TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ AKADEMiK ARASTIRMALAR DERCİSİ .:. Kış ve Yaz Dönemlerinde, Yılda İki Kez Yayınlanan Uluslar Arası Hakeınli Bir Dergidir. Sayı 6/ Yaz Konya- 2008 Türk- İslam Medeniyeti Akademik Araşbrmalar Dergisi Türk- İslam Medeniyeti İlıni Araşbrmalar Enstitüsü Yayınıdır. Konya Ticaret Borsası Başkanı Sayın Mehmet KARA'ya ve Yönetim kurulu üyelerine katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Basım Yılı Temmuz - 2008 Baskı-Cilt Damla Ofset www .daınla'ofset.com. tr Türk - İslam Medeniyeti Akademik Araşhrmalar Dergisi Kış ve Yaz Dönemlerinde, Yılda İki Kez Yayınlanan Uluslararası Hakemli Bir Dergidir. Editörler Prof. Dr. MehmetAYDIN Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS Yayın Kurulu Prof. Dr. Mehmet AYDIN Prof. Dr. Jean-Louis BACQuE-GRAMMONT Prof. Dr. Danuta CHMİELOWSKA Prof. Dr. Claudia ROEMER Doç. Dr. Galip ATASAGUN Doç. Dr. Funda TOPRAK Yrd. Doç. Dr. Dicle AYDIN Yrd. Doç. Dr. Ahmet ARAS Danışma Kurulu Prof. Dr. Mehmet AYDIN (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Abdurrahman KÜÇÜK(Ankara Ü.) Prof. Dr. Kenan GÜRSOY(Galatasaray Ü.) Prof. Dr. Hasan ONAT (Ankara Ü.) Prof. Dr. Beyhan KARAMACARALI (Hacettepe Ü.) Prof. Dr. Abdülkadir YUVALI (Erciyes Ü. Prof. Dr. Harun GÜNGÖR (Erciyes Ü.) Prof. Dr. Mustafa ERDEM (Ankara Ü.) Prof. Dr. TuncerBAYKARA (Ege Ü.) Prof. Dr. Ömer TURAN (ODTÜ) Prof. Dr. Mehmet ŞEKER (Dokuzeylül Ü.) Prof. Dr. Nahide BOZKURT (Ankara Ü.) Prof. Dr. Faruk TOPRAK (Ankara Ü.) Prof. Dr. Kerim ÇINAR (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Cemal SOFUOGLU (Dokuzeylül Ü.) Prof. Dr. Gönül CANTAY (Mimar Sinan Ü.) Yurtdışı Üniversitelerindeki Danışma Kurulu Prof. Dr. Jean-Louis BACQuE-GRAMMONT (Fransa) Prof. Dr. Claudia ROEMER (Avusturya) Prof. Dr. Muhammed HARB (Mısır) Prof. Dr. Avraham ELQAYAM (İsrail) Prof. Dr. Danu ta CHMİELOWSKA( Polanya) Prof. Dr. Madde MAHLUF (Mısır) Prof. Dr. Liliane VANA (Fransa) Prof. Dr. Jacob LANDAU (İsrail) Prof. Dr. Masataka TAKESHITO Oaponya) Prof. Dr. Thierry ZARCONE (Fransa) Derginin Sahibi Türk İslam Medeniyeti İlmi Araştırmalar ve Sosyal Yardım Vakfı ISSN:1306-4223 Prof. Dr. Adnan ŞİŞMAN (Uşak Ü.) Prof. Dr. Taciser ONUK (Gazi Ü.) Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOGRU (Ege Ü.) Prof. Dr. Mustafa TAHRALI (Marmara Ü.) Prof. Dr. Mehmet BAYRAKTAR (Ankara Ü.) Prof. Dr. Hayrani ALTINTAŞ (A..nkara Ü.) Prof. Dr. Sevgi Gül AKYILMAZ (Gazi Ü.) Prof. Dr. Ünver GÜNAY (Erciyes Ü.) Prof. Dr. Nil SARI (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Azmi ÖZCAN (Sakarya Ü.) Prof. Dr. Saffet KÖSE (Selçuk Ü.) Doç. Dr. Mehmet AKGÜL (Selçuk Ü.) Doç. Dr. Ahmet YILMAZ (Selçuk Ü.) Doç. Dr. İsmail TAŞ (Selçuk Ü.) Doç. Dr. Funda TOPRAK (Selçuk Ü.) GAZALİ'NİN ESERLERİNDE YAHUDiLER VE HIRİSTİYANLARl Hava Lazarus-.Yafeh Terc: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Şahin* Özet: Gazali, zamarurun tasavvuf ve ilahiyat literatüründe tek olmasına rağmen, Yahudiler ve Hıristiyanlara bakışında diğerlerinden ayıramayız. Onun ya..zllan, akli ve dinsel yaşama, yeni bir ahlaki ve psikolojik yaklaşımın temellerini atmasına rağ­ men, gayri-müslimler içln, yaklaşım bakımından, yeni bir şey ortaya koymamaktadrr. Anahtar kelimeler: Gazali, Yahudiler, Hıristiyanlar Absb:actAlthough Al-Ghazzali is unique in both the theological and Sufi literature . of his time, it is impossible to isolite h!m from the rest of his generation. writings disdöse no new attitude towards the non-muslims even though he laid down the foundations for a new moral and psychological approch to all the phenomena of intelectual and religious life. His Keywords: Al-Ghazzali, Jews, Christians Ebu Hamid el-Gazali, hem İslam tarihçileri tarafından hem de Yahudilik üzegören öğrenciler, felsefe ve ilahiyat öğrencileri tarafından da iyi tanın­ maktadır. Yazılarında Gazali'nin sıradan insan seviyesine indiğini ve onlan doğru dini tecrübenin zirvesine çıkannak için ilahi emirlerin yerine getirilmesine ve dindar bir hayata doğnı yaklaşımı anlatmaya çalıştığını görmekteyiz. Öbür yandan da felsefenin ve teolojinin zirvesine çıktığım ve dinsel kavram ve olguların anlaşılması hususıında bu disiplinlerin temsilcilerini etkilediğini de görmekteyiz. Onun öğretile­ rinde Yahudiliğin yeri ve onun Yahudiler ve Yahudiliğe karşı tutumunu öğreruriek istememiz şaşırtıcı olamaz. Ancak bu konu (veya paralel konu olan onun Hıristiyanlar ve Hıristiyanlığa karşı tutumu), onun hayatı, kitapları ve öğretisi hakkındaki kendinden önce ve sonraki ilahiyatçılar tarafından yayırılanan sayısız eserlerde yer rine öğrenim 1 Bu makale, Hava Lazarus-Yafelı: Studies in Al-Giıazzali Gerusalem: Magnes Press, 542 s., Hebrew University, 1975) adlı eserden tercüme edilmiştir. *Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi A..B.Dalı Öğretim üyesi. 243 almamaktadır2 . Bunun temel sebebi, onun eserlerinin çok sayıda olması değildir. Belli bir konu üzerinden monografi yazmak imkansızdır an1a şaşırtıa gerçek şudur ki tüm bu eserlerde ilgili bilgiler oldukça azdır. Hatta bu konu, Gazali'nin önemli bir temsilcisi olduğu tasavvuf literatüründe ayrı bir konu olarak ele alınmış değildir. Aslında ondan önceki tüm Müslüman mutasavvıflar kendilerini d üzeltmek veya İslam'ın görünümünü değiştirmek amaayla kafa yarmuşlar ve başka bir şeyle ilgilenmemişlerdir. Bu nedenle, Yahudilik ve Hıristiyanlıkla ilgili teolojik polemiklere girmekten kaçmınış­ lar ve nadiren çağdaş Yahudilere atıfta bulurımuşlardır. Dini ve ahlaki öğretilere destek olması için hadislerden ve diğer kaynaklarda sık sık İsrailiyat aktarmış­ lardır. Sonraki dönemde, diğer diniere olan bu Sufi kayıtsızlığrnın yerini İslam ile diğer dinler arasındaki uzlaşmayı kasıtlı olarak bulandırma almıştır. Bu olay, özellikle İran mistik şiiri ve farklı dinleri, içindeki suya kendi rengini veren ama içindeki suyun aslını bozmayan renkli taşlara benzetme yaygın hale gelmiş ve kıssalarda ifadesini bulmuştur. Ancak, Gazali bu literatürde bir istisnadır. O, eserlerinde, bütün bu alanlarda saygın· bir yeri olduğunu gösterse bile, bilinen manada bir fıkıhçı ve ilahiyatçı olarak kabul edilmesinden öte, çağdaşı olan bir sufi ile aynı değerlendirmeye tabi tutulmamalıdır. Diğer Müslüman bilginlerden farklı olarak (ya kendi öğretisini desteklemek ya da diğerlerini çürütmek için3) farklı doktrinleri incelemek adına yıllarını harcamış ve pek çok alanda aktif olan Gazali, Yahudilere, Yahudilik ile ilgili bilgilere, İbrani diline hiç ilgi göstermemiş tir. Farklı İslami mezhepler arasındaki tartışmalara kahlmış, onlara karşı çeşitli kitaplar yazarak özellikle Haşhaşi gibi aşağılayıcı bir üne sahip olan İsmailiye fırkasına karşı mücadele etınişti.f4. Ama bu tartışmarun içindeki diğer ilahiyatçılar gibi, Gazali de İslam'dan önce gelen Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinlerle ilgilenmemiştir. Gazali, İslam İmparatorluğunun hem doğusunda hem de batısındaki selefieri arasında zirveye çıkmış olan dinler arası tartışmaları umursamaz görünmekte ve kendi hocalarının da bu tartışmalarda yer almış oldukları konusundan bahsetmemektedir. Sık sık alıntı yaptığı manevi şeyhi Bakıliani ( ö. 1013/404)5 veya ölümüne kadar ders aldığı İmam'ul Harameyn El Cuveyni (ö. 1085/478) örnek verilebilir. İslami literatürün genellikle Yahudilik 2 İslam ile Yahudilik ve Hıristiyanlık arasındaki çekişmelere veya dinlerin karşılaştımıası üzerine ilahiyatçılann yazdığı. eseriere başvurmuyoruın. Bınada benim kastettiğim eseriere örnek: W.J.Fichel'in, İbn Haldun on t!ıe Bİble, Judaismand theJews,J.Goldhizer.Memoı:ialii,Kudüs,1958, s. 147-171. 3 Gazali, onlara karşı savaşabilrnek için felsefi belli başlı felsefi sistemleri öğrerunişti. Hatta fen bilimleri ile de uğraşmıştır. Örneğin, kitabındaki. Kitab el Hikme fi Mahlukat Allah pek çok metin Bahya b. Pakuda'run E Hidaye ila Faraiz il Kulub'un ikinci bölümünde mevcuttur. Balıya Gazali'den etkilenmiş değildir ama her ikisi de ortak bir (Hıristiyan) kaynaktan istifade etmiştir. Bkz. D.Z. Baneth, A comman source of Balıya ibn Pakoda and Al-Ghazzali, Magnes Anniversery Book, Kudüs, 1938 (İbr~ce), ~- 23-30 (ingilizce özet, s. 4-5). 4 Bkz. s. 329. . 5 Bkz. R. Brunshvig, L'Argumentation d'un Theologien Musulman du Xe siecle cantre le Judaisme, Honıenaje a Mi/as- Vallicrosa I, Barcelona, 1954, s. 225-241. 244 , 1 j . 1 ı j ı · ve Hıristiyanlıkla ilgili tartışmalarda başlangıç noktası olarak alman konuları ele alırken bile, bu yönüne tamamen kayıtsız kalmıştır. 6 Yine de İsrailiyat dışında Yahudiler ve Yahudiliğe hiç değinmemiştir diyemeyiz. Ancak eserlerinde atıflar şerhlerdir ve bu özelliği uzun yıllar süren çalışmalarında biç değişmemiştir. Bu şerhlerde alay, aşağılama veya tartışmalarda mutat olan küfürlü saldırı görülmemektedir. Bu durum, onun bu konu ile hiç ilgilenınediğine işarettir. Bu kaynakların bazılarından alıntı yapmadan önce vurgulamak isterim ki, araştırınamın şu anki safhasında Gazali'nin eserlerinde herhangi bir konu ile ilgili ayrıntılı bir çalışma yapmak veya herhangi bir hususta onun düşünce gelişimini izlemek mümkün değildir. Bunun sebebi, onun eserleri üzerinde sistematik bir çalışma için temel araçlarımızın eksikliği ve kitaplarından güvenilmez ve ehil olmayan kişilerce yapılan baskılarınİ kullanmak zorunda kalmamızdır. Onun eserlerinin elyazması orijinal nüsha olup olmadığı konusunda fikir birliği yoktur ve asıl kabul edilenler bile muhtemelen eklentiler ve sonradan yapılan adaptasyonları içermektedir? Gazali'nin Yahudilik hakkında varolan az sayıda sözlerinin en çarpıcı yanı, konuyu ele alış biçimidir. Onun yaklaşımı, Yahudilik (veya Hıristiyanlık) aleyhine tartışmaya girişen ilahiyatçı yaklaşımı değil, fıkıh aliminin soğuk yaklaşımıdır. Bu, onun tasavvufi ve teolojik eserlerinde açık biçimde görülmektedir. Örneğin, Bağdat'ta müderrisiyken yazdığı ilmi bir risale olan Elİktisad fiZ İtikad adlı eserin batıl mezhepler için ayırdığı bölümde bir kişinin zındık veya kafir olsa da olmasa da sadece legal olup olmayacağı sorusuna açıklama getirmiştir. 8 Kimin kanının caiz olduğıınu, kimin mülkünÜ}\ yasal korumada olmadığını, kimin Müslüman bir kadınla evlenemeyeceğini ve kimin ebediyen Cehennemde yanacağını ilahi hükümler belirler. Şeriat, ister cehalet ve ahmaklık isterse de mizaç kaynaklı olsun, zındıklığın yapısıyla ilgilenmez, ama "kim Allah'ın elçisi Muhammet (a.s.m) 'in sözlerini inkar ederse kan ve canı helal olan ve ebedi ateşe atılacak olan kafirlerden olur" şeklinde hüküm verir. Ondan önce de alışıldığı şekilde, Gazali küfrün mertebelerini ayırmıştır. İlk mertebe ve en aşağıda kalanlar Yahudiler, Hıristiyanlar ve Mecusiler, müşrikler ve diğerleri gibi diğer dinlerin mensuplarıdır. Kuran ve icma onların açıkça kafir olduklarına hükmeder. İkinci mertebe ise peygamberliği ve peygamberleri inkar eden Brahmanlar ve Yaratıcının varlığını inkar eden ffiozoflardır. Aslında onlar Yahudiler ve Hıristiyanlardan daha çok kafir damgasını hak ederler ama açıkça Kura'n ve Sünnette zikredilmemişlerdir ve onların küfrü kıyasla tespit edilmiştir ve ikinci mertebe olarak kabul edilirler. Onların üstünde Tanrının varlığını kabul eden ama 6 Gazali, nesh konusu El-Mustasfamin Um El-Usul kitabında uzunca ele almışbr ama önceki dinlerin sonra gelen din ile neshine hiç değinmemiştir. Hıristiyanlar ve Yahudiler tarafından yapılan Tahrif/Tebdil konularına da değinmemiştir. Bkz. H. Laoust, La Politique de Gazali, s. 352 7 Bkz. Bölüm 1. B El-İk!isad, s. ll O. Aynca bkz. Bölüm V ve H Laoust, a.g.e. s. 3t2 245 yoktan9 yaratmayı, Tanrının ilminin her şeyi kuşatmış olmasını ve öldükten soma dirilmeyi inkar eden filozoflar vardır. Üst mertebeler ise Sünnetin herhangi bir cüzünü inkar eden İslami mezheplere ayrılmıştır. Yukanda sözü edilen konu, Gazali'nin uzlet ve çile için Bağdat'ı terk ettikten sonra yazdığı diğer bir kitabı olan Faisal el-Tefrika beıjlıel İslam vel-Zmdık adlı eserde tekrar edilmektedir. Burada aşağıdaki ifade ile tartışmayı özetlemektedir: "Her kafir Peygamberin sözünü inkar eder ve Peygamberin sözünü inkar eden herkes kafirdir.''ıo Hayat tarzında değişikliklere rağınen, Gazali'nin bu konudaki görüşünde hiç değişme olmamıştır. Gazali bu bakış açısını, muhtemelen seyahatleri ve uzletiı ı esnasında yazdığı İhya Ulıım-id Din adlı eserinde de değiştirmedi. Bir Müslüman'ın hayatıyla ilgili 40 bölümden oluşan bu eserde bile sık sık Yahudiler ve Yahudilikten söz etmiş ama hiç spesifik bir konu olarak ele almamıştır. İlgili yorumlar çok dağınıktır ve tümü sade fıkıh diliyle ifade edilmiştir. Nitekim Gazali şöyle demektedir: bir kimse ister Müslüman olsun ister kafir olsun, komşularına karşı iyi olmalıdır. İster kafir olsun ister Müslüman, herhangi .bir kimseye kötü söz söylemeyi Peygamber yasaklarnıştır.12 Aynı zamanda her kulun dini yaşantısını derinleştiTmek ve daha zengin bir manevi hayatı aniatınayı amaçlayan bu kitapta, Gazali, Yahudi ve Hıristiyanların ikinci sınıf vatandaşlar olarak Müslümanların zimmetinde olduğunu vurgulamak için hadisler rivayet eder : 'ne kimse onlara yol vermeli, ne önce selamlarnalı ne de kimse onlara u yınalı dır' demektedir .13 Selefierinin ardından Gazali İslam devleti zimmetinde yaşayan zırnmi ile İslarn'ı yıkmak için sorumlu olduğu yabancı bir devlette yaşayan birisinin (harbi) arasındaki farkı ifade etmiştir. Harbinin yok edilmesi gerekirken, zımminin can ve malı kelle vergisi karşılığında güvence altındadır. Birisinin kendisine sırt çevirmesi ve aşağılaması, dışlaması ve ilk önce selam vermemesi dışında incitilmemelidir, zarar verilmemelidir, zulmedilmemelidir. ÖZellikle giinlük hayatta, onunla temas kurmaktan veya iş ilişkisine girmekten kaçınılmalıdır. Onunla dostluk, Allah'ın hoşuna hiç gitmemektedir ve bu durum Kuran'da yasaklanmış bir eylemdir.l4 Burada, Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki iş ilişkilerinin kabul edilmezliğini vurgulayan en eski kaynaklara sahibiz. Yahudi ve Hıristiyanları ticari 9 Filozoflarm inanç seviyelerine göre sunflandınJınal Gazali"rün bir çok eserinde görülmektedir ama ona ait bir görüş değildir. lO Bkz. Faisal, s. 4-5, s. 25 ll Bkz. Bölüm V. 12 İhya, Cilt II, Böl. 10, s. 1287, Böl 6, s.l299 13 a.g.e. böl. 5, s. 1012. İhya'da Yahueli kötülüklerin sembolü olarak, özellikle gi.ivenilmezliğin, diizenbazlığın, vs. verilmiştir. Bkz. A.g.e. Cilt IV, l:ıöl 5, s. 2536. 8 ve devamı. 14 A.g.e., s.950 246 hayattan dışlamayı amaçlayanl5 bu düşünce daha samald dönemlerde tarf:lşma literatüründe ?M konu halini almış, zımmi ile harbi arasındaki bu ayırım olumlu bir biçimde Gazali üzerine çalışına yapan filolog ve yarumcu Murtaza El Zebidi'den aktardığınuz Gazali'nin bir fetvasında görülmüştür: ''Bir zımmi, Harbi gibi değildir; her hususta Müslüman gibidir. Onun canı ve malı koruduğu gibi, onuru da korunmalı, iftira edilmemelidir ı 6. İhya'nın 34. bölümü olan "Dilin Afetleri" adlı eserde, Gazali lanet okuma konusunu tarf:lşırken, yeni bir ölçü ortaya koymaktadır. Her lanet çirkindir, çünkü lanet, okunan kişinin Alliıh'ın mirasından uzaklaşma ifadesidir. Genelde zalimlere ve kafidere lanet okumaya izin vardır. Çünkü, onlar yaptıklarıyla kendilerini Tamıdan uzaklaşbrmışlardır. Auna, kimse onlara lanet okumamalı çünkü her zaman tövbe edebilirler. Bu, sadece Firavun gibi ölmüş olan kafirler için uygundur. Günümüz insanına dair söyleyecek olursak, mesela, mesela Zeyd bir Yahudi olsa bile, bu lanet, zararlı olabilir çünkü o belki Müslüman olacak ve Allah'a yakın birisi olarak ölecek. Nasıl onun Ianetlenmesine hükmedersin.l7 Bu yüzden, "inanmayan Yahudi kafir olarak ölürse bu lanet üzerine olsun, Müslüman olarak ölecek olursa üzerine olmasın" şeklinde bir orta yol formiUü bulmak tercih edilmelidir. Ancak, bu orta yol formülü avama açıklanmaması gereken bir konudur. Bu kitabın başka bir yerinde Gazali şu soruya yanıt vermektedir: "Bir kafir bir Müslüman'ı 'zina etni.eyeceksin' şeklinde ikaz edebilir mi veya Muhtesib olarak görev yapabilirirni?" Bu soru şu şekilde açıklanmaktadır: "Bir Müslüman'ın günah işlemesini önlemek onun üzerinde hakimiyet kurmak demektir. Muhtevasından dolayı değil, Müslüman üzerinde hüküm verme ve ona üstünlük sağlama arzustınun ifadesi olduğundan dolayı yasaktır. Bu tür her uyarı, uyarılan kişiyi küçük görme içerir ve her günahlar, küçük görülmeyi hak etse bile, daha büyük bir aşağılamayı hak eden bir kafir tarafından yapılmamalıdır. Btmdan dolayı, bir Yahudi veya Hıristiyan, Muhtesib olarak çalışamaz. lS Burada, mahalli idarelerde veya devlet idaresindeki yabancı (özellikle Hıristiyan) memuriyetlerine karşı Müslümanlarca yürütiilen sonu gelmez bir sosyal sürliişmenin ilginç dinsel motivasyonunu görmekteyiz.19 Benzer bir sebeple, Gazali, okuyucusunu her bireyin dini vazifesi olarak gördüğü tıp öğrenmeye teşvik etmektedir. Ona göre tıp, onun döneminde ihmal edilmiştir ve fıkıh ve kelam gibi uygulayıcılarına önemli konumlar 15 Bkz. E. Strauss, History of the Jews in Egypt and Syria qnder 1v!amluk Rule, Kudüs, 19+1 (ibranice), Bölüm I, 3; Giriş ve' Bölüm m. 16 Bkz. Murtaza El Zebid.i, ithaf El Şada El l:V!utakkiıı, Giriş, s. 16 17 İhya, Ciit III,böl.4, s.1571 ıs i h ya CiH II, böl. 9 s. 1207 19 Bkz. E. Strauss, a.g.e., Bölüm I, Giriş ve III., lV. ve V. bölümler; 1-3; Böl. iV;ll-3; Gazi bin EIWasiti,; aynca bakuuz A. Mez, Die Renaissance des İslam, heildelberg, 1922, s.-!7. 247 kazandırrnışhr. Sonuç olarak, pek çok küçük yerlerde Müslümanlar, Yahudi ve Onun gözünde, pek çok Müslüman alime gibi, bu durum katlarulınaz bir durumdur. Gayri Müslim hekimlere Hıristiyan hekimlerininsafına kalnuşlardır. göre olduğu gidilmesi başansız bile olsa, yasaklanrruşru-20. Gazali tıp yerine iliihlyat veya fıkıh taze bir içecekle susuzluklarıru dindirrnek yerine öğrenenleri, susamış insanları susamışlıklarıru hacamat (kan alına) yoluyla gidermeye çalışanlara benzetmiştir.21 Burada Gazali, Müslümanlar arasında ekonomik rekabet güdenlerin, Yahudi ve Hıristiyan hekimleri İslam toplumundan atmak isteyenlerin, istemeden de olsa, sözcüsü konumuna gelmiştir. Zaten onun zamanında, İslam İmparatorluğunda medreselerin kurulmasından somaki ilk nesil, fıkıh ve ilahiyat konusunda fazlalığı teşkil ediyordu. Gazali, burada, gençleri farklı geçim yollan aramaya ikna etmektedir. Bir hususta Gazali zunmilere hoşgörü göstermiştir: Pek çok alimin tersine, kuraklık yıllarında yağmur duasına katılmalarına izin vermektedir. Ancak, onun bu vesileyle söyledikleri zımmilerin insani saygınlığını tanıdığını tam olarak yansıtmaz: İmam, kuraklık zamanında insanlara üç gün oruç tutmalarını, güçleri yettiği kadar sadaka vermelerini, adaletsizlikten kaçınmalarını ve günahlardan arınmalarını emreder. Ondan soma; dördüncü gün, İmam, onlarla , yaşlılarla ve buluğa ermemiş çocuklarla, gusül abdesti aldıktan soma, sade elbiselerle , bayram havasına girmeden, mütevazı bir şekilde duaya çıkar. Bazılanna göre, yağmur ihtiyacı ortak olduğundan, duaya, hayvanların da katılması gerekir. Zınuniler de ayrı olarak katılırlar, engellenmezler. 22 . Gazali, en yüce temenniler olan duayı, okuyucularına, hem kendilerine hem de diğerlerine (köleler ve hayvanlar dahil) layık görmekte fakat Yahudi ve Hıristiyanlara yakıştıramamaktadır. Aslında onun engin insan düşüncesinde nefsin halleri ve ilahi nurun insanda gelişmesini, Müslüman'lara layık görür ve dinsel hoşgörü mücadelesinde, sadece İslam'ı, mezhep ve fırkalan göz önüne alır. Zınuni de ise inşanı ve ilahi kıvılcımı görmez, hayvanlar ve cansız nesneler gibi tamamen hukuki bir nesne olarak algılar. Bu hukuki yaklaşım, onlara yönelik bir muamele metodundan öte, Gazali'nin Yahudiler ve Yahudilik, Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık ile polemiklere girmekten kaçınmasını açıklayan temel bir yaklaşımı olara gözükmektedir. Bildiğimiz gibi, Gazali, İslami hukuku iki ana tabakaya ayırmıştır: Bu dünya ile uğraşan Fıkh el-Dünya ve insanın nefsi ve ahirete yönelik arnelleriyle uğraşan Fıkh el Nefs/ Fıkh el-Din.23 Müslüman hukukçular nesillerdir dünyaya ait olan fıkha yoğunlaşmış olmasına rağmen diğerinden aşağı mertebededir. Bu, Peygamberin hukuk öğretisinin yetersiz kalnuş kısmıdır ve temelde mülkiyet ve ceza hukukunun 20 Bkz. E. Strauss, a.g.e. Böl. II-3, kısım IV. 21 Bkz. İhya Cilt I s. 37, böl6 dev.; 72 dev. 22 A.g.e. Ciltl, böl. 4, s. 368. 23 Bkz. Bölüm 5, a.g.e., s. 380, 408. 248 seyrek görülen tali meseleler ve ibadetin zahiri yönüyle ilgilenrniştir. Bu tür bir hukukun alimleri din adına değil, itibariamu artbrmak için fetva vermek ile meşgul oldular. Bu yüzden, meslektaşlanm tehlikeli rakipler olarak gördüler. Uğraşbklan hukukun gerçek değeri olmaclığını, sadece insanın hayabru, aslında kıymeti olmayan ama ahirete hazırlık olan dünyada düzene koymak için araç olduğunu, eğer insanlar bu dünyada kavgayı bırakırsa, bu hukuka ihtiyaç kalmayacağını bilnuyorlardı. Ahirete yönelik fıkıh ise kalbin hastalıklarına ve tedavi yollarına, kalbin güzel hasletleri ve onları kazanma yollarına işaret ederek inşanı ahiret için, yani tek önemli dünyaya hazırlamakla ilgilenmektedir. Bu yüzden, bu dünyayı ahirete tercih eden kişi elbisesi yılan ve akreplerle dolu olduğu halde başkasının yüzündeki sineği kovmaya yelterren kişi gibicfu-24. Gazali için diğer dinler sorunu, bu dünyaya ait ve komşuluk ilişkileri içerisinde ele alınan bir meseledir ve dini tecrübe ve bireyin ahlaki gelişmesi için bir önem arz etmez. Yahudilik ve Hıristiyanlık karşıtı münakaşalar, ona göre, boş ve tehlikelidir. Çünkü, bu konu, rufak, yalancılık, makam ve iktidar hrrsını doğurur. 25 Bazen, Gazali, konuya farklı bir yaklaşun sergilemektedir. Bildiğimiz gibi, taklit meselesiyle çok ilgilidir.26 Herkesin imanını, dürüst, akli, duygusal ve ahlaki çabalarla elde etmesini isteyerek zahiren ikrar edilmiş imanı tenkit eder. Aynı zamanda, özelikle halk içinde inancın temellerini atma konusunda, taklidin etkisini kabul eder ve bu inancın insanların kalbinde zayıflamasına karşı uyarıda bulunur. Bu tür taklidin, Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında da olduğunu farz ederek, ilim hayatının başlangıcı olan Tehafııt adlı eserde şöyle der: Filozoflar, inkarlarını alışkanlık ve söylentiden ibaret, kör bir şekilde kabul edilen örften başka hiçbir şeye dayandıramayan inkarcılardrr. Yahudi ve Hıristiyanların, kör bir şekilde kabul edilen örflerine göre, onlar, babalan ve atalan gibi İslam dışında bir din üzere doğmuş ve yetişnı.lşlerdir.27 Gazali ömrünün sonunda bu konuya tekrar El-Mımkiz adlı eserinde şöyle ele alnuştır: Her zaman her şeyin dağrusuna ulaşma iştiyakı bellim için bir alışkaniıktı ve çabalanmın amacıyclı. Bu, bellim irademe ve çabalarıma bağlı olarak, Allah'ın kalbime koymuş olduğu doğal bir özellik ve dürtü olmuştur. Yetişkinliğe erdiğimde, geleneğin körü körüne kabul edilen bağlan şiddetliydi ve miras olarak alclığun tüm inançlar çöktü. Hıristiyan çocukların nasıl Hıristiyanlık dinilli kabul ruhuyla Yahudi çocukların Yahudiliği kabul ruhuyla ve Müslüman çocukların İslam diniyle eğitildiklerini gördüm ve Allah Resulünden (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittim: "Her çocuk fıtrat üzere doğar ancak annesi ve babası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi yapar.'>28 24 İhya, ci!t I, s. 28 25 Bkz. İhya, Cilt I, s.76 veya İlcam, s21. 26 Bkz.EkB. 27 Tahafut,s.4 28 Bkz. El-Fıtrat 249 Bu paragraflarda açıkça görülen eleştirel duruma karşın, taklide karşı bir tür örtülü bir rıza vardır. Geleneksel inançlardan sıyrılaınayan ve desteksiz olarak doğruyu araştıramayan insanlar vardır. Yahudiler ve Hıristiyanların inancı gibi, açık bir dalalet üzerine bina etseler bile, onlar kendi dinleri üzerine bırakılmalıdır. Herkes inancını kendirıe yeteceği ve yapabileceğinin en iyisine ulaştırmak için çaba gösterınelidir. Hiç kimse arkadaşının inancını ıslah -etmeye yeltenmemelidir. Bu durumda, hem zarar verir hem de zarar görür: sade halk, idrak çağına gelince, arıne ve babalarından Yüce Allah'ın varlığını, onun ilınini, iradesini, kudretini ve diğer sıfatlarını ve bu sözleri doğrllıamak için Peygamberler gönderdiğini işitirler, duydukları gibi inanırlar, güveniTler ve asla inkar etmezler, arıne-baba ve öğretmenlerinin uygun kanıları onlara yeter. 29 Bu inanç, ahirette kurtuluşu sağlar. Bu inanca sahip olanlar, bağışlanrruşların ilk mertebesinde bulunurlar. Ama, Allah'a yakın olanlar arasında değildirler, onların inançları basiret ve iç murakabeden, hakikatin nuroyla kalbin hazzından yoksundur. İnanç ve kanaatle ilgili . her şeye karşı, hem bireyin hem de toplumun tutumu hatalı olabilir. Bu yüzden, Yahudiler ve Hıristiyanlar, arıneve babalarından ne duyarlarsa, inançları hatalı olsa da ona itirnat ederler. Çünkü, onlar öyle öğrenmişlerdir. Müslümanlar ise, hakikate inanırlar, öyle buldukları için değil, hakikati öğrendiklerinden dolayı inanırlar. Kısaca, zamanının tasavvuf ve ilahiyat literatüründe tek olmasına rağmen, Gazali'yi, diğerlerinden ayıramayız. Onun yazılan, akli ve dinsel yaşama, yeni bir ahlaki ve psikolojik yaklaşırnın temellerini atmasına rağmen, gayri-Müslimler için, yeni bir şey ortaya koymamaktadır. Gazali'nin kendisini tamamen koparamadığı, hem Batıda hem de Doğuda, koyu bir taassubun hakim olduğu bir dönemde yaşadığını göz önüne alırsak, bu durumu doğru olarak anlarız. Dahası, önceki Sufiler gibi, o da, Yahudilik ve Hıristiyarılığa karşı tutum sorununu, kişinin ahirete hazırlığı ve ahlaki gelişimi için önemli saymıştır. Bu dinin mensupları ile yapılan münakaşaları, Allah'ın onlar için vermiş olduğu hükmü değiştirmeyecek, boş bir uğraş olarak kabul etmişfu.30 Gazali'nin bu konudaki dağınık yorumları, yine de önemlidir. Bunu "bu dünyaya ait hukuk" dairesine koyarsak, yabancı diniere karşı olan bu polemik literatürünü geri plana atmak ve Müslümanları kendilerini geliştirmek ilkesine yönlendirmek istemektedir. Gayri Müslirn memur, hekim ve gayri-Müslimlerle iş ortaklığına karşı onun tarafından kabul gören argümanlar, Müslümanların gayriMüslimlere karşı toplumsal mücadelelerine katkıda bulunduğu gibi, kendi mesleklerini ellerinden alan gençlere karşı fıkıhçı ve ilahiyatçılar arasındaki iç mücadeleye katkıda bulunmuştur. 29 ihya m, s. 1371. 30 aynca bkz. Ottu Pretzl, Die Streiısclırift des Gazali gegen die İbalıija, Veri Der Bayerisehen Ak. Der Wissensch, ~toil1, 1933,s.26 250