tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü uluslararası ilişkiler

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
ORTADOĞU VE AFRİKA ÇALIŞMALARI BİLİM DALI
ABD VE IRAK ŞİİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER: 2003-2010
DÖNEMİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
İnci MURATLI BEZİRGAN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK
Ankara - 2012
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
ORTADOĞU VE AFRİKA ÇALIŞMALARI BİLİM DALI
ABD VE IRAK ŞİİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER: 2003-2010
DÖNEMİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
İnci MURATLI BEZİRGAN
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK
Ankara - 2012
ÖNSÖZ
Irak’taki Şii hareketi, 1958’de monarşinin yıkılması ve Cumhuriyetin
ilanıyla bir ivme kazanmıştır. Cumhuriyetin ilanından Saddam Hüseyin’in
ülkede bir dikta rejim kurmasına kadarki süreçte, özellikle ülkenin güney
bölgelerinde etkili bir hareket olmuştur. Ancak 1980’li yıllarda, İran-Irak
Savaşı’nın patlak vermesiyle, Şii hareketi yer altından ve Irak dışından
devam eden bir hareket haline gelmiştir. 1990’da cereyan eden Körfez
Savaşı’nı değerlendirmeye çalışan Şii hareketi, ülkenin orta ve güney
bölgelerine yayılan bir isyan hareketine dönüşmüştür. Ancak, Şiiler umduğu
başarıyı elde edemediği gibi, Şii hareketine olan iktidar baskısı daha da
artmıştır.
Şii hareketinin yıldızı ise, II. Körfez Savaşı’yla birlikte parlamıştır. 2003
yılında ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte, ülkedeki yeniden yapılandırma
sürecinde Irak Şiileri baş aktör olarak yer almışlardır. Ayrıca, 1920’li yıllardan
bu yana Irak’ta ilk kez Şiiler bu denli yönetimde etkili ve hâkim bir konumda
olmuşlardır.
Irak’taki Şii hareketinin ABD ile ilişkilerinin boyutu, Şiilerin gelecekte
oynayacağı rol açısından önem taşımaktadır. Orta Doğu’da meydana gelen
gelişmeleri de göz önüne aldığımızda, bölge devletleri için, ABD ile ilişkilerin
iyi tutulması ön plana çıkmıştır. Mevcut yönetimler, İran’da dahil olmak üzere,
bölgede
cereyan
eden
“bahar”dan
olabildiğince
az
etkilenmeye
çalışmaktadırlar.
Çalışmamızın amacı, Irak’taki Şii hareketinin 2003 yılında cereyan
eden II. Körfez Savaşı’ndan ABD’nin çekilme sürecine kadarki ilişkileri
incelemek olmuştur. ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişkilerin seyri ve gelinen
nokta ortaya konmaya çalışılmıştır. İki ana bölümden oluşan çalışmamızda,
Irak’ta Şiiliğin doğuşu ve Irak devletinde II. Körfez Savaşı öncesi Şii hareketin
durumu da değerlendirilmeye çalışılmıştır. Irak Şiilerinin siyasi gelişimi ve
ABD’yle olan ilişkileri ve II. Körfez Savaşı’na bakışları araştırılmıştır.
ii
Çalışmam boyunca yardımını esirgemeyen ve her türlü katkıda
bulunan tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Haydar Çakmak’a, çalışmama
büyük katkı sağlayan, Arapça kaynaklara ulaşmamda bana yardımcı olan
sevgili anneme, babama ve eşime teşekkürü bir borç bilirim. Ümit ederim ki,
bu çalışmamız Türkiye’de Irak ve Irak Şiileri konusunda araştırma yapanlar
için yardımcı bir kaynak olur.
İnci MURATLI BEZİRGAN
Ankara – 2012
iii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................iii
KISALTMALAR ..............................................................................................v
TABLOLAR LİSTESİ.....................................................................................vi
GİRİŞ ..............................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
I. IRAK ŞİİLİĞİ ............................................................................................... 4
A. ŞİİLİK KAVRAMI VE IRAK’TA ŞİİLİĞİN DOĞUŞU ............................. 4
B. IRAK DEVLETİ’NDE Şİİ VARLIĞI ........................................................ 9
1. Şiilerin Dinî Merkezleri ..................................................................... 25
2. Şiilerin Nüfusu ................................................................................. 27
C. Irak’ta Şiilerin Siyasi Gelişimi .......................................................... 29
1. İslami Dava Partisi ........................................................................... 36
2. Irak İslami Devrim Yüksek Konseyi ................................................. 38
3. El Sadr Akımı................................................................................... 41
4. Irak’taki Diğer Şii Örgütler ................................................................ 44
İKİNCİ BÖLÜM
I. KÖRFEZ SAVAŞI VE SONRASINDA ABD VE IRAK ŞİİLERİ
ARASINDAKİ İLİŞKİLER ............................................................................ 48
A. Irak’ın İşgali Ve Geçici Yönetimin Oluşturulması ........................... 48
B. İşgale Karşı Direniş Ve Abd’nin Irak’tan Çekilişi ............................ 54
C. ABD-Şİİ İLİŞKİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ ...................................... 58
D. II. KÖRFEZ SAVAŞI’NA Şİİ BAKIŞI .................................................. 60
E. IRAK’TA Şİİ-Şİİ ÇATIŞMASI .............................................................. 67
F. ABD’NİN IRAK ŞİİLERİNE BAKIŞI .................................................... 68
G. İLİŞKİLERDE İRAN FAKTÖRÜ ......................................................... 69
1. İran’ın II. Körfez Savaşı’na Bakışı.................................................... 72
2. İran ve Irak Şiileri Arasındaki İlişkiler ............................................... 76
iv
SONUÇ .........................................................................................................80
KAYNAKÇA .................................................................................................84
TABLOLAR ..................................................................................................97
ÖZET ..........................................................................................................107
ABSTRACT ................................................................................................109
v
KISALTMALAR
ABD
:
Amerika Birleşik Devletleri
a.g.e.
:
Adı Geçen Eser
a.g.m.
:
Adı Geçen Makale
a.g.y.
:
Adı Geçen Yayın
Baas İktidarı
:
Sosyalist Arap Baas Partisi İktidarı
BIİ
:
Birleşik Irak İttifakı
Bkz.
:
Bakınız
BM
:
Birleşmiş Milletler
çev.
:
Çeviren
der.
:
Derleyen
DKK
:
Devrim Komuta Konseyi
ed.
:
Editör
GKO
:
Geçici Koalisyon Otoritesi
Hz.
:
Hazreti
IUK
:
Irak Ulusal Kongresi
IYK
:
Irak Yönetim Konseyi
İDYK
:
İslami Devrim Yüksek Konseyi
s.
:
Sayfa
SOFA
:
Status of Forces Agreement
s.s.
:
Sayfa Sayısı
v.d.
:
Ve Devamı
vi
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1: Kraliyet Döneminde Şii Bakanların ve Vekillerin Oranı ............ 97
Tablo 2: Irak’ta Baas Partisi Döneminde Resmî Kurumlarda ve Önemli
Devlet Kademelerinde Çalışan Iraklı Şiiler ................................ 98
Tablo 3: Irak’taki Şii Nüfus Oranları Hakkında Yayınlanan Raporlar ... 100
Tablo 4: Irak Yönetim Konseyi’nde Yer Alan 25 Kişinin Listesi ........... 101
Tablo 5: Iraklı Şii Grupların II. Körfez Savaşı’ndaki Tutumları ............. 103
GİRİŞ
Irak’taki Şii hareketi, 1920’li yıllardan Amerika Birleşik Devletleri
(ABD)’nin 2003 yılında Irak’a girmesi ve Saddam Hüseyin yönetimini
devirmesine kadarki döneme değin hep muhalefette kalmıştır. Irak’taki Şii
hareketinin doğuşu, 1950’li yıllarda söz konusu olmuştur. Öncesinde Şiilerin
bir siyasi yapılanması olmamış, daha çok Şii din adamlarının devlet
yönetimiyle ilgili fikirlerini açıklamaları söz konusu olmuştur. Iraklı Şiiler Irak’ın
çoğunluğunu oluşturmalarına rağmen, devlet yönetimine 2003 yılına kadar
laik ve Sünni Iraklılar egemen olmuşlardır.
Irak yönetimleri Şii hareketine ayrılıkçı, mevcut yapıyı bozucu ve
seküler olmayan düşünce tarzına sahip bir hareket olarak bakmışlardır.
Ancak Şiilerin ülkede ayrılıkçı bir çizgi izlediğini söyleyemeyiz. Sosyalist Arap
Baas Partisi (Baas) iktidarının devrilmesinden sonra Şiiler söylemlerinde
Irak’ın birliğine ve bütünlüğüne her zaman vurgu yapmışlardır. Irak’taki
kargaşa dönemlerinde dahi Şiiler, güçlü bir merkezî yapıyı isteyen tavırlarını
ortaya koymuşlardır.
Irak’taki Şii hareketi, 2003 yılı öncesi dağınık olmakla birlikte, ülkede
etkili bir muhalefet olamamışlardır. Bunda Şiilerin kendi aralarındaki fikir
ayrılıklarının yanı sıra, Irak yönetimlerinin baskı politikaları ve Batılı ülkelerin
(Kürt gruplara oranla) yeterince Şiileri desteklememesi etkili olmuştur. Ancak
ABD’nin Irak’ı işgaliyle Şii hareketinde bir toparlanma olmuştur. Irak dışında
çeşitli ülkelerde faaliyetlerini yürütmeye çalışan Şii gruplar, Irak’ta iktidarın
değişmesiyle birlikte, ülkeye geri dönmüşlerdir. Şii grupların büyük bir
çoğunluğu, 2003 yılı sonrası siyasi süreçte aktif bir rol oynamıştır ve halen de
oynamaktadır. Kısacası, Şii hareketinin II. Körfez Savaşı’yla birlikte büyük bir
başarı elde ettiğini söyleyebiliriz.
Şii hareketinin bu başarısında ABD ile kurduğu ilişkilerin ise büyük rolü
olmuştur. Irak’ta 1991 ayaklanmasında her ne kadar ABD’den istenen
yardımı göremese de Şiiler, 2003 yılı öncesinde ABD ile ilişkilerini sıkı
2
tutmuşlardır. ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen Iraklı muhalif grupların
toplantılarına katılmışlar ve Baas iktidarına muhalif oluşumlarda aktif roller
üstlenmişlerdir. 2002 yılında ABD’de bir dizi görüşmelere katılmışlar ve
Amerikan yetkilileriyle Saddam Hüseyin sonrası durumu değerlendirmişlerdir.
II. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’taki yeniden yapılandırma sürecinde
aktif rol alan Şiiler, iktidardan (Kürtlerle birlikte) büyük bir pay almışlardır.
Irak’taki birçok kilit göreve, bakanlıklara Şiiler hakim olmuştur. Modern Irak
tarihinde ilk kez Şiiler ülke yönetiminde etkili bir konuma yükselmiştir.
Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Şiilik kavramı
açıklanmaya çalışılırken, aynı zamanda Irak’ta Müslümanlar arasında
cereyan eden iktidar mücadelesi sonucu Şiiliğin doğuşu ortaya konmuştur.
Daha sonra Osmanlı Devleti’nin Irak topraklarından çekilişi ve İngiltere’nin
Irak’ı işgaliyle başlayan süreçten itibaren dönem dönem Şii hareketi
incelenmiştir. 2003 yılı öncesi ve sonrası dönemlerde Şiilerin Irak’taki
konumları araştırılmış, aynı zamanda Kraliyet dönemi ile Cumhuriyet ve Baas
iktidarı dönemindeki Şii hareketleri ayrı ayrı ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu
bölümde yer alan diğer önemli başlıklardan biri, halen tartışma konusu olan
Irak’taki Şii nüfusu ve Şiilerin dinî merkezlerinin rolü olmuştur. Bu alt
başlıklarda, Şiilerin Irak’taki nüfusu konusundaki çeşitli araştırmalar ortaya
konmuş ve Irak’taki dinî merkezlerin önemi açıklanmıştır. Birinci bölümün son
başlığı ise, Şiilerin siyasi gelişimidir. Burada Şii hareketini temsil eden parti
ve grupların geçmişi ve mevcut durumları detaylı bir şekilde incelenmiştir.
Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, II. Körfez Savaşı olarak
nitelendirdiğimiz 2003 yılındaki ABD’nin Irak’ı işgal süreci ve sonrasındaki
gelişmelere genel bir bakış yapılmıştır. Alt başlıklarda, ABD’nin Irak’ı işgal
süreci incelenmiş ve Irak’ta geçici yönetimin oluşturulması aşaması
anlatılmaya çalışılmıştır. Bu bölümde ayrıca, işgal sonrası ABD’ye karşı
Irak’ta oluşan tepkiler ve ardından SOFA antlaşmasıyla birlikte ABD’nin
ülkeden çekilmesi süreci ortaya konmuştur.
3
İkinci bölümün diğer başlıklarında, çalışmamıza konu olan ABD ve Irak
Şiileri arasındaki ilişkiler detaylı bir şekilde incelenmiştir. İlişkilere genel bir
bakış yapıldıktan sonra 2003-2010 yılları arasında Şiilerin II. Körfez
Savaşı’na ve ABD’ye karşı tutumları incelenmiştir. Burada ayrıca, Irak’ta Şii
gruplar
arasında,
silahlı
çatışma
boyutuna
kadar
yükselmiş
olan
mücadelelere de yer verilmiştir. Diğer bir alt başlıkta ise, ABD’nin Irak
Şiilerine bakışı üzerinde çalışılmış, ardından ikili ilişkilerde önemli bir rol
oynayan İran faktörü ele alınmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
I. IRAK ŞİİLİĞİ
A. ŞİİLİK KAVRAMI VE IRAK’TA ŞİİLİĞİN DOĞUŞU
Arapça’da “Şii” kelimesi yandaş anlamına gelmektedir. 1 “Şia” kelimesi
ise genel olarak boyun eğmek, tabi ve taraftar, yardımcı, bir toplulukta aynı
mesele
etrafında
teşekkül
eden
gruplar,
fırka,
bölük
anlamlarında
kullanılmıştır. 2 Şia kelimesinin Türkçe’deki tam karşılığı ise “İslamiyet’te, Hz.
Ali’ye yandaş olan kimselerdir.” 3 Terim olarak ise Şia; Hz. Muhammed’in
vefatından sonra Hz. Ali (Ali Bin Ebu Talip)’nin Hz. Muhammed (s.a.v.)’den
sonra nas ve tayinle halife olduğuna inanan, imametin kıyamete kadar onun
soyundan gelen imamlarda olacağını ileri süren, bu imamların masum
olduklarını iddia eden toplulukların ortak adıdır. 4
Hz. Ali’nin halifelik döneminde onun grubunu ifade etmek üzere ve
onun yandaşları anlamına gelen, “İmam Ali’nin Şiası” tabiri kullanılmıştır. 5 Bu
nedenle Şia tabiri, önceleri Hz. Ali taraftarı Iraklıları ifade etmek için
kullanılmış, daha sonra bu tabir zamanla Hz. Ali’nin tabileri için ortak bir özel
isim haline gelmiştir. 6
Şii
Müslümanlar,
günümüz
İslam
topluluklarının
%10’unu
oluşturmaktadır. Demografik olarak İran, Şiilerin en yoğun yaşadığı ülkedir.
Joyce N. Wiley, Irak Şiileri, çev. Metin Mutanoğlu ve Osman Baş, Ekin Yayınları, Nisan 2004,
Yayın no.55, s.23.
2
Yusuf Benli, “Irak’ta Şiiliğin Tarihi Temelleri”, Irak Dosyası I, yay. haz. Ali Ahmetbeyoğlu,
Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, TATAV, 2003, 1.cilt, Tarih serisi no.22, s.127.
3
“Şia
Maddesi”,
Türk
Dil
Kurumu,
Güncel
Türkçe
Sözlük,
(Erişim)
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.4fd0ac9c564190.117
81128, 7 Haziran 2012.
4
Hasan Onat, Yirminci Asırda Şiilik ve İran İslam Devrimi, Ankara, Kamu Hizmetleri Araştırma
Vakfı Yayınları, 1996, s.7.
5
Reşit El Hayyum, 100 Am Min El İslam El Siyasi Bil İrak-1: El Şia, 2 cilt, Merkezil Misbar Lil
Dirasat ve El Buhus, Mayıs 2011, 1.cilt, s.39.
6
Benli, a.g.m., s.s.128-130.
1
5
Azerbaycan da nüfusunun çoğunluğu Şii gelenekten gelen bir ülkedir. Ayrıca
Irak’ın yanı sıra Körfez ülkeleri ile Suriye, Lübnan, Afganistan ve Hindistan’da
da nüfus itibariyle azınlıkta olan Şiiler yaşamaktadır. 7
Irak’taki siyasal ve sosyal Şii akımı, Emeviler döneminde başlamıştır.
Emeviler döneminde Müslümanlar, Iraklılar ve Şamlılar olarak iki gruba
ayrılmıştır. Diğer bir ifadeyle, İmam Ali’nin Ordusu ile Muaviye’nin Ordusu
karşı karşıya gelmiştir. Daha sonra Şiilik, dinî bir boyut kazanarak, İslam’ın
bir mezhebi konumuna gelmiştir. 8
Müslümanların üçüncü halifesi Hz. Osman’ın öldürülmesinden sonra
yerine Hz. Ali dördüncü halife olarak gelmiştir. Hz. Osman’ın faillerinin
bulunamaması ve cezalandırılamaması Hz. Ali’ye olan tepkileri arttırmıştır.
Hz. Osman’ın faillerinin yakalanması ve cezalandırılması konusunda pasif
kalındığını düşünen ve Hz. Ali ile bu konuda fikir ayrılığına düşen Hz. Ayşe *
ve beraberindeki sahabeler, daha sonra karşı karşıya gelmişlerdir. 9 Her iki
tarafın ordusu 656 yılında Basra yakınlarında savaşmışlardır. Hz. Ali’nin
Ordusu bu savaştan galip çıkmış ve ayaklanmayı bastırmıştır. 10 Bu savaş
tarihe “Cemel Vakası” ** olarak ve iki Müslüman ordunun karşı karşıya geldiği
ilk olay olarak tarihe geçmiştir. 11
Hz. Ali’ye muhalif tek grup Hz. Ayşe’nin grubu olmamıştır. Şam Valisi
olan Muaviye Bin Ebu Süfyan’ın grubu da Hz. Ali’ye muhalefet etmiştir. Onlar
da Hz. Ali’yi, Hz. Osman’ın faillerini korumak ve onları cezalandırmamakla
İhsan D. Dağı, Ortadoğu’da İslam ve Siyaset, 2. Baskı, İstanbul, Boyut Kitapları, Ekim 2002, s.45.
El Hayyum, a.g.e., s.38.
*
Hz. Muhammed’in eşi.
9
Arthur Goldschmidt, Lawrence Davidson, Kısa Ortadoğu Tarihi, çev. Aydemir Güler, Doruk
Yayımcılık, Kasım 2011, s.91.
10
İhsan İlahi Zahir, Aşia ve Tşayu: Farık ve Tarih, Tercümen Assüne Yayınevi, 1984, s.19, akt.:
Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri
Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, s.6.
**
Cemel, Arapça’da Deve anlamına gelmektedir. Bu nedenle Deve Savaşı olarak da bilinmektedir.
11
Goldschmidt ve Davidson, a.g.e., s.91.
7
8
6
suçlamıştır. Ayrıca Muaviye, Hz. Ali’ye biat etmemiş ve Hz. Osman’ın bir
akrabası olarak katillerinin kendisine verilmesini talep etmiştir. 12
Hz. Ali durumun barışçıl yollarla çözülemeyeceğini anlayınca, Muaviye
ayaklanmasını bastırmak üzere ordusuyla Şam’a yönelmiştir. Hz. Ali’nin ve
Muaviye’nin orduları 657 yılında Siffin’de * bir dizi çatışmaya girmişlerdir.
Burada İslam tarihinin büyük iç savaşlarından biri cereyan etmiştir. Hz. Ali’nin
ordusu üstünlük kurmaya başlayınca Muaviye, çatışmanın barışçıl bir
uzlaşmayla hakeme giderek çözülmesini Hz. Ali’ye teklif etmiş ve Hz. Ali bu
öneriyi kabul etmiştir. Bunun üzerine hakemlere başvurulmuştur. Ancak
hakemler Hz. Ali aleyhine bir karara varmışlar ve Hz. Ali’nin görevinden
istifası talebi çıkmıştır. Ancak Hz. Ali, verilen kararın sünnete ve Kuran’a
aykırı olduğu gerekçesiyle karara itiraz etmiş ve Muaviye ile mücadelesini
sürdürmeye karar vermiştir. 13
Bu anlaşmazlıklar sırasında bir olay daha olmuş ve bu anlaşmazlıkta
üçüncü bir grup daha ortaya çıkmıştır. Bu grup “Hariciler” olmuştur. Hariciler,
başlangıçta Hz. Ali yandaşlarıydı. Ancak daha sonra Hz. Ali’nin bir hakeme
başvurmasını büyük bir hata ve suç saymışlardır. Çünkü onlara göre, Hz. Ali
hakeme başvurmakla küfre girmiştir. 14
Hariciler,
Müslümanlar
arasında
radikal
İslam’ın
savunucusu
konumunda olmuşlardır. Haricilere göre, Müslüman’ın imama uyması doğru
olandı, ancak imam yoldan çıkarsa cemaatin ondan ayrılması gerekirdi. 15
Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri
Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, s.7.
*
Kuzey Suriye
13
Goldschmidt ve Davidson, a.g.e., s.s.91-92.
14
Taner Yıldırım, “Ali b. Ebu Talib Hilafetinden Yezid b. Muaviye Dönemine Kadar Basra
Körfezindeki Siyasi Durum”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2011, Cilt 10, no.1,
(Erişim) http://sbe.gantep.edu.tr/~sbd/index.php/sbd/article/view/237/227, 7 Ocak 2012, s.357.
15
Ali Özbilgeç, Ortadoğu ve Şiilik: Yeni Ortadoğu Jeopolitiğinde Şia Etkisi, Selçuk Üniversitesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2007, s.24.
12
7
Ayrıca kökeni ne olursa olsun, Müslümanlar tarafından seçilen her inanan
kişinin halife olabileceğini öne sürmüşlerdir. 16
Bu olaylar cereyan ettiği sırada, 24 Ocak 661’de Hz. Ali, Kufe
Camisinde namaz kıldığı sırada Haricilere mensup bir kişi tarafından
öldürülmüştür. 17 Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra oğlu Hasan, toplumda
kendisine yeni halife olarak bakılmasına rağmen, halifelik iddiasından
vazgeçmiş ve Şam Valisi Muaviye’nin egemenliğine girmiştir. Bu olayla
birlikte Muaviye’nin de halifelik dönemi başlamıştır. 18
Hz. Ali’nin ölümünden sonra uzun bir süre Şiaların bir imamı ya da bir
lideri olmamıştır. Ama Hz. Ali’nin Şiaları dağılmamış, günümüze kadar
varlıklarını sürdürmüşlerdir. 19 Şiiler başlıca üç alt mezhebe ayrılırlar; Zeydiler,
Caferiler ve İsmaililer. 20
Şiiliğin hemen hemen bütün kollarında ortak olan temel inançlar ise,
halifeliğin Allah emriyle Hz. Ali’ye verilmiş olduğudur. Hz. Ali, Hz.
Muhammed’den sonra insanların en erdemlisi ve en üstünüdür. Hz. Ali
soyundan gelenler de halife sayılmalıdır. Ayrıca Hz. Ali’nin soyundan
gelenler, kutsal bir kişilik taşırlar. 21
Zeydiler, Şii mezhepler arasında Sünnilere en yakın olanıdır ve Sünni
halifeyi tanımayı caiz görürler. Ayrıca Zeydiler, ilk iki halifeyi tanıyıp, yalnız
Hz. Osman’ı tanımaz, onun Hz. Ali’nin hakkını gasbettiğini ileri sürerler. Fakat
bir grup Zeydi ise, Hz. Osman aleyhinde bulunmayı da günah kabul
etmiştir. 22
Zeydiliğin
ismi,
dördüncü
İmam
olarak
kabul
edilen
Ali
Zeynelabidin’in oğlu Zeyd’den gelmektedir. Zeydiler, oğul Zeyd’i imam olarak
Bernard Lewis, Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, 3. Baskı, Ankara, Arkadaş Yayınevi, 2006, s.75.
Salih Al-düleymi, “Hilafet Muaviye Bin Ebi Süfyan”, Alusra Alislamiyye Dergisi, sayı 78, Ekim
2007, akt.: Muafak A. Omer, a.g.y., s.s.9-10.
18
Lewis, a.g.e., s.s.72-73.
19
El Hayyum, a.g.e., s.39.
20
Yılmaz Öztuna, Tarih ve Politika Ansiklopedisi, İstanbul, Ötüken Neşriyat, 2006, Yayın no.635,
Kültür Serisi:296, s.593.
21
Dictionnaire Larousse: Ansiklopedik Sözlük, ed. Hakkı Devrim v.d., 6 cilt, Milliyet Gazetesi
Yayınları, 1993, 6.cilt, s.2240.
22
Öztuna, a.g.e., s.700.
16
17
8
kabul edenlere verilen isimdir. Yemen’de nüfusunun yarısı Zeydi mezhebine
bağlıdır. 23
Şiiliğin diğer bir mezhebi Caferiler ise, adını ve düşüncelerini İmam
Cafer El Sadık’tan almıştır. Bu Şii mezhebi, iktidarla savaşmaktan uzak
durmuş ve bu şekilde barış içinde mercinin gölgesinde çalışmıştır. Aynı
zamanda devlet mezhebinden, yani devletin siyasetinden ve yasalarından
uzak durmuşlardır. 24 Temel ibadetler konusunda, genellikle Sünnilerle benzer
görüşlere sahip olan Caferiler, yalnız bu ibadetlerin ayrıntılarında farklı
görüşlere sahiptirler. Bugün İran’ın resmî mezhebidir ve İran Anayasasında
da yer almıştır. 25
İsmaili mezhebi, İmam Cafer El Sadık’ın büyük oğlu İsmail’in adına
izafeten ortaya çıkmış bir mezheptir. 26 Ayrıca İsmaililere, yedi imamcı Şiilik
anlamına gelen “Şi’a-i Seb’iyye” de denilmektedir. Şiiliğin aşırı bir mezhebi
olan İsmaili, birkaç alt mezhebe ayrılmıştır. Hindistan, Pakistan, İran,
Afganistan, Yemen, Suriye ve Afrika’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan çok
sayıda İsmaili vardır. 27
Şiiliğin tüm alt mezheplerinde, Şiiliğin dinî bir kurumu olan merciler
bulunmaktadır. Merciler ile onun tabileri arasında dinin yanı sıra bir iktisadi
bağlılık da söz konusudur. Merciler, tabilerinden dinî nitelikli bir vergi
toplamaktadır. Toplanan bu para, mercilerin devletten ayrı bir şekilde
devamlılığını sağlamıştır. Toplanan bu paraya verilen isim ise, “Hums”tur.
Hums, Kuran’da yer alan Enfal Suresinin 41.ayetinden gelmektedir ve “beşte
biri” anlamındadır. 28 Buna göre, herkes kazancının beşte biri oranındaki bu
vergiyi de vermek zorundadır. Toplanan vergiyle, sadece yoksulların
beslenmesi
23
ve
dinî
Onat, a.g.e., s.9.
El Hayyum, a.g.e., s.40.
25
Onat, a.g.e., s.9.
26
Onat, a.g.e., s.10.
27
Öztuna, a.g.e., s.295.
28
El Hayyum, a.g.e., s.40.
24
bağış
(sadaka)
ile
insanların
desteklenmesi
9
düşünülmemiş, aynı zamanda mercilerin harcamalarının da teminat altına
alınması hedeflenmiştir. 29
Sonuç itibariyle; Emeviler döneminde İmam Ali’nin Şiası ve Şamlılar
(Muaviye’nin Ordusu) olarak ikiye bölünen Müslümanlar, daha sonra fıkıh
açısından Sünni ve Şii olmak üzere ikiye ayrılmışlardır.
B. IRAK DEVLETİ’NDE Şİİ VARLIĞI
Osmanlı Devleti döneminde Irak toprakları üç vilayet; Musul, Bağdat
ve Basra vilayetlerine ayrılarak yönetilmiştir. 30 Kasım 1914’te Birinci Dünya
Savaşı’na giren Osmanlı Devleti, İngilizlere karşı açtığı Irak Cephesi’nde
kaybetmiş 31 ve Ekim 1918’de bölgeden çekilmiştir. Osmanlı’nın ardından
Musul, Bağdat ve Basra’yı işgal eden İngiltere, Nisan 1920’deki San Remo
Konferansı kararları doğrultusunda bu üç bölgeyi Irak Devleti altında
birleştirmiş ve Irak’ı manda yönetimi altına almıştır. Daha sonra Irak, Milletler
Cemiyeti tarafından resmen İngiltere mandası altına konulmuştur. Temmuz
1921’de de Irak’ın başına Emir Faysal getirilmiştir. 32 Emir Faysal başa geçtiği
zaman İngiliz usulüne uygun olarak bir Irak Anayasası oluşturmuş ve Irak’ta
monarşik yönetime geçilmiştir. 33 Ekim 1922’de Emir Faysal’ın İngiltere’yle
imzaladığı 20 yıllık bir ittifak antlaşmasıyla Irak yarı otonom hale gelmiştir. Bu
antlaşmayla Emir Faysal’a içişlerinde özerk hareket edebilme olanağı
tanınmışsa da, ülkenin dış politikası ve savunması İngiltere tarafından
gerçekleştirilmeye devam edilmiştir. 34 Türkiye ile Irak arasında 1926 yılında
Nazih Ayubi, Arap Dünyasında Din ve Siyaset, çev. Yavuz Alogan, Cep Kitapları A.Ş., 1993,
Cep Kitapları no.110, Düşün no.5, s.s.166.
30
William L. Cleveland, Modern Ortadoğu Tarihi, çev. Mehmet Harmancı, Agora Kitaplığı,
Haziran 2008, s.s.229-230.
31
Sait Yılmaz, Irak Dosyası, İstanbul, Kum Saati Yayınları, 2011, s.30.
32
Tayyar Arı, Irak, İran, ABD ve Petrol, 2.baskı, Alfa Yayınları, Ocak 2007, s.s.385-386.
33
Selçuk Duman, II.Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), Ankara, Berikan
Yayınevi, 2010, s.225.
34
Arı, a.g.e., s.s.386-387.
29
10
Ankara Antlaşması’nın * imzalanmasıyla hukuki bakımdan Irak toprakları
Türkiye’den ayrılmıştır. 35 1932 yılında ise Irak bağımsızlığını elde etmiş ve
aynı yıl Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur. 36
İngiltere’nin Irak’ı işgali sırasında Irak halkı arasında farklı tutumlar söz
konusu olmuştur. Kasım 1914’te İngiliz birlikleri Irak’a girdiklerinde ve
Basra’yı işgal ettiklerinde Şii din adamları fetvalar yayınlamış ve İslam’ın
savunulması gerektiğini belirtmişlerdir. Ocak 1915’te ise Irak’taki tüm
camilerde cihat çağrısı yapılmıştır. Ancak tüm bu çağrılara rağmen İngiltere
1918’de Irak’ı işgal etmiştir. 37
İngiltere’nin Irak işgali sonrası ise, aşiret şeyhlerinin çoğu, idari
merkezlerdeki Iraklı yetkililer ve tüccar kesim İngiliz kontrolünün devam
etmesinden yana olmuşlardır. Bu sosyal katmanların üyesi olan Şii ve Sünni
Iraklılar, bu tutumun toplumda yaygınlaşmasında da etkili olmuşlardır. Bu
doğrultuda sosyal faktörlerin de etkisiyle Irak’ın İngiliz işgalinden sonra
“iyileşen durumlarının idame ettirilmesi” isteği ön plana çıkmıştır. Necef’te
bulunan ve önde gelen altı Şii din adamı 38 o dönem, Irak’ın kendi kendini
yönetecek
bir
ülke
durumuna
gelinceye
kadar
İngilizler
tarafından
yönetilmesini kabul edeceklerini açıklamışlardır. Ancak din adamları
İngiltere’ye bu desteği verirken “Müslümanların dinlerini özgürce ülkede
yaşamaları” şartı öne sürülmüştür. Diğer bir ifadeyle; İngiltere’nin Irak’ı belli
bir süre yönetmesi kabul edilecek, ancak İslam dininin Irak’ta özgürce
yaşanması ve din adamlarının konumlarına dokunulmaması konularında
İngiltere’nin güvence sözü vermesini istemişlerdir. 39
Tam ismi, Türk-Irak Sınırı ve İyi Komşuluk Antlaşması olan Ankara Antlaşması; Türkiye, Irak ve
İngiltere arasında 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara’da imzalanmıştır.
35
Bilal N. Şimşir, Türk-Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınevi, Eylül 2004, s. 47.
36
Türel Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, 2.baskı, Ankara, Barış Platin Yayınevi, Şubat
2009, s.21-23.
37
Yıtzhak Nakash, Irak’ta Pandora’nın Kutusu Şiiler, çev. Metin Saltoğlu, Elips Kitap, Ocak 2005,
s.s.60-61.
38
Bu altı Şii din adamından üçü Hint asıllı, biri Fars asıllı iken, diğer iki din adamı da Arap idi. Bkz.
Nakash, a.g.e., s.63.
39
Salah Abdurrezak, El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye Ve Taziz
El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010, s.26.
*
11
Irak’taki asıl görüş ayrılıkları ise, İngilizlerle Iraklıların 13 Aralık
1918’de Necef’te yaptıkları toplantıda ortaya çıkmıştır. Toplantıya Necef’teki
Şii önde gelenleri katılmışlardır. Bir kısım Irak’ın doğrudan İngiltere tarafından
yönetilmesi isteğini ortaya koyarken, bir kısım ise, İngiltere yönetimine karşı
çıkarak bağımsız ulusal bir Irak hükümeti istediklerini söylemişlerdir.
Necef’teki bu toplantı, Iraklı Şiiler ile İngilizlerin ilk karşı karşıya geldiği durum
olmuştur. Ayrıca birtakım Iraklı aydın ve Şii din adamı doğrudan İngiltere
yönetimini reddettiklerini açıklamışlar ve yasama meclisi olan ve bir
Müslüman Arap emirin liderliğinde anayasal krallık düzeninde bir devletin
kurulmasını talep etmişlerdir. Irak yönetimi konusunda Necef’teki merciler
arasında da bölünmeler yaşanmıştır. Dönemin Havza lideri Seyid Kazım El
Yezidi, Irak’taki siyasi durumlara müdahale etmeyeceklerini açıklamış ve
Müslümanların çıkarları göz önüne alınarak gerekli seçimlerin yapılmasını
istemiştir. 40
El Yezidi’nin bu tutumu birçok Şii din adamını rahatsız etmiş ve
durumu
görüşmek
üzere
din
adamları birkaç
toplantı yapmışlardır.
Toplantıların sonunda bir fetva yayınlayan Şii din adamları, kuzeyde
Musul’dan başlayan ve güneyde Basra Körfezi’ne uzanan bağımsız bir devlet
kurulmasını istediklerini, ayrıca Irak halkının çoğunluğunun Arap olmasından
dolayı da ülkenin başına bir Arap hakimin gelmesini uygun gördüklerini
belirtmişlerdir. 41
Ama İngiltere’ye asıl karşı duruş Kerbela’da olmuştur. Dinî merci
Muhammed Taki El Hairi El Şirazi, Kerbela’daki Şii din adamlarıyla birlikte 19
Ocak 1919’da yayınladığı fetvada, İslami unsurları dikkate alarak, İslami Arap
bayrağı altında kalmayı kararlaştırdıklarını açıklamışladır. 42 Yayınlanan bu
fetva İngiltere’nin Irak’ta kuracağı yönetime ciddi dinî engeller oluşturmuştur
ve Irak’taki İngiliz yönetimi yandaşlarına da bir darbe mahiyetinde olmuştur.
Bunun yanı sıra El Şirazi, dönemin Havza lideri El Yezidi’nin liderliğine de bir
Ali El Verdi, Lemahat İştimaiyye Min Tarih Eliraq Elhadis, 6 cilt, 2.baskı, Kum, Darul Kitab
Elislami, 2005, 5.cilt, s.s.71-72.
41
Nakkaş, a.g.e., s.116.
42
Abdurrezak, a.g.e., s.29.
40
12
rakip olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü yayınlanan fetvayla Irak’ta tartışılan
yönetim meselesi, göz ardı edilmesi zor olan birtakım dinî usullere
bağlanmıştır. Bu fetvanın diğer bir önemi ise, Irak’taki siyasi bilincin
gelişmesinde önemli rol oynamış olmasıdır. 43 Ayrıca El Şirazi, İngiltere’nin
Irak’ta bir Arap hükümeti kurulması konusunda kendilerini oyaladığını
düşünerek, dönemin ABD Başkanına bir mektup göndermiş ve mektupta
Iraklıların ulusal bir hükümet ve meclis kurmak istediklerini vurgulamıştır. O
dönem Bağdat’ta bulunan bir kısım Şii ise, Sünnilerle birlikte hareket
etmişlerdir. İngiltere ile yapılan ortak görüşmelerde Şii ve Sünni Iraklılar,
başkenti Bağdat olan, ulusal yasama meclisine sahip ve Şerif Hüseyin’in
oğullarından
birinin
kurulmasını
talep
belirtmişlerdir.
devlet
ettiklerini
başkanlığında
ve
bu
Irak’ta
konuda
da
bir Arap devletinin
hemfikir
olduklarını
44
Tüm bu gelişmeler sırasında 1920 yılında yapılan San Remo
Konferansı sonunda Irak, İngiltere mandası altına bırakılmıştır. Bu durum,
Şiilerin İngiliz varlığına karşı çıkışını daha da arttırmıştır. Bu olaydan sonra
1920 ayaklanmasının ilk kıvılcımı 30 Haziran 1920’de atılmış ve Havza
liderliğine yükselen El Şirazi İngiltere’ye karşı, “Iraklıların görevi haklarını
talep etmektir ve İngilizlerin bunu kabul etmemesi durumda kendilerini
savunmaları caizdir” yönünde bir fetva yayınlamıştır. Iraklıların İngilizlere
karşı mücadelesinde El Şirazi’nin bu fetvası çok önemli olmuştur. 45 1920
Devrimi kısa bir sürede ülkede yayılmış ve tüm Irak’ı etkilemiştir. İngiltere
durumu sakinleştirmek için Temmuz 1920’de bir bildiri yayınlayarak Osmanlı
Temsilciler ve Ayan meclislerindeki eski üyelerin seçim hazırlık komisyonunu
oluşturmasını teklif etmiştir. Bu eski temsilcilerin çoğu İngiliz politikasından
yana olan Sünni azınlık mensubuydular. Daha sonra ise, İngiltere Ekim
43
El Verdi, a.g.e., s.104.
Abdurrezak, a.g.e., s.32.
45
El Verdi, a.g.e., s.235.
44
13
1920’de Şeyh Abdurrahman El Nakib El Geylani’ye, 21 bakanlıktan oluşan ilk
hükümeti oluşturma görevi vermiştir. 46
Emir Faysal’ın Irak’a kral olarak aday gösterilmesi, birtakım Şii din
adamlarının desteğini almıştır. El Şirazi, Emir Faysal’ın aday gösterilmesine
destek vermiştir. Ancak birtakım Şii din adamı ise, İngiliz mandası altında
Emir Faysal’ın ya da başka bir adayın gösterilmesine karşı çıkmış ve
anayasaya bağlı olan bağımsız bir hükümetin oluşturulmasında ısrarcı
olmuşlardır. Necef’teki din adamları ise, Emir Faysal’ın adaylığına muhalefet
etmedikleri gibi bu konuya çekincelerini de belirtmişlerdir. 47
1922 yılına gelindiğinde ise, ülkede karışıklıklar yeniden başlamıştır.
İngiltere ve Irak arasında yapılan ittifak antlaşması, Irak’ı manda yönetimi
altına sokmuştur. Söz konusu antlaşma görüşülmek üzere Irak hükümetine
gelmiş ve 25 Haziran 1922’de El Geylani başkanlığındaki Bakanlar Kurulu
antlaşmayı onaylamıştır. 26 Haziran’da Kazimiyye’de toplanan aşiret liderleri
ve muhalifler, Emir Faysal’a verdikleri desteği çektiklerini ilan etmişlerdir.
Halktan da antlaşmaya tepkiler gelmiş ve ülke içinde karışıklıklara neden
olmuştur. Şii din adamları ise, ilginç bir şekilde bu karışıklığı desteklememiş,
Necef’te gösteri yapma yasağı fetvası çıkarılmıştır. 48
Irak Devleti’nin kuruluşu esnasında Şiilerin birlikte hareket etmemesi
veya edememesi, kendilerinin hem yönetimden dışlanmalarına hem İngilizler
tarafından hedef haline gelmelerine neden olmuştur. Benzer özellikleri
paylaşmalarına rağmen Iraklı Şiiler, birçok ayrı ve kendi içinde kapalı
topluluklara bölünmüşlerdir. Şiilerin, ilk ve önde gelen bağlılıklarında aşiret ve
aile bağlılığı ön plana çıkmıştır. Bu durum bilhassa köylerde ve kırsal
alanlarda geçerli olmuştur. O dönem Şiilerin dinî merkezlerinden biri olan
46
Abdurrezak, a.g.e., s.34.
Abdurrezak, a.g.e., s.s.35-36.
48
Abdurrezak, a.g.e., s.s.37-38.
47
14
Necef’te dahi, aşiret ya da mahalle duygusunun içerdiği siyasal anlam,
Şiiliğin yarattığı duygusal bağlardan daha güçlü olmuştur. 49
Iraklı Şiilerin diğer bir handikabı da din adamlarının siyasete bakış
açıları olmuştur. O dönem Şii din adamları arasında belirli bir kesim, Irak’ta
siyasetçi olmanın “günah” olduğunu kabul etmişlerdir. Bu düşünceye göre
Irak Devleti, bir İslam devleti olmadığı gibi, kaybolan ve geri dönüşü beklenen
On İkinci İmamın da yönetimi kurduğu bir devlet olmamıştır. 50 Şiilerin
siyasete bakış açısını, Dava Partisi kurucularından Murtaza El Askeri,
partinin kuruluş döneminde şöyle değerlendirmiştir: “Şu sonuca vardım; bir
şeyler yapmam gerekiyor. Ama kime yöneleyim, kime gideyim? İslami bir
parti kurma sözü, bizim toplumumuzda günah ve küfür gibi bir şeydir.” 51 Şii
araştırmacı Ahmed El Katib ise değerlendirmesinde, “İmam Mehdi’yi bekleme
düşüncesi, büyük derecede Şiilerin genel siyasi düşüncesini etkilemiştir. Ve
bu düşüncede kurulan herhangi bir hükümet, İmamın oluşturacağı hükümete
veya kuracağı devlete tecavüz etmiş kabul edilir” şeklinde belirtmiştir. 52 Yine
de Şiiler arasından dinî bağlantıları olmayan, bağımsız kişilerden siyasete
katılanlar olmuştur. Irak’ın krallık döneminde Şii inancına sahip dört
başbakan göreve gelmiş ve birçok Şii, bakanlık ve vekillik görevlerinde yer
almışlardır (Bkz. Tablo 1). Irak’ta Kraliyet döneminde (1926-1958) Salih Cabır
1947 yılında, Muhammed El Sadr 1948 yılında, Fazıl El Cemali 1954 yılında
ve 1957 yılında da Abdulvahab Mercan Irak’ta başbakanlık yapmışlardır. 53
Irak’taki tüm bu gelişmeler İngilizler ile Şiiler arasındaki ilişkileri
olumsuz etkilemiş ve Şiilerin Irak’ta çoğunluğu oluşturmalarına rağmen uzun
süre “ikinci sınıf vatandaş” konumunda kalmalarına sebep olmuştur. Irak’ta
49
Hanna Batatu, “Iraq’s Shi’a: Their Political Role and the Process of their Integration into Society,
Islamic Impulse, ed. Barbara Frayer Stowasser, Washington, Georgetown University Center of
Contemporary Arab Studies, 1987, s.204, akt.: Faleh A. Cabbar, Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş,
s.79.
50
Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El Alem: El
Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009, s.26.
51
Farhad İbrahim, Atayfiyye Ve El Siyase Fil Alam El Arabi: Nemuzec Asia Fil İrak, Mektebet
Medbuli, 1996, s.247.
52
Ahmed El Katib, El Şirazi: El Merciiyye Fi Muacehet Tahattiyat El Tatavvur, Menşurat
Elzeman, 2002, s.11.
53
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.27-28.
15
İngiliz mandası altında, Emir Faysal’ın askerî üstünlüğü sağlanmaya
çalışılmış ve baskıcı yasalarla bir Sünni-Arap üstünlüğü kurulmuştur. 54 Ancak
tüm bu olumsuzluklara karşın, Irak’ta yaşayan Şiiler, hiçbir zaman Irak’la
bağların tümüyle koparılıp, sadece kendi mezheplerinin mensupları için ayrı
bir devlet kurulmasını öngören kayda değer ayrılıkçı bir proje ortaya
atmamışlardır. 55
1958 yılına kadar Irak, Haşimi monarşisinin kontrolü altında kalmıştır.
Ancak 14 Temmuz 1958’de General Abdulkerim Kasım tarafından kanlı bir
askerî darbe gerçekleştirilmiş ve Irak’ta monarşik sistem devrilerek
cumhuriyet ilan edilmiştir. 56
Başlangıçta
askerî
darbeyi
destekleyen
Baasçılar,
Kasım
ile
görüşlerinin ters düşmesi üzerine, zamanla ondan desteğini çekmiş; hatta
Kasım muhalifleri arasında yer almışladır. Nitekim 1963 yılında Baasçılar,
Kasım’ı
devirmiş
ve
yerine
Abdusselam
Arif’i
cumhurbaşkanlığına
getirmişlerdir. 57
Üç yıl cumhurbaşkanlık görevini sürdüren Arif, 1966 yılında bir
helikopter kazasında ölünce, yerine kardeşi General Abdurrahman Arif
geçmiştir. Ancak, Abdurrahman Arif’in iktidarı da uzun sürmemiş ve 1968
yılında Baasçılar bir darbe yapmıştır. Darbeyle iktidarı ele geçiren Baasçılar,
Baas Partisi üyesi olan General Hasan El Bekr’i hem cumhurbaşkanlığına
hem de başbakanlığa getirmişlerdir. 58
Aynı zamanda Devrim Komuta Konseyi (DKK)’nin başkanı olan El
Bekr’in yardımcılığına 1969 yılında Saddam Hüseyin getirilmiştir. Yeni iktidar,
subay kadrosunda ve yüksek bürokratlar arasında Baasçı olmayanları tasfiye
Sabit Duman, “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, Irak Dosyası II, yay. haz. Ali Ahmetbeyoğlu,
Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, TATAV, 2003, 2.cilt, Tarih serisi no.22, s.46 ve
s.51.
55
Reidar Visser, “Osmanlı Eyalet Sınırları, Şii Federalizmi ve Irak’taki Enerji Anlaşmazlığı”,
Stratejik Analiz, ASAM Yayınları, Kasım 2006, Sayı 79, s.88.
56
Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, s.s.134-135.
57
Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, s.s.158-159.
58
Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, s.159.
54
16
etmiş ve yerlerine Baasçıları getirmiştir. 1970’lerin başında ise iktidarın
arkasındaki güç olarak Saddam Hüseyin ortaya çıkmıştır. 59
Baas’ın 1970’lerdeki siyasal hedefleri tek parti devleti kurmak
olmuştur. Nitekim Baas’ı Irak toplumunun bütün alanlarına etkin bir şekilde
taşımışlardır. Subay kadrosu parti yörüngesine sokulmuş ve terfiler parti
üyeliğine bağlanmıştır. 1977 yılında Baasçı yönetim konseyinin bütün üyeleri
DKK üyesi olunca, parti ile devlet arasında bir ayrım kalmamıştır. 60
El Bekr 1976 yılında askerî geçmişi olmayan Hüseyin’i kara
kuvvetlerinde generalliğe getirmiştir. Hüseyin’in askerî hiyerarşiye geçişi El
Bekr’in önemini azaltmış ve El Bekr 1979 yılında istifa etmiştir. Bunun üzerine
Hüseyin hemen cumhurbaşkanı, Baas Partisi genel sekreteri, DKK’nin
başkanı ve silahlı kuvvetlerin başkomutanı olarak onun yerine geçmiştir. 61
Baas Partisi döneminde ve Saddam Hüseyin yönetiminde de Şiiler
ciddi baskı ve şiddetle karşılaşmışlardır. 62 Ancak burada baskı gören Şiiler,
aşırı uçta bulunan İslamcı Şiiler olmuştur. Nitekim, Baas iktidarı döneminde
Saddam Hüseyin’in basın müşaviri olan Hasan El Alavi, “Saddam Hüseyin’in
etrafındaki gazetecilerin hepsi Şii idi. Hüseyin, Sünni-Şii ayrımına önem
vermedi” demiştir. Birçok Arap milliyetçisi olan Iraklı Şii, Baas Partisi’nde
önemli görevlere gelmiş ve iktidarda görevlendirilmişlerdir (Bkz. Tablo 2). 63
Cumhuriyete geçiş süreci, Şii din adamları ve özellikle Havza
tarafından başta olumlu karşılanmıştır. Fakat daha sonra, şeriat kurallarına
ters düşen yeni bir medeni hukuk yürürlüğe konulmuştur. Ardından
59
Cleveland, a.g.e., s.s.452-453.
Cleveland, a.g.e., s.s.453-454.
61
Cleveland, a.g.e., s.454.
62
Arif Keskin, “Şii Jeopolitiği ve İran”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Şii Jeopolitiği, Cilt 13,
Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, s.71.
63
“Hasan El Alavi röportajı”, Irak El Hurra TV, 10 Eylül 2006, akt.: Usame Şahade, Heytem El
Kesvani, a.g.e., s.33.
60
17
komünizm aşırı derecede Irak’ta ve özellikle Şiilerin bulundukları ve kutsal
saydıkları şehirlerde bile ciddi bir şekilde artmaya başlamıştır. 64
Irak’ta kurulan Komünist Parti’nin liderliğine de Yusuf Salman Fahd
adlı bir Şii getirilmiş ve partinin çoğunluğunu da Şiiler oluşturmuştur. Bu
durum Şii din adamlarının komünizmi bir tehlike olarak görmelerine neden
olmuştur. Çünkü komünizm, din adamlarının Şii toplumu üzerindeki güçlerini
sarsacak etkiye neden olabilirdi. Ayrıca komünizmin sergilediği hayat görüşü,
ideolojisi ve teolojik formülasyonu Şii inancına ve ulema otoritesine tamamen
tersti. 65
Irak’ta 1960’lı yılların sonlarına doğru İslamcı Şiiler çok şiddetli
baskılara maruz kalmıştır. O dönemlerde Irak sınırları içinde “Şii” kelimesinin
kullanılması yasaklanmıştır. Şii kelimesi kullanılsa bile, bu Lübnan’daki ve
İran’daki Şiileri anlatmak için kullanılmıştır. Bunun yerine Baas iktidarı, “bir
bütünün parçası” anlamına gelen “Taifa” kelimesini Şiiler için kullanmıştır.
Çünkü Baas iktidarına göre, Irak’taki Şii hareketinin amacı, ulusal bütünlüğü
parçalamak ve Baas’ın Arap sosyalist devrimini yavaşlatmak olmuştur. 66
Halbuki Şiiler, Irak devletine karşı ayaklanmamış, her zaman sisteme, yani
iktidara karşı ayaklanmışlardır. 67
1968-1977 yılları arasında Baas iktidarının İslamcı hareketleri
bastırma politikası çerçevesinde Şiilerin birçok dinî merkezi kapatılmış ve
birçok dinî merkezin faaliyetlerine ve yayınlarına kısıtlamalar getirilmiştir. 68
Irak'taki Şiilere ait olan bütün kutsal mekânların yönetimi ve idari işleri
Havza’nın kontrolünden alınarak diyanet işlerine (yani devlete) bağlanması
kararlaştırılmıştır. Şiilerin her yıl Necef ve Kerbela’da gerçekleştirdikleri dinî
64
Omer, a.g.y., s.45.
Özbilgeç, a.g.y., s.27.
66
S. Ranâ Sezal, “Irak’ta Devlet ve Şiiler”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Sonbahar 2000, Irak
Özel, Cilt 6, Sayı 3, s.s.115-116.
67
Mehmet Öztürk, “I. Körfez Savaşı’ndan (1990-91) – 11 Eylül Sürecine ABD’nin Irak Politikası ve
Bunun Türk-Amerikan İlişkilerine Etkileri”, Akademik Bakış Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2010, Sayı
19, (Erişim) http://akademikbakis.org/19/08.pdf, 8 Ağustos 2011, s.15.
68
Mehdi Noorbaksh, “Shiism and Ethnic Politics in Iraq”, Middle East Policy Council, (Erişim)
http://mepc.org/journal/middle-east-policy-archives/shiism-and-ethnic-politics-iraq?print, 9 Haziran
2012.
65
18
törenler,
1977
yılında
Baas
Partisi
tarafından
yasaklanmıştır.
Bu
yasaklamayla birlikte İslamcı Şiiler ile Baas Partisi arasındaki gerilim iyice
artmıştır. 69
1979 İran İslam Devrimi, Irak’ın hem dış güvenliğini hem iç güvenliğini
tehdit etmiştir. Çünkü İran’daki Velayet-i Fakih iktidarı, Baas ideolojisine
alternatif bir ideoloji olarak ortaya çıkmış ve bunun yanı sıra Irak’taki Şii
kesimi de etkilemesi bakımından önemli bir tehlike olarak görülmüştür.
Nitekim İran’daki devrimden bir süre sonra Iraklı Şiiler arasında kıpırdanmalar
olmuş ve zaman zaman da olaylar çıkmıştır. Dava Partisi lideri Muhammed
Bakır El Sadr, İran iktidarını, devrimin ilk gününden itibaren açıkça
desteklemiştir. Ayrıca El Sadr, Haziran 1979’da Baas iktidarı aleyhine Necef
ve Kerbela’da büyük gösteriler düzenlemiş ve bu gösteriler Baas iktidarı
tarafından şiddetli bir şekilde bastırılmıştır. 70
Baas iktidarı ile Şiiler arasında iplerin kopmasına neden olan olay ise,
Şubat 1980’de dönemin Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz’e başarısız bir
suikast girişiminde bulunulması ve Bağdat’taki Mustansırıyya Üniversitesi’ne
saldırılması olmuştur. Irak bu olayların Dava Partisi liderleri tarafından ve
hükümeti yıkmak amacıyla planladığını öne sürmüştür. 71 Nitekim suikast
girişimini Dava Partisi üstlenmiştir. 72 Bunun üzerine Baas iktidarı tarafından
Dava Partisi’nin ve Iraklı Şiilerin lideri Muhammed Bakır El Sadr ile kız
kardeşi Emine El Sadr idam edilmiştir. Ayrıca Dava Partisi’ne üye olanların
da idam edileceği açıklanmıştır. El Sadr’ın idamı ve Baas iktidarının baskısı
sonucu İslamcı Şii muhalefet büyük bir darbe almıştır. 73
69
Omer, a.g.y., s.s.50-51.
Arı, a.g.e., s.398-399.
71
Arı, a.g.e., s.400.
72
Omer, a.g.y., s.53.
73
Arı, a.g.e., s.s.400-404.
70
19
O dönem Saddam Hüseyin, pek çok Şii liderini idam ettirmiştir. Bunun
yanı sıra, birkaç nesildir Irak’ta yaşayan ailelerin devamı olan İran uyruklu
yaklaşık on beş bin kişiyi sınır dışı etmiştir. 74
22 Eylül 1980’de İran-Irak Savaşı’nın başlamasıyla da Şii muhalefetin
büyük bir çoğunluğu İran’a sığınmış ve faaliyetlerini İran’dan yürütmeye
başlamıştır. Ancak Irak’ın yenilgisini bekleyen Şii muhalefet, 1988 yılında
hayal kırıklığına uğramıştır. Çünkü Saddam Hüseyin hem Şii hem de Kürt
muhalefeti tasfiye etmede başarılı olmuştur. Bu olaydan sonra Irak’ta kalan
Şii muhalefetin bir kısmı Avrupa ülkelerine yönelmişlerdir. 75
İran-Irak Savaşı’nın ardından bu kez Saddam Hüseyin Kuveyt’e
yönelmiş ve Kuveyt’in Irak’ın Basra ilinin bir kazası olduğunu ileri sürerek
Kuveyt’i işgal etmiştir. 76 2 Ağustos 1990’da gerçekleşen işgalin ardından BM
Güvenlik Konseyi tarafından 678 sayılı karar alınmış ve kararda Irak’ın 15
Ocak 1991 tarihine kadar Kuveyt’i kayıtsız şartsız terk etmesi, terk etmemesi
takdirde uluslararası askerî güç kullanılacağı belirtilmiştir. Kararın Saddam
Hüseyin tarafından uygulanmaması üzerine, ABD öncülüğündeki uluslararası
koalisyon 17 Ocak’ta Irak’a savaş açmıştır. Savaştan mağlup ayrılan Irak ise
sonunda koalisyon güçleriyle anlaşmış ve 28 Şubat 1991’de Safvan’da
imzaladığı ateşkes anlaşmasıyla Kuveyt’ten çekilmiştir. 77
Şiilerin 1991 ayaklanması ise örgütsüz olmuştur. Ayaklanma, yabancı
ülkeler ve yurtdışındaki Iraklı muhalif gruplar tarafından teşvik edilmiştir.
Kuveyt Savaşı’nın ardından Baas iktidarı karşıtı ilk dalgalanma 10 Şubat
1991’de olmuştur. Divaniye’de toplanan ve çoğunluğu Şii olan bir grup
kalabalık Saddam Hüseyin ve Baas karşıtı bir gösteri düzenlemiştir. Gösteri
sırasında ise, Baas Partisi’ne mensup on görevli protestocular tarafından
öldürülmüştür. Bu olayın ardından beş gün sonra dönemin ABD Başkanı
Gawdat Bahgat, “İslam’ın Siyasal Coğrafyası: Basra Körfezi’ndeki Şiiler”, Avrasya Dosyası,
ASAM Yayınları, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.153.
75
Omer, a.g.y., s.55.
76
Arı, a.g.e., s.430.
77
Charles Tripp, A History of Iraq, 3. Baskı, New York, Cambridge University Press, 2007, s.s.243246.
74
20
George Bush, Iraklılara Saddam Hüseyin’i devirmeleri için ilk açık çağrısını
yapmıştır. 78 Başkan Bush, 15 Şubat 1991’de yaptığı konuşmasında Iraklılara,
“ülke idaresine el koyarak bir diktatör olan Saddam Hüseyin’i kenara
çekilmek zorunda bırakmalarını ve Irak’ın yeniden uluslar ailesine katılmasını
sağlamaları” çağrısında bulunmuştur. Irak’taki muhalif gruplar tarafından bu
çağrı, “ABD’nin desteği” olarak algılanmıştır. 79
Bu çağrıdan sonra Irak’ın kuzeyinde Kürtler, güneyinde ise Şiiler ciddi
bir ayaklanma başlatmışlardır. Güneydeki ayaklanma, Necef ve Kerbela’dan
sonra hızla diğer Şii şehirlerine yayılmıştır. Ayaklanma sırasında birçok Baas
Partisi çalışanı ve onlarla işbirliği yapmakla suçlananlar öldürülmüştür. 80 Bu
sırada İran’da bekleyen ve İslami Devrim Yüksek Konseyi (İDYK)’ne bağlı
Bedir Tugayları ise, sınırdan sızarak ayaklanmaya katılmışlardır. Baas
Partisi’nin, Emniyet müdürlükleri ve istihbarat birimlerinin karargâhları gibi
stratejik öneme sahip devletin bütün müesseseleri isyancı Şiiler ve Bedir
Tugayları tarafından ele geçirilmiştir. 81
Ancak Saddam Hüseyin, bu ayaklanmaları birkaç hafta içinde
bastırmıştır. Baas iktidarı, Irak’ın güneyindeki tüm şehirlerde kontrolü yeniden
ele almıştır. 26 Mart 1991’de Amerikan yetkilileri, Başkan Bush’un Irak’ın
paramparça olmasından korktuğunu belirtmiş ve Iraklı isyancılara yardım
etmekten vazgeçtiklerini açıklamışlardır. Sonuçta Körfez Savaşı, Irak’ta
Şiilerin konumunu zayıflatacak uzun süreli bir etki yaratmıştır. 82
Şiiler, hiçbir zaman Irak’ın bütünlüğünü hedef almamış, özerklik veya
self-determinasyon gibi siyasi niyetler beslememişlerdir. Bu nedenle Şiiler
1991 ayaklanmasında (kuzeyde Kürtlerden farklı olarak) sadece iktidara karşı
ayaklanmışlardır. Şiiler siyasi açıdan muhalif güç oluşturdukları yerlerde bile
gerçek anlamda bir etki veya örgütlenmeden yoksun zayıf ve dağınık bir
78
Nakash, a.g.e., s.272.
Ceyhun Bozkurt, Mission Kurdistan: ABD, PKK İlişkilerinin Startejik Analizi 1978-2012,
2.baskı, Ankara, Kripto Kitaplar, s.72.
80
Nakash, a.g.e., s.273.
81
Omer, a.g.y., s.s.55-56.
82
Nakash, a.g.e., s.s.271-274.
79
21
görüntü çizmişlerdir. Bunun yanında Şii muhalefeti, Batılı devletler başta
olmak üzere dış dünya tarafından köktenci İslami söylemi ve İran’la yakın
ilişkileri yüzünden kuşkuyla karşılanmıştır. Batılı devletler, bir yandan Şiilerin
Irak’ta durumu değiştiremeyeceğini düşünmüş, bir yandan da Irak’ı İran tarzı
bir
İslami
Cumhuriyet’e
dönüştürebilecek
Şii
potansiyeli
karşısında
endişelenmiştir. 83
ABD’nin Irak’ı işgaline kadar Saddam Hüseyin’in İslamcı Şiilere yönelik
baskı politikaları devam etmiştir. Havza’nın lideri olan Ali El Sistani’nin
hocalığını yaptığı Hadra Camisi 1994 yılında Baas iktidarı tarafından
kapatılmış, ayrıca El Sistani de ev hapsine çarptırılmıştır. Şiiler arasında öne
çıkan ve nüfuzu Şiiler içinde artan bir diğer isim Muhammed Sadık El Sadr,
1999 yılında Baas iktidarı tarafından düzenlenen bir suikast sonucu iki
oğluyla birlikte öldürülmüştür. 84
Baas iktidarının Şiilere yönelik baskılarından biri olan ve tüm dünyanın
dikkatini çeken bir diğer olay ise 1992 yılında Irak’ın güneyindeki Meysan
bataklıklarında yaşanmıştır. 85 1991 ayaklanmasından sonra Baas iktidarı
Şiilerin bulunduğu güneyin büyük bir kısmını tekrar kontrolleri altına
alabilmişken, askerî personel ve teçhizata geçit vermeyen bataklık
bölgesinde etkili olamamıştır. Zaman içinde bu bataklık alan Şii direnişinin
üssü ve sembolü haline gelmiştir. Bunun üzerine Baas iktidarı bataklık
bölgesini daha iyi kontrol edebilmek için yeni politikalar benimsemiş ve
bataklıklarda
yaşayanların
bölgeden
transfer
edilmesi
için
birtakım
uygulamalar başlatmıştır. 86
İlk önce Nisan 1992’de Irak meclisinde onaylanan programda bölgeyi
terk edenler için bedava konut temin edilmesi öngörülmüştür. Ayrıca bu
konutlarda tüm temel teçhizat ve hizmetler mevcut olacağı gibi, taşınan her
Ofra Bengio, “Irak’ın Toprak Bütünlüğü Tehdit Altında”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları,
Kuzey Irak Özel, Cilt 3, Sayı 1, İlkbahar 1996, s.73.
84
Noorbaksh, a.g.m..
85
Bahgat, a.g.m., s.154.
86
Bengio, a.g.m., s.s.74-75.
83
22
aileye de 150 dinar aylık bağlanması kararlaştırılmıştır. Ekim 1992’de de
Meysan’daki bataklık sakinlerine 37.500 dönümlük arazi tahsis edilmesini
öngören bir hükümet kararı alınmıştır. 87 Daha sonra Baas iktidarı, 1992
yılının sonunda bölgeden su çekmek ve suyun yönünü değiştirmek için bir
projeyi uygulamaya koymuştur. 88 Projenin amacı yeni tarım alanları açmak
şeklinde açıklanmışsa da, Şiiler asıl amacın güneydeki bataklıkları kurutmak
suretiyle Şii direnişin barınmasını engellemek ve ordunun daha rahat hareket
etmesini sağlamak olduğunu öne sürmüşlerdir. 89 Bunun yanı sıra, Irak
yönetiminin, bölge sakinlerini yerlerinden çıkarmak için suyu zehirlediğine ve
kimyasal silahlar kullandığına dair iddialarda bulunulmuştur. Ekim 1996
tarihinde ise, hükümet söz konusu büyük projenin uygulamasının sona
erdiğini ilan etmiştir. 90
BM’nin bir raporunda ise, Baas iktidarı insan haklarını açıkça ihlal
etmek, yöreyi gelişi güzel bombalamak, 200 köyü darmadağın edip, bataklık
bölgesindeki geleneksel yaşamı bozmakla suçlanmıştır. 91
Baas iktidarı altında ciddi baskı ve şiddetle karşı karşıya kalan İslamcı
Şiiler, 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali ve Saddam Hüseyin yönetimini
devirmesinden sonra bu baskılardan kurtulmuşlardır. Irak’ın yeniden imarı
sürecinde de, Irak yönetiminde etkili konuma gelmişlerdir. 92 Amerikan
işgalinden sonra nüfus gücünü iyi kullanan Şiiler, seçimlerden zaferle
çıkmışlar ve Irak’ta iktidar olmuşlardır. 93
Şii gruplar arasında önemli farklılıklar ve aralarında ciddi ayrılıklar
bulunmasına rağmen, 2003 yılından sonra, ABD’nin Irak’ı yeniden imarı
sürecinde ortak hareket etmişlerdir. Özellikle parçalanmalarını engelleyen
faktör, Sünnilerin tekrar Irak yönetiminde egemen olmaları korkusu ve İran’ın
87
Bengio, a.g.m., s.75.
Bahgat, a.g.m., s.154; Bengio, a.g.m., s.75.
89
Bengio, a.g.m., s.75.
90
Bahgat, a.g.m., s.154.
91
Bengio, a.g.m., s.76.
92
Keskin, a.g.m., s.71.
93
Atilla Sandıklı, Emin Salihi, İran, Şii Hilali ve Arap Baharı, BİLGESAM Yayınları, İstanbul,
Ağustos 2011, Rapor no.35, s.6.
88
23
Iraklı Şiileri bir arada tutma çabaları olmuştur. Baas iktidarının devrilmesinin
ardından Şiiler Irak’ta güçlü bir siyasi unsur olarak ortaya çıkmışlardır. 94
Ancak ABD’nin Irak’ı işgalinin ilk yıllarında daha bütünleşmiş bir
görüntü çizen İslamcı Şii partilerin 2005 yılından itibaren kendi aralarında
ciddi sorunlar yaşamaya başladıkları da görülmektedir. 2006 yılında El Sadr
Akımı ile İDYK arasında silahlı çatışmalara varacak düzeyde anlaşmazlıklar
yaşanmıştır. Dava Partisi Genel Başkanı ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin
araya girmesiyle ancak çatışmalar sonlandırılabilmiştir. 95
Irak’taki Şii toplumunun gelenekselci yapısını kullanarak örgütlenen
çeşitli Şii partiler, 2003 yılından sonra Irak siyasi arenasında boy
göstermişlerdir. Iraklı İslamcı Şii partilerin 2003 yılı sonrası genel
politikalarına baktığımızda şu özellikleri ön plana çıkmaktadır:
-
Birleşik bir cephe yaratarak siyaseti kontrol etmek,
-
Dinî kaynaklardan beslenerek siyasi meşruiyet sağlamak,
-
Gerektiğinde ittifak kurup, eski iktidar yandaşlarını veya milliyetçi
Araplar ile Sünni aşiretleri dışlamak,
-
İran’dan güçlü bir dış destek alarak, bölgedeki yalnızlıklarını
kırabilmek,
-
ABD ile yakın ilişkiler kurarak iktidarı elde tutmak. 96
Baas iktidarının devrilmesinden sonra öne çıkan isimlerden biri, Havza
(Havza El İlmiyye)’nın lideri Ali El Sistani’dir. 11.yüzyılda kurulan Necef’teki
Havza, Irak’ta Şiilere önderlik eden tek enstitü niteliğinde bir kurumdur.
Havza’da bulunan ve kıdemli olan din adamlarına ise merci denmektedir. Her
bir merci, bu kıdemli din adamlarının adlarıyla anılır ve merciler, İslam
hukukunda yoruma açık bölümlere kendi fikirleri doğrultusunda yorumlar
Bayram Sinkaya, “Şii Ekseni Tartışmaları ve İran”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, EylülEkim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.41.
95
Veysel Ayhan v.d., 7 Mart 2010 Irak Parlamento Seçim Sonuçlarının ve Yeni Siyasal
Denklemin
Değerlendirilmesi,
ORSAM,
Nisan
2010,
Rapor
no.17,
(Erişim)
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011126_orsamreportt_17_tr.pdf, 2 Mayıs
2012, s.14.
96
Ayhan v.d., a.g.y., s.14.
94
24
getirirler. Havza’da yer alan öğrenciler ise, İslam hukukunu yorumlamak ve
uygulamak üzere fakih * olmak için eğitim alırlar. Irak’ta Şiilerin büyük bir
çoğunluğu Havza’ya bağlıdır. Ayrıca her bir Şii bir merciyi takip etmeli ve
yıllık gelirinin %20’sini (Hums) tabi olduğu merciye vermelidir. Şiiler,
mercilerini seçme konusunda da özgürdürler. Havza, dört büyük ayetullah
tarafından yönetilmektedir. Bunların arasında en kıdemlisi de Ali El
Sistani’dir. Bu nedenle El Sistani, Şiilerin kuvvetli bir temsilcisi ve sesi
konumundadır. İran’daki, dinin siyasete daha fazla ağırlığını koymasını
benimseyen Velayet-i Fakih ** öğretisini benimsemeyen El Sistani, devletin
İslami kurallar çerçevesinde idaresinden yanadır. 97
II. Körfez Savaşı’ndan sonra öne çıkan bir başka Şii din adamı da
üçüncü El Sadr olarak tanınan Mukteda El Sadr olmuştur. El Sadr, ABD
kuvvetleriyle iki defa çatışmaya girmiştir. El Sadr’ın, ABD’nin Irak’taki varlığı
konusundaki tutumu, siyasi eyleme karşı tavırları, İran ile ilişkileri ve
Havza’nın politikalarına karşı çıkması, dikkatleri kendi üzerine çekmiştir. El
Sadr ayrıca dinamik bir politik anlayışa sahip olmuştur. El Sistani’nin
başkanlığındaki Havza’nın sessizlik politikalarına karşı çıkmış, daha ön
plandaki Havza’nın iş başına geçmesini savunmuş, Kum’daki Ayetullah El
Hairi’yi örnek alınacak otorite olarak kabul etmiştir. 98
Sonuçta, Iraklı Şiiler kendi içlerinde ideolojik ve siyasi bir bütünlüğe
sahip olmamalarına rağmen 2003’ten sonra Şiiler büyük ölçüde bir arada
hareket etmişlerdir. El Sadr Akımı ile İDYK arasında silahlı çatışmalar
çıkmasına rağmen, gruplar tam olarak birbirinden ayrılmamıştır. Şii grupların
parçalanmasını engelleyen ana faktör, karşılarında eski iktidarı simgeleyen
Din adamı.
İran’daki din adamlarının yönetimi ideolojisidir. Diğer bir ifadeyle, din adamlarının toplumda siyasi
bir rolünün olduğu düşüncesidir.
97
Nir Rosen, In the Belly of the Green Bird: The Triumph of the Martyrs in Iraq, New York,
Free Press, 2006, s.s.11-12.
98
Yılmaz, Irak Dosyası, s.s.85-86.
*
**
25
Sünni bir gücün bulunması olmuştur. Çünkü Şiiler, Sünni Arapları İslamcı ya
da Baasçı olarak ayırmamaktadır. 99
1. Şiilerin Dinî Merkezleri
Hz. Ali’nin Necef’in Kufe ilçesinde Hariciler tarafından öldürülmesi ve
bu dönemde İslam tarihinde Kerbela Olayı diye bilinen Hz. Hüseyin’in
Kerbela’da öldürülmesi olayı, Irak’ı Şiiler açısından bir dinî merkez haline
getirmiştir. 100 On iki Şii imamın birçoğu, en azından yaşamlarının bir
bölümünü Irak’ta geçirmişlerdir. Türbelerin bulunduğu Şiilerin en kutsal dört
şehri Necef, Kerbela, Kazımeyn ve Samarra’dır. İslam tarihinin ilk
aşamalarından itibaren birçok Şii akademik etkinlik Kufe, Hille, Bağdat, Necef
ve Kerbela gibi merkezlerde gerçekleşmiştir. Bu merkezlerde birçok Şii esaslı
dinî okullar yer almakta ve uyruklarına bakılmaksızın herkesin eğitim görme
hakkı bulunmaktadır. 101
Bu kutsal şehirler arasında en göze çarpanı Necef’tir. Necef, Irak’ın
sınırlarının çok ötelerine taşan bir dinî ve politik bir etkiye sahiptir. 102 Necef’te
bugün birçok Şii din okulu bulunmaktadır. Irak’taki Şii toplumunun
referanslarının başında Necef’teki Havza El İlmiyye (bir dinî okullar ağı)
gelmektedir. 1992 yılından beri Havza’nın liderliğini Büyük Ayetullah Ali El
Sistani yürütmektedir ve El Sistani Necef’te yaşamaktadır. El Sistani,
Havza’nın en üst dinî otoritesi olarak kabul edilir ve sadece Irak’ta değil, Orta
Doğu’daki Şiiler arasında da yaygın bir şekilde saygı görür. 103
Hz. Ali öldürülene kadar Necef fazla tanınmış bir şehir olmamıştır.
Ancak Hz. Ali’nin türbesinin burada bulunması Necef’i ön plana çıkarmıştır.
Daha sonra Şii din alimlerinden Şeyh Nasreddin Tusi’nin Bağdat’tan Necef’e
Serhat Erkmen, “Orta Doğu’daki Değişim Ekseninde Irak Sorununu Anlamak”, Stratejik Analiz,
ASAM Yayınları, Şubat 2007, Sayı 82, s.27.
100
Duman, II.Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), s.19.
101
Nakash, a.g.e., s.13.
102
Nakash, a.g.e., s.18.
103
Yılmaz, Irak Dosyası, s.63.
99
26
göç edip yerleşmesinden sonra burada bir dinî okul kurulmuştur. Böylece
Necef Şii dünyasının merkezi konumuna gelmiş ve Şii ekolü burada
şekillenmeye başlamıştır. 104
Kerbela’da ise, Hz. Ali’nin oğlu ve üçüncü Şii imam Hz. Hüseyin’in ve
üvey kardeşi Abbas’ın türbeleri vardır. Hz. Hüseyin, 680 yılında Kerbela’da
meydana gelen bir savaşta öldürülmüştür. Bu nedenle Şiiler arasında
“şehitler prensi” olarak bilinir. Şii geleneğine göre, Kerbela’nın suyu ve
toprağı kutsaldır. Burayı ziyaret eden hacılara ve Necef’ten sonra en kutsal
sayılan Kerbela’daki mezarlığa gömülenlere ödül vaat edilmiştir. 105
Kazımeyn’in önemi, yedinci imam Musa El Kazım’ın ve onun torunu
olan dokuzuncu imam Muhammed El Cevat’ın türbelerinin burada oluşundan
kaynaklanmaktadır. 106 Bağdat’ın kuzeyinde yer alan ve Selahattin iline bağlı
olan Samarra ise, Şii inancında 12. İmam, İmam Mehdi’nin kaybolduğuna
inanılan yerdir. 107 İnanca göre, Samarra’da bulunan Askeriye Türbesi’nden
İmam Mehdi geri dönecektir. Bu nedenle türbenin önünde geri dönecek olan
İmam Mehdi için devamlı bir at bekletiliyordu. Ancak Askeriye Türbesi, 2006
yılında bombalı bir saldırıya uğramış ve türbelik yıkılmıştır. 108
Bu şehirlerin yanı sıra Necef’e bağlı Kufe ilçesi, Irak’ta Şiilik fikir ve
hareketlerinin büyük ve önemli bir kısmının oluştuğu merkez olmuştur. Kufe;
768 yılına kadar siyasi, 768-865 yılları arasında kültürel ve 865-962 yılları
arasında ise tamamen doktriner Şiiliğin ideolojik bir ilgi odağı olarak yer
Mehmet Şahin, “Şii Jeopolitiği: İran İçin Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu Dergisi,
Eylül 2006, Cilt 1, Sayı 1, s.47.
105
Nakash, a.g.e., s.21.
106
Nakash, a.g.e., s.25.
107
Matar, Cedel El Haviyat, s.s.137-140.
108
Saldırıyı El Kaide’nin Irak kolu üstlenmiş ve saldırının ardından Irak’taki Sünni-Şii gerginliği
Irak’ta adeta bir iç savaşa dönüşmüştür. Çıkan olaylar sonucunda bir hafta içinde binlerce kişi
öldürülmüş, 184 Sünni camisi yıkılmış ve Irak’ın birçok şehrindeki mahalleler, Sünni ve Şii olmak
üzere ikiye ayrılmıştır. Bkz. Peter Galbraith, Irak’ın Sonu: Ulus Devletlerin Çöküşü mü?, çev.
Mehmet Murat İnceayan, Doğan Kitap, Ocak 2007, s.s.17-18.
104
27
almıştır. Şiiliğin siyasi, kültürel, sosyal, iktisadi ve dinî pek çok özelliğinin
ortaya çıkmasında Kufe etkili olmuştur. 109
2003 yılından önce Şiiler için kutsal sayılan Necef ve Kerbela şehirleri,
Irak yönetimlerinin çeşitli baskıları ve İran-Irak Savaşı’yla birlikte bu şehirlerin
olanaklarının azalması nedeniyle, canlılığını kaybetmiştir. İran İslam
Devrimi’nden sonra, İran bu şehirlere alternatif olarak Kum’u Şiiler için bir dinî
ve siyasi merkez haline getirmeye çalışmıştır. Nitekim Kum, Necef’te eğitim
almış İranlı din adamları tarafından kurulmuştur. 110 Ancak ABD’nin Irak’ı
işgalinden sonra iktidara gelen Iraklı Şiiler, Necef ve Kerbela’yı eski
canlılığına kavuşturmaya yönelmişlerdir. Din adamlarının ana düşüncesi, bu
şehirlerin tekrar eski dinî otoritesine kavuşturmak ve böylece dünyadaki tüm
Şiilerin başvurabileceği tek dinî otorite konumuna gelmesini sağlamak
şeklinde olmuştur. 111
Son olarak belirtmekte yarar vardır ki, söz konusu Irak’taki dinî
merkezlerde bulunan Şii ulema, siyasetle doğrudan ilgilenmese de, siyasete
yön vermektedirler; İran modelinden tek farkı da budur. Irak’ta Şii ulema,
günlük işleyişe doğrudan karışmadan, günlük hayatın rotasını tayin
etmektedir. 112
2. Şiilerin Nüfusu
Günümüzde Iraklı Şiilerin birçoğu, geçmişte Sünni olan ve 18.-19.
yüzyıllarda Orta Fırat’ta yerleştikleri kasabalarda Şiileşen aşiret kökenli
Araplardır. Yoğun olarak Şiilerin yaşadığı bölgeler; Basra, Necef ve Kerbela
dahil Irak’ın güneyindeki şehirlerin çoğu ile, Bağdat ve Bağdat’ın kuzeyindeki
Diyale’dir. Arap Şiiler aynı zamanda Baas yönetiminin Araplaştırma politikası
109
Benli, a.g.m., s.s.130-131.
Kum şehri, İran’da Şii mezhebini kabul eden ilk şehirlerden biri olmuştur. Din adamlarının burada
dinî okullar açmasıyla, Kum Şiiliğin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Bkz. Şahin, a.g.m., s.47.
111
Sandıklı ve Salihi, a.g.y., s.s.3-4.
112
Keskin, a.g.m., s.71.
110
28
çerçevesinde Kerkük’e de yerleştirilmişlerdir. Bağdat’ın doğusunda yer alan
Sadr Şehri semtinde iki milyon, Basra’da ise bir milyon üç yüz bin Şii’nin
yaşadığı tahmin edilmektedir. Bunların yanında Musul’a bağlı Telafer ve
Selahattin’e bağlı Tuzhurmatu ilçelerinde Şii Türkmenler yaşamaktadır. 113
Ayrıca çoğu Hanekin ve Mendeli’de olmak üzere Feyli olarak bilinen Iraklı
Kürt Şiiler de bulunmaktadır. Tahminlere göre, Irak’ta yaklaşık bir milyon
Feyli yaşamaktadır. 114 Arap dünyasında bulunan Şiilerin %50’si de
Irak’tadır. 115 Bu nedenle Arap ülkeleri içinde Irak, Şiilerin çoğunlukta olduğu
tek ülkedir. 116
Irak’ta, yüzde yüz Arap olmayan Şiiler de vardır. Bunlar İran kökenli
Iraklılar olup, kendilerini Irak kültürüne daha yakın hissetmişlerdir. Baas
yönetiminin Şiilere yönelik baskılarının şiddetlendiği dönemde dahi Irak’tan
ayrılmamışlardır. 117
Şiilerin, Irak nüfusunun yaklaşık olarak %60-65’lik bir kesimini
oluşturduğu genel kanıdır. 118 Arapların %75’lik bir kısmı, Türkmenlerin
%50’lik bir kısmı ve Kürtlerin de %15’lik bir kısmının Şii olduğu tahmin
edilmektedir. Ancak bu rakamlar kesin rakamlar değildir ve bu oranları
doğrulayacak kaynaklar da bulunmamaktadır. 119
Irak’ta 1957 yılında yapılan nüfus sayımı, 1958 Darbesi öncesi
yapıldığı
ve
siyasi
amaçlar
doğrultusunda
kullanılmaya
yönelik
düzenlenmediğinden ötürü ülkedeki son güvenilir nüfus sayımı olarak kabul
edilmektedir. Bununla birlikte ülkede bu tarihten sonra da nüfus sayımları
113
İbrahim El Marashi, “Şii Hilali Mitini İnşa Etmek: İran Devrimi’nden 2003 Irak Savaşı’na”,
Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007,
s.s.12-13.
114
Selim Matar, Cedel El Haviyat, Beyrut, 2003, s.296.
115
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.15.
116
Duman, II.Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), s.9.
117
El Marashi, a.g.m., s.s.12-13.
118
El Marashi, a.g.m., s.s.7-8.
119
Duman, “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, s.46.
29
yapılmıştır. Ancak bu sayımlar, Araplaştırma politikasının etkisinde yapıldığı
için verilen rakamlar ve oranlar gerçekçi kabul edilmemektedir. 120
Irak’ta 1919 yılında yapılan nüfus sayımında Şiilerin oranı %53 olarak
tespit edilmiştir. 1932 yılında yapılan nüfus sayımında ise bu oran %56
olmuştur. 121 Irak Planlama Bakanlığı tarafından Temmuz 2004’te yayınlanan
bir raporda; Sünnilerin oranı %52,95 gösterilirken, Şiilerin oranı ise %44,04
olarak ifade edilmiştir. 122
Irak’taki Şii oranlarıyla ilgili yayınlanan raporlarda çelişkiler ve yüksek
artışlar bulunmaktadır (Bkz. Tablo 3). Şii nüfusu oranlarındaki artışlar, nüfus
artışlarıyla ve göç oranlarıyla uyuşmamaktadır. Mısır’da bulunan İbn-i Haldun
Araştırma Merkezi’nin Şii nüfus oranlarındaki artışlarla ilgili öne sürdüğü
gerekçe ise, Şii merciler tarafından insanları fazla çocuk sahibi olmaları
yönünde teşvik ettiği olmuştur. 123 Ancak Şii nüfusunda bu derece bir artışın
da zor olduğu gözükmektedir. Nitekim Irak’ta 1990-1999 yılları arasında ABD
tarafından uygulanan ambargo nedeniyle birçok insan kötü beslenmeden
ötürü
hayatını
kaybetmiştir.
BM
tarafından
çıkarılan
raporlarda
da
gördüğümüz bu durum, çoğunlukla Irak’ın orta ve güney kesimlerinde
yaşayan insanları etkilemiştir. 124
C. Irak’ta Şiilerin Siyasi Gelişimi
Irak’ta 1958 yılında monarşinin yıkılmasıyla birlikte, İslamcı Şiilerin
ülkede yükselişi söz konusu olmuştur. 1960’lı yıllarda, Irak iktidarının baskısı
altında İslami eylemcilik, beklentilerinin de üstünde büyümüştür. 1970’li
yıllarda ise, Şiiler arasında kitlesel İslami protestolar artmıştır. 1974 yılında
Baas iktidarı tarafından birçok İslamcı Şii lider idam edilmiştir. 1977 yılında
Serhat Erkmen, “Irak’ta İşgal Sonrası Siyasal Yaşam ve 2010 Parlamento Seçimleri”, Ortadoğu
Etütleri Dergisi, ORSAM Yayınları, Temmuz 2010, Cilt 2, Sayı 3, s.s.110-111.
121
Duman, “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, s.51.
122
El Arab El Yaum Gazetesi, 28 Nisan 2005, akt.: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, a.g.e., s.9.
123
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.12.
124
Omer, a.g.y., s.157.
120
30
ise, kutsal şehirlerde yapılan Erbain Törenleri * sırasında, Necef ve
Kerbela’da Baas iktidarı karşıtı kitlesel protesto ve gösteriler olmuş ve
Irak’taki siyasi hayatı altüst ederek, bölünmelere yol açmıştır. Bu tarihten
itibaren de İslamcı Şiilerin yükselişi, Irak’ın toplumsal ve siyasal gelişimlerinin
başlıca belirleyenlerinden biri olmuştur. 125
2003 yılına gelindiğinde; Irak’taki tüm Şii hareketler, ABD’nin Irak’ta
siyasal düzeni yeniden şekillendirme politikasını, ender bulunur bir fırsat
olarak görmüşlerdir. Aynı şekilde Şii hareketler, 1920’li yıllarda, Irak’taki
siyasal sistemi şekillendiren İngiltere’yle ters düşmekte hata yaptıkları
konusunda da hemfikir gözükmüşlerdir. O yüzden 2003 yılında bu hatayı
telafi etmenin tam zamanı olduğunu savunmuşlardır. 126
Iraklı Şiiler, geçmişte Şii uleması tarafından yönlendirilmiştir. Ancak
1934 yılında Irak Komünist Partisi’nin kurulmasıyla birlikte eğitimli gençler
arasında, Şii dinî yapılaşmanın etkisi azalmıştır. Komünist ideoloji, gençler
arasında giderek yaygınlaşmıştır. 127 Zaten Irak Komünist Partisi’ni kuran da
Şii mezhebinden bir Iraklı olmuştur. Daha sonra Şii gençlerin Komünist
Parti’ye ilgilerinin artması ve partiye katılımın yükselmesiyle, bu durumdan Şii
uleması oldukça rahatsız olmuştur. Çünkü o dönem en büyük arazi sahipleri
Şii ulema sınıfında yer alanlar olmuştur. 128
Komünizmin Şiiler arasında yaygınlaşmasıyla birlikte meşruluğu
zedelenen Şii uleması, buna tepki olarak 1950’li yıllarda dinî temelli siyasi
örgütlenmelere başlamışlardır. İlk olarak 1957 yılında İslami Dava Partisi
kurulmuştur. 1960 yılında da Şii uleması tarafından bir fetva yayınlanarak,
Komünist Parti’ye üye olunmasının haram olduğu ilan edilmiştir. Ayrıca Irak
iktidarı tarafından Şiilere yönelik baskıların da giderek hissedilmesiyle birlikte
Erbain Törenleri, İmam Hüseyin’in öldürülüşünün yıldönümünün 40. gününde yapılan törenlerdir.
Faleh A. Cabbar, Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş, çev. Hikmet Halis, Agora Kitaplığı, Haziran
2004, s.30.
126
Cabbar, a.g.e., s.s.7-8.
127
Wiley, a.g.e., s.s.43-44.
128
Selim Matar, El Zatul Cerihe, 2.baskı, Beyrut, El Muessese El Arabia Li Dirasat Vel Neşir, 2000,
s.s.137-140.
*
125
31
bu tarihten itibaren Şii örgütlenmeler gerek Irak içinde gerek Irak dışında
giderek artmıştır. 129
Baas iktidarına karşı oluşan İslamcı Şii muhalefetini bastırmaya
çalışan Saddam Hüseyin, bir dönem politika değişikliğine gitmiş ve Şiilerle
bütünleşmeye çalışmıştır. Bu çerçevede Hz. Ali’nin doğduğu gün Irak’ta
ulusal bayram olarak ilan edilmiş, Şii camileri ve ziyaret yerleri onarılmıştır.
Hatta Hüseyin, kendisinin Hz. Ali’nin soyundan geldiğini bile iddia etmiştir.130
Bunun yanı sıra Hüseyin, Araplık ilkesini ön planda tutmaya çalışmış ve
devletin üst kademelerinde, toplumu rahatsız etmeyecek şekilde bir Sünni-Şii
dengesi kurmaya çalışmıştır. 131 Baas iktidarında birçok Iraklı Şii, devlet
kurumlarında görev almış, Baas Partisi’nde çalışmış ve önemli devlet
kademelerinde yer almışlardır. Ancak tüm bu politikalar, Hüseyin’e ve
iktidarına karşı oluşmuş İslamcı Şii muhalefetini ortadan kaldırmaya
yetmemiştir. 132
1991
yılındaki
Körfez
Krizi’nden
yararlanmak
isteyen
Şiiler,
Muhammed Bakır El Hekim liderliğinde Irak’ın güneyinde ayaklanmışlardır.
Ancak bu ayaklanma iki hafta içinde Baas iktidarı tarafından bastırılmıştır.
Dönemin ABD Başkanı George Bush’un “ayaklanma ve diktatörü devirme”ye
yönelik daveti, Iraklı Şiiler tarafından askerî ve siyasi destek şeklinde
algılanmıştır. 133 Hatta ayaklanma olaylarının kötüye gittiği sırada, o dönem
Havza’nın lideri olan El Hui, dönemin ABD Başkanı’na çağrıda bulunmuş ve
“Irak halkının eziyeti ve işkencesine karşı tutumsuz ve seyirci mi
kalacaksınız?” diyerek açıkça ABD’den destek istemiştir. Fakat Şiiler
ABD’den beklediği yardımı alamamışlardır. 134
William R. Polk, Irak’ı Anlamak, çev. Nurettin Elhüseyni, 2.baskı, NTV Yayınları, Nisan 2007,
Yayın no.3, s.135.
130
Polk, a.g.e., s.135.
131
Onat, a.g.e., s.s.19-20
132
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.28-29.
133
Sezal, a.g.m., s.116.
134
Omer, a.g.y., s.s.92-93.
129
32
Irak muhalefeti içinde Iraklı Şiilerin güç kazanması ise, Körfez
Krizi’nden sonra olmuştur. Her ne kadar Irak içinde Şii muhalefeti bastırılsa
da 1991 yılından sonra Şiiler, Irak’taki muhalifliklerini uluslararası bir konuma
taşımışlardır. Bölge devletlerinin yanı sıra Avrupa’dan da faaliyetlerini aktif bir
şekilde yürütmüşlerdir. 135
2003 yılından önce, laik Şiiler Iraklı muhalifleri bir araya toplamak
istemişler ve Irak Ulusal Kongresi (IUK)’ni oluşturmuşlardır. IUK’nin lideri,
liberal bir Şii olan Iraklı işadamı Ahmed Çelebi olmuştur. 1992 yılından
itibaren, tüm Şii partiler, IUK’de şu veya bu biçimde rol almışlardır. IUK’nin
kuruluşuna da ABD ön ayak olmuş ve IUK’yi himaye etmiştir. Daha sonra
birkaç yıl içinde katılan grupların tümünün birbiri ardına çekilmesi üzerine IUK
dağılmanın ve çökmenin eşiğine gelmiştir. 136
Aslında IUK’nin amacı tüm Saddam Hüseyin’e muhalif grupları tek çatı
altında toplamak olmuştur. Bu nedenle IUK’nin içinde Şiilerin yanı sıra
Sünniler ve Kürtler de yer almıştır. Ancak 1990’lı yılların sonuna kadar tüm
muhalif grupların şemsiye örgütü gibi gösterilmeye çalışılmışsa da pratikte
fazla bir anlam taşımamıştır. Çelebi, ABD yönetimi tarafından Irak’taki geçiş
hükümetinin başına getirmek istense de, II. Körfez Savaşı sonrasında
Çelebi’nin geniş bir tabanı olmadığı gerekçesiyle ABD yönetimi bundan
vazgeçmiştir. Yine de Çelebi, IYK’de ve IYK’nin Başkanlık Konseyi’nde üye
olarak yer almıştır. 137
Aralık 2002’de ise, Iraklı muhalifler, Irak’ın geleceğini tartışmak için
Londra’da bir araya gelmişlerdir. Irak Muhalefeti Konferansı adı altında
düzenlenen toplantıda 65 kişilik bir komite oluşturulmuş ve Şiileri temsilen
İDYK’ye 33 sandalye verilmiştir. Bunun üzerine diğer Şii partiler kendilerine
yeterince yer verilmediği için toplantıyı terk etmişlerdir. 138 Konferansa katılan
İbrahim Navvar, El Muaraza El İrakiye Ve El Siraa Li İzkat Saddam, Londra, Matbuat AN,
1993, s.s.23-24.
136
Cabbar, a.g.e., s.8.
137
Arı, a.g.e., s.85.
138
“Muhalifler 15 Ocak’ta K. Irak’ta toplanıyor”, Hürriyet, 18 Aralık 2002, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=116321, 13 Haziran 2012.
135
33
İDYK, konferansa egemen olmakla ve aynı zamanda Sünni Arapların
katılımlarını göz ardı etmekle suçlanmıştır. 139
Şiiler 2003 yılı sonrası, Irak Yönetim Konseyi’ne de egemen
olmuşlardır. Buna göre, Şiiler konseyde, Irak’ta çoğunluk olduklarını iddia
ederek, 25 sandalyenin 13’ünü almışlardır. Şiiler, daha sonra Şii partilerin
egemen olduğu bir geçici hükümet oluşturulması karşılığında doğrudan
seçimlerin ertelenmesi hususunda ABD ile pazarlık etmiş ve Irak’taki
kontrollerini pekiştirmişlerdir. Irak’ta sırasıyla; Ahmed Çelebi, İyad Allavi,
İbrahim El Caferi ve Nuri El Maliki’nin başbakanlıklarıyla hükümetlere Şiiler
egemen olmuşlardır. Şiilerin kontrolü ordu, polis ve temsilciler meclisine de
uzanmıştır. 140
Baas iktidarının devrilmesinden sonra Irak’ta yapılan ilk iki parlamento
seçimlerinde Şii grup ve partilerin çoğu tek çatı altında seçimlere girmişlerdir.
30 Ocak 2005’te gerçekleşen ilk genel seçimlere Şiilerin çoğu, Birleşik Irak
İttifakı (BIİ) altında katılmışlardır. İDYK, Dava Partisi ve Irak Ulusal Kongresi
listede yer alan büyük Şii partiler olmuştur. Bu seçimlerde BIİ, oyların
%48,19’unu alarak seçimden birinci liste olarak çıkmıştır. Seçim sonrası, BIİ
çatısı altında seçilen ve dönemin Dava Partisi Başkanı olan İbrahim El Caferi
başbakan olmuştur. 141
15 Aralık 2005’te yapılan ikinci Irak genel seçimlerine de Şiilerin
çoğunluğu BIİ çatısı altında katılmışlardır. İDYK ve Dava Partisi’nin yanı sıra
El Sadr Akımı da listeye destek vermiştir. BIİ, oyların %41,10’unu alarak
139
“Mukatu’u Mutemer Lenden Lilmuaraza Elirakiye Limaza Yukati’un?”, Şark’ul Avsat, 13 Aralık
2002,
(Erişim)
http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&issueno=8781&article=141212&feature=, 28 Temmuz
2011.
140
“Zu’ama Elşia Fi Elirak Yetetallaun Lilseytara Ala Ekhukume Elintikaliye Mukabil Elteracu An
İntihabat Mubaşire, Şark’ul Avsat, 18 Şubat 2004, (Erişim) http://www.aawsat.com/
details.asp?section=4&issueno=9213&article=218478&feature=, 28 Temmuz 2011.
141
Mete Çubukçu, Taha Özhan, İşgal Altında İstikrar Arayışları: 2010 Irak Seçimleri, SETA,
Nisan 2010, Sayı 20, (Erişim) http://www.setav.org/ups/dosya/29476.pdf, 11 Ağustos 2011, s.13.
34
seçimden yine birinci liste olarak çıkmıştır. Başbakan ise, El Caferi’nin istifası
üzerine Dava Partisi Başkanı olan Nuri El Maliki olmuştur. 142
Yaşanan bölünmeler sonucu, 7 Mart 2010 seçimlerine Şiiler iki liste
olarak girmişlerdir. Birincisi, Başbakan El Maliki’nin liderliğini yaptığı Kanun
Devleti İttifakı’dır. Bu liste, Dava Partisi ve bu partiye yakın gruplardan
oluşmuştur. Yaklaşık 40 parti ve grup bu koalisyonda yer almıştır. İkincisi ise,
Irak Ulusal İttifakı’dır. Bu listede de, İDYK, El Sadr Akımı ve Fazilet Partisi
gibi önde gelen Şii grupların yanı sıra, bu gruplara yakın küçük gruplar da yer
almıştır. 143 Listenin başkanlığını ise, İbrahim El Caferi yapmıştır. Kanun
Devleti İttifakı, seçimlerden %24,02 oranında oy almış ve seçimlerden ikinci
liste olarak çıkmıştır. Ancak birinci liste olan İrakiye Listesi Başkanı Iyad
Allavi’nin hükümeti kuramaması üzerine, El Maliki Başbakanlık görevini
sürdürmüştür. El Caferi’nin listesi Irak Ulusal İttifakı ise oyların %17,98’ini
almış ve üçüncü liste olmuştur. 144
Irak’ta şu anda birçok Şii örgüt ve siyasi parti bulunmaktadır. Bunların
bazıları Irak’ta, bazıları ise Irak dışında kurulmuştur. Bazıları ise diğer
partilerin bölünmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Tüm bu örgüt ve siyasi partiler
Şii kimliğiyle ön plana çıkmış olsalar da, kendi aralarında düşünce, ilke ve
politika açısından farklılıklar göstermektedir. Bazıları İran mercisine (Velayet-i
Fakih’e) bağlıyken, bazıları ise Velayet-i Fakih’i kabul etmemektedir. 145
Irak’ta şu anda Şiilere özgü öne çıkan üç önemli dinî grup
bulunmaktadır. Birincisi, Dava Partisi’dir ve milli bir karakter taşımaktadır.
İkincisi, Ammar El Hekim’in lideri olduğu İDYK; diğeri ise, siyasi bir örgütten
ziyade bir dinî grubu temsil eden El Sadr Akımı’dır. 146 Bu üç Şii örgütten ikisi
İran desteklidir. El Sadr Akımı Kum merkezli, İDYK ise Tahran merkezli bir
142
Çubukçu ve Özhan, a.g.y., s.14.
Ayhan, a.g.y., s.14.
144
Çubukçu ve Özhan, a.g.y., s.19.
145
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.37.
146
Mustafa Özcan, “Irak’taki Direnişin İslami Veçhesi”, Irak Dosyası II, yay. haz. Ali
Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz, Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, TATAV, 2003, 2.cilt, s.196.
143
35
dinî harekettir. Dava Partisi ise, Irak merkezli bir parti olup, 2 dönem üst üste
Irak’ta iktidarı elinde bulundurmaktadır. 147
Bunun yanı sıra, Irak’taki Şiilerin çoğunluğunu temsil eden ve Şiileri
yönlendiren bir din adamları grubu (Havza) bulunmaktadır. Bu Şii din
adamları, örgütlü bir siyasi güç olmamakla birlikte, arkalarında büyük kitleleri
seferber edebilmektedirler. Necef’te bulunan ve Irak’ın en üst düzeydeki Şii
din adamları tarafından yönetilen Havza, ülkedeki en yüksek dinî otorite ve
kutsal mekânların koruyucusu konumundadır. Ali El Sistani *, Havza’nın en
üst otoritesi kabul edilir ve yaygın bir şekilde saygı görür. 148
El Sistani, genel olarak, Irak’taki Şiilerin lideri olarak kabul edilir. Dinî
ve siyasi sorunlarda birçok Şii, El Sistani’ye başvurmaktadır. Ayrıca El
Sistani’yi merci olarak kabul eden Şiiler, kazançlarının %20’sini (Hums)
kendisine vermektedirler. Bu da hem siyasi otorite hem finansal güç
açısından El Sistani’yi ön plana çıkarmıştır. 149 İran kökenli olan El Sistani
eğitimlerini İran’ın Kum şehrinde tamamlamış, 1951 yılında Necef’e
yerleşmiştir. Dönemin Havza lideri olan Ayetullah Ebul Kasım El Hui’nin 1992
yılında ölümünden sonra, Irak’ta Havza’nın liderliğine El Sistani geçmiştir. 150
Havza’da yer alan birçok din adamı İslam hukukuyla yönetilen bir
devlet istemekle birlikte, Velayet-i Fakih’i kabul etmemektedirler. Yani, El
Sistani de dâhil olmak üzere birçok Iraklı Şii din adamı, din adamlarının
politikayla ilgilenmesinden yana değillerdir. Ancak dönem dönem Şii din
adamlarının politikaya müdahalesi olduğu gibi, birtakım Şii din adamı da Irak
Parlamentosu’na vekil olarak seçilmişlerdir. 151
147
Özcan, a.g.m., s.209.
Tam ismi; Ayetullah El Uzma El Seyyid Ali Bin Muhammed Bakır Bin Ali El Hüseyni El
Sistani’dir.
148
Arı, a.g.e., s.80.
149
Omer, a.g.y., s.125.
150
Abdurrezak, a.g.e., s.52.
151
Yılmaz, Irak Dosyası, s.63 ve s.65.
*
36
1. İslami Dava Partisi *
İslami Dava Partisi, Irak’ta kurulan dinî temelli ilk Şii partisidir.
Komünizme ve laik Sünni partilere tepki olarak ortaya çıkmış ve Ekim
1957’de kurulmuştur. 152 Partinin kurucuları; Salih El Edib, Murtaza El Askeri,
Mehdi El Hekim, Talib El Rufai, Abdulsahib El Dehil ve Ayetullah Muhammed
Bakır El Sadr’dır. Partinin ilk yıllarında bazı Lübnanlı Şiiler de örgütün içinde
yer almıştır. 153 Ancak Dava Partili Lübnanlı Şiiler, 1982 yılında diğer radikal
Şii gruplarla birleşmiş ve Hizbullah Hareketini oluşturmuştur. 154
Partiye şu anda Nuri Kamil El Maliki başkanlık etmektedir. El
Maliki’den önce eski başbakan İbrahim El Caferi de partiye bir süre başkanlık
etmiştir. Irak’ta 31 Ocak 2005’te gerçekleşen geçici seçimlere BIİ koalisyonu
altında giren Dava Partisi, seçimlerden birinci çıkmıştır. Dava Partisi’nin o
dönemki genel başkanı El Caferi başbakan olarak atanmıştır. El Caferi
başbakanlık görevini, 17 Aralık 2005’te yapılan genel seçimlere kadar
sürdürmüştür. Ancak daha sonra partiden ayrılan El Caferi, Ulusal Islah
Topluluğu * adında yeni bir örgüt kurmuştur. Dava Partisi, 7 Mart 2010’daki
genel seçimlere ise, Kanun Devleti Koalisyonu adı altında katılmıştır.
Seçimlerden ikinci liste olarak çıkmasına rağmen, İrakiye Listesi Lideri Iyad
Allavi’nin hükümeti kuramaması üzerine, Dava Partisi hükümeti kurmuş ve El
Maliki yeniden başbakan olmuştur. Dava Partisi’ne ait “El Mesar TV” adında
bir de uydu kanalı bulunmaktadır. 155
Büyük çoğunluğu Iraklı Şiilerden oluşan Dava Partisi, ilk güç
denemesini 1974 yılındaki Hüseyniye törenlerinde düzenlediği protesto
gösterisiyle yapmıştır. Yine aynı şekilde 1977 yılında Kerbela-Necef şehirleri
arasında büyük yürüyüşler düzenlenmiştir. 1979 İran Devrimi’nden sonra
Arapça ismi: Hizbul El Dava El İslamiyye
Özcan, a.g.m., s.s.195-196.
153
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.38.
154
Yılmaz, Irak Dosyası, s.96.
*
Arapça ismi: Tecemu El İslah El Vatani.
155
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.39.
*
152
37
daha da radikalleşen Dava Partisi, çok sayıda Baas Partisi bürolarına ve
yetkilisine saldırılar düzenlenmiştir. 156
Dava Partisi’nin artan saldırıları üzerine, Şiilere yönelik Baas
iktidarının baskısı da artmıştır. Dava Partisi’ne üye olan ya da çalışmalarına
katılan herkesin idam edilmesine karar verilmiş ve 1980 yılında Dava
Partisi’nin ruhani lideri olan Ayetullah Muhammed Bakır El Sadr ve kız
kardeşi idam edilmiştir. 157 Partinin kurucularından biri olan El Sadr’ın
öldürülmesi üzerine partinin askerî kanadının ismini “Şehit El Sadr” olarak
değiştirilmiştir. 158
Irak’ta Dava Partisi’nin yasaklanması üzerine, parti çalışmalarının bir
kısmı yer altından, bir kısmı yurtdışından yürütülmüştür. Partinin lider
kadrosunun büyük bir kısmı İran, Suriye ve İngiltere’ye iltica etmiştir. 159
Partinin Tahran, Şam ve Londra’da merkezleri açılmış, ancak bu merkezler
birbirinden bağımsız hareket etmişlerdir. 160 Dava Partisi’nin İran’a taşınan
kolu, 1982 yılında İDYK’ye katılmıştır. Fakat daha sonra İran’ın örgüt
üzerindeki kontrolü konusundaki endişeleri ve İran ile ideolojik anlaşmazlığa
düşülmesi üzerine parti İDYK’den çekilmiştir. 161
Dava Partisi, İslami hayat tarzını benimseyen bir hükümet istemiştir.
Dava Partisi’nin öngördüğü program ise dört aşamalı olmuştur. Birinci
aşamada, halka gerçek İslami benlik kazandırılacaktır. Daha sonraki
aşamada,
cumhuriyeti
politik
iktidar
kurulacaktır.
mücadelesi
Son
başlayacak
aşamada
ise,
ve
tüm
ardından
İslam
İslam
toplumu
kurtarılacaktır. 162
Bunun yanı sıra Dava Partisi yetkilileri, çoğulculuğa taraftar olduklarını
ve Irak’ın dinî ve etnik topluluklarının yönetime iştirakine ve temsiline önem
156
Sezal, a.g.m., s.117.
Özcan, a.g.m., s.s.195-196.
158
Yılmaz, Irak Dosyası, s.95.
159
El Marashi, a.g.m., s.25.
160
Özcan, a.g.m., s.209.
161
El Marashi, a.g.m., s.26.
162
Sezal, a.g.m., s.s.117-118.
157
38
verdiklerini belirtmişlerdir. Ayrıca insan haklarına önem verdiklerini ve
anayasal bir düzen istediklerine de vurgu yapmışlardır. Adalet, eşitlik,
özgürlük ve İslam hukuku istemişler, cihatçı ve militarist yapıda olmadıklarını
öne sürmüşlerdir. 163
Dava Partisi son kurultayını 2007 yılında yapmış ve El Maliki tekrar
genel başkan seçilmiştir. Ayrıca bu kurultayda, 22 maddeden oluşan birtakım
kararlar alınmıştır. Genel olarak bu kararlarda, Irak’ın toprak bütünlüğüne
vurgu yapılmış ve federatif bir sisteme karşı çıkılmıştır. Parti içtüzüğünün
değiştirilip,
içtüzüğün
tüm
Irak’a
hitap
edecek
şekilde
düzeltilmesi
öngörülmüştür. Ayrıca, alınan kararlardan birinde, Havza’nın siyasi fikirlerinin
dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Diğer bir önemli karar ise, Irak
Anayasasında yer alan 140.maddeyle ilgili olmuştur. Söz konusu maddeye
göre, 2007 yılında Kerkük’te bir referandum yapılması öngörülmüştü. Dava
Partisi, 140.maddenin uygulanmasını sağlamak yönünde bir karar almıştır. 164
Dava Partisi Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda
25 vekille temsil edilmiştir. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerde ise vekil
sayısını arttırmış ve 54 vekille parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. 165
2. Irak İslami Devrim Yüksek Konseyi *
İDYK, 1982 yılında İran’ın desteğiyle ve İran’ın önde gelen
hukukçularından Mahmud El Haşimi** başkanlığında kurulmuştur. Konseyin
sözcüsü olan Muhammed Bakır El Hekim ***, 17 Kasım 1982’de Tahran’da
163
Özcan, a.g.m., s.s.195-196.
El Hayyum, a.g.e., s.s.256-257.
165
El Hayyum, a.g.e., s.257.
*
Arapça ismi: El Meclis El Ale Lisavre El İslamiyye Fi El İrak.
**
El Haşimi, İran kökenli bir Necefli’ydi.
***
El Hekim, Büyük Ayetullah Muhsin El Hekim’in oğludur.
164
39
konseyin kuruluşunu ilan etmiştir. 166 Daha sonra Humeyni’nin direktifleri
doğrultusunda, konseyin başkanlığına, El Hekim getirilmiştir. 167
El Hekim, Dava Partisi adına giriştiği gizli faaliyetlerden dolayı Irak’ta
hapse atılmış ve işkence görmüştür. 1980 yılında serbest bırakıldığında
İran’a kaçmış ve daha sonra İran’da İDYK’nin başına geçmiştir. Mayıs
2003’te Irak’a dönen El Hekim, Necef’teki İmam Ali Camisi’nde Cuma
namazlarını kıldırmaya başlamıştır. 168
El Hekim’in 29 Ağustos 2003’te İmam Ali Camisi yakınlarındaki büyük
patlama sonucu hayatını kaybetmesi üzerine, yerine kardeşi Abdulaziz El
Hekim **** gelmiştir. 2009 yılına kadar başkanlığı sürdüren El Hekim, Ağustos
2009’da hayatını kaybetmesi üzerine, oğlu Ammar El Hekim konseyin
başkanlığına getirilmiştir. 169
Iraklı Şii örgütler arasında, İran ile ilişkileri en fazla olan örgüt olup,
Velayet-i Fakih’i kabul etmiştir. İDYK, Iraklı Şii örgütlerin koalisyonu olarak
öngörülmüş ve Baas iktidarının devirme olasılığına karşılık, sürgündeki bir
hükümet gibi düzenlenmiştir. 170
Ancak İDYK, ABD ile ilişkilerini de geliştirmiştir. Muhammed Bakır El
Hekim, İran’a yakın durmasına rağmen, kardeşi Abdulaziz El Hekim ise, ABD
ile görüşmelerde bulunmuştur. Abdulaziz El Hekim, Ağustos 2002’de
Washington’u ziyaret etmiş ve Dick Cheney ve Donald Rumsfeld ile bir araya
gelmiş, ziyareti sonrasında ABD ile ilgili olumlu açıklamalarda bulunmuştur.
Bu nedenle o dönem, ağabey Tahran ile kardeşi de Washington ile ilişkileri
geliştiriyor gözükmüştür. 171
166
Cabbar, a.g.e., s.333.
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.39.
168
Yılmaz, Irak Dosyası, s.106.
****
Abdulaziz El Hekim, İran’daki Ali Hamaney mercisine bağlıdır.
169
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.39.
170
El Marashi, a.g.m., s.26.
171
Özcan, a.g.m., s.202.
167
40
İDYK’ye bağlı “El Mihrab Şehidi Örgütü” adında bir yardım kolu
bulunmaktadır. El Mihrab Şehidi Örgütü’nün başkanlığını da 2009 yılına
kadar Ammar Abdulaziz El Hekim sürdürmüştür. Konseye ait olan televizyon
kanalı ise, “El Fırat TV”dir. 172
İDYK, kuruluş döneminde, parçalanmış Iraklı İslamcı Şii grupların idari
birliğini sağlayacak İran destekli bürokratik bir yapıda olmuştur. Ancak bugün
İDYK’ye birleşik bir İslami cephe ya da tüm Iraklı Şiilerin altında toplandığı bir
şemsiye olarak bakılmamaktadır. İDYK, daha ziyade benzer gruplarla yan
yana mevcut olan bir başka Şii İslamcı parti olarak algılanmaktadır. 173
İDYK, Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda 21
vekille temsil edilmiştir. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerde ise vekil
sayısını düşürmüş ve 17 vekille parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. 174
Partinin siyasi kanadının yanı sıra bir de askerî kanadı vardır.
Konseyin askerî kanadı, Bedir Tugaylarından oluşmaktadır. Bedir Tugayları,
1980 yılının son aylarında Irak’tan uzaklaştırılan İranlıların ve İran tarafından
esir alınan Şii Iraklı esirlerden kurulmuştur. Bedir Tugaylarının ana merkezi
Necef ve Kerbela’dır. 175 Faaliyetlerini orta ve güney Irak’ta sürdüren Bedir
Tugayları, Bakuba, Kufe ve Kut’un bir bölümünde de etkili bulunmaktadır. 176
Bedir Tugaylarını 2003 yılına kadar Abdulaziz El Hekim yönetmiştir. 177
Bedir Tugayları, 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak Savaşı’nda İran
tarafında yer almış ve İran kuvvetlerinin bir parçası haline gelmiştir. O
dönemde Bedir Tugaylarının sayısı 35 bine ulaşmıştır. Zira esirlikten
kurtulmak isteyen Iraklılar arasında Şii olmayan esirler bile tugaya katılmıştır.
Daha sonra İran tarafından Bedir Tugaylarına, Iraklı esirleri sorgu görevi
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.40.
Cabbar, a.g.e., s.339 ve s.351.
174
El Hayyum, a.g.e., s.318.
175
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.40-41.
176
Özcan, a.g.m., s.s.198-201.
177
Mustafa Aydın, Nihat Ali Özcan, Neslihan Kaptanoğlu, “Riskler ve Fırsatlar Kavşağında Irak’ın
Geleceği ve Türkiye”, Ortadoğu Çalışmaları II, TEPAV, Aralık 2007, (Erişim)
http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271232024r5640.Riskler_ve_Firsatlar_Kavsaginda_Irak_in_Gel
ecegi_ve_Turkiye.pdf, 6 Mayıs 2012, s.74.
172
173
41
verilmiştir. İran-Irak Savaşı sona erdikten sonra, Irak içindeki eylemlerine
devam etmişler ve sivillere karşı silahlı eylemler gerçekleştirmişlerdir. 178 Bu
nedenle Bedir Tugaylarının İran İslam Devrim Muhafızları Ordusu ile
bağlantısı kuvvetlidir ve eğitim üsleri bu ordunun mülkü sayılmaktadır. Bedir
Tugayları, son yirmi yıl içinde de Devrim Muhafızları ile ilişkilerini sürdürmüş
ve derinleştirmiştir. 179 Bugün Bedir Tugayları, kolordu seviyesine ulaşmıştır.
15 ila 20 bin silahlı gücü piyade, zırhlı araçlar, topçu, hava savunma ve
komando birliklerinden oluşmaktadır. 180
2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra, Paul Bremer “Irak’taki
milis güçlerin dağıtılacağını” açıklayınca, Bedir Tugayları siyasi bir örgüt
haline geldiklerini duyurmuşlardır. Ancak Tugaylar silahlı eylemlerine devam
etmişlerdir. Şu anda Irak İçişleri Bakanlığı’na bağlı olan hapishaneler, Bedir
Tugaylarının kontrolündedir. Bedir Tugaylarının başkanlığını yürüten Hadi El
Amiri *, aynı zamanda Irak Parlamentosu’nda Güvenlik ve Savunma
Komisyonu başkanıdır. Bir dönem Amiri, 2006 yılında Irak’taki mezhep
çatışmaları sırasında ortaya çıkan “Ölüm Tugayları”nı komuta etmekle
suçlanmıştır. 181
3. El Sadr Akımı *
Necef’teki Şiilerin önde gelen isimlerinden dinî merci Ayetullah
Muhammed Sadık El Sadr, 1990’lı yıllarda Şiilere karşı artan Baas iktidarı
baskısı karşısında Irak’ı terk etmemiştir. Sadık El Sadr, iktidar karşıtı
vaazlarını Necef’ten sürdürmüş ve Iraklı Şiileri tekrar harekete geçirme
çabası oldukça etkili olmuştur. Bunun üzerine Irak’ta 1999 yılında Sadık El
Sadr ve iki oğlu, bir suikast sonucu öldürülmüşlerdir. Bunun üzerine Sadık El
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.41-42.
Aydın, Özcan ve Kaptanoğlu, a.g.y., s.74.
180
Yılmaz, Irak Dosyası, s.107.
*
Hadi El Amiri kod adı olup, Amiri’nin gerçek ismi bilinmemektedir.
181
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.40-42.
*
Arapça ismi: El Teyyar El Sadri.
178
179
42
Sadr’ın hayatta kalan oğlu Mukteda El Sadr İran’a sığınmıştır. Mukteda El
Sadr, ancak 2003 yılında Baas iktidarı devrildikten sonra Irak’a geri
dönebilmiş ve faaliyetlerine başlayabilmiştir. El Sadr’ın bugün önemli bir
kitleye önderlik edebilmesinin ardındaki en önemli nedenlerden birisi de
öldürülen Muhammed Sadık El Sadr’ın oğlu olmasıdır. 182
El Sadr Akımı, ABD işgaline karşı en sert tepkiyi gösteren Şii grup
olmuştur.
ABD’nin
reddetmiştir.
183
oluşturduğu
Irak
Yönetim
Konseyi’ne
katılmayı
Mukteda El Sadr, 2004 yılında Irak Yönetim Konseyi’ne rakip
olarak kendi hükümetini oluşturduğunu ilan etmiştir. İşgalci güçlerle işbirliği
yaptığı gerekçesiyle de, hem Havza lideri Ali El Sistani’ye hem Dava
Partisi’ne açıkça cephe almıştır. 184 El Sistani’yi “sessiz Havza” olarak
nitelendirmiş ve Amerikan işgaline karşı hiçbir şey yapmamakla suçlamıştır.
El Sistani’nin politikalarını reddeden El Sadr, Necef politikasının “sesli”
olmasını savunmuştur. 185
Grubun yoğun olarak bulunduğu yer, Bağdat’ın Sadr Şehri** semtidir.
Grup, İranlı dinî merci Büyük Ayetullah Kazım El Hairi’ye bağlıdır ve Velayet-i
Fakih’i kabul etmektedir. Grubun önde gelen lider kadrosu arasında, Baha El
Araci ve Hazım El Araci de bulunmaktadır. El Sadr İran’ın Irak üzerinde nüfuz
sahibi olma düşüncesini eleştirse de kendisinin ve grubunun İran ile ilişkileri
kuvvetlidir. El Sadr, dönem dönem ABD’yi hedef alan demeçler de vermiştir.
El Sadr Akımı’nın askerî kanadı, 20 bin kişilik olan Mehdi Ordusu’dur. Mehdi
Ordusu ile Irak ve ABD silahlı kuvvetleri arasında dönem dönem çatışmalar
meydana gelmiştir. 2004 yılında ise, Mehdi Ordusu militanları ile Amerikan
askerleri, Necef’te iki kez şiddetli çatışmalara girmişlerdir. 186 ABD’ye karşı
sert söylemleri bulunan Mukteda El Sadr, ancak 2003 yılında ABD’nin Irak
182
Serhat Erkmen, “İç Etkenler Açısından Irak’ın Geleceği”, Irak Krizi (2002-2003), der. Ümit
Özdağ, Sedat Laçiner ve Serhat Erkmen, Ankara, ASAM Yayınları, 2003, Yayın no.57, Ortadoğu
Araştırmaları Dizisi:4, s.12.
183
Arı, a.g.e., s.79.
184
Yılmaz, Irak Dosyası, s.63.
185
Mazin Hasan, “Irak’ın Geleceği”, Stratejik Analiz, ASAM Yayınları, Şubat 2007, Sayı 82, s.38.
**
Sadr Şehri semtinin 2003 yılından önceki ismi Saddam Şehri semtiydi.
186
“Irak’taki Başlıca İslami Partiler”, BBC Türkçe, 25 Ağustos 2005, (Erişim)
http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040129_irak_islami.shtml, 13 Mayıs 2012.
43
işgaline karşı silahlı mukavemet yerine, ilk planda sözlü mukavemeti tercih
etmiştir. 187 Daha sonra ise, ABD işgaline yönelik, Sünni direnişle ve ülke
dışından
gelen
bazı
militanlarla
birlikte
silahlı
direnişte
bulunduğu
düşünülmüştür. Mehdi Ordusu militanlarının 50.000 civarında olduğu ve El
Sadr tarafından Mehdi Ordusu’na bağlı oldukları açıkça dile getirilmeyen,
ancak Mehdi Ordusu ile birlikte hareket eden bazı “özel gruplar”ın da
bulunduğu öne sürülmüştür. 188
2006 yılında İran’ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına başladığını
ilan etmesinin ardından El Sadr, ABD’yi uyararak, “Komşumuz olan İslami
ülkeler, buna İran da dahildir, herhangi bir saldırının hedefi olurlarsa, onları
sonuna kadar destekleyeceğiz” demiştir. 189 Bu nedenle El Sadr, ABD
tarafından Amerikan aleyhtarı radikal mollalardan görülmüştür. 190
Mehdi Ordusu militanları Bakuba, Kufe, Necef, Kerbela ve Kut’un bir
bölümünde etkili olmuşlardır. Baas iktidarının devrilmesinden sonraki
boşlukta düzeni sağlamadaki başarısından dolayı El Sadr’ın önünün açıldığı
ve ününün kat be kat arttığı gözlenmiştir. Özellikle işgalden sonra Necef,
Kerbela
ve
Bağdat’ın
doğu
mahallelerinde
fakir
Şiileri
örgütlemeyi
başarabilmiştir. 191
Muhammed Sadık El Sadr’ın diğer oğlu, Hüseyin El Sadr, İran’a yakın
olduklarını dillendirse de, ancak bu yakınlığın aynı modeli paylaşacakları
anlamına gelmediğini belirtmiş, kendilerinin İran’dan farklı olduklarını
söylemiştir. Ayrıca, kardeşi Mukteda El Sadr’dan farklı olarak, ABD’den
ülkenin tam güvenlik sağlanıncaya kadar kalmalarını istemiş ve “Ben
Amerikalılar ne kadar sürede kalacaklarını söylemeyeceğim, bu Irak’ta yeni
187
Özcan, a.g.m., s.196.
“Irak:
Gelecek
Senaryoları”,
BÜSAM,
Temmuz
2009,
İstanbul,
(Erişim)
http://busam.bahcesehir.edu.tr/rapordosya/irak-gelecek-senaryolari.pdf, 29 Temmuz 2012, s.13.
189
Galbraith, a.g.e., s.25.
190
El Marashi, a.g.m., s.28.
191
Özcan, a.g.m., s.s.198-201.
188
44
teşekkül edilecek şartlara bağlıdır” demiştir. Mukteda El Sadr’ın aksine,
ABD’ye yönelik söylemlerinde Hüseyin El Sadr daha ılımlı konuşmuştur. 192
Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda El Sadr
Akımı’na bağlı 30 vekil yer almıştır. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerden
sonra El Sadr Akımı’na bağlı 39 vekil Irak Parlamentosu’nda yer almıştır. 193
4. Irak’taki Diğer Şii Örgütler
İslami Fazilet Partisi*, 2003 yılında Necef’te Muhammed El Yakubi**
tarafından kurulmuştur. Partinin amacı, geniş çaplı olan El Sadr Akımı’na bir
örgütsel düzen bulmak olmuştur. Diğer bir ifadeyle, bir dinî merci olan El Sadr
Akımı’nı, bir müessese haline getirmek istemişlerdir. Parti faaliyetlerini Basra
ve Meysan şehirlerinde yoğunlaştırmıştır. El Yakubi’nin koordine ettiği
kurumlar ise şunlardır: 194
- Elit Cemaat
- El Sadikin Gazetesi
- Dinî El Sadr Üniversitesi
- Benatül El Mustafa Rabıtası (Kadınların sosyal çalışmalarını
örgütleyen bir kurumdur)
- El Zehra Dinî Bilimler Üniversitesi (Kadınlara özel bir üniversitedir)
- El Bilad Radyo Kurumu (Bağdat’tan yayın yapan ulusal bir radyodur)
- Alevi Seyitler Sendikası
Diğer Şii partilerine oranla oldukça küçük bir gruptur. Basra’da etkin
olan Fazilet Partisi’nde Ocak 2009’da yapılan vilayet seçimlerinden önce
Basra Valiliğini yürüten Muhammed El Vaeli, Fazilet Partisi’nin bir üyesidir.
Fazilet Partisi, Basra Vilayeti’nin özerkliğini talep etmektedir. Muhammed El
192
Özcan, a.g.m., s.s.198-201.
El Hayyum, a.g.e., s.416.
*
Arapça ismi: Hizbul El Fezile El İslami.
**
El Yakubi, Muhammed Sadık El Sadr’ın öğrencisidir.
194
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.46-47.
193
45
Vaeli’nin Basra Valiliği’ni yürüttüğü dönemde vilayetin Petrol Tesisleri
Koruma Gücü’nü oluşturan Fazilet Partisi, yolsuzluk ve petrol kaçakçılığında
etkili bir grup olarak değerlendirilmektedir. Fazilet Partisi ile İDYK’nin, petrol
kaçakçılığında birbirlerine rakip oldukları, bu yüzden de çekişme halinde
oldukları iddia edilmiştir. Ocak 2009’daki il meclisi seçimlerinde ise, Fazilet
Partisi, Basra’da önemli oranda güç kaybına uğramıştır. 195
Fazilet Partisi Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda
14 vekille temsil edilmiştir. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerde ise vekil
sayısını düşürmüş ve 6 vekille parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. 196
İslami Çalışma Örgütü *, El Şirazi Akımı’nın siyasi kanadıdır. Diğer bir
ifadeyle, örgütün bağlı olduğu merci, Muhammed El Hüseyni El Şirazi’dir.
Örgüt, 1979 yılında Muhammed Taki El Muderrisi ve kardeşi Hadi El
Muderrisi tarafından kurulmuştur. Şu anda örgütün başkanlığını Hadi El
Muderrisi, genel sekreterliğini İbrahim El Mutayri, resmi sözcülüğünü ise
Cevad El Attar yürütmektedir. 1967 yılında örgütün ismi önce Mercilik
Hareketi, sonra Çağrı Hareketi, daha sonra ise Çağrı Öncüleri Hareketi
olmuştur. Ancak İran’daki Humeyni devriminden sonra 1979 yılında İslami
Çalışma Örgütü adını almıştır. İslami Çalışma Örgütü, Velayet-i Fakih
sistemini kabul etmemiş ve Fakihlerin şurasına inandıklarını açıklamışlardır.
Buna göre, dinî mercilik, yani lider kadro arasında çoğulculuk kavramını
benimsemişlerdir. Örgüt, doğrudan seçim sistemine inanmaktadır. 197
Irak’ın dışında kurulan Şii örgütlerden olan İslami Uzlaşı Hareketi **,
1980 yılında kurulmuştur. Örgüt, Iraklı göçmenlerin bir hareketi olup, El Şirazi
mercisine bağlıdır. Hareketin başkanlığını Şeyh Cemal El Vekil, siyasi büro
başkanlığını ise Abbas El Şammari yürütmektedir. Hareketin karargahı
“Irak: Gelecek Senaryoları”,a.g.y., s.21.
El Hayyum, a.g.e., s.464.
*
Arapça ismi: Munattama El Alem El İslami.
197
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.43-44.
**
Arapça ismi: Hareket El Vifak El İslami.
195
196
46
Kerbela’da bulunmaktadır. Ayrıca harekete ait “İslami Uzlaşı Gazetesi”
adında bir de gazete bulunmaktadır. 198
Irak İslami Ulusal Cephesi*, dört partiden oluşmuştur. 2002 yılında
Londra’da yapılmış olan Irak muhalefeti konferansını boykot etmiştir. 2003
yılından sonra tekrar ortaya çıkmıştır. Ulusal Cephenin liderleri arasında
Muhammed El Hatimi ve Azhar El Hafaci bulunmaktadır. Örgüt, El Şirazi ve
Muhammed Sadık El Sadr mercilerine bağlıdır. 199
Irak Bağımsız İslami Hareketi**, Londra’da Muhammed Bahr El Ulum
tarafından kurulmuştur. El Ulum, 1969 yılından 2003 yılına kadar Irak dışında
yaşamıştır. Baas iktidarı devrildikten sonra, Irak’a dönmüş ve 25 kişiden
oluşturulmuş olan Irak Geçici Yönetiminin bir üyesi olmuştur. Ayrıca geçici
yönetimin başkanlık konseyinde de yer almıştır. El Ulum, Irak’ta 2003-2005
yılları arasında Petrol Bakanı olan İbrahim Bahr El Ulum’un da babasıdır. 200
Irak Şii Meclisi ***, 2003 yılında Londra’da Abdulmecid El Hui tarafından
kurulmuştur. El Hui’nin babası, dinî bir merci olan Ebil Kasım El Hui’dir.
Meclisin sosyal ve kültürel bir özelliği olup, siyasi bir yönü bulunmamaktadır.
El Hui, Velayet-i Fakih sistemini reddetmiş ve İran’daki dinî yönetimi
eleştirmiştir. El Hui, Baas iktidarı devrilmeden önce, 2003 yılında Necef’te
öldürülmüş ve El Hui’nin El Sadr Akımı üyelerince öldürüldüğü iddia
edilmiştir. Irak Şii Meclisi’nin Londra’da El Hui Hayır Kurumu adında bir vakfı
bulunmakta ve yine Londra’da “Nur Dergisi” adında bir de dergisi
bulunmaktadır. 201
İmamın Askerleri Grubu ****, Dava Partisi’nin 1970 yılındaki dağılma
sürecinde ortaya çıkmıştır. Dava Partisi’nde dağılma süreci yaşanınca,
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.44.
Arapça ismi: El Cebhe El Vataniyye El İslamiyye El İrakiyye.
199
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.48.
**
Arapça ismi: El Hareke El İslamiyye El Müstakilla Fi El İrak.
200
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.48.
***
Arapça ismi: El Meclis El Şii El İraki.
201
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.48-49.
****
Arapça ismi: Cundul İmam.
198
*
47
partinin önemli isimlerinden Sami Cabir El Bedri ve İdealist İslami
Hareketi’nden Galib El Şabender birleşerek, İmamın Askerleri Grubu’nu
oluşturmuşlardır. Grubun başkanlığını da, El Bedri üstlenmiştir. Grubun
yayınladığı bültenler ise; Doğru Yol, Hidayet ve Mücahitler’dir. Grup şu anda
İDYK çatısı altında bulunmakta ve El Hekim’in liderliğini de kabul etmektedir.
Ancak grubun İslami Çalışma Örgütü ile ilişkileri iyi değilken, grup Irak’ta
Kürdistan Demokratik Partisi ile işbirliği içindedir. 202
Irak Ulusal Kongresi laik Şii olan Ahmed Çelebi tarafından
kurulmuştur. Ancak IUK’nin amacı sadece Şiileri değil, tüm Iraklı muhalif
grupları tek bir çatı altında toplamak olmuştur. Çelebi’nin ABD ile ilişkileri son
derece gelişmiştir ve ABD tarafından finanse edilmiştir. Bu nedenle ABD, II.
Körfez Savaşı sonrasında Çelebi’yi geçiş hükümetinin başına getirmek
istemiştir. Ancak daha sonra Çelebi’nin kuvvetli bir tabanı olmadığı görülmüş
ve Çelebi sadece IYK’de yer alabilmiş; bir dönem IYK’ye başkanlık
edebilmiştir. 203
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.49-50.
Arı, a.g.e., s.85; “Irak muhalefetinde kim kimdir”, Hürriyet, 15 Nisan 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=140460, 24 Nisan 2012.
202
203
İKİNCİ BÖLÜM
I. KÖRFEZ SAVAŞI VE SONRASINDA ABD VE IRAK ŞİİLERİ
ARASINDAKİ İLİŞKİLER
A. Irak’ın İşgali Ve Geçici Yönetimin Oluşturulması
ABD, 11 Eylül 2001’de gerçekleştirilen saldırıların ardından Amerikan
karşıtı terörizmin en büyük tehdit kaynağını El Kaide Örgütü olarak
görmüştür. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush terörizme karşı savaş
ilan etmiş ve bu çerçevede ABD, El Kaide’ye karşı savaşını Ekim 2001’de
başlatarak,
Afganistan’ı
işgal
etmiştir.
Afganistan
işgali
uluslararası
toplumdan destek görmüş ve 37 devlet farklı açılardan ABD’ye yardımda
bulunmuştur. 204
Afganistan’ın ardından 2002 yılında ABD dikkatini Irak’a yöneltmiştir.
Ancak, II. Körfez Savaşı ile birlikte ABD’nin iddia edilen kitle imha silahlarını
bulamaması, uluslararası kamuoyunda ABD tarafından uygulanan güç
politikasını tartışılır hale getirmiştir. 2003 yılından sonra ABD’ye olan destek
giderek azalmıştır. 205
ABD, Irak’a müdahalesinin ilk sinyallerini 2002 yılında vermiştir.
Dönemin ABD Başkanı Bush Haziran 2002’de West Point Askerî
Akademisi’nde yaptığı konuşmasında, ABD’nin caydırıcılık ve çevreleme gibi
Soğuk Savaş dönemine özgü savunmaya dayalı yöntemlerinin küresel
terörizm gibi yeni tehditlere karşı mücadele etmede yeterli olmayacağını
söylemiştir. Başkan Bush, ABD güvenliğinin kitle imha silahlarına sahip
204
Cleveland, a.g.e., s.s.592-593.
İlkim Özdikmenli, Şevket Ovalı, “Irak Savaşı Sonrasında Liberal Dünyanın Yapay İkiliği”,
Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 19, Güz 2008, s.93.
205
49
diktatörlerin eline bırakmamak için önleyici stratejilere geçiş yapılması
gerektiğini belirtmiştir. 206
ABD Başkanı Bush, 13 Eylül 2002’de BM Genel Kurulu’nda yaptığı
konuşmada, Irak’ın yarattığı “ağır ve yaklaşan tehdit” karşısında dünya
liderlerine harekete geçilmesi çağrısında bulunmuştur. Sonrası, dönemin
İngiltere Başbakanı Tony Blair, Irak’ın askerî imkanları konusunda bir
istihbarat dosyasını dünya kamuoyuna sunmuştur. Ancak 2009 yılında Blair,
yayınladığı bu dosyanın yanlış olduğunu açıklamıştır. 207
ABD, yine aynı tarihlerde “önleyici saldırı/meşru müdafaa” kavramını
ortaya atmış ve açıkladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde kitle imha
silahları ürettiğini iddia ettiği Irak’a karşı “saldırı ihtimaline saldırıyla karşılık
verme stratejisi”ni yürürlüğe koymuştur. Aynı zamanda belgede, BM Güvenlik
Konseyi’nden Irak’a müdahale izni çıkmasa bile, ABD’nin tek başına Irak’a
müdahale edebileceği ve Saddam Hüseyin yönetiminin devrileceği ortaya
konmuştur. 208
O dönem dile getirilmeyen iki unsur da, Irak’ın dünyanın en fazla petrol
rezervine sahip ikinci devlet olduğu ve Bush yönetiminin Saddam Hüseyin’i
ABD’ye meydan okuyan bir sembolü olarak görmesi olmuştur. Irak’ın
ispatlanmış 112 milyar varil petrol kaynağı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra
tahmini rakamlara göre de bu rakamın 200 milyar varil olabileceği
hesaplanmaktadır. 209
ABD, Irak’a karşı BM destekli uluslararası bir koalisyon oluşturmak
istemiştir. Bu çerçevede, BM Güvenlik Konseyi’nin 8 Kasım 2002 tarihinde
Burak Bilgehan Özpek, “En Uzun On Yıl: 11 Eylül Sonrası Ortadoğu”, Ortadoğu Etütleri, Ocak
2012, Cilt 3, Sayı 2, s.s.191-192.
207
“Blair’den Irak İtirafı”, Hürriyet, 12 Aralık 2009, (Erişim)
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/13184873.asp, 14 Ocak 2010.
208
“Bush’un yeni Irak stratejisi dünyaya kötü örnek olacak”, Zaman, 23 Eylül 2002, (Erişim)
http://www.arsiv.zaman.com.tr/2002/09/23/dis/butun.htm, 14 Ocak 2010.
209
Ferhat Pirinççi, “2003 Savaşı Sonrası Süreçte Irak’ta Siyasal Yapılanma”, Fırat Üniversitesi Orta
Doğu Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü İkinci Orta Doğu Semineri: Dünden Bugüne Irak
(Uluslararası Katılımlı), 27-29 Mayıs 2004, Elazığ, Fırat Üniversitesi Basımevi, Cilt II, s.2, (Erişim)
http://www.ferhatpirincci.com/eserler/siyasal_yap.pdf, 26 Temmuz 2011.
206
50
almış olduğu 1441 sayılı kararında, Irak’ın kitle imha silahlarını ortaya
çıkarması ve BM silah denetim ekiplerinin istedikleri her yere serbestçe
girebilmelerine izin verilmesini istemiştir. Kararda şartlara uyulmadığı
takdirde, Irak’ın ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağı belirtilmiştir. Alınan
BM kararından sonra Bush yönetimi, yeni BM ekiplerinin herhangi bir iz
bulamamalarına rağmen, Irak’ın biyolojik ve kimyasal silah programlarının
ABD ile müttefikleri adına tehlike oluşturduğunu savunmaya devam
etmiştir. 210
Bush yönetimi Avrupalı müttefikleriyle BM’yi de savaşa sokmak için
gayret göstermiştir. Fakat askerî harekâtı onaylayan İngiltere dışında,
ABD’nin geleneksel müttefiklerinden hiç birisi bu müdahaleye yanaşmamıştır.
BM Güvelik Konseyi’nin Irak’a silahlı saldırı kararını veto edeceği anlaşılınca,
ABD tek taraflı olarak Saddam Hüseyin’in BM 1441 sayılı kararı ihlal ettiğini
ilan etmiştir. 17 Mart 2003’te de Saddam Hüseyin ile iki oğlunun iktidardan
ayrılarak, 48 saat içinde Irak’ı terk etmeleri için bir ültimatom vermiştir.
ABD’nin bu tek taraflı hareketi aleyhine dünya çapında büyük gösteriler
yapılmış ve uluslararası toplumun 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’ye
gösterdiği sempati de azalmaya başlamıştır. 211
II. Körfez Savaşı, 17-18 Mart 2003’te, Kuveyt’te bekleyen İngiliz ve
Amerikan
askerî
birliklerinin
Irak’a
girmesiyle
başlamıştır.
Savaşın
başlamasından üç hafta sonra Amerikan zırhlı birlikleri Bağdat’a girmiştir.
ABD, askerî operasyonunu başarıyla tamamlanmış ve Irak Ordusu, ABD’ye
karşı ciddi bir direniş gösterememiştir. 9 Nisan 2003’te çatışmalar sona ermiş
ve ABD Başkanı George Bush, 1 Mayıs 2003’te de II. Körfez Savaşı’nın sona
erdiğini ilan etmiştir. 212
22 Mayıs 2003’te ise, BM Güvenlik Konseyi, ABD ve İngiltere’yi Irak’ta
işgal gücü olarak tanımıştır. Irak işgalinin ardından, ülkenin yönetimini
Sercan Reçber, “Irak’a Yönelik Askeri Müdahalenin Uluslararası Hukuk Açısından Geçerliliği”,
Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, 2007, Cilt 4, No: 13, s.s.71-72.
211
Cleveland, a.g.e., s.s.595-596.
212
Özcan, a.g.m., s.163.
210
51
sağlamak amacıyla da Amerikalılardan oluşan Geçici Koalisyon Otoritesi*
(GKO) 1 Temmuz 2003’te kurulmuştur. ABD, Irak’a girişinin ardından
güvenliğini tehdit ettiğini öne sürdüğü biyolojik ve kimyasal silahları
bulamamıştır. Bunun üzerine daha çok kabul gören demokrasi için değişim
görüşü ortaya atılmış ve Amerikan Ordusu tarafından II. Körfez Savaşı, Irak’a
Özgürlük Harekâtı ** olarak adlandırılmıştır. 213
ABD’nin Irak’a uluslararası müdahalesinden sonraki aşama, devlet
inşa süreci ve demokrasinin ülkeye yerleştirilmesini sağlamak olmuştur. Bu
çerçevede ABD’nin ilk yapması gerekenler arasında, ülkedeki güvenliğin
yeniden tesis edilmesini sağlamak ve demokratik bir yönetim kurulması için
Iraklılara yardım etmek yer almıştır. ABD’nin Irak’ta siyasi yapılanma adına
yaptığı ilk hamle, Irak için Yeniden İmar ve İnsani Yardım Ofisi’ni * kurarak,
başına emekli General Jay Montgomery Garner’ı atamak olmuştur. 214 20
Mart 2003’te kurulan ofisin görevi, Irak halkına yapılan insani yardımları
kontrol etmek, ülkenin yeniden yapılanmasına katkıda bulunmak ve Irak’ta
yönetimi
sağlamak
olmuştur.
Ofiste
Amerikalıların
yanı
sıra,
Iraklı
akademisyenler, yazarlar ve etkin isimler de yer almıştır. Söz konusu bu
Iraklılar, Yeniden İnşa ve Yapılandırma Konseyini oluşturmak üzere
görevlendirilmişlerdir.
Ayrıca
Amerikalı
yöneticilere
de
danışmanlık
yapmışlardır. Garner, doğrudan dönemin Amerikan Savunma Bakanı Donald
Rumsfelt’e bağlı olmuştur. Ancak kısa bir süre sonra Garner görevinden
alınmıştır. Yerine ise, emekli Büyükelçi Paul Bremer atanmıştır. 215 Bremer,
ABD Başkanı Bush’un 1 Mayıs’ta savaşın bittiğini açıklamasının ardından 6
Mayıs’ta Garner’ın yerine atanmıştır. 216
*
Coalition Provisional Authority.
Operation Iraqi Freedom.
213
Haldun Yalçınkaya, “Savaş Müteahhitleri ve Irak Savaşı”, Ortadoğu Analiz, ORSAM Yayınları,
Nisan 2012, Cilt 4, Sayı 40, s.79.
*
Office of Reconstruction and Hummanitarian Assistance for Iraq.
214
Emin Salihi, Irak Siyaseti ve Etnik Kimlikler, İstanbul, Kerkük Vakfı Yayınları, Şubat 2008,
Türkçe seri no.18, Yayın no.26, s.s.58-61.
215
Cabbar, a.g.e., s.xvi.
216
Pirinççi, a.g.y., s.4.
**
52
BM Güvenlik Konseyi 22 Mayıs 2003’te aldığı 1483 Sayılı kararla,
ABD’yi ve İngiltere’yi Irak’ta işgalci güçleri olarak tanımış ve Iraklıların kendi
hükümetlerini kurana kadar koalisyon güçlerinin Irak’ı yönetme hakkına sahip
olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine Irak için Yeniden İmar ve İnsani Yardım
Ofisi’nin ismi değişerek GKO olmuştur. 217
ABD, Irak’ta yapılacak genel seçimlerde sandıklardan Amerikan
aleyhtarı ve İran taraftarı din adamlarının çıkmasından endişe duymuştur.
ABD yönetimi bu korkularına binaen çeşitli tedbirlere başvurma yoluna
gitmiştir. Bu doğrultuda, İslami tonları ağır basan ve ABD karşıtı bazı
hareketleri Irak yönetimi dışında tutmaya özen göstermiştir. 218
Bremer’in ilk ve en tartışmalı icraatı “De-Baathification”219, yani devleti
Baaslılardan arındırma sürecini başlatmak olmuştur. Bu sürece göre hedef,
işgal öncesinde devletin kilit noktalarında görev alan Baas Partisi üyelerinin
oluşacak olan yeni yönetimde yer almalarını engellemek olmuştur. Bu
çerçevede, Bremer’in IYK’den çıkarttığı emirler doğrultusunda, Baas Partisi
kapatılmıştır. Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Başkanlık Muhafızları
dağıtılmıştır. Ayrıca Enformasyon Bakanlığı da yürürlükten kaldırılmıştır. 220
Ancak
söz
konusu
Bakanlıkların
çalışanlarının
görevlerinden
alınmasında seçici davranılmamış, devletin kilit noktalarında ve yönetici
kademesinde görev yapan memurlar ile devletin alt kademesinde görev
yapan memurlar aynı sınıfta değerlendirilmişlerdir. Ayrıca tüm silahlı
kuvvetler
çalışanları
tek
seferde
ihraç
edilmişlerdir.
Cumhuriyet
Muhafızlarından oluşan yaklaşık 385.000 kişilik düzenli ordu, yaklaşık
285.000 kişiden oluşan polis ve yerel güvenlik birimlerinin dahil olduğu İçişleri
Bakanlığının tüm çalışanları ve Saddam Hüseyin’e doğrudan bağlı olan
217
Özcan, a.g.m., s.194.
Özcan, a.g.m., s.194.
219
“Baas’tan Arındırma” anlamına gelmektedir. Daha önce Irak’ta iktidarda olan Baas Partisi
üyelerinin Irak’ta kamu mevkilerinden uzaklaştırılmasıdır. Bu süreçte 1945 sonrasında ortaya çıkan
“Nazilerden Arındırma” terimi model alınmıştır. Bkz. Fred Halliday, Ortadoğu Hakkında 100 Mit,
çev. Can Cemgil, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Kasım 2008,Yayın no.227, s.182.
220
Cabbar, a.g.e., s.s.xviii-xix.
218
53
yaklaşık 50.000 kişilik özel koruma ordusu bir anda görevlerinden
alınmışlardır. Bremer’in bu icraatı ise, büyük eleştirilere neden olmuş ve
ABD’nin Irak’ta böyle bir yetkiye sahip olmadığı vurgulanmıştır. Yöneltilen
eleştirilere göre ABD’nin görevi, Irak’ta demokrasinin yerleşmesini sağlamak
adına Iraklılara yardım etmek olmalıydı. 221
Bremer’in ikinci icraatı ise, 13 Temmuz 2003’te Irak Yönetim Konseyi *
(IYK)’ni kurmak olmuştur. Böylece ABD, Iraklılarla birlikte iktidarı paylaşmaya
başlamış ve veto hakkını da elinde tutmuştur. Ancak ABD, Iraklıların
demokratik bir yönetim kurmasına yardımcı olmak yerine, bizzat Irak’taki
geçici yönetimi kendi oluşturmuştur. Ayrıca, IYK’ye Irak işlerini yönetme
hususunda sınırlı bir yetki verilmiştir. Bu konuda ABD’ye, uluslararası
müdahalede tanınmış böyle bir hakkı olmadığı eleştirileri gelmiştir. Ancak
yine de ABD istemesine rağmen, IYK’nin tüm üyelerini seçememiştir. IYK,
hem ülkedeki hem sürgündeki Iraklı grupların ve BM’nin yoğun tartışmaları
sonucu şekillenmiştir. Bu süreçte ise, üç temel prensip etkili olmuştur; etnik
köken, mezhepler ve dinî kimlik. Konseyin düzenlenmesinde; Şii, Sünni ve
Kürt ayırımı esas temeli oluşturmuştur. 222
IYK’de 25 kişi yer almıştır (Bkz. Tablo 4). Buna göre konseyde; 13 Şii,
5 Sünni, 5 Kürt, 1 Türkmen ve 1 Asuri bulunmuştur. IYK başkanı olarak ise; 5
Şii, 2 Sünni ve 2 Kürt’ten oluşan Başkanlık Konseyi’nde yer alanların
alfabetik
sıralamaya
göre
birer
ay
arayla
başkanlığı
yürütmesi
kararlaştırılmıştır. Başkanlık Konseyi’nde Şiileri temsilen Dava Partisi’nden
İbrahim El Caferi, Irak Bağımsız İslami Hareketi’nden Muhammed Bahr El
Ulum, İDYK’den Adbulaziz El Hekim, Irak Ulusal Kongresi’nden Ahmed
Çelebi ve Vifak Hareketi’nden İyad Allavi yer almıştır. IYK ilk toplantısını 13
Temmuz 2003’te yapmış ve çalışmalarını 1 Haziran 2004’e kadar
sürdürmüştür. 223
221
Cabbar, a.g.e., s.xx.
Arapça ismi: Meclis El Hukum.
222
Cabbar, a.g.e., s.s.xxv-xxvi.
223
Pirinççi, a.g.y., s.6.
*
54
IYK’nin en önemli icraatı, geçici anayasa niteliğinde bir yönetim yasası
yapılması olmuştur. 8 Mart 2004’te onaylanan Irak Devleti Geçiş Dönemi
Yönetim Yasası, 62 maddeden oluşmuştur. Siyasal sisteminin federal,
demokratik, çoğulcu ve güçler ayrımına dayalı bir cumhuriyet olacağı ifade
edilmiştir. Anayasada ayrıca, İslam’ın Irak’ın resmî dini olduğu ve çıkarılacak
yasaların İslam’a aykırı olamayacağı ifade edilmiştir. Geçici anayasada, Kürt
bölgesel yönetiminin varlığı meşru bir hükümet olarak tanınmış ve petrol
gelirlerinin tüm Irak şehirleri arasında eşit paylaşılacağı ifade edilmiştir.
Resmî dilin Arapça ve Kürtçe olduğu belirtilen anayasada, Irak’taki
azınlıkların da kendi dillerinde eğitim yapma hakkının bulunduğu yer almıştır.
Geçici anayasa çalışmalarının ardından, 33 bakanlıktan oluşan Irak Geçici
Hükümeti kurulmuştur. BM’nin 1546 sayılı kararı ile işgal güçlerinin Irak’taki
otoritesi sona ermiş ve IYK’nin kurduğu Geçici Irak Hükümeti de böylece
görevine başlamıştır. 224
B. İşgale Karşı Direniş Ve Abd’nin Irak’tan Çekilişi
ABD’nin savaş sonrası duruma hazırlıksız yakalanmasının boyutları,
2003 yılının yazında giderek artan karışıklığı gözler önüne sermiştir.
Amerikan askerî kuvvetleri, güvenliği hemen sağlayamamış ve suç olaylarıyla
başa çıkamamıştır. Bunun yanı sıra iktidarı Iraklılara devretmeye başlama
fırsatını kaçırmıştır. Buna ilaveten; hasar görmüş, ihmal edilmiş su ve elektrik
tesislerini onarmaması, çocuklar ve yaşlılar arasında sağlık sorunlarına ve
halkın kırgınlığının artmasına neden olmuştur. ABD yönetiminin iddia ettiği
demokratik ve özgür girişimci Irak operasyonu, 2003 yılının ortalarında
giderek uzun bir askerî işgale dönüşmeye başlamıştır. Ayrıca, işgalin başlıca
nedeni olan Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu savı, gerçek dışı
çıkmıştır. Savaş sırasında böyle bir silah kullanmayan Irak gibi, ülkeyi
tarayan ABD denetim ekipleri de bu silahlara rastlayamamıştır. Bu durum
ABD ve İngiltere’nin uluslararası kamuoyunda eleştirilmesine neden olmuş ve
224
Salihi, a.g.e., s.s.58-61.
55
işgale kamuoyu desteği almak için ABD’nin istihbarat raporlarında hile yaptığı
düşünülmüştür. Tüm bunlar göz önüne alındığında, ABD ve İngiltere’nin
Irak’ta önemli bir değişiklik yapamayacakları düşüncesi ortaya çıkmıştır. 225
2003 yılının yazında Irak’taki askeri kuvvetler, Irak direniş güçlerinin
giderek artan saldırılarıyla karşılaşmaya başlamışlardır. ABD, bu direniş
sebebiyle, savaşta olduğundan daha çok askerini kaybetmiştir. ABD’nin 2003
yılının Mart ve Nisan aylarında Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu sırasında
verdiği kayıplar 138 ölü ve 542 yaralı olmak üzere toplam 680 asker
olmuştur. Bunu izleyen Mayıs 2003 ila Eylül 2009 tarihleri arasında düşük
yoğunluklu çatışma safhasındaki kayıpları ise, 4.124 ölü ve 29.620 yaralı
olmak üzere toplam 33.744 asker olmuştur. 226
Sadece Amerikan ve İngiliz askerlerine değil, uluslararası yardım
kurumlarına, BM tesislerine ve işgal kuvvetleriyle çalışan Iraklılara da
saldırılar düzenlenmiştir. II. Körfez Savaşı sonrasında Irak toplumu, Baas
iktidarında olduğundan çok daha yasa tanımaz ve terörizme eğilimli hale
gelmiştir. ABD’nin arzuladığı sonucun elde edilmesinin başka bir engeli,
işgalin ve Irak’ı yeniden inşa etmenin maliyeti olmuştur. Bu mali yük, ABD’nin
yükleneceğinden fazla olduğu için, ABD yönetimi mali ve personel yardımı
için müttefiklerine başvurmak zorunda kalmıştır. Ancak Fransa, Almanya ve
diğer Avrupa devletleri, işgalin mali yükünü sırtlanmak ya da ABD durumu
yönetme sorumluluğunu BM ile paylaşmadıkça askerlerini tehlikeye atmak
istememişlerdir. ABD bu ödünü vermeye hazır olmadığı için işgal, eksik mali
imkânlar ve eksik personelle yürütülmeye çalışılmıştır. 227
ABD’nin giderek karmaşık hale gelen Irak’taki yönetimi, kendisini
Irak’tan ayrılmaya itmiştir. II. Körfez Savaşı’nın maliyeti, yükümlülüğü ABD’yi
olumsuz etkilemiş, ekonomide gerçekleşen küresel kriz durumu daha da
içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bu çerçevede ABD ile Irak arasında,
225
Galbraith, a.g.e., s.s.97-106.
Burak Çınar, “ABD’nin Irak’tan Çekilişi”, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 9 Ekim 2009, (Erişim)
http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3047&kat=25, 14 Ocak 2010.
227
Cleveland, a.g.e., s.s.596-598.
226
56
Amerikan askerlerinin Irak’ta ne kadar ve hangi şartlarda kalacağını
belirleyen SOFA * anlaşması 17 Kasım 2008’de imzalanmıştır. 228
SOFA’da, 31 Aralık 2011 tarihinde yaklaşık 100.000 Amerikan
askerinin Irak’tan çekilmiş olacağı belirtilmiştir. Ancak anlaşmada, 35.000 ila
50.000 Amerikan askerinin, Irak güvenlik güçlerini eğitmek ve destek
sağlamak amacıyla geçici olarak bölgede kalacağı ve üç yıl süreyle
imzalanmış olan bu anlaşmanın tarafların karşılıklı mutabakatıyla yeniden
uzatılabileceği
açıklanmıştır. 229
Baas
iktidarının
devrilmesinin
beşinci
senesinde, El Maliki hükümeti ile imzalanan ve 31 maddeden oluşan güvenlik
anlaşmasıyla Amerikan kuvvetlerinin operasyonlarına sınırlar ve şartlar
getirilmiş ve dokunulmazlıkları sınırlandırılmıştır. 230
Irak’ta kalacak olan Amerikan askeri de muharip birliklere mensup
olmalarına karşın, danışma ve destek tugayı olarak isimlendirilmiştir. 231 15
Aralık 2011’de de dönemin ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın yer
aldığı Bağdat’taki törenle ABD bayrağı indirilmiş ve savaşın bittiği resmi
olarak ilan edilmiştir. 232
ABD’nin bu süreçte; çekilmenin düzenli, sorumlu, onurlu, karşılıklı
müzakere
ve
rızayla
gerçekleşmesi,
geride
bir
güvenlik
boşluğu
bırakmaması, Irak’ı ABD’nin etki alanından tamamen çıkarmaması ve İran’ın
*
Status of Forces Agreement.
Şanlı Bahadır Koç, “SOFA ABD İçin Irak’ta ‘Sonun Başlangıcı’ mı?”, Stratejik Analiz, ASAM
Yayınları, Ocak 2009, Sayı 105, s.50.
229
“İşte ABD’nin Irak’tan Çekilme Takvimi”, İHA, 27 Şubat 2009, (Erişim)
http://www.iha.com.tr/haber/Dunya/58991-H-4/%C4%B0ste-abd-nin-irak-tan-cekilme-takvimi, 14
Ocak 2010.
230
Tevfik El-Mudeyni, “Anlaşma Sonrasında Irak’ın Geleceği”, çev. Emrah Kekili, El-Beyyinetu’l
Cedide Gazetesi, (Erişim) http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=1060, 4 Haziran 2012.
231
Cenap Çakmak, Fadime Gözde Çolak, ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri,
BİLGESAM Yayınları, İstanbul, Şubat 2011, Rapor no.29, s.19.
232
Ali Semin, “ABD’nin Irak’tan Çekilmesinin Irak ve Ortadoğu’ya Olası Etkileri”, BİLGESAM, 29
Aralık 2011, (Erişim)
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1984:-abdnin-iraktancekilmesinin-irak-ve-ortadouya-olas-etkileri&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150, 13 Mayıs
2012.
228
57
insafına bırakmadan olması gibi temel amaç ve çıkarları söz konusu
olmuştur. 233
O dönem Barack H. Obama’nın ABD başkanı seçilmesi, çekilme
sürecine olumlu katkı yapmıştır. Obama, daha başkanlığa gelmeden önce
seçim kampanyalarında Irak işgaline karşı çıkan açıklamalar yapmış ve ABD
başkanı olduğu takdirde savaşı sonlandıracağını belirtmiştir. Obama’ya göre
ABD, 11 Eylül saldırılarıyla hiç bir ilişkisi bulunmayan ve acil bir tehdit unsuru
oluşturmayan bir ülkeyi işgal ederek, dikkati, El Kaide ve Taliban’a karşı
verilen savaştan başka yöne doğru kaydırmıştır. 234
Ancak Irak’taki ABD askerî varlığının ucu açık bir şekilde devam
etmesi, ülkedeki siyasi grupların gerekli uzlaşmalara varmalarını ve
sorumluluk almalarını zorlaştırmış ve geciktirmiştir. Bu bakımdan SOFA,
ABD’nin askerî varlığını ucu açık olmaktan çıkarmış, Iraklılara egemenliklerini
sağlama imkanı vermiştir. Ayrıca Iraklıların ülkeleri için inisiyatifi almaları
gereğini netleştirmiş, “herkesin aynı kayıkta” olduğu duygusunu pekiştirmiş,
merkezkaç unsurlara Irak dışında bir gelecekleri olmadığı mesajını vermiş ve
onlara
gerekli
göstermiştir. 235
uzlaşmaların
Ancak
artık
ABD’nin
daha
Irak
fazla
çekilişini
ertelenemeyeceğini
tetikleyen
Obama’nın
seçimlerden önce Irak sorununu çözeceğini belirtmesinin dışında birçok
unsur
bulunmaktadır.
Bunlardan
ilki;
uluslararası
ortamın
işgalin
sürdürülebilirliğine daha fazla müsaade etmemesi olmuştur. Uluslararası
desteğin
azalması
ABD’nin
hareket
kabiliyetini
kısıtladığı
gibi,
yükümlülüklerini de arttırmıştır. İkinci unsur; Irak işgalinin meşruiyetinin
Amerikan kamuoyunda da zayıflaması, somut sonuçların elde edilemediğinin
düşünülmeye başlanmasına neden olmuştur. Irak’ta kitle imha silahlarının
bulunmaması ve ABD’nin askerî kayıpları, 11 Eylül’ün psikolojik etkisini
233
Koç, a.g.m., s.51.
Barack H. Obama, “Irak Planım”, The New York Times, çev. Zaman Gazetesi, (Erişim)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=714387, 29 Kasım 2011.
235
Koç, a.g.m., s.57.
234
58
yitirmesine de yol açmıştır. Ayrıca, ABD ekonomisi, işgalin maliyetinden ötürü
oldukça etkilenmiştir. 236
Anlaşmanın
imzalanmasıyla
birlikte
Irak,
BM’nin
7.maddesi
kapsamında dünya güvenliğini tehdit eden ülkelerden biri olmaktan
kurtulmuştur. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi kararıyla Amerikan bankalarında
bulunan Irak’ın dondurulmuş hesabı kurtarılmıştır. Ancak SOFA ile birlikte
Irak, ABD’nin 2011 yılına kadar ülkedeki varlığını kabul etmiş ve
hukukileştirmiştir. 237 ABD’nin Irak’tan çekilişini olumlu karşılayan Iraklı
gruplarda bazı çekinceler de yaşanmıştır. Amerikan askerlerinin ülkeden
çekilişinden sonra güvenlik boşluğunun oluşması ve Irak kuvvetlerinin
güvenliği sağlamada yetersiz kalması ve diğer yandan Irak petrollerinin
özelleştirilmesi
de
Irak’ın
endişelerini doğurmuştur.
yabancı
şirketlere
bağımlı
hale
getirmesi
238
ABD çekilmenin ardından Irak’ta oluşabilecek güvenlik boşluğunu
ortadan kaldırabilmek adına, 2009 yılında silah ve teçhizat satımı ve Iraklı
askerlerin eğitilmesi konularında Irak’la beş milyar dolarlık bir sözleşme
imzalamıştır. 239 Ancak bu kez de ABD’nin Irak’taki hakim statüsünü
güçlendirmek istediği düşünülmüştür. Çünkü 2009 yılı Irak askerî bütçesinin
%60’ı, ABD ve Irak arasında imzalanan söz konusu Askeri İşbirliği
Anlaşması’na gitmiştir. 240
C. ABD-Şİİ İLİŞKİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ
ABD ile Irak Şiileri arasındaki ilişkilerin başlangıç tarihi olarak 1991
yılını gösterebiliriz. 1991 yılındaki Körfez Krizi ile birlikte ayaklanan Şiiler,
236
Çakmak ve Çolak, a.g.y., s.2.
El-Mudeyni, a.g.m.
238
Mete Çubukçu, “Bade Harabül Irak”, Referans, 3 Temmuz 2009, (Erişim)
http://www.radikalreferansarsivi.com/haber.aspx?HBR_KOD=125368, 29 Temmuz 2012.
239
“Orta Doğu Bülteni”, ORSAM, Sayı 35, 16 Şubat 2009, (Erişim)
http://www.orsam.org.tr/tr/bultengoster.aspx?ID=20, 29 Mayıs 2012.
240
“ABD-Irak askeri anlaşması”, Çin Uluslararası Radyosu, 16 Şubat 2009, (Erişim)
http://turkish.cri.cn/281/2009/02/16/1s109663.htm, 28 Aralık 2011.
237
59
Baas iktidarını devirebilmek için ABD’den yardım istemişlerdir. Şiilerin yardım
talep etmesinde dönemin ABD Başkanı George Bush’un, Irak yönetimine
karşı Iraklıları mücadeleye çağırması etkili olmuştur. ABD’den gelen bu
çağrıdan cesaret alan Şiiler, Irak’ın güneyinde ayaklanmışlardır.
Bunun yanı sıra Şiiler, “Bağımsız Şii Grubu” adı altında bir heyet
oluşturmuş ve bu heyet ABD’li yetkililerle görüşmüştür. Bu görüşmelerde,
Şiilik mezhebi ABD’li yetkililere anlatılmış; o dönem Havza’nın başında
bulunan El Hui’nin Saddam Hüseyin sonrası Irak için görüşleri Amerikalılara
iletilmiştir. ABD’li yetkililere iletilen hususlar ise şu şekilde olmuştur: “Iraklı
Şiilerle İranlı ve körfez ülkelerinde yaşayan Şiilerin aralarında sadece inanç
birliği mevcuttur. Özellikle İran’da kurulan devlet model olarak alınmayacaktır.
El Hui, Velayet-i Fakih ilkesine karşıdır. İslam ülkelerinde ümmetin velayeti
kendisi tarafından sağlanmalıdır. Bu Batılı ve modern sistemlerde milletin
egemenliği anlamına gelir. Bu görüşü savunanlar kervanında birçok din
adamı yer almaktadır. Sünni azınlık Irak devletinin kuruluşundan itibaren
iktidarda olmuştur. Ama Şiiler buna rağmen demokratik ve seçimler yoluyla
iktidarın başına her kim gelirse gelsin, ister Şii, Sünni, Kürt veya herhangi bir
etnikten seçilirse seçilsin ona tabi olup saygı duymuştur. Bundan sonra da
aynı şekilde olacaktır. Osmanlı Devleti’nin çöküşünden sonra Şiiler İngiliz
işgaline karşı mücadele ettikleri için bu duruma düşmüşlerdir. Aynı sahnenin
tekrarlanmaması için Şii-ABD ilişkileri gelişmelidir.” 241
Tüm görüşmelere ve Şiilerin şiddetli ayaklanmasına rağmen, ABD’den
beklenen destek alınmamıştır. Ancak bu durum, Şiiler ile ABD arasındaki
ilişkileri olumsuz etkilememiş, aksine daha sonraki yıllarda da Şiiler ile ABD
arasındaki karşılıklı görüşmeler devam etmiştir. 1991 ila 2003 yılları arasında
ABD’nin
öncülüğünde,
Irak’ın
geleceğine
ilişkin
gerçekleştirilen
tüm
toplantılara sürgündeki Şii gruplar aktif bir şekilde katılmışlardır. Böylece
241
Omer, a.g.y., s.s.92-94.
60
2003 yılına gelindiğinde El Sistani de dahil olmak üzere, birçok Şii grup, ABD
ile işbirliği yapma zemini bulmuştur. 242
ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali sırasında savaşın cephesi ülkenin
güneyinden açılmıştır. Irak’ın güneyinden cephenin açılmasındaki en önemli
faktör de Şiilerin buradaki varlığı olmuştur. O dönem Şiilerin sadakatine hitap
eden Saddam Hüseyin, 1980’li yıllarda İran’a saldırmış ve Körfez Savaşı
dahil olmak üzere son yirmi yılın savaşlarında Şiileri cepheye sürmüştür.
Bunun yanı sıra İslamcı Şii kesime karşı şiddetli bir baskı politikası izlemiştir.
O nedenle ABD, savaş sırasında, Şiilerin Saddam Hüseyin’den yana bir tavır
alacaklarını düşünmemiştir. Şii gruplar ise, savaş sırasında ABD’ye yardım
konusunda
bölünmüşler
ve
kimi
Şii
grup
“caizdir”
derken,
kimisi
reddetmiştir. 243
Şiiler Saddam yönetiminin devrilmesinden sonra Irak’ı kontrol altına
almak için ciddi şekilde çalışmışlardır. II. Körfez Savaşı öncesi 250 Şii
muhalif bir araya gelmiş ve iki yılı bulan çalışmalar sonucunda “Irak Şiileri
Bildirgesi”ni yayınlamışlardır. 20 Haziran 2002’de yayınlanan Bildirge, genel
itibariyle o dönem Dava Partisi’nin ilkeleriyle oldukça benzerlik göstermiştir.
Şiilerin Irak’ta demokratik bir sistemin tesis edilmesinden yana olduklarını
vurgulanan Bildirgede, ayrıca Irak’ın bölünmesine de karşı olunduğu
belirtilmiştir. 244
D. II. KÖRFEZ SAVAŞI’NA Şİİ BAKIŞI
Bütün Iraklı muhalif gruplar temelde farklılıklar gösterse de, Baas
iktidarının devrilmesi konusunda hemfikir olmuşlardır. ABD, Irak davasının
242
Omer, a.g.y., s.96.
Mim Kemal Öke, Irak Savaş Günlüğü, İrfan Yayıncılık, 2005, s.s.117-118.
244
“Limaza (İlan Şiat Elirak) Ve Limaza Yekun Lil Şia Beyan?”, Şark’ul Avsat, 17 Temmuz 2002,
(Erişim) http://www.aawsat.com/leader.asp?section=3&article=113506&issueno=8632, 29 Temmuz
2011; Ferai Tınç, “Şiiler Kürtler gibi düşünmüyor” Hürriyet, 18 Ekim 2002, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=104210, 13 Haziran 2012.
243
61
tüm hatlarına egemen olduğu için, tüm Şii örgütler ABD’ye yönelmişler ve
ABD ile bir sıra toplantıya katılmışlardır. 245
II. Körfez Savaşı’na karşı Şiiler arasında çelişkili açıklamalar olmuş ve
söylemleri ile tutumları farklılıklar göstermiştir. Örneğin, “Büyük şeytan ABD
Irak’ı işgal edecek” şeklinde açıklama yapan Şii örgütlerin tutumları,
söylemlerinden farklı olmuştur. Ayrıca benzeri açıklamalarda bulunan
Şiilerden bazıları, savaş sonrası ABD’nin oluşturduğu IYK’de görev almış,
bazıları ABD’nin Irak’a girişini haklı göstermeye çalışmış, bazıları ise, ABD’ye
karşı direnç gösterilmemesi konusunda beyanlar vermiştir (Bkz. Tablo 5).
II. Körfez Savaşı öncesi 2002 yılında İDYK, Baas iktidarı sonrasında
yeni bir Irak’a hazırlık olarak ABD ile güç birliği yapmaya karar vermiştir. Aynı
yıl Londra’da düzenlenen Iraklı muhalifler toplantısına katılacak Şii
temsilcilerini seçme fırsatı, neredeyse tek başına İDYK’ye verilmiştir. Daha
sonra Irak’ın kuzeyinde savaş başlamadan hemen önce düzenlenen ve
Londra’daki toplantının devamı niteliğinde olan toplantıda da İDYK’nin
konumu güçlendirilmiştir. İDYK, ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında IYK’de görev
almış, Ocak 2005 seçimlerinde ise Irak Parlamentosuna sokmayı başardığı
üye sayısıyla kıyaslanmayacak çapta ayrıcalıklar elde etmiştir. İçişleri ve
Maliye gibi kilit bakanlıkları almış ve 2005’teki ilk anayasa komisyonunun
başkanlığını İDYK üstlenmiştir. 246
2003 yılı öncesi İDYK Başkanı olan Muhammed Bakır El Hekim, İran’a
yakınlığıyla bilinmesine rağmen, ABD ile görüşmelerini II. Körfez Savaşı’ndan
önce başlatmıştır. 247 El Hekim savaş öncesi açıklamalarında, Irak’ta bir
savaş istemediklerini vurgulasa da iktidar değişikliğini de her fırsatta
dillendirmiştir. El Hekim, “Irak’ta iktidar değişikliği için, ABD ve BM’den siyasi
Gessan El Imam, “Hel turahin amirka ala eslime dimukratiye lil nizam elarabi?”, Şark’ul Avsat,
20 Mayıs 2003, (Erişim)
http://www.aawsat.com/leader.asp?section=3&article=171727&issueno=8939, 4 Nisan 2011.
246
Reidar Visser, “Hegemon Güce Meydan Okuma: Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi ve ABD’nin
Irak Politikası”, Avrasya Dosyası, çev. Gül Aral, ASAM Yayınları, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007,
Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.121.
247
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.52.
245
62
çözüm istiyoruz” demiştir. 248 Yine savaş öncesi, El Hekim’in ABD ve
koalisyon güçlerine karşı bir fetva yayınladığı Irak basınına yansımışsa da El
Hekim bu haberleri yalanlamış ve söz konusu fetvanın Baas iktidarı
tarafından halk arasında yaydığını belirtmiştir. 249
El Hekim’in kardeşi ve aynı zamanda Bedir Tugaylarının lideri
Abdulaziz El Hekim de, Ağustos 2002’de resmî bir ziyaretle ABD’ye gitmiştir.
Amerikan yetkilileriyle görüşen Abdulaziz El Hekim, II. Körfez Savaşı sonrası
boşluğun nasıl doldurulacağı üzerine bir dizi görüşmeye katılmıştır. 250
Bakır El Hekim, Baas iktidarının devrilmesinin hemen ardından Irak’a
dönmüş ve dönüş öncesi açıklamasında “Irak’ın geleceği İslam’a aittir. Irak’ın
bağımsızlığını muhafaza için bütün çabamızı harcayacağız” demiştir. El
Hekim, Irak’ta İslami bir demokrasi istediklerini de vurgulamıştır. 251 El Hekim
ölümünden kısa bir süre önce ise, IYK’ye koşullu destek vermiş ve konseyin
ihtiyaç duyduğu meşruiyeti de sağlamıştır. Sonrasında İDYK, IYK’de yer
almış, Abdulaziz El Hekim IYK’ye de bir dönem başkanlık etmiştir. 252
II. Körfez Savaşı sırasında ise, İran’da bulunan Bedir Tugayları savaş
başladıktan kısa bir süre sonra Irak topraklarına geçmişlerdir. Süleymaniye
yakınlarında konuşlanan ve beş bin kişiyi aşan Bedir Tugaylarının lideri
Abdulaziz
El
Hekim,
zamanı
geldiğinde
savaşa
katılacaklarını
söylemişlerdir. 253 ABD’nin olaya temkinli yaklaşması üzerine ise, Bedir
Tugaylarının Irak’a girişinin de Irak Muhalefeti konferansında alınan kararlar
“Bakır El Hekim: Nu’arız muhacemet el İrak ve nutalib vaşıntın bilsai ila hal siyasi”, Şark’ul
Avsat, 14 Ağustos 2002.
249
“Bakır El Hekim fi el Kuveyt: la tuced fetva tuharrem el ta’aun ma’a el Emrikiyin ve len tekun
hukume Şiiyye fi el İrak”, Şark’ul Avsat, 27 Kasım 2002.
250
Özcan, a.g.m., s.202.
251
Özcan, a.g.m., s.s.180-192.
252
“Irak’taki Başlıca İslami Partiler”, BBC Türkçe, 25 Ağustos 2005, (Erişim)
http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040129_irak_islami.shtml, 13 Mayıs 2012.
253
“Iraklı Şiiler Amerikan-İngiliz saldırısına katılmayacak”, Zaman, 23 Mart 2003, (Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/03/23/dis/h12.htm, 13 Ağustos 2011; “İran Devrim Muhafızları
silahlandırdı”, Hürriyet, 4 Mart 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131548, 24 Nisan 2012.
248
63
doğrultusunda olduğu açıklanmıştır. 254 Ancak kısa bir süre sonra, İran
Hükümet Sözcüsü Abdullah Ramazanzade, İran’da bulunan Irak iktidarına
muhalif Şii savaşçıların, Irak’a geçişinin savaş bitimine kadar yasaklandığını
ilan etmiştir. 255 Burada İran’ın ABD ile savaşmak isteyen İranlıların Irak’a
geçişi engellemek için sınırını kapattığı iddia edilmiştir. 256 İDYK Yetkilisi Adil
Abdulmehdi de yaptığı bir açıklamada “Koalisyonla birlikte savaşmamış
olabiliriz, ancak Koalisyona karşı da savaşmadık” demiştir. 257
ABD ile İDYK arasında anlaşmazlık, II. Körfez Savaşı’nın sonlarına
doğru
yaşanmıştır.
Irak’ın
siyasi
geleceğine
ilişkin
ve
yeniden
yapılandırılması sürecinde görevlendirmelerle ilgili ABD’nin bir toplantı
düzenleyeceğini açıklaması üzerine İDYK bu toplantıyı protesto etmiştir.
İDYK, Amerikan askerî varlığı nedeniyle toplantıya katılmayacağını belirtmiş
ve “bu Amerikan projesinin parçası olmayacaklarını” vurgulamıştır. Ancak
daha önce de belirtildiği gibi, İDYK, IYK’de aktif olarak yer almıştır. 258
El Hui grubu Londra’da hem İngiltere, hem ABD ile görüşmelerini
sürdürmüş ve dikkat çekici bir şekilde ABD’nin II. Körfez Savaşı’na destek
vermiştir. 259 Abdulmecid El Hui, Saddam Hüseyin’e karşı 1991 yılındaki Şii
ayaklanmasında aktif rol oynayan liderlerden birisi olmuştur. ABD, Irak’a girer
girmez El Hui de, ülkesine dönmüştür. El Hui Necef’te, halkı işgalcilerle
işbirliğine davet ve yardıma teşvik eden açıklamalarda bulunmuş, ancak
daha sonra bu açıklamalarına halktan destek gelmeyince, söylemini
değiştirmiştir. El Hui, bu kez halktan savaşa karşı tarafsız kalmasını talep
“Şiiler: Türkler’le biz de savaşırız”, Hürriyet, 4 Mart 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131546, 24 Nisan 2012.
255
“Irak: Ümmü Kasr düşmedi”, Hürriyet, 26 Mart 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=136265, 24 Nisan 2012.
256
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.65.
257
Patrick E. Tyler, “After the War: Disarming Iraq; U.S. May let Kurds Keep Arms Angering
Shiites”, The New York Times, 24 Mayıs 2003, (Erişim)
http://www.nytimes.com/2003/05/24/word/after-the-war-disarming-iraq-us-may-let-kurds-keep-armsangering-shiites.html?pagewanted=all&src=pm, 17 Şubat 2011.
258
“Çelebi: ABD, muhalif toplantısı için 43 isim belirledi”, Hürriyet, 10 Nisan 2003,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139334, 24 Nisan 2012.
259
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.52.
254
64
etmiştir. 260 Ancak El Hui, Irak’a gelişinden kısa bir süre sonra Necef’teki
İmam Ali Camisi’ne saldıran kalabalık tarafından öldürülmüştür. 261
Havza’nın lideri Ali El Sistani’nin ABD işgaline karşı tutumuyla ilgili
çelişkili durumlar söz konusu olmuştur. II. Körfez Savaşı esnasında, The
Guardian gazetesinde 1 Nisan 2003’te çıkan haberde El Sistani’nin
“dünyanın her yerindeki Müslümanları vatanlarını işgal eden kafirlere karşı
savaşmak için Iraklıların yardımına çağıran” bir fetva yayınladığı öne
sürülmüştür. Bu haberin hemen ardından Katar’daki Amerikan Askerî
Komutanlığı ise, El Sistani’nin Şiileri “sakin olmaya ve koalisyon güçlerinin
faaliyetlerini engellememeye” çağıran bir fetva yayınladığını açıklamıştır. 262
Ancak El Sistani’nin II. Körfez Savaşı’ndaki tutumuyla ilgili en dikkat çekici
açıklamayı, dönemin ABD Savunma Bakanı olan Donald Rumsfeld yapmıştır.
Rumsfeld 2011’de kaleme aldığı anılarında, 1987 yılından bu yana ABD’nin
El Sistani’ye Kuveyt’teki Cevad El Mihri aracılığıyla milyonlarca dolar para
yardımı yapıldığını yazmıştır. Kitabında Rumsfeld, yapılan yardımlar
sonrasında El Sistani’nin Kuveyt sınırına kadar uzanan Koalisyon Güçlerine
karşı direnmemeleri yönünde Şiilere fetva yayınladığını iddia etmiştir. El
Sistani ise bu iddiaları yalanlamamıştır. 263
Nitekim El Sistani’nin birçok konuda ABD’ye yardımcı bir rol
üstlendiğini de görmekteyiz. Örneğin II. Körfez Savaşı’yla birlikte Saddam
Hüseyin yönetiminin devrilmesiyle ilk etapta ülkede bir kargaşa ortamı
doğmuştur. Bu kargaşayı önlemek için El Sistani’nin birçok fetva yayınlamış
olduğunu görmekteyiz. 24 Nisan 2003’te bir fetva yayınlayan El Sistani,
devlet mallarının yağmalanmasının haram olduğunu belirtmiş ve Iraklı yoksul
ailelerin devlet binalarını işgal etmesine karşı çıkmıştır. Irak’ta artan intikam
cinayetleri karşısında, 13 Mayıs 2003’te bir fetva daha yayınlayarak eski
yönetim yandaşlarının öldürülmesini yasaklamış, bunların yargılanmalarını
260
Özcan, a.g.m., s.s.180-192.
“Necef’te Şii lider öldürüldü”, Hürriyet, 10 Nisan 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139434, 24 Nisan 2012.
262
Arı, a.g.e., s.80.
263
“Sistani, Rumsfeld’den rüşvet aldığını itiraf etti”, Rota Haber, 19 Nisan 2011,
http://wwwarsiv.rotahaber.com/haber-detay_161922.html, 13 Haziran 2012.
261
65
istemiş ve ayrıca isimlerinin teşhir edilmemesi gerektiğini belirtmiştir. El
Sistani, Kerbela’da Ekim 2003’te Şii gruplar arasında cereyan eden silahlı
çatışmaları durdurmuştur. 264 Ağustos 2004’te Mehdi Ordusunun Necef’teki
Hz. Ali Türbesini kontrol altına almaya çalışmasıyla karşı karşıya gelen ABD
ve Irak Kuvvetleri ile Mehdi Ordusu arasında bir çatışma çıkmasını
engelleyen El Sistani, her iki tarafı da ikna etmiş ve kuvvetlerin Necef’ten
uzaklaşmasını sağlamıştır. 265
Mezhep çatışmalarının başladığı 2005 yılında El Kaide Örgütü’nün
Irak Kolu Sorumlusu olan Ebu Musab El Zarkavi’nin “Şiilere karşı savaş”
demeçlerine karşın El Sistani, bu demeçlere karşılık verilmemesini istemiştir.
El Sistani, bu demeçleri “fitne yayan açıklamalar” olarak değerlendirmiş ve
Şiilere “bunlarla mücadele edebilmek için güvenlik güçleriyle işbirliği”
yapılması gerektiğini söylemiştir. 266
El Sistani, IYK’nin kuruluşuna karşı bir duruş sergilememiştir. IYK’nin,
ABD’nin doğrudan Irak’ı yönetmesinden daha iyi olduğunu vurgulamıştır.
Ayrıca IYK üyeleriyle devamlı istişare içinde olduğunu da belirtmiş ve
alınacak olan tüm kararlardan haberdar olabileceğini söylemiştir. 267
Ancak bir dönem GKO Başkanı Bremer ile El Sistani arasında, Irak
anayasası taslağının oluşturulması konusunda bir anlaşmazlık yaşanmıştır.
Bremer geçici meclisin oluşturulmasından sonra bir kongre düzenleyip,
anayasa taslağını oluşturmak için bir komisyon teşkil etmek istemiştir. Fakat
El Sistani buna karşı çıkmış ve Irak’ta seçimlerin yapılmasından sonra ve
halk tarafından seçilenlerin anayasa taslağını oluşturmalarını istemiştir.
Ayrıca El Sistani bu konuda Şiilere protesto yapmaları çağrısında bulunmuş
ve binlerce Şii’nin katıldığı protesto yürüyüşleri gerçekleşmiştir. Sonuçta, El
264
Abdurrezak, a.g.e., s.s.52-55.
“Sistani ile Sadr anlaştı, savaş bitti”, Hürriyet, 27 Ağustos 2004,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=252830, 24 Nisan 2012.
266
Abdurrezak, a.g.e., s.58.
267
Abdurrezak, a.g.e., s.64.
265
66
Sistani’nin bu talebine ABD olumlu yanıt vermiş ve Bremer kongre
yapılmasından vazgeçmiştir. 268
ABD’ye karşı en sert söylemlerde bulunan Şii lider olan Mukteda El
Sadr, Irak işgalinin ilk döneminde silahlı direniş yerine sözlü direnişi tercih
etmiştir. Ancak daha sonra El Sadr’ın ABD’ye karşı tutumu giderek
sertleşmiştir. 269
El Sadr Akımı’na bağlı Mehdi Ordusu ile Amerikan askerleri arasında
2004 yılında çatışmalar yaşanmıştır. 270 Çıkan çatışmaların giderek artması
üzerine yine 2004’te ABD tarafından El Sadr hakkında tutuklama emri
çıkartılmıştır. Uzun bir süre Necef’te saklanan El Sadr, daha sonra İran’a
kaçmıştır. 271 Üç yıldan daha uzun bir süre İran’da kalan El Sadr, sonrasında
Mehdi Ordusunun silah bıraktığını ilan etmiştir. Ardından siyasete girdiğini
açıklayan El Sadr, 2010 Irak Genel Seçimlerinde parlamentoya 39 vekil
göndermiş ve kabinede de 7 bakanlık görevi almıştır. El Sadr, 2011 yılında
Irak’a geri dönmüştür. 272
Irak işgali sırasında ABD’nin Irak’ta kurmaya çalıştığı yeniden yönetim
sürecinde de El Sadr ABD’ye karşı muhalefet etmiştir. ABD ve Koalisyon
Güçlerinin ülkeyi terk etmesini isteyen El Sadr, aynı zamanda IYK’yi
tanımadığını da ilan etmiştir. 273 Ardından IYK’ye rakip olarak kendi yönetimini
kurduğunu söylemiştir. 274
268
Omer, a.g.y., s.95.
Özcan, a.g.m., s.196.
270
“ABD’nin yeni baş belası”, Milliyet, 6 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/abdnin-yenibas-belasi/dunya/haberdetayarsiv/06.04.2004/31497/default.htm, 24 Nisan 2012.
271
“Ölü ve diri”, Milliyet, 14 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/olu-veyadiri/dunya/haberdetayarsiv/14.04.2004/32246/default.htm, 24 Nisan 2012.
272
“El Sadr Irak’a döndü”, Milliyet, 6 Ocak 2011, (Erişim) http://dunya.milliyet.com.tr/el-sadr-irakadondu/dunya/dunyadetay/06.01.2011/1335513/default.htm, 24 Nisan 2012.
273
“Amerikan askerlerine yönelik saldırılar Şii kentlere sıçradı”, Zaman, 28 Temmuz 2003, (Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/07/28/dis/butun.htm, 14 Ağustos 2011.
274
Yılmaz, Irak Dosyası, s.63.
269
67
E. IRAK’TA Şİİ-Şİİ ÇATIŞMASI
2003-2010 yılları arasında Irak, Şiiler arasındaki nüfuz paylaşımı ve iyi
mevki elde etmeyi amaçlayan birçok Şii gruplar arasında çatışmalara sahne
olmuştur. Abdulmecid El Hui’nin, Necef’te Mehdi Ordusu militanlarınca
öldürüldüğü iddia edilmiştir. Ardından dinî merci Büyük Ayetullah Ali El
Sistani’nin Necef’teki evi, yine El Sadr militanları tarafından sarılmış ve El
Sistani’nin 48 saat içinde Irak’ı terk etmesi istenmiştir. Bu olay Şiiler
arasındaki anlaşmazlıkları daha da derinleştirmiştir. Dönem dönem Mehdi
Ordusu militanları ile diğer Şii gruplarına bağlı olan ve Irak Kuvvetleri
arasında yer alan askerlerle de çatışmalar meydana gelmiştir. Diğer yandan,
liderlerinin beklenen Mehdi olduğunu iddia eden Sema’nın Askerleri (Cund El
Sema) cemaatiyle Irak Kuvvetleri arasında çatışmalar çıkmış ve 2007 yılında
bu hareket çökertilmiştir. 275
24 Ağustos 2003’te din adamı Muhammed Said El Hekim’in evine
bombalı bir saldırının gerçekleşmesi, Dava Partisi ile El Sadr Akımı’nı karşı
karşıya getirmiştir. Dava Partisi olaydan El Sadr Akımı’nı sorumlu tutmuş,
ancak El Sadr iddiaları reddetmiştir. 29 Ağustos 2003’te ise, Necef’teki Hz.
Ali Camisinde Cuma Namazı çıkışında meydana gelen patlamada İDYK
Başkanı Muhammed Bakır El Hekim hayatını kaybetmiştir. Bu olaydan da
yine El Sadr Akımı sorumlu tutulmuştur. Ancak asıl yorumlar ise, Şiiler
arasında ABD’ye ve savaşına karşı “ılımlı” davrananların hedef haline geldiği
şeklinde olmuştur. 276
Şii örgütlerdeki anlaşmazlıklar veya çatışmalar, 2003 yılından önce de
söz konusu olmuştur. 2002 yılında Londra’da gerçekleştirilen Irak Muhalefeti
Kongresi’ne Şiileri temsilen İDYK Başkanı Muhammed Bakır El Hekim
katılmıştır. El Hekim’in Şiileri tek başına temsili bazı Şii örgütlerini rahatsız
etmiş ve Dava Partisi bu kongreyi boykot etmiştir. 2003 yılında ABD
tarafından oluşturulan ve yarısından fazlası Şii olan IYK, Mukteda El Sadr
275
276
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.50-51.
Arı, a.g.e., s.s.81-83.
68
tarafından “geçici yönetimin tanınmadığı” ilan edilmiştir. İslamcı Şiiler ile Laik
Şiiler, İran yanlısı Şiiler ile İran karşıtı Şiiler ve sessiz Havza ile sesli Havza
gibi Şiiler arasında bloklaşmalar olmuş ve karşılıklı olarak birbirlerini
suçlamışlardır. 277
F. ABD’NİN IRAK ŞİİLERİNE BAKIŞI
Bush yönetimi, Irak’ın Şii çoğunluğunun iktidarı aldıktan sonra nasıl bir
davranış tarzı benimseyeceğini tam olarak öngörememişlerdir. Dönemin ABD
Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz’e göre Irak Şiileri dinî esaslara
dayanan bir devlete karşı çıkacaklar, Batı yanlısı bir devlet şekli
geliştirecekler ve bu şekilde İran’daki ayetullahların beklentilerini de boşa
çıkaracaklardı. Ancak İran on yılı aşkın süredir Irak’taki Şiileri desteklemiş ve
Şiilerin siyasi partilerine para yardımının yanı sıra milislerini silahlandırmış ve
eğitim vermiştir. 278
Amerikan ulusal gazetesi Washington Post’ta yayınlanan bir haberde,
Amerikalı yetkililerin, Irak’ın geleceğine ilişkin planlarında, Şiileri yeterince
hesaba katmadığı iddia edilmiştir. Buna göre, Şii çoğunluğunun örgütlülük
boyutunun ABD tarafından tahmin edilemediği ve bu nedenle de Irak’ta İslami
bir yönetimin doğuşunun önlenmesine hazır olunmadığı belirtilmiştir.
Kaynağa
göre
Irak’taki
Şiiler,
ABD’nin
tahmininden
daha
organize
olmuşlardır. 279
Nitekim II. Körfez Savaşı sona erdikten sonra Irak’ta dinî bir devlet
isteyen Şiiler, bir halk gücü olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum ABD’nin
işgalden önce dillendirdiği laiklik söylemini de yeniden düşünmeye itmiştir.
ABD’nin bunun yerini alacak bir seçeneği bulamaması, o dönem geçici bir
hükümetin kurulmasını da geciktirmiştir. Ayrıca, ABD’yi BM Güvenlik
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.52.
Galbraith, a.g.e., s.24.
279
“W. Post: ABD Şiileri yeterince hesaba katmadı”, Hürriyet, 23 Nisan 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNewMobile.aspx?id=142193, 25 Haziran 2012.
277
278
69
Konseyi’nden Irak’ı bir yıl süreyle yönetme yetkisi alma yoluna gitmeye de
itmiştir. 280
Bunun yanında İran faktörünü de unutmamak gerekir. ABD yönetimi
özellikle İran’ın Şiiler kanalıyla Irak üzerindeki etkisini arttırmasından
çekinmiştir. Ayrıca Şiilerin Irak’ta başat konuma geçmesi; İsrail, Kuveyt ve
Suudi
Arabistan
başta
olmak
üzere
diğer
bölge
ülkelerini
de
kaygılandırabilecektir. Bu nedenle ABD, Irak’ta federal bir yapı oluşturma
planıyla, Şiileri idari ve siyasi yapı içinde, özellikle Kürt gruplarla
dengelemeye çalıştığı düşünülmüştür. 281
Irak’ta Şii ulema, Şii toplumunu yönlendiren ve ona önderlik eden asli
bir kurum niteliğindedir. Bu bağlamda El Sadr, El Hekim, El Sistani ve diğer
ulemanın muhalif olacağı bir iktidarın Irak’ta ayakta kalması çok düşük bir
olasılık olarak ortaya çıkmıştır. Zira dönem dönem El Sistani ile birlikte diğer
Ayetullahların açıklamaları ve yoğunlaşan Şii gösterileri de bunun kanıtı
olarak gözükmüştür. Bu durum da ABD’nin Şii politikasını etkileyen
unsurlardan biri olmuştur. 282
G. İLİŞKİLERDE İRAN FAKTÖRÜ
İran, siyasi İslam fikirlerinin pratikte uygulanması bakımından yegâne
çağdaş deneyime tanıklık etmiştir. Humeyni’nin “hukuk bilginlerinin velayeti”
(Velayet-i Fakih) kuramına göre, Fakih (hukuk bilgini) bir siyasi yönetici
olarak davranma hakkına sahiptir. Humeyni, kutsal vahyin sağladığı imtiyaz
dışında Peygamber’in taşıdığı bütün sorumlulukların ve sahip olduğu
yetkilerin On İkinci İmam’dan sonra ulemaya devredilmiş olduğunu öne sürer.
Böylelikle Humeyni’nin kuramı klasik Şii hükümet anlayışından, kategorik
olarak radikal bir farklılık oluşturur. Kendisi sadece eski bir inanç sistemini
280
El Imam, a.g.m..
Pirinççi, a.g.y., s.s.16-17.
282
Pirinççi, a.g.y., s.17.
281
70
canlandırmakla kalmaz, daha ziyade eski sistemin yeniden yorumlanmış,
ideolojikleştirilmiş bir anlayışını ortaya koyar. 283
Humeyni’nin 1970’te Irak’ın Necef şehrinde yaptığı bir dizi konuşma
sırasında geliştirdiği Velayet-i Fakih kuramı, daha ziyade kendisinin de
belirttiği gibi, İslam’ın yapısından mantıksal olarak çıkarılmıştır. 1979 yılındaki
İslam Devrimi ile birlikte ve kuramın İran İslam Cumhuriyeti Anayasası haline
gelmesi üzerine Humeyni’nin fikirleri önem kazanmıştır. 284
İran’ın devlet politikasındaki önemli hedeflerinden biri, bölgesel bir
aktör ve lider olma hedefi olmuştur. İslam Devrimi’nden sonra tüm İranlı
liderlerin ve cumhurbaşkanlarının öncelikli hedefi de, İran’ı Orta Doğu
coğrafyasının lider devleti konumuna taşımak olmuştur. Bu doğrultuda İran,
dinsel kimliğini ön plana çıkarmış ve kendisi için Orta Doğu’da bir manevra
alanı sağlamıştır. 285
İran’ın Orta Doğu’daki Şii jeopolitiğini kendi lehine kullanabilmek adına
bazı araçları bulunmaktadır. Bunlardan ilki Kum şehridir. Kum’un Şiiler
arasında manevi ve fikri birliği sağlaması planlanmıştır. Ancak 2003 yılından
sonra tekrar ön plana çıkan Necef şehri, Kum’un söz konusu gücünü kırmış
ve Kum bir eğitim merkezi olarak ortaya çıkmıştır. İran’ın bir diğer aracı,
bölgede
bazı
gruplara
hamilik
yapmasını
sağlayan
İran
Devrim
Muhafızları’dır. Devrim Muhafızları, İran ile çıkar birliği olan diğer Şii ve İslami
gruplara silah yardımı ve silahlı eğitim olanakları sağlamaktadır. 286
Sonuçta, İran bölgedeki güç ve nüfuzunu arttırma yönündeki dış
politika çizgisini, Şiilik mezhebi ekseninde gerçekleştirdiği söylenebilir.
ABD ve İran arasındaki ilişkiler 1979 İran Devrimi’nden bu yana inişli
çıkışlı seyretmektedir. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan ve
Irak işgalleri sonrasında ABD, İran’a komşu olmuş ve bu durum İran’ı tedirgin
283
Ayubi, a.g.e., s.s.163-165.
Ayubi, a.g.e., s.s.165-166.
285
Sandıklı ve Salihi, a.g.y., s.3.
286
Sandıklı ve Salihi, a.g.y., s.3.
284
71
etmiştir. 287 İran’da 1997’de başlayan yenilikçi Muhammed Hatemi dönemi her
ne kadar iktidarın radikal gündemini yumuşatacağının sinyallerini verse ve bu
dönem Avrupa Birliği gibi aktörlerin İran ile olan ilişkilerini geliştirse de, İran’ın
ılımlı politikaları ABD ile olan ilişkilerini umduğu düzeye getirememiştir. 288
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un 29 Ocak 2002’de yaptığı
“Birliğin Durumu” konuşmasında İran’ı, Irak ve Kuzey Kore ile birlikte şer
ekseninde göstermesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler daha da gerilmiştir. Bush,
İran’ın baskıcı bir iktidara sahip olmak, uluslararası terörizme destek vermek
ve kitle imha silahları üretmek yoluyla dünya barışını tehdit ettiğini iddia
etmiştir. 289
İran’da 2005’te Mahmud Ahmedinejad’ın temsil ettiği şahin radikal
grubun iş başına gelmesiyle İran’ın ülke güvenliği ve Orta Doğu
politikalarında değişiklikler olmuştur. İran, hali hazırda devam eden nükleer
programını hızlandırmış ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerinde ülke
olarak önemli aşama kaydettiklerini dünya kamuoyuyla paylaşmıştır. Ayrıca
İran, ABD’nin kendi üzerinde yoğunlaşmasını önlemek ve bir sonraki hedefi
olmaktan kurtulmak için sınırlarının ötesinde bazı hamlelerde bulunmuştur.
İran Şii kartını kullanarak hem etki sahasını genişletmeye çalışmış, hem Orta
Doğu’daki siyasi atmosferi etkilemiştir. 290
Ancak asıl ilginci, çalışmanın önceki bölümlerinde belirtildiği gibi,
İran’ın ABD’ye Afganistan ve Irak işgallerinde yardım ettiği hususu olmuştur.
Öncesinde de ABD’nin Afganistan’a Ekim 2001’de düzenlediği operasyon
sırasında İran “tarafsız” olduğunu ilan etmesine rağmen Kuzey ittifakını aktif
şekilde destekleyerek savaş sırasında İran topraklarına düşecek veya
sığınacak koalisyon askerlerine insani yardım ve kurtarma vaat etmiştir. 291
Arıkan, a.g.m., s.161.
Özpek, a.g.m., s.s.195-196.
289
Arıkan, a.g.m., s.161.
290
Özpek, a.g.m., s.s.196-197.
291
Arıkan, a.g.m., s.166.
287
288
72
İran’ın jeopolitik durumu ABD’nin El Kaide’ye karşı yürüttüğü savaş
sırasında çok önemli bir rol oynamıştır. Afganistan Savaşı’ndan sonra İran
uluslararası toplumla işbirliği içinde bulunmuş ve Bonn Konferansı’nın
düzenlenmesine, yeni Afgan hükümetinin oluşturulmasına ve Afgan milletine
parlamento ve başkanlık seçimleri ile yaşadıkları geçiş döneminde yardımcı
olmuştur. Daha sonra İran El Kaide’nin kendi topraklarındaki sızma ve geçiş
yollarının kapatılması konusunda uluslararası toplumla birlikte hareket
etmiştir. 292
ABD’nin İran’ı “çevreleme” ve “başarısız kılma” politikası halen devam
etmektedir. Her ne kadar ABD’nin girişimleri sonucu İran, komşu ülkeleri
Afganistan’da Taliban’dan ve Irak’ta Saddam Hüseyin yönetiminden
kurtulmuş gözükse de bölgede oluşan boşluğu İran’ın doldurması oldukça
güç gözükmektedir. Çünkü İran, Taliban ve Saddam yönetimlerinden
kurtulmuş olsa da kendisi için daha büyük ve güçlü bir düşman olan ABD ile
komşu olmuştur. İran’ın bugün Şii jeopolitiğinden faydalanabilmesi için
ABD’yi etkisiz kılması gerekir ki, İran’ın böyle bir güce sahip olduğunu
söylememiz güçtür. 293
1. İran’ın II. Körfez Savaşı’na Bakışı
İran’ın Irak’a bakışını anlayabilmemiz için İran Devrimi’ni ve 1980 İranIrak Savaşı’nı göz önünde bulundurmamız gerekir. İran halen Irak’ta nüfuz
alanı yaratmaya çalışıyorsa, bu İran’ın devrim ihracından ve İran-Irak
Savaşı’ndan kaynaklanmaktadır. Şii uyanışının ilk aşaması 1979 İran
Devrimi’yle olmuştur. Devrimin ardından İran dış politikasında Şiilere öncelik
vermiş ve İran kendisini Şiilerin hamisi ilan etmiştir. 1980-88 yılları arasındaki
İran-Irak Savaşı da “Şii ve devrimci İran”a karşı “Sünni Arap bloğu” şeklinde
292
293
Barzegar, a.g.m., s.90.
Şahin, a.g.m., s.44.
73
ortaya çıkmıştır. Her iki aşama da Irak ve dünya Şiilerinin İran’a bakış
açılarını etkilemiştir. 294
ABD’nin Irak’ı işgalinden önce bu savaşa İran’ın tutumu “aktif
tarafsızlık” şeklinde olmuştur. İran Dışişleri Bakanlığı, müdahale öncesinde
ve müdahale boyunca İran’ın bu tutumunu “tarafsız, ancak kayıtsız değil”
şeklinde özetlemiştir. 295 İran’a göre savaşa karşı çıkmak, ezeli düşmanı
Saddam Hüseyin’i reddetmek anlamına gelmekteydi. İran’ın arzusu Hüseyin
iktidarının Irak’ta ortadan kalkmasıydı; hatta Hüseyin’i ortadan kaldırmak için,
İran ABD ile işbirliği bile yapabilirdi. 296 Nitekim II. Körfez Savaşı esnasında
İran, ABD’nin İran hava sahasını kullanmasına izin vermiştir. 297 Bunun yanı
sıra İran yönetimi, Irak konusunda ABD ile sürtüşme içinde olmayacakları
sözü de vermiştir. 298 İran’ın destekleme konusundaki çekincelerinden biri,
İran’ın “Amerikan savaşını” onaylıyor gözükmesi olmuştur. 299
İran’ın Irak’a müdahale sürecindeki çekincelerden bir diğeri ise,
müdahale sonrası oluşturulacak yeni Irak yönetimiyle ilgili olmuştur. İran her
şeyden önce Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak istemekteydi. Böylece,
Irak’ta meydana gelebilecek bir etnik bölünmenin İran topraklarında yaşayan
farklı etnik topluluklar (özellikle Kürtler) üzerinde bağımsızlık yönünde
oluşması muhtemel etkisinin önüne geçilmiş olacak ve İran’ın batı sınırında
güvenlik sağlanabilmiş olacaktı. 300 Nitekim İran askerî operasyondan
kaçınmak için, II. Körfez Savaşı öncesi, birtakım önerilerde bulunmuş ve Irak
yönetiminin muhalefetle uzlaşıp, BM gözlemcilerinin denetiminde bir
referanduma gidilmesini tavsiye etmiştir. Hatta İran bu önerisini formüle
294
Sinkaya, a.g.m., s.39.
Pınar Arıkan, “ABD’nin Irak’a Müdahalesi ve İran’ın Tutumu”, II. Körfez Savaşı, ed. Mehmet
Şahin ve Mesut Taştekin, Platin, 2006, s.167.
296
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.64.
297
Öke, a.g.e., s.166.
298
Özcan, a.g.e., s.193.
299
Arıkan, a.g.m., s.167.
300
Arıkan, a.g.m., s.s.167-168.
295
74
ederek parlamentosunda önerge şeklinde sunmuştur. Ancak Irak, İran’ın bu
önerisini reddetmiştir. 301
İran’ın Irak’taki Baas iktidarının devrilmesi için ABD ile işbirliğinin çok
eski tarihlere dayandığını iddia edenler de olmuştur. Mısır’da bulunan İbn-i
Haldun Düşünce Merkezi 1999 yılında yayınlandığı raporunda önemli bir
iddiayı ortaya atmış ve İran ile ABD’nin, Saddam Hüseyin yönetiminin
devrilmesi için hazırlandığını öne sürmüştür. Buna göre; 16 Aralık 1998
tarihindeki Çöl Tilkisi Operasyonunda * İran ABD’ye destek vermiş ve Irak’ın
güneyindeki Şiilerle işbirliği yapmıştır. İran, ABD’nin Irak meselesini bitirince
yüzünü kendisine çevirebileceğini de düşünmüştür. Bunun için İran’ın
ABD’nin yanında durduğu ve ilişkileri yumuşatmaya çalıştığı yine rapordaki
iddialar arasında yer almıştır. Tahran’da ikamet eden Avrupalı bir diplomat,
İran’ın ABD’ye desteğini doğrulamış ve “İranlılar işbirliği yapıyorlar. Ancak
İslam dünyasındaki yerlerinin sarsılmaması için bu işbirliğinin bilinmesini
istemiyor, gizli kalmasını istiyorlar” demiştir. Bu Avrupalı diplomat, bazı
örneklerle ABD-İran işbirliğini öne sürmüştür. Buna göre, İran’da bulunan ve
ABD ile savaşmak isteyen İranlıların Irak’a geçişi engellenmiştir. Ayrıca İran,
savaş döneminde Irak sınırını kapatmıştır. Basra Körfezi’nde Iraklıların
körfeze mayın döşemesi engellenmeye çalışılmış ve en az bir mayın gemisi
İran tarafından engellenmiştir. 302
Amerika cephesinden ise, Afganistan konusunda İran’ın ABD ile
işbirliği yaptığı açıklanmıştır. ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi
James Dobbins yaptığı bir açıklamada, Afganistan’ı yeniden inşa konusunda
komşu ülkelerle işbirliğine varıldığını belirtmiştir. Dobbins ayrıca, işbirliği
sürecinde en çok katkıda bulunanların da İranlılar olduğunu söylemiştir. 303
Bunun yanı sıra II. Körfez Savaşı öncesi 23 Ocak 2003’te İstanbul’da
düzenlenmiş
olan
Irak’a
komşu
ülkelerin
Dışişleri
Bakanları
Birinci
Hani Fahs, “Şiilerin Farklı Tutumları”, El Hayat, 25 Mart 2003, ed. Faik Bulut, Arapların
Gözüyle Irak İşgali: Binbir Gece Savaşları, Berfin Yayınları, Ekim 2003, Yayın no.135, s.329.
*
Operation Desert Fox.
302
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.64-65.
303
Joe Klein, “To Remake Iraq, invite the neighbors over”, Time, 30 Nisan 2003, (Erişim)
http://www.time.com/time/nation/article/0,8599,448533,00.html, 28 Mayıs 2003.
301
75
Toplantısı’na İran da katılmış ve toplantının kapanış bildirgesinde Irak, Şii ve
Kürtlerle yapılan anlaşmaları tanıması ve BM denetçileriyle işbirliği yapması
konusunda uyarılmıştır. 304
İran ayrıca nüfuzunu arttırmak için Irak’ta, Saddam Hüseyin sonrası,
bazı Şii ve Kürt gruplarıyla işbirliğine gitmiştir. İran’ın İDYK’ye kucak açması
ve Talabani’nin liderliğini yaptığı Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni ağırlaması,
ayrıca
Şii
ve
Kürt
grupları
bir
araya
getirmesi,
kendi
nüfuzunu
sağlamlaştırmak amacıyla yapılan politikalardan biri olmuştur. İran’ın, II.
Körfez Savaşı sonrası bazı güçlerini Irak’a sürmesi, Irak’a ne kadar önem
verdiğini de göstermektedir. Dönemin İran Dışişleri Bakanı olan Kemal
Karzai, “Irak’ta gelecekte kurulacak hükümetlerde İDYK’nin yer almasını
istiyoruz” demesi buna bir örnek teşkil etmektedir. II. Körfez Savaşı
esnasında Hamaney’e yakın medya gruplarında, ABD’nin psikolojik savaşına
paralel olarak yoğun bir şekilde, Irak Ordusunun ve Iraklı yetkililerin ABD’ye
karşı durulmaması konusunda Amerikan yetkililerinden rüşvet aldığı
haberlerini yapmışlardır. 305
İranlı liderler, Irak ve Afganistan işgalinde ABD’ye yardım ettiklerini
açık bir şekilde de açıklamışlardır. Bunlar arasında Ali Ekber Haşimi
Rafsancani’nin
Tahran
Üniversitesi’ndeki
açıklamaları
yer
almıştır.
Rafsancani, “Taliban Savaşında İran Kuvvetleri ABD’ye yardım etmeseydi,
ABD Afgan bataklığında boğulurdu. ABD’nin İran Halk Ordusu olmadan
Taliban’ı
yenemeyeceğini bilmesi gerekirdi” demiştir. 306 İran Başkan
Yardımcısı Muhammed Ali Aptahi ise şu açıklamaları yapmıştır: “İran işbirliği
olmadan Kabil ve Bağdat bu kadar kolay işgal edilemeyecektir.” 307 İran
304
Çubukçu ve Özhan, a.g.y., s.6.
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.65.
306
“Rafsancani: Kuvatuna katelet taliban ve enkazed emirka min el mustenka el afgani”, Şark’ul
Avsat, 9 Şubat 2002, (Erişim) ,
http://www.aawsat.com/details.asp?section=1&issueno=8474&article=87179&search=%C7%ED%D
1%C7%E4&state=true, 24 Mayıs 2012.
307
“Elhalic: Tehaddiyat Elmustakbel” (Körfez ve Gelecekteki Sorunlar Konferansı), Merkez
Elimarat Lildirasat Ve Elbuhus Elistraticiye, 15 Ocak 2004, (Erişim)
http://www.ecssr.ac.ae/ECSSR/appmanager/portal/ecssr?_nfpb=true&_nfls=false&lang=ar&_pageLa
305
76
Cumhurbaşkanı Ahmedinejat da ülkesinin ABD’ye Afganistan ile ilgili
konularda yardım eli uzattığını, ancak ABD Başkanı George W. Bush’un
kendilerini, İran’a askeri saldırı yapmakla tehdit ettiğini açıklamıştır. Ayrıca
New York’ta katıldığı bir mülakat sırasında Ahmedinejat, ülkesinin Irak’taki
istikrarın sağlanması konusunda ABD’ye yardım ettiklerinin de altını
çizmiştir. 308
Amerikan yetkililerinden de ABD’nin Irak’ta yeni bir yönetimi oluşturma
esnasında İran’a ihtiyaç duydukları ifade edilmiştir. ABD’nin eski Büyükelçisi
Richard Holbrooke, Irak’taki istikrarın sağlanabilmesi için, ilişkilerinin kötü
olduğu
Irak’a
komşu
ülkelerin
de
desteğine
ihtiyaçları
olduğunu
açıklamıştır. 309
Sonuç itibariyle; İran ABD’nin Irak’a müdahalesini, en büyük
düşmanlarından birinin ortadan kaldırılması bakımından, memnuniyetle
karşılamıştır. Dahası İran, II. Körfez Savaşı sonrası ABD desteğiyle kurulan
ve Şiilerin çoğunlukta olduğu yönetimi hemen tanıyarak, hem yeni Irak
Hükümeti’ne hem ABD’nin Irak politikasına bir nevi meşruiyet sağlamıştır. 310
2. İran ve Irak Şiileri Arasındaki İlişkiler
Bugün Irak’taki İran nüfuzu, herkesin kabul ettiği bir gerçek haline
gelmiştir. Bu gerçeği Sünniler, Kürtler, ABD’liler, komşu ülkeler ve bazı Şii
aşiret liderleri ile İran muhalifi Şii siyasi liderler gibi bazı şahsiyetler de kabul
bel=ActivitiesPage&_event=viewDetails&eventId=%2FActivities%2FConferences%2FAnnualConfer
ence%2FActivities_2933.xml, 5 Haziran 2012.
308
“Ahmedi Nejat: Sa'adna Amirka Fil Elirak Ve Afganistan”, Şark’ul Avsat, 27 Eylül 2008,
(Erişim) http://www.aawsat.com/details.asp?section=1&issueno=10896&article=488460, 29 Ekim
2011.
309
Klein, a.g.m..
310
Sinkaya, a.g.m., s.49.
77
etmektedirler. Öyle ki, ABD Irak’ta güvenli bir ordu hazırlanması için İran’la
görüşmeyi bile kabul etmiştir. 311
Irak’taki İran nüfuzunun görünen yüzü ise şu şekilde olmuştur: 312
-
Binlerce İranlı’ya Irak vatandaşlığı verilmiştir.
-
Bazı resmi dairelerde Farsça konuşulmaktadır.
-
Irak ekonomisi, İran ekonomisine bağlanmış ve Irak pazarlarını
İran ürünleri doldurmuştur.
-
Irak
Güney
petrolünün
İran
yararına
çalındığı
iddiaları
bulunmaktadır.
-
Irak hükümeti, İran’ın siyasi tutumlarını savunmaktadır; örneğin,
Birleşik Arap Emirlikleri adalarının İran tarafından işgali konusunda olduğu
gibi.
Şiiler arasındaki çatışmalarda da İran’ın büyük rolünün bulunduğu da
iddia edilmektedir. Bu iddialara göre; İran kendisini Irak ve dünya Şiilerinin
tek mercisi olarak görmektedir. Bu nedenle de İran, kendi çatısı dışında,
herhangi bir Şii grubunun Irak’ta varlık göstermesini istememekte ve kendisini
Irak sahasından uzak tutacak her türlü oluşumu engellemektedir. Bunların
yanı sıra, 2003 yılında Necef Havza’sının yeniden hayata geçmesi ve
Havza’nın başında Ali El Sistani’nin bulunması İran’ı huzursuz etmiştir.
Çünkü Necef, İran’ın Kum Havza’sının konumunu; Ali El Sistani de Ali
Hamaney’in merciliğini tehdit etmiştir. İran, siyasi merciliğin yanı sıra dinî
merciliği de elinde bulundurmak istemekteydi ve dünyadaki Şiileri kendi
kontrolüne almaya çalışmaktaydı. Bu nedenle El Sistani’nin Irak’ta, Körfez’de,
Pakistan’da ve bazı ülkelerde kabul gören bir merci olması ciddi anlamda
İran’ı rahatsız etmiştir. 313
Leyla Seyhli, “Sai Vasinton Lil Hivar Maa İran Va Suriye”, Bernamej Ma Veraa El haber, (Erişim)
http://www.aljazeera.net/NR/exeres/F3ADE077-ACA8-4D4E-8104-41EF95DF6743.htm, 23 Mayıs
2008, akt.: Omer, a.g.y., s.146.
312
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.68.
313
Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.51.
311
78
Ancak Irak’taki Şii grupların hiçbiri amaçlarının, İran’da olduğu gibi,
Velayet-i Fakih’i kurmak olduğunu söylememiştir. Aksine bu amaca ulaşmak
için demokratik süreci kullanmak istediklerini belirtmişlerdir. İran’ın hükümet
sistemine Şii din adamları tarafından önderlik edilmesine rağmen Irak’ta tüm
Şii din adamları, özellikle El Sistani ya da İDYK ve Dava Partisi’ndeki din
adamları tarafından kabul edilmemektedir. Bunlar, bölgesel bir hilal olarak
ortaya çıkabilecek kapsayıcı bir Şii ittifakı fikrine karşı çıkmaktadırlar. 314
Tüm bunlara rağmen İran, özellikle İslamcı Şiilerin birlikte hareket
etmeleri noktasında etkili olmuştur. Irak Şiileri, ABD’nin Irak’ı işgalinden önce
farklı gruplara ayrılmış olmalarına rağmen, Irak’ın yeniden yapılandırılması
sürecinde
İran’ın
desteğiyle
bir
araya
gelmiş
ve
güçlü
bir
blok
oluşturmuşlardır. Aynı şekilde Mart 2010 Irak ulusal parlamento seçimlerinde
Şii grupların birlikte hareket etmesi için İran çabaladığı gibi, seçim sonrasında
da Şii grupları bir araya getirmeye çalışmıştır. 315
İran’ın Irak’taki Şiilerle olan ilişkisi, ideolojik ve dinî faktörlerin ötesinde
sosyo-kültürel bağlara dayalı olmuştur. Bu da İran ve Irak’ı birbirine
yaklaştıran, uzun zamandır var olan “iki stratejik düşman” fikrini yok eden
önemli bir unsurdur. Fakat aynı zamanda İran’ın artan bölgesel rolü, Iraklı Şii
grupların İran’dan siyasi, mali ve lojistik destek talep edecekleri anlamına da
gelebilir. Şiilerin bakış açısına göre, ABD politikasının halen Sünni grupları
desteklemeye devam etme ihtimali vardır ve bu da uzun vadede Suudi
Arabistan ve Mısır gibi geleneksel Sünni Arap devletlerin Irak politikasına
müdahale etme ihtimalini doğurabilir. Daha önceki deneyimlere dayanarak bu
Arap
devletlerinin
Irak’ta
Şii
grupların
rollerinin
artmasını
hoş
karşılamayacağı tahmin edilebilir. Bu nedenle, Iraklı Şiilerin Arap Dünyası
içinde ilk Şii hükümetini kurmalarından dolayı tek dost ülke olan İran’ın
desteğine ihtiyaç duyacaklardır. 316
314
El Marashi, a.g.m., s.28.
Sinkaya, a.g.m., s.s.56-57.
316
Kayhan Barzegar, “İran, Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik”, çev. Şahika Uçtu, Ortadoğu Analiz,
ORSAM Yayınları, Eylül 2010, Cilt 2, Sayı 21, (Erişim)
315
79
Sonuç itibariyle; II. Körfez Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan yeni
jeopolitik gelişmelerle birlikte İran bölgedeki siyasi ve güvenlik konularının
yeni ana merkezi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra İran, Irak’ta ve bölgede Şii
faktörünün gücünün artmasıyla beraber bölgenin siyasi dinamiklerini güçlü bir
şekilde etkileyebilecek konuma yükselmiştir. 317 Ama yine de Irak Şiileri ile
İran
Şiileri
arasında
birtakım
göz
ardı
edilmeyecek
bulunmaktadır. Bu farklılıkları şu şekilde sıralayabiliriz:
farklılıklar
da
318
- Iraklı Şiiler, İran’daki gibi bir din adamlarının yönetimini (Velayet-i
Fakih’i) istememişlerdir.
- Dava Partisi hareketi, İran modelini taklitten çok Şiilerin sistemden
dışlanmış olmalarının yarattığı bir tepki hareketidir.
- İranlı Şiiler ile Iraklı Şiiler arasındaki farklılıklar, İran-Irak Savaşı’nda
giderek artmıştır. İran’a karşı cephede savaşan Irak piyadelerinin çoğunluğu
Iraklı Şiilerden oluşmuştur.
- 1991 Şii Ayaklanması’nda, Şii Ayetullahlar Irak'ın bölünmesini teşvik
edebilecek mesajlar vermekten kaçınmışlardır.
- Iraklı Şiilerde “Iraklılık kimliği” baskın bir faktördür.
http://orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2010916_Doc.%20Dr.%20Keyhan%20Berzegar.pdf,
8 Ağustos 2011, s.91.
317
Barzegar, a.g.m., s.90.
318
Sedat Ergin, “Necef, Kum’a alternatif olur mu?”, Hürriyet, 6 Nisan 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=138371, 13 Haziran 2012.
SONUÇ
Iraklı Şiiler, İngilizlerin Irak’ı işgal ettiği 1920 öncesi yıllarda, İngilizlere
ciddi bir muhalefet ve silahlı bir direniş göstermemişler ve Irak devletinin
kurulmasından yana bir tavır sergilemişlerdir. Ancak bağımsız ve İslami bir
devletin kurulması noktasında İngiltere ve Emir Faysal ile ters düşen Şiiler
bunun üzerine 1920’de işgale karşı bir direniş göstermişlerdir.
Irak’ın 1932 yılında bağımsızlığını ilan etmesinden, 2003 yılında Baas
iktidarının devrilmesine kadarki süreçte, Şiiler sistemin dışında kalmışlardır.
Irak’ta siyasi üstünlük Sünni Arapların elinde olmuş ve Şiiler Irak’ta çoğunluk
olmalarına karşın, Sünniler kadar siyasi haklardan ve ekonomik gelirden
faydalanamamışlardır. 1968 yılında Sosyalist Arap Baas Partisi’nin Irak’ta
iktidara gelmesiyle özellikle aşırı uçtaki İslamcı Şiilere yönelik baskılar daha
da şiddetlenmiştir. Ancak ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte Irak’ın Şii çoğunluğu,
seksen yılı bulan bu baskı döneminde kurtulmuştur.
ABD’nin Irak’ı işgali ve Baas iktidarının devrilmesiyle Irak yönetiminde
Şiilere önemli roller biçilmiştir. Şiiler ve Kürtler iktidardan büyük paylar almış
ve ülkedeki hakim güç konumuna gelmişlerdir. Böylece modern Irak tarihinde
ilk kez ülke yönetimi Şiilerin idaresi altına girmiştir.
2003 yılında ABD’nin Irak’a girişi sırasında da Şiilerin ciddi bir silahlı
direniş göstermediğini görmekteyiz. Ancak 1920’li yıllardan farklı olarak Şiiler,
Irak muhalefet grupları içinde aktif bir rol oynamışlardır. II. Körfez Savaşı
öncesi ABD ile görüşmelerini başlatmışlar ve Saddam Hüseyin sonrası için
yapılan tüm çalışmalara aktif bir şekilde katılmışlardır.
Iraklı Şii hareketin, ABD ile ilişkilerinde kötü dönemler de söz konusu
olmuştur.
I.
Körfez
Savaşı
sonrasında
1991
yılında
gerçekleşen
ayaklanmada Şiiler, ABD’nin ayaklanmaya destek vereceğini düşünmüşlerdir.
Ancak ABD, destek şeklinde algılanan demeçlerine karşın, Şii hareketin
beklediği desteği kendisine vermemiştir. Bu durum, Şiilerin 2003 yılına kadar
81
Irak’ta ciddi bir baskıya maruz kalmalarına neden olmuştur. Bu sürecin Şiilere
yaptığı tek pozitif katkı, Şii hareketinin Irak’ta alan bulamaması üzerine
uluslararası bir platforma taşınması olmuştur. Böylece Şiiler, özellikle Batılı
devletlerle olan ilişkilerini geliştirebilmiş ve Batı’nın Şiiler hakkındaki
çekincelerini yenebilmişlerdir. Şiilerin İslami tonları ağır basan bir grubu teşkil
etmesi ve İran ile yakınlıkları sebebiyle Saddam Hüseyin sonrası dönemde
İran benzeri bir yönetim kurabilecekleri ihtimali, 1990’lı yıllarda Batılı ülkelerin
Şiilere yaklaşımını olumsuz etkilemiştir.
Irak’ta iktidarın devrilmesi ve kısa sürede Amerikan ve Koalisyon
Güçlerinin ülkenin kontrolünü ele geçirmesiyle Şiiler daha rahat hareket alanı
bulmuşlardır. Irak’ın yeniden yapılandırma sürecinde en etkili grup Şiiler
olmuşlardır. Irak Yönetim Konseyi’nde hâkim oranda bir temsil gücüne sahip
olmuşlardır. Daha sonra parlamento ve vilayet meclisi seçimlerinde nüfus
gücünü iyi kullanabilen Şiiler, hem vilayet meclislerinde hem parlamentoda
yüksek oranda bir temsil gücünü elde etmeyi başarmışlardır. Bu noktada
Şiilerin aralarındaki sorunlara rağmen birlikte hareket etmeleri de etkili
olmuştur. Ocak ve Aralık 2005’te yapılan her iki parlamento seçimlerinde
Birleşik Irak İttifakı çatısı altında tek listeyle seçime katılmışlar ve
seçimlerden birinci liste olarak çıkmışlardır.
Ancak Mart 2010’daki parlamento seçimleri öncesi aralarında yaşanan
iktidardan pay alma sorunları nedeniyle ikiye bölünmüşlerdir. Kanun Devleti
İttifakı ve Irak Ulusal İttifakı şeklinde iki listeyle genel seçime katılan Şiiler,
ikinci ve üçüncü liste olarak seçimden çıkmışlardır. Daha sonra laik Şii İyad
Allavi’nin lideri olduğu, ama daha çok Sünnileri bünyesinde barındıran İrakiye
Listesinin seçimlerden birinci liste olarak çıkması ve iktidarı ellerine alma
ihtimali üzerine, Şiiler tekrar birleşmişlerdir. Sünnilerin tekrar iktidarı ele
geçirme
olanağı
karşısında,
Nuri
El
Maliki
Hükümetine,
Irak
Parlamentosundaki Şii gruplar güvenoyu vermişlerdir.
Daha öncede belirtildiği gibi, ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişki, II.
Körfez Savaşı öncesi başlamış ve Irak muhalefetinde Şiilerin etkin bir rol
82
oynamasıyla da giderek bu ilişkiler gelişmiştir. Kamuoyuna ABD ve Şiiler
arasındaki ilişkiler her ne kadar olumsuz yansıtılmaya çalışılsa da II. Körfez
Savaşı’nda Şiilerin ABD’ye büyük bir destek verdiğini görmekteyiz. ABD ve
Koalisyon Güçlerinin Irak’a girişlerinde Şiilerin ciddi bir direnişi söz konusu
olmamıştır. Havza lideri Ali El Sistani ile de ilişkilerini geliştirmiş olan ABD, El
Sistani aracılığıyla birçok konuda Şiilere ulaşabilmiştir. Örneğin, Saddam
Hüseyin yönetiminin düşmesiyle ülkede ortaya çıkan kargaşa, El Sistani’nin
verdiği fetvalarla yatıştırılmaya çalışılmıştır. Bu nedenle savaşın ilk yıllarında
El Sistani’nin ABD’ye yardımcı bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz. Nitekim
dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, 2011 yılında anılarını
kaleme aldığı kitabında, ABD ve El Sistani’nin ilişkilerinin oldukça geliştiği, bu
nedenle de CIA bünyesinde El Sistani ile ilişkiler ofisi adlı bir birimi açtıklarını
yazmıştır.
ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişkilere kuşkuyla bakılmasının ve
kamuoyuna olumsuz yansımasının nedeni ise, İran bağlamında olmuştur.
ABD’nin endişesi, Saddam Hüseyin sonrası Irak’ta, İran benzeri bir İslam
Cumhuriyetinin kurulması noktasında olmuştur. Ancak İran ile Irak Şiileri
arasındaki ilişkiler her ne kadar iyi olsa da, birçok konuda birbirlerinden
ayrılmaktadırlar. En önemli ayrım noktası, İran benzeri bir yönetim şekli
konusunda olmuştur. Iraklı din adamlarının büyük bir çoğunluğu, Velayet-i
Fakih’i kabul etmemektedir. Havza’nın lideri El Sistani, açık bir şekilde din
adamlarının yönetimde yer almalarına karşı çıkmıştır.
Diğer bir ayrım noktası ise, Iraklı Şiilerin devlete olan bağlılıkları
noktasında ortaya çıkmıştır. Iraklı Şiiler için, her ne kadar mezhep önemli bir
olgu olsa da Şiilerin Irak’a olan bağlılıklarını göz ardı edemeyiz. Örneğin,
İran-Irak Savaşı’nda Şiilerin büyük bir kısmı İran’a karşı savaşta yer
almışlardır. Irak’taki Şii hareketi, hiçbir dönem ayrılıkçı bir çizgi izlememiş,
daha çok rejime karşı bir muhalefet şeklinde oluşmuştur. Bugün Irak’taki Şii
grupların birçoğu Irak’ın birliğini ve Irak’ta güçlü bir merkezî yönetimin
varlığını savunmaktadır.
83
Sonuç olarak, Irak Şiilerinin ABD ile olan ilişkilerini geliştirmesi, 2003
yılı sonrası Irak’ta Şiilerin ülkedeki nüfuzlarını arttırmalarını sağlamıştır.
Irak’ta hareket alanı bulabilen Şiiler, Necef Havzası’nın eski gücünü tekrar
kazanmasını da sağlayabilmişlerdir. Şu anda Havza’nın lideri olan El Sistani,
dünya Şiileri arasında kabul gören bir merci olmakla birlikte, ciddi şekilde
saygı görmektedir. Iraklı Şiiler, halen Irak’ta iktidarı güçlü bir şekilde ellerinde
bulundurmakta ve ayrıca ülkedeki konumları da giderek güçlenmektedir.
84
KAYNAKÇA
Kitaplar:
ABDURREZAK, Salah; El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El
Parlamaniyye Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El
Mağarif, 2010.
ARI, Tayyar; Irak, İran, ABD ve Petrol, 2. Baskı, Alfa Yayınları, Ocak 2007.
AYUBİ, Nazih; Arap Dünyasında Din ve Siyaset, çev. Yavuz Alogan, Cep
Kitapları A.Ş., 1993, Cep Kitapları no.110, Düşün no.5.
BATATU, Hanna; “Iraq’s Shi’a: Their Political Role and the Process of their
Integration into Society”, Islamic Impulse, ed. Barbara Frayer
Stowasser,
Washington,
Georgetown
University
Center
for
Contemporary Arab Studies, 1987, akt.: Faleh A. Cabbar, Irak’ta Şii
Hareketi ve Direniş, çev. Hikmet Hâlis, Agora Kitaplığı, Haziran 2004.
BOZKURT, Ceyhun; Mission Kurdistan: ABD, PKK İlişkilerinin Stratejik
Analizi 1978-2012, 2. Baskı, Ankara, Kripto Kitaplar, 2012.
CABBAR, Faleh A.; Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş, çev. Hikmet Hâlis, Agora
Kitaplığı, Haziran 2004.
CLEVELAND, William L.; Modern Ortadoğu Tarihi, çev. Mehmet Harmancı,
Agora Kitaplığı, Haziran 2008.
DAĞI, İhsan D.; Ortadoğu’da İslam ve Siyaset, 2. Baskı, İstanbul, Boyut
Kitapları, Ekim 2002.
DUMAN, Selçuk; II. Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922),
Ankara, Berikan Yayınevi, 2010.
EL HAYYUM, Reşit; 100 Am Min El İslam El Siyasi Bil İrak-1: El Şia, 2 cilt,
Merkezil Misbar Lil Dirasat ve El Buhus, Mayıs 2011, 1.cilt.
EL KATİB, Ahmed; El Şirazi: El Merciiyye Fi Muacehet Tahattiyat El
Tatavvur, Menşurat Elzeman, 2002.
EL VERDİ, Ali; Lemahat İştimaiyye Min Tarih Eliraq Elhadis, 6 cilt, 2. Baskı,
Kum, Darul Kitab Elislami, 2005, 5.cilt.
85
GALBRAITH, Peter; Irak’ın Sonu: Ulus Devletlerin Çöküşü mü?, çev. Mehmet
Murat İnceayan, Doğan Kitap, Ocak 2007.
GOLDSCHMİDT, Arthur; DAVİDSON, Lawrence; Kısa Ortadoğu Tarihi, çev.
Aydemir Güler, Doruk Yayımcılık, Kasım 2011.
HALLİDAY, Fred; Ortadoğu Hakkında 100 Mit, çev. Can Cemgil, İstanbul,
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Kasım 2008,Yayın no.227.
İBRAHİM, Farhad; Atayfiyye Ve El Siyase Fil Alam El Arabi: Nemuzec Asia
Fil İrak, Maktebet Medbuli, 1996.
LEWİS, Bernard; Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, 3. Baskı, Ankara, Arkadaş
Yayınevi, 2006.
MATAR, Selim; Cedel El Haviyat, Beyrut, El Muessese El Arabia Li Dirasat Vel
Neşir 2003.
MATAR, Selim; El Zatul Cerihe, 2. Baskı, Beyrut, El Muessese El Arabia Li
Dirasat Vel Neşir, 2000.
NAKASH, Yıtzhak; Irak’ta Pandora’nın Kutusu Şiiler, çev. Metin Saltoğlu, Elips
Kitap, Ocak 2005.
NAVVAR, İbrahim; El Muaraza El İrakiye Ve El Siraa Li İzkat Saddam, Londra,
Matbuat AN, 1993.
ONAT, Hasan; Yirminci Asırda Şiilik ve İran İslam Devrimi, Ankara, Kamu
Hizmetleri Araştırma Vakfı Yayınları, 1996.
ÖKE, Mim Kemal; Irak Savaş Günlüğü, İrfan Yayıncılık, 2005.
POLK, William R.; Irak’ı Anlamak, çev. Nurettin Elhüseyni, 2. Baskı, NTV
Yayınları, Nisan 2007, Yayın no.3.
ROSEN, Nir; In the Belly of the Green Bird: The Triumph of the Martyrs in
Iraq, New York, Free Press, 2006.
SALİHİ, Emin; Irak Siyaseti ve Etnik Kimlikler, Türkçe seri no.18, İstanbul,
Kerkük Vakfı Yayınları, Şubat 2008, Yayın no.26.
86
ŞAHADE, Usame; EL KESVANİ, Heytem; El Mavsua El Şamile lil Fırak El
Muasıra fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye fi El Cezire El Arabiyye,
Kahire, Mektebet Medbuli, 2009.
ŞİMŞİR, Bilâl N.; Türk-Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınevi, Eylül 2004.
TRİPP, Charles; A History of Iraq, 3. Baskı, New York, Cambridge University
Press, 2007.
WILEY, Joyce N.; Irak Şiileri, çev. Metin Mutanoğlu ve Osman Baş, Ekin
Yayınları, Nisan 2004, Yayın no.55.
YILMAZ, Sait; Irak Dosyası, İstanbul, Kum Saati Yayınları, 2011.
YILMAZ, Türel; Uluslararası Politikada Orta Doğu, 2. Baskı, Ankara, Barış
Platin Yayınevi, Şubat 2009.
ZAHİR, İhsan İlahi; Aşia ve Tşayu: Farık ve Tarih, Tercümen Assüne Yayınevi,
1984, akt.: Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni
Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi
Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, 2008.
Makaleler:
AL-DÜLEYMİ, Salih; “Hilafet Muaviye Bin Ebi Süfyan”, Alusra Alislamiyye
Dergisi, sayı 78, Ekim 2007, akt.: Muafak A. Omer, Saddam Sonrası
Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası
Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008.
ARIKAN, Pınar; “ABD’nin Irak’a Müdahalesi ve İran’ın Tutumu”, II. Körfez
Savaşı, ed. Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin, Platin, 2006, s.s.161-180.
BAHGAT, Gawdat; “İslam’ın Siyasal Coğrafyası: Basra Körfezi’ndeki Şiiler”,
Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şii
Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, s.s.145-159.
BARZEGAR, Kayhan; “İran, Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik”, çev. Şahika
Uçtu, Ortadoğu Analiz, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi
(ORSAM),
Eylül
2010,
Cilt
2,
Sayı
21,
(Erişim)
87
http://orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2010916_Doc.%20Dr.%
20Keyhan%20Berzegar.pdf, 8 Ağustos 2011, s.s.83-92.
BENGIO, Ofra; “Irak’ın Toprak Bütünlüğü Tehdit Altında”, Avrasya Dosyası,
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Kuzey Irak Özel, Cilt 3,
Sayı 1, İlkbahar 1996, s.s.61-80.
BENLİ, Yusuf; “Irak’ta Şiiliğin Tarihi Temelleri”, Irak Dosyası I, yay.haz. Ali
Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, Tarih
ve Tabiat Vakfı (TATAV), 2003, 1.cilt, Tarih serisi no.22, s.s.127-160.
ÇINAR, Burak; “ABD’nin Irak’tan Çekilişi”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 9 Ekim
2009, (Erişim) http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=304 7&kat=25, 29
Kasım 2011.
DUMAN, Sabit; “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, Irak Dosyası II, yay.haz. Ali
Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, Tarih
ve Tabiat Vakfı (TATAV), 2003, 2.cilt, Tarih serisi no.22, s.s.45-70.
EL MARASHİ, İbrahim; “Şii Hilali Mitini İnşa Etmek: İran Devrimi’nden 2003 Irak
Savaşı’na”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
(ASAM), Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007,
s.s.7-36.
ERKMEN, Serhat; “Irak’ta İşgal Sonrası Siyasal Yaşam ve 2010 Parlamento
Seçimleri”, Ortadoğu Etütleri Dergisi, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar
Merkezi (ORSAM), Temmuz 2010, Cilt 2, Sayı 3, s.s.107-145.
ERKMEN, Serhat; “İç Etkenler Açısından Irak’ın Geleceği”, Irak Krizi (20022003), der. Ümit Özdağ, Sedat Laçiner ve Serhat Erkmen, Ankara,
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), 2003, Yayın no.57,
Ortadoğu Araştırmaları Dizisi:4, s.s.3-20.
ERKMEN, Serhat; “Orta Doğu’daki Değişim Ekseninde Irak Sorununu Anlamak”,
Stratejik Analiz, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şubat
2007, Sayı 82, s.s.20-31.
HASAN,
Mazin;
“Irak’ın
Geleceği”,
Stratejik
Analiz,
Avrasya
Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şubat 2007, Sayı 82, s.s.33-42.
Stratejik
88
KESKİN, Arif; “Şii Jeopolitiği ve İran”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik
Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şii Jeopolitiği, cilt 13, sayı 3, Eylül-EkimKasım-Aralık 2007, s.s.65-100.
KOÇ, Şanlı Bahadır; “SOFA ABD İçin Irak’ta ‘Sonun Başlangıcı’ mı?”, Stratejik
Analiz, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Ocak 2009,
Sayı 105, s.s.50-57.
NOORBAKSH, Mehdi; “Shiism and Ethnic Politics in Iraq”, Middle East Policy
Council,
(Erişim)
http://mepc.org/journal/middle-east-policy-
archives/shiism-and-ethnic-politics-iraq?print, 9 Haziran 2012.
ÖZCAN, Mustafa; “Irak’ta Direnişin İslami Veçhesi”, Irak Dosyası II, yay. haz. Ali
Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz, Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, Tarih
ve Tabiat Vakfı (TATAV), 2003, 2.cilt, s.s.163-304.
ÖZDİKMENLİ, İlkim; OVALI, Şevket; “Irak Savaşı Sonrasında Liberal Dünyanın
Yapay İkiliği”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 19, Güz 2008, s.s.89118.
ÖZPEK, Burak Bilgehan; “En Uzun On Yıl: 11 Eylül Sonrası Ortadoğu”,
Ortadoğu Etütleri, Ocak 2012, Cilt 3, Sayı 2, s.s.183-215.
ÖZTÜRK, Mehmet; “I. Körfez Savaşı’ndan (1990-91) – 11 Eylül Sürecine
ABD’nin Irak Politikası ve Bunun Türk-Amerikan İlişkilerine Etkileri”,
Akademik Bakış Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2010, Sayı 19, (Erişim)
http://akademikbakis.org/19/08.pdf, 8 Ağustos 2011, s.s.1-27.
REÇBER, Sercan; “Irak’a Yönelik Askeri Müdahalenin Uluslararası Hukuk
Açısından Geçerliliği”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, 2007,
Cilt 4, No: 13, s.s.59-82.
SEMİN, Ali; “ABD’nin Irak’tan Çekilmesinin Irak ve Ortadoğu’ya Olası Etkileri”,
Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), 29 Aralık
2011, (Erişim) http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_cont
ent&view=article&id=1984:-abdnin-iraktan-cekilmesinin-irak-veortadouya-olas-etkileri&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150,
Mayıs 2012.
13
89
SEZAL, S. Ranâ; “Irak’ta Devlet ve Şiiler”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik
Araştırmalar Merkezi (ASAM), Sonbahar 2000, Irak Özel, Cilt 6, Sayı 3,
s.s.110-121.
SİNKAYA, Bayram; “Şii Ekseni Tartışmaları ve İran”, Avrasya Dosyası, Avrasya
Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007,
Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.s.37-63.
ŞAHİN, Mehmet; “Şii Jeopolitiği: İran İçin Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta
Doğu Dergisi, Eylül 2006, Cilt 1, Sayı 1, s.s.39-55.
VISSER, Reidar; “Hegemon Güce Meydan Okuma: Irak İslam Devrimi Yüksek
Konseyi ve ABD’nin Irak Politikası”, Avrasya Dosyası, çev. Gül Aral,
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Eylül-Ekim-Kasım-Aralık
2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.s.109-143.
VISSER, Reidar; “Osmanlı Eyalet Sınırları, Şii Federalizmi ve Irak’taki Enerji
Anlaşmazlığı”, Stratejik Analiz, çev. Gül Aral, Avrasya Stratejik
Araştırmalar Merkezi (ASAM), Kasım 2006, Sayı 79, s.s.83-90.
YALÇINKAYA, Haldun; “Savaş Müteahhitleri ve Irak Savaşı”, Ortadoğu Analiz,
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Nisan 2012, Cilt 4,
Sayı 40, s.s.78-85.
YILDIRIM, Taner; “Ali b. Ebu Talib Hilafetinden Yezid b. Muaviye Dönemine
Kadar Basra Körfezindeki Siyasi Durum”, Gaziantep Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 2011, Cilt 10, no.1, s.s.351-369, (Erişim)
http://sbe.gantep.edu.tr/~sbd/index.php/sbd/article/view/237/227, 7 Ocak
2012.
Raporlar:
AYDIN, Mustafa; ÖZCAN, Nihat Ali; KAPTANOĞLU, Neslihan; “Riskler ve
Fırsatlar Kavşağında Irak’ın Geleceği ve Türkiye”, Türkiye Ekonomi
Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Ortadoğu Çalışmaları II, Aralık
2007,
(Erişim)
http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271232024r
5640.Riskler_ve_Firsatlar_Kavsaginda_Irak_in_Gelecegi_ve_Turkiye.pd
f, 6 Mayıs 2012.
90
AYHAN, Veysel; v.d.; 7 Mart 2010 Irak Parlamento Seçim Sonuçlarının ve
Yeni
Siyasal
Denklemin
Değerlendirilmesi,
Ortadoğu
Stratejik
Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Nisan 2010, Rapor no.17, (Erişim)
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011126_orsamre
portt_17_tr.pdf, 2 Mayıs 2012.
ÇAKMAK, Cenap; ÇOLAK, Fadime Gözde; ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve
Türkiye’ye Etkileri, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi
(BİLGESAM), İstanbul, Şubat 2011, Rapor no.29.
ÇUBUKÇU, Mete; ÖZHAN, Taha; İşgal Altında İstikrar Arayışları: 2010 Irak
Seçimleri, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA),
Nisan 2010, Sayı 20, (Erişim) http://www.setav.org/ups/dosya/2947
6.pdf, 11 Ağustos 2011.
SANDIKLI, Atilla; SALİHİ, Emin; İran, Şii Hilali ve Arap Baharı, Bilge Adamlar
Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), İstanbul, Ağustos 2011,
Rapor no.35.
“Irak: Gelecek Senaryoları”, Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve
Stratejik Araştırmalar Merkezi (BÜSAM), Temmuz 2009, İstanbul,
(Erişim)
http://busam.bahcesehir.edu.tr/rapordosya/irak-gelecek-
senaryolari.pdf, 29 Temmuz 2012.
Gazete Makaleleri ve Haberler:
“ABD-Irak Askeri Anlaşması”, Çin Uluslararası Radyosu, 16 Şubat 2009,
(Erişim) http://turkish.cri.cn/281/2009/02/16/1s109663.htm, 28 Aralık
2011.
“ABD’nin
yeni
baş
belası”,
Milliyet,
6
Nisan
2004,
(Erişim)
http://milliyet.com.tr/abdnin-yeni-basbelasi/dunya/haberdetayarsiv/06.04.200
4/31497/default.htm, 24 Nisan 2012.
“Ahmedi Nejat: Sa'adna Amirka Fil Elirak Ve Afganistan”, Şark’ul Avsat, 27
Eylül
2008,
(Erişim)
http://www.aawsat.com/details.asp
?section=1&issueno=10896&article=488460, 29 Ekim 2011.
91
“Amerikan askerlerine yönelik saldırılar Şii kentlere sıçradı”, Zaman, 28 Temmuz
2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/07/28/dis/butun.htm, 14
Ağustos 2011.
“Ayatollah tells Shias to stop fighting”, The Guardian, 4 Nisan 2003, (Erişim)
http://guardian.co.uk/world/2003/apr/04/iraq.ewenmacaskill1?INT
CMP=SRCH, 13 Ağustos 2011.
“Bakır El Hekim fi el Kuveyt: la tuced fetva tuharrem el ta’aun ma’a el Emrikiyin
ve len tekun hukume Şiiyye fi el İrak”, Şark’ul Avsat, 27 Kasım 2002.
“Bakır El Hekim: Nu’arız muhacemet el İrak ve nutalib vaşıntın bilsai ila hal
siyasi”, Şark’ul Avsat, 14 Ağustos 2002.
“Blair’den
Irak
İtirafı”,
Hürriyet,
12
Aralık
2009,
(Erişim)
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/13184873.asp, 14 Ocak 2010.
“Bush’un yeni Irak stratejisi dünyaya kötü örnek olacak”, Zaman, 23 Eylül 2002,
(Erişim)
http://www.arsiv.zaman.com.tr/2002/09/23/dis/butun.htm,
14
Ocak 2010.
“Çelebi: ABD, muhalif toplantısı için 43 isim belirledi”, Hürriyet, 10 Nisan 2003,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139334,
24
Nisan 2012.
ÇUBUKÇU, Mete; “Bade Harabül Irak”, Referans, 3 Temmuz 2009, (Erişim)
http://www.radikalreferansarsivi.com/haber.aspx?HBR_KOD=125
368,
29 Temmuz 2012.
El Arab El Yaum Gazetesi, 28 Nisan 2005, akt.: Usame Şahade, Heytem El
Kesvani, El Mavsua El Şamile lil Fırak El Muasıra fi El Alem: El
Tecemmuat El Şiiyye fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet
Medbuli, 2009.
EL IMAM, Gessan; “Hel turahin amirka ala eslime dimukratiye lil nizam elarabi?”,
Şark’ul Avsat, 20 Mayıs 2003, (Erişim) http://www.aawsat.com/lea
der.asp?section=3&article=171727&issueno=8939, 4 Nisan 2011.
92
EL-MUDEYNİ, Tevfik; “Anlaşma Sonrasında Irak’ın Geleceği”, çev. Emrah Kekili,
El-Beyyinetu’l
Cedide
(Erişim)
Gazetesi,
http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=1060, 4 Haziran 2012.
“El
Sadr
Irak’a
döndü”,
Milliyet,
6
Ocak
2011,
(Erişim)
http://dunya.milliyet.com.tr/el-sadr-irakadondu/dunya/dunyadetay/06.01.201 1/1335513/default.htm, 24 Nisan
2012.
ERGİN, Sedat; “Necef, Kum’a alternatif olur mu?”, Hürriyet, 6 Nisan 2003,
(Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?i
d=138371, 13 Haziran 2012.
FAHS, Hani; “Şiilerin Farklı Tutumları”, El Hayat, 25 Mart 2003, ed. Faik Bulut,
Arapların Gözüyle Irak İşgali: Binbir Gece Savaşları, Berfin Yayınları,
Ekim 2003, Yayın no.135, s.s.329-332.
“Irak
muhalefetinde
kim
kimdir”,
Hürriyet,
15
Nisan
2003,
(Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=140460,
24
Nisan 2012.
“Iraklı Şiiler Amerikan-İngiliz saldırısına katılmayacak”, Zaman, 23 Mart 2003,
(Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/03/23/dis/h12.htm, 13 Ağustos
2011.
“Iraklı Şii lider El Hakim’den ABD’ye sıcak mesaj: Birlikte çalışmaya hazırız”,
Zaman,
24
Nisan
2003,
(Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/24/dis/h7.htm, 13 Ağustos 2011.
“Irak’taki Başlıca İslami Partiler”, BBC Türkçe, 25 Ağustos 2005, (Erişim)
http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040129_irak_isla
mi.shtml, 13 Mayıs 2012.
“Irak’ta ‘sırayla başkanlık’ sistemi”, Hürriyet, 29 Temmuz 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=162300,
Ağustos 2011.
13
93
“Irak:
Ümmü
Kasr
düşmedi”,
Hürriyet,
26
Mart
2003,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=136265,
(Erişim)
24
Nisan 2012.
“İran Devrim Muhafızları silahlandırdı”, Hürriyet, 4 Mart 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131548,
24
Nisan 2012.
“İşte ABD’nin Irak’tan Çekilme Takvimi”, İhlas Haber Ajansı, 27 Şubat 2009,
(Erişim)
http://www.iha.com.tr/haber/Dunya/58991-H-4/%C4%B0ste-
abd-nin-irak-tan-cekilme-takvimi, 14 Ocak 2010.
KLEIN, Joe; “To Remake Iraq, invite the neighbors over”, Time, 30 Nisan 2003,
(Erişim) http://www.time.com/time/nation/article/0,8599,448 533,00.html
28 Mayıs 2003.
“Limaza (İlan Şiat Elirak) Ve Limaza Yekun Lil Şia Beyan?”, Şark’ul Avsat, 17
Temmuz
2002,
(Erişim)
http://www.aawsat.com/leader.asp?sect
ion=3&article=113506&issueno=8632, 29 Temmuz 2011.
“Muhalifler 15 Ocak’ta K. Irak’ta toplanıyor”, Hürriyet, 18 Aralık 2002, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=116321,
13
Haziran 2012.
“Mukatu’u Mutemer Lenden Lilmuaraza Elirakiye Limaza Yukati’un?”, Şark’ul
13
Avsat,
Aralık
2002,
(Erişim)
http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&issueno=8781&article=14
1212&feature=, 28 Temmuz 2011.
“Necef’te
Şii
lider
öldürüldü”,
Hürriyet,
10
Nisan
2003,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139434,
(Erişim)
24
Nisan 2012.
OBAMA, Barack H.; “Irak Planım”, The New York Times, çev. Zaman Gazetesi,
(Erişim) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=714387, 29 Kasım
2011.
94
“Ölü ve diri”, Milliyet, 14 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/olu-veyadiri/dunya/haberdetayarsiv/14.04.2004/32246/default.htm,
24
Nisan
2012.
“Rafsancani: Kuvatuna Katelet Taliban Ve Enkazed Emirka Min El Mustenka El
Afgani”,
Şark’ul
Avsat,
9
Şubat
2002,
(Erişim),
http://www.aawsat.com/details.asp?section=1&issueno=8474&article=87
179&search=%C7%ED%D1%C7%E4&state=true, 24 Mayıs 2012.
SEYHLİ, Leyla; “Sai Vasinton Lil Hivar Maa İran Va Suriye”, Bernamej Ma Veraa
El haber, (Erişim) http://www.aljazeera.net/NR/exeres/F3ADE077-ACA84D4E-8104-41EF95DF6743.htm, 23 Mayıs 2008, akt.: Muafak A. Omer,
Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri
Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası
İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008.
“Sistani
ile
Sadr
anlaştı,
savaş
bitti”,
Ağustos
2004,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=252830,
24
Hürriyet,
27
Nisan 2012.
“Sistani, Rumsfeld’den rüşvet aldığını itiraf etti”, Rota Haber, 19 Nisan 2011,
http://wwwarsiv.rotahaber.com/haber-detay_161922.html,
13
Haziran
2012.
“Sünnilerden Şiilere destek: Yeni bir zorba istemiyoruz”, Zaman, 26 Nisan 2003,
(Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/26/dis/h8.htm, 13 Ağustos
2011.
“Şiiler:
Türkler’le
biz
de
savaşırız”,
Hürriyet,
4
Mart
2003,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131546,
(Erişim)
24
Nisan 2012.
“Şii lider El Hekim 23 yıl sonra Irak’ta”, Hürriyet, 10 Mayıs 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=145863,
13
Ağustos 2011.
TINÇ, Ferai; “Şiiler Kürtler gibi düşünmüyor” Hürriyet, 18 Ekim 2002, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=104210,
Haziran 2012.
13
95
“Teşkilat Meclis El Hukum El İntikali El İraki”, BBC Arabic, 15 Temmuz 2003,
(Erişim)
http://news.bbc.co.uk/hi/arabic/news/newsid_3062000/306
2851.stm, 12 Ağustos 2011.
TYLER, Patrick E.; “After the War: Disarming Iraq; U.S. May let Kurds Keep
Arms Angering Shiites”, The New York Times, 24 Mayıs 2003, (Erişim)
http://www.nytimes.com/2003/05/24/word/after-the-war-disarming-iraqus-may-let-kurds-keep-arms-angering-shiites.html?pagewanted=all&sr
c=pm, 17 Şubat 2011.
“Washington Şiilerin desteğini kazanamadı”, Zaman, 1 Nisan 2003, (Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/01/dis/butun.htm, 13 Ağustos 2011.
“W. Post: ABD Şiileri yeterince hesaba katmadı”, Hürriyet, 23 Nisan 2003,
(Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNewMobile.aspx
?id=142193, 25 Haziran 2012.
“Zu’ama Elşia Fi Elirak Yetetallaun Lilseytara Ala Ekhukume Elintikaliye Mukabil
Elteracu An İntihabat Mubaşire, Şark’ul Avsat, 18 Şubat 2004, (Erişim)
http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&issueno=9213&artic
le=218478&feature=, 28 Temmuz 2011.
Ansiklopediler:
Dictionnaire Larousse: Ansiklopedik Sözlük, ed. Hakkı Devrim v.d., 6 cilt,
Milliyet Gazetesi Yayınları, 1993, 6.cilt, s.2240.
ÖZTUNA, Yılmaz; Tarih ve Politika Ansiklopedisi, İstanbul, Ötüken Neşriyat,
2006, Yayın no.635, Kültür Serisi:296.
Tezler:
OMER, Muafak A.; Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez
Ülkeleri
Üzerindeki
Olası
Siyasal
Etkileri,
Gazi
Üniversitesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008.
ÖZBİLGEÇ, Ali; Ortadoğu ve Şiilik: Yeni Ortadoğu Jeopolitiğinde Şia Etkisi,
Selçuk Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, 2007.
96
Seminer ve Konferans:
PİRİNÇÇİ, Ferhat; “2003 Savaşı Sonrası Süreçte Irak’ta Siyasal Yapılanma”,
Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü İkinci
Orta Doğu Semineri: Dünden Bugüne Irak (Uluslararası Katılımlı),
27-29 Mayıs 2004, Elazığ, Fırat Üniversitesi Basımevi, Cilt II, s.s.481509, (Erişim) http://www.ferhatpirincci.com/eser ler/siyasal_yap.pdf, 26
Temmuz 2011.
“Elhalic: Tehaddiyat Elmustakbel” (Körfez ve Gelecekteki Sorunlar Konferansı),
Merkez Elimarat Lildirasat Ve Elbuhus Elistraticiye, 15 Ocak 2004,
(Erişim)
http://www.ecssr.ac.ae/ECSSR/appmanager/portal/ecssr?_nfp
b=true&_nfls=false&lang=ar&_pageLabel=ActivitiesPage&_event=viewD
etails&eventId=%2FActivities%2FConferences%2FAnnualConference%
2FActivities_2933.xml, 5 Haziran 2012.
Diğer Kaynaklar:
“Hasan El Alavi röportajı”, Irak El Hurra TV, 10 Eylül 2006, akt.: Usame Şahade,
Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile lil Fırak El Muasıra fi El
Alem: El Tecemmuat El Şiiyye fi El Cezire El Arabiyye, Kahire,
Mektebet Medbuli, 2009.
“Orta Doğu Bülteni”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Sayı 35, 16
Şubat
2009,
(Erişim)
http://www.orsam.org.tr/tr/bultengoster.aspx?I
D=20, 29 Mayıs 2012.
“Şia
Maddesi”,
Türk
Dil
Kurumu,
Güncel
Türkçe
Sözlük,
(Erişim)
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.
GTS.4fd0ac9c564190.11781128, 7 Haziran 2012.
97
TABLOLAR
Tablo 1:Kraliyet Döneminde Şii Bakanların ve Vekillerin Oranı
YIL
Şİİ VEKİL ORANI
YILLAR
Şİİ BAKAN ORANI
1925
% 30,7
1921-1932
% 17,7
1954
% 43,7
1932-1936
% 15,8
1958
% 37,5
1936-1941
% 27,7
-
-
1941-1946
% 28,1
-
-
1946-1958
% 34,7
Kaynak: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi
El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli,
2009.
98
Tablo 2: Irak’ta Baas Partisi Döneminde Resmî Kurumlarda ve Önemli Devlet
Kademelerinde Çalışan Iraklı Şiiler
İSİM
GÖREVİ
Orgeneral Sadi Tuma El Cuburi
Irak Savunma Bakanı
Muhammed Hamza El Zubeydi
Irak Başbakanı
Orgeneral Abdulvahit Şennan
Irak Genelkurmay Başkanı
Alribat
Sadun Hummadi
Irak Başbakanı, Dışişleri Bakanı, Petrol
Bakanı ve Meclis Başkanı
Muhammed Said El Sahhaf
Irak Dışişleri Bakanı
Kasım Ahmed Taki
Irak Petrol Bakanı
İsam Çelebi
Irak Petrol Bakanı (Ahmed Çelebi’nin
amcası)
Abdulhasan Zelzele
Irak Merkez Bankası Başkanı
Tarık El Tekmeci
Irak Merkez Bankası Başkanı
Nazım Gezzar
Irak Emniyet Genel Müdürü
Ali Rıza Bava
Irak Emniyet Genel Müdür Yardımcısı
(Feyli Kürt)
Albay Ali El Hakani
Dava Partisi Üyelerini Sorgulama
Grubu Başkanı
Hadi Ali Vettut
Devrim Mahkemesi Başkanı
Müslüm El Cuburi
Devrim Mahkemesi Başkanı
Abdulemir El Ambari
Irak Milli Petrol Şirketi Başkanı
Fazıl Çelebi
Irak Milli Petrol Şirketi Başkanı (Ahmed
Çelebi’nin kuzeni)
Remzi Selman
Irak Milli Petrol Şirketi Başkanı
Nazar El Kasir
Irak Askerî Sanayi Kurumu Başkan
Yardımcısı
Orgeneral Hamit El Verd
Irak Topçu Birlik Komutanı (İran-Irak
Savaşı sırasında)
99
Orgeneral Saad El Maliki
Irak Savunma Bakanlığı Genel
Sekreteri
Orgeneral Sadi El Cuburi
Irak Üçüncü Ordu Komutanı
Abdulcabbar Muhsin Allami
Irak Siyasi Yönlendirme Daire Başkanı
ve Saddam Hüseyin’in Basın Müşaviri
Sami Mehdi
Irak Devrim (Sevra) Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni
Muhsin Razi Selman
Saddam Hüseyin’in Parti İşleri Müşaviri
Sabah Mirze Mahmud
Saddam Hüseyin’in Yaveri (Feyli Kürt)
Davud El Basri
Irak’ın Kuveyt Büyükelçisi
Hasan El Alavi
Saddam Hüseyin’in Basın Müşaviri
Kaynak: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi
El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli,
2009.
100
Tablo 3: Irak’taki Şii Nüfus Oranları Hakkında Yayınlanan Raporlar
KAYNAK
Arap Dünyasında Irk ve Mezhep
YAYINLANDIĞI YIL
Şİİ ORANI
1990
% 52
1990
% 51*
1993
% 48
1999
% 52
2000
% 50
2003
% 60-65
2005
% 60
2005
% 60-65
Grupları Araştırması
Arap Dünyası Atlası (Fransız Heyeti
Raporu)
İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 1992
Yılı Raporu
İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 1999
Yılı Raporu
İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 2000
Yılı Raporu
İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 2003
Yılı Sivil Toplum Araştırması Raporu
İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 2005
Yılı Raporu
CIA 2005 Yılı Raporu
(*) Yezidiler ve diğer azınlıklarla birlikte.
Kaynak: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi
El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli,
2009.
101
Tablo 4: Irak Yönetim Konseyi’nde Yer Alan 25 Kişinin Listesi
İSİM
PARTİ/GRUP
ETNİK/MEZHEP
İbrahim El Caferi
Dava Partisi Sözcüsü
Arap, Şii
Ahmed Çelebi
Irak Ulusal Kongresi
Arap, Şii
Başkanı
Muhammed Bahr El
Irak Bağımsız İslami
Ulum
Hareketi
Abdulaziz El Hekim
İslami Devrim Yüksek
Arap, Şii
Arap, Şii
Konseyi Başkanı
Celal Talabani
Kürdistan Yurtseverler
Kürt, Sünni
Birliği
Mesut Barzani
Kürdistan Demokratik
Kürt, Sünni
Partisi
İyad Allavi
Irak Vifak Hareketi
Arap, Şii
Başkanı
Adnan El Pacaci
Bağımsız Demokratik
Arap, Sünni
Iraklılar Birliği Başkanı
Muhsin Abdulhamid
Irak İslami Partisi Başkanı Kürt, Sünni
Ahmed El Barrak
Irak İnsan Hakları Babil İl
Arap, Şii
Başkanı
Hamid Mecid Musa
Irak Komünist Partisi
Arap, Şii
Genel Sekreteri
Dara Nurettin
Irak Yargıtay Hakimi
Kürt
Reca Habib Huzai
Divaniye Umume
Arap, Şii
Hastanesi Müdürü
Semir Şakir Mahmud
Iraklı İş Adamı
Arap, Sünni
Salahattin Muhammed
Kürdistan İslami Birlik
Kürt, Sünni
Bahattin
Partisi Başkanı
Sumeydai
102
Songül Çabuk
Iraklı Mühendis
Türkmen
İzzettin Selim
Dava Partisi Basra İl
Arap, Şii
Başkanı
Arap, Şii
Abdulkerim El
Irak Hizbullah Partisi
Muhammedavi
Başkanı
Mahmud Osman
Iraklı Siyasetçi
Kürt
Muvaffak El Rubai
Iraklı Araştırmacı
Arap, Şii
Nasir El Cadirci
Irak Milli Demokratik
Arap, Sünni
Partisi Başkanı
Vail Abdullatif
Basra Valisi
Arap, Şii
Yunadim Kenne
Asuri Demokratik
Asuri
Hareketi
Akile El Haşimi
Iraklı Diplomat
Arap, Şii
Gazi Acil El Yaver
Iraklı Mühendis
Arap, Sünni
Kaynak: “Teşkilat Meclis El Hukum El İntikali El İraki”, BBC Arabic, 15 Temmuz 2003,
(Erişim) http://news.bbc.co.uk/hi/arabic/news/newsid_3062000/3062851.stm, 12 Ağustos
2011; Salah Abdurrezak, El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye
Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010.
103
Tablo 5: Iraklı Şii Grupların II. Körfez Savaşı’ndaki Tutumları
Şİİ GRUPLARIN TUTUMLARI
Şİİ GRUPLAR
SAVAŞ
ÖNCESİ
Ali El Sistani
-
(Irak’taki
Havzanın lideri)
SAVAŞ SIRASI
SAVAŞ
SONRASI
Savaşa karşı
II. Körfez Savaşı’yla
tutumunda çelişkili
ortaya çıkan yabancı
haberler yayınlanmıştır.
işgalini reddettiğini
Koalisyon Kuvvetlerine
ve Irak’ın toprak
karşı mücadele fetvası
bütünlüğüne bağlı
verdiği belirtilmiştir.
kalacağını ilan
Ancak ABD, El
etmiştir.(11)
Sistani’nin kendileri
destekler fetva
verdiğini öne
sürmüştür.(1)
Muhammed
ABD ile işbirliğinin
Irak’a yönelik ABD’nin
“Iraklıların istikrarı
Bakır El Hekim
günah olduğuna
saldırısına
için, ABD de dahil,
(Irak İslami
dair bir fetva
katılmayacaklarını
tüm taraflarla
verilmediğini
açıklamıştır.(2)
çalışmaya hazırız”
Devrim Yüksek
belirtmiş ve “Irak
demiştir.(3) Ancak
Konseyi
halkına destek
daha sonra ABD’nin
Başkanı)
verilmeli ve
Irak işgaline karşı
içeriden rejimin
olduğunu
devrilmesi
söylemiştir. ABD’nin
sağlanmalı”
Irak’ın siyasi
demiştir.(8)
yapılanmasına
karışmaması
gerektiğini
belirtmiştir.(4)
Abdulaziz El
Hekim (Bedir
Tugayları
Komutanı)
-
Zamanı geldiğinde,
“Kendimizi ABD
kendi başlarına savaşa
veya diğer ülkelerin
katılacaklarını
başparmağının
söylemiştir.(2)
altına koymak
istemiyoruz”
demiştir.(4) ayrıca El
Hekim, kendilerine
dayatılacak bir
104
hükümette yer
almayacaklarını
ifade etmiştir.(5)
Ancak El Hekim
daha sonra IYK
Başkanlığında yer
almıştır.(6)
Şeyh
-
“İnançsızlara karşı
-
İslam topraklarını
Muhammed El
koruyalım” demiş ve
Hakani
halka cihad çağrısında
(Necef’te önde
bulunmuştur.(7)
gelen din
adamı)
Haydar Abbas
“ABD işgaline haklı
(Dava Partisi
gerekçe sunma
uygulayacağı
arzusunda değiliz
planları
ve bunu yaparsak,
reddettiklerini
halkımızın
açıklamışlardır.
saygısını
Ancak, daha sonra
kaybederiz”
Dava Partisi, Irak
demiştir.(9)
Yönetim
Sözcüsü)
-
Irak’ta ABD’nin
Konseyi’nde yer
almıştır.(9)
Abdulmecid El
“Irak’ı kurtaran
“Şiilerin Irak yönetimini
Hui (Irak Şii
kimseye ‘merhaba’
tekeline almasına
deriz” demiştir.(9)
karşıyız” demiştir.(9)
Meclisi
-
Başkanı)
Muhammed
Bahr El Ulum
(Irak Bağımsız
İslami Hareketi
Başkanı)
-
“Bu savaşta ABD’nin
“Koalisyon güçlerine
yanında olmadım, ama
teşekkür ediyor ve
onlara baskıncı
bu durumu takdir
olduklarını da
ediyoruz” demiştir.
söyleyemedim. Her
El Ulum ayrıca, ABD
şeye rağmen
güçlerine karşı
Saddam’ın ortadan
direnişten en çok
kaldırılmasını
Irak’ın zarar
105
istiyorum” demiştir.(9)
görebileceğini
belirtmiş ve Irak
Yönetim
Konseyi’nde yer
almıştır.(9)
Fatih Kaşif El
-
-
İlk aşamada işgale
Gıta’a
karşı barışçıl bir
(Havza’nın
direnç gösterilmesi
gerektiğini
Bağdat
söylemiştir.(9)
Temsilcisi)
Sadık El Şirazi
Saddam
(Merci)
yönetiminin
-
-
devrilmesi için
birlik içinde
olunması ve
ABD’den yardım
alınması
gerektiğini
söylemiştir.(9)
Mukteda El
İşgal güçlerinin Irak’ı
Sadr (El Sadr
terk etmesini istemiş
Akımı’nın lideri)
ve Irak Yönetim
Konseyi’ni
tanımayacağını
açıklamıştır.(10)
Kaynak:
(1) “Ayatollah tells Shias to stop fighting”, The Guardian, 4 Nisan 2003, (Erişim)
http://guardian.co.uk/world/2003/apr/04/iraq.ewenmacaskill1?INTCMP=SRCH, 13 Ağustos
2011.
(2) “Iraklı Şiiler Amerikan-İngiliz saldırısına katılmayacak”, Zaman, 23 Mart 2003, (Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/03/23/dis/h12.htm, 13 Ağustos 2011.
(3) “Iraklı Şii lider El Hakim’den ABD’ye sıcak mesaj: Birlikte çalışmaya hazırız”, Zaman, 24
Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/24/dis/h7.htm, 13 Ağustos 2011.
106
(4) “Şii lider El Hekim 23 yıl sonra Irak’ta”, Hürriyet, 10 Mayıs 2003, (Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=145863, 13 Ağustos 2011.
(5) “Sünnilerden Şiilere destek: Yeni bir zorba istemiyoruz”, Zaman, 26 Nisan 2003, (Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/26/dis/h8.htm, 13 Ağustos 2011.
(6)
“Irak’ta
‘sırayla
başkanlık’
sistemi”,
Hürriyet,
29
Temmuz
2003,
(Erişim)
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=162300, 13 Ağustos 2011.
(7) “Washington Şiilerin desteğini kazanamadı”, Zaman, 1 Nisan 2003, (Erişim)
http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/01/dis/butun.htm, 13 Ağustos 2011.
(8) “Bakır El Hekim fi el Kuveyt: la tuced fetva tuharrem el ta’aun ma’a el Emrikiyin ve len
tekun hukume Şiiyye fi el İrak”, Şark’ul Avsat, 27 Kasım 2002.
(9) Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El
Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009.
(10) “Amerikan askerlerine yönelik saldırılar Şii kentlere sıçradı”, Zaman, 28 Temmuz 2003,
(Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/07/28/dis/butun.htm, 14 Ağustos 2011.
(11) Salah Abdurrezak, El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye
Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010.
107
ÖZET
MURATLI BEZİRGAN, İnci. ABD ve Irak Şiileri Arasındaki İlişkiler: 20032010 Dönemi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2012.
11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleşen saldırıların ardından,
hedef ülkelerden biri de Irak olmuştur. Kitle imha silahları bulundurduğu iddia
edilen Irak, ABD tarafından 2003 yılında saldırı ihtimaline saldırıyla karşılık
verme stratejisi doğrultusunda işgal edilmiştir. ABD’nin Irak Savaşı’yla birlikte
bölgede yeni aktörler de ortaya çıkmıştır. İşte bu aktörlerden biri Irak Şiileri
olmuştur.
Irak devletinin kurulduğu ilk yıllardan Amerikan işgaline kadar geçen
sürede Şiiler, Irak yönetimleri tarafından bir tehlike unsuru olarak
görülmüşlerdir. Bu nedenle ciddi baskılara maruz kalmışlar ve yönetimden
dışlanmışlardır. Ancak ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte Irak’ın Şii çoğunluğu,
seksen yılı bulan baskı döneminden kurtulmuştur. 2003’ten sonra büyük bir
güç elde eden Şiiler, ABD ile ilişkilerini de ilerleterek, Irak yönetiminde etkili
olmuşlardır. Irak’ta bir Şii gücü ortaya çıkmıştır.
Şiilerin ABD ile ilişkilerini sıkı tutmalarının nedenlerinden biri, 1920’li
yıllarda İngiltere işgalinde almış oldukları tavır olmuştur. O yıllarda Irak’ta
bağımsız ve İslami bir devletin kurulması noktasında Şiilerin İngiltere ile ters
düşmesi, yönetimden pay alamamalarına neden olmuştur. Şiiler, Irak’ta
çoğunluk olmalarına rağmen, Sünni bir Arap azınlık tarafından senelerce
yönetilmişlerdir. Bu olay, 2003’teki Amerikan işgaline karşı Şiilerin tavırlarını
etkilemiş ve yönetimden dışlanma korkusuyla Şiiler, ABD’ye karşı güçlü bir
direnişten kaçınmışlardır.
Her ne kadar ABD ve Iraklı Şiiler arasındaki ilişkiler, geçmişte bazı
olumsuz olayları barındırsa da, Saddam Hüseyin ve Baas iktidarının
devrilmesi noktasında bir işbirliği yapıldığı görülebilmektedir. Irak işgali
sırasında Şiiler ciddi çekincelere sahip olmuştur. 1991 yılındaki ayaklanma
sırasında ABD’nin Iraklı muhaliflere verdiği desteği çekmesi sonucu
108
yaşadıkları acı tecrübeden dolayı, savaş sırasında verdikleri demeçlerde
daha dikkatli davranmışlardır. Ancak Baas iktidarının devrilmesi ve kısa
sürede Amerikan ve Koalisyon güçlerinin Irak’ın kontrolünü ele geçirmesi
üzerine Şiiler daha rahat hareket alanı bulmuşlardır. Sonrasında Şiiler, geçici
Irak yönetimde ciddi oranda bir temsil gücüne sahip olmuşlardır. Nüfus
gücünü iyi kullanabilen ve aralarında birliktelik sağlayabilen Şiiler, Irak
seçimlerinden de iyi sonuçlar elde etmişlerdir.
Anahtar Kelimeler:
1. Şii
2. Irak
3. II. Körfez Savaşı
4. ABD
5. İran
109
ABSTRACT
MURATLI BEZİRGAN, İnci. The Relations between the US and the Iraqi
Shiites: 2003-2010 Period, Master Thesis, Ankara, 2012.
Iraq has been one of the targeted countries following the attack that
was perpetrated in the US on September 11, 2001. Purportedly possessing
weapons of mass destruction, Iraq was occupied by the US in 2003 in line
with its strategy of countering the possibility of an attack with an actual
assault. New actors have emerged in the region following the Iraqi War of the
US. The Iraqi Shiites have been one of the mentioned actors.
Since the foundation of the Iraqi state until the American occupation of
the country, the Shiites have been regarded as a source of danger by the
Iraqi administrations. Therefore, they have been subjected to serious
oppression and isolated from the government. However, with the American
occupation of Iraq, most of the Iraqi Shiites has been freed from the period of
oppression that has been going on for almost 80 years. Having possessed
great powers after 2003, the Shiites have become influential in the Iraqi
leadership by improving their relationship with the US. A Shiite power has
emerged in Iraq.
One of the reasons why the Shiites have kept close relations with the
US is the attitude they had assumed during the British invasion in 1920s. The
Shiites contradicted the British regarding the establishment of an
independent and Islamic state in Iraq then, therefore losing a share in the
government. Although the Shiites form the majority in Iraq, they have been
ruled by the Sunni Arab minority for years. This influenced the attitude of the
Shiites aganist the American occupation in 2003 and they refrain from
forcefully resisting the US out of their fear that they would be isolated from
the government.
Although the relations between the US and the Iraqi Shiites have had
certain negative incidents, one could see cooperation when it came to the
110
toppling of Saddam Hussein and the Baath regime. The Shiites had serious
second thoughts during the occupation of Iraq. Due to the painful experience
they had when the US withdrew its support to the Iraqi dissidents during the
uprising in 1991, they acted cautiously in their statements during the war.
However, when the Baath regime was toppled and the American and
Coalition powers took complete control of Iraq immediately afterwards, the
Shiites found a more unrestrained field of maneuver. Then the Shiites have
attained a serious level of representation in the transitory Iraqi government.
By means of their capability of making use of their demographic power and
forging unity, the Shiites attained good results from the Iraqi elections.
Key Words:
1. Shiite
2. Iraq
3. Second Gulf War
4. The US
5. Iran
Download