T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ORTADOĞU VE AFRİKA ÇALIŞMALARI BİLİM DALI ABD VE IRAK ŞİİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER: 2003-2010 DÖNEMİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan İnci MURATLI BEZİRGAN Tez Danışmanı Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK Ankara - 2012 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI ORTADOĞU VE AFRİKA ÇALIŞMALARI BİLİM DALI ABD VE IRAK ŞİİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER: 2003-2010 DÖNEMİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan İnci MURATLI BEZİRGAN Tez Danışmanı Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK Ankara - 2012 ÖNSÖZ Irak’taki Şii hareketi, 1958’de monarşinin yıkılması ve Cumhuriyetin ilanıyla bir ivme kazanmıştır. Cumhuriyetin ilanından Saddam Hüseyin’in ülkede bir dikta rejim kurmasına kadarki süreçte, özellikle ülkenin güney bölgelerinde etkili bir hareket olmuştur. Ancak 1980’li yıllarda, İran-Irak Savaşı’nın patlak vermesiyle, Şii hareketi yer altından ve Irak dışından devam eden bir hareket haline gelmiştir. 1990’da cereyan eden Körfez Savaşı’nı değerlendirmeye çalışan Şii hareketi, ülkenin orta ve güney bölgelerine yayılan bir isyan hareketine dönüşmüştür. Ancak, Şiiler umduğu başarıyı elde edemediği gibi, Şii hareketine olan iktidar baskısı daha da artmıştır. Şii hareketinin yıldızı ise, II. Körfez Savaşı’yla birlikte parlamıştır. 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte, ülkedeki yeniden yapılandırma sürecinde Irak Şiileri baş aktör olarak yer almışlardır. Ayrıca, 1920’li yıllardan bu yana Irak’ta ilk kez Şiiler bu denli yönetimde etkili ve hâkim bir konumda olmuşlardır. Irak’taki Şii hareketinin ABD ile ilişkilerinin boyutu, Şiilerin gelecekte oynayacağı rol açısından önem taşımaktadır. Orta Doğu’da meydana gelen gelişmeleri de göz önüne aldığımızda, bölge devletleri için, ABD ile ilişkilerin iyi tutulması ön plana çıkmıştır. Mevcut yönetimler, İran’da dahil olmak üzere, bölgede cereyan eden “bahar”dan olabildiğince az etkilenmeye çalışmaktadırlar. Çalışmamızın amacı, Irak’taki Şii hareketinin 2003 yılında cereyan eden II. Körfez Savaşı’ndan ABD’nin çekilme sürecine kadarki ilişkileri incelemek olmuştur. ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişkilerin seyri ve gelinen nokta ortaya konmaya çalışılmıştır. İki ana bölümden oluşan çalışmamızda, Irak’ta Şiiliğin doğuşu ve Irak devletinde II. Körfez Savaşı öncesi Şii hareketin durumu da değerlendirilmeye çalışılmıştır. Irak Şiilerinin siyasi gelişimi ve ABD’yle olan ilişkileri ve II. Körfez Savaşı’na bakışları araştırılmıştır. ii Çalışmam boyunca yardımını esirgemeyen ve her türlü katkıda bulunan tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Haydar Çakmak’a, çalışmama büyük katkı sağlayan, Arapça kaynaklara ulaşmamda bana yardımcı olan sevgili anneme, babama ve eşime teşekkürü bir borç bilirim. Ümit ederim ki, bu çalışmamız Türkiye’de Irak ve Irak Şiileri konusunda araştırma yapanlar için yardımcı bir kaynak olur. İnci MURATLI BEZİRGAN Ankara – 2012 iii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ............................................................................................................i İÇİNDEKİLER ................................................................................................iii KISALTMALAR ..............................................................................................v TABLOLAR LİSTESİ.....................................................................................vi GİRİŞ ..............................................................................................................1 BİRİNCİ BÖLÜM I. IRAK ŞİİLİĞİ ............................................................................................... 4 A. ŞİİLİK KAVRAMI VE IRAK’TA ŞİİLİĞİN DOĞUŞU ............................. 4 B. IRAK DEVLETİ’NDE Şİİ VARLIĞI ........................................................ 9 1. Şiilerin Dinî Merkezleri ..................................................................... 25 2. Şiilerin Nüfusu ................................................................................. 27 C. Irak’ta Şiilerin Siyasi Gelişimi .......................................................... 29 1. İslami Dava Partisi ........................................................................... 36 2. Irak İslami Devrim Yüksek Konseyi ................................................. 38 3. El Sadr Akımı................................................................................... 41 4. Irak’taki Diğer Şii Örgütler ................................................................ 44 İKİNCİ BÖLÜM I. KÖRFEZ SAVAŞI VE SONRASINDA ABD VE IRAK ŞİİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER ............................................................................ 48 A. Irak’ın İşgali Ve Geçici Yönetimin Oluşturulması ........................... 48 B. İşgale Karşı Direniş Ve Abd’nin Irak’tan Çekilişi ............................ 54 C. ABD-Şİİ İLİŞKİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ ...................................... 58 D. II. KÖRFEZ SAVAŞI’NA Şİİ BAKIŞI .................................................. 60 E. IRAK’TA Şİİ-Şİİ ÇATIŞMASI .............................................................. 67 F. ABD’NİN IRAK ŞİİLERİNE BAKIŞI .................................................... 68 G. İLİŞKİLERDE İRAN FAKTÖRÜ ......................................................... 69 1. İran’ın II. Körfez Savaşı’na Bakışı.................................................... 72 2. İran ve Irak Şiileri Arasındaki İlişkiler ............................................... 76 iv SONUÇ .........................................................................................................80 KAYNAKÇA .................................................................................................84 TABLOLAR ..................................................................................................97 ÖZET ..........................................................................................................107 ABSTRACT ................................................................................................109 v KISALTMALAR ABD : Amerika Birleşik Devletleri a.g.e. : Adı Geçen Eser a.g.m. : Adı Geçen Makale a.g.y. : Adı Geçen Yayın Baas İktidarı : Sosyalist Arap Baas Partisi İktidarı BIİ : Birleşik Irak İttifakı Bkz. : Bakınız BM : Birleşmiş Milletler çev. : Çeviren der. : Derleyen DKK : Devrim Komuta Konseyi ed. : Editör GKO : Geçici Koalisyon Otoritesi Hz. : Hazreti IUK : Irak Ulusal Kongresi IYK : Irak Yönetim Konseyi İDYK : İslami Devrim Yüksek Konseyi s. : Sayfa SOFA : Status of Forces Agreement s.s. : Sayfa Sayısı v.d. : Ve Devamı vi TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Kraliyet Döneminde Şii Bakanların ve Vekillerin Oranı ............ 97 Tablo 2: Irak’ta Baas Partisi Döneminde Resmî Kurumlarda ve Önemli Devlet Kademelerinde Çalışan Iraklı Şiiler ................................ 98 Tablo 3: Irak’taki Şii Nüfus Oranları Hakkında Yayınlanan Raporlar ... 100 Tablo 4: Irak Yönetim Konseyi’nde Yer Alan 25 Kişinin Listesi ........... 101 Tablo 5: Iraklı Şii Grupların II. Körfez Savaşı’ndaki Tutumları ............. 103 GİRİŞ Irak’taki Şii hareketi, 1920’li yıllardan Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin 2003 yılında Irak’a girmesi ve Saddam Hüseyin yönetimini devirmesine kadarki döneme değin hep muhalefette kalmıştır. Irak’taki Şii hareketinin doğuşu, 1950’li yıllarda söz konusu olmuştur. Öncesinde Şiilerin bir siyasi yapılanması olmamış, daha çok Şii din adamlarının devlet yönetimiyle ilgili fikirlerini açıklamaları söz konusu olmuştur. Iraklı Şiiler Irak’ın çoğunluğunu oluşturmalarına rağmen, devlet yönetimine 2003 yılına kadar laik ve Sünni Iraklılar egemen olmuşlardır. Irak yönetimleri Şii hareketine ayrılıkçı, mevcut yapıyı bozucu ve seküler olmayan düşünce tarzına sahip bir hareket olarak bakmışlardır. Ancak Şiilerin ülkede ayrılıkçı bir çizgi izlediğini söyleyemeyiz. Sosyalist Arap Baas Partisi (Baas) iktidarının devrilmesinden sonra Şiiler söylemlerinde Irak’ın birliğine ve bütünlüğüne her zaman vurgu yapmışlardır. Irak’taki kargaşa dönemlerinde dahi Şiiler, güçlü bir merkezî yapıyı isteyen tavırlarını ortaya koymuşlardır. Irak’taki Şii hareketi, 2003 yılı öncesi dağınık olmakla birlikte, ülkede etkili bir muhalefet olamamışlardır. Bunda Şiilerin kendi aralarındaki fikir ayrılıklarının yanı sıra, Irak yönetimlerinin baskı politikaları ve Batılı ülkelerin (Kürt gruplara oranla) yeterince Şiileri desteklememesi etkili olmuştur. Ancak ABD’nin Irak’ı işgaliyle Şii hareketinde bir toparlanma olmuştur. Irak dışında çeşitli ülkelerde faaliyetlerini yürütmeye çalışan Şii gruplar, Irak’ta iktidarın değişmesiyle birlikte, ülkeye geri dönmüşlerdir. Şii grupların büyük bir çoğunluğu, 2003 yılı sonrası siyasi süreçte aktif bir rol oynamıştır ve halen de oynamaktadır. Kısacası, Şii hareketinin II. Körfez Savaşı’yla birlikte büyük bir başarı elde ettiğini söyleyebiliriz. Şii hareketinin bu başarısında ABD ile kurduğu ilişkilerin ise büyük rolü olmuştur. Irak’ta 1991 ayaklanmasında her ne kadar ABD’den istenen yardımı göremese de Şiiler, 2003 yılı öncesinde ABD ile ilişkilerini sıkı 2 tutmuşlardır. ABD’nin öncülüğünde gerçekleştirilen Iraklı muhalif grupların toplantılarına katılmışlar ve Baas iktidarına muhalif oluşumlarda aktif roller üstlenmişlerdir. 2002 yılında ABD’de bir dizi görüşmelere katılmışlar ve Amerikan yetkilileriyle Saddam Hüseyin sonrası durumu değerlendirmişlerdir. II. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’taki yeniden yapılandırma sürecinde aktif rol alan Şiiler, iktidardan (Kürtlerle birlikte) büyük bir pay almışlardır. Irak’taki birçok kilit göreve, bakanlıklara Şiiler hakim olmuştur. Modern Irak tarihinde ilk kez Şiiler ülke yönetiminde etkili bir konuma yükselmiştir. Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Şiilik kavramı açıklanmaya çalışılırken, aynı zamanda Irak’ta Müslümanlar arasında cereyan eden iktidar mücadelesi sonucu Şiiliğin doğuşu ortaya konmuştur. Daha sonra Osmanlı Devleti’nin Irak topraklarından çekilişi ve İngiltere’nin Irak’ı işgaliyle başlayan süreçten itibaren dönem dönem Şii hareketi incelenmiştir. 2003 yılı öncesi ve sonrası dönemlerde Şiilerin Irak’taki konumları araştırılmış, aynı zamanda Kraliyet dönemi ile Cumhuriyet ve Baas iktidarı dönemindeki Şii hareketleri ayrı ayrı ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu bölümde yer alan diğer önemli başlıklardan biri, halen tartışma konusu olan Irak’taki Şii nüfusu ve Şiilerin dinî merkezlerinin rolü olmuştur. Bu alt başlıklarda, Şiilerin Irak’taki nüfusu konusundaki çeşitli araştırmalar ortaya konmuş ve Irak’taki dinî merkezlerin önemi açıklanmıştır. Birinci bölümün son başlığı ise, Şiilerin siyasi gelişimidir. Burada Şii hareketini temsil eden parti ve grupların geçmişi ve mevcut durumları detaylı bir şekilde incelenmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, II. Körfez Savaşı olarak nitelendirdiğimiz 2003 yılındaki ABD’nin Irak’ı işgal süreci ve sonrasındaki gelişmelere genel bir bakış yapılmıştır. Alt başlıklarda, ABD’nin Irak’ı işgal süreci incelenmiş ve Irak’ta geçici yönetimin oluşturulması aşaması anlatılmaya çalışılmıştır. Bu bölümde ayrıca, işgal sonrası ABD’ye karşı Irak’ta oluşan tepkiler ve ardından SOFA antlaşmasıyla birlikte ABD’nin ülkeden çekilmesi süreci ortaya konmuştur. 3 İkinci bölümün diğer başlıklarında, çalışmamıza konu olan ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişkiler detaylı bir şekilde incelenmiştir. İlişkilere genel bir bakış yapıldıktan sonra 2003-2010 yılları arasında Şiilerin II. Körfez Savaşı’na ve ABD’ye karşı tutumları incelenmiştir. Burada ayrıca, Irak’ta Şii gruplar arasında, silahlı çatışma boyutuna kadar yükselmiş olan mücadelelere de yer verilmiştir. Diğer bir alt başlıkta ise, ABD’nin Irak Şiilerine bakışı üzerinde çalışılmış, ardından ikili ilişkilerde önemli bir rol oynayan İran faktörü ele alınmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM I. IRAK ŞİİLİĞİ A. ŞİİLİK KAVRAMI VE IRAK’TA ŞİİLİĞİN DOĞUŞU Arapça’da “Şii” kelimesi yandaş anlamına gelmektedir. 1 “Şia” kelimesi ise genel olarak boyun eğmek, tabi ve taraftar, yardımcı, bir toplulukta aynı mesele etrafında teşekkül eden gruplar, fırka, bölük anlamlarında kullanılmıştır. 2 Şia kelimesinin Türkçe’deki tam karşılığı ise “İslamiyet’te, Hz. Ali’ye yandaş olan kimselerdir.” 3 Terim olarak ise Şia; Hz. Muhammed’in vefatından sonra Hz. Ali (Ali Bin Ebu Talip)’nin Hz. Muhammed (s.a.v.)’den sonra nas ve tayinle halife olduğuna inanan, imametin kıyamete kadar onun soyundan gelen imamlarda olacağını ileri süren, bu imamların masum olduklarını iddia eden toplulukların ortak adıdır. 4 Hz. Ali’nin halifelik döneminde onun grubunu ifade etmek üzere ve onun yandaşları anlamına gelen, “İmam Ali’nin Şiası” tabiri kullanılmıştır. 5 Bu nedenle Şia tabiri, önceleri Hz. Ali taraftarı Iraklıları ifade etmek için kullanılmış, daha sonra bu tabir zamanla Hz. Ali’nin tabileri için ortak bir özel isim haline gelmiştir. 6 Şii Müslümanlar, günümüz İslam topluluklarının %10’unu oluşturmaktadır. Demografik olarak İran, Şiilerin en yoğun yaşadığı ülkedir. Joyce N. Wiley, Irak Şiileri, çev. Metin Mutanoğlu ve Osman Baş, Ekin Yayınları, Nisan 2004, Yayın no.55, s.23. 2 Yusuf Benli, “Irak’ta Şiiliğin Tarihi Temelleri”, Irak Dosyası I, yay. haz. Ali Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, TATAV, 2003, 1.cilt, Tarih serisi no.22, s.127. 3 “Şia Maddesi”, Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, (Erişim) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.4fd0ac9c564190.117 81128, 7 Haziran 2012. 4 Hasan Onat, Yirminci Asırda Şiilik ve İran İslam Devrimi, Ankara, Kamu Hizmetleri Araştırma Vakfı Yayınları, 1996, s.7. 5 Reşit El Hayyum, 100 Am Min El İslam El Siyasi Bil İrak-1: El Şia, 2 cilt, Merkezil Misbar Lil Dirasat ve El Buhus, Mayıs 2011, 1.cilt, s.39. 6 Benli, a.g.m., s.s.128-130. 1 5 Azerbaycan da nüfusunun çoğunluğu Şii gelenekten gelen bir ülkedir. Ayrıca Irak’ın yanı sıra Körfez ülkeleri ile Suriye, Lübnan, Afganistan ve Hindistan’da da nüfus itibariyle azınlıkta olan Şiiler yaşamaktadır. 7 Irak’taki siyasal ve sosyal Şii akımı, Emeviler döneminde başlamıştır. Emeviler döneminde Müslümanlar, Iraklılar ve Şamlılar olarak iki gruba ayrılmıştır. Diğer bir ifadeyle, İmam Ali’nin Ordusu ile Muaviye’nin Ordusu karşı karşıya gelmiştir. Daha sonra Şiilik, dinî bir boyut kazanarak, İslam’ın bir mezhebi konumuna gelmiştir. 8 Müslümanların üçüncü halifesi Hz. Osman’ın öldürülmesinden sonra yerine Hz. Ali dördüncü halife olarak gelmiştir. Hz. Osman’ın faillerinin bulunamaması ve cezalandırılamaması Hz. Ali’ye olan tepkileri arttırmıştır. Hz. Osman’ın faillerinin yakalanması ve cezalandırılması konusunda pasif kalındığını düşünen ve Hz. Ali ile bu konuda fikir ayrılığına düşen Hz. Ayşe * ve beraberindeki sahabeler, daha sonra karşı karşıya gelmişlerdir. 9 Her iki tarafın ordusu 656 yılında Basra yakınlarında savaşmışlardır. Hz. Ali’nin Ordusu bu savaştan galip çıkmış ve ayaklanmayı bastırmıştır. 10 Bu savaş tarihe “Cemel Vakası” ** olarak ve iki Müslüman ordunun karşı karşıya geldiği ilk olay olarak tarihe geçmiştir. 11 Hz. Ali’ye muhalif tek grup Hz. Ayşe’nin grubu olmamıştır. Şam Valisi olan Muaviye Bin Ebu Süfyan’ın grubu da Hz. Ali’ye muhalefet etmiştir. Onlar da Hz. Ali’yi, Hz. Osman’ın faillerini korumak ve onları cezalandırmamakla İhsan D. Dağı, Ortadoğu’da İslam ve Siyaset, 2. Baskı, İstanbul, Boyut Kitapları, Ekim 2002, s.45. El Hayyum, a.g.e., s.38. * Hz. Muhammed’in eşi. 9 Arthur Goldschmidt, Lawrence Davidson, Kısa Ortadoğu Tarihi, çev. Aydemir Güler, Doruk Yayımcılık, Kasım 2011, s.91. 10 İhsan İlahi Zahir, Aşia ve Tşayu: Farık ve Tarih, Tercümen Assüne Yayınevi, 1984, s.19, akt.: Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, s.6. ** Cemel, Arapça’da Deve anlamına gelmektedir. Bu nedenle Deve Savaşı olarak da bilinmektedir. 11 Goldschmidt ve Davidson, a.g.e., s.91. 7 8 6 suçlamıştır. Ayrıca Muaviye, Hz. Ali’ye biat etmemiş ve Hz. Osman’ın bir akrabası olarak katillerinin kendisine verilmesini talep etmiştir. 12 Hz. Ali durumun barışçıl yollarla çözülemeyeceğini anlayınca, Muaviye ayaklanmasını bastırmak üzere ordusuyla Şam’a yönelmiştir. Hz. Ali’nin ve Muaviye’nin orduları 657 yılında Siffin’de * bir dizi çatışmaya girmişlerdir. Burada İslam tarihinin büyük iç savaşlarından biri cereyan etmiştir. Hz. Ali’nin ordusu üstünlük kurmaya başlayınca Muaviye, çatışmanın barışçıl bir uzlaşmayla hakeme giderek çözülmesini Hz. Ali’ye teklif etmiş ve Hz. Ali bu öneriyi kabul etmiştir. Bunun üzerine hakemlere başvurulmuştur. Ancak hakemler Hz. Ali aleyhine bir karara varmışlar ve Hz. Ali’nin görevinden istifası talebi çıkmıştır. Ancak Hz. Ali, verilen kararın sünnete ve Kuran’a aykırı olduğu gerekçesiyle karara itiraz etmiş ve Muaviye ile mücadelesini sürdürmeye karar vermiştir. 13 Bu anlaşmazlıklar sırasında bir olay daha olmuş ve bu anlaşmazlıkta üçüncü bir grup daha ortaya çıkmıştır. Bu grup “Hariciler” olmuştur. Hariciler, başlangıçta Hz. Ali yandaşlarıydı. Ancak daha sonra Hz. Ali’nin bir hakeme başvurmasını büyük bir hata ve suç saymışlardır. Çünkü onlara göre, Hz. Ali hakeme başvurmakla küfre girmiştir. 14 Hariciler, Müslümanlar arasında radikal İslam’ın savunucusu konumunda olmuşlardır. Haricilere göre, Müslüman’ın imama uyması doğru olandı, ancak imam yoldan çıkarsa cemaatin ondan ayrılması gerekirdi. 15 Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, s.7. * Kuzey Suriye 13 Goldschmidt ve Davidson, a.g.e., s.s.91-92. 14 Taner Yıldırım, “Ali b. Ebu Talib Hilafetinden Yezid b. Muaviye Dönemine Kadar Basra Körfezindeki Siyasi Durum”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2011, Cilt 10, no.1, (Erişim) http://sbe.gantep.edu.tr/~sbd/index.php/sbd/article/view/237/227, 7 Ocak 2012, s.357. 15 Ali Özbilgeç, Ortadoğu ve Şiilik: Yeni Ortadoğu Jeopolitiğinde Şia Etkisi, Selçuk Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2007, s.24. 12 7 Ayrıca kökeni ne olursa olsun, Müslümanlar tarafından seçilen her inanan kişinin halife olabileceğini öne sürmüşlerdir. 16 Bu olaylar cereyan ettiği sırada, 24 Ocak 661’de Hz. Ali, Kufe Camisinde namaz kıldığı sırada Haricilere mensup bir kişi tarafından öldürülmüştür. 17 Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra oğlu Hasan, toplumda kendisine yeni halife olarak bakılmasına rağmen, halifelik iddiasından vazgeçmiş ve Şam Valisi Muaviye’nin egemenliğine girmiştir. Bu olayla birlikte Muaviye’nin de halifelik dönemi başlamıştır. 18 Hz. Ali’nin ölümünden sonra uzun bir süre Şiaların bir imamı ya da bir lideri olmamıştır. Ama Hz. Ali’nin Şiaları dağılmamış, günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. 19 Şiiler başlıca üç alt mezhebe ayrılırlar; Zeydiler, Caferiler ve İsmaililer. 20 Şiiliğin hemen hemen bütün kollarında ortak olan temel inançlar ise, halifeliğin Allah emriyle Hz. Ali’ye verilmiş olduğudur. Hz. Ali, Hz. Muhammed’den sonra insanların en erdemlisi ve en üstünüdür. Hz. Ali soyundan gelenler de halife sayılmalıdır. Ayrıca Hz. Ali’nin soyundan gelenler, kutsal bir kişilik taşırlar. 21 Zeydiler, Şii mezhepler arasında Sünnilere en yakın olanıdır ve Sünni halifeyi tanımayı caiz görürler. Ayrıca Zeydiler, ilk iki halifeyi tanıyıp, yalnız Hz. Osman’ı tanımaz, onun Hz. Ali’nin hakkını gasbettiğini ileri sürerler. Fakat bir grup Zeydi ise, Hz. Osman aleyhinde bulunmayı da günah kabul etmiştir. 22 Zeydiliğin ismi, dördüncü İmam olarak kabul edilen Ali Zeynelabidin’in oğlu Zeyd’den gelmektedir. Zeydiler, oğul Zeyd’i imam olarak Bernard Lewis, Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, 3. Baskı, Ankara, Arkadaş Yayınevi, 2006, s.75. Salih Al-düleymi, “Hilafet Muaviye Bin Ebi Süfyan”, Alusra Alislamiyye Dergisi, sayı 78, Ekim 2007, akt.: Muafak A. Omer, a.g.y., s.s.9-10. 18 Lewis, a.g.e., s.s.72-73. 19 El Hayyum, a.g.e., s.39. 20 Yılmaz Öztuna, Tarih ve Politika Ansiklopedisi, İstanbul, Ötüken Neşriyat, 2006, Yayın no.635, Kültür Serisi:296, s.593. 21 Dictionnaire Larousse: Ansiklopedik Sözlük, ed. Hakkı Devrim v.d., 6 cilt, Milliyet Gazetesi Yayınları, 1993, 6.cilt, s.2240. 22 Öztuna, a.g.e., s.700. 16 17 8 kabul edenlere verilen isimdir. Yemen’de nüfusunun yarısı Zeydi mezhebine bağlıdır. 23 Şiiliğin diğer bir mezhebi Caferiler ise, adını ve düşüncelerini İmam Cafer El Sadık’tan almıştır. Bu Şii mezhebi, iktidarla savaşmaktan uzak durmuş ve bu şekilde barış içinde mercinin gölgesinde çalışmıştır. Aynı zamanda devlet mezhebinden, yani devletin siyasetinden ve yasalarından uzak durmuşlardır. 24 Temel ibadetler konusunda, genellikle Sünnilerle benzer görüşlere sahip olan Caferiler, yalnız bu ibadetlerin ayrıntılarında farklı görüşlere sahiptirler. Bugün İran’ın resmî mezhebidir ve İran Anayasasında da yer almıştır. 25 İsmaili mezhebi, İmam Cafer El Sadık’ın büyük oğlu İsmail’in adına izafeten ortaya çıkmış bir mezheptir. 26 Ayrıca İsmaililere, yedi imamcı Şiilik anlamına gelen “Şi’a-i Seb’iyye” de denilmektedir. Şiiliğin aşırı bir mezhebi olan İsmaili, birkaç alt mezhebe ayrılmıştır. Hindistan, Pakistan, İran, Afganistan, Yemen, Suriye ve Afrika’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan çok sayıda İsmaili vardır. 27 Şiiliğin tüm alt mezheplerinde, Şiiliğin dinî bir kurumu olan merciler bulunmaktadır. Merciler ile onun tabileri arasında dinin yanı sıra bir iktisadi bağlılık da söz konusudur. Merciler, tabilerinden dinî nitelikli bir vergi toplamaktadır. Toplanan bu para, mercilerin devletten ayrı bir şekilde devamlılığını sağlamıştır. Toplanan bu paraya verilen isim ise, “Hums”tur. Hums, Kuran’da yer alan Enfal Suresinin 41.ayetinden gelmektedir ve “beşte biri” anlamındadır. 28 Buna göre, herkes kazancının beşte biri oranındaki bu vergiyi de vermek zorundadır. Toplanan vergiyle, sadece yoksulların beslenmesi 23 ve dinî Onat, a.g.e., s.9. El Hayyum, a.g.e., s.40. 25 Onat, a.g.e., s.9. 26 Onat, a.g.e., s.10. 27 Öztuna, a.g.e., s.295. 28 El Hayyum, a.g.e., s.40. 24 bağış (sadaka) ile insanların desteklenmesi 9 düşünülmemiş, aynı zamanda mercilerin harcamalarının da teminat altına alınması hedeflenmiştir. 29 Sonuç itibariyle; Emeviler döneminde İmam Ali’nin Şiası ve Şamlılar (Muaviye’nin Ordusu) olarak ikiye bölünen Müslümanlar, daha sonra fıkıh açısından Sünni ve Şii olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. B. IRAK DEVLETİ’NDE Şİİ VARLIĞI Osmanlı Devleti döneminde Irak toprakları üç vilayet; Musul, Bağdat ve Basra vilayetlerine ayrılarak yönetilmiştir. 30 Kasım 1914’te Birinci Dünya Savaşı’na giren Osmanlı Devleti, İngilizlere karşı açtığı Irak Cephesi’nde kaybetmiş 31 ve Ekim 1918’de bölgeden çekilmiştir. Osmanlı’nın ardından Musul, Bağdat ve Basra’yı işgal eden İngiltere, Nisan 1920’deki San Remo Konferansı kararları doğrultusunda bu üç bölgeyi Irak Devleti altında birleştirmiş ve Irak’ı manda yönetimi altına almıştır. Daha sonra Irak, Milletler Cemiyeti tarafından resmen İngiltere mandası altına konulmuştur. Temmuz 1921’de de Irak’ın başına Emir Faysal getirilmiştir. 32 Emir Faysal başa geçtiği zaman İngiliz usulüne uygun olarak bir Irak Anayasası oluşturmuş ve Irak’ta monarşik yönetime geçilmiştir. 33 Ekim 1922’de Emir Faysal’ın İngiltere’yle imzaladığı 20 yıllık bir ittifak antlaşmasıyla Irak yarı otonom hale gelmiştir. Bu antlaşmayla Emir Faysal’a içişlerinde özerk hareket edebilme olanağı tanınmışsa da, ülkenin dış politikası ve savunması İngiltere tarafından gerçekleştirilmeye devam edilmiştir. 34 Türkiye ile Irak arasında 1926 yılında Nazih Ayubi, Arap Dünyasında Din ve Siyaset, çev. Yavuz Alogan, Cep Kitapları A.Ş., 1993, Cep Kitapları no.110, Düşün no.5, s.s.166. 30 William L. Cleveland, Modern Ortadoğu Tarihi, çev. Mehmet Harmancı, Agora Kitaplığı, Haziran 2008, s.s.229-230. 31 Sait Yılmaz, Irak Dosyası, İstanbul, Kum Saati Yayınları, 2011, s.30. 32 Tayyar Arı, Irak, İran, ABD ve Petrol, 2.baskı, Alfa Yayınları, Ocak 2007, s.s.385-386. 33 Selçuk Duman, II.Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), Ankara, Berikan Yayınevi, 2010, s.225. 34 Arı, a.g.e., s.s.386-387. 29 10 Ankara Antlaşması’nın * imzalanmasıyla hukuki bakımdan Irak toprakları Türkiye’den ayrılmıştır. 35 1932 yılında ise Irak bağımsızlığını elde etmiş ve aynı yıl Milletler Cemiyeti’ne üye olmuştur. 36 İngiltere’nin Irak’ı işgali sırasında Irak halkı arasında farklı tutumlar söz konusu olmuştur. Kasım 1914’te İngiliz birlikleri Irak’a girdiklerinde ve Basra’yı işgal ettiklerinde Şii din adamları fetvalar yayınlamış ve İslam’ın savunulması gerektiğini belirtmişlerdir. Ocak 1915’te ise Irak’taki tüm camilerde cihat çağrısı yapılmıştır. Ancak tüm bu çağrılara rağmen İngiltere 1918’de Irak’ı işgal etmiştir. 37 İngiltere’nin Irak işgali sonrası ise, aşiret şeyhlerinin çoğu, idari merkezlerdeki Iraklı yetkililer ve tüccar kesim İngiliz kontrolünün devam etmesinden yana olmuşlardır. Bu sosyal katmanların üyesi olan Şii ve Sünni Iraklılar, bu tutumun toplumda yaygınlaşmasında da etkili olmuşlardır. Bu doğrultuda sosyal faktörlerin de etkisiyle Irak’ın İngiliz işgalinden sonra “iyileşen durumlarının idame ettirilmesi” isteği ön plana çıkmıştır. Necef’te bulunan ve önde gelen altı Şii din adamı 38 o dönem, Irak’ın kendi kendini yönetecek bir ülke durumuna gelinceye kadar İngilizler tarafından yönetilmesini kabul edeceklerini açıklamışlardır. Ancak din adamları İngiltere’ye bu desteği verirken “Müslümanların dinlerini özgürce ülkede yaşamaları” şartı öne sürülmüştür. Diğer bir ifadeyle; İngiltere’nin Irak’ı belli bir süre yönetmesi kabul edilecek, ancak İslam dininin Irak’ta özgürce yaşanması ve din adamlarının konumlarına dokunulmaması konularında İngiltere’nin güvence sözü vermesini istemişlerdir. 39 Tam ismi, Türk-Irak Sınırı ve İyi Komşuluk Antlaşması olan Ankara Antlaşması; Türkiye, Irak ve İngiltere arasında 5 Haziran 1926 tarihinde Ankara’da imzalanmıştır. 35 Bilal N. Şimşir, Türk-Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınevi, Eylül 2004, s. 47. 36 Türel Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, 2.baskı, Ankara, Barış Platin Yayınevi, Şubat 2009, s.21-23. 37 Yıtzhak Nakash, Irak’ta Pandora’nın Kutusu Şiiler, çev. Metin Saltoğlu, Elips Kitap, Ocak 2005, s.s.60-61. 38 Bu altı Şii din adamından üçü Hint asıllı, biri Fars asıllı iken, diğer iki din adamı da Arap idi. Bkz. Nakash, a.g.e., s.63. 39 Salah Abdurrezak, El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010, s.26. * 11 Irak’taki asıl görüş ayrılıkları ise, İngilizlerle Iraklıların 13 Aralık 1918’de Necef’te yaptıkları toplantıda ortaya çıkmıştır. Toplantıya Necef’teki Şii önde gelenleri katılmışlardır. Bir kısım Irak’ın doğrudan İngiltere tarafından yönetilmesi isteğini ortaya koyarken, bir kısım ise, İngiltere yönetimine karşı çıkarak bağımsız ulusal bir Irak hükümeti istediklerini söylemişlerdir. Necef’teki bu toplantı, Iraklı Şiiler ile İngilizlerin ilk karşı karşıya geldiği durum olmuştur. Ayrıca birtakım Iraklı aydın ve Şii din adamı doğrudan İngiltere yönetimini reddettiklerini açıklamışlar ve yasama meclisi olan ve bir Müslüman Arap emirin liderliğinde anayasal krallık düzeninde bir devletin kurulmasını talep etmişlerdir. Irak yönetimi konusunda Necef’teki merciler arasında da bölünmeler yaşanmıştır. Dönemin Havza lideri Seyid Kazım El Yezidi, Irak’taki siyasi durumlara müdahale etmeyeceklerini açıklamış ve Müslümanların çıkarları göz önüne alınarak gerekli seçimlerin yapılmasını istemiştir. 40 El Yezidi’nin bu tutumu birçok Şii din adamını rahatsız etmiş ve durumu görüşmek üzere din adamları birkaç toplantı yapmışlardır. Toplantıların sonunda bir fetva yayınlayan Şii din adamları, kuzeyde Musul’dan başlayan ve güneyde Basra Körfezi’ne uzanan bağımsız bir devlet kurulmasını istediklerini, ayrıca Irak halkının çoğunluğunun Arap olmasından dolayı da ülkenin başına bir Arap hakimin gelmesini uygun gördüklerini belirtmişlerdir. 41 Ama İngiltere’ye asıl karşı duruş Kerbela’da olmuştur. Dinî merci Muhammed Taki El Hairi El Şirazi, Kerbela’daki Şii din adamlarıyla birlikte 19 Ocak 1919’da yayınladığı fetvada, İslami unsurları dikkate alarak, İslami Arap bayrağı altında kalmayı kararlaştırdıklarını açıklamışladır. 42 Yayınlanan bu fetva İngiltere’nin Irak’ta kuracağı yönetime ciddi dinî engeller oluşturmuştur ve Irak’taki İngiliz yönetimi yandaşlarına da bir darbe mahiyetinde olmuştur. Bunun yanı sıra El Şirazi, dönemin Havza lideri El Yezidi’nin liderliğine de bir Ali El Verdi, Lemahat İştimaiyye Min Tarih Eliraq Elhadis, 6 cilt, 2.baskı, Kum, Darul Kitab Elislami, 2005, 5.cilt, s.s.71-72. 41 Nakkaş, a.g.e., s.116. 42 Abdurrezak, a.g.e., s.29. 40 12 rakip olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü yayınlanan fetvayla Irak’ta tartışılan yönetim meselesi, göz ardı edilmesi zor olan birtakım dinî usullere bağlanmıştır. Bu fetvanın diğer bir önemi ise, Irak’taki siyasi bilincin gelişmesinde önemli rol oynamış olmasıdır. 43 Ayrıca El Şirazi, İngiltere’nin Irak’ta bir Arap hükümeti kurulması konusunda kendilerini oyaladığını düşünerek, dönemin ABD Başkanına bir mektup göndermiş ve mektupta Iraklıların ulusal bir hükümet ve meclis kurmak istediklerini vurgulamıştır. O dönem Bağdat’ta bulunan bir kısım Şii ise, Sünnilerle birlikte hareket etmişlerdir. İngiltere ile yapılan ortak görüşmelerde Şii ve Sünni Iraklılar, başkenti Bağdat olan, ulusal yasama meclisine sahip ve Şerif Hüseyin’in oğullarından birinin kurulmasını talep belirtmişlerdir. devlet ettiklerini başkanlığında ve bu Irak’ta konuda da bir Arap devletinin hemfikir olduklarını 44 Tüm bu gelişmeler sırasında 1920 yılında yapılan San Remo Konferansı sonunda Irak, İngiltere mandası altına bırakılmıştır. Bu durum, Şiilerin İngiliz varlığına karşı çıkışını daha da arttırmıştır. Bu olaydan sonra 1920 ayaklanmasının ilk kıvılcımı 30 Haziran 1920’de atılmış ve Havza liderliğine yükselen El Şirazi İngiltere’ye karşı, “Iraklıların görevi haklarını talep etmektir ve İngilizlerin bunu kabul etmemesi durumda kendilerini savunmaları caizdir” yönünde bir fetva yayınlamıştır. Iraklıların İngilizlere karşı mücadelesinde El Şirazi’nin bu fetvası çok önemli olmuştur. 45 1920 Devrimi kısa bir sürede ülkede yayılmış ve tüm Irak’ı etkilemiştir. İngiltere durumu sakinleştirmek için Temmuz 1920’de bir bildiri yayınlayarak Osmanlı Temsilciler ve Ayan meclislerindeki eski üyelerin seçim hazırlık komisyonunu oluşturmasını teklif etmiştir. Bu eski temsilcilerin çoğu İngiliz politikasından yana olan Sünni azınlık mensubuydular. Daha sonra ise, İngiltere Ekim 43 El Verdi, a.g.e., s.104. Abdurrezak, a.g.e., s.32. 45 El Verdi, a.g.e., s.235. 44 13 1920’de Şeyh Abdurrahman El Nakib El Geylani’ye, 21 bakanlıktan oluşan ilk hükümeti oluşturma görevi vermiştir. 46 Emir Faysal’ın Irak’a kral olarak aday gösterilmesi, birtakım Şii din adamlarının desteğini almıştır. El Şirazi, Emir Faysal’ın aday gösterilmesine destek vermiştir. Ancak birtakım Şii din adamı ise, İngiliz mandası altında Emir Faysal’ın ya da başka bir adayın gösterilmesine karşı çıkmış ve anayasaya bağlı olan bağımsız bir hükümetin oluşturulmasında ısrarcı olmuşlardır. Necef’teki din adamları ise, Emir Faysal’ın adaylığına muhalefet etmedikleri gibi bu konuya çekincelerini de belirtmişlerdir. 47 1922 yılına gelindiğinde ise, ülkede karışıklıklar yeniden başlamıştır. İngiltere ve Irak arasında yapılan ittifak antlaşması, Irak’ı manda yönetimi altına sokmuştur. Söz konusu antlaşma görüşülmek üzere Irak hükümetine gelmiş ve 25 Haziran 1922’de El Geylani başkanlığındaki Bakanlar Kurulu antlaşmayı onaylamıştır. 26 Haziran’da Kazimiyye’de toplanan aşiret liderleri ve muhalifler, Emir Faysal’a verdikleri desteği çektiklerini ilan etmişlerdir. Halktan da antlaşmaya tepkiler gelmiş ve ülke içinde karışıklıklara neden olmuştur. Şii din adamları ise, ilginç bir şekilde bu karışıklığı desteklememiş, Necef’te gösteri yapma yasağı fetvası çıkarılmıştır. 48 Irak Devleti’nin kuruluşu esnasında Şiilerin birlikte hareket etmemesi veya edememesi, kendilerinin hem yönetimden dışlanmalarına hem İngilizler tarafından hedef haline gelmelerine neden olmuştur. Benzer özellikleri paylaşmalarına rağmen Iraklı Şiiler, birçok ayrı ve kendi içinde kapalı topluluklara bölünmüşlerdir. Şiilerin, ilk ve önde gelen bağlılıklarında aşiret ve aile bağlılığı ön plana çıkmıştır. Bu durum bilhassa köylerde ve kırsal alanlarda geçerli olmuştur. O dönem Şiilerin dinî merkezlerinden biri olan 46 Abdurrezak, a.g.e., s.34. Abdurrezak, a.g.e., s.s.35-36. 48 Abdurrezak, a.g.e., s.s.37-38. 47 14 Necef’te dahi, aşiret ya da mahalle duygusunun içerdiği siyasal anlam, Şiiliğin yarattığı duygusal bağlardan daha güçlü olmuştur. 49 Iraklı Şiilerin diğer bir handikabı da din adamlarının siyasete bakış açıları olmuştur. O dönem Şii din adamları arasında belirli bir kesim, Irak’ta siyasetçi olmanın “günah” olduğunu kabul etmişlerdir. Bu düşünceye göre Irak Devleti, bir İslam devleti olmadığı gibi, kaybolan ve geri dönüşü beklenen On İkinci İmamın da yönetimi kurduğu bir devlet olmamıştır. 50 Şiilerin siyasete bakış açısını, Dava Partisi kurucularından Murtaza El Askeri, partinin kuruluş döneminde şöyle değerlendirmiştir: “Şu sonuca vardım; bir şeyler yapmam gerekiyor. Ama kime yöneleyim, kime gideyim? İslami bir parti kurma sözü, bizim toplumumuzda günah ve küfür gibi bir şeydir.” 51 Şii araştırmacı Ahmed El Katib ise değerlendirmesinde, “İmam Mehdi’yi bekleme düşüncesi, büyük derecede Şiilerin genel siyasi düşüncesini etkilemiştir. Ve bu düşüncede kurulan herhangi bir hükümet, İmamın oluşturacağı hükümete veya kuracağı devlete tecavüz etmiş kabul edilir” şeklinde belirtmiştir. 52 Yine de Şiiler arasından dinî bağlantıları olmayan, bağımsız kişilerden siyasete katılanlar olmuştur. Irak’ın krallık döneminde Şii inancına sahip dört başbakan göreve gelmiş ve birçok Şii, bakanlık ve vekillik görevlerinde yer almışlardır (Bkz. Tablo 1). Irak’ta Kraliyet döneminde (1926-1958) Salih Cabır 1947 yılında, Muhammed El Sadr 1948 yılında, Fazıl El Cemali 1954 yılında ve 1957 yılında da Abdulvahab Mercan Irak’ta başbakanlık yapmışlardır. 53 Irak’taki tüm bu gelişmeler İngilizler ile Şiiler arasındaki ilişkileri olumsuz etkilemiş ve Şiilerin Irak’ta çoğunluğu oluşturmalarına rağmen uzun süre “ikinci sınıf vatandaş” konumunda kalmalarına sebep olmuştur. Irak’ta 49 Hanna Batatu, “Iraq’s Shi’a: Their Political Role and the Process of their Integration into Society, Islamic Impulse, ed. Barbara Frayer Stowasser, Washington, Georgetown University Center of Contemporary Arab Studies, 1987, s.204, akt.: Faleh A. Cabbar, Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş, s.79. 50 Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009, s.26. 51 Farhad İbrahim, Atayfiyye Ve El Siyase Fil Alam El Arabi: Nemuzec Asia Fil İrak, Mektebet Medbuli, 1996, s.247. 52 Ahmed El Katib, El Şirazi: El Merciiyye Fi Muacehet Tahattiyat El Tatavvur, Menşurat Elzeman, 2002, s.11. 53 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.27-28. 15 İngiliz mandası altında, Emir Faysal’ın askerî üstünlüğü sağlanmaya çalışılmış ve baskıcı yasalarla bir Sünni-Arap üstünlüğü kurulmuştur. 54 Ancak tüm bu olumsuzluklara karşın, Irak’ta yaşayan Şiiler, hiçbir zaman Irak’la bağların tümüyle koparılıp, sadece kendi mezheplerinin mensupları için ayrı bir devlet kurulmasını öngören kayda değer ayrılıkçı bir proje ortaya atmamışlardır. 55 1958 yılına kadar Irak, Haşimi monarşisinin kontrolü altında kalmıştır. Ancak 14 Temmuz 1958’de General Abdulkerim Kasım tarafından kanlı bir askerî darbe gerçekleştirilmiş ve Irak’ta monarşik sistem devrilerek cumhuriyet ilan edilmiştir. 56 Başlangıçta askerî darbeyi destekleyen Baasçılar, Kasım ile görüşlerinin ters düşmesi üzerine, zamanla ondan desteğini çekmiş; hatta Kasım muhalifleri arasında yer almışladır. Nitekim 1963 yılında Baasçılar, Kasım’ı devirmiş ve yerine Abdusselam Arif’i cumhurbaşkanlığına getirmişlerdir. 57 Üç yıl cumhurbaşkanlık görevini sürdüren Arif, 1966 yılında bir helikopter kazasında ölünce, yerine kardeşi General Abdurrahman Arif geçmiştir. Ancak, Abdurrahman Arif’in iktidarı da uzun sürmemiş ve 1968 yılında Baasçılar bir darbe yapmıştır. Darbeyle iktidarı ele geçiren Baasçılar, Baas Partisi üyesi olan General Hasan El Bekr’i hem cumhurbaşkanlığına hem de başbakanlığa getirmişlerdir. 58 Aynı zamanda Devrim Komuta Konseyi (DKK)’nin başkanı olan El Bekr’in yardımcılığına 1969 yılında Saddam Hüseyin getirilmiştir. Yeni iktidar, subay kadrosunda ve yüksek bürokratlar arasında Baasçı olmayanları tasfiye Sabit Duman, “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, Irak Dosyası II, yay. haz. Ali Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, TATAV, 2003, 2.cilt, Tarih serisi no.22, s.46 ve s.51. 55 Reidar Visser, “Osmanlı Eyalet Sınırları, Şii Federalizmi ve Irak’taki Enerji Anlaşmazlığı”, Stratejik Analiz, ASAM Yayınları, Kasım 2006, Sayı 79, s.88. 56 Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, s.s.134-135. 57 Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, s.s.158-159. 58 Yılmaz, Uluslararası Politikada Orta Doğu, s.159. 54 16 etmiş ve yerlerine Baasçıları getirmiştir. 1970’lerin başında ise iktidarın arkasındaki güç olarak Saddam Hüseyin ortaya çıkmıştır. 59 Baas’ın 1970’lerdeki siyasal hedefleri tek parti devleti kurmak olmuştur. Nitekim Baas’ı Irak toplumunun bütün alanlarına etkin bir şekilde taşımışlardır. Subay kadrosu parti yörüngesine sokulmuş ve terfiler parti üyeliğine bağlanmıştır. 1977 yılında Baasçı yönetim konseyinin bütün üyeleri DKK üyesi olunca, parti ile devlet arasında bir ayrım kalmamıştır. 60 El Bekr 1976 yılında askerî geçmişi olmayan Hüseyin’i kara kuvvetlerinde generalliğe getirmiştir. Hüseyin’in askerî hiyerarşiye geçişi El Bekr’in önemini azaltmış ve El Bekr 1979 yılında istifa etmiştir. Bunun üzerine Hüseyin hemen cumhurbaşkanı, Baas Partisi genel sekreteri, DKK’nin başkanı ve silahlı kuvvetlerin başkomutanı olarak onun yerine geçmiştir. 61 Baas Partisi döneminde ve Saddam Hüseyin yönetiminde de Şiiler ciddi baskı ve şiddetle karşılaşmışlardır. 62 Ancak burada baskı gören Şiiler, aşırı uçta bulunan İslamcı Şiiler olmuştur. Nitekim, Baas iktidarı döneminde Saddam Hüseyin’in basın müşaviri olan Hasan El Alavi, “Saddam Hüseyin’in etrafındaki gazetecilerin hepsi Şii idi. Hüseyin, Sünni-Şii ayrımına önem vermedi” demiştir. Birçok Arap milliyetçisi olan Iraklı Şii, Baas Partisi’nde önemli görevlere gelmiş ve iktidarda görevlendirilmişlerdir (Bkz. Tablo 2). 63 Cumhuriyete geçiş süreci, Şii din adamları ve özellikle Havza tarafından başta olumlu karşılanmıştır. Fakat daha sonra, şeriat kurallarına ters düşen yeni bir medeni hukuk yürürlüğe konulmuştur. Ardından 59 Cleveland, a.g.e., s.s.452-453. Cleveland, a.g.e., s.s.453-454. 61 Cleveland, a.g.e., s.454. 62 Arif Keskin, “Şii Jeopolitiği ve İran”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, s.71. 63 “Hasan El Alavi röportajı”, Irak El Hurra TV, 10 Eylül 2006, akt.: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, a.g.e., s.33. 60 17 komünizm aşırı derecede Irak’ta ve özellikle Şiilerin bulundukları ve kutsal saydıkları şehirlerde bile ciddi bir şekilde artmaya başlamıştır. 64 Irak’ta kurulan Komünist Parti’nin liderliğine de Yusuf Salman Fahd adlı bir Şii getirilmiş ve partinin çoğunluğunu da Şiiler oluşturmuştur. Bu durum Şii din adamlarının komünizmi bir tehlike olarak görmelerine neden olmuştur. Çünkü komünizm, din adamlarının Şii toplumu üzerindeki güçlerini sarsacak etkiye neden olabilirdi. Ayrıca komünizmin sergilediği hayat görüşü, ideolojisi ve teolojik formülasyonu Şii inancına ve ulema otoritesine tamamen tersti. 65 Irak’ta 1960’lı yılların sonlarına doğru İslamcı Şiiler çok şiddetli baskılara maruz kalmıştır. O dönemlerde Irak sınırları içinde “Şii” kelimesinin kullanılması yasaklanmıştır. Şii kelimesi kullanılsa bile, bu Lübnan’daki ve İran’daki Şiileri anlatmak için kullanılmıştır. Bunun yerine Baas iktidarı, “bir bütünün parçası” anlamına gelen “Taifa” kelimesini Şiiler için kullanmıştır. Çünkü Baas iktidarına göre, Irak’taki Şii hareketinin amacı, ulusal bütünlüğü parçalamak ve Baas’ın Arap sosyalist devrimini yavaşlatmak olmuştur. 66 Halbuki Şiiler, Irak devletine karşı ayaklanmamış, her zaman sisteme, yani iktidara karşı ayaklanmışlardır. 67 1968-1977 yılları arasında Baas iktidarının İslamcı hareketleri bastırma politikası çerçevesinde Şiilerin birçok dinî merkezi kapatılmış ve birçok dinî merkezin faaliyetlerine ve yayınlarına kısıtlamalar getirilmiştir. 68 Irak'taki Şiilere ait olan bütün kutsal mekânların yönetimi ve idari işleri Havza’nın kontrolünden alınarak diyanet işlerine (yani devlete) bağlanması kararlaştırılmıştır. Şiilerin her yıl Necef ve Kerbela’da gerçekleştirdikleri dinî 64 Omer, a.g.y., s.45. Özbilgeç, a.g.y., s.27. 66 S. Ranâ Sezal, “Irak’ta Devlet ve Şiiler”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Sonbahar 2000, Irak Özel, Cilt 6, Sayı 3, s.s.115-116. 67 Mehmet Öztürk, “I. Körfez Savaşı’ndan (1990-91) – 11 Eylül Sürecine ABD’nin Irak Politikası ve Bunun Türk-Amerikan İlişkilerine Etkileri”, Akademik Bakış Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2010, Sayı 19, (Erişim) http://akademikbakis.org/19/08.pdf, 8 Ağustos 2011, s.15. 68 Mehdi Noorbaksh, “Shiism and Ethnic Politics in Iraq”, Middle East Policy Council, (Erişim) http://mepc.org/journal/middle-east-policy-archives/shiism-and-ethnic-politics-iraq?print, 9 Haziran 2012. 65 18 törenler, 1977 yılında Baas Partisi tarafından yasaklanmıştır. Bu yasaklamayla birlikte İslamcı Şiiler ile Baas Partisi arasındaki gerilim iyice artmıştır. 69 1979 İran İslam Devrimi, Irak’ın hem dış güvenliğini hem iç güvenliğini tehdit etmiştir. Çünkü İran’daki Velayet-i Fakih iktidarı, Baas ideolojisine alternatif bir ideoloji olarak ortaya çıkmış ve bunun yanı sıra Irak’taki Şii kesimi de etkilemesi bakımından önemli bir tehlike olarak görülmüştür. Nitekim İran’daki devrimden bir süre sonra Iraklı Şiiler arasında kıpırdanmalar olmuş ve zaman zaman da olaylar çıkmıştır. Dava Partisi lideri Muhammed Bakır El Sadr, İran iktidarını, devrimin ilk gününden itibaren açıkça desteklemiştir. Ayrıca El Sadr, Haziran 1979’da Baas iktidarı aleyhine Necef ve Kerbela’da büyük gösteriler düzenlemiş ve bu gösteriler Baas iktidarı tarafından şiddetli bir şekilde bastırılmıştır. 70 Baas iktidarı ile Şiiler arasında iplerin kopmasına neden olan olay ise, Şubat 1980’de dönemin Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz’e başarısız bir suikast girişiminde bulunulması ve Bağdat’taki Mustansırıyya Üniversitesi’ne saldırılması olmuştur. Irak bu olayların Dava Partisi liderleri tarafından ve hükümeti yıkmak amacıyla planladığını öne sürmüştür. 71 Nitekim suikast girişimini Dava Partisi üstlenmiştir. 72 Bunun üzerine Baas iktidarı tarafından Dava Partisi’nin ve Iraklı Şiilerin lideri Muhammed Bakır El Sadr ile kız kardeşi Emine El Sadr idam edilmiştir. Ayrıca Dava Partisi’ne üye olanların da idam edileceği açıklanmıştır. El Sadr’ın idamı ve Baas iktidarının baskısı sonucu İslamcı Şii muhalefet büyük bir darbe almıştır. 73 69 Omer, a.g.y., s.s.50-51. Arı, a.g.e., s.398-399. 71 Arı, a.g.e., s.400. 72 Omer, a.g.y., s.53. 73 Arı, a.g.e., s.s.400-404. 70 19 O dönem Saddam Hüseyin, pek çok Şii liderini idam ettirmiştir. Bunun yanı sıra, birkaç nesildir Irak’ta yaşayan ailelerin devamı olan İran uyruklu yaklaşık on beş bin kişiyi sınır dışı etmiştir. 74 22 Eylül 1980’de İran-Irak Savaşı’nın başlamasıyla da Şii muhalefetin büyük bir çoğunluğu İran’a sığınmış ve faaliyetlerini İran’dan yürütmeye başlamıştır. Ancak Irak’ın yenilgisini bekleyen Şii muhalefet, 1988 yılında hayal kırıklığına uğramıştır. Çünkü Saddam Hüseyin hem Şii hem de Kürt muhalefeti tasfiye etmede başarılı olmuştur. Bu olaydan sonra Irak’ta kalan Şii muhalefetin bir kısmı Avrupa ülkelerine yönelmişlerdir. 75 İran-Irak Savaşı’nın ardından bu kez Saddam Hüseyin Kuveyt’e yönelmiş ve Kuveyt’in Irak’ın Basra ilinin bir kazası olduğunu ileri sürerek Kuveyt’i işgal etmiştir. 76 2 Ağustos 1990’da gerçekleşen işgalin ardından BM Güvenlik Konseyi tarafından 678 sayılı karar alınmış ve kararda Irak’ın 15 Ocak 1991 tarihine kadar Kuveyt’i kayıtsız şartsız terk etmesi, terk etmemesi takdirde uluslararası askerî güç kullanılacağı belirtilmiştir. Kararın Saddam Hüseyin tarafından uygulanmaması üzerine, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon 17 Ocak’ta Irak’a savaş açmıştır. Savaştan mağlup ayrılan Irak ise sonunda koalisyon güçleriyle anlaşmış ve 28 Şubat 1991’de Safvan’da imzaladığı ateşkes anlaşmasıyla Kuveyt’ten çekilmiştir. 77 Şiilerin 1991 ayaklanması ise örgütsüz olmuştur. Ayaklanma, yabancı ülkeler ve yurtdışındaki Iraklı muhalif gruplar tarafından teşvik edilmiştir. Kuveyt Savaşı’nın ardından Baas iktidarı karşıtı ilk dalgalanma 10 Şubat 1991’de olmuştur. Divaniye’de toplanan ve çoğunluğu Şii olan bir grup kalabalık Saddam Hüseyin ve Baas karşıtı bir gösteri düzenlemiştir. Gösteri sırasında ise, Baas Partisi’ne mensup on görevli protestocular tarafından öldürülmüştür. Bu olayın ardından beş gün sonra dönemin ABD Başkanı Gawdat Bahgat, “İslam’ın Siyasal Coğrafyası: Basra Körfezi’ndeki Şiiler”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.153. 75 Omer, a.g.y., s.55. 76 Arı, a.g.e., s.430. 77 Charles Tripp, A History of Iraq, 3. Baskı, New York, Cambridge University Press, 2007, s.s.243246. 74 20 George Bush, Iraklılara Saddam Hüseyin’i devirmeleri için ilk açık çağrısını yapmıştır. 78 Başkan Bush, 15 Şubat 1991’de yaptığı konuşmasında Iraklılara, “ülke idaresine el koyarak bir diktatör olan Saddam Hüseyin’i kenara çekilmek zorunda bırakmalarını ve Irak’ın yeniden uluslar ailesine katılmasını sağlamaları” çağrısında bulunmuştur. Irak’taki muhalif gruplar tarafından bu çağrı, “ABD’nin desteği” olarak algılanmıştır. 79 Bu çağrıdan sonra Irak’ın kuzeyinde Kürtler, güneyinde ise Şiiler ciddi bir ayaklanma başlatmışlardır. Güneydeki ayaklanma, Necef ve Kerbela’dan sonra hızla diğer Şii şehirlerine yayılmıştır. Ayaklanma sırasında birçok Baas Partisi çalışanı ve onlarla işbirliği yapmakla suçlananlar öldürülmüştür. 80 Bu sırada İran’da bekleyen ve İslami Devrim Yüksek Konseyi (İDYK)’ne bağlı Bedir Tugayları ise, sınırdan sızarak ayaklanmaya katılmışlardır. Baas Partisi’nin, Emniyet müdürlükleri ve istihbarat birimlerinin karargâhları gibi stratejik öneme sahip devletin bütün müesseseleri isyancı Şiiler ve Bedir Tugayları tarafından ele geçirilmiştir. 81 Ancak Saddam Hüseyin, bu ayaklanmaları birkaç hafta içinde bastırmıştır. Baas iktidarı, Irak’ın güneyindeki tüm şehirlerde kontrolü yeniden ele almıştır. 26 Mart 1991’de Amerikan yetkilileri, Başkan Bush’un Irak’ın paramparça olmasından korktuğunu belirtmiş ve Iraklı isyancılara yardım etmekten vazgeçtiklerini açıklamışlardır. Sonuçta Körfez Savaşı, Irak’ta Şiilerin konumunu zayıflatacak uzun süreli bir etki yaratmıştır. 82 Şiiler, hiçbir zaman Irak’ın bütünlüğünü hedef almamış, özerklik veya self-determinasyon gibi siyasi niyetler beslememişlerdir. Bu nedenle Şiiler 1991 ayaklanmasında (kuzeyde Kürtlerden farklı olarak) sadece iktidara karşı ayaklanmışlardır. Şiiler siyasi açıdan muhalif güç oluşturdukları yerlerde bile gerçek anlamda bir etki veya örgütlenmeden yoksun zayıf ve dağınık bir 78 Nakash, a.g.e., s.272. Ceyhun Bozkurt, Mission Kurdistan: ABD, PKK İlişkilerinin Startejik Analizi 1978-2012, 2.baskı, Ankara, Kripto Kitaplar, s.72. 80 Nakash, a.g.e., s.273. 81 Omer, a.g.y., s.s.55-56. 82 Nakash, a.g.e., s.s.271-274. 79 21 görüntü çizmişlerdir. Bunun yanında Şii muhalefeti, Batılı devletler başta olmak üzere dış dünya tarafından köktenci İslami söylemi ve İran’la yakın ilişkileri yüzünden kuşkuyla karşılanmıştır. Batılı devletler, bir yandan Şiilerin Irak’ta durumu değiştiremeyeceğini düşünmüş, bir yandan da Irak’ı İran tarzı bir İslami Cumhuriyet’e dönüştürebilecek Şii potansiyeli karşısında endişelenmiştir. 83 ABD’nin Irak’ı işgaline kadar Saddam Hüseyin’in İslamcı Şiilere yönelik baskı politikaları devam etmiştir. Havza’nın lideri olan Ali El Sistani’nin hocalığını yaptığı Hadra Camisi 1994 yılında Baas iktidarı tarafından kapatılmış, ayrıca El Sistani de ev hapsine çarptırılmıştır. Şiiler arasında öne çıkan ve nüfuzu Şiiler içinde artan bir diğer isim Muhammed Sadık El Sadr, 1999 yılında Baas iktidarı tarafından düzenlenen bir suikast sonucu iki oğluyla birlikte öldürülmüştür. 84 Baas iktidarının Şiilere yönelik baskılarından biri olan ve tüm dünyanın dikkatini çeken bir diğer olay ise 1992 yılında Irak’ın güneyindeki Meysan bataklıklarında yaşanmıştır. 85 1991 ayaklanmasından sonra Baas iktidarı Şiilerin bulunduğu güneyin büyük bir kısmını tekrar kontrolleri altına alabilmişken, askerî personel ve teçhizata geçit vermeyen bataklık bölgesinde etkili olamamıştır. Zaman içinde bu bataklık alan Şii direnişinin üssü ve sembolü haline gelmiştir. Bunun üzerine Baas iktidarı bataklık bölgesini daha iyi kontrol edebilmek için yeni politikalar benimsemiş ve bataklıklarda yaşayanların bölgeden transfer edilmesi için birtakım uygulamalar başlatmıştır. 86 İlk önce Nisan 1992’de Irak meclisinde onaylanan programda bölgeyi terk edenler için bedava konut temin edilmesi öngörülmüştür. Ayrıca bu konutlarda tüm temel teçhizat ve hizmetler mevcut olacağı gibi, taşınan her Ofra Bengio, “Irak’ın Toprak Bütünlüğü Tehdit Altında”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Kuzey Irak Özel, Cilt 3, Sayı 1, İlkbahar 1996, s.73. 84 Noorbaksh, a.g.m.. 85 Bahgat, a.g.m., s.154. 86 Bengio, a.g.m., s.s.74-75. 83 22 aileye de 150 dinar aylık bağlanması kararlaştırılmıştır. Ekim 1992’de de Meysan’daki bataklık sakinlerine 37.500 dönümlük arazi tahsis edilmesini öngören bir hükümet kararı alınmıştır. 87 Daha sonra Baas iktidarı, 1992 yılının sonunda bölgeden su çekmek ve suyun yönünü değiştirmek için bir projeyi uygulamaya koymuştur. 88 Projenin amacı yeni tarım alanları açmak şeklinde açıklanmışsa da, Şiiler asıl amacın güneydeki bataklıkları kurutmak suretiyle Şii direnişin barınmasını engellemek ve ordunun daha rahat hareket etmesini sağlamak olduğunu öne sürmüşlerdir. 89 Bunun yanı sıra, Irak yönetiminin, bölge sakinlerini yerlerinden çıkarmak için suyu zehirlediğine ve kimyasal silahlar kullandığına dair iddialarda bulunulmuştur. Ekim 1996 tarihinde ise, hükümet söz konusu büyük projenin uygulamasının sona erdiğini ilan etmiştir. 90 BM’nin bir raporunda ise, Baas iktidarı insan haklarını açıkça ihlal etmek, yöreyi gelişi güzel bombalamak, 200 köyü darmadağın edip, bataklık bölgesindeki geleneksel yaşamı bozmakla suçlanmıştır. 91 Baas iktidarı altında ciddi baskı ve şiddetle karşı karşıya kalan İslamcı Şiiler, 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali ve Saddam Hüseyin yönetimini devirmesinden sonra bu baskılardan kurtulmuşlardır. Irak’ın yeniden imarı sürecinde de, Irak yönetiminde etkili konuma gelmişlerdir. 92 Amerikan işgalinden sonra nüfus gücünü iyi kullanan Şiiler, seçimlerden zaferle çıkmışlar ve Irak’ta iktidar olmuşlardır. 93 Şii gruplar arasında önemli farklılıklar ve aralarında ciddi ayrılıklar bulunmasına rağmen, 2003 yılından sonra, ABD’nin Irak’ı yeniden imarı sürecinde ortak hareket etmişlerdir. Özellikle parçalanmalarını engelleyen faktör, Sünnilerin tekrar Irak yönetiminde egemen olmaları korkusu ve İran’ın 87 Bengio, a.g.m., s.75. Bahgat, a.g.m., s.154; Bengio, a.g.m., s.75. 89 Bengio, a.g.m., s.75. 90 Bahgat, a.g.m., s.154. 91 Bengio, a.g.m., s.76. 92 Keskin, a.g.m., s.71. 93 Atilla Sandıklı, Emin Salihi, İran, Şii Hilali ve Arap Baharı, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, Ağustos 2011, Rapor no.35, s.6. 88 23 Iraklı Şiileri bir arada tutma çabaları olmuştur. Baas iktidarının devrilmesinin ardından Şiiler Irak’ta güçlü bir siyasi unsur olarak ortaya çıkmışlardır. 94 Ancak ABD’nin Irak’ı işgalinin ilk yıllarında daha bütünleşmiş bir görüntü çizen İslamcı Şii partilerin 2005 yılından itibaren kendi aralarında ciddi sorunlar yaşamaya başladıkları da görülmektedir. 2006 yılında El Sadr Akımı ile İDYK arasında silahlı çatışmalara varacak düzeyde anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Dava Partisi Genel Başkanı ve Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin araya girmesiyle ancak çatışmalar sonlandırılabilmiştir. 95 Irak’taki Şii toplumunun gelenekselci yapısını kullanarak örgütlenen çeşitli Şii partiler, 2003 yılından sonra Irak siyasi arenasında boy göstermişlerdir. Iraklı İslamcı Şii partilerin 2003 yılı sonrası genel politikalarına baktığımızda şu özellikleri ön plana çıkmaktadır: - Birleşik bir cephe yaratarak siyaseti kontrol etmek, - Dinî kaynaklardan beslenerek siyasi meşruiyet sağlamak, - Gerektiğinde ittifak kurup, eski iktidar yandaşlarını veya milliyetçi Araplar ile Sünni aşiretleri dışlamak, - İran’dan güçlü bir dış destek alarak, bölgedeki yalnızlıklarını kırabilmek, - ABD ile yakın ilişkiler kurarak iktidarı elde tutmak. 96 Baas iktidarının devrilmesinden sonra öne çıkan isimlerden biri, Havza (Havza El İlmiyye)’nın lideri Ali El Sistani’dir. 11.yüzyılda kurulan Necef’teki Havza, Irak’ta Şiilere önderlik eden tek enstitü niteliğinde bir kurumdur. Havza’da bulunan ve kıdemli olan din adamlarına ise merci denmektedir. Her bir merci, bu kıdemli din adamlarının adlarıyla anılır ve merciler, İslam hukukunda yoruma açık bölümlere kendi fikirleri doğrultusunda yorumlar Bayram Sinkaya, “Şii Ekseni Tartışmaları ve İran”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, EylülEkim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.41. 95 Veysel Ayhan v.d., 7 Mart 2010 Irak Parlamento Seçim Sonuçlarının ve Yeni Siyasal Denklemin Değerlendirilmesi, ORSAM, Nisan 2010, Rapor no.17, (Erişim) http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011126_orsamreportt_17_tr.pdf, 2 Mayıs 2012, s.14. 96 Ayhan v.d., a.g.y., s.14. 94 24 getirirler. Havza’da yer alan öğrenciler ise, İslam hukukunu yorumlamak ve uygulamak üzere fakih * olmak için eğitim alırlar. Irak’ta Şiilerin büyük bir çoğunluğu Havza’ya bağlıdır. Ayrıca her bir Şii bir merciyi takip etmeli ve yıllık gelirinin %20’sini (Hums) tabi olduğu merciye vermelidir. Şiiler, mercilerini seçme konusunda da özgürdürler. Havza, dört büyük ayetullah tarafından yönetilmektedir. Bunların arasında en kıdemlisi de Ali El Sistani’dir. Bu nedenle El Sistani, Şiilerin kuvvetli bir temsilcisi ve sesi konumundadır. İran’daki, dinin siyasete daha fazla ağırlığını koymasını benimseyen Velayet-i Fakih ** öğretisini benimsemeyen El Sistani, devletin İslami kurallar çerçevesinde idaresinden yanadır. 97 II. Körfez Savaşı’ndan sonra öne çıkan bir başka Şii din adamı da üçüncü El Sadr olarak tanınan Mukteda El Sadr olmuştur. El Sadr, ABD kuvvetleriyle iki defa çatışmaya girmiştir. El Sadr’ın, ABD’nin Irak’taki varlığı konusundaki tutumu, siyasi eyleme karşı tavırları, İran ile ilişkileri ve Havza’nın politikalarına karşı çıkması, dikkatleri kendi üzerine çekmiştir. El Sadr ayrıca dinamik bir politik anlayışa sahip olmuştur. El Sistani’nin başkanlığındaki Havza’nın sessizlik politikalarına karşı çıkmış, daha ön plandaki Havza’nın iş başına geçmesini savunmuş, Kum’daki Ayetullah El Hairi’yi örnek alınacak otorite olarak kabul etmiştir. 98 Sonuçta, Iraklı Şiiler kendi içlerinde ideolojik ve siyasi bir bütünlüğe sahip olmamalarına rağmen 2003’ten sonra Şiiler büyük ölçüde bir arada hareket etmişlerdir. El Sadr Akımı ile İDYK arasında silahlı çatışmalar çıkmasına rağmen, gruplar tam olarak birbirinden ayrılmamıştır. Şii grupların parçalanmasını engelleyen ana faktör, karşılarında eski iktidarı simgeleyen Din adamı. İran’daki din adamlarının yönetimi ideolojisidir. Diğer bir ifadeyle, din adamlarının toplumda siyasi bir rolünün olduğu düşüncesidir. 97 Nir Rosen, In the Belly of the Green Bird: The Triumph of the Martyrs in Iraq, New York, Free Press, 2006, s.s.11-12. 98 Yılmaz, Irak Dosyası, s.s.85-86. * ** 25 Sünni bir gücün bulunması olmuştur. Çünkü Şiiler, Sünni Arapları İslamcı ya da Baasçı olarak ayırmamaktadır. 99 1. Şiilerin Dinî Merkezleri Hz. Ali’nin Necef’in Kufe ilçesinde Hariciler tarafından öldürülmesi ve bu dönemde İslam tarihinde Kerbela Olayı diye bilinen Hz. Hüseyin’in Kerbela’da öldürülmesi olayı, Irak’ı Şiiler açısından bir dinî merkez haline getirmiştir. 100 On iki Şii imamın birçoğu, en azından yaşamlarının bir bölümünü Irak’ta geçirmişlerdir. Türbelerin bulunduğu Şiilerin en kutsal dört şehri Necef, Kerbela, Kazımeyn ve Samarra’dır. İslam tarihinin ilk aşamalarından itibaren birçok Şii akademik etkinlik Kufe, Hille, Bağdat, Necef ve Kerbela gibi merkezlerde gerçekleşmiştir. Bu merkezlerde birçok Şii esaslı dinî okullar yer almakta ve uyruklarına bakılmaksızın herkesin eğitim görme hakkı bulunmaktadır. 101 Bu kutsal şehirler arasında en göze çarpanı Necef’tir. Necef, Irak’ın sınırlarının çok ötelerine taşan bir dinî ve politik bir etkiye sahiptir. 102 Necef’te bugün birçok Şii din okulu bulunmaktadır. Irak’taki Şii toplumunun referanslarının başında Necef’teki Havza El İlmiyye (bir dinî okullar ağı) gelmektedir. 1992 yılından beri Havza’nın liderliğini Büyük Ayetullah Ali El Sistani yürütmektedir ve El Sistani Necef’te yaşamaktadır. El Sistani, Havza’nın en üst dinî otoritesi olarak kabul edilir ve sadece Irak’ta değil, Orta Doğu’daki Şiiler arasında da yaygın bir şekilde saygı görür. 103 Hz. Ali öldürülene kadar Necef fazla tanınmış bir şehir olmamıştır. Ancak Hz. Ali’nin türbesinin burada bulunması Necef’i ön plana çıkarmıştır. Daha sonra Şii din alimlerinden Şeyh Nasreddin Tusi’nin Bağdat’tan Necef’e Serhat Erkmen, “Orta Doğu’daki Değişim Ekseninde Irak Sorununu Anlamak”, Stratejik Analiz, ASAM Yayınları, Şubat 2007, Sayı 82, s.27. 100 Duman, II.Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), s.19. 101 Nakash, a.g.e., s.13. 102 Nakash, a.g.e., s.18. 103 Yılmaz, Irak Dosyası, s.63. 99 26 göç edip yerleşmesinden sonra burada bir dinî okul kurulmuştur. Böylece Necef Şii dünyasının merkezi konumuna gelmiş ve Şii ekolü burada şekillenmeye başlamıştır. 104 Kerbela’da ise, Hz. Ali’nin oğlu ve üçüncü Şii imam Hz. Hüseyin’in ve üvey kardeşi Abbas’ın türbeleri vardır. Hz. Hüseyin, 680 yılında Kerbela’da meydana gelen bir savaşta öldürülmüştür. Bu nedenle Şiiler arasında “şehitler prensi” olarak bilinir. Şii geleneğine göre, Kerbela’nın suyu ve toprağı kutsaldır. Burayı ziyaret eden hacılara ve Necef’ten sonra en kutsal sayılan Kerbela’daki mezarlığa gömülenlere ödül vaat edilmiştir. 105 Kazımeyn’in önemi, yedinci imam Musa El Kazım’ın ve onun torunu olan dokuzuncu imam Muhammed El Cevat’ın türbelerinin burada oluşundan kaynaklanmaktadır. 106 Bağdat’ın kuzeyinde yer alan ve Selahattin iline bağlı olan Samarra ise, Şii inancında 12. İmam, İmam Mehdi’nin kaybolduğuna inanılan yerdir. 107 İnanca göre, Samarra’da bulunan Askeriye Türbesi’nden İmam Mehdi geri dönecektir. Bu nedenle türbenin önünde geri dönecek olan İmam Mehdi için devamlı bir at bekletiliyordu. Ancak Askeriye Türbesi, 2006 yılında bombalı bir saldırıya uğramış ve türbelik yıkılmıştır. 108 Bu şehirlerin yanı sıra Necef’e bağlı Kufe ilçesi, Irak’ta Şiilik fikir ve hareketlerinin büyük ve önemli bir kısmının oluştuğu merkez olmuştur. Kufe; 768 yılına kadar siyasi, 768-865 yılları arasında kültürel ve 865-962 yılları arasında ise tamamen doktriner Şiiliğin ideolojik bir ilgi odağı olarak yer Mehmet Şahin, “Şii Jeopolitiği: İran İçin Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu Dergisi, Eylül 2006, Cilt 1, Sayı 1, s.47. 105 Nakash, a.g.e., s.21. 106 Nakash, a.g.e., s.25. 107 Matar, Cedel El Haviyat, s.s.137-140. 108 Saldırıyı El Kaide’nin Irak kolu üstlenmiş ve saldırının ardından Irak’taki Sünni-Şii gerginliği Irak’ta adeta bir iç savaşa dönüşmüştür. Çıkan olaylar sonucunda bir hafta içinde binlerce kişi öldürülmüş, 184 Sünni camisi yıkılmış ve Irak’ın birçok şehrindeki mahalleler, Sünni ve Şii olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bkz. Peter Galbraith, Irak’ın Sonu: Ulus Devletlerin Çöküşü mü?, çev. Mehmet Murat İnceayan, Doğan Kitap, Ocak 2007, s.s.17-18. 104 27 almıştır. Şiiliğin siyasi, kültürel, sosyal, iktisadi ve dinî pek çok özelliğinin ortaya çıkmasında Kufe etkili olmuştur. 109 2003 yılından önce Şiiler için kutsal sayılan Necef ve Kerbela şehirleri, Irak yönetimlerinin çeşitli baskıları ve İran-Irak Savaşı’yla birlikte bu şehirlerin olanaklarının azalması nedeniyle, canlılığını kaybetmiştir. İran İslam Devrimi’nden sonra, İran bu şehirlere alternatif olarak Kum’u Şiiler için bir dinî ve siyasi merkez haline getirmeye çalışmıştır. Nitekim Kum, Necef’te eğitim almış İranlı din adamları tarafından kurulmuştur. 110 Ancak ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra iktidara gelen Iraklı Şiiler, Necef ve Kerbela’yı eski canlılığına kavuşturmaya yönelmişlerdir. Din adamlarının ana düşüncesi, bu şehirlerin tekrar eski dinî otoritesine kavuşturmak ve böylece dünyadaki tüm Şiilerin başvurabileceği tek dinî otorite konumuna gelmesini sağlamak şeklinde olmuştur. 111 Son olarak belirtmekte yarar vardır ki, söz konusu Irak’taki dinî merkezlerde bulunan Şii ulema, siyasetle doğrudan ilgilenmese de, siyasete yön vermektedirler; İran modelinden tek farkı da budur. Irak’ta Şii ulema, günlük işleyişe doğrudan karışmadan, günlük hayatın rotasını tayin etmektedir. 112 2. Şiilerin Nüfusu Günümüzde Iraklı Şiilerin birçoğu, geçmişte Sünni olan ve 18.-19. yüzyıllarda Orta Fırat’ta yerleştikleri kasabalarda Şiileşen aşiret kökenli Araplardır. Yoğun olarak Şiilerin yaşadığı bölgeler; Basra, Necef ve Kerbela dahil Irak’ın güneyindeki şehirlerin çoğu ile, Bağdat ve Bağdat’ın kuzeyindeki Diyale’dir. Arap Şiiler aynı zamanda Baas yönetiminin Araplaştırma politikası 109 Benli, a.g.m., s.s.130-131. Kum şehri, İran’da Şii mezhebini kabul eden ilk şehirlerden biri olmuştur. Din adamlarının burada dinî okullar açmasıyla, Kum Şiiliğin önemli merkezlerinden biri olmuştur. Bkz. Şahin, a.g.m., s.47. 111 Sandıklı ve Salihi, a.g.y., s.s.3-4. 112 Keskin, a.g.m., s.71. 110 28 çerçevesinde Kerkük’e de yerleştirilmişlerdir. Bağdat’ın doğusunda yer alan Sadr Şehri semtinde iki milyon, Basra’da ise bir milyon üç yüz bin Şii’nin yaşadığı tahmin edilmektedir. Bunların yanında Musul’a bağlı Telafer ve Selahattin’e bağlı Tuzhurmatu ilçelerinde Şii Türkmenler yaşamaktadır. 113 Ayrıca çoğu Hanekin ve Mendeli’de olmak üzere Feyli olarak bilinen Iraklı Kürt Şiiler de bulunmaktadır. Tahminlere göre, Irak’ta yaklaşık bir milyon Feyli yaşamaktadır. 114 Arap dünyasında bulunan Şiilerin %50’si de Irak’tadır. 115 Bu nedenle Arap ülkeleri içinde Irak, Şiilerin çoğunlukta olduğu tek ülkedir. 116 Irak’ta, yüzde yüz Arap olmayan Şiiler de vardır. Bunlar İran kökenli Iraklılar olup, kendilerini Irak kültürüne daha yakın hissetmişlerdir. Baas yönetiminin Şiilere yönelik baskılarının şiddetlendiği dönemde dahi Irak’tan ayrılmamışlardır. 117 Şiilerin, Irak nüfusunun yaklaşık olarak %60-65’lik bir kesimini oluşturduğu genel kanıdır. 118 Arapların %75’lik bir kısmı, Türkmenlerin %50’lik bir kısmı ve Kürtlerin de %15’lik bir kısmının Şii olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bu rakamlar kesin rakamlar değildir ve bu oranları doğrulayacak kaynaklar da bulunmamaktadır. 119 Irak’ta 1957 yılında yapılan nüfus sayımı, 1958 Darbesi öncesi yapıldığı ve siyasi amaçlar doğrultusunda kullanılmaya yönelik düzenlenmediğinden ötürü ülkedeki son güvenilir nüfus sayımı olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte ülkede bu tarihten sonra da nüfus sayımları 113 İbrahim El Marashi, “Şii Hilali Mitini İnşa Etmek: İran Devrimi’nden 2003 Irak Savaşı’na”, Avrasya Dosyası, ASAM Yayınları, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, s.s.12-13. 114 Selim Matar, Cedel El Haviyat, Beyrut, 2003, s.296. 115 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.15. 116 Duman, II.Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), s.9. 117 El Marashi, a.g.m., s.s.12-13. 118 El Marashi, a.g.m., s.s.7-8. 119 Duman, “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, s.46. 29 yapılmıştır. Ancak bu sayımlar, Araplaştırma politikasının etkisinde yapıldığı için verilen rakamlar ve oranlar gerçekçi kabul edilmemektedir. 120 Irak’ta 1919 yılında yapılan nüfus sayımında Şiilerin oranı %53 olarak tespit edilmiştir. 1932 yılında yapılan nüfus sayımında ise bu oran %56 olmuştur. 121 Irak Planlama Bakanlığı tarafından Temmuz 2004’te yayınlanan bir raporda; Sünnilerin oranı %52,95 gösterilirken, Şiilerin oranı ise %44,04 olarak ifade edilmiştir. 122 Irak’taki Şii oranlarıyla ilgili yayınlanan raporlarda çelişkiler ve yüksek artışlar bulunmaktadır (Bkz. Tablo 3). Şii nüfusu oranlarındaki artışlar, nüfus artışlarıyla ve göç oranlarıyla uyuşmamaktadır. Mısır’da bulunan İbn-i Haldun Araştırma Merkezi’nin Şii nüfus oranlarındaki artışlarla ilgili öne sürdüğü gerekçe ise, Şii merciler tarafından insanları fazla çocuk sahibi olmaları yönünde teşvik ettiği olmuştur. 123 Ancak Şii nüfusunda bu derece bir artışın da zor olduğu gözükmektedir. Nitekim Irak’ta 1990-1999 yılları arasında ABD tarafından uygulanan ambargo nedeniyle birçok insan kötü beslenmeden ötürü hayatını kaybetmiştir. BM tarafından çıkarılan raporlarda da gördüğümüz bu durum, çoğunlukla Irak’ın orta ve güney kesimlerinde yaşayan insanları etkilemiştir. 124 C. Irak’ta Şiilerin Siyasi Gelişimi Irak’ta 1958 yılında monarşinin yıkılmasıyla birlikte, İslamcı Şiilerin ülkede yükselişi söz konusu olmuştur. 1960’lı yıllarda, Irak iktidarının baskısı altında İslami eylemcilik, beklentilerinin de üstünde büyümüştür. 1970’li yıllarda ise, Şiiler arasında kitlesel İslami protestolar artmıştır. 1974 yılında Baas iktidarı tarafından birçok İslamcı Şii lider idam edilmiştir. 1977 yılında Serhat Erkmen, “Irak’ta İşgal Sonrası Siyasal Yaşam ve 2010 Parlamento Seçimleri”, Ortadoğu Etütleri Dergisi, ORSAM Yayınları, Temmuz 2010, Cilt 2, Sayı 3, s.s.110-111. 121 Duman, “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, s.51. 122 El Arab El Yaum Gazetesi, 28 Nisan 2005, akt.: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, a.g.e., s.9. 123 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.12. 124 Omer, a.g.y., s.157. 120 30 ise, kutsal şehirlerde yapılan Erbain Törenleri * sırasında, Necef ve Kerbela’da Baas iktidarı karşıtı kitlesel protesto ve gösteriler olmuş ve Irak’taki siyasi hayatı altüst ederek, bölünmelere yol açmıştır. Bu tarihten itibaren de İslamcı Şiilerin yükselişi, Irak’ın toplumsal ve siyasal gelişimlerinin başlıca belirleyenlerinden biri olmuştur. 125 2003 yılına gelindiğinde; Irak’taki tüm Şii hareketler, ABD’nin Irak’ta siyasal düzeni yeniden şekillendirme politikasını, ender bulunur bir fırsat olarak görmüşlerdir. Aynı şekilde Şii hareketler, 1920’li yıllarda, Irak’taki siyasal sistemi şekillendiren İngiltere’yle ters düşmekte hata yaptıkları konusunda da hemfikir gözükmüşlerdir. O yüzden 2003 yılında bu hatayı telafi etmenin tam zamanı olduğunu savunmuşlardır. 126 Iraklı Şiiler, geçmişte Şii uleması tarafından yönlendirilmiştir. Ancak 1934 yılında Irak Komünist Partisi’nin kurulmasıyla birlikte eğitimli gençler arasında, Şii dinî yapılaşmanın etkisi azalmıştır. Komünist ideoloji, gençler arasında giderek yaygınlaşmıştır. 127 Zaten Irak Komünist Partisi’ni kuran da Şii mezhebinden bir Iraklı olmuştur. Daha sonra Şii gençlerin Komünist Parti’ye ilgilerinin artması ve partiye katılımın yükselmesiyle, bu durumdan Şii uleması oldukça rahatsız olmuştur. Çünkü o dönem en büyük arazi sahipleri Şii ulema sınıfında yer alanlar olmuştur. 128 Komünizmin Şiiler arasında yaygınlaşmasıyla birlikte meşruluğu zedelenen Şii uleması, buna tepki olarak 1950’li yıllarda dinî temelli siyasi örgütlenmelere başlamışlardır. İlk olarak 1957 yılında İslami Dava Partisi kurulmuştur. 1960 yılında da Şii uleması tarafından bir fetva yayınlanarak, Komünist Parti’ye üye olunmasının haram olduğu ilan edilmiştir. Ayrıca Irak iktidarı tarafından Şiilere yönelik baskıların da giderek hissedilmesiyle birlikte Erbain Törenleri, İmam Hüseyin’in öldürülüşünün yıldönümünün 40. gününde yapılan törenlerdir. Faleh A. Cabbar, Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş, çev. Hikmet Halis, Agora Kitaplığı, Haziran 2004, s.30. 126 Cabbar, a.g.e., s.s.7-8. 127 Wiley, a.g.e., s.s.43-44. 128 Selim Matar, El Zatul Cerihe, 2.baskı, Beyrut, El Muessese El Arabia Li Dirasat Vel Neşir, 2000, s.s.137-140. * 125 31 bu tarihten itibaren Şii örgütlenmeler gerek Irak içinde gerek Irak dışında giderek artmıştır. 129 Baas iktidarına karşı oluşan İslamcı Şii muhalefetini bastırmaya çalışan Saddam Hüseyin, bir dönem politika değişikliğine gitmiş ve Şiilerle bütünleşmeye çalışmıştır. Bu çerçevede Hz. Ali’nin doğduğu gün Irak’ta ulusal bayram olarak ilan edilmiş, Şii camileri ve ziyaret yerleri onarılmıştır. Hatta Hüseyin, kendisinin Hz. Ali’nin soyundan geldiğini bile iddia etmiştir.130 Bunun yanı sıra Hüseyin, Araplık ilkesini ön planda tutmaya çalışmış ve devletin üst kademelerinde, toplumu rahatsız etmeyecek şekilde bir Sünni-Şii dengesi kurmaya çalışmıştır. 131 Baas iktidarında birçok Iraklı Şii, devlet kurumlarında görev almış, Baas Partisi’nde çalışmış ve önemli devlet kademelerinde yer almışlardır. Ancak tüm bu politikalar, Hüseyin’e ve iktidarına karşı oluşmuş İslamcı Şii muhalefetini ortadan kaldırmaya yetmemiştir. 132 1991 yılındaki Körfez Krizi’nden yararlanmak isteyen Şiiler, Muhammed Bakır El Hekim liderliğinde Irak’ın güneyinde ayaklanmışlardır. Ancak bu ayaklanma iki hafta içinde Baas iktidarı tarafından bastırılmıştır. Dönemin ABD Başkanı George Bush’un “ayaklanma ve diktatörü devirme”ye yönelik daveti, Iraklı Şiiler tarafından askerî ve siyasi destek şeklinde algılanmıştır. 133 Hatta ayaklanma olaylarının kötüye gittiği sırada, o dönem Havza’nın lideri olan El Hui, dönemin ABD Başkanı’na çağrıda bulunmuş ve “Irak halkının eziyeti ve işkencesine karşı tutumsuz ve seyirci mi kalacaksınız?” diyerek açıkça ABD’den destek istemiştir. Fakat Şiiler ABD’den beklediği yardımı alamamışlardır. 134 William R. Polk, Irak’ı Anlamak, çev. Nurettin Elhüseyni, 2.baskı, NTV Yayınları, Nisan 2007, Yayın no.3, s.135. 130 Polk, a.g.e., s.135. 131 Onat, a.g.e., s.s.19-20 132 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.28-29. 133 Sezal, a.g.m., s.116. 134 Omer, a.g.y., s.s.92-93. 129 32 Irak muhalefeti içinde Iraklı Şiilerin güç kazanması ise, Körfez Krizi’nden sonra olmuştur. Her ne kadar Irak içinde Şii muhalefeti bastırılsa da 1991 yılından sonra Şiiler, Irak’taki muhalifliklerini uluslararası bir konuma taşımışlardır. Bölge devletlerinin yanı sıra Avrupa’dan da faaliyetlerini aktif bir şekilde yürütmüşlerdir. 135 2003 yılından önce, laik Şiiler Iraklı muhalifleri bir araya toplamak istemişler ve Irak Ulusal Kongresi (IUK)’ni oluşturmuşlardır. IUK’nin lideri, liberal bir Şii olan Iraklı işadamı Ahmed Çelebi olmuştur. 1992 yılından itibaren, tüm Şii partiler, IUK’de şu veya bu biçimde rol almışlardır. IUK’nin kuruluşuna da ABD ön ayak olmuş ve IUK’yi himaye etmiştir. Daha sonra birkaç yıl içinde katılan grupların tümünün birbiri ardına çekilmesi üzerine IUK dağılmanın ve çökmenin eşiğine gelmiştir. 136 Aslında IUK’nin amacı tüm Saddam Hüseyin’e muhalif grupları tek çatı altında toplamak olmuştur. Bu nedenle IUK’nin içinde Şiilerin yanı sıra Sünniler ve Kürtler de yer almıştır. Ancak 1990’lı yılların sonuna kadar tüm muhalif grupların şemsiye örgütü gibi gösterilmeye çalışılmışsa da pratikte fazla bir anlam taşımamıştır. Çelebi, ABD yönetimi tarafından Irak’taki geçiş hükümetinin başına getirmek istense de, II. Körfez Savaşı sonrasında Çelebi’nin geniş bir tabanı olmadığı gerekçesiyle ABD yönetimi bundan vazgeçmiştir. Yine de Çelebi, IYK’de ve IYK’nin Başkanlık Konseyi’nde üye olarak yer almıştır. 137 Aralık 2002’de ise, Iraklı muhalifler, Irak’ın geleceğini tartışmak için Londra’da bir araya gelmişlerdir. Irak Muhalefeti Konferansı adı altında düzenlenen toplantıda 65 kişilik bir komite oluşturulmuş ve Şiileri temsilen İDYK’ye 33 sandalye verilmiştir. Bunun üzerine diğer Şii partiler kendilerine yeterince yer verilmediği için toplantıyı terk etmişlerdir. 138 Konferansa katılan İbrahim Navvar, El Muaraza El İrakiye Ve El Siraa Li İzkat Saddam, Londra, Matbuat AN, 1993, s.s.23-24. 136 Cabbar, a.g.e., s.8. 137 Arı, a.g.e., s.85. 138 “Muhalifler 15 Ocak’ta K. Irak’ta toplanıyor”, Hürriyet, 18 Aralık 2002, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=116321, 13 Haziran 2012. 135 33 İDYK, konferansa egemen olmakla ve aynı zamanda Sünni Arapların katılımlarını göz ardı etmekle suçlanmıştır. 139 Şiiler 2003 yılı sonrası, Irak Yönetim Konseyi’ne de egemen olmuşlardır. Buna göre, Şiiler konseyde, Irak’ta çoğunluk olduklarını iddia ederek, 25 sandalyenin 13’ünü almışlardır. Şiiler, daha sonra Şii partilerin egemen olduğu bir geçici hükümet oluşturulması karşılığında doğrudan seçimlerin ertelenmesi hususunda ABD ile pazarlık etmiş ve Irak’taki kontrollerini pekiştirmişlerdir. Irak’ta sırasıyla; Ahmed Çelebi, İyad Allavi, İbrahim El Caferi ve Nuri El Maliki’nin başbakanlıklarıyla hükümetlere Şiiler egemen olmuşlardır. Şiilerin kontrolü ordu, polis ve temsilciler meclisine de uzanmıştır. 140 Baas iktidarının devrilmesinden sonra Irak’ta yapılan ilk iki parlamento seçimlerinde Şii grup ve partilerin çoğu tek çatı altında seçimlere girmişlerdir. 30 Ocak 2005’te gerçekleşen ilk genel seçimlere Şiilerin çoğu, Birleşik Irak İttifakı (BIİ) altında katılmışlardır. İDYK, Dava Partisi ve Irak Ulusal Kongresi listede yer alan büyük Şii partiler olmuştur. Bu seçimlerde BIİ, oyların %48,19’unu alarak seçimden birinci liste olarak çıkmıştır. Seçim sonrası, BIİ çatısı altında seçilen ve dönemin Dava Partisi Başkanı olan İbrahim El Caferi başbakan olmuştur. 141 15 Aralık 2005’te yapılan ikinci Irak genel seçimlerine de Şiilerin çoğunluğu BIİ çatısı altında katılmışlardır. İDYK ve Dava Partisi’nin yanı sıra El Sadr Akımı da listeye destek vermiştir. BIİ, oyların %41,10’unu alarak 139 “Mukatu’u Mutemer Lenden Lilmuaraza Elirakiye Limaza Yukati’un?”, Şark’ul Avsat, 13 Aralık 2002, (Erişim) http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&issueno=8781&article=141212&feature=, 28 Temmuz 2011. 140 “Zu’ama Elşia Fi Elirak Yetetallaun Lilseytara Ala Ekhukume Elintikaliye Mukabil Elteracu An İntihabat Mubaşire, Şark’ul Avsat, 18 Şubat 2004, (Erişim) http://www.aawsat.com/ details.asp?section=4&issueno=9213&article=218478&feature=, 28 Temmuz 2011. 141 Mete Çubukçu, Taha Özhan, İşgal Altında İstikrar Arayışları: 2010 Irak Seçimleri, SETA, Nisan 2010, Sayı 20, (Erişim) http://www.setav.org/ups/dosya/29476.pdf, 11 Ağustos 2011, s.13. 34 seçimden yine birinci liste olarak çıkmıştır. Başbakan ise, El Caferi’nin istifası üzerine Dava Partisi Başkanı olan Nuri El Maliki olmuştur. 142 Yaşanan bölünmeler sonucu, 7 Mart 2010 seçimlerine Şiiler iki liste olarak girmişlerdir. Birincisi, Başbakan El Maliki’nin liderliğini yaptığı Kanun Devleti İttifakı’dır. Bu liste, Dava Partisi ve bu partiye yakın gruplardan oluşmuştur. Yaklaşık 40 parti ve grup bu koalisyonda yer almıştır. İkincisi ise, Irak Ulusal İttifakı’dır. Bu listede de, İDYK, El Sadr Akımı ve Fazilet Partisi gibi önde gelen Şii grupların yanı sıra, bu gruplara yakın küçük gruplar da yer almıştır. 143 Listenin başkanlığını ise, İbrahim El Caferi yapmıştır. Kanun Devleti İttifakı, seçimlerden %24,02 oranında oy almış ve seçimlerden ikinci liste olarak çıkmıştır. Ancak birinci liste olan İrakiye Listesi Başkanı Iyad Allavi’nin hükümeti kuramaması üzerine, El Maliki Başbakanlık görevini sürdürmüştür. El Caferi’nin listesi Irak Ulusal İttifakı ise oyların %17,98’ini almış ve üçüncü liste olmuştur. 144 Irak’ta şu anda birçok Şii örgüt ve siyasi parti bulunmaktadır. Bunların bazıları Irak’ta, bazıları ise Irak dışında kurulmuştur. Bazıları ise diğer partilerin bölünmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Tüm bu örgüt ve siyasi partiler Şii kimliğiyle ön plana çıkmış olsalar da, kendi aralarında düşünce, ilke ve politika açısından farklılıklar göstermektedir. Bazıları İran mercisine (Velayet-i Fakih’e) bağlıyken, bazıları ise Velayet-i Fakih’i kabul etmemektedir. 145 Irak’ta şu anda Şiilere özgü öne çıkan üç önemli dinî grup bulunmaktadır. Birincisi, Dava Partisi’dir ve milli bir karakter taşımaktadır. İkincisi, Ammar El Hekim’in lideri olduğu İDYK; diğeri ise, siyasi bir örgütten ziyade bir dinî grubu temsil eden El Sadr Akımı’dır. 146 Bu üç Şii örgütten ikisi İran desteklidir. El Sadr Akımı Kum merkezli, İDYK ise Tahran merkezli bir 142 Çubukçu ve Özhan, a.g.y., s.14. Ayhan, a.g.y., s.14. 144 Çubukçu ve Özhan, a.g.y., s.19. 145 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.37. 146 Mustafa Özcan, “Irak’taki Direnişin İslami Veçhesi”, Irak Dosyası II, yay. haz. Ali Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz, Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, TATAV, 2003, 2.cilt, s.196. 143 35 dinî harekettir. Dava Partisi ise, Irak merkezli bir parti olup, 2 dönem üst üste Irak’ta iktidarı elinde bulundurmaktadır. 147 Bunun yanı sıra, Irak’taki Şiilerin çoğunluğunu temsil eden ve Şiileri yönlendiren bir din adamları grubu (Havza) bulunmaktadır. Bu Şii din adamları, örgütlü bir siyasi güç olmamakla birlikte, arkalarında büyük kitleleri seferber edebilmektedirler. Necef’te bulunan ve Irak’ın en üst düzeydeki Şii din adamları tarafından yönetilen Havza, ülkedeki en yüksek dinî otorite ve kutsal mekânların koruyucusu konumundadır. Ali El Sistani *, Havza’nın en üst otoritesi kabul edilir ve yaygın bir şekilde saygı görür. 148 El Sistani, genel olarak, Irak’taki Şiilerin lideri olarak kabul edilir. Dinî ve siyasi sorunlarda birçok Şii, El Sistani’ye başvurmaktadır. Ayrıca El Sistani’yi merci olarak kabul eden Şiiler, kazançlarının %20’sini (Hums) kendisine vermektedirler. Bu da hem siyasi otorite hem finansal güç açısından El Sistani’yi ön plana çıkarmıştır. 149 İran kökenli olan El Sistani eğitimlerini İran’ın Kum şehrinde tamamlamış, 1951 yılında Necef’e yerleşmiştir. Dönemin Havza lideri olan Ayetullah Ebul Kasım El Hui’nin 1992 yılında ölümünden sonra, Irak’ta Havza’nın liderliğine El Sistani geçmiştir. 150 Havza’da yer alan birçok din adamı İslam hukukuyla yönetilen bir devlet istemekle birlikte, Velayet-i Fakih’i kabul etmemektedirler. Yani, El Sistani de dâhil olmak üzere birçok Iraklı Şii din adamı, din adamlarının politikayla ilgilenmesinden yana değillerdir. Ancak dönem dönem Şii din adamlarının politikaya müdahalesi olduğu gibi, birtakım Şii din adamı da Irak Parlamentosu’na vekil olarak seçilmişlerdir. 151 147 Özcan, a.g.m., s.209. Tam ismi; Ayetullah El Uzma El Seyyid Ali Bin Muhammed Bakır Bin Ali El Hüseyni El Sistani’dir. 148 Arı, a.g.e., s.80. 149 Omer, a.g.y., s.125. 150 Abdurrezak, a.g.e., s.52. 151 Yılmaz, Irak Dosyası, s.63 ve s.65. * 36 1. İslami Dava Partisi * İslami Dava Partisi, Irak’ta kurulan dinî temelli ilk Şii partisidir. Komünizme ve laik Sünni partilere tepki olarak ortaya çıkmış ve Ekim 1957’de kurulmuştur. 152 Partinin kurucuları; Salih El Edib, Murtaza El Askeri, Mehdi El Hekim, Talib El Rufai, Abdulsahib El Dehil ve Ayetullah Muhammed Bakır El Sadr’dır. Partinin ilk yıllarında bazı Lübnanlı Şiiler de örgütün içinde yer almıştır. 153 Ancak Dava Partili Lübnanlı Şiiler, 1982 yılında diğer radikal Şii gruplarla birleşmiş ve Hizbullah Hareketini oluşturmuştur. 154 Partiye şu anda Nuri Kamil El Maliki başkanlık etmektedir. El Maliki’den önce eski başbakan İbrahim El Caferi de partiye bir süre başkanlık etmiştir. Irak’ta 31 Ocak 2005’te gerçekleşen geçici seçimlere BIİ koalisyonu altında giren Dava Partisi, seçimlerden birinci çıkmıştır. Dava Partisi’nin o dönemki genel başkanı El Caferi başbakan olarak atanmıştır. El Caferi başbakanlık görevini, 17 Aralık 2005’te yapılan genel seçimlere kadar sürdürmüştür. Ancak daha sonra partiden ayrılan El Caferi, Ulusal Islah Topluluğu * adında yeni bir örgüt kurmuştur. Dava Partisi, 7 Mart 2010’daki genel seçimlere ise, Kanun Devleti Koalisyonu adı altında katılmıştır. Seçimlerden ikinci liste olarak çıkmasına rağmen, İrakiye Listesi Lideri Iyad Allavi’nin hükümeti kuramaması üzerine, Dava Partisi hükümeti kurmuş ve El Maliki yeniden başbakan olmuştur. Dava Partisi’ne ait “El Mesar TV” adında bir de uydu kanalı bulunmaktadır. 155 Büyük çoğunluğu Iraklı Şiilerden oluşan Dava Partisi, ilk güç denemesini 1974 yılındaki Hüseyniye törenlerinde düzenlediği protesto gösterisiyle yapmıştır. Yine aynı şekilde 1977 yılında Kerbela-Necef şehirleri arasında büyük yürüyüşler düzenlenmiştir. 1979 İran Devrimi’nden sonra Arapça ismi: Hizbul El Dava El İslamiyye Özcan, a.g.m., s.s.195-196. 153 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.38. 154 Yılmaz, Irak Dosyası, s.96. * Arapça ismi: Tecemu El İslah El Vatani. 155 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.39. * 152 37 daha da radikalleşen Dava Partisi, çok sayıda Baas Partisi bürolarına ve yetkilisine saldırılar düzenlenmiştir. 156 Dava Partisi’nin artan saldırıları üzerine, Şiilere yönelik Baas iktidarının baskısı da artmıştır. Dava Partisi’ne üye olan ya da çalışmalarına katılan herkesin idam edilmesine karar verilmiş ve 1980 yılında Dava Partisi’nin ruhani lideri olan Ayetullah Muhammed Bakır El Sadr ve kız kardeşi idam edilmiştir. 157 Partinin kurucularından biri olan El Sadr’ın öldürülmesi üzerine partinin askerî kanadının ismini “Şehit El Sadr” olarak değiştirilmiştir. 158 Irak’ta Dava Partisi’nin yasaklanması üzerine, parti çalışmalarının bir kısmı yer altından, bir kısmı yurtdışından yürütülmüştür. Partinin lider kadrosunun büyük bir kısmı İran, Suriye ve İngiltere’ye iltica etmiştir. 159 Partinin Tahran, Şam ve Londra’da merkezleri açılmış, ancak bu merkezler birbirinden bağımsız hareket etmişlerdir. 160 Dava Partisi’nin İran’a taşınan kolu, 1982 yılında İDYK’ye katılmıştır. Fakat daha sonra İran’ın örgüt üzerindeki kontrolü konusundaki endişeleri ve İran ile ideolojik anlaşmazlığa düşülmesi üzerine parti İDYK’den çekilmiştir. 161 Dava Partisi, İslami hayat tarzını benimseyen bir hükümet istemiştir. Dava Partisi’nin öngördüğü program ise dört aşamalı olmuştur. Birinci aşamada, halka gerçek İslami benlik kazandırılacaktır. Daha sonraki aşamada, cumhuriyeti politik iktidar kurulacaktır. mücadelesi Son başlayacak aşamada ise, ve tüm ardından İslam İslam toplumu kurtarılacaktır. 162 Bunun yanı sıra Dava Partisi yetkilileri, çoğulculuğa taraftar olduklarını ve Irak’ın dinî ve etnik topluluklarının yönetime iştirakine ve temsiline önem 156 Sezal, a.g.m., s.117. Özcan, a.g.m., s.s.195-196. 158 Yılmaz, Irak Dosyası, s.95. 159 El Marashi, a.g.m., s.25. 160 Özcan, a.g.m., s.209. 161 El Marashi, a.g.m., s.26. 162 Sezal, a.g.m., s.s.117-118. 157 38 verdiklerini belirtmişlerdir. Ayrıca insan haklarına önem verdiklerini ve anayasal bir düzen istediklerine de vurgu yapmışlardır. Adalet, eşitlik, özgürlük ve İslam hukuku istemişler, cihatçı ve militarist yapıda olmadıklarını öne sürmüşlerdir. 163 Dava Partisi son kurultayını 2007 yılında yapmış ve El Maliki tekrar genel başkan seçilmiştir. Ayrıca bu kurultayda, 22 maddeden oluşan birtakım kararlar alınmıştır. Genel olarak bu kararlarda, Irak’ın toprak bütünlüğüne vurgu yapılmış ve federatif bir sisteme karşı çıkılmıştır. Parti içtüzüğünün değiştirilip, içtüzüğün tüm Irak’a hitap edecek şekilde düzeltilmesi öngörülmüştür. Ayrıca, alınan kararlardan birinde, Havza’nın siyasi fikirlerinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Diğer bir önemli karar ise, Irak Anayasasında yer alan 140.maddeyle ilgili olmuştur. Söz konusu maddeye göre, 2007 yılında Kerkük’te bir referandum yapılması öngörülmüştü. Dava Partisi, 140.maddenin uygulanmasını sağlamak yönünde bir karar almıştır. 164 Dava Partisi Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda 25 vekille temsil edilmiştir. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerde ise vekil sayısını arttırmış ve 54 vekille parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. 165 2. Irak İslami Devrim Yüksek Konseyi * İDYK, 1982 yılında İran’ın desteğiyle ve İran’ın önde gelen hukukçularından Mahmud El Haşimi** başkanlığında kurulmuştur. Konseyin sözcüsü olan Muhammed Bakır El Hekim ***, 17 Kasım 1982’de Tahran’da 163 Özcan, a.g.m., s.s.195-196. El Hayyum, a.g.e., s.s.256-257. 165 El Hayyum, a.g.e., s.257. * Arapça ismi: El Meclis El Ale Lisavre El İslamiyye Fi El İrak. ** El Haşimi, İran kökenli bir Necefli’ydi. *** El Hekim, Büyük Ayetullah Muhsin El Hekim’in oğludur. 164 39 konseyin kuruluşunu ilan etmiştir. 166 Daha sonra Humeyni’nin direktifleri doğrultusunda, konseyin başkanlığına, El Hekim getirilmiştir. 167 El Hekim, Dava Partisi adına giriştiği gizli faaliyetlerden dolayı Irak’ta hapse atılmış ve işkence görmüştür. 1980 yılında serbest bırakıldığında İran’a kaçmış ve daha sonra İran’da İDYK’nin başına geçmiştir. Mayıs 2003’te Irak’a dönen El Hekim, Necef’teki İmam Ali Camisi’nde Cuma namazlarını kıldırmaya başlamıştır. 168 El Hekim’in 29 Ağustos 2003’te İmam Ali Camisi yakınlarındaki büyük patlama sonucu hayatını kaybetmesi üzerine, yerine kardeşi Abdulaziz El Hekim **** gelmiştir. 2009 yılına kadar başkanlığı sürdüren El Hekim, Ağustos 2009’da hayatını kaybetmesi üzerine, oğlu Ammar El Hekim konseyin başkanlığına getirilmiştir. 169 Iraklı Şii örgütler arasında, İran ile ilişkileri en fazla olan örgüt olup, Velayet-i Fakih’i kabul etmiştir. İDYK, Iraklı Şii örgütlerin koalisyonu olarak öngörülmüş ve Baas iktidarının devirme olasılığına karşılık, sürgündeki bir hükümet gibi düzenlenmiştir. 170 Ancak İDYK, ABD ile ilişkilerini de geliştirmiştir. Muhammed Bakır El Hekim, İran’a yakın durmasına rağmen, kardeşi Abdulaziz El Hekim ise, ABD ile görüşmelerde bulunmuştur. Abdulaziz El Hekim, Ağustos 2002’de Washington’u ziyaret etmiş ve Dick Cheney ve Donald Rumsfeld ile bir araya gelmiş, ziyareti sonrasında ABD ile ilgili olumlu açıklamalarda bulunmuştur. Bu nedenle o dönem, ağabey Tahran ile kardeşi de Washington ile ilişkileri geliştiriyor gözükmüştür. 171 166 Cabbar, a.g.e., s.333. Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.39. 168 Yılmaz, Irak Dosyası, s.106. **** Abdulaziz El Hekim, İran’daki Ali Hamaney mercisine bağlıdır. 169 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.39. 170 El Marashi, a.g.m., s.26. 171 Özcan, a.g.m., s.202. 167 40 İDYK’ye bağlı “El Mihrab Şehidi Örgütü” adında bir yardım kolu bulunmaktadır. El Mihrab Şehidi Örgütü’nün başkanlığını da 2009 yılına kadar Ammar Abdulaziz El Hekim sürdürmüştür. Konseye ait olan televizyon kanalı ise, “El Fırat TV”dir. 172 İDYK, kuruluş döneminde, parçalanmış Iraklı İslamcı Şii grupların idari birliğini sağlayacak İran destekli bürokratik bir yapıda olmuştur. Ancak bugün İDYK’ye birleşik bir İslami cephe ya da tüm Iraklı Şiilerin altında toplandığı bir şemsiye olarak bakılmamaktadır. İDYK, daha ziyade benzer gruplarla yan yana mevcut olan bir başka Şii İslamcı parti olarak algılanmaktadır. 173 İDYK, Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda 21 vekille temsil edilmiştir. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerde ise vekil sayısını düşürmüş ve 17 vekille parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. 174 Partinin siyasi kanadının yanı sıra bir de askerî kanadı vardır. Konseyin askerî kanadı, Bedir Tugaylarından oluşmaktadır. Bedir Tugayları, 1980 yılının son aylarında Irak’tan uzaklaştırılan İranlıların ve İran tarafından esir alınan Şii Iraklı esirlerden kurulmuştur. Bedir Tugaylarının ana merkezi Necef ve Kerbela’dır. 175 Faaliyetlerini orta ve güney Irak’ta sürdüren Bedir Tugayları, Bakuba, Kufe ve Kut’un bir bölümünde de etkili bulunmaktadır. 176 Bedir Tugaylarını 2003 yılına kadar Abdulaziz El Hekim yönetmiştir. 177 Bedir Tugayları, 1980-1988 yılları arasındaki İran-Irak Savaşı’nda İran tarafında yer almış ve İran kuvvetlerinin bir parçası haline gelmiştir. O dönemde Bedir Tugaylarının sayısı 35 bine ulaşmıştır. Zira esirlikten kurtulmak isteyen Iraklılar arasında Şii olmayan esirler bile tugaya katılmıştır. Daha sonra İran tarafından Bedir Tugaylarına, Iraklı esirleri sorgu görevi Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.40. Cabbar, a.g.e., s.339 ve s.351. 174 El Hayyum, a.g.e., s.318. 175 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.40-41. 176 Özcan, a.g.m., s.s.198-201. 177 Mustafa Aydın, Nihat Ali Özcan, Neslihan Kaptanoğlu, “Riskler ve Fırsatlar Kavşağında Irak’ın Geleceği ve Türkiye”, Ortadoğu Çalışmaları II, TEPAV, Aralık 2007, (Erişim) http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271232024r5640.Riskler_ve_Firsatlar_Kavsaginda_Irak_in_Gel ecegi_ve_Turkiye.pdf, 6 Mayıs 2012, s.74. 172 173 41 verilmiştir. İran-Irak Savaşı sona erdikten sonra, Irak içindeki eylemlerine devam etmişler ve sivillere karşı silahlı eylemler gerçekleştirmişlerdir. 178 Bu nedenle Bedir Tugaylarının İran İslam Devrim Muhafızları Ordusu ile bağlantısı kuvvetlidir ve eğitim üsleri bu ordunun mülkü sayılmaktadır. Bedir Tugayları, son yirmi yıl içinde de Devrim Muhafızları ile ilişkilerini sürdürmüş ve derinleştirmiştir. 179 Bugün Bedir Tugayları, kolordu seviyesine ulaşmıştır. 15 ila 20 bin silahlı gücü piyade, zırhlı araçlar, topçu, hava savunma ve komando birliklerinden oluşmaktadır. 180 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra, Paul Bremer “Irak’taki milis güçlerin dağıtılacağını” açıklayınca, Bedir Tugayları siyasi bir örgüt haline geldiklerini duyurmuşlardır. Ancak Tugaylar silahlı eylemlerine devam etmişlerdir. Şu anda Irak İçişleri Bakanlığı’na bağlı olan hapishaneler, Bedir Tugaylarının kontrolündedir. Bedir Tugaylarının başkanlığını yürüten Hadi El Amiri *, aynı zamanda Irak Parlamentosu’nda Güvenlik ve Savunma Komisyonu başkanıdır. Bir dönem Amiri, 2006 yılında Irak’taki mezhep çatışmaları sırasında ortaya çıkan “Ölüm Tugayları”nı komuta etmekle suçlanmıştır. 181 3. El Sadr Akımı * Necef’teki Şiilerin önde gelen isimlerinden dinî merci Ayetullah Muhammed Sadık El Sadr, 1990’lı yıllarda Şiilere karşı artan Baas iktidarı baskısı karşısında Irak’ı terk etmemiştir. Sadık El Sadr, iktidar karşıtı vaazlarını Necef’ten sürdürmüş ve Iraklı Şiileri tekrar harekete geçirme çabası oldukça etkili olmuştur. Bunun üzerine Irak’ta 1999 yılında Sadık El Sadr ve iki oğlu, bir suikast sonucu öldürülmüşlerdir. Bunun üzerine Sadık El Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.41-42. Aydın, Özcan ve Kaptanoğlu, a.g.y., s.74. 180 Yılmaz, Irak Dosyası, s.107. * Hadi El Amiri kod adı olup, Amiri’nin gerçek ismi bilinmemektedir. 181 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.40-42. * Arapça ismi: El Teyyar El Sadri. 178 179 42 Sadr’ın hayatta kalan oğlu Mukteda El Sadr İran’a sığınmıştır. Mukteda El Sadr, ancak 2003 yılında Baas iktidarı devrildikten sonra Irak’a geri dönebilmiş ve faaliyetlerine başlayabilmiştir. El Sadr’ın bugün önemli bir kitleye önderlik edebilmesinin ardındaki en önemli nedenlerden birisi de öldürülen Muhammed Sadık El Sadr’ın oğlu olmasıdır. 182 El Sadr Akımı, ABD işgaline karşı en sert tepkiyi gösteren Şii grup olmuştur. ABD’nin reddetmiştir. 183 oluşturduğu Irak Yönetim Konseyi’ne katılmayı Mukteda El Sadr, 2004 yılında Irak Yönetim Konseyi’ne rakip olarak kendi hükümetini oluşturduğunu ilan etmiştir. İşgalci güçlerle işbirliği yaptığı gerekçesiyle de, hem Havza lideri Ali El Sistani’ye hem Dava Partisi’ne açıkça cephe almıştır. 184 El Sistani’yi “sessiz Havza” olarak nitelendirmiş ve Amerikan işgaline karşı hiçbir şey yapmamakla suçlamıştır. El Sistani’nin politikalarını reddeden El Sadr, Necef politikasının “sesli” olmasını savunmuştur. 185 Grubun yoğun olarak bulunduğu yer, Bağdat’ın Sadr Şehri** semtidir. Grup, İranlı dinî merci Büyük Ayetullah Kazım El Hairi’ye bağlıdır ve Velayet-i Fakih’i kabul etmektedir. Grubun önde gelen lider kadrosu arasında, Baha El Araci ve Hazım El Araci de bulunmaktadır. El Sadr İran’ın Irak üzerinde nüfuz sahibi olma düşüncesini eleştirse de kendisinin ve grubunun İran ile ilişkileri kuvvetlidir. El Sadr, dönem dönem ABD’yi hedef alan demeçler de vermiştir. El Sadr Akımı’nın askerî kanadı, 20 bin kişilik olan Mehdi Ordusu’dur. Mehdi Ordusu ile Irak ve ABD silahlı kuvvetleri arasında dönem dönem çatışmalar meydana gelmiştir. 2004 yılında ise, Mehdi Ordusu militanları ile Amerikan askerleri, Necef’te iki kez şiddetli çatışmalara girmişlerdir. 186 ABD’ye karşı sert söylemleri bulunan Mukteda El Sadr, ancak 2003 yılında ABD’nin Irak 182 Serhat Erkmen, “İç Etkenler Açısından Irak’ın Geleceği”, Irak Krizi (2002-2003), der. Ümit Özdağ, Sedat Laçiner ve Serhat Erkmen, Ankara, ASAM Yayınları, 2003, Yayın no.57, Ortadoğu Araştırmaları Dizisi:4, s.12. 183 Arı, a.g.e., s.79. 184 Yılmaz, Irak Dosyası, s.63. 185 Mazin Hasan, “Irak’ın Geleceği”, Stratejik Analiz, ASAM Yayınları, Şubat 2007, Sayı 82, s.38. ** Sadr Şehri semtinin 2003 yılından önceki ismi Saddam Şehri semtiydi. 186 “Irak’taki Başlıca İslami Partiler”, BBC Türkçe, 25 Ağustos 2005, (Erişim) http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040129_irak_islami.shtml, 13 Mayıs 2012. 43 işgaline karşı silahlı mukavemet yerine, ilk planda sözlü mukavemeti tercih etmiştir. 187 Daha sonra ise, ABD işgaline yönelik, Sünni direnişle ve ülke dışından gelen bazı militanlarla birlikte silahlı direnişte bulunduğu düşünülmüştür. Mehdi Ordusu militanlarının 50.000 civarında olduğu ve El Sadr tarafından Mehdi Ordusu’na bağlı oldukları açıkça dile getirilmeyen, ancak Mehdi Ordusu ile birlikte hareket eden bazı “özel gruplar”ın da bulunduğu öne sürülmüştür. 188 2006 yılında İran’ın uranyum zenginleştirme çalışmalarına başladığını ilan etmesinin ardından El Sadr, ABD’yi uyararak, “Komşumuz olan İslami ülkeler, buna İran da dahildir, herhangi bir saldırının hedefi olurlarsa, onları sonuna kadar destekleyeceğiz” demiştir. 189 Bu nedenle El Sadr, ABD tarafından Amerikan aleyhtarı radikal mollalardan görülmüştür. 190 Mehdi Ordusu militanları Bakuba, Kufe, Necef, Kerbela ve Kut’un bir bölümünde etkili olmuşlardır. Baas iktidarının devrilmesinden sonraki boşlukta düzeni sağlamadaki başarısından dolayı El Sadr’ın önünün açıldığı ve ününün kat be kat arttığı gözlenmiştir. Özellikle işgalden sonra Necef, Kerbela ve Bağdat’ın doğu mahallelerinde fakir Şiileri örgütlemeyi başarabilmiştir. 191 Muhammed Sadık El Sadr’ın diğer oğlu, Hüseyin El Sadr, İran’a yakın olduklarını dillendirse de, ancak bu yakınlığın aynı modeli paylaşacakları anlamına gelmediğini belirtmiş, kendilerinin İran’dan farklı olduklarını söylemiştir. Ayrıca, kardeşi Mukteda El Sadr’dan farklı olarak, ABD’den ülkenin tam güvenlik sağlanıncaya kadar kalmalarını istemiş ve “Ben Amerikalılar ne kadar sürede kalacaklarını söylemeyeceğim, bu Irak’ta yeni 187 Özcan, a.g.m., s.196. “Irak: Gelecek Senaryoları”, BÜSAM, Temmuz 2009, İstanbul, (Erişim) http://busam.bahcesehir.edu.tr/rapordosya/irak-gelecek-senaryolari.pdf, 29 Temmuz 2012, s.13. 189 Galbraith, a.g.e., s.25. 190 El Marashi, a.g.m., s.28. 191 Özcan, a.g.m., s.s.198-201. 188 44 teşekkül edilecek şartlara bağlıdır” demiştir. Mukteda El Sadr’ın aksine, ABD’ye yönelik söylemlerinde Hüseyin El Sadr daha ılımlı konuşmuştur. 192 Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda El Sadr Akımı’na bağlı 30 vekil yer almıştır. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerden sonra El Sadr Akımı’na bağlı 39 vekil Irak Parlamentosu’nda yer almıştır. 193 4. Irak’taki Diğer Şii Örgütler İslami Fazilet Partisi*, 2003 yılında Necef’te Muhammed El Yakubi** tarafından kurulmuştur. Partinin amacı, geniş çaplı olan El Sadr Akımı’na bir örgütsel düzen bulmak olmuştur. Diğer bir ifadeyle, bir dinî merci olan El Sadr Akımı’nı, bir müessese haline getirmek istemişlerdir. Parti faaliyetlerini Basra ve Meysan şehirlerinde yoğunlaştırmıştır. El Yakubi’nin koordine ettiği kurumlar ise şunlardır: 194 - Elit Cemaat - El Sadikin Gazetesi - Dinî El Sadr Üniversitesi - Benatül El Mustafa Rabıtası (Kadınların sosyal çalışmalarını örgütleyen bir kurumdur) - El Zehra Dinî Bilimler Üniversitesi (Kadınlara özel bir üniversitedir) - El Bilad Radyo Kurumu (Bağdat’tan yayın yapan ulusal bir radyodur) - Alevi Seyitler Sendikası Diğer Şii partilerine oranla oldukça küçük bir gruptur. Basra’da etkin olan Fazilet Partisi’nde Ocak 2009’da yapılan vilayet seçimlerinden önce Basra Valiliğini yürüten Muhammed El Vaeli, Fazilet Partisi’nin bir üyesidir. Fazilet Partisi, Basra Vilayeti’nin özerkliğini talep etmektedir. Muhammed El 192 Özcan, a.g.m., s.s.198-201. El Hayyum, a.g.e., s.416. * Arapça ismi: Hizbul El Fezile El İslami. ** El Yakubi, Muhammed Sadık El Sadr’ın öğrencisidir. 194 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.46-47. 193 45 Vaeli’nin Basra Valiliği’ni yürüttüğü dönemde vilayetin Petrol Tesisleri Koruma Gücü’nü oluşturan Fazilet Partisi, yolsuzluk ve petrol kaçakçılığında etkili bir grup olarak değerlendirilmektedir. Fazilet Partisi ile İDYK’nin, petrol kaçakçılığında birbirlerine rakip oldukları, bu yüzden de çekişme halinde oldukları iddia edilmiştir. Ocak 2009’daki il meclisi seçimlerinde ise, Fazilet Partisi, Basra’da önemli oranda güç kaybına uğramıştır. 195 Fazilet Partisi Aralık 2005 seçimlerinden sonra Irak Parlamentosu’nda 14 vekille temsil edilmiştir. Mart 2010’da yapılan genel seçimlerde ise vekil sayısını düşürmüş ve 6 vekille parlamentoda temsil hakkı kazanmıştır. 196 İslami Çalışma Örgütü *, El Şirazi Akımı’nın siyasi kanadıdır. Diğer bir ifadeyle, örgütün bağlı olduğu merci, Muhammed El Hüseyni El Şirazi’dir. Örgüt, 1979 yılında Muhammed Taki El Muderrisi ve kardeşi Hadi El Muderrisi tarafından kurulmuştur. Şu anda örgütün başkanlığını Hadi El Muderrisi, genel sekreterliğini İbrahim El Mutayri, resmi sözcülüğünü ise Cevad El Attar yürütmektedir. 1967 yılında örgütün ismi önce Mercilik Hareketi, sonra Çağrı Hareketi, daha sonra ise Çağrı Öncüleri Hareketi olmuştur. Ancak İran’daki Humeyni devriminden sonra 1979 yılında İslami Çalışma Örgütü adını almıştır. İslami Çalışma Örgütü, Velayet-i Fakih sistemini kabul etmemiş ve Fakihlerin şurasına inandıklarını açıklamışlardır. Buna göre, dinî mercilik, yani lider kadro arasında çoğulculuk kavramını benimsemişlerdir. Örgüt, doğrudan seçim sistemine inanmaktadır. 197 Irak’ın dışında kurulan Şii örgütlerden olan İslami Uzlaşı Hareketi **, 1980 yılında kurulmuştur. Örgüt, Iraklı göçmenlerin bir hareketi olup, El Şirazi mercisine bağlıdır. Hareketin başkanlığını Şeyh Cemal El Vekil, siyasi büro başkanlığını ise Abbas El Şammari yürütmektedir. Hareketin karargahı “Irak: Gelecek Senaryoları”,a.g.y., s.21. El Hayyum, a.g.e., s.464. * Arapça ismi: Munattama El Alem El İslami. 197 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.43-44. ** Arapça ismi: Hareket El Vifak El İslami. 195 196 46 Kerbela’da bulunmaktadır. Ayrıca harekete ait “İslami Uzlaşı Gazetesi” adında bir de gazete bulunmaktadır. 198 Irak İslami Ulusal Cephesi*, dört partiden oluşmuştur. 2002 yılında Londra’da yapılmış olan Irak muhalefeti konferansını boykot etmiştir. 2003 yılından sonra tekrar ortaya çıkmıştır. Ulusal Cephenin liderleri arasında Muhammed El Hatimi ve Azhar El Hafaci bulunmaktadır. Örgüt, El Şirazi ve Muhammed Sadık El Sadr mercilerine bağlıdır. 199 Irak Bağımsız İslami Hareketi**, Londra’da Muhammed Bahr El Ulum tarafından kurulmuştur. El Ulum, 1969 yılından 2003 yılına kadar Irak dışında yaşamıştır. Baas iktidarı devrildikten sonra, Irak’a dönmüş ve 25 kişiden oluşturulmuş olan Irak Geçici Yönetiminin bir üyesi olmuştur. Ayrıca geçici yönetimin başkanlık konseyinde de yer almıştır. El Ulum, Irak’ta 2003-2005 yılları arasında Petrol Bakanı olan İbrahim Bahr El Ulum’un da babasıdır. 200 Irak Şii Meclisi ***, 2003 yılında Londra’da Abdulmecid El Hui tarafından kurulmuştur. El Hui’nin babası, dinî bir merci olan Ebil Kasım El Hui’dir. Meclisin sosyal ve kültürel bir özelliği olup, siyasi bir yönü bulunmamaktadır. El Hui, Velayet-i Fakih sistemini reddetmiş ve İran’daki dinî yönetimi eleştirmiştir. El Hui, Baas iktidarı devrilmeden önce, 2003 yılında Necef’te öldürülmüş ve El Hui’nin El Sadr Akımı üyelerince öldürüldüğü iddia edilmiştir. Irak Şii Meclisi’nin Londra’da El Hui Hayır Kurumu adında bir vakfı bulunmakta ve yine Londra’da “Nur Dergisi” adında bir de dergisi bulunmaktadır. 201 İmamın Askerleri Grubu ****, Dava Partisi’nin 1970 yılındaki dağılma sürecinde ortaya çıkmıştır. Dava Partisi’nde dağılma süreci yaşanınca, Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.44. Arapça ismi: El Cebhe El Vataniyye El İslamiyye El İrakiyye. 199 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.48. ** Arapça ismi: El Hareke El İslamiyye El Müstakilla Fi El İrak. 200 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.48. *** Arapça ismi: El Meclis El Şii El İraki. 201 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.48-49. **** Arapça ismi: Cundul İmam. 198 * 47 partinin önemli isimlerinden Sami Cabir El Bedri ve İdealist İslami Hareketi’nden Galib El Şabender birleşerek, İmamın Askerleri Grubu’nu oluşturmuşlardır. Grubun başkanlığını da, El Bedri üstlenmiştir. Grubun yayınladığı bültenler ise; Doğru Yol, Hidayet ve Mücahitler’dir. Grup şu anda İDYK çatısı altında bulunmakta ve El Hekim’in liderliğini de kabul etmektedir. Ancak grubun İslami Çalışma Örgütü ile ilişkileri iyi değilken, grup Irak’ta Kürdistan Demokratik Partisi ile işbirliği içindedir. 202 Irak Ulusal Kongresi laik Şii olan Ahmed Çelebi tarafından kurulmuştur. Ancak IUK’nin amacı sadece Şiileri değil, tüm Iraklı muhalif grupları tek bir çatı altında toplamak olmuştur. Çelebi’nin ABD ile ilişkileri son derece gelişmiştir ve ABD tarafından finanse edilmiştir. Bu nedenle ABD, II. Körfez Savaşı sonrasında Çelebi’yi geçiş hükümetinin başına getirmek istemiştir. Ancak daha sonra Çelebi’nin kuvvetli bir tabanı olmadığı görülmüş ve Çelebi sadece IYK’de yer alabilmiş; bir dönem IYK’ye başkanlık edebilmiştir. 203 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.49-50. Arı, a.g.e., s.85; “Irak muhalefetinde kim kimdir”, Hürriyet, 15 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=140460, 24 Nisan 2012. 202 203 İKİNCİ BÖLÜM I. KÖRFEZ SAVAŞI VE SONRASINDA ABD VE IRAK ŞİİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER A. Irak’ın İşgali Ve Geçici Yönetimin Oluşturulması ABD, 11 Eylül 2001’de gerçekleştirilen saldırıların ardından Amerikan karşıtı terörizmin en büyük tehdit kaynağını El Kaide Örgütü olarak görmüştür. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush terörizme karşı savaş ilan etmiş ve bu çerçevede ABD, El Kaide’ye karşı savaşını Ekim 2001’de başlatarak, Afganistan’ı işgal etmiştir. Afganistan işgali uluslararası toplumdan destek görmüş ve 37 devlet farklı açılardan ABD’ye yardımda bulunmuştur. 204 Afganistan’ın ardından 2002 yılında ABD dikkatini Irak’a yöneltmiştir. Ancak, II. Körfez Savaşı ile birlikte ABD’nin iddia edilen kitle imha silahlarını bulamaması, uluslararası kamuoyunda ABD tarafından uygulanan güç politikasını tartışılır hale getirmiştir. 2003 yılından sonra ABD’ye olan destek giderek azalmıştır. 205 ABD, Irak’a müdahalesinin ilk sinyallerini 2002 yılında vermiştir. Dönemin ABD Başkanı Bush Haziran 2002’de West Point Askerî Akademisi’nde yaptığı konuşmasında, ABD’nin caydırıcılık ve çevreleme gibi Soğuk Savaş dönemine özgü savunmaya dayalı yöntemlerinin küresel terörizm gibi yeni tehditlere karşı mücadele etmede yeterli olmayacağını söylemiştir. Başkan Bush, ABD güvenliğinin kitle imha silahlarına sahip 204 Cleveland, a.g.e., s.s.592-593. İlkim Özdikmenli, Şevket Ovalı, “Irak Savaşı Sonrasında Liberal Dünyanın Yapay İkiliği”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 19, Güz 2008, s.93. 205 49 diktatörlerin eline bırakmamak için önleyici stratejilere geçiş yapılması gerektiğini belirtmiştir. 206 ABD Başkanı Bush, 13 Eylül 2002’de BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Irak’ın yarattığı “ağır ve yaklaşan tehdit” karşısında dünya liderlerine harekete geçilmesi çağrısında bulunmuştur. Sonrası, dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair, Irak’ın askerî imkanları konusunda bir istihbarat dosyasını dünya kamuoyuna sunmuştur. Ancak 2009 yılında Blair, yayınladığı bu dosyanın yanlış olduğunu açıklamıştır. 207 ABD, yine aynı tarihlerde “önleyici saldırı/meşru müdafaa” kavramını ortaya atmış ve açıkladığı Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde kitle imha silahları ürettiğini iddia ettiği Irak’a karşı “saldırı ihtimaline saldırıyla karşılık verme stratejisi”ni yürürlüğe koymuştur. Aynı zamanda belgede, BM Güvenlik Konseyi’nden Irak’a müdahale izni çıkmasa bile, ABD’nin tek başına Irak’a müdahale edebileceği ve Saddam Hüseyin yönetiminin devrileceği ortaya konmuştur. 208 O dönem dile getirilmeyen iki unsur da, Irak’ın dünyanın en fazla petrol rezervine sahip ikinci devlet olduğu ve Bush yönetiminin Saddam Hüseyin’i ABD’ye meydan okuyan bir sembolü olarak görmesi olmuştur. Irak’ın ispatlanmış 112 milyar varil petrol kaynağı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra tahmini rakamlara göre de bu rakamın 200 milyar varil olabileceği hesaplanmaktadır. 209 ABD, Irak’a karşı BM destekli uluslararası bir koalisyon oluşturmak istemiştir. Bu çerçevede, BM Güvenlik Konseyi’nin 8 Kasım 2002 tarihinde Burak Bilgehan Özpek, “En Uzun On Yıl: 11 Eylül Sonrası Ortadoğu”, Ortadoğu Etütleri, Ocak 2012, Cilt 3, Sayı 2, s.s.191-192. 207 “Blair’den Irak İtirafı”, Hürriyet, 12 Aralık 2009, (Erişim) http://www.hurriyet.com.tr/dunya/13184873.asp, 14 Ocak 2010. 208 “Bush’un yeni Irak stratejisi dünyaya kötü örnek olacak”, Zaman, 23 Eylül 2002, (Erişim) http://www.arsiv.zaman.com.tr/2002/09/23/dis/butun.htm, 14 Ocak 2010. 209 Ferhat Pirinççi, “2003 Savaşı Sonrası Süreçte Irak’ta Siyasal Yapılanma”, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü İkinci Orta Doğu Semineri: Dünden Bugüne Irak (Uluslararası Katılımlı), 27-29 Mayıs 2004, Elazığ, Fırat Üniversitesi Basımevi, Cilt II, s.2, (Erişim) http://www.ferhatpirincci.com/eserler/siyasal_yap.pdf, 26 Temmuz 2011. 206 50 almış olduğu 1441 sayılı kararında, Irak’ın kitle imha silahlarını ortaya çıkarması ve BM silah denetim ekiplerinin istedikleri her yere serbestçe girebilmelerine izin verilmesini istemiştir. Kararda şartlara uyulmadığı takdirde, Irak’ın ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağı belirtilmiştir. Alınan BM kararından sonra Bush yönetimi, yeni BM ekiplerinin herhangi bir iz bulamamalarına rağmen, Irak’ın biyolojik ve kimyasal silah programlarının ABD ile müttefikleri adına tehlike oluşturduğunu savunmaya devam etmiştir. 210 Bush yönetimi Avrupalı müttefikleriyle BM’yi de savaşa sokmak için gayret göstermiştir. Fakat askerî harekâtı onaylayan İngiltere dışında, ABD’nin geleneksel müttefiklerinden hiç birisi bu müdahaleye yanaşmamıştır. BM Güvelik Konseyi’nin Irak’a silahlı saldırı kararını veto edeceği anlaşılınca, ABD tek taraflı olarak Saddam Hüseyin’in BM 1441 sayılı kararı ihlal ettiğini ilan etmiştir. 17 Mart 2003’te de Saddam Hüseyin ile iki oğlunun iktidardan ayrılarak, 48 saat içinde Irak’ı terk etmeleri için bir ültimatom vermiştir. ABD’nin bu tek taraflı hareketi aleyhine dünya çapında büyük gösteriler yapılmış ve uluslararası toplumun 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’ye gösterdiği sempati de azalmaya başlamıştır. 211 II. Körfez Savaşı, 17-18 Mart 2003’te, Kuveyt’te bekleyen İngiliz ve Amerikan askerî birliklerinin Irak’a girmesiyle başlamıştır. Savaşın başlamasından üç hafta sonra Amerikan zırhlı birlikleri Bağdat’a girmiştir. ABD, askerî operasyonunu başarıyla tamamlanmış ve Irak Ordusu, ABD’ye karşı ciddi bir direniş gösterememiştir. 9 Nisan 2003’te çatışmalar sona ermiş ve ABD Başkanı George Bush, 1 Mayıs 2003’te de II. Körfez Savaşı’nın sona erdiğini ilan etmiştir. 212 22 Mayıs 2003’te ise, BM Güvenlik Konseyi, ABD ve İngiltere’yi Irak’ta işgal gücü olarak tanımıştır. Irak işgalinin ardından, ülkenin yönetimini Sercan Reçber, “Irak’a Yönelik Askeri Müdahalenin Uluslararası Hukuk Açısından Geçerliliği”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, 2007, Cilt 4, No: 13, s.s.71-72. 211 Cleveland, a.g.e., s.s.595-596. 212 Özcan, a.g.m., s.163. 210 51 sağlamak amacıyla da Amerikalılardan oluşan Geçici Koalisyon Otoritesi* (GKO) 1 Temmuz 2003’te kurulmuştur. ABD, Irak’a girişinin ardından güvenliğini tehdit ettiğini öne sürdüğü biyolojik ve kimyasal silahları bulamamıştır. Bunun üzerine daha çok kabul gören demokrasi için değişim görüşü ortaya atılmış ve Amerikan Ordusu tarafından II. Körfez Savaşı, Irak’a Özgürlük Harekâtı ** olarak adlandırılmıştır. 213 ABD’nin Irak’a uluslararası müdahalesinden sonraki aşama, devlet inşa süreci ve demokrasinin ülkeye yerleştirilmesini sağlamak olmuştur. Bu çerçevede ABD’nin ilk yapması gerekenler arasında, ülkedeki güvenliğin yeniden tesis edilmesini sağlamak ve demokratik bir yönetim kurulması için Iraklılara yardım etmek yer almıştır. ABD’nin Irak’ta siyasi yapılanma adına yaptığı ilk hamle, Irak için Yeniden İmar ve İnsani Yardım Ofisi’ni * kurarak, başına emekli General Jay Montgomery Garner’ı atamak olmuştur. 214 20 Mart 2003’te kurulan ofisin görevi, Irak halkına yapılan insani yardımları kontrol etmek, ülkenin yeniden yapılanmasına katkıda bulunmak ve Irak’ta yönetimi sağlamak olmuştur. Ofiste Amerikalıların yanı sıra, Iraklı akademisyenler, yazarlar ve etkin isimler de yer almıştır. Söz konusu bu Iraklılar, Yeniden İnşa ve Yapılandırma Konseyini oluşturmak üzere görevlendirilmişlerdir. Ayrıca Amerikalı yöneticilere de danışmanlık yapmışlardır. Garner, doğrudan dönemin Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfelt’e bağlı olmuştur. Ancak kısa bir süre sonra Garner görevinden alınmıştır. Yerine ise, emekli Büyükelçi Paul Bremer atanmıştır. 215 Bremer, ABD Başkanı Bush’un 1 Mayıs’ta savaşın bittiğini açıklamasının ardından 6 Mayıs’ta Garner’ın yerine atanmıştır. 216 * Coalition Provisional Authority. Operation Iraqi Freedom. 213 Haldun Yalçınkaya, “Savaş Müteahhitleri ve Irak Savaşı”, Ortadoğu Analiz, ORSAM Yayınları, Nisan 2012, Cilt 4, Sayı 40, s.79. * Office of Reconstruction and Hummanitarian Assistance for Iraq. 214 Emin Salihi, Irak Siyaseti ve Etnik Kimlikler, İstanbul, Kerkük Vakfı Yayınları, Şubat 2008, Türkçe seri no.18, Yayın no.26, s.s.58-61. 215 Cabbar, a.g.e., s.xvi. 216 Pirinççi, a.g.y., s.4. ** 52 BM Güvenlik Konseyi 22 Mayıs 2003’te aldığı 1483 Sayılı kararla, ABD’yi ve İngiltere’yi Irak’ta işgalci güçleri olarak tanımış ve Iraklıların kendi hükümetlerini kurana kadar koalisyon güçlerinin Irak’ı yönetme hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine Irak için Yeniden İmar ve İnsani Yardım Ofisi’nin ismi değişerek GKO olmuştur. 217 ABD, Irak’ta yapılacak genel seçimlerde sandıklardan Amerikan aleyhtarı ve İran taraftarı din adamlarının çıkmasından endişe duymuştur. ABD yönetimi bu korkularına binaen çeşitli tedbirlere başvurma yoluna gitmiştir. Bu doğrultuda, İslami tonları ağır basan ve ABD karşıtı bazı hareketleri Irak yönetimi dışında tutmaya özen göstermiştir. 218 Bremer’in ilk ve en tartışmalı icraatı “De-Baathification”219, yani devleti Baaslılardan arındırma sürecini başlatmak olmuştur. Bu sürece göre hedef, işgal öncesinde devletin kilit noktalarında görev alan Baas Partisi üyelerinin oluşacak olan yeni yönetimde yer almalarını engellemek olmuştur. Bu çerçevede, Bremer’in IYK’den çıkarttığı emirler doğrultusunda, Baas Partisi kapatılmıştır. Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Başkanlık Muhafızları dağıtılmıştır. Ayrıca Enformasyon Bakanlığı da yürürlükten kaldırılmıştır. 220 Ancak söz konusu Bakanlıkların çalışanlarının görevlerinden alınmasında seçici davranılmamış, devletin kilit noktalarında ve yönetici kademesinde görev yapan memurlar ile devletin alt kademesinde görev yapan memurlar aynı sınıfta değerlendirilmişlerdir. Ayrıca tüm silahlı kuvvetler çalışanları tek seferde ihraç edilmişlerdir. Cumhuriyet Muhafızlarından oluşan yaklaşık 385.000 kişilik düzenli ordu, yaklaşık 285.000 kişiden oluşan polis ve yerel güvenlik birimlerinin dahil olduğu İçişleri Bakanlığının tüm çalışanları ve Saddam Hüseyin’e doğrudan bağlı olan 217 Özcan, a.g.m., s.194. Özcan, a.g.m., s.194. 219 “Baas’tan Arındırma” anlamına gelmektedir. Daha önce Irak’ta iktidarda olan Baas Partisi üyelerinin Irak’ta kamu mevkilerinden uzaklaştırılmasıdır. Bu süreçte 1945 sonrasında ortaya çıkan “Nazilerden Arındırma” terimi model alınmıştır. Bkz. Fred Halliday, Ortadoğu Hakkında 100 Mit, çev. Can Cemgil, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Kasım 2008,Yayın no.227, s.182. 220 Cabbar, a.g.e., s.s.xviii-xix. 218 53 yaklaşık 50.000 kişilik özel koruma ordusu bir anda görevlerinden alınmışlardır. Bremer’in bu icraatı ise, büyük eleştirilere neden olmuş ve ABD’nin Irak’ta böyle bir yetkiye sahip olmadığı vurgulanmıştır. Yöneltilen eleştirilere göre ABD’nin görevi, Irak’ta demokrasinin yerleşmesini sağlamak adına Iraklılara yardım etmek olmalıydı. 221 Bremer’in ikinci icraatı ise, 13 Temmuz 2003’te Irak Yönetim Konseyi * (IYK)’ni kurmak olmuştur. Böylece ABD, Iraklılarla birlikte iktidarı paylaşmaya başlamış ve veto hakkını da elinde tutmuştur. Ancak ABD, Iraklıların demokratik bir yönetim kurmasına yardımcı olmak yerine, bizzat Irak’taki geçici yönetimi kendi oluşturmuştur. Ayrıca, IYK’ye Irak işlerini yönetme hususunda sınırlı bir yetki verilmiştir. Bu konuda ABD’ye, uluslararası müdahalede tanınmış böyle bir hakkı olmadığı eleştirileri gelmiştir. Ancak yine de ABD istemesine rağmen, IYK’nin tüm üyelerini seçememiştir. IYK, hem ülkedeki hem sürgündeki Iraklı grupların ve BM’nin yoğun tartışmaları sonucu şekillenmiştir. Bu süreçte ise, üç temel prensip etkili olmuştur; etnik köken, mezhepler ve dinî kimlik. Konseyin düzenlenmesinde; Şii, Sünni ve Kürt ayırımı esas temeli oluşturmuştur. 222 IYK’de 25 kişi yer almıştır (Bkz. Tablo 4). Buna göre konseyde; 13 Şii, 5 Sünni, 5 Kürt, 1 Türkmen ve 1 Asuri bulunmuştur. IYK başkanı olarak ise; 5 Şii, 2 Sünni ve 2 Kürt’ten oluşan Başkanlık Konseyi’nde yer alanların alfabetik sıralamaya göre birer ay arayla başkanlığı yürütmesi kararlaştırılmıştır. Başkanlık Konseyi’nde Şiileri temsilen Dava Partisi’nden İbrahim El Caferi, Irak Bağımsız İslami Hareketi’nden Muhammed Bahr El Ulum, İDYK’den Adbulaziz El Hekim, Irak Ulusal Kongresi’nden Ahmed Çelebi ve Vifak Hareketi’nden İyad Allavi yer almıştır. IYK ilk toplantısını 13 Temmuz 2003’te yapmış ve çalışmalarını 1 Haziran 2004’e kadar sürdürmüştür. 223 221 Cabbar, a.g.e., s.xx. Arapça ismi: Meclis El Hukum. 222 Cabbar, a.g.e., s.s.xxv-xxvi. 223 Pirinççi, a.g.y., s.6. * 54 IYK’nin en önemli icraatı, geçici anayasa niteliğinde bir yönetim yasası yapılması olmuştur. 8 Mart 2004’te onaylanan Irak Devleti Geçiş Dönemi Yönetim Yasası, 62 maddeden oluşmuştur. Siyasal sisteminin federal, demokratik, çoğulcu ve güçler ayrımına dayalı bir cumhuriyet olacağı ifade edilmiştir. Anayasada ayrıca, İslam’ın Irak’ın resmî dini olduğu ve çıkarılacak yasaların İslam’a aykırı olamayacağı ifade edilmiştir. Geçici anayasada, Kürt bölgesel yönetiminin varlığı meşru bir hükümet olarak tanınmış ve petrol gelirlerinin tüm Irak şehirleri arasında eşit paylaşılacağı ifade edilmiştir. Resmî dilin Arapça ve Kürtçe olduğu belirtilen anayasada, Irak’taki azınlıkların da kendi dillerinde eğitim yapma hakkının bulunduğu yer almıştır. Geçici anayasa çalışmalarının ardından, 33 bakanlıktan oluşan Irak Geçici Hükümeti kurulmuştur. BM’nin 1546 sayılı kararı ile işgal güçlerinin Irak’taki otoritesi sona ermiş ve IYK’nin kurduğu Geçici Irak Hükümeti de böylece görevine başlamıştır. 224 B. İşgale Karşı Direniş Ve Abd’nin Irak’tan Çekilişi ABD’nin savaş sonrası duruma hazırlıksız yakalanmasının boyutları, 2003 yılının yazında giderek artan karışıklığı gözler önüne sermiştir. Amerikan askerî kuvvetleri, güvenliği hemen sağlayamamış ve suç olaylarıyla başa çıkamamıştır. Bunun yanı sıra iktidarı Iraklılara devretmeye başlama fırsatını kaçırmıştır. Buna ilaveten; hasar görmüş, ihmal edilmiş su ve elektrik tesislerini onarmaması, çocuklar ve yaşlılar arasında sağlık sorunlarına ve halkın kırgınlığının artmasına neden olmuştur. ABD yönetiminin iddia ettiği demokratik ve özgür girişimci Irak operasyonu, 2003 yılının ortalarında giderek uzun bir askerî işgale dönüşmeye başlamıştır. Ayrıca, işgalin başlıca nedeni olan Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu savı, gerçek dışı çıkmıştır. Savaş sırasında böyle bir silah kullanmayan Irak gibi, ülkeyi tarayan ABD denetim ekipleri de bu silahlara rastlayamamıştır. Bu durum ABD ve İngiltere’nin uluslararası kamuoyunda eleştirilmesine neden olmuş ve 224 Salihi, a.g.e., s.s.58-61. 55 işgale kamuoyu desteği almak için ABD’nin istihbarat raporlarında hile yaptığı düşünülmüştür. Tüm bunlar göz önüne alındığında, ABD ve İngiltere’nin Irak’ta önemli bir değişiklik yapamayacakları düşüncesi ortaya çıkmıştır. 225 2003 yılının yazında Irak’taki askeri kuvvetler, Irak direniş güçlerinin giderek artan saldırılarıyla karşılaşmaya başlamışlardır. ABD, bu direniş sebebiyle, savaşta olduğundan daha çok askerini kaybetmiştir. ABD’nin 2003 yılının Mart ve Nisan aylarında Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu sırasında verdiği kayıplar 138 ölü ve 542 yaralı olmak üzere toplam 680 asker olmuştur. Bunu izleyen Mayıs 2003 ila Eylül 2009 tarihleri arasında düşük yoğunluklu çatışma safhasındaki kayıpları ise, 4.124 ölü ve 29.620 yaralı olmak üzere toplam 33.744 asker olmuştur. 226 Sadece Amerikan ve İngiliz askerlerine değil, uluslararası yardım kurumlarına, BM tesislerine ve işgal kuvvetleriyle çalışan Iraklılara da saldırılar düzenlenmiştir. II. Körfez Savaşı sonrasında Irak toplumu, Baas iktidarında olduğundan çok daha yasa tanımaz ve terörizme eğilimli hale gelmiştir. ABD’nin arzuladığı sonucun elde edilmesinin başka bir engeli, işgalin ve Irak’ı yeniden inşa etmenin maliyeti olmuştur. Bu mali yük, ABD’nin yükleneceğinden fazla olduğu için, ABD yönetimi mali ve personel yardımı için müttefiklerine başvurmak zorunda kalmıştır. Ancak Fransa, Almanya ve diğer Avrupa devletleri, işgalin mali yükünü sırtlanmak ya da ABD durumu yönetme sorumluluğunu BM ile paylaşmadıkça askerlerini tehlikeye atmak istememişlerdir. ABD bu ödünü vermeye hazır olmadığı için işgal, eksik mali imkânlar ve eksik personelle yürütülmeye çalışılmıştır. 227 ABD’nin giderek karmaşık hale gelen Irak’taki yönetimi, kendisini Irak’tan ayrılmaya itmiştir. II. Körfez Savaşı’nın maliyeti, yükümlülüğü ABD’yi olumsuz etkilemiş, ekonomide gerçekleşen küresel kriz durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bu çerçevede ABD ile Irak arasında, 225 Galbraith, a.g.e., s.s.97-106. Burak Çınar, “ABD’nin Irak’tan Çekilişi”, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 9 Ekim 2009, (Erişim) http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3047&kat=25, 14 Ocak 2010. 227 Cleveland, a.g.e., s.s.596-598. 226 56 Amerikan askerlerinin Irak’ta ne kadar ve hangi şartlarda kalacağını belirleyen SOFA * anlaşması 17 Kasım 2008’de imzalanmıştır. 228 SOFA’da, 31 Aralık 2011 tarihinde yaklaşık 100.000 Amerikan askerinin Irak’tan çekilmiş olacağı belirtilmiştir. Ancak anlaşmada, 35.000 ila 50.000 Amerikan askerinin, Irak güvenlik güçlerini eğitmek ve destek sağlamak amacıyla geçici olarak bölgede kalacağı ve üç yıl süreyle imzalanmış olan bu anlaşmanın tarafların karşılıklı mutabakatıyla yeniden uzatılabileceği açıklanmıştır. 229 Baas iktidarının devrilmesinin beşinci senesinde, El Maliki hükümeti ile imzalanan ve 31 maddeden oluşan güvenlik anlaşmasıyla Amerikan kuvvetlerinin operasyonlarına sınırlar ve şartlar getirilmiş ve dokunulmazlıkları sınırlandırılmıştır. 230 Irak’ta kalacak olan Amerikan askeri de muharip birliklere mensup olmalarına karşın, danışma ve destek tugayı olarak isimlendirilmiştir. 231 15 Aralık 2011’de de dönemin ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın yer aldığı Bağdat’taki törenle ABD bayrağı indirilmiş ve savaşın bittiği resmi olarak ilan edilmiştir. 232 ABD’nin bu süreçte; çekilmenin düzenli, sorumlu, onurlu, karşılıklı müzakere ve rızayla gerçekleşmesi, geride bir güvenlik boşluğu bırakmaması, Irak’ı ABD’nin etki alanından tamamen çıkarmaması ve İran’ın * Status of Forces Agreement. Şanlı Bahadır Koç, “SOFA ABD İçin Irak’ta ‘Sonun Başlangıcı’ mı?”, Stratejik Analiz, ASAM Yayınları, Ocak 2009, Sayı 105, s.50. 229 “İşte ABD’nin Irak’tan Çekilme Takvimi”, İHA, 27 Şubat 2009, (Erişim) http://www.iha.com.tr/haber/Dunya/58991-H-4/%C4%B0ste-abd-nin-irak-tan-cekilme-takvimi, 14 Ocak 2010. 230 Tevfik El-Mudeyni, “Anlaşma Sonrasında Irak’ın Geleceği”, çev. Emrah Kekili, El-Beyyinetu’l Cedide Gazetesi, (Erişim) http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=1060, 4 Haziran 2012. 231 Cenap Çakmak, Fadime Gözde Çolak, ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri, BİLGESAM Yayınları, İstanbul, Şubat 2011, Rapor no.29, s.19. 232 Ali Semin, “ABD’nin Irak’tan Çekilmesinin Irak ve Ortadoğu’ya Olası Etkileri”, BİLGESAM, 29 Aralık 2011, (Erişim) http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1984:-abdnin-iraktancekilmesinin-irak-ve-ortadouya-olas-etkileri&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150, 13 Mayıs 2012. 228 57 insafına bırakmadan olması gibi temel amaç ve çıkarları söz konusu olmuştur. 233 O dönem Barack H. Obama’nın ABD başkanı seçilmesi, çekilme sürecine olumlu katkı yapmıştır. Obama, daha başkanlığa gelmeden önce seçim kampanyalarında Irak işgaline karşı çıkan açıklamalar yapmış ve ABD başkanı olduğu takdirde savaşı sonlandıracağını belirtmiştir. Obama’ya göre ABD, 11 Eylül saldırılarıyla hiç bir ilişkisi bulunmayan ve acil bir tehdit unsuru oluşturmayan bir ülkeyi işgal ederek, dikkati, El Kaide ve Taliban’a karşı verilen savaştan başka yöne doğru kaydırmıştır. 234 Ancak Irak’taki ABD askerî varlığının ucu açık bir şekilde devam etmesi, ülkedeki siyasi grupların gerekli uzlaşmalara varmalarını ve sorumluluk almalarını zorlaştırmış ve geciktirmiştir. Bu bakımdan SOFA, ABD’nin askerî varlığını ucu açık olmaktan çıkarmış, Iraklılara egemenliklerini sağlama imkanı vermiştir. Ayrıca Iraklıların ülkeleri için inisiyatifi almaları gereğini netleştirmiş, “herkesin aynı kayıkta” olduğu duygusunu pekiştirmiş, merkezkaç unsurlara Irak dışında bir gelecekleri olmadığı mesajını vermiş ve onlara gerekli göstermiştir. 235 uzlaşmaların Ancak artık ABD’nin daha Irak fazla çekilişini ertelenemeyeceğini tetikleyen Obama’nın seçimlerden önce Irak sorununu çözeceğini belirtmesinin dışında birçok unsur bulunmaktadır. Bunlardan ilki; uluslararası ortamın işgalin sürdürülebilirliğine daha fazla müsaade etmemesi olmuştur. Uluslararası desteğin azalması ABD’nin hareket kabiliyetini kısıtladığı gibi, yükümlülüklerini de arttırmıştır. İkinci unsur; Irak işgalinin meşruiyetinin Amerikan kamuoyunda da zayıflaması, somut sonuçların elde edilemediğinin düşünülmeye başlanmasına neden olmuştur. Irak’ta kitle imha silahlarının bulunmaması ve ABD’nin askerî kayıpları, 11 Eylül’ün psikolojik etkisini 233 Koç, a.g.m., s.51. Barack H. Obama, “Irak Planım”, The New York Times, çev. Zaman Gazetesi, (Erişim) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=714387, 29 Kasım 2011. 235 Koç, a.g.m., s.57. 234 58 yitirmesine de yol açmıştır. Ayrıca, ABD ekonomisi, işgalin maliyetinden ötürü oldukça etkilenmiştir. 236 Anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte Irak, BM’nin 7.maddesi kapsamında dünya güvenliğini tehdit eden ülkelerden biri olmaktan kurtulmuştur. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi kararıyla Amerikan bankalarında bulunan Irak’ın dondurulmuş hesabı kurtarılmıştır. Ancak SOFA ile birlikte Irak, ABD’nin 2011 yılına kadar ülkedeki varlığını kabul etmiş ve hukukileştirmiştir. 237 ABD’nin Irak’tan çekilişini olumlu karşılayan Iraklı gruplarda bazı çekinceler de yaşanmıştır. Amerikan askerlerinin ülkeden çekilişinden sonra güvenlik boşluğunun oluşması ve Irak kuvvetlerinin güvenliği sağlamada yetersiz kalması ve diğer yandan Irak petrollerinin özelleştirilmesi de Irak’ın endişelerini doğurmuştur. yabancı şirketlere bağımlı hale getirmesi 238 ABD çekilmenin ardından Irak’ta oluşabilecek güvenlik boşluğunu ortadan kaldırabilmek adına, 2009 yılında silah ve teçhizat satımı ve Iraklı askerlerin eğitilmesi konularında Irak’la beş milyar dolarlık bir sözleşme imzalamıştır. 239 Ancak bu kez de ABD’nin Irak’taki hakim statüsünü güçlendirmek istediği düşünülmüştür. Çünkü 2009 yılı Irak askerî bütçesinin %60’ı, ABD ve Irak arasında imzalanan söz konusu Askeri İşbirliği Anlaşması’na gitmiştir. 240 C. ABD-Şİİ İLİŞKİLERİNE GENEL BİR BAKIŞ ABD ile Irak Şiileri arasındaki ilişkilerin başlangıç tarihi olarak 1991 yılını gösterebiliriz. 1991 yılındaki Körfez Krizi ile birlikte ayaklanan Şiiler, 236 Çakmak ve Çolak, a.g.y., s.2. El-Mudeyni, a.g.m. 238 Mete Çubukçu, “Bade Harabül Irak”, Referans, 3 Temmuz 2009, (Erişim) http://www.radikalreferansarsivi.com/haber.aspx?HBR_KOD=125368, 29 Temmuz 2012. 239 “Orta Doğu Bülteni”, ORSAM, Sayı 35, 16 Şubat 2009, (Erişim) http://www.orsam.org.tr/tr/bultengoster.aspx?ID=20, 29 Mayıs 2012. 240 “ABD-Irak askeri anlaşması”, Çin Uluslararası Radyosu, 16 Şubat 2009, (Erişim) http://turkish.cri.cn/281/2009/02/16/1s109663.htm, 28 Aralık 2011. 237 59 Baas iktidarını devirebilmek için ABD’den yardım istemişlerdir. Şiilerin yardım talep etmesinde dönemin ABD Başkanı George Bush’un, Irak yönetimine karşı Iraklıları mücadeleye çağırması etkili olmuştur. ABD’den gelen bu çağrıdan cesaret alan Şiiler, Irak’ın güneyinde ayaklanmışlardır. Bunun yanı sıra Şiiler, “Bağımsız Şii Grubu” adı altında bir heyet oluşturmuş ve bu heyet ABD’li yetkililerle görüşmüştür. Bu görüşmelerde, Şiilik mezhebi ABD’li yetkililere anlatılmış; o dönem Havza’nın başında bulunan El Hui’nin Saddam Hüseyin sonrası Irak için görüşleri Amerikalılara iletilmiştir. ABD’li yetkililere iletilen hususlar ise şu şekilde olmuştur: “Iraklı Şiilerle İranlı ve körfez ülkelerinde yaşayan Şiilerin aralarında sadece inanç birliği mevcuttur. Özellikle İran’da kurulan devlet model olarak alınmayacaktır. El Hui, Velayet-i Fakih ilkesine karşıdır. İslam ülkelerinde ümmetin velayeti kendisi tarafından sağlanmalıdır. Bu Batılı ve modern sistemlerde milletin egemenliği anlamına gelir. Bu görüşü savunanlar kervanında birçok din adamı yer almaktadır. Sünni azınlık Irak devletinin kuruluşundan itibaren iktidarda olmuştur. Ama Şiiler buna rağmen demokratik ve seçimler yoluyla iktidarın başına her kim gelirse gelsin, ister Şii, Sünni, Kürt veya herhangi bir etnikten seçilirse seçilsin ona tabi olup saygı duymuştur. Bundan sonra da aynı şekilde olacaktır. Osmanlı Devleti’nin çöküşünden sonra Şiiler İngiliz işgaline karşı mücadele ettikleri için bu duruma düşmüşlerdir. Aynı sahnenin tekrarlanmaması için Şii-ABD ilişkileri gelişmelidir.” 241 Tüm görüşmelere ve Şiilerin şiddetli ayaklanmasına rağmen, ABD’den beklenen destek alınmamıştır. Ancak bu durum, Şiiler ile ABD arasındaki ilişkileri olumsuz etkilememiş, aksine daha sonraki yıllarda da Şiiler ile ABD arasındaki karşılıklı görüşmeler devam etmiştir. 1991 ila 2003 yılları arasında ABD’nin öncülüğünde, Irak’ın geleceğine ilişkin gerçekleştirilen tüm toplantılara sürgündeki Şii gruplar aktif bir şekilde katılmışlardır. Böylece 241 Omer, a.g.y., s.s.92-94. 60 2003 yılına gelindiğinde El Sistani de dahil olmak üzere, birçok Şii grup, ABD ile işbirliği yapma zemini bulmuştur. 242 ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali sırasında savaşın cephesi ülkenin güneyinden açılmıştır. Irak’ın güneyinden cephenin açılmasındaki en önemli faktör de Şiilerin buradaki varlığı olmuştur. O dönem Şiilerin sadakatine hitap eden Saddam Hüseyin, 1980’li yıllarda İran’a saldırmış ve Körfez Savaşı dahil olmak üzere son yirmi yılın savaşlarında Şiileri cepheye sürmüştür. Bunun yanı sıra İslamcı Şii kesime karşı şiddetli bir baskı politikası izlemiştir. O nedenle ABD, savaş sırasında, Şiilerin Saddam Hüseyin’den yana bir tavır alacaklarını düşünmemiştir. Şii gruplar ise, savaş sırasında ABD’ye yardım konusunda bölünmüşler ve kimi Şii grup “caizdir” derken, kimisi reddetmiştir. 243 Şiiler Saddam yönetiminin devrilmesinden sonra Irak’ı kontrol altına almak için ciddi şekilde çalışmışlardır. II. Körfez Savaşı öncesi 250 Şii muhalif bir araya gelmiş ve iki yılı bulan çalışmalar sonucunda “Irak Şiileri Bildirgesi”ni yayınlamışlardır. 20 Haziran 2002’de yayınlanan Bildirge, genel itibariyle o dönem Dava Partisi’nin ilkeleriyle oldukça benzerlik göstermiştir. Şiilerin Irak’ta demokratik bir sistemin tesis edilmesinden yana olduklarını vurgulanan Bildirgede, ayrıca Irak’ın bölünmesine de karşı olunduğu belirtilmiştir. 244 D. II. KÖRFEZ SAVAŞI’NA Şİİ BAKIŞI Bütün Iraklı muhalif gruplar temelde farklılıklar gösterse de, Baas iktidarının devrilmesi konusunda hemfikir olmuşlardır. ABD, Irak davasının 242 Omer, a.g.y., s.96. Mim Kemal Öke, Irak Savaş Günlüğü, İrfan Yayıncılık, 2005, s.s.117-118. 244 “Limaza (İlan Şiat Elirak) Ve Limaza Yekun Lil Şia Beyan?”, Şark’ul Avsat, 17 Temmuz 2002, (Erişim) http://www.aawsat.com/leader.asp?section=3&article=113506&issueno=8632, 29 Temmuz 2011; Ferai Tınç, “Şiiler Kürtler gibi düşünmüyor” Hürriyet, 18 Ekim 2002, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=104210, 13 Haziran 2012. 243 61 tüm hatlarına egemen olduğu için, tüm Şii örgütler ABD’ye yönelmişler ve ABD ile bir sıra toplantıya katılmışlardır. 245 II. Körfez Savaşı’na karşı Şiiler arasında çelişkili açıklamalar olmuş ve söylemleri ile tutumları farklılıklar göstermiştir. Örneğin, “Büyük şeytan ABD Irak’ı işgal edecek” şeklinde açıklama yapan Şii örgütlerin tutumları, söylemlerinden farklı olmuştur. Ayrıca benzeri açıklamalarda bulunan Şiilerden bazıları, savaş sonrası ABD’nin oluşturduğu IYK’de görev almış, bazıları ABD’nin Irak’a girişini haklı göstermeye çalışmış, bazıları ise, ABD’ye karşı direnç gösterilmemesi konusunda beyanlar vermiştir (Bkz. Tablo 5). II. Körfez Savaşı öncesi 2002 yılında İDYK, Baas iktidarı sonrasında yeni bir Irak’a hazırlık olarak ABD ile güç birliği yapmaya karar vermiştir. Aynı yıl Londra’da düzenlenen Iraklı muhalifler toplantısına katılacak Şii temsilcilerini seçme fırsatı, neredeyse tek başına İDYK’ye verilmiştir. Daha sonra Irak’ın kuzeyinde savaş başlamadan hemen önce düzenlenen ve Londra’daki toplantının devamı niteliğinde olan toplantıda da İDYK’nin konumu güçlendirilmiştir. İDYK, ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında IYK’de görev almış, Ocak 2005 seçimlerinde ise Irak Parlamentosuna sokmayı başardığı üye sayısıyla kıyaslanmayacak çapta ayrıcalıklar elde etmiştir. İçişleri ve Maliye gibi kilit bakanlıkları almış ve 2005’teki ilk anayasa komisyonunun başkanlığını İDYK üstlenmiştir. 246 2003 yılı öncesi İDYK Başkanı olan Muhammed Bakır El Hekim, İran’a yakınlığıyla bilinmesine rağmen, ABD ile görüşmelerini II. Körfez Savaşı’ndan önce başlatmıştır. 247 El Hekim savaş öncesi açıklamalarında, Irak’ta bir savaş istemediklerini vurgulasa da iktidar değişikliğini de her fırsatta dillendirmiştir. El Hekim, “Irak’ta iktidar değişikliği için, ABD ve BM’den siyasi Gessan El Imam, “Hel turahin amirka ala eslime dimukratiye lil nizam elarabi?”, Şark’ul Avsat, 20 Mayıs 2003, (Erişim) http://www.aawsat.com/leader.asp?section=3&article=171727&issueno=8939, 4 Nisan 2011. 246 Reidar Visser, “Hegemon Güce Meydan Okuma: Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi ve ABD’nin Irak Politikası”, Avrasya Dosyası, çev. Gül Aral, ASAM Yayınları, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.121. 247 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.52. 245 62 çözüm istiyoruz” demiştir. 248 Yine savaş öncesi, El Hekim’in ABD ve koalisyon güçlerine karşı bir fetva yayınladığı Irak basınına yansımışsa da El Hekim bu haberleri yalanlamış ve söz konusu fetvanın Baas iktidarı tarafından halk arasında yaydığını belirtmiştir. 249 El Hekim’in kardeşi ve aynı zamanda Bedir Tugaylarının lideri Abdulaziz El Hekim de, Ağustos 2002’de resmî bir ziyaretle ABD’ye gitmiştir. Amerikan yetkilileriyle görüşen Abdulaziz El Hekim, II. Körfez Savaşı sonrası boşluğun nasıl doldurulacağı üzerine bir dizi görüşmeye katılmıştır. 250 Bakır El Hekim, Baas iktidarının devrilmesinin hemen ardından Irak’a dönmüş ve dönüş öncesi açıklamasında “Irak’ın geleceği İslam’a aittir. Irak’ın bağımsızlığını muhafaza için bütün çabamızı harcayacağız” demiştir. El Hekim, Irak’ta İslami bir demokrasi istediklerini de vurgulamıştır. 251 El Hekim ölümünden kısa bir süre önce ise, IYK’ye koşullu destek vermiş ve konseyin ihtiyaç duyduğu meşruiyeti de sağlamıştır. Sonrasında İDYK, IYK’de yer almış, Abdulaziz El Hekim IYK’ye de bir dönem başkanlık etmiştir. 252 II. Körfez Savaşı sırasında ise, İran’da bulunan Bedir Tugayları savaş başladıktan kısa bir süre sonra Irak topraklarına geçmişlerdir. Süleymaniye yakınlarında konuşlanan ve beş bin kişiyi aşan Bedir Tugaylarının lideri Abdulaziz El Hekim, zamanı geldiğinde savaşa katılacaklarını söylemişlerdir. 253 ABD’nin olaya temkinli yaklaşması üzerine ise, Bedir Tugaylarının Irak’a girişinin de Irak Muhalefeti konferansında alınan kararlar “Bakır El Hekim: Nu’arız muhacemet el İrak ve nutalib vaşıntın bilsai ila hal siyasi”, Şark’ul Avsat, 14 Ağustos 2002. 249 “Bakır El Hekim fi el Kuveyt: la tuced fetva tuharrem el ta’aun ma’a el Emrikiyin ve len tekun hukume Şiiyye fi el İrak”, Şark’ul Avsat, 27 Kasım 2002. 250 Özcan, a.g.m., s.202. 251 Özcan, a.g.m., s.s.180-192. 252 “Irak’taki Başlıca İslami Partiler”, BBC Türkçe, 25 Ağustos 2005, (Erişim) http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040129_irak_islami.shtml, 13 Mayıs 2012. 253 “Iraklı Şiiler Amerikan-İngiliz saldırısına katılmayacak”, Zaman, 23 Mart 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/03/23/dis/h12.htm, 13 Ağustos 2011; “İran Devrim Muhafızları silahlandırdı”, Hürriyet, 4 Mart 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131548, 24 Nisan 2012. 248 63 doğrultusunda olduğu açıklanmıştır. 254 Ancak kısa bir süre sonra, İran Hükümet Sözcüsü Abdullah Ramazanzade, İran’da bulunan Irak iktidarına muhalif Şii savaşçıların, Irak’a geçişinin savaş bitimine kadar yasaklandığını ilan etmiştir. 255 Burada İran’ın ABD ile savaşmak isteyen İranlıların Irak’a geçişi engellemek için sınırını kapattığı iddia edilmiştir. 256 İDYK Yetkilisi Adil Abdulmehdi de yaptığı bir açıklamada “Koalisyonla birlikte savaşmamış olabiliriz, ancak Koalisyona karşı da savaşmadık” demiştir. 257 ABD ile İDYK arasında anlaşmazlık, II. Körfez Savaşı’nın sonlarına doğru yaşanmıştır. Irak’ın siyasi geleceğine ilişkin ve yeniden yapılandırılması sürecinde görevlendirmelerle ilgili ABD’nin bir toplantı düzenleyeceğini açıklaması üzerine İDYK bu toplantıyı protesto etmiştir. İDYK, Amerikan askerî varlığı nedeniyle toplantıya katılmayacağını belirtmiş ve “bu Amerikan projesinin parçası olmayacaklarını” vurgulamıştır. Ancak daha önce de belirtildiği gibi, İDYK, IYK’de aktif olarak yer almıştır. 258 El Hui grubu Londra’da hem İngiltere, hem ABD ile görüşmelerini sürdürmüş ve dikkat çekici bir şekilde ABD’nin II. Körfez Savaşı’na destek vermiştir. 259 Abdulmecid El Hui, Saddam Hüseyin’e karşı 1991 yılındaki Şii ayaklanmasında aktif rol oynayan liderlerden birisi olmuştur. ABD, Irak’a girer girmez El Hui de, ülkesine dönmüştür. El Hui Necef’te, halkı işgalcilerle işbirliğine davet ve yardıma teşvik eden açıklamalarda bulunmuş, ancak daha sonra bu açıklamalarına halktan destek gelmeyince, söylemini değiştirmiştir. El Hui, bu kez halktan savaşa karşı tarafsız kalmasını talep “Şiiler: Türkler’le biz de savaşırız”, Hürriyet, 4 Mart 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131546, 24 Nisan 2012. 255 “Irak: Ümmü Kasr düşmedi”, Hürriyet, 26 Mart 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=136265, 24 Nisan 2012. 256 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.65. 257 Patrick E. Tyler, “After the War: Disarming Iraq; U.S. May let Kurds Keep Arms Angering Shiites”, The New York Times, 24 Mayıs 2003, (Erişim) http://www.nytimes.com/2003/05/24/word/after-the-war-disarming-iraq-us-may-let-kurds-keep-armsangering-shiites.html?pagewanted=all&src=pm, 17 Şubat 2011. 258 “Çelebi: ABD, muhalif toplantısı için 43 isim belirledi”, Hürriyet, 10 Nisan 2003, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139334, 24 Nisan 2012. 259 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.52. 254 64 etmiştir. 260 Ancak El Hui, Irak’a gelişinden kısa bir süre sonra Necef’teki İmam Ali Camisi’ne saldıran kalabalık tarafından öldürülmüştür. 261 Havza’nın lideri Ali El Sistani’nin ABD işgaline karşı tutumuyla ilgili çelişkili durumlar söz konusu olmuştur. II. Körfez Savaşı esnasında, The Guardian gazetesinde 1 Nisan 2003’te çıkan haberde El Sistani’nin “dünyanın her yerindeki Müslümanları vatanlarını işgal eden kafirlere karşı savaşmak için Iraklıların yardımına çağıran” bir fetva yayınladığı öne sürülmüştür. Bu haberin hemen ardından Katar’daki Amerikan Askerî Komutanlığı ise, El Sistani’nin Şiileri “sakin olmaya ve koalisyon güçlerinin faaliyetlerini engellememeye” çağıran bir fetva yayınladığını açıklamıştır. 262 Ancak El Sistani’nin II. Körfez Savaşı’ndaki tutumuyla ilgili en dikkat çekici açıklamayı, dönemin ABD Savunma Bakanı olan Donald Rumsfeld yapmıştır. Rumsfeld 2011’de kaleme aldığı anılarında, 1987 yılından bu yana ABD’nin El Sistani’ye Kuveyt’teki Cevad El Mihri aracılığıyla milyonlarca dolar para yardımı yapıldığını yazmıştır. Kitabında Rumsfeld, yapılan yardımlar sonrasında El Sistani’nin Kuveyt sınırına kadar uzanan Koalisyon Güçlerine karşı direnmemeleri yönünde Şiilere fetva yayınladığını iddia etmiştir. El Sistani ise bu iddiaları yalanlamamıştır. 263 Nitekim El Sistani’nin birçok konuda ABD’ye yardımcı bir rol üstlendiğini de görmekteyiz. Örneğin II. Körfez Savaşı’yla birlikte Saddam Hüseyin yönetiminin devrilmesiyle ilk etapta ülkede bir kargaşa ortamı doğmuştur. Bu kargaşayı önlemek için El Sistani’nin birçok fetva yayınlamış olduğunu görmekteyiz. 24 Nisan 2003’te bir fetva yayınlayan El Sistani, devlet mallarının yağmalanmasının haram olduğunu belirtmiş ve Iraklı yoksul ailelerin devlet binalarını işgal etmesine karşı çıkmıştır. Irak’ta artan intikam cinayetleri karşısında, 13 Mayıs 2003’te bir fetva daha yayınlayarak eski yönetim yandaşlarının öldürülmesini yasaklamış, bunların yargılanmalarını 260 Özcan, a.g.m., s.s.180-192. “Necef’te Şii lider öldürüldü”, Hürriyet, 10 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139434, 24 Nisan 2012. 262 Arı, a.g.e., s.80. 263 “Sistani, Rumsfeld’den rüşvet aldığını itiraf etti”, Rota Haber, 19 Nisan 2011, http://wwwarsiv.rotahaber.com/haber-detay_161922.html, 13 Haziran 2012. 261 65 istemiş ve ayrıca isimlerinin teşhir edilmemesi gerektiğini belirtmiştir. El Sistani, Kerbela’da Ekim 2003’te Şii gruplar arasında cereyan eden silahlı çatışmaları durdurmuştur. 264 Ağustos 2004’te Mehdi Ordusunun Necef’teki Hz. Ali Türbesini kontrol altına almaya çalışmasıyla karşı karşıya gelen ABD ve Irak Kuvvetleri ile Mehdi Ordusu arasında bir çatışma çıkmasını engelleyen El Sistani, her iki tarafı da ikna etmiş ve kuvvetlerin Necef’ten uzaklaşmasını sağlamıştır. 265 Mezhep çatışmalarının başladığı 2005 yılında El Kaide Örgütü’nün Irak Kolu Sorumlusu olan Ebu Musab El Zarkavi’nin “Şiilere karşı savaş” demeçlerine karşın El Sistani, bu demeçlere karşılık verilmemesini istemiştir. El Sistani, bu demeçleri “fitne yayan açıklamalar” olarak değerlendirmiş ve Şiilere “bunlarla mücadele edebilmek için güvenlik güçleriyle işbirliği” yapılması gerektiğini söylemiştir. 266 El Sistani, IYK’nin kuruluşuna karşı bir duruş sergilememiştir. IYK’nin, ABD’nin doğrudan Irak’ı yönetmesinden daha iyi olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca IYK üyeleriyle devamlı istişare içinde olduğunu da belirtmiş ve alınacak olan tüm kararlardan haberdar olabileceğini söylemiştir. 267 Ancak bir dönem GKO Başkanı Bremer ile El Sistani arasında, Irak anayasası taslağının oluşturulması konusunda bir anlaşmazlık yaşanmıştır. Bremer geçici meclisin oluşturulmasından sonra bir kongre düzenleyip, anayasa taslağını oluşturmak için bir komisyon teşkil etmek istemiştir. Fakat El Sistani buna karşı çıkmış ve Irak’ta seçimlerin yapılmasından sonra ve halk tarafından seçilenlerin anayasa taslağını oluşturmalarını istemiştir. Ayrıca El Sistani bu konuda Şiilere protesto yapmaları çağrısında bulunmuş ve binlerce Şii’nin katıldığı protesto yürüyüşleri gerçekleşmiştir. Sonuçta, El 264 Abdurrezak, a.g.e., s.s.52-55. “Sistani ile Sadr anlaştı, savaş bitti”, Hürriyet, 27 Ağustos 2004, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=252830, 24 Nisan 2012. 266 Abdurrezak, a.g.e., s.58. 267 Abdurrezak, a.g.e., s.64. 265 66 Sistani’nin bu talebine ABD olumlu yanıt vermiş ve Bremer kongre yapılmasından vazgeçmiştir. 268 ABD’ye karşı en sert söylemlerde bulunan Şii lider olan Mukteda El Sadr, Irak işgalinin ilk döneminde silahlı direniş yerine sözlü direnişi tercih etmiştir. Ancak daha sonra El Sadr’ın ABD’ye karşı tutumu giderek sertleşmiştir. 269 El Sadr Akımı’na bağlı Mehdi Ordusu ile Amerikan askerleri arasında 2004 yılında çatışmalar yaşanmıştır. 270 Çıkan çatışmaların giderek artması üzerine yine 2004’te ABD tarafından El Sadr hakkında tutuklama emri çıkartılmıştır. Uzun bir süre Necef’te saklanan El Sadr, daha sonra İran’a kaçmıştır. 271 Üç yıldan daha uzun bir süre İran’da kalan El Sadr, sonrasında Mehdi Ordusunun silah bıraktığını ilan etmiştir. Ardından siyasete girdiğini açıklayan El Sadr, 2010 Irak Genel Seçimlerinde parlamentoya 39 vekil göndermiş ve kabinede de 7 bakanlık görevi almıştır. El Sadr, 2011 yılında Irak’a geri dönmüştür. 272 Irak işgali sırasında ABD’nin Irak’ta kurmaya çalıştığı yeniden yönetim sürecinde de El Sadr ABD’ye karşı muhalefet etmiştir. ABD ve Koalisyon Güçlerinin ülkeyi terk etmesini isteyen El Sadr, aynı zamanda IYK’yi tanımadığını da ilan etmiştir. 273 Ardından IYK’ye rakip olarak kendi yönetimini kurduğunu söylemiştir. 274 268 Omer, a.g.y., s.95. Özcan, a.g.m., s.196. 270 “ABD’nin yeni baş belası”, Milliyet, 6 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/abdnin-yenibas-belasi/dunya/haberdetayarsiv/06.04.2004/31497/default.htm, 24 Nisan 2012. 271 “Ölü ve diri”, Milliyet, 14 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/olu-veyadiri/dunya/haberdetayarsiv/14.04.2004/32246/default.htm, 24 Nisan 2012. 272 “El Sadr Irak’a döndü”, Milliyet, 6 Ocak 2011, (Erişim) http://dunya.milliyet.com.tr/el-sadr-irakadondu/dunya/dunyadetay/06.01.2011/1335513/default.htm, 24 Nisan 2012. 273 “Amerikan askerlerine yönelik saldırılar Şii kentlere sıçradı”, Zaman, 28 Temmuz 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/07/28/dis/butun.htm, 14 Ağustos 2011. 274 Yılmaz, Irak Dosyası, s.63. 269 67 E. IRAK’TA Şİİ-Şİİ ÇATIŞMASI 2003-2010 yılları arasında Irak, Şiiler arasındaki nüfuz paylaşımı ve iyi mevki elde etmeyi amaçlayan birçok Şii gruplar arasında çatışmalara sahne olmuştur. Abdulmecid El Hui’nin, Necef’te Mehdi Ordusu militanlarınca öldürüldüğü iddia edilmiştir. Ardından dinî merci Büyük Ayetullah Ali El Sistani’nin Necef’teki evi, yine El Sadr militanları tarafından sarılmış ve El Sistani’nin 48 saat içinde Irak’ı terk etmesi istenmiştir. Bu olay Şiiler arasındaki anlaşmazlıkları daha da derinleştirmiştir. Dönem dönem Mehdi Ordusu militanları ile diğer Şii gruplarına bağlı olan ve Irak Kuvvetleri arasında yer alan askerlerle de çatışmalar meydana gelmiştir. Diğer yandan, liderlerinin beklenen Mehdi olduğunu iddia eden Sema’nın Askerleri (Cund El Sema) cemaatiyle Irak Kuvvetleri arasında çatışmalar çıkmış ve 2007 yılında bu hareket çökertilmiştir. 275 24 Ağustos 2003’te din adamı Muhammed Said El Hekim’in evine bombalı bir saldırının gerçekleşmesi, Dava Partisi ile El Sadr Akımı’nı karşı karşıya getirmiştir. Dava Partisi olaydan El Sadr Akımı’nı sorumlu tutmuş, ancak El Sadr iddiaları reddetmiştir. 29 Ağustos 2003’te ise, Necef’teki Hz. Ali Camisinde Cuma Namazı çıkışında meydana gelen patlamada İDYK Başkanı Muhammed Bakır El Hekim hayatını kaybetmiştir. Bu olaydan da yine El Sadr Akımı sorumlu tutulmuştur. Ancak asıl yorumlar ise, Şiiler arasında ABD’ye ve savaşına karşı “ılımlı” davrananların hedef haline geldiği şeklinde olmuştur. 276 Şii örgütlerdeki anlaşmazlıklar veya çatışmalar, 2003 yılından önce de söz konusu olmuştur. 2002 yılında Londra’da gerçekleştirilen Irak Muhalefeti Kongresi’ne Şiileri temsilen İDYK Başkanı Muhammed Bakır El Hekim katılmıştır. El Hekim’in Şiileri tek başına temsili bazı Şii örgütlerini rahatsız etmiş ve Dava Partisi bu kongreyi boykot etmiştir. 2003 yılında ABD tarafından oluşturulan ve yarısından fazlası Şii olan IYK, Mukteda El Sadr 275 276 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.50-51. Arı, a.g.e., s.s.81-83. 68 tarafından “geçici yönetimin tanınmadığı” ilan edilmiştir. İslamcı Şiiler ile Laik Şiiler, İran yanlısı Şiiler ile İran karşıtı Şiiler ve sessiz Havza ile sesli Havza gibi Şiiler arasında bloklaşmalar olmuş ve karşılıklı olarak birbirlerini suçlamışlardır. 277 F. ABD’NİN IRAK ŞİİLERİNE BAKIŞI Bush yönetimi, Irak’ın Şii çoğunluğunun iktidarı aldıktan sonra nasıl bir davranış tarzı benimseyeceğini tam olarak öngörememişlerdir. Dönemin ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz’e göre Irak Şiileri dinî esaslara dayanan bir devlete karşı çıkacaklar, Batı yanlısı bir devlet şekli geliştirecekler ve bu şekilde İran’daki ayetullahların beklentilerini de boşa çıkaracaklardı. Ancak İran on yılı aşkın süredir Irak’taki Şiileri desteklemiş ve Şiilerin siyasi partilerine para yardımının yanı sıra milislerini silahlandırmış ve eğitim vermiştir. 278 Amerikan ulusal gazetesi Washington Post’ta yayınlanan bir haberde, Amerikalı yetkililerin, Irak’ın geleceğine ilişkin planlarında, Şiileri yeterince hesaba katmadığı iddia edilmiştir. Buna göre, Şii çoğunluğunun örgütlülük boyutunun ABD tarafından tahmin edilemediği ve bu nedenle de Irak’ta İslami bir yönetimin doğuşunun önlenmesine hazır olunmadığı belirtilmiştir. Kaynağa göre Irak’taki Şiiler, ABD’nin tahmininden daha organize olmuşlardır. 279 Nitekim II. Körfez Savaşı sona erdikten sonra Irak’ta dinî bir devlet isteyen Şiiler, bir halk gücü olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum ABD’nin işgalden önce dillendirdiği laiklik söylemini de yeniden düşünmeye itmiştir. ABD’nin bunun yerini alacak bir seçeneği bulamaması, o dönem geçici bir hükümetin kurulmasını da geciktirmiştir. Ayrıca, ABD’yi BM Güvenlik Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.52. Galbraith, a.g.e., s.24. 279 “W. Post: ABD Şiileri yeterince hesaba katmadı”, Hürriyet, 23 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNewMobile.aspx?id=142193, 25 Haziran 2012. 277 278 69 Konseyi’nden Irak’ı bir yıl süreyle yönetme yetkisi alma yoluna gitmeye de itmiştir. 280 Bunun yanında İran faktörünü de unutmamak gerekir. ABD yönetimi özellikle İran’ın Şiiler kanalıyla Irak üzerindeki etkisini arttırmasından çekinmiştir. Ayrıca Şiilerin Irak’ta başat konuma geçmesi; İsrail, Kuveyt ve Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer bölge ülkelerini de kaygılandırabilecektir. Bu nedenle ABD, Irak’ta federal bir yapı oluşturma planıyla, Şiileri idari ve siyasi yapı içinde, özellikle Kürt gruplarla dengelemeye çalıştığı düşünülmüştür. 281 Irak’ta Şii ulema, Şii toplumunu yönlendiren ve ona önderlik eden asli bir kurum niteliğindedir. Bu bağlamda El Sadr, El Hekim, El Sistani ve diğer ulemanın muhalif olacağı bir iktidarın Irak’ta ayakta kalması çok düşük bir olasılık olarak ortaya çıkmıştır. Zira dönem dönem El Sistani ile birlikte diğer Ayetullahların açıklamaları ve yoğunlaşan Şii gösterileri de bunun kanıtı olarak gözükmüştür. Bu durum da ABD’nin Şii politikasını etkileyen unsurlardan biri olmuştur. 282 G. İLİŞKİLERDE İRAN FAKTÖRÜ İran, siyasi İslam fikirlerinin pratikte uygulanması bakımından yegâne çağdaş deneyime tanıklık etmiştir. Humeyni’nin “hukuk bilginlerinin velayeti” (Velayet-i Fakih) kuramına göre, Fakih (hukuk bilgini) bir siyasi yönetici olarak davranma hakkına sahiptir. Humeyni, kutsal vahyin sağladığı imtiyaz dışında Peygamber’in taşıdığı bütün sorumlulukların ve sahip olduğu yetkilerin On İkinci İmam’dan sonra ulemaya devredilmiş olduğunu öne sürer. Böylelikle Humeyni’nin kuramı klasik Şii hükümet anlayışından, kategorik olarak radikal bir farklılık oluşturur. Kendisi sadece eski bir inanç sistemini 280 El Imam, a.g.m.. Pirinççi, a.g.y., s.s.16-17. 282 Pirinççi, a.g.y., s.17. 281 70 canlandırmakla kalmaz, daha ziyade eski sistemin yeniden yorumlanmış, ideolojikleştirilmiş bir anlayışını ortaya koyar. 283 Humeyni’nin 1970’te Irak’ın Necef şehrinde yaptığı bir dizi konuşma sırasında geliştirdiği Velayet-i Fakih kuramı, daha ziyade kendisinin de belirttiği gibi, İslam’ın yapısından mantıksal olarak çıkarılmıştır. 1979 yılındaki İslam Devrimi ile birlikte ve kuramın İran İslam Cumhuriyeti Anayasası haline gelmesi üzerine Humeyni’nin fikirleri önem kazanmıştır. 284 İran’ın devlet politikasındaki önemli hedeflerinden biri, bölgesel bir aktör ve lider olma hedefi olmuştur. İslam Devrimi’nden sonra tüm İranlı liderlerin ve cumhurbaşkanlarının öncelikli hedefi de, İran’ı Orta Doğu coğrafyasının lider devleti konumuna taşımak olmuştur. Bu doğrultuda İran, dinsel kimliğini ön plana çıkarmış ve kendisi için Orta Doğu’da bir manevra alanı sağlamıştır. 285 İran’ın Orta Doğu’daki Şii jeopolitiğini kendi lehine kullanabilmek adına bazı araçları bulunmaktadır. Bunlardan ilki Kum şehridir. Kum’un Şiiler arasında manevi ve fikri birliği sağlaması planlanmıştır. Ancak 2003 yılından sonra tekrar ön plana çıkan Necef şehri, Kum’un söz konusu gücünü kırmış ve Kum bir eğitim merkezi olarak ortaya çıkmıştır. İran’ın bir diğer aracı, bölgede bazı gruplara hamilik yapmasını sağlayan İran Devrim Muhafızları’dır. Devrim Muhafızları, İran ile çıkar birliği olan diğer Şii ve İslami gruplara silah yardımı ve silahlı eğitim olanakları sağlamaktadır. 286 Sonuçta, İran bölgedeki güç ve nüfuzunu arttırma yönündeki dış politika çizgisini, Şiilik mezhebi ekseninde gerçekleştirdiği söylenebilir. ABD ve İran arasındaki ilişkiler 1979 İran Devrimi’nden bu yana inişli çıkışlı seyretmektedir. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan ve Irak işgalleri sonrasında ABD, İran’a komşu olmuş ve bu durum İran’ı tedirgin 283 Ayubi, a.g.e., s.s.163-165. Ayubi, a.g.e., s.s.165-166. 285 Sandıklı ve Salihi, a.g.y., s.3. 286 Sandıklı ve Salihi, a.g.y., s.3. 284 71 etmiştir. 287 İran’da 1997’de başlayan yenilikçi Muhammed Hatemi dönemi her ne kadar iktidarın radikal gündemini yumuşatacağının sinyallerini verse ve bu dönem Avrupa Birliği gibi aktörlerin İran ile olan ilişkilerini geliştirse de, İran’ın ılımlı politikaları ABD ile olan ilişkilerini umduğu düzeye getirememiştir. 288 Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un 29 Ocak 2002’de yaptığı “Birliğin Durumu” konuşmasında İran’ı, Irak ve Kuzey Kore ile birlikte şer ekseninde göstermesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler daha da gerilmiştir. Bush, İran’ın baskıcı bir iktidara sahip olmak, uluslararası terörizme destek vermek ve kitle imha silahları üretmek yoluyla dünya barışını tehdit ettiğini iddia etmiştir. 289 İran’da 2005’te Mahmud Ahmedinejad’ın temsil ettiği şahin radikal grubun iş başına gelmesiyle İran’ın ülke güvenliği ve Orta Doğu politikalarında değişiklikler olmuştur. İran, hali hazırda devam eden nükleer programını hızlandırmış ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerinde ülke olarak önemli aşama kaydettiklerini dünya kamuoyuyla paylaşmıştır. Ayrıca İran, ABD’nin kendi üzerinde yoğunlaşmasını önlemek ve bir sonraki hedefi olmaktan kurtulmak için sınırlarının ötesinde bazı hamlelerde bulunmuştur. İran Şii kartını kullanarak hem etki sahasını genişletmeye çalışmış, hem Orta Doğu’daki siyasi atmosferi etkilemiştir. 290 Ancak asıl ilginci, çalışmanın önceki bölümlerinde belirtildiği gibi, İran’ın ABD’ye Afganistan ve Irak işgallerinde yardım ettiği hususu olmuştur. Öncesinde de ABD’nin Afganistan’a Ekim 2001’de düzenlediği operasyon sırasında İran “tarafsız” olduğunu ilan etmesine rağmen Kuzey ittifakını aktif şekilde destekleyerek savaş sırasında İran topraklarına düşecek veya sığınacak koalisyon askerlerine insani yardım ve kurtarma vaat etmiştir. 291 Arıkan, a.g.m., s.161. Özpek, a.g.m., s.s.195-196. 289 Arıkan, a.g.m., s.161. 290 Özpek, a.g.m., s.s.196-197. 291 Arıkan, a.g.m., s.166. 287 288 72 İran’ın jeopolitik durumu ABD’nin El Kaide’ye karşı yürüttüğü savaş sırasında çok önemli bir rol oynamıştır. Afganistan Savaşı’ndan sonra İran uluslararası toplumla işbirliği içinde bulunmuş ve Bonn Konferansı’nın düzenlenmesine, yeni Afgan hükümetinin oluşturulmasına ve Afgan milletine parlamento ve başkanlık seçimleri ile yaşadıkları geçiş döneminde yardımcı olmuştur. Daha sonra İran El Kaide’nin kendi topraklarındaki sızma ve geçiş yollarının kapatılması konusunda uluslararası toplumla birlikte hareket etmiştir. 292 ABD’nin İran’ı “çevreleme” ve “başarısız kılma” politikası halen devam etmektedir. Her ne kadar ABD’nin girişimleri sonucu İran, komşu ülkeleri Afganistan’da Taliban’dan ve Irak’ta Saddam Hüseyin yönetiminden kurtulmuş gözükse de bölgede oluşan boşluğu İran’ın doldurması oldukça güç gözükmektedir. Çünkü İran, Taliban ve Saddam yönetimlerinden kurtulmuş olsa da kendisi için daha büyük ve güçlü bir düşman olan ABD ile komşu olmuştur. İran’ın bugün Şii jeopolitiğinden faydalanabilmesi için ABD’yi etkisiz kılması gerekir ki, İran’ın böyle bir güce sahip olduğunu söylememiz güçtür. 293 1. İran’ın II. Körfez Savaşı’na Bakışı İran’ın Irak’a bakışını anlayabilmemiz için İran Devrimi’ni ve 1980 İranIrak Savaşı’nı göz önünde bulundurmamız gerekir. İran halen Irak’ta nüfuz alanı yaratmaya çalışıyorsa, bu İran’ın devrim ihracından ve İran-Irak Savaşı’ndan kaynaklanmaktadır. Şii uyanışının ilk aşaması 1979 İran Devrimi’yle olmuştur. Devrimin ardından İran dış politikasında Şiilere öncelik vermiş ve İran kendisini Şiilerin hamisi ilan etmiştir. 1980-88 yılları arasındaki İran-Irak Savaşı da “Şii ve devrimci İran”a karşı “Sünni Arap bloğu” şeklinde 292 293 Barzegar, a.g.m., s.90. Şahin, a.g.m., s.44. 73 ortaya çıkmıştır. Her iki aşama da Irak ve dünya Şiilerinin İran’a bakış açılarını etkilemiştir. 294 ABD’nin Irak’ı işgalinden önce bu savaşa İran’ın tutumu “aktif tarafsızlık” şeklinde olmuştur. İran Dışişleri Bakanlığı, müdahale öncesinde ve müdahale boyunca İran’ın bu tutumunu “tarafsız, ancak kayıtsız değil” şeklinde özetlemiştir. 295 İran’a göre savaşa karşı çıkmak, ezeli düşmanı Saddam Hüseyin’i reddetmek anlamına gelmekteydi. İran’ın arzusu Hüseyin iktidarının Irak’ta ortadan kalkmasıydı; hatta Hüseyin’i ortadan kaldırmak için, İran ABD ile işbirliği bile yapabilirdi. 296 Nitekim II. Körfez Savaşı esnasında İran, ABD’nin İran hava sahasını kullanmasına izin vermiştir. 297 Bunun yanı sıra İran yönetimi, Irak konusunda ABD ile sürtüşme içinde olmayacakları sözü de vermiştir. 298 İran’ın destekleme konusundaki çekincelerinden biri, İran’ın “Amerikan savaşını” onaylıyor gözükmesi olmuştur. 299 İran’ın Irak’a müdahale sürecindeki çekincelerden bir diğeri ise, müdahale sonrası oluşturulacak yeni Irak yönetimiyle ilgili olmuştur. İran her şeyden önce Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak istemekteydi. Böylece, Irak’ta meydana gelebilecek bir etnik bölünmenin İran topraklarında yaşayan farklı etnik topluluklar (özellikle Kürtler) üzerinde bağımsızlık yönünde oluşması muhtemel etkisinin önüne geçilmiş olacak ve İran’ın batı sınırında güvenlik sağlanabilmiş olacaktı. 300 Nitekim İran askerî operasyondan kaçınmak için, II. Körfez Savaşı öncesi, birtakım önerilerde bulunmuş ve Irak yönetiminin muhalefetle uzlaşıp, BM gözlemcilerinin denetiminde bir referanduma gidilmesini tavsiye etmiştir. Hatta İran bu önerisini formüle 294 Sinkaya, a.g.m., s.39. Pınar Arıkan, “ABD’nin Irak’a Müdahalesi ve İran’ın Tutumu”, II. Körfez Savaşı, ed. Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin, Platin, 2006, s.167. 296 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.64. 297 Öke, a.g.e., s.166. 298 Özcan, a.g.e., s.193. 299 Arıkan, a.g.m., s.167. 300 Arıkan, a.g.m., s.s.167-168. 295 74 ederek parlamentosunda önerge şeklinde sunmuştur. Ancak Irak, İran’ın bu önerisini reddetmiştir. 301 İran’ın Irak’taki Baas iktidarının devrilmesi için ABD ile işbirliğinin çok eski tarihlere dayandığını iddia edenler de olmuştur. Mısır’da bulunan İbn-i Haldun Düşünce Merkezi 1999 yılında yayınlandığı raporunda önemli bir iddiayı ortaya atmış ve İran ile ABD’nin, Saddam Hüseyin yönetiminin devrilmesi için hazırlandığını öne sürmüştür. Buna göre; 16 Aralık 1998 tarihindeki Çöl Tilkisi Operasyonunda * İran ABD’ye destek vermiş ve Irak’ın güneyindeki Şiilerle işbirliği yapmıştır. İran, ABD’nin Irak meselesini bitirince yüzünü kendisine çevirebileceğini de düşünmüştür. Bunun için İran’ın ABD’nin yanında durduğu ve ilişkileri yumuşatmaya çalıştığı yine rapordaki iddialar arasında yer almıştır. Tahran’da ikamet eden Avrupalı bir diplomat, İran’ın ABD’ye desteğini doğrulamış ve “İranlılar işbirliği yapıyorlar. Ancak İslam dünyasındaki yerlerinin sarsılmaması için bu işbirliğinin bilinmesini istemiyor, gizli kalmasını istiyorlar” demiştir. Bu Avrupalı diplomat, bazı örneklerle ABD-İran işbirliğini öne sürmüştür. Buna göre, İran’da bulunan ve ABD ile savaşmak isteyen İranlıların Irak’a geçişi engellenmiştir. Ayrıca İran, savaş döneminde Irak sınırını kapatmıştır. Basra Körfezi’nde Iraklıların körfeze mayın döşemesi engellenmeye çalışılmış ve en az bir mayın gemisi İran tarafından engellenmiştir. 302 Amerika cephesinden ise, Afganistan konusunda İran’ın ABD ile işbirliği yaptığı açıklanmıştır. ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Konseyi üyesi James Dobbins yaptığı bir açıklamada, Afganistan’ı yeniden inşa konusunda komşu ülkelerle işbirliğine varıldığını belirtmiştir. Dobbins ayrıca, işbirliği sürecinde en çok katkıda bulunanların da İranlılar olduğunu söylemiştir. 303 Bunun yanı sıra II. Körfez Savaşı öncesi 23 Ocak 2003’te İstanbul’da düzenlenmiş olan Irak’a komşu ülkelerin Dışişleri Bakanları Birinci Hani Fahs, “Şiilerin Farklı Tutumları”, El Hayat, 25 Mart 2003, ed. Faik Bulut, Arapların Gözüyle Irak İşgali: Binbir Gece Savaşları, Berfin Yayınları, Ekim 2003, Yayın no.135, s.329. * Operation Desert Fox. 302 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.s.64-65. 303 Joe Klein, “To Remake Iraq, invite the neighbors over”, Time, 30 Nisan 2003, (Erişim) http://www.time.com/time/nation/article/0,8599,448533,00.html, 28 Mayıs 2003. 301 75 Toplantısı’na İran da katılmış ve toplantının kapanış bildirgesinde Irak, Şii ve Kürtlerle yapılan anlaşmaları tanıması ve BM denetçileriyle işbirliği yapması konusunda uyarılmıştır. 304 İran ayrıca nüfuzunu arttırmak için Irak’ta, Saddam Hüseyin sonrası, bazı Şii ve Kürt gruplarıyla işbirliğine gitmiştir. İran’ın İDYK’ye kucak açması ve Talabani’nin liderliğini yaptığı Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni ağırlaması, ayrıca Şii ve Kürt grupları bir araya getirmesi, kendi nüfuzunu sağlamlaştırmak amacıyla yapılan politikalardan biri olmuştur. İran’ın, II. Körfez Savaşı sonrası bazı güçlerini Irak’a sürmesi, Irak’a ne kadar önem verdiğini de göstermektedir. Dönemin İran Dışişleri Bakanı olan Kemal Karzai, “Irak’ta gelecekte kurulacak hükümetlerde İDYK’nin yer almasını istiyoruz” demesi buna bir örnek teşkil etmektedir. II. Körfez Savaşı esnasında Hamaney’e yakın medya gruplarında, ABD’nin psikolojik savaşına paralel olarak yoğun bir şekilde, Irak Ordusunun ve Iraklı yetkililerin ABD’ye karşı durulmaması konusunda Amerikan yetkililerinden rüşvet aldığı haberlerini yapmışlardır. 305 İranlı liderler, Irak ve Afganistan işgalinde ABD’ye yardım ettiklerini açık bir şekilde de açıklamışlardır. Bunlar arasında Ali Ekber Haşimi Rafsancani’nin Tahran Üniversitesi’ndeki açıklamaları yer almıştır. Rafsancani, “Taliban Savaşında İran Kuvvetleri ABD’ye yardım etmeseydi, ABD Afgan bataklığında boğulurdu. ABD’nin İran Halk Ordusu olmadan Taliban’ı yenemeyeceğini bilmesi gerekirdi” demiştir. 306 İran Başkan Yardımcısı Muhammed Ali Aptahi ise şu açıklamaları yapmıştır: “İran işbirliği olmadan Kabil ve Bağdat bu kadar kolay işgal edilemeyecektir.” 307 İran 304 Çubukçu ve Özhan, a.g.y., s.6. Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.65. 306 “Rafsancani: Kuvatuna katelet taliban ve enkazed emirka min el mustenka el afgani”, Şark’ul Avsat, 9 Şubat 2002, (Erişim) , http://www.aawsat.com/details.asp?section=1&issueno=8474&article=87179&search=%C7%ED%D 1%C7%E4&state=true, 24 Mayıs 2012. 307 “Elhalic: Tehaddiyat Elmustakbel” (Körfez ve Gelecekteki Sorunlar Konferansı), Merkez Elimarat Lildirasat Ve Elbuhus Elistraticiye, 15 Ocak 2004, (Erişim) http://www.ecssr.ac.ae/ECSSR/appmanager/portal/ecssr?_nfpb=true&_nfls=false&lang=ar&_pageLa 305 76 Cumhurbaşkanı Ahmedinejat da ülkesinin ABD’ye Afganistan ile ilgili konularda yardım eli uzattığını, ancak ABD Başkanı George W. Bush’un kendilerini, İran’a askeri saldırı yapmakla tehdit ettiğini açıklamıştır. Ayrıca New York’ta katıldığı bir mülakat sırasında Ahmedinejat, ülkesinin Irak’taki istikrarın sağlanması konusunda ABD’ye yardım ettiklerinin de altını çizmiştir. 308 Amerikan yetkililerinden de ABD’nin Irak’ta yeni bir yönetimi oluşturma esnasında İran’a ihtiyaç duydukları ifade edilmiştir. ABD’nin eski Büyükelçisi Richard Holbrooke, Irak’taki istikrarın sağlanabilmesi için, ilişkilerinin kötü olduğu Irak’a komşu ülkelerin de desteğine ihtiyaçları olduğunu açıklamıştır. 309 Sonuç itibariyle; İran ABD’nin Irak’a müdahalesini, en büyük düşmanlarından birinin ortadan kaldırılması bakımından, memnuniyetle karşılamıştır. Dahası İran, II. Körfez Savaşı sonrası ABD desteğiyle kurulan ve Şiilerin çoğunlukta olduğu yönetimi hemen tanıyarak, hem yeni Irak Hükümeti’ne hem ABD’nin Irak politikasına bir nevi meşruiyet sağlamıştır. 310 2. İran ve Irak Şiileri Arasındaki İlişkiler Bugün Irak’taki İran nüfuzu, herkesin kabul ettiği bir gerçek haline gelmiştir. Bu gerçeği Sünniler, Kürtler, ABD’liler, komşu ülkeler ve bazı Şii aşiret liderleri ile İran muhalifi Şii siyasi liderler gibi bazı şahsiyetler de kabul bel=ActivitiesPage&_event=viewDetails&eventId=%2FActivities%2FConferences%2FAnnualConfer ence%2FActivities_2933.xml, 5 Haziran 2012. 308 “Ahmedi Nejat: Sa'adna Amirka Fil Elirak Ve Afganistan”, Şark’ul Avsat, 27 Eylül 2008, (Erişim) http://www.aawsat.com/details.asp?section=1&issueno=10896&article=488460, 29 Ekim 2011. 309 Klein, a.g.m.. 310 Sinkaya, a.g.m., s.49. 77 etmektedirler. Öyle ki, ABD Irak’ta güvenli bir ordu hazırlanması için İran’la görüşmeyi bile kabul etmiştir. 311 Irak’taki İran nüfuzunun görünen yüzü ise şu şekilde olmuştur: 312 - Binlerce İranlı’ya Irak vatandaşlığı verilmiştir. - Bazı resmi dairelerde Farsça konuşulmaktadır. - Irak ekonomisi, İran ekonomisine bağlanmış ve Irak pazarlarını İran ürünleri doldurmuştur. - Irak Güney petrolünün İran yararına çalındığı iddiaları bulunmaktadır. - Irak hükümeti, İran’ın siyasi tutumlarını savunmaktadır; örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri adalarının İran tarafından işgali konusunda olduğu gibi. Şiiler arasındaki çatışmalarda da İran’ın büyük rolünün bulunduğu da iddia edilmektedir. Bu iddialara göre; İran kendisini Irak ve dünya Şiilerinin tek mercisi olarak görmektedir. Bu nedenle de İran, kendi çatısı dışında, herhangi bir Şii grubunun Irak’ta varlık göstermesini istememekte ve kendisini Irak sahasından uzak tutacak her türlü oluşumu engellemektedir. Bunların yanı sıra, 2003 yılında Necef Havza’sının yeniden hayata geçmesi ve Havza’nın başında Ali El Sistani’nin bulunması İran’ı huzursuz etmiştir. Çünkü Necef, İran’ın Kum Havza’sının konumunu; Ali El Sistani de Ali Hamaney’in merciliğini tehdit etmiştir. İran, siyasi merciliğin yanı sıra dinî merciliği de elinde bulundurmak istemekteydi ve dünyadaki Şiileri kendi kontrolüne almaya çalışmaktaydı. Bu nedenle El Sistani’nin Irak’ta, Körfez’de, Pakistan’da ve bazı ülkelerde kabul gören bir merci olması ciddi anlamda İran’ı rahatsız etmiştir. 313 Leyla Seyhli, “Sai Vasinton Lil Hivar Maa İran Va Suriye”, Bernamej Ma Veraa El haber, (Erişim) http://www.aljazeera.net/NR/exeres/F3ADE077-ACA8-4D4E-8104-41EF95DF6743.htm, 23 Mayıs 2008, akt.: Omer, a.g.y., s.146. 312 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.68. 313 Şahade ve El Kesvani, a.g.e., s.51. 311 78 Ancak Irak’taki Şii grupların hiçbiri amaçlarının, İran’da olduğu gibi, Velayet-i Fakih’i kurmak olduğunu söylememiştir. Aksine bu amaca ulaşmak için demokratik süreci kullanmak istediklerini belirtmişlerdir. İran’ın hükümet sistemine Şii din adamları tarafından önderlik edilmesine rağmen Irak’ta tüm Şii din adamları, özellikle El Sistani ya da İDYK ve Dava Partisi’ndeki din adamları tarafından kabul edilmemektedir. Bunlar, bölgesel bir hilal olarak ortaya çıkabilecek kapsayıcı bir Şii ittifakı fikrine karşı çıkmaktadırlar. 314 Tüm bunlara rağmen İran, özellikle İslamcı Şiilerin birlikte hareket etmeleri noktasında etkili olmuştur. Irak Şiileri, ABD’nin Irak’ı işgalinden önce farklı gruplara ayrılmış olmalarına rağmen, Irak’ın yeniden yapılandırılması sürecinde İran’ın desteğiyle bir araya gelmiş ve güçlü bir blok oluşturmuşlardır. Aynı şekilde Mart 2010 Irak ulusal parlamento seçimlerinde Şii grupların birlikte hareket etmesi için İran çabaladığı gibi, seçim sonrasında da Şii grupları bir araya getirmeye çalışmıştır. 315 İran’ın Irak’taki Şiilerle olan ilişkisi, ideolojik ve dinî faktörlerin ötesinde sosyo-kültürel bağlara dayalı olmuştur. Bu da İran ve Irak’ı birbirine yaklaştıran, uzun zamandır var olan “iki stratejik düşman” fikrini yok eden önemli bir unsurdur. Fakat aynı zamanda İran’ın artan bölgesel rolü, Iraklı Şii grupların İran’dan siyasi, mali ve lojistik destek talep edecekleri anlamına da gelebilir. Şiilerin bakış açısına göre, ABD politikasının halen Sünni grupları desteklemeye devam etme ihtimali vardır ve bu da uzun vadede Suudi Arabistan ve Mısır gibi geleneksel Sünni Arap devletlerin Irak politikasına müdahale etme ihtimalini doğurabilir. Daha önceki deneyimlere dayanarak bu Arap devletlerinin Irak’ta Şii grupların rollerinin artmasını hoş karşılamayacağı tahmin edilebilir. Bu nedenle, Iraklı Şiilerin Arap Dünyası içinde ilk Şii hükümetini kurmalarından dolayı tek dost ülke olan İran’ın desteğine ihtiyaç duyacaklardır. 316 314 El Marashi, a.g.m., s.28. Sinkaya, a.g.m., s.s.56-57. 316 Kayhan Barzegar, “İran, Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik”, çev. Şahika Uçtu, Ortadoğu Analiz, ORSAM Yayınları, Eylül 2010, Cilt 2, Sayı 21, (Erişim) 315 79 Sonuç itibariyle; II. Körfez Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan yeni jeopolitik gelişmelerle birlikte İran bölgedeki siyasi ve güvenlik konularının yeni ana merkezi haline gelmiştir. Bunun yanı sıra İran, Irak’ta ve bölgede Şii faktörünün gücünün artmasıyla beraber bölgenin siyasi dinamiklerini güçlü bir şekilde etkileyebilecek konuma yükselmiştir. 317 Ama yine de Irak Şiileri ile İran Şiileri arasında birtakım göz ardı edilmeyecek bulunmaktadır. Bu farklılıkları şu şekilde sıralayabiliriz: farklılıklar da 318 - Iraklı Şiiler, İran’daki gibi bir din adamlarının yönetimini (Velayet-i Fakih’i) istememişlerdir. - Dava Partisi hareketi, İran modelini taklitten çok Şiilerin sistemden dışlanmış olmalarının yarattığı bir tepki hareketidir. - İranlı Şiiler ile Iraklı Şiiler arasındaki farklılıklar, İran-Irak Savaşı’nda giderek artmıştır. İran’a karşı cephede savaşan Irak piyadelerinin çoğunluğu Iraklı Şiilerden oluşmuştur. - 1991 Şii Ayaklanması’nda, Şii Ayetullahlar Irak'ın bölünmesini teşvik edebilecek mesajlar vermekten kaçınmışlardır. - Iraklı Şiilerde “Iraklılık kimliği” baskın bir faktördür. http://orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2010916_Doc.%20Dr.%20Keyhan%20Berzegar.pdf, 8 Ağustos 2011, s.91. 317 Barzegar, a.g.m., s.90. 318 Sedat Ergin, “Necef, Kum’a alternatif olur mu?”, Hürriyet, 6 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=138371, 13 Haziran 2012. SONUÇ Iraklı Şiiler, İngilizlerin Irak’ı işgal ettiği 1920 öncesi yıllarda, İngilizlere ciddi bir muhalefet ve silahlı bir direniş göstermemişler ve Irak devletinin kurulmasından yana bir tavır sergilemişlerdir. Ancak bağımsız ve İslami bir devletin kurulması noktasında İngiltere ve Emir Faysal ile ters düşen Şiiler bunun üzerine 1920’de işgale karşı bir direniş göstermişlerdir. Irak’ın 1932 yılında bağımsızlığını ilan etmesinden, 2003 yılında Baas iktidarının devrilmesine kadarki süreçte, Şiiler sistemin dışında kalmışlardır. Irak’ta siyasi üstünlük Sünni Arapların elinde olmuş ve Şiiler Irak’ta çoğunluk olmalarına karşın, Sünniler kadar siyasi haklardan ve ekonomik gelirden faydalanamamışlardır. 1968 yılında Sosyalist Arap Baas Partisi’nin Irak’ta iktidara gelmesiyle özellikle aşırı uçtaki İslamcı Şiilere yönelik baskılar daha da şiddetlenmiştir. Ancak ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte Irak’ın Şii çoğunluğu, seksen yılı bulan bu baskı döneminde kurtulmuştur. ABD’nin Irak’ı işgali ve Baas iktidarının devrilmesiyle Irak yönetiminde Şiilere önemli roller biçilmiştir. Şiiler ve Kürtler iktidardan büyük paylar almış ve ülkedeki hakim güç konumuna gelmişlerdir. Böylece modern Irak tarihinde ilk kez ülke yönetimi Şiilerin idaresi altına girmiştir. 2003 yılında ABD’nin Irak’a girişi sırasında da Şiilerin ciddi bir silahlı direniş göstermediğini görmekteyiz. Ancak 1920’li yıllardan farklı olarak Şiiler, Irak muhalefet grupları içinde aktif bir rol oynamışlardır. II. Körfez Savaşı öncesi ABD ile görüşmelerini başlatmışlar ve Saddam Hüseyin sonrası için yapılan tüm çalışmalara aktif bir şekilde katılmışlardır. Iraklı Şii hareketin, ABD ile ilişkilerinde kötü dönemler de söz konusu olmuştur. I. Körfez Savaşı sonrasında 1991 yılında gerçekleşen ayaklanmada Şiiler, ABD’nin ayaklanmaya destek vereceğini düşünmüşlerdir. Ancak ABD, destek şeklinde algılanan demeçlerine karşın, Şii hareketin beklediği desteği kendisine vermemiştir. Bu durum, Şiilerin 2003 yılına kadar 81 Irak’ta ciddi bir baskıya maruz kalmalarına neden olmuştur. Bu sürecin Şiilere yaptığı tek pozitif katkı, Şii hareketinin Irak’ta alan bulamaması üzerine uluslararası bir platforma taşınması olmuştur. Böylece Şiiler, özellikle Batılı devletlerle olan ilişkilerini geliştirebilmiş ve Batı’nın Şiiler hakkındaki çekincelerini yenebilmişlerdir. Şiilerin İslami tonları ağır basan bir grubu teşkil etmesi ve İran ile yakınlıkları sebebiyle Saddam Hüseyin sonrası dönemde İran benzeri bir yönetim kurabilecekleri ihtimali, 1990’lı yıllarda Batılı ülkelerin Şiilere yaklaşımını olumsuz etkilemiştir. Irak’ta iktidarın devrilmesi ve kısa sürede Amerikan ve Koalisyon Güçlerinin ülkenin kontrolünü ele geçirmesiyle Şiiler daha rahat hareket alanı bulmuşlardır. Irak’ın yeniden yapılandırma sürecinde en etkili grup Şiiler olmuşlardır. Irak Yönetim Konseyi’nde hâkim oranda bir temsil gücüne sahip olmuşlardır. Daha sonra parlamento ve vilayet meclisi seçimlerinde nüfus gücünü iyi kullanabilen Şiiler, hem vilayet meclislerinde hem parlamentoda yüksek oranda bir temsil gücünü elde etmeyi başarmışlardır. Bu noktada Şiilerin aralarındaki sorunlara rağmen birlikte hareket etmeleri de etkili olmuştur. Ocak ve Aralık 2005’te yapılan her iki parlamento seçimlerinde Birleşik Irak İttifakı çatısı altında tek listeyle seçime katılmışlar ve seçimlerden birinci liste olarak çıkmışlardır. Ancak Mart 2010’daki parlamento seçimleri öncesi aralarında yaşanan iktidardan pay alma sorunları nedeniyle ikiye bölünmüşlerdir. Kanun Devleti İttifakı ve Irak Ulusal İttifakı şeklinde iki listeyle genel seçime katılan Şiiler, ikinci ve üçüncü liste olarak seçimden çıkmışlardır. Daha sonra laik Şii İyad Allavi’nin lideri olduğu, ama daha çok Sünnileri bünyesinde barındıran İrakiye Listesinin seçimlerden birinci liste olarak çıkması ve iktidarı ellerine alma ihtimali üzerine, Şiiler tekrar birleşmişlerdir. Sünnilerin tekrar iktidarı ele geçirme olanağı karşısında, Nuri El Maliki Hükümetine, Irak Parlamentosundaki Şii gruplar güvenoyu vermişlerdir. Daha öncede belirtildiği gibi, ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişki, II. Körfez Savaşı öncesi başlamış ve Irak muhalefetinde Şiilerin etkin bir rol 82 oynamasıyla da giderek bu ilişkiler gelişmiştir. Kamuoyuna ABD ve Şiiler arasındaki ilişkiler her ne kadar olumsuz yansıtılmaya çalışılsa da II. Körfez Savaşı’nda Şiilerin ABD’ye büyük bir destek verdiğini görmekteyiz. ABD ve Koalisyon Güçlerinin Irak’a girişlerinde Şiilerin ciddi bir direnişi söz konusu olmamıştır. Havza lideri Ali El Sistani ile de ilişkilerini geliştirmiş olan ABD, El Sistani aracılığıyla birçok konuda Şiilere ulaşabilmiştir. Örneğin, Saddam Hüseyin yönetiminin düşmesiyle ülkede ortaya çıkan kargaşa, El Sistani’nin verdiği fetvalarla yatıştırılmaya çalışılmıştır. Bu nedenle savaşın ilk yıllarında El Sistani’nin ABD’ye yardımcı bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz. Nitekim dönemin ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, 2011 yılında anılarını kaleme aldığı kitabında, ABD ve El Sistani’nin ilişkilerinin oldukça geliştiği, bu nedenle de CIA bünyesinde El Sistani ile ilişkiler ofisi adlı bir birimi açtıklarını yazmıştır. ABD ve Irak Şiileri arasındaki ilişkilere kuşkuyla bakılmasının ve kamuoyuna olumsuz yansımasının nedeni ise, İran bağlamında olmuştur. ABD’nin endişesi, Saddam Hüseyin sonrası Irak’ta, İran benzeri bir İslam Cumhuriyetinin kurulması noktasında olmuştur. Ancak İran ile Irak Şiileri arasındaki ilişkiler her ne kadar iyi olsa da, birçok konuda birbirlerinden ayrılmaktadırlar. En önemli ayrım noktası, İran benzeri bir yönetim şekli konusunda olmuştur. Iraklı din adamlarının büyük bir çoğunluğu, Velayet-i Fakih’i kabul etmemektedir. Havza’nın lideri El Sistani, açık bir şekilde din adamlarının yönetimde yer almalarına karşı çıkmıştır. Diğer bir ayrım noktası ise, Iraklı Şiilerin devlete olan bağlılıkları noktasında ortaya çıkmıştır. Iraklı Şiiler için, her ne kadar mezhep önemli bir olgu olsa da Şiilerin Irak’a olan bağlılıklarını göz ardı edemeyiz. Örneğin, İran-Irak Savaşı’nda Şiilerin büyük bir kısmı İran’a karşı savaşta yer almışlardır. Irak’taki Şii hareketi, hiçbir dönem ayrılıkçı bir çizgi izlememiş, daha çok rejime karşı bir muhalefet şeklinde oluşmuştur. Bugün Irak’taki Şii grupların birçoğu Irak’ın birliğini ve Irak’ta güçlü bir merkezî yönetimin varlığını savunmaktadır. 83 Sonuç olarak, Irak Şiilerinin ABD ile olan ilişkilerini geliştirmesi, 2003 yılı sonrası Irak’ta Şiilerin ülkedeki nüfuzlarını arttırmalarını sağlamıştır. Irak’ta hareket alanı bulabilen Şiiler, Necef Havzası’nın eski gücünü tekrar kazanmasını da sağlayabilmişlerdir. Şu anda Havza’nın lideri olan El Sistani, dünya Şiileri arasında kabul gören bir merci olmakla birlikte, ciddi şekilde saygı görmektedir. Iraklı Şiiler, halen Irak’ta iktidarı güçlü bir şekilde ellerinde bulundurmakta ve ayrıca ülkedeki konumları da giderek güçlenmektedir. 84 KAYNAKÇA Kitaplar: ABDURREZAK, Salah; El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010. ARI, Tayyar; Irak, İran, ABD ve Petrol, 2. Baskı, Alfa Yayınları, Ocak 2007. AYUBİ, Nazih; Arap Dünyasında Din ve Siyaset, çev. Yavuz Alogan, Cep Kitapları A.Ş., 1993, Cep Kitapları no.110, Düşün no.5. BATATU, Hanna; “Iraq’s Shi’a: Their Political Role and the Process of their Integration into Society”, Islamic Impulse, ed. Barbara Frayer Stowasser, Washington, Georgetown University Center for Contemporary Arab Studies, 1987, akt.: Faleh A. Cabbar, Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş, çev. Hikmet Hâlis, Agora Kitaplığı, Haziran 2004. BOZKURT, Ceyhun; Mission Kurdistan: ABD, PKK İlişkilerinin Stratejik Analizi 1978-2012, 2. Baskı, Ankara, Kripto Kitaplar, 2012. CABBAR, Faleh A.; Irak’ta Şii Hareketi ve Direniş, çev. Hikmet Hâlis, Agora Kitaplığı, Haziran 2004. CLEVELAND, William L.; Modern Ortadoğu Tarihi, çev. Mehmet Harmancı, Agora Kitaplığı, Haziran 2008. DAĞI, İhsan D.; Ortadoğu’da İslam ve Siyaset, 2. Baskı, İstanbul, Boyut Kitapları, Ekim 2002. DUMAN, Selçuk; II. Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), Ankara, Berikan Yayınevi, 2010. EL HAYYUM, Reşit; 100 Am Min El İslam El Siyasi Bil İrak-1: El Şia, 2 cilt, Merkezil Misbar Lil Dirasat ve El Buhus, Mayıs 2011, 1.cilt. EL KATİB, Ahmed; El Şirazi: El Merciiyye Fi Muacehet Tahattiyat El Tatavvur, Menşurat Elzeman, 2002. EL VERDİ, Ali; Lemahat İştimaiyye Min Tarih Eliraq Elhadis, 6 cilt, 2. Baskı, Kum, Darul Kitab Elislami, 2005, 5.cilt. 85 GALBRAITH, Peter; Irak’ın Sonu: Ulus Devletlerin Çöküşü mü?, çev. Mehmet Murat İnceayan, Doğan Kitap, Ocak 2007. GOLDSCHMİDT, Arthur; DAVİDSON, Lawrence; Kısa Ortadoğu Tarihi, çev. Aydemir Güler, Doruk Yayımcılık, Kasım 2011. HALLİDAY, Fred; Ortadoğu Hakkında 100 Mit, çev. Can Cemgil, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Kasım 2008,Yayın no.227. İBRAHİM, Farhad; Atayfiyye Ve El Siyase Fil Alam El Arabi: Nemuzec Asia Fil İrak, Maktebet Medbuli, 1996. LEWİS, Bernard; Ortadoğu, çev. Selen Y. Kölay, 3. Baskı, Ankara, Arkadaş Yayınevi, 2006. MATAR, Selim; Cedel El Haviyat, Beyrut, El Muessese El Arabia Li Dirasat Vel Neşir 2003. MATAR, Selim; El Zatul Cerihe, 2. Baskı, Beyrut, El Muessese El Arabia Li Dirasat Vel Neşir, 2000. NAKASH, Yıtzhak; Irak’ta Pandora’nın Kutusu Şiiler, çev. Metin Saltoğlu, Elips Kitap, Ocak 2005. NAVVAR, İbrahim; El Muaraza El İrakiye Ve El Siraa Li İzkat Saddam, Londra, Matbuat AN, 1993. ONAT, Hasan; Yirminci Asırda Şiilik ve İran İslam Devrimi, Ankara, Kamu Hizmetleri Araştırma Vakfı Yayınları, 1996. ÖKE, Mim Kemal; Irak Savaş Günlüğü, İrfan Yayıncılık, 2005. POLK, William R.; Irak’ı Anlamak, çev. Nurettin Elhüseyni, 2. Baskı, NTV Yayınları, Nisan 2007, Yayın no.3. ROSEN, Nir; In the Belly of the Green Bird: The Triumph of the Martyrs in Iraq, New York, Free Press, 2006. SALİHİ, Emin; Irak Siyaseti ve Etnik Kimlikler, Türkçe seri no.18, İstanbul, Kerkük Vakfı Yayınları, Şubat 2008, Yayın no.26. 86 ŞAHADE, Usame; EL KESVANİ, Heytem; El Mavsua El Şamile lil Fırak El Muasıra fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. ŞİMŞİR, Bilâl N.; Türk-Irak İlişkilerinde Türkmenler, Bilgi Yayınevi, Eylül 2004. TRİPP, Charles; A History of Iraq, 3. Baskı, New York, Cambridge University Press, 2007. WILEY, Joyce N.; Irak Şiileri, çev. Metin Mutanoğlu ve Osman Baş, Ekin Yayınları, Nisan 2004, Yayın no.55. YILMAZ, Sait; Irak Dosyası, İstanbul, Kum Saati Yayınları, 2011. YILMAZ, Türel; Uluslararası Politikada Orta Doğu, 2. Baskı, Ankara, Barış Platin Yayınevi, Şubat 2009. ZAHİR, İhsan İlahi; Aşia ve Tşayu: Farık ve Tarih, Tercümen Assüne Yayınevi, 1984, akt.: Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008. Makaleler: AL-DÜLEYMİ, Salih; “Hilafet Muaviye Bin Ebi Süfyan”, Alusra Alislamiyye Dergisi, sayı 78, Ekim 2007, akt.: Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008. ARIKAN, Pınar; “ABD’nin Irak’a Müdahalesi ve İran’ın Tutumu”, II. Körfez Savaşı, ed. Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin, Platin, 2006, s.s.161-180. BAHGAT, Gawdat; “İslam’ın Siyasal Coğrafyası: Basra Körfezi’ndeki Şiiler”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, s.s.145-159. BARZEGAR, Kayhan; “İran, Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik”, çev. Şahika Uçtu, Ortadoğu Analiz, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Eylül 2010, Cilt 2, Sayı 21, (Erişim) 87 http://orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2010916_Doc.%20Dr.% 20Keyhan%20Berzegar.pdf, 8 Ağustos 2011, s.s.83-92. BENGIO, Ofra; “Irak’ın Toprak Bütünlüğü Tehdit Altında”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Kuzey Irak Özel, Cilt 3, Sayı 1, İlkbahar 1996, s.s.61-80. BENLİ, Yusuf; “Irak’ta Şiiliğin Tarihi Temelleri”, Irak Dosyası I, yay.haz. Ali Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV), 2003, 1.cilt, Tarih serisi no.22, s.s.127-160. ÇINAR, Burak; “ABD’nin Irak’tan Çekilişi”, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 9 Ekim 2009, (Erişim) http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=304 7&kat=25, 29 Kasım 2011. DUMAN, Sabit; “Irak: Bir Ulus Yaratma Çabaları”, Irak Dosyası II, yay.haz. Ali Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz ve Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV), 2003, 2.cilt, Tarih serisi no.22, s.s.45-70. EL MARASHİ, İbrahim; “Şii Hilali Mitini İnşa Etmek: İran Devrimi’nden 2003 Irak Savaşı’na”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, s.s.7-36. ERKMEN, Serhat; “Irak’ta İşgal Sonrası Siyasal Yaşam ve 2010 Parlamento Seçimleri”, Ortadoğu Etütleri Dergisi, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Temmuz 2010, Cilt 2, Sayı 3, s.s.107-145. ERKMEN, Serhat; “İç Etkenler Açısından Irak’ın Geleceği”, Irak Krizi (20022003), der. Ümit Özdağ, Sedat Laçiner ve Serhat Erkmen, Ankara, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), 2003, Yayın no.57, Ortadoğu Araştırmaları Dizisi:4, s.s.3-20. ERKMEN, Serhat; “Orta Doğu’daki Değişim Ekseninde Irak Sorununu Anlamak”, Stratejik Analiz, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şubat 2007, Sayı 82, s.s.20-31. HASAN, Mazin; “Irak’ın Geleceği”, Stratejik Analiz, Avrasya Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şubat 2007, Sayı 82, s.s.33-42. Stratejik 88 KESKİN, Arif; “Şii Jeopolitiği ve İran”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Şii Jeopolitiği, cilt 13, sayı 3, Eylül-EkimKasım-Aralık 2007, s.s.65-100. KOÇ, Şanlı Bahadır; “SOFA ABD İçin Irak’ta ‘Sonun Başlangıcı’ mı?”, Stratejik Analiz, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Ocak 2009, Sayı 105, s.s.50-57. NOORBAKSH, Mehdi; “Shiism and Ethnic Politics in Iraq”, Middle East Policy Council, (Erişim) http://mepc.org/journal/middle-east-policy- archives/shiism-and-ethnic-politics-iraq?print, 9 Haziran 2012. ÖZCAN, Mustafa; “Irak’ta Direnişin İslami Veçhesi”, Irak Dosyası II, yay. haz. Ali Ahmetbeyoğlu, Hayrullah Cengiz, Yahya Başkan, 2 cilt, İstanbul, Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV), 2003, 2.cilt, s.s.163-304. ÖZDİKMENLİ, İlkim; OVALI, Şevket; “Irak Savaşı Sonrasında Liberal Dünyanın Yapay İkiliği”, Uluslararası İlişkiler, Cilt 5, Sayı 19, Güz 2008, s.s.89118. ÖZPEK, Burak Bilgehan; “En Uzun On Yıl: 11 Eylül Sonrası Ortadoğu”, Ortadoğu Etütleri, Ocak 2012, Cilt 3, Sayı 2, s.s.183-215. ÖZTÜRK, Mehmet; “I. Körfez Savaşı’ndan (1990-91) – 11 Eylül Sürecine ABD’nin Irak Politikası ve Bunun Türk-Amerikan İlişkilerine Etkileri”, Akademik Bakış Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2010, Sayı 19, (Erişim) http://akademikbakis.org/19/08.pdf, 8 Ağustos 2011, s.s.1-27. REÇBER, Sercan; “Irak’a Yönelik Askeri Müdahalenin Uluslararası Hukuk Açısından Geçerliliği”, Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi, 2007, Cilt 4, No: 13, s.s.59-82. SEMİN, Ali; “ABD’nin Irak’tan Çekilmesinin Irak ve Ortadoğu’ya Olası Etkileri”, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), 29 Aralık 2011, (Erişim) http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_cont ent&view=article&id=1984:-abdnin-iraktan-cekilmesinin-irak-veortadouya-olas-etkileri&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150, Mayıs 2012. 13 89 SEZAL, S. Ranâ; “Irak’ta Devlet ve Şiiler”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Sonbahar 2000, Irak Özel, Cilt 6, Sayı 3, s.s.110-121. SİNKAYA, Bayram; “Şii Ekseni Tartışmaları ve İran”, Avrasya Dosyası, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.s.37-63. ŞAHİN, Mehmet; “Şii Jeopolitiği: İran İçin Fırsatlar ve Engeller”, Akademik Orta Doğu Dergisi, Eylül 2006, Cilt 1, Sayı 1, s.s.39-55. VISSER, Reidar; “Hegemon Güce Meydan Okuma: Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi ve ABD’nin Irak Politikası”, Avrasya Dosyası, çev. Gül Aral, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Eylül-Ekim-Kasım-Aralık 2007, Şii Jeopolitiği, Cilt 13, Sayı 3, s.s.109-143. VISSER, Reidar; “Osmanlı Eyalet Sınırları, Şii Federalizmi ve Irak’taki Enerji Anlaşmazlığı”, Stratejik Analiz, çev. Gül Aral, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM), Kasım 2006, Sayı 79, s.s.83-90. YALÇINKAYA, Haldun; “Savaş Müteahhitleri ve Irak Savaşı”, Ortadoğu Analiz, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Nisan 2012, Cilt 4, Sayı 40, s.s.78-85. YILDIRIM, Taner; “Ali b. Ebu Talib Hilafetinden Yezid b. Muaviye Dönemine Kadar Basra Körfezindeki Siyasi Durum”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2011, Cilt 10, no.1, s.s.351-369, (Erişim) http://sbe.gantep.edu.tr/~sbd/index.php/sbd/article/view/237/227, 7 Ocak 2012. Raporlar: AYDIN, Mustafa; ÖZCAN, Nihat Ali; KAPTANOĞLU, Neslihan; “Riskler ve Fırsatlar Kavşağında Irak’ın Geleceği ve Türkiye”, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Ortadoğu Çalışmaları II, Aralık 2007, (Erişim) http://www.tepav.org.tr/upload/files/1271232024r 5640.Riskler_ve_Firsatlar_Kavsaginda_Irak_in_Gelecegi_ve_Turkiye.pd f, 6 Mayıs 2012. 90 AYHAN, Veysel; v.d.; 7 Mart 2010 Irak Parlamento Seçim Sonuçlarının ve Yeni Siyasal Denklemin Değerlendirilmesi, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Nisan 2010, Rapor no.17, (Erişim) http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011126_orsamre portt_17_tr.pdf, 2 Mayıs 2012. ÇAKMAK, Cenap; ÇOLAK, Fadime Gözde; ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), İstanbul, Şubat 2011, Rapor no.29. ÇUBUKÇU, Mete; ÖZHAN, Taha; İşgal Altında İstikrar Arayışları: 2010 Irak Seçimleri, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), Nisan 2010, Sayı 20, (Erişim) http://www.setav.org/ups/dosya/2947 6.pdf, 11 Ağustos 2011. SANDIKLI, Atilla; SALİHİ, Emin; İran, Şii Hilali ve Arap Baharı, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), İstanbul, Ağustos 2011, Rapor no.35. “Irak: Gelecek Senaryoları”, Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (BÜSAM), Temmuz 2009, İstanbul, (Erişim) http://busam.bahcesehir.edu.tr/rapordosya/irak-gelecek- senaryolari.pdf, 29 Temmuz 2012. Gazete Makaleleri ve Haberler: “ABD-Irak Askeri Anlaşması”, Çin Uluslararası Radyosu, 16 Şubat 2009, (Erişim) http://turkish.cri.cn/281/2009/02/16/1s109663.htm, 28 Aralık 2011. “ABD’nin yeni baş belası”, Milliyet, 6 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/abdnin-yeni-basbelasi/dunya/haberdetayarsiv/06.04.200 4/31497/default.htm, 24 Nisan 2012. “Ahmedi Nejat: Sa'adna Amirka Fil Elirak Ve Afganistan”, Şark’ul Avsat, 27 Eylül 2008, (Erişim) http://www.aawsat.com/details.asp ?section=1&issueno=10896&article=488460, 29 Ekim 2011. 91 “Amerikan askerlerine yönelik saldırılar Şii kentlere sıçradı”, Zaman, 28 Temmuz 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/07/28/dis/butun.htm, 14 Ağustos 2011. “Ayatollah tells Shias to stop fighting”, The Guardian, 4 Nisan 2003, (Erişim) http://guardian.co.uk/world/2003/apr/04/iraq.ewenmacaskill1?INT CMP=SRCH, 13 Ağustos 2011. “Bakır El Hekim fi el Kuveyt: la tuced fetva tuharrem el ta’aun ma’a el Emrikiyin ve len tekun hukume Şiiyye fi el İrak”, Şark’ul Avsat, 27 Kasım 2002. “Bakır El Hekim: Nu’arız muhacemet el İrak ve nutalib vaşıntın bilsai ila hal siyasi”, Şark’ul Avsat, 14 Ağustos 2002. “Blair’den Irak İtirafı”, Hürriyet, 12 Aralık 2009, (Erişim) http://www.hurriyet.com.tr/dunya/13184873.asp, 14 Ocak 2010. “Bush’un yeni Irak stratejisi dünyaya kötü örnek olacak”, Zaman, 23 Eylül 2002, (Erişim) http://www.arsiv.zaman.com.tr/2002/09/23/dis/butun.htm, 14 Ocak 2010. “Çelebi: ABD, muhalif toplantısı için 43 isim belirledi”, Hürriyet, 10 Nisan 2003, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139334, 24 Nisan 2012. ÇUBUKÇU, Mete; “Bade Harabül Irak”, Referans, 3 Temmuz 2009, (Erişim) http://www.radikalreferansarsivi.com/haber.aspx?HBR_KOD=125 368, 29 Temmuz 2012. El Arab El Yaum Gazetesi, 28 Nisan 2005, akt.: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile lil Fırak El Muasıra fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. EL IMAM, Gessan; “Hel turahin amirka ala eslime dimukratiye lil nizam elarabi?”, Şark’ul Avsat, 20 Mayıs 2003, (Erişim) http://www.aawsat.com/lea der.asp?section=3&article=171727&issueno=8939, 4 Nisan 2011. 92 EL-MUDEYNİ, Tevfik; “Anlaşma Sonrasında Irak’ın Geleceği”, çev. Emrah Kekili, El-Beyyinetu’l Cedide (Erişim) Gazetesi, http://www.kerkukvakfi.com/makaleler.asp?id=1060, 4 Haziran 2012. “El Sadr Irak’a döndü”, Milliyet, 6 Ocak 2011, (Erişim) http://dunya.milliyet.com.tr/el-sadr-irakadondu/dunya/dunyadetay/06.01.201 1/1335513/default.htm, 24 Nisan 2012. ERGİN, Sedat; “Necef, Kum’a alternatif olur mu?”, Hürriyet, 6 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?i d=138371, 13 Haziran 2012. FAHS, Hani; “Şiilerin Farklı Tutumları”, El Hayat, 25 Mart 2003, ed. Faik Bulut, Arapların Gözüyle Irak İşgali: Binbir Gece Savaşları, Berfin Yayınları, Ekim 2003, Yayın no.135, s.s.329-332. “Irak muhalefetinde kim kimdir”, Hürriyet, 15 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=140460, 24 Nisan 2012. “Iraklı Şiiler Amerikan-İngiliz saldırısına katılmayacak”, Zaman, 23 Mart 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/03/23/dis/h12.htm, 13 Ağustos 2011. “Iraklı Şii lider El Hakim’den ABD’ye sıcak mesaj: Birlikte çalışmaya hazırız”, Zaman, 24 Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/24/dis/h7.htm, 13 Ağustos 2011. “Irak’taki Başlıca İslami Partiler”, BBC Türkçe, 25 Ağustos 2005, (Erişim) http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040129_irak_isla mi.shtml, 13 Mayıs 2012. “Irak’ta ‘sırayla başkanlık’ sistemi”, Hürriyet, 29 Temmuz 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=162300, Ağustos 2011. 13 93 “Irak: Ümmü Kasr düşmedi”, Hürriyet, 26 Mart 2003, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=136265, (Erişim) 24 Nisan 2012. “İran Devrim Muhafızları silahlandırdı”, Hürriyet, 4 Mart 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131548, 24 Nisan 2012. “İşte ABD’nin Irak’tan Çekilme Takvimi”, İhlas Haber Ajansı, 27 Şubat 2009, (Erişim) http://www.iha.com.tr/haber/Dunya/58991-H-4/%C4%B0ste- abd-nin-irak-tan-cekilme-takvimi, 14 Ocak 2010. KLEIN, Joe; “To Remake Iraq, invite the neighbors over”, Time, 30 Nisan 2003, (Erişim) http://www.time.com/time/nation/article/0,8599,448 533,00.html 28 Mayıs 2003. “Limaza (İlan Şiat Elirak) Ve Limaza Yekun Lil Şia Beyan?”, Şark’ul Avsat, 17 Temmuz 2002, (Erişim) http://www.aawsat.com/leader.asp?sect ion=3&article=113506&issueno=8632, 29 Temmuz 2011. “Muhalifler 15 Ocak’ta K. Irak’ta toplanıyor”, Hürriyet, 18 Aralık 2002, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=116321, 13 Haziran 2012. “Mukatu’u Mutemer Lenden Lilmuaraza Elirakiye Limaza Yukati’un?”, Şark’ul 13 Avsat, Aralık 2002, (Erişim) http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&issueno=8781&article=14 1212&feature=, 28 Temmuz 2011. “Necef’te Şii lider öldürüldü”, Hürriyet, 10 Nisan 2003, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=139434, (Erişim) 24 Nisan 2012. OBAMA, Barack H.; “Irak Planım”, The New York Times, çev. Zaman Gazetesi, (Erişim) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=714387, 29 Kasım 2011. 94 “Ölü ve diri”, Milliyet, 14 Nisan 2004, (Erişim) http://milliyet.com.tr/olu-veyadiri/dunya/haberdetayarsiv/14.04.2004/32246/default.htm, 24 Nisan 2012. “Rafsancani: Kuvatuna Katelet Taliban Ve Enkazed Emirka Min El Mustenka El Afgani”, Şark’ul Avsat, 9 Şubat 2002, (Erişim), http://www.aawsat.com/details.asp?section=1&issueno=8474&article=87 179&search=%C7%ED%D1%C7%E4&state=true, 24 Mayıs 2012. SEYHLİ, Leyla; “Sai Vasinton Lil Hivar Maa İran Va Suriye”, Bernamej Ma Veraa El haber, (Erişim) http://www.aljazeera.net/NR/exeres/F3ADE077-ACA84D4E-8104-41EF95DF6743.htm, 23 Mayıs 2008, akt.: Muafak A. Omer, Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008. “Sistani ile Sadr anlaştı, savaş bitti”, Ağustos 2004, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=252830, 24 Hürriyet, 27 Nisan 2012. “Sistani, Rumsfeld’den rüşvet aldığını itiraf etti”, Rota Haber, 19 Nisan 2011, http://wwwarsiv.rotahaber.com/haber-detay_161922.html, 13 Haziran 2012. “Sünnilerden Şiilere destek: Yeni bir zorba istemiyoruz”, Zaman, 26 Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/26/dis/h8.htm, 13 Ağustos 2011. “Şiiler: Türkler’le biz de savaşırız”, Hürriyet, 4 Mart 2003, http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=131546, (Erişim) 24 Nisan 2012. “Şii lider El Hekim 23 yıl sonra Irak’ta”, Hürriyet, 10 Mayıs 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=145863, 13 Ağustos 2011. TINÇ, Ferai; “Şiiler Kürtler gibi düşünmüyor” Hürriyet, 18 Ekim 2002, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=104210, Haziran 2012. 13 95 “Teşkilat Meclis El Hukum El İntikali El İraki”, BBC Arabic, 15 Temmuz 2003, (Erişim) http://news.bbc.co.uk/hi/arabic/news/newsid_3062000/306 2851.stm, 12 Ağustos 2011. TYLER, Patrick E.; “After the War: Disarming Iraq; U.S. May let Kurds Keep Arms Angering Shiites”, The New York Times, 24 Mayıs 2003, (Erişim) http://www.nytimes.com/2003/05/24/word/after-the-war-disarming-iraqus-may-let-kurds-keep-arms-angering-shiites.html?pagewanted=all&sr c=pm, 17 Şubat 2011. “Washington Şiilerin desteğini kazanamadı”, Zaman, 1 Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/01/dis/butun.htm, 13 Ağustos 2011. “W. Post: ABD Şiileri yeterince hesaba katmadı”, Hürriyet, 23 Nisan 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNewMobile.aspx ?id=142193, 25 Haziran 2012. “Zu’ama Elşia Fi Elirak Yetetallaun Lilseytara Ala Ekhukume Elintikaliye Mukabil Elteracu An İntihabat Mubaşire, Şark’ul Avsat, 18 Şubat 2004, (Erişim) http://www.aawsat.com/details.asp?section=4&issueno=9213&artic le=218478&feature=, 28 Temmuz 2011. Ansiklopediler: Dictionnaire Larousse: Ansiklopedik Sözlük, ed. Hakkı Devrim v.d., 6 cilt, Milliyet Gazetesi Yayınları, 1993, 6.cilt, s.2240. ÖZTUNA, Yılmaz; Tarih ve Politika Ansiklopedisi, İstanbul, Ötüken Neşriyat, 2006, Yayın no.635, Kültür Serisi:296. Tezler: OMER, Muafak A.; Saddam Sonrası Irak’ta Şiilerin Yeni Konumları ve Körfez Ülkeleri Üzerindeki Olası Siyasal Etkileri, Gazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2008. ÖZBİLGEÇ, Ali; Ortadoğu ve Şiilik: Yeni Ortadoğu Jeopolitiğinde Şia Etkisi, Selçuk Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2007. 96 Seminer ve Konferans: PİRİNÇÇİ, Ferhat; “2003 Savaşı Sonrası Süreçte Irak’ta Siyasal Yapılanma”, Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Müdürlüğü İkinci Orta Doğu Semineri: Dünden Bugüne Irak (Uluslararası Katılımlı), 27-29 Mayıs 2004, Elazığ, Fırat Üniversitesi Basımevi, Cilt II, s.s.481509, (Erişim) http://www.ferhatpirincci.com/eser ler/siyasal_yap.pdf, 26 Temmuz 2011. “Elhalic: Tehaddiyat Elmustakbel” (Körfez ve Gelecekteki Sorunlar Konferansı), Merkez Elimarat Lildirasat Ve Elbuhus Elistraticiye, 15 Ocak 2004, (Erişim) http://www.ecssr.ac.ae/ECSSR/appmanager/portal/ecssr?_nfp b=true&_nfls=false&lang=ar&_pageLabel=ActivitiesPage&_event=viewD etails&eventId=%2FActivities%2FConferences%2FAnnualConference% 2FActivities_2933.xml, 5 Haziran 2012. Diğer Kaynaklar: “Hasan El Alavi röportajı”, Irak El Hurra TV, 10 Eylül 2006, akt.: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile lil Fırak El Muasıra fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. “Orta Doğu Bülteni”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, Sayı 35, 16 Şubat 2009, (Erişim) http://www.orsam.org.tr/tr/bultengoster.aspx?I D=20, 29 Mayıs 2012. “Şia Maddesi”, Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, (Erişim) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK. GTS.4fd0ac9c564190.11781128, 7 Haziran 2012. 97 TABLOLAR Tablo 1:Kraliyet Döneminde Şii Bakanların ve Vekillerin Oranı YIL Şİİ VEKİL ORANI YILLAR Şİİ BAKAN ORANI 1925 % 30,7 1921-1932 % 17,7 1954 % 43,7 1932-1936 % 15,8 1958 % 37,5 1936-1941 % 27,7 - - 1941-1946 % 28,1 - - 1946-1958 % 34,7 Kaynak: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. 98 Tablo 2: Irak’ta Baas Partisi Döneminde Resmî Kurumlarda ve Önemli Devlet Kademelerinde Çalışan Iraklı Şiiler İSİM GÖREVİ Orgeneral Sadi Tuma El Cuburi Irak Savunma Bakanı Muhammed Hamza El Zubeydi Irak Başbakanı Orgeneral Abdulvahit Şennan Irak Genelkurmay Başkanı Alribat Sadun Hummadi Irak Başbakanı, Dışişleri Bakanı, Petrol Bakanı ve Meclis Başkanı Muhammed Said El Sahhaf Irak Dışişleri Bakanı Kasım Ahmed Taki Irak Petrol Bakanı İsam Çelebi Irak Petrol Bakanı (Ahmed Çelebi’nin amcası) Abdulhasan Zelzele Irak Merkez Bankası Başkanı Tarık El Tekmeci Irak Merkez Bankası Başkanı Nazım Gezzar Irak Emniyet Genel Müdürü Ali Rıza Bava Irak Emniyet Genel Müdür Yardımcısı (Feyli Kürt) Albay Ali El Hakani Dava Partisi Üyelerini Sorgulama Grubu Başkanı Hadi Ali Vettut Devrim Mahkemesi Başkanı Müslüm El Cuburi Devrim Mahkemesi Başkanı Abdulemir El Ambari Irak Milli Petrol Şirketi Başkanı Fazıl Çelebi Irak Milli Petrol Şirketi Başkanı (Ahmed Çelebi’nin kuzeni) Remzi Selman Irak Milli Petrol Şirketi Başkanı Nazar El Kasir Irak Askerî Sanayi Kurumu Başkan Yardımcısı Orgeneral Hamit El Verd Irak Topçu Birlik Komutanı (İran-Irak Savaşı sırasında) 99 Orgeneral Saad El Maliki Irak Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Orgeneral Sadi El Cuburi Irak Üçüncü Ordu Komutanı Abdulcabbar Muhsin Allami Irak Siyasi Yönlendirme Daire Başkanı ve Saddam Hüseyin’in Basın Müşaviri Sami Mehdi Irak Devrim (Sevra) Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Muhsin Razi Selman Saddam Hüseyin’in Parti İşleri Müşaviri Sabah Mirze Mahmud Saddam Hüseyin’in Yaveri (Feyli Kürt) Davud El Basri Irak’ın Kuveyt Büyükelçisi Hasan El Alavi Saddam Hüseyin’in Basın Müşaviri Kaynak: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. 100 Tablo 3: Irak’taki Şii Nüfus Oranları Hakkında Yayınlanan Raporlar KAYNAK Arap Dünyasında Irk ve Mezhep YAYINLANDIĞI YIL Şİİ ORANI 1990 % 52 1990 % 51* 1993 % 48 1999 % 52 2000 % 50 2003 % 60-65 2005 % 60 2005 % 60-65 Grupları Araştırması Arap Dünyası Atlası (Fransız Heyeti Raporu) İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 1992 Yılı Raporu İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 1999 Yılı Raporu İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 2000 Yılı Raporu İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 2003 Yılı Sivil Toplum Araştırması Raporu İbn-i Haldun Araştırma Merkezi 2005 Yılı Raporu CIA 2005 Yılı Raporu (*) Yezidiler ve diğer azınlıklarla birlikte. Kaynak: Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. 101 Tablo 4: Irak Yönetim Konseyi’nde Yer Alan 25 Kişinin Listesi İSİM PARTİ/GRUP ETNİK/MEZHEP İbrahim El Caferi Dava Partisi Sözcüsü Arap, Şii Ahmed Çelebi Irak Ulusal Kongresi Arap, Şii Başkanı Muhammed Bahr El Irak Bağımsız İslami Ulum Hareketi Abdulaziz El Hekim İslami Devrim Yüksek Arap, Şii Arap, Şii Konseyi Başkanı Celal Talabani Kürdistan Yurtseverler Kürt, Sünni Birliği Mesut Barzani Kürdistan Demokratik Kürt, Sünni Partisi İyad Allavi Irak Vifak Hareketi Arap, Şii Başkanı Adnan El Pacaci Bağımsız Demokratik Arap, Sünni Iraklılar Birliği Başkanı Muhsin Abdulhamid Irak İslami Partisi Başkanı Kürt, Sünni Ahmed El Barrak Irak İnsan Hakları Babil İl Arap, Şii Başkanı Hamid Mecid Musa Irak Komünist Partisi Arap, Şii Genel Sekreteri Dara Nurettin Irak Yargıtay Hakimi Kürt Reca Habib Huzai Divaniye Umume Arap, Şii Hastanesi Müdürü Semir Şakir Mahmud Iraklı İş Adamı Arap, Sünni Salahattin Muhammed Kürdistan İslami Birlik Kürt, Sünni Bahattin Partisi Başkanı Sumeydai 102 Songül Çabuk Iraklı Mühendis Türkmen İzzettin Selim Dava Partisi Basra İl Arap, Şii Başkanı Arap, Şii Abdulkerim El Irak Hizbullah Partisi Muhammedavi Başkanı Mahmud Osman Iraklı Siyasetçi Kürt Muvaffak El Rubai Iraklı Araştırmacı Arap, Şii Nasir El Cadirci Irak Milli Demokratik Arap, Sünni Partisi Başkanı Vail Abdullatif Basra Valisi Arap, Şii Yunadim Kenne Asuri Demokratik Asuri Hareketi Akile El Haşimi Iraklı Diplomat Arap, Şii Gazi Acil El Yaver Iraklı Mühendis Arap, Sünni Kaynak: “Teşkilat Meclis El Hukum El İntikali El İraki”, BBC Arabic, 15 Temmuz 2003, (Erişim) http://news.bbc.co.uk/hi/arabic/news/newsid_3062000/3062851.stm, 12 Ağustos 2011; Salah Abdurrezak, El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010. 103 Tablo 5: Iraklı Şii Grupların II. Körfez Savaşı’ndaki Tutumları Şİİ GRUPLARIN TUTUMLARI Şİİ GRUPLAR SAVAŞ ÖNCESİ Ali El Sistani - (Irak’taki Havzanın lideri) SAVAŞ SIRASI SAVAŞ SONRASI Savaşa karşı II. Körfez Savaşı’yla tutumunda çelişkili ortaya çıkan yabancı haberler yayınlanmıştır. işgalini reddettiğini Koalisyon Kuvvetlerine ve Irak’ın toprak karşı mücadele fetvası bütünlüğüne bağlı verdiği belirtilmiştir. kalacağını ilan Ancak ABD, El etmiştir.(11) Sistani’nin kendileri destekler fetva verdiğini öne sürmüştür.(1) Muhammed ABD ile işbirliğinin Irak’a yönelik ABD’nin “Iraklıların istikrarı Bakır El Hekim günah olduğuna saldırısına için, ABD de dahil, (Irak İslami dair bir fetva katılmayacaklarını tüm taraflarla verilmediğini açıklamıştır.(2) çalışmaya hazırız” Devrim Yüksek belirtmiş ve “Irak demiştir.(3) Ancak Konseyi halkına destek daha sonra ABD’nin Başkanı) verilmeli ve Irak işgaline karşı içeriden rejimin olduğunu devrilmesi söylemiştir. ABD’nin sağlanmalı” Irak’ın siyasi demiştir.(8) yapılanmasına karışmaması gerektiğini belirtmiştir.(4) Abdulaziz El Hekim (Bedir Tugayları Komutanı) - Zamanı geldiğinde, “Kendimizi ABD kendi başlarına savaşa veya diğer ülkelerin katılacaklarını başparmağının söylemiştir.(2) altına koymak istemiyoruz” demiştir.(4) ayrıca El Hekim, kendilerine dayatılacak bir 104 hükümette yer almayacaklarını ifade etmiştir.(5) Ancak El Hekim daha sonra IYK Başkanlığında yer almıştır.(6) Şeyh - “İnançsızlara karşı - İslam topraklarını Muhammed El koruyalım” demiş ve Hakani halka cihad çağrısında (Necef’te önde bulunmuştur.(7) gelen din adamı) Haydar Abbas “ABD işgaline haklı (Dava Partisi gerekçe sunma uygulayacağı arzusunda değiliz planları ve bunu yaparsak, reddettiklerini halkımızın açıklamışlardır. saygısını Ancak, daha sonra kaybederiz” Dava Partisi, Irak demiştir.(9) Yönetim Sözcüsü) - Irak’ta ABD’nin Konseyi’nde yer almıştır.(9) Abdulmecid El “Irak’ı kurtaran “Şiilerin Irak yönetimini Hui (Irak Şii kimseye ‘merhaba’ tekeline almasına deriz” demiştir.(9) karşıyız” demiştir.(9) Meclisi - Başkanı) Muhammed Bahr El Ulum (Irak Bağımsız İslami Hareketi Başkanı) - “Bu savaşta ABD’nin “Koalisyon güçlerine yanında olmadım, ama teşekkür ediyor ve onlara baskıncı bu durumu takdir olduklarını da ediyoruz” demiştir. söyleyemedim. Her El Ulum ayrıca, ABD şeye rağmen güçlerine karşı Saddam’ın ortadan direnişten en çok kaldırılmasını Irak’ın zarar 105 istiyorum” demiştir.(9) görebileceğini belirtmiş ve Irak Yönetim Konseyi’nde yer almıştır.(9) Fatih Kaşif El - - İlk aşamada işgale Gıta’a karşı barışçıl bir (Havza’nın direnç gösterilmesi gerektiğini Bağdat söylemiştir.(9) Temsilcisi) Sadık El Şirazi Saddam (Merci) yönetiminin - - devrilmesi için birlik içinde olunması ve ABD’den yardım alınması gerektiğini söylemiştir.(9) Mukteda El İşgal güçlerinin Irak’ı Sadr (El Sadr terk etmesini istemiş Akımı’nın lideri) ve Irak Yönetim Konseyi’ni tanımayacağını açıklamıştır.(10) Kaynak: (1) “Ayatollah tells Shias to stop fighting”, The Guardian, 4 Nisan 2003, (Erişim) http://guardian.co.uk/world/2003/apr/04/iraq.ewenmacaskill1?INTCMP=SRCH, 13 Ağustos 2011. (2) “Iraklı Şiiler Amerikan-İngiliz saldırısına katılmayacak”, Zaman, 23 Mart 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/03/23/dis/h12.htm, 13 Ağustos 2011. (3) “Iraklı Şii lider El Hakim’den ABD’ye sıcak mesaj: Birlikte çalışmaya hazırız”, Zaman, 24 Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/24/dis/h7.htm, 13 Ağustos 2011. 106 (4) “Şii lider El Hekim 23 yıl sonra Irak’ta”, Hürriyet, 10 Mayıs 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=145863, 13 Ağustos 2011. (5) “Sünnilerden Şiilere destek: Yeni bir zorba istemiyoruz”, Zaman, 26 Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/26/dis/h8.htm, 13 Ağustos 2011. (6) “Irak’ta ‘sırayla başkanlık’ sistemi”, Hürriyet, 29 Temmuz 2003, (Erişim) http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=162300, 13 Ağustos 2011. (7) “Washington Şiilerin desteğini kazanamadı”, Zaman, 1 Nisan 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/04/01/dis/butun.htm, 13 Ağustos 2011. (8) “Bakır El Hekim fi el Kuveyt: la tuced fetva tuharrem el ta’aun ma’a el Emrikiyin ve len tekun hukume Şiiyye fi el İrak”, Şark’ul Avsat, 27 Kasım 2002. (9) Usame Şahade, Heytem El Kesvani, El Mavsua El Şamile Lil Fırak El Muasıra Fi El Alem: El Tecemmuat El Şiiyye Fi El Cezire El Arabiyye, Kahire, Mektebet Medbuli, 2009. (10) “Amerikan askerlerine yönelik saldırılar Şii kentlere sıçradı”, Zaman, 28 Temmuz 2003, (Erişim) http://arsiv.zaman.com.tr/2003/07/28/dis/butun.htm, 14 Ağustos 2011. (11) Salah Abdurrezak, El Marcaiyye El Diniyye Fi El İrak Vel İntihabat El Parlamaniyye Ve Taziz El Vahde El Vataniyye, Beyrut, Munteda El Mağarif, 2010. 107 ÖZET MURATLI BEZİRGAN, İnci. ABD ve Irak Şiileri Arasındaki İlişkiler: 20032010 Dönemi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2012. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleşen saldırıların ardından, hedef ülkelerden biri de Irak olmuştur. Kitle imha silahları bulundurduğu iddia edilen Irak, ABD tarafından 2003 yılında saldırı ihtimaline saldırıyla karşılık verme stratejisi doğrultusunda işgal edilmiştir. ABD’nin Irak Savaşı’yla birlikte bölgede yeni aktörler de ortaya çıkmıştır. İşte bu aktörlerden biri Irak Şiileri olmuştur. Irak devletinin kurulduğu ilk yıllardan Amerikan işgaline kadar geçen sürede Şiiler, Irak yönetimleri tarafından bir tehlike unsuru olarak görülmüşlerdir. Bu nedenle ciddi baskılara maruz kalmışlar ve yönetimden dışlanmışlardır. Ancak ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte Irak’ın Şii çoğunluğu, seksen yılı bulan baskı döneminden kurtulmuştur. 2003’ten sonra büyük bir güç elde eden Şiiler, ABD ile ilişkilerini de ilerleterek, Irak yönetiminde etkili olmuşlardır. Irak’ta bir Şii gücü ortaya çıkmıştır. Şiilerin ABD ile ilişkilerini sıkı tutmalarının nedenlerinden biri, 1920’li yıllarda İngiltere işgalinde almış oldukları tavır olmuştur. O yıllarda Irak’ta bağımsız ve İslami bir devletin kurulması noktasında Şiilerin İngiltere ile ters düşmesi, yönetimden pay alamamalarına neden olmuştur. Şiiler, Irak’ta çoğunluk olmalarına rağmen, Sünni bir Arap azınlık tarafından senelerce yönetilmişlerdir. Bu olay, 2003’teki Amerikan işgaline karşı Şiilerin tavırlarını etkilemiş ve yönetimden dışlanma korkusuyla Şiiler, ABD’ye karşı güçlü bir direnişten kaçınmışlardır. Her ne kadar ABD ve Iraklı Şiiler arasındaki ilişkiler, geçmişte bazı olumsuz olayları barındırsa da, Saddam Hüseyin ve Baas iktidarının devrilmesi noktasında bir işbirliği yapıldığı görülebilmektedir. Irak işgali sırasında Şiiler ciddi çekincelere sahip olmuştur. 1991 yılındaki ayaklanma sırasında ABD’nin Iraklı muhaliflere verdiği desteği çekmesi sonucu 108 yaşadıkları acı tecrübeden dolayı, savaş sırasında verdikleri demeçlerde daha dikkatli davranmışlardır. Ancak Baas iktidarının devrilmesi ve kısa sürede Amerikan ve Koalisyon güçlerinin Irak’ın kontrolünü ele geçirmesi üzerine Şiiler daha rahat hareket alanı bulmuşlardır. Sonrasında Şiiler, geçici Irak yönetimde ciddi oranda bir temsil gücüne sahip olmuşlardır. Nüfus gücünü iyi kullanabilen ve aralarında birliktelik sağlayabilen Şiiler, Irak seçimlerinden de iyi sonuçlar elde etmişlerdir. Anahtar Kelimeler: 1. Şii 2. Irak 3. II. Körfez Savaşı 4. ABD 5. İran 109 ABSTRACT MURATLI BEZİRGAN, İnci. The Relations between the US and the Iraqi Shiites: 2003-2010 Period, Master Thesis, Ankara, 2012. Iraq has been one of the targeted countries following the attack that was perpetrated in the US on September 11, 2001. Purportedly possessing weapons of mass destruction, Iraq was occupied by the US in 2003 in line with its strategy of countering the possibility of an attack with an actual assault. New actors have emerged in the region following the Iraqi War of the US. The Iraqi Shiites have been one of the mentioned actors. Since the foundation of the Iraqi state until the American occupation of the country, the Shiites have been regarded as a source of danger by the Iraqi administrations. Therefore, they have been subjected to serious oppression and isolated from the government. However, with the American occupation of Iraq, most of the Iraqi Shiites has been freed from the period of oppression that has been going on for almost 80 years. Having possessed great powers after 2003, the Shiites have become influential in the Iraqi leadership by improving their relationship with the US. A Shiite power has emerged in Iraq. One of the reasons why the Shiites have kept close relations with the US is the attitude they had assumed during the British invasion in 1920s. The Shiites contradicted the British regarding the establishment of an independent and Islamic state in Iraq then, therefore losing a share in the government. Although the Shiites form the majority in Iraq, they have been ruled by the Sunni Arab minority for years. This influenced the attitude of the Shiites aganist the American occupation in 2003 and they refrain from forcefully resisting the US out of their fear that they would be isolated from the government. Although the relations between the US and the Iraqi Shiites have had certain negative incidents, one could see cooperation when it came to the 110 toppling of Saddam Hussein and the Baath regime. The Shiites had serious second thoughts during the occupation of Iraq. Due to the painful experience they had when the US withdrew its support to the Iraqi dissidents during the uprising in 1991, they acted cautiously in their statements during the war. However, when the Baath regime was toppled and the American and Coalition powers took complete control of Iraq immediately afterwards, the Shiites found a more unrestrained field of maneuver. Then the Shiites have attained a serious level of representation in the transitory Iraqi government. By means of their capability of making use of their demographic power and forging unity, the Shiites attained good results from the Iraqi elections. Key Words: 1. Shiite 2. Iraq 3. Second Gulf War 4. The US 5. Iran