TBMM B: 74 8 . 3 . 2011 O: 1 Yaşama hakkı kadınların da birincil insan hakkıdır. Hükûmetlerin anayasal görevi, vatandaşlarının yaşam hakkını korumak iken ülkemizde kadın yurttaşların yaşam hakkı korunmamaktadır. Artık biz kadınlar hak değil can mücadelesi veriyoruz bu ülkede devri iktidarınızda. Türk kadını tüm yasal haklarını seksen yıl önce, daha cumhuriyetin başında pek çok Avrupa ülkesinden önce ve onları örnek olarak almışken, bugün ülkemizde ileri demokrasi nutukları atılırken biz kadınlar birincil insan hakkımız olan yaşam hakkımızı korumanın derdine düşmüş durumdayız. Bu olgu çok sarsıcı, acı verici bir geriye gidişin, geriye götürülüşün sonucudur. Tüm ulusal ve uluslararası raporlar bu geriye gidişi belgelemektedir. Bakın, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2010 Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda ülkemiz 134 ülke arasında sondan 8’inci sıradadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Kadın Güçlenme İndeksinde de yine biz 109 ülke arasında sondan 8’inci sıradayız ve son dokuz yılda 37 sıra geriye gittik. Kadınlarımız güçsüz bırakıldı. 4 milyon kadınımız okumaz yazmaz durumda. Kadınların yüzde 41’inin bırakın bir mesleğinin olması ilkokul diploması bile yok. 5,5 milyon çocuk gelinimiz var. İş yaşamına katılımda cumhuriyet tarihinin en düşük oranlarındayız. Tüm AB ve OECD ülkeleri arasında kadına yönelik şiddetin en fazla olduğu ülkeyiz. Kadınlarımız öldürülüyor, tecavüze uğruyor, dayaktan, şiddetten kaçacak yeterli sığınma evleri bile yok. Onları koruyacak mekanizmalar oluşturulmamış ve Hükûmet sadece seyrediyor. Üstelik hiç utanıp sıkılmadan, başta Başbakan olmak üzere, bir ağızdan medyayı suçluyorlar, “Medya haber yapıp cinayetleri teşvik ediyor.” diyorlar. “Aslında kadın cinayetleri artmıyor, azalıyor ama medya abartıyor.” diyorlar. Eh, bu kadarına da “pes” denir doğrusu. Başbakan uzayda mı yaşıyor, yoksa bu aziz milleti çok saf mı sanıyor, bilemiyorum. AKP İktidarında kadın cinayetlerinin yüzde 1.400 oranında arttığının belgesi burada. Bu, Emniyet Genel Müdürlüğünün resmî verileri, altında da Sayın Adalet Bakanı Ergin’in imzası var. Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve AKP’li üyeleri “Medya senaryo yazıyor.” diyorlar. Ayıp vallahi, insan utanır biraz. Bu ülkede her gün 3-5 kadın öldürülüyor. Medya ne varsa onu veriyor. Hadi “Medya senaryo yazıyor.” diyorsunuz, Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanı da mı senaryo yazıyor, yoksa senaryoyu Başbakanın kendisi mi yazıp oynuyor? Dün Başbakan ”Kadına yönelik şiddet alçaklıktır.” diye buyurmuş. Daha iki hafta önce Meclis kürsüsünden kendi milletinin kadınlarına hakaret etti, sözel şiddet uyguladı. Şecaat arz ederken sirkatin söylemiş. Ayrıca, bin yıldır dinlediğimiz gibi “Cennet anaların ayaklarının altındadır.” diye buyurmuş. Kadınlar Başbakandan öteki dünyada cennet vaadi değil, bu dünyada erkeklerin tekmelerinin altında can vermemeyi diliyor. Başbakan “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum. Kadınlar en az 3 çocuk doğursun.” diyor. Yani, haydi kadınlar marş marş eve, geleneksel cinsiyetçi role. Kadınlar eve ve erkeğe mecbur ve mahkûm kalsın istiyor. Kadın sorununu türbana indirgeyip “kota” lafını bile duymak istemiyor. “Tornadan çıkmışlar.” diye ülkesinin kadınlarına ayrımcılık yapıp aşağılıyor. Ataerkil zihniyet bizzat Başbakan tarafından destekleniyor. Ondan sonra da, polisi, hâkimi, üniversite hocası, sokaktaki adam, hepsi bunu örnek alıp kadınları linç ediyorlar. “Kadınlar niye bu kadar çok öldürülüyorlar?” sorusunun cevabı da işte buradadır. Kadını erkeğin malı, kölesi olarak gören bu anlayış, bu bakış açısı çok tehlikelidir. Son dokuz yılda… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Sayın Arıtman, biliyorsunuz, süre vermiyoruz ama sadece kadın haklarıyla ilgili olduğu için… CANAN ARITMAN (Devamla) – Bir dakika daha Sayın Başkan, bugün Dünya Kadınlar Günü. BAŞKAN – Buyurun. CANAN ARITMAN (Devamla) – Son dokuz yılda AKP’nin yarattığı bu zihinsel geriye gidiş, bu anlayış kadın sağlığına, hayatına çok zararlıdır ve hiçbir kadın AKP’ye oy vermemelidir, hiçbir kadın AKP’ye oy vermemelidir. (CHP sıralarından alkışlar) – 288 – yasemin 74 3–7