“Denizcilik Sektörü” 6 Ocak 2010 Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in Bilgi Notu Dış Ticaret Bakımından Denizcilik Sektörü Denizcilik sektörü, ülkelerin dünya ile entegrasyonunu sağlayan en önemli sektörlerden biridir. Bu entegrasyon ile ülkelerin ekonomik gücü doğru orantılıdır. Türkiye; Türk Boğazları yoluyla Karadeniz’de sahili olan ülkelere, Orta Asya’ya ve Uzak Doğu’ya açılmaktadır. Doğu Akdeniz’deki konumuyla Orta Doğu’ya ve Kuzey Afrika’ya açılmaktadır. Cebelitarık’la Atlantik’e ve Süveyş’le Uzak Doğuya açılmaktadır. Türkiye bu konumuyla jeo-politik ve jeo-stratejik bir öneme sahiptir. Yılda 50 binden fazla gemi, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçmektedir. Türkiye, 8.333 km. deniz kıyısı ve 160 limanı ile dış ticarette önemli bir potansiyele sahiptir. 2008 yılında 80 bin, 2009 yılının ilk yarısında 37 bin gemi limanlarımızda işlem görmüştür. Dış ticaretimizin önemli bir kısmı deniz yolu ile gerçekleşmektedir. 1 Ülkemizde dış ticaretin miktar olarak yüzde 90’ı, değer olarak ise yüzde 50’si denizyolu ile yapılmaktadır. Denizyolu ile yapılan dış ticaret hacmi son yıllarda artış eğilimine girmiştir. 2009 yılında 100 milyar doları aşan ihracatımızın yaklaşık 47 milyar doları deniz yoluyla gerçekleşmiştir. Deniz taşımacılığının payının yüksek olması, sağladığı güvenlik ve ekonomik avantajlardan kaynaklanmaktadır. Limanlarımızın demiryolu ağıyla bağlantılı olması, denizyolu-demiryolu kombine taşımacılığı için önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bugün dünya konteynır trafiğinin yüzde 25’i Akdeniz koridorunu kullanmaktadır. Bu büyük bir potansiyel sunmaktadır. Limanlarımızın dünya konteynır taşımacılığından daha fazla pay alabilmesi için, teknolojik gelişmelere ayak uydurulması ve alt yapı sorunlarının aşılması gerekmektedir. Limanlarımızın alt yapısının güçlendirilebilmesi için özelleştirmeleri önemsiyoruz. Türkiye’yi doğu-batı, kuzey-güney ulaşım koridorunda transit uğrak yeri konumuna getirmemiz gerekir. Bu nedenle, dünya standartlarına ve teknolojik gelişmelere uygun limanlara ve deniz ticaret filosuna ihtiyacımız var. 2 Paris Liman Devleti Kontrolü Memorandumuna göre Türkiye 2009 yılında Beyaz Liste’ye geçmiştir. Ulaşılan bu başarı sayesinde Türk Deniz Ticaret filosunun itibarı artmış ve ticari bakımdan avantajlı konuma gelmiştir. Bölgemiz yat turizmi bakımından önemini her geçen gün arttırmaktadır. Bunun sosyal ve ekonomik bakımdan katkısı büyüktür. Tanıtım faaliyetlerine de katkı sağlamaktadır. Denizcilik Sektörünün Ekonomimizdeki Yeri Türk denizciliği, Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde; ticaret filosu, ekonomiye limanlarımız katkısını her ve tersaneleriyle, geçen gün ulusal artırarak sürdürmektedir. Tersanelerimizde 2002 yılında 13.000 kişi olan istihdam, 2008 yılında 26.910’a yükselmiştir. Gemi inşa sanayi; döviz ikame eden, yan sanayiyi sürükleyen, teknoloji transferini cezbeden, istihdam sağlayan ve savunma ihtiyaçlarına katkıda bulunan önemli bir sanayi koludur. Hükümetlerimiz döneminde gemi inşaatında rekor kırılmıştır. 3 2002 yılına kadar 37 adet tersane yapılmışken 2003-2009 yılları arasında ilave 70 tersane yapılmıştır. Devam eden yatırımların tamamlanması ile bu sayı 175’e çıkacaktır. Türkiye gemi inşaatında 2003 yılında dünya 23'üncüsü iken 2008 yılında dünya 5'inciliğine yükselmiştir. Türk vatandaşlarının sahip olduğu teknelerin ülkemiz gemi siciline kaydedilmesini özendirmek amacıyla, özel amaçla kullanılan yat, kotra ve her türlü motorlu teknelerden alınan Motorlu Taşıtlar Vergisi kaldırılmıştır. 22 Ağustos-30 Kasım 2009 tarihleri arasında uygulanmak üzere ÖTV oranı % 0’a, KDV oranı ise % 1’e indirilmiştir. Denizcilik sektöründe yakıttan alınan ÖTV’yi kaldırmak suretiyle sektöre 1,5 milyar TL'den fazla destek sağlanmıştır. Varlık Barışı Yaşadığımız kriz sonrasında vergilendirmede bilgi değişimi anlaşmaları daha da önem kazanmıştır. Artık, gelirleri yurtdışına transfer ederek beyan dışı bırakma imkanını tamamen ortadan kaldırıyoruz. Bu kapsamda, Varlık Barışı uygulaması, önceki dönemlerde kazançlarını çeşitli şekillerde kayıt ve beyan dışı bırakmış olanlar açısından önemli bir fırsat olmuştur. 4 Bazı mükelleflerimiz bu uygulamadan yararlanarak kayıt dışında kalan kaynaklarını beyan etmek suretiyle kayıt altına almışlardır. Varlık Barışı’nın 22 Kasım 2008-2 Mart 2009 dönemini kapsayan ilk döneminde, yurtdışından 10 milyar 749 milyon TL, yurtiçinden 4 milyar 83 milyon TL olmak üzere toplam 14 milyar 832 milyon TL beyan edilmiştir. İlk dönemde 419 milyon TL vergi tahakkuk etmiştir. 10 Temmuz 2009’da başlayan ve 31 Aralık 2009’da sona eren ikinci uygulama döneminde ise 16 milyar 201 milyon TL’si yurtdışından, 16 milyar 269 milyon TL’si de yurtiçinden olmak üzere toplam 32 milyar 470 milyon TL beyan edilmiştir. İkinci dönemde 1 milyar 137 milyon TL vergi tahakkuk etmiştir. Varlık Barışı uygulamasının iki döneminde 31 Aralık itibarıyla beyan edilen varlık tutarı toplamda 47 milyar 303 milyon TL, tahakkuk eden vergi 1 milyar 557 milyon TL ve tahsil edilen vergi 539 milyon TL olmuştur. İki dönemin toplamında yurtdışından beyan edilen toplam tutar 26 milyar 950 milyon TL, yurtiçinden beyan edilen tutar ise 20 milyar 353 milyon TL olmuştur. Beyan edilen tutarların yüzde 50,4’ü döviz, yüzde 29,6’sı TL, yüzde 7’si altın, yüzde 6,6’sı menkul değer ve yüzde 6,4’ü de taşınmazdır. 5 Varlık Barışı uygulaması, en azından finansman kaynakları itibarıyla küresel krizin etkisini hafifletmeye yönelik bir uygulama olmuştur. Türkiye, son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen bir finansman sıkıntısı çekmemiştir. Amaç yurtdışında bulunan varlıkları Türkiye’ye çekmekti. Bu konuda da başarılı olduk. 6