32 Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 Anadolu Beyliklerinde Denizcilik Sabriye EMİNOĞLU Muş Alparslan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih III. Sınıf, I. Öğretim Öğrencisi. sabriye_957@hotmail.com I.GİRİŞ Türkler tarih boyunca yaşadıkları ülkelerin coğrafi ve iklim şartlarına en iyi şekilde uymasını bilmişlerdir. Bu uyumun yanı sıra coğrafi, siyasi, kültürel ve iktisadi alanlarında da faydalanmışlardır. Genellikle bu bölgelerde Türklerin hayatında suyun büyük önemi ve yeri vardır. Türkler suyu bulabilmek, su kenarlarına hâkim olabilmek için tarih boyunca mücadele halinde olmuşlardır. Özellikle verimli tarım alanları, otlakların bol olduğu yerlere konaklamışlardır. Tarih boyunca su vazgeçilmez bir unsur olmuştur. XI. yüzyılda Ön Asya’ya inen Oğuz Türklerinin Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan önce Anadolu’ya akınlar, istilalar ve göçler olmuştur. Bu göçlerin Anadolu içlerine sızıp buralara hâkim olup verimli tarım alanlarını ele geçirme düşüncesi olmuştur. Daha sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasının ardından Selçuklu sultanları Anadolu’yu ele geçirmek için pek çok seferler düzenlemişlerdir. Selçuklular yönetim teşkilatının iyi olması ve idareci komutanların tecrübeleriyle Malazgirt Zaferini takiben Selçuklu kuvvetleri Anadolu’nun fethine girişmişler ve bu denli geniş askeri harekâtta başarılı sonuçlar elde edilmiş, zamanla Anadolu’nun büyük bir kısmının ele geçirilmesi ile sonuçlanmıştır. Selçuklulardan ayrı olarak yani bağımsız hareket eden beyliklerde vardı. Özellikle İzmir ve civarında bir Türk beyinin faaliyette bulunduğunu görmekteyiz. Bu beylik Çaka Beyliği olup İzmir de teşkilatlanıp kısa sürede gelişmiştir. Planlı ve teşkilatlı denizcilik yapan ilk Türk Beyi Çaka olarak görülmektedir. Çaka Bey bu başarısı ile denizlerde hâkimiyet kurmaya başlamıştır. Daha sonraki zamanlarda ise Sinop, Antalya ve Alanya’yı da alarak Akdeniz ve Karadeniz’de düzenli, daimi, teşkilatlı bir şekilde denizcilik faaliyetinde bulunmuştur. Çaka Bey denizciliği geliştirip, donanmaları ile güçlenmiştir. Türkler genellikle kurdukları ilk devletlerden başlayarak, Anadolu’ya gelinceye kadar denizde, donanmada ve gemi ile ilgili önemli bir faaliyet göstermemişledir.1 26 Ağustos 1071’de vuku bulan Malazgirt meydan savaşı sonunda Anadolu, Türklere yeni bir vatan olmuştur.2 Malazgirt meydan savaşı sonrasında Selçuklu sultanları tarafından zapt edilen bölgelere Türkmen ve göçebe topluklular yerleştirildi. Türkiye Selçukluları, Akdeniz 1 Hasan Geyikoğlu, “Selçuklular’ın Deniz Politikası ve Denizcilik Politikası ve Denizcilik Faaliyetleri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi ) Erzurum 2003, Sayı 22, s. 251-256. 2 Hakkı Dursun Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1992, s. 483. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi DERGİ kıyısında Antalya ve Ala iye ile Karadeniz kıyısında Sinop limanlarını ele geçirdikten sonra, buralarda donanma inşa ettirdiler ve böylece ilk deniz kuvvetlerini tesis ettiler.3 Anadolu’da bulunan ve sahil bölgelerine hâkim olan beyliklerin donanmalarının olduğu ve bu sayede önemli muvaffakiyetler elde ettiklerini biliyoruz. Donanmaya sahip olan beylikler zamanla önemli deniz faaliyetlerinde bulunacaklardır. Bununla birlikte sahil beyliklerinde donanma hızla gelişerek tersaneler kurulmuştur. Bu gelişmeler neticesinde I. Dönem beyliklerinde Malazgirt meydan savaşı sonrasında denizcilikle uğraşan ve ilk denizci beylik olan Çaka Beyliğidir. Malazgirt meydan savaşı sonrasında kurulan beylikler dışında denizcilik faaliyeti ile ilgilenen beyliklerde vardır. Bu beylikler Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra kurulan beyliklerdir. Bunlar arasında denizcilikle uğraşan beylikler Pervane oğulları beyliği, Menteşe oğulları, Ala iye, Karesi oğulları, Candaroğulları, Aydın oğulları, Teke oğulları, Canik beyliği olmak üzere denizcilik faaliyetinde uğraş veren beyliklerdir. II. BİRİNCİ DÖNEM ANADOLU BEYLİKLERİNDE DENİZCİLİK (ÇAKA BEYLİĞİ 1081-1098) Türkler konargöçer bir hayat tarzına sahip oldukları için ülkenin coğrafi ve iklim şartlarına ayak uydurabilmişlerdir. Özellikle Türklerin yerleşmeyi planladıkları ve hayatları boyunca verdikleri mücadelede Türkler için suyun önemi büyüktür. Bu yüzden su kenarlarına hâkim olmak için tarih boyunca hep bir mücadele içinde olmuşlardır. Malazgirt savaşıyla Selçuklular Anadolu’nun fethine girişmişler ve Anadolu’nun birçok yerini ele geçirmişlerdir. Selçuklu Devleti döneminde kendi başına hareket eden beyliklerde vardı. Bunlardan biri olan Çaka Beyliği’nin İzmir ve çevresindeki faaliyetlerinden söz edebiliriz. Bu beylik planlı ve teşkilatlı denizcilik yapan ilk Türk beyi olarak bilinen Çaka beyliğidir. Denizcilik faaliyetlerindeki başarısı ile hâkimiyeti sağlamıştır. Daha ileriki zamanlarda ise Sinop, Alanya ve Antalya’yı da alarak Akdeniz ve Karadeniz bölgesinde teşkilatlı bir şekilde denizciliği ve donanmaları ile kendini güçlendirmiştir. Çakabey göstermiş olduğu üstün performans ile gerek denizlerde gerek komutanlık vazifesinde zeki duruşuyla Anadolu’nun batısında bulunan ve uç noktada bulunan İzmir’de deniz hâkimiyetine dayalı bir beylik kurmuştur. Malazgirt Savaşını takip eden yıllarda Alparslanın Anadolunun fethi ile görevlendirdiği beylerden biri olmuş.4 Çaka Bey Anadolu Türkleri ve Balkanlardaki Peçeneklerle ittifak yaparak Bizans’ı yıkıp yerinde bir Türk imparatorluğu kurma girişiminde bulunmuştur.5 Ege sahillerin de denizcilik faaliyetlerine girişen ilk Türk beylerinden olup kaynaklarda hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Çaka beyin hayatı ile ilgili bilgilere pek rastlanılmamıştır. Çaka Beyliği ile ilgili bilgilere Bizans İmparatoru Alexsios Kommenos’un kızı Anna Komnena’nın kaleme aldığı Alexsiada adlı eserden biliyoruz. 3 Hakkı Dursun Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Kom baçsan Şirketler Topluluğu, Konya 1994, s. 99. 4 İlgürel, Mücteba, “Çaka Bey”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 8, s. 187. 5 Osman Turan, Selçuklular ve İslamiyet, Ötüken Yayınevi, İstanbul 2012, s. 57. Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 33 34 Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 III.) BİRİNCİ DÖNEM DİĞER ANADOLU BEYLİKLERİNE DENİZCİLİK MENTEŞEOĞULLARI Menteşe ili, Anadolu’nun Güneybatı köşesinde bir memleket olup, ismini Anadolu Selçuklu Devletinin ortadan kalkmasından sonra, burada küçük bir devlet kuran Menteşe oğullarından almıştır. Beyliğin kurucusu, Anadolu Selçuklu Hükümdarlarınca atalarına Batı Anadolu uç bölgesinde ikta verilen Menteşe Bey’dir.6 XIII.yüzyılın başlarından itibaren Moğol istilası Türk boylarını kitleler halinde Küçük Asya’ya sürmüştü. Bu Türk kabileleri Anadolu’ya geldikleri zaman her şeyden önce hudut mıntıkalarında yer buldular ve yerleşmeye başladılar. Bu arada Selçuklu Devletinin nüfuzunun Moğollar tarafından gün geçtikçe kırılması uçlarda toplanmış olan Türk unsurlara gittikçe artan bir hareket serbestîsi vermekteydi. Ancak Menteşe Beyliği’nin teşekkülü diğer Anadolu beyliklerine nazaran önemli değişiklikler arz etmektedir. Çünkü bu beyliği teşkil eden Türkmenler deniz yoluyla gelerek Meğri (Fethiye) sahilinden içeri doğru girmişler ve sahil ile Denizli dağları arasında yerleşmişlerdi. Bu Türkmen birliğinin başında ise Menteşe Bey bulunuyordu.7 Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat Alaiye’yi fethettikten sonra buralarda kuvvetli tersaneler ile donattı. Anadolu’nun karışık vaziyetinden istifade edip Asya sahillerinde kendilerine tersaneler ve önemli işler elde etmeye başardılar. Menteşe oğulları Anadolu Selçuklunun elinde bulunan Antalya ve Antalya’nın Batı kıyılarından gelerek denizcilik faaliyetlerinde bulundukları anlaşılmaktadır. Böylece Akdeniz ile Ege denizine sahip olan Menteşe Beyliği bu sahillerde donanma vücuda getirmek suretiyle korsanlık yapmışlardır. Daha ilk zamanlarda bu beyliği kuran Menteşeye sahil beyi denilmesi bunların denizle alakalarını göstermekte ve Menteşe Türkmenlerinin yukarıda işaret ettiğimiz gibi denizden ve belki de Fenike ve Meğri sahillerinden içeriye girdikleri mütalaasını kuvvetlendirmektedir.8 Karia havalisi, 1261 yılından sonra Türklerin eline geçen ilk bölgelerden birisidir. Beyliğin toprakları Menderes ırmağının güney kısmında idiyse de tesirleri Milete (miletos) kadar uzanıyordu. Durumun vehametini gören Bizans İmparatoru VIII. Michael Türk akınlarını durdurabilmek ve onları mümkün olduğunca geri atabilmek için bir sefere çıkıp Bursa’ya kadar ilerlediğinde Papanın kendisini aforoz ettiği ve batıdan yeni bir istila hareketinin tasarlandığı haberiyle geri dönmek zorunda kaldı. (1281) sonu. Menteşe bey komuasındaki Türkmenler bu fırsatı değerlendirdiler, Aydın( Tralles) ve buraya komşu sultan hisarı (Nyssa) şehrini ele geçirdiler.9 1282 den sonra adı anılmıyor Menteşe beyin buda onun o tarihlerden sonra öldüğü ihtimalidir. Menteşe beyin iki oğlu olduğu görüşü bunlardan Mesud beyin başa geçtiği söyleniyor. Yapılan Bizans seferlerinde Mesud bey Bizans’ı etkisiz hale getirmiştir. Menteşe oğullarının yeniden fütühat hareketine başlayarak donanma kuvvetleriyle 1300 yılında Rodos adasının büyük bir kısmını zaptetmişlerdir. Rodos 1271 yılından beri Bizans imparatorunun Cenevizli amiraline ismen bağlı bulunan İtalyan korsanlarının elinde bulunuyordu. Rodos’un büyük bir bölümünün fethi Menteşe oğullarının karada olduğu kadar denizde de önemli bir güce sahip olduğunu göstermektedir.10 6 Nuri Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, Nobel Yayın Dağıtımı, Ankara 2010, s. 32. 7 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 484. 8 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s. 63 9 Burak Gani Erol, Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2004, s. 68 10 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s.527 Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi DERGİ ALAİYE BEYLİĞİ Güney Anadolu’da Antalya Körfezinin doğu sahilinde bulunan bir kasabadır. Sultan Alaeddin, Alaiye (Kalanoros) kalesini aldıktan sonra burada Türk idari teşkilatını kurdu. Ayrıca burada yeni bir kale yapılmasını emretti. Alaiye limanının Antalya’dan daha elverişli olması dolayısıyla kalenin yanında bir tersane yapılmasını isteyen Alâeddin böylece haçlıların Anadolu’ya herhangi bir çıkarma yapmalarını önlemiş bulunuyordu. Böylece Alaiye Selçuklu Devlet kadrosunda bir uç şehri yani Emirü’s Sevahil’lik merkezi olmuştu. Alâeddin Keykubat, çok sevdiği ve adını vermiş olduğu bu şehri Selçuklu merkezinin kışlağı haline getirdi. Padişah maiyeti ile kışlarını burada geçirir, eğlenir ve dinlenirdi.11 Alaiye şehri, Alaiye beyliği zamanında da Türkiye Selçuklu zamanında da olduğu gibi ticari önemini kurumuş, Akdeniz’de Mısır, Kıbrıs, Suriye Rodos ve Cenevizli tüccarların A1ntalya’dan sonra uğradıkları ikinci liman olmuştur. Alaiye şehri, Akdeniz ticaretinde özellikle kerestesi ile meşhur olmuş ve buradan temin edilen kereste özellikle İskenderiye, Şam ve Mısır beldelerinde rağbet görmüştür. Ayrıca şehirde gemi imal eden limanda vardı.12 KARESİOĞULLARI XIII. yüzyılın sonu ile XIV. yüzyılın ilk yarısında Kuzeybatı Anadou Türk beyliğidir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesinden sonra uç beyleri tarafından kurulan küçük devletlerden biri olup adını kurucusu Karesi (doğrusu Karası) Bey’den alır. Karesi adı Osmanlılar zamanında da yaşamaya devam etmiş ve beyliğin merkezi olan Balıkesir’e Cumhuriyet dönemine kadar Karesi sancağı denilmiştir. Karesioğulları’nın menşei hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, ancak Tokat’taki Hamzalar Mezarlığı’nda bulunan hânedana mensup Kutlu Melek Hatun ile oğlu Mustafa Çelebi’nin mezar taşlarından şecerelerinin Dânişmendliler’e dayandığı anlaşılmaktadır. VII. (XIII.) yüzyılın sonlarından, muhtemelen 696 (1296-97) yılından itibaren Selçuklu uç beyi Kalem Bey ile (Kalemşah) oğlu Karesi Bey Bizanslılar’ın Erdek, Biga, Edremit, Bergama gibi şehirlerini fethedip Antikçağ’da Mysia adıyla bilinen Balıkesir, Bergama ve Çanakkale topraklarının büyük bir kısmına hâkim oldular. Karesi Bey, Bizanslılar’ın karşı hücumlarıyla geçirilen birkaç yıldan ve bu arada vuku bulan babasının ölümünden sonra Balıkesir’de çöküş halindeki Selçuklu Devleti’ne karşı bağımsızlığını ilân ederek kendi adın taşıyan beyliği kurdu.13 Bir diğer görüş ise Danişmentliler Devleti XII. yüzyılın ikinci yarısında Anadolu Selçukluları tarafından ortadan kaldırılınca, bu aileye mensup olanlar Selçukluların hizmetini kabul ederek, bunların ileri gelen beyleri arasında bulunmuşlar ve Bizans sınırı üzerindeki bölgelerde, uç kumandanı olarak hizmet etmişlerdir.14 Karesi oğullarına dair şimdiye kadar ne bir eser, ne kitabe ve ne de bir sikke ele geçmiştir. Karesi beyliğinin Osmanlı Devletine ilhakkından sonra burası, Çanakkale mıntıkası hariç beş asır Anadolu eyaletine bağlı bir sancak olarak idare edilmiştir. Sancağın adı Karesi olarak devam edilmiştir. Sancağı adı Karesi olarak devam etmiş ve merkezi yine Balıkesir olmuştur. Kazaları ise Bigadiç, Sındırgı, Bergama, Balya, Başgelenbe, Kemer-Edremit, Ayazmend, 11 12 13 14 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 72. Erol, Türkiye Selçukluları Ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, s. 95. Zerrin Günal Öden, “Karesioğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,1993. Cilt XXIV, s. 488. Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, s. 29. Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 35 36 Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 Karacalar, Kozak, Feslikan, Fırt ve Aydıncık idi.15 Karesi oğullarına dair şimdiye kadar ne bir eserve kitabe ve ne de bir sikke ele geçmiştir.16 CANDAROĞULLARI Candaroğulları Beyliği’nin kuruluşu, Türkiye Selçuklu Devleti komutanlarından Şemsüddin Yaman Candar’a Eflani yöresinin verilmesiyle birlikte başlamıştır.17 Candar Beyliği’nin Sinop donanması ve tersanesinin olduğu biliniyorsa da bu donanmanın faaliyeti ile ilgili fazla bir bilgi yoktur.Pervane oğullarından Gazi Çelebiden sonra ele geçen Sinop’ta donanma faaliyeti olması lazımdır. Nitekim Candar Beyliği donanmasının 1361’de Kefeyi almasına ramak kalmıştı. Yine I. İbrahim Bey devrine ait olmak üzere bildiğimiz en önemli olay 1341 yılında Venedik ve Ceneviz ile yapılan bir deniz savaşıdır. 12 Gemiden müteşekkil Candaroğlu filosu, Sinop önlerine kuvvetli bir Venedik-Ceneviz filosuyla karşılaşmış ve savaş birçok düşman teknesinin zapt edilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu olay bize Candaroğulları donanmasının gerektiğinde Venedik ve Cenevizlilere karşı Karadeniz’de harekâtta bulunarak mühim başarılar sağlamış olduğunu göstermektedir.18 Sahil bölgesinde hâkimiyet kurduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. Candaroğulları Beyliği iktisadî bakımdan iyi bir mevkide bulunuyordu. Çünkü Karadeniz’in en iyi liman şehirlerinden olan Sinop bu beyliğin elindeydi. Burası hem ihracat limanı hem de gemi tersanesinin bulunduğu bir yerdi. Beyliğin en önemli ihraç maddelerini bakır ve demir teşkil ediyordu. Cins atları ve avcı kuşlarıyla da ünlü olan Kastamonu bu özelliğini Osmanlılar zamanında da korumuştur.19 AYDINOĞULLARI Küçük ve Büyük Menderes havzalarında, Birgi, İzmir, Ayasluğ ve Tire yöresinde kurulan bir beyliktir. Beyliğin kurucusu olan Aydınoğlu Mehmet Bey Germiyan ordusu sübaşısı yani ordu kumandanı idi. Aydınoğulları hanedanını Aydın oğulları hanedanın soy kütüğü başında bulunan ve bu beyliğe kendi adını veren Aydının bir şahıs ismi olduğu anlaşılmaktadır.20 Ege bölgesinde varlığını sürdüren bir beyliktir. Aydın oğullarının altmış şehri üç yüz ve belki daha ziyade kalesi, yetmiş bin askeri olup karada ve denizde Rumlar ve Frenklerle savaştıkları beyan edilmektedir.21 Bir çok devletle fetihler gerçekleştirmiştir. Aydın oğulları Beyliği, Mehmet Bey ve oğlu Umur Bey zamanında en parlak dönemi yaşamıştır. Bu dönemi karakterize eden en önemli özellik, Umur beyin denizcilik faaliyetlerinde gösterdiği üstün başarılarıdır. Umur bey denizcilik faaliyetlerinde elde etiği başarıları, hiç şüphesiz, babasının kurup emrine verdiği donanmaya borçludur. Fakat Umur Bey, babasının donanması ile yetinmemiştir; bu donanmayı kısa sürede geliştirerek, onu adalar (EGE) denizinin rakipsiz ve çekinilecek bir kuvveti haline getirmiştir. Bir ara bu donanmanın gemi sayısı 300 kadırgaya kadar ulaşmış bulunuyordu.22 Aydın oğullarının denizcilik faaliyetindeki başarısını ticaret alanında başarılı bir ol izlememişlerdir. Bundan 15 16 17 18 19 20 21 22 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 549 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 82. Salim Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara 2013, s. 167 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 560. Yaşar Yücel, “Candaroğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 1993, Cilt VII s. 149. Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 77. Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 87-88. Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, s. 155. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi DERGİ yola çıkacak olursak Aydın oğullarının ticaret filosu kurmama gibi bir yanlışa düşmüşler ve bunun neticesinde ticarette ilerleyemediklerini söyleyebiliriz. Çünkü bir donanmanın olacağı yerde ticaret filosu olmazsa olmazlarındandır. Ticaret filosu denizcilik kültürünün yaşamasını sağlamaktadır. Zaten bu denizci beyliklerin çoğunun düştüğü bir hatadır ve bu hata sonucu Aydın oğullarının donanmasının yakılmasına sebep olacaktır. Aydın oğullarının toprakları Çeşme, Güzelhisar, Sultan Hisarı, Kestel, Yenişehir, Alaşehir, Birgi, Aydın, İnegöl, Selçuk, Nazilli, Kuşadası, Urla, Ezine, Sivrihisar, Bayındır şehirleridir.23 Bu dönemin başarılı komutanlarından biri olan Umur Bey İzmir’i fethederek Anadolunun Adalar denizine açılan en önemli limanlarından birini ele geçirmekle kalmıyor, Latin devletlerinin ticaret kolonilerini tehdit edecek bir askeri mevzi de kazanmış oluyordu. Ayrıca İzmir çok zengin şap yataklarına da gayet yakındı. İzmir’in fethi esnasında Bizans ile bölgedeki Latinlerin anlaşmazlık da Umur Beye yardımcı olmuştur.24 Birçok Bey başa gelmiştir denizcilik faaliyetinde başarılı olan en iyi bey Umur Bey olmuştur. TEKEOĞULLARI 1402-1415 yılları arasında Antalya ve Alâiye dışında bütün Teke-ili’ne Karamanoğlu II. Mehmed Bey hâkim oldu.25 Anadolu da kurulan Türkmen beyliklerden biriside Teke oğullarıdır. Kuruluşu ise tahmini olarak Türkiye Selçıklu Devleti Sultanı II. Gıyaseddin Mesud’un ölümünden sonra ortaya çıktığı söylenmektedir. Teke oğulları Hamid oğullarının bir şubesi olarak ortaya çıkmıştır.Türkiye Selçuklu Devleti Sultanlarından III. Kılıç Arslan döneminde Isparta bölgesini fethetmesi sonucunda bu bölgeye Oğuz Türkmenlerine mensup beyler yerleştirilmiştir. Türkiye Selçuklu Devletinin ve Moğol gücünün azalmasıyla birlikte diğer uç beylerinin yaptığı gibi Dündar bey de dedesi Hamid Bey’in adıyla anılacak olan Hamid-oğulları beyliğini tesis etti. Dündar Bey, eski Türk devletlerindeki egemenlik anlayışına uygun olarak Antalya’nın idaresini kardeşi Yunus Beye bıraktı. Yunus Bey’den sonra oğlu ve torunları Antalya çevresine hâkim oldular. Böylece Hamidoğulları Beyliği’nin Antalya(Teke) şubesi meydana geldi. Antalya ve çevresinde toplanan kitlelerin çoğunluğunu ‘Teke Türkmenleri’ oluşturmaktaydı. Bundan dolayı Antalya ve yöresi, devrin kaynaklarında ‘Teke eli adıyla’ anılmıştır.Hamidoğulları, Dündar Bey zamanında Göller Bölgesi’nin en güçlü beyliği haline gelmiştir. Yazıcı zade Âlinin verdiği bilgiye güvenmek ve inanmak gerekirse, Aydın, Saruhan, Menteşe ve Osmanlı Beylikleri Dündar Bey’i hükümdar olarak tanımakta ve kendisine vergi vermekteydiler. Beyliğin 9 kalesi vardı. Askeri kuvveti ise 15 bin atlı ve bir o kadar da yaya birlikten oluşmaktaydı. Dündar Bey, ordusunun devamlı teftiş eder, savaşa hazır durumda tutardı.26 Denizcilik faaliyetinde ilerleme kat etmiş bir beyliktir. Teke- oğulları Beyliğinin denizcilik faaliyetlerinin tamamı Mübarizüddin Mehmed Bey zamanında Kıbrıs Krallığı ile vuku bulan savaşlar şeklinde olmuştur. Mehmed Bey, Karaman-oğlu Alâeddin Mehmed Bey ve zamanın Alaiye Beyi ile bir ittifak tesis ederek, Aknenizde o günün şartlarına göre önemli bir deniz gücüne sahip olan ve Anadolu’nun güney sahillerine karşı mütecaviz bir siyaset takip eden Kıbrıs Krallığı ile mücadele etmeye başlamışlardır. Sonunda, Kıbrıs Kralı Piedde, 1361 Nisanında Magosa Limanında topladığı 14 parçadan oluşan bir donma ile, 1361 yılının Ağustos ayında 23 24 25 26 Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, s. 21. Erol, Türkiye Selçukluları Ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, s. 45. Sait Kufoğlu, “Tekeoğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 2011, Cilt XXXX,. s. 340. Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, s. 113. Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 37 38 Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 Antalya’ya saldırdı ve 12 günlük bir kuşatmanın ardından şehri ele geçirdi.( Mehmmet bu esnada Korkuteli’nde bulunmakta idi). Kıbrıslılar Şehri ele geçirdikten sonra büyük bir yağma ve katliamda bulundular ve şehri harabeye çevirdiler. Mehmet Bey Antalya’nın istila edildiğini haber alınca Korkuteli’nden Antalya önlerine geldi. Şehri Kıbrıslılardan istirdat etmek için Karaman-oğlu Alâeddin Ali Bey ile birleşerek şehri, açlığa mahkûm etmek suretiyle ele geçirebilmek maksadıyla kuşatmış. Kıbrıslılara yiyecek satılmasını yasakladı. Mehmed Bey bir sonraki yıl, 45. 000 kişilik bir ordu ve sekiz kalyon ile tekrar Antalya önlerine geldi. Kale komutanı ile Mehmed Bey arasındaki çarpışmalar çok şiddetli olmuş, Kıbrıs Kralı Pierre, durumun vahametinden endişeye kapılarak Avrupa’da yardım arayışlarına başlamıştı. Pierrenin Avrupa’da bulunduğu sırada Mehmed Bey, Mehmed Reis isimli bir komutanını 12 Kalyon ile Kıbrıs Adasının kuzey-batısında bulunan Pentakla ya çıkarma yapmakla görevlendirmiştir. (1363). Mehmed Bey 1370 yılında Alaiye ve Manavgat Beyleri ile ittifak tesis ederek bir defa daha Antalya’yı kuşattı ise de şehri geri almaya muvaffak olamamıştır. Sonunda 1371 yılında amacına nail oldu ve şehri ele geçirdi.27 Teke-oğullarının yürüttüğü faaliyetler arasında donanmaya verilen çaba da kendini ele vermektedir. Antalya da tersane olma ihtimali yüksek. Muhtelif kaynaklardan Antalya da gemi inşası için bir tersanenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Gemi inşa faaliyeti, Antalya’nın ticaret, ulaşım ve sosyal hayatında mühim rol oynamıştır.28 Teke-oğullarında büyük bir öneme sahip olmuştur. Antalya limanı, ticari faaliyetler ve gümrük gelirlerinin dışında, gemi inşası açısından da önemli olmuştur. Limanda, ticaret, ulaşım ve askeri açıdan önem arz eden gemi inşa faaliyetlerinin 16. yüzyıldan beridir sürdürülmekte olduğu görülmektedir. Liman, ticarete konu olan malların gidiş-geliş noktası olduğu gibi, devlet adamların çevredeki sancaklara gidiş-gelişlerinde, asker sevkiyatında da kullanılmıştır. 448 Antalya limanı ayrıca, 19. yüzyıl’da Osmanlı topraklarına gelen muhacirlerin sevkiyatında da bir nakil istasyonu işlevi görmüştür.29 CANİKBEYLİĞİ Malazgirt Savaşından sonra Doğu Karadeniz Bölgesine yerleşen ve o bölgeye hâkim olan Türk beylikleri düzenli bir şekilde bu bölgelere hakimiyet sağlamışlardır. Türkiye Selçuklu Devletinin hüküm sürdüğü dönemde Canik beyliği gibi diğer Türk beylikleri de önce karasal alana hakim olmuştur. Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla birlikte bu beylikler sahil alanlarına kadar göç etmişlerdir. Büyük ihtimalle adını bulunmuş olduğu yöreden almıştır. Moğolların Anadolu’dan çekilmesi ile birlikte, Samsun ve civarı ile Bayburt’un Eretnalıların eline geçmesiyle yörenin siyasî yapısı da yeniden şekillenmeye başlamıştır. Bu yapılanmanın bir sonucu olarak 1348’den itibaren Eretnalıların Bayburt valisi Ahi Ayna Bey’in yanı sıra Akkoyunlu ve Çepnilerin de arasında bulunduğu Türk grupları Trabzon’a akınlar düzenlemeye başlamıştır. Komnenosların batısında ise Samsun ve çevresinde kurulan Canik beylikleri, bölgenin siyasî ve etnik yapısını Türkler lehine değiştirme bakımından çok önemli çalışmalar yürütmüşlerdir. XIV. yüzyılın ortalarında Trabzon’da altı bin civarında insan yaşarken, Canik beyliklerinden bazılarının daha fazla asker çıkarabilecek güçte olması, bölgedeki nüfus yapısını açık bir biçimde göstermektedir. 27 Erol, Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, s. 96-97. 28 Behset Karaca, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Samsun 1997, s. 96. 29 Aylin Doğan, 19. Yüzyılda Teke Sancağı Antalya Merkez Kazası’nın Sosyo-Ekonomik Yapısı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2012, s. 215. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi DERGİ Canik beylikleri içerisinde en önemli olanı, Ordu ve çevresinde kurulan Hacı Emir oğulları beyliğidir. XIII. yüzyılın sonlarına doğru Ordu bölgesini ele geçiren Çepniler tarafından kurulmuştur. 1347’de Fatsa ve Ünye’yi ele geçirerek bölgenin doğusundaki mıntıkada, Trabzon Rumları aleyhine büyük bir nüfus boşluğu meydana getiren Hacı Emir oğulları, 1396 yılında da Giresun’u fethetmiştir. Bu hadiseden yaklaşık yedi yıl sonra bölgeye gelen İspanyol elçisi Clavijo, on bin askeri olan Hacı Emir oğullarının Tirebolu’ya kadar topraklarını genişlettiğini haber vermektedir.30 Bu beyliğin kurulduğu yer sahil bölgesi olduğu için denizcilik faaliyetlerinde bulunduklarını söyleyebiliriz. Bir çok Türk beylerinin geçiş güzergâhında olduğunu ve buraya yerleşme başladıklarını diyebiliriz. Diğer Türk beyliklerin yapmış olduğu yerleşme politikası gibi. SONUÇ Münasebette bulundukları ve mücadele ettikleri devletlere nispetle daha geç zamanda denizlerle tanışmış ve bu şekilde denizlerden istifade etme yoluna başvurmuştur. Türkler çok kısa sayılabilecek bir süre içinde bu yeni sahaya da intibak etmiş olduğunu görüyoruz. Böyle kısa bir sürede bu kadar muazzam başarılar elde ettğini yukarıda beyan ettiğim ifadeler ile dahiyanece başarılar elde etmişlerdir. Anadolu Beylikleri dönemi Türklerin denizcilik faliyetlerinin tarih boyunca belkide en faal olduğu dönemdir. Bulunmuş oldukları coğrafyanın da etkisiyle, kara ordularından ziyade kendilerine ait tersaneler inşa ederek donanmalar oluşturmuşlardır. Malazgirt Savaşının vuku bulduğu dönemde birçok beylik sahil kenarlarına yerleşti. Bu beylikler donanma ile uğraşıp iyi bir konuma geldiler. Deniz kuvvetlerindeki başarıları ve bilgileri Osmanlı Beyliğine ilhak olduktan sonra bu beyliğe aktarmışlar, böylece Osmanlı Beyliğinin denizlerde çok kısa süre içerisinde başarılı olmasının ve hakimiyet tesis etmesinin müsebbibi olmuşlardır. 30 İbrahim Tellioğlu, Doğu Karadeniz Bölgesinin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Trabzon 2007, s. 659. Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 39 40 Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1 KAYNAKÇA DOĞAN, Aylin, 19. Yüzyılda Teke Sancağı Antalya Merkez Kazası’nın Sosyo-Ekonomik Yapısı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2012, s.215. EROL, Burak Gani, Türkiye Selçukluları Ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2004, s. 68 GEYİKOĞLU, Hasan, “Selçuklular’ın Deniz Politikası ve Denizcilik Politikası ve Denizcilik Faaliyetleri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, ( Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum 2003, Sayı 22, s. 251-256. İLGÜREL, Mücteba, “Çaka Bey”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt XIII, s. 187. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988. KARACA, Behset, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,( Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun 1997, s. 96. KOCA, Salim, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara 2013. KUFOĞLU, Sait, “Tekeoğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 2011, Cilt. XXXX, ss.3 40. ÖDEN, Zerrin Günal, “Karesioğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 1993, Cilt XXIV, s. 488. TELLİOĞLU, İbrahim, Doğu Karadeniz Bölgesinin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme, Karadeniz Teknik Üniversitesi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Trabzon 2007, s. 65 9. TURAN, Osman , Selçuklular ve İslamiyet, Ötü ken Yayınevi, İstanbul 2012. YAVUZ, Nuri, Anadolu’da Beylikler Dönemi, Nobel Yayın Dağıtımı, Ankara 2010. YILDIZ, Hakkı Dursun, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1992. YILDIZ, Hakkı Dursun, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Kombassan Şirketler Topluluğu, Konya 1994. YÜCEL, Yaşar, “Candaroğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 1993, Cilt VII, s. 149. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi