayr-i müslimlerden meşhur ilim adamı ve mütercimlere geniş maddi imkanlar sağlayarak felsefi ve bilimsel eserleri arapçaya tercüme ettirmişruJ 8 • İbnü'n-Nedim (385/965), Me'mfuı'un Bizans imparatorundan ülkesindeki eski eserleri istediğini, Bizans imparatorunun da bir süre tereddütten sonra kabul etmesi üzerine İstanbul'a gönderilen Haccac b. Matar, Yuhanna b. Batrik gibi bilginierin çok sayıda eser getirdiğini ifade etrniştir19 • Me'mfuı, Anadolu'nun değişik yerlerinde bulunan Yunanlılam ait bilimsel eserleri satın almak suretiyle "Beytü '1-hikme "ye getirtınişti? 0 • Halifeterin yanı sıra, bazı zengin aileler de kitap tercümeleriyle yakından Musa b. Şakir'in oğulları matematik ile ilgili bazı kitapları 21 Arapçaya tercüme ederken , Nevbaht ailesi de tercüme faaliyetlerine önemli 2 katkılar sağlanuşfıi2 • ilgilenmişlerdir. NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 37 ABBASILER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBiYATINA ETKİSİ Abbasiler, tercüme hareketleri ile çok zengin bir bilgiye sahip olmuşlar­ c:ıı.r. Tercümelerle derinleşen düşünce yapısı, dışardan alma içerde şekil/en­ 24 dirme prensibinden hareketle kendinden önceki kültür ve bilgi mirasına 25 kendi orijinal değerlerini katarak ilim ve kültürde dönemin en büyük 6 medeniyetihaline gelmiştli • B-Tercüme Faaliyetleri İle Arap Edebiyatını Etkileyen Bilim Dallan Abbasiler döneminde felsefe ve mantık eserlerinin h.II. asırdan itibaren tercüme edilmeye başlandığı, Kindi (ö. 260/873), Farabi(ö.339/950), İbn Siııa (ö.428/1037) gibi düşünür ve filozofların bu eserleri şerh etmeye çalıştıkları . görülüf27 • Tercüme edilen bilim dalları içerisinde felsefe, Yunan düşüncesi­ nin İslam düşüncesi üzerine ağırlığını hissettiren en önemli alanlardan biri&8. Felsefe ve felsefi düşünce, Arap edebiyatında, sistematize etme, maddeler arasında irtibat kurup sebep-sonuç ilişkisi ortaya koymak gibi açılardan tesirini göstermiştir. İslam dünyasında araç ilmi olarak görülen mantık, dille alakah olduğun­ Arap edebiyatını felsefeden daha fazla etkilemiş, özellikle mantık yöntemleri Arap edebiyatında uygulamaya konulmuştur. Mantık ilminin kurucusu kabul edilen Aristo'nun altı eserden oluşan Organon külliyatı değişik aralıklarla Arapçaya tercüme edilmiştir' 0 • Farabi gibi mantıkçılar, Porphyrius (ö.232/305)'un, İsagoji adlı eserini bu külliyatın mukaddimesi olarak kabul edip, Aristo'nun Poetika ve Retorik eserlerini de dahil ederek altı eserden oluşan Organon külliyatını dokuza çıkarmışlardır. Bu dokuz eser, İsagoji, Kategoriler, Hermenutik, Kıyas, Burhan, Cedel, Hikmet, Retorik ve Poetika'dıf3 1 • dan29 Poetika'yı, Ebu Bişr Metta ve Yahya b. 'Adiyy Arapçaya çevirmiş, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd gibi filozoflar da özetlemiştir. Retorik'i ise İshak b. Huneyn ve İbralıiın b. 'Abdullah çevirmiş, Farabi ise "Şerhu Kitabi '1-hatiiba"da bu eseri şerh etıniştir'2 • Edebiyata dair bu iki eser dışında Yunan edebiyatı ile ilgili tercümeler yapılınadığı görülmektedir. Bu durum, o dönem bilgiıılerinin Yunan edebiyatına felsefe ve mantık kadar önem verme3 diklerini göstermektedii' • Aristo, Poetika acİlı eserinde genel bir poetika (estetik)'yı ele almayıp, edebiyat ve dil ile ilgili ban problemleri incelemi~ 4 • Eserinde, salıne sanatlarından tragedya, komedya ve epos'un özelliklerini, karşılaştırmalı olarak ele alıp, dilin yapısı ile. ilgili görüşlerine yer vermiştir.. Aristo 'ya göre, şiir sanatı şairterin karakterlerine göre tragedya, komedya şeklinde iki türlüdür. Birincisi ağırbaşlı, soylu şairlerdir ki, iyi ve soylu kişilerin hareketlerini taklit ederler/yansıtırlar. Diğeri ise hafi:fmeşrep karakterli şairler olup, düşük ve 5 komik karakterleri taklit ederler' • Retorik adlı eserinde ise Aristo, kanıtlarla inandırmanın retoriklhitabet sanatının özü olduğunu vnrgulayıp, bunu politik, törensel ve yargısal retorik olmak üzere üç kısımda inceler. Retorik çeşitleri ile ilgili öfke, utanç, acınıa gibi duygular ele alınarak, doğru ve yerinde ko- 38 NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 M. AKİF ERDOGAN nuşmanın kuralları 1~6. . ve bununla ilgili teşbih, mecaz, istiare gibi sanatlar açık- Aristo, Poetika ve Retorik adlı eserlerinde, şiir, hitabet ve belagatla ilgili· • tarif, taksim ve tertibinde mantık eserlerindeki yöntemi uygulamıştır. 'Abdülfettaıı 'Usman, Poetika ve Retorik'in Organon külliyatına dahil edilmesiniri uygun olmayacağını, zira Aristo'ya göre Şiiıjn, tabiattaki varlık­ ların taklidine dayalı ve arınmayı sağlayan dilsel bir sanat olduğunu37 ifade edertık, şiirin mantıkla irtibatlandınlması, şiirin, akim hakimiyetine girdirilmesi, edebiyatın en önemli unsuru olan hayal rolünü ilımal etınek anlanuna 8 geleceğini belirtii' • Aristo'nun edebiyatla ilgili bu eserleri, şiir ve belagatın mantığını ve doğru hareket etıne metotlarını vermektedir. Zaten İslam mantıkçılarının "burhan, cede/, hitiibet, şiir ve safsatata"dan oluşan beş sanatı kıyasın uygulama yeri olarak görmeleri39, şiir ve hitabet (belagat)'in mantıkla iç içe olduğunu gösterir. Bir bilim dalındaki usuller ve kavramlar mantık ilmi vasıtasıyla konulur ve genel sonuçlara ulaşılır. İslfuni ilimlerdeki usiü, kavram ve bunların tarifleri mantık ilmine göre yapılmıştır. Edebiyatın zevk verme yönü ise yöntem ve kırral koyan mantıktan tamamen farklıdır. Edebiyat kuralları, mantık gibi doğru yönelişin anahtarını vermeyi hedefler, ancak bu kıırallar fazla ve karınaşık olduğunda, zevk veren edebiyat yerine knralcı ve öğretici bir edebiyat ortaya çıkar. · kavramların Aristo şiirde iki temel unsur olan taklit ve zevk vermeden bahsederken40, mantık kııralları çerçevesinde bunları gerçekleştirecek bir yığın knrallar da ortaya koyar. Bu durunıda şiir kıırallar dizisi haline gelerek edebi zevk yok olmaya başlar. Fakat Aristo'nun şiirde zevk verme ve taklit/yansıtına unsurları uygulanılırsa edebi güzellik ortaya çıkacaktır. Aristo'nun Retorikle/-Hatiibe adlı eserini Farabi gibi mantıkçıların Organon killiiyatı içerisinde görmek istemelerinde aşağıdaki görüşler de önemlidir: Hitabet ikna sanatı olduğıma göre hatip, mulıataplarmı ikııa etınek için ihtimali kıyaslardan hareket edecek ve dolayısıyla diyalektik' e başvura- · caktır. Nitekim Retorik'in ilk cümlesi hitabe.tin diyalektikle yakın bir ilgisi 41 olduğunun göstergesidir • Her ikisi de belli bir ilme bağlı kalmaksızın gayeye ulaşmak ister. Hatip, kitleleri inandırmak için mantığın temeli olan kı­ yastan yararlanır. Nihayet ikııa edebilmek için konuyla ilgili misallerle benzetılleler yapar. Böylece temsili kıyas (anoloji)'tan yararlanır.Bu özellikler hitabetin mantıkla olan ilişkisini ortaya koyına açısından önemlidir42 • Helenistik kültüre ait felsefe, mantık ve edebiyat bilimi tercüme faaliyetleri ile Arap edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir. Edebiyat alanmda Hint ve Fars edebi eserlerinin de etkisi olmuş, alılak ve hikmet konularına sıkça yer verilmeye başlanmıştır. C-Tercüme Edilen Eserlerin Arap Edebiyatına Etkisi Tercüme faaliyetlerinin Arap edebiyatına etkisi aşamalı olarak önce belagat dalıa sonra nesir, şiir ve edebi tenkit alanlarında görülür. Sözü yerinde ve zamanmda konuşma sanatı olan belagat, tercüme faaliyetlerinin başladığı NÜSHA, YIL: V, SAY1: 16, KIŞ 2005 39 ABBAsiLER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBiYATINA ETKİSİ dönemlerde, fetihlerle İsliim toplumuna yeni giren ve İsliim'ı sözde kabul eden insanlarla, İsliim bilginleri arasındaki tartışmalarda çok önemli rol oynayıp, ikna aracı olarak kuliarulmıştır. Yunan felsefe, mantık ve belagat ilimlerinden ikna aracı olarak yararlanan Keliim ekollerinden Mu 'tezile, İs­ liim hakkında birtakım şüpheler ortaya atan, felsefe, mantık ve belagatı çok iyi bilen bu tür insanlarla ancak bu ilirnlerin knralları çerçevesinde tartışılma­ sının gerekliliğine inanıyordu. Mu'tezile mensupları hasımlarının tartışmada kullandıkları eectel yöntemini ve diğer ikna usullerini öğrenerek kendilerini savunacak yeni deliller buldular43 . Mu'tezile, belagat alanında yaptıkları çalışmalarla Arap belagatımn kurucusu kabul edilerek44 nesrin gelişmesinde önemli katkıda bulunmuştur45 . H.II. asırdan itibaren Belagat ile birlikte hitabet, risiile, emsiil, nevadir, hikmet gibi nesir türleri de gelişmeye başlamıştır. N esir türünün gelişimi Abbiisi halifelerinin Fars ve Hintlilere ait çok sayıda aniatı eserlerinin arapçaya tercümelerini yaptırtınaları ile başlamış46 , Emevi ve Abbasi divanlarında çalı­ şan ve geniş yetkilerle donatılan İbnü'l-Mukaffil., Abdüllıamid b.Yahya gibi katipierin nesir türlerinde yaptıkları çalışmalarla büyük gelişmeler göstermiştir47. İran asıllı kiltip İbnü'l-Mukaffa', resmi yazışmalarda nesir türüne ait güzel örnekler sunarken; tercüme faaliyetlerinde önemli rol alınış, hem Helenistik kültürden hem de Fars ve Hint kültüründen tercümeler yapımştır. Onun geliştirdiği nesir yöntemleri kendinden sonra da etkili olmuştur. Sanskritçe' den farsçaya tercüme edilen "Keli/e ve Dimne" fabl türü masal kitabını arapçaya çevirerek hem nesir48 hem de masal ve fabl türünde öncülük yapımştır. İbnü'I-Mukaffa"nın "el-Edebü '1-kebir" ve "e/-Edebü 's-sagfr" adlı eserleri de Fars kültürünün etkisi görülmesi açısından önemlidir. İbn Mukaffa', Abdülhaınid b.Yahya gibi yazılarında Yunan, Hint ve Fars tesiri görülen katipler, tercüme faaliyetlerinin sağladığı geniş kültürü, devlet işlerindeki yazışmalarda ve özel edebi çalışmalarında kullanınışlardır49 . Kiltipler ve edipler yazılarında Iafız seçimine büyük gayret göstermişler, kanşık, anlaşılmaz sözlerden kaçınımşlar, zarif ifadeler kullanınaya. özen göstermişler&0. Katipierin yazı ve yazışmalarda bilmesi gereken knrallarla ilgili pek çok eser telif edilmiştir ki İbn Kuteybe'nin, "Edebü '1-kôtib" adlı eseri bu açıdan önemli bir kayn~ 1 • el-Cfıhiz'e göre kfıtipler, ke/amcılar­ dan önde gelip, çoğu hatipten daha iyi, pek çok be/iigatçıdan daha beliğdi1~2 • Zamanla katipierde sanatsal yapr aşırılığa uğrayarak tasni (karmaşık üslftb)'ye dönüşmüştür ki, bu nesir türü aşırı belagatlı sözlerin söylendiği bir alan haline gelmiştlf 3 . Abbasilerin ilk döneminde, geniş bir ilim, felsefe ve farklı kültürlerin ortaya çıkışı ile sosyal şartlara göre şekil alan edebiyatta54 da ilmi ve yöntemsei bir üslup ortaya çıkınaya başlamıştır. Belagat ve nesir türünün yanı sıra şiir teorileri ve edebi tenkit alanında da tercüme faaliyetlerinin önemli etkileri görülmüştür. Şiiri sanat olarak ilk defa Aristo'nun kabul ettiği düşüncesi55 tercüme faaliyetleri ile Arap edebiyatında benimsenmiştif 6 . İbn Selliim ((ö.232/846), "Tabakiitü fuhü/i 'ş-şu 'arii" adlı eserinde sanat kavramını kul40 NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 M. AKİF ERDOGAN lanmış ve "diğer ilim ve sanatlarda olduğu gibi şiirde de eh/inin bilebileceği sanat ve kültür vardır'' ifadesi ile şiiri sanat olarak değerlendirmiştif7 .İbn . Kuteybe (ö.276/889)de şiiri sanat açısından: "lafzı güzel-anlamı iyi, lafzı güzel-anlamlı, anlamı iyi-/afzı kusurlu, anlamı da lafzı da kusurlu" olarak dört kısımda ele almışnı-5 8 • Bu iki edip şiirde ilim ve sanata önem vermelerine rağ­ men edebiyatı sırndadığı gerekçesiyle mantık ilmine karşı çık:ınışlar, eserlerinde edebi zevke önem vermişlerdir. Daha sonraları İbn Tabatabil (ö.322/933), Iyarü 'ş-şi 'r, Sa'leb (ö.291/903), Kava'idü'ş-şi'r adlı eserlerinde şiire bazı knrallar getirmelerine karşın bu knrallar şekilci ve knrallı olmayıp, edebi zevk ön planda olmuştur. Mutezile'den olup, belligatın kurucusu sayılan el-Ciihiz (ö.255/869), tercümelerle edindiği bilgileri eserlerine yansıtmaya çalışnuştır. Felsefe ve mantık ilimlerinin bazı kavramlarını kullanan el-Ciihiz'de, felsefi düşünüşün izlerini görmek mümkündür. Tiiha Huseyn, el-Ciihiz'in tercüme faaliyetlerinden fazla istifade etinediğini belirterek şu görüşlere yer verir: "Yunanlı/arın bilgisi konusunda tereddütlü olan el-Cahiz, onların fo/sefode iyi olduklarını, ancak kayda değer hatipler çıkarmadıklarını savunur. Aristo 'nun dilinin iyi olmayıp, belagat özelliği taşımadığını ancak sözün ayırt edilmesinde ve an/am/andırmada iyi olduğunu be/irti?9• Belagatın Araplara ait olduğunu savunurken60; eserinin farklı yerinde başka milletiere ait belôgat tarifleri verir61. Kitap/ara ulaşamayıp, nüsha/ardan bilgi edinen e/-Cahiz, kurallar koymayıp, yönlendirmeler yapmıştır. Aristo 'nun "Retorik" adlı eserini tercüme edilmediğinden görememiştir. Aristodan sadece "insan konuşan bir hayvandır" sözünü nakletmiştil2 ". Tiihii Huseyn'in el-Ciihiz hakkında söyledikleri bu ifadelerden onun Retorik'i görmediğini ve belligatın kurucusu kabul edilen el-Ciihiz'in bu eserden etkilenmediği sonucunu çıkarmak mümkündür. Ancak el-Ciihiz, Aristo başta olmak üzere Yunanlılara ait pek çok bilim eserlerini okıınıuş, çok yönlü bir ilim adamıdır63 • el-Ciihiz'in el-Beyan adlı eserinde belagatın tarifi, soru cevap şeklinde ele alınır, sofistler gibi tartışma ve münazaralar yapılır, sözün özellikleri ve sanat yönü incelenir64 • Mantıktaki kıyas şekillerini belagat kaidelerine tatbik edip, la:fız ve anlamda belligat özelliklerini inceleyen el-Ciihiz'in, ak1i ve takriri teoriler yolunu açan ilk edip olduğu görülür. Eserlerinde belagatın yanı sıra hitabet konusuna da geniş yer vermiş,65 felsefe açısından şiire itibar etınemiş, yüzeysel bakmıştır. Mantık ve felsefenin şekilci ve kuralcı üslftbunu eserlerinde pek yaııSıtınamış ve edebi zevk ön planda olmuştur. elCiihiz, dışarıdan alıp içeride şekillendirme teorisini önemli ölçüde gerçekleş­ tirerek, özden bir şey kaybetınemiştir. İbnü'l-Mu'tezz (ö.296/908) ise tercüme edilen eserlerle Yunan felsefe ve 66 kültüründen yararlaiunış , Aristo'nun Retorik adlı eserini incelemiş67 ve döneminde ortaya çıkan eski-yeni şiir tartışmalarında eski şiirin yeni şiirden farklı olmadığını belirtmek amacı ile ''el-Bedi" adlı eserini te'lif etıniş68 ve burada on sekiz bedi sanatını ele almıştır. Tiihii Huseyn, İbnü'l-Mu'tezz'in ele aldığı bu sanatları Aristo'nunRetorik adlı eserinden etkilenerek inceledi- NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 41 ABBASİLER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBiYATINAETKİSİ . ğini savunur69 .Muhammed Mendür da, ele alınan bu sanatıann o dönemde yeni olduğunu, bu yüzden onları Aristo'dan alnuş olabileceğini kabul ederken, bu durumun İbnü'l-Mu'tezz'in üstünlüğünü gölgelemeyeceğini, zira bu sanatlada ilgili Kurfuı, sünnet ve eski şiirden bol örneklerde edebi zevki yansıttığını ve okuyucusunahaz verdiğini savunnıaktadır70 . Kavrarnlara verdiği adiarda ve bazı ifadelerinde Retorik'ten etkilendiği görülen İbnü'l­ Mu'tezz'in, sanatları ele alışı ve edebi zevke önem vermesi, mantık ve felsefenin bu eserinde fazla etkili olmadığını gösterir. Önceleri tatbiki olarak kullanılan sanatlara adiann verilmesi tercümenin getirdiği yeni bilgilerin bir getirisi. olmuştur. Bu adiann kullanılınasına karşı çıkmak, yeni gelişmelere gözleri kapamak anlarıuna gelecek, ilmi gelişmelere açılım sağlanamayacak­ tır. İşte İbn Sellft:m, İbn Kuteybe, İbn Tabiitabii, Sa'leb, el-Cahiz, ve İbnü'l­ Mu'tezz gibi edipler tercüme faaliyetlerinin ortaya koyduğu zengin bilgi birikirninden yararlannuşlar, etkilenınişler, bu etkilenmeyi yer yer eserlerine yansıtmışlar ancak bu etkilenme şekilci olmayıp, dıştan alına içeride şekil­ lendirme biçiminde olmuştur. Felsefe ve·mantık ilinıleri ile Aristo'nun adı geçen iki eserinin esaslı etkisi Kudame b. Ca'fer 'in "Nakdü '-şi 'r" adlı eserinde görülür. Kudfune, yeni bir tarz, alışılmanuş bir üslup geliştirerek teori ve tarifler, tarifierin mant:ıkl tahlillerini yapnuştır71 • Felsefe, mantık ve edebiyat eğitimi alınış ve döneminde bu alanlarda şöhret olan Kudfune72, Aristo'nun "Poetika" ile hitabet ve belagat hakkuıda yazdığı "Retorik" adlı eserleri incelemiştir. Kudfune'nin, Aristo dışında pek çok yunanlı filozofun eserlerinden istifade ettiği görülür. Ayrıca Hint ve Fars dillerinden tercüme edilen pek çok eserden yararlanmış­ tır. Kudfune, felsefe-mantık ilinılerinden, Poetika ve Retorik eserlerinden aldığı yöntem ve bilgiler ışığı altmda "Nakdü '-şi 'r" adlı şiir, belagat ve edebi eleştiri içerikli eserini te'lif etmiştir. Kudfune, Nakdü'ş-şi'r adlı eserini daha önceki ediplerin eserlerinden farklı olarak şiirin iyisini kötüsünden ayırt etme amacına yönelik te'lif ettiğini, böyle bir girişime ilk defa kendisinin teşebbüs ettiğini belirtir73 • Kudame, eserine başlarken dalıa önceleri şiir hakkında te'lif edilen eserlerin "aruz-vezin, kafiye-makla ', garfb-dil, anlam ve de/aleti" konuları üzerinde yoğıınlaştığını, şiire iyi ve kusurlu açıdan değinmediklerini, kendisinin 74 bunu yapmaya çalışacağını ifade edçr • Kudfune eserini üç bölümde ele alır. Birinci bölümde şiirin tarifini "Bir manaya işaret eden vezinli, kafiye/i sözdür", şeklinde Aristo'nun mantiki aynınma göre yapar75 • Ona göre, söz ifadesi, şiirde cinsi gösterir. Vezn ifadesi vezinli şiiri, vezinli olmayan şiirden ayırır (fasl). Kafiyeli ifadesi, kafiyeli olanı, kafiyeli olmayan şiirden ayırır (fasl). Manaifadesi ile de şiirin bir anlam ifade etmesini gösterir76 • Şiir sanat olduğuna göre icra edilen her sanatta çok iyi, çok kötü ve orta özelliklerin bulunacağını belirten Kudfune, ikinci bölümde lafız, anlam, vezin ve kafiye ve bunların birlikte oluşumu ile ilgili özellikleri ve sanatları geniş olarak ele alır. Üçüncü bölümde ise bunların kusurlu yönlerini açıklar77 • Kudfune'nin şiirin özellikleri ve kusurları ile ilgili taksim ve değerlendirmeleri, edebi ten- 42 NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 ---·---· M. AKİF ERDOGAN kit açısından çok önemli kabul edilmiş ve edebi tenklelin ilmi bir hüviyet kazanınasında büyük rol oynaınıştır. Kudfune'nin, Aristo'nun Poetika'da ele aldığı şiirin tarifi ve çeşitleri ile ilgili konulan özellikle de Aristo'nun şiirin özü olarak kabul ettiği taklit teorisini anlayamadığı· görülür78 • Aristo'ya göre şiir tabiattaki varlıkların taklidilyansıması olup haz verme amacına yönelir79• Kudfune ise taklit teorisinden ve haz vermekten bahsetmez. TaM Huseyn, Kudfune'nin Poetika'yı henüz tercüme edilmediğinden ya da yunanca veya süryfuıice metinden incelediği için anlayamadığını belirtir. Şevki Dayf ise, Kudfune'nin el-Kindi'nin yaptığı telhisten Poetika'yı incelediğini, Yfuıus b. Metta'nın tercümesini görmüş olsaydı taklit nazariyesini anlayabileceğini belirterek; onun genel hatlan ile hem Poetika'yı hem de Retorik'i anladığını ·ancak taklit teorisi gibi bazı konulan anlayamadığını belirtir. Şevki Dayf, ·Poetika'nın öneıuli konularından tragedya ve komedya salıne sanatlarını Kudame'nin medih ve hiciv olarak anlamasının öneıuli ol80 duğırnu vurgular • Zaten Poetika, tragedya ile komedya sanat türlerinin özel81 likleri üzerinde durur • Tabii Huseyn, Kudfune'nin Retorik adlı eserin birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan bilgilere yabancı olduğırndan anlayamadığını, üçüncü bölümünde yer alan "ibare"/ushlb konularına aşina olduğırndan dalıa iyi anladı­ ğını, teşbih, mecaz, mukiibele gibi sanatlardan yararlandığını beliftit!2 • Kudfune, sıhhatü't-taksim, sıhhatü't-tefsir, tetmirn, ilt:ilat, fasl sanatlan ile alılak, duygu, erdemlik gibi vasıfları nakletmiş, mübalağa ve guluv konusunda Aristo'dan etkilenıniştir. Aristo'nun tragedya ve komedya salıne sanatlan türlerinden hareketle davranışlan medh ve hicv olarak iki kısımda ele · almış, medh türünde akıl, adalet, cesaret, iffet unsurlarından etkilendiği görülür. Kudfune, Poetika'da yer alan taklit nazariyesi, şiir türleri ile Retorik'te yer alan politik, törensel ve yargısal hitabet türleri hakkında bilgisi olmadı­ ğından bu konulan iyi anlayamaınıştır. Aristo'nun tecıiibeci, sistematize edici, eleştirici ve didaktik özelliklerin83 den yararlanan Kudfune , şekli yönden başarılı olup, edebiyata usul ve ölçüler getirmiştir. Eserinde konudan konuya atlaına, uzatrna olmayıp düzenli ve yerli yerindedir. Üslubu, sözlerin seçimi, cümle düzeni sıkıntılıdır. Lafız ve anlam görkemliliği pek görülmeyip, kaynaklan az<iı.l 4 • Bütün bu özellikleriyle Kudfune, şiir ve belagatm, şekli ve donuk hale gelmesine neden olmuş­ tur. Arapların alışık olmadığı bu tarzda gelişme gösteren edebiyatta, edebi zevk kaybolmaya başlaınış, akıl ve felsefe öne geçnıi,ştir. Eğer Kudfune daha tabii olup, edebiyat zevkine uygun olarak konulan işleseydi, şiir, belagat ve edebi tenkit alanında öneıuli bir eser ortaya çıkarabilirdi. Ancak bu hali ile de edeb~ tenkit alanında öneıuli bir kaynaktır. Talıa Hüseyn, Kudfune'ye izafe edilen Nakdü 'n-nesr adlı eserin ona ait olmadığını ancak Abdullıamid el- 'İbadi'nin bu eseri neşrederek Kudfuneye iziife ettiğini belirt:i:(!5• Şevki Dayfise bu eserin, Kudfune'nin çağdaşı İshak b. İbrabim b. Süleynıan tarafından te'lif edildiği ifade eder86 • Eserde, Arap bela- NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 43 ABBAsiLER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBİYATINA ETKİSİ gatının, felsefenin etkisine giımiş olduğunu görülür. Müellif eserini elCahiz'in el-Beyfın adlı eserine alternatif olarak yazdığım, eserde bilgilerin dağuuk olduğundan, belagatı tanı olarak _ifade edemediğini belirtir. Kıyas konusuna geniş yer veren müellif, eserinde mantık ilminden yararlanmış, kurallann tarif ve açıklamalannda aşın gitıniş, Nakdü 'ş-şi 'r kadar başanlı olamamıştır 88 • Tercüme faaliyetlerinin getirdiği yeni bilgi ve kültür birikimi sayesinde, Kudame'nin Nakdü 'ş-şi 'r adlı eserini yazdığı dönemde şairler lafız, anlam, sanat, üslfıp gibi konularda yenilik getirmişlerclit 9 • Beşşar b. Bürd (ö. I 67/890) 'ün kurucusu kabul edilen "muhdes" ekolünün en önemli temsilcilerinden Ebu Ternınarn (ö.231/845) ve daha sonra gelen el-Mütenebbi (ö.354/965), şiirlerinde daha önce görülıneyen90 yeni anlamlar, bol sanatlar, kannaşık kelime ve cümleler, yeni medeniyette sık kullamlan tabir ve ifadeleri kullanmışlardır. el-Buhtu.ıi (ö.284/897)'nin öncülÜk ettiği eski şiire bağlı ekol ise, yeni ekole karşı çıkmışlardır. Her iki ekoldeki şairleri, bazı edip ve tenkitçiler, yazdıklan eserlerinde eleştirmişlerdir. Şairler arasında bu tür tartışmalar devam· ederken, Kuctame'nin etkisi çok geçmeden şiir, belagat ve edebi eleştiri alanında görülıneye başlarur. ' Kudame'nin yönteminden başta Ebu Hilal el-'Askeri (ö.395/1004) olmak ÜZere İbn Reşlk el-Kayravfuıl (ö.456/1063) ve dönemindeki bazı edipterin etkilendiği görülür. el-' Askeri, Kitfıbü 's-Sinfıateyn adlı eserinde91 Kudame'nin metodunu takip ederken, edebi sanatların sayısım çoğaltıp, ayet, hadis ve şiirlerden bolca örnekler verir. el-'Askeri, bu eserinde onun şiir ve şiirin tenkidinde başlattığı yenilikleri devam ettirmeyi, nesir türünü de incelerneyi hedeflemiş~2 • Kudame'nin, medh konusunda Aristo'dan aldığı akıl, adalet, cesaret, iffet gibi öze11ikleri inceler. el-Askeri, belagat kurallannı açıklarken ilmi bir mantık kullarur. Eserinde kurallar hakim olduğundan edebi zevk önemli ölçüde kaybol~3 . İbn Reşlk, el-' Um de fi mehdsini 'ş-şi 'r ve addbihf ve nakdihf" adlı eserinde kavramlan tarif ve tasnif etme yönünden Kudame'den etkilenmekle birlikte, kendi sade üslfıbu, konulann anlatımmda verdiği bol örnekler ve konulan aşın kurallarla sıkıcı hale getirmemesi yönüyle farklılık arz eder. İbn Reşlk yaşadığı döneme kadar şiir, belagat ve edebi tenkit ile ilgili konuları bu eserinde güzel bir şekilde tasnif edere!c ele almış ve çok önemli başvuru kaynağı ortaya koym-4 • İbn Reşlk, "Tezyfjil Nakdi 'ş-şi 'r" adlı eserinde Kudame'nin yaptığı yanlışlıklan dile getirir. Eski şiir taraftarianna destek veren el-Amidl (ö.384/994) ise Kudame'yi "Tebyinü galati Kudame fi nakdi 'ş-şi 'r adlı eserinde eleştirse de lafız, anlam, üslfıp gibi konularda onun tesirinden tamamen kurtıılanıazı5 • . Aristo 'nun Poetika ve Retarik adlı eserlerine Kindl, Farabi, İbn sına gibi filozoflar tarafından şerhlerin yapılması, mantıkla ilgili çalışma olarak görülmüş, bu nedenle mantık külliyatımn içerisinde kalmıştır. TaM Huseyİı, İbn Sına dışındaki felsefecilerin Poetika ve Retorik hakkında yaptıklan şerhlerde 44 NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 M. AKİF ERDOGAN sıkıntılar olduğunu, İbn Sinii'nın da Poetika'yı tam olarak anlayamadığını, bununla birlikte Retorik'i daha iyi anladığını, "Şifti" adlı eserinde bununla ilgili tahliller yaptığını ve taklit nazariyesini de iyi anlamakla birlikte tahlilleri soyut olduğundan anlamların yerli yerince oturmadiğını ifade eder6 • İbn Sina gibi filozofların Retorik eseri hakkında yaptıklan şerh ve yorunı çalışmalan bir Süre ınantık eserleri içerisinde kalırken; 'Abdülk3hir elCürcfuıi bu bilgilerden genişçe yararlanır. el-Cürcfuıi, Arap edebiyatında tercüme faaliyetlerinin en yoğun etkisi görülen ediptir. el-Cürcani, Yunan felsefe, ınantık ilinıleri ile Aristo'nun iki edebiyat eserinin şerh ve yorunılarını, diğer nıilletlerden tercüme edilen edebiyat eserlerini, kendinden önceki edipterin telif ettikleri kitaplan inceleyip, sentezleyerek edebi zevkin hakim olduğu "Esriirü '1-be/iiğa" ve "Deliiilü 'l-i 'ciiz" adlı eserleri te'lif etmiŞtir. el-Cürcfuıi, hem Yunan felsefe ve mantığını, hem de Arap edebiyatının mevcut birikimini çok güzel derleyip, sentez yaparak günümüze kadar etkisi sürecek görüşler ortaya koym~. el-Cürcfuıi, "Esriirü'l-be/iiga" adlı eserinde, İbn Sma'nııı, Aristo'nım Retorik adlı eserinden yaptığı şerhlerin "ibare" bölümü üzerinde incelemeler yaparak, hakikat ve mecaz konulanm ele alıp, doğru sonuçlara ulaşmıştır. Aristo'nım, cins ismi, neve; nevi ismi, ciııse; nevi bir ismi başka bir neve hamletmesine, mecaz-ı mürsel, suret dediği teşbihe dayalı mecaz'a ise istiare adını vermiş, bu sanatlan dalıa önce ele alınmamış bir şekilde derinlemesine incelemiştir. Ancak ele aldığı konularda 8 Aristo 'yu aşamamışur • el-Cürcfuıi "Esriirü '1-Be/iiğa" adlı eserini telif ettiğinde Aristo'yu çok iyi yorunılayan, açıklayan felsefeci konumundaydı99 .Taklit nazariyesinin Araplarda özellikle de el-Cürcfuıi'de yansıması mecaz, teşbih ve kinaye şek­ linde olmuştur100 • el-Cürcfuıi, "Deliiilü '1-İ'ciiz adlı eserind~, güzelliğin cüın­ lede, üslupta olduğunu ifade ederek cümleyi geniş olarak ele alarak, atıf harflerinin manaya etkisinden balıseder101 • Aristo'nun dil ve belagat ile ilgili görüşlerinden yararlanarak nalıiv felsefesini ele aldığı ve kendisinin de "me ani 'n-nahv" ya da "nazm" dediği "meiini" ilmini sistemli bir şekilde kurmuştur. el-Cürcfuıi'ye göre nazm, sözün nazmı ile eşyalar arasında irtibat kurmaktır. Bu da nalıiv ilminin kurallarını, sözde kullanmak ve tatbik etmekle gerçekleşir. Kelimeler tek başına fasih olmayıp ancak cümle içinde fasih ve beliğ olabilir. Sözün de beliğ olabilmesi için, nalıiv kurallanna uygunluğu şarttır. Sözün nazmı ile eşya arasında irtıbat yollan olarak gördüğü naiıiv kurallarından atıf harfleri, takdim-te'hlr, hazf, mübteda ve haberin hazfi, hal cümlesindeki vav'ın hazfi v.b. konuların önemini vurgulayıp, ic3.z, itnab, vasl, kasr ve muktezay-ı hill mana için gerekli görm~ 02 • Gramer ile belagat kurallarını sentez yaptığı bu eserinde grameri, canlı, fonksiyonel ve pek çok anlam ifade eden bir ilim haline getirmiştir. el-Cürcani'den sonra telif edilen edebi eserler genellikle onun bu eserlerini anlamaya, şerh etmeye yönelik olmuştur ki, bu tür çalışınalar şerh ve haşiye dönemini başlatıp, kelam ekolü adını alımştır. Şerhler döneminde ortaya çıkan edebiyat eserlerinde felsefe, mantık, kelam, usUl bilgileri bol miktarda NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 45 ABBASiLER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBİYATINA ETKİSİ yer alırken, edebi zevk ve kabiliyeti geliştirici özellikler göriilmez103 . Fahruddin er-Razi (ö.666/1267), el-Cürcfuıi'in belagatla ilgili eserlerini telhls ettiği eserinde şekle çok önem verir ve donuk, edebi zevkten uzak kurallar ortaya koyar. es-Sekkiiki (ö.626/1229) de mantık, felsefe, usill, nahiv bilgilerini belagat ilminin tasnifinde kullanır ve yeni bir tasnif yapar. el-Kazvini (ö.739/1338), es-Sekkiiki'ninMiftahü'l-'ulum adlı eserinin üçüncü bölümüne yaptığı şerlıle onıııı görüşlerine tamamen bağlı kalmayıp kendi görüşlerini ve 104 dalıa önceki belagatçıların görüşlerini ortaya koyar • Keliim ekolüne karşın, Arap edebi zevkine salıip, İbn Sinfuı el-Ha:Iaci (ö.466/1073), İbnu'l-Esir (ö.637/1239) gibi edipler, felsefe ve mantık kurallarıııa karşı edebi çalışmala­ 105 rını sürdürınüşse de fazla etkili olamamışlardır • Sonuç: Emevilerle başlayıp Abbiisilerle zirveye ulaşan tercüme faaliyetlerinin Arap edebiyatının belagat, şiir ve nesir türlerinde önemli etkisi olmuştur. Helenistik kültürden tercüme edilen felsefe, mantık kitaplarının, Arap edebiyatında daha önce yapılmayan kavram ve teoriler, bunların tarifi, taksim ve sımflandırılmasi, cins ve fasıliara göre izalılarının yapılması gibi metodotojik yönden önemli tesirleri olmuştur. Aristo'nıııı Retorik ve Poetika kitapları ise tercümelerden ve Yııııan edebiyatını tanımamaktan kaynaklanan nedenlerle muhtevası kısmen anlaşıldığından, bu eserlerin mulıteva yönüyle tesiri az olmuştur. Bu eserlerdeki mantık ve felsefe etkisindeki metodolojiden geniş ölçüde yararlamlmıştır. İbn Mukaffa' gibi devlet divanlarında hem kiltip hem de mütercimlik yapan Fars asıllı pek çok edip farsça ve hintçeden çeviriler yapnuş ve saltip oldukları bilgileri de bizzat devlet kademesinde ve kendi yazdıkları edebi eserlerde kullanması nesir edebiyatının gelişmesini sağla­ nuştır. Farslılar, Arap edebiyatına alılak, hikmet gibi özellikler ve bol sanatlı, süslü, görkeınli bir üslıip ile tesir etınişlerdir. Şiir ve belagatı ilim olarak gören Kudiime b. Ca'fer, felsefe ve mantık ilimlerindeki yönteınleriıi tesiri ile şiir- belagat ve edebi tenkit alanmda şe­ kilci kurallar koymuş, edebi zevki arka plana atınıştır. el-' Askeri gibi edipler, onıııı yöntemini edebi zevki fazla i1unal etıneden takip ettirmişlerdir. Abdülkiihir el-Cürciini, mantık, felsefe yöntem ve kuralları ile edebi zevki ölçülü bir şekilde kullamp, belagat, şiir ve edebi tenkitte güzel bir sentez yapnuştır. Bu açıdan tercüme faaliyetlerİI!İn en veriınli tesiri el-Cürcfuıi'de görülmüştür. Ancak ondan sonraki çalışmalarda edebi zevk i1unal edilmiş, mantık, felsefe ve usill bilgilerinin yoğıııı olduğu şerh ve haşiyeler ortaya çıknuştır. 1 Hilmi Ziya Ülken, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, İstanbul, 1935, 23; Necip Taylan, Anahatlanyla İs/dm Felsefesi, İstanbul, 1985. 2 H. Ziya Ülken, Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, 19. 3 Bekir Karlığa, İslam Düşüncesi'nin Batı Düşüncesine Etkisi, Litera yay., İstanbul, 2004, 175. İnsanlık tarihinin tanık olduğu üçüncü kültür intikali ise, Xl Asırda 46 NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 M. AKİF ERDOGAN. başlayıp XII asnn sonlarına kadar arapça, latince ve ihranice başta olmak üzere Batı dillerine yapılan tercümelerle gerçekleşmiştir. · 4 Kenan Deınirayak, Abbdsi Edebiyatı Tarihi, Şafak yay., Eızurum, 1998, 10. 5 Hilmi Ziya Ülken, İslam Felsefesi, Ülken yay., İstanbul,1990, 15, Cavit Sunar, İslam 'da Felsefe ve Farabi, Ankara Ü, llabiyat Fak., yay., 72; Mehmet Bayraktar, İs/dm Felsefesine Giriş, T.D.V. yay., Ankara, 1997, 30. 6 Hilmi Ziya Ülkeıı, İslam Felsefesi, 15, 72; Mehmet Bayraktar, İslam Felsefesine Giri~ 30. 7 Mustafa Deınirci, "Antik Yunan Kitaplarının Abbasiler Bağdatına Yolculuğu", İslaıniyat, VII, sayı II, Nisan-Haziran 2004, 43. 8 M Şeınsettin Günaltay, Antik Felsefenin İslam Danyasına GinŞı: sad. İrfan Bayın, Kaknüs yay., İstanbul, 2001, 61. 9 Ignace Goldziher, Klasik Arap Literatüril, çev. Azmi Yüksel-Rahmi Er, İınaj yay., 1993, Ankara; M.Şemsettin Günaltay, Antik Felsefenin İslam Danyasına Girişi, 53; Necip Taylan, İslam Felsefesi, 136. 10 Henry Corbin, İslam Felsefesi Tarihi, çev. Hüseyin Hatemi, I, lletişim, 2002, İstanbul, 53. ıı İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, Darti'l-ma'rife, Beyrut, 1997, 12 Kenan Deınirayak, Abbdsi Edebiyatı Tarihi, 5. 13 Alırnet Subhi Furat, Arap Edebiyatı Tarihi, İstanbul Ü. Edebiyat Fakültesi yay., İstanbul, 1996, 207, Mahmut Kaya, "Beytü'l-Hikme mad.," DİA, VI, 88. 14 Alırnet Subhi Furat, Arap Edebiyatı Tarihı: 207. 15 Mahmut Kaya, "Beytü'l-Hikme mad.," DİA, VI, 89. 16 Alırnet Subhi Furat, Arap Edebiyatı Tarihi, 209. 17 Mahmut Kaya, "Beytü'l-Hikme mad.," DİA, VI, 89; Clement Huart, Arab ve İs/dm Edebiyatı, çev. Cemal Sezgin, Ankara, tsz, 273. 18 Mehmet Bayraktar, İslam Felsefesine Giriş, 3641. 19 İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, 301. 2 Carl Brocelman, İslam Uluslan ve Devletler Tarihi, çev. Neşet Çağatay, T.D.K.Y., Ankara, 1992. 21 H.İbriihlm Hasan, İslam Tarihi, çev. Komisyon, III, 173. 22 Hilmi Ziya Ülken, Uyanış Devirlerinde Tercilmenin JW/a, 104. 23 Alımed Emin, en-Nakda '/-edebi, Mektebetü'n-nahza, Kahire, 1965. 24 Fuat Sezgin, İs/dm ve Bilim, İstanbul, 1993, 206. 25 Necip Taylan, İsldm Felsefesi,139. 26 Hasan Zeyyiit, Tdrihu '/-edebi'/- 'ara bi, Matbaa'tü'r-risiile, Kahire, 1939, 21 O. 27 İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, 333; Necip Taylan, Mantık, Marmara ü. llahiyat Fak. Yay., İstanbul, 1996,40. 28 Mehmet Bayraktar, "İslam Düşüncesi:Etkilenmesi ve Etkisi", İslaıniyat, VII, sayı II, Nisan-Haziran 2004, 29. 29 Necati öner, Klasik Mantık, Ankara Ü. lliilıiyat F. Yay., Ankara, 1972, 30 Mehmet Bayraktar, "İslam Düşüncesi:Etkilenmesi ve Etkisi", 29. 31 İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, 307; Necip Taylan, Mantık, 40. 32 Bekir Karlığa, İsldm Dıışancesi 'nin Batı Daşancesine Etkisi, 223. 3 3fusan 'Abbas,Me/dmihun Yundni.Y.Ye, el-Müessesetü'l-Arabiyye, Beyrut, 1977,23. 34 İsmail Tunalı, Aristo'nun Poetika adlı eserin önsüzünde, 1. 35 Aristo, Poetika, çev. İsmail Tunalı, RemziK., İstanbul, 1963. 36 bkz. Aristo, Retork, çev. Mehmet H Doğan, Y.K. yay., İstanbul, 1998. 37 bkz. Aristo, Poetika, 20. 38 'Abdülfettiilı 'Usmiin, en-Nakda '/- 'arabiyyi 'I-kadim, Kiilıire, 1991, 293. ° NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 47 ABBAsiLER DÖNEMİ TERCÜME FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBİYATINA ETKİSİ Necati Üner, Klasik Mantık, 171. Aristo, Poetika, 2. 41 Aristo, Retorik, çev. Mehmet H. Doğan, Y.K yay., İstanbul, 1998,33. 42 Mahmut Kaya, İslam Kaynaklan Işığmda Aristatefes ve Felsefesi, 114-115. 43 Hilmi Ziya Ül.ken,Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, 99. 44 Şevki Dayf, en-Fennü ve mezdhibüfi 'n-nesri '!- 'arabf, Dfuü'l-ı.nafuif, Kab.ire, 1984, 132. 45 Şevki Dayf, en-Fennü ve mezdhibuh, 127-128 46 Ignace Goldziher, KlasikArap Literatürü, 93. 47 Osman Keskiner, Arap Edebiyatında İnşd San 'atının Gelişmesi,Basılmamış Doktora Tezi, Samsun, 1996, ı 86. 48 Necip Taylan, İstarn Felsefesi, 136. 49 Şevki Dayf, en-Nakd, Dfuü'l-ma'ılrit: Kalıire, 46; Osman Keskiner, Arap Edebiyatında İnşd San 'atının Gelişmesi, ı 85. 5 Kenan Deınirayak, Abbdsi Edebiyatı Tarihi, 134. 51 bkz. İbn Kuteybe, Edebü '1-kôtib, neş. Muhammed Şıllir, Dfuü'l-mafuif, Kıiliire,1966, Beyrut, ı 985; el-K.alkankaşandi'nin Subhu'l-a'ş8. adlı ansiklopedik eserinde de katipierin bilınsi gerekli konular geniş olarak ele alımr. 52 el-Cahiz, el-Beydn ve't-tebyfn, A. Muhammed Hiirfu:ı, Mektebetü'l-Hfuıct, Kiihire, 1968, L 139. 53 Hanna el-Faho.ri, el-Cedid ji '!-Edebi '1- 'arabf, Mektebetü'l-Lübnfuıiyye, Beyrut, 1968, V, 418. 54 TaM Huseyn, el-Beyfuıü'l-'arabi, Kudfuıı.e b. Cafer'in Nakdü'n-Nesr Adlı Eserinin Giriş Makalesi, Dfuü'l-kütübi'l- 'ilıniyye, Beyrut, tsz, 8. 55 Aristo, Poetika, 18. 56 YüsufHuseyn Bek:kar, Bindü '1-kdside, 43. 57 İbn Selam el-Cüınahi, Tabakôtü fuhüli 'ş-şu 'ard, nşr. Muhammed Şıllir, Kab.ire, 39 40 ° ı953,4. 58 İbn Kuteybe, eş-Şi'r ve'ş-şu'ard, nşr. Ahmed Muhammed Şıllir, Dfuü'l-mafuit: Kıiliire, ı966, I, 33. el-Cahiz, el-Beydn ve 't-tebyfn, III, 12. 60 el-Cahiz, el-Beydn ve 't-tebyfn, III, 12. 61 TaM Huseyn, "el-Beyfuıü'l-'araöı", I. 62 TaM Huseyn, "el-Beyfuıü'l-'araöı", 2. 63 Ignace Goldziher, Klasik Arap Literatürü, 94. 64 Şevki Dayf, en-Nakd, 57. 65 Malımüd el-Huseyni el-Mürsl, Mejhümü'ş-şi'r ji'n-nakdi'l-'arabf, Dfuü'l-ma'fuit: 1983, 191. 66 el-Mürsi, Mefhumü'ş-Şi'r, 235. 67 Malımüd el-Huseyni el-Mürsi, Meflıümü 'ş-şi 'r, İbralllın Selfune'nin Belagatü Aristo beynel'-Yunan vel- 'Arab adlı eserindennaklen, ı94. 68 bkz. İbnü'l-Mu' tezz, Kitdbü'l-Bedf, neş. Ignatıus Kratchkovsky, Londra, 1935, Bedevi Tabfuıe, Dinisat, Matbaatü'l-fenniyye, Kıiliire, 1965, 288. 69 TaM Huseyn, "el-Beyfuıü'l-'arabt", ı2. 70 Muhammed Mendfır, en-Nakdü '1-menhed, Dfuü'n-nahza, Kiihire, 1976, 60. 71 TaM Huseyn, "el-Beyfuıü'l- 'arabt", 17. 72 İbnü'n-Nediın, el-Fihrist, 163. 73 bkz. Kudfune b. Ca'fer, Nakdü 'ş-şi 'r, Dfuü'l-kütübi'l- 'ilıniyye, Beyrut, tsz., 74 Kudfuıı.e b. Ca'fer, Nakdü'ş-şi'r, 61. 59 48 NÜSH..I\, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 M. AKİF ERDOGAN Bedevi Tabfuıe, Kudame b. Ca Jer ve 'n-nakdü '/-edebi, Mek:tebetü'l-encülfi, K.ahire, 1958, 157. 76 Kudfune b. Ca'fer, Nakdü'ş-şi'r, 64. 77 Kudfune b. Ca'fer, Nakdü 'ş-şi 'r, 78 Tabii Huseyn," e1-Beyfuıü'l- 'arabi", 17. 79 Aristo, Poetika, 2. 80 Şevki Dayf, el-Belaga tarihan ve tatavvuran,K.ahire, 1965, 81. 81 bk:t: Aristo, Poetika. 82 Tabii Huseyn, el-Beyfuıü'l-'arabi, 17. 83 Malunut Kaya, "Aristo ınad.", DİA., III, 375. 84 Bedevi Tabfuıe, Kudame b. CaJerve'n-Nakdü'l-edebi, 125. 85 bkz.Talıa Hüseyn, el-Beyfuıü'l-'arabi. 86 Şevki Dayf, en-Nakd, 70. 87 bkz. Kudfune b. Ca'fer, Nakdü 'n-nesr, Dfu:il'l-kütübi'l-'ilmiyye, İ3eyrut, tsz. Abdülhamid el- 'İbadi bu eseri neşrederek Kudfune'ye izafe etmiştir. 88 Şevki Dayf, en-Nakd, 70. · 89 Kenan Dernirayak, Abbeisi Edebiyatı Tarihi, 117. 90 Mendfir, en-Nakdü '1-menheci, 76. 91 bkz. Ebu Hilal el-'Askeri, Kitabü'l-Bedi, neş. A. Muhammed el-Bicavi, Ebu'l-Fazl İbriihiın, K.ahire, 1971. 92 'Abdül 'aziz 'Atik, Fi Tarihi '1-belağati '1-arabiyye,Dfu:il'n-nahza, Beyrut, tsz., 192. 93 'Abdulmuttalib Mııstala, İtticdhatil 'n-nakd, Dfu:il'l-endelüs, 17. 94 bkz. İbn Reşik, el- 'Um de fi mehdsini 'ş-şi 'r ve adabihi ve nakdihi, neş. Muhyiddin 'Abdülhamid, Dfu:il'l-cil, Beyrut, 1982. 95 'Abdillmun'im Haflici, Nakdü'ş-şi'r'in naşiri, 45-58. 96 Tabii Huseyn, "el-Beyfuıü'l-'arabi", 24. 97 el-Cürcfuıi'nin "nazın" teorisi, "Yapısalcılık akınunın ortaya çıkmasında" etkili 75 olmuştur. Tabii Huseyn, "el-Beyfuıü'l-'arabi", 29. Tabii Huseyn," el-Beyfuıü'l-'arabi", 29. · 100 Muhammed 'Azzfun, Mustalahdtiln nakdiyye, Diıneşk, 1995, 236. 101 Şevki Dayf, el-Belaga, 160. 102 'Abdıılkiihir el-Curcfuıi, De/d 'ilü 'l-i 'cdz, nşr. Reşid Rıza, Diiru'l-ına'rife, Beyrut, 1978, 44-50. 103 Şevki Dayf, en-Nakd, 128. 104 Aluned Matlüb, el-Beldga 'inde 's-Sekkdkı~ Mek:tebetü'n-nebza, Bağdat, 1964, 399. 105 'Abdulkiidir Huseyn, el-Muhtasar fi tdrihi'l-beldga, Darü'ş-şurük, Kahire, 1982, 98 99 13. NÜSHA, YIL: V, SAYI: 16, KIŞ 2005 49