tc gazi üniversitesi eğitim bilimleri enstitüsü güzel sanatlar eğitimi

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI
MATEMATİKSEL-MANTIKSAL YETENEK İLE RİTİMSEL YETENEK
ARASINDAKİ İLİŞKİLER
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Sevgi ATLİ
Tez Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN
Ankara – 2007
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne
Sevgi ATLİ’ ye ait “MATEMATİKSEL-MANTIKSAL YETENEK İLE RİTİMSEL
YETENEK ARASINDAKİ İLİŞKİLER” adlı çalışma jürimiz tarafından Güzel
Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı’nda YÜKSEK
LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Başkan ………. Prof. Ülkü ÖZGÜR……………………………………….............
Üye………….. Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN (Danışman)…………………….
Üye………….. Yrd. Doç Dr. Mehmet ŞEREN……………………………………
i
“MATEMATİKSEL-MANTIKSAL YETENEK İLE RİTİMSEL YETENEK
ARASINDAKİ İLİŞKİLER”
(Yüksek Lisans Tezi)
Sevgi ATLİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
MÜZİK ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI
(Ankara, 2007)
ÖZET
Bu araştırma; insanların matematiksel- mantıksal yeteneklerini ve ritimsel
yeteneklerini ölçerek, aralarındaki ilişkiyi sayısal olarak ortaya koymak amacıyla
yapılmıştır.
Taşıdığı amaç doğrultusunda araştırmanın birinci bölümü konuyla ilgili belge
tarama yöntemiyle hazırlanmıştır. Konuya ilişkin veriler, 8-9 yaş öğrencilerine
uygulanan WISC-R zeka ölçeği alt testlerinin (sayı dizisi, aritmetik ve şifre) ve
araştırmacı tarafından hazırlanıp uygulanan ritimsel yetenek testinin sonuçlarıdır.
Uygulanan ritimsel yetenek testi sonuçları çizelgeler halinde incelenerek
sunulmuştur. Bununla beraber ritimsel yetenek testi sonuçları ile WISC-R zeka
ölçeği alt testleri sonuçları arasındaki ilişkiler, Pearson korelasyon analizi ile
belirlenerek çizelge şeklinde belirtilmiştir.
ii
Sonuç olarak; uygulanan ritim testi sonuçları ile matematiksel-mantıksal
zekanın ölçümüne yönelik uygulanan WISC-R zeka ölçeği alt testleri arasında doğru
orantılı ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır. Çalışmada dikkate
alınan test puanları ile WISC-R zeka ölçeği arasında ilişki olup olmadığı Pearson
korelasyon analizi ile belirlenmesi sonucunda; AÖP, BİLÖP, GRTP test puanları ile
WISC-R zeka ölçeği arasında doğru orantılı ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki
olduğu, BOP ve KOP test puanları ile WISC-R zeka ölçeği arasında ise doğru
orantılı ancak istatistiksel olarak anlamlı ilişki olmadığı belirlenmiştir.
Matematiksel ve ritimsel yetenek arasındaki ilişkileri ortaya koymayı
amaçlayan bu çalışmaya benzer ve daha geniş kapsamlı çalışmaların sayıca
arttırılmasında ve genişletilmesinde yarar görülmektedir.
iii
“RELATIONS BETWEEN MATEMATICAL-LOGICAL TALENT AND
RHYTHMIC INTELLIGENCE”
(M. Sc. Thesis)
Sevgi ATLİ
GAZİ UNIVERSITY EDUCATION SCIENCES INSTITUTE ART
EDUCATION MAIN BRANCH MUSIC TEACHING SCIENCE BRANCH
(Ankara 2007)
ABSTRACT
This research has been carried on in order to measure individuals’
mathematical-logical and rhythmic talents and to expose the relation between them
numerically.
The first part of the research, in the direction of its aim, has been prepared
by document scanning method relevant to the subject. Datum concerning the subject,
are the results of WISCR-R the intelligence scale inferior tests (number progression,
arithmetic and cipher) which are practiced on the 8-9 year old students
and
rhythmic talent tests which are prepared by the researcher.
The results of rhythmic talent tests are presented after being examined in the
form of charts. In addition to this, the connections between the results of rhythmic
iv
talent and WISC-R intelligence scale inferior tests are designated by Person
correlation and stated in forms of charts.
As a result it is determined that there is a direct proportioned and statistically
sensible relation between the results of rhythmic test and WISC-R intelligence scale
inferior test which are applied in order to measure mathematical-logical intelligence.
After ddefining the connection between the test points that are taken into
consideration during the research and WISC-R intelligence scale by using Pearson
correlation scale, it is determined that there is a direct proportioned and statistically
sensible connection between LMP, CMP, GRTP test points and WISC-R, and there
is a direct proportioned but not a statistically sensible relation between BMP and
RSP test points and WISC-R intelligence scale.
Increasing the number of the researches similar to this one which intends
to expose the connection between mathematical and rhythmic talent is believed to be
useful.
v
TEŞEKKÜR
“Matematiksel-Mantıksal Yetenek ile Ritimsel Yetenek Arasındaki İlişkiler ”
konulu araştırmamın her safhasında değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren
danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Salih AYDOĞAN’a ve değerli çalışma arkadaşım
Öğr. Gör. Hicret ÇÖL’ e tüm desteği için teşekkürlerimi sunarım.
Ayrıca yaşamım boyunca beni her zaman destekleyen aileme teşekkür etmeyi
bir borç bilirim.
vi
İÇİNDEKİLER
ÖZET…………………………………………………………………………...
i
ABSTRACT……………………………………………………………………
iii
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………
v
İÇİNDEKİLER………………………………………………………………...
vı
KISALTMALAR………………………………………………………………
ıx
ÇİZELGELER LİSTESİ……………………………………………………….
x
BÖLÜM 1……………………………………………………………………...
1
GİRİŞ…………………………………………………………………………...
1
1.1. Eğitim, Müzik Eğitimi ……………………………………………...
1
1.1.1.Müzik Eğitim Türleri………………………………………
3
1.2. Zeka ve Yetenek……………………………………………………..
4
1.3. Çoklu Zeka…………………………………………………………...
7
1.4. Müzik Yeteneği………………………………………………………
9
1.4.1. Müziksel Yeteneği Ölçmede Kullanılan Testler...…………………
11
1.5. Ritim…………………………………………………………………
13
1.5.1. Müzik ve Ritmin Çıkışı………………………………………..
13
1.5.2. Ritim ve Müzik………………………………………………..
15
1.5.3. Ritim Yeteneği………………………………………………...
16
1.5.4. Beden Diliyle Ritim Öğretimi…………………………………
18
1.5.5. Dalcroze Müzik Öğretim Yöntemi……………………………
19
1.5.6. Orff Müzik Öğretim Yöntemi…………………………………
19
1.6. Matematiksel Yetenek……………………………………………….
20
1.7. Müzik ve Matematik…………………………………………………
21
1.8. Problem Drumu………………………………………………………
22
1.9. Araştırmanın Önemi ……………………………………………….
23
1.10. Sayıltılar…………………………………………………………….
24
1.11. Sınırlılıklar………………………………………………………….
25
vii
1.12. İlgili Yayınlar…………………………………..................................
25
1.12.1. Ritim Eğitimi………………………………………………...
25
1.12.2. Çoklu Zeka………………………………………………........
26
1.12.3. WISC-R Testi………………………………………………....
27
1.12.4. Müzik ve Dil……………………………………………….
28
1.12.5. Müzik ve Matematik……………………………….......
30
BÖLÜM 2………………………………………………………………………
32
YÖNTEM……………………………………………………………………...
32
2.1. Araştırmanın Niteliği…………………………………………...........
32
2.2. Evren ve Örneklem……………………………………………..........
32
2.3. Verilerin Toplanması…………………………………………..........
33
2.3.1. Veri Toplamada Kullanılan Araçlar…………………...............
35
2.3.1.1. Weschler Çocuklar Zeka Ölçeği…………………………….
35
2.3.1.2. Uygulanan Ritimsel Yetenek Testi………………………….
37
2.4. Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması…………………….......
41
BÖLÜM 3………………………………………………………………………
42
BULGULAR VE YORUMLAR……………………………………………….
42
3.1. Uygulanan Ritim Testi Sonuçları……………………………………
42
3.1.1. 2/4’lük Ölçü Sayılı Sorular (Basit Ölçü Puanı “BOP”)……….
42
3.1.2. 4/4’ lük Ölçü Sayılı Sorular (Konuşma Kalıplı Ritimsel Puan
“KOP”)………….................................................................................................
47
3.1.3. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Sorular (Bileşik Ölçü Puanı “BİLÖP”)…..
52
3.1.4. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Sorular (Aksak Ölçü Puanı “AÖP”)……...
57
3.2. WISC-R Alt Testleri Toplam Puanları………………………………
63
3.3. Okullar Arası Karşılaştırma………………………………………….
65
3.4. Çalışmada Dikkate Alınan Test Puanları İle WISC-R Zeka Ölçeği
Arasındaki İlişki Katsayıları……………………………………………………
66
BÖLÜM 4………………………………………………………………………
67
SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………………….
67
4.1. Sonuçlar…………………………………………..............................
67
4. 2. Öneriler……………………………………………………………...
69
viii
KAYNAKÇA…………………………………………………………………...
71
EKLER………………………………………………………………………….
75
ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………………….
79
ix
KISALTMALAR
GRTP
: Genel ritim puanı
BÖP
: Basit ölçü puanı
KOP
: Konuşma kalıplı ritimsel puan
BİLÖP
: Bileşik ölçü puanı
AÖP
: Aksak ölçü puanı
WISC-R
: Weschler Çocuklar Zeka Ölçeği
x
ÇİZELGELER LİSTESİ
Çizelge 3.1. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
Çizelge 3.2. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
42
43
Çizelge 3.3. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
44
Çizelge 3.4. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
45
Çizelge 3.5. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
46
Çizelge 3.6. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
47
Çizelge 3.7. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
48
Çizelge 3.8. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
49
Çizelge 3.9. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…….
50
Çizelge 3.10. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
51
Çizelge 3.11. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
52
Çizelge 3.12 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar……
53
Çizelge 3.13. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
54
Çizelge 3.14. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
55
Çizelge 3.15. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
56
Çizelge 3.16. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
57
Çizelge 3.17. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
58
Çizelge 3.18. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
59
Çizelge 3.19. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
60
Çizelge 3.20. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar…...
61
xi
Çizelge 3.21. Afyonkarahisar Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim Okulu 3. Sınıf
Öğrencilerinin Ritim Alt Test Puanları, Genel Ritim Puanları ve WISC-R Alt
Testleri Toplam Puanları………………………………………………………
63
Çizelge 3.22. Afyonkarahisar Kocatepe İlköğretim Okulu 4. Sınıf
Öğrencilerinin Ritim Alt Test Puanları, Genel Ritim Puanları ve WISC-R Alt
Testleri Toplam Puanları………………………………………………………
64
Çizelge 3.23. Hoca Ahmet Yesevi ve Kocatepe İlköğretim Okullarında
Uygulanan WISC-R Testi Alt Ölçeklerinden Edinilen Sonuçlara Göre, İki
Okul Arası Karşılaştırma……………………………………………………...
65
Çizelge 3.24. Çalışmada Dikkate Alınan Test Puanları İle WISC-R Zeka
Ölçeği Arasındaki İlişki Katsayıları…………………………………………...
66
1
BÖLÜM 1
GİRİŞ
1.1. Eğitim ve Müzik Eğitimi
Eğitim, insanların, toplumların gelişmesinde ve ilerlemesinde, en önemli
unsurdur. “Eğitim, bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak
istendik değişme meydana getirme sürecidir” (Ertürk, 1972: 12).
Bireyin, aldığı eğitimin kalitesi ve yeterliliği doğrultusunda, yetenekleri açığa
çıkar, işlenir ve yine bu doğrultuda birey, mesleki hayatında uzmanlaşır ve ileri
düzeyde yetişir. Bu süreçte davranışları etkilenen birey, eğitiminin kalitesi düzeyinde
toplumun yapısını etkiler.
Eğitim, çeşitli felsefi ve psikolojik yaklaşımlara göre farklı yönlerden ele
alınarak tanımlanmıştır. “Bilimde, özellikle genetik mühendisliğindeki gelişmeler,
öğrenmenin beyinde fiziksel uyarımlar sonucu oluşan biyo-kimyasal değişiklikler
olduğunu gösterir niteliktedir” (Sönmez, 2004: 2).
Çağdaş eğitim, her yönden donanımlı bireyler yetiştirerek, çağdaş toplum
olma yolundaki en önemli süreçtir. “Çağdaş eğitim, bilim, sanat ve teknik olarak
adlandırılan
üç
genel
konu
alanını
kapsayan
bir
çerçevede
düzenlenip
gerçekleştirilmeye çalışılır”(Uçan, 1994: 14). Gelişme, ilerleme isteği ve ihtiyacı
içerisindeki insanın, çağdaş eğitimi sürecinde, bilim, teknik ve sanat eğitiminin bir
arada yürütülmesi gerekir. “Bilim teknik ve sanat modern insan yaşamının
vazgeçilmez öğeleridir. Bu bilgi alanlarından birinin yokluğu ya da eksikliği
durumunda, insan yaşamında anlamlı çarpıklık, bozukluk, eksiklik ve yetersizlikler
görülür” (Uçan, 1998: 67). Bu noktada eğitimin, bilim, teknik ve sanatı birbirinden
ayırmaksızın oluşturulacak bir içeriğe sahip olması gerektiği görülmektedir.
2
Çağdaş eğitim, yetenek alanlarını göz önünde bulundurup, öğrencinin ihtiyaç
duyduğu eğitim programlarını uygulamayı gerektiren bir sistemdir. “Çağdaş eğitim
felsefesi eğitimde fırsat eşitliği kavramını her bireyin gelişim ve öğrenme
özelliklerine uygun, çeşitlendirilmiş, zenginleştirilmiş ve farklılaştırılmış eğitim
ortamlarını sunmak olarak tanımlamakta; yetenekleri göz önüne almayan
uygulamaların getirdiği haksızlıklardan uzaklaşmaya yöneltmektedir” (Kulaksızoğlu,
2004: 128).
Çağdaş eğitimin temel alanlarından biri olan sanat eğitiminin en önemli
dallarından biri müzik eğitimidir. “Müzik eğitimi, bireye kendi yaşantısı yoluyla
amaçlı olarak belirli müziksel davranışlar kazandırma ya da bireyin müziksel
davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla amaçlı olarak belirli değişiklikler oluşturma
sürecidir” (Uçan, 1994: 25).
Müzik
eğitimi,
bireye daha güçlü
bir
müziksel algılama anlayışı
kazandırırken, bireyin müziksel çevresi ile sağlıklı bir etkileşim içinde bulunmasını
ve bunu bilinçli olarak gerçekleştirmesini sağlar. Müzik öncelikle, kişinin ruhsal
yapısındaki aşırı duygusallık ya da olumsuz davranışlarından arınıp, daha sakin ve
olumlu bir ortama yönelmesi bakımından önemlidir. Uygulanacak müzik eğitimi,
kişilik gelişimini etkilemelidir. Bireyin gözlem, yorum yeteneğini güçlendirmeli,
müzikal yaşantısında bilinç düzeyini arttırmalıdır. Müzik eğitimi hangi düzeyde
olursa olsun birlikte çalma veya söyleme çalışmalarında bireyin birlik ve beraberlik
ruhunu geliştirmesinde destekleyici rol oynar. Yani uygulanan müzik etkinlikleri,
bireylere beraberlik ve bir gruba ait olma duygusu verir. Bununla birlikte bireyin
güven duygusunun gelişmesini sağlar.
Müzik eğitimi, öğrencinin müziksel algılama yeteneğini farklılaştırıp çeşitlendirmeli;
öğrenciyi belli koşullandırmaların ürünü olan tek yanlı müzik yapma ve dinleme
alışkanlıklarından kurtarmalı; öğrenciyi müziğin çeşitli, çok yönlü tını özelliklerine, yapı
taşlarına, kuruluş biçimlerine ve etki alanlarına açmalı; öğrenciye müzikle ilişkilerinde daha
yüksek düzeyde bir bilinçlilik ve eleştirme gücü kazandırmalı; bir çalgı, bir plak ya da kaynak
seçiminde ve bir müzik eserini ya da etkinliğini eleştirip değerlendirmesinde öğrenciye
3
yardımcı olacak bireysel müzik yeteneklerini geliştirmeli; öğrencinin değişik türdeki müzik
çalışma ve etkinliklerine etkin katılımını sağlamalıdır (Uçan, 1994: 15).
1.1.1. Müzik Eğitim Türleri
Müzik eğitim türleri üç ana başlık altında toplanmaktadır.
Bunlardan ilki “Genel Müzik Eğitimi” dir. Genel müzik eğitimi okul öncesi
çağından başlayıp; meslek, bölüm ya da program ayırt etmeksizin bireyin eğitim
yaşantısının her aşamasında var olması gereklidir. “Genel müzik eğitimi, aslında her
düzeyde herkes için zorunludur ya da zorunlu olmak durumundadır. Çünkü müzik,
her düzeyde herkese kazandırılması esas olan “asgari genel kültür” ün başta gelen
ayrılmaz öğelerinden biridir” (Uçan, 1994: 26). Genel müzik eğitimi bireyin
müziksel yaşantısında farklılık, çeşitlilik, seçicilik, bilinçlilik, farkındalık, ve eleştiri
gücü kazandırmak amacıyla her yaşta verilmesi gereken, herkes için ihtiyaç olan bir
müzik eğitim türüdür. Okulöncesi ve ilköğretim aşamalarında verilen eğitimin amacı
asgari düzeyde müzik kültürünü oluşturmaktır. Bu süreçte temel müzikal davranışlar
oyunlaştırılarak uygulanan çalışmalar çerçevesinde verilirken ve… her çocuğu bütün
yönleriyle tanımağa ve geliştirmeğe çalışırken müzik yeteneği bakımından
da
tanımağa, onlara yeteneklerine göre müzik eğitimi vermeğe, çok yetenekli çocuklar
olursa bu türlü çocuklara, yeteneklerini geliştirecek bir ortam hazırlamaya… önem
verilmelidir. (Sun, 2002, s.31). Bu aşamada hobi ve mesleki boyutta öğrenci
yönlendirilebilir. Daha ileriki yıllarda yani ortaöğretim ve yükseköğretim çağlarında
…bireyin “asgari ortak- genel müzik kültürü” nü çeşitlendirip zenginleştirerek
geliştirirken, giderek, daha çok bilişsel ve duyuşsal ağırlıklı bir niteliğe bürünür….
(Uçan, 1994: 26).
Müzik eğitim türlerinin ikincisi “Özengen Müzik Eğitimi” dir. “Özengen
Müzik Eğitimi, müziğe ya da müziğin belli bir dalında özengence (amatörce) ilgili,
istekli ve yatkın olanlara yönelik olup, etkin bir müziksel katılım, sevk ve doyum
sağlamak ve bunu olabildiğince sürdürüp geliştirmek için gerekli müziksel
4
davranışlar kazandırmayı amaçlar” (Uçan, 1994: 27). Bu müzik eğitim türü istek ve
ihtiyaç duyan bireyler içindir. Herkes için zorunlu değildir. Genel müzik eğitimi
esnasında doğabilecek veya bireysel ihtiyaç sonucunda yönlenilebilinecek bir eğitim
türüdür. Özengen müzik eğitiminden sonra “mesleki müzik eğitimi” ne geçişler söz
konusudur. Yani müzik eğitim türleri arasındaki aşamalılığın önemli bir basamağıdır
ya da basamağı olarak sayılabilir. Özengen müzik eğitimi, müzik kurslarında, Halk
Eğitim Merkezlerinde, çeşitli topluluklarda (korolar, orkestralar) verilmektedir.
Müzik eğitim türlerinin üçüncüsü “Mesleki Müzik Eğitimi”dir.
Mesleki müzik eğitimi, müzik alanının bütününü, bir kolunu ya da dalını, o bütün,
kol ya da dal ile ilgili bir işi meslek olarak seçen, seçmek isteyen, seçme eğilimi gösteren,
seçme olasılığı bulunan ya da öyle görünen, müziğe belli düzeyde yetenekli kişilere yönelik
olup, dalın, işin, ya da mesleğin gerektirdiği müziksel davranışları ve birikimi kazandırmayı
amaçar.
Müzik sanatçılığı eğitimi, (bestecilik eğitimi, seslendiricilik/ yorumculuk eğitimi),
müzikbilimcilik eğitimi, müzik öğretmenliği (eğitimciliği) eğitimi, müzik teknoloğluğu
eğitimi, mesleki müzik eğitiminin başlıca dallarını (kollarını) oluşturur (Uçan, 1994: 27).
Mesleki müzik eğitimi örgün eğitim kurumlarında gerçekleştirilir. Mesleğin
gerektirdiği özel durumlarda diğer pek çok mesleğin aksine, çok küçük yaşta bu
eğitime başlamak gereklidir. Mesleki müzik eğitimi başlangıcı ilköğretim çağına dek
inebilmektedir.
1.2. Zeka ve Yetenek
Zeka ve yetenek;kavramlar arasında ilişkileri anlama, değerlendirme, farklı
ilişkileri algılama, öğrenme ve bu kavramları günlük yaşamda değerlendirip
kullanabilme; genel ve özel yetenekleri açısından diğer kişilere göre yüksek düzeyde
performans gösterebilme becerisidir. Yetenekli bireyler, zihinsel yeteneğini farklı
kullanabilen, yaratıcılık yönü güçlü olan, düşüncelerini geliştirme becerisine sahip,
5
lider kişilik özelliği olan, görsel- işitsel yeteneğini farklı kullanabilen, devinişsel
yeteneklerini kullanmada üst düzey başarı gösterebilen kişilerdir.
“Zeka zihnin, öğrenme, öğrenilenlerden yararlanabilme, yeni durumlara
uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir”(Uzun, 2004: 15). “Zeka,
bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkezi sinir
sistemi işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkilerle
biçimlenen bir bileşimdir” (Uzun, 2004: 15).
Zeka, akıl yürütme, (mantıklı düşünebilme yeteneği) plan yapma, problem
çözme, soyut düşünme, karmaşık fikirleri kavrama, çabuk ve deneyimlerden
öğrenme yeteneklerini içeren genel bir zihinsel kapasitedir.
Zeka, Gardner’a göre birçok faktörle açıklanabilecek kadar çok sayıda
yetenekleri içerir.
Gardner zekayı:
1.
Bir kişinin bir veya birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya
koyabilme kapasitesi,
2.
Gerçek hayatta karşılaştığı problemlere etkili ve verimli çözümler
üretebilme becerisi,
3.
Çözüme kavuşturulması gereken yeni ve karmaşık yapılı problemleri
keşfetme yeteneği olarak tanımlanır (Uzun, 2004: 15).
İnsanların bireysel farklılıklarından doğan benzerlik ve farklılıkları, sahip
oldukları yetenek ve potansiyelleri zeka alanları olarak adlandırılır. Zeka doğuştan
gelen bir olgu olmakla beraber tüm zeka alanları geliştirilebilir niteliktedir. Sosyal,
ailesel, kültürel ve eğitim farklılıkları sebebiyle zeka alanlarının her biri alt seviyede
kalabilir veya belli düzeylere kadar geliştirilebilir. Herhangi bir zeka alanındaki
yüksek performans bir başkasının gelişimine etki eder. Bununla birlikte zor,
karmaşık işlerde zeka türlerinin hepsi bir arada kullanılabilir.
6
Zeka ölçülebilirdir. Zekanın ölçümü, çeşitli zeka testlerinin uygulanması
suretiyle gerçekleşir. Zeka testleri ölçme işlemini geçerli ve güvenilir olarak
yaparlar. Bu zeka testleri farklı tipte olmalarına rağmen her biri aynı zekayı ölçer. Bir
kısmı sözcükleri, sayıları kullanarak hazırlanmışken bir diğer kısmı şekiller
kullanmak suretiyle hazırlanmıştır.
Zeka-yetenek doğuştan gelen bir özelliktir. Çok küçük yaşlardan itibaren
çocuğun gelişiminin her aşamasında; davranışlarında, öğrenme hızında ve
yaratıcılığında yetenekleri gözlenir. Bu süreç içerisinde çocuk yetenekli olduğu
alanda üst düzey motivasyon sergiler. Özel bir yeteneğe sahip olan çocuğun her
alanda aynı üstün beceriyi göstermesi beklenmemelidir.
Yetenek ve zekanın işleyişinde, yaş gruplarına, cinsiyete, ailenin içinde
bulunduğu coğrafi ve sosyo-ekonomik koşullara göre değişiklikler göze çarpar. Yani
yetenek ve zekanın işleyişi her toplumda, kültürde farklılıklar gösterir.
Yetenekli bireylerin küçük yaşlardan itibaren gösterdikleri özellikleri; okuma
ve bilgiye ilgi duymaları, yoğunlaşabilme güçlerinin yüksek olması, yetenekli
oldukları alan veya alanlarda geniş bilgi tabanına sahip olmaları, gözlem ve analiz
güçlerinin yüksek olması, problem çözebilme ve soyut düşünebilme becerilerine
sahip olmaları, kitap okumaya düşkün ve yaratıcı olmaları, öğrenmekten zevk
almaları, yüksek özgüvene ve yüksek motivasyona sahip olmaları, sürekli gelişim
arzusu içerisinde olmaları olarak özetlenebilir.
Çocukların yeteneklerinin farkına erken yaşta varıldığı takdirde, şansa
bırakmadan doğru eğitim vererek topluma katkıları olan bireyler olarak
yetiştirilmeleri mümkündür.
Yetenekleri işlenmiş ve bu sayede üst düzey performans gösterebilen birey
topluma ve uygarlığa katkıda bulunabilecek değerli bir ekonomik kaynak olurken,
doğru eğitim almamış, yetenekleri işlenmemiş birey, kendisine ve yaşadığı çevreye
zarar verici hale gelebileceği gibi toplum için de önemli bir kayıp olur.
7
Yetenekli çocukları saptayabilmek için öncelikle yetenek alanlarının
belirlenmesi gerekir. Ancak çağımızda geçerli olan, eğitimde fırsat eşitliği anlayışı
ile yetenekleri tanımlamak, ölçme araçları geliştirmek ve bunların sonucunda
bireyleri yönlendirmek pek de mümkün değildir. Herkesin belirlenmiş ve
sınırlandırılmış alanlarda aynı başarıyı göstermesi beklenen bir eğitim sistemi
içerisinde zihinsel, duyuşsal, sosyal yetenek ve yaratıcılığa yönelik uygulamalarda
uzmanların ve eğitimcilerin zorlanması olağandır. Dolayısıyla zeki, yetenekli veya
gelişim özürlü bireyler için farklı yaklaşımlar geliştirmek gerekmektedir.
1.3. Çoklu Zeka
Geleneksel anlayışa göre zeki olmanın göstergesi sözel ve özellikle sayısal
alanlarda başarılı olmak olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte okullarda,
eğitim yaklaşımları da uzun yıllar boyunca bu yönde şekillenmiş ve uygulanmıştır.
“Geleneksel eğitim ve öğretim yöntemleri, sözel ve sayısal alanlarda çok iyi
gelişmemiş öğrencilerin sahip oldukları diğer yeteneklerini görmezden gelerek,
küçümseyerek veya yok sayarak öğrencileri kolaylıkla “öğrenme güçlüğü çeken”
“zeka özürlü” veya yavaş öğrenen şeklinde etiketlerler” (Yavuz, 2004: 139).
Öğrencilerin sahip oldukları yetenekleri ve her bir öğrencinin gösterdiği bireysel
farklılıklar göz ardı edilerek uygulanan eğitim şekli bireylerin ilgili ve başarılı
olabilecekleri alanlardan uzaklaştırmış ve büyük çoğunluğunun körelmesine sebep
olmuştur.
“1980’li yılların başında Harvard Üniversitesinde görev yapan Howard
Gardner, “Proje Sıfır” adlı çalışmalarının sonucunda bireylerin sözel ve matematiksel
zekaları dışında değişik zeka alanlarına sahip olduklarını belirlemiştir” (Dilli, 2003:
9). “Çoklu Zeka Kuramı, problemleri çözmek veya değerli ürünler ortaya
koyabilmek için bireylerin çeşitli zeka alanlarını nasıl kullandıklarını açıklayan
zihinsel bir modeldir” (Çocuk Vakfı Yayınları: 67, 2004: 70). Gardner çalışmaları ve
8
bazı beyin araştırmalarının bulguları sonucunda öncelikle yedi çeşit zeka türünü
tanımlamış daha sonra bir yenisini bunlara eklemiştir.
1.
Sözel Dilsel Zeka: Konuşma, yazma ve dili etkili kullanabilme
kapasitesi ve yeteneğidir.
2.
Mantıksal- Matematiksel Zeka: Tümevarım, tümdengelim türü akıl
yürütme, sebep sonuç ilişkisi kurma ve sayısal hesaplama
yapabilme kapasitesi ve yeteneğidir.
3.
Görsel
Zeka:
Görüp
algılama
ve
nesneleri
hayalinde
canlandırabilme ve üç boyutlu olarak ifade edebilme yeteneğidir.
4.
Bedensel- Kinestetik Zeka: Bireyin kendisini ifade etmesinde, bir
işi gerçekleştirmesinde bedeninin tümünü ya da bir bölümünü
kullanabilme yeteneğidir.
5.
Müzik Zekası: Müziğe ihtiyaç duyma, onu anlama, algılama,
yorumlayabilme ve yaratma yeteneğidir. “Çoklu Zeka Alan’larından
birisi olan müziksel zeka alanı bir bireyin müziksel olarak belli bir
olayın, sürecini, biçimini müziksel olarak algılaması, yorumlaması
ve iletmesi olarak tanımlanabilir. Müziksel zekaya sahip olan birey
ritme, melodiye, tınıya müziğin dokusu ve tonlara karşı duyarlıdır.
Müziksel-ritmik zekası güçlü olan kişiler müzik ve ritmle daha
kolay öğrenirler” ( Kocabaş, 2003: 30- 45).
6.
Kişilerarası
Zeka:
Başkalarının
ruh
hallerini,
ihtiyaçlarını,
davranışlarını ve duygularını anlayabilme yeteneğidir.
7.
Kişinin Kendine Dönük Zekası: Kişinin kendini tanıması, bilişsel,
duyuşsal, devinişsel yönlerden zayıf ya da güçlü olduğu noktaların
farkında olması, kendini yönlendirme ve idare etme becerisine sahip
olmasıdır.
8.
Doğal Zeka: Doğaya ilgi duyma, doğa ile uyumlu bir şekilde
yaşayabilme, doğa duyarlılığını geliştirebilme yeteneğidir.
Gardner insanların sahip oldukları yetenek çeşitlerini zeka alanları olarak
kabul etmiştir
9
Gardner, Çoklu Zeka Teorisi ile her bireyin farklı yeteneklere ve ilgilere
sahip olduğunu vurgulamakla beraber her bireyin farklı yollarla yani farklı yetenek
türlerini kullanarak aynı şeyi öğrenebileceğini ifade etmektedir. Zeka- yetenek
alanları üst düzeylere kadar geliştirilebilir. Bazı durumlarda zeka alanları alt
seviyelerde kalabilir ya da birkaçı koşullara göre belli seviyelere kadar geliştirilebilir.
“Zekalar birlikte çalışır ve her biri diğerinin gelişmesine etki eder. Karmaşık bir işle
baş etmede bütün zeka türleri kullanılabilir ve dolayısıyla geliştirilebilir.” (Çocuk
Vakfı Yayınları: 67, 2004: 72)
Gardner’ın Çoklu Zeka Teorisi günden güne tüm dünyada yayılmaktadır.
Eğitim sisteminin bu derece içinde yer almaya başlamasının sebebi geleneksel
anlayışın dışına çıkarak matematiksel ve sözel alanlarda iyi olmayan öğrencilerin
daha yetenekli oldukları alanları ortaya çıkarıp işleyerek diğer alanlarda gelişimlerini
destekleme fırsatını ortaya koymasıdır.
1.4. Müzik Yeteneği
Müzik yeteneği; doğuştan herkesin sahip olduğu, kişiden kişiye azlığı ve
çokluğu değişen, müziğe ihtiyaç duyma, onu anlama, algılama, yorumlayabilme ve
yaratma becerisidir. “Bireyin daha çok kalıtsal olarak getirdiği ve müziksel
öğrenmesini çerçeveleyen sınıra ya da müziksel öğrenme kapasitesine müzik
yeteneği denir” (Aydoğan, 1998: 29).
“Müzik yeteneğine sahip olma, temelde, müzikal olma ile eş anlamlıdır”
(Uçan, 1994: 16). Ancak müziği hissetme ve yorumlama hatta yaratma ihtiyacı
içerisinde olan bireyin bu davranışlardan önce müzik yeteneği olduğuna ilişkin
sergilediği bir takım özellikleri vardır. Bu özellikler bireyin müzik yeteneğine ne
ölçüde sahip olduğunun saptanması aşamasında araştırılır. Bunlardan bazıları; ses
yüksekliklerini ayırt etme, duyduğu melodileri belleğe alma, ritim duygusu, aynı
anda tınlayan iki ve daha çok sesi algılayıp seslendirebilme olarak sıralandırılabilir.
10
Müziğin derinliklerine inip ruhunu hissedebilmeye, bunun yanı sıra müziği
yorumlama ve güzelliğini ortaya çıkarabilme gücüne müzikalite denir. Güçlü bir
müzikaliteye sahip olmak; bireyin hem doğuştan getirdiği; kişiliğiyle, ruh
dünyasıyla, yaşantısıyla beslediği, hem de yönlendirilip geliştirebileceği bir
özelliğidir. Uçan, (1994) müzikaliteyi müziğin kendi öz etkilerini yaşama ve
müziksel anlatımları estetik değerleri yönünden algılayıp değerlendirme ihtiyacı, bu
ihtiyacı giderme gücü ve bu gücü kullanma yeteneği olarak tanımlamıştır.
Müzik alanında yetenekli olan bireylerde aşağıdaki özellikler gözlemlenir.
1. Çalınan ezgileri yineleme gücüne sahiptirler. Üzerinden zaman
geçse de ezgileri kolaylıkla hatırlarlar.
2. Ritim duyguları gelişmiştir.
3. Müzik konusundaki çalışmalarında yüksek motivasyona ve
konsantrasyona sahiptirler.
4. Notaları belleklerine çok kısa zamanda yerleştirirler ve notalarla,
müzikal ifadeler ve dinamikler arasında bağlantı kurma becerisine
sahiptirler.
5. Notaları bestecinin kendi kişisel özellikleri ve yazılan zamanın
özelliklerine uygun olarak değerlendirebilirler ve eserler arasında
kıyaslama yapabilirler.
6. Yaratıcı müziksel yeteneğe sahip olanlar çeşitli müzik eserleri
yaratabilirler.
7. Müzik
konusunda
sürekli
güzellik
beklentisi
ve
arayışı
içerisindedirler.
8. Şarkı söyleme becerisine sahiptirler.
9. Devinişsel becerileri çalgı çalma konusunda yüksek düzeydedir.
10. Müzik yeteneği olan bireyler çoğunlukla diğer sanat dallarına
karşı duyarlıdırlar.
Müzik yeteneği, tek yönlü ve tek çeşit değildir. Uçan müzikal yetenek
türlerini üçe ayırmıştır. Bunlar genel özellikleriyle şöyledir;
11
1. Algılayıcı müziksel yetenek: Bu tür yeteneğe sahip olan bireyler, müzik dinlemeyi,
müzik etkinliklerini izlemeyi severler.
2. Yorumlayıcı müziksel yetenek: Bu tür yetenekleri ağır basan bireyler, müzik
dinlemenin yanı sıra müzik yaparlar, eserleri seslendirirler veya yorumlanmış
eserleri eleştirirler. Müziği daha iyi yorumlamak adına müziğin derinliklerine inmek
ve inceliklerini yakalayabilmek isterler.
3. Yaratıcı müziksel yetenek: Bu yetenek türüne sahip bireyler algılayıcı ve yorumlayıcı
niteliklere zaten sahiptirler. Bunların yanı sıra müzik yaratmayı tercih ederler
(Uçan, 1994: 17).
Diğer birçok alanda olduğu gibi müzik yeteneğinin de erken yaşta farkına
varılıp işlenmeye başlanması sonucu bu alanda yetenekli bireylerin topluma katkıları
sağlanabilir.
1.4.1. Müziksel Yeteneği Ölçmede Kullanılan Testler
Bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan edindiği; şarkı söylemeye, çalgı
çalmaya, müzik yaratmaya veya yorumlamaya yönelik müziksel yeteneğini ve
ilgisini ölçmek üzere çeşitli müzik yetenek testlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
“Bireylerin müziksel işitme- ayrımsama, müziksel okuma- yazma ve
müziksel söyleme- çalma davranışlarının düzeyini saptamak amacıyla kullanılan
ölçme aracına müzik yetenek testi denir” (Tarman, 2006: 91).
Literatürde “Seashore Müziksel Yetenek Testi”, “Wing Standart Müziksel
Zeka Testi”, “Bentley Müziksel Yetenek Testi” ve çeşitli yaş gruplarına uygulanmak
üzere hazırlanmış “Gordon MAP”, “Gordon PMMA”, “Gordon IMMA” gibi
müziksel yeteneği ölçme araçları vardır.
Müzik yeteneğinin ölçme araçlarından en çok bilineni Seashore Testi altı
bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; ses, gürlük, ritim, süre, tını ve tonal hafızadır.
12
Seashore testinde her bir başlık altında belli sayıda soru çiftlerinin birbirine göre
farklılıklarının belirlenmesi beklenir. Ses testi; ülkemizde müzik okullarına giriş
sınavlarında genelde uygulananın, çalınan sesleri ayırarak seslendirilmesinin aksine,
“deneğin 50 çift sesten ikincisinin ilkine göre daha tiz ya da pes olduğunu
belirtmesini ister” (Tarman, 2006: 92). “Ritim bölümünde “denek 30 çift motifi
dinler ve her çiftin ritminin aynı olup olmadığını söyler. Motifler beş, altı ya da yedi
adet 500 Hz. lik ses ve 2/4, 3/4 ve 4/4 ritimler içerir” (Tarman, 2006: 92).
“Wing testinde uyarıcılar (sesler) piyano tonu olduğu ve kısa ezgiler ve
akorlar içerdiği için Seashore’dan daha “müziksel” olarak kabul edilir” (Tarman,
2006: 94). Wing testinin ilk bölümü, seslendirilen akorların kaç sesli olduğunun
analiz edilmesini; ikinci bölümü seslendirilen akor çiftlerinin aynı olup olmadığının;
farklıysa, farklı sesin hangi yönde değiştiğinin belirtilmesini gerektirir. Testin üçüncü
bölümünde de benzer bir uygulamayla çalınan ezgi çiftlerindeki farklılığın
belirlenmesi istenir. Ritmik duyarlılığı ölçmede; 14 çift soru yöneltilir. “Denek
“vurgulanan (güçlü çalınan) notaların” yeri açısından “A” ya da “B” versiyonunun
hangisinin “daha iyi” olduğunu ya da aynı olduğunu belirtir. 3 performansta A ve B
aynıdır” (Tarman, 2006: 94). Testin diğer bölümleri müzikalitenin ölçümüne yönelik
soruları içermektedir.
Bentley testi 7-12 yaş çocuklarındaki müziksel yeteneği ölçmeye yöneliktir.
Testin yöntemi Seashore setine benzer. “Ritim hafızasına ilişkin son testte denek
çiftin ikincisinde hangi vuruşun farklı olduğunu ya da aynı olup olmadığını belirtmek
durumundadır. 10 çiftten ikisi aynıdır” (Tarman, 2006: 96).
Gordon MAP (Müziksel Yetenek Profili)
testi geniş kapsamlı müziksel
yetenek ölçütlerine sahiptir. 4-12. sınıf çocuklarına uygulanır.
MAP üç ana bölüm içerir. “ Tonal Canlandırma”, “Ritimsel Canlandırma” ve
“Müziksel Duyarlılık”. Tonal canlandırma; ezgi ve armoni alt başlıklarına ayrılır. Tempo ve
ölçü, ritim canlandırmanın alt başlıklarıdır. Müziksel duyarlılık ise ifade, denge ve stil alt
başlıklarına ayrılır. Puan tüm set her ana bölüm ve her alt başlık için hesaplanır. Uyarıcıları
(ses) üretmede orkestrada kullanılan yaylı çalgılar kullanılmaktadır (Tarman, 2006: 96).
13
Seashore, Wing ve Gordon MAP testleri 4-12. sınıf çocuklarına ve
yetişkinlere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bentley testinde ise uygulanabilirlikte 7 alt
sınır yaşıdır. 4-6 yaştan itibaren 3. sınıfa kadar uygulanmak üzere Gordon PMMA
(İlk Düzey- Müzik Duyumsama Testi) geliştirilmiştir.
PMMA, her birinde 40 soru olan bir tonal birde ritim testi içerir. Tonal test eş süreli
elektronik seslerden oluşan motifler içerir. Ritim testinin elektronik sesleri aynı frekansta
kalır. Ritim testinin uyarılarına, düşük dinamik düzeydeki tempo vuruşları dahil edilmiştir.
Temel iş aynı- farklı karşılaştırması yapmaktır. Tonal çiftler arasında bir ya da daha fazla ses
değiştiği için farklılıklar vardır. Çiftlerin uzunluğu 2- 5 ses kadardır. Farklı ritimler, ölçü
farklılaşması ya da bir ölçü içinde farklı ses gruplaşmalarından oluşur. Çiftin çalınışları
arasında 5 saniye vardır ve her biri, kayıtta “ilki” ve “ikincisi” diye belirtilir (Tarman, 2006:
99).
Gordon IMMA (Orta Düzey- Müzik Duyumsama Testi)
PMMA’ nın
geliştirilmiş versiyonudur. 1- 4. sınıf çocuklarına uygulanması hedeflenmiştir.
1.5. Ritim
1.5.1. Müzik ve Ritmin Çıkışı
İnsan var olduğundan bu yana, hayatta kalma savaşı içerisinde ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için doğayla iç içe ve karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte sürekli
doğayı değiştirme, kendine uydurma ve ona yeni biçimler verme çabasını
göstermiştir. Bu değiştirme ve uyumu yakalama çabaları ile birlikte felsefe, sanat,
bilim ortaya çıkmış ve çağlar boyu geliştirilerek varlıkları sürdürülmüştür.
Duyan, düşünen ve duygulu bir varlık olan insan çok öncelerinden başlayarak ve
kendiliğinden güzel sanat belirtilerini dışa vurmaya çalışmıştır. Bu belirtilerini diğer insanlar
tarafından beğenilmesini istemiş, bu ise en güzelini yapabilme biçiminde süre gelmiştir.
İnsanda var olan yaratıcılık gücü ve isteği çeşitli sanat ürünlerinin oluşmasıyla insan
topluluğunun görüşte duyuşta ve yaşamda canlı kalmasını sağlamıştır (Cemalcılar, 1988: 3).
14
Tarih öncesi çağlarda doğanın gücüyle karşı karşıya kalan insanoğlu kendini
korumak, güçlü olabilmek gibi kaygılarla birtakım savunma davranışlarına ve
üretmeye güdülenmiştir. “M.Ö. 40-50 bin yıl önce “magdalen” adı verilen kültürel
evrim aşamasında, “bulgu” olarak önemle üzerinde durulan mağara resimleri vardır.
Bu resimler büyü amaçlıdır. Sanatsal kaygıyla yapılmamıştır” (Say, 1995: 23).
Müzikle ilgili bulgular ise ilk çağ toplumlarından başlayarak; çeşitli çalgılar, Mısır
ve Yunanlıların kullandığı resim ve harf yazıları ve müzik hakkında yazılmış
belgelerdir (Say, 1995: 25). Ses belgeleri olmadığı için nasıl müzik yapıldığına dair
bilgi yoktur. Ancak bugünkü ilkel yaşam biçimlerinden ilkçağ özellikleri ortaya
çıkartıldığında, yine ilkel müzik hakkında; …bu müziğin teorik bir çatıdan, dahası,
en temel yasalardan bile yoksun… olduğu, sadece büyü amaçlı yapıldığı söylenebilir
(Say, 1995: 26). Müziğin; insanoğlunun doğayı tanıma, korkularından arınma ve
ruhani gereksinimlerini tatmin etme gibi en temel ihtiyaçlarına cevap olarak ortaya
çıktığı ifade edilebilir. “Orta Magdalen çağında …hatta daha da eskilerde ilkel
insanların taşlardan, ağaç kabuklarından, kemik ve boynuzlardan çıkardığı sesler,
önceleri doğayı tanımak sonraları büyü amacıyla elde ettiği estetik amaç dışı
tınılardır” (Say, 1995: 23).
İlkel müziğin sanat dışı yapısı, özellikle çalgı alanında ortaya çıkar. İlkellerin
dünyasında çalgıların çeşitliliği ve sayısı insanı şaşırtır. Çünkü ilkeller ellerine geçen her
uygun gereci ses çıkaran bir araç yapmışlardır; Kemik, düdük olmuştur; türlü kamışlar, yere
vurularak ses çıkartan çalgılar, düdük ve borular olmuştur. Ceviz kabuklarından, kabaklardan
sallayarak ses veren vurmalı çalgılar yapılmıştır; midye kabukları, içi boş ağaç dalları boru
olmuş, ağaç gövdeleri içinde tepinilen dev vurmalı çalgılar haline getirilmiştir. Toprakta
açılan kuyular, ağaç kovukları, hayvan derileri davul olmuştur (Say, 1995: 27).
İlkel toplumların ürettiği çalgılara bakıldığında; üfleyerek ve vurarak ses
üretilen çalgıların varlığının çokluğu göze çarpmaktadır. Bu doğrultuda; ilkel
müzikte, ritim öğelerinin fazlasıyla etkin olduğu söylenebilir.
15
1.5.2. Ritim ve Müzik
Evrenin doğal dengesi içerisinde en önemli unsurlardan biri ritimdir. Ritim,
yaşamın her noktasında hayati önem taşıyan, yokluğunda veya bozulmasında ciddi
sorunları, hatta yok oluşları ortaya çıkarabilecek bir dengedir. “Tüm evren sürekli ve
ritmik bir hareket sayesinde varlığını sürdürür. Dünyanın dönüş ritminde hızlanma,
durma veya yavaşlamayı düşünmek bile ürkütücüdür. Yaşam bu ritmin devamına
bağlıdır” (Morgül, 2001: 9).
Müzik, estetik kaygıyla ve kurallı bir biçimde bir araya getirilmiş sesler
bütünüdür. Kurallı bir biçimde deyince akla öncelikle ritim ve armoni (uyum)
kuralları gelmektedir. Bunlar tını, söz ve dinamiklerden önce ezgiye anlam katan,
müziğin en temel öğeleridir.
Ritim; bir dizede, bir notada vurgu, uzunluk veya ses özelliklerinin,
durakların düzenli bir biçimde tekrarlanmasından doğan ses uygunluğu, tartım,
dizem olarak tanımlanmaktadır. (TDK)
Ritmik öğeler müziğe hayat verir. Ritim müziğin içinde olmasaydı; müzik,
dümdüz seslerden oluşan, hiçbir devinimi olmayan, duyuşsal anlamda çok büyük
eksiklikleri olan kısır bir unsur olurdu.
Her ezginin içinde ritim öğeleri bulunmaktadır. Bir müzik eserinin, birbirine
eşit parçalara ayrılması yani ölçülendirilmesi, bununla birlikte ölçülerin kendi
içerisinde birim değerlere yani zamanlara ayrılması, müziğin en temel ritimsel
öğelerini yansıtmaktdır. Uzun seslerin sürdüğü müzik parçacıklarında ritim öğesi, bu
uzun seslerin zaman sayısını sayma suretiyle hissedilmektedir. Bu zaman sayılarının
küçük değerlere bölünmüş halleri yani ritim kalıpları ise müziğe önemli anlam katan
ifade biçimleridir.
16
1.5.3. Ritim Yeteneği
Say (2002) müzik yeteneğini, müziğin etkilerini yaşayarak müzikal ifadeleri
biçimsel ve estetik yapı yönünden algılayıp değerlendirme becerisi olarak
açıklamıştır. Ritim yeteneği de bu becerinin önemli bir parçasıdır.
Sözer’e göre (1986) müzik yeteneği olan bireyde, herhangi bir müzik
cümlesinde kuvvetli zamanlarla zayıf zamanların düzenli aralıklarla tekrar edilmesi
veya süre değerlerinin belirli bir düzen içerisinde birbirini izlemesi becerisinin, yani
ritim anlayışının var olduğu düşünülür.
Ritim, insan yaşantısında hayati öneme sahip bir denge unsurudur.
İnsanoğlunun bir anlamda yaşam kaynağı olan kalp atışları bireylerin ana ritmini
oluşturur. Bireyin her hareketinde; nefes almasında, yürüyüşünde, konuşmasında
ritim vardır. Dolayısı ile bütün bireyler ritmi hissetme yeteneğine doğuştan sahiptir
yargısına varılabilir.
Bireylerde var olan ritim yeteneğinin eğitilmesi ve geliştirilmesi mümkün
olmakla beraber, özellikle çocukluk çağında bireyin psikolojik açıdan sağlıklı olması,
sosyalleşmesi ve hemen her alanda devinişsel becerilerini üst düzeylere kadar
geliştirebilmesi boyutunda çok önemli bir konudur.
Ritim yeteneğinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar sadece müzik eğitiminin
içerisinde sınırlı kalmamalıdır. Örneğin ilköğretim çağına gelmiş birçok çocukta
konuşma becerisi tam olarak gelişmiş olmayabilir. Bu noktada, sözcüklerin konuşma
dilimizdeki ritim yapıları göz ardı edilmeksizin ritim çalışmalarına önemli bir yer
verilmelidir. Diğer taraftan, örneğin matematik dersinde çarpım tablosunun şarkı gibi
söyleme yöntemiyle ezberletilmesi çok yaygındır. Bu yöntem birçok kişi tarafından
sadece oyunlaştırma yöntemi ile öğrenme gibi görülse de, bunun temelini ritmik
unsurlar aracılığı ile öğrenme oluşturmaktadır. Bu tip uygulamalar öğrenmeyi
eğlenceli hale getirdiği ve kolaylaştırdığı için çeşitlendirilmeli, çoğaltılmalı ve
yaygınlaştırılmalıdır.
17
Çocuk oyunlarının hemen hepsinde ritimsel öğeler dikkati çekmektedir.
Çocuklar doğal olarak sürekli oyun oynama ihtiyacı içerisindedir. Oyun
sayesinde çocuk devinişsel açıdan; …tepki yeteneğini geliştirir, büyük ve küçük
kaslarını denetim altına almayı ve gerekli hızda kullanmayı öğrenir, durgun dikkate
ve dinamik dikkate sahip olur, bunları geliştirir, organlar arasında eşgüdüm ve denge
sağlar, devinimlerinde çeviklik ve bedensel esneklik kazanır (Seyrek, 2006: 53).
Oyun, sosyal açıdan çocuğun arkadaşlık kurmasını sağlar, iletişimini geliştirir.
Bilişsel ve dil gelişimi bakımından da oyun oynamanın önemli boyutta faydası
vardır. Çocuğun …sözcük dağarcığı gelişir, düzgün cümleler kurma alışkanlığı
kazanır; soru sormayı, yeni bilgiler edinmeyi, bilgilerini başkalarına aktarma yetisini
geliştirir; eski deneyimlerine, bilgilerine, tasarımlarına, davranışlarına yenilerini
katar, kendini zenginleştirir; nesneler arasındaki ayrılıkları, benzerlikleri, olaylar
arasındaki ayrılıkları ve benzerlikleri kavramaya başlar; düşünme, algılama,
kavrama, imgelem vb. us gücü gerektiren soyut yetenekler yönünden gelişme sağlar
(Seyrek, 2006: 58).
Oyun içerisinde, ritim eğitiminin daha fazla üzerinde durulması, yukarıda
belirtilen kazanımların edinilmesini kolaylaştırmaktadır.
Tüm grupla oynanan ritmik bir oyun aynı zamanda grubun akordunu, uyumunu
sağlar. Çocuk grupla uyum içerisinde olarak diğer etkinliklere katılmaya hazır duruma gelir.
Ana ritim (düzenli tempo) ve diğer becerilerin kazanılması, ancak bu oyunlarla olasıdır.
Çocuk, tek başına üstesinden gelemediği pek çok beceriyi grup dinamiğinden hız alarak
başarır (Morgül, 2001: 13).
Fiziksel koordinasyonu ve ritmin bedene yansımasını sağlamak için,
çocukların devinimleri tekrar tekrar uygulamaları sağlanmalıdır. “Aynı oyunu her
oynayışta, hem us, hem de kaslar, o oyuna ilişkin devinimleri biraz daha pekiştirirler.
Bunun sonucunda bir çeşit kas belleği oluşur. Devinimli bir oyunu pek çok kez
oynamış olan bir çocuk bir süre sonra o oyuna ilişkin devinimleri bilmedikleri
devinimlere göre daha kolay yapar” (Seyrek, 2006: 48).
18
Çocuk oyunlarının, sayışmaların önemli bir parçası da tekerlemelerdir.
Tekerlemeler ritmik okuyuşlu şiirlerdir. Ve bu şiirlerin uyaklı bir yapıya sahip olması
akılda kalıcılığı sağlar (Morgül, 2001: 13).
Bir tekerlemeyi ele alıp, ondan ne kadar çok yararlanılabileceği önceden belirlenmiş
olmalıdır. İlk derslerde sadece grubu kaynaştırma, ısınma, uyum, güven amaçlı olabilir. Daha
sonra bu tekerlemeleri ayıklayıp hangisini hangi müziksel amaçla kullanacağına öğretmen
karar verir. Örneğin ebe seçiminde kullanılan sayışmalar düzenli tempo içinde kullanılabilir.
Ritmik oyun tekerlemelerinde ise, kullanılan vücut sesleri ritim aletleriyle değiştirilerek yeni
ritmik eşlikler düzenlemede kullanılabilir (Morgül, 2001: 13).
Ritim eğitimi her dersin konusu ile ilişkilendirilerek, bütün derslerde
uygulanabilir. Öğrenmeyi kolaylaştıracak ve hızlandıracak olan oyunlaştırarak
öğretme yöntemi içerisinde ritimsel öğelerin kullanılması, öğrencilerin oyun
oynayarak edinecekleri kazanımları da en üst düzeye ulaştıracaktır.
1.5.4. Beden Diliyle Ritim Öğretimi
Beden diliyle ritim öğretme yöntemini ilk olarak Fransız Eğitimci Maurice
Chevais kullanmıştır. Bu yöntemin uygulanmasında el içi ve parmaklardan
yararlanılır. Parmaklarla değişik kümeler oluşturulması farklı ritim kalıplarını ifade
eder. Her bir parmak iki farklı nota değerini ifade etmek üzere kullanılabilir,
bunlardan biri, her bir parmağın onaltılık değer olarak, diğeri ise dörtlük değer olarak
kabul edilmesidir. Örneğin dört parmağın her birini onaltılık değer olarak kabul
edersek; herbir parmağın arasında boşluklar olacak şekilde işaret edilmesi dört
onaltılık ritim grubunun ifadesi olarak; iki parmağın birbirine bitişik, diğer ikisinin
ayrı olarak işaret edilmesi ise bir sekizlik, iki onaltılık ritim grubunun ifadesi olarak
kabul edilir. Beden dili kullanılarak uygulanan ritim eğitimi oyun niteliği taşıması
nedeniyle öğrenmeyi eğlenceli ve kalıcı hale getirmeyi kolaylaştırır niteliktedir
(Yıldız, 2002: 61-62).
19
1.5.5. Dalcroze Müzik Öğretim Yöntemi
Bu müzik öğretim yöntemi, İsviçre’li Müzik Eğitimcisi Emile Jaques
Dalcroze tarafından geliştirilmiştir. Dalcroze müzik öğretim yöntemi müziksel
işitme, okuma, yazma, söyleme çalışmalarının bedensel, ritmik devinimler
aracılığıyla uygulanmaktadır. Öğrencilerin duydukları herhangi bir müziği ve
etkilerini bedensel olarak ritimlemeleri temeline dayanır. Müzik öğeleri eller, ayaklar
ve kollar kullanılarak; hız, gürlük, ölçü, vuruş, ritim ve nüanslar bedensel
devinimlerle ifade edilir. Müzik aracılığıyla, bedenle beyin arasında sıkı bir iş birliği
oluşturmak suretiyle, ritimsel duygu ve düşünceleri ortaya çıkararak etkili bir müzik
eğitimi uygulamak bu yöntemin amacıdır (Yıldız, 2002: 63-64).
1.5.6. Orff Müzik Öğretim Yöntemi
Orff müzik öğretim yöntemi Alman besteci eğitimci Carl Orff tarafından
geliştirilmiştir. “Orff yönteminin amacı çocukların ritim ve devinimlerle anlatım dili
oluşturup, onların yaşantıları yoluyla müzik yapmalarını sağlamaktır.” (Yıldız, 2002,
s.65). Orf yöntemi uygulanırken, başlangıçta anlamlı veya anlamsız sözcük grupları
ritmik olarak seslendirilir. Daha sonra geliştirilerek ya da …günlük yaşamda
kullanılan veya şarkı sözlerinde geçen sözlerden ritim kalıpları oluşturularak
çocuklara konuşturulur ve toplu olarak el çırpma ile vurdurulur (Yıldız, 2002: 65).
İlerleyen zamanlarda bu uygulama farklı ritim çalgılarıyla da yapılabilir. Bununla
birlikte öğrencilerin çalışmalarda bedensel devinimler ile ritim kalıplarına eşlik
etmeleri de sağlanabilir.
Ayrıca, çeşitli sözcüklerin resimlerinin yer aldığı resimli kartlar hazırlanarak bu
kartlar üzerinden değişik ritim çalışmaları da yapılabilir. Bu hazırlanan resim kartları değişik
şekillerde yan yana getirilerek değişik ritmik motifler üzerinden zevkli ritmik çalışmalar
yapılabilir (Yıldız, 2002: 65).
20
1.6. Matematiksel Yetenek
Zekanın bir ürünü olan matematik, zekayı destekleyen, yine zekanın ürünü
olan düşünce yapısını sistemleştiren önemli bir alandır. Matematik, çözümleyici,
yaratıcı ve kavramları gündelik yaşama uygulamayı sağlayan pratik düşünme
becerilerinin oluşumu ve gelişimini destekleyen en önemli unsur olarak
değerlendirilmektedir.
Matematiksel düşünce, insanların günlük yaşamlarında karşılaştıkları olaylara
sistematik doğru ve çabuk yaklaşmalarıdır.
Matematiksel yetenek, tümevarım, tümdengelim türü akıl yürütme, sebep
sonuç ilişkisi kurma ve sayısal hesaplama yapabilme kapasitesi ve yeteneğidir.
Matematiksel yeteneğe sahip olan bireylerde görülen özellikler şunlardır;
1.
Verilerin ele alınmasında ve düzenlenmesinde göze çarpan bir yeteneğe sahiptir.
2.
Zihinsel çevikliğe sahiptir.
3.
Orijinal yorumlar yapar.
4.
Fikirlerin iletilmesinde göze çarpan bir niteliğe sahiptir.
5.
Dikkat çekici düzeyde genelleme yapma yeteneğine sahiptir.
6.
Yazılı iletişimden ziyade sözlü iletişimi tercih eder.
7.
Aynı problemin çözümüne yönelik değişik çözüm yöntemleri kullanır.
8.
Olağan dışı matematiksel işlemler yapar.
9.
Çözümü zor ve gayret gerektiren olağan dışı problemler sorar.
10.
Problem çözümünde uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme basamaklarına
odaklanır.
11.
Problemi çok kısa sürede çözer.
12.
Matematiği başka kategorilerle ilişkilendirebilir.
13.
İlgisiz gibi görülen işlemler arasında, ilgi kurar.
14.
Yanlış ve doğruyu ayırt etme gücü yüksektir (Uzun, 2004: 28).
Geleneksel anlayışa göre zeki olmanın en önemli göstergesi matematiksel
yeteneğe sahip olmaktır. Bu alanda iyi olmayanlara, diğer yetenek alanları
21
kullanılarak uygulanacak destek çalışmalarla ve eğitim yaklaşımlarıyla matematiksel
düşünme yeteneğinin kazandırılıp geliştirilebileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
1.7. Müzik ve Matematik
Müzik ve matematik sanatın ve bilimin en çok öne çıkan ve aralarında büyük
farklılıklar ve ilişkiler bulunan dallarıdır. Müziğin güzelliğinin temelini matematiksel
unsurlar oluşturmaktadır. Diğer taraftan çağdaş dünyayı sarmış olan matematik,
eğitim boyutunda ele alındığında, matematik performansına müziğin olumlu
yansıması göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir.
Müzik eğitimi bireylerin bilişsel gelişimini ciddi anlamda destekleyici bir
eğitim alanıdır. Müzik eğitiminin matematik performansı ve bilişsel aktiviteler
üzerine olumlu etkisi vardır ( Karşal, 2005). Dünyanın çeşitli ülkelerinde denenen ilk
ve orta öğretimde “ Yoğun Müzik” eğitimi uygulaması, öğrencilerin fen derslerinde,
“Yoğun Müzik” eğitimi görmeyen öğrencilere oranla daha üstün başarı sağladıklarını
göstermektedir (Ali, 1987: 95). Sovyet ruh bilimci Lev-Vygotsky dil, matematik ve
müzik gibi çocuğun duyarlığı ve bilincinin geniş alanlarını devreye sokacak eğitimin,
çocuğun tüm akılsal gelişimini hızlandıracağını savunmuştur (Ali, 1987: 98).
Matematiğin müzik üzerindeki etkisi müzik yazımında açıkça görülür. Her
müzik eseri eşit parçacıklara bölünmüştür. Bu parçaların her biri ölçü olarak
adlandırılır. Ölçüler içlerinde zaman olarak adlandırılan bölümler matematiksel
olarak eşit bölünmüş süre kümeleridir. Ölçüler müzik yazımında rakamlarla ifade
edilir. Matematiğin müzikte ve müzik yazımında bir başka boyutu ise nota
değerleridir. Yani ritimsel bölünmelerdir. İçi boş yuvarlak şeklinde belirtilen birlik
(dört vuruşluk) notanın ikiye bölünmesi ve devamında her notanın yine ikiye
bölünmesi ile ses sürelerinin kısalması veya nokta işareti ile çeşitli oranlarda uzaması
tesadüf değildir. Her müzik parçası, ritimsel bakımdan eşit olarak bölünmekte, yani
ölçülendirilmektedir. Belirli bir ritimde, değişik uzunluktaki notalar belirli bir ölçüye
22
uydurulur. Her ölçünün ise değişik uzunluktaki notaları kullanan belirli sayıda
vuruştan oluştuğu görülür. Zaman sayısının 2’ye ve 3’e bölünebilmesine göre basit
veya bileşik zamanlar; basit ve bileşik zamanların karma olarak bir araya gelmesiyle
de aksak zamanlar ortaya çıkmıştır. Sadece müzik yazısı incelendiğinde bile ritimin
ve ritimsel bölünmenin temelini matematiğin oluşturduğu görülmektedir.
Eski Yunan’ da müzik matematiğin 4 ana dalından biri olarak kabul edilmiştir.
Pythagoras (M.Ö. 586) okulunun (Quadrivium) programına göre Müzik; Aritmetik, Geometri
ve Astronomi ile aynı düzeyde kabul görmüştür. Bir telin değişik boyları ile değişik sesler
elde edildiğini ortaya çıkaran Pythagoras, M.Ö. 6. yüzyılda yaşamıştır ve müzikal dizinin
temelini oluşturması açısından oldukça önemli bir iş yapmıştır (Karşal, 2005).
1.8. Problem Durumu
Ritim, müzik eğitim kurumlarında eğitim gören öğrenciler için sık sık sorun
haline gelen konulardan biridir. Müzik eğitiminin temelini oluşturan işitme eğitimi
sürecinde ritim eğitimine doğru yaklaşılmadığı durumlarda, başta işitme eğitiminde
olmak üzere; solfej okumada güçlüklerle, dikte yazımında başarısızlıklarla
karşılaşılmaktadır. İşitme ve solfej dersi içinde bu konu sorun halindeyken,
öğrencinin diğer performanslarına bu sorunun yansımaması mümkün değildir.
Örneğin çalgı eğitiminde öğrenci ritim içinde düşünememe sorunu yaşıyorsa,
bireysel çalışmalarında herhangi bir pasajı doğru çalışması beklenemez. Yanlış
düşünülen, hissedilen ritim içerisinde, bir pasajı veya eserin tümü henüz müzikal
ifadeler düşünülmeden, sadece doğru çalabilme boyutunda bile başarıya ulaşılması
imkansızdır. Bununla birlikte toplu çalma ve söyleme çalışmalarında da aynı
problemlerle karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.
Çalma, söyleme ve yazma çalışmaları sürecinde öğrencilerin karşılaştıkları
sorunların farkındalığını sağlamak ve bunlara kısa sürede değişik çözüm yolları
bulmalarını sağlayacak analiz etme ve sentez yapma becerilerini kazandıracak bir
düşünme şekli oluşturmayı hedefleyen müzik eğitim sisteminin içinde; ritim eğitimi
23
konusunda zaten uygulanan ve faydalı olacağı düşünülen yeni yaklaşımların bir
arada betimlenmesi gerekli görülmektedir.
Problem Cümlesi: Matematiksel- mantıksal zeka ile ritimsel yetenek arasında
ilişki var mıdır? Varsa ne ölçüdedir?
Alt Problemler:
1.
Matematiksel- mantıksal zekanın WISC-R zeka ölçeği, alt testleri
verileriyle, uygulanacak ritimsel yetenek testindeki basit ölçülü (2/4 lük,
ölçü sayılı) soruların yanıtları arasında ilişki var mıdır? Varsa ne ölçüdedir?
2.
Matematiksel- mantıksal zekanın WISC-R zeka ölçeği alt testleri verileriyle,
uygulanacak ritimsel yetenek testindeki, söz kalıplarından oluşan 4/4 lük
ölçü sayılı soruların yanıtları arasında ilişki var mıdır? Varsa ne ölçüdedir?
3.
Matematiksel- mantıksal zekanın WISC-R zeka ölçeği, alt testleri
verileriyle, uygulanacak ritimsel yetenek testindeki bileşik ölçülü (6/8 lik
ölçü sayılı) soruların yanıtları arasında ilişki var mıdır? Varsa ne ölçüdedir?
4.
Matematiksel- mantıksal zekanın WISC-R zeka ölçeği, alt testleri
verileriyle, uygulanacak ritimsel yetenek testindeki aksak ölçülü (5/8 lik
ölçü sayılı) soruların yanıtları arasında ilişki var mıdır? Varsa ne ölçüdedir?
1.9. Araştırmanın Önemi
Ritim yeteneği yüksek olan kişilerin matematiksel-mantıksal yeteneğinin de
yüksek olduğu düşüncesi, bu araştırmanın yola çıkış noktasıdır.
24
Zeka- yetenek doğuştan gelen bir özellik olmasına karşın sosyal, ailesel,
kültürel ve eğitim farklılıkları sebebiyle zeka ve yetenek alanlarının her biri alt
seviyelerde kalabilir veya belli düzeylere kadar geliştirilebilir. Bu doğrultuda ritim
yeteneği de doğru bir eğitim sistemi ile üst seviyelere ulaştırılabilir. Araştırma, ritim
yeteneği yüksek olan kişilerin, mantıksal-matematiksel düşünme yeteneğinin de
olduğu
varsayımı doğrultusunda ritim
yeteneğinin,
matematiksel düşünme
becerisinin desteklenmesi doğrultusunda da gelişebileceği fikrini öne sürmektedir.
Matematik yeteneği olan çocuklar genellikle müzikle uğraşmaktan alıkonulmazlar.
Hatta bu çoğu zaman desteklenir. Ancak müzik yeteneği keşfedilen çocuklar için durum daha
farklıdır. Bu çocuklar çoğu zaman müzikal açıdan desteklenmekte ancak bilişsel açıdan
köreltilmektedir. Bu çocukların matematik yetenekleri çoğu zaman yok sayılmaktadır veya
önemsenmemektedir. Oysa teknoloji çağı olan günümüzde “matematik mantığı” artık büyük
önem kazanmıştır. Bilişsel açıdan eksik donanım ile mesleğe başlayan müzisyenler çoğu
zaman bu eksikliği ilerleyen meslek hayatlarında hissetmektedirler (Karaşal 2005).
Yapılan birçok araştırma bilişsel beceriler ile müziğin ilişkisini ortaya
koymaktadır. Çoklu zeka alanlarının, eğitim sürecinde birbirini desteklemeleri de göz
önünde bulundurulduğunda araştırma; müzik eğitimi veren okullara, geleceğe
zihinsel çevikliğe sahip, aynı sorunun çözümüne yönelik farklı çözüm yolları
bulabilen,
çözümleyici yaratıcı, kavramları gündelik yaşama uygulayabilen
müzisyenler, müzik eğitimcileri ve müzik bilim adamları yetiştirmek üzere daha
nitelikli öğrenci seçilmesine fayda sağlayacak olması bakımından önemlidir.
1.10. Sayıltılar
Belge tarama, WISC-R zeka ölçeğinin alt testleri ve ritimsel yetenek testinin
uygulanması sonucu elde edilecek verilerin, Pearson Korelasyon Analizi ile analiz
edilmesi problemin çözümüne uygundur.
25
1.11. Sınırlılıklar
Araştırmada Afyonkarahisar ilinde bulunan Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim
Okulu 3. sınıf öğrencileri ve Kocatepe İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencileri ile
çalışılacaktır. Çalışma, 8 ve 9 yaş öğrencileri ile sınırlıdır.
Uygulanacak WISC- R zeka ölçeği alt testleri ve araştırmacı tarafından
hazırlanan ritimsel yetenek testi sonucu elde edilecek verilerle sınırlıdır.
Verilerin toplanması, analiz edilmesi ve tezin yazım süresi üç eğitim dönemi
ile sınırlıdır.
1.12. İlgili Yayınlar
Bu başlık altında, bu araştırmanın konusuna bağlı ilgili yayınlara ilişkin kısa
ve özlü bilgiler verilmektedir. Bu bilgiler araştırmanın dayandığı temel kavramlar
olan; “ritim eğitimi”, “çoklu zeka”, “WISC-R testi”, “müzik ve dil” ve “müzik ve
matematik” üzerinde odaklanmaktadır.
1.12.1. Ritim Eğitimi
Bu araştırma matematiksel-mantıksal yetenek
ile ritimsel yeteneğin
incelenmesi temeline dayanmaktadır. Amaç her iki yetenek alanının ilişkisini ortaya
koyarak müzik eğitimine ışık tutmaktır.
Türkiye’de matematiksel- mantıksal yetenek ile ritimsel yetenek arasındaki
ilişkilerin incelenmesine dayalı araştırmalar son derece sınırlıdır. Ritim yeteneğini
ölçmek suretiyle yapılan çalışmalardan biri Mehlika Dündar’ a ait “Anaokulu ve
İlköğretimin Birinci Sınıfında Ritim Eğitimi” konulu çalışmasıdır.
26
Bu çalışma anaokulu ve ilköğretimin birinci sınıfındaki müzik eğitiminde
kullanılan çeşitli yöntemler arasında yer alan ritim eğitiminin, kassal öğrenmenin
çekirdeğini oluşturduğu gerçeğine dayalıdır. Zira, sağlam ritim eğitimi alan çocuklar
müziğin diğer temel öğelerini daha kolay kavramakta ve müziği öğrenme süreçleri
hızlanmaktadır. Ritim eğitimi müzik eğitiminin önemli amaçlarından birisidir. Bu
araştırmada Gazi Üniversitesi Vakfı Gazi Anaokulu altı yaş grubu öğrencilerine
farklı ritim kalıplarının algılanmasına ilişkin deneysel bir çalışma uygulanmış ve
anlamlı sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür.
1.12.2. Çoklu Zeka
Bu araştırma matematiksel-mantıksal yetenek
ile ritimsel yeteneğin
incelenmesi temeline dayanmakta ve bu temel çoklu zeka kuramıyla açıklanabilen ve
ilişkilendirebilen bir durumu ortaya koymaktadır.
Türkiye’de “çoklu zeka” kuramının incelenmesine dayalı çalışmalardan biri
Ayfer Kocabaş’a ait “Erken Çocukluk Dönemi Öğretmen Adaylarının Kullandıkları
Müziği Öğrenme Stratejileri ve Çoklu Zeka Alanlarının Karşılaştırılması” konulu
bildiridir.
Bu araştırmada Erken Çocukluk Dönemi Öğretmen Adaylarının (Okulöncesi
Öğretmenliği
Anabilim
Dalı
öğrencilerinin)
kullandıkları
müziği
öğrenme
stratejilerinin neler olduğu, müziği öğrenme stratejilerini hangi düzeyde kullandıkları
ve çoklu zeka alanları ile olan ilişkisinin ortaya konması amaçlanmıştır. Araştırma
durum saptamaya yönelik betimsel–veriye dayalı bir araştırmadır. Araştırmanın
örneklemini Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okulöncesi Öğretmenliği
Anabilim Dalında okumakta olan 46 okulöncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır.
Öğretmen adaylarının kullandığı Müziği Öğrenme Stratejileri ile MantıksalMatematiksel Zeka Alanı, Müziksel Zeka Alanı ve Sosyal Zeka Alanı arasında
27
doğrusal pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte Sözel Zeka Alanı ile
Matematiksel-Mantıksal,Müziksel Zeka Alanları arasında, Matematiksel Zeka Alanı
ile Görsel Zeka, Müziksel,Bedensel, Sosyal, Özedönük ve Doğa Zekası Alanları
arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur.Görsel Zeka Alanı ile Müziksel, Bedensel,
Özedönük, Doğa Zeka Alanı ile Bedensel Zeka Alanı ile Özedönük Zeka Alanı ve
Doğa Zeka Alanı arasında Pozitif yönde bir ilişkinin olması Çoklu Zeka Alanlarının
birbirini desteklediği ve geliştirdiği yönde yorumlanmıştır. Müziği Öğrenme
Stratejileri de Müziksel Zeka Alanı başta olmak üzere Mantıksal-Matematiksel Zeka
Alanı ve Sosyal Zeka Alanını desteklemekte olup Müziği Öğrenme Stratejileri Planlı
bir şekilde Okulöncesi öğretmen adaylarına öğretilmeli ve okulöncesi kurumlarda
uygulanmalıdır.
Çoklu Zeka Alan’larından birisi olan müziksel zeka alanı bir bireyin müziksel
olarak belli bir olayın, sürecini, biçimini müziksel olarak algılaması, yorumlaması ve
iletmesi olarak tanımlanabilir. Müziksel zekaya sahip olan birey ritme, melodiye,
tınıya müziğin dokusu ve tonlara karşı duyarlıdır. Müziksel-ritmik zekası güçlü olan
kişiler müzik ve ritimle daha kolay öğrenirler.
1.12.3. WISC- R Testi
Bu araştırma matematiksel- mantıksal yetenek ile ritimsel yeteneğin
incelenmesi temeline dayanmakta ve inceleme aşamasında WISC- R testi ölçüm
aracı kullanılmaktadır.
Türkiye’de “WISC- R testi” uygulanmasına dayalı; müzik alanına ilişkin
araştırmalar oldukça sınırlıdır. WISC- R testi uygulanarak yurt dışında yapılan
çalışmalardan biri Anvari, Trainor, Woodside ve Levy’ nin ortak yaptığı; “Okul
Öncesi Dönemi Çocuklarında Müzikal Yetenek, Fonolojik Süreç İlk Okuma
Yeteneği Arasındaki İlişkiler” adlı araştırmadır. Fonolojik bilinç, müzik algılama ve
28
4-5 yaş çocuklarından oluşan 100 kişide ilk okuma yeteneği arasındaki ilişkileri
incelenmiştir. Müzikal yeteneklerin hem fonolojik hem de okuma gelişimiyle yakın
ilişkide olduğu tespit edilmiştir. Gerileme analizleri; müzik algılama yeteneğinin,
okuma yeteneğinin tahmininde değişkenliğe neden olduğunu ortaya koymuştur.
Hatta bu değişkenlik fonolojik bilince ve diğer bilişsel yeteneklere bağlı olarak da
gerçekleşir. Böylece, müzik algısı; fonolojik bilinçle sadece kısmen örtüşen,
okumayla ilgili işitme mekanizmalarını kapatmakta ve hem dilsel hem de dilsel
olmayan genel işitme mekanizmalarının okumayla ilgili olduğunu göstermektedir.
1.12.4. Müzik ve Dil
Bu araştırma matematiksel-mantıksal yetenek
ile ritimsel yeteneğin
incelenmesi temeline dayanmaktadır. Araştırmanın ana ve alt problemleri gereği;
ritimsel yeteneğin ölçülmesinde, söz öbeklerinden oluşan ipuçları verilmesi suretiyle
uygulanan bir alt test kullanılmıştır. Bu alt testin geliştirilmesinde müzik ve dil
ilişkisi göz önünde bulundurulmuştur.
Türkiye’de, “müzik, dil ve müzik eğitimi” konusunda yapılan çalışmalardan
biri Fatih Bingöl’e ait “Müzik ve Dil Arasındaki Benzerlikler Ekseninde Müzik
Eğitimi” konulu bildiridir.
Dil-müzik benzerliği müzik dünyasında oldukça popüler bir konudur.
Estetiğin ilgi alanına giren, müziğin doğası ve anlatımsal özellikleriyle ilgili bazı
konuların açıklanmasında bu benzerliklerden faydalanılmaktadır. Müzik eğitimcileri
de kimi zaman derslerinde- özellikle müzik kuramlarıyla ilgili konularda- dil ve
müzik arasındaki benzerlikler ve ortaklıklardan faydalanmaktadırlar.
Dil ve müzik arasında ortaklık gösteren noktalardan birkaçı şu şekilde
sıralanabilir:
29
Her ikisinin de yapı taşı sestir.
Her iki etkinlikte de işitme sistemi etkin durumdadır.
Her iki etkinlikte de kısa ve uzun süreli bellekler etkin durumdadır.
Her ikisi de kendi belirli kurallara göre işleyen birer sistemdir. Dilde dilbilgisi
kuralları, müzikte ise estetik kuralları geçerlidir.
Her ikisinde de belli bir ritmik ve tonal yapı gözlenebilir.
Her ikisi de toplumların kültür ve yaşayışlarından etkilenir.
Her iki sistemin işleyiş, kural ve prensipleri, toplumdan topluma farklılık
gösterir. Hemen her toplumun kendine has ana dili olduğu gibi, müzikal ana dili de
vardır.
Her ikisi de insanın iletişim ihtiyacının karşılanmasında araçtır. Dil
aracılığıyla sözel iletişim, müzik aracılığıyla müziksel iletişim gerçekleşir.
Yukarıda birkaçı listelenen bu benzerlik ve yakınlıklara karşın, dil ve müzik
öğrenme süreçleri arasında, öğrenme boyutunda önemli bir farklılık dikkat
çekmektedir. Örneğin normal bir işitme sistemine sahip her birey ana filini farklı
sürelerde de olsa doğal bir biçimde öğrenebilmektedir. Diğer yandan fiziksel olarak
benzer işitsel durumdaki bireyler, ana dillerini öğrenmede gösterdikleri başarıyı,
müzik öğrenmede göstermemektedirler. Bu durum ana dili öğrenmenin doğal bir
süreç olduğu, müzik yapmanın da müzik yeteneğine sahip kişilerce yapılacak bir
etkinlik olduğu görüşünü egemen kılmaktadır.
Bu çalışmanın temel çıkış noktası, birbiriyle benzerlikler taşıyan bu iki sistem
arasında, öğrenme boyutunda gözlenen bu anlamlı farklılıktır. Bu çalışmada müzik
ve dil olguları arasındaki benzerlikler ekseninde, dil öğrenme ve müzik öğrenme
30
süreçleri genel bir çerçevede ele alınarak, öğrenme boyutunda gözlenen bu farklılığın
olası nedenlerine değinilecek; sonuç kısmında bu benzerlikten müzik eğitiminde
nasıl faydalanabileceği değerlendirilecektir.
1.12.5. Müzik ve Matematik
Bu araştırma matematiksel-mantıksal yetenek
ile ritimsel yeteneğin
incelenmesi temeline dayanmaktadır.
Türkiye’de, “müzik ve matematik” konusunda yapılan çalışmalardan biri Ece
Karşal’a ait “Matematik ve Müzik” konulu makaledir.
Matematik ve müzik, bilimin ve sanatın iki elemanıdır. Bu iki disiplin, antik
çağlardan beri karşılaştırılmış ve ilişkilendirilmiştir. Tabii ki matematik ve müzik
arasında çok büyük farklılıklar vardır fakat diğer taraftan birbirleri ile çok yakın
ilişki içindedirler.
Bu makalede temel olarak üç başlık ele alınmıştır. İlk olarak müziğin
temelindeki matematikten bahsedilmiştir. İkinci olarak
müziğin
matematik
performansı üzerindeki etkilerine değinilmiştir. Son olarak ise müzik yeteneği ve
matematik yeteneği arasındaki ilişki ele alınmıştır.
Pek çok düşünür ve pek çok matematikçi müzikle ilgili çalışmalar
yapmışlardır. Tarih boyunca müzik, değişik matematiksel yaklaşımlarla ifade
edilmeye çalışılmıştır.
Yapılan çalışmalar, müzik eğitiminin bireyin aktivitelerini geliştirdiğini
göstermektedir. Bu çalışmalardan elde edilen ortak sonuca göre; müzik eğitiminin
matematik performansı ve bilişsel aktiviteler üzerine olumlu etkisi vardır. Müzik
genç yaşlardan itibaren çocukların gelişiminde çok güçlü bir etken olabilir.
Matematik dünyada pek çok öğrenci için en sıkıntılı derslerden birisidir. Müzik
31
özellikle okul öncesi eğitiminde matematik eğitiminde yeni bir yaklaşım olarak
kullanılabilir. Bunların yanında, müzik yeteneği ve matematik yeteneği arasındaki
ilişki eğitime yeni boyutlar katabilir.
32
BÖLÜM 2
YÖNTEM
Bu bölümde, araştırmanın niteliği, evren ve örneklemi, verilerin toplanması,
toplanan verilerin işlenip çözümlenmesinde kullanılan yöntem ve teknikler yer
almakta ve açıklanmaktadır.
2.1. Araştırmanın Niteliği
Araştırmanın birinci bölümü, konuyla ilgili belge tarama yöntemiyle
hazırlanmıştır.
8-9 yaş öğrencilerine uygulanan WISC- R zeka ölçeğinden ve araştırmacı
tarafından hazırlanan ritimsel yetenek testinden elde edilen veriler doğrultusunda
durum saptamaya yönelik bir araştırmadır.
2.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini; araştırmacının Afyonkarahisar ilinde ikamet etmesi
nedeniyle, bu ilde bulunan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okulları
oluşturmaktadır.
Araştırmanın örneklemini ise Afyonkarahisar ilinde bulunan Hoca Ahmet
Yesevi İlköğretim Okulu 3. sınıf ve Kocatepe İlköğretim Okulu 4.sınıf; 8-9 yaş
grubu öğrencilerinden 47 kişi oluşturmaktadır.
33
2.3. Verilerin Toplanması
Araştırmanın örneklem grubu belirlenmeden önce matematiksel- mantıksal
zekayı ölçmek üzere uygulanabilecek zeka testleri araştırılmıştır. Güvenilirlik
bakımından WISC-R zeka ölçeği uygun bulunmuş, İl Milli Eğitim Müdürlüğü
bünyesinde WISC-R uygulayıcısına kolaylıkla ulaşılmıştır.
WISC-R zeka ölçeğinin 6-16 yaş arası çocuklara uygulanabilirliliği bu yaş
sınırları içinde çalışmayı gerektirmiştir. 6-7 yaşa oranla 8-9 yaş öğrencilerinin müzik
yeteneklerinin ve devinişsel becerilerinin daha belirginleştiği ve her derse aynı
öğretmenin girdiği veya az sayıda farklı öğretmenin girdiği sınıflarda çalışmayı
yürütmenin getireceği kolaylık düşünülerek, daha büyük öğrencilerin ileriki yıllara
yönelik sınavlara hazırlıkları gibi farklı kaygıları taşıyabilmeleri ihtimalleri göz
önünde bulundurularak 8-9 yaş grubu öğrencileri ile çalışmak, bununla beraber
sosyal ve ekonomik açıdan ortalama düzeyde öğrencilere ulaşmak bakımından,
Afyonkarahisar şehir merkezinde bulunan Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim Okulu’nda
ve Kocatepe İlköğretim Okulu’nda araştırmayı yapmak uygun görülmüştür.
Örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin sayısı; WISC- R ve ritimsel yetenek
testlerinin öğrencilere teker teker uygulanma zorunluluğu, WISC- R uygulayıcısının
görüşü ve istatistiksel olarak kaç kişiye uygulandığında sağlıklı sonuç elde edileceği
doğrultusunda belirlenmiştir.
WISC-R zeka ölçeğinin; “Sayı Dizisi” , “Aritmetik” ve “Şifre” alt testleri
Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Rehberlik Araştırma Merkezi’nden
WISC-R Uygulayıcısı Nihat İnan tarafından; araştırmacının hazırladığı ritim testi,
araştırmacı tarafından öğrencilere uygulanmıştır.
Ritim testi soruları genellikle el çırparak yöneltilmiş olup, öğrencilerin rahat
hissetmeleri bakımından kendi tercihlerine bırakmak suretiyle, kalemle de soru
yöneltilip cevap alınmıştır.
34
Öğrenciye ritim soruları yöneltilmeden önce yapılacak uygulama anlatılmış,
cevaplamayı kolaylaştırmaya yönelik örnekler verilmiştir. Bununla birlikte müziğe
ayrıca eğilimi olup olmadığı konusunda her öğrenciye sorular yöneltilmiştir. 47
öğrenci içinde sadece özengen müzik eğitimi alan bir tane öğrenci olduğu saptanmış,
bir öğrenciye de daha önce bu tip bir ritim testinin MEB Bilim Sanat Merkezlerinde
sınava girerken uygulandığı belirlenmiştir. Diğer öğrencilerin okullarında aldığı
müzik dersi dışında herhangi bir eğitim almadığı görülmüştür.
Ritimsel yeteneği ölçmek üzere oluşturulan test araştırmacı tarafından WISCR testinin uygulanışıyla kısmen eş zamanlı olarak gerçekleştirilmiştir. Ölçeklerin ilk
uygulandığı okul Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim Okulu’dur. Bu okuldaki çalışma
beş iş günü içerisinde sona ermiştir. Bu okulda üçüncü sınıf öğrencileri ile çalışıldığı
için, yani farklı dal öğretmenlerinin derse girmemesi nedeniyle ölçeklerin ne zaman
uygulanacağı konusunda sorun yaşanmamıştır. Ancak Kocatepe İlköğretim
Okulu’nda dördüncü sınıflarda yapılacak çalışmanın programının oluşturulması
esnasında farklı dal öğretmenlerinin derse giriyor olmasından ve daha büyük bir
sınıfın gerektirdiği program yoğunluğu ve zorluğu sebebiyle güçlükler yaşanmıştır.
Bu güçlükler sebebiyle bu okuldaki çalışmada eş zamanlılık aksamış, iki hafta
içerisinde ölçekler uygulanmıştır.
Ölçeklerin uygulanmasında WISC-R uygulayıcısı ve araştırmacı dışında
başka kimse bulunmamıştır.
WISC-R testinin uygulanışında da, ritimsel yetenek testinin uygulanışında da
öğrenciler teker teker alınmış olup uygulayıcıların ihtiyacı doğrultusunda aralar
verilmiştir. Ritimsel yetenek testi her öğrenci için aşağı yukarı 10 dakika gibi bir
sürede uygulanmıştır.
35
2.3.1. Veri Toplamada Kullanılan Araçlar
2.3.1.1. Weschler Çocuklar Zeka Ölçeği (WISC-R)
WISC-R Zeka Ölçeği, David Wechsler tarafından geliştirimliş olup Wechsler
Zeka Ölçekleri’ nin ikincisi olarak ilk kez1949 yılında yayınlanmıştır (Özgüven,
1999: 208, 210).
Wechsler Zeka Ölçekleri’ nin ilki 1939 yılında, yetişkinlere uygulanmak
üzere oluşturulmuştur. 1930’lu yıllarda bireysel zeka testi olarak Stanford- Binet
Zeka Testi kullanılmaktaydı. Bu testin çocuklar üzerinde uygulanmak üzere
geliştirilmesi ve yetişkinlik düzeyinde geçerli olmaması sebepleriyle tepki
görüyordu. Stanford- Binet’ nin 1937 revizyonundan iki yıl sonra Wechsler Bellevue
Form 1 (W-B 1) yayınlandı. Ölçek 10-60 yaş dilimlerindeki bireylere uygulanmak
üzere hazırlamıştır. II. Dünya Savaşı süresince hastanelerde, duygusal ve beyin
hasarlı hastaların teşhislerinde önem kazanmıştır (Özgüven, 1999: 208- 209).
Wechsler Zeka Ölçekleri’ nin Özellikleri;
1.
Wechsler ölçeklerinde Binet testindeki yaş ölçeği yerine, “Alt Ölçekler”
formatı geliştirilmiş olması,
2.
Binet’ deki bir soru grubu olan “testi geçme” işlemi yerine daha ayrıntılı
olarak, doğru cevap verilen her soruya “Puan” verilmesi yönteminin
geliştirilmiş olması ,
3.
Sözel olmayan faktörlere ağırlık veren “Performans” testleri de zeka
ölçümüne getirmiş olması,
Wechsler “tek puan” veren testler yerine “çok puan” veren ve bireyin zihin
yeteneğini analitik olarak inceleme olanağı getiren bir sistem geliştirmiştir.
Wechsler testleri ile ilgili bir başka husus, sadece sözel olarak soruları
cevaplama yerine zekanın ölçülmesinde bir şey yapma yöntemine de ağırlık verilmiş
olmasıdır.
Bu performans testlerin getirdiği diğer önemli kazanç da zekanın
ölçülmesinde sözel beceriler, eğitsel ve kültürel farklılıklar gibi değişkenlerin
bireyin zeka puanı üzerindeki olumsuz etkilerini bir ölçüde elimine etmiş olmasıdır
(Özgüven, 1999: 209).
36
Wechsler Zeka Ölçekleri’ nin ikincisi “Wechsler Intelligence Scale For
Children” (WISC) 1946’ da 6 ile 16 yaş on bir aylık çocukların zihin seviyelerini
ölçmek üzere hazırlanmıştır. 1974 yılında WISC revizyondan geçirilerek “WISC- R”
ortaya çıkartılmıştır.
Araştırma gereğince mantıksal- matematiksel zekanın ölçümüne yönelik
olarak, WISC- R zeka ölçeğinin “aritmetik”, “sayı dizisi” ve “şifre” alt testleri
uygulanmıştır.
Aritmetik: Temel aritmetik bilgisi, soyut sayı kavramlarını kullanarak akıl
yürütebilme, dikkatini toplama, sürdürme ve yoğunlaştırma, sözel bellek kullanımı,
çeldiricilerden kurtulabilme becerisini ortaya koyar.
Bilişsel gelişimin bir ölçeği olan sayı ve işlemlerin soyut kavramlarını,
çocukta kullanabilme becerisinin bir ölçeğidir.
Aritmetik diğer alt testlere göre okul başarısına ilişkin tutumlar ve kişiliği
ortaya çıkaran ipuçları vermede de önemlidir.
Sayı Dizisi: Kısa süreli bellek, bellekte anında tersine çevirebilme yetisi,
dikkatini toplama becerisini ortaya koyar.
Eğer çocuk, operasyonları gruplama yöntemini anlarsa daha başarılı olabilir.
Bu anlamda dikkat pasif olduğu kadar aktif bir süreç haline gelir. Başarıyı etkileyen
bir başka etken de çocuğun zihinsel uyanıklılık düzeyidir. Eğer ilgisiz düşünceleri
kafasından atabilirse başarılı olabilir.
Sayı dizilerinde güçlük çekme beyin hasarı, dikkat toplamada zorluk, kaygı,
zihinsel operasyonları kontrol edememe yüzünden olabilir.
Şifre: Yeni bir görevi öğrenebilme kapasitesi, görsel algıyla motor
koordinasyon yeteneği, dikkatini toplama yeteneği, sebat gösterme derecesini ortaya
37
koyar. Bu test, verilen yeni materyali özümleme yeteneğini ölçer. Bu alt test hızlı
öğrenme, kopya etme ve yeni simgelerle yedekleme işini gerektirir.
2.3.1.2. Uygulanan Ritimsel Yetenek Testi
Araştırma gereği çeşitli alt testleri içeren ritim testine ihtiyaç duyulduğu için,
araştırmacı tarafından bir “ritim yeteneği ölçme testi” geliştirilmiştir.
Bu testin geliştirilmesi sürecinde öncelikle çocukların ne çeşit ritim sorularını
algılayabileceği araştırılmak üzere; kısa, uzun, durağan ve akıcı ritim kalıpları, testin
uygulanacağı yaş grubu çocukları üzerinde denenmiştir. Durağan yani tekrarlanan ve
zor olarak nitelendirebileceğimiz ritim kalıplarını içermeyen soru biçimleri kısa bile
olsa, bellekte kalıcı olmadığı; sorunun uzunluğu, ritmin dinamiğinden sonra gelen bir
sorun olduğu saptanmış; kısa ve akıcı ritim kalıplarının öğrencilerin dikkatini
dağıtmadan uygulanabileceği belirlenmiştir. Testin oluşturulmasından önce çocuk
şarkılarında, bilmecelerde ve tekerlemelerde ritim kalıplarının nasıl kullanıldığı
incelenmiş, bunlar da göz önünde bulundurularak alt testler geliştirilmiştir.
Geliştirilen ritim testi, “basit ölçü testi”, “konuşma kalıplı test”, “bileşik ölçü
testi”, “aksak ölçü testi” olmak üzere dört alt testten oluşmaktadır. Her bir alt test
kolaydan karmaşığa doğru hazırlanmıştır.
Sözcük kalıplarının ipucu olarak verildiği; 4/4’ lük ölçü sayılı alt testin, ritim
testinin içinde özellikle bulunmasının nedeni ritim eğitiminde söz öğelerinin yerinin
çok önemli olmasıdır. Başka bir neden ise uzun ritim kalıplarının bellekte
kalıcılığının sorun olması sebebi ile çeşitli ipuçlarının verilmesi sonucunda; bir
anlamda farklı bir düşünme şekli oluşturulduğunda nasıl bir sonuca ulaşılacağının
merak konusu olmasıdır.
Müzikte, bir dörtlük değerin yarısı kadar daha uzatılması ile oluşan ve bu
yeni değerin bir zaman olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan bileşik ölçü
38
sayısında soruların test içerisinde yer almasının sebebi, bir zamanın eşit üçe ve üçün
katlarına bölünmesinin, öğrenci tarafından hissedilip hissedilmediği konusunun
önemli olmasıdır. 6/8’ lik yani bileşik ölçü sayılı soruların bir kısmında, ölçü
içerisinde ilk zamanın sözlerinin tekrar edilmesini ve ikinci zamanının el çırparak
yanıtlanmasını gerektiren bir soru biçimi oluşturulmuştur. Bu sorular diğer 6/8’ lik
sorulara göre daha fazla ritimsel bölünmenin olduğu yani daha küçük nota
değerlerinin var olduğu soru biçimleridir. Testin denenmesi esnasında öğrencilerin
bu sorularda dikkatlerinin toparlandığı ve diğer soru çeşitlerine oranla daha fazla
keyif aldıkları gözlemlenmiştir.
Hem ikiye hem de üçe bölünebilen yani basit ve bileşik ölçülerin özelliklerini
taşıyan aksak ölçü sayılı soruların var olmasının nedeni ise; bu tip bölünmelerin
algılanabilmesinin ve bir bütün olarak aksak ölçünün hissedilebilmesinin, ritimsel
beceriyi ölçmede önemli bir gösterge olarak görülmesidir.
Testin oluşturulmasından sonra, örneklem grubunda uygulanmasından önce
8-9 yaş grubu öğrencileri üzerinde denenmiştir. Öncelikle 2/4’ lük ve 5/8’ lik ölçü
sayılı sorularda da ipucu olarak verilmesi düşünülen konuşma kalıplarının gerekli
olmadığı gözlemlenmiştir. Oluşturulan ön hazırlık testinin denenmesi sonucunda
başka bir değişikliğe gidilmesi gerekli görülmemiştir.
Uygulanan ritimsel yetenek testi aşağıda verilmiştir.
2/4’ lük Ölçü Sayılı I. Alt Test (Basit Ölçü Puanı) (BOP)
1. Soru:
2. Soru:
39
3. Soru:
4. Soru:
5. Soru:
4/4’ lük Ölçü Sayılı II. Alt Test (KOP)
1. Soru:
2. Soru:
3. Soru:
4. Soru:
5. Soru:
(5. sorunun bilmecesinin baş kısmı 4. soruda verilmiştir.)
40
6/8’ lik Ölçü Sayılı III. Alt Test (Bileşik Ölçü Puanı) (BİLÖP)
1.Soru:
2. Soru:
3.Soru:
4. Soru:
5. Soru:
5/8’ lik Ölçü Sayılı IV. Alt Test (Aksak Ölçü Puanı) (AÖP)
1.Soru:
2. Soru:
3. Soru:
41
4. Soru:
5. Soru:
2.4. Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması
Toplanan veriler Pearson korelasyon analizi ile çözümlenmiş, elde edilen
bulgular araştırmanın alt problemlerine göre düzenlenerek sergilenmiştir.
42
BÖLÜM 3
BULGULAR VE YORUMLAR
Bu bölümde, araştırma için toplanmış verilerin yöntem bölümünde belirtilen
tekniklerle çözümlenmesi sonucunda elde edilen bulgular ve onlara ilişkin yorumlar
sergilenmektedir.
3.1. Uygulanan Ritim Testi Sonuçları
3.1.1. 2/4’lük Ölçü Sayılı Sorular (Basit Ölçü Puanı “BÖP”)
Soru 1.
Çizelge 3.1. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
46
98
47
2. Ölçüyü Bilenler
34
72
47
Tamamını Bilenler
33
70
Çizelge 3.1’ de görüldüğü gibi soru 1’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 46
kişi, ikinci ölçüyü 34 kişi, sorunun tamamını 33 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 98, ikinci ölçüyü bilme oranı % 72, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 70’tir.
43
Bu alt testte sorulan ritim kalıpları 2/4’lük ve iki ölçüden oluşan basit ölçü
sayısı yapısında sorulmuştur.
Sekizlik notalardan oluşan birinci ölçünün bilinme oranının dörtlüklerden
oluşan ikinci ölçüye göre yüksek olması, durağan olmayan ritimsel kalıpların daha
kolay algılanmasının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. İkinci ölçüdeki başarı
oranının birinci ölçüdeki başarı oranına göre düşük olması, ölçü sayısı arttıkça, ritim
kalıplarını öğrencilerin daha güç akılda tuttuklarını göstermektedir. Tamamını bilen
öğrencilerin tüm soruyu bir bütün olarak algılayabildiği, dolayısıyla doğru
cevapladığı görülmektedir.
Soru 2.
Çizelge 3.2. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
40
85
47
2. Ölçüyü Bilenler
27
57
47
Tamamını Bilenler
24
51
Çizelge 3.2’ de görüldüğü gibi ikinci soruya 47 öğrenci katılmış, birinci
ölçüyü 40 kişi, ikinci ölçüyü 27 kişi, sorunun tamamını 24 kişi cevaplamıştır. Birinci
ölçüyü bilme oranı % 85, ikinci ölçüyü bilme oranı % 57, sorunun tamamını bilme
oranı ise % 51’dir.
2/4’ lük ölçü sayılı alt testin ikinci sorusunda birinci ölçünün; ilk sorunun
birinci ölçüsünden farklı olarak, birinci zamanının ilk sekizliği onaltılık
44
bölünmesiyle zenginleştirilmiş; buna bağlı olarak çizelge 4.1’de birinci ölçüyü bilen
öğrencilerin başarı yüzdesine göre çizelge 4.2’ de bir düşüş olduğu gözlenmektedir.
Birinci soruda, birinci ölçüye göre ikinci ölçünün başarı yüzdesindeki düşme
oranı ikinci soruda da benzerdir.
Soru 3.
Çizelge 3.3. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
41
87
47
2. Ölçüyü Bilenler
36
77
47
Tamamını Bilenler
32
68
Çizelge 3.3’ te görüldüğü gibi soru 3’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 41
kişi, ikinci ölçüyü 36 kişi, sorunun tamamını 32 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 87, ikinci ölçüyü bilme oranı % 77, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 68’dir.
Bu soruda ikinci ölçü farklılaşmış; bununla birlikte soruyu bilme oranında
yükselme ortaya çıkmıştır. Birinci ölçünün ikinci vuruşuyla ikinci ölçünün ilk
vuruşunun aynı olması soruya dinamik bir yapı kazandırmakta, buna bağlı olarak
üçüncü soruyu bilme oranının ikinci soruyu bilme oranına göre arttığı
gözlenmektedir.
45
Üçüncü sorunun ilk ölçüsü ile ikinci sorunun ilk ölçüsüyle aynıdır. Aynı
ritimsel yapının tekrar etmesi nedeniyle sorunun başarı yüzdesinde genel bir
yükselme görülmektedir.
Soru 4.
Çizelge 3.4. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
37
79
47
2. Ölçüyü Bilenler
33
70
47
Tamamını Bilenler
29
62
Çizelge 3.4’ te görüldüğü gibi soru 4’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 37
kişi, ikinci ölçüyü 33 kişi, sorunun tamamını 29 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 79, ikinci ölçüyü bilme oranı % 70, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 62’dir.
Bu soruda, bir önceki soruya göre tamamını bilen öğrencilerin başarı
yüzdesindeki düşüşün nedeni ritim kalıbının karmaşıklaşması olarak görülebilir.
Buna karşın onaltılık değerlerin ilk olarak ortaya çıktığı ikinci sorunun başarı
yüzdesine oranla bu soruda daha yüksek bir başarı görülmektedir. Bu durum,
öğrencilerin onaltılık değerleri duymaya alıştıklarını göstermektedir. Bu nedenle de
soruyu daha kolay algılayabildikleri düşünülebilir.
46
Soru 5.
Çizelge 3.5. 2/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
41
87
47
2. Ölçüyü Bilenler
35
74
47
Tamamını Bilenler
31
66
Çizelge 3.5’ te görüldüğü gibi soru 5’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 41
kişi, ikinci ölçüyü 35 kişi, sorunun tamamını 31 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 87, ikinci ölçüyü bilme oranı % 74, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 66’dır.
Bu soru diğerlerine göre ritimsel açıdan çok farklıdır. Birinci ölçünün ilk
zamanında noktalı sekizlik- bir onaltılık ritim kalıbı ilk defa kullanılmış, ikinci
ölçünün ilk zamanında da dört onaltılık ritim kalıbına yer verilmiştir. İki yeni ritim
kalıbına rağmen başarı yüzdesinde önceki soruya göre yükselme görülmektedir.
Bunun nedeni testin uygulama sürecine adaptasyonun sağlanması ve ritim
kalıplarının değişerek müzikalleşmesi olarak görülebilir.
47
3.1.2. 4/4’ lük Ölçü Sayılı Sorular (Konuşma Kalıplı Ritimsel Puan “KOP”)
Soru 1.
Çizelge 3.6. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
25
53
47
2. Ölçüyü Bilenler
25
53
47
Tamamını Bilenler
17
36
Bu alt testte sorulan ritim kalıpları 4/4’lük ve iki ölçüden oluşan basit ölçü
sayısı yapısında sorulmuştur. Öğrencilere bilmece ve tekerleme niteliğinde ipuçları
verilmiştir. Bu ipuçlarının verilme nedeni, ilk alt testte yer alan 2/4’ lük ölçü yapısına
göre iki katı değerinde daha uzun olan 4/4’ lük ölçü yapısının öğrencilerin akıllarında
daha kolay yer etmesini sağlamak, aynı zamanda oyunlaştırma yöntemiyle sözcük ve
ritim arasındaki ilişkiyi daha rahat kurabilmelerini kolaylaştırmaktır.
Çizelge 3.6’ da görüldüğü gibi soru 1’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 25
kişi, ikinci ölçüyü 25 kişi, sorunun tamamını 17 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 53, ikinci ölçüyü bilme oranı % 53, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 36’dır.
Bu bölümün ilk sorusu ritim yapısı bakımından öğrencinin daha önce
karşılaşmış olduğu biçimdedir. Soruda birinci ve ikinci ölçünün üçüncü vuruşları
farklılık göstermekte, birinci ölçüde iki sekizlik kullanılırken, ikinci ölçüde bir
sekizlik- iki onaltılık ritim kalıpları kullanılmıştır.
48
4/4’ lük ölçü sayısındaki soruların uzunluğu göz önüne alındığında başarı
yüzdesinin soru genelinde düşmesi normaldir. Sorunun tamamını cevaplayan 17
kişinin, verilen tekerleme niteliğindeki ipucunu ne şekilde kullanması gerektiğini
anlamış olduğu düşünülmektedir.
Soru 2.
Çizelge 3.7. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
27
57
47
2. Ölçüyü Bilenler
18
38
47
Tamamını Bilenler
14
30
Çizelge 3.7’ de görüldüğü gibi soru 2’ye 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
27 kişi, ikinci ölçüyü 18 kişi, sorunun tamamını 14 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 57, ikinci ölçüyü bilme oranı % 38, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 30’dur.
4/4’ lük ölçü sayısında sorulan, testin ikinci bölümünün üçüncü sorusunda, ilk
defa noktalı sekizlik- bir onaltılık ritim kalıbı kullanılmıştır. İkinci soruda iki ölçü
arasındaki fark; ilk ölçünün birinci vuruşunda iki onaltılık- bir sekizlik, ikinci
ölçünün ilk vuruşunda ise iki sekizlik kullanılmasıdır. Her ne kadar iki ölçü birbirine
çok benzer görünse de vuruş sayısının fazla oluşu ve ritim kalıplarının giderek
karmaşıklaşması öğrencilerin başarı yüzdesini düşürmektedir.
49
Soru 3.
Çizelge 3.8. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
31
66
47
2. Ölçüyü Bilenler
11
23
47
Tamamını Bilenler
10
21
Soru 3’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 31 kişi, ikinci ölçüyü 11 kişi,
sorunun tamamını 10 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü bilme oranı % 66, ikinci
ölçüyü bilme oranı % 23, sorunun tamamını bilme oranı ise % 21’ dir.
Soruların çoğunluğunda görüldüğü gibi bu sorunun da birinci ölçüsünde
başarı yüzdesi ikinci ölçüsüne ve tamamına oranla daha yüksektir. Özellikle sorulan
soru uzadıkça, sorunun ilk kısmına daha fazla dikkat edildiği ve sorunun devamının
daha zor akılda tutulduğu yargısına varılabilir. Başarı yüzdesine göre bir sıralama
yapıldığında; sorunun tamamını bilen öğrencilerin, başarı yüzdesi olarak en düşük
grup olduğu dikkati çekmektedir. İpucu verilmesine rağmen ritim kalıbını bir bütün
olarak akılda tutmanın zorluğu bunun nedeni olarak görülmektedir.
Testin 2/4’ lük ölçü sayılı birinci alt testine göre; bu bölümün diğer
sorularında olduğu gibi, üçüncü sorusunda da başarı yüzdesi düşüktür. Sorunun her
iki ölçüsü çok büyük benzerlik göstermekle beraber, birinci ölçünün ilk vuruşunda
iki sekizlik, ikinci ölçünün ilk vuruşunda ise dört onaltılık kullanılmıştır. Ayrıca ilk
defa bu soruda dörtlük sus değeri kullanılarak anlatıma farklı bir ifade
kazandırılmaya çalışılmıştır.
50
Her iki ölçünün ikinci ve üçüncü vuruşunda iki onaltılık- bir sekizlik ritim
kalıbının yinelenmesiyle sorunun dinamik bir yapı kazandığı düşünülse de, onaltılık
değerlere soru içerisinde fazla yer verilmesi, akılda kalıcılığı zorlaştırmaktadır. Bu
durum sorunun ikinci ölçüsünü ve tamamını bilen öğrencilerin başarı yüzdesini gözle
görülür bir şekilde düşürmüştür.
Soru 4.
Çizelge 3.9. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
26
55
47
2. Ölçüyü Bilenler
8
17
47
Tamamını Bilenler
7
15
Soru 3’e 47 öğrenci katılmıştır. Birinci ölçüyü 26 kişi, ikinci ölçüyü 8 kişi,
sorunun tamamını 7 kişi cevaplamış ve birinci ölçüyü bilme oranı % 55,3 , ikinci
ölçüyü bilme oranı % 17 , sorunun tamamını bilme oranı ise % 15’tir.
Bu soruda diğer soruların ritimsel yapısına göre her iki ölçü arasındaki fark
biraz daha artmış, diğer sorularda her iki ölçü arasında sadece bir zamanı değişirken,
bu soruda iki zaman değişiklik göstermiştir. Ayrıca ilk defa bu soruda senkop ve
sekizlik sus değerleri kullanılmış, bu iki farklılık ise soruyu daha karmaşık hale
getirmiştir. Soruda her iki ölçünün birinci ve ikinci vuruşu ritimsel yapı olarak
birbirinden tamamen farklıdır. Buna karşın her iki ölçünün üçüncü ve dördüncü
vuruşu aynıdır. Sorunun ilk ölçüsünde bir sekizlik- iki onaltılık ritim kalıbına karşın
51
ikinci ölçüsünde iki onaltılık- bir sekizlik ritim kalıbı kullanılmıştır. Bu durum
sorunun algılanmasını güçleştirmiştir.
Bu soruda öğrenci her iki ölçüde de tekrar edilen senkop ritmi ile
karşılaşmıştır. Yeni, algılaması ve seslendirmesi diğer ritimsel bölünmelere göre güç
olan senkop ritmine bağlı olarak bu sorunun başarı yüzdesinde düşüş görülmektedir.
Soru 5.
Çizelge 3.10. 4/4’lük Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
20
43
47
2. Ölçüyü Bilenler
9
19
47
Tamamını Bilenler
5
11
Çizelge 3.10’ da görüldüğü gibi soru 1’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
20 kişi, ikinci ölçüyü 9 kişi, sorunun tamamını 5 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 43, ikinci ölçüyü bilme oranı % 19, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 11’ dir.
Bu soruda senkop, onaltılık- noktalı sekizlik, sekizlik, sekizlik sus, dört
onaltılık, dörtlük, sekizlik- iki onaltılık ritimleri bir arada görülmektedir. Ayrıca
onaltılık- noktalı sekizlik ritim kalıbına ilk defa bu soruda yer verilmiştir. Uzun
olmasının yanı sıra karmaşık ritim yapısı sebebiyle akılda tutulması güç olan bir
sorudur. Sorunun iki ölçüsünde de bütün ritim kalıpları birbirinden farklıdır. Bu
52
nedenle basit ölçü yapısında ritimsel bölünmelerin özeti niteliğini taşıyan bu sorunun
başarı yüzdesinde düşüş açık şekilde görülmektedir.
Bu sorunun başarı yüzdesi, ikinci alt testte yer alan diğer sorulardaki başarı
yüzdelerine göre alt düzeyde bulunmaktadır. Diğer sorulara göre en karmaşık ve
farklı ritimsel yapıların bir arada kullanılması buna neden olarak gösterilebilir.
3.1.3. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Sorular (Bileşik Ölçü Puanı “BİLÖP”)
Soru 1.
Çizelge 3.11. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
34
72
47
2. Ölçüyü Bilenler
22
47
47
Tamamını Bilenler
21
45
Bu alt testte sorulan ritim kalıpları 6/8’lik ve iki ölçüden oluşan bileşik ölçü
sayısı yapısında sorulmuştur.
Bu soruya 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 34 kişi, ikinci ölçüyü 22 kişi,
sorunun tamamını 21 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü bilme oranı % 72, ikinci
ölçüyü bilme oranı % 47, sorunun tamamını bilme oranı ise % 45’tir.
53
Birim vuruşun iki ve ikinin katlarına eşit olarak bölündüğü 2/4’ lük ve 4/4’
lük basit ölçü yapılarının aksine bu alt test birim vuruşun üç eşit parçaya bölündüğü
6/8’ lik bileşik ölçü yapısında oluşturulmuştur.
Bu alt testin ilk sorusunda bileşik ölçü sayısının temel ritimsel öğeleri
verilmiştir. İlk ölçüde sekizlik ve dörtlük değerlere, ikinci ölçüde ise dörtlük, sekizlik
ve noktalı dörtlük değerlerine yer verilmiştir. İlk ölçünün ikinci yarısı ile ikinci
ölçünün ilk yarısı aynı ritimsel yapıya sahiptir. Buna rağmen ilk alt testte yer alan,
basit ölçü yapısında hazırlanmış olan sorulara göre karşılaştırıldığında, bileşik ölçüde
hazırlanan bu sorunun başarı yüzdesi ortalamanın altındadır.
Kendi içerisinde sorunun birinci ölçüsündeki başarı yüzdesi oldukça
yüksektir. İkinci ölçüde ve sorunun tamamında başarı yüzdesi oldukça düşük
olmakla beraber, her ikisinin başarı oranında neredeyse bir eşitlik söz konusudur.
Soru 2.
Çizelge 3.12 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
27
57
47
2. Ölçüyü Bilenler
17
36
47
Tamamını Bilenler
20
43
Bu soruya 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 27 kişi, ikinci ölçüyü 17 kişi,
sorunun tamamını 20 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü bilme oranı % 57, ikinci
ölçüyü bilme oranı % 36, sorunun tamamını bilme oranı ise % 43’tür.
54
Sorunun birinci ve ikinci ölçülerinde yer alan ritimler büyük ölçüde
farklılıklar göstermektedir. Bileşik ölçü yapısındaki bu soruda ilk defa onaltılık
değerler, sekizlik ve dörtlük suslar kullanılmıştır. İkinci ölçüyü bilen öğrencilerin
başarı yüzdesinde, birinci ölçüyü ve tamamını bilen öğrencilerin başarı yüzdesine
göre bir düşüş dikkati çekmektedir. İkinci ölçünün başında yer alan dörtlük sus
değeri bileşik ölçünün dinamik yapısında bir durağanlık meydana getirmiş, bu da
başarı yüzdesinde düşüşe neden olmuştur.
Soru 3.
Çizelge 3.13. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
26
55
47
2. Ölçüyü Bilenler
20
43
47
Tamamını Bilenler
18
38
Bu soruya çizelge 3.13’ te de görüldüğü gibi soru 2’e 47 öğrenci katılmış,
birinci ölçüyü 26 kişi, ikinci ölçüyü 20 kişi, sorunun tamamını 18 kişi cevaplamıştır.
Birinci ölçüyü bilme oranı % 55, ikinci ölçüyü bilme oranı % 43, sorunun tamamını
bilme oranı ise % 38’ dir.
Öğrencilere bilmece ve tekerleme niteliğinde ipuçları verilmiştir. Ritim
kalıplarının, öğrencilerin akıllarında daha kolay yer etmesini sağlamak, aynı
zamanda oyunlaştırma yöntemiyle sözcük ve ritim arasındaki ilişkiyi daha rahat
kurabilmelerini kolaylaştırmak amacıyla, üçüncü alt testin ilk iki sorusuna göre daha
55
karmaşık olduğu düşünülen üçüncü, dördüncü ve beşinci sorularda bu ipuçlarına
gereksinim duyulmuştur.
Bu sorunun her zamanı daha küçük değerlere bölünmüş ve bu nedenle biraz
daha karmaşıklaşmıştır. Testin uygulanmasından önce, bir grup üzerinde denenmesi
sonucunda öğrencilerin bu soruyu çok uzun buldukları gözlemlenmiştir. Bu nedenle
soru bilmece şeklinde ipucu verilerek uygulanmıştır.
Onaltılık, sekizlik ritim kalıplarından ve sekizlik sus değerlerinden oluşan bu
sorunun iki ölçüsü de birebir aynı olmasına rağmen başarı yüzdesi önceki soruların
başarı yüzdesine oranla oldukça düşüktür. Her bir zamanın daha küçük parçacıklara
bölünmesi, öğrencilerin ritmi hissetmelerini ve seslendirmelerini zorlaştırdığı
düşünülmektedir.
Soru 4.
Çizelge 3.14. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
31
66
47
2. Ölçüyü Bilenler
29
62
47
Tamamını Bilenler
25
53
Soru 4’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü 31 kişi, ikinci ölçüyü 29 kişi,
sorunun tamamını 25 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü bilme oranı % 66, ikinci
ölçüyü bilme oranı % 62, sorunun tamamını bilme oranı ise % 53’ tür.
56
Sekizlik, onaltılık ritim kalıpları ile dörtlük ve sekizlik sus değerlerinden
oluşan bu sorunun her iki ölçüsü de birebir aynıdır. Bu sorunun her iki ölçüsünde ve
tamamındaki başarı yüzdeleri birbirine oldukça yakındır.
İlk üç soruda kolaydan karmaşığa doğru oluşturulmuş soru biçimi nedeniyle
başarı yüzdesinde adım adım düşüş sergilenirken bu sorunun başarı yüzdesinde
yükselme gözlenmektedir. Testin uygulanma aşamasında bu sorudaki ölçülerin ilk
zamanları, sözleriyle söylenirken ikinci zamanları el çırparak seslendirilmiştir.
Öğrencilerden de aynı şekilde soruyu tekrar etmeleri istenmiştir. Bu uygulamanın
öğrencilerin dikkatini toparlaması nedeniyle başarıdaki yükselmenin ortaya çıktığı
düşünülmektedir.
Soru 5.
Çizelge 3.15. 6/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
28
60
47
2. Ölçüyü Bilenler
26
55
47
Tamamını Bilenler
19
41
Çizelge 3.15’ te görüldüğü gibi soru 1’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
28 kişi, ikinci ölçüyü 26 kişi, sorunun tamamını 19 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 60, ikinci ölçüyü bilme oranı % 55, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 41’ dir.
57
Bu sorunun ikinci ölçüsü bir önceki sorunun ikinci ölçüsüyle birebir aynıyken
birinci ölçüsü ritimsel yapı bakımından bir önceki sorudan farklıdır. Bu soruda
dikkati çeken önemli bir unsur; her iki ölçünün ilk üç sekizliğinde yer alan ritimsel
yapıda, onaltılık bölünmesinin farklı zamanlara denk gelmesidir. Bir diğer unsur ise
birinci ölçünün ikinci zamanına ait ilk sekizlik, hece ile söylenirken, ikinci ve üçüncü
sekizliklerinin el çırparak seslendirilmesidir. Bu etkenlerden dolayı, bir önceki
soruya göre bu sorunun başarı yüzdesinde düşme görülmektedir.
3.1.4. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Sorular (Aksak Ölçü Puanı “AÖP”)
Soru 1.
Çizelge 3.16. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 1. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
43
91
47
2. Ölçüyü Bilenler
15
32
47
Tamamını Bilenler
15
32
Çizelge 3.16’ da görüldüğü gibi soru 1’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
43 kişi, ikinci ölçüyü 15 kişi, sorunun tamamını 15 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 91, ikinci ölçüyü bilme oranı % 32, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 32’dir.
Bu alt testte sorulan ritim kalıpları 5/8’lik ve iki ölçüden oluşan aksak ölçü
yapısında sorulmuştur. Ayrıca 5/8’ lik ölçü yapısı “Türk Aksağı” olarak ta
adlandırılmaktadır. Aksak ölçü yapısı; birim vuruşun eşit olarak iki ve ikinin
58
katlarına bölündüğü basit ölçü yapısı ile, birim vuruşun üç eşit parçaya bölündüğü
bileşik ölçü yapısını karma olarak içinde barındırmaktadır.
İki ve üç zamanlı vuruşların bir araya gelmesiyle oluşan aksak ölçü
yapısında, iki ve üç zamanlı vuruşlar birbirleriyle yer değiştirerek kullanılabilir. 5/8’
lik ölçü yapısında da aynı durum söz konusudur ve iki çeşit kullanımı vardır.
Bunlardan biri; ikiye bölünebilen zamanın başta, üçe bölünebilen zamanın sonda
olduğu, diğeri ise bunun tam tersidir. Bu alt testin tüm sorularında ikiye bölünebilen
zaman başta, üçe bölünebilen zaman sonda kullanılmıştır.
Bu sorunun ilk ölçüsü tümüyle sekizlik değerlerden oluşmakta, ikinci ölçüsü
ise iki sekizlik ile bir noktalı dörtlükten oluşmaktadır.
Bu alt testin ilk sorusunun birinci ölçüsüne katılımcıların çok büyük bir kısmı
doğru cevap vermiştir. İkinci ölçüde ve sorunun tamamında başarı yüzdesi aynı
olmakla birlikte gözle görülür oranda düşmüştür. Bu soruda birinci ölçünün
ardından, ikinci ölçünün başlangıcında iki sekizlik değerin devam etmesi, yani arka
arkaya beş tane sekizlik değerin kullanılması başarı yüzdesinin düşmesine neden
olmuştur.
Soru 2.
Çizelge 3.17. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 2. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
28
60
47
2. Ölçüyü Bilenler
16
34
47
Tamamını Bilenler
14
30
59
Çizelge 3.17’ de görüldüğü gibi soru 2’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
28 kişi, ikinci ölçüyü 16 kişi, sorunun tamamını 14 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 60, ikinci ölçüyü bilme oranı % 34, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 30’dur.
Bu sorunun ilk ölçüsünde dört onaltılık değer ile üç sekizlik değer
kullanılmış, ikinci ölçüsünde ise bir sekizlik sus, iki onaltılık ve noktalı dörtlük ritim
kalıpları kullanılmıştır.
İlk soruya oranla, bu sorunun birinci ölçüsünde başarının düştüğü
görülmektedir. İlk ölçünün birinci zamanının onaltılık değerlere bölünmesi, ikinci
zamanı hissetmede zorluk yaratmış olabileceği düşünülmektedir. Birinci ölçüye göre
sorunun tamamını bilen öğrencilerin başarı yüzdesi yarı yarıya düşmüştür. İkinci
soruyu ve tamamını bilen öğrencilerin başarı yüzdeleri ise birbirine çok yakındır.
Birinci ölçüye göre ikinci ölçünün başarı yüzdesindeki düşmenin nedeni, ikinci
ölçünün ilk zamanında gelen sekizlik sus süresinin zor hissedilmesi olarak
açıklanabilir.
Soru 3.
Çizelge 3.18. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 3. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
39
82
47
2. Ölçüyü Bilenler
33
70
47
Tamamını Bilenler
30
64
60
Çizelge 3.18’ de görüldüğü gibi soru 2’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
39 kişi, ikinci ölçüyü 33 kişi, sorunun tamamını 30 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 82, ikinci ölçüyü bilme oranı % 70, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 64’tür.
Bu alt testin üçüncü sorusunun genelinde başarının yükseldiği görülmektedir.
İkinci sorunun ikinci ölçüsünün, bu soruda ikinci ölçü olarak aynen tekrar etmesi
bunun nedeni olarak değerlendirilebilir. Bunun yanında bu sorunun her iki ölçüsü
birbiriyle çok büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. İki ölçünün arasındaki fark
ikinci ölçüdeki ilk sekizliğin sus değeri olarak yer almasıdır. Bu küçük farkla tekrar
eden
ikinci
ölçü,
ilk
ölçünün
de
algılanmasını
kolaylaştırmış
olduğu
düşünülmektedir.
Soru 4.
Çizelge 3.19. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 4. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
35
74
47
2. Ölçüyü Bilenler
17
36
47
Tamamını Bilenler
16
34
Çizelge 3.19’ de görüldüğü gibi soru 3’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
35 kişi, ikinci ölçüyü 17 kişi, sorunun tamamını 16 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 74, ikinci ölçüyü bilme oranı % 36, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 34’tür.
61
Bu soruda sekizlik, onaltılık, dörtlük ve noktalı dörtlük değerleri
kullanılmıştır.
Bu sorunun ilk ölçüsünde başarı yüzdesi bir önceki sorudan çok farklı
değildir. Ancak ikinci ölçüsünün ve sorunun tamamının başarı yüzdesinde düşüş
görülmektedir. Birinci ve ikinci ölçünün ilk yarısı aynı olmakla birlikte, ikinci
yarısında yer alan değerlerin farklılaşması başarı yüzdesini olumsuz yönde etkilediği
düşünülmektedir.
Soru 5.
Çizelge 3.20. 5/8’ lik Ölçü Sayılı Alt Testin 5. Sorusuna İlişkin Sonuçlar
Katılan Öğrenci
Soruların Bilinme
Doğru Bilenlerin
Başarı Yüzdesi
Sayısı
Durumu
Sayısı
(%)
47
1. Ölçüyü Bilenler
28
60
47
2. Ölçüyü Bilenler
11
23
47
Tamamını Bilenler
8
17
Çizelge 3.20’ de görüldüğü gibi soru 1’e 47 öğrenci katılmış, birinci ölçüyü
28 kişi, ikinci ölçüyü 11 kişi, sorunun tamamını 8 kişi cevaplamıştır. Birinci ölçüyü
bilme oranı % 60, ikinci ölçüyü bilme oranı % 23, sorunun tamamını bilme oranı ise
% 17’dir.
Bu alt testin son sorusunda noktalı sekizlik ve senkop ritim kalıpları ilk defa
kullanılmıştır. Diğer sorulara göre daha karmaşık yapıya sahip olduğu düşünülen bu
sorunun başarı yüzdesindeki düşüş açıkça görülmektedir. Noktalı sekizlik ve senkop
ritim kalıplarının uygulandığı basit ve bileşik ölçü yapısındaki sorularda da başarı
62
yüzdesinin büyük oranda düştüğü dikkati çekmektedir. Sonuç olarak farklı ritim
kalıpları eklendikçe öğrencilerin bu kalıpları akılda tutmaları daha da zorlaşmaktadır.
Bu alt testin son sorusunda birinci ölçüyü bilen öğrencilerin başarı yüzdesiyle
tamamını bilen öğrencilerin başarı yüzdesi arasındaki fark diğer sorulara göre en
fazladır. Aynı zamanda bu alt testin tüm soruları içerisinde tamamını bilen
öğrencilerin başarı yüzdesi en düşük olan soru budur. Yani en karmaşık ritim
yapısına sahip olan soru yargısına varılabilir.
63
3.2. WISC-R Alt Testleri Toplam Puanları
Çizelge 3.21. Afyonkarahisar Hoca Ahmet Yesevi İlköğretim Okulu 3. Sınıf
Öğrencilerinin Ritim Alt Test Puanları, Genel Ritim Puanları ve WISC-R Alt
Testleri Toplam Puanları
sıra no
bop
bilöp
aöp
kop
grtp
Wısc-r
1
35
8,750
8,75
16,75
52,5
25
2
21,75
0
5
2,5
26,25
20
3
22,5
12,5
3,75
10
38,75
19
4
47,5
13,75
21,25
25
82,5
27
5
45,625
20
15
21,875
80,625
24
6
46,875
15
23,75
21,875
85,625
27
7
31,625
22,5
17,5
13,125
71,625
36
8
38,125
16,25
18,75
18,125
73,125
21
9
47,5
17,5
21,25
22,5
86,25
27
10
43,75
12,5
20
18,75
76,25
30
11
45,625
18,75
16,25
21,875
80,625
28
12
28,75
15
13,75
5
57,5
20
13
13,75
7,5
8,75
3,75
30
24
14
48,125
23,75
23,75
23,125
95,625
39
15
17,5
7,5
11,25
2,5
36,25
31
16
47,5
25
15
23,75
83,75
30
17
47,5
25
20
22,5
92,5
33
18
48,75
20
21,25
23,75
90
28
19
40,625
22,5
23,75
15,625
86,875
27
20
41,875
20
15
18,125
76,875
26
21
31,25
11,25
10
11,25
52,5
29
22
38,75
22,5
17,5
17,5
78,75
28
23
46,25
18,75
23,75
21,25
88,75
26
24
17,5
5
11,25
10
33,75
25
25
27,5
11,25
7,5
10
46,25
21
64
Çizelge 3.22. Afyonkarahisar Kocatepe İlköğretim Okulu 4. Sınıf Öğrencilerinin
Ritim Alt Test Puanları, Genel Ritim Puanları ve WISC-R Alt Testleri Toplam
Puanları
sıra no
bop
bilöp
aöp
kop
grtp
Wısc-r
1
44,375
16,25
16,25
19,375
76,875
27
2
46,875
25
25
21,875
96,875
28
3
50
25
22,5
25
97,5
27
4
40
13,75
13,75
18,75
67,5
33
5
38,75
18,75
17,5
15
75
31
6
28,75
18,75
12,5
11,25
60
22
7
34,375
21,25
16,25
14,375
71,875
25
8
41,875
18,75
16,25
18,125
76,875
25
9
44,375
23,75
13,75
19,375
81,875
29
10
42,5
16,25
16,25
18,75
75
29
11
28,125
2,5
12,5
8,125
40,125
38
12
41,875
18,75
17,5
16,875
78,125
24
13
8,125
5
3,75
0,625
16,875
30
14
45,625
17,5
20
20,625
83,125
28
15
33,75
17,5
15
15
66,25
25
16
36,25
8,75
8,75
12,5
53,75
18
17
39,375
21,25
20
15,626
80,625
33
18
50
22,5
22,5
25
95
36
19
41,875
20
20
19,375
81,875
28
20
41,25
22,5
16,25
20
80
35
21
32,5
12,5
6,25
1,25
32,5
31
22
43,125
22,,5
22,5
21,875
88,125
29
65
3.3. Okullar Arası Karşılaştırma
Çizelge 3.23. Hoca Ahmet Yesevi ve Kocatepe İlköğretim Okullarında
Uygulanan WISC-R Testi Alt Ölçeklerinden Edinilen Sonuçlara Göre, İki Okul
Arası Karşılaştırma
BOP
BİLOP
AÖP
KOP
GRTP
WİSC-R
Okul 1
( N=25 )
X ±SH
36,86 ± 2,27
15,70 ± 1,33
15,75 ± 1,22
16,02 ± 1,44
68,14 ± 4,40
26,84 ± 0,96
Okul 2
( N=22 )
X ±SH
38,81 ± 1,94
17,67 ± 1,28
16,13 ± 1,13
16,30 ± 1,37
71,62 ± 4,35
28,68 ± 0,99
Genel
( N=47 )
X ±SH
37,77 ± 1,50
16,62 ± 0,93
15,93 ± 0,83
16,15 ± 0,99
69,77 ± 3,08
27,70 ± 0,70
p
0,898
0,295
0,923
0,890
0,831
0,137
Çalışmada iki farklı okul öğrencileri dikkate alınmıştır. Ancak ritimsel test ve
alt test puanlarının WISC-R zeka ölçeği alt testleri ile aralarında ilişki olup
olmadığının belirlenmesinde, okul ayrımı yapılıp yapılmamasının belirlenebilmesi
için ilgilenilen testlere verilen cevaplar bakımından okullar arasında fark olmadığı
test edilmiştir. Yapılan testin sonucunda tablo 1’den de görüldüğü gibi her hangi bir
farklılığa rastlanılmamıştır (p> 0,05). Bu durum ilgili testler ile WISC-R zeka ölçeği
arasında ilişki aranmasında dikkate alınan tüm öğrencilerin tek grup olarak dikkate
alınabileceğini göstermektedir.
66
3.4. Çalışmada Dikkate Alınan Test Puanları İle WISC-R Zeka Ölçeği
Arasındaki İlişki Katsayıları
Çizelge 3.24. Çalışmada Dikkate Alınan Test Puanları İle WISC-R Zeka Ölçeği
Arasındaki İlişki Katsayıları
BÖP
1
BOP
BİLÖP
AÖP
KOP
GRTP
WİSC-R
0,739**
0,000
47
0,795**
0,000
47
0,923**
0,000
47
0,935**
0,000
47
0,262
0,076
47
BİLÖP
0,739**
0,000
47
1
47
0,710**
0,000
47
0,722**
0,000
47
0,869**
0,000
47
0,284
0,053
47
AÖP
0,795**
0,000
47
0,710**
0,000
47
1
47
0,793**
0,000
47
0,908**
0,000
47
0,359*
0,013
47
KOP
0,923**
0,000
47
0,722**
0,000
47
0,793**
0,000
47
1
47
0,924**
0,000
47
0,242
0,101
47
GRTP
0,935**
0,000
47
0,869**
0,000
47
0,908**
0,000
47
0,924**
0,000
47
1
47
0,289*
0,049
47
WISCR
0,262
0,076
47
0,284
0,053
47
0,359*
0,013
47
0,242
0,101
47
0,289*
0,049
47
1
47
Not: Hücrelerdeki ilk değer ilişki miktarını, ikinci değer ilişkinin istatistiksel olarak
anlamlılığını, üçüncü değer kişi sayısını göstermektedir. * istatistiksel anlamlılığın
0,05 düzeyinde olduğunu, ** istatistiksel anlamlılığın 0,01 düzeyinde olduğunu
göstermektedir.
Çalışmada dikkate alınan test puanları ile WISC-R zeka ölçeği arasında ilişki
olup olmadığı Pearson korelasyon analizi ile belirlenmiştir. Buna göre AÖP, BİLÖP,
GRTP test puanları ile WISC-R zeka ölçeği arasında doğru orantılı ve istatistiksel
olarak anlamlı ilişki olduğu, BÖP ve KOP test puanları ile WISC-R zeka ölçeği
arasında ise doğru orantılı ancak istatistiksel olarak anlamlı ilişki olmadığı
saptanmıştır
67
BÖLÜM 4
SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu bölümde önceki bölümde elde edilen bulgular ve yapılan yorumlar
ışığında varılan sonuçlar ve bu sonuçlardan hareketle oluşturulan öneriler yer
almaktadır.
4.1. Sonuçlar
1. Uygulanan ritim testi sonuçları ile matematiksel-mantıksal zekanın ölçümüne
yönelik uygulanan WISC-R zeka ölçeği alt testleri (sayı dizisi, aritmetik ve
şifre) arasında doğru orantılı ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu
saptanmıştır.
2. WISC-R alt testleri verileri ile uygulanan basit ölçülü ritim soruları yanıtları
arasında doğru orantılı ancak istatistiksel olarak anlamlı ilişki olmadığı
belirlenmiştir.
3. WISC-R alt testleri verileri ile uygulanan konuşma kalıplı ritim soruları
yanıtları arasında doğru orantılı ancak istatistiksel olarak anlamlı ilişki
olmadığı belirlenmiştir.
4.
WISC-R alt testleri verileri ile uygulanan bileşik ölçülü ritim soruları
yanıtları arasında doğru orantılı ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu
saptanmıştır.
68
5. WISC-R alt testleri verileri ile uygulanan aksak ölçülü ritim soruları yanıtları
arasında doğru orantılı ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu
saptanmıştır.
6. Uygulanan ritimsel yetenek testinin genelinde, ilk ölçünün her zaman bellekte
daha kalıcı olduğu, ikinci ölçünün ve sorunun tamamının başarı yüzdesinin
ilk ölçüyü bilenlerin başarı yüzdesine göre daha düşük olduğu sonucuna
varılmıştır.
7. Uygulanan ritimsel yetenek testinde 2/4’ lük basit ölçü yapısında sorulan
soruların başarı yüzdesinin, 4/4’ lük basit ölçü yapısında sorulan sorulara
göre daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu durum, vuruş sayısının artmasıyla,
öğrencilerin ritim kalıplarını akılda tutmalarını zorlaştırmasının bir sonucu
olarak düşünülmektedir.
8. Uygulanan ritimsel yetenek testinde özellikle noktalı sekizlik ve senkop
değerlerinin kullanıldığı sorulardaki başarı yüzdelerinde büyük oranda düşüş
olduğu sonucuna varılmıştır.
9. Uygulanan ritimsel yetenek testindeki tüm sorular iki ölçüden oluşmakta ve
tekrarlanan ölçülerdeki başarı yüzdelerinin birbirinden farklı olan ölçülerin
başarı yüzdelerine oranla daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Aynı
şekilde birbirine çok benzeyen ritim yapılarının tekrar ettiği durumlarda da
başarı yüzdelerinin yüksek olduğu görülmektedir.
10. Uygulanan ritimsel yetenek testindeki tüm sorular içinde en yüksek başarı
yüzdesi, birinci alt testin birinci sorusunun ilk ölçüsünü %98 başarı oranı ile
bilen öğrencilere, en düşük başarı puanı ise ikinci alt testin beşinci sorusunun
tamamını
varılmıştır.
%11 başarı oranı ile bilen öğrencilere ait olduğu sonucuna
69
11. Uygulanan ritimsel yetenek testinin bazı sorularında, öğrencilere bilmece ve
tekerleme niteliğinde ipuçları verilmiştir. Bu ipuçları, ritim kalıplarının
öğrencilerin akıllarında daha kolay yer etmesini sağlamış, aynı zamanda
oyunlaştırma yöntemiyle sözcük ve ritim arasındaki ilişkiyi daha rahat
kurabilmelerini kolaylaştırmıştır.
4.2. Öneriler
1. Okul öncesi dönemde ve ilköğretim devresinde çocukların matematiksel ve
ritimsel yeteneklerinin ortaya çıkarılması ve geliştirilebilmesi açısından; bu
iki alanın öncelikle bilimsel ve müziksel yöntemlerle ilişkilendirilmesi
gerekli görülmektedir. Bununla birlikte bu iki alanın birbirini desteklemesi ile
her iki yeteneğin gelişeceği konusu hakkında öncelikle eğitimcilerin
bilinçlendirilmesi dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda eğitimcilerin de aileleri
bu konuda aydınlatması yoluyla, aile-okul işbirliği çerçevesinde öğrencilerin
gelişimlerinin üst düzeye erişebileceği düşünülmektedir.
2. Küçük yaştaki çocukların müzik eğitimlerine öncelikle ritimsel eğitim
yöntemleriyle başlanması gerekliliği evrensel boyutta kabul edilen bir
gerçektir. Bunun yanı sıra müzik eğitimi oyunlaştırma, dramatize etme
devinişsel bir takım hareketler v.s. gibi yöntemlerle çeşitlendirilmeli ve çok
yönlü olmalıdır. Bu çerçevede “Orff”, “Dalcroze”, “Kodally” gibi müzik
eğitim yöntemlerinden yararlanılmalı ve bunların yanı sıra yeni yöntemler
geliştirilmelidir.
3. İlköğretim okullarında verilen müzik derslerinin daha nitelikli hale gelmesi
için sınıf öğretmenliği bölümlerindeki müzik derslerinin süresi arttırılmalı,
uygulanan
programlar
müzik
ve
ritim
konusunun
diğer
derslerle
ilişkilendirilerek işlenmesi yönünde geliştirilmelidir.
4. İlköğretim okullarında müzik derslerine sınıf öğretmenleri yerine müzik
öğretmenlerinin girmesi yaygınlaştırılmalıdır.
70
5. İlköğretim okullarında müzik dersi verecek öğretmen adayları, Müzik Eğitimi
Bölümleri’nde
uygulanan
programdan
farklı,
özel
bir
programda
yetiştirilmelidir.
6. Matematiksel ve ritimsel yetenek arasındaki ilişkileri ortaya koymayı
amaçlayan bu çalışmaya benzer ve daha geniş kapsamlı çalışmaların sayısı
arttırılmalıdır.
7. Geleneksel müziğimizde sıkça karşılaştığımız aksak ölçü yapısına ilişkin
çalışmalara eğitim programı içinde yer verilmelidir.
8. Afyonkarahisar ilinde bulunan iki ilköğretim okulunda yapılan bu çalışmaya
benzer çalışmalar ülke geneline yayılmalıdır.
9. Ülkemiz genelinde matematik ve ritim yeteneğini ilişkilendirmeye ve
geliştirmeye yönelik eğitim programları geliştirilmelidir. Bu programlara
kendi arasında ortak standartlar getirilmelidir.
10. Matematiksel-mantıksal
yönde
daha
nitelikli
bir
kuşağın
isteniyorsa, müzik öğretimine daha fazla önem verilmelidir.
yetişmesi
71
KAYNAKÇA
1. ACAY. Sefai, (2004). Okul Öncesi ve İlköğretim Okulları 1.
Dönem İçin Ezgilerle Bilmeceler ve Çocuk Şarkıları. İstanbul: Ders
Kitapları A.Ş.
2. ALİ. Filiz, (1987). Müzik ve Müziğimizin Sorunları. İstanbul: Cem
Yayınevi.
3. ANVARİ. Sima H, (2002). Journal of Experimental Child
Psychology. 83, Relations About Musical Skills, Phonological
Processing, And Early Reading Ability in Pre School Children (111130).
4. AYDOĞAN,
Salih.
(1998).
Müzik
Öğretmeni
Yetiştiren
Kurumlarda Müziksel İşitme Okuma Öğretimi. Ankara: Gazi
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi).
5. BİNGÖL, Fatih. (2006). Müzik ve Dil Arasındaki Benzerlikler
Ekseninde Müzik Eğitimi. Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu
Bildirisi, 26-28 Nisan. Pamukkale Üniversitesi, Denizli.
6. CEMALCILAR, Ali. (1988). İletişim Sanatı Olarak Müziğin
Öğretim ve Eğitim Ortamlarındaki Kurumsal Yapısı İle Yaygın
Eğitimde Bir Model Önerisi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi.
7. ÇOCUK VAKFI YAYINLARI, 67.
(2004). Üstün Yetenekli
Çocuklar Durum Tespiti Komisyonu Ön Raporu. İstanbul.
8. DAVAŞLIGİL, Ümit. (2004). Üstün Yetenekli Çocuklar Durum
Tespiti Komisyonu Ön Raporu. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.
72
9. DİLLİ, Rukiye. (2003). Çoklu Zeka Kuramının Sanat Eğitimi
Derslerinde Kullanımı. Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
10. DÜNDAR, Mehlika. (2003). G.Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 23,
Sayı 2. Anaokulu ve İlköğretimin Birinci Sınıfında Ritim Eğitimi (171180).
11. ERTÜRK, Selahattin. (1972). Eğitimde Program Geliştirme. Ankara:
Hacettepe Üniversitesi Yayınları.
12. KARASAR, Niyazi. (2004). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım.
13. KARŞAL, Ece. (2005, Eylül).
Matematik ve Müzik. Müzik ve
Bilim “Uluslararası Hakemli Bilimsel Müzik Dergisi”. Sayı: 4.
http://www.muzikbilim.com/4e_2005/karsal_ehtml 16 Aralık 2005
tarihinde alınmıştır.
14. KOCABAŞ, Ayfer. Erken Çocukluk Dönemi Öğretmen Adaylarının
Kullandıkları Müziği Öğrenme Stratejileri ve Çoklu Zeka Alanlarının
Karşılaştırılması. OMEP 5-11 Ekim 2003 Kuşadası-Dünya Konsey
Toplantısı ve Konferansı, Bildiri Kitabı, 3. Cilt.
15. KULAKSIZOĞLU, A. (2004) Üstün Yetenekli Çocuklar Makaleler
Kitabı. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.
16. KULAKSIZOĞLU, A. (2004). Üstün Yetenekli Çocuklar Bildiriler
Kitabı. İstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları.
73
17. MORGÜL, Mahiye. (2001). Müzik Nasıl Öğretilir. Ankara:
Yurtrenkleri Yayınevi.
18. ÖZDAMAR, Kazım. (2004). İstatistiksel Veri Analizi. Eskişehir:
Kaan Kitabevi.
19. SABAN, A. (2002). Çoklu Zeka Teorisi ve Eğitim. Ankara: Nobel
Yayın Dağıtım.
20. SAY, Ahmet. (1995). Müzik Tarihi. Ankara: Müzik Ansiklopedisi
Yayınları.
21. SELÇUK, Z. (2003). Çoklu Zeka Uygulamaları. Ankara: Nobel
Yayın Dağıtım.
22. SEYREK, Hilmi. (2006). Okul Öncesi Eğitiminde Oyun. İzmir:
Müzik Eserleri Yayınları.
23. SÖNMEZ, Veysel. (2004). Program Geliştirmede Öğretmen El Kitabı.
Ankara: Anı Yayıncılık.
24. SÖZER, Vural. (1986). Müzik ve Müzisyenler Ansiklopedisi.
İstanbul: Remzi Kitabevi.
25. SUN, Muammer. (2002). Okul Öncesi Eğitiminde Müzik. İzmir:
Müzik Eserleri Yayınları.
26. TARMAN, Süleyman. (2006). Müzik Eğitiminin Temelleri. Ankara:
Müzik Eğitimi Yayınları.
27. Türk Dil Kurumu Sözlüğü. http://www.tdk.gov.tr
74
28. UÇAN, Ali. (1994). Müzik Eğitimi. Ankara: Müzik Ansiklopedisi
Yayınları.
29. UÇAN, Ali. (1996). Gazi Yüksek Öğretmen Okulu Müzik Bölümü
Müzik Alanı Birinci Yıl Programının Değerlendirilmesi (doktora
tezi). Ankara: Müzik Eğitimi Yayınları.
30. UÇAN, Ali. (1996). İnsan ve Müzik İnsan ve Sanat Eğitimi.
Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları.
31. UÇAN, Ali. (1998 ile 1996). İnsan ve Müzik İnsan ve Sanat
Eğitimi. Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları.
32. UZUN, Metin. (2004). Üstün Yetenekli Çocuklar El Kitabı, 1.
Türkiye Üstün Yetenekli Çocuklar Kongresi.
İstanbul: Çocuk
Vakfı Yayınları.
33. YAVUZ, Kudret Eren (2004). Çoklu Zeka Teorisi Uygulama
Rehberi. Ankara: Ceceli Yayınları.
34. YENER, Faruk. (1983). Müzik. İstanbul: Türkiye Turing ve Otomobil
Kurumu.
35. YILDIZ, Gökay. (2002). İlköğretimde Müzik Öğretimi Birinci
Kademe. Ankara: Anı Yayıncılık.
75
EKLER
76
77
78
79
ÖZGEÇMİŞ
1978 yılında Eskişehir’de doğdu. 1992 yılında Eskişehir Anadolu Güzel
Sanatlar Lisesi’ne girerek keman eğitimine Burak Tüzün ile başladı ve Hale Duru ile
devam etti. 1996 yılında birincilikle mezun oldu ve aynı yıl Bilkent Üniversitesi
Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı Keman Bölümünü
kazanarak keman eğitimine Yevgeni Mansurov ile devam etti. 1998 yılından itibaren
keman derslerini Davut Ali’nin sınıfında sürdürdü.
2004 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar
Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Yüksek Lisans Programını kazandı.
Yüksek Lisans tez çalışmasına Yrd. Doç. Dr. Salih Aydoğan ile devam
etmektedir.
2005 yılından beri Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı
Klasik Batı Müziği Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı’nda okutman olarak görev
yapmaktadır. 2006 yılından itibaren Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı Başkanlığı’nı
yürütmektedir.
Download