M. Meclisi B : 51 memleketler arasında sayılması boşuna değildir. Bunun sosyal ve ekonomik sebeplerini araştır­ mak zamanı gelmiştir. 150 seneden beri özel sektör serbesttir, ama, Türkiye'yi geri kalmış­ lıktan kurtaramamıştır. İşçi, Altındağ'da, Tür­ kiye'nin her tarafında en ilkel şartlar altında yaşamaktan kurtulamamıştır. Yalnız bu ilkel şartların yanında çocuğuna pabuç alamıyan, evine ekmek alamıyan işçinin yanında, havyar yiyen, apartman yaptıran, en lüks hayat yaşıyan işverenler, zenginler türemiştir. Buna rağ­ men bu işverenler Türkiye'yi muasır milletler seviyesine ulaştı ramamışlardır. Demek ki, bun­ lara mütemadiyen kazanç sağlamak, mütema­ diyen bunların Türk halkını, Türk işçisini soy­ masına göz yummak dahi bunların yaratıcı gü­ cünün ortaya çıkmasına imkân vermemektedir. Ne yapmak lâzım? Anayasanın dediği yoldan yürümek lâzım; işçiyi, çalışanları korumak lâ­ zım. Arkadaşlar, açıkça söylemem lâzım, bugün artık ekonomik kurallar bellidir ve bu ekono­ mik kuralları, sosyalojik şartları, ekonomik şartları değiştirmenin imkânı yoktur. Bugün dünyanın her tarafında olduğu gibi, Türkiye'de sınıflar vardır, çalışan sınıf vardır, çalıştıran sınıf vardır ve Anayasamız 4 ncü maddesinde, 12 nci maddesinde sınıf ayırımını kabul etme­ miştir. 42 nci maddesinde özellikle, çalışanların korunmasını emretmiştir. Binaenaleyh çalışan­ ları, çalıştıranlardan daha fazla korumak lâ­ zımdır. Muhterem arkadaşlar, Türkiye'de senelerden beri dile getirilen ve senelerden beri bir türlü semeresi görülmiyen bir arzu vardır. Bizim özel sektörümüzü rahat bırakmak , tedirgin etme­ mek. Arkadaşlar, Avrupa'da özel sektör medeni memleketlerde özel sektör, bilhassa sanayi kesi­ mi, birtakım kurallara tabi tutularak kendi ka­ rarlılığı ve istikrarlılığı içinde gelişme yolu bu­ labilmiştir. Gerçi bunun başka etkenleri de vardır, ama oradaki özel sektör, sanayi kesimi birtakım belli kurallara tabidir ve birtakım ölçüler içinde ilerler. Ama bizim özel sektörümüz, bizim sanayi kesimi hiçbir kayıtlamaya, hiçbir kısıtlamaya razı olmamaktadır. Arkadaşlar şu kanunla ge­ tirilen sözde cezalar, sözde kısıtlamalar işvere­ nin, çalıştıranların her zaman göze alabileceği 10 . 2 . 1967 O : 1 cezalardır. Çünkü, bunları yapmamakla Bağlı­ yacağı kazanç, daha büyüktür, ama karşılığında konulan ceza gayet gülünçtür. Yine bu kanun­ da maalesef hiçbir ilerilik yoktur, toplulukla işten çıkarma imkânı vardır yine. Bu kanun ka­ bul edilse yine topluca işten çıkarma mümkün olacaktır. Bu kanun kabul edilse de on senelik, yirmi senelik işçi işverene yan baktı, ailesine kötü söyledi, ahlâkan düşüktür, diye işten, çıka­ rılabilecektir arkadaşlar. iktisaden güçlü olan­ la iktisaden zayıf olana aynı haklar aynı ölçü­ de verildiği zaman, bu haklar yalnız iktisaden güçlü olanlar tarafından kullanılır ve nitekim bu, şimdiye kadar böyle olagelmiştir. Bir taraf­ ta yoksulluk bir tarafta safahat alabildiğine iler­ lemiştir. Ama işçi bir türlü bugününden ve ya­ rınından emin olur hale gelmemiştir. İşçinin bir türlü, hayatı istikrara ve azıcık olsun refa­ ha, normal bir insan gibi yaşar bir standarda ulaşamamıştır. Binaenaleyh, her iki tarafa aynı hakları vermek, bir tarafı, bir tarafın menfaat­ lerini ezmek, bir tarafı, bir tarafın sırtından zengin etmek, servet sahibi yapmak, kalkındır­ mak mânasına gelir. Bu bakımdan eşit ve para­ lel hükümler ileri sürdük, hakkaniyete ve ada,lete dikkat ettik, demekle kanunun müdafaası mümkün değildir ve bu kanunun bu şekliyle işçi sınıfına bir fayda sağlıyacağmı biz ümidetmemekteyiz. Bu kanun da bundan önceki ka­ nunlar gibi, geri bir zihniyet taşımaktadır, özel sektörü alabildiğine rahat bırakan bir kanun­ dur; işçi sınıfına hiçbir şey sağlamıyacaktır. Kanunun maddeleri görüşüldüğü zaman, tadil tekliflerimizle bütün gerekçelerini arz edeceğiz ve bu kanunun bu şartlar içerisinde çıkmama­ sını asğlıyacağız. Muhterem arkadaşlar A. P. den bir arkada­ şımız konuşurken çok enteresan sözler söyledi. Sayın arkadaşımız buyurdular ki, «Bu İş Ka­ nununun getirdiği hükümler, Anayasanın işçi­ lere sağladığı hakların gerisindedir. Ama, bir an evvel Türkiş olarak bu kanunun çıkmasını isteriz» dediler. Biz hayret ettik, hem Anaya­ sanın işçiye sağladığı hakların gerisinde, hem do Türkiş olarak ve kendileri bir sendikacı ola­ rak bu kanunun bir an evvel çıkmasını istedi­ ler. Biz bunu anlıyamadık. Yani, Türkiş olarak ve bir sendikacı olarak işçi sınıfına Anayasanın verdiği hakların gerisinde hak sağlıyan bir ka­ nunun çıkmasını istemek," işçi sınıfına ne fayda __ 499 —