Adı: Of Mice And Men Yazar: John Steinbeck Sayfa sayısı: 128 Yayın yılı: 1995 Yayınevi: Sel yayıncılık Çeviri: Ayşe Ece ACIMASIZ DÜNYA John Steinbeck’ın kaleminden çıkan ‘Fareler ve İnsanlar’ eseri ilk kez 1937 yılında yayımlanan ve 76 yıldır hala ilgiyle okunabilen bir klasiktir. Çoğu klasik yapıtta olduğu gibi bu yapıtta da alt kesimin yaşadığı sosyal sorunlar George ve Lennie karakterleriyle okura iletilmektedir. Bu toplumsal gerçeklik ayrıntılı bir gözleme dayanan ve gerçekçi bir bakış açısıyla oluşturulmuştur. Pek çok konuyu bu incecik kitaba sığdırabilen Steinbeck dostluk, ırkçılık, ayrımcılık, cahillik, önyargı, nefret, cinsiyetçilik gibi konulara değinmiştir Kitabın ana karakterleri olan George ve Lennie iki zıt figürlerdir. George zeki, uyanık ve kurnazdır. Ancak Lennie yapılı ve güçlü bir vücuda sahip olmasına rağmen zihinsel yetersizliğe sahiptir ve yumuşak olan her şeye dokunmak gibi bir takıntısı vardır. George Lennie’ye hem anne hem de baba olmuştur. İkisinin de tek hayalleri büyük bir çiftlik evine sahip olup, kendi deyimleriyle ‘kendilerinin patronu’ olmalarıdır. Hayallerini gerçekleştirebilmeleri için bir sürü çiftlikte çalışırlar ancak her seferinde Lennie’nin hataları yüzünden başka çiftliklere gitmek zorunda kalırlar. Arkadaşlarının tavsiyesi üzerine yine bir başka çiftliğe giderler, bu sefer de gittikleri çiftliğin sahibinin oğlu Curley ile Lennie anlaşamazlar ve ikisi arasında sürekli gerginlik olur. Curley’nin eşi ile tanışan Lennie onun yumuşak saçlarına dokunmak ister. Ancak her zamanki gibi Lennie farkında olmadan fazla güç kullanılır ve istemeden de olsa kadını öldürür. Bunu fark eden George Lennie’ nin öldürüleceğini bildiği için önceden belirledikleri göle gitmesini söyler ve onu orada öldürür. Bu yapıtta arkadaşlık ve ırkçılık kavramları kitabın temelini oluşturmaktadır. Hiçbir karşılık beklemeden Lennie’ye sahip çıkan George’un dostluğun önemini ve ayrım yapmamayı sembolize ettiğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra, insanların fikir ve görüşleri birbirine ne kadar zıt olursa olsun iki insanın dost olabileceğini kavradım. George ve Lennie gibi iki zıt karakterli insanın birbirlerine dayanak olup, birlikte hareket etmelerinin dostluklarının temelini oluşturduğu kanısındayım. Üzülerek belirtmem gerekirse, günümüzde maalesef böyle dostlukları bulmak hiç de kolay değil. Değişen Dünya koşulları ve teknolojinin ilerlemesiyle insanların birbirlerine olan güveni azalmakta ve sağlam arkadaşlıklar oluşturulamamaktadır. En azından Steinbeck bizi bu Dünya’dan çekip çıkartarak bir zamanlar var olan o kıymetli dostluğu göstermektedir. Romanın adının Robert Burns şiirinden alındığını öğrendim.’En iyi planları, farelerin ve insanların, sıkça ters gider…’ ifadesi beni çok etkiledi. Lennie’nin fareyi, George’un da insanları temsil ettiği kanısındayım. ‘Sıkça ter gider’ ifadesi George ve Lennie’nin kurdukları hayalleri gerçekleştirememelerini gösteriyor olabilir. Kitapta ele alınan bir diğer önemli konu ise ırkçılıktır. Birçok yazar ırkçılık kavramına yapıtlarında değinir ancak pek anlaşılır olmayı başaramazlar ancak Steinbeck’in ustaca kaleminden çıkan bu yapıt da ırkçılığı kavrayabilmek mümkün. Yazar, çiftlik sahibi ve güç sahipleri ile iyi ilişkiler kuran ikinci sınıf insanları, hiçbir şeye sahip olmayan ve ölesiye çalışmak zorunda olan en alt sınıfı ve piramidin en altında olan Afroamerikalılar’ı çok iyi bir şekilde betimlemiştir. Bu farklı kimlikteki insanların kendilerini aidiyetsiz hissetmelerinin ve sürekli yüksek mevkideki insanlar tarafından ezilip, hor görülmelerinin okuyucuya aktarılmak istendiğini fark ettim. Ayrımcılık ve ırkçılık Lennie ve siyahî bir seyis olan Crooks’la ifade edilmiştir. Bu ayrımcılığın dile getirilmesinin, kitabın 1930-1940’lı yıllarda yazılmasına veriyorum. O zamanlarda Amerika’da siyah-beyaz ayrımının yaşandığı zamanlardı. Bu ayrımcılığa tepki olarak yazarda yapıtta bu konuya değinmiştir. Yazarın insanların kitabı algılayabilmesi ve alt kesimdeki insanlara karşı daha duyarlı olmaları için yazdığını düşünüyorum. Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, Steinbeck’ın sisteme karşı olduğu yapıtın her sayfasından fışkırıyor. Kurulu düzenin getirdiği ayrımcılık, insanların yok oluşları ve sosyal vurdumduymazlık güçlü duygularla ve karakterlerin derin betimlemeleriyle yapıta kazınmıştır. Günümüzde bile insanların yaşayabilmeleri için kendi benliklerini bile çiğnemeleri, bin bir zorluklara katlanmaları ve bu uğurda neleri göze aldıkları apaçık ortada. Steinbeck’ın 1930’lu yıllarda ele aldığı bu kitabın günümüzde ki sistemle örtüşeceğini kim bilebilirdi ki! Bana göre, yazar dostluk ve içten bağlılık kavramlarına da dikkat çekmektedir. Yapıtın sonu trajik olsa bile Lennie’nin George’a ne kadar sadık olduğu vurgulanmaktadır. Bir bakıma yapıt umutsuz ve hüzünlü biter. Ancak şu da bir gerçek ki hüzünlü eserlerin her zaman okurda kalıcı bir etkisi vardır…