T. B. M. M, B : 71 de, bu sorumlu - sorumsuz yetkililerde, insan sevgi ve saygısı aramaktan vazgeçtik. Çalışkan, namuslu insanları tehlikeli bir bomba gibi gördüklerini, öyle değerlendirdiklerini de esefle görüyoruz. Ama, da­ hası var sayın üyeler; bu çevreler, demokrasi, hak, hukuk ve özgürlük gibi en kutsal değerlerden duy­ dukları korkuyu ve nefreti her fırsatta, pervasızca, suratımıza şamar atar gibi şaklatırken, bizler ne ya­ pıyoruz? Sayın üyeler, bizler, bu yüce çatı altında dekoratif milletvekilcilik oynamak için bulunmuyoruz. Bizleri böyle görmek ve böyle göstermek isteyenler olduğu­ nu unutmayalım ve yüce misyonumuzun gereğini ye­ rine getirelim. Bence, bizim başlıca misyonumuz, ge­ nelde insan hak ve özgürlüklerinin, bu arada demok­ ratik sendikal hak ve özgürlüklerin gemlendiği bir or­ tamda, demokratik hak ve özgürlük kanallarını aç­ mak, çağdaş hukuk devletini oluşturmak, insanları­ mız^, insanca yaşanabilecek bir ortam yaratmaktır. Bunun bilincinde olmayan tek bir milletvekili düşü­ nemiyorum. Gelecek kuşaklarca övülmemiz, ya da lanetlenmemiz, bu misyonu gerçekleştirmemize bağ­ lıdır. Sayın milletvekilleri, partili partisiz sayın kader arkadaşlarım; gelin, insanlık adına, demokrasi adı­ na, nukuk devleti adına, haklı olarak övündüğümüz, temsil etme onuruna sahip olduğumuz Türk halkı adına, insanlıktan ve çağdaşlıktan nasibini alamamış, antidemokratik yasaların arkasına yarasa gibi sığı­ nan, hain ve zalim emeller peşindeki unsurlara hep birlikte karşı çıkalım. Onlarla, yılmadan, her zaman ve her yerde mücadele edelim; peşlerini bırakmaya­ cağımızı, marifetlerini yanlarma kâr bırakmayacağı­ mızı gösterelim. Unutmayalım ki, bunların davranış­ ları, bizleri, her birimizi ve bu arada hükümeti de büyük zan altında bırakıyor; içte ve dışta, bizi acıklı ve gülünç duruma sokuyor. O halde, soralım hükümete : «Bunlar kimlerdir, bunlara karşı ne gibi işlemler yaptınız ve yapıyorsu­ nuz?» Ve soralım kendimize : «Bizim tepkimiz ne oldu bunlara karşı? Bizim hiç tepkimiz olmayacak mı?» Eğer yanıtımız «Hayır» ise, eğer milletvekilleri olarak bizler bunlara karşı tepkisiz ve çaresiz isek, bence, tek yapacağımız şey, mazbatalarımızı yırtmak­ tır. En onurlu davranış ve tepki budur bence. Bu duygu ve düşüncelerle, en derin saygılar suna­ rım. (SHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın özcan. 3 . 3 , 1987 0:1 B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME VE MEC­ LİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMA­ SI ÖNERGELERİ 1. — İçel Milletvekili Edip Özgenç ve 20 arka­ daşının, işçi haklarına getirilen kısıtlamaların neden olduğu sorunlar ve bu hususta alınacak tedbirler ko­ nusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 100 ve 101 inci maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/18) BAŞKAN — Gündeme geçiyoruz efendim. Bir genel görüşme önergesi vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Türkiye, son 6 yılda, başta işçiler olmak üzere, tüm çalışanliarm, dar ve sabit gelirlilerin ağır geçim şartları altında ezildiği bir dönem içerisindedir. Bu dönem içerisinde nilmet ve külfet dağılımında dengenin sürekli olarak çalışanlar aleyhine bozuldu­ ğu, geleceğe güvenle bakabilmenin her geçen gün imkansız hale geldiği izlenmektedir. Ekonomik kalkınmanın ağır yükünü omuzlarında taşıyan insanların "horlandığı, temsilcilerinin ve örgüt­ lerinin haklı Eteklerinin dinlenmek istenmediği, te­ mel hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığı bir dönem içerisinde, bir yanda, her geçen gün fakirleşenler, öte yanda imkânlarına her geçen gün yenistini ka­ tanlar .arasında sınıf ve sefalet ortamı doğurmakta­ dır. İşçilerimiz, bugün ferdî ve toplu iş hukuku ala­ nında sosyal güvenlikte çıkmazlarla karşı karşıya­ dır. Ekonomik kararlarda tercihler sürekli olarak, başta işçiler olmak üzere, tüm çalışanlar, dar ve sa­ bit gelirliler aleyhine yapılmaktadır. Sosyal düşün­ celerden giderek uzaklaşan yaklaşımlarla, devlet iktisaden güçsüz durumda olanı koruma işlevini yapa­ maz durumuna getirilmiştir. İşsizlikle mücadelede ciddi ve kabul edilebilir hiçbir somut önlem alına­ mamaktadır. Çalışanın işinde ve emeklilik dönemin­ de ğüvencesii kalmamıştır. Gelir dağılımındaki uçu­ rum giderek büyümekte, korkutucu boyutlara ulaş­ maktadır. İktisaden güçsüz durumda bulunan çoğun­ luk, tek kelime ile geçinemez durumdadır. Bu tablo, yersiz ve çoğu kez sorumsuz davranış ve beyanlarla giderek kararmıştır. Giderek kararan bu tablonun çoğulcu ve özgürlükçü demokratik rejimi olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. Demokratik işçi hakları, gerçek demokrasinin te­ mel unsurları arasındadır. Bu haklara bu Anayasayla, yeni yasalarla- ve uygulamalarla getirilen kısıntılar göz203 —