- 8 Montrö Anlaşması gereği Türkiye'nin 1994 yılında yürürlüğe koyduğu "Boğazlar ve Marma­ ra Bölgesi Deniz Trafik Düzeni Hakkında Tüzük" ve uygulamaları, ülkemize seyir güvenliğini sağ­ lamak üzere bu güzergâhtan geçişleri düzenleme yetkisi ile birlikte büyük yükümlülükler getirmek­ tedir. Boğazlarla ilgili teknik düzenlemeleri yapacak, finanse edecek kurum, Türkiye Denizcilik İş­ letmeleri (TDİ)'dir. Boğazlardaki kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, seyir güvenliği ile ilgili kıyı tesisleri, gemi kurtarma ile yangın söndürme görevleri bu kuruluşça yürütülmektedir. Ancak bu ku­ rum özelleştirme kapsamındadır. Bu kurum, diğer faaliyetleri yanında Montrö Sözleşmesinden do­ ğan fener, tahlisiye hususlarınca büyük paralar tahsil etmekte ancak, özelleştirme mevzuatı ve mev­ cut yapılanma gereği olarak, bu gelirleri Türk Boğazlarındaki seyir düzeninin iyileştirilmesi için kullanamamaktadır. Tüzükte öngörülen seyir güvenliğinin sağlanması ve daha etkin bir düzenleme için boğazlar bölgesinde tesis edilmesi gereken "Gemi Trafik Yönetim Hizmetleri Servisi" (VTS) bugüne kadar gerçekleştirilememiştir. Türkiye Tüzük gereği, Türk Boğazları ve Marmara Denizi güzergâhında seyir güvenliğini sağ­ layıcı teknik düzenlemeleri gerçekleştirmek zorundadır. Boğazlarda seyir güvenliği ile ilgili teknik yükümlülüklerini yerine getiremediği gerekçesi ile ülkemiz, başta üyesi bulunduğumuz Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) olmak üzere pekçok uluslararası platformda sert tenkitlere uğramakta ve Montrö Anlaşmasının Türkiye'ye Boğazlarla ilgili olarak tanıdığı haklar yeniden tartışmaya açılmaya çalışılmaktadır. Bunlara ilaveten, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) petrolünü dünya pazarına, daha eko­ nomik olduğu gerekçesi ile boru hatları yerine tankerlerle ve Türk Boğazlarını kullanarak sevketmek istemektedir. Bu talep ülkemiz için can ve mal güvenliği açısından kabul edilemez nitelikte­ dir. ' Ülkemizde denizcilik ile ilgili olarak bugün 57 kanun, 1 KHK, 29 tüzük, 41 yönetmelik ve 18 kararname bulunmakta, uygulamalarda 8 bakanlık yetki kullanmaktadır. Yaşanan yetki karmaşası­ na bağlı olarak ortaya büyük otorite boşluğu çıkmakta ve Türk Denizcilik Sektörünün gelişmesi için gerekli olan planlama ve koordinasyon sağlanamamaktadır. Türk Boğazları ile Marmara Denizinden geçişler konusunda Uluslararası anlaşmaların kendi­ ne tanıdığı hak ve vecibelerin idamesinde ülkemizin büyük sıkıntıları olduğu, sektörde görülen yet­ ki kargaşası ve koordinasyon eksikliklerinin uluslararası platformlarda da Türkiye'yi sıkıntıya sok­ tuğu görülmektedir. Türkiye uluslararası konvansiyonlar gereği aldığı karar, kendi ülkesi ve milleti için de Türk Boğazları ve Marmara Denizinde seyir güvenliğini, can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Ortaya çıkan tablo, denizciliğin bir ülke politikası olarak ele alınmasının gerekliliğini açıkça göstermektedir. Üyesi olduğumuz veya olmadığımız uluslararası organizasyonlarda izlenecek po­ litikalar dahil olmak üzere, denizciliğin büyük ekonomik potansiyelinin değerlendirilmesini de mümkün kılacak, çok boyutlu bir "Millî Denizcilik Politikası"nın oluşturulması ve Denizcilikle il­ gili yetkilerin bir idarede toplanarak yetki kargaşasının acilen önlenmesinin, ülkemiz için kaçınıl­ maz bir ihtiyaç olduğu görülmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı : 397)