T.B.M.M. B : 35 9 . 1 2 .2001 O:1 Grupları adına: Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İlyas Arslan, Necati Çetinkaya; Doğ­ ru Yol Partisi Grubu adına Rıza Akçalı, Ayfer Yılmaz; ANAP Grubu adına Burhan İsen, Ahat Andican; Saadet Partisi Grubu adına Ahmet Karavar, Ahmet Sünnetçioğlu, Ali Gören; DSP Grubu adına Esvet Özdoğu, Nazif Topaloğlu, Ahmet Tan, Erdoğan Toprak; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hamdi Baktır, Basri Coşkun, Servet Sazak. Şahıslan adına; lehinde, Mehmet Kaya ve Nazif Topaloğlu; aleyhinde, Hüseyin Kansu ve Mail Büyükerman söz istemişlerdir. Soru sormak için söz isteme işlemini şimdi başlatıyorum. Şimdi, ilk söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Yozgat Milletvekili Sayın İlyas Arslan'ın. Buyurun efendim. AK PARTİ GRUBU ADINA İLYAS ARSLAN (Yozgat) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin değer­ li milletvekilleri; Çevre Bakanlığı 2002 yılı bütçesinin görüşülmesi nedeniyle huzurlarınızda bulunuyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşmama başlamadan önce, sizleri, en derin saygılarımla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, sözlerime, bir Kızılderili atasözüyle başlamak istiyorum: "Dünya ve çevremiz, bize, atalarımızdan miras kalmadı; biz, onları, çocuklarımızdan ödünç aldık." Son yüzyılda çevre kavramı ve politikaları konusundaki gelişmeler, dünyayı, doğal olarak da Türkiye'yi etkisi altına almıştır. Çevre koruması ve çevre bilinci, çağdaş dünyada, son yüzyılın son­ larında ortaya çıkmışken, Osmanlı İmparatorluğunda, çevreyle ilgili, daha yükselme döneminde yapılan ve aşağıda açıklanan önemli düzenlemelere gidilmiştir. Osmanlı döneminde, halka temiz su sağlama o kadar ehemmiyet kazanmış ki, bu amaçla su bakanlığı dahi kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet, çevre korumasıyla ilgili olarak vakıflar kurdur­ muş, Halic'i koruma altına alarak, yamaçlarından ağaç kesilmesini dahi yasaklamıştır. Trabzon'un fethi öncesi ordugâhın yerleşmesi için kesilen orman sahası, fetih sonrası, tekrar, daha gür bir or­ man oluşturulmak amacıyla ağaçlandırılmıştır. Osmanlı, kanalizasyonu inşa ederek, kirli suları kilometrelerce uzaklara götürerek akıtmış, sokak ve cadde temizliği yaptırmıştır. Amerikalı ünlü şehir plancısı Le Corbusier, 1911 yılında geldiği İstanbul'u bir meyve bahçesine benzetmiş, bir yeryüzü cenneti olarak nitelendirmiştir. Sayın milletvekilleri, 1930'larda, ormanların, anıtların, eski eserlerin, tarım alanlarının, sağlık şartlarının korunması şeklinde çevre anlayışı hâkimken, 1970'lı yıllardan sonra, su, deniz, hava kir­ lenmesi konusu dikkat çekmeye başlamıştır. Sanayileşmenin hızlı olduğu bölgelerde etkin denetim yapılmayışı, yanlış enerji kullanımı, yanlış yerleşme, yanlış teknoloji, plansız ve aşırı nüfus yoğun­ laşması gibi çevre kirlenmeleri ortaya çıkmıştır. Dünya devletlerindeki rekabet ve hızlı kalkınma tutkusu, çevre sorunlarına duyarsız kalınmasını sağlamıştır; bu gelişmelerden Türkiye de nasibini almıştır. Türkiye'de çevre kirliliğini dikkate almayan bir sanayileşme politikasının devamı, doğal çev­ renin yakın bir gelecekte ciddî sorunlar içine girmesine neden olacaktır. Sanayileşme aşamasında ve gelişmekte olan Türkiye, çevre korumasına duyarsız kalamaz, sanayileşmeyi sadece kısa vadeli üretim artışları olarak da göremez; kaynakların orta ve uzun vadeli üretkenlik niteliklerinin korun­ ması ve doğayı tahrip etmeyen bir sanayileşme politikası izlemek zorundadır. -190-