Bebek ve Uyku Yazar Administrator Pazar, 29 Haziran 2008 17:29 - Son Güncelleme Pazar, 29 Haziran 2008 18:10 Uyku gereksinimi yenidoğanda 20 saat, on bir yaşındaki bir çocukta ise 10 saattir. Uykunun niteliği ve niceliği kişiden kişiye farklılıklar gösterdiği gibi, kişiliğe bağlı olarak da değişir. Kişilik uyku süresinin yanı sıra, uyanma biçimini de etkiler. Sütçocuğunun sağlıklı olduğunu belirtmek için genellikle "iyi yiyor ve uyuyor" denir. Bu cümle hiç de anlamsız değildir; bize bebeğin herhangi bir şeyden rahatsız olmadığını, yaşamının ilk aylarının en önemli iki etkinliği olan yeme ve uyuma işlevini tam olarak yerine getirdiğini göstermektedir. Yeni doğan bir bebek ya da 2-3 aylık bir sütçocuğu için dış dünyanın fazla önemi yoktur. Işık, gürültü, canlı renklerle boyanmış bir oyuncak dikkatini çekebilir, ama bu ilgi çok kısa sürer. Yalnıza emmek eylemine etkin bir biçimde katılan yenidoğan, öğünler arasındaki sürelerde ne yapar? Beşiğinin içinde çevreye bakar ya da ellerinin arasına verilen bir şeyle oynar, ama daha çok uyur. Yenidoğanın uykusu neredeyse süreklidir. Sırtüstü yatmış, kollan başın her iki tarafına uzanmış, elleri ise yumruk yapılmış bir halde hemen hiç kıpırdamadan yaklaşık 20 saat boyunca uyur. Aylar geçtikçe, uyku saatleri de azalır. Uyku süresi başlangıçta 18-20 saat iken altıncı ayda 16 saate iner; bir yaşına geldiğinde uzun bir gece uykusunun yanı sıra gündüz bir iki kez kısa sürelerle uyur. İki yaşına geldiğinde artık düzenli bir uyku alışkanlığı kazanmış olmalıdır: Akşamları saat 9'u geçmeden yatmalı ve gece yaklaşık 10-11 saat uyumalıdır. UYKUNUN İŞLEVİ Yenidoğanın neden daha çok uykuya gereksinimi vardır? Bugüne değin bu sorunun kesin cevabı verilememiştir. Bunun nedeni yenidoğanda beyin kabuğunun yeterince gelişmemiş olması, uyku sırasında işlevlerinin önemli ölçüde yavaşlaması ve çevreden gelen uyanlarla yeterince uyarılamaması olabilir. Bir Alman fizyologa göre yenidoğan, gibi 24 saatlik süre boyunca özellikle yemeklerden sonra, gece ve gündüz ritmini izlemeden uyumaktadır. Yaşamın ilk aylarında görülen ve ilkel uyku denen bu çok evreli uyku çocuğun sinir sisteminin olgunlaşmasıyla yerini tek evreli uykuya bırakır. Tek evreli uyku, özellikle hareketli bir günün ardından çocuğun tam olarak dinlenmesini sağlayan, bu nedenle vücut için yaşamsal önem taşıyan gece uykusudur.Gece uykusu birbirini izleyen 4 evreden oluşur. Bunların tümü 80-90 dakika süren derin, rüyasız bir uykuyla başlar ve bunu 30 dakika süren rüya görülen uyku izler. Uyanıklıktan uykuya ya da uykudan uyanıklığa geçişte yan bilinçli bir evre yaşanır. REM uykusunun vücut için vazgeçilmez olduğu düşünülmektedir. Yapılan araştırmalar, kişinin rüya görmesi düzenli olarak engellenirse ya da REM uykusu belirtilerini gösterdiği anda uyandınlrrsa zamanla hayal görme ve başka bozuklukların ortaya çıktığını göstermiştir. REM uykusu REaM-dışı uykuya göre büyük farklılıklar gösterdiğinden pek çok araştırmacı bu evreyi üçüncü bir bilinçlilik hali olarak kabul etme eğilimindedir; çünkü bu durum hem uyanıklıktan, hem de rüyasız uykudan oldukça farklıdır. Ama hepsinden ilginci daha anne karnındayken dölütün beyninde ilkel bir REM uykusunun ortaya çıktığının saptanmasıdır. Bu ilkel REM uykusu, daha sonra ortaya çıkacak vücut etkinlikleri için gerekli biyolojik ritmin temelini oluşturmaktadır. Dölütte REM uykusu REM-dışı uykudan daha önce gelişir; yenidoğanda da ön planda olan uyku REM uykusudur. Gerçekten de yenidoğanlar uykularının kabaca yüzde 60'mı REM evresinde geçirirler. Bir anne uyuyan bebeğinin sakin bir evreden daha hareketli, huzursuz bir evreye 1/2 Bebek ve Uyku Yazar Administrator Pazar, 29 Haziran 2008 17:29 - Son Güncelleme Pazar, 29 Haziran 2008 18:10 geçtiğini kolayca gözlemleyebilir; bebek uyurken yumruklarını sıkar, tekmeler savurur, yüzünü buruşturur, soluklan hızlanır. Beyin kabuğu ve sinir hücreleri arasındaki bağlantılar olgunlaşıp geliştikçe REM uykusunun süresi azalır. Ama vaktinden önce doğanlarda bu süre uzundur. REM-dışı uyku ile uyanıklık evreleri daha yaşamın ilk yılında belirli bir düzene kavuşmaya başlar. Pek çok araştırmacıya göre uykunun, özellikle de REM uykusunun işle vi, gün boyunca kullanılacak olan ve zihinsel etkinlik için büyük önem taşıyan kimyasal maddelerin hazırlanara depolanmasıdır. Bu karmaşık işlev şeyden önce, uyanıklığın tamamlayı sidir. Uyku sırasında beynin işlevler, hiçbir zaman tam olarak durmayıp, yalnızca bazı değişikliklere uğramaktadır. UYKUNUN SÜRESİ NE OLMALIDIR? Bu sorunun yanıtı kişiden kişiye değişir. Sekiz saat geleneksel olarak kabul edilmiş sihirli bir rakam olmakla beraber, pek çok kişi daha az uykuyla dinlenmiş bir biçimde kalkarken bazılarına ise 8 saat bile yetmeyebilir. Aslında. gerektiğinden fazla uyumak uykunun etkisini ve dinlendiriciliğini artırmaz (ya da azaltmaz); burada önemli olan kişinin kendini tanıması, kendini iyi hissetmesini sağlayacak en uygun uyku süresini kendisinin saptamasıdır. GÜNDÜZ VE GECE "Hep uyuyor" ya da "gündüz ile geceyi değiştirdi" gibi cümleleri çocuklarının uyku alışkanlıklarından hoşnut olmayan annelerden sık sık duyarız. Aslmda bunlar oldukça normal davranış biçimleridir ve özellikle yaşamın ilk 10-15 gününde ortaya çıkmışsa hiç kaygılanmamak gerekir; yenidoğanlar genellikle gündüzleri yalnızca karnı acıktığı için uyanır (24 saatte 6 ya da 8 saat) ve gece gündüz ayrımı yapmadan sürekli uyur. Bazı bebekler ağlayarak uyanırlar. Bunun dışında ağlama çocuğun dış ortamla iletişim kurabilmek, aç olduğunu, altının ıslandığım, üşüdüğünü, terlediğini ya da burnu tıkandığı için nefes alamadığım anlatabilmek için kullandığı tek araçtır. Uykuyu enerji toplanması için gerekli bir "ölü" devre olarak kabul etmek ve uykuda beynimizin bütün işlevlerinin durduğunu düşünmek yanlıştır. Yapılan pek çok çalışma uyku sırasında vücut işlevlerinin tam olarak durmadığım göstermekle birlikte uykunun işleyiş biçimi tam olarak aydınlatılamamıştrr. UYKUNUN EVRELERİ Derinlik düzeyine göre iki ayrı uyku tipi ayırt edilir: REM uykusu ya da "hafif uyku ve REM-dışı ya da "ağır" uyku. Hafif uyku evresinde gözler gözkapaklanrun altında titreşip hareket ettiği için, bu tip uykuya İngilizce'de "hızlı göz hareketleri" anlamına gelen rapid eye movements sözcüklerinin başharfleriyle kısaca REM denmiştir. Uzmanlara göre bu dönemde kalp atım hızı, solunum ve öteki hareketler uyanıklık dönemindekine çok yakındır. İnsanlar uyandıktan sonra hatırladıkları rüyaları REM evresinde görürler. Rüyasız ve derin REM dışı uykuya gerçek uyku adı da verilir. Yazının Kaynağı: Medicana 2/2