B : 23 25.12 .1946 ne artan memleket ihtiyacını karşılamak için işçisinden en yüksek idarecisine kadar feragat­ li ve azimli bir kitle durmadan çalışmıştır. Bu sayede en kritik zamanlarımızda istihsalâtımız artırılmış ve bu yüzden belli başlı sıkın­ tılara düşülmemiştir. Ancak bize bu imkânı sağlıyan teknik elemanlarımıza ve madenleri­ mizde çalışan sair personele şükran duy­ gularımı yüksek huzurunuzda tekrarlarken on­ ların ileri için daha fazla gayret göstereceğine de emin bulunduğumu arzetmek isterim. Fakat sayın arkadaşlar; bilhassa Havza'ya hayatını vakfetmiş meslektaşlarımın bugünkü durumunu incelemeyi bilvesile zaruri görmekte­ yim. işçilerimizin yetişmesinde ve başarı ile is­ tihsal konuları üzerinde duran ve onları idare eden bir avuç mühendisin neler başarmış olduk­ ları meydandadır. Yıpranmış ve eski tesislerle havzanın normal istihsalâtmı bile idame etmek bir mesele iken bu vatan evlâtları, sıhhatleri mukabilinde istihsalâtımızı seneden seneye yü­ zümüzü güldürecek miktarda artırmışlardır. Yakın zamanlara kadar Havzanın mühendis ih­ tiyacı pek sıkıntılı bir durum arzetmekte iken Avrupa ve Amerika'da tahsillerini bitirmiş olarak yurda dönen genç mühendislerimizin, Havzamızdaki mühendisler kafilesine katılma­ ları ile biraz ferah verici bir vaziyet hâsıl olmuşsada bunlardan bir kısmının askerî vazife­ lerini ifa etmeleri ve bir kısmının diğer ma­ denlerde çalışmaları dolayısiyle yine mühendis ihtiyacımız gereği gibi karşılanmamıştır. Yine arkadaşlar mühendis ihtiyacımızın an­ cak yüzde ellisi bu suretle karşılanabilmiştir. Sayın arkadaşlar, şuracıkta yine arzetmek isterim ki ve maden ocağına girmiş olanlar da pek iyi bilirler ki madencilik hem çok mesuliyetli ve çeşitli bilgi istiyen bir meslek olmakla beraber dünyanın en güç ve tehlikeli işlerin­ den biridir. Bu itibarla yabancı memleketlerde mselâ bir maden mühendisinin yer altındaki çalışma müddeti on ilâ ondört sene kabul edil­ mişken bugün Havzada eski mühendislerimizin en genci dahi onbeş seneden fazla çalışmışlardır. Asıl huzurunuzda arzetmek istediğim cihet bu arkadaşların faaliyetten kalacağı devrenin yaklaşmış olmasına rağmen bunlardan henüz ha­ yatını ve ihtiyarlığını kazanmış veya şöyle böy­ le servet sayılabilecek bir para sahibi olmuş 0:3 birisini tanımıyorum. Arkadaşlar gerçi İktisadi Devlet Teşekkül­ lerine mensub olmaları dolayısiyle tekaüdiyeye tâbi bulunuyorlarsa da bunların bugün cari olan tekaütlük müddetlerini doldurabilmeleri pek müşkil ve belki de imkânsızdır. Esasen te­ kaütlük mertebesine vâsıl olabilecek bahtiyar­ ların da eline, Devlet tekaüdiyesinde olduğu gibi maaşının yüzde 75 i değil, anck yüzde 40 kadar bir şey alacaktır. Bugün bu arkadaşlar içinde öylelerini tanıyorum ki, bulunduğu te­ şekküller kendilerini tedavi ettirmezse, mes­ lekî hastalıklardan dolayı çok fena vaziyete dü­ şeceklerdir. Bu hususta Cumhuriyet idaremizin işçiler için sağladığı imkânları burada takdirle yadetmeyi bir vazife bilirim. Eğer bu mühen­ dislerimizin istikballerine daha emniyetle ba­ kabilmelerini sağlar ve onlara meslekleri icabı lüzumlu fayda ve fırsatları bahşedersek hem kendilerini teşvik ve hem de genç mühen­ dislerimize daha ziyade cesaret vermiş oluruz ve bu suretle memleketimizin iktisadi kalkın­ masında en mühim rolü oynıyacak olan Havza'­ mızın inkişaf ve verimine hizmette bulunmuş oluruz. Bir misal olarak arzetmek yerinde olur ki; memlekette bu sene mahsul ünyesi olması vesair sebeplerle işçi temini hususunda sıkıntılı bir devreye girilmek üzereyken bilhassa yer al­ tı ve müstahsil işçilere % 30 - 40 raddelerinde yapılan zam sayesinde hem bu sıkıntı önlenmiş ve hem de günlük istihsal bugün bin ton kadar daha artırılabilmiştir. Bu tenpo devam ettiği takdirde önümüzdeki sene Havza istihsali tüvenan olarak dört milyon tonu aşabilecektir. Netice şudur k i : Gerek işçi olsun, gerek mühendis olsun istihsalin artırılmasında ve ma­ liyetin düşürülmesinde âmil olan elemanlara kısır çerçeve ve tahditler arasında değil, mem­ lekete sağladığı fayda nispetinde almasa dahi bir miktar bununla mütenasip para vermek icabetmektedir. Bu öyle bir paradır ki, ne Dev­ let Hazinesinden ve ne de başka bir teşekkü­ lün cebinden çıkar. Bu para bizzat müstahsil tarafından kazanılır. Binaenaleyh ticari saha­ larda olduğu gibi, bize 100 kazandırana niçin bu kazanılmış paradan yüzde meselâ 3 kadarını kendilerine vermiyelim. Burada İktisadi Dev­ let Teşekküllerine tatbik edilmiş olan primlerin tesirlerini, bizzat müşahedelerime istinaden — 523 —