T.B.M.M. B : 35 16 .12 .1999 O :1 ticaret filomuzun uluslararası rekabet gücü kuvvetlenecektir; filomuzun rekabet gücünün artışıyla yaşanacak büyüme, yeni gemi siparişleri ve bakım onarım ihtiyacını artıracak ve buna bağlı olarak •istihdam imkânlarını genişletecektir; engeller ortadan kalkacağından, denizcilik şirketlerinin finansal kiralama yoluyla gemi sahibi olmaları kolaylaşacaktır; deniz ticaret filomuzun uluslararası re­ kabet gücünün artmasıyla denizcilik şirketlerinin kârlılığı yükselecek ve uzun vadede devletin ver­ gi gelirlerinde bir artış söz konusu olacaktır. Uluslararası gemi siciline geçildiğinde, Türk vatandaş ve şirketlerine ait gemilerin açık sicil uygulaması yapan Panama, Liberya, Malta gibi ülke bayraklarına kaçışları, böyece deniz ticaret fi­ lomuzun erozyona uğraması önlenmiş olacaktır. Uygulamaya başlanacak uluslararası gemi sicili yabancılara da açık olacağından, ticarî bağlarımız olan komşu ülkelerdeki işletmelerin ülkemize celbi de sağlanmış olacaktır. Böylelikle, sisteme kayıtlı yabancı armatörlerin Türkiye'de kuracak­ ları şirketlerin burada açacakları bürolarda ve genelde denizcilik sektöründe doğacak aktivite artı­ şına paralel olarak, sektör, ilave istihdam meydana getirecek; dolayısıyla, devlet gelirleri de bun­ dan olumlu bir şekilde etkilenecektir. Değerli milletvekilleri, deniz ticaret filomuzu uluslararası rekabete açmak için, şüphesiz, Türk uluslararası gemi siciline kaydolması yeterli değildir. Güçlü bir ticaret filosu, gerçek anlamda ulus­ lararası rekabette yarışabilecek kapasitede olmalıdır. Onun için, filomuzun kuvvetlendirilmesi ge­ rekir. Belki, 1993 yılında, 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle kurulan Denizcilik Müste­ şarlığı bu amaca yönelik bir düzenlemeydi; ancak, geçen süre içerisinde beklenen sonucu aldığımı­ zı söylemek oldukça zordur. 1993'te deniz ticaret filomuz 8,2 milyon dwt idi, şimdi 10,4 milyon dwt. Demek ki, altı yıllık bir süre içerisinde, 2,2 milyon dwt'lik bir artış olmuştur. 1993'ten önceki altı yılla bir mukayese ya­ pacak olursak, 1987 yılında 5,2 d\vt olan filomuz, altı yıl sonra, yani 1993 yılında 8,2 dvvt olmuş­ tur; fark 3 milyon dvvt'dir. Demek ki, son altı yılda, bazı yılları çıkaracak olursak, beklenen perfor­ mansın gösterilmediği açıktır. Devlet Planlama Teşkilatı, 2000 yılı için deniz ticaret filomuz konusunda bir hedef koymamış­ tır. Neden koymadığını bilmiyorum. Sayın Bakanın koyduğu hedef, geçmiş yıllarla kıyaslandığın­ da bir hayli iddialıdır. Sayın Bakan, önümüzdeki beş yıl içerisinde deniz ticaret filomuzun 20 mil­ yon dvvt'yc çıkarılacağını ifade etmektedir; yani, önümüzdeki beş yıl içerisinde, mevcut filomuza 9,6 milyon dvvt ilave edilecek demektir. Bu da, yılda 1 920 000 dvvt eder. 1989'da filomuz 5,2 mil­ yon dvvt idi; 1999'da, yani bu yıl içerisinde de 10,4 milyon dvvt olmuştur. O halde, son on yılda, her yıl için ortalama olarak 520 000 dvvt bir artış söz konusudur. Sayın Bakanın koyduğu hedef ise 1,92 milyon dvvt; yani, yüzde 269'luk bir artışı hedeflemektedir. Elbette ki, temennimiz, bu hedefin ger­ çekleşmesidir; ancak, hükümetin izlediği politikalar, böyle bir hedefin hayal olacağını göstermek­ tedir. Son verilere göre, Türkiye'nin dışticaret taşımalarında denizyolunun payı yüzde 91'in üzerin­ dedir. Türk Bayraklı gemilerin deniz taşımacılığımız içerisindeki payı ise yüzde 40'ı geçmektedir. Sayın Bakanın Plan ve Bütçe Komisyonunda vermiş olduğu rakam budur. Devlet Planlama Teşki­ latının hazırlamış olduğu 2000 Yılı Programının 138 inci sayfasında ise, deniz ticaret filosunun dış­ ticaret taşımalarındaki payının yüzde 32 olarak gerçekleşeceği belirtilmektedir. Burada bir mübayenet söz konusudur. Bu farklılık nereden kaynaklanmaktadır; doğrusu merak ediyorum. Yoksa, Devlet Planlama Teşkilatı ile hükümet arasında bir kopukluk mu söz konusudur? Değerli milletvekilleri, denizcilik sektöründen, şu haliyle bile, 5-6 milyar dolar civarında hâ­ sıla elde edilmektedir. Eğer, sektörün sorunları çözülecek, rasyonel düzenlemeler yapılacak olursa, - 581 -