hadis ders notları

advertisement
HADİS DERS NOTLARI
1
SÖZLEŞMELİ İMAM-HATİPLER
MESLEĞE HAZIRLIK EĞİTİM PROGRAMI
HADİS DERS NOTLARI1
HADİS İLMİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR .......................................................................................................... 2
HADİS USULÜ ................................................................................................................................................. 3
HADİSLERİN SINIFLANDIRILMASI .............................................................................................................. 4
A-RAVİ SAYISI BAKIMINDAN ................................................................................................................. 4
B-SENEDİN MÜNTEHASI BAKIMINDAN................................................................................................ 5
C-SIHHAT DEĞERİ BAKIMINDAN .......................................................................................................... 5
HADİSLERDE RİCAL TENKİDİ(SENED KONTROLÜ) ................................................................................... 7
HADİS VE SÜNNETİN İSLAM DİNİNDE Kİ YERİ ...................................................................................................... 9
A. SÜNNET TEŞRİ’ KAYNAĞIDIR. ................................................................................................................ 10
B. SÜNNET TEŞRİ KAYNAĞI DEĞİLDİR ...................................................................................................... 12
HADİSLERİ ANLAMADA TEMEL İLKELER............................................................................................................. 14
SÜNNETİN ANLAŞILMASI ................................................................................................................................... 16
TEMEL HADİS KAYNAKLARI VE YARARLANMA YOLLARI .................................................................................... 17
HADİS EDEBİYATININ OLUŞUM AŞAMALARI ........................................................................................... 17
HADİS KAYNAKLARI.................................................................................................................................... 22
BİR HADİSİN KAYNAĞINI BULMA YOLLARI.............................................................................................. 23
SÜNNETİN/HADİSLERİN BAĞLAYICILIĞI VE GÜNCEL DEĞERİ............................................................................. 24
1
Hazırlayan: Abdurrahman AKKUŞ- Manisa Eğitim Merkezi
HADİS DERS NOTLARI
2
HADİS İLMİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
HADİS: Hadis kelimesi lügat açısından ‘haber, söz’ ve eskinin zıttı olan ‘yeni’
anlamlarına gelir.2 Nitekim yüce Allah(c.c) “Bu söze inanmayanların ardından üzülerek kendini
mahvedeceksin”
3
mealindeki ayette hadis kelimesini söz, haber anlamında kullanmıştır.
“Sonradan ortaya çıkan şeylerden sakınınız çünkü sonradan ortaya çıkan her şey bid’at, her
bid’at da sapıklıktır”4 şeklindeki hadis-i şerifte de Hz. Peygamber hadis kelimesini yeni,
sonradan türeyen şey anlamında kullanmıştır.
Kavram olarak hadis; söz, fiil, takrir, yaratılış veya huyla ilgili bir vasıf olarak Hz.
Peygamber’e izafe edilen her şeydir. Sahabe ve tabiuna atfedilen sözlere de kullanılır.5
 Kavli sünnet dayanağını yukarıda belirttiğimiz ayetlerden alır. Rasulullah (sav) buyurdular
ki: "Sizden biri, beni, babasından, evladından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe
iman etmiş sayılmaz."6 Şeklinde ki rivayetler kavli hadislere örnektirler.
 Fiili sünnet ise: mesela namaz kılınmasını emreden ayetler mücmel olarak gelmişken Hz.
Peygamber kılınış şeklini bilfiil göstererek “Namazı benim kıldığım gibi kılınız”
buyurmuştur7. Bu vb. durumlar fiili sünnete kaynak teşkil eder.
 Takriri sünnete ise Hendek harbi sonrasında Beni Kureyza üzerine giderken ashabın bir
kısmının ikindi namazını yolda kılması, bir kısmının da “Resulullah: Beni Kureyza yurduna
varmadan kılmayın” buyurdu diyerek vakit geçmesine rağmen namazı kılmamış olması
olayı karşısında Rasulullah (a.s)’ın sükût buyurarak her iki grubun hareketine de zımnen
tasdik etmiş olmaları örnek gösterilebilir.
SÜNNET: Sünnet, lügatte, iyi olsun kötü olsun, tarik (yol) ve sire (gidişat, devamlı gidiş)
manasına gelen bir kelimedir8.Istılahta ise, fıkıh usulü âlimleri, sünneti şer’i deliller içinde farz,
vacip, mendûb gibi şer’i ahkâmın bir çeşidi olarak mütalaa etmişlerdir. Hadisçilere göre ise:
1-Sünnet, hadisin müradifidir. (eşanlamlı)
2-Sünnet, hadisten farklı olarak, Peygamber’in dini yaşama adına ortaya koyduğu
model veya Peygamber’in hayat tarzı demektir.9
Bu anlayışa göre, hadis sünnetten daha kapsamlıdır.
2
3
İbnu’l- Manzur, Lisanu’l-Arab (I- VIIIXX) Beyrut,Dar Sader, 2000 , c.4 s. 52,
Kehf Suresi, 18/6 (‫)فلعلك باخع نفسك على آثارهم إن مل يؤمنوا هبذا احلديث أسفا‬
Hâkim, Müstedrek, K.İlim:332 (‫)إياكم و حمدثات األمور فإن كل حمدثة بدعة و كل بدعة ضاللة‬
İ.Lütfi Çakan, Hadis Usulü, İFAV, İstanbul, 1989, S.25.
6 Müslim, el-Camiu’s-Sahih, İstanbul, Çağrı yay.1992, K. İman:70.
7 Buhari, el-Camiu’s-Sahih, İstanbul, Çağrı yay.1992, K.Ezan:18
8 Talat Koçyiğit, Hadis Usulü, Ankara, TDV yay. 2004, s.1.
9 Bkz: Polat Selahattin, Hadis Araştırmaları, İnsan Yay. 2003, s:288 vd.
4
5
HADİS DERS NOTLARI
3
 Tarihi olaylardan bahseden haberler hadistir, fakat sünnet değildir.
 Hz.Peygamber’in bir insan olarak yaptığı fiillerin bizlere aktarılması hadistir, fakat sünnet
değildir.
 Hz.Peygamber’in şemailinden bahseden haberler, kıyamet ahvaline dair haberler vb. bu
kabildendir.
RİVAYET: Bir hadis sened ve metin diye iki kısımdan oluşur. Hadisi nakleden kişiye
ravi ve ravinin yapmış olduğu bu işe rivayet, rivayet edilen hadise ise mervi denilir.
SENED: Biri diğerinden almak ve nakletmek şartıyla hadisi rivayet eden kişilerdir. Buna
isnad zinciri de denilir. Bir hadis metninin birden çok sened zinciri olabilir. Bunlara tarik veya
vecih’te denilir.
Sened, Müslümanlara has bir uygulamadır ve hadislerin sıhhatini tespit edebilmek için
önemlidir. Bir hadisi okumaya başladığımızda ilk önce müellifin hocası ile karşılaşırız. Bu kısım
senedin baş tarafıdır. Senedin son kısmı Allah Resûlü’dür. Örnek:
(Müellif) → Şeyh → Ravi → Ravi → Etbau’t-Tabiin → Tabiin → Sahabe → Allah Resulü …
METİN: Hadisin sözlü kısmına, başka bir ifade ile senedin kendisinde son bulduğu söze
denir. Örnek:
‫ول َّي‬
‫ي ي‬
ٍ ‫اَّلل ب ين عم يرو ب ين عو‬
‫ي‬
‫ت‬
‫حدَّث نا ح‬
ُ ‫ قال ر ُس‬:‫ قال‬،‫ ع حن ج يدهي‬،‫ ع حن أبي ييه‬،‫ف‬
ُّ ‫احلُن حي ي‬
ُ ‫ت رحك‬: ‫اَّلل‬
‫ ع حن كث يري بح ين عحبد َّ ح ح ح ح‬،‫ِن‬
Sened
‫ضلُّوا ما َت َّسكحتم هبييما كيتاب َّي‬
‫فيي ُكم أمري ين لن ت ي‬
‫ و ُسنَّةُ نبيي يه‬، ‫اَّلل‬
ُ
‫ح حح ح‬
‫ُح‬
Metin
HADİS USULÜ: Birçok tarifi yapılmakla birlikte hadis usulü ilmi, kabul ve red
yönünden ravi ile mervinin (rivayet edilen hadisin) durumunun bilinmesidir.
Hadis usulü konularının kitaplara geçirilerek müstakil eserler yazılması geç tarihlere
rastlar. İlk dönemlerde hadis usulü kitap mukaddimelerinde veya konu içerisinde ele
alınmıştır. Hadis Usulü Kaynakları:
1- el-Muhaddisü’l-Fasıl: Ramehurmüzi (v.360 h)
2- Marifetü Ulumi’l-Hadis: Neysâbûri (v.405)
3- El-İlma: Kâdı İyaz(v.544)
4- Ulumu’l-Hadis (Mukaddime):İbn Salah (v.643)
5- Nuhbetü’l-Fiker:İbn Hacer el-Askalâni (v.852)
*Mukaddimetü Tecrid-i Sarih: Babanzade Ahmed Naim (v. 1934)
*Hadis Usulü: İ.Lütfi Çakan, *Hadis Usulü: Talat Koçyiğit
HADİS DERS NOTLARI
4
Hadislerin
Sınıflandırılması
Ravi Sayısı
Bakımından
1.Mütevatir Haber
2.Ahad Haber
Senedin Müntehası
Bakımından
Sıhhat Değeri
Bakımından
1.Merfu Hadis
2.Mevkuf Hadis
Sahih Hadis
Zayıf Hadis
3.Maktu Hadis
Senedi Kopuk: Mürsel,
Muallak, Munkatı, Mudal
Ravisi Adil Değil: Mevzu,
Metruk, Münker
Ravisi Zabıt Değil: Müdrec,
Maklub, Muztarib,
Musahhaf vd.
HADİSLERİN SINIFLANDIRILMASI
Hadislerin sınıflandırılması birkaç açıdan yapılır. Buna göre bir rivayet aynı anda hem
meşhur, hem sahih, hem de merfu olabileceği gibi, ahad, merfu ve zayıfta olabilir.
A-RAVİ SAYISI BAKIMINDAN
1.Mütevatir Haber: Yalan üzerinde kasıtlı veya kasıtsız, ittifak etmeleri aklen mümkün
olmayan bir topluluğun yine kendisi gibi bir topluluktan rivayet ettiği görme veya işitmeğe
dayalı haberdir. Örnek: Men kezebe, ref’ul-yedeyn fi’d-duai vb.
ٍ ‫س ب ين مالي‬
"‫ م حن كذب عل َّي ُمت ع يم ًدا ف حليتب َّوأح م حقعدهُ يمن النَّا ير‬: " ‫اَّللُ علحي يه وسلَّم‬
َّ ‫اَّللي صلَّى‬
َّ ‫ول‬
ُ ‫ قال ر ُس‬: ‫ قال‬، ُ‫اَّللُ عحنه‬
َّ ‫ ر يضي‬، ‫ك‬
‫حن أن ي ح‬
Hükmü: Zaruri ilim ifade eder, inanmayı ve amel etmeyi gerektirir.
Lafzi mütevatir ve manevi mütevatir diye ikiye ayrılır.
2.Ahad Haber: Mütevatir olmayan haberlere verilen genel isimdir.
Hükmü: Zanni ilim bildirir, isnad ve metin yönünden incelenmesi ve araştırılması
gerekir. Sıhhati tespit edilince amel bakımından bağlayıcıdır.10
Meşhur Haber: Her bir ravi tabakasında en az üç isnadı bulunan hadis.
Aziz Haber: Her tabakada ravi sayısı en az iki olan hadis.
Garib(Ferd) Haber: Herhangi bir tabakada ravi sayısı teke düşen hadis.
10
Mustafa Ertürk, “Haber-i Vahid”, DİA, XIV / 349; H.Yunus Apaydın, “Haber-i Vahid”, DİA, XIV / 357-8.
HADİS DERS NOTLARI
5
B-SENEDİN MÜNTEHASI BAKIMINDAN
1.Kudsi Hadis: Hz Peygamber’den Allah(c.c) a izafe edilerek rivayet olunan hadislerdir.
Yani manası Allah’a, sözleri Hz Peygamber’e ait olan hadislerdir. Bir rivayetin kudsi içerikli
olması mutlaka sahih olduğu anlamına gelmez. Sened ve metin açısından tetkik edilmelidir.
Örnek: Ebu Hureyre(r.a) Resulüllah’ın (a.s.) şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Allah (c.c.)
buyurdu ki: “Ben, namazı kulumla kendi aramda iki kısma böldüm. Kulumun istekte bulunduğu
kısım kuluma aittir. Kul “el-Hamdü lillahi Rabbi’l-âlemîn” dediğinde, Allah (c.c): “Kulum bana
hamd etti.” Buyurur…11
2.Merfu Hadis: Açık bir ifade ile Hz Peygamber’e izafe edilen söz, fiil ve takrirlere
denilir. Örnek: “Hz Peygamber’i işittim şöyle dedi” veya “Hz Peygamber bize şöyle buyurdu”
gibi. Hadis külliyatımızın geneli (Cami ve sünenler) bu türdendir.
3.Mevkuf Hadis: Sahabeden rivayet edilen haberlere (sahabe kavli) denilir. Bu tür
rivayetlerin örnekleri musanneflerde çokça mevcuttur.
.ُ‫اَّللُ ور ُسولُه‬
َّ ‫ ح يدثُوا النَّاس يِبا ي حع يرفُون أ ُيُتبُّون أ حن يُك َّذب‬:‫قال عليي‬
4.Maktu Hadis: İsnadı tabiunda son bulan yani tabiuna izafe edilen söz ve fiilerdir.
".‫ " صل وعليه بدعته‬: ‫قال احلسن البصري يف الصالة خلف املبتدع‬
C-SIHHAT DEĞERİ BAKIMINDAN
I-Makbul Hadis
Sahih hadis: Adalet ve zabt sıfatlarını haiz ravilerin, muttasıl senedle rivayet ettikleri
şaz ve muallel olmayan hadislerdir. Tariften beş şart elde edilir.
1-Sahih hadisin ravileri adil olmalıdır.
2-Sahih hadisin ravileri zabıt olmalıdır.12
3-Sahih hadisin isnadı muttasıl olmalıdır.
4-Sahih hadis şaz olmamalıdır. Şaz: Güvenilir bir ravinin kendisinden daha
güvenilir bir raviye muhalif rivayetidir.
5-Sahih hadis muallel olmamalıdır. Yani hadisi za’fa düşüren gizli bir kusuru
olmamalıdır.13
Hükmü: Fukahanın meşhur görüşü ve muhaddislerin icmasıyla sahih hadisle amel
edilmesi vaciptir, şer’i delillerden bir delildir, hiçbir Müslüman’a terki caiz değildir.
Müslim, Salat:38; Muvatta, Salat: 39.
Adalet ve zabt konusu ilerde gelecek.
13 Çakan, age, s.122.
11
12
HADİS DERS NOTLARI
6
Hasen Hadis: Adalet şartını haiz olmakla birlikte zabt yönünden sahih hadis ravileri
derecesine çıkamayan ravinin muttasıl bir senedle şaz ve illetli olmayan rivayetidir.
Hükmü: Derece bakımından sahih hadisten düşük olmakla birlikte, kendisiyle delil
getirmek hususunda sahih gibidir.
II-Merdud Hadis: Sıhhat şartlarına haiz olmadığından amel edilemeyecek nitelikteki
zayıf haber.
Hükmü: Merdud (zayıf) hadislerin, akaid ve ahkâm konularından olmadıkları sürece
rivayet edilmesi, terğib, terhib, mevaiz vb. konularda kullanılması ve fezail-i amal’da
kendileriyle amel edilmesi aşağıda ki şartlar muvacehesinde caizdir.
a. Zayıflığı aşırı olmamalı. Metruk ve münker hadisler aşırı zayıf hadislerdir.
b. Aynı konuda ki sahih bir aslın muhtevasına girmeli. Yani konuyu
temellendirmede ayet, sahih hadis vb mevcut olmalı.
c. Kendisiyle amel edilirken zayıf olduğu ve ihtiyaten amel edildiği
unutulmamalı.14
Merdud Hadis Çeşitleri:
a-Senedde ki İnkıta Sebebiyle Merdud
Mürsel Hadis: İsnadından sahabi ravisi düşmüş olan hadistir. Yani tabiinden olan bir
ravinin hadisi işitmiş olduğu sahabiyi atlayarak direk Hz. Peygamber’den rivayet ettiği hadise
mürsel denilir.
Muallâk Hadis: İsnadın başından bir veya Peygamber’e kadar bütün ravilerin
hazfedildiği hadislere denilir. Mesela: İmam Buhari’nin “kale Rasulullah” diyerek hadis rivayet
etmesi gibi.
Munkatı Hadis: Senedin ortasından bir ravinin düştüğü hadislere denilir.
Mu’dal Hadis: İsnadda birbirini takip eden iki veya daha fazla ravinin düştüğü hadis.
b- Ravisi Adalet Yönünden Ta’n Edilmiş Merdud Hadisler
Mevzu Hadis: Çeşitli sebeplerle Hz. Peygamber’in ismine izafeten hadis diye
uydurulmuş sözlere denir. Uydurma olduğunu açıklama düşüncesi haricinde rivayet edilmesi
dahi haramdır. Hadis diye isimlendirilmesi teknik açıdandır.
Hadis uydurma sebepleri :1- Siyasi ve itikadi ihtilaflar
2- İslam düşmanlığı
3- Kabile, mezhep kavgaları
4-Vaaz ve hikâyeler
14
İ.L.Çakan, Ana Hatlarıyla Hadis, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2005, s.195.
HADİS DERS NOTLARI
7
5-Yöneticilere yaklaşma arzusu
6-Halkı hayırlı işlere yöneltme arzusu
Metruk Hadis: Hz Peygamber’in hadislerinde kizb ile ittiham olunan veya sair
konuşmalarında yalancı olarak bilinen kimselerin rivayet ettikleri hadislere denilir.
Münker Hadis: Ravisi güvenilir ravilere muhalif olan veya adalet vasfında fasık olduğu
bilinen ravilerin rivayet ettiği hadislere denilir.
Bu grupta zikredilen mevzu, metruk ve münker rivayetleri herhangi bir meselede delil
olarak kullanmak dinen caiz değildir.
c-Ravisi Zabt Yönünden Ta’n Edilmiş Merdud Hadisler
Müdrec Hadis: Bir ravinin sika ravilere muhalif olarak isnadında veya metninde
değişiklik yaparak rivayet ettiği hadislere denilir. ‫ اسبغوا الوضوء ويل لألعقاب من النار‬hadisinde ‫اسبغوا‬
‫ الوضوء‬ifadesi müdrectir.
Maklub Hadis: Hadis ravilerinin isimlerinde, isnadlarda veya metinlerde bazı kelime ve
ibarelerin yerleri değiştirilerek rivayet edilen hadislere Maklub denilir. Mesela:
“…hatta sağ elinin ne verdiğini sol eli bilmez” yerine
“…sol elinin ne verdiğini sağ eli bilmez” şeklinde rivayet etmek.
Muztarib Hadis: Bir, iki veya daha fazla raviden muhtelif şekillerde rivayet edilen, fakat
tercih sebeplerinden herhangi birinin bulunmaması dolayısıyla rivayetleri arasında tercih
yapılamayan hadislere denilir. Sütre hadisinin senedinde, sirayet hadisinin metninde ıztırab
vardır.
Âlimlerimiz
Muhtelifü’l-Hadis
ilminde
ki
yöntemlerle
bu
zıtlığı
gidermeğe
çalışmışlardır. Mesela:
“Uğursuzluk ve hastalığın sirayeti(bulaşıcılığı) yoktur” hadisi ile
“Cüzamlıdan aslandan kaçar gibi kaç” hadisi birbirine muarız iki rivayettir.
Musahhaf Hadis: Hadisin metninde veya isnadındaki bir kelime yahut ravi isminin
yazılış veya noktalamasında değişiklik yapılmasına denilir.
‫ شيئا‬yerine ‫من صام رمضان مثّ أتبعه ستا‬
HADİSLERDE RİCAL TENKİDİ(SENED KONTROLÜ)
Cerh ve’t-ta’dil: Bir hadisin sahih veya zayıf olduğunu tespit etmek için ravilerinin
adalet ve zabt yönünden sorgulanmasına denir. Raviler “metainu aşere” denilen on hususta
incelemeye tabi tutulurlar. Bu on maddeden beşi ravinin adalet vasfıyla, beşide zabtıyla
HADİS DERS NOTLARI
8
ilgilidir. İnceleme işleminde ravinin güvenilir olduğunu tespite ‘Ta’dil etmek’, zayıf olduğunu
belirtmeye ‘cerh etmek’ denilir.
Ravinin adaletine taalluk eden ta’n sebepleri:
a- Kizbu’-ravi: Ravinin Hz. Peygamber’e yalan İsnad etmesi.
b- İttihamu’r-ravi bi’l-kizb: Ravinin günlük yaşantısında yalancılıkla tanınması.
c- Bidatu’r-ravi: Dine aykırı yollara sapmış veya dalâlete düşmüş kimselere
denir.
d- Fısku’r-ravi: Ravinin kizb ve bid’at dışındaki haram fiilleri işlemesi ve
bunlardan sakınmamasıdır.
e- Cehaletü’r-ravi: Ravinin isim ve künyelerinin çok olması veya az hadis rivayet
ettiği için tanınmamasıdır.
Ravinin zabtına taalluk eden ta’n sebepleri:
a- Fuhşu’l-galat: Ravinin rivayet ettiği hadislerde yarıdan fazla hata yapmasıdır.
b- Kesretü’l-gaflet: Ravinin aşırı derecede gafil olup hadis rivayetinde titiz
davranmayıp hata yapmasıdır.
c- Vehm: Ravinin hadis rivayet usullerini bilmemesi nedeniyle mürsel rivayeti
merfu yaparak veya hadisleri müdrec rivayet etmesi vb.
d- Muhalefetü’s-sikat: Bir ravinin kendisinden daha güvenilir ravilerin
rivayetine aykırı olarak hadis nakletmesi.
e- Sui hıfz: Ravinin kötü hafıza sahibi olması ve doğru tarafının hatalı tarafına
tercih edilememesidir.
Önemi: Hadis ravilerinin cerh ve ta’dili hadis ilminin en önemli kısımlarından
birini teşkil eder. Çünkü hadislerin sahih ve zayıfı, makbul ve merdudu, onları rivayet
edenlerin hal ve meşreplerinin tespit edilmesiyle bilinir. İmam Nevevi bu konuda:
“Ravilerin cerhi, şeriatın korunması bakımından bil ittifak caizdir, hatta vaciptir. Bu,
Müslümanlara haram kılınan gıybetlerden değil, aksine, Allah ve Resulü için,
Müslümanlar için bir nasihattir.” Demektedir. Ayrıca önemli bir hususta cerhin
sebebinin açıklanması mecburiyetidir. Yani sebebi belirtilmeden bir ravi hakkında
‘zayıftır, fâsıktır’ demek cerh ve ta’dil ilmi açısından bir anlam ifade etmez.
Muhaddislerin bu konuya ne kadar önem verdiklerini görmek için, Ebu’l-Haccac
el-Mizzi’nin Tehzibü’l-Kemal isimli eserine bakmak yeterlidir.
HADİS DERS NOTLARI
9
Not: Allah (c.c)’nun K.Kerim’de kendilerini tezkiye ve ta’dil ettiği15 sahabiler
hadis ilminde “udul” addedilmişlerdir, yani ister hadis rivayetinde olsun, ister sair
hususlarda olsun yalan söylemezler; tashif ve tahrif yapmazlar. Nihayet onlarında birer
beşer olmaları itibariyle unutkanlık illetine maruz kaldıkları ve hataya düştükleri
görülse bile, bu onların rivayet ettikleri hadislerden şüpheye düşmek için bir sebep
teşkil etmez. Çünkü bu çeşit hatalar, hadisler üzerinde titizlikle duran diğer sahabilerin
işaret ve ihtarları ile düzeltilmiştir.
Sahabiler, rivayet ettikleri hadis sayısına göre iki grupta mütalaa edilirler.
a-
Muksirun: Binin üzerinde hadis rivayet etmekle şöhret kazanan yedi
sahabi muksirun adı ile anılır. Bunlar Ebu Hureyre, Abdullah b. Ömer,
Enes b. Malik, Hz.Aişe, Abdullah b. Abbas, Cabir b. Abdillah ve Ebu Said
el-Hudri’dir
b-
Mukillun: Hadis rivayeti 1000 nin altında kalan sahabilere denilir. Dört
halife ve diğer sahabiler bu gruba dâhildir.
HADİS VE SÜNNETİN İSLAM DİNİNDE Kİ YERİ16
İslam ümmetini önceki ümmetlerden ayıran en önemli özelliklerinden bir tanesi,
kendilerine gönderilen kitapla birlikte bu kitabın ilk elden yorumu olan Hz. Peygamber'in
yaşantısını da sahih biçimde muhafaza etmeyi başarmış olmasıdır.
Hz. Peygamber’in öncelikli görevi elbette ki yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i
muhataplarına ulaştırmaktır. (Tebliğ) Fakat Hz. Peygamber’in dini hayattaki rolü bundan çok
daha fazladır. Hz. Peygamber’in dini yaşama biçimi olan sünnet, İslam tarihi boyunca, âlimler
tarafından dinin en önemli iki kaynağından biri olarak değerlendirilmiş ve Kur'ân-ı Kerim'de
anlaşılamayan bir âyetle karşılaşılması durumunda ilk olarak Hz. Peygamber'in bu konuda bir
açıklamasının olup olmadığı araştırılmış, yani Kur'ân'ın ilk müfessiri olarak sünnete yer
verilmiştir. (Tebyin)
Sünnetin Kur'ân-ı Kerim'i açıklamak dışındaki ikinci vazifesi ise Kur’an’da yer almayan
emir ve yasakları doğrudan belirlemesidir. Sünnet, İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu
tarafından, dini hüküm vaz’ edebilme salahiyeti açısından Kur'ân gibi müstakil bir delil kabul
edilmiştir. (Teşri’)
Al-i İmran:110,195; Fetih:18; Tevbe:20,100; Haşr,9; Enfal,74
Bkz: Selahattin Polat, “Din, Vahiy ve Peygamberlik Işığında Hadis ve Sünnetin Mahiyeti”, İslam’ın Anlaşılmasında
Sünnetin Yeri ve Değeri, Kutlu Doğum Sempozyumu.
15
16
HADİS DERS NOTLARI
10
Aslında sadece bu gerçek bile Sünnet'in dindeki yerini açıklamaya yetmektedir. Eğer
Sünnetin dinde değer ifade eden bir yeri olmasa ve din sadece Kur'ân-ı Kerim'den ibaret
bulunsaydı, İslam dini son derece kısır, çok dar bir alanı kapsayan, hayatın her alanına hitap
etmekten uzak ve kısa zaman içinde yok olmaya mahkûm biçimde ortaya çıkmış olurdu. Oysa
dine, hayatın her alanına hitap etme salahiyetini ve iddiasını kazandıran husus, bizzat bu
hayatın içinde yer alan, her türlü problemle yüzleşen ve onlara çözüm üreten Hz. Peygamber'in
tüm yaşamının bir hülasası olan Sünnettir.17
Bununla birlikte ilk dönemlerden itibaren sünnetin dindeki yeri bir takım kimseler
tarafından tartışmaya açılmıştır. Müslümanların kahir çoğunluğu sünneti dinde teşri kaynağı
olarak kabul ederken, azınlık bir grup buna itiraz etmişlerdir. Tarafların delilleri şöyledir.
A. SÜNNET TEŞRİ’ KAYNAĞIDIR.
1. Hz. Peygamber’e iman farzdır.
‫اب الَّ يذي ن َّزل على رسولييه والح يكت ي‬
‫يا أيُّها الَّ يذين آمنُواح يآمنُواح بياَّللي ورسولييه والح يكت ي‬
… ‫اب الَّ يذي أنزل يمن ق حب ُل‬
ُ
ُ
“Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce
indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz.” Nisa:146.
2. Hz. Peygamber örnektir.
‫ول َّي‬
‫لق حد كان ل ُكم ييف رس ي‬
َّ ‫اَّلل والحي حوم حاْل يخر وذكر‬
َّ ‫ُسوةٌ حسنةٌ ليمن كان ي حر ُجو‬
ً‫اَّلل كثيريا‬
‫اَّلل أ ح‬
ُ
‫ح‬
“Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve
Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” Ahzab Suresi:21 Peygamberliğin hikmetlerinden
birisi de tebliğ ettiği dini, en mükemmel biçimde yaşayarak insanlara örnek olmasıdır.
3. Hz. Peygamber’in Kur’an’ı tebyin görevi vardır.
‫ي‬
‫ي‬
‫ي‬
‫اخت ل ُفواح في ييه وُه ًدى ور حْحةً ليق حوٍم يُ حؤيمنُون‬
‫وما أنزلحنا علحيك الحكتاب إيلَّ لتُب يي َلُ ُم الَّذي ح‬
"Biz bu Kitab'ı sana, sırf hakkında ihtilâfa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman
eden bir topluma da hidâyet ve rahmet olsun diye indifdik.” Nahl:648.
4. Allah, Hz. Peygamber’e itaati emreder.
ٍ
‫ي ي‬
‫ي‬
‫الرس ي‬
‫ي‬
‫ول إين ُكنتُ حم تُ حؤيمنُون بياَّللي والحي حويم‬
َّ ‫يا أيُّها الَّ يذين آمنُواح أ يطيعُواح اَّلل وأ يط ُيعواح‬
ُ َّ ‫الر ُسول وأ حُويِل األ حم ير من ُك حم فإن ت ناز حعتُ حم ييف ش حيء ف ُرُّدوهُ إَل اَّلل و‬
‫ي‬
ً‫اْلخ ير ذليك خحي ٌر وأ ححس ُن تأح يويال‬
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulü’l-emre (idarecilere)
de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten
17
http://www.sonpeygamber.info/sunnetin-dindeki-yeri
HADİS DERS NOTLARI
11
inanıyorsanız, onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı,
hem de netice bakımından daha güzeldir.” Nisa Duresi:59.
5. Allah, Hz. Peygamber’e karşı gelmeyi yasaklamaktadır. (ittiba)
‫ي ي‬
‫ي‬
‫ومن ي حع ي‬
‫ي‬
ٌ ‫اب ُّم يه‬
ٌ ‫ص اَّلل ور ُسولهُ وي ت ع َّد ُح ُدودهُ يُ حدخلحهُ ناراً خالداً فيها ولهُ عذ‬
“Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı
kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” Nisa Suresi: 14. Miras
hükümlerinin hemen akabinde yer alan bu ayetlerde Allah (c.c) önce Peygamber’e itaati
emretmekte, devamında ise Peygamber’in hükümlerini kabul etmeyip itiraz edenleri
cehennemle uyarmaktadır.
6. Allah, Hz. Peygamber’in hükmüne razı olmayı emreder. (inkiyâd)
‫اَّللي ور ُسولييه ليي حح ُكم ب حي ن ُه حم أن ي ُقولُوا يَس حعنا وأط حعنا وأ حُولئيك ُه ُم الح ُم حفلي ُحون‬
َّ ‫إيََّّنا كان ق حول الح ُم حؤيمنيي إيذا ُد ُعوا إيَل‬
“Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü
ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” Nur Suresi:51.
Önceki ayetlerde Allah ve Resulünün hükümlerine rıza göstermeyen veya haksızlığa
uğrayacaklarından korkan kimselerin imanları sorgulandıktan sonra bu ayette mü’min
davranışı olarak Allah ve Resulün hükmüne gönülden razı olmak emredilmektedir.
7. Hz. Peygamber’in helal-haram belirleme yetkisi vardır.
‫قاتيلُواح الَّ يذين ل ي ؤيمنُون بياَّللي ول بيالحي ويم ي‬
…‫احل ي ِ يمن الَّ يذين أُوتُواح الح يكتاب‬
‫اْلخ ير ول ُُي يرُمون ما حَّرم اَّللُ ور ُسولُهُ ول ي يدينُون يدين ح‬
‫ُح‬
‫ح‬
“Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve
Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle,
küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” Tevbe Suresi:29.
8. Hz. Peygamber sünnetin teşri kaynağı olarak uygulanmasını istemiştir.
“Dikkat edin! Bana Kur’an’la birlikte benzeri de verildi. Yakında karnı tok, koltuğuna
yaslanmış birisi, 'Size Kur'ân yeter; onda neyi helâl bulursanız onu helâl kabul ediniz. Onda
neyi haram bulursanız, onu da haram biliniz' diyecek. Şunu iyi bilin ki, Allah Resulünün haram
kıldığı da Allah'ın haram kıldığı gibidir.” hadis-i şerifi.18
9. Ümmet sünneti teşri’ kaynağı olarak kullanmıştır.
Muaz(r.a)’ın "Sana bir mesele sorulduğunda ne ile hükmedeceksin?" Ben: "Allah’ın
kitabındakilerle" diye cevap
verdim.
"Eğer Allah’ın
kitabında bulamazsan
ne
ile
hükmedeceksin?" dedi." "Allah Resul’ünün hükmettiği ile” dedim. “Eğer onda da bulamazsan?"
18
Ebu Davud, Sünen, 5.
HADİS DERS NOTLARI
12
dediğinde: "Kendi re’yimle içtihat ederim” diye cevap verdim. Bunun üzerine Allah Resulü:
"Nebisini, razı olduğu şeyde başarılı kılan Allah'a hamdolsun" dedi, rivayeti ve Hz. Ömer’in Kâdî
Şureyh’e “Hükümlerini Kur’ân-ı Kerîm’e istinad ettir. Şayet orada istediğini bulamazsan
sünnete müracaat et…” talimatı bunun an bariz örnekleridir.
10. Hz. Peygamber ismet sıfatına haizdir.
B. SÜNNET TEŞRİ KAYNAĞI DEĞİLDİR19
1. Kur’an her şeyi açıklayan eksiksiz bir kitaptır.
‫ض ول طائيٍر ي يطري يِبناحي يه إيلَّ أُمم أمثالُ ُكم َّما ف َّرطحنا ييف ي‬
‫الكت ي‬
‫وما يمن دآبٍَّة ييف األ حر ي‬
‫اب يمن ش حي ٍء ُُثَّ إيَل رهبيي حم ُحُيشُرون‬
‫ٌ ح‬
‫ح‬
ُ
"Biz Kitab'da hiçbir şeyi eksik bırakmadık” En’am:38. Bu âyet-i kerime Kur’an’ın, dine
taalluk eden her şeyi ve dinî hükümlerin tamamını içerdiğini ifade ediyor. Kur’an’ın, dini
açıklayıp bütün tafsilatıyla ortaya koyduğunu belirtiyor. Bu durumda sünnet gibi başka bir
şeyin, dinî hükümlere kaynaklık etmesine ve onu açıklayıp tafsilâtını ortaya koymasına gerek
kalmamıştır.
Cevap: Her şeyden önce, âyet-i kerîmede geçen el-Kitab ile kastedilen, Kur'ân'-ı Kerîm değil,
"Levh-i Mahfuz" dur. Kur'ân olduğunu kabullensek bile, âyeti genel manada zahirine
hamletmek mümkün olamayacaktır. Çünkü bu, Kur’an’ın dine ve dünyaya ait her hükmün
tafsilâtını ve izahını kapsadığını, hiçbir şeyi eksik bırakmadığım söylemek olur. Aksi takdirde
Allah Teâlâ'nın, kendi haberine muhalefet etmiş olması icab eder. Kur'ân'ın, dünyevî meseleleri
en ince detaylarına kadar zikretmediği ise açıktır. Aynı şekilde dinî hükümlerde de yalnızca
Kur'ân'la yetinmenin ne kadar güç bir iş olduğu ortadadır.
2. Sadece Kur’an Allah tarafından muhafaza edilmiştir.
‫إينَّا َنن ن َّزلحنا ي‬
‫الذ حكر وإينَّا لهُ حلافيظُون‬
ُ‫ح‬
Yüce Allah "Zikri (Kur'ân'ı) biz indirdik. Onu muhafaza edecek olan da biziz," (Hicr:9)
buyuruyor. Bundan, Cenâb-ı Hakk'ın sünnetin değil, sadece Kur'ân'ın muhafazasını üstlendiği
ve bunun garantisini verdiği anlaşılıyor. Eğer sünnet de Kur'ân gibi hüccet ve delil olmuş
olsaydı, Allah Teâlâ, onun da korunmasını kendi üzerine alırdı.
Cevap: Allah Teâlâ, “Zikr” ifadesiyle Kitap, sünnet ve bütün şeriatı muhafaza etmeyi tekeffül
edip garantisi altına almıştır. Şu âyet, buna delâlet etmektedir:
‫يدون أن يُطح يف ُؤواح نُور اَّللي بيأفح و ياه يه حم ويأحب اَّللُ إيلَّ أن يُتي َّم نُورهُ ول حو ك يره الحكافيُرون‬
ُ ‫يُير‬
19
Bu kısımda ki cevaplar Dr.Abdulgani Abdulhalik’ın SÜNNETİN DELİL OLUŞU isimli eserinden alıntıdır.
HADİS DERS NOTLARI
13
"(Kâfir ve münafıklar), ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Allah ise kâfirler
istemese de nurunu tamamlamayı murâd etmektedir." (Tevbe:32) Allah'ın nurundan maksat,
O'nun şeriatı, kulları için seçip onları kendisiyle mükellef tuttuğu dindir.
4.Dinde hüküm Allah’a aittir.
‫يي ي‬
‫ت وعلحي يه ف لحيت وَّك يل الح ُمت وكيلُون‬
‫… إي ين ح‬
ُ ‫حم إيلَّ َّلل علحيه ت وَّك حل‬
ُ ‫احلُك‬
Allah (c.c) “Hüküm Allah'tan başkasının değildir. Ben yalnız O'na güvenip dayandım. Güvenecek olanlar yalnız ona güvenip dayansınlar.” (Yusuf Suresi:67) ayetiyle dinde kendisinden
başkasına yetki vermemiştir.
Cevap: Ayet, Yakup (a.s)’ın oğullarının Mısır’a giriş emniyeti hakkındadır. Hz.
Peygamber’in dinde koymuş olduğu hükümler ise Yüce Allah’ın vahiy yoluyla (metluv ve ğayrı-ı
metluv) Peygamber’e bildirdiği hükümlerdir. Ayrıca Rabbimiz
“Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin
sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” (Nur
Suresi:51)
“…Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din
edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” (Tevbe Suresi:29).
Ayetleriyle Allah, Resulü’nün teşri yetkisini açıkça bildirmiştir.
5. Hz. Peygamber sünnetin yazımını yasaklamıştır.
“Benden Kur’ân dışında hiçbir şey yazmayınız. Kim benden bir şey yazmışsa onu imha
etsin. Benden hadis rivayet edin, bunda bir sakınca yoktur”.
Cevap: Sünnetin yazılmadığı sadece bir iddiadır. Hz. Peygamber’in Abdullah b. Amr ve daha
başka sahabilere yazım için izin verdiği, bizatihi kendisinin dine davet mektupları, valiler ve
zekât görevlilerine talimatnameler yazdırdığı, Hz. Ali ve daha başka sahabilerin hem
peygamber hayatta iken hem de vefatından sonra hadis sahifeleri oluşturduğu sabittir.
6. Uydurma hadisler üzerine din bina edilemez.
Hicri 1. yüzyılın ilk yarısından itibaren bazı itikadı ve siyasi fırkaların hadislerin
yazılmamasını fırsat bilerek uydurdukları sözler sahih hadis kitaplarına bile girmiş ve bunlar
kitaplardan yeterince ayıklanmamıştır.
Cevap: Siyasi veya başka saikler dolayısıyla bir takım rivayetlerin uydurulduğu doğrudur.
Fakat muhaddislerin titiz çalışmaları sonucu bunların tamamına yakını tespit edilmiş ve kayıt
altına alınmıştır. Hadis edebiyatımız bunun için yeterli cevaptır.
7. Hadisler zannîdir.
HADİS DERS NOTLARI
14
Kur'an ayetleri tevatür yoluyla geldiği için kesinlik ifade eder; fakat hadislerin tamamına
yakını haber-i vahid sayıldığı, yani Peygamber'e aidiyeti kesin olmadığı için zan ifade eder; din
ise zan üzerine kurulamaz.
Cevap: Hadislerin Kur’an gibi kesin bilgi ifade etmedikleri malumdur. Ancak Peygamber’e
aidiyetleri konusunda ki teorik şüphe onlarla amel etmeyip kişisel görüşlerle fetva vermeği
haklı çıkarmaz. Zan ifadesi, ilim ifade etmez anlamında değil; yakînî bilgi ifade etmez
anlamındadır.
HADİSLERİ ANLAMADA TEMEL İLKELER20
Sünnet ve hadisin nasıl anlaşılması ve yorumlanması gerektiği konusu, İslam tarihi
boyunca Müslüman bilginlerin üzerinde durdukları en önemli konulardan biridir. Temel ilke ve
esaslar özet olarak;
Genel ilkeler:
1. Hadisler, İslam’ın bütünlüğü içerisinde okunup anlaşılmaya çalışılmalı ve
sünnetin peygamberliğin zorunlu sonucu olduğu unutulmamalıdır.
2. Hadisler, Kur’an’la birlikte düşünülmeli ve bir hadis Kur’an’a veya o’nun
ilkelerine aykırı olmamalıdır. Hz. Aişe “Allah, geride kalan yakınlarının ağlaması
sebebiyle mümine azap eder” rivayetini “Hiçbir günahkâr başkasının günahını
yüklenmez” ayetini okuyarak hadisin eksik veya yanlış rivayet edildiğini
belirtmiştir.
3. Hadisler, Peygamber’in sünnet ve siretine (hayat tarzına) ters düşmemelidir.
Yani Peygamber’e atfedilen bir rivayetin o’nun yaşamıyla örtüşüp örtüşmediğine
bakılmalıdır.
4. Hadisleri tarihi değeri ile birlikte düşünmek gereklidir. Yani o devirde yaşayan
Müslümanların bu rivayetten ne anladıkları ihmal edilmemelidir. Fakîhlerin
ameli ehl-i Medine ve maruf sünnet ifadelerinin gerekçesi iyi anlaşılmalıdır.
5. Hadisler, İslam’ın evrensel-külli esasları ile birlikte ele alınmalıdır. Yani
makâsıdu’ş-şeria bağlamında değerlendirilmelidir.
6. Hadisleri akli çıkarım ilkeleri ile birlikte anlamaya çalışmak lazımdır. Cenaze
taşıyanın veya et yiyenin abdest alması rivayetleri gibi.
20
Hadislerle İslam, c.1, s.95-129.
HADİS DERS NOTLARI
7. Hadisler,
Peygamber’in
değerlendirilmelidir.
gönderiliş
Hadislerden
gayesi
pozitif
olan
bilimlere
Risalet
dayanak
15
çerçevesinde
çıkarmaya
çalışılmamalıdır.
Metin Bağlamında Özel İlkeler:
1. Hadis metinleri konu bütünlüğü içerisinde değerlendirilmelidir. Yani konuya dair
bütün rivayetler göz önünde bulundurulmalıdır.
2. Hadislerin genellikle manen rivayet edildiği unutulmamalıdır. Yani değişik
rivayetler arasında lafız farklılıkları olabileceği dikkate alınmalı ve hüküm bir
rivayet üzerine bina edilmemelidir.
3. Hadislerin söyleniş gerekçesi (sebeb-i vurûd) dikkate alınmalıdır. Cuma günü
gusletmenin hükmü gibi.
4. Hz. Peygamber’in üslup ve anlatım tarzı iyi bilinmelidir. Cevamiü’l-kelim gibi.
5. Hadislerin kavram dünyası iyi anlaşılmalıdır. Lügat manalarını hadislere
yüklemeye çalışmak doğru sonuç vermeyebilir. Cibril hadisi buna örnektir. İman,
İslam ve ihsan kavramlarının dinde ki içeriğinin lügat anlamlarından ne kadar
zengin olduğu bu rivayette açıkça görülmektedir.
6. Hadislerde dolaylı ve dolaysız anlatımın kullanıldığı, bu nedenle yer yer teşbih,
istiare ve mecaz gibi edebi anlatımlar olduğu unutulmamalıdır. Mesela:
Kadınların kaburga kemiğinden yaratıldığı rivayetinde olduğu gibi. Rivayeti
hakiki manada ele almak meseleyi yaratılışa, mecaz olarak düşünmek davranış
ve karaktere götürmektedir.
7. Hadislerde ki deyimlere dikkat edilmelidir. Örnek: “Meddahların yüzüne toprak
saçınız.” ifadesinin bir deyim olduğu ve mahrum bırakmak, istediğini vermemek
anlamlarına geldiği gibi.
8. Hadislerde ki kıssa ve mesellerin bir hakikati anlatmak ve yerleştirmek için
olduğu bilinmelidir. Mümin’in bal arasına, hurma ağacına, attara benzetilmesi…
9. Hadislerde ki sayı ve miktarların yerine göre çokluk ve mübalağa (İmanın
şubeleri, Müslümanın hakları vb) veya kesin rakamsal değer (namaz rekâtları,
zekât miktarı gibi) ifade ettiği bilinmelidir.
Hadislerde Metin Dışı Unsurlar:
1. Hadisin bilgi kaynağı tespit edilmeli (vahiy kaynaklı olup olmadığı).
2. Hadisin bağlayıcılık derecesi belirlenmeli. (Bu konu ilerde gelecek)
HADİS DERS NOTLARI
16
3. Hadislerde ki illet ve hikmetler tespit edilmeli. “Ateşte pişen yiyeceklerden dolayı
abdest alın” rivayetinin elleri yıkamak gerekçesiyle olduğu gibi. (Bkz: Hadislerle
İslam, I/117)
4. Hadislerin muhataba göre şekillendiği (üslubu hakîm) unutulmamalıdır. En
faziletli amel hangisidir? Sorusuna Allah Resulü ’nün farklı cevaplar vermesi gibi.
5. Hadislerde de tedricilik olduğu unutulmamalı ve hangi aşamada söylendiği
tespite çalışılmalıdır.
6. Hadisler arasında ki ihtilaflar, usulü dairesinde (muhtelifü’l-hadis ilmi) ele
alınmalıdır.
7. Hadiste ki ana tema gözden kaçırılmamalıdır. Terğib hadisleri hüküm olarak
anlaşılmamalıdır. Fakr ve zühd veya fiten-gayb rivayetlerinde olduğu gibi.
SÜNNETİN ANLAŞILMASI21
Sünnet, esas itibariyle davranışa ve uygulamaya yönelik bir içeriğe sahiptir. Ancak bir
hareket ve davranışın sünnet adını alabilmesi için özgünlük, süreklilik, bilinçlilik, örneklik,
doğruluk, mutedillik ve kuralsallık gibi vasıfları taşıması gerekir.22
Özel anlamda Hz. Peygamber’in bir davranışının sünnet olup olmadığını anlayabilmek
için Hz. Peygamber’in genel anlamda sünnetinin İslam’da ki yerini doğru tespit etmek gerekir.
İslam’ın simasına damgasını vuran ve İslam dünyasında ki ortak dini görüntüyü veren
sünnettir. Hz. Peygamber’in sünneti-i seniyyesi, asr-ı saadeti sürekli olarak şimdiye taşımanın
adresidir. Zira sünnet tarihte kalan ve mazi olmuş bir şey değildir. Sünnet ve hadisin özünde
yatan evrensel ilkeler tarih üstü bir özelliğe sahiptir.
Diğer taraftan, vahiy kaynaklı ilahi öğretiler peygamberlerin örnek uygulama ve
yaşantıları üzerine bina edilmiştir. Yüce Allah, insanlığa gönderdiği vahyi sayısız yollarla
açıklayabilirdi; ancak bir insanın dini bizzat yaşayarak insanlara göstermesini (şâhid-şehîd)
uygun görmüştür.
Allah Resulünün ve sünnetinin bu ayrıcalıklı ve önemli konumu gereği, müminler
arasında Hz. Peygamber’e itaati reddeden herhangi bir kimsenin olamayacağı muhakkaktır.
Ancak Hz. Peygamber’e itaatin manası, ona tabi olmanın anlamı nedir? Peygamber’e tabi olmak
ile onu taklit etmek, onu örnek almak (teessi) ile ona benzemeye çalışmak (teşebbüh) birbirine
karıştırılmamalıdır. Bu konu HADİSLERİN BAĞLAYICILIĞI VE GÜNCEL DEĞERİ başlığında daha
geniş ele alınacaktır.
21
22
Hadislerle İslam, c.1, s.129-140.
Görmez, Mehmet, Sünnet Ve Hadisin Anlaşılması Ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, s.175.
HADİS DERS NOTLARI
17
TEMEL HADİS KAYNAKLARI VE YARARLANMA YOLLARI
Sünnet, Allah’ın kitabının Hz. Peygamber tarafından yapılmış evrensel yorumudur.
Hadislerde bu yorumun yazılı belgeleridir. Bu belgeler bizlere değişik aşamalar sonucunda
ulaşmıştır. Bu aşamalar:
1. Hıfz Dönemi,
2. Kitabet Dönemi,
3. Tedvin Dönemi,
4. Tasnif Dönemi.
HADİS EDEBİYATININ OLUŞUM AŞAMALARI
1.Hıfz Dönemi
a. Hadis Öğrenimi: Hadis öğretim ve öğrenimi için Hz. Peygamber ile sahabe-i kiramın
yoğun faaliyetleri vardır. Hz. Peygamber hadislerin kaynağıdır. Onların öğretilmesi ve halk
arasında yayılmasında en büyük gayrette Hz. Peygamber’e aittir. Hz. Peygamber, o günkü
şartlarda insanlarla tek tek irtibata geçmenin yanı sıra panayır, bayram, hac ve savaş gibi
içtimai hadiseleri de değerlendirmiştir. Meşhur Akabe biatleri buna örnek olarak gösterilebilir.
Mekke yıllarında yapılan bu faaliyetler hicretten sonra Medine’de de sürdürülmüştür. Bu
cümleden olarak Hz. Peygamber bazı mühim hükümleri savaş sıralarında yahut veda haccı
esnasında açıklamıştır.
Sünnetin öğrenilmesi ve yayılması için bu fiili faaliyetlerin yanında sözlü teşviklerde
olmuştur.
“Allah bizden bir söz işitip te onu başkasına ulaştırıncaya kadar muhafaza eden kimsenin
yüzünü ağartsın zira ulaştırılan birçok kimse onu işitenden daha iyi korur”.23
“Benden hadis rivayet edin, ama bana yalan söz isnat etmeyin, kim bilerek bana yalan
isnad ederse cehennemde ki yerine hazırlansın”24 gibi emir ve tavsiyelerle de meselenin
önemini vurgulamış, sahabede bu doğrultuda elinden gelen gayreti sarf etmiştir.
b. Hadis Öğreniminin Güvenilirliği25: Sahabe-i Kiram meselenin bilincinde olarak
gereken titizliği göstermiş ve başlıca şu çarelere başvurmuşlardır.
1. Hadis rivayetini azaltma. Bazı sahabeler rivayette hata yapma endişesi ile mümkün
olduğu kadar az hadis rivayet etmeye çalışmışlardı. Enes b. Malik: hata yapmaktan endişe
etmeseydim size Rasulullah’tan duymuş olduğum bazı şeyleri rivayet ederdim.26Demişti.
Müsned:1/456, Tirmizi, İlim.7, Ebu Davud, K.İlim:10, İbn-i Mace, İftitahu’l-Kitab:18.
Buhari, K.İlim:38, Müslim, K.Zühd:16; Müsned:3/36, Ebu Davud, K.İlim:4 vd.
25 Yavuz Ünal, Hadisin Doğuş Ve Gelişim Tarihine Yeniden Bakış, Ensar Yayınları, 2010, s.140-175.
23
24
HADİS DERS NOTLARI
18
2.Hadis rivayet edenden şahit isteme. Bazı sahabeler hadis rivayet eden kimseden o
hadisi Hz. Peygamber’den işitmiş olan başka birini şahit getirmelerini isterlerdi. Hz. Ömer’de
aynı şekilde hareket etmiştir. Ebu Musa el-Eş’ari Rasulullah’ın (a.s): “Biriniz üç defa izin ister
de, izin verilmezse geri dönsün” hadisini rivayet edince Hz. Ömer: Vallahi buna mutlaka bir
delil getireceksin, demiştir. Ebu Musa korku içinde sahabilerin bulunduğu yere gitmiş ve
durumu onlara anlatmıştır. Hepsi söz konusu hadisi duymuşlardı. Ebu Musa içlerinden Ebu
Said’i yanına alıp Hz. Ömer’e götürmüş kendisine şahitlik ettirmişti. Ebu Said şahitlik edince Hz.
Ömer Ebu Musa’ya dönüp şöyle dedi: Şunu iyi bil ki ben seni yalancılıkla itham etmedim fakat
halkın Rasulullah hakkında yalan söylemesinden endişe ettim. 27Dedi.
3. Hadis rivayet edene yemin ettirme. Hz. Ali’nin kendisine hadis rivayet eden kimseye
doğru söylediğine dair yemin ettirdiği nakledilmektedir.
4. Hadisi Kur’ân ve önceden bildikleri hadislerle karşılaştırma: Birçok sahabinin başka
birinden duydukları hadisler karşısında böyle hareket ettiği görülmektedir. Bu cümleden
olarak Hz.Aişe:”Ölüye yakınlarının kendisine ağlaması sebebiyle azap edilir.” şeklindeki bir
hadisi “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez”
28Mealindeki
Ayeti delil göstererek
kabul etmemiştir. 29
5. Hadisi ilk duyan kimseden almaya çalışma: Hadisleri Hz. Peygamber’den doğrudan
duyup alamamış olan sahabeler onları diğer sahabelerden öğrenirlerdi. Bu durumda ise
mümkün olduğu kadar onu ilk duyan sahabeden almaya çalışırlardı. Sahabi Cabir b. Abdullah
Abdullah b. Üneys’in Hz. Peygamberden (a.s) duymuş olduğu bir hadisi ondan almak için
Medine’den Şam’a gitmişti. 30
6. Hadisin ravilerini inceleme: Hadis uydurma hareketinin ortaya çıkmasından sonra
hadisi rivayet edene hadisi kimden aldığı sorulmaya ve söylenen hoca güvenilir biri ise hadis
alınmaya başlanmıştır. İbni Abbas: Bizler bir zamanlar bir adamın Rasululah (a.s) şöyle
buyurdu… Dediğini işittiğimizde gözlerimizi ona çevirir, kulaklarımızı ona verirdik. Sonra halk
hırçın ve uysal develere binmeye yani olur olmaz şeyleri almaya başlayınca halktan sadece
bildiğimiz şeyleri aldık.31
Darimi, Mukaddime, s.25.
Buhari, İsti’zan,13; Muvatta, İsti’zan.3.
28 İsra Suresi,17/15.
29 Buhari, Cenaiz.33, Müslim, Cenaiz.22.
30 Müsned, c.3,s.494;Buhari, İlim,27.
31 Müslim, Mukaddime, s.13.
26
27
HADİS DERS NOTLARI
19
2.Kitabet Dönemi
Hadislerin yazıyla tespitinin caiz olup olmadığı ilk yılların tartışılan konularındandır. Bu
konuda farklı haberler bulunmaktadır. Bunların bir kısmında hadislerin yazılması
yasaklanmakta, bir kısmında serbest bırakılmaktadır.
Yasaklayan Rivayetler:
1-Ebu Said el-Hudri’nin nakline göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur. “Benden Kur’ân
dışında hiçbir şey yazmayınız. Kim benden bir şey yazmışsa onu imha etsin. Benden hadis
rivayet edin, bunda bir sakınca yoktur”.32
2-Ebu Said el-Hudri şöyle demiştir: Ben hadisleri yazmam için Hz. Peygamber’den izin
istedim de o bana izin vermeyi kabul etmedi. 33
Serbest Bırakan Rivayetler:
1-Abdullah b. Amr’da şöyle demiştir: Ben Rasulullaha (a.s) “Senden işittiklerimi yazabilir
miyim?
Demiştim “Evet” buyurmuştu “Kızgınlık halinde ve hoşnutluk halinde de mi?
Dediğimde “Evet. Bana sadece gerçeği söylemem yakışır.” buyurmuştu 34
2-Hz. Peygamber (a.s) Hicri 8. yılda Mekke’yi fethedince orada bir hutbe İrad
buyurmuştu. Yemen’li bir sahabi olan Ebu Şah Hz. Peygamber’den bu hutbenin yazılıp
kendisine verilmesini istemiş Hz. Peygamber’de “Hutbeyi Ebu Şah için yazın” buyurmuştu. 35
Birbirine zıt görünen hadislerin arasını cem ve telfikte âlimler iki yol benimsemişlerdir.
1-Muarız hadisler arasında nesh cereyan etmiştir. Çünkü söz konusu haberler arasında
sadece Ebu Şah’la ilgili hadisin tarihi bilinmektedir ki o da hicri 8. yıldır. Dolayısıyla sonradan
verilen yazım izni bidayette ki yasak hükmünü neshetmiştir. Fakat Resulullah’ın vefatından
sonra sahabe arasında ihtilafların vuku bulması
“nesh” uygulamasının yeterli bir çözüm
olmadığını göstermektedir.
2-Resulullah (a.s) hadislerin yazılması ve yazımının yasaklanması hükümlerini eşzamanlı
uygulamıştır. Birçok sahabinin hadis yazmış olmaları veya hadis sahifelerine sahip bulunmaları
bu konuyu destekler. Hz. Peygamber’in hadis yazılmasını yasaklama sebebi olarak:
 Arapların yazıyı iyi bilmemeleri,
 Hadislerin Kur’ân’la karışma tehlikesi,
 Kur’ân-ı Kerim dışında ki şeylerle meşgul olunup Kur’ân-ı Kerim’in ihmal edileceği
endişesi,
Müslim, Zühd.72, Müsned, c.3,s.12, 21,39
Bağdadi, Takyıdü’l-İlim, s.32
34 Ebu Davud, İlim.3, Darimi, c.1,s.104
35 Ebu Davud,ay;Buhari, İlim,39
32
33
HADİS DERS NOTLARI
20
 Yazılanlara güvenilip ezberlemenin terk edilebileceği
 Yazılan hadislerin ehli olmayan kimselerin eline ulaşıp onlarda yanlışlıklar,
tahrifler, ekleme ve çıkarmalar yapılabileceği düşüncesi gösterilebilir.
Hz. Peygamber hayatta iken yazılan birçok rivayet vardır.
36
Medine sözleşmesi, nüfus
sayımı tutanağı, Yahudilerle yapılan yazışmalar, dine davet mektupları, görevlilere verilen
talimatnameler bunlardandır.
Hz. Peygamber’in vefatından sonra sahabe döneminde yazılan hadis mecmuaları da
mevcuttur. Hz. Ebubekir, Hz. Ali, Ebu Hureyre, (sahifetü’s-sahiha), Abdullah b. Amr (sahifetü’ssadıka), Abdullah b. Abbas ve Semure b. Cundeb’in hadis sahifesi bunlardandır.
3.Tedvin Dönemi
Bu dönem, daha önce değişik yazı malzemelerine kaydedilerek veya ezberlenerek
koruma altına alınmış olan hadislerin kitaplar içinde toplandığı dönemdir. H.1. asrın
sonlarından 2. asrın yarısına kadar süren bir zaman dilimini içine alır.
Böyle bir faaliyeti devlet eliyle ilk olarak başlatan kimse halife Ömer b. Abdulaziz
(halifeliği h. 99–101) olmuştur. Ömer b. Abdulaziz idaresi altındaki bölgelerin yöneticilerine
mektuplar göndererek -mesela Medine valisi ve kadısı Ebubekir b. Muhammed b. Amr b.
Hazm’a “yanında Rasulullah’ın hadislerinden ne varsa bana yaz, ben ilmin yok olmasından
korkuyorum.”37 - bölgelerinde bilinen hadislerin yazılıp gönderilmesini emretmiş; bunun
üzerine de hadisler yazılıp halifelik merkezine gönderilmişti.
Tedvin faaliyetinin en meşhur ismi İbn Şihab ez–Zühri’dir. İbni Şihab için “hadisi ilk
tedvin eden kişi” denilmektedir. Zühri’nin bu işte ilk oluşu resmi manada ilk müdevvin olması
şeklinde kabul edilir.
Tedvin sünnet malzemesini herhangi bir ayırım söz konusu olmaksızın ve yok olmaktan
korumak maksadıyla yazılı olarak bir araya getirilmesi şeklinde gerçekleşmiştir.
4.Tasnif Dönemi
Hadis tarihinin bu döneminde, daha önce kitaplardan karışık olarak bir araya getirilmiş
olan hadisler muhtelif şekillerde sınıflandırılmaya yani tasnife tabi tutulmuşlardır. Bu dönem h.
2. asrın ortalarından 5. asrın ortalarına kadar devam eder.
Söz konusu çalışmalar iki kısma ayrılır:
Köksal,M.Asım, İslam Tarihi, İstanbul, Şamil yay,ty,c.8,s.174; Subhi Salih, Ulumu’l-Hadis ve Mustalahuh, Beyrut,
Daru’l-İlim li’l-Melayin,1999,s.23
37 Kastalani, İrşadü’s-Sari li Şerhi Sahihi Buhari, Beyrut, Daru’l-Kutubü’l-İlmiyye,1996,C.1,s.10-11
36
HADİS DERS NOTLARI
21
1. Konularına göre (ale’l- ebvab)
2. Ravilerine göre (ale’r-rical)
1. KONULARINA GÖRE (ALE’L- EBVAB) TASNİF
Bu tür eserlere örnek olarak musannef, cami ve sünenler gösterilebilir.
Musannef; sünenlerdeki merfu hadislere ilaveten mevkuf ve maktu hadisleri de ihtiva
eden eserlerdir. İmam Malik’in el-Muvatta’sı ve Abdurrezzak b. Hemmam’ın el-Musannef’i bu
türdendir.

Muvatta: İmam Malik (v.179) tarafından derlenmiştir. Muvatta’da 822 merfu, 613
mevkûf, 285 maktu olmak üzere toplam 1720 hadis bulunmaktadır.

Musannef: Abdurrezzak b. Hemmam (v.211) tarafından derlenmiştir. Eserde 4000
kadarı merfu olmak üzere 21.033 rivayet vardır.
Cami, içinde her konudan rivayet bulunan hadis kitabı demektir.38 Dini konuların hemen
tamamını kapsayan İman, Ahkâm ve Sünen, Rikak veya Zühd, Et’ime ve Eşribe veya Adab,
Tefsir, Tarih–Siyer–Cihad, Menakib, Fiten ve Melahim diye adlandırılan sekiz ana bölümü
ihtiva etme özelliğine sahiptir. Camiler bu sekiz bölümden herhangi birini ihtiva etmezler veya
noksan olarak ihtiva ederlerse cami olmaktan çıkarlar. Cami türünde yazılmış eserlere örnek
olarak:
el-Camiu’s-Sahih: Buhari, Muhammed b.İsmail (h.256)
Şerhleri: Fethu’l-Bari: İbn Hacer el-Askalani
Umdetü’l-Kari: Bedrüddin Ayni
İrşadü’s-Sâri: Kastalani
Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi: Ahmed Naim-Kamil Miras
el-Camiu’s-Sahih: Müslim b. Haccac en-Nisaburi:(204-261)
Şerhi: el-Minhac :Nevevi
Sahih-i Müslim ve Tercemesi: Mehmed Sofuoğlu: (1923-1987)
Sünen; taharetten vasiyete kadar bütün fıkhi konulara dair hadisleri ihtiva eden eserlere
denilmektedir.39 Bir başka tarifle: Fıkıh bablarına göre tasnif edilmiş merfu ahkâm hadislerini
muhtevi kitaplara sünen denir.
38
39
Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, Ankara, T.D.V.Y,1992,s.41.
Uğur Mücteba, Hadis İlimleri Edebiyatı, s.362;
HADİS DERS NOTLARI
22
1. İbn-i Mace (v.273): 4.341 rivayetten oluşan eser sünenlerin en zayıf olanıdır. Eserde
613 zayıf, 99 rivayetin ise isnadı yok veya uydurmadır.
2. Ebu Davûd (v.275): 4.800 rivayetten oluşan bu eserde müellif hadisler hakkında
değerlendirme yapmıştır. Sünende muallak, zayıf ve az sayıda uydurma rivayet vardır.
3. Tirmizi (v.279): 3956 hadisten oluşur, içerisinde yaklaşık 150 kadar aşırı zayıf rivayet
vardır.
4. Nesai (v.303): 5314 hadisten oluşan eserde 30 kadar zayıf rivayet vardır. Sünenlerin en
güvenilir olanıdır.
2-RAVİLERİNE GÖRE (ALE’R-RİCAL) TASNİF
Bu tür eserlere örnek olarak müsned, mu’cem ve etraf kitaplarını gösterebiliriz.
Müsned; hadislerin ilk ravileri olan sahabe isimlerine göre tertip edilmiş eserlerdir.
Ahmed b.Hanbel’in Müsned’i bu usulde yazılmıştır.
Mu’cem; hadis âliminin hadisleri, rivayet ettiği şeyhinin ismine göre tertipleyerek tasnif
ettiği kitaplara denilir40. Taberani’nin el-Mu’cemu’s-Selase’si vd.
Etraf; Etraf kitapları ya sahabi ismini veya hadisin konusunu esas alırlar. Daha sonra
hadisin bir kısmını verir ve kaynağına işaret ederler. İbrahim ed-Dımaşki’nin Etrafu’sSahihayn’ı vd.
HADİS KAYNAKLARI
Kaleme alınmış yüzlerce hadis kitabı içerisinde “asıl” diye nitelendirebileceğimiz kaynak
eserler şüphesiz “Kütüb-ü Sitte” dir.Bu eserler
1-
Camiu’s-Sahih: Buhari
2-
Camiu’s-Sahih: Müslim
3-
Sünen: Ebu Davud
4-
Sünen (Cami):Tirmizi
5-
Sünen: Nesai
6-
Sünen: İbn Mace, bu eserlere 3 kitap daha eklenerek “Kütüb-ü Tis’a” ismi kullanılır.
7-
Muvatta: İmam Malik
8-
Müsned: Ahmed b. Hanbel
9-
Sünen: Darimi
Buhari ve Müslim’in eserlerine birlikte “Sahihayn”, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve İbn
Mace’nin eserlerine ise “Sünen-i Erbaa” denilir.
40
Uğur Mücteba, age, s.245;ÇAKAN İ. Lütfi, Hadis Usulu, s.71
HADİS DERS NOTLARI
23
Riyazü’s-Salihin: İmam Nevevi: Eser 18 kitap ve bunların alt başlıkları olan 372 bab
içerisinde 1894 hadisten oluşur. Nevevi kitabında temel dini bilgileri muhtevi hadisleri bir
araya getirmiştir. Riyazu’s-Salihin de kullanılamayacak derecede zayıf-merdud rivayetler
yoktur. Türkçe’ye birkaç kez tercüme edilen eser son olarak DİB tarafından 2013 yılında tekrar
basılmıştır. Eserin en kapsamlı şerhi M.Y. Kandemir, İ.L. Çakan ve R. Küçük tarafından yapılarak
VIII cilt olarak yayımlanmıştır.
el-Lü’lüü ve’l-Mercan: M.Fuad Abdulbaki: Eserde Buhari ve Müslim’in ittifak ettiği 2006
hadis yer almaktadır. Kitabı İsmail Kaya ve İsmail Hakkı Uca tercüme etmiştir.
M’ucemu’l-Müfehres (Concordance: konkordans) Müsteşriklerin öncülüğünde Kütüb-ü
Tis’a esas alınarak hazırlanmış bir fihrist çalışmasıdır. Eser metni bilinen bir hadisin kaynağını
bulabilmek için fevkalade önemli bir çalışmadır. Hadiste geçen “en nadir ve müştak” kelime
tespit edilir ve sözlük usulü üzere tarama yapılır. Şayet aranılan hadis bulunamazsa diğer
kelimelerden arama işlemine devam edilmelidir. Kelimeler, ana madde altında mazi, muzari,
emir, malum, meçhul diye sıralanmıştır. Hadisler, kelimenin geçtiği kısım esas alınarak bir
miktar verilir. Ardından hadisin hangi kaynaklarda yer aldığı simgesel olarak belirtilir.
Keşfu’l-Hafa: Acluni: Müellif, dillerde dolaşan 3281 sözü bu eserinde incelemiş ve hadis
olup olmadığını veya hadis ise sıhhat durumunu tespit etmeye çalışmıştır. Dolayısıyla bazı
çalışmalarda hadislere kaynak olarak verilmesine itibar edilmeyip; eserde ki açıklamalara
dikkat edilmelidir. Kitap alfabetik olarak düzenlenmiştir.
Hadislerle İslam: DİB tarafından hadislerin hadislerle yorumu şeklinde telif edilen
eserde 9.782 rivayete atıfta bulunulmuştur. Eser toplamda on dokuz hadis kitabı esas alınarak
hazırlanmış ve konu girişlerinde “serlevha hadis” adıyla ortalama beş hadis Arapça metni ve
tercümesiyle verilmiştir. Ayrıca Mukaddime kısmında; kavramlar, hadis tarihi ve sünnetin
anlaşılmasına dair özlü bilgiler yer almaktadır.
BİR HADİSİN KAYNAĞINI BULMA YOLLARI
Eldeki metnin hadis olup olmadığı belli değilse;
1. Halk dilinde dolaşan sözlerdendir. Keşfu’l-Hafa’ya bakılabilir.
2. Uydurmadır. Aliyyü’l-Kari’nin Mevzuat-ı Kübra’sına bakılabilir.
Eldeki metin hadis ise;
1. Hadis metni biliniyorsa Concordance veya arama motorlarına bakılır.
2. Sahabe ravisi biliniyorsa Müsned ve Etraf kitaplarına bakılır.
3. Hadisin sadece konusu biliniyorsa derleme eserlere bakılmalıdır. Camiu’l-Usul,
Cemu’l-Fevaid, Kenzu’l-Ummal ve Tac gibi.
HADİS DERS NOTLARI
24
Günümüzde internet üzerinden tarama yapmak en ideal yoldur. Fakat bilginin hangi
sitede yer aldığına dikkat edilerek doğruluğu teyit edilmelidir. Şamile vb programları
kullanmak daha uygundur. İnternet taraması için aşağıda ki linklerden faydalanılabilir.
http://hadis.diyanet.gov.tr/
http://www.hikem.net/arama.asp
www.muhaddis.org
http://www.kuransitesi.com/Hadisler/?k=ara
SÜNNETİN/HADİSLERİN BAĞLAYICILIĞI VE GÜNCEL DEĞERİ41
Sünnetin bağlayıcılık açısından taksimine dair çabalar hep var olmuştur. Ebu
Hureyre’den gelen bir rivayette:
"Sünnet iki kısımdır: a) Farz konusunda sünnet, b) Farz olmayan konuda sünnet: Farz
konusundaki sünnet, aslı (temeli) Allah Teâlâ’nın kitabındadır. Alınması hidayettir, terki
dalalettir. Aslı Allah Teâlâ’nın Kitabı'nda olmayan sünneti alıp (uygulamak) fazilet, terk etmek
ise hata değildir.42
İbn Abbas'dan gelen rivayete göre: "Sünnet ikidir: a) Bir nebiden olan, b) Bir adil
imamdan olan sünnet.''43
Sünnetin bağlayıcılığı hakkında ilk taksimi İmam Mekhûl (112/730) yapmıştır.
1-Sünnet-i Farîza: Uyulması gereklidir ve terkedilmesi de küfürdür.
2-Sünnet-i Fazîle: Bu kısım sünnetlere uymak bir fazilet, terk etmek veya uymamak ise
sakıncalıdır (bir harectir).
Hanefi fakihler sünneti tasnif ederken mahiyet itibariyle ele almış ve
1- Sünnet-i Hüda: Yerine getirilmesi dini bir emir ve gereklilik olan sünnetlerdir.
Cemaatle namaz, ezan okunması gibi.
2- Sünnet-i Zevaid: Hz. Peygamber’in, Allah katından bir tebliğ veya dini açıklama
niteliği taşımaksızın beşer olarak yaptığı davranışlardır. Hz. Peygamber’in giyim
kuşam ve yeme içme tarzı gibi.44
Daha sonra Ebu'l-Huseyn el-Basri(463/1071), İzzüddin b. Abdisselam(660/1262), Ebu
Şame el-Makdisi(665/1267), Karâfi(684/1285), Şah Veliyyullah ed-Dihlevi(1176/1762),
İbnü'ş-Şat(1343/1924), Tahir b. Aşur(1394/1973), Muhammed Ebu Zehra ve Süleyman
Aşkar’da farklı taksimler yapmışlardır.
Doç. Dr. Talat Sakallı’nın aynı isimli makalesinden derlenmiştir. (SDÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, Yıl:1995, sayı:2)
el-Camiu's-Sağir, II, 41 (Taberani'nin Evsat'ından naklen. Suyuti hadisi sahih olarak nitelemiştir. )
43 Age, II, 1. (Firdevs'ten naklen. Suyuti bu hadisi de zayıf olarak işaretlemiştir.)
44 Serahsi, Usul, I/114-115.
41
42
HADİS DERS NOTLARI
25
Hz. Peygamber'in sünnetinin bağlayıcılığı açısından yapılan bu sınıflandırmalar genel
olarak incelendiğinde, birbiriyle farklı gibi görülse de, çok farklı olmadığı aşikârdır.
Konunun özünde İslam'ın kendi dinamikleri, esasları ve talimleri yatmaktadır. Yani
İslam, bugün yaşayan birçok din veya sistemlerin aleyhine, hayatın her safhasındadır. İnsanın
iç dünyasından, niyetinden, evindeki, sokaktaki, çalışma yerindeki hayatına, oradan da kabir ve
ahiret hayatına kadar uzanmaktadır. İnsanın duygu, his ve düşünce âlemindeki tavsiyelerini ve
eğitimini ihmal etmezken, ibadet ve "kurbet" hayatını da çok sağlam temellere oturtmuştur.
Haliyle bu kadar geniş bir alanı içine alan sağlıklı ve herkesçe kabul edilebilir bir taksim çok
güçtür.
Yapılması gereken, önce genel kaideleri belirleyip, sonra kaide dışında kalacak
istisnaları tek tek ayırmaktır.
Sünneti bağlayıcılık açısından kesin hatlarla ayırmanın güçlüklerinden biri de,
hadislerde bu ayırımı yapmamızı sağlayacak çok az malzemenin bulunmasıdır. Çünkü
hadislerin çok azında "bu benim görüşümdür" açıklaması mevcuttur.
Ayrıca Sünnet'in bağlayıcılık açısından yapılan taksiminde, belli hükümlerin ve
sünnetlerin ilgası veya ihmali endişesi de vardır. Diğer taraftan toplumun ve genel anlayışın
baskısı da söz konusudur. Ancak İslam'ın kendine has özellikleri göz önüne alındığında şöyle
bir sınıflandırma yapılabilir:
1- Bağlayıcı olan Sünnet: Hz. Peygamber’e ittibanın gerekli olduğu sünnet.
a) Beyan: Risaleti oluşturan tebliğ ve tebyine dair bütün uygulamaları.
b) Hüküm: Teşrii’e esas olan ifadeleri. Örnek: “Namazı benden gördüğünüz gibi kılın.”
c) Kada: Tarafların talebi üzerine yapılan yargı uygulamaları.
d) Fetva: Veda haccında menasik sorularına verdiği cevaplar gibi.
2- Bağlayıcı olmayan Sünnet:
a) Adet ve gelenekler,
b) Tabii (cibilli) fiiller. Hz. Peygamber’in beşer olarak yaptığı işler.
c) İçinde bulunduğu toplum ve şartların gerektirdiği sünnetler,
d) Zamanıyla mukayyed olan fiiller,
e) Dünyevi işler.
Dünyevi işleri de şöyle sıralayabiliriz:
I- Ziraat,
II- Sanat ve zanaat,
III- Ticaret,
HADİS DERS NOTLARI
26
IV- Kazanç ve geçim yolları,
V- Askerlik ve harp ile ilgili olanlar,
VI- Siyaset ve yönetim ile ilgili olanlar.
Önemli bir hususta Hasaisü’n-Nebi’dir. Sadece bir kimsede olan bir özellik, o kimsenin
"hasais" indendir. Nitekim Hz. Peygamber'in bazı uygulamaları, şer'i anlamda "kişiye özel
hüküm" diyebileceğimiz şekilde cereyan etmiştir.
Hz. Peygamber'in HASAİS'ine İttiba ve Bunlarla İstidlal
Hasais'in hükmüne göre, ittiba farklılık arz eder:
a- Mübah olanlara hiç kimsenin benzemeye çalışması gerekmez. Mesela Hz.
Peygamber'in dörtten fazla evlenmesi ve visal orucu tutması gibi konularda hiç kimse O'na
ittiba edemez.
b- Fiillerden Hz. Peygamber'e vacip olanları ise, başkalarının da yapması müstehaptır.
Duha, vitir, teheccüd namazlarını kılmak gibi. Bunlara teşebbüh ihtilafsız vakidir. Bu konudaki
Hz. Peygamber ile ümmeti arasındaki fark, bu tür hasais'in Hz. Peygamber'e vacip olması;
ümmetine ise vacip olmamasıdır.
c- Hz. Peygamber’e mahsus haramlara gelince, ümmeti içinde imkanlar ölçüsünde
bunlardan kaçınmak veya sakınmak müstehaptır. Zekât malı yememek, kötü kokulu soğan ve
sarımsak gibi şeyleri yememek, dayanarak yememek gibi.
Teberrük
Teberrük; bir şeyi bereket ve saâdet vesilesi sayarak almak, vermek ve kullanmak
manasına gelir. Hz. Peygamber Efendimiz hayatta iken ve vefat ettikten sonra sahâbe-i kirâm,
ona ait olan şeyleri teberrüken kullanmış ve saygı göstermiştir. Hz. Peygamber'in eserlerinden
teberrük ve şefaat beklemek de bazılarına göre Hz. Peygamber'in hasaisindendir. Bu konuda
sahabenin yaptığı teberrükleri hadislerde nakledilmiştir.
Hz. Peygamber’in bir su kabı istediği, elini ve yüzünü bu suda yıkadıktan sonra suya
elini daldırdığı ve Ebu Musa ve Bilal'i çağırarak bu suyu yüzlerine ve boyunlarına dökmelerini
söylediği, Cabir (r.a) hasta iken abdest aldığı su kabından üzerine su döktüğü rivayetlerde
vardır. (Buhari, Vudu:40-45 vd) Hz. Peygamber’in üzerinde yattığı ve cenazesinin yıkandığı
sediri Medinelilerin teberrüken aldığı ve cenazelerini onunla taşıdığı, Hz. Peygamber tıraş
olduktan sonra saçlarının ashap arasında dağıtıldığı da mervidir.
Süleyman Aşkar'a göre bu teberrük mahiyetindeki uygulamalar Hz. Peygamber'in elHasaisü'n-Nebeviyye'sinden olduklarının en büyük delili, sahabeden kimsenin, bir başkasının
HADİS DERS NOTLARI
27
herhangi bir şeyini teberrük etmemesidir. Dolayısıyla teberrük sadece Hz. Peygamber'e
mahsustur.
“Takdîs” ile “teberrük”, “taabbüd” ile “tâzim” kavramları arasındaki ince ve o ölçüde de
hassas olan fark dikkatlerden kaçırıldığı an, İslâm’ın feyzi ve bereketi, saygısı ve tâzimi ve
bilcümle zerâfeti ve letâfeti tarumar olup gider.45
Sünnet'in Hangi Kategoriye Girdiğini Tayinde Esas Olacak Metotlar:46
Hz. Peygamber’in bir insan olması hasebiyle yaptığı davranışların da rivayetlerde
bulunduğu malumdur. Şu kadarı var ki, bu davranışlardan rivayetlere yansıyanların, risalet ile
ilgili davranışlarına göre çok az olduğu da bir gerçektir. Bu iki nokta arasını ayırabilecek bazı
unsurları tespit etmek ve bunlardan bağlayıcı olanlarını şöylece maddeleştirmek mümkündür:
1- Beyan: Peygamber’in bir ayetin müşkilini beyan için kavli-fiili tasarrufları,
2- Örnek Model: Vücuba delalet eden bir ayeti imtisali (tatbiki) olarak gösterdiği ve
ifade ettiği tasarrufları.
3- Müstakil Teşrii: K. Kerim'den müstakil olarak koyduğu bir hükmün (mücerred)
başka bir delil ile vücubiyetinin anlaşılmasıyla.
4- Muvazabe ve Müdaveme: Hz. Peygamber'in bir işi sürekli yapmasıyla ve bu
sürekliliğin dini olduğuna bir karine bulunmasıyla.
5- Hz. Peygamber'in, sünnetinin dini olduğunu bizatihi açık beyanıyla.
Hz. Peygamber'in Sünnet'inin büyük çoğunluğu bağlayıcı olduğuna göre, geriye kalan az
bir kısmı bağlayıcı olmayan kısma girecektir. Çoğunluk içinde yer alan bu az kısmı tek tek
tesbit ederek ortaya koymak daha pratik olacaktır.
Bu noktada bağlayıcı olmayan Sünnet'i tanımak için tespit edilen iki esası belirtelim:
1- "Eşyada esas olan ibahadır" kaidesince, hükmüne dair bir delil bulunmayan ve
kendisinde "kurbet" olduğu zahir olmayan şeyler.
2- Maddi unsur ve aletler (âsa, minberin basamakları, mescidini yaptığı hurma dalları
ve çamur gibi şeyler) maslahat içindir. Sadece cevazını gösterir. Aksine bir delil
olmadıkça ibaha ifade eder.
Dolayısıyla, bugün camilerde yer alan seccadelere, binanın mimari özelliğine,
minaresine, yapıldığı malzemeye, hoparlör ve ses cihazı vb. şeylere bid'at olduğu düşüncesiyle
karşı çıkmak ta bu kaidelere ters düşer.
45
46
http://www.siyerinebi.com/tr/prof-dr-mustafa-agirman/teberruk
Talat Sakallı, agm, s.95-96.
Download