Di~ VE İ~SAN HAKLARI Prof. Dr. İhrahim , Agah ÇUBUKÇU Tarihte insan ~t>vgisinii~leyen felsefeciler arasında StoaIılarm öneın. li hir yeri vardır. Stoalılar, devletin üstiinde akıl ve hukukun hulundu. ğııım söyleıni~lerdir. Devldin yasalarının iitesindf~ aklın bula(:ağı ev. rensel yasaların varlığını savunmuşlardır. 13iiliin insanları bir aile gibi gören StoaIılar, herkesin Im yasalara göre hareket etme~ini de istemişı'enlir. İnsanların kardeş olduklarını söyleyerek tıdeta dünya yurttaşlığt kavramını yerlcştirrneğe çalışmışlardır' Hatta hem düşünür, hem de imparator olan Mareus Aurelius, ilahi gerçeklerin, insanların ve yasaların hirliğini söyleyerek insan sevgisini yaymağa çalışmıştır. Stoalılaı', insanların tutkularını yı~ndiky(' ve dış etkilerden kendile. rmı kurtardıkça ö:r.gür olacaklarını vurgulamışlardır. Böylece devletin dışında insanın değerini sergilemişler ve iiısanlığı insanrıl duygııhrda hirleştir~leğ(~ çalışmışlardır. İmanların eşitliğine varan LIIL düşünceln, mutluluğıın da teınd öğeleri olarak açıklanmıştırı. KuşkusuJl Hıristiyanlık da in,,;an ki~iliğine önem vermiştir. insanların hak ve hukuku Tanrı'nın huyruldanyla korunmak istenmiştir. H?. İsa'nın :\'latta'da yer alan şu SÖJlleridikkati çekicidir: "Katlctmeyec(:ksin, :r.ina etmeyeceksin, çalmayacaksm, yalan yere t,ınıklık etmt>yeeeksin, haLan.a ve am'na saygı göstereceksin". "Komşunu kendin gibi s(w(~eck. sin". "Eğer olgunlqmak istersen git neyin varsa sat ve yoksullara v('r, güklerde hazinen olacaktır". "Devenin İğnı~ deliğinden geçnw;;i :t(~!lgin adamın AJJah'ın mdekCıtnna ginnesindcn daha kolaydır" (Matta, Bab:! 9). Markos İncilinde İsa'nııı ~u sözlı~rini görüyoruz: "AııahJlI1J? Rab bir olan Habdır. Ve Hab Allah'ını bütün yüreğinle, bütün canınla, Itii. tiin fikrinl(' ve bütün kuvvctİnle seveceksin ... Komşuıııı keıulin gibi seveceksin" (Markos, ilah: 12). 1 Bak. Kanııraıı Biranıl; tıkçağ FeI,efesi Tarihi, s. 108-11 l, Ankara 1964; ,Itüıı;r Yarkın «(evıren), Biiyiik Filozoflar s. 59-77, Tiirkive 1~Bar.ıkıısı Y"yııılafl, Kanıu Hiirriyetleri, 'S. 111.-] 9. Aıık. ı98 ı. Anka"", "Iiinci Kapaııi; 120 ıBRAHiM \ AGAH ÇUIlUKÇU Hz. İsa, insanlara haksızlık edilmesini yasaklamış ve yardımlaşmayı salık vermiştiı'. Ayrıca her hireyin erdemleriyle kişiliğini gelişti. reeeğini vurgulamıştır. Bunlardan haşka her hıristiyanın Tanrı'nın huy. ruklarına uyması gerektiğini helirtmiştir. Böyleee. hükümdarlarm hile Talıl'I karşısmda sorumluluğu anlatılmış ve insan haklarına saygının değeri gösterilmiştir. Hu'istiyanlıkda dinsı~l kurallarla hükümdarların yetkileri sııuı.:landırılmıştır. Aneak zamanla dinle devlet özdeşleşmiş ve hükiimdarlar Tanrı adına diledikleri gihi hareket dmeğe başlamışlardır2. İlkçağda EfIatun ve Aristo gihi hiiy~k düşiinürl,~rin hile insan haklarına gerektiği gihi önem vermediği hilinmektedir. Eflatun'un ideal devlette işçiler, savaşçılar ve yöüetieiler olmak üzere üç türlü yurttaş dü •. şündiiğü bilinmektedir. Böylece Eflatun yurttaşlararasında sınıf ve hak ayrınu yapmıştır. Aristo da siyası felsefesini hir şehir devleti örneğine göre anlatmıştır. Devletin amacının iyi ve ,ıdil yurttaşlar yetiştirmek olduğunu söylemiştir. Ancak Aristo da yurttaşlar arasında ayrımı kabul eder. Köleliği doğal sayar. Kısaca yurttaşlan özgürler ve köleler diye ayırır. Özgürleri de yoksuIlar, zenginler ve orta halliler diye derecelendirir. Kısa. cası Aristo sınıf ayrımını kabul eder3• Hıristiyanlık lıkçağ düşünürlerinden insan haklan açısından daha ileri bir adım atmıştır. Ancak hıristiyanlık devletin resmi dini olduk. tan sonra kimi hükümdarlar Tanrı adına ~mliim yapmışlardı. Ortaçağda Saint Thomas ile Marsi]ius Patavinus~un devlet felsefesi hakkında yorumlan dikkati çekicidir. Saint Thomas, zalim ve keyfi yönetimi önJemeği aı~açlamıştır. Hükümdarların ilahi yasalara ya da hu yasalardan çıkarılan akli kurallara ters davranamayacağın! belirtmcğe çalışmıştır. Aneak kölelik kurumunu kabul etmiş ve Kilisenin vicdanlar üzerindeki egemenliğini sayıınmuştur. Marsilius Patavinus ise daha hoşgörülü bir anlayışa sahiptir. O özellikle vicdan özgürliiğiinü savunduğu için dikkati çekmiştir. İnsanları baskı ile inanca zorlamanın doğru oınıadığıııı vurgulamıştıı4. . OnYl'dinci ve onsekizinci yüzyıııarda AvruIJa'da tahii hukuk akımı ve insan hakları öğretileri oluşmağa haşlamı~tır. Ancak bu konularda . jlk adımlar hcniiz I:L yüzyılda İııgiltcre'de atılmıştı: 1215 yılında İngiliz. Ankara 2 Bak. Miinc; Kapani: Kaniu IIiirriy.ctlt'ri, s.23-27: Balıri Savcı; ln,san Hakları, s. 16-18, 1953. .3 Bak. Küııııraıı Iliraıı,!, anılan cser, s. 59, 8~-85. 4 Bak. Münci Kapani; allılan eser, s. 25-27. , DiN VE iNSAN HAKLARI 121 ler Kral John'a kişi haklariyle ilgili hdgeyi kahul etlirll1i~lerdir. Magna Carta Lihertatum adını alan Büyük Hürriyet Ferınanı insan haklarını savunan bir belge niteliğindedir. Bu helge Kralın otoritesini hir ölçüde sınırlandırıyor, huna karşılık haronlara hazı haklar tanıyordu. Daha sonra 1628'de Petition of Rights, 1679'da Haheas Corpus Aet, 1689'da Bill of Rihts ve 1701 'de Act Seulement ile İngilizler özgürliik yolunda yeni haklar elde etmişlerdir. of İnsan için kıışkusuz yaşam, özgürlük ve mülkiyet öneınli haklardır. Özgürlükçü düşiiniir Locke 1690 yıllarmda insanların doğar haklarını dile getirme yolunda önemli aoımlar' atmıştır. Ona güre devlet, hireylerin vazgeçilmez ':f~devredilmez hak ve özgiirliiklerirı.i korumayı üstlenmclidir. Devlet sözleşmeyle korumayı üstlendiği hu hakları savunmazsa, sözleşme ortadan kalkar. Demek ki Loeke'a göre hcl' tiirlü . haksızlığı önleınek devletin temel görevidir. Ona göredevlet güeünii halk iradt'sinden alır. Kısacası egemenlik halkdadır. Bu konuda Rousseau'mın da emeği geçmiştir. Bıı arada )1:ontesquicu (1689-1755) de insan hakları için savaşırnlar vermiştir. Lockc yasama ve yürütme erklerini hirbirinden ayırmışt], Montesquieu !ıUlılara hağımsız bir güı; olarak yrrgılama erkini de etkilcmiştirS• İnsan Hakları açısınılan 4 Temınuz 1776'da yayımlanan Amerikan Bağımsıılık Bildirisi oldukça önemlidir. Amerikalılar 12 Hazİran ı776 tarihli. Virginia Anayasası'nın başında kimi insan haklarını vurgıılamışlardır. Amerikan BağllJlsızlık Bildirisi'nde insnIıların c~itlj~j, IlayaL özgürliik ve mutluluk hakları lH'lirtiliyordu. Kısacası ILLIbildiriyle insanların doğuştan hazı hakları olduğu, bı haklarııı devlpUen önce geldiği ve devletin hu haklaıı slıılrIay:unayaeağı vurgulanıyordu. Kuşkusuz 1789'da Fransa'da yayımlanan "İnsan Ve Yurttaş Hakları Bildirisi" insanlık için önemli hir aşamaılır. Böylece fransızlar yurttaşlarının doğal haklarını güvenceyealınağa çalı~mışlara'ır. Bu doğal haklar başkalarına devredileınez, zaman aşımına uğratılamaz. Fransız bildirisi, Aınerikalılarınkintl(~n daha evrenscl ve daha etkili hir nitelik taşımaktadır. Özellikle, hu hildiri ilc özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, kişi giivenliği, düşünce, söz, yazı ve vicdan hürriyeti dile getirilmiştir. İnsan haklarmın korunması soruııu İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ılaha güncel hale geltli. 26 Haziran ı 94.5'de SanFranciseo (Sanfransisko)'da Birleşmiş Milletler Antlaşması imzalandı. Birleşmiş Milletler Gencl Kur~lu 10 Aralık günkü toplantısınıla.1nsan Hakları Evrensel Biı5 Hak.')Iııcit GökLerk; Felsefe Tarihi, s. 460, Ankara 1967. iBRAHIM 122 AGAH ÇUBUKÇU dirisi'ni kalıul ~tti. Bu hildiri, imzalayan rl~vletleri huğlayın nitelikte olmamakla hirlikte, insan hakları için iinemli hir gclişmı~dir. Kabul ı~di lı~n 1)11 hilrh'inin tarihı vı~ manevı önemi oldukça hüyüktür. Bildiride' yaşama hakkı, ki~i güvenliği, işkcnce yasağı, kölelik yasağı, yasa kar şısında eşitlik, konut rlokunulınazlığL inanç ve düşünce (i7.gürlüğü yer almıştır. Özeııikle dil, tür Vf~ ırk ayrımı yapılmaksızın herkesin hildiri deki hakIardan yararlanacağı bdirtilmiştir. Bildiride ekonomik, sosyaI ve siyasaI haklara da y~r vf~riImiştir. Eşit oy ilkcsi, scrbest seçim, top Ianma ve dernEk kurına hakkı \'i~ sığınma hakkı diIe getirilmiştir. Ser. best scçimle işbaşma gelenIerinyön.etimde söz sahibi oImalarl vurguIanmıştır. BiIdiride insan haklarının terör yoluyIa yok edilemcyeeeği son maıldı,de anIatlıııııştır. Bu dem~ktir'ki, özgürlükleri kalrlırmak için klıJIanılan özgiirliik de insan hakıarına ters düşer. Birıcşmi,~ MiIletler Gen~ı Kıınılu'n.da "Ki~iset Ve Siyasal Haklara İlişkin UIusIararası Sözleşme" vl~ "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İIİ~kin Uluslararası Sözleşmı," 16 Amlık 1966'da kahul edildi. Ancak bıı sözleşmeler gerekli foımafitelcr tamamIandıktan sonra 1976 taıi. hindı~ yürürlüğe girdi6• Bunlardan başka 1950'de Avrupa İman Hakları Sözleşmesi imzaIanmış ye bıı sözIeşme 195;~ de yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşme, onu imzalayan <levIetlcre kimi insan haklarını sağIama ,'e koruıııa zorunIuIUğıı da yiiklemektedir. Bu amal;1a da Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, Av'rupa İman Haklau Mahkemesi ve Bakanlar Komitesi kurulmuştur7• BirIf,~mii? MiIletler, soykırlJlunın yasakhııınıası, kadın hakları, angaryanın kaldırılması, çocuk hakları, 'sömiirülen ülkelere bağımsızIık vC,rilmesi, ırk ayrı~nıllJn kaIdırlIması ve işkencenin yasaklanması gihi konularıla kaı arIal' aıını~ vc l,idİriler yayımlamıştır. İnsan haklariy]e iIgili çabaIar günümüzde de devam etmektedir. Şimdi df~İsliım dini açısından, İnsan HakIarı'nın İnsan Hakları'nın islam'da gelişmesini görelim. iiıwmi büyüktür. İslam ılini. insan haklariyk ilgili hir çok iIkdcr getirmiştir. İsIümdaıı önce Iıir çok yı~l'dekabile anIayışl egımıcndi. Her I,İrl~y, kendi kabilecı Bak. I~ın Özkan: Ka,lııı Hakları ,llirl"~ıııiş Millet ler Türk Del'lleği Yıııığı. s. 51-54, Ankara 1980; Ilalıri 'aycı; İman Hakları yı: Temel (}z,!iirliikleri ... ilirleşmiş Milletler Türk ])cr. neği Yıllığı. s. 91-107: Miinci Kapani; anılan eser ••. 62-(,9. 7 R,k. ])0';, Hona AY/ıay: .\nnpa Jman Hakları Si;7.ıe~mesiye Türk Pozitif Hukuku, İman lL.kları Armabuu, s. ıll, BS. Aukara i?7B: Ümer !'bdra: AYrIıI.a İu"ın Hakları Sıizle~. ıııe.i "c lIin:ysd Baş'\'1lr1lHakkı, Ankara 1981. - DİN VE İNSAN HAKLARI 1211 sini savunur, bunu yaparken adalet ölçülcrini çiğncrdi. Zorbalık ve '7.0rla egemen olma törelcre girmişti. Öç alma yaygm haldeydi. Yağmacılık yoluyla mala zarar verme de alışkanlık halindeydi. Can ve mal güvenliği sağlam esaslara bağlı değildi. Ailehukuku da ilkel idi. Bir kadm İo erkekten az olmamak üzere' çeşitli erkeklerle ilişki kurabiıirdi. Bir erkek dilerse soylu bir çocuk edinmek için eşini başka bir erkeğe ikram cdebilirdi. İki erkek dilerlerse eşleıini deği~tİı"irlerdi. Özgür kadmlar açıkta~ yasak olm'akla birlikte gizli dost tutabilirlerdi. Ayrıca beHi sürelcr için muta nikahı da yaygındı8• :J.(adm haklarma önem verilmez ve kız çocukları alçak görülürdü. İşte böyle bir ortamda Hz. Muhammed'e inen vahiyler~ insan hakları açısmdan önemli ilkeleri kapsıyordu. Kur'an'da bağışlamaya, adalete, baıışa' öncm veren ayetlcr insan hakları açısmdan dikkati çekieidir. - "Biz insanı en güzel biçimde yarattık"9 ayeti insana verilen değeri göstermektedir. "Andolsun ki biz Ademoğullarmı şcreflendirdik"!O, "Barış hayırlıdır"!ı, "İnsanlar tek bil' toplum idi"ıı gibi ayetler insanm şerefini ve değerini sergilemektedir. İslam dini insanlar arasmd~ ırk ve renk ayrımma tataftar olmamıştır. "Bi~' Arabm bir Aeeme üstünlüğü yoktur" ve "Beyaz insanın, siyah insana üstünlüğü yoktur" hadisi!3 bunun açık kanıtlarmdandır. Peygamberinıiz ahlak güzelliğine önem vermiştir. İnsanlar arasında ahliiksal olgunlaşmayı salık vcrmiştir. Nitekim Lu konuda şu haisler dikkati çekicidir: "Sizin en hayırlınız ahlaki açıdan en güzel olanlarmızdır'14'. "Ben ahliikm güzelliklerini tamamlamak üzere gönderildim"IS. Görülüyor ki İslam, insan haklarma çok büyük değer vermiştir. İslam dininde eanm, malm, dinin, aklın ve neslin korunmasiyle ilgili bir çok hüküm vardır. İslam'a göre iıısanm yaşama hakkı korunmalıdır. Adam ,öldürmek yasaktır. İnsana işkence yapmak da yasaktır. Hayat ve özgürlük satılamaz. Hayatı korumak, malı korumaktan önce gelir. 8 9 10 II 12 13 6' Bak. Bak. Bak. Bak. Bak. Bak. Sabri Şakir Ansay; Hukuk Tarihinde lsH.m Hukuku, s. 192-194, Ankara 1958. Tin s,ıresi, ı'yet: 4,. ' • tsra s,ıresi, "yeı: 70. Nisa suresi, ayet: lz8. Bakara sureGi, ayet: 213. Ahmed h. Hanbel, ;\[usned, C. V, s. 411. al.:\Iunziri, at-Tergib ,'at.Terhib, C. V, 212, Kahir" 1961. 14 Ahıak hakkındaki hadisler için bakınız: GazzaH, llıyau Ulum ad-Din, e. III, s. 50-52, ]\[ım (tarihsiz). 15 al.Gazznli; lhynu Ulı'ım ad-Din, e. III, ş. 49, İstikümet Matbaası, Mısır. 124 JBRAHtM AGAH ÇUBUKÇU İslam'da kişisel mülkiyet temel bil' haktır. Heliil yoldan kazanç özendirilmiştir. Kimse kimsenin malına dokunmamalıdır. Kadınlar kocal~nndan ~yrı mal edinehilirler. Çapulçuluk ve yağrnaıılık yasaklanmıştu. İslam'da din ve vicdan özgürlüğünü n de önemlibir yeri vardır. Şu ayetler bu konuda dikkati çekicidir: "Dinde zorlama yoktur"16, "Sen inanmaları için insanları zorlamak mı istiyorsun"I?, "Arııımak istememesinden sana ne"1S, "Sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerine musaUat olucu değilsin"19, "Eğer isteseydik hcl' kişiyi hidayete kavuştururduk"20. İslam dini zımmi'nin can. ve mal güvenliğine önem vcrmi-?tir. Onliuın vicdanlarına baskıy' öngö.rmemiştir. Hz. Ömer, Kudüs'de müslüman olmayanlara, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'da Hıristiyanların inançlarına saygı göstermiştir. Dinsel nedenleıle vicdanlara baskı yapmamıştır. İslam dini hurafeleri, putperestliği ve .çok tanrı tanımayı insanlığa yakıştırmamıştli". İslami kuraııarın güzel öğütlerle anlatılmasından yana olmuştur. Nitekim Kur'an'da "Rabbının yohma hikmet ve güzel öğütleıle çağır"21 ayeti vardır. İslam dini, aklın korunmasına da önem vermiştir. Akıl, Allah'ın insana lutfettiği bir ışık, bir enerjidir. Peygamber Hz. Muhammed" aklı olmayanın dini de olmaz"22 ve "Kıyamet gününde insanlar akılları derecelerine göre mevki alırlar"23. demiştir. Ayrıca Muaz b. Cebel'in Yemen'de gerekirse aklıyla de hüküm vermesine i7in vermiştir. İsliim Hukuku'nda Kıyas; Kur'an, Sünnet ve İcma'dan sonra bir kanıt olarak kabul edilmiştir. H~. Muhammed, içkiyi ve alışkanlık doğuran zehirli maddeleri akla zaıar verdiği için kullanmayı doğ~u bulmamıştır. Akla aykırı olan büyücülüğü ve falcıhğı yaksalamı,ştır. Falcılara ve kahinlert" inanan kimse. Hz. Peygamber'e gelen dine aykırı davranmış olur24'. 16 Bak. Bakara suresi, ayet: 256. 17 Bak. Yunus suresi, ~yet: 99. 18 Bak. Abese saresi, ayet: 7. 19 Bak. Gaşiye suresi, ayet: 21-22. 20 Bak. es-Seede suresi, ayet: 13. 21 Bak. an.Nahl si'ıresi, ayet: 125. 22 Bak. 1. Agah Çubukçu; ısıamıla Ahiılk ve Manevi Vazifeler, s. 97, Ank. 1974 Ahmet Naim; ıslam Ahlakımn Esasları, s. 56, ıst. 1963. 23 Bak. Gazzali; thy au Uh,m ad-Din, e. I, s. 84. 24 Bak. Osman Keskioğlu; ıslam Hukuku, s. 37, Ankara 1969. DfN VE İNSAN HAKLARI lZ5 İslam dini, akla önem vermekle, insaila ve onun şerefine de önem vermiştir. İslamiyet neslin korunmasBU da öngörmüştür. Neslin korunmasının en iyi yolu da yasalııikahla aile yuvası kurmaktır. Aile hayatıiıda kankoca~ııı dürüstlüğü ve uyumıi temel şarttır. Çocuk eğitimi açısmdan aile içinde eşlerin karşılıklı görevlerini bilmeleri önemlidir. Ailede sevgi ve dürüstlük egemen oldukça, çoeuklar da ruh sağlığı açısından güçlü olur. İsHimda nikah için iki tanık ve karşılıklı rıza yeterlidir. İslam dini insan hakları açısından temel öğe olan adalete de çok önem vermiştir. Bu kon~da şu ayetler ne denli derin anlamlar taşımaktadır: "Ey iman edenler, aranızda. anlaşmaya dayanan ticarefyolu varken, birbirinizin malını haksızlıkla yemeyin"25. "Terazileri adaletle doğrultun ve tartıları eksik yapmayın"26. "Allah, emanetler~ ehline vermenizi ve imanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmeniz~ emreder .."27 "Ey iman edenler, hüküm ve tanıklığınız ana ya da babanız, yahut hısım ve akrabanızla ilgili olr"a da, zengin ve yoksul ayrımı yapmaksızın adaleti titizlikle ayakta tutan kimselerden olunuz"28. "Ey iman edenler, Allah iı:in hakkı ayakta tutan insanlar olun ve adaletle tanıklık edin. Bir kavme ~lan kininiz sizi adaletsizliğe yöneltmesin. Adalet yapın ki o takvaya en çok yakın olan nesnedir"29. İslam din~ kimi suçlarakarşı had, kısas, diyet ve tazir gibi cezalar öngörmüştür. Had cezaları zina, kazif, hırsızlık, haydutluk ve içki içme gibi suçlar için uygulanmıştır. İsrail hukukunda kısas kesin biçimde uygulanırken, İslam kısas için kasıt arar. Kısasda ancak suçu işleyenler cezalandırılır. Adam öldüren, ölüme mahkum edilir. Ancak kısas yerine bağışlama da mümkündür. İsrail hukuku, öç almayı ve kesin uygulamayı gerektirirkenı İslam hukuku açık kasıt aramış ve insan hayatına değer vererek cezayı şahslleştirmiştir. İslamiyet, kabilecilik anlayışını yıktı. Zimmıyi, miistemini ve köleyiöldüreni suçlu saydı, Bapş ve bağışlama yolunu açık tuttu. getirdi. Tövbe yolunu güsterdi. Kinin aleyhine hükümler Diyet bir çeşit para cezasıdır. Ta'zir 'ise şeriatta zikredilmeyen hususlarda hakimin serbest iradesiyle verdiği cezalardır. Bunda halkın yararı gözetilir. Bir de bu gibi 25 26 27 28 ~9 Bak. Bak. Bak. Bak. Bak. Nisa suresi, ayet: 29. Hud suresi, ayet: 85. Ni.il suresi, ily.et: 58. Nisil suresi, ilyet: 135. Maide sure.i, ayet: 8. \ , 126 İBRAHIM AGAH ÇUBUKÇU cezalar suçun işlell,diğine kanaat vereeck ~anıtlar olduğu hallerde uygulanır3o• Kur'an'da ana-baba hakkına da çok önem vcrilmiştr. Bu hususta insana fikir vermek için şu ayetleri okumak ycter: "Tanrı'ya kulluk edin ve O'na hiç bir şeyi ortak tanımayın. Anaya, babaya, akrabaya, yabancı komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yoleuya .ıııaliki Lulun,duğunuzkimselere iyilik ediniz"31, "Yalnız O Allah'a kulluk edeceksiniz. Analarınıza, Labalarmıza iyilik y~pacaksınız. Eğer bunlardan biri ya da her ikisi senin yanında yaşlanırsa sakın onlara of bile deme. Yüzlerine bağırma. Onlara saygı ile hitap et. Acıyarak onlara alçak gönüllü davran."32. İslam'da komşu hakkı da önemlidir. Bu hususta Hz. Muhammed'in şu hadisleri derin anlamlar taşımaktadır: "Komşusunun aç olduğunu hile hile uyuyan bizden değildir"33, "Allah'a ve Alıiret gününe inanan kimse konuğuna ikram etsin ve akrabasını görüp gözetsin"34, "Kötiilüğünden komşusu güyen içinde olmayan kimse ınü'miıi 0Imaz"35, "Allah yolunda dostların hayırlısı arkadaşlarma hayırlı olan, komşuların en hayırlısı da Komşularına iyilik edenIerdir"36. İslam'da kinin kötülüğü sık sık anımsatılmıştır. Bağışlama ve acıma\ öğülmüştür. Bu konuda yine Hz. Muhammed'in sözlerinden örnekler verelim: "Kendisine kin güuüj;riİn kimseye kindarlıkta ileri gitme, ölçülü, ol, bir gün gelir de o senin dostu n 0Iur"37, "İnsanların en hayıI'hsı, insanlara en çok yararlı ve yardımcı 0Iandır"38, "Haksızlık etmekten sakınınız, çünkü haksızlık Kıyam'et gününde karanlı.ktır"39, . Yüce Allah da zulmün kötülüğü hakkmda şöyle buyur~uştur: "Zalimler için samimi dost yoktur"ofO, "Zulmedenler için dost ve sözü dinlenir şefaatçi hulunmaz"41. 30 Bak. Salıri Şakir Ansay; anılan eser, .31 Bak. ~isa srnesi, ayet: 36. s. 280-293 . 32 Bak. isrli suresi, ayet: 23-24. 33 Bak. Ali Himmet Berki; 239 Hadis, S. 164-165, Ankara 1968. 34 Bak. Seçme Hadisler, 4. Kitap, s. 7, Diyanet İşleri Başkanlığı Yny. Ank. 35 Bak. Berki; anılan eser, s. 164. 36 Bak. Berki; anılan eser, s. 129. 37 R~k.Berki; anılan eser, s. 7. 38 Bak. Berki; anılan eser, 130 39 Bak. Bursaln-Erdem; Mulıyiddin-i Nevevl'niiıRiyazlı's-Sillilıilı'ilı Ankara 1967. 40 Bak. :\Iaide srncsi, ayet: 72 ve Rakam suresi, ayet: 270. 41 Bak. GMir srnesi, ilyet: 18. çevirisi, c.I, s. 252, 127 DİN VE İNSAN HAKLARI İslaın'da çocuk haklarını savunmak da önemlidir. Çocukların konınması ve iyi eğitilmesi için bir çok buyruk 'vardır. Hz. Muhammed şu hadisleriyle konunun Önemi~ dile getirmiştir: "Çocuklarınıza iyi muamelede bulununuz"42. "Allah çocuğunun iyi yetişmesine yardım eden babaya rahmetle bakar"43 "Babanın çocuğunu iyi eğitmek ve ona güzel bir isim vermek görevidir"44. "Çocuklarınıza hediye verirken onlar araarasında cşitliği gözetiniz"4S. Ayrıca "Sakın yctimi azarlama, istek sa. hibini hor görme".f6 ayeti de kimsesiz çocukların haklarının korunması açısından' ihret vericidir. İslamiyete kölelik sorunu yüzünden hücum edenler olmuştur. Oy. saki İslam Dini zamanın şartları içinde köleliğin kaldırılması yolunda büyük adımlar atılmasını sağlamıştır. Kuşkusuz İslam'ın doğduğu çağda dünya ekonomisindc kölelik önemli bir etken idi. Çıkan savaşlarda tut. lilakedilenler ya öldürülür1er, ya da hayat boyunca özgürlükten yoksun bırakılırdı. Korsanlık ve kaçırma yoluyla da köleliğe zorlananlar vardı. Toplum içinde öldürme, çalma ve zina suçlarından dolayı köleliğe mah. kftm edilme fıdeti vardı. Kimi zaman borçlunun borcunu ödemeyememesi de köleliğine neden oluyordu. Kimi babalar çocuklarını köle olarak satı,yol'lardı. Para karşılığında özgürlüğünü satanlara da rastlanırdı. Bir de babası özgül'de olsa, köle bir anadan doğan çocuk köle oluyordu. İslam dini köleliği zamanla kaldırmak için çaba göstermiştir. Köle olmanın birçok şartlarını geçersiz saymıştır. Kalıtım ve savaş yoluyla kölelik dışındaki kuralları yasaklamıştır. Kalıtım ve savaş yoluyla kö16liği de kaldırmak için çaba göstermiş ve hafifletici ilkeler getirmiştir. O zamanın toplumsal şartları içinde-köleliği belli bir süre sonra kaldırmayı amaçlamıştır. Kalıtım yoluyla kölelik adetinde değişiklik yaparak cariyenin hür habadan, çocuğunu özgür saymıştır. Savaş tutsaklarına, gelince: Müslümanlar arasındaki savaşlarda tutsaklığı tanımamıştır. Başka uluslarla savunma nedeniyle, antlaşmanın bozulma(;ı yüzünden ya da devletin egemenliği ve esenliği için çıkan savaşlarda tutsak olanları bağışlama yolu açık tutulmuştur. İslam dinidevlet başkanına tutsakları mübadele, vergi karşılığın'da scrbest bırakma ya da bir şey beklemeksizin' bağışlama yetkisi vermiştir. 42 Bak. Se~me Hadısler, 3. Kitap, s. 30. 43 Bak: Gazzali; İhyau uıu~ad-Diiı;c. n, s. 217 veaynı baa8J, Mısır, 44 Bak. İhyau ,Dlıım ad.Din, c. II, 217, Not. 45 Bak. al-Buharı; Kitab ııl-Cami as.Sahih, e. 46 Bak. Duha suresi, ayct: 9-10. sayfa Not: 6, İstikamet Mat- &: n, 8.134, Leyde 1862; İhya n/27. • 128 İBRAHiM AGAH ÇUBU,KÇU İslam dini ayrıca kölelerin özgürlüğe kavuşması için bir çok kolaylıklar getirmiştir. İsliim'ın doğduğu çağda bir çok yerde isteyen istediği zaman. kölesini özgür kılamazdı. Kılarsa ceza öderdi. çünkü azatlama devletin hakkına tecavüz sayılırdı. İslam Dini köleyi özgür kılmak için bir çok zorunluluk getirmiştir. İs1fım'a göre bir kim~e herhangi bir nedenle J"ölesini azatladığını söylerse özgürlük hakkı doğar. Yine bir efendi, kölesinin özgürlüğüne dair bir vasiyet yapmış •.a, ölüm halinde bu vasiyel: uygulanır. Eğer hakkında vasiyet edilen köle (müdebber) kadın ise doğuracağı çocuklar da aynı hüküm gereğince .özgür .olur. Bir cariyenin efendisinden doğuracağı çocuk özgür olduğu gibi efendinin ölümünden sonra bu cariye de özgürlüğüne kavuşur. İslam Dininde mükatebe y<ıluyla da özgürlüğe kavuşma mümkündür. Bu demektir ki köle belli bir pıı.ra ödeyerek ya da efendisine mal vererek özgürlüğe kav)lşI¥a hususunda efendisiyle anlaşabilir. Hatta İslam Dini, bu tür olaylarda kölelerin özgürlüğe kiıvuşmaları için onlara yardım edilmesini salık vermiştir. Bakınız Yüce Allah'Kur'an'da bu 'hususta şöyle buyurmuştur: "KölcleriıJzden, serbestisini satın al. mak isteyenlerin, iyi halini görürseniz onlv.rla yazışm. Oıilara Allah'm size verdiği mallardan verin"47. Hatta İslamiyet devlet bütçesinden kurtarılmasına ayrılmasını öngörmüştür. bir miktar paranın kölelerin İslam Dini kimi suç ve hatalar karşılıi;ında da köle azatIanmasını zorunlu kılmıştır. Adam öldürmenin kefareti bir köle azat' etmektir. İslamda yeminini bozan kimse, on yoksula ~Temekyedirmeli ya da elbise giydirmeli veyahut hir köle.azat etmelidir. Ramazanda orucu n kasden bozulması halinde de köle azat etme fırsatı gös~~rilmiştir. Kocanın ka. rısına "Sen benim için anam gibisin" (Zihar) de?Jlesi ve tekrar karısına dönmek istemesi hali, bir köle azat etmesini gerektirir. Hz. Muhammed, bir çokhadısinde köle azat etmenin sevablUdan söz etmiştir. Kısacası, İslam Dini, köleliği hoş karşılamamış ve bu kurumu zamanla kaldırmaya amaçlamıştır48• İslam Dini, insan kişiliğine ve sorumluluğuna önem vermiştir. Her ne kadar Cebriye insan için ir~de özgürlüğü tanımamışsa da; Mu'tezile, onların karşısına ÇıkmıŞ ve insanın'özgür olduğunusavunmuştur. Sünnet Ehli bilginlerinden Eş'ari ve Maturidi de insanm sorumluluğunu dile 47 Bak. Nur suresi, ayet: 33. 4u Bak. Ali Abdu'l.Yahid Çeviren: Kemal I~ık, ılahiyat Yafi; Mevkıf ul.İslôm Min ar"Rıkk (İslôıniyete Göre Kölelik), Fakülte5i Dergisi, c. iX, Yıl: 1961, s. 207-212, Ankara 1926. / DİN .VE İNSAN HAKLARI 129 getirmişlerdir. İslam'da klasik anlayışa görc Yüce Allah'ın kül1i iradesi geçerlidir. Ancak insan da 'cüz'i iradesiyle bir fiile yaklaşmak ve onu yapmak özgürlüğünc sahiptir. Bundan dolayı da insan sorumludur. Tanrı insanları kötülüğe zorlamaz. Bir fiili.seçim hakkı verilmiştir. İslamiycte görc Halife bile keyfi hareket edemez. Tanrı'nın buyruklarını dikkate almak zorundadır. Kur'an ise hir çok ayetleriyle insanhaklarını savunmuştur. Bir çok İslam büyüğü Kur'an ve Sünnet'te bulamadıkları hususlarda içtihad yaparak kıyas yoluyla toplumsal sorunlara çare aramışlardır .. Ebu Hanife, Malik b. Encs, Şafii ve Ahmed h. Hanbel büyük müçtehidler arasındadır. Bunlar .İslam Hukukunun gelişmesi için çaba gÖstermişlerdir. Osmanlılar döneminde de insan hakları açısından büyük gelişmeler olmuştur. Özellikle 1839'da Gülhane Hatı-ı Hümayunu'nun ilanı ile insan hakları daha açık dille ifade edilmiştir. Bu Hatı-ı Humayon ilc din farkı gözetilmeksizin insanlar kanun önünde eşit tutulmuştur. Can güvenliği, Illal güvenliği, şcref ve haysiyetin korunması yasalarla güvenceye alınmıştır. Ayrıca idarede, maliyede, askcrlikte ve adliycde düzeltmeler yapılmıştır. Her şeyd;en önce İslam'ın özünde bulunan yaşama hakkı yasayla güvenceye alınmıştır. Bu Gülhane Hatı-ı Hümayunu'nun önemli olan bir yönü de Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında yasa önünde fark gözetmemesidir. Ayrıca hükümdarın yetkileri de yasayla sınırlandırılmıştır. 1856 İslalıat Fermanı da tslam aleminde insan hakları açısından önemlidir. Bu Ferman ile Osmanlı ülkesinde din ve mezhep ayrımı yapmaksızın herkesin cşit olduğu hir kez daha vurguJanmıştır. Hıristiyanlar ve Müslümanlar yasa önünde eşit tutulmuştur. Bu eşitlik askerlikte, ibadct özgürlüğünde, vcrg;de, eğitimde ve mahkemede tanıklıkta sağlanmıştır. Özelliklc din ve vicdan özgürlüğü üzerinde durulmuştur. Böylece Gülhane Hatı-ı Hümayunu ile getirilen can, mal ve şerefin korunmasiyle iigiii hükümler pekiştirilmiştir. Ayrıca işkence yasaklanmıştır. Duruşmaların açıklığı ve eğitim özgürlüğü güvenceye alınmıştır. Danıştay kurulmuş ve mahalli yönetimde seçim esası kabul edilmiştir. Osmanlılar 1876 Birinci Meşrutiyet ve 1908 İkinci Meşrutiyet hareketleriyle de insan hakları konusunda öncmli adımlar at~şıardır. Kişi hak ve özgürlükleri anayasalarda yer almıştır. Bundan başka arada yetkili bir bilim topluluğu Mecelle denen yasayı yaparak çağın gereklerİne çare bulmağa çalışmışlardır. İslam'dan yararlanarak 'devletin yapısını 3ağlam ve çağdaş csaslara oturtmağa çalışmışlardır. İBRAHİMAG 130 AH ÇUBUKÇU İslam dini barışı salık vermiştir. Nitekim Yüce Allah Kur'an'da. "barış hayırlıdır"49 buyurmuştur. Allah'ın rahmeti boldur. "Benim rahmetim her şeyikuşatmıştır":o ayeti bize yumuşak olmanın yollarını gösteriyor. Hz. Muhammed insanlara karşı sevgi ve şefkatle doluydu. Hıristiyanlıkta da sevgi, umut ve barış 'çok işlenmiştir. Ancak her iki dinin insııu haklarına önem veren ilkelerine karşın çağımızda insanlık özlenen mutluluğa kavuşamamıştır. Madd~nin ve çıkarın değerler arasında öne geçmesi insanlık için yararlı olmamıştır. Dünyada. bir yanda sanayileşmiş ülkeler, öte yanda yoksul ülkeler va'rdır. Toklar, açların halinden anlamamaktad'r. Çağımızda insanıarın birçok kolaylıklara sahip olduğu söylenebilir. Ancak ö"lenen mutluluk henüz bulunamamıştır. Sanayi, denizleri, ırmakları ve hı.vayı kirlctmekte, böylece doğanın yararlı şartları yok edilmektedir. Hcı-halde insanların temiz hava alma hakları da vardır. Dünyamızda tcdhiş ve cana kı)'malar artmıştır. sanın yaşama hakkı tehdit altındadır. İşlerin kollektifyürütülmesi Kimi yerlerde in- bireysel tercihleri bağımlı kılmaktadır. Hammaddelerin tükenmeye -yönelmesi, hızlı kentleşme. gürültü ve aşırı silahlanma insanların ruhsal sağlığını etki!emektedir. Kişi gittikçe makineleşmekte ve fakat manevi açıdan ihmal edilmektedir. Dünyada her iki dinin istediği özveri ve hakkı gözetme 'yer yer azalmaktadır. Kısacası insanın davran.ışlarına barış, sevgi ve dostluk gibi yüksek değerler çoğu kez egemcn deği!dir. Çıkar insanı peşinden koşturmakta ve fakat mutlu etmemektedir. Maddi kazancın yanında manevi gelişme,eksik kalmaktadır. Gerek Müslümanlığın ve gerekse Hıristiyanlığın, insanlığm kimi dertlerine yaklaşarak çare aramaları yararlı olur. Ekonomik kalkınmanm yanında yüksek değerlerin öncmi daha iyi sergilenebilir. Allah'a inanç, .A.hiret'e inanç ve insanınsorumluluğu her iki dinde benimseumiştir. Doğruluk her iki dinin ahlak anlayışının ilkeleridir. Barış v~ sevginin her iki dinde de yeri büyüktür. halde son dinin temsildIeri ölan biz Müslümanlar Hıristiyanlarla dostluk kurarak iusan haklarını daha iyi savuuabiliriz. Böylece de barışa ve Yuce Allah'ın yarattığı insanlara daha iyi hizmet etmiş oluruz. o \-----49 Bak. Nisa sllrcsi. ayct: 28. 50 Bak. A'ril sUrosi. ayet: 156.