İSTANBUL TİCARET ODASI Türkiye'de Ekonomik Durum •• Beklentiler ve Oneriler i 2005 Aralık2005 İÇİNDEKİLER A. EKONOMİK DURQMUN DEGERLENDİRMESİ ..........................................•.............. 2 B- ÖNERiLER VE BEKLENTiLER ................................................................................... 17 C- İŞ ALEMİNİN ÇEŞİTLİ SEKTÖRLER BAZINDA BEKLENTiLERİ ..................... 24 D- İTO MESLEK KOMİTELERİ GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ ........................................... 30 A. EKONOMİK DURUMUN DEGERLENDİRMESİ ı. GİRİŞ Türkiye'nin en önemli hedeflerinden birisi, gerçek anlamda işleyen bir piyasa ekonomisi oluşturabilmektir. 1923-50 dönemi, büyük savaşlardan çıkmış bir ekonominin sıfırdan başladığı ve IL Dünya Savaşı'na rağmen ayakta kaldığı bir dönemdir. 1950'den günümüze kadar olan periyodu ise uygulanan ekonomi politikaları ve reformlarla birlikte yeniden yapılanma dönemi olarak özetleyebiliriz. Özellikle, 1980'den bu yana süregelen 25 yıllık dönem ise, Türkiye ekonomisinin dışa açık büyüme modeli ile, küreselleşen dünya ekonomisinin önemli aktörlerinden birisi olma mücadelesini ortaya koyduğu ve söz konusu mücadelenin sürdüğü bir dönem olarak ifade edebiliriz. Bu çerçevede, daha 1980'de yıllık dış ticaret hacminin ll milyar dolara zor ulaştığı bir ekonomi, 2005 yılı sonu itibariyle, 190 milyar dolara ulaşacağı beklenen bir dış ticaret hacmine imza atmaktadır. Bu verilerin ışığında, Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisinin yıllık mal ve hizmet ticaretinin 1980 yılında sadece binde 4'ünü gerçekleştirebilirken, bugün aynı oranı yüzde 1,8'e çıkarmayı başarmıştır. Yani, dünya ekonomisinden alınan pay 4,5 kat artmıştır. Türkiye, söz konusu başarı yı, 1980'li yıllardaki yeniden yapılanma dönemi ve 2002 seçimleriyle sağladığı siyasal istikrara paralel olarak oluşturduğu ekonomik istikrar ve reform süreciyle elde etmiştir. Üstelik, 2002 yılından bu yana geçen 4 yıllık dönemde, söz konusu başarı sadece ihracat alanı ile sımrlı değildir. 2002-2005 döneıilinde; - Yüksek enflasyona neden olan yapısal sorunlarla etkin mücadelede, ekonomi ve istikrara bağlı olarak, enflasyon son 40-50 yılın en düşük seviyelerine indirilmiştir. politikalarındaki kararlılık - Ekonomiye duyulan güven ve enflasyon olarak, faiz hadleri büyük ölçüde düşürülmüştür. oranlarında gözlenen gerilerneye paralel - Kişi başına düşen milli gelir ise 5 bin dolar civarına yükselmiştir. -Döviz kurlarında istikrar sağlanmış ve Türk Lirası'na değer kazandınlmıştır. t;~ - 2002-2004 dönemi ortalaması olarak % 8'e yakın, 2002-2005 dönemi ortalaması olarak ise yüzde 7,3'lük bir ekonomik büyüme performansı yakalanmıştır. Aynı dönemde, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalama büyüme hızımn yüzde 1,8'e zor ulaştığı, Euro Bölgesi ülkelerinin ortalama büyüme oranımn ise yüzde 1,5'i dahi göremediği dikkate alındığında, Türkiye'nin büyüme performansı ve özellikle 2001 Krizi'nden sonraki toparlanma süreci ilgiyle izlenmektedir. Nitekim, bu başarıların ve reformlann bir sonucu olarak, 9 Kasım 2005 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından açıklanan İlerleme Raporu'nda Türk ekonomisi, şeffaf ve işleyen bir piyasa ekonomisine sahip olması nedeniyle tebrik edilmiştir. Böylece Türkiye'nin dünyamn eı:l seçkin 35 ülke ekonomisi arasına girdiği tescil edilmiştir. Türkiye ekonomisi artık dünya ekonomisinin 'şampiyonlar ligi'nin bir üyesidir. Nitekim, bu gelişmelerin ışığında uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, 7 Aralık Çarşamba günü Türkiye'nin ekonomik görünümünü 'durağan'dan pozitife çevirmiş, uzun zamandır Türkiye'nin kredibilite notunu yükseltmernek konusunda ısrarcı gözüken Moody's ise Türkiye'nin notunu 14 Aralık Çarşamba günü BA3'e yükseltmiştir. Bu önemli başan ve iyileşmelere dikkat çekmek isteriz: rağmen sorunlarına 3 Türkiye ekonomisinin devam eden ı- Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı geriliyor olmakla birlikte, önemını sürdüren yüksek kamu borç yükü. 2- Artma eğilimini sürdüren dış ticaret ve cari işlemler açıkları. 3- İstihdam artışına rağmen, Türkiye'nin süregelen yüksek işsizlik sorunu. Tüm bu sorunları etkileyebilecek diğer önemli bir konu da Türkiye ekonomisinin uluslararası fmansal piyasalardaki kredibilitesidir. Türkiye'nin öncelikle hedeflerinden birisi, uluslararası derecelendirme (rating) kuruluşları tarafından derecelendirme notunun, yani kredibilitesinin yükseltilmesidir. Söz konusu derecelendirme kuruluşları, 2005 yılında Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yeni bir stand-by anlaşması imzalaması ve 3 Ekim 2005 tarihinde AB ile tam üyelik müzakerelerine resmen başlaması halinde, Türkiye'nin uluslararası derecelendirme notunu yükseltme mesajı vermişlerdir. Türkiye, her iki kriteri başarıyla yerine getirmiş olmasına rağmen, aynı derecelendirme kuruluşları, Türkiye'nin notunu yükseltmek için, bu defa da yüksek kamu borç stokunu ve artan cari işlemler açığı riskini işaret etmektedir. Türkiye, 200ı Krizi'nden bu yana büyük bir ekonomik dönüşümden geçmesine rağmen, özellikle uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, yakın bir döneme kadar notu değiştirmenilş, nihayet aralık ayında Standart and Poors ve Fitch'in seviyesine yükseltmiştir. Bununla birlikte Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşması için 3 aşama daha geçirmesi gerekmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin çözmesi gereken sorunlardan birisi de, uluslararası kredibilitesinin hak ettiği noktaya ulaşması için uluslararası düzeyde gerekli çabayı göstermeye devam etmesidir. Türkiye ekonomisinin 2002 yılından bu yana sürdürmekte olduğu yeniden yapılanma sürecinde elde edilen sonuçlar açısından, dünya ekonomisinin katkıları da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, Türk ekonomisini incelemeden önce, dünya ekonomisinin genel durumunu ve 2006 yılı beklentilerini değerlendirmek yararlı olacaktır. ı}.. 2. DÜNYA EKONOMİSİNİN GENEL DURUMU VE 2006 BEKLENTiLERİ Türkiye ekonomisinin 2002 yılından bu yana sürdürmekte olduğu yeniden yapılanma ve ekonomik istikrar süreci, özellikle 2003 yılı ve 2004 yılının ilk yarısında, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu koşullardan önemli destek almıştır. Söz konusu ı,5 yıllık dönemde, ABD'de kısa vadeli gösterge faiz; yüzde ı, Euro Bölgesi'nde ise yüzde 2 seviyesinde kalmıştır. Ham petrol fiyatları, bir miktar yükselmiş olmakla birlikte, o dönem 30 doların altında seyretmekteydi. Dolayısıyla dünya ekonomisinde bir enflasyonist baskı gözlenmemekteydi. Aynı dönemde, yabancı sermayenin Türkiye'ye yönelik ilgisinde de bir artış gözlenmiştir. Ancak, 2004 yılının ilk yarısı tamamlanırken, ABD Merkez Bankaları Sistemi FED, yüzde ı olan kısa vadeli faiz seviyesini, 0,25 puan arttırmıştır. Söz konusu faiz artışına, dünya ekonomisinde artan enflasyonİst baskılar ve bu baskıların ABD ekonomisine yansımaları neden gösterilmiştir. Gerçekten de, özellikle Çin ve Hindistan'ın ekonomik büyüme performansları ve ABD'nin giderek canlanan ekonomisiyle, dünya ekonomisinde başta ham petrol olmak üzere, her türlü hammadde ve maden cevherinin fiyatlannda, 2004 yılının ilk yarısı tamamlanırken bir,, yükselme gözlenmiştir. Söz konusu fiyat artışları, 2005 yılının eylül ayı itibariyle, ham petrol fiyatlarında varil başına 7ı dolar ile, 1980 yılından bu yana en yüksek değerin görülmesine de neden olmuştur. 1995 yılında Çin ve Hindistan dünya mal ve hizmet üretiminin sadece yüzde 5'ini karşılayan iki gelişmekte olan ekonomi iken, söz 4 konusu iki ülke aynı oranı 2005 yılı itibariyle yüzde lO'a çıkarmayı başarmış olacaklardır. Tablol: Dünya Ekonomisinin Performansı ve 2006 Yılı Beklentileri ---- ·····~ 2003 2004 2005(1} 36481 51824 40895 55655 43886 59560 45942 4,0 1,'9 5,1 4,3 4.3 3,3 2,5 2,7 1;8 3.3 2006ill Dünya Nasilası {Milyar ABD Dolan) Piyasa Döviz Kuıiarına ~ SaNı Alma Giiı:ü Pa~·~ (PW) 61420 Büyüme {GSVİH. sabit fiyitdarla) Dünya Gelişmiş Ekonomiler Euro Bö<lgesi Amerika 0,7 2,7 Ul 1,2 <1,1 3,5 Japonya 1;4 2,7 2.1) :uı ing~ 2.5 3;2 1,9· 2,2 Kanaila ı. o 2,9 2,.9 3,2 'Diğer Gelişmiş Ekonomi~ 2,5 4,4 3,2 3,'3 1.3 6.4 "ı'eni Sanayileşmiş Asya Eko~ı 65 1,3 3,1 Gelişmekte olan Asya Ekorıomikd 8,1 6,5 9,5 7,3 8,9 Gelismek:ıı. O!aıı Ekonomiler Avrupa Birfıği Orta Doğu Ohleıi Çn ··~. Hindirum 7,4 Tur'~-e 5,8 2,5 1,6 61 2,1 5,6 8..2 4,0 7,8 7.2 5.,5 5,4 9,5 9,0 5..0 8,1 7,1 6,3 5,0 5..0 4,7 Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Eylül2005; DPT- (1) Tahmin Dolayısıyla başta ham petrol olmak üzere, dünya hammadde ve maden cevheri fiyatlanndaki artış, 2004 yılıınn ikinci yansından itibaren, yani sonraki 1,5 yıllık dönem içerisinde, Türkiye ekonomisine yönelik enflasyonİst baskılan arttırmıştır. Buna rağmen, dünya ekonomisinin eqflasyonist baskısının Türk ekonomisinde ikincil etkisi beklendiği kadar yüksek olmamıştır. Nitekim, maliyet enflasyonu göstergesi niteliğindeki yeni Üretici Fiyatlan Endeksi'nde yıllık artış oranı kasım ayı sonunda yüzde 1,6'ya kadar gerilemiştir. 30 Haziran 2004'den bu yana ABD Merkez Bankaları Sistemi FED'in gerçekleştirdiği 13 toplantının hepsinde kısa vadeli gösterge faizi, her defasında 0,25 puan artırılarak, 13 Aralık 2005 itibariyle yüzde 4,25 seviyesine yükseltilmesi, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin endişelerini arttırmıştır. Çünkü, ABD'nin faiz artışlanın sürdürmesi; 1- Dünya ekonomisinin yavaşlamasına, 2- Bu nedeille türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiterin ihracat hacimterindeki artışın yavaşlamasına, 3- ABD'nin Hazine kağıtlanınn cazibesinin artmasına 4- Ve bu nedeille Türkiye gibi ülkelerin dış borçlanınayı sürdürmek olarak daha yüksek bir faizle borçlanmaianna neden olabilecektir adına, göreceli Bu nedenle, 2006 yılında, ABD ekonomisinin faiz artışlanın sürdürüp sürdürmeyeceği en önemli ve cevaplanması gereken soru olarak öne çıkmaktadır. 2005 yılıınn son günlerinde, uluslararası çevrelerde yapılan değerlendirmeler, ABD ekonomisinde büyümenin yavaşlaması ve enflasyonİst haskılann hafiflemesine bağlı olarak, ABD'nin faiz artışianna ara vereceği yönündedir. 5 Bu durum, Türkiye açısından birçok açıdan yararlıdır: 1- Türkiye'nin ihracat performansı olumsuz yönde etkilenmeyecektir. 2- Türk Hazinesi'nin borçlanma maliyetleri yükselmeyecektir. 3- Euro-dolar paritesinde dolar lehine gözlenen gerileme duracaktır. Bu durum, ağırlık olarak AB ülkelerine ihracat yapan Türkiye açısından önemlidir. 2006 yılında euro-dolar paritesinin uluslararası piyasalarda 1,20 doların üzerinde tutunarak, tekrar yükselişe geçmesi Türk ihracatçısı açısından sevindirici Dolayısıyla olacaktır. Euro-dolar paritesinin euro lehine yükselmesinin bir yararı da, ABD'nin rekor seviyelerdeki dış ticaret açığının bir miktar da olsa küçülmesine katkı sağlayacak olmasıdır. Nitekim, ABD'nin ekim ayı dış ticaret verileri, aylık dış ticaret açığının 70 milyar dolar gibi rekor bir seviyeye dayandığını göstermektedir. Bu noktada, euro-dolar paritesindeki gelişmelerin ve ham petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların ikincil etkisine rağmen, 2004 yılındaki yüzde 5,1 'lik büyüme performansını tekrarlamasa da, 2005 ve 2006 yıllarında yüzde 4,3 büyüyeceği öngörülmektedir. Bu noktada, dünya ekonomisinin büyüme performansını sürdürmesine yönelik beklentiler, Türkiye'nin ihracat performansı açısından umut vericidir. Tablo2: Dünya Ekonomisinde Mal ve Hizmet Ticareti (Yüzde Değişim) 2003 2004 2005,(1) 2006(1) 5,4 10,3 5!,6 7',0 10,3 7,4 0,5 3,1 lO, S 0,5! 8,3 14,5 6,:1 4,_1 11,1 2,9 B,B 5,4 16.4 6,2 13,5 4,1 5,8 11,9 5,3 -o,ı -1,(1 -o,s 2,9 6.2 ..0,7 :1,7 -G,3 Mal ve Hizmet Tıcareti 'Dünya Tıcaret Hacmi Ryat Defiamrii (ABD Dolan) :ihracat Hacmi Geiişm~ Ekonomiler Gelişmekte Olan Ekonomiler Euro BOlgesi 5~6 S,G 1ü.4 3,5 6,3 10,3 5,3 İthalat iHacmi Geiişm~ Ekonomiler Gelişmekte Olan Ekonomiler EUFO BölgeSi Tıcan!t Hadleri Gelişm~ Ekonomiler Gelişmekte Olan Ekonomller Euro BOlgesi 1,1 0:,9 1,2 -o,ı Kaynak: IMF, World Economic Outlook, Eylül 2005; DPT - (1) Tahmin 2006 yılı, bu bilgilerin ışığında, Türkiye ekonomisi açısından, ihracat performansı açısından umut verici, bununla birlikte artan enflasyon baskısı ve dünyanın önde gelen merkez bankalarının faiz artmını eğilimlerine bağlı olarak belirli riskiere işaret etmektedir. Bu nedenle, Türkiye ekonomisi, dünya mal ve hizmet ticaretinin artmasına yönelik beklentilere bağlı olarak, yıllık ihracat hacmini 2006 yılı sonunda 84 milyar dolara çıkarmanın yöntemlerini iyi analiz etmelidir. Dünya merkez bankalarının faiz artmını eğilimleri ise, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın, 2006 yılının ilk 6 ayında, faiz indirimleri konusunda daha temkinli olmasına neden olabilir. Türk ekonomisinin reel faiz cazibesinin sürmesi, 2004 yılından bu yana katlanarak devam eden yabancı sermaye ilgisinin tempolu bir şekilde sürmesi anlarnma gelecektir. Bu durumda, global sermayenin Türkiye'ye yönelik ilgisinin, içeride döviz kurları üzerinde önemli bir baskıya neden olacağı da unutulmamalıdır. Bu nedenle, dünya ekonomisinde önemli bir konjonktür değişikliği olmaması durumunda, Türk Lirası'nın 2006 yılında da değer kazanmayı sürdüreceği ifade edilebilir. 6 3. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GENEL DURUMU VE 2006 BEKLENTiLERİ 3.1. 2005 YILINDA GAYRİ SAFi MİLLİ HASILA BÜYÜMESİNİN YÜZDE 5'LİK HEDEFi AŞMASI İHTİMALİ, AÇlKLANAN 2005 3. ÇEYREK VERİLERİYLE GÜÇLENMİŞTİR. SON ÇEYREKTE SANAYİ VE ONUN DA ÖTESiNDE İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN LOKOMOTiF ETKİSİNİN DEVAM EDECEGİ ÖNGÖRÜLMEKTEDiR. 1994 Krizi sonrası son 1O yıllık dönem dikkate alındığında, ortalama olarak yüzde 4,2'lik bir GSMH büyüme oranını yakaladığı görülmektedir. Üstelik bu büyüme Asya Krizi'nden kaynaklanan 1999 yılındaki ciddi boyutlardaki ekonomik daralma, ve 2001 Krizi'ne rağmen sağlanmıştır. Bu oran, 2005 yılının büyüme oranının yüzde 5.5 olması halinde, ll yıllık ortalamada da değişmemektedir. Bu noktada, 2001 Krizi sonrası dönem dikkate alındığında, Türkiye ekonomisi 2002-2004 dönemi ortalaması olarak% 8'e yakın bir ekonomik büyüme performansı yakalamıştır. 2002-2005 dönemi ortalaması olarak ise, 2005 yılında ekonominin yüzde 5 olan büyüme öngörüsü dikkate alındığında, yüzde 7,3 'lük bir ekonomik büyüme performansı elde edilmiş olacaktır. Türk ekonomisinin söz konusu büyüme performansı, dünya ekonomisinin önde gelen ekonomilerinin aynı periyot içerisinde gerçekleştirdikleri büyüme performansının bir hayli üzerindedir. Bunun1a birlikte, Çin ve Hindistan gibi öne çıkan gelişmekte olan ekonomilecin büyüme performanslarımn altında kaldığı da gözlemlenmektedir. Bunun önemli neden1erinden birisi, Çin'in özellikle 2000 yılından itibaren, yılda 30 ile 40 milyar dolara ulaşan doğrudan yatınm amaçlı yabancı sermaye çeken bir ekonomi haline dönüşmüş olmasıdır. Bu nedenle, söz konusu ekonomilerde sanayi üretiminin performansı, ekonomik büyüme için önemli bir gösterge teşkil etmektedir. Grafikl: 3 Aylık Sanayi Üretimi'nin 2004 ve 2005 Performansı lı6,21 ....... ••••••••• -·1:1· ••••.••• . ... _ -- a ···t!.······· ~~------__J!3~,oL!____________~~ 2 3 -D--2005 \1LI ·· ·t:.· · · 2004 YILI 7 Aynı durum, Türkiye ekonomisi için de geçerlidir. Nitekim, ekonomistler, 2006 yılında yüzde 5 'lik büyüme öngörüsünün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda olası riskleri dile getirirken, söz konusu yorumları tetikleyen ayrıntılardan birisi, 2005 yılının üçüncü çeyreğinde sanayi üretiminin beklenenden düşük bir artış performansı göstermesi olmuştur. Sanayi üretimi ile GSMH büyümesi arasında önemli bir korelasyon olduğunu iyi bilen ekonomistler, gerek aylık sanayi üretim endeksi değerleri üzerinden kabaca tahmin ettikleri yüzde 4,6'lık 3 aylık sanayi üretim artışı, gerekse de Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) aralık ayı başında açıkladığı 3 aylık sanayi üretim verilerinde de 3. çeyrek için yüzde 4.5'lik artışı görerek, GSMH büyümesinin de 3. çeyrekte yüzde 5.4 civarında şekilleneceğini öngörmüşlerdir. yılı Bu nedenle, 2005 tutturulamayabileceği ihtimaline dair yorumlar gündeme çeyre'ğinde ve özellikle ikinci yılsonu için, gözlenen yüksek büyüme büyüme hedefi olan yüzde 5'in gelmiştir. yılının Oysa, 2004 oranlarının ertesi yıl, birinci baz etkisi ile, düzeltmesinin gelmesi, yani ikinci çeyrekteki yavaşlamanın doğal karşılanması gerekirdi. Aralık Nitekim, 12 çevrelerini de, Pazartesi günü fınans kuruluşlarının açıklanan 3. çeyrek büyüme verileri, ekonomi ekonomistlerini de şaşırtmıştır. Çünkü, yüzde 5,4 civarında beklenen GSMH büyüme oranı yüzde 7,3 çıkmıştır. Üstelik, 3. çeyrekte yüzde yakalamış 4,5 'lik bir büyüme çeyrekte yüzde 5,6 değer üretimi açısından, 3. çeyrekte büyüme oranını beklentilerin olan sanayi üretiminin, katma artış,,.yakaladığı görülmüştür. 3. çok üstüne taşımış olan esas iki önemli sektörün tarım ve inşaat sektörleri olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bu noktada, ikinci çeyrekte büyüme gerilemediği oranındaki artışın yavaşladığı, de görülmelidir. Sonuçta 1994 Krizi sonrası, 1995 yılının 2. ekonominin çeyreğinden itibaren yaşanan 15 çeyrek üst üste büyüme rekoru, 2001 Krizi sonrası, 2002 yılından bu yana ard arda gerçekl~şen 15 çeyrek dönemlik büyüme ile egale edilmiştir. hk 9 aylık dönemde ise büyüme gerçekleşmiştir. hızı Dokuz ayda yıl sonu büyüme öngörüsünün üzerinde değeri, dolar bazında cari fiyatlarla 262,5 milyar yüzde 5.5 ile, oluşan GSMH dolara ulaşmış durumdadır. Yine, TÜİK'in verilerine göre, üçüncü çeyrekte Gayri Safi Yurtiçi Hasıla büyümesi ise yüzde 7 olarak ekonomi geçen durumdadır. yılın ikinci gerçekleşmiştir. Yılın çeyreğinden üçüncü çeyreği bu yana en yüksek büyürneyi Nitekim, 2004 yılının üçüncü çeyreğinde büyüme yüzde 5.7 8 itibariyle yakalamış olmuştur. Tablo3: Türk Ekonomisinin Büyüme Performansı; 2005 9 ID. Dönem II. Dönem I. Dönem Sektörler Aylık Tarım 0.0 0.1 6,4 4,5 Sanayi 5.5 3.9 5,6 5,0 İnşaat 16.5 22.2 19,7 19,7 Ticaret 5.8 4.3 7,1 5,8 Haberleşme 1.6 2.2 7,4 3,9 Mali Kuruluşlar 0.7 0.3 -0,5 0,1 Konut Sahipliği 1.4 1.6 1,8 1,6 Serbest Meslek ve Hizmetler 4.7 4.1 7,1 5,5 Devlet Hizmetleri -0.6 0.4 0,8 0,2 Kuruluşlar -1.3 0.1 -0,2 -0,4 İthalat Vergisi 8.4 8.7 14,1 10,5 4.8 4.2 7,0 5,5 5.3 3.4 7,3 5,5 Ulaştırma ve KarAmacı ii~ Olmayan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla Gayri Safi Milli Hasıla Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 3. çeyrekte, kamu yatınm artışı yüzde 32.8'i bulurken, özel sektörün yatınm harcamalanndaki artış yüzde 26. 7' dir. Söz konusu kamu ve özel sektör yatırımlarının performansı, ekonominin geleceği için umut vericidir. Ancak, özel kesimin tüketim ve yatırım harcamalarındaki ciddi artış, gerek tüketim, gerekse de yatırım malı ithalatının neden arttığını da bir ölçüde teyit etmektedir. Bu nedenle, söz konusu trendin 2006 yılında da devam edeceği ihtimaline bağlı olarak, ithalat hacminin yavaşlamayacağı da öngörülmelidir. 3. çeyrek büyÜme oranının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi ile birlikte, bankalan, Türkiye'nin yılsonu büyüme tahminlerinin yüzde S'lik hedefi aşacağı görüşlerini yinelemişlerdir. Morgan Stanley, mevcut trendin devam etmesi durumunda, Türkiye ekonomisinin 2005 yılı büyüme hızının yüzde 6.2 olacağını vurgulamıştır. Lehman Brothers da, beklentileri aşan üçüncü çeyrek verisiyle birlikte, yıl sonu için yüzde 6.5 olarak belirlediği GSYİH tahmininin isabetli olduğuna işaret etmiştir. JP Morgan ise, güçlü iç talebin etkisiyle üçüncü çeyrekte, GSYİH'nin beklentileri aştığını vurgularken, yıl sonunda yüzde 5 'lik hedefe rahatlıkla ulaşılacağını tahmin ettiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla, Türk ekonomisinin büyüme oranının beklenenin üzerine çıkması olumlu bir gelişme olarak algılap,mıştır. uluslararası yatınm 9 3.2. TCMB'NİN 2006 YILINDA UYGULAYACAGI ENFLASYON HEDEFLEMESİ, ÖZEL KESİMİN TÜKETİM HARCAMALARININ KISILMASINI, BU NEDENLE YIL SONU BÜYÜME HEDEFi OLAN YÜZDE S'E ULAŞILABİLMESİ İÇİN DE YERLİ VE YABANCI SERMAYE YATIRIM~ARININ ARTMASINI ZORUNLU KlLMAKTADlR. ENFLASYON HEDEFLEMESI, AYRICA, CARİ İŞLEMLER AÇIGININ BÜYÜMESİNE NEDEN OLABİLİR. TCMB 2006 yılından itibaren 'açık enflasyon hedeflernesi'ne geçmektedir. Bunun anlamı, TCMB 'nin kamuoyuna açıkladığı enflasyon hedeflerini tutturabilmek amacıyla, daha etkin bir para politikası uygulaması olarak özetlenebilir. Bununla birlikte, TCMB, 2006 yılında ham petrol fiyatlan tekrar tırmanışa geçer ve bunun Türk ekonomisine 3-4 puanlık bir etkisi olur ise, yıl sonu enflasyon hedefindeki sapınayı makul karşılayacağını açıklamıştır. Böylece yıl sonu hedefini tutturmak adına, ekonomiye sıkıntı verecek sert önlemler almayacağını ortaya koymuştur. Türkiye'nin açık enflasyon hedeflernesi uygulamasına geçmesi, Türkiye'nin saygınlığını ve yabancı sermayenin ekonomİnıize duyduğu güveni arttıracaktır. Ancak Üretici Fiyatlan Endeksi'nde yıllık enflasyon oranı yüzde 1,6'ya kadar gerileyerek, 40-50 yıldır görülmemiş rakamlara ulaşırken, Tüketici Fiyatlan Endeksi ise 2004 yılı nisan ayından bu yana yüzde 7,5-9,5 aralığına takılmış durumdadır. Talep enflasyonu yüzde 7,5'in altına inmemekte direnmektedir. Bu nedenle, TCMB 2006 yılsonu enflasyon hedefi olan yüzde 5 için, kısa vadeli gösterge faizlerde 2006 yılında ihtiyatlı olacaktır. Bu nedenle, Merkez Bankası yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 5'i tutturmak adına, piyasadaki para miktan üzerindeki kontrolünü yoğunlaştırarak, talepteki göreceli canlılığı soğutmayı tercih edebilir. Dolayısıyla 2006 yılında da iç talepteki canlılık baskı altında olacak ve' fırmaların ihracata ağırlık vermeleri gerekecektir. Bu durumda, 2006 yılında Türk Lirası'nın değerlenıneye devam edeceği öngörülmektedir. Değerlenen Türk Lirası da, ihracatçının bu yöndeki şikayetlerinin devamı anlamına gelecektir. Bu nedenle, TCMB de, 2006 yılında günlük dolar alım ihalelerinde döviz alım üst sınınnı 30 milyon dolardan 60 milyon dolara çıkarmaktadır. TCMB sadece 2005 yılında piyasadan 21,5 milyar dolar, 2002 yılından bu yana ise 37,5 milyar dolar döviz toplamış durumdadır. Ekonomistler, 2006 yılında TCMB 'nin rezerv artışı amacıyla, dolar alımını hızlandıracağım tahmin etmektedirler. Tablo4: TCMB'niıf'Entlasyon Patikası ve Hedefe Göre 2 Puanlık Sapma Aralığı Belirsizlik Aralığı Üst Smı:r Hedefle Tutarh Patika Belirsizlik Aralığı Alt Sınır Mart 2006 Haziran Eylül 2006 Aralık 200S 9.4 8.5 7.8 1 7.4 6.5 5.8 5 5.4 4.5 3.8 3 2006 Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Gelişmiş ekonomilerde enflasyon hedeflernesi sonrası ortalama büyümenin yüzde 2.51 seviyesinde şekillendiği, enflasyon hedeflernesi gerçekleştiren kimi gelişmekte olan ülkelerde ise, ekonomik büyümenin ortalama yüzde 3.3 seviyesinde şekillendiği gözlenmektedir. 10 Bu durumda, iki önemli noktanın irdelenınesi lazımdır. Birincisi, AB ile tam üyelik müzakereleri yürütmekte olan Türkiye'nin, 2015 yılına kadar yılda ortalama yüzde 5 büyümesi gerekecektir. Enflasyon hedeflernesi ile büyüme ortalama yüzde 3'e oturduğunda, Türkiye'nin AB'ye uyum sürecinde, yüzde 3'lük bir GSMH büyümesi yeterli olmayacaktır. Bu neden Merkez Bankası'nın ülkenin orta ve uzun vadeli ekonomik hedefleriyle çelişen politikalar uygulaması doğru olmayacaktır. İkinci konu ıse, ekonominin göreceli olarak daha yavaş büyüyecek olmasının dış ticaret ve can işlemler açığı üzerindeki etkisidir. Genel olarak ekonomik büyümenin yavaşlaması ithalatın da yavaşlamasına, dolayısı ile dış ticaret ve can işlemler açığının küçülmesine yol açabilir. Ancak bu genel bir kural değildir. Bazı ülkelerde, sözgelimi Macaristan'da büyüdüğü görülmektedir. Türkiye açısından da durum benzerlik arz etmektedir. 2006 yılında, Türkiye'nin açık enflasyon hedefiernesine geçmesı, iç talep üzerindeki baskımn artması anlamına gelecektir. Sonuçta Türk sarrayisi yurtiçi satışlannda önemli bir artış olmayacağı beklentisi ile, ihracata yüklenıneyi sürdürecektir. Türkiye'nin makro ekonomik göstergeleri düzelirken, ödediği reel faiz aym hızla düşmediğinden, Türkiye 2006 yılında da uluslararası sermaye açısından bir ilgi merkezi olacaktır. Yine Türk Lirası 2006 yılında da değerlenınesini sürdürecektir. Bu durumda, ihracata yüklenen Türk sanayısı, TL aşın değerlenıneye devam ederken, ihracat avantajını sürdürmek adına, maliyetlerini aşağı çekmenin yollanın arayacaktır. Bu durum, ithal hammadde (ara mamul) ve yatınm malı kullammımn devamı anlamına da gelmektedir. Tablo5: Türkiye'nin Dış Ticaretinin Genel Kompozisyonu G~iılşJikoriomik'Gruplann · ' Sotıflilma.sına~öre .. DışTicar~t(OOO$)· .··. ·. ·.:: i·H R A.c ~ . .. . .··.·. ·· Ekim .·· /• 2oo4 . . • < .·. ··.. ·· 2oö5. r.Değ~r ("fo) . ··Değer (%) T· ·• · .,:· · ·.·.· 5.8629.27, 1oQ;O .. 539031, Ara(Hammadde)maUarı. .··; · >' Diğerleri ·.:· ..... ·. .... iTHAL A'T : , 239149()><40.8>' . ·•. 720131 11,3 ·. . 9;0 . ,•.,•. · ••. 5943786.2 '. ••..••. ·.•..• 2oos ··•··•·•. •DeÖer .5()850543 10Ö;o: •. > .(%), %Değ. 100,0 16,9 11.() 25;4 ..-•• 33,6 '5221559 10,3 6548299 2532,903 39,6< 5,9 3Ô790()7 4S,2' .· 5;8 59 514 . 0;9 166,9 20987502 24502095 139 386 41;3 48,2 0,3 245192.3Ö. 28099260 271 072 41,3 .. J6,8 47;3 14,7 0,5 ' ı 94;5 100,0 9892760 100,0 22,3: 78497611 100,0 95016464 10(),0 21,0 Sermaye(Yatırırö)malları . · 1339,286 16,6 Ara(Hammad~~)Jl'lallari ', :'/5,711714 "70,6 1672410 6890035 16,9 69,6 24,9 .20,6 13849026 54320Ö.t8 17,6 ·69,2 16.139653' 17,0 61217013 70,8 t6,5 2a.9 :ruı<etim'maııarı 1283 259 9 s93 261 12,6 Diğerleri .. .·.. · ······" .:: : .· •·· .. · .· ·· ·· 8087592 , .·. 20,04 • ··· D~ğer ·•· · ("'o) %0eg. . . • '. . • . ·. ·.· · bc~k~Ekim .··, 22 296 oX ; l• ' .. 9;2 • J 29101~1 49;6. : 6391555 100,0 • : ·<:·• .· Serinay~(Yatmm)mall~n. Tüketimmallan ·. • . 951329 . u.ı't d'·' ·. .···• 1 "'" ,, · • · 85 262 · · · 1;1 47 o56 13,o 34,9 ·. .0~5 4t,s , ·· • . • ' . : 435 299 0,6 . ~ 1 11133 o5~l .. . 466 679 11.,;, · .•. 12 5 · o,s 7,2 Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Diğer taraftan enflasyon hedeflernesi iç talebi kısıcı bir etkiye de neden olduğu için, nihai mamul, tüketim malı ithalatının yavaşlamasını da sağlayabilir. Bu yıl 13 milyar dolar civannda gerçekleşmesi beklenen tüketim malı ithalatı, ekim ayı sonu itibariyle, bir önceki yıla göre yüzde 12,5 artmış gözükmektedir. Önümüzdeki yıl, enflasyon hedeflernesi ve özellikle otomotiv ürünleri başta olmak üzere, dayamklı tüketim malianna yönelik talepte doygunluktan kaynaklanan bir yavaşlama gözlenir ıse, tüketim malı ithalatımn yan yanya azalması, yanı 2006 yılında 7 milyar dolan geçmemesı, hammadde ve yatınm malı ithalatındaki artışı dengeleyebilir. Dolayısıyla 2005 yılını 115 milyar dolar civannda ll •· ' kapatması beklenen ithalat hacmi, 2005 yılında 18 milyar dolar ~~yümüş iken, 2006 yıl~nda 10-11 milyar dolar artabilir. Bu durumda, 124 milyar dolarlık bır ıthalata karşılık 84 mılyar dolarlık bir ihracat ile dış ticaret açığı 40 milyar dolarda kalır ise, cari işlemler açığı da 22 milyar dolar seviyelerinden 20 milyar dolar seviyelerine gerileyebilir. Ancak, tekrarlamak gerekir ise, burada enflasyon hedeflernesinin dış ticaret ve cari işlemler açığım bir miktar yavaşlatacağı beklentisi, tüketim malı ithalatımn yavaşlayacağı beklentisi ile desteklenmektedir. 2006 yılımn ilk 5 ayı sonunda tüketim malı ithalatının seyri bu konuda gerekli ipucunu verecektir. Enflasyon hedefiernesine rağmen, yatınm ve tüketim malı ithalatı yavaşlamaz ise, Türkiye 2006 yılında da dış ticaret ve cari işlemler açığında öngördüğümüzden fazla açık verebilir. 3.3. YAPILAN DEGERLENDiRMELER, TÜRKİYE EKONOMİSİNDE REFAH SEviYESİNİN ALGILANDIGI ŞEKİLDE DEVAM EDEBiLMESi İÇİN YAKLAŞlK OLARAK% 3 VE EKONOMİK DURUMDA HiSSEDiLEBİLİR BİR iYiLEŞME İÇİN EN AZ% 5 SEVİYELERİNDE BİR BÜYÜME HlZINA İHTiYAÇ OLDUGUNU GÖSTERMEKTEDiR. AYRlCA 10 YILLIK AB MÜZAKERE SÜRECiNDE 15 MİL YONLUK YENİ İSTiHDAM İHTİYACI, YILDA MİNİMUM 20 MİLYAR DOLARLIK YENİ YATlRlMI GEREKTiRMEKTEDiR. 2002-2004 dönemini kapsayan son üç yılda ortalama ekonomik büyüme %7,9 olmuştur. Son yıllarda siyasal istikrara paralel bir şekilde sağlanan bu takdire şayan ekonomik büyüme, ancak kriz çukurlar yıllarımn kayıplanın telafi artık doldurulmuş, refahın artması edebilmiştir. ve hissedilebilir Yani kriz yıllarında oluşan iyileşmenin gerçekleşmesi için gereken birikimler sağlanmaya başlanmıştır. Büyümenin hedeflendiği biçimde hayata geçmesi durumunda, ekonomik iyileşme kısa zaman sonra toplumun tüm kesimleri tarafından daha iyi anlaşılacaktır. Uluslararası fimftıs kuruluşlarımn yılbaşında gerçekleştirdikleri açısından dolar yorumlar, minimum yüzde 5'lik büyümenin ülkemizin her sermaye çekmesi yıl 6 ila 9 milyar dolar gerektiğine işaret çekme ve bugün 45 milyar dolara miktarı, gerçekle.~tirdiği olan ve AB'ye uyum süreci yatınm ihtiyacımnda Çin'in 2000 ulaşmış devamı arasında doğrudan yatınm amaçlı yabancı etmektedir. Yerli arasında olduğu vurgulanmaktadır. başlayan Türkiye ekonomisine yönelik olarak yılından 10 ila 15 milyar bu yana 30 milyar dolarla doğrudan yatınm amaçlı yabancı yüzde 9'luk büyümenin ne kadarlık bir sermaye yatınm harcamasına ll(.• dayandığım teyit etmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin AB fazlalığını diğer yılda standartlarına uyum anlamında tarımdaki istihdam sektörlere kaydırmak, genç nüfusa ve mevcut İşsizlere istihdam yaratmak için 20 milyar doların çok üzerinde bir yatınm harcaması yapması Bu temel göstergeler, Türkiye'nin daha da geliştirmesi ger~!ctiğine işaret gerektiği doğrudan yatınm teşvikleriyle etmektedir. 12 görülmektedir. ilgili uygulamalarını 3.4. KONSOLiDE BÜTÇEDE, AVRUPA BİRLİGİ BÜTÇE ST~ARDININ BİLE ALTINDA GERÇEKLEŞEN AÇlKLA, 2005 YIL!NDA ELDE EDIL~N PERFORMANSBİR REKORA iŞARET ETME.KTEDIR. 3 YILLIK Y.~NI 'MERKEZi YÖNETİM' BÜTÇESi ANLAYlŞI ILE, 2008 YILINDA BUTÇE AÇIGININ GSYİH'YA. ORANININ YÜZDE -0,80'E İNMESİ HEDEFLENMEKTEDIR. Tablo8: Yıllar İtibariyle Konsolide Bütçe Performansı 1 2003,2004 Bütçe Performansı ve 2005,2006 Bütçe Hedefleri (Milyon YTL) Harcamalar 2003 Yıl Sonu Yıl 2005 Yılıİlk 2005/2004 2006 Yılıİlk Değ. Hedefi 2006/2005 Değ. Gerçekleşme Gerçekleş me 132.822 141.021 155.627 10,4 157.300 1,1 74.298 84.532 99.187 17,3 111.000 11,9 30.906 36.047 36.237 0,5 40.500 11,8 8.386 9.609 14.438 50,3 15.900 10,1 7.464 8.050 10.071 25,1 !0.700 6,2 86.066 87.315 94.881 8,7 90.200 -4,9 Faiz Hariç Harcama I. Personel II. 2004 Sonu Diğer Cari III. Yatınm IV. Transfer I. Borç Hedefi O ram O ram 58.524 56.488 56.440 -0,1 46.300 -18,0 2. d'542 30.827 88.441 186,9 43.900 -50,4 Gelirler 92.618 108.940 126.490 16,1 144.100 13,9 76.684 89.890 106.617 18,6 1!8.300 11,0 14.242 17.269 17.713 2,6 23.500 32,7 1.692 1.781 2.160 21,3 2.300 6,5 -40.204 -30.300 -29.137 -3,8 -13.200 -54,7 18.321 26.189 27.302 4,2 33.000 20,9 Faizi Diğerleri I. Vergi Gelirleri II. Diğer Gelirler III. Katma Bütçeli İdareler Gelirleri Bütçe Deneesi FaizDışı Denf(e Kaynak: T.C. Mali,-e Bakanlığı Ekonomi yönetiminin sıkı maliye politikası konusunda gösterdiği istikrar ve tutarlılığın bir sonucu olarak, 2005 yılında 155,6 milyar YTL olarak öngörülmüş olan bütçe harcamalarımn, yılı en az 1O milyar YTL daha düşük bir değerle kapatması beklenmektedir. Yıl sonu bütçe açığı hedefi olan 29,1 milyar YTL'ye göre, yılın bitimine bir ay kala, gerçekleşme sadece yüzde 18,9'dur. Dolayısı ile, yıl sonu bütçe açığı rakamı ekim ayında 14,6 milyar YTL olarak revize edilmesine rağmen, gerçekleşmenin bunun dahi altmda kalabileceği öngörülmektedir. Bu durumda, 14,6 milyar YTL'lik bütçe açığı gerçekleşse dahi, Türkiye, AB Bütç.e Açığı Kriteri olan yüzde -3'e 2005 Bütçesi'nde ulaşmış olacaktır. Hatta, gerçekleşmenin 14,6 milyar YTL'nin altında kalması halinde, 2005 Bütçesi'nde AB Kriteri'nden dahi daha iddialı bir oran tutturulması söz konusudur. Türkiye, 2006 yılından itibaren ise, bütçe başlığında iki devrimsel değişime imza atacaktır. Bunlardan ilki, bütçenin içeriği ile ilgili değişikliktir. Bütçe, konsolide olmaktan çıkıp, 'Merkezi Yönetim' Bütçesi haline dönüşmektedir. Yani, AB ve gelişmiş ülke standartiarım yakalamak adına, Türkiye'nin bütçesi daha geniş bir kamu kesimini temsil 13 ı edecektir. 2006 yılından itibaren merkezi yönetim bütçe sisteminin uygulamaya konulması ile birlikte, bütçenin kapsamı genişletilmekte ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütçe üzerindeki denetim yetkisi güçlendirilnıektedir. Tablo9: 2006-2008 Dönemini Kapsayan 'yeni' 3 Yıllık Bütçe Hedefleri 2006Yılı 2006, 2007 ve 2008 Bütçe Hedefleri Bü!ç_e Kalemleri Merkezi Yönetim Bütçesi (MilvarYTL) 2007 Yılı Bütçesi 2007/2006 Karşılaş. 2008 Yılı Bütçesi 2008/2007 Karşılaş. 175,0 178,5 2,0 180,6 1,2 36,0 38,5 6,9 40,0 3,9 Yatırım Harcamaları 12,4 12,9 4,0 13,3 3,1 Faiz Harcamaları 46,3 44,1 -4,8 38,6 -12,5 Merkezi Yönetim Net Bütçe Gelirleri 161,7 166,6 3,0 175,4 5,3 Vergi Gelirleri 132,2 147,1 11,3 155,1 5,4 Personel Vergi Harcamaları Harcamaları Dışı Gelirler Bütçe Dengesi Bütçe Açığı/GSYiH (AB Kriteri) Bütçe Faiz Dışı Fazlası 29,5 19,5 -33,9 20,3 4,1 -13,3 -11,9 -10,5 -5,2 -56,3 -2,50 -2,02 33,0 32,2 Enflasyon Hedefi Enflasyon + Büyüme Hızı Hedefi Kaynak: -0,80 -2,4 33,5 4,0 4,0 4,0 9,2 9,2 T:c. Maliye Bakanlıgı w İkinci olarak da, 2006 yılında çok yıllı bütçe hayata geçirilmektedir. Bu özellikleriyle, 2006 yılı, Türk bütçe tarihinde önemli bir dönüm noktası niteliğindedir. 2006 yılı merkezi yönetim bütçesi, 2003-2005 döneminde olduğu gibi tüm kamu sektörü için yüzde 6.5, merkezi yönetim bütçesi için yüzde 5 faiz dışı fazla hedefine uygun olarak hazırlanmıştır. Faiz giderleri konusunda 2003-2005 döneminde kaydedilen olumlu gelişme 2006 yılında da devam edecektir. 2002 yılında yüzde 46.8 seviyesinde olan faiz giderlerinin bütçe içerisindeki payımn 2006 yılında yüzde 29.4'e düşeceği tahmin edilmektedir. Yatınm harcamalarımn bütçe içindeki payı 2002 yılında yüzde 6.6 iken 2006 yılında yüzde 9.5'e yükselmektedir. '"2006-2008 döneminde bütçe açığındaki düşüş eğiliminin devam etmesi ve 2008 yılı sonunda merkezi yönetim bütçe açığının GSMH'ya orammn yüzde 0.8'e düşmesi öngörülmektedir. Bütçe açığımn 2006 yılında 13.3 milyar YTL, 2007 yılında 11.9 milyar YTL ve 2008 yılında 5.2 milyar YTL olması programlanmıştır. Bugüne kadar sonuçlanan bütçe tahminleri ve uygulamaları, bundan somaki yıllar için de ortaya konulan hedeflerin rahatlıkla tutturolacağım göstermektedir. 3.5. SlKI MALİYE POLiTiKASI, KAMU BORÇ STOKU'NUN GSYiH'YA ORANINDA AB STANDARTLARI SEVİYESİNE ULAŞMASINI SAGLAMIŞTIR. İç borç stoku 2005 yılı Ekim ayı itibariyle 242.8 milyar YTL seviyesine ulaşmıştır. 2002 yılında yüzde 62.7 seviyesinde olan YTL cinsi iskontolu Devlet İç Borçlanma Senetlerinin ortalama bileşik faiz oranları, 2005 yılımn onbir aylık döneminde yüzde 16.5'e gerilemiştir. Aym dönemde toplam nakit borçlanmamn ortalama vadesi ise yaklaşık 9 aydan 27 aya yükselmiştir. 2005 Kasım ayında ise YTL cinsi iskontolu Devlet İç Borçlanma Senetlerinin ortalama bileşik faizi yüzde 14.1, nakit borçlanmamn ortalama vadesi ise 20.2 ay olarak gerçekleşmiştir. ikincil piyasada en çok işlem gören DiBS'in faiz oranı yüzde 14'ün altınainerek so11:,,zamanların en düşük seviyesine gerilemiştir. Öte yandan, konsolide bütçe borç stokunun yapısında YTL lehine önemli bir değişim gerçekleşmektedir. 2002 yılı sonunda borç stokunun yüzde 42'si ulusal paramız cinsinden iken, Ekim 2005 sonu itibariyle bu oran yüzde 62'ye yükselmiştir. Kamu borç stokunun 14 . makroekonomik istikrar açısından kınlganlık oluşturmayacak seviyelere çekilmesi büyük önem arz etmektedir. 2'002 yılında yüzde 79 civarında olan kamu net borç stokunun GSMH'ya oranı, 2004 yılı sonunda yüzde 63.5'e indirilmiştir. 2005 yılı sonunda bu oranın, AB Kamu Borç Stoku kriteri olan yüzde 60'ın altına düşmesi beklenmektedir. Borçlanma alanında elde edilen başanlar bütçeye faiz yükünün azalması şeklinde yansımaktadır~ 2001 yılında toplanan vergilerin tamamı faiz ödemelerine yetmezken, 2005 yılının ilk onbir ayı itibariyle faiz ödemelerinin bütçe gelirlerine oranı yüzde 34 düzeyinde gerçekleşmiştir. 3.6. TÜRKİYE EKONOMİSİNİN İHTİYAÇ DUYDUGU SEviYEDE BİR EKONOMİK BÜYÜMENİN SAGLANIP SÜRDÜRÜLMESi KONUSUNDA İYİMSER OLMAK İÇİN BİRÇOKNEDEN VAR. 1- Yabancı sermaye yatınmlan ve kaynak transferleri artmaktadır. 2005 yılının ilk 1O ayında doğrudan yatınm amaçlı yabancı sermaye girişi % 64 artarak 4 milyar dolara ulaşmıştır. 2- Turizm sektörü hızlı bir gelişme göstermektedir. 2005 yılında Türkiye'ye gelen turist sayısının % 20 artarak 21 milyon kişiye ve turizm gelirlerinin 18 milyar dolara yükselmesi beklenmektedir. olan veya yakınında bulunan petrol gelir artışı ihracatın geliştirilmesi için yeni fırsatlar içermektedir. 3- Türkiye'nin lromşusu ihracatçısı ülkelerdeki 4- Reel faizin 2006 yılında da gerilerneye devam etmesi beklenmektedir. 5- Y atınınlar oldukça yüksek seviyede artmaya devam etmektedir. 2005 yılının ilk sabit fiyatlarla GSMH % 4.3 artarken gayri safi sabit sermaye oluşumunda artış % 13.l'dir. yansında 6- Özeneştirilen kamu iktisadi kuruluşlan ve TMSF elinde bulunup satılan şirketler, piyasa değerlerinin ve tahminlerin çok üzerinde bedellere alıcı bulmaktadır. Bu Türkiye ekonomisine ve ülkeniı:e, geleceğine olan inancı yansıtmaktadır. Tüm kredi değerlendirme kuruluşlan, 2001 yılındaki krizden bu yana yükseltmedikleri Türkiye'nin kredi notunu, Aralık 2005 itibariyle yükseltmişlerdir. Ancak bu çerçevede hangi beklentinin daha gerçekçi olduğundan çok hangi beklentiye yaygın olarak daha fazla inanıldığı da büyük önem taşımaktadır. Yani, ekonomik performansta, halkın, piyasa aktörlerinin, ekonominin geleceğine duyduklan güvenin sürdürülebilirliği çok önemlidir. Çünkü, doğru ve gerçekçi olmamasına rağmen, kötümser beklentilerin güçlenip yaygınlaşması, tüketicilerin harcama kararlannı ve girişimcilerin yatınm kararlannı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle ekonomik büyümenin yeterli seviyede sürdürülmesi için yatınm ortamının geliştirilmesi ve ileriye dönük iyimser beklentilerin güçlendirilfuesi gerekmektedir. 3.7. SON YILLARDA UYGULANAN SlKI MALİYE POLİTİKALARINA RAGMEN OLDUKÇA YÜKSEK EKONOMİK BÜYÜME SEVİYELERİNE ULAŞlLMASlNDA GERİ BIRAKlLMIŞ İÇ TALEBiN PiYASAYA, BİRİKİMLİ OLARAK YANSlMASlNIN YANI SIRA İHRACAT ARTIŞININ ÖNEMLİ KATKlSI OLMUŞTUR. 2001 kriz döneminin 4. yılında artık talep birikiminin büyük ölçüde eritilmiş olduğu kabul edilebilir. Bu ned~nle dayanıklı tüketim maddelerinde evvelki yıllarda sınai üretimi ve 15 ekonomik büyürneyi destekleyen yüksek iç talep artışlanmn aynı hızla devam etmesi beldenmemelidir. İstikrar politikası iç talep artışım kısıtlarken ekonomik büyüme~in yüksek seviyede sürdürülebilmesi için ihracat artışına dayandınlması gerekmektedir. Ihracat artışı yeterli toplam talep .artışına ulaşılması için olduğu kadar büyüyen ekonominin artan itha1 girdi ihtiyacının finansınarn bakımından da önemlidir. 2003 yılında %3ı, 2004 yılında %33,6 olan ihracat artış hızımn, 2005 yılımn ilk ı O ayında geçen yılın aym dönemine göre % ı6,9 artması ve 2005 yılı genelinde % ı4. 7 artış beldenmesi tatminkar bir sonuçtur. Bu arada dış ticaret açığının finansınarn bugün için sorun olmasa da cari işlemler dengesi üzerinde oluşturduğu yük ve riskin azaltılması için gerekli önlemler de a1ınmalıdır. 2005 %70.8'dir. yılının ilk ı O ayı itibariyle ara ma1ı ithalatımn toplam ithalatımız içindeki payı Üretimde itha1 girdi kullarnmımn artması ihracatta rekabet edebilirliğin geliştirilip sürdürülmesine yardımcı olmakta, yeni ihracat imkanlan bulunmasını, ka1itenin yükseltilmesini veya piyasa tercihlerine uyumu kolaylaştınnaktadır. Bununla beraber üretimde yabancı girdi payımn yükselmesi ölçüsünde ihracatın istihdam sağlaması ve ülke içinde katma değer yaratması nisbi olarak gerilemekte, ihracat artışımn ekonomik büyürneyi yükseltici etkisi zayıflamaktadır. İhracatta itha1 girdi kullarnmımn artması dış ticaret açığımn düşürülmesi, yurtiçi üretimin desteklenmesi gibi nedenlerle ithalatı kısıcı veya pahalılaştıncı önlemler alınmasını giderek zorlaştıracaktır. İhracatımız içinde elektronik eşya, motorlu taşıt gibi itha1 girdi kullanımının yüksek olduğu mal gruplan daha fazla önem kazarnrken hazır giyim, gıda gibi önemli sektörlerimizde de itha1 girdi kullarnmının arttığı görülmektedir. Bu gelişme ihracatçılar tarafından şikayet konusu yapılmasa, hatta uluslararası rekabetle başan sağlanabilmesi için gerekli görülse de ülkemizde sanayi ve tanm sektörleri için dikkate alınması gereken önemli bir sorun oluştunnakta, uygulamak zorunda olduğumuz ihracata daya1ı ekonomik büyüme politikasının etkinliğini zayıftatmaktadır. ıi.ı. 3.8. YAKIN ZAMANLARDA İHRACAT KONUSUNDA EN ÇOKŞİKAYET EDİLEN HUSUSLARDAN BİRİSİ, İHRACAT ARTlRILABiLSE DAHi, İHRACAT KARLlLIGININ AYNI ÖLÇÜDE ARTMAMASIDIR. "Türk lirasımn değerinin reel olarak yükselmesi" ve "düşük işgücü ve girdi maliyetleri ile üretim yapabilen ülkelerin fıyat rekabeti" ihracatta karlılığı düşünnekte ve dış girdi kullanımımn yükselmesini teşvik etmektedir. Bu nedenle ihracat arttınlabilse de elde edilen ekonomik fayda giderek daralmakta, dış ta1ep ve teknolojik yeniliklecin takibi ve rekabet edebilirliğin korurrup geliştirilmesi için kullanılabilecek kaynak birikiminin sağlanması zorlaşmaktad1r. 2006'da yürürlüğe gireceği açıklanan vergi indiriminin ihracatta karlılığı ve rekabet gücünü artıncı etkisi olacağına inancımız tamdır. Ancak, ihracata dayalı üretimin maliyetlerini etkileyen dolaylı vergiler ve sosyal güvenlik kesintileriyle yüksek enerji maliyetlerinin düşürülmesi rekabet gücümüzü daha da artıracaktır. ı6 B- ÖNERiLER VE BEKLENTiLER 1- TEŞVİKLER Dünya ekonomisinde doğrudan yatırımların toplaını 2000 yılında 1,4 trilyon dolar seviyesine ulaşmış, ardından 2004 yılı itibariyle, 650 milyar dolar seviyelerine kadar gerilemiştir. 2000 yılında gelişmiş ekonomilerin söz konusu doğrudan yatırımlardan aldıkları pay 200 milyar dolar seviyesindeyken, 2004 yılı itibariyle, söz konusu hacim 300 milyar dolara yaklaşmıştır. Dolayısıyla, dünya ekonomisinde toplam doğrudan yatırım hacmi gerilese de, gelişmekte olan ülkelerin aldığı pay da, hacim de büyümektedir. Bu nedenle, söz konusu 300 milyar dolara ulaşan gelişmekte olan ekonomilere yönelik doğrudan yatırım hacminden, gelişmekte olan ülkelerin her birisi daha büyük bir pay alabilmek adına yoğun bir rekabet içerisindedir. Böylece gelişmekte olan ekonomiler arasında artan 'sermaye çekme' rekabeti, beraberinde teşvikleri de getirmektedir. Gelişmekte olan ekonomiler, gerek yabancı, gerekse de yerli sermayeyi 'teşvik' ederek, sabit sermaye yatırımlarının artmasını sağlama çabası göstermektedirler. Çünkü, ekonomik büyümenin sürdürülebilir kılınabilmesi ve istihdam olanaklarının genişletilmesi açısından, sabit sermaye yatırımlarının devamlılığı büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, Türkiye'de uygulanan teşvik politikaları çoğunlukla bölgesel kalkınma hedefine yöneliktir. Türkiye gibi bölgesel gelişme farklılıkları yüksek düzeyde olan ülkeler açısından, söz konusu tercih anlaşılabilir bir politikadır. Ancak, dünyanın global bir pazar haline dönüştüğü günümüzde, ülke boyutunda teşvikleri salt bölgelere yönelik olarak verilmesi yetmemekte, 'karşılaştırmalı üstünlük' yaklaşımından hareket ile, ülkelerin avantajlı oldukları sektörlerin küresel rekabet gücünü arttırmak adına da, teşvik politikalarını gözden geçirmeleri önem kazanmaktadır. Bu nedenle sektörel teşviklerin de gündeme alınması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu amaçlar doğrultusunda şu hususlar göz önünde bulundurulmalıdır: 1.1. Sektörel Teşvikler: Ülke olarak yüksek rekabet gucune sahip olduğumuz sektörler belirlenmelidir. Karşılaştırmalı üstünlük yaklaşımı ile, Türkiye'nin öncelikli sektörlerinin güçlü ve zayıf yönleri, var olan fırsatlar ve riskler detaylı olarak analiz edilmelidir. Devlet Planlama Teşkilatı'nın koordinasyonunda, reel sektörü temsil eden sivil toplum örgütlerinin katılımı ile, alt sektörlerin pozisyonları tek tek analiz edilmelidir. Sektörlere yönelik detaylı analiz sonrasında, hangi yöntemle teşvikin ilgili sektör açısından daha isabetli olduğu tespit edilmelidir. Belirli bir kalkınma stratejisi olmadan ve faydamaliyet analizleri yapılmadan teşvik politikaları tespit edip uygulamaktan kaçınılmalıdır. Sürdürülmesi gereken bölgesel teşviklerde öngörülen çok sayıda bölgeye sunulması (şu anki uygulamada 49 ile verilmektedir) teşviklerin en geri kalmış ve teşvike en çok ihtiyaç duyan yöreler için etkisiz kalması sonucunu vermektedir. 1.2. Bölgesel avantajların aynı Teşvikler: anda ve şartlarda Bölgesel geri kalmışlığın önlenmesi veya azaltılması amacıyla; 1.2.1. Teşvikler il yerine benzer ekonomik şartlara sahip 'havza'lar sunulmalı; 1.2.2. Teşvikler, farklı havzalar için kademelİ olarak düzenlenmelidir. 17 bazında 1.3 .. Planlama: DPT ile özel sektör arasında uyumlu anlayış ve işbirliğinin verimli bir şekilde yürütülmesi için DPT ve özel kesim temsilcileri arasında uygun ortak çalışma zeminleri oluşturulmalıdır. Ankara merkezli 'Yatırım Promosyon Ajansı'nın kurulmasına yönelik çalışmalar bir an önce tamamlanmalıdır. 1.4. Öncelikler: 1.4.1. Türkiye'nin uluslararası rekabette karşılaştırmalı üstünlüklere sahip bölgeler, havzalar ve yatırım başlıkları tespit edilip, geliştirilmelidir. olabileceği 1.4.2. Verimli kullamlabilecek atıl potansiyel imkanları harekete geçirilmelidir. 1.4.3. Teknolojik atılımlar desteklenmelidir. 1.4.4. Uluslararası piyasalarda rekabet edebilecek verimli üretimi mümkün üretim ölçeklerine ulaşılması (optimal üretim büyüklüğü) teşvik edilmelidir. kılacak 1.4.5. Yeni piyasalara açılım desteklenmelidir. 1.5. Altyapı: gelişmeyi Ekonomik gerekmektedir. Bunun için de; destekleyecek alt yapının da güçlendirilmesi 1.5.1. Özel sektörün koordinasyonunda, Bölgesel Kalkınma Ajansları'nın kurulmasına hız verilmesi, 1.5.2. Ar-Ge çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılması 1.5.3. Nitelikli eleman yetiştirilmesine dönük mesleki eğitim, 1.5.4. E-tıcaret, bılgı erışım 1.5.5. Belgeleme, ulaşım, ve ıletışım ınıkanlarının geliştirilmesi, aktarma, saklama imkan ve hizmetlerinin geliştirilmesi, 1.5.6. Ekonomide darboğaz oluşmasının engellenmesi gibi öncelikler teşvik dikkate alınmalıdır. politikalarında 1.6. Teşvik Edilmesi Gereken Sektörler: ve balıkçılık sektörlerine hükümetin yapmış olduğu teşvikler olumludur ve sürdürülmesi gerekmektedir. Stratejik önemi olan tarım, hayvancılık ve balıkçılık sektöründe üretim imkanlarının ve verimliliğin geliştirilmesi için özellikle teşvik uygulamasına tabi tutulmalıdır. AB ile uyum süreci dikkate alınarak tarımsal teşviklerde AB'ndeki uygulamalara yaklaşılması gözetilmelidir. Tarımın, özellikle hayvancılığın teşviki bölgesel geri kalmışlığın önlenmesi bakımından da önemlidir. Özellikle, organik tarıma yönelik yatırımların teşvik edilmesi önemlidir. Mayından arındırılmış ve tarıma yeni açılan arazilerde, üretimin her aşamasının kayıtlı olduğu, sertiiikah tarımsal üretim, Türkiye 'nin tarım ihracat gelirinde önemli artışlara neden o lacaktır. 1.6.1. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık: Tarım, hayvancılık 1.6.1.1. İTO'nun Türkiye ayağını yürüttüğü gıda ve tarım alanında uluslararası eticareti öngören EMED Projesi'nin üzerine önemle eğilinmeli ve EMED benzeri projeler geliştirilmelidir. 1.6.1.2. Tarım ve hayvancılık, sürekli artan ülke ve dünya nüfusu göz önüne alındığında çok stratejik bir sektör haline gelmiştir. Önümüzdeki on yıllarda dünyanın besin 18 sorununa çözüm üretmeye yönelik bilimsel çalışmalar daha ciddi fonlarla desteklenecektir. Özellikle genetik araştırmalarla ilgili ülke politikamiZ belirginleştirilmelidir. Türkiye'nin tarımsal üretimde, uluslar arası araştırma fonlarından da yararlanarak, 'Agropark'lara ağırlık vermesi, tarımsal üretimden elde edilecek katma değeri katlayacaktır. 1.6.2. Turizm: Türkiye'nin olağanüstü potansiyele sahip turizm imkanları, son yıllarda destirrasyon ve ürün çeşitlendirmesine bağlı olarak, turizm gelirlerinde önemli bir sıçrama yakalanmasını sağlamıştır. Turizm, Türkiye'nin bölgesel kalkınma hedefleri açısından, lokomotif bir sektör olarak değerlendirilebilir. Önemli döviz geliri ve istihdam sağlayan; ayrıca ciddi bir büyüme potansiyeli içeren turizm sektörüne çeşitlilik kazandırarak farklı tercihlere açılım imkarn sağlanmalıdır. Bu çerçevede İTO'nun öncülüğünde başlatılan 'Doğu Anadolu Turizm Odaklı Kalkınma Projesi' benzeri projeler destektenerek hayata geçirilmelidir. Böylece Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kış sporları imkanlarının geliştirilmesi, ayrıca yaz aylarında doğa sporları ve yayla turizmi benzeri etkinlikterin teşvik edilmesi, özellikle gelir seviyesi yüksek Ortadoğu ülkeleri ve kış sporlarını tercih eden Kuzey ve Batı ülkeleri turistlerinin, Doğu ve Güney Doğu Anadolu'ya çekilmelerini sağlayacaktır. 1.6.3. Otomotiv: Son yıllarda otomotiv Türkiye'nin en büyük ihracat kalemlerinden biri haline gelmiştir. Otomotivin istihdam potansiyeli ve ekonomiye kattığı değer açısından, Türkiye için önemi açık seçik görülmektedir. Türkiye'nin otomotiv sektöründe bir dünya aktörü olabilmesi için, özel sektör ve kamu cephesinden uzmanların katılımı ile strateji belirlenmelidir. Özellikle, Türkiye'nin Avrupa pazarına yönelik bir üretim üssü haline gelmesi için, sektörün küresel markalarının Türkiye'ye yatırım yapmalarını teşvik edecek cazip imkanlar sunulmasına devam edilmelidir. 1.6.4. Tekstil: Yıllardır ihracatımızın lokomotif sektörü olan tekstil ve hazır giyim, kalite, sağladığı istihdam ve kaliteli insan gücü açısından gelişmeye çok açık bir sektördür. Özellikle, hazır giyimde dünya pazarına yönelik kendi markalarımızın oluşturulması için özel teşviklerin uygulanması ve eğitim merkezlerinin oluşturulması ulaştığı planlanmalıdır. Ayrıca yüksek katma değerli tekstil ürünleri üretmek ve pazara sunmak için çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle nano teknolojik tekstil ürünleri konusunda gerekiyorsa bir araştırma enstitüsü kurulmasında fayda vardır. 1.6.5. Bilişim: Tüm sektörlerin gelişmesi için ana sektör haline gelen bilişim, eğitim boyutundan yatırım boyutuna kadar desteklenmelidir. Türkiye sathında, tüm okullara bilgisayar ve internet bağlantısının gerçekleştiriliyor olması bu bakımdan çok önemli bir adımdır ve İTO tarafindan desteklenmektedir. Ayrıca, Türkiye'nin hem bilgisayar ve yazılım ürünleri üretip pazarlayan bir ülke haline gelmesi için Hükümetin bilişim politikalarına hız verilmesi gerekmektedir. 19 2- ÖZELLEŞTiRME Türkiye, Turgut Özal ile başlayan ve bugüne kadar çeşitli engellerle karşıtaşıldığı için edildiği kadar başarılı olunamayan özelleştirme uygulamalarını nihayet gerçekleştirmektedir. Gerçekleştirilen her ihale sonucunda tesisler, beklenenin üzerinde bedelle özelleştirilmektedir. Bu durum, açık bir şekilde Türkiye'nin geleceğine olan güvenin göstergesidir. Özelleştirmeler, aynı kararlılık ve hızla sürdürülmeli ve tamamlanmalıdır. Böylece özelleştirme konusu Türkiye'nin ekonomik gündeminden kalkmalıdır. arzu Tesislerin özelleştirilmesi bittikten sonra, önde gelen illerin kentsel dönüşümlerine verilmesi ve şehirlerin mega projeler ile, özellikle hizmet sektörü alanında yüksek katma değer sağlayan ekonomik merkeziere kavuşması sağlanmalıdır. Hazine arazilerinin kullarnın haklarının belirli süreler ile özelleştirmesi suretiyle, İstanbul, Antalya ve Muğla gibi şehirlerin yılda 20 milyonun üzerinde turist ağırtayan merkeziere dönüşmesi sağlanmalıdır. ağırlık 3- YABANCI SERMAYE Türkiye, Cumhuriyet tarihi boyunca, ülke ekonomisine çektiği yabancı sermaye miktarı açısından da, 2005 yılında rekorlara imza atmıştır. 2005 yılının ilk 9 ayında, ülkemize gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının geçen yıla göre yüzde 94 artışla, 4.6 milyar dolara yükselmesi, bunun en önemli göstergesidir. Yabancı sermaye, ülke ekonomisine sağladığı 'know-how' ve İstilidama yaptığı katkı ve uluslararası pazarlara yönelik olarak sağladığı rekabet gücü açılarından oldukça önemlidir. Bunun için, Türkiye'nin dünyada yabancı sermaye çekmeye çalışan tüm ülkelerin önüne geçmesini sağlayacak yeni açılımları· yakalaması gerekmektedir. Türkiye Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının tam ortasında bulunmasına bağlı olarak, gelişmekte olan ve az gelişmiş tüm bölgelere en kolay ulaşılabilecek bir coğrafi konuma sahiptir. Bu jeostratejik konumu daha da ön plana çıkaran adımlarla, yabancı sermaye girişinin desteklenmesi sürdürülmelidir. Kurumlar Vergisi'ne yönelik son açıklanan vergi indiriminin, Türkiye ekonomisine yabancı sermaye konusunda güçlü bir avantaj sağlayacağı açıktır. Ayrıca, yabancı sermaye kavramının negatif bir çağrışım yerine, pozitif bir çağrışım sağlaması açısından, gerekli çalışmalar da yürütülmelidir. 4- VERGİ Türkiye'de reel faizlerin uluslararası mukayesede hilla oldukça yüksek olması ve TL'nin döviz karşısında reel olarak değer kazanması :firmalarımızı artan ölçüde dış rekabet baskısı altında bırakmıştır. Enflasyon seviyesinin tek haneli rakamlara ulaşması, küresel fırmaların, Çin gibi düşük fiyatlarla üretim yapan gelişmekte olan ülke mallarının ve kayıt dışı ekonominin fiyat rekabeti, kayıt altındaki fırmalar açısından ciddi bir fiyat rekabeti baskısı oluşturarak karlılığın düşmesine yol açmaktadır. Bu şartlar altında, mevcut vergi yükünün kayıt altındaki fırmalarımız üzerinde hissedilen ağırlığı artmıştır. Buyükünekonomik rekabet şartlarında taşınabilmesi için; 4.1. Gelir vergisi oranları düşürülmelidir. Nitekim Hükümet'in kamuoyuna açıkladığı ve 1 Ocak 2006'dan itibaren yürürlüğe girmesi beklenen yeni Gelir Vergisi uygulamasına göre, Gelir Vergisi'nde en düşük oranın yüzde 15, en yüksek oramn ise yüzde 35 olması öngörülmektedir. Bu, olumlu bir gelişmedir. Gelir Vergisi'nde en düşük gelir diliminde vergi oram yüzde 15, ikinci dilimde yüzde 20, üçüncü dilimde yüzde 27, en yüksek dilimde de yüzde 35 olacaktır. Daha önce, Gelir Vergisi'nde en yüksek oran yüzde 40 düzeyinde 20 bulunmaktaydı. Gelir V ergisi'nde dilim sayısı da beşten dörde düşürülmektedir. Söz konusu düzenleme ile, düşük gelir grubundakilerin vergi yükünün hafiflernesi sağlanacak, orta ve üst gelir grubundan elde edilecek vergi geliri, verginin tabana yayılmasına yönelik çabalarla arttırılacaktır. Bununla birlikte, verginin tabana yayılması zaman alacağından, ilk yıl için olası gelir kaybının 2006 yılı vergi geliri hedeflerine yansıtıldığı da görülmektedir. Gelir vergisi ilk dilimlerinin düşürülmesi ve dilim aralıklarının genişletilmesiyle 2006 yılında yapılacak ücret artışlarında dikkate alınabileceği için istihdam maliyetlerinde artışın düşük tutulmasına da yardımcı olacaktır. 4.2. Hükümet, 1 Ocak 2006 itibariyle, Kurumlar Vergisi oranının % 30'dan, 20'ye Bu değişiklik Türkiye'nin yabancı sermaye tarafından da yatırım yeri olarak tercih edilmesini destekleyecektir. Kurumlar Vergisi oranındaki indirimle hedeflenen nokta, Türkiye'nin Çek Cumhuriyeti başta olmak üzere, yabancı sermaye yatırımları açısından rakip ülkeleri geride bırakması, açık arayla bir cazibe farkı oluşturmasıdır. Ancak, yetkililerin açıklaması, bu noktada yatırım indiriminin kaldırılacağı yönündedir. Bu durum, ekonomik gelişme ve kalkınma için yabancı sermayeyi ve büyük yatırımcıları çekmeye çalışan ülkemiz için hatalı bir adım olacaktır. Dünyanın dört bir yanında ülkeler, büyük imkan, teşvik ve indirimlerle yatırımları çekmeye çalışırken, yetkililerin bu yaklaşımını anlamiandırmak mümkün değildir. çekildiğini açıklamıştır. verginin üçer aylık dönemler yerine 30 Haziran tarihi itibariyle olanak sağlanmalı, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri için % 10 olarak belirlenmelidir. Yeni Kurumlar Vergisi taslağın da, peşin vergi oranının da yükseltildiği görülmektedir. 4.3. Peşin hesaplanmasına 4.4. İşsizlik ve kayıt dışı istihdam sorunları da göz önünde tutularak, Sosyal Sigortalar Kurumu'na işçi ve işveren payı olarak ödenen prim yükü % 33,5'ten, % 20 seviyesine çekilmelidir. V ergi ve istihdam üzerindeki vergi ve sigorta primi yükünün azaltılması ekonomik büyürneyi teşvik edeceği için, sonuçta vergi tahsilatının artmasına, yükselecek istihdam ile beraber vergi gelirlerinin yanı sıra, SSK primi tahsilatının da yükselmesine yardımcı olacaktır. Kayıt dışı işlemlerİlll de azalacağı dikkate alınarak, yapılacak vergi tavizlerinin sonuçta vergi tahsilatının gerilemesine yol açmayacağı da beklenebilir. Ancak vergi yükünün düşürülınesi suretiyle elde edilecek vergi tahsilatı artışı 2-3 yıl gibi bir süre içinde gerçekleşirken vergi gelirlerindeki olası kaybın hemen ortaya çıkması söz konusudur. Bu nedenle vergi yükünü azaltırken kamu maliyesinde dengesizliğe yol açmamak için bütçe gelirlerini kısa vadede arttırıcı ve bütçe harcamalarını o ölçüde kısıcı önlemlere de ihtiyaç duyulabilir. 5- DIŞ TİCARET 5.1. TL'nin değerinin reel olarak önemli ölçüde yükselmesi :fırmalarımızı uluslararası piyasalarda fiyat rekabeti baskısı karşısında zayıflatmakta, ihracat imkanlarını daraltırken ihracatta karlılığı düşürmektedir. Döviz kurunun düşük oluşu, fırmalarımızı pahalı TL maliyetlerden kaçınmaya ve artan ölçüde ithal hanımadde ve makme-teçhizat kullanmaya yönlendirmektedir. Bu nedenle ithalat ve dış ticaret açığı ihracata göre daha yüksek bir artış eğilimi göstermekte ve ihracattan sağlanan katma değer gerilemektedir. Bu bakımdan TL'nin önde gelen para birimleri karşısında değerinin yükselmesi, dış ticareti önemli ölçüde etkilemekte ve ihracatçı firmalarımiZ tarafindan öncelikle şikayet 21 konusu edilmektedir. Bununla beraber döviz kurunun para piyasaları ve genel ekonomik dengeler ba.kımından önemi göz önünde tutularak, bu çerçevede öneri getirilmekten kaçınılmış, TL'de söz konusu değerlenme, sadece dikkate alınması gereken bir husus olarak ortaya konmuştur. 5.2. Yurt içinde haksız rekabet baskısı doğuracak malların girişinin kontrol edilip için uygun mekanizmaların ve teknik engellerin geliştirilip kullamlabilmesi gerekmektedir. Özellikle çok ucuz iş gücü ve gerçekçi olmayan (sübvanse edilmiş) maliyetlerle üretim yapılabilen ülkelerden gelen ithalat ve bu ithalatı gerçekleştiren firmalar takip edilmelidir. kısıtlanabilmesi 5.3. Gümrük işlemlerinde aranan ruhsat, tahlil, ölçüm ve benzeri tespitler gümrük sahalarında kısa sürede yapılabilmelidir. 5.4. İthalatta tarife dışı engeller konusunda AB ülkelerindeki uygulamalar tetkik edilerek, çeşitli uygulama örneklerinin Türkiye'ye uygunluğu araştırmalıdır. 5.5. Fiyatı Türkiye'de kamu tarafindan belirlenen veya büyük ölçüde etkilenen pahalı girdileri kullanan fırmalarımızın uluslararası piyasalarda rekabet edebilirliklerinin sağlanması, örneğin, şekerli mamul üretiminde karşılaşılan bu tür sorunların çözülmesi gerekmetedir. önemli ihracat pazarlarına yönelik bilgi akımının ve ihtiyaç söz konusu ihracat pazarlarını Türk firmaları için geliştirme çalışmalarını hızlandırmak adına, Dış Ticaret Müşavirliklerimizin faaliyet alam genişletilerek, ticaret merkezleri veya ofisleri şeklinde etkin faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır. Bu konuda Dışişleri Bakanlığı ve TOBB arasında işbirliği yapılması gerekmektedir. 5.6. Türkiye duyulan hizmetlerin açısından, sunulması, 6- İSTiKRAR POLİTİKASI Uygulanmakta olan istikrar politikası, ekonomik makro dengelerinin istikrara kavuşturulması açısından başarılıdır. Bu başarının en önemli göstergesi, Türkiye'nin, ekonomisini istikrarlı hale getirirken yüksek büyürneyi de başarmış olmasıdır. Türkiye, istikrar politikası sayesinde son yarım yüzyıldır gerçekleştirilemeyen pek çok reforma imza atmış ve enflasyon başta olmak üzere, pek çok makro gösterge 'istikrarlı bir ekonomi'ye işaret etmeye başlamıştır. Nitekim, AB Komisyonu'nun 2005 yılı İlerleme Raporu, Türkiye ekonomisinin 'işleyen ve istikrarlı' bir piyasa ekonomisine dönüştüğünü de teyit etmiştir. 2004 yılında, hem enflasyondaki gerileme, hem de büyüme oramnda rekor kırılmıştır. Enflasyon düşürülürken büyümenin gerçekleşmesi, üstelik her ikisinin de rekor seviyede gerçekleşmesi her türlü övgünün üzerindedir. Türkiye'nin söz konusu istikrar programını ödünsüz bir şekilde tamamlaması, söz konusu makro dengelerdeki toparlanmamn halkın yaşam standartlarına yansıma sürecini hızlandıracaktır. 7- YATIRIMLAR İÇİN KAYNAK ÜRETiLMESiNE DÖNÜK PROJELER Hükümetin gündeminde olan ve değişik aşamalarda bulunan, özellikle kalkınmaya finansman sağlayacak yeni kaynak projeleriyle ilgili Odamız görüşleri ise şu şekilde özetlenebilir: dönük yatırımlara 7.1. 2B Orman Arazileri: Hazine arazileri üzerinde fiilen gerçekleşmiş ve geri döndürülmesi mümkün görülmeyen yerleşimiere (2B) yönelik olarak, yeniden ormanlaştırılabilir arazi, tarihi mekan 22 gibi özellikle korunması gereken bölgeler haricinde olması koşulu ile, tapulaştırmaya gidilerek, söz konusu problemli yerleşim bölgelerinin kayıt altına alınması ve ekonomiye kazandırılması gerekmektedir. Söz konusu yerleşim bölgelerinin kullamcılara tahsisi ile, önemli ölçüde gelir elde edilmesi mümkün görülmektedir. Bu konuda evvelce hazırlanmış olan tasarı, ilgili tarafların işbirliği ve uzlaşı içinde yeniden ele alınmalıdır. ve sit alam, kıyı şeridi 7.2. Konut ihtiyacının çözüm yolları: 1980'li yılların ortasında konut sorununu çözmek için kurulmuş olan TOKİ, kurulduğu günden 2004 yılı sonuna kadar üretmiş olduğu konut sayısından fazlasını son bir yıl içinde ihale etmiştir. Bu arada, uygulanan istikrar politikası neticesinde "uzun vadeli konut finansman" modeli olan 'mortgage'ın artık ülkemizde de uygulanması mümkün hale gelmiştir. Uygulamayı kolaylaştıracak kanuni düzenlemeler içeren tasarı TBMM'ye sunulmuştur. İTO olarak, bu girişimin de öneminin farkındayız ve destekliyoruz. Bu sistemin, kalitesiz konut stoku ve yetersiz finansınan modelleri nedeniyle, çözülememiş olan konut sorununu çözüm üreteceğille inamyoruz. Ancak henüz üretilmemiş, yani ipotek edilecek bir konuta dönüşmemiş projelerin kredilendirilmesinin, sonradan çözülmesi hayli zor sorunlar doğurabileceği konusunda da dikkatli olunmalıdır. 7.3. Yabancılara Gayrimenkul Satışı: Ülkemizin coğrafi özellikleri dolayısıyla, turizm potansiyeli yüksek olduğu bir gerçektir. Bu noktada, dünya turizm aktivitesinde, yeni bir trend olarak ortaya çıkmış bulunan, turistik bölgelerde mülk edinme akımından Türkiye de payını almalıdır. 2005 yılına kadar belirli kıstaslarda gerçekleşebilen mülk satışı, Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kanunu iptaliyle şu an için durmuştur. İptal edilen kanundan önceki kanun da alım satımlarda işletilemediği için, yıllardan beri zaten süregelen yabancılara mülk satışı, tam da Türkiye'ye yönelik ilginin hızla arttığı bir dönemde, durma noktasına gelmiştir. Bu kanuni boşluğu giderecek düzenlemeler, gerekli uzlaşı sağlanarak hızla gerçekleştirilmeli ve yabancılara mülk satışı kanuni bir çerçeveye oturtularak, yeniden işlerlik kazandırılmalıdır. 23 C- İŞ ALEMİNİN ÇEŞİTLİ SEKTÖRLER BAZINDA BEKLENTiLERİ 1- MADENCiLiK: • Enerji politikasında kendi kaynaklarımızın kullanımına öncelik verilmeli, kömür, bor, trona, altın, krom, mermer ve yapı taşları, demir, seramik hammaddeleri, feldspat, kalsit, fosfat ve bakırda arama ve değerlendirmeye daha da fazla önem verilmelidir. • 1906 tarihli taşocakları Nizamuarnesi maden yasası kapsamına alınmalıdır. • Madencilikte gerekli atılım ve gelişmenin sağlanması için eğitimli teknik personel istihdamına gidilerek, özellikle aramaruhsatı taleplerinin sağlıklı bir şekilde tetkiki ve karşılanması sağlanmalıdır. • Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü kaynak yetersizliği nedeniyle son 20 yıldır yeterince maden araması yapmamaktadır. Ruhsat gerekliliği MT A aramalarına engel oluşturmamalı, arama için kaynak ve ileri teknolojik kaldırılarak taşocağı faaliyetleri de donanım sağlanmalıdır. • Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bünyesine alınan madencilik kuruluşları hem özelleştirilenıiyor hem de bu sebepten gelişimi durmuştur. Özelleştirme çalışmaları madencilik sektörüne yeni bir ivme kazandıracaktır. 2- TAAHHÜT HİZMETLERİ • Türk bankalarının tanınması • teminat mektubu vermesi ve bu teminatlarm yurtdışında ko lay laştırılmalıdır. SSK prim tahsilatının arttırılması ve yükünün düşürülmesi gerekmektedir. kayıt dışılığın azaltılması için prım 3-TURİZM • Düşük kur turizm sektöründe de kar marjının düşmesine neden olmaktadır. • Ülkemizde turizm sektörünün gelişmesinde önemli paya sahip olan seyahat acentelerinin hizmet sektörü olarak KOBİ teşvikleri kapsamı içerisine alınmalıdır. • • 1618 sayılı kanunda gerekli tadilat yapılarak tüketicilerin tüm seyahat hizmetlerinde sigortalanmasının zorunlu hale getirilmelidir. 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu turizm tanıtımı ve pazarlamasını da kapsamalıdır. 4- ORMANCILIK • Neredeyse tamamı devlet tekelinde olan ormancılık .ürün ve hizmetleri özelleştirilmeli. Bunun için, "Nitelikli Ormancılık Hizmet Özel Sektörü" 24 oluşturulmalı. Meclis'e sevk edilen "Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği, Ağaç İşleri Mühendisliği Meslek Yetki Y asası"nın biran önce yasalaşması sağlanmalı. 5- DEMİR-ÇELİK • Ukrayna ve Rusya'dan yapılan demir-çelik ithalatında anti-damping vergisi kaldırılmalı, • Tescil-terkin karamamesine işlerlik kazandırılmalı, DİR mevzuatı tescil terkine de uygulanmalı, kütükten KDV alınmamalı, • TSE belge verme ücretini düşürmeli, TSE belgesi olmayan kütük satılmamalı, • Demir-çelikte KDV düşürülmeli. 6- TEKSTiL VE KONFEKSiYON • İhracat teşvikleri arttırılmalı, KDV oranı düşürülmeli, • İstihdam, SSK, enerji teşvikleri diğer ilieri de kapsamalı, • KOBİ'lere AB'ne giriş hakkında sürecinde uymaları gereken standartlar ve mevzuat bilgilendirme çalışmaları yapılmalı, • KOBİ'ler katma değeri yüksek ürünlere yönlendirilmeli, • KOBİ'lere teknoloji transferi sağlanmalı. • Tekstil gibi yoğun istihdam sağlayan sektörlerde daha fazla katma değerli üretim yapılabilmesi için AR-GE ve ÜR-GE teşvik edilmelidir. Üretim sürecinde kalite ve verimliliğin yanı sıra zaman yönetiminin geliştirilmesi rekabet şansımızı yükseltecektir. Deniz ve demiryolu taşımacılığının da taşıma maliyetlerinin düşürülmesi için geliştirilmesi lazımdır. • Özellikle tekstil ve hazır giyim gibi sektörlerde diğer ülkeler tarafından uygulanan tarife dışı engeller takip edilerek tekstil ürünlerimize piyasalarda daha sıkı koruma sağlanmalıdır. • Ülkemizin en büyük sorunu işsizliktir. İşsizlik sorunu ortadan kaldırumadan emek-yoğun sektörler göz ardı edilmemelidir. • Esnaf Muafiyeti Yasası'nda değişiklik yapılarak ev kadınlarının el ürünleri vergiden muaf olarak sanayide değerlendirilmesi sağlanabilir. • • Kayıtlı çalışan kayıtdışı ekonomi kayıt fırmaların haksız rekabete uğranıalarının emeği önlenmesi için altına alınmalıdır. Eximbank'ın diğer bankaların koşullarında ihracatı yam sıra ihracat bedellerini satın alması, piyasa destekleyecek kur uygulaması ihracatçıları rahatlatacaktır. 7- YEM SANAYİİ • TMO, yerli sanayiciye vermek yerine, yabancı şirketlere, maliyetinin hammadde satma uygulamalarına son vermelidir. 25 altında • Üretim gücümüzü tam olarak tespit edebilmemiz ve uygun politikaları oluşturabilmemiz için doğru ve yeterli bilgi temin edecek sistemlerin kurulması gerekmektedir. • KOBİ'lerin sermaye piyasalarının önemli oyuncuları olmalarını temin edecek düzenlemeler ve kolaylıklar • sağlanmalıdır. KOBİ'lerin, yeni teknolojilere ulaşmalarını kolaylaştırmak, yabancı ortaklıklar kurmalarını veya üniversiteler ile ARGE çalışmaları yapmalarını teşvik etmek gerekir. Katma değeri yüksek ürünler teşvik kapsamına alınmalı ve geleneksel eski teknolojiler teşvik kapsamından çıkarılmalı yeni yatırımdan ziyade, katma değerli üretim dönüşümü teşvik edilmelidir. • E-ticaret uygulamaları geliştirilmelidir. Özellikle, KOBİ'lerin yurt dışında sağlamak üzere internet kullammının etkinleştirilmesi önem arzetmektedir. tanınmasını 8- HA YVANCILIK • Hayvancılık politikalarının Anlaşmasının öngördüğü esasları; Dünya Ticaret Örgütü Tarım yükümlülükler ile AB'ne tam üyelik sürecine Politikasına (OTP) uyum ve uluslararası ticaretteki girilirken AB Ortak Tarım gelişmeler çerçevesinde ele alınmalıdır. • Hayvancılık işletmelerinin bölgelere göre küçük -orta -büyük ölçekleri belirlenmeli ve buna göre gerek finansman, gerekse teknik ve teknolojik yardımların sağlanmasında örgütlü üretici kesime öncelik verilmelidir. • Mevcut işletmeler en iyi şekilde değerlendirilerek, her bölgede alt yapıları tamam veya az bir ilave ile tamamlanacak bir veya iki kamu hayvancılık işletmesi yüksek verimli damızlık hayvanların üretilebileceği, bölge şartlarına uygun yeni hayvan tiplerinin geliştirilebileceği, üst düzeyde bilimsel araştırmaların uygulanabileceği duruma getirilmelidir. • Hayvancılıkta sigorta sistemi genelleştirilerek kurulmalı ve işlemesi sağlanmalıdır. • bitkileri üretiminin gelişmiş ülkeler düzeyine ulaştırılabilmesi dolayısıyla kaliteli kaba yem açığının kapatılabilmesi için teşvikler artırılmalıdır. Yem bitkileri üretimi için GAP önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Hayvansal ürün-yem arasındaki fiyat ilişkisi hayvansal üretimi destekleyecek şekilde kurulmalıdır. • Çayır • Süt sektöründe kartelleşmenin önüne geçebilmek amacıyla, finansman öncülüğünü devletin yapması koşuluyla, süt üretici birliklerinin ortak olduğu, özel sektör kuruluşlarıyla rekabet edebilecek, AB normlarına uygun, yeterli büyüklükte ve ekonomik güçte Süt Sanayii İşletmelerinin kurulması desteklenmelidir. Yetersiz olan yem ve mera alanlarının ıslahına hız 26 verilmelidir. 9-TARIM • Temel girdileri pahalı olan bir ürünün gerek iç gerekse dış piyasada rekabet edebilmesi imkansız olacağından üreticilerimizin daha ucuz maliyetli üretim ile rekabet edebilir noktaya gelebilmeleri için tohum, kimyevi gübre, ilaç, mazot, zirai alet ve ekipman gibi gereken girdilerin ucuz maliyetli olarak üreticiye sunulması sürdürülmelidir. • Kimyevi gübre, zirai alet gibi tarımsal girdilerde %18 olan KDV geçirilmeli ve mümkünse düşürülmelidir. • uygulanan destekler reel olarak tarımsal üretime yansımazken, nakdi destekler tarım dışı alanlarda kullanılmaktadır. Bu nedenle tarımsal destekler ayni olarak yapılırsa üretime katkısı sağlanmış olur. yapılan tarım Türkiye'de yükleneceği • gözden Tarımda olarak • oranı sektörünün taşıdığı ağırlık ve bu sektörün AB ilişkilerinde önem dikkate alınarak yeni bir tarım stratejisi oluşturulmalıdır. Fiyat destekleri ve ürün planlaması yolu ile tarımda rekabet gücü ve verimliliği arttırılmalıdır. • Tarımsal işletmeler modernleştirilerek işletme sayısı azaltıimalı • ve tarımda çalışan nüfus ve bu amaç doğrultusunda kooperatifler desteklenmelidir. Tarımda açığa çıkacak İşgücünü karlılığı arttırmak • için bir tarımsal Küçük ve orta boy yönlendirilmeli. tarım istihdam etmek ve tarımsal işletmelerde sanayileşme hamlesi başlatılmalı. işletmelerinin bir bölümü "ekolojik tarıma" 10- BİLİM VE TEKNOLOJi • Yeni kurulan veya gelişmek isteyen işyerlerinin profesyonel danışmanlık hizmetlerine düşük maliyetle ulaşmalarını sağlayacak mekanizmalar kurulmalıdır. • • Düzenleyici kuruluşlar, iş dünyası ve üniversiteler güçlendirilmeli ve işbirliği sağlanmalıdır. arasındaki ilişkiler E-devlet, e-doküman, e-imza ve e-ticaret gibi projeler Türkiye geneline ulusal ve uluslararası piyasalara ulaşma, ilişki kurma ve işlem yapma elektronik olanaklar yardımıyla kolaylaştırılmalıdır. yaygınlaştırılmalı, • Bilim ve teknoloji alanında Türkiye 'yi bilgi toplumuna dönüştürecek yüksek katma değerli stratejiler tanımlanmalı AB uyum programı çerçevesinde yol haritaları ve uygulama modelleri geliştirilmeli, firınalarımızın rekabet gücünün arttırılması için üniversiteler, özel sektör organizasyonları ve ulusal Ar-Ge birimleri ortak çalışmalar yapmalıdır. • Elektronik platform ve alternatif kanallar kullanılarak, yerel ve genel bilginin güvenilir bir şekilde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Yatırımcı ve girişimciler için her prosedüre yönelik yol-haritası oluşturulmalıdır. • Teknoloji kültürü ve bilincini yerleştirmek için gelişim bazlı teknoloji kültürünü toplumun tüm katmaniarına yayacak araçlar geliştirilmeli, teknolojik gelişimin teşviki ve yönlendirilmesi amacıyla teknoloji bakanlığı veya 27 müsteşarlığı şeklinde idari bir örgütlenmeye gidilmeli, tekno girişimcilik özendirilmelidir. • Bilim parkları ve teknopollerin geliştirilmesinde başarılı global örnekler dikkate alınmalı, teknopark ve teknopollerin düzenlenmesinde ağ yapılarının oluşturulması ve izleme-değerlendirme-yönetim mekanizmaları, teknoloji transferi sorununun yurtdışı ayağının çözümü için gelişmiş ülkelerin büyük sanayi merkezlerinde "Teknoloji Ataşelikleri" kurulmalıdır. • Teknoloji transfer mekanizmasının kurumsallaşması amacıyla "Teknoloji Transfer Merkezi" kurulmalı, öze1/talebe dayalı transfer aracılığı yapılmasına yönelik mekanizmalar geliştirilmelidir. • Ölçüm-analiz-dokümantasyon hizmeti verebilecek laboratuvarlarm sayısı ve özellikle dokümantasyon odaklı yeni yatırımlar desteklenmeli, TURKAK'm (Türk Akreditasyon Kurumu) işlevi artırılmalıdır. arttırılınalı • Ar-Ge teşvikleri sağlama ve konsorsiyum bazlı projelere ortam yaratma gibi özendirici uygulamalar geliştirilmeli ve uygulama yönergeleri hazırlanmalı, Ar-Ge sonuçlarının yatırıma dönüştürülmesi konusunda destek verecek merkezler konusunda özendirici araçlar ve ilkeler geliştirilmeli ve mevcut organizasyonlar aktif hale getirilmelidir. • Şe:ffaflığı artırmak için uluslararası muhasebe standartlarının kullanımı ve kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasını teşvik etmek gerekmektedir. 11-BEYAZET • Hükümet piliç eti üretiminde yemin %55'ini oluşturan mısırın iç ve dış pazar fiyatlarını dengede tutacak bir fiyat politikası izlemeli, mısır üreticisini destekleme primi vererek teşvik etmelidir. • kredilerde faiz oranı yüksektir. Getirilen indirimli faiz tavukçuluk yararlandırılmamıştır. Tavukçuluk indirimli tarımsal kredi kapsamına alınmalı ve yem hammaddesi alımmda kullamlmak üzere firmalara kapasiteleri oranında iki yıl vadeli iyileştirme kredisi verilmelidir. Tarımsal uygulamasından • %8 olarak uygulanan KDV indirilmelidir. Böylece ürün oranı %1 'e, %18 olan KDV oranı %8'e %7-1 O kadar gerilerken tüketim fiyatları artacaktır. • Ülkemizde tavuk eti ve yumurta tüketimi AB ülkelerindeki seviyenin yaklaşık Katılımı arttırmak için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın önderliğinde koordinasyon ve üretici firmalarm katılımı sağlanarak bir promosyon kampanyası düzenlenmelidir. yarısı kadardır. 12- KOBİ'LER • KOBİ'lerin desteklenmesi için getirilen politika ve prograrnlar AB ve diğer gelişmiş ülke uygulamaları ile karşılaştırıldığında Türkiye'nin KOBİ destek sisteminin talepleri karşılayacak kapasiteye sahip olmadığı, kaynak yetersizliği ve kurumsal kapasite eksikliğinin KOBİ'leri geliştirmek ve desteklemek 28 amacıyla hazırlanan politika ve programlardan sonuçlar alınmasını engellediği görülmektedir. • kısa ve orta vadede somut KOBİ'lere teknik, mali, pazarlama ve yönetim konularında bilgi ve eğitim sağlayacak programlar uygulanmalı, kamu ve özel sektör arasında etkin koordinasyon sağlanmalı, meslek kuruluşlarının bu alanda hizmet verme kapasiteleri arttırılmalı, ilgili kuruluşlar arasında işbirliği yapılmalıdır. • Uluslararası ticaret kuralları ile ürün hizmetleri, kalite ve standartlar konularında KOBİ'lerin bilgilendirilmesi desteklenmelidir. Bu şekilde kalite bilincinin yaygınlaştırılması, teknik mevzuata uyum, CE teknolojik altyapının geliştirilmesi teşvik edilmelidir. • işareti edinme gibi KOBİ'lerin özel kurumlardan kredi almasını kolaylaştırmak için kredi garanti fonu acilen ve etkili bir şekilde kurulmalı, bu mekanizma yardımıyla teminat gösterebilecekleri ipotek edilebilir varlıkları olmayan KOBİ'lerin de kredi kullanmaları sağlanmalıdır. • KOBİ'lere kaynak sağlayacak bir sermaye piyasası oluşturulmalı veya İMKB'na KOBİ'lerin girebilmesini sağlayacak koşullar hazırlanmalıdır. • Ar-Ge yatırımları özel finansman yöntemleri ile desteklenmelidir. • KOBİ'lerin yatırım ve fınansman imkanlarından haberdar edilmesi için fınans kuruluşları, meslek kuruluşları ve kamu hizmet birimlerinin bilgilendirme programlar ve bilgi alma sistemleri oluşturulmalıdır. 29 işbirliği ile D- İTO MESLEK KOMİTELERİNİN EKONOMiYE İLİŞKİN ÇEŞİTLİ KONULARDAKi GÖRÜŞ VE ÖNERİLERi 1- Yağlar ve Gıda Maddeleri İhracatçıları Meslek Komitesi: • Piyasadaki ciddi nakit engellenmeli. • Uluslararası • İthalat sıkıntısı kartı ve kredi ile tüketiminin aşırı genişlemesi Ticari Anlaşmalar çerçevesinde tatbiki mümkün olan tarife engeller yoğun uygulanmalı. sırasında dışı standart kontroller ilgili kurumlar tarafindan titizlikle yapılmalı. • Dahilde İşleme İzin Belgeleri bu çerçevede yeniden gözden geçirilmeli. 2- Sanayi Mamulleri İhracatçıları Meslek Komitesi: • Devlet stratejik kurumlar haricinde temel üretim alanlarından çekilmeli. • Ticari açıklaraneden olan başlıca alt sektörler korunarak, tür yan sanayiler geliştirilmeli. • Girdi maliyetleri, vergi, SSK gibi istihdam yükleri • Otomotiv, tekstil, demir ve çelik sektörlerindeki istihdam uzun vadeli projeksiyonlar, tedbir ve teşviklerle arttırılmalı. • Türkiye ekolojik tarım gibi yeni yükselen alanlarda yoğunlaşarak, markalı, yüksek katma değer oluşturan ve fıyat esnekliği düşük olan yeni mamuller üretme li. • YTL'nin %40'lar politikası civarındaki artışına karşılık oluşturulmalı teşvik edilmeli ve bu azaltılmalı. enflasyon farkını gözeten bir kur kademelİ olarak düşürülüp değeri ve YTL'nin enflasyona paralel gitmeli. • Reel faiz daha düşük seviyelere inmeli ve ülkemizde yatırım ve istihdam oluşturarak orta ve uzun vadelerde gelir seviyesini yükseltme hedefi doğrultusunda para girişi desteklenmeli. • Sanayici, • Sanayici, ihracatçı teşvik • Petrolden doğalgaz ihracatçı bol imzalı ve detaylı bürokrasiden kurtarılmalı. edilmeli, kredibilite sağlanmalı, giriş gümrükleri sanayici-ihracatçı için kolaylaştırılmalı ve enerji maliyetleri düşürülmeli. ve benzer enerjiye dönüşüm teşvik edilmeli ve yatırım desteği sağlanmalı. • Piyasadaki talep canlandırılmalı ve kredi kartı kullanımı ile ferdi krediler sınır landırılmalı. • Kredi kaynaklarından sanayicilerin daha fazla yararlanması • Kalitesiz, standart dışı ve ucuz • KOBİ'lerin randıman ve maliyet hesaplarını daha kolay yapabilmeleri ıçın ithalatın standart sistemler geliştirilmeli. 30 sağlanmalı. önüne geçilmeli. • KOBİ'lerin devletten daha fazla teşvik almaları sağlanmalı. • İç piyasada hem üretim hem de dış satım düzeyinde işbirliğine gidilerek, rekabet küresel alana taşınmalı. • KOSGEB, TÜBİTAK v.b. kamu kuruluşlarının faaliyetleri bu şirket birleşmelerine ve büyük ölçeklere ulaşmalarını sağlamak için AR""GE faaliyetlerini desteklemek üzere yapılandırılmalı. 3- Su Mahsulleri ve İhracatçıları Meslek Komitesi: • Mevcut istikrar programı devam etmeli. • Bütçe açıkları daha da alt düzeylere indirilmeli. • Mevcut programa ilaveten, kayıtdışı ekonominin kayıt altına vergi yasaları tekrar gözden geçirilip, gerekli düzenlemeler alınması yapılmalı için ve kararlılıkla uygulanmalı. • Vergi dışı gelir kaynakları (2 B, gelir ortaklığı vb. enstrümanlar) hayata geçirilmeli ve kamunun borçlanma ihtiyacı azaltılmalı. • YTL. 'nin aşırı değerlenmesine karşı ihracata teşvikler verilmeli: İhracatçının Enerji Fiyatları indirilmeli, İstihdam ettiği kişilerin vergisi düşürülmeli, Kullandığı su fiyatı ucuzlatılmalı, Kişilerin ülkeye giriş, çıkışları kolay laştırılmalı. • Ülkeye sermaye çekilmesi için gerekli enstrümanlar oluşturulmalı. • İstihdam • Su ürünlerinde (taze, donmuş, konserve) KDV • Su ürünleri yetiştiricilerine gerekli destek verilmeli. sorununun çözümü için yatırım seferberliği ilan edilip, yem yatırımlara bu süre için vergi tatili getirilmeli. oranları %1 'e çekilmeli. 4- Orman Ürünleri Meslek Komitesi • İstilidamın arttırılması için üretim uzun vadeli kredilerle desteklenmeli, • Sektördeki küçük • Yatırımlarda teşviklerin ölçekte • işletmelerin birleşmeler teşvik selektif edilmeli. uygulanınası ile hedef pazarlara yönelik işletmeler oluşturulmalı. İstanbul ve Mersin' de orman ürünleri serbest bölgesi oluşturularak, orman ürünleri ticaretinin Türkiye üzerinden işlem görmesi sağlanmalı. • Ülkemizde yapılmakta olan fuar ve sergilerde katılım ve ziyaretçi gelişini yükseltmek için gerekli destek ve teşvik sağlanınalı ve böylece katılım maliyetleri ucuzlatılmalı. • Yurtdışı • faaliyetlerle hedef ülkelerde daimi o Iuşturularak sürekli ürün bulundurulmalı. teşhir salonları ve depo Sürekli ve ülkeye uygun teknoloji takip ve ülkeye transfer edilmeli, teknoloji uygulamaya konulmalı. geliştirilerek 31 • ! • Ülkedeki servetin büyümesi için yeni bir ormanlandırma kampanyası yapılarak konuya ayrılan kaynakları arttırılmalı. Özel ormancılık teşvik edilmeli. • Hızlı gelişen ağaç • Bozuk orman alanları temizlenerek özel teşebbüse devredilmeli. • Dikili kesimler arttırılarak, ormanlar üzerindeki iskan baskısı azaltılmalı. • Ülkedeki orman varlığının tümü aktifi olacak şekilde bir şirket kurulmalı ve hisseleri halka arz edilmeli. türleri üzerinde sonuçlar uygulamaya konmalı. çalışmalar yoğunlaştırılarak elde edilen 5- Toprak Ürünleri,Çimento Üretici ve İhracatçıları Meslek Komitesi: • V ergi oranları düşürülerek verimlilik arttırılmalı. • Reel faizler • Yatırım teşvikleri yatırım düşürülmeli. indirimleri gibi basit hale getirilerek, kolaylık, çeşitlilik sağlanmalı. • Her türlü bürokrasi azaltılmalı. 6- Kasaplar-Tavukçular Meslek Komitesi: • • Tarım ve Hayvancılık alanmda ıslah ve sübvansiyonlar uzun vadeli olmalı. Çayır-Mera alınacak • ıslahı, Yem ve Kırıcı Hastalıklarm Giderilmesi konusunda kararlar hızla uygulamaya geçmeli. Ülkemizde hazırlanan Kalkınma Planı'nda tarım ve hayvancılığın gelişmesi için önümüzde bulunan sorunlar kalıcı ve uzun vadeli olarak çözüme ulaştırılmalı. 7- Aktariye ve • Kuruyemiş Ekonomik durumda Meslek Komitesi: oluşan sıkıntılarda teknolojik çalışmalar ve çabuk uyum yeteneği arttırılmalı. vatandaş ve devlet karşılıklı anlayış içinde olmalı. • Bürokrasi düzelmeli, • Devletin vatandaşlara, sektöre hizmet • Bürokrasi yeniden düzenlenmeli. • Haksız • Küçük esnafın büyük olanlarla eşit koşullarda rekabet etmesi sağlanmalı. şekli geliştirilmeli. rekabete yol açan seyyar satıcılar tamamen ortadan kaldırılmalı. 32 8- Yağ, Peynir, Yoğurt Meslek Komitesi: • Reel sektör ve ekonomik durum kamuoyuna açıklandığı gibi iyi durumda olmaması sebebiyle cirolar düşmekte ve oluşan tahsilat sıkıntısının önlenmesi gerekmektedir. • Girdi, akaryakıt, fıyatları ambalaj maddeleri, teneke ve plastik ürün düşürülme li. • Hipermarket Yasası'nın şelrir dışına çıkarılmalı bir an evvel çıkarılarak, belli alandan büyük marketler ve şelrir içinde konuşlanmalarına izin verilmemeli. oranı • Süt ve süt ürünlerinde KDV indirilmeli. • Gelir Vergisi oranları indifilmeli ve vergi matrahından düşürülebilmeli. • Enflasyonun düşmesine bağlı olarak kredi faizlerinde faiz oranının 3 katından aşağıya düşürülmeli. eğitim, sağlık, tatil v.b. masraf kalemleri oranları enflasyon 9- Örme Meslek Komitesi: • Enerji maliyetleri düşürülmeli. • SSK primleri ve vergiler düşürülmeli. • YTL • Çin, Hindistan ve Türki Cumhuriyetleri'nden ithal edilen hammaddelerin kalitesi ve fiyatı düşüktür ve haksız rekabete yo 1 açmaktadır. yabancı para birimleri karşısında aşırı değer kazanmıştır. 10- Cam Meslek Komitesi: • Cari açık, YTL'nin aşırı değerlenmesi, ithalat artışı, işsizlik ile sanayi üretimi ve ihracat azalması gibi sorunların engellenmesi amacıyla uzun vadeli önlemler alınmalı. • Enerji maliyetlerinin düşürülmesi için vergilerde indirim sanayiciye özel fıyat uygulanmalı. • Kurumlar Vergisi ve KDV • Yeni Teşvik Yasası'nın oranları düşürülerek yapılmalı ve vergi reformu yapılmalı. gözden geçirilerek bölgesel gelişmişlik farkları azaltılmalı. • İnşaat sektöründeki olumlu gelişmelerin uzun vadeli olabilmesi için; • Enerji Yasası, Verimliliği Isı Kanunu, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği, Yapı Denetim Yalıtırnı, Emniyet ve Güvenlik Yönetmelikleri gibi yasal düzenlemeler yapılmalı. • Kayıtdışı inşaat • Sektördeki haksız rekabet önlenmeli. • Meslek kuruluşları kamuoyunu bilinçlendirmeli. önlenmeli. 33 • • Diğer ülkeler kapsamında bulunan çevre ülkelerdeki Gümrük V ergisi aleyhimize bir durum teşkil etmektedir. oranları Gümrük Vergisi oranlarının tek taraflı olarak indirilmesi yurtiçinde pazar neden olurken, kapasite kullanım oranlarının düşmesi, yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda fıyatlarımızı baskı altına almakta ve bizi haksız rekabetle kaybına karşı karşıya bırakmaktadır. • İTO'nun ATR belgeleri için uygulamaya koyduğu onaylanmış ihracatçı ülke dolaşım belgeleri (EUR Belgesi) için de yürürlüğe uygulamaları diğer konmalı. • Menşe şahadetnamesinde yapılan düzenlemelerde banka yazısının aranma zorunluluğu kaldırılmalı. • İhracatçı firmalara oluşturduğu zorlukların önlenmesi için Metil Bromür ilimigasyon yapılması engellenmeli. Bu yönteme alternatif olarak sunulan ısıl işlemini yapan fırmaların sayıları arttırılınalı (özellikle Trakya Bölgesi'nde) Isıl işlemini yapan fırmaların faaliyetlerini usulüne göre gerçekleştirdiklerinin (taahhüt ettikleri şekilde ısıl işlem yapmaları) etkin olarak kontrol edilmesine yönelik mekanizmalar oluşturulmalı. kimyasalıyla • Uluslararası karayolu taşımacılığına ilişkin olarak iki ülke arasında imzalanan serbest geçiş ve o ülkeden yük alabilme anlaşmalarında (TRANSIT CERTIFICATE) belirlenen kotalar, ihtiyaca cevap veremernekte ve yılın 2. yarısında tükendiğinden ticaret hacmi göz önüne alınarak ihtiyaca cevap verecek miktarlarda belirlenmeli. • Gümrüklerdeki mesai saatleri için bilgi iletişim sistemlerini oluşturan teknik destek arttırılınalı ve çalışma süreleri yeniden gözden geçirilmeli. • Gümrük çıkış belgelerinin düzenlenmesinde yapılan düzeltilerek yetki yeniden İhracatçılar Birliği'ne verilmeli. • 20 Ağustos 2005 tarihli 2005/1 no 'lu tebliğle Çin Halk Cumhuriyeti menşeli düz cama korunma önlemi getirilmesine yönelik başlatılan soruşturmanın ivedilikle sonuçlandırılarak, miktar kısıtlaması getirilmeli. • İran, • Ülkemizdeki pahalı enerji yerli sanayinin yurtiçi ve uluslararası pazarlarda rekabetçi konumunu bozmakta olduğundan, yeni bir Enerji Politikası değişiklik tekrar Rusya ve Ukrayna'dan düzcam ithalatına 2003 yılında konmuş olan miktar kısıtlaması, DTÖ'ye üye olmayan bu ülke fırmalarının düşük kaliteli düzcamla yurtiçi pazarımızı bozma yaklaşımları engellemek amacıyla 2006 Haziran ayında sona ermemeli ve sürdürülmeli. oluşturulmalı. • Yurtiçi pazarımızı hedef alarak çevre ülkelerde yapılan yatırımlar, o ülkelerde devlet desteği sayesinde ucuz enerji maliyetleri ile üretim yaparak yerli sanayiciye haksız rekabet yaratmaktadır. Bu sorunun giderilebilmesi için devletimiz enerji girdilerine (doğalgaz, fuel oil, elektrik v.b.) özel fıyat tarifeleri uygulamalı ve uygun fınansman sağlamalı. • Termo tarım parkları projelerinde yer yönlendirilmeli ve teşvik edilmeli. 34 alınmalı, bu sektöre özel önem verilerek ll-. Elektrik, Tesisat Malzemesi ve Elektronik Meslek Komitesi: • Sadece enflasyonu düşürmek ekonomik sorunları çözemez. • Devletin hedefıne endekslenen yöntemler tek başına yatırımlarını müşterisinin tamamen durdurması ile piyasanın en önemli devreden çıkması sonucu daralmanın boyutu artmıştır. • Döviz kurunda ilk başlarda olumlu olarak nitelendirilebilecek gelişmelerin ihracatı engelleyici, ithalatı kolaylaştırıcı sonuçlar ortaya çıkarması ile ülkemizin beklenen dışsal ticari potansiyeli gerçekleşmemektedir. • Talebin azalması sonucu düşük kar marjları, gittikçe uzayan ödeme vadeleri ile mücadele edilmesi gerekmektedir. • V ergi oranları düşürülme li. • Üretim yapan önemli kuruluşların parası bol dünya zenginlerine satılması metodundan kurtulmak için faiz dışı fazlanın ciddi bir bölümü kaynak olarak kullanılıp, üretkenliğin ve verimliliğin arttırılması için politikalar üretilmeli. • Enflasyon öncelikle geri çekilsin tezinin yerine başta faiz olmak üzere dinamik ve hareketli bir piyasa platformunda ekonomik göstergeler uygun politikalarla olumlu olarak geliştirilerek enflasyon azaltılmalı. • Başta önemli üretim şirketleri olmak üzere fınansal yapımızın çatısını sektörü de çok dikkatli olarak özelleştirme kapsamında yerini almalı ve ilerleyen zaman dilimlerinde ülkemizin ve halkımızın ulusal oluşturan bankacılık çıkarlarına karşı gelişmeler yaşanabileceği gerçeği akıllardan çıkarılmamalı. 12- Bilumum Kara ve Deniz Motorları Meslek Komitesi: • IMF ile yapılan 19. Stand-by anlaşması ile zor duruma düşen küçük işletmelerde; düşürülmeli. • Enerji maliyetleri üretim kesiminde • Sosyal güvenlik maliyetleri • ihraç ürünlerine farklı kur uygulanmalı (prim verilmeli). • Yurt içinde haksız rekabet doğuracak malların girişine kısıtlamalar getirilmeli. • İşletmelerde verimlilik kavramı geliştirilerek, ekonomiye yerleştirilmeli. • Küçük işletmeler büyük mağazalardan korunmalı ve yaşatılmalı. • Haksız • Taklit ve kalitesiz ürünlerin yurda girişi gümrüklerde alıcıların bilinçli davranmaları ile önlenmeli. azaltılmalı. rekabetin getirdiği genel sorunlar ortadan kaldırılmalı. yapılacak denetimler ve 13- Kamyon, Otomobil, Lastik Meslek Komitesi: • Sektör ülke ekonomisine, daha fazla desteklenmeli. dış ticaretine ve 35 İstilidama yaptığı katkı yönünden • 1600 cc. altındaki son derece mütevazi aile otomobilinden AB 'ye üye ülkelerin oranlarına düşürülme li. • AR-GE çalışmalarına önem verilmeli ve iç pazarın gücü alınan vergiler arttırılmalı. 14- Kamyon, Otomobil, Otobüs Yedek Parça Meslek Komitesi: • Otomotiv sanayi ile ilgili kısa, orta ve uzun vadeli hedefler tespit edilmek suretiyle hazırlanacak yol haritası çerçevesinde bir devlet politikası oluşturulması. • Sektör ithalata dayalı, katma değeri düşük montaj sanayi durumundadır, bu nedenle dış ticaret açığını o lumsuz etkilemekte ve yeterince istihdam sağlanamamaktadır. • 2004 yılında sektörün üretiminde ve ihracatında kırılan rekorların devam edebilmesi için temeller sağlamlaştırılmalı ve boşlukları sağlıklı bir şekilde doldurulmalı. • İç piyasada sektörün önünün açık ve geleceğinin parlak olabilmesi için ülkemizdeki %60 olan otomobil satış vergileri %20 seviyelerine düşürülerek AB ülkeleri ile uyumlu hale getirilmeli ve kişi başına düşen gelir arttırılmalı. • Dünyanın otomotiv devlerinin Doğu Avrupa ve Uzakdoğu ülkelerine yatırım yapmak yerine ülkemize gelmeleri için aradıkları kriterlerin tespit edilerek ülkemizin coğrafi konumundan dolayı avantajını da kullanarak Ortadoğu'nun otomotiv üretim merkezi olması sağlanmalı. • Türkiye' de otomotiv sektöründe ana sanayinin yerli parça kullarnın oranının en azından birinci kadernede %70'lere yükseltilmesi hedef alınmalı, bunun için de ana sanayilere verilen teşvikler, yerli parça kullarnın oranına göre kademelİ bir şekilde yeniden düzeıılemeli. • Yedek parça üreten KOBİ'lere rakip ülkelere göre daha hızlı ve küçük montajlı üretim yapma özelliğinden dolayı ayrı bir önem verilmeli ve özel bir teşvik sistemi uygulanmalı. • Mevcut yan sanayicilere kalite yükseltme, teknoloji yenileme, AR-GE çalışmaları ve kapasite arttırmaları için teşvik verilmeli. • Vasıflı eleman sayısı arttmlmalı ve kalitenin yükseltilmesi için mesleki önündeki engeller kaldırılmalı ve öncelikli olarak sanayileşmiş ülkelerdeki eğitim sistemi örnek alınmalı. eğitimin • İşçi ücretler~ sigorta primler~ enerji fiyatları ve finansman maliyetleri gözden geçirilmeli ve rekabetçi oraniara çekilmeli. • Ana sanayi ve yan sanayi arasındaki en kısa sürede oluşturulmalı. • Kayıtdışı • işbirliğinin kuvvetlenınesi ekonomiye vergi mükellefi katkısı için alt yapısı öıılenmeli. Ülkemizdeki limited ve anonim şirketlerin ortalama ortak sayısının üç olduğu milyon mükellefın büyük bir kısmının kayıtdışı yaşadığı görülmektedir. varsayıldığında yaklaşık altı 36 • Orta gelirli bir işverenin harcamalar sonunda KDV'yi ek külfet olarak görmekte ve belge almak kendisine fayda sağlamadığı açıkça belli olduğu için belge alınmamaktadır. • Orta gelir düzeyindeki işletmelerde ağır vergi yükü ve SSK Primleri dolayısı ile gerçeğe göre değil, ödeme gücüne göre vergi matrahları beyan etmektedirler. • Mükellefın yaptıkları harcamaları, beyannamelerinde kabul edilebilir gerçekçi rakamlara yükseltilmeli. • Bazı sektörlerdeki KDV için caydırıcı unsur olabilir. oranlarında indirim yapılması belgesiz satışlar 15- Züccaciye Meslek Komitesi: • YTL.'nin çok değerli olmasından dolayı; • Enerji maliyetleri düşürülmeli. • İşçi • Kayıtdışının • KOBİ'lerin finansman sıkıntısının engellenmesi için verilen kredi miktarı arttırılınalı ve KOBİ'lerin tanımı yapılmalı. • Kaçak ithalat engellenıneli ve ithalata kalite • Büyük üreticilerin siyasileri yönlendirerek ve kota koydurtmaları engellenmeli, devlet engelleyici veya serbestleştirici değil düzenleyici olmalı. • Ürün işaretlenmesi zorunluluğu getirilmeli. • ithalata kalite standardı getirilmeli. • Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmeli. maliyetleri üzerindeki vergiler azaltılmalı. önüne geçilmeli. 16- Bankalar ve Finans Kuruluşları standardı getirilmeli. Meslek Komitesi: • Mevcut istikrar programı aynen sürdürülmeli. • Bütçe • Kayıtdışı • Vergi dışı gelir kaynaklarının (2 B, gelir ortaklığı vb. enstrümanlar) hayata geçirilmesi ile kamunun borçlanma ihtiyacı azaltılmalı. • Reel faiz • TL. 'nin aşırı açıkları dalıa alt düzeylere indirilmeli. ekonominin engellenmesi için vergi yasaları gözden geçirilip bir an önce gerekli düzenlemeler yapılmalı ve kararlılıkla uygulanmalı. düşürülmeli. değerlenmesine karşı ihracata üretim maliyetini düşürme yönünde teşvikler sağlanmalı; • İlıracatçının Enerji Fiyatları indirilmeli. • İstihdam ettiği kişilerin vergisi düşürülmeli. 37 • Kullandığı • Bankacılık alanında aracılık maliyetlerini azaltıcı politikalar devam ettirilmeli su fiyatı ucuzlatıJmalı. (Örn: BSMV, KKDF, Kambiyo Gider Vergisi). oluşan • Körfez ülkelerinde • Kişilerin • Bu konuda gerekli enstrümanlar oluşturulmalı. • ülkeye • giriş-çıkışı kolaylaştırılmalı. İstihdam sorununun çözümü için yatırım seferberliği ilan ederek, yenı yatırımlara • sermayeden daha fazla pay alabilmek için: belirli bir süre için vergi tatili getirilmeli. Finans kuruluşlarının proje kredilerine destek vermesi sağlanmalı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nca 4046 sayılı Kanun gözden geçirilerek, aksayan yanları düzeltilmeli. 17- Yurt İçi ve Yurt Dışı Nakliyeciler, Kargocular ve Nakliye Komisyoneniarı Meslek Komitesi: • Ülkemizde ulaştırma alt yapısının verimli ve etkin kullanımı için tüm taşıma modlarında altyapı eksikliklerinin acilen giderilmesi gereklidir. • Sektörel istatistikler yetersiz ve sağlıksızdır.Stratejilerin geliştirilmesinde referans alınabilecek sağlıklı İstatistiklerin temini için akademik kuruluşlar, mesleki örgütler ve kamu kuruluşları arasında işbirliği yapılmalıdır. • yük ve eşya taşımaları ile yolcu uygulama esasları bir arada düzenlenmiştir. Ancak bu durum her iki taşıma alam içinde çeşitli sakıncalar doğurmaktadır. Bilindiği üzere uluslararası eşya taşımacılığı sadece milli mevzuata göre değil, aynı zamanda çeşitli ülkelerle yapılmış olan ikili ve uluslararası anlaşma ve mevzuatiara göre de düzenlenmekte ve gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle Ulusal ve Uluslararası karayolu taşımacılığına ilişkin iki ayrı yönetmeliğin hazır lanması gereklilik arz etmektedir. Yurt içi ve Yurt dışı(Uluslararası) taşımacılığına ilişkin • Yönetmelikte işletmeler yönetmelik faaliyetleri için ayrı ayrı yetki belgesi almak zorunda bırakılmış ve bunlar içinde A' dan Y'ye kadar uzanan işletmenin faaliyet alanına göre 39 ayrı türde yetki belgesi oluşturulmuştur.Taşımacılar faaliyetlerine göre birden fazla yetki belgesi almak zorunda bırakılmış olup bu durum kullammda ve anlaşılmakta sakıncalar doğurmuş ve inamlmaz ölçülerde ve hiçbir sektörde olmayan belge ücretleri ve teminat mektupları istenmiştir. 25.2.2004 tarihinde çıkarılan kapsamındaki taşımacılık • Bu nedenle 4925 sayılı Kanun ve 25384 sayılı Yönetmeliğin, ülkemiz gerçeklerine uygun, uluslar arası rekabetçi bir sektör yaratılması amacıyla, Kamu ile birlikte sektördeki tüm oyuncuların bir araya gelerek yeniden ele alınıp yapılandırılması gerekmektedir. • Taşımacılık ve lojistik sektöründe yeterli sayıda eğitimli ve kaliteli profesyonel Bu açığı kapatmak üzere Kara Kuvvetlerindeki vatanİ görevlerinde ağır vasıta kullanmış er ve erbaşların taşımacılık sektörüne yönlendirilmesi konusundaki girişimler desteklenmelidir. sürücü yetiştirilememektedir. 38 • Türk taşımacılık şirketlerinin AB'ye uygun yeni tanımı çerçevesinde bir KOBİ olarak tanımlanması ve tüm kamu imkan ve desteklerinden eşit ve tam olarak yararlanmaları sağlanmalıdır. • Sektörüroüzün temel giderlerinden olan ve sürekli artış gösteren akaryakıt ücretlerinin Ulusal ve Uluslararası taşımacılık sektörü için belirlenecek olan kriterlerdoğrultusun-da fiyat ayarlamasına gidilmesi ve bu sektörlere hizmet verenler için ayrıcalıklı akaryakıt dağıtımı sağlanmalıdır. • Hassas sektörlerde olduğu gibi, Türk Bayraklı gemi, Türk plakalı taşıt araçları, Türk Hava Yolları şirketleri ile yapılan ithalat ve ihracat taşımalarına navlun desteği sağlanmalıdır.Bu destek ise geçmişte olduğu gibi navlun destek fonu ile gerçekleştirilmelidir. • 3 Ekim' de başlayan AB'ye tam üyelik müzakereleri kapsamında Ulaştırma sektörünün AB 'ye uyumu konusunda önemli bir döneme girmekteyiz. Bu konuda sektör kuruluşları ve uzmanlarca desteklenen bir komisyon kurulmalı ve Ulaştırma Bakanlığımız'ın idari çalışma kapasitesi yükseltilmeli, uzman ve kalifiye personelle desteklenmelidir. • AB ile gerçekleştirilen Gümrük Birliği sonucu kabul edilen malların serbest ilkesine bağlı olarak AB, Türk plakalı araçlara kota uygulamaktadır. Mallar serbesttir ancak malları taşıyan araçlar yasaklıdır. Bu durum ihracatımızı olumsuz yönde etkilemekte ve gereksiz ve telafisi mümkün olamayan zaman kayıplarına sebebiyet vermektedir. dolaşımı • AB tarafından Türk nakliyecilerine uygulanan kotaların kaldırılmasına yönelik girişimler arttırılmalıdır. • Türk araçları yabancı ülkelerin çoğuna yönelik taşımalarında hala önemli zaman kayıplarına, karmaşık sınır geçiş süreçlerine, maliyet arttırıcı uygulama ve engellemelere maruz kalmaktadır.Dolayısıyla, uluslararası sınır geçişlerinin basitleştirilmesi, vize işlemlerinin kolaylaştırılması, sınırlardaki beklernelerin azaltılması, yabancı ülkeler tarafından Türk araçlarından talep edilen vergilerin azaltılmasına yönelik ulusal çabalar ve uluslar- arası platformlardaki çalışınalar arttmlmalı süregelen çabaların daha etkin hale getirilmesi sağlanmalıdır. • Yurtdışında yatırım yapmak isteyen Türk Nakliyecisi finansal destek temini yönünde sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu nedenle, Türk Eximbank tarafından Uluslararası Nakliyat Pazarlama kredisi programında olduğu gib~ yapılacak yeni bir düzenleme ile özellikle Kazakistaıı, Kırgızistan, Türkmenistan, Suriye ve Rusya Federasyonu'nda kuracakları şirketlere tüm taşımacılık ve lojistik yatırımlar için fınansal destek sağlanmalıdır. Türk nakliyecİsİnin elinde bulunan eski araçların değerlendirilmesinde bu ülkelerde yapılacak olan yatırımlarda kullamlması imkanları sağlanmalıdır. • Uluslararası konvansiyonlara taraf olunmalıdır. Bu konvansiyonlardan ADR (Tehlikeli malların uluslararası karayolunda taşınması) ve ATP (Dayanıksız gıda maddelerinin Uluslararası taşınması) konvansiyonlarına taraf olunmuştur, ancak bu konvansiyonların acil olarak yürürlüğe girmesi için TBMM tarafından onaylanması da sağlanmalıdır. • Yabancı plakalı araçlarla Uluslararası arenada rekabetçi olabilmemiz Türkiye'ye giriş sırasında Türk araçlarının getirebileceği mazot 39 açısından miktarını belirleyen 2000/8 sayılı genelgede belirlenen miktarların arttınlması sağlanmalıdır. • Demiryolu Taşımacılığı kanunu çıkarılmalıdır. • . Demiryolu taşımacılığında Girişimcilerin TCDD alt özel işletmecilik yapısını yeterince kullanarak komple teşvik edilmemektedir. işletmedlik yapmaları ko lay laştınlmalıdır. taşımacılığının başlatılması • Türkiye'den Avrupa'ya yönelik Ro la Tren çalışmalarında Hükümet desteği sağlanmalıdır. • istanbul içerisinde bulunan ve artan ilıracat rakamlarımız içerisinde en büyük ilıracat işlemlerinin gerçekleştiği gümrüklerden birisi durumundaki Halkalı Gümrük Müdürlüğü İstanbul trafiğini aksatmayacak şekilde otohan bağlantısına sahip ve geniş park ve sosyal imkanların verilebileceği bir alana acilen taşınması sağlanmalıdır. • istanbul gibi büyük bir metropolün ihtiyaçlarının karşılanması için her gün çeşitli illerimizden getirilen gıda ve diğer ihtiyaçlarımızı taşıyan ve bu metropolümüzden diğer ilierimize götürülen malları taşıyan yoğun bir taşıt trafiği bulunmakta olup, bu taşıtlar kontrolsüz bir şekilde çeşitli yerlerde konaklamaktadır.Bu araçların park imkanlarının her iki yakada yapılacak olan konaklama, park, aktarma merkezleriyle giderilmesi gereklidir. Kağıt 18• Meslek Komitesi: İşsizlik sorununun aşılması ıçın istihdamı genişletici yatırımlara öncelik verilmeli. • Bölgesel kalkınma teşvikleri yanında, bazı stratejik öneme haiz ürünlere de yönelik teşvikler getirilmeli, bu teşviklerin doğru uygulanması için sıkı takibi sağlanmalı. • Teşvik yükümlülüklerini yerine getirmeyenierin kanuni takibe alınması sistemi geliştirilip uygulanmalı. • Kayıtdışı ekonominin ortadan kaldırılması, haksız rekabetin önlenmesi, vergi adaletinin sağlanması için başta KDV olmak üzere bütün vergilerin oranları düşürülmeli, KDV'deki %8 ve %18'lik çifte uygulamaya son verilerek tek haneli hale getirilmeli. • Çek/Senet Yasası günümüz şartlarına uyarlanmalı, AB Uyum Yasaları çerçevesinde yapılan düzenlemeler (ekonomik suça ekonomik ceza sistemi) önceki Kanun' daki çekini ödemeyen şahıslara uygulanan hapis cezasının yerini alması ile birlikte, herhangi bir yaptırım gücü olmadığı için artan karşılıksız çek kullanımı ticaret erbabını mağdur etmekte ve mahkemelerde yoğunluğa sebep olmaktadır. Daralan piyasalarda tahsilat probleminin had safhaya ulaştığından bahisle; • Problemli ve çeki devamlı yazılan şahıs veya firmalar, Merkez Bankası kayıtlarına çekin arkasının yazılması ile birlikte intikal etmeli, haksız korumalar ve diğer firmalara verilen zararların önüne geçilmeli. 40 • Kredi kartları kontrol altına alınarak, sokaklarda kredi kartı dağıtan sorumsuz uygulamalara son verilmeli ve bankalar bu konuda disipline edilmeli. • net maaşı veya imkarn kadar kredi kartına sahip olmalı. • Dengesiz harcamalar ve aşırı yüklenıneler firmaların kredi kartsız yaptıkları harcamalarını etkilemekte, faizlerinin yüksek olması nedeniyle borçlular ödemelerini kredi kartı borcuna kaydırmakta ve diğer çek ve senet ödemeleri Her şahıs kartı limitine ve sadece bir kredi askıya alınmaktadır. • Özelleştirmeden gelen paralar yeniden yatırımlara dönüştürülme li. • Özelleştirmeden sağlanan kaynakların siyasi beklentilerle atıl yatırımlara aktanlmak yerine KOBİ'ler desteklenerek gerçek istihdam sağlarıması adına bu tür işletmelerin vergi, sigorta v.b. yükleri asgariye indirilmeli. • Mali sıkıntılardan dolayı kapanmaya yüz tutan KOBİ'ler yeniden ayağa kaldırılarak, yaşarnalarına fırsat verilmeli. • Kanbağı olmayan avantajı sağlanarak maliyetlerinde İşsizlere istihdam işsizlik yaşanacak sağlayan fırmalara azaltıimalı ve azalmalarla iç ve dış vergi ve sigorta bu bağlamda firmaların piyasalardaki rekabet güçleri arttırılmalı. • Bu sistem sigortalı sayısını da arttıracağı için vergi ve sigorta tahsilatlarında artış sağlanacaktır. • AB ile ilişkiler biran önce netleştirilip, Birlik'e girilmesinde olumsuzluklar gözlenirse ticari rekabetimizi derinden etkileyen Gümrük Birliği'nin kaldırılması yoluna gidilmeli. • Ülkemizin doğal zenginliklerinin daha verimli bir şekilde değerlendirilmesi için planlı programlı çalışmalar başlatılmalı. • Bor, neptunyum, petrol gibi yer altı zenginliklerimizin, kültür ve medeniyet varlıklarımızın refah seviyemizi güneş, deniz, tarih, arttırmada akıllıca kullamlması sağlanmalı. • İstismarlara engel olunarak, tekrar orman yapılabilme vasfını fiziki olarak kaybetmiş yerlerle ilgili gerekli düzenlernelerin yapılarak 2B Yasası yürürlüğe konulmalı. • Piyasalaranefes aldıracak şekilde likiditeyi arttırıcı tedbirlere başvurulmalı. 19- Özel Eğitim ve Öğretim Kurumları ve Kuruluşları Meslek Komitesi: • 625 sayılı Kanun çağın gereklerine ve AB eğitim politikasına uyum çerçevesinde revize edilerek sektörün ihtiyaçlarına cevap verecek hale getirilmeli. • Sözkonusu Yasanın 12, 27. ve geçici 4. maddesindeki hükümlerdeki mücadeleci yapı yeniden düzenlenmeli. • Bürokratik işlemler azaltılmalı. 41 • KDV oranı %18'dir). • Eğitim • Su, elektrik, telefon gibi genel giderlerde resmi öğretim kurumlarına uygulanan tarifenin üstünde fiyat alınmamalı. • Her yıl yeniden kurum açma harcı alınmamalı. • düşürülmeli oranı (KDV özel okullar için %8, dershaneler için sektörüne verilen teşvikler arttırılmalı. Özel okulların eğitim sistemindeki önemi anlaşılınalı ve sistem içindeki payı arttırılmalı. • Yüksek öğretim kurumlarında arsası tahsisi sağlanmalı. • Belediye Yasası değiştirilerek olduğu gibi özel okullara da bedelsiz kamu özel okullar her türlü resim ve harçtan muaf tutulmalı. • Özel okul velilerine okul ücreti, için vergi iadesi hakkı tanınmalı. • Okul için bina yapımına %25 • Okul ekipman desteği (vergi iadesi+katkı %25 gibi) verilmeli. • Cari harcamalara destek (ucuz su, elektrik, doğal gazitemizlik. Öğretmen ve müstahdem giderlerine %1 O gibi katkı) sağlanmalı. • Özel okul öğrencilerine de burs sağlanmalı (ailenin durumuna göre farklı iki kategori) veya devletin öğrenci başına masrafı (%25 gibi) karşılanmalı. • Kitap ve yemek için destek (ihtiyaç sahibi öğrencilere) verilmeli. • Kullanılmış makine ve teçhizat Fonundan istisna edilmeli. • Eğitim yatırımları katkı (onarım için yöre ithalatı farkı dahil) sağlanmalı. da Gümrük Vergisi ve Toplu Konut gözetilmeksizin %100 yatırım indirimi sağlanmalı. • Özel okullara yapılan yardımlar sadece kuruluş aşamasında değil devamlı yapılmalı. • Eğitimde öğrenci başına yapılan harcamaların diğer ülkeler seviyesine geliştirilerek (özel sektörün teşvik ulaşahilmesi için ilave fınansman kaynakları edilmesi suretiyle) eğitime ayrılan kaynaklar arttırılmalı. 20- Plastik ve Kauçuk Meslek Komitesi: • KOBİ'lere yönelik uzun vadeli ve ucuz makine yatırımı kredilerine öncelik ve artış verilmeli. dışında, örneğin Çin'den gelen mallara yasaklama engeller konulmalı. • İhracatın arttırılması için farklı bir kur uygulaması yapılmalı. • ihraç kaydıyla getirilen vadeli hammaddelerde KKDF tamamen kaldırılmalı. • Enerji maliyetleri uzun dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarına yapmak ve bu yatırımlara teşvik vermek suretiyle düşürülmeli. 42 ihtisas gümrüğü • gibi yatırım dışında, Plastik sektöründe sanayi indirimi indirim kademelİ yapılmalı. • İhracatta navlun mesafeye göre sübvanse edilmeli. • İhracatçı firmaların SSK giderlerinde kademelİ indirim yapılmalı. • Uzun dönemde tarımsal ve hayvancılıkla ilgili her türlü üretimin ve bunlara dayalı sanayilerin geliştirilmesine teşvik verilmeli. 21~ ihracata göre elektrik fiyatında • Emlak Müşavirleri Meslek Komitesi: • YTL'nin aşırı değerlenınesi • Nitelikli arsalar yaratılarak aşırı talep • Mortgage • Piyasalarda üretim ve ihracatın azalabileceği kaygısı bir kur ayarlamasını gerektirirse, oluşabilecek inşaat krizinin ortaya çıkması önlenmeli. • Yabancıların önlenmeli. karşılanabilmeli. Yasası'nın çıkması ile projeler piyasalarında olası gevşeme engellenmeli. konut alımları inşaat aynı hızla sektörünü devam etse de ikinci el canlandırmakta ve istihdamı da arttırmaktadır. • Gayrimenkul sektörüne başka sektörlerden gelecek gücü yüksek projelerle ilgilenmeleri teşvik edilmeli. müteşebbislerin • İnşaat sektöründe tüketici mağduriyetine karşı sigorta sisteminin çalışması rekabet sağlanmalı. Yabancıların • mülk edinimlerindeki formalitelerde aylarca süren Askeri Bölge Araştırmaları kısaltıimalı ve tapu işlemi yetkin emlakçılar (bu işi yapacaklar sertifıkalandırılmalı) tarafından yerine getirilmeli, yabarıcı alıcıların aldatılması engellenmeli. • Hazine'nin, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ve kamu kuruluşlarının elindeki atıl durumda olan gayrimenkuller belediyeler ile diyalog kurulmak suretiyle proje geliştirilerek mamul proje olarak satılmalı. 22~ Gümrük Müşavirleri Meslek Komitesi: • İç faizlerdeki düşüşe karşın dış borçlardaki yüksek faiz ile geçen iki yıllık sürede iç ve dış borçlar önemli derecede artmıştır. kredi bulma başarı olarak kabul edilebilir. Borçların döndürülmesi ve • İhracat artışına karşın, ithalat daha fazla artmaktadır. • Sanayicilerin ithalata yönelmesi istihdam baskısı oluşturmakta ve özellikle Çin'den düşük kurla ithal edilen aramalları ile nihai ürüııler KOBİ'lere zarar vermekte ve dengeleri bozmaktadır. • Yabancı sermaye Eski Doğu Bloku Ülkeleri ve Çin'e kayarken, yerli sermaye yurtdışına • kaçarak işsizliği arttırmaktadır. Önemli sektörlerde TÜPRAŞ, Erdemir v. b. gibi büyük tesislerin devletin elinde olması gereklidir. 43 • • Kredi kartlı satışlar insanların alım gücüne göre yeniden uyarlanmalı ve faizli krediler yalnızca otomotiv ve inşaat sektöründe verilmemeli. Sıcak paranın artışı yurtdışına düşük kaçma ve vergi ödenmemesi ihtimalleri nedeniyle engellenmeli. • Döviz kurları, başta ihracatçılarımız olmak üzere her kesimi memnun edecek makul bir dengeye oturtulmalı. • İstihdam arttırılarak piyasaya canlılık kazandırılmalı. • KOBİ'lere sıfır ihracatı faizli kredi verilerek, ihracata yönlendirilmeleri üretimi ve ihracattaki ürün çeşitliliğine katkı sağlayıp, işsizlik arttırarak azaltılmalı. • Mortgage Projesi ve olması sağlarımalı ve yatırım ortaklığı inşaat fonu ile az gelirli insanların ev sahibi sektörü ile ekonomiye canlılık kazandırılmalı. • Kayıtdışı • Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergilerinde oranlar düşürülmeli. • Kırtasiyecilik • Toplumu geren kargaşalara radikal çözümler üretilmeli ve böylelikle ile harcamalar huzur dolu mutlu ortamlarda artması sağlarımalı. • Hidroelektrik santralleri yanında, pahalı, eski ve tehlikeli olan Nükleer santraller kurulmasına karşı tavır alınmalı, çevreci ve temiz enerji kaynakları olan güneş ve rüzgar enerjisi için AR-GE teşvikleri arttırılmalı. ekonomi ile mücadele edilmeli. ve bürokrasi azaltılmalı. yatırım 23- Kooperatifler Meslek Komitesi: • Döviz gerçek değerini bulmalı, kaldırılabilmesi ithalat ve ihracattaki dengesizliğin ortadan için faizler enflasyon değerinden -en azından- üç puan fazla verilmeli. • Türkiye'de üretimin arttırılması için dış ve iç dengeler sağlanmalı. • İstihdam edilenlerin sayısının fazlalığı dikkate alınarak inşaat sektörüne canlılık kazandırılmalı. • Türkiye'de durma noktasına gelmiş olan kooperatifçilik cazip hale getirilmeli. • TOKİ ve KİPTAŞ dışında kooperatifiere de konut yeri sağlanmalı. • Demokratik kitleler olan kooperatifierin ödeme ile belirlenmeli. • Toplu konut yapımının özelden tekrar devletleştirilmesine vesile olan ve 1998 sonunda biten 2982 sayılı Yasa yeniden güncelleştirilmeli. • Devlet konut yapmak yerine konut arsası üretıneli ve böylece konut yükselmesi ve ekonomide dengelerin bozulması engellenmeli. • Türkiye'de uygulanan faizler • Konut sektöründe kooperatifler ve toplu konut yapımcıları desteklenmeli. şekilleri, ortaklarının kararları fiyatlarının düşürülmeli. 44 • Devlet yapımcı değil, denetleyici olmalı ve böylece Türk parası ile yabancı para gerçek değerini bulmalı, işsizlik azalmalı, ithalat yerine yerli üretim ve ihracat artmalı. 24- M ermer ve Ma den Ü retidieri ve İhracatçıları Meslek Komitesi: • Enerji, vergi ve SSK primleri düşürülmeli, düşük • Maderılerdeki • Ocak yolları ve enerji hatları hükümet tarafından yapılmalı. • KOBİ'lere kendi branşlarında AR-GE yapabilmeleri için mali destek verilmeli. faizli krediler sağlanmalı. devlet hakları düşürülmeli. 25- LPG Temin, Depolama, Dağıtım ve Satış Meslek Komitesi: • Ekonomi makro açıdan değerlendirildiğinde bütün göstergeler genel itibariyle olumludur. Bu başarının en önemli unsurları; • istikrarlı ve uyumlu bir hükümetin iş başında olması. • Mali disipline • Türk sıkı sıkıya bağlı kalınması ve tavizsiz uygulanması. parasına değer kazandıracak kararların konulması ve ısrarlı süratle alınarak uygulamaya takibi. • Serbest piyasa ekonomisinin geçiş sürecinde kararlı politikaların uygulanması. • Ancak, bu göstergelerin dışında; KOBİ'lerde verim azalmasından, zirai faaliyetlerin küçülmesinden, gelir vergisi üretilememesinden, kayıt dışına kaçıştan kaynaklanan ciddi sorunlar mevcuttur. Ayrıca bilinçsiz göç, ülke düzeyinde nüfus planlaması yapılmaması bu olumsuzluğu hızlandırmaktadır. • Ara malların ithalatının artması, KOBİ'lerde üretimin azalmasına, ürün kalitesinin ve dış ticaret dengesinin bozulmasına ve dış ticaret açığmın artmasına yol açmış, İstilidamın azalmasına sebep olmuştur. işsizliğin ana kaynağı burada görülmektedir. Ayrıca yabancı ve yerli büyük sermayeli şirketlerin ithal ürünleri dahil perakende satış zinciri oluşturmaları, bire bir tüketiciye ürün sunan bazı küçük işletmeleri olumsuz etkilemiş birçok KOBİ kapanmış veya kapanma noktasına gelmiştir. • Dış ticaret açığının kapatılması için ithalat ve ihracat dengelenmeli. Bunun için ihracata bağlı zirai ve sanayi üretimi arttırılmalı, kalite yükseltilmeli, yeni teknoloji yaratma imkarıları sağlanmalı, yatırımlar teşvik edilmelidir. İhracat kolaylıkları getirilmeli, ithalat kontrol altına alınmalıdır. Kalitesiz ürün ve sanayi ara malı ithalatı önlenmelidir. Bu konuda yasal düzenlemelerle kontrol mekanizması ve ithalat planlaması yapılmalıdır. • Milli enerji politikası yaratılmalıdır. Petrol ve ürünleri ile doğalgaz ve ürünleri tamamen dış kaynaklıdır. Ülkemizin enerji ihtiyacının %80'i bu ürünlere bağlı olarak karşılanmaktadır. Bahis konusu ürünlerin temin ve fiyatlandırmalarında master plan uygulanmalıdır. Bu plana elektrik, kömür gibi diğer enerji türleri de dahil edilmeli, kalorifık fiyatıandırma modeli getirilmelidir. Enerji politikasında bugün uygulanan deniz ulaşımında kullanılan ve çiftçiye verilen mazotta ucuz fiyat desteği, seramik sanayinde kullanılan LPG'ye verilen 45 sübvansiyon politikaları hatalıdır, geçmişte yapılan hataların devamı ve diğer sektörlere haksızlık yapıldığı ve illegal faaliyetlerin kaynağı olduğu izlenimini vermektedir. Bu uygulamada ısrarcı olunmamalı daha rasyonel politikalar ve teşvik sistemleri üretilmelidir. • Mali disipline devam edilmeli, para hareketleri yakından takip edilmelidir. Ancak dengesiz ve farklı farklı uygulanan ÖTV+KDV gibi dolaylı vergiler gözden geçirilmeli, belli bir süre sonunda bu vergileri gelir vergisine dönüştürecek sistemlerin temeli atılmalıdır. • Yaygın bir şekilde artan kayıtdışı faaliyetler izlenmeli, ancak çözümün mali denetim sistemi ile olmayacağı kabul edilmelidir. Gerçek gelirlerden vergi alma sistemi getirilmeli, bir başka ifade ile her vatandaşın vergi mükellefi olduğu kabul edilmeli, mükellefin her türlü harcama belgesi masraf yazılmalı, gerçek gelirin belirlenmesine imkan verilmeli ve bu gelir üzerinden kademelİ vergi alınmalıdır. • Devlet gelirlerinin artırılmasına, özelleştirmeye, orman arazilerinin ve kullanılmayan hazine arazilerinin satışına hız verilmelidir. • LPG sektörü 2001 ve 2002 yıllarında yaşanan krizlerden ciddi boyutlarda gelir kaybına uğranmıştır. • Günümüzde alternatif yakıtların (doğalgaz'ın) devreye girmesi, aynı amaçla kullanılan bu iki üründe, uygulanan farklı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) nedeni ile tüketici nezdinde ciddi fıyat farkı yaratılmakta, sonuçta LPG tüketimi gerilemekte, istihdam azalmaktadır. Ayrıca hizmette aksamalar olmaktadır. • kilo kalori doğalgaz tüketen bir aile 11,37 YTL. öderken, 1.000 kilo kalori LPG tüketen bir aile 93,43 YTL. ödemektedir. LPG tüketicisi doğalgaz tüketicisine göre 9 kat daha fazla vergi ödemektedir. LPG'nin %60'ı kırsal kesimde ve dar gelirli vatandaş tarafından tüketilmektedir. • ile otogaz LPG'ye farklı ÖTV uygulaması rahatsızlık yaratmaktadır. Ciddi boyutta bir vergi kaybı oluşmaktadır ve yıllık kaybın 30 milyon Dolar mertebesinde olduğu hesaplanmaktadır. • Sektörde denetimierin ihmal edilmemesi gereklidir, denetimsizlik ve ihmal telafısi imkansız sonuçlar yaratmakta, maddi ve manevi üzüntülere neden olmaktadır. Önlenmesine katkı sağlamak için Meslek Komitemiz Denetim ve Soruşturma görevi üstlenmelidir ve yaptırımlar uygulamalıdır. Bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu yönetmelik hazırlamaktadır. Bu yönetmelikte Meslek Odalarına ve Meslek Komitelerine görev verilmeli veya özel denetim birimleri kapsamında ihaleye girme imkarn tamnmalıdır. • İstanbul' da faaliyette bulunan binlerce LPG bayisinin iş yerlerinde ruhsat Tüplü LPG problemi bulunmaktadır. Ruhsat alınamamasının önde gelen nedeni Sektör için ruhsatlandırmalarda özel statü işyerlerinin iskansız olmasıdır. getirilmelidir. • LPG ile iştigal eden birimlerin ülkenin en büyük meslek kuruluşu TOBB bünyesinde ayrı bir "Sektör Meclisi" olarak görev üstlenmesi daha verimli, katılımcı ve üretken çalışma yapmamıza, faydalı hizmet üretilmesine imkan sağlayacaktır. "LPG Sektör Meclisi" oluşması için TOBB nezdinde yazılı müracaat da yapılmıştır. 46 verilmesi ve sübvansiyon uygulanmasına ilke olarak karşı bu uygulamadan vazgeçilmeyecek ve yenileri ilave edilecek ise bu kapsama zirai işletmeler, hayvancılık ve turizm işletmeleri de dahil edilmelidir. Zira üç sektörde de maliyetlere önemli etkisi olan ve üretilen hizmet fiyatlarının artmasına sebep olan enerjinin fiyatı düşürülmelidir. Özellikle doğalgazın ulaşmadığı turizm işletmelerinin vergiler nedeni ile pahalı olan LPG yerine kömür ve fuel-oil kullanmaları o yörelerde is ve pis kokular oluşmasına sebep olmaktadır. Bu yöreler is ve pis kokulardan kurtarılmalıdır. Sübvansiyon veya fiyat desteği verilecekse bu sektörlerin de dahil edilmesi uygun olacaktır. •· Fiyat desteği olmamıza rağmen, • Son aylarda araçlarda LPG den kaynaklandığı ifade edilen kazalar oluşmaktadır. Olayların en önde gelen nedeni araçlardaki kit dönüşümlerin yetkisiz kişilerce ve merdiven altı tabir edilen yerlerde yapılmış olması, kurallara uygun yapılmaması ve denetimlerin, mevzuatların yeterli olmamasından kaynaklanmaktadır. Sanayi Bakanlığı nezdinde yapılacak girişimler le soruna çözüm sağlanacağı kanaatindeyiz. 47