CİHAD KONUYLA İLGİLİ BAZI AYETLER ٍ ﺎر ٍة ُﺗ ْﻧ ِﺟﯾ ُﻛ ْم ﻣِنْ َﻋ َذا ون ﻓِﻲ ِ ون ِﺑ ﱠ َ ﺎہﻠﻟ َو َر ُﺳوﻟِ ِﮫ َو ُﺗ َﺟﺎ ِھ ُد َ ُﺗ ْؤ ِﻣ ُﻧ، ب أَﻟ ٍِﯾم َ ِﯾن آ َﻣ ُﻧوا َھ ْل أَ ُدﻟﱡ ُﻛ ْم َﻋﻠَﻰ ﺗ َِﺟ َ َﯾﺎأَ ﱡﯾ َﮭﺎ اﻟﱠذ ْت َﺗﺟْ ِري ﻣِن ٍ َﯾ ْﻐﻔِرْ ﻟَ ُﻛ ْم ُذ ُﻧو َﺑ ُﻛ ْم َوﯾ ُْدﺧ ِْﻠ ُﻛ ْم َﺟ ﱠﻧﺎ، ُون ِ ﯾل ﱠ َ ﷲ ِﺑﺄَﻣْ َواﻟِ ُﻛ ْم َوأَ ْﻧﻔُﺳِ ُﻛ ْم َذﻟِ ُﻛ ْم َﺧ ْﯾ ٌر ﻟَ ُﻛ ْم إِنْ ُﻛ ْﻧ ُﺗ ْم َﺗﻌْ ﻠَﻣ ِ َﺳ ِﺑ ك ْاﻟ َﻔ ْو ُز ْاﻟﻌَظِ ﯾ ُم ِ َﺗﺣْ ِﺗ َﮭﺎ ْاﻷَ ْﻧ َﮭﺎ ُر َو َﻣ َﺳﺎﻛ َِن َط ﱢﯾ َﺑ ًﺔ ﻓِﻲ َﺟ ﱠﻧﺎ َ ِت َﻋ ْد ٍن َذﻟ “Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır.” 1 ٰ ون ِ ِا ْﻧ ِﻔرُوا ِ ّ ﺑﯾل َ ﷲ ٰذﻟِ ُﻛ ْم َﺧ ْﯾ ٌر َﻟ ُﻛ ْم اِنْ ُﻛ ْﻧ ُﺗ ْم َﺗﻌْ ﻠَ ُﻣ ِ ﺧ َﻔﺎ ًﻓﺎ َو ِﺛ َﻘ ًﺎﻻ َو َﺟﺎ ِھ ُدوا ِﺑﺎَﻣْ َواﻟِ ُﻛ ْم َواَ ْﻧﻔُﺳِ ُﻛ ْم ﻓﻰ َﺳ “Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.”2 ك ِ ﷲ ْاﺛ َﻧﺎ َﻋ َﺷ َر َﺷﮭْرً ا ﻓِﻲ ِﻛ َﺗﺎ ِّ ب ِ ّ ُور ﻋِ ﻧ َد َ ض ِﻣ ْﻧ َﮭﺎ أَرْ َﺑ َﻌ ٌﺔ ُﺣ ُر ٌم َذ ِﻟ َ ْﷲ َﯾ ْو َم َﺧﻠَ َق اﻟ ﱠﺳ َﻣ َﺎوات َواﻷَر ِ إِنﱠ ﻋِ ﱠد َة اﻟ ﱡﺷﮭ ِﯾن َ ﷲ َﻣ َﻊ ْاﻟ ُﻣ ﱠﺗﻘ َ ِﯾﮭنﱠ أَﻧﻔُ َﺳ ُﻛ ْم َو َﻗﺎ ِﺗﻠُو ْا ْاﻟ ُﻣ ْﺷ ِرﻛ َ ّ ِﯾن َﻛﺂ ﱠﻓ ًﺔ َﻛ َﻣﺎ ُﯾ َﻘﺎ ِﺗﻠُو َﻧ ُﻛ ْم َﻛﺂ ﱠﻓ ًﺔ َواﻋْ ﻠَﻣُو ْا أَنﱠ ِ اﻟ ﱢدﯾنُ ْاﻟ َﻘ ﱢﯾ ُم َﻓﻼَ َﺗ ْظﻠِﻣُو ْا ﻓ "Allah'a ortak koşan müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilesiniz ki, Allah günahlardan korunanlarla beraberdir." 3 ّ ﺣﺑﱡو ْا َﺷ ْﯾ ًﺋﺎ َوھ َُو َﺷرﱞ ﻟﱠ ُﻛ ْم َو ﷲ ُ َﯾﻌْ ﻠَ ُم ِ ِب َﻋﻠَ ْﯾ ُﻛ ُم ْاﻟ ِﻘ َﺗﺎ ُل َوھ َُو ُﻛرْ هٌ ﻟﱠ ُﻛ ْم َو َﻋ َﺳﻰ أَن َﺗ ْﻛ َرھُو ْا َﺷ ْﯾ ًﺋﺎ َوھ َُو َﺧﯾْرٌ ﻟﱠ ُﻛ ْم َو َﻋ َﺳﻰ أَن ُﺗ َ ُﻛﺗ ُون َ َوأَﻧ ُﺗ ْم ﻻَ َﺗﻌْ ﻠَﻣ "Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Bazan hoşunuza gitmeyen bir şey sizin hakkınızda daha hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de sizin için daha kötü olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir." 4 1 Saff, 10-12 Tövbe, 41 3 Tevbe, 36 4 Bakara, 216 2 ُون ِ ا ْﻧ ِﻔرُو ْا َ ﷲ َذﻟِ ُﻛ ْم َﺧ ْﯾ ٌر ﻟﱠ ُﻛ ْم إِن ُﻛﻧ ُﺗ ْم َﺗﻌْ ﻠَﻣ ِ ّ ﯾل ِ ﺧ َﻔﺎ ًﻓﺎ َو ِﺛ َﻘﺎﻻً َو َﺟﺎ ِھ ُدو ْا ِﺑﺄَﻣ َْواﻟِ ُﻛ ْم َوأَﻧﻔُﺳِ ُﻛ ْم ﻓِﻲ َﺳ ِﺑ "Gerek hafif gerek ağır silahlı olarak hep birlikte savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edin." 5 ّ إِنﱠ ون َوﻋْ ًدا َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ َﺣ ًﻘّﺎ ﻓِﻲ َ ُ اﻟﺟ ﱠﻧ َﺔ ُﯾ َﻘﺎ ِﺗﻠ َ ُ ون َو ُﯾ ْﻘ َﺗﻠ َ ُﷲ َﻓ َﯾ ْﻘ ُﺗﻠ ِ ّ ﯾل َ ِﯾن أَﻧﻔُ َﺳ ُﮭ ْم َوأَﻣ َْواﻟَﮭُم ِﺑﺄَنﱠ ﻟَ ُﮭ ُم َ ﷲَ ا ْﺷ َﺗ َرى ﻣ َِن ْاﻟﻣ ُْؤ ِﻣﻧ ِ ون ﻓِﻲ َﺳ ِﺑ ﷲ َﻓﺎﺳْ َﺗﺑْﺷِ رُ و ْا ِﺑ َﺑ ْﯾ ِﻌ ُﻛ ُم اﻟﱠذِي َﺑﺎ َﯾﻌْ ُﺗم ِﺑ ِﮫ َو َذﻟ َِك ھ َُو ْاﻟ َﻔ ْو ُز ْاﻟﻌَظِ ﯾ ُم ِ ّ آن َو َﻣنْ أَ ْو َﻓﻰ ِﺑ َﻌ ْﮭ ِد ِه ﻣ َِن ِ اﻟ ﱠﺗ ْو َرا ِة َواﻹِﻧ ِﺟ ِ ْﯾل َو ْاﻟﻘُر "Allah, mü'minlerden mallarını ve canlarını kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Bu, Tevrat, İncil ve Kur'an'da sabit olan Allah'ın bir va'didir. Allah'tan başka verdiği sözde duran ve yerine getiren kim vardır? Öyleyse O'nunla yapmış olduğunuz bu alışverişe sevinin. Gerçekten bu büyük başarıdır." 6 KONUYLA İLGİLİ BAZI HADİSLER Cihadın fazileti ve üstünlüğüyle ilgili sayılamayacak kadar çok hadis vardır. Onlardan bir kısmına burada yer verilecektir. ﷲ َﺗ َﻌﺎﻟَﻰ ِ ْاﻟﻣ َُﺟﺎ ِھ ُد َﻣنْ َﺟﺎھدَ َﻧ ْﻔ َﺳ ُﮫ ﻓِﻲ “Hakiki mücâhid, nefsine karşı cihad eden kimsedir" 7 ﺿﻣ َﱠن ﱠ رﺿﻲ ﱠ، ﯾرة ﻻ، ﷲ ﻟِﻣنْ َﺧ َ�ر َج ﻓ�ﻲ َﺳ�ﺑﯾﻠِ ِﮫ َ » َﺗ: وﺳﻠﱠم َ َو َﻋنْ أﺑﻲ ھ َُر َ ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ َ ﷲ ِ َﻗﺎ َل رﺳو ُل ﱠ: َﻗﺎل، ﷲ َﻋ ْﻧ ُﮫ ٌ وإﯾﻣﺎنٌ ﺑﻲ َو َﺗﺻْ د، ﯾ ُْﺧرﺟُ ُﮫ إﻻﱠ ِﺟ َﮭﺎ ٌد ﻓﻲ َﺳﺑﯾﻠﻲ ْأو أرْ ِﺟ َﻌ ُﮫ إﻟﻰ َﻣ ْﻧ ِزﻟِ ِﮫ اﻟذي َﺧ َ�ر َج، اﻟﺟ ﱠﻧ َﺔ َ ﺿﺎ ِﻣنٌ أنْ ْأد ِﺧﻠَ ُﮫ َ ِﯾق ﺑرُ ﺳُﻠﻲ َﻓﮭ َُو ْ ﯾ�وم اﻟﻘِﯾﺎﻣ� ِﺔ َﻛ َﮭ ْﯾ َﺋﺗِ� ِﮫ ْ ﷲ إﻻﱠ ﺟ�ﺎ َء ﯾ�وم َواﻟﱠذي َﻧ ْﻔسُ ﻣ َُﺣ ﱠﻣ ٍد ﺑ َﯾ ِد ِه ﻣﺎ ﻣِنْ َﻛ ْﻠ ٍم ﯾُﻛﻠَ�م ﻓ�ﻲ، ْأو َﻏﻧِﯾ َﻣﺔ، ِﻣ ْﻧ ُﮫ ﺑﻣﺎ َﻧﺎ َل ﻣِنْ أﺟْ ٍر ِ ﺳ�ﺑﯾل ﱠ ِ ُ ﺳر ﱠﯾ ٍﺔ َﺗ ْﻐ ُ َ واﻟﱠذي َﻧ ْﻔسُ ﻣُﺣ ﱠﻣ ٍد ِﺑﯾ ِد ِه ﻟَ ْوﻻ أنْ أ، ٍورﯾﺣُ ُﮫ رﯾ ُﺢ ﻣِﺳْ ك ُ ﻗﻌ ْد �زو َ ِﻣﯾن ﻣﺎ َ ﺷ ﱠق ﻋﻠﻰ اﻟﻣُﺳْ ﻠ ِ ت ﺧِﻼف ِ ، ﻟَ ْو ُﻧ ُﮫ ﻟَ ْون دَ م،ُﻛﻠِم ﺑﺑﯾل ﱠ ُ وﯾ، ﺳﻌ ًﺔ َواﻟذي ﻧ ْﻔسُ ﻣ َُﺣﻣﱠد ِﺑﯾ� ِد ِه، ﺷ ﱡق ﻋﻠَﯾ ِْﮭ ْم أن َﯾ َﺗ َﺧﻠﻔوا ﻋ ﱢﻧﻲ َ ون َ ﺳﻌﺔ ﻓﺄَﺣْ ِﻣﻠَﮭ ْم وﻻ ﯾﺟ ُد َ وﻟﻛِنْ ﻻ أ ِﺟ ٌد، ًﷲ أ َﺑدا ِ ﻓﻲ َﺳ ْ ُﺛ ﱠم، َﻓﺄ ُ ْﻗ َﺗل، ﷲ ُ ﻟَود ِْد، . َﻓﺄُﻗﺗل « رواهُ ﻣُﺳﻠ ٌم وروى اﻟﺑﺧﺎريﱡ ﺑﻌْ ﺿ ُﮫ، ُﺛ ﱠم أﻏزو، َﻓﺄُﻗﺗل، أﻏزو ت أن َ ِ ﯾل ﱠ ِ ﺳﺑ ِ أﻏزو ﻓﻲ Ebû Hüreyre (r.a.) 'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ kendi yolunda cihada çıkan kimseye, onu sadece benim yolumda cihad, bana îman, benim rasullerimi tasdîk yola çıkarmıştır, buyurarak kefil olur. Allah, o kimseyi şehid olursa cennete koymaya, gazi olursa manevî ecre ve dünyalık ganimete kavuşmuş olarak, evine döndürmeye kefil olmuştur. Muhammed(s.a.v)'in canını kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda açılan bir yara, kıyamet gününde açıldığı gündeki şekliyle gelir: Rengi 5 Tevbe, 41 Tevbe, 111 7 Tirmizî, Cihad, 2 6 kan rengi, kokusu misk kokusudur. Muhammed'in canını kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, eğer müslümanlara zor gelmeseydi, Allah yolunda cihada çıkan hiçbir seriyyenin arkasında asla oturup kalmazdım. Fakat maddî güç bulamıyorum ki onları sevk edeyim, onlar da bu gücü bulamıyorlar. Benden ayrılıp geride kalmak ise onlara zor geliyor. Muhammed'in canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra cihad edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip tekrar öldürülmeyi çok arzu ederdim.” 8 وﻋنْ ﻣُﻌﺎ ٍذ رﺿﻲ ﱠ ْ َ ُﷲ ﻣِنْ َرﺟل ﻣُﺳﻠ ٍِم ﻓ وﺟﺑ�ت ﻟ�ﮫ �واق َﻧﺎﻗ� ٍﺔ َ ﻋن اﻟﻧﺑﻲ، ﷲ َﻋ ْﻧ ُﮫ ِ ﺑﯾل ﱠ َ ِ » ﻣنْ ﻗﺎﺗل ﻓﻲ َﺳ: َﻗﺎ َل، ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ وﺳَ�ﻠﱠم ﺳ�ﺑﯾل ﱠ ﻟَ ْو ُﻧ َﮭ�ﺎ ﱠ: �ت ْ ﻛ�ﺄﻏز ِر ﻣ�ﺎ َﻛﺎ َﻧ َ ، ُاﻟزﻋْ َﻔ�ران َﻓﺈ ﱠﻧ َﮭ�ﺎ ﺗﺟ�ﻲ ُء َﯾ ْ�و َم اﻟﻘِﯾﺎﻣ�ﺔ،ﷲ ْأو ﻧﻛِ�ب َﻧﻛ َﺑ ً�ﺔ و َﻣ�نْ ﺟُ ِ�ر َح ﺟُ رْ ﺣ�ﺎ ً ﻓ�ﻲ، اﻟﺟ ﱠﻧ ُﺔ َ ِ ٌ . ﺣدﯾث ﺣ َﺳنٌ ﺻﺣﯾ ٌﺢ : واﻟﺗرﻣذيﱡ وﻗﺎل، رواهُ أﺑو داو َد. « ِورﯾﺣُ ﮭﺎ ﻛﺎﻟﻣِﺳك ِ Muâz(r.a.) 'dan rivayet edildiğine göre, Nebiy-yi Ekrem (s.a.v) şöyle buyurdu: "Müslümanlardan bir şahıs, deve sağılacak kadar bir süre Allah yolunda cihad ederse, cennet onun hakkı olur. Allah yolunda yaralanan veya bir sıkıntıya düşen kimse, kıyamet gününde yaralandığı gün gibi kanlar içinde Allah'ın huzuruna gelir. Kanının rengi zağferân gibi kıpkırmızı, kokusu da misk kokusu gibidir." 9 ﺑﺷِ ﻌْ ب ﻓﯾ ِﮫ ُﻋ َﯾ ْﯾ َﻧ ٌﺔ ﻣِن ﻣﺎ ٍء َﻋ ْذﺑ ٍﺔ، ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ و َﺳﻠﱠم َ ﷲ ِ ُول ﱠ ِ َﻣرﱠ َرﺟُ ٌل ﻣِنْ أﺻْ َﺣﺎب رﺳ: ﻗﺎل، رﺿِ ﻲ ﱠﷲ َﻋ ْﻧ ُﮫ، وﻋنْ أﺑﻲ ھُرﯾر َة ُ ﺎس َﻓﺄ َ َﻗ ُ اﻋﺗز َ ْ وﻟَن، ب ، وﺳ�ﻠﱠم ﻟَو: َﻓ َﻘﺎ َل، ﻓﺄَﻋﺟﺑﺗ ُﮫ، ِ ْﻣْت ﻓﻲ ھذا اﻟ ﱢﺷﻌ َ ْأﻓﻌل َﺣﺗﻰ أﺳْ ﺗﺄ َ ﻟت اﻟ ﱠﻧ َ ﺻ�ﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَﯾْ� ِﮫ َ ﷲ ِ ذن رﺳُ�و َل ﱠ ِ أﻓﺿ ُل ﻣِنْ ﺻﻼ ِﺗ ِﮫ ﻓﻲ ﺑﯾﺗِ� ِﮫ ﻓﺈنﱠ ﻣُﻘﺎ َم أﺣ ِد ُﻛ ْم ﻓﻲ، » ﻻ ﺗﻔﻌ ْل: َﻓ َﻘﺎ َل، وﺳﻠﱠم َ ﷲ ِ ﺳﺑﯾل ﱠ َ ﻓذﻛر َ ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ َ ﷲ ِ ُول ﱠ ِ ِ ذﻟك ﻟرﺳ ﱡون أنْ َﯾ ْﻐﻔِر ﱠ ُ ﷲ ﻟَ ُﻛ ْم وﯾ ُْدﺧِﻠ َﻛ ُم اﻟﺟ ﱠﻧ َﺔ ؟ ْ اق َﻧﺎ َﻗﺔ َو َﺟ َ ﷲ ﻓُ َو ﺑ�ت اﻏزوا ﻓﻲ ِ ﯾل ﱠ َ أﻻ ُﺗﺣﺑ، ً ِﯾن ﻋﺎﻣﺎ َ ﺳ ْﺑﻌ ِ ﺳﺑﯾل ﱠ ِ ﻣنْ َﻗﺎ َﺗ َل ﻓﻲ َﺳﺑ، ﷲ ِ ٌ ُ واﻟﻔُ َو. ٌﺣدﯾث ﺣَ َﺳن . ﻣَﺎ َﺑ ْﯾنَ اﻟﺣَ ْﻠﺑ َﺗ ْﯾ ِن:اق : رواهُ اﻟﺗرﻣذيﱡ َوﻗﺎ َل. « اﻟﺟ ﱠﻧ ُﺔ َ ﻟﮫ Ebû Hüreyre(r.a.) şöyle dedi: Rasûlullah(s.a.v)'in ashâbından bir kişi, içinde tatlı su gözesi bulunan bir dağ yolundan geçmişti. Burası çok hoşuna gitti ve: - Keşke insanlardan ayrılıp şu dağ kısığında otursam. Ama Rasûlullah(s.a.v)'den izin almadan bunu asla yapmam, dedi. Sonra arzusunu Rasûlullah (s.a.v)'e anlattı. Peygamberimiz: - Böyle bir şey yapma. Çünkü sizden birinizin Allah yolunda çalışıp gayret sarfetmesi, evinde oturup yetmiş sene namaz kılmasından daha faziletlidir. Allah'ın sizi bağışlamasını ve cennete koymasını istemez misiniz? O halde Allah yolunda cihada çıkınız. Kim devenin sağılacağı kadar bir süre Allah yolunda cihad ederse, mutlaka cennete girer" buyurdu.” 10 ﺳ�ﺑﯾل ﱠ » إنﱠ ﻓ�ﻲ اﻟﺟ ﱠﻧ� ِﺔ ﻣﺎ َﺋ� َﺔ درﺟ� ٍﺔ أﻋ� ﱠد َھﺎ ﱠ: ﻗ�ﺎ َل، ﷲ ﺻَ�ﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَﯾْ� ِﮫ وﺳَ�ﻠﱠم ﷲ ﻣ�ﺎ ﺑ�ﯾْن ِ�دﯾن ﻓ�ﻲ َ َ ﷲ ﻟﻠﻣ َُﺟﺎھ ِ أنﱠ رﺳ�و َل ﱠ، وﻋ ْﻧ ُﮫ ِ . رواهُ اﻟﺑﺧﺎريﱡ. « ض َ اﻟ ﱠد ِ ْﯾن ﻛﻣﺎ ﺑﯾ َْن اﻟ ﱠﺳ َﻣﺎ ِء واﻷَر ِ رﺟ َﺗ Müslim, İmâre 103; Ayrıca bk. Buhârî, Cihâd 7(Hadisin kısa bir bölümü); Nesâî, Îmân 24 Ebû Dâvûd, Cihâd 40; Tirmizî, Fezâilu'l-cihâd 21; Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 25 10 Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd, 17 8 9 Yine Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Allah yolunda cihad edenler için Allah Taâlâ cennette yüz derece hazırlamıştır. Her derecenin arası yerle gök arası kadardır." 11 رﺿﻲ ﱠ، وﻋن اﻟﺑرا ِء ﷲ أ ُ َﻗﺎﺗِ� ُل ْأو أُﺳْ �ﻠِ ُم ؟ َ أﺗﻰ اﻟﻧﺑﻲ: ﻗﺎل، ﷲ َﻋ ْﻧـ ُﮫ ِ ﯾ�ﺎ َرﺳُ�ول ﱠ: َﻓﻘ�ﺎل، رﺟ ٌل ﻣﻘ ﱠﻧﻊٌ ِﺑﺎﻟﺣدِﯾ� ِد، ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ و َﺳﻠﱠم ِ ﻓ َﻘﺎل رﺳول ﱠ، ُﺛ ﱠم َﻗﺎ َﺗ َل َﻓﻘُ ِﺗ َل، ُﺛ ﱠم ﻗﺎ ِﺗ ْل « َﻓﺄﺳْ ﻠَم، » أﺳْ ِﻠ ْم: ﻓ َﻘﺎل . « ً » ﻋﻣِ�ل َﻗﻠِ�ﯾﻼً َوأ ُ ِﺟ�ر َﻛﺛﯾ�را: وﺳ�ﻠﱠم َ ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَﯾْ� ِﮫ َ ﷲ ٌ ﻣﺗﻔق ﻋﻠﯾ ِﮫ Berâ (r.a.) şöyle dedi: Tepeden tırnağa silâhlı bir adam Nebî (s.a.v)'e geldi ve: - Yâ Rasûlallah! Sizinle birlikte önce savaşa mı katılayım, yoksa müslüman mı olayım? dedi. Resûl-i Ekrem: - Önce müslüman ol, sonra savaş" buyurdu. Bunun üzerine adam müslüman oldu, sonra savaştı ve neticede şehit oldu. Rasûlullah (s.a.v): - Az çalıştı, çok kazandı" buyurdu.” 12 KONUNUN İŞLENİŞİ Cihad kelimesinin sözlük ve terimsel anlamı: Cihad kelimesi ( )ﺟﮭدkelimesinin türevidir. Anlamı gayret göstermek, çaba sarfetmek. Terimsel anlamı: İlahi emirleri uygulama, Allah kelimesinin yücelmesi gayesiyle Kavli, fiili ve maddi olarak kişinin gösterdiği tüm çaba ve gayrete verilen adıdır. Bir başka deyişle 'cihad', insanın ulvi bir amaç uğruna mal, can, fikir ve zaman gibi bütün güçlerini ortaya koymasıdır. Cihad; "hayatın gayesi olarak Allah'a kulluk etmek, Allah ve Rasûlünün koyduğu ölçülerin fert ve toplum hayatına uygulanmasına çalışmaktan, İslâm'ı tebliğe, İslâm ülkesini ve müslümanları her türlü tehlike ve saldırılara karşı savunma ve bu konuda gerektiğinde savaşmaya kadar kapsamlı bir anlam taşımakta; kalp, dil, el ve silâh gibi beşerî aksiyonun ortaya konulduğu her vasıta ile yapılabilmektedir." Cihad; bir anlamda insanla, onun temiz ve ilâhi fıtratını kavuşturma ve buluşturma çabası, şeytan, nefis ve dış düşmanların zararlarını kendinden ve çevresinden uzaklaştırma gayretidir. İslâm'ın hedefi insanlara dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak ise, cihad; bu mutluluğu paylaşma çabası, ya da bu mutluluğun önündeki engelleri defetme çalışmasıdır. 11 12 Buhârî, Cihâd, 4, Tevhîd, 22; Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 18 Buhârî, Cihâd, 13; Müslim, İmâre, 144 Cihad; yürek kapılarını İslâm'ın diriltici mesajına açma gayreti, ilâhî davetle yüreklerin arasına girmiş olan engelleri kaldırma faaliyeti, müslümanın kendi tattığı İslâmî mutluluğu başkalarına da taşıma ibadetidir. Cihad, bugün hemen herkesin anladığı şekliyle i'la-yı kelimetullah yolunda mücadele etmenin adıdır." Bu demektir ki 'Cihad'; kutsal bir gaye uğruna ortaya konulan her türlü fikrî, fiili ve kalbi çalışmanın ortak adıdır. CİHAD ŞU ÜÇ ŞEYE KARŞI YAPILIR: 1. Nefsî isteklere karşı cihad: Müslümanın kendi aşırı isteklerini sınırlamak için çaba göstermesi, takvâ sahibi olması, nefse karşı yapılan cihaddır. Şüphesiz en büyük ve en güç cihad, insanın nefsiyle ve nefsinin arzularına karşı yaptığı cihaddır. Müslüman, gerçek cihadı nefsine karşı verir. Nefsine karşı cihadı kazanamayan, düşmanın karşısına çıkmak için kendisinde güç ve cesâret bulamaz. Bu konuda Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Hakiki mücâhid nefsine karşı cihad eden kimsedir" (Tirmizî, Cihad, 2). İbn Kayyım nefse karşı yapılan mücadeleyi dört aşamadan ibaret olduğunu beyan etmektedir: a) Kişinin dünya ve ahret saadetine ulaştıran İslam dininin esas ve ilkelerini öğrenmesi b) Nefsini öğrendikleriyle amel etmeye alıştırması ve bu konuda mücadele vermesi c) Başkalarını buna davet etmesi d) Davet uğrunda başına gelecek sıkıntı ve musibetlere karşı sabırlı olması 2. Şeytana karşı cihad: Şeytanın hile ve aldatmalarına karşı yapılan cihaddır. َ إِنﱠ اﻟ ﱠﺷﯾ ِﯾر ِ ﺎن ﻟَ ُﻛ ْم َﻋ ُدوﱞ َﻓﺎ ﱠﺗﺧ ُِذوهُ َﻋ ُد ًّوا إِ ﱠﻧ َﻣﺎ َﯾ ْدﻋُو ﺣ ِْز َﺑ ُﮫ ﻟِ َﯾ ُﻛو ُﻧوا ﻣِنْ أَﺻْ َﺣﺎ َ ْط ِ ب اﻟ ﱠﺳﻌ “Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe girecek kimselerden olmaya çağırır.” (Fatır, 6) َ ﺎن إِنﱠ اﻟ ﱠﺷﯾ َ ت َﻻ َﺗﻌْ ُﺑ ِد اﻟ ﱠﺷﯾ ﺎن ﻟِﻠرﱠ ﺣْ َﻣ ِن ﻋَﺻِ ًّﯾﺎ ِ َﯾﺎأَ َﺑ َ ﺎن َﻛ َ ْط َ ْط “Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan, Rahmân’a isyankâr olmuştur.” (Meryem, 44) َ ذﯾن ا ﱠﺗ َﻘ ْوا ا َِذا َﻣ ﱠﺳ ُﮭ ْم َطﺎﺋِفٌ ﻣ َِن اﻟ ﱠﺷﯾ ﺎن َﺗ َذ ﱠﻛرُ وا َﻓﺎ َِذا ُھ ْم ُﻣﺑْﺻِ رُون َ اِنﱠ اﻟﱠ ِ ْط “Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.” (Araf, 201) 3. Kâfirlere/münafıklara/zalimlere/ bozgunculara karşı cihad: Hakk’ı hakim kılmak batılı yok etmek için zikredilen kimselere karşı yapılan cihaddır. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: ْ ِﯾن َو س ْاﻟﻣَﺻِ ﯾ ُر َ اﻏﻠُ ْظ َﻋﻠَﯾ ِْﮭ ْم َو َﻣﺄْ َوا ُھ ْم َﺟ َﮭ ﱠﻧ ُم َو ِﺑ ْﺋ َ ﺎر َو ْاﻟ ُﻣ َﻧﺎ ِﻓﻘ َ َﯾﺎأَ ﱡﯾ َﮭﺎ اﻟ ﱠﻧ ِﺑﻲﱡ َﺟﺎ ِھ ِد ْاﻟ ُﻛ ﱠﻔ “Ey peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı çetin ol. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir varış yeridir orası!” (Tövbe,73) ﯾن َو َﺟﺎھ ِْد ُھ ْم ِﺑ ِﮫ ِﺟ َﮭ ًﺎدا َﻛ ِﺑﯾرً ا َ َﻓ َﻼ ُﺗطِ ِﻊ ْاﻟ َﻛﺎﻓ ِِر “Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver.”(Furkan,52) CİHAD VASITALARI İSE ŞUNLARDIR: 1. Malla cihad: Allah’ın biz müminlere verdiği, mal ve servetin Allah yolunda harcanmasıdır. ٰ ٰ ُ ﺻرُ وا ا ض ُ ِْك َﺑﻌ ٍ ْﺿ ُﮭ ْم اَ ْوﻟِ َﯾﺎ ُء َﺑﻌ َ وﻟـﺋ َ ذﯾن ٰا َﻣ ُﻧوا َو َھ َ اِنﱠ اﻟﱠ َ ذﯾن ٰا َو ْوا َو َﻧ َ ﷲ َواﻟﱠ ِ ّ ﺑﯾل ِ ﺎﺟرُ وا َو َﺟﺎ َھ ُدوا ِﺑﺎَﻣ َْواﻟ ِِﮭ ْم َواَ ْﻧﻔُﺳِ ِﮭ ْم ﻓﻰ َﺳ “İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir(dostlarıdırlar)” (Enfal, 72) 2. Canla cihad: Vücudumuzun bütün azalarıyla Allah yolunda cihad etmektir. ﷲ ِﺑﺄَﻣْ َوا ِﻟ ُﻛ ْم ٍ ﺟﯾ ُﻛ ْم ﻣِنْ َﻋ َذا َ ﺎہﻠﻟ َو َر ُﺳو ِﻟ ِﮫ َو ُﺗ َﺟﺎ ِھ ُد ِ ﯾل ﱠ َ ُﺗ ْؤ ِﻣ ُﻧ، ب أَﻟ ٍِﯾم َ ِﯾن آ َﻣ ُﻧوا َھ ْل أَ ُدﻟﱡ ُﻛ ْم َﻋﻠَﻰ ﺗ َِﺟ َ َﯾﺎأَ ﱡﯾ َﮭﺎ اﻟﱠذ ِ ون ِﺑ ﱠ ِ ون ﻓِﻲ َﺳ ِﺑ ِ ﺎر ٍة ُﺗ ْﻧ ُون َ َوأَ ْﻧ ُﻔﺳِ ُﻛ ْم َذ ِﻟ ُﻛ ْم َﺧﯾْرٌ َﻟ ُﻛ ْم إِنْ ُﻛ ْﻧ ُﺗ ْم َﺗﻌْ َﻠﻣ “Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size? Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.” (Saff, 10-11) 3. İlimle cihad: Kur’an, cehaleti ve cahiliye çağını ortadan kaldırmak için indirilmiştir. İlim yoluyla cihadda en önemli vasıta Kur’an’dır. ﺿ ﱠل َﻋنْ َﺳﺑﯾﻠِﮫ َوھ َُو َ ْﱠك ھ َُو اَﻋْ ﻠَ ُم ِﺑ َﻣن َ ِﻰ اَﺣْ َﺳنُ اِنﱠ َرﺑ َ ﱢك ِﺑ ْﺎﻟﺣ ِْﻛ َﻣ ِﺔ َو ْاﻟ َﻣ ْوﻋِ َظ ِﺔ ْاﻟ َﺣ َﺳ َﻧ ِﺔ َو َﺟﺎد ِْﻟ ُﮭ ْم ِﺑﺎﻟﱠﺗﻰ ھ َ ﺑﯾل َرﺑ ِ ا ُ ْدعُ ا ِٰﻟﻰ َﺳ اَﻋْ ﻠَ ُم ِﺑ ْﺎﻟ ُﻣ ْﮭ َﺗدﯾن “Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl, 125) Temeli ilim yoluyla tebliğ ve dâvete dayanan İslâmiyette, bu tebliğ faaliyetinin adı "İlim ile cihad"dır. Bu usûl Kur’an’ın tavsiye ettiği bir usuldür. Kur’an’ın inanmayanlara karşı verdiği kainat olayları ile ilgili ilmî cevaplar bunu açıkça göstermektedir."Kur'an (yöntemi)ile cihad" da denilir. En güzel mücâdele şekli Kur'an'ın mücâdele şeklidir. ﯾن َو َﺟﺎھ ِْد ُھ ْم ِﺑ ِﮫ ِﺟ َﮭ ًﺎدا َﻛ ِﺑﯾرً ا َ َﻓ َﻼ ُﺗطِ ِﻊ ْاﻟ َﻛﺎﻓ ِِر “Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir mücadele ver.” (Furkan, 52) 4. Sözle cihad: Bu cihad şeklide yukarıdaki ilimle cihada dâhildir. Konuyla ilgili bir hadiste: ِﯾن ِﺑﺄَﻣ َْواﻟِ ُﻛ ْم َوأَ ْﻧﻔُﺳِ ُﻛ ْم َوأَ ْﻟﺳِ َﻧ ِﺗ ُﻛ ْم َ َﺟﺎ ِھ ُدوا ْاﻟ ُﻣ ْﺷ ِرﻛ “Müşriklerle ellerinizle ve dillerinizle cihad ediniz.” (Ebu Davud, İmam Nesaî) buyrulmaktadır. ﺎن ﺟﺎﺋ ٍِر َ أَ ْﻓ ٍ ﺿ ُل ْاﻟ ِﺟ َﮭﺎ ِد َﻛﻠِ َﻣ ُﺔ َﻋ ْد ٍل ﻋِ ْﻧ َد ﺳ ُْﻠ َط “Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.” (Ebu Davud, Tirmizi) CİHAD VE KİTAL ARASINDAKİ FARK Kıtal; fiilî çatışma, savaş/harb, askerî harekât, karşılıklı çarpışma, vuruşma gibi anlamlara gelir. Eğer cihad ile kıtal anlamca aynı olsaydı, Kur’an’da “kıtal”, “harb” ve “gazâ” kelimeleri ayrıca kullanılmazdı. Buradaki anlam nüansını/ farklılığını iyi anlamalıyız. Cihad, kıtalden daha geniş bir kavramdır, kıtal ise cihadın sadece bir parçasıdır. Gerektiğinde kıtalden kaçınılmamalıdır. Fakat kıtalin yapıldığı zaman ve mekân muharebe ve gâza meydanlarıdır. Nitekim Rasulullah’ın mübarek ömrü muharebe ve gâza meydanlarında geçmiş, müşriklerle bizzat harbetmiş, vuruşmuş, Uhud’ da yaralanmıştır. Küfrün önde gelenlerinden Übey bin Halef’i, bizzat kendi eliyle öldürmüştür. Yine Rasulullah, İslam düşmanlarına karşı bizzat 27 defa “gazve” düzenlemiş, yine kendisinin tayin ettiği sahabi bir komutanla İslam düşmanlarına karşı 35 ila 66 arasında değişen “seriyye”ler düzenlettirmiştir. 13 Peygamberimizin(s.a.v)’in bizzat katıldığı savaşlara “Gazve” denir. Peygamberimizin katılmadığı, bir sahâbînin kumandası altında gönderdiği askerî birliklere de “Seriyye” denilir. Seriyye olmasına karşın Mute Savaşı, gazve olarak anılır. 13 İslam, kıtal/savaş realitesini göz ardı etmez, zira savaş insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Savaş, çoğu zaman arzu edilmese de kaçınılmaz olur. Nitekim: ّ ٰ ﺣﺑﱡوا َﺷ ْﯾﭘًﺎ َوھ َُو َﺷرﱞ ﻟَ ُﻛ ْم َو ﷲ ُ َﯾﻌْ ﻠَ ُم ِ ِب َﻋﻠَ ْﯾ ُﻛ ُم ْاﻟﻘِ َﺗﺎ ُل َوھ َُو ُﻛرْ هٌ ﻟَ ُﻛ ْم َو َﻋ ٰﺳﻰ اَنْ َﺗ ْﻛ َرھُوا َﺷ ْﯾﭘًﺎ َوھ َُو َﺧ ْﯾ ٌر ﻟَ ُﻛ ْم َو َﻋ ٰﺳﻰ اَنْ ُﺗ َ ُﻛﺗ َواَ ْﻧ ُﺗ ْم َﻻ َﺗﻌْ ﻠَﻣُون “Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. (Hoş görmediğiniz bir şey sizin için iyi olabilir ve yine mümkündür ki, hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir.) Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216) ayeti kerimesi bu gerçeği ifade eder. İslam’da savaş; toprak ele geçirmek, bir ülkenin yeraltı ve yer üstü kaynaklarını ele geçirmek, sömürmek, kargaşa ortamı doğurmak, intikam almak, baskı ve zulüm yapmak vb. amaçlar için asla yapılamaz. Tam aksine yeryüzünde Hakkı hâkim kılmak, fitneyi ve zulmü ortadan kaldırıp huzur ve barışı sağlamak için yapılır. Ve yine cihaddan maksat, insanları tağutî 14 rejimlerin baskı ve zorbalıklarından kurtarıp İslam’ın evrensel ve değişmez hakikatlerini tüm insanlığa ulaştırma çabası yatar. CİHADIN MÜMİN İÇİN SAĞLADIĞI FAYDALAR: 1. Cihad hidayet ulaştırır. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ِﯾن َﺟﺎ َھ ُدوا ﻓِﯾ َﻧﺎ ﻟَ َﻧ ْﮭ ِد َﯾ ﱠﻧ ُﮭ ْم ُﺳ ُﺑﻠَ َﻧﺎ َوإِنﱠ ﱠ ِﯾن َ ﷲَ ﻟَ َﻣ َﻊ ْاﻟﻣُﺣْ ﺳِ ﻧ َ َواﻟﱠذ “Bizim uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz yollarımızı gösteririz. Gerçekten Allah, ihsan edenlerle beraberdir.” (Ankebut, 69) 2. Cihat cennete girmeye vesile olur. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ون َوﻋْ ًدا َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ َﺣ ًّﻘﺎ ﻓِﻲ َ ُون َو ُﯾ ْﻘ َﺗﻠ َ ُ ﷲ َﻓ َﯾ ْﻘ ُﺗﻠ َ ُِﯾن أَ ْﻧﻔُ َﺳ ُﮭ ْم َوأَﻣ َْواﻟَ ُﮭ ْم ِﺑﺄَنﱠ ﻟَ ُﮭ ُم ْاﻟ َﺟ ﱠﻧ َﺔ ُﯾ َﻘﺎ ِﺗﻠ َ ﷲ ا ْﺷ َﺗ َرى ﻣ َِن ْاﻟﻣ ُْؤ ِﻣﻧ ِ ﯾل ﱠ ِ ون ﻓِﻲ َﺳ ِﺑ َ إِنﱠ ﱠ ﷲ َﻓﺎﺳْ َﺗﺑْﺷِ رُ وا ِﺑ َﺑ ْﯾ ِﻌ ُﻛ ُم اﻟﱠذِي َﺑﺎ َﯾﻌْ ُﺗ ْم ِﺑ ِﮫ َو َذﻟ َِك ھ َُو ْاﻟ َﻔ ْو ُز ْاﻟﻌَظِ ﯾ ُم ِ آن َو َﻣنْ أَ ْو َﻓﻰ ِﺑ َﻌ ْﮭ ِد ِه ﻣ َِن ﱠ ِ اﻟ ﱠﺗ ْو َرا ِة َو ْاﻹِ ْﻧ ِﺟ ِ ْﯾل َو ْاﻟﻘُر “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine 14 Zalim, zorba, hakkın değil batılın emrinde olan. getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.” (Tövbe, 111) 3. Cihad günahların affına Allah’ın rahmetine neden olur. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ْﺎﺟرُ وا َوأ ُ ْﺧ ِرﺟُ وا ﻣِن ُ ْﺎب ﻟَ ُﮭ ْم َر ﱡﺑ ُﮭ ْم أَ ﱢﻧﻲ َﻻ أُﺿِ ﯾﻊُ َﻋ َﻣ َل َﻋﺎﻣ ٍِل ِﻣ ْﻧ ُﻛ ْم ﻣِنْ َذ َﻛ ٍر أَ ْو أ ُ ْﻧ َﺛﻰ َﺑﻌ ٍ ْﺿ ُﻛ ْم ﻣِنْ َﺑﻌ َ ِﯾن َھ َ ض َﻓﺎﻟﱠذ َ َﻓﺎﺳْ َﺗ َﺟ ُ ُ ِد َﯾﺎر ِھ ْم َوأ ت َﺗﺟْ ِري ﻣِنْ َﺗﺣْ ِﺗ َﮭﺎ ْاﻷَ ْﻧ َﮭﺎ ُر َﺛ َواﺑًﺎ ﻣِنْ ﻋِ ْﻧ ِد ٍ وذوا ﻓِﻲ َﺳ ِﺑﯾﻠِﻲ َو َﻗﺎ َﺗﻠُوا َوﻗُ ِﺗﻠُوا َﻷ ُ َﻛ ﱢﻔ َرنﱠ َﻋ ْﻧ ُﮭ ْم َﺳ ﱢﯾ َﺋﺎﺗ ِِﮭ ْم َو َﻷ ُ ْد ِﺧﻠَ ﱠﻧ ُﮭ ْم َﺟ ﱠﻧﺎ ِ ﷲ ُ ﻋِ ْﻧدَ هُ ﺣُﺳْ نُ ﱠ ﷲ َو ﱠ اﻟﺛ َواب ِﱠ “Rableri, onlara şu karşılığı verdi: “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.” (Âlî İmran, 195) 4. Cihad yapan kimseye büyük ecir vardır: ً ف ُﻧ ْؤﺗِﯾ ِﮫ أَﺟْ راً ﻋَظِ ﯾﻣﺎ َ ﷲ َﻓ ُﯾ ْﻘ َﺗ ْل أَ ْو َﯾ ْﻐﻠِبْ َﻓ َﺳ ْو ِ ﯾل ﱠ ِ َو َﻣنْ ﯾُﻘﺎ ِﺗ ْل ﻓِﻲ َﺳ ِﺑ “Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.” (Nisa, 95) 5. Cihad amellerin en üstünüdür: ُ ﻗُ ْﻠ: َﻗﺎ َل . ﺳﺑﯾﻠِ ِﮫ ﷲ أَيﱡ ِ » اﻹﯾ َﻣﺎنُ ِﺑ ﱠ: ﺿلُ؟ َﻗﺎ َل َ اﻟﻌﻣل أَ ْﻓ ِ ﯾﺎ َرﺳُو َل ﱠ: ت ِ ِ َواﻟ ِﺟ َﮭﺎ ُد ﻓﻲ، ﺎہﻠﻟ رﺿﻲ ﱠ ﷲ ﻋﻧ ُﮫ َوﻋنْ أﺑﻲ َذرﱟ Ebû Zer (r.a.) şöyle dedi: - Yâ Resûlallah! Hangi amel daha faziletlidir? diye sordum, - Allah'a iman ve Allah yolunda cihaddır" buyurdular. (Buhârî, Itk 2, Keffârât 6; Müslim, Îmân 136. Ayrıca bk. İbni Mâce, Itk 4) ُ َو َﻋنْ أﺑﻲ َﺳﻌﯾ ٍد ٌ ﻣ ُْ�ؤ ِﻣن: ﺎس أَ ْﻓﺿ ُل ؟ َﻗﺎل َ ﷲ ِ أَﺗﻰ َرﺟُ ٌل رﺳُول ﱠ: اﻟﺧ ْدريﱢ رﺿﻲ ﱠﷲ ﻋﻧ ُﮫ ﻗﺎل ِ أَيﱡ اﻟ ﱠﻧ: َﻓ َﻘﺎ َل، ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَ ْﯾ ِﮫ و َﺳﻠﱠم ب ﯾﻌْ ﺑُ� ُد ﱠ . �ﺎس ﻣِ�نْ َﺷ�رﱢ ِه ٍ ْ ﻣ ُْؤ ِﻣنٌ ﻓﻲ ﺷِ ﻌ: ُﺛ ﱠم َﻣنْ ؟ َﻗﺎ َل: ﻗﺎل. ﷲ ِ ِ�ن اﻟ ﱢﺷ�ﻌﺎ َ و َﯾ�دَ عُ اﻟ ﱠﻧ، ﷲ َ بﻣ ِ ﯾل ﱠ ِ ﺳﺑ ِ ﯾ َُﺟﺎ ِھ ُد ِﺑ َﻧ ْﻔﺳِ ِﮫ وﻣﺎ ِﻟ ِﮫ ﻓﻲ ٌ .ِﻣﺗﻔق ﻋﻠﯾﮫ Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.)' den rivayet edildiğine göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)' e gelerek: - İnsanların hangisi daha üstündür? diye sordu. Peygamberimiz: - Allah yolunda canıyla ve malıyla cihad eden kimse" buyurdu. Adam: - Sonra kimdir? diye sordu. Efendimiz: - Allah'a ibadet eden ve insanları şerrinden uzak tutan (insanlara kötülükten uzak duran) kimsedir." buyurdular. (Buhârî, Cihâd 2, Rikâk 34; Müslim, İmâre 122-123. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 5; Tirmizî, Fezâilu'l-cihâd 24; Nesâî, Cihâd 7; İbni Mâce, Fiten 13) 6. Cihad İslam’ın zirvesidir. Bu konuda peygamber (s.a.v) ve şöyle buyurmaktadır: ْ َ ت أَ ْﻧ َﺑﺄْ ُﺗ ُ ْن َﺟ َﺑ ٍل رَ ﺿِ ﻰَ ﱠﷲُ َﻋ ْﻧ ُﮫ َﻗﺎ َل ﻗُ ْﻠ َ إِنْ ﺷِ ْﺋ: ﷲ أَﻻَ ُﺗ َﺣ ﱢد ُﺛﻧِﻰ ِﺑ َﻌ َﻣ ٍل أَ ْد ُﺧ ُل ِﺑ ِﮫ ْاﻟ َﺟ ﱠﻧ َﺔ؟ َﻗﺎ َل س ِ َﯾﺎ َرﺳُو َل ﱠ: ت ِ ك ِﺑ َرأ ِ َﻋنْ ﻣ َُﻌﺎ ِذ ﺑ ْ َ َ َ ُ .ﺟ َﮭﺎ ُد ﺎﻹﺳْ ﻼَ ُم َﻣنْ أَﺳْ ﻠَ َم َﺳﻠِ َم َوأَﻣﱠﺎ َﻋﻣُو ُدهُ َﻓﺎﻟ ﱠ ِ ﺻﻼَةُ َوأَﻣﱠﺎ ُذرْ َوةُ َﺳ َﻧﺎ ِﻣ ِﮫ َﻓ ْﺎﻟ ِ ﻣْر َﻓ ِ اﻷﻣْ ِر َو َﻋﻣُو ِد ِه َوذرْ َو ِة َﺳ َﻧﺎ ِﻣ ِﮫ أﻣﱠﺎ َرأسُ اﻷ Muaz b. Cebel (r.a.) şöyle demektedir: “Ben Peygambere “Ey Allah’ın Rasulu beni cennete koyacak amelden haber verir misin? Diye sorunca Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Dilersen sana her işin başını, direğini ve zirvesini haber vereyim. Her işin başı İslam, direği namaz, zirvesi ise cihattır.” (Beyhakî, Babul cihad,2/361) 7. Cihad cehennemden kurtuluştur. ﱠ َ ﷲ ودﺧﺎن ﺟ َﮭ ﱠﻧم ِ َوﻻَ َﯾﺟْ َﺗﻣِﻊُ َﻋﻠَﻰ َﻋ ْﺑ ٍد ُﻏ َﺑﺎ ٌر ﻓﻲ ﺳﺑﯾل ﱠ، ﱠرع َ ﻻ ﯾﻠ ُﺞ اﻟ ﱠﻧ ِ ﺎر َرﺟُ ٌل َﺑ َﻛﻰ ﻣِنْ َﺧ ْﺷﯾ ِﺔ ﱠ ِ ﷲ ﺣ ﱠﺗﻰ ﯾﻌُودَ اﻟﻠ َﺑن ﻓﻲ اﻟﺿ Ebû Hüreyre (r.a..)'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Allah korkusundan ağlayan bir kimse, sağılan süt tekrar memeye girmediği gibi, cehenneme girmez. Allah yolundaki cihadın tozu ile cehennem dumanı bir kulun üzerinde birleşmez." (Tirmizî, Fezâilü'lcihâd, 8; Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd, 8; Nesâî, Cihâd, 8) ُ ْ ﺳﻣِﻌ: َﻗﺎ َل، ﱠﺎس رﺿﻲ ﱠﷲ َﻋ ْﻧ ُﮭﻣَﺎ ْ ﻋ�ﯾْنٌ ﺑ َﻛ�ت ﻣِ�ن: ُ�ﺎن ﻻ َﺗﻣﺳﱡ� ُﮭ َﻣﺎ اﻟ ﱠﻧ�ﺎر َ ﷲ ِ ت َرﺳُو َل ﱠ ٍ وﻋن اﺑن ﻋﺑ ِ ﻋ ْﯾ َﻧ:ُﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋﻠَﯾْ� ِﮫ وﺳَ�ﻠﱠم ﯾﻘُ�ول .ﷲ ِ َﺧ ْﺷﯾ ِﺔ ﱠ ِ ﯾل ﱠ ِ ﺳﺑ ِ وﻋﯾْنٌ ﺑﺎ َﺗت ﺗﺣْ رُ سُ ﻓﻲ، ﷲ İbni Abbâs (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "İki göze cehennem ateşi dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyerek geceleyen göz." (Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd, 12) Günümüzde ise daha çok Sözle ve Kalemle Mücadele ile Ekonomik ve Kültürel mücadele ön plana çıkmaktadır. Müslümanların yaşadığı şartlara göre lazım gelen cihadı üstün bir meziyetle ortaya koymaları gerekmektedir. ASR-I SAADETTEN ÖRNEKLER • Enes (r.a.) şöyle dedi: Birtakım kimseler Peygamber (s.a.v)'e gelerek, ‘Bize Kur'an'ı ve Sünnet'i öğretecek insanlar gönderseniz’ dediler. Resûl-i Ekrem, içlerinde dayım Harâm'ın da bulunduğu, Ensârdan kendilerine kurrâ denilen yetmiş kişiyi onlara gönderdi. Bunlar Kur'an okuyor, geceleri onu aralarında müzakere edip öğreniyorlardı. Gündüzleri ise su getirip mescide koyuyorlar, odun toplayıp onu satıyor, bedeliyle de Suffe ehline ve fakirlere yiyecek satın alıyorlardı. İşte Nebî (s.a.v) onlara bu kişileri göndermişti. Fakat gidecekleri yere varmadan önlerine çıktılar ve onları öldürdüler. Onlar (öldürülmeden önce): - Allahım! Bizim haberimizi Peygamberimiz'e ulaştır. Bizler sana kavuştuk ve senden razı olduk; sen de bizden razı oldun, dediler. Bir adam, yaklaşıp Enes'in dayısı Harâm'a mızrağını sapladı, hatta vücudunun bir tarafından öbür tarafına geçirdi. Bunun üzerine Harâm: - Kâbe'nin Rabbine yemin ederim ki, cenneti kazandım gitti, dedi. Bu olay üzerine Rasûlullah (s.a.v): - Şüphesiz ki, din kardeşleriniz öldürüldüler. Onlar hem de şöyle dediler: Allahım! Bizim haberimizi Peygamberimiz'e ulaştır. Bizler sana kavuştuk ve senden razı olduk; sen de bizden razı ol.’ buyurdu. (Buhârî, Cihâd 9, Meğâzî 28; Müslim, İmâre 147) • Enes (r.a.) şöyle dedi: Amcam Enes İbni Nadr (r.a.) Bedir Savaşı'na katılmamıştı. Bu ona çok ağır geldi. Bu sebeple: - Yâ Rasûlallah! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah Teâlâ müşriklerle yapılacak bir savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı muhakkak Allah görür, dedi. Uhud Savaşı'nda müslüman safları dağılınca, Enes İbni Nadr –arkadaşlarını kastederek– Rabbim, bunların yaptıklarından dolayı özür beyan ederim, dedi. –Müşrikleri kestederek de–, bunların yaptıklarından da uzak olduğumu arz ederim, deyip ilerledi. Derken Sa'd İbni Muâz ile karşılaştı ve: - Ey Sa'd İbni Muâz! İşte cennet. Nadr'ın Rabbine yemin ederim ki, Uhud'un yakınlarından ben onun kokusunu alıyorum, dedi. Sa'd (bu olayı anlatırken): - Ben onun yaptığını yapmaya güç yetiremedim, yâ Rasûlallah! dedi. H Hadisin ravisi Enes, amcasıyla ilgili olayı şöyle anlatır: Amcamı şehit edilmiş olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç darbesi, mızrak yarası ve ok izi vardı. Müşrikler ona ‘müsle’ yapmış, uzuvlarını kesmişlerdi. Bu sebeple onu hiç kimse tanıyamadı. Sadece kız kardeşi parmak uçlarından tanıyabildi. Enes, biz şu ayetin amcam ve onun gibiler hakkında inmiş olduğu görüşündeyiz, dedi: "Mü'minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah'a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpışıp şehit düştü), kimi de sırasını bekliyor. Bunlar sözlerini asla değiştirmemişlerdir. (Ahzâb, 23) " (Buhârî, Cihâd 12; Müslim, İmâre 148. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîr 34) Beyin Fırtınası Sizce cihadı tek yönlü olarak düşünmek mümkün müdür? Sizce günümüzde cihad anlayışı nasıl şekillenmektedir? Sizce cihad müslümanın hayatının bir parçası olduğuna göre şu anda bir Müslüman cihadı gündelik hayatına nasıl yansıtmalıdır? Sizce "Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse, diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir." hadisini nasıl anlamalıyız? Soru-Cevap 1. Cihad ile ilgili bir ayet meali ve hadis söyleyebilir misiniz? 2. Cihad kimlere karşı ve hangi vasıtalarla yapılır? 3. Cihad ile kıtal arasındaki fark nedir?