يََٓا اَيُّهَا الَّذ۪ ينَ اٰمَنَُٓوا اِنْ تُط۪ يعُوا فَر۪ يقاً مِنَ ا

advertisement
MÜ'MİN GAFLETTEN UYANMALI
ً ‫يََٓا اَيُّ َها الَّذ۪ ينَ ٰا َم َٓنُوا ا ِْن ت ُ ۪طيعُوا فَ ۪ريقا‬
‫اب‬
َ َ‫ِمنَ الَّذ۪ ينَ ا ُ ۫وتُوا ْال ِكت‬
Aziz Müslümanlar!
Allahu
Zülcelalin
vahiy
suretiyle
Resulüllah'a tebliğ ettiği Kuranı Kerim, kısaca
İslam, müslümanlara gaflet ve tembelliği şiddetle
yasaklamıştır. Müslümanların ilimle, fikirle,
servetle ve bütün güçleri ile düşmanlarına karşı
her zaman uyanık ve tedbirli bulunmalarını
emreder.
Gerçek buyken nedense biz müslümanlar
daima gaflet içerisinde yaşamaktayız. Gören göz,
işiten kulak, konuşan dil ve düşünen kafa bu acı
gerçeği inkâr edemez.
Evet, bugün ebeveyn çocuğunu nasıl
yetiştireceğinden, onu nasıl terbiye etmesi
gerektiğinden, öğretmen talebesine hangi ruhu
vereceğinden, küçük büyüğe nasıl hürmet ve
saygı göstereceğinden gafil ve habersizdir. İşin
daha garibi günde 5 defa Allah'ın huzurunda
secdeye varan, ibadet ve taatını bırakmayan
müminler dahi büyük bir gaflet içerisinde,
dostunu düşmanını tanıyamamakta, oğluna
kızına İslami ruhu verememekte, imanının
müsaade etmediği gayri ahlaki, gayri ciddi işlerle
uğraşmaktadır.
Bu gafletimiz sebebiyledir ki, cemiyetimiz
içtimai ve ahlaki buhran içerisine yuvarlanmış
doğruluk yerini sahtekârlığa, iyilik yerini
kötülüğe fazilet yerini rezalete, cömertlik yerini
cimriliğe, kardeşlik yerini düşmanlığa terk
etmiştir.
Hz. Ebubekir gibi uyanık, şuurlu
müminleri bugün niçin göremiyoruz. O Allaha
"Ya Rabbi, yarın kıyamette benim vücudumu o
derece büyüt, o derece büyüt ve sonra beni
Cehennemine at ki onu yalnız ben doldurayım,
başkasına yer kalmasın orada" demiştir.
Hz. Ömer gibi şecaat sahibi, Hz. Osman
gibi cömertlik ve hayâ timsali, Hz. Ali gibi
gerçek ilim sahiplerini niçin göremiyoruz?
Aziz Müminleri
Bugünkü Müslümanlar da bu uyanıklığı,
bu şecaati, bu cömertliği, bu ilmi ve bu şuuru
göremiyoruz. Sebebi ise; imanımızın özüne,
ibadetlerimizin ruhuna erememiş olmamızdır.
Cenabı Hak Kuranı Kerim'de "Ey iman edenler,
eğer kendilerine kitap verilenlerin içinden her
hangi bir zümreye boyun eğecek olursanız, sizi
imanınızdan sonra döndürüp, kâfirler yaparlar".
(Ali İmran A. 100)
Dinini, imanını, vatanını muhafaza
etmeyen
kimsenin
saadete
kavuşması
beklenemez. Bir müslümanın hayatı boyunca
koruması gereken iki büyük varlığı vardır. Biri
imanı, diğeri de vatanıdır. Vatan ırz ve
namusların kalesidir, iman ise onun bekçisidir.
Cenabı Hak Kuranı Kerim'de müminlere
şöyle hitap eder: "Ey İman edenler, hepiniz
birden sulhu selama (İslama taate) girin. (Sakın
gaflete düşüpte) şeytanın adımlarına uymayın.
Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır". (Bakara
Suresi A. 108)
Aziz Müslümanlar,
Üzerimize bir kâbus gibi çöken gafleti atıp,
İslam’ın berraklığına erelim. Evladımız
karşımıza geçip dini duygularımızla alay
etmesin, İslami örf ve adetlerimizin yerini
yabancı adet ve gelenekler almasın. Dinden
imandan, Kurandan, namazdan, niyazdan
habersiz olmayalım. Fabrika, sanat, teknik, fikir
ve her türlü iyiyi, güzeli, vatanımızın en ücra
yerine kadar götürelim.
Bizim gaflet bataklığına düşmemiz,
kendimizi darağacına çekmemiz demektir. Bizi
her en yok etmek için pusuda bekleyen
düşmanlarımıza karşı tedbirli olalım. İslam’ın
dost bahçesinden saadet gülleri derlemeye
çalışalım. Allah’ın dininden, Resulullahın
sünnetinden, Kuran'ın gölgesinden ve din
kardeşliği sevgisinden uzak yaşayalım.
Tefrikayı, çekişmeyi bırakalım, bir tek
vücut olup el ele, gönül gönüle vererek kardeşçe
yaşayalım. Kin haset, husumet, düşmanlık
tüccarlığı yapmayalım. Kalbimizde daima iyiye
doğruya, Hakka hakikate yer verelim.
Gaflet uykusundan uyanalım, İslam’ın
mübarek ruhuna erelim, dünyevi ve uhrevi
sahada saadet ve selametle yürüyelim aziz
kardeşlerim.
Kasım 1980
Download