Sayın Konuklar, Değerli Meslektaşlarım, Sevgili üyelerimiz

advertisement
Sayın Konuklar,
Değerli Meslektaşlarım,
Sevgili üyelerimiz,
Şubemiz Enerji Komisyonu’nun özverili bir çabayla düzenlediği Ortadoğu Enerji Savaşları ve
Suriye paneline hoşgeldiniz diyor, EMO İstanbul Şube Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yoğun programlarının arasında bizleri kırmayarak onurlandıran değerli panelistlerimiz
Sn.Mete Göknel, Sn. Utku Çakırözer, Sn.Faik Bulut ve Sn.Mustafa Sönmez’e katılımlarından
dolayı çok teşekkür ediyorum..
Değerli katılımcılar,
Yaşlı yerkürenin en eski uygarlıklarına, dinlerine ve kardeşçe bir arada yaşama kültürüne kucak
açan Kadim Ortadoğu ve Mezopotamya coğrafyası yüzyılı aşkın bir zamandır savaşlarla, kanlı
çatışmalarla çalkalanıyor.
Toprak paylaşımı üzerinden süren çatışmalar, günümüzde yerini petrol ve doğal gaz kaynaklarına
hükmedilmesi üzerinden bölgesel savaşlara ulaştı.
Enerjinin gündelik yaşamın vazgeçilmez bir bileşeni ve sanayileşmenin temel girdisi haline geldiği
çağımızda, enerji kaynaklarının paylaşımı üzerinden süren savaşlar ülkemizin de içinde
bulunduğu coğrafyayı geleceksizleştiren, kirleten bir hal aldı.
Dünyada tüketilen enerjinin yüzde 33’ü petrolden, yüzde 24’ü ise doğalgazdan sağlanıyor. Fosil
esaslı enerji kaynaklarının dünyada tüketilen enerjideki payı yüzde 87’dir. ABD ağırlıklı olarak bu
ürünleri tüketmekte ve enerji ihtiyacının % 45’ni dışarıdan ithal etmektedir.
Dünyada kanıtlanmış petrol rezervleri 1,5 trilyon milyar varil seviyesinde bulunuyor. Bu
rezervlerin yüzde 56,6’sı Ortadoğu’da bulunuyor. Yalnızca bu rakamlar bile Ortadoğu’ya
demokrasi getireceğiz söylemlerinin altındaki gerçek nedenleri ortaya koymaktadır.
İsrail, Katar ve Suriye’de keşfedilen muazzam gaz kaynakları ile AB’nin dünyanın potansiyel en
büyük gaz tüketici olarak ortaya çıkışı, Esad rejimi üzerinde şu an yaşanan jeopolitik çatışmanın
gerçek nedenini oluşturmaktadır.
Sevgili Katılımcılar,
Özellikle 90’lı yıllardan bu yana ülkemizin sınırlarında süren savaş ve işgaller hepimizin bugününü
ve yarınını etkileyen bir durumdadır. Dünyaya hükmeden ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin enerji
kaynaklarına el koyma emelleri;
yüzbinlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın yersiz yurtsuz bırakılması ve binlerce yıllık
kültürel zenginliğin yağmalanarak yok edilmesine yol açmaktadır.
10 yıldır iktidar olan AKP hükümetlerinin dış politikada “sıfır sorun” konseptinin bugün geldiği
yer; ülkemizin özellikle güney sınırlarının ağır çatışmalar, kitlesel göçler ve sefillik içinde yaşayan
mültecilerle kanayan bir katliam ve yıkım fotoğrafıdır.
Bugün Irak ya da Suriye halklarına barış ve özgürlük götürmek için kışkırtılan savaşın ana nedeni
gerçekte bu toprakların altında yatan petrol ve doğal gaz yollarına çokuluslu şirketlerin ve
emperyal devletlerin el koyma çabalarından başka bir anlam taşımamaktadır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 2010 yılında katıldığı bir kongrede Kuzey Afrika ve
Orta Doğu'daki rejim değişikliklerini değerlendirirken, "Enerji, zaman zaman demokrasi
yerleştirme bahanesi yapılarak savaş kalemi olarak kullanılıyor" demişti.
Sayın Başbakan Erdoğan’ın kardeşim Esad seslenişi ve bugünkü seslenişi arasındaki tutarsızlık,
enerji bakanın da söylevlerinde kendisini bulmaktadır.
Ülkemizdeki bütün çalışma alanlarını, istihdam biçimini bir taşeron cehennemine çeviren AKP
Hükümetinin bu yaklaşımı, aslında uluslararası diplomasi konusunda kendisinin de enerji
tekellerinin taşeronluğunu yaptığının açık bir itirafı sayılmadır.
AKP Hükümeti’nin bu taşeronluk hevesi öylesine güçlü ve tehlikeli bir hal aldı ki, sınırlarımızda
100 bini aşkın mülteciyi barındıran kampların içinde cirit atan uluslararası servisler yetmedi,
Malatya’ya NATO üssü, Hatay’a Patriot füzeleri yerleştirildi. Enerji köprüsü olmaya heveslenen
AKP iktidarı, ülkemizi bir savaş ve katliam köprüsü haline getirmeye girişti.
Bunların sonuçlarını insanlık en son Balkanlarda acı ve gözyaşı içinde daha yeni yaşadı, yaraları
henüz kabuk bağlamadı.
Hepimizin bu kanlı girişimi, bu uluslararası cinayet komplosunu durdurmak,
farklılıklarımızı bir zenginlik olarak yaşamak için,
insanlığın milyonlarca yıllık doğal ve tarihsel zenginliklerini gelecek kuşaklara aktarmak için
üzerimize düşen görev ve sorumluluklar var.
Enerji komisyonumuzun düzenlediği bu panelin, bu insani sorumluluğumuzun mütevazi bir
göstergesi olarak kabul edilmesini diliyor ve
barış için, halkların kardeşliği için çabalarımızın durmaksınız devam edeceğine söz veriyoruz.
Hepinize çağrımıza yanıt verdiğiniz için teşekkür ediyor, panelimizi yönetmek üzere EMO
Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Erhan Karaçay’ı kürsüye davet ediyorum.
Download