M. Meclisi B : 46 20 . 2 . 1968 O : 2 Millet Meclisinin sayın üyeleri

advertisement
M. Meclisi
B : 46
Millet Meclisinin sayın üyeleri :
Geçen bir yıl içinde Kıbrıs meselesi Türk
Cemaatinin ve Türkiye'nin haklarını koruma
yönünden bir ilerleme kaydetmiş midir?
1^87 bütçesi Büyü(k Mecliste görüşüldüğü
sırada Dışişleri Bakanımız, biz® cevap verir­
ken, şunları söylemişti : Dışişleri Bakanının
sözlerini naklediyorum. . «Biz Yunanistan'la, müzakere ederken hiç­
bir zaman hayale kapılmadık. Hangi Türk Hü­
kümeti böyle bir hayale kapılabilir? Bununla
birlikte Kıbrıs meselesinde zamanın işlemesini
aleyhimize bir unsur olmaktan çıkardıktan son­
ra, yeni emrivakilere set çektikten sonra Yuna­
nistan ile müzakerelerin bize bir zararı dokunmıyacağını, Yunanistan bu müzakerelerde oya­
lama gayesi güdüyorsa sadece bizi değil ken­
disini de oyalamış olacağını düşündük. Bun­
dan sonra müzakerelere devam edip etmemek
meselesini de bu zihniyet içinde teemmül di­
yoruz, henüz bu hususta kararımızı vermiş de­
ğiliz, çalışmalarımız ilerlemektedir. Atina Bü­
yükelçimizi istişareler için çağırdık, kendisi ile
de görüştükten sonra müzakerelerin başlaması
için bizim hakkımızda, bizim bakımımızdan ne
gibi şartların tekemmül etmesi gerektiğini Yu­
nan Hükümetine bildirecek ve ortaya çıkacak
yeni duruma göre kararımızı alacağız.»
Sayın Dışişleri Bakanının tam bir yıl önce­
ki bu sözlerinde şu esaslar var:
1. — Zaman artık aleyhimize işlemiyor.
2. — Emrivakileri önledik.
3. —: Müzakereye giriştik, şimdi durdu, ge­
ne başlıyabiliriz.
Evvelce müzakereler Yunan Hükümetinin
düşmesi üzerine durmuştu. Yunanistan'da
21 Nisan 1967 de bir Hükümet darbesi oldu.
Atina'da idareyi bir askerî cunta ele aldı. Onun­
la Hükümetimiz arasında en üst seviyede gö­
rüşme Keşan ve Dedeağaç'da 9 - 1 0 Eylül ta­
rihinde yapıldı, iki ülke Başbakan ve Dışişleri
Bakanlarının bu toplantısından sonra yayınla­
nan bildiriden anlaşıldığına göre, Keşan - Dedeağaç buluşması, Kıbrıs meselesinin çözümlen­
mesine götürecek hiçbir netice vermemiştir.
Yunanistan ENOSİS isteğini tekrarlamış, Tür­
kiye buna razı olmıyaca.ğmı bildirmiştir. Bu
arada, Kıbrıs'taki fiilî durumu daha kötüleştirecek hareketlerden kaçınılması hususunda
iki Başbakan birbirine söz vermişler. Bundan
20 . 2 . 1968
O :2
sonra, 15 Kasım 1967 günü Geçitkale ve Boğa­
ziçi köylerine, Kıbrıs'taki Yunan generali ku­
mandasındaki Yunan askerleri saldırdılar. Baş­
langıçta Hükümet herkesin yerli yerine çekil­
diğini, eski halin ihya edildiğini söyledi ve bu­
nu başarı olarak ilân etti. Fakat sonunda, bu
iki köydeki mücahitlerin bir kısminin öldürül­
düğü, savunma mevzilerinin dağıtıldığı, bina­
ların yakılıp yıkıldığı anlaşıldı. Köy içinde
Yunan - Rum devriyelerini geçirmeye başladı­
lar ve bunu kabul ettirdiler.
Bu olay üzerine çıkan buhran esnasında,
Hükümetimizin ve Büyük Millet Meclisinin as­
keri müdahale kararı vermeleri karşısında
NATO Genel Sekreteri, Birleşmiş Milletler Ge­
nel Sekreterinin temsilcisi ve Başkan John­
son'un temsilcisi ayrı ayrı Atina - Ankara Lefkoşa arasında arabuluculuğa giriştiler.
Asıl etkili arabulucuğu Amerika Birleşik
Devletleri Başkanının temsilcisi Cyrus Vance'in yaptığı anlaşıldı. Türkiye, Kıbrıs'taki Yu­
nan tümeninin belli bir süre içinde adadan ge­
ri alınması şartiyle, müdahaleden vazgeçti.
Türklerin uğradıkları zararların da tazmin et­
tirileceğine dair haberler buhran esnasında ya­
yıldı, fakat sonradan buna dair hiçbir şey öğ­
renilemedi.
Türkiye, 15 Kasım 1967 Yunan saldırısı kar­
şısında Devletler Hukuku bakımından bir kere
daha haklı durumda idi. Hakkı, fiilî alanda
etkili kılmak için, anlaşmalardan aldığı yetki­
ye dayanarak, silâhlı kuvvetleri ile Kıbrıs'ta
Anayasa düzenini yeniden kurmak için, Hükü­
metimiz hazırlığa girişmişti. Arabulucunun - ve­
ya arabulucuların - gayretleri ile, Türk müda­
halesinden, Yunan askerlerinin Kıbrıs'tan çı­
karılması şartiyle, vazgeçildi.
Değerli arkadaşlarım;
Yunan askerleri Kıbrıs'tan gerçekten son
subayına ve son neferine kadar uzaklaşmış ve­
ya uzaklaşmaktaysa, bu bir başarıdır. Böyle
bir neticenin elde edilmesinde, milletçe gösteri­
len tesanüt ve ittifak, Hükümetin gücünü ar­
tırmıştır.
Ancak bu başarının, Kıbrıs Türk Cemaati­
nin günlük yaşayışını «açık hava hapishanesi»
şartlarından kurtarmaya ve esas dâvanın çö­
zümlenmesine ne ölçüde olumlu etki yaptığı
veya yapacağı, ayrıca hassasiyetle izlediğimiz
bir konudur.
—446 —
Download