HABER BÜLTENİ 18 Temmuz 2008 Haber Özetleri Irak Türkiye, önceki gün Irak'ta meydana gelen ve çok sayıda Türkmen’in hayatına mal olan terör saldırısını şiddetle kınadı. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Irak'ın, Türkmenlerin yaşadığı Telafer şehrinde önceki gün düzenlenen alçakça bir bombalı terör saldırısı sonucu 25 Irak vatandaşının hayatını kaybettiği ve çok sayıda kişinin de yaralandığının büyük bir üzüntüyle öğrenildiği" ifade edildi. Açıklamada, "Türkiye, Irak'ta güvenliğin tesis edilmesi amacıyla Musul ve çevresinde operasyonların devam ettiği, öte yandan güvenlik alanında son dönemde sağlanan nisbî kazanımların yasama alanında atılacak adımlarla desteklenebilmesi amacıyla Irak Ulusal Meclisinde çalışmaların hız kazandığı bir dönemde gerçekleştirilen bu menfur terör saldırısını şiddetle kınamaktadır. Saldırıda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar diliyoruz", denildi. Dost ve komşu Irak'ın istikrar yolunda ilerlemeye yöneldiği bir dönemde meydana gelen bu tür terör saldırılarının, Irak'ın birlik ve bütünlüğünü zedeleme amacını taşıdığı kadar, bu amaca ulaşamayacağının da aşikâr olduğu belirtildi. Bu arada Irak'ın Telafer kentinde meydana gelen intihar saldırısında yaralanan yaklaşık 100 kişiden 20’si, Genelkurmay Başkanlığından temin edilen 2 ambulans uçakla tedavi edilmek üzere Ankara'ya getirildi. Telafer kentinde geçtiğimiz gün meydana gelen intihar saldırısında yaralanan Irak vatandaşlarının tedavilerini Türkiye'de gerçekleştirmek maksadıyla Başbakan Erdoğan'ın talimatı üzerine Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünce Genelkurmay Başkanlığından temin edilen ve Irak'a gönderilen 2 ambulans uçak, yaralıları alarak gece saat 02.00 sıralarında Etimesgut Askeri Havaalanı'na indi. Sayılarının 20 olduğu öğrenilen yaralılar, buradan ambulanslarla Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesine götürülerek tedavi altına alındı. (AA) Irak Uzlaşma Cephesi sözcüsü Selim El-Cuburi yaptığı açıklamada, Irak Uzlaşma Cephesinin Kerkük’teki yerel seçimlerin ertelenmesinde yana olduğunu belirtti. Kerkük’ün durumuna ilişkin açıklama yapan El-Cuburi, “Kerkük ulusal bir meseledir ve herhangi bir tarafın diğer tarafın kolunu bükmeye hakkı yoktur”, diye konuştu. El-Cuburi yaptığı açıklamanın devamında, il meclisleri yasasının Parlamentoda oylamaya girmeden tüm siyasi tarafların bu yasa üzerinde uzlaşması yönünde çağrıda bulunarak, 1 seçimlerin Irak’ın genelinde ertelenmesi yerine Kerkük’te ertelenmesinden yana olduklarını dile getirdi. (www.iraqalaan.com) Irak Parlamentosu üyesi Usame El-Nuceyfi, Musul’da güvenliğin ve istikrarın sağlanması için Kürt peşmergelerin bir an önce kentten çıkmaları gerektiğini söyledi. Türkmen kenti Telafer’de yaşanan patlamayla ilgili açıklama yapan ElNuceyfi, bu gibi patlamaların arkasında siyasi unsurlar bulunduğunu açıkladı. (www.iraqshabab.net) Irak Parlamentosu ve Kürt Listesi üyesi Mahmut Osman yaptığı açıklamada, Irak ile ABD arasındaki uzun vadeli güvenlik anlaşmasının imzalanmayacağını belirtti. Osman, uzun vadeli anlaşmayla ilgili Şii dini mercilerin itirazları nedeniyle imzalanmayacağını, Irak ile ABD’li yetkililer arasında geçen müzakerelerde olumlu bir sonuca varılmadığını ifade etti. (www.baghdadtimes.net) Irak Parlamentosu ve Kürt Listesi üyesi Buhari Abdullah yaptığı açıklamada, Kürt Listesinin Irak Parlamentosundaki diğer siyasi gruplara yönelik siyasetini değiştirmesi gerektiğini söyledi. Abdullah, il meclisleri seçim yasasının tartışılması sırasında Irak Parlamentosunu boykot eden Kürt Listesinin ne Dava Partisi ne de Irak İslam Yüksek Konseyi tarafından destek alamadığını, bu nedenle Kürt Listesinin ittifakı bulunan bu gruplara yönelik siyasetini mutlaka değiştirmesi gerektiğini vurguladı. (www.aswataliraq.info) Lübnan Parlamentosunun çoğunluk lideri Said Hariri'nin Irak'ın başkenti Bağdat'ı ziyaret ettiği bildirildi. Irak Başbakanı Nuri El-Maliki'nin basın bürosundan yapılan açıklamada, Başbakan ve Hariri'nin görüşmelerinde Lübnan'daki yeni hükümetle Şii grup Hizbullah'ı ele aldıkları belirtilerek, Maliki'nin yeni hükümete desteğini açıkladığı kaydedildi. Açıklamada, konuk Hariri'nin de Irak'taki güvenlik durumunun iyileşmesinden duyduğu memnuniyeti ilettiği ifade edildi. Uzmanlar, Sünni Hariri'nin Bağdat'ı ziyaret etmesinin, bölge ülkeleriyle yakın ilişkiler kurmak isteyen Irak için diplomatik bir başarı olduğunu belirtiyor. (AA)(AP) Kuveyt'in 18 yıl aradan sonra Irak'a büyükelçi atadığı bildirildi. Kuveyt resmi haber ajansı, idam edilen eski Irak lideri Saddam Hüseyin'in 1990'da Kuveyt'i işgalinden sonra çıkan Körfez Savaşı'ndan bu yana ilk kez Bağdat büyükelçiliğine atanan kişinin eski Genelkurmay Başkanı Ali El-Mumen olduğunu duyurdu. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinden sonra ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri Körfez Savaşı'nı başlatmıştı. Kuveyt ile Irak, 2003 yılında Irak'ın ABD tarafından işgalinin ardından yakın ilişkiler kurmaya başladı. (AA)(AP) Ortadoğu İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın davetlisi olarak çalışma ziyareti için Ankara'ya geldi. Mutteki, Esenboğa'da yaptığı kısa açıklamada, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın daveti üzerine Ankara'ya geldiğini belirterek, ziyaretiyle iki ülke arasındaki ilişkileri daha da geliştirmenin hedeflendiği söyledi. Türkiye ve İran'ın bölgede 2 önemli ülke olduğunu vurgulayan Mutteki, 2 ülkenin bölgesel meseleleri birlikte ele 2 aldıklarını ve işbirliği için görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti. Türkiye ve İran'ın Irak'ın 2 önemli komşusu olduğunu da belirten Mutteki, iki ülkenin Irak'ta barış ve istikrar için aynı hedefi paylaştığını kaydetti. Mutteki, ziyareti sırasında Ankara'da üst düzey yetkilileri İran'ın son nükleer faaliyetleri hakkında bilgilendireceğini söyledi. ABD Başkanı George W. Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley'nin Ankara ziyaretinin hatırlatılması üzerine Mutteki, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu ve ülkelerin pek çok farklı konuğu ağırlayabileceğini belirtti. İran Dışişleri Bakanı Mutteki, bu akşam Babacan ile çalışma yemeğinde bir araya gelecek. Mutteki'nin ziyareti çerçevesinde iki ülke dışişleri bakanları başkanlığında düzenlenecek heyetler arası görüşmelerde, ikili ve iki ülkeyi ilgilendiren diğer güncel konular ele alınacak. Konuk bakan, yarın Babacan'la görüşmesinin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilecek. (AA) İran'ın nükleer programının ele alınacağı üçlü zirve için hazırlıklarda son aşamaya gelindi. ABD'nin de ilk kez katılacağı İran-AB müzakereleri, İsviçre'nin Cenevre kentinde yarın başlıyor. AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili başkanlığında yapılacak müzakerede ABD'yi üst düzey diplomat William Burns temsil edecek. Celili başkanlığındaki İran heyetinin, 5 artı 1 ülkelerinin temsilcileri ile de bir araya gelmesi bekleniyor. Müzakerelerde, İran ve AB'nin öneri paketlerindeki ortak noktalar ile sonraki müzakerelerin çerçevesinin belirlenmesinin öncelikli olarak ele alınacağı belirtildi. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili görüşmelere ABD'nin temsilci göndermesinin, uluslararası camianın İran'ın nükleer tehdidini bertaraf etme çabasında birlik içinde olduğunu gösterdiğini söyledi. Rice, gazetecilere yaptığı açıklamada, "ABD kesinlikle bu diplomasinin arkasındadır, müttefiklerle birlik içindedir ve ümit ederim ki İranlılar bu mesajı alacaktır", dedi. Condoleezza Rice, uluslararası toplumun ve BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesiyle Almanya'nın oluşturduğu 5 artı 1 grubunun, İran meselesiyle ilgili olarak tamamıyla birlik içinde olduğunun İran'a çok açık bir şekilde gösterileceğini vurguladı. (AA)(AP) İran, kendisine yönelik son dönemdeki askeri tehditlerin ciddi olduğunu bildirdi. İran Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Cafer Esedi, "Batının özellikle ABD'nin son askeri tehditlerinin tamamen ciddi ve son 30 yıldaki tehditlerden farklı olduğunu" söyledi. Esedi, "Onlar, geçmişte gizli ve başkalarının eliyle aleyhimize faaliyette bulunuyordu. Ama şimdi bizzat kendileri sahneye çıkmış ve doğrudan tehdide kalkışıyorlar", ifadesini kullandı. 8 yıllık savunma savaşı tecrübesi, inanç, irade ve güçle düşmanların tehditleri karşısında durduklarını belirten Esedi, "Düşmanlar bilmeli ki, İran halkı hiçbir hakaret ve ihaneti kabul etmeyecek", dedi. İranlı komutan, en küçük bir saldırının "anında ve şiddetlice" cevaplandırılacağını ABD ve Batılı ülkelerin bilmesi gerektiğini söyledi. Esedi, İran silahlı kuvvetlerinin savunma kabiliyetinin en üst düzeyinde olduğunu sözlerine ekledi. (AA) Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Bünyamin Ben Eliezer'i kabul etti. Dışişleri Bakanlığındaki görüşmeden 3 görüntü alınmasına izin verilirken, açıklama yapılmadı. Öte yandan Ali Babacan, Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı M. K. Narayanan ile bir araya geldi. Dışişleri Bakanlığındaki görüşmeden görüntü alınmasına izin verildi, açıklama yapılmadı. Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Narayanan, Ankara'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da kabul edildi. (AA) Filistinli müzakereci Saib Erekat, Filistin, İsrail ve Amerikalı yetkililerin bir araya geleceği üçlü görüşmenin bu ay içinde Washington'da yapılacağını söyledi. Erekat, Associated Press'e yaptığı açıklamada, görüşmenin 30 Temmuz'da, Filistinli başmüzakereci Ahmed Kurey, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın katılımıyla yapılacağını belirtti. Erakat, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Başbakanı Ehud Olmert arasında da gelecek hafta bir görüşme olacağını kaydetti. İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Arye Mekel ise üçlü görüşme planına dair bir bilgisi olmadığını söyledi. (AA)(AP) İsrail ordusunun Batı Şeria'daki Nablus bölgesinde 2 Filistinliyi yaraladığı bildirildi. Filistinli güvenlik kaynakları, İsrail askerlerinin Nablus'taki Balata mülteci kampında kendilerine taş atan gruba ateş açarak iki Filistinliyi yaraladığını belirtti. İsrail askerlerinin aynı yerde iki Filistinliyi de gözaltına aldığını belirten aynı kaynaklar, askerlerin ayrıca Askar mülteci kampında 8 Filistinliyi gözaltına aldığını kaydetti. Gözaltına alınan Filistinlilerinin çoğunun Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın partisi El Fetih'ten oldukları belirtiliyor. İsrail ordusu ise Nablus'ta ordunun "rutin faaliyetlerini" sürdürdüğü açıklamasında bulundu. (AA)(AFP) Kafkasya ve Orta Asya Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından bu yana durulmayan Güney Kafkasya'da, Gürcistan ile Abhazya arasındaki soruna çözüm arayışına giren Almanya, üç aşamalı önerisini taraflara sundu. Tiflis'te temaslarda bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Gürcistan Dışişleri Bakanı ile görüştükten sonra düzenlenen basın toplantısında, planın temelinde, taraflar arasında doğrudan diyalog kurulmasının olduğunu söyledi. Planla bir çıkış yolu bulunmasının amaçlandığını kaydeden Steinmeier, AB'nin plana güçlü bir destek vereceğini kaydetti. Gürcistan ile Abhazya'nın öneriye cevapları ise, Batılı ülkelerin desteğini aldığını söyleyen Steinmeier'ın beklentilerini karşılamadı. Gürcülere karşı mücadelesinde Rusya'nın desteğini arkasında hisseden Abhazya'nın lideri Sergey Bagapş, plandaki bazı ana noktalar konusunda soru işaretleri bulunduğunu söyledi. Gürcistan Dışişleri Bakanı Ekaterina Tkeşelaşvili de, öneriye kuşkulu yaklaştığını gösteren açıklamasında, Almanya'nın teklifindeki bazı maddelerin kendilerini mutsuz ettiği mesajını verdi. Tkeşelaşvili, "Olumlu noktalar var. Ancak müzakere edilmesi gereken çok önemli bölümler de bulunuyor", diye konuştu. (AA) Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batılı ülkelerin, Gürcü mültecilerin dönüşü konusunda ısrar ederek, Moskova'nın Gürcistan ile ayrılıkçı Abhazya arasında şiddete son verilmesi öngören pakt oluşturulması planlarını engellediğini savundu. Lavrov, Rus haber ajansı RİA Novosti'ye yaptığı açıklamada, "Sunulan barış anlaşması, bu belgeyi bu aşamada gerçekçi 4 olmayan şekilde mültecilerin dönüşüyle ilişkilendiren Batılı partnerlerimiz tarafından kategorik şekilde bloke edilmiştir", dedi. Gürcü mültecilerin Abhazya'ya geri dönüşüyle ilgili anlaşmayı şu anda imzalamanın mümkün olmadığını belirten Lavrov, "Öncelikle buradaki durum geliştirilmeli ve güven yeniden tesis edilmeli. Ancak ondan sonra bu konuyla ilgili değerlendirmeler yapılabilir", diye konuştu. (AA) Kırgızistan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Rusya’nın başkenti Moskova’daki görüşmelerin verimli ve başarılı geçtiğini söyledi. Devlet Başkanlığından yapılan açıklamada, Moskova’ya bir günlük çalışma ziyaretinde bulunan Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev, Bişkek’e dönerken uçakta basın mensuplarının çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı. Bakiyev, Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Başbakan Vladimir Putin ile bir araya geldiğini belirterek, “Ziyaretinin verimli ve başarılı geçtiğini" kaydetti. İki ülke arasındaki ilişkilerin değerlendirildiği görüşmede Bakiyev, Kırgızistan’ın Rusya’ya mevcut borcunun silinmesi için görüşmelerin başlaması konusunda anlaşmaya varıldığını ve Kırgızistan’da geçen yıl inşaatı başlayan “Kambarata-1" ve “Kambarata-2" hidroelektrik santrallerinin inşaatına yatırım desteği aldığını ifade etti. Söz konusu konularda tam destek aldığını vurgulayan Bakiyev, “AERO-FLOT" Rusya Havayolu şirketi ile Kırgızistan’ın ulusal havayolu şirketi arasında ortak bir şirket kurulmasını, ayrıca ülkede petrol, doğal gaz, sondaj ve arama çalışmalarına yatırım yapmaları önerisinde bulunduğunu söyledi. Bakiyev, Rusya’dan Kırgızistan’a yapılacak yatırımın ülke ekonomisine büyük yarar sağlayacağını ümit ettiğini dile getirdi. (AA) Avrupa Birliği İngiltere'nin AB'nin yeni anayasası sayılan Lizbon Anlaşmasını resmen kabul ettiği bildirildi. İngiliz hükümetinden yapılan açıklamada, geçen ay parlamentoda kabul edilen ve Kraliçe II. Elizabeth'in onayına sunulan anlaşmayla ilgili son formalitelerin tamamlandığı belirtildi. İngiltere'nin Lizbon Anlaşmasını resmen kabul etmesi, anlaşmanın referanduma götürülmesi için açılan bir dava nedeniyle ertelenmişti. Dava geçen ay reddedilmişti. İngiltere, Lizbon Anlaşmasını kabul eden 23. AB üyesi ülke oldu. (AA)(AP) Diğer Haberler Afganistan'da düzenlenen saldırılarda 7 kişi öldü. Afganistan'ın doğusundaki Paktia vilayetinin Vaz bölgesi valisi Abdülveli Zadran, bazı militanların bölgede NATO askerlerine lojistik destek veren bir konvoya saldırdığını, güvenlik güçleriyle militanlar arasında çatışma çıktığını belirtti. Zadran, çatışma sırasında atılan roketin bir medreseye isabet etmesi sonucu 2 çocuğun öldüğünü, 4'ünün yaralandığını söyledi. Bu arada polis, Gazne vilayetinde militanların bir polis konvoyuna saldırdığını, çıkan çatışmada 2'si çocuk 3 sivilin yaşamını yitirdiğini, 2 militanın öldüğünü bildirdi. Gazne valisi İsmail Cihangir ise Gazne vilayetinin Karabağ bölgesinde 3 kişinin cesedinin bulunduğunu, cesetlerin polislere ait olduğunun sanıldığını ifade etti. (AA)(AFP) 5 Kosova hükümeti, nüfus sayımının gelecek yıl yapılmasını kararlaştırdı. Hükümet, gelecek yıl 31 Martta başlaması öngörülen nüfus sayımının iki hafta sürmesinin planlandığını belirtti. Maliyeti 7.5 milyon avro olarak tahmin edilen nüfus sayımıyla ilgili olarak Kamu Hizmetleri Bakanı Arsim Bayrami, İstatistik Kurumu ve Merkez Sayım Komisyonu'nun sayımla ilgili son çalışmaları yaptıklarını açıkladı. Bayrami, sayım finansmanının bir bölümünün bütçeden, kalan bölümünün ise uluslararası bağışçılardan sağlanacağını bildirdi. Kosova'da kapsamlı son nüfus sayımı 1981 yılında yapılmıştı. (AA) Pakistan'da halkın yüzde 83'nün Devlet Başkanı Pervez Müşerref'in görevden ayrılmasını istediği ortaya çıktı. ABD'deki Uluslararası Cumhuriyet Enstitüsü tarafından yapılan kamuoyu yoklamasına göre, yoklamaya katılanların yalnızca yüzde 3'ü Müşerref'in Pakistan'ın sorunlarını çözecek en iyi lider olduğunu düşünüyor. Araştırmada, Müşerref'in 1999'da devirdiği eski Başbakan Navaz Şerif'in, "meseleler karşısındaki taviz vermez tavrından dolayı" şu anda en popüler lider olduğu belirlendi. Şerif'in popülaritesi, 2006'daki yüzde 36'dan yüzde 82'ye yükseldi. Gelecek seçimlerde hangi partiye oy verecekleri sorusuna ise yoklamaya katılanların yüzde 36'sı, Şerif'in partisi "Pakistan Müslüman Birliği-N" cevabını verdi. Buna mukabil yoklamada, suikasta kurban giden eski Başbakan Benazir Butto'nun Pakistan Halk Partisinin, gerek Müşerref'in durumu, gerekse Müşerref tarafından görevden alınan hakimlerin göreve dönmesi konusundaki ikircikli tavrından dolayı gözden düştüğü görüldü. (AA)(REUTERS) Dünya Basını Economist dergisi, Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne karşı açılan kapatma davasıyla ilgili gelişmeleri "Bayraklar, peçeler ve şeriat" başlıklı bir yazıda yorumlamış. Dergi, davanın ardında var oluşsal önemde gördüğü "Türkiye ne ölçüde İslamcılaştı?" sorusunun yattığını belirtiyor ve makalede bu sorunun yanıtı aranıyor. Makalede kapatma davasının açılmasından bu yana Türkiye'de bir kargaşa yaşandığı belirtiliyor. Gözlemcilerin de AKP'nin kapatılacağına inandığı kaydediliyor. Ancak Economist, Savcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın iddianamesinde somut kanıtları olmadığını öne sürüyor. İddianamenin çoğunun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kurmaylarının yaptıklarına değil, söylediklerine dayandığı belirtiliyor. AKP'nin İslami değerleri savunduğunu belirten dergi, buna karşın hiç Kuran'dan esinlenen yasalar geçirmeye çalışmadıklarını vurguluyor ve şöyle devam ediyor; "Ama bunların hiçbiri AKP'ye karşı 'yargı darbesi'ndeki itici güç olduğuna inanılan, Türkiye'nin müdahaleci generallerini etkilememiş gibi gözüküyor. Generaller ve müttefikleri Atatürk'ün laik cumhuriyetinin geleceğinin tehlikede olduğuna inanıyor." "Benzer tartışmalar 1996'da İslamcı Refah Partisi iktidara geldiğinde de duyulmuştu. Bir yıl sonra, şu anda AKP'ye yöneltilen suçlamalar nedeniyle kansız, 'kadife bir darbeyle' iktidardan uzaklaştırıldılar. Ama her müdahaleden sonra İslamcılar daha güçlü geri döndü". Atatürk devrimlerinden, mahalle baskısı tartışmalarına ve Aleviler'in şikayetlerine dek birçok konuya değinen yazının sonunda, adı açıklanmayan üst düzey bir AKP yetkilisinin "Erdoğan laiklere elini uzatmak için çaba harcamış olsaydı, bugünkü noktada olmayabilirdik", sözlerine yer veriliyor. Economist Erdoğan'ın bu anlamda bir kaç şansı da kaçırdığını belirtiyor ve devam ediyor; "Bu şansların ilki, AKP 6 geçen sonbaharda 1980'de generallerin yazdığı anayasanın yerini alacak metni yazarken geldi. Erdoğan laik muhaliflerine danışma zahmetine girmedi. Üniversitelerde türbana izin veren yasa değişikliğini geçirirken de onları yok saydı. Erdoğan'ı eleştirenler büyük seçim zaferinin başını döndürdüğünü söylüyor. ' Bir AKP milletvekili 'Erdoğan hiçbir öğüt ve eleştiriyi kabul etmiyor. Bir tirana dönüştü" diye fısıldıyor. Dönüşmüş olabilir. Ama bu partisinin kapatılmayı, kendisinin de siyasetten yasaklanmayı hak ettiği anlamına da gelmiyor." Times gazetesi de, Times 2 ekinde Türkiye'deki türban tartışmalarını kapak konusu yapmış. Türkiye'deki laikleri temsil edenlerden, türban takanlara pek çok kesimin görüşlerinin yansıtıldığı yazıda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül'le yapılmış bir röportaj da var. Gül, röportajı yapan Janice Turner'a "Ben sizi sarı saçlarınız var diye yargılamıyorum. Ben başımı örtüyorum, beynimi değil", diyor. Gül, "Türbanın, kadınları takmaya zorlayabileceğiniz bir şey olduğuna inanmıyorum. İran'da öyle yaptılar. Ama Türkiye farklı bir toplum. Bazı ailelerde türban takanlar da, takmayanlar da var. Biz bu farklı tercihlere alışkınız", şeklinde konuşuyor. Makaleyi kaleme alan Turner, İslam'ın, türban takan kadınların şahsında, zorla değil, ama artan sayılarıyla siyasi iklimi değiştirdiği tespitinde bulunuyor. 30 yıl önce İstanbul'da sadece hizmetçi kadınların ve kenti ziyaret eden köylülerin türban taktığını ifade eden yazar şöyle devam ediyor; "Ama son yıllarda hırslı ve dindar bir orta sınıf yükselişe geçti ve şehirlere yayıldı. Siyasi alandaki sesleri olarak da AKP iktidara geldi ve kendilerine olan güvenleri arttı. Şimdi laikler Starbucks'larda, şık restoranlarda ve en iyi üniversitelerde yanlarında türbanlı kadınların oturduğunu görüyorlar. Artık sadece kentin kendilerine ait bölümlerinde kalmıyorlar." Times, başyazılarından birini de Türkiye'ye ayırmış. "Türkiye için mücadele başlıklı yazıda, "Demokrasiye tehdit olan kızgın generaller, türban değil" deniyor. Dikkat çeken satırlar şöyle; "Batılı hükümetler konuyu olduğu gibi, bir yargısal darbe girişimi olarak görmeli. Hukuki dayanakları yetersiz. Başarılı olursa, Türkiye'nin zaten sorunlu olan Avrupa Birliği'ne giriş sürecini raydan çıkarabilir. Birçok AKP taraftarının da sandıklardan umudunu kesmesine yol açabilir." "Aralarında üst düzey generallerin de bulunduğu kişilerin bu ay toplu halde tutuklanmaları bazıları tarafından keyfi ve otoriter bulundu. Ancak bunun tehlikedeki bir demokrasinin kendisini savunması olarak algılanması daha iyi olur." Times'ın başyazısında Başbakan Erdoğan'a yönelik de bazı tavsiyeler dile getiriliyor. Times, Erdoğan'ın eğitimli şehirli kesimleri ve entelektüelleri de yanına alması gerektiği görüşünde. Gazete, bu kesimlerin de Anadolu'nin içleri kadar, Türkiye'nin kimliği ve zenginliğinin bir parçası olduğunu söylüyor. Times, Erdoğan'ın kamudaki atamaları şeffaf ve liyakat prensibine dayanarak yapıp, eğitimli ve şehirli kesimleri de yanında tutması gerektiğini belirtiyor. Gazete, söz konusu olanın, hem dindarlar, hem de inançsız yaşama hakkına bağlı olanlar için demokrasiye saygı olduğunu kaydediyor. Financial Times, Avrupa Birliği Komisyonu'nun ticaretten sorumlu üyesi Peter Mandelson'ın uyarısına haberleştirmiş. Mandelson, bu haftasonu Cenevre'de yapılacak Doha Turu olarak da bilinen serbest ticaret görüşmelerinde uzlaşma sağlanamazsa, küresel ısınma, enerji ve gıda güvenliğiyle ilgili uluslararası 7 ilgili anlaşmaların tehlikeye gireceği uyarısında bulunuyor. Mandelson, "Büyük bir ilerleme sağlama konusunda şansımız artıyor. Ancak bu ilerleme henüz çantada keklik değil. Cenevre'deki bu sınavdan kalmamız, ileride küresel ısınma, enerji ve gıda güvenliğiyle, diğer konulardaki sınavlardan geçme şansını da azaltacaktır", diyor. Serbest ticaret görüşmelerinde kalkınmış zengin uluslarla, kalkınmakta olan ülkeler arasında, birbirlerinin sanayi, hizmet ve tarım sektörlerine girme konusundaki görüş ayrılıkları devam ediyor. Daily Telegraph da, başyazılarından birini bu konuya ayırmış. Gazeteye göre, anlaşma için özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği'ne sorumluluk düşüyor. Dikkat çeken satırlar şöyle; "Demokratlar'ın hakimiyetindeki Amerikan kongresi, başkanın vetosuna karşın, çiftçilere büyük sübvansiyonlar ödenmesini öngören Tarım Yasası'nda ısrar ederek, geriye doğru bir adım atıp, kötü bir örnek ortaya koydu. Avrupa Birliği de serbest pazar uğruna çiftçilerin kurban edilmesine şiddetle karşı çıkan bir ülkenin dönem başkanlığı altında. "Nikola Sarkozy'nin Mandelson'la kamuoyu önünde yaptığı ağız dalaşı, ticaretten sorumlu komiserin elini bu çok önemli görüşme öncesi zayıflattı. Amerikan Kongresi ve Fransa Cumhurbaşkanı'nın tavrı, hem kalkınmış, hem de kalkınmakta olan ülkeleri ekonomik sıkıntının daha diplerine atmakla tehdit ediyor." 8