ه ّللا الرَّ حْ هم ِن ال َّرح۪ ِيم ِ ٰ ِبسْ ِم İkincisi: İnsanlara karşı hayâ: Onlara eziyet etmemek ve yanlarında çirkin işler yapmaktan ve çirkin sözler söylemekten kaçınmakla olur. ً۠ ُاري َسوْ ٰاتِ ُك ْم َو ۪ٓريشاً َولِبَاس ۪ٓ يَا بَ ۪ٓني ٰا َد َم قَ ْد اَ ْن َز ْلنَا َعلَ ْي ُك ْم لِبَاسا ً ي َُو ٰٰ ت َّللاِ لَ َعلَّهُ ْم يَ َّذ َّكرُون َ ِالتَّ ْق ٰوى ٰذل ِ ك خَ ي ٌْۜر ٰذلِكَ ِم ْن ٰايَا Üçüncüsü: Kişinin kendine karşı hayâsı, edepli ve ahlaklı olması demektir. İLİ TARİH : BİNGÖL : 14/11/2014 ْاْلي َمانُ بِضْ ع َو َس ْبعُونَ أَو ِ ْ :وقال رسول ّللا صلى ّللا عليه وسلم َّ ََل إِلَهَ إِ ََّل:ُضلُهَا قَوْ ل ُ َوأَ ْدنَاهَا إِ َماطَة,ُّللا َ فَأ َ ْف,ًبِضْ ع َو ِستُّونَ ُش ْعبَة ان ِ اْلي َم ِ ْ َو ْال َحيَا ُء ُش ْعبَة ِم ْن,يق ِ ْاْلَ َذى ع َْن الطَّ ِر İSLAMDA HAYÂNIN ÖNEMİ Değerli müminler! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor: “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye) onları insanlara verdik.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Allah Resulü (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İman yetmiş veya altmış küsur şubedir. En üst derecesi “la ilahe illallah”demek, en alt derecesi de geçenlere zarar verecek şeyleri yoldan gidermektir. Hayâ da imandan bir şubedir.2 Aziz Kardeşlerim! Hayâ; utanma, hicap, ar, anlamlarına gelir. Edebe aykırı olan olaylar meydana gelince kalbin duyarlılık kazanması ve ızdırap duymasıdır. Bu halin belirtisi derhal hayâ sahibi kişinin üzerinde görülür. Çünkü bu çirkin olaydan dolayı, hayâ faziletine bürünmüş kişinin benliği bundan etkilenir. Hayâ, kişiye fazilet yollarını, maddeten ve manen ilerleme yollarını gösterir. Edep ve hayâdan mahrum olan insan, her türlü iğrenç işe girişir. Yaptığı çirkin işlerden üzüntü duymayan insanı, ahlak ve fazilet yollarına sevk etmek zordur. Toplumun gelişmesi, utanma duygusunun canlı bir şekilde aralarında yaygınlaşmasıyla yakından ilgilidir. İslam ahlak bilginleri, hayâ kelimesinin çeşitli kullanımlarını da dikkate alarak üç kısma ayırmışlar: Birincisi: Allah’a karşı hayâ: O’nun emir ve yasaklarına uymakla olur. Aziz cemaatim! Yüce dinimiz İslam, insanın maddi ihtiyaçları kadar ruhi ihtiyaçlarını da dikkate alır ve onun devamlı surette yüce yaratanla bağlantı içinde olmasını ister. İnsandaki pozitif değerleri öne çıkararak, onu geliştirmeyi, onun özünün bozulmasını önlemeyi, maneviyatını yüceltmeyi hedefler.Maneviyat, inanmak ve ibadet etmenin yanı sıra bu değerlerin insanda meydana getirdiği yüksek bir olgunluktur. Bu olgunluk kavramı içerisinde, Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakınma, doğru sözlü olma, başkalarına iyilik yapma, fedakâr olma, israftan kaçınma gibi özeliklerin yanı sıra insanın önemli manevi değerlerinden biri olan hayâ özelliği de yer alır. Vücudun maddi canlılığını ve organların birbiriyle kenetlenmiş şekilde ayakta durmasını sağlayan ruh olduğu gibi, manevi hayatı da ayak tutan hayâdır. Bu bakımdan insanın hayâsı, ruhu ve can damarı kadar hatta ondan daha da önemlidir. Kardeşlerim! Allah inancı sağlam ve hayâ duygusunu yitirmeyen insan, iyilik ve güzelliklere yönelir; kötülük ve haramlardan uzak durur. Buna karşılık, Allah inancı zayıf, hayâ perdesi yırtılmış ya da aşınmış, nefsine ve şeytana yenik düşmüş insan ise kötülük ve haramları kolayca işleyebilir. Hutbemi Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bir hadisiyle bitirmek istiyorum: “Her dinin bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır”3. 1 A’raf, 7/26. Müslim, İman, I, 63. 3 Muvatta’, Hüsnü’l-Huluk, 2, II, 905. 2 Hazırlayan: İsa TÜNÇ Bingöl İl Vaizi Redaksiyon: İl İrşat Kurulu