1 DiVAN ET iŞLERi BAŞKANLI GI . YAYlNLARI · ! ~·· DTNT, iLMI, EDEBT. ÜÇ AYLlK DERGI EKiM-KASIM-ARALIK . 1987 ·. CiLT : xXIII .; SAYI : 4 · Hadis ve. Hadi sin- İslami Hükümlerdeki Yeri ve. Önemi <ı> Yazan: lU. Kemal TERZİ Çevir~: ... ;.:_.,_·..;;.: Mustafa. OZOAN Eğt. Mrk. Öğretmeni }·,;.;. .ft. ''Peygamber size· ne eDirettiyse onu ~pm. Neyi yasak ettiyse de ondan ka!(lD.lll.'' Haşr, 7. ·- . . . . Kur'an'd.a ve Peygamberimizin sözlerinde peygambere uymanın zarı1r1 olduğuna dılir aÇık ifadeler vardır. Bu uyffia işi; Akaid, ·!sJ.a~. esas-lan, dini hükümler olarak aralannda bir. fark gözetmeden · peygamberili bütün söz ve davranışıarına uymakla gerçek- ie§lr. · 1 Kur'an, sünnet'in (Hadisin) ve onun sahibi peygamberin yerini lerle bütün kuvvetiyle ·ifade ediyor~ §U ayet- ·''Kendi (şahsi görüŞ ve) arzfısundan söylemez O. Onun söyledilderi Itendisine (Allah'tan) vıihyedilenden başka. değildiİ-.(2) ''Peygamber size iıe emrettiyse onu yapın. Neyi de yasakladıys~. on- · . (lan kaçmm."(3) · · · Tarih boyunca İslam'ın geçirdiği devrelere ge.rçekçi bir yaklaşımla bakı;. lırsa islam alimlerinin -özellikle. sahabe devrinden hadislerin. yazıya geçirilişine kadar süren devredekilerin- tuttuklan yol (metot) tenkid ve hatadan kurtulma esasları için en kuV-vetli . bir yoldur. (1) Bu inakale Tunus'ta :M:ünte§i.r "El-Hidaye" iSimli mecmuanm ·6. sene 2. :sayısinda •yayınlanmıştır. Makalenin aslında·. ayet ve hadisler v~ . diğer · nakiller için kaynak zikredilmemiş kaynaldaim tesbiti. tarafımız­ dan yapılmıştır. Makalenin muhterem müellifi M. Kema.I Terzi ile vaki görüşmemizde makalenin terceme neşrine izin lütfatınişler ve bundan meınp!JR olaçaklarını beyan etmişlerdir. (Çeviren.) (2) Necm Süresi, .3.4. · · · (3) Haşr ·Süresi, 7; ve 25 Hatta diyebilirizki hadis iilimleri, yeryüzündeki bütün milletlerin; tarih ve haberlerin aslını araştırıcılan için ilmi çalışma kanunlarını ilk defa bulan ve sistemleştiren iilimlerdir. Bu çalişmalar İı;ılami hül;ı:ümlerin tesbitinde hadise gözle görülür bir mevki vermiş, islam hukukunun meydana geli§in'de hadis önemli bir · aınil olmuş ve islamın ortaya çıkişından g1inümüze kadar müslümanlarm hayatmda elle tutulur bir tesir icra etmiştir. . Bu kısa arzdan sonra derizki; İslam'ın ilk devirlerindim · itlbaren bütün · alimler hadisin,. hükümlerin ortaya konuluşunda Kur'an'dan sonra ikinci kaynak olduğunda ve . teferruatlarla ilgili olarak en geniş açıklamalarda bulunduğunda görüş ]:)irliği içindedirler.. Zira Kur'an çoğunlukla islami hükümleri koyarken onların genel kil.idelerini tesbit etmiş, hadis ise bu genel kaldeleri açıklayıp temel ve esasıann teferruatta uygulanış ve yaşanış biçimini ortaya koymuştur. Bu itibarla Hadis en masıdır demek olur. azından davranışla veya sözle Kur'an'ın açıkla­ · Bununla beraber zaman ·zaman müslüman olmayanlar arasmda veya müslümanlar arasmda -Dini hükiİmlerde-· Kur'an'la yetinilmesini, hadise itimad edilmemesini iddia _edenler çıkmaktadır. Bu lakırdı çoğunlukla hak süretinde görünen batılın taa ·kendisidir. ·Zaman ~aman ileri sürülen bu idda; bundan . ondört asır önce efendimizin haber verdiği mucizenin qoğruluğu ortaya . çıkarmaktadır. Tinnizi rivayet ediyor : "Dikkat ediniz. Olnrki bl zaman -gelecekt;e......; koltuğuna knrnlınu~ bl:r adam benim hadisim (in ifade ettiği hüküm) u1a§ID.ca: - Aramızda Allah'ın kitabı var. Onda heliii denilenleri hela.I, haram de.. . . nilenieri haram biliriz,, (Bunmi ilişmda söylenenlere itibar etmeyiz). der, Uyanık Allah'ın olunuz, Allalı rastilüıi.ün haram haram kıldığı şey gibidir."(4) olduğunu bildirdiği şey, aynen Evet! Rasülüllah'm beklediği şey olmuş, kendisinden çok . sonralan koltuklara kurulan, topiiiluklara yaldızlı nutuklar atan bir. takım insanlar türemiş; sözlerinde : "-Elimizde Allah'ın hitabı var. Biz onun dışındakilere itibar. etmez, on. dıiıdni alınakla yetiniriz Zira O kendisinde hiç şüphe olıııayan bize kadar intikali'nde yalan i.htimaiJ olıııayan en emin kaynaktır." demektedirler.' ( 4) . 26 Tirmizi, Ebu İsa b." ·Sevre, Sünen, 5/38, Mısır, 1937 (Talıkik Ahmed· Muhammed Şakir); Evnülma'bud, Şerh-i Eünen-i Ebi DavU.d; . Azimabadt, 8/302. Medine, 1969, 11. baskı . Bunlar, dalıise kar§ı bu. olumsuz tavırlarını bir yönden· hadis rivayetinde sözün peygambere kadar ula§masında aracı olan zii.tiarm isimlerinin· geçtiği "sened" de bazı §amslarm durumu itibariyle meydana gelen §Üphelerle da. h::ı, da kuvvetli hale getirip ellerinde delil olmaksızın . bazı hadislerin · sened yönünden za;Yıf olduğunu ileri sürmektedirler. Bir yönden de bazı hadislerin ifade ettiği maniiiara zayıf gözüyle bakıp bu hususun diğer hadislerde de tenkid konusu olabileceğini iddia ettiler. . . Zanlarına hadi·slerde deneysel (tecrübi) . bilimiere aykırı düşen ifadeler vardır. -Yemeğe bir sinek dü§tüğü zaman (bir kanadında ınikrop, diğer kanadında anti toksin, ınikrobu yok ·eden madde bulunduğu gerekçesiyle) . sineğin yemeğe iyice hatırıldıktan sonra atılmasını emreden hadis(S) gibl.göre bazı Kendilerlıice bir ifade de §Üphe ·olduğu fikrinden hareketle bütün ha- dislere §Übheli gözle bakilabileceği yolunu tutuyorlar. Böylece bizzat Kur'an'ın bildirdiği ve bütün müslümanlarca derecede kaynak olan· bir temeli· yıkmı§ oluyorlar. islamın ikinci .Anlamak güçtür; hadiste §Üphe meydana getirmeye. çalı§lp ondan uzakla§mayı arzu edenlerin namaz, oruç ve hac'cın manasını (ve u~~gulamasını) sadece Kur'an'dan anlamalan nasıl mümkün olacaktır? Adı geçen ibadetlerin;' nasıl, ne zaman ve ne .~ekilde yerine getirileceği­ ni, §artlarını ve_ rtİkünlerini açıklayan ha?lsler olmaksızın böyle dü§ünenlerin bu ibadetleri yerine getirmeleri mümkünmüdür? Abdurrahman b. Yezid hac mevsiminde ihramda olan bir zatın dikişli bir elbise giydiğini görünce, kendisine bu davranışının yerinde ol.-nadığını hatırlatıp ..elbiseyi çıkarıp sünnete ·uygun olarak iliramını giymesini söyleyince adam: - Bana Allah'ın kitabından elbiseyi çıkarınama dair bir ayet göster. diye mukabele etti. Bunun üzerine Abdurralıman. b, Yezid : . . -''Peygamber size neyi ~mrettiyse ona uynn. Neyi de yasakladıyl!la ondan ka.çının."(6) ayetini okuyarak cevap verdi.(7) Hac ile ilgili bu örnekte görüldüğü üzere hac'cın tatbikatında diki§ll elbisenin giyilip giyilme.yeceği ancak hadis ile anlatı4ru§ olup Kur'iln'da bu husus açıkça ifade edilmeıni§tir. Yine Şatıbi'nin Muvafakat'ında beyan ettiğine göre (8) Büyük İmam Tavüs B. Keysn ikindi namazından sonra iki rekat nafile olarak bir namaz kılardı. Değerli sahabi İbn-i Abbas ona : (5) Buhar! lsmaı b. Muhammed, . Sahih, Kitabüttıbb, Bab, 58. (6) Haşr Süresi 7. (7) Şatıbi Ebü İshak, Muvafakat, Mısır, 1975 (11. Baskı, Tahkik, A. Derraz) 4/25. . . (8) Aynı eser ve yer. 27 -. İkindiden sonra. kılınayı il.det ~dindiğin .İı.afile namazı ·bırak. Deyince, Tavils: -. Peygamber (s.a.v.) ·ikindi namazının farzmdan sonra nafÜe olarak. namaz · kılınmasını sünnet haline gelir, . endişesiyle yasakıamıştır. Devamlı ola- · rak kılmmadıkta.İı. sonra bir miı.hzürıı . yoktur şeklinde cevap verdi. Faltat İbn-i .. Abbas, peygamberde bu ~onüdıi yasaklayıcı . bir emir geldiği için bu görüşü teı;k etmesinde ısrar ederek : "Allah ve Rasillü bii iş hakkında lıüh-ün:ı ·verdiği zaman mü'min için o konuda seı;me (tercih) ·hakln yoktur/'(9) ayeti ile perçinleyerek fikrini ifade etti. Bir müslüman için Peygamberin hükmettiği konuda · ayrıca seçme olm.aymca, ·geriye mÜslümalılar arasmda çıkaİı. .her 3.nıaşmazlıkta, · aralarındaki: her davada Peygambeıin ·. koyduğu hükümlere §U ayete uygun olarak- bütün · bağlılıklanyla sarılınalarından . başka yol kalmaz. Cenab-ı Hak .buyuruyor : · "Rabbin haltki i!:ln, o:iılar; araları.ıida çekiştikleri _şeylerde seni hakem · yapıp sonra da verıliğin h~ere iı;Ieri biçbir darlık duyıuadan ~m bir teslimiyetle boyun eynıedikı;e inıan etmiş olmazlar." (lO) . . . Çünkü Peygamberin söz. ve davranı§ları özel durıımqa olan ayetleri açık­ layarak, genellik ifade edenleri özel durumlara ba~layarak, özel emir ve yasak· durumunda olanları genelleştirerek; ınikdar, sınır ve teferri.ıat bakımındım belirli olmayan hükümleri belirli hal.e getirerek Kur'an'daki inaksac:Wı: ne oldu. ğunu aÇıklamaktadır, Nitekim Hz. Allah : . .· ''Ey Rasillüm, kendilerine .indirileni anlatasm diye sana Knr'an'ı indirdilt." (ı 1) ~ur'an'm açıkça beyanda buiurimadığı. hususlarda Hadis: başlıbaşına .hü- küni koymaktadır. Bu tarzda sünnet (hadis) le sabit olmu§ bir ı;ok hüküm . varÇ!ır. Yırtıcı kuşlarm etinin harain olması, evli olunan kadının teyzesi veya halası ~le (kadının kocasi ile nikil.hı· devam ettikçe) evlenilememesi gibi. Kur'an'ın beyan etmediği hallerde açıklama ve aynntıh bilgi verme i§i hadisin vaZifesidir.. İmam-ı Şatıbi- bu . hususta §U bilgiyi veriyor : . Ebu nadra İmran b. Hüsayn den naklediyor : ''Bir .adam İnıran'a gelerek ondan bir§ey sordu, O!da ~endisine meseleyi bir hadis okudu. Adam : açıklayan ...;_.Bana Allah'ın kitabından bir§eyler oknyıınnz; O'nun th§mda bir. Şey. den zı balısetmeyiniz, :.._ Sen bir ahınaksm. Öğle namazının. dört rek'at o)duğn, Oknmanııi ba- . namazlarda gizli olacağı, Kur'an'da var ım 'l Diğer namazlarm keyfiyyeti, · (9) Aiızab, 36. (10) Nisa, 65. (ll) Nahl, 44.. 28 Deyince hnran : : zekat ve benzerierinin nasıi yerine get:irlıeceğlııi Kıır'An•da bulabilirmisin? Kur'fui, ~arria:t, zekat ve benzeri hususla:r({a sadece bUnların Allah'ın emri ol· duğlınu haber vermiş, Hadis de bunla:rm nasıl · eılil. edileceğini teferruatı ile a{llklamıştır. (12) İbn-i Mes'üd anlatıyor : , . Beni esed kabilesinden .bir kadın İbn-i Mes'O.d'a gelerek: -· DuyduğUma· göre insanlara cildi (derisi) üzerine dövme yaptıran kadm ve erkeklere Allalı'ıiı !§.'net ettiğini ·söylüyormu§sun, oysa ben Kui'an'ı ·ba.§tan sona okudum O'nda senin söylediklerini bulamadım. Denıi§(13) _İbn-i :M:es'O.d da· bunun. üzerine : _.._ Peygamber ne emtettiyse ona uyun, neyi de yasakladıysa ondan ka- · çmm(H) ayetini okumadin mı? ݧte senin bulamadıİn dediğin ayet' budı.ir. Cevabını verdi .. Şatıbi: sözünü §Öyle bitiriyor : Kur':in:Çla;kideliller göstermektedir ki,,' Peygambe~ bütün emır ve yasaklı:ı.p. ayetlerle sabit. olan hükümler gibidirler. Bunlar ~ur' an' dakilere ilaveten Peygamber tarafından. ·beyan olunmu§lardır. Bu husus, Kur'n ve ·Hadisin birliltte islami hüküinleri.n kaynağı olduğımu te'yid etmektedir. Niteldn;ı Efendimiz : . - ' • 1 • ."Size iki şey İnriııttım. Op.lara sarıldığınız müddetçe asıa sapmazsınız, Onlar, Kur'an v~ H:ıilisdir." Buyuruyor. (15) · · Bütün müslüm_anlar Peygamberin bu çağrısına, O'nun sünnetlerine uyarak icabet etİni§lerdir. O sünnet (hadis) 1d hakkında Hz. Allah : ·."Kendi (şahsi görüş ve) arzusundan söylemeZ. o. O'nun söyledikleri kendisine (Allah'tan) vahyeılilenden başkası değüdir"(16) buyuruyor. · tbn-i Kayyim .el-Cevziyye Peygambere iaat edilmesi. hakltmdald ''Ey iın!in edenler, Allah'a edin, Peygambere · ve sizılen olan ülül'enir'e de itaat edin. Bir şey hakkında ·reitiŞtiııizıni, eğer Allı!lı' a ve . ~asülüne ari ediniz. Bu arz· hem hayırlı hem ıle netice bakımındiuı: daha güzeldir''(17) ayetini açıklarken. şöyle diyor : Cenab-ı Hak bu ayetinde etmiş ve . itaa't manasını ifade . (1~). (13) ŞatıJ:ıt ... Muvafakat, Kadının bahsettiği kimelisine ve Ra:sülüne itaat edilinesini emr eden kelimeyi hem . kendisi hemde P,eygamber 4/26. hadis;. "Allah (c.c.) saçma ba§ka bir kadının saçının .. takılmesııiı isteyen· veya takan, vücuduna · döğme §eldller yaptıran· ve bu döğme'yi yapana lanet etsin." hadi:sidir. Daha fazla· bilgi için; MUSlim; Sahilı, 3, i676, Kitab. 37, bab, 33, hadis no 2122 ve devamı. 1 (14) Ha,§r, 7. • (15) Suyüti Abdurrahman, Canıiussağtr, 1, 223. . Us) Necm, 3; 4; (17) Nisa, 59. 29 (s.a.s.) için olmak üzere iki kerre tekra,r buyurmuştur. :Buni.ınia Peygambersözünün Kur'an'da yerinin· ne olduğuna bakılmaksızın . başlı .başına; Kur'an'da olsun olmasın Peygamberin emrine mutlak itaat edilmesi gerektiği bildirilmiş­ . miştir. Zira kendisine Kur• an verilince, Kur•an·ı· açıklama yetkisi verilen . de 0'dur.(18) Bunun içindir ki ashii.b-ı kirdmı görüyoruzki. Peygamberin etrafında toplanmışlar, gözleriyle O'nu görüyorlar, öğrendiklerini kalbierine sindiriyorlar, Yüce Allah'dan gelen emirleri Peygamberin açıklamalarına uyarak yerine getiriyorlar; herhangi bir emir veya yasağın mutlaka Kur'an'da olup olmadığına bakınıyorlardı. ·· · SahabeQ.en sonraki nesil olan tablin de hadı\s hakkında titizlik göstermek, onu toplamak, ona saygıda kusur etmemek ve onunla amel etmek hususunda ashabın yolundaıı gittiler. · Bir adam, değerli tabii Mutarrif'e : "Bize Kur'an'dan başka birşeyden söz etmey1niz." deyince Ö : Valiahi biz Kur•an;a bedel olacak bir şey söylemek istemiyoruz. Fakat hadis ve sahabe sözlerinden bahsernekle Kur'an'ı bizden daha iyi bilenlerden bab. setrnek istiyoruz. Diye cevap verdi. Genel olarak müslümanların, özellikle a·shii.b-ı kiramın Peygamberimizin hadislerini korumak, hatta kelimesi kelimesine, harfi harfine ona uydukIarı .hususunda bir çok rivayetler vardır. İbn-i \ Mace rivayet ediyor : Peygamberimizin arkadaşlarından, A_kabe biatında bulunanların ileri gelenlerinden Ubiide b. Sarnit (r.a.) Muaviye b. Ebi Süfyan ile Şam bölgesinde bulunuyordu. Ubiide )r.a.) bazı kimselerin (mikdarı belli olmayan) bir altın parçası ile (altıncia.ıi yapılmış) parayı-veya ayni durumda gümüşü gümüşten yapılmış · para ile değiştirdiklerini (para bozdurduklarını) gördu. Bunun üzerine: Ey insanlar siz bu davranışın,ızla ·.filiz yiyorsunuz. Ben Peygamberimizden şöyle işittim : "Aynı değerde (ağırlıkta) ve peşin olmadık!;a altını altııı.ıa satmay:mlZ." Bunu duyan Muaviye (r.a.) ': Ben bu muamelede veresiye olması ha.: ricinde fii.iz olduğu görüşünde değilim. dedi. Hz. Ubiide de : Ben sana Peygamberin dediğiriden haber veriyorum. Sen ise görüşünden bah-aediyorsun. Şayet bana Cenab-i Allah buradan gitmek nasib ederse senin kumandan altında olan hiçbir yerde durmayacağım diyerek mukabele etti. Ebıi Ubeyde daha sonra Medine'ye gitti. Kendisini Halife H. ömer görün. . (18) İ):>n-i Kayyim el-Cevziyye, A'lam-el :Muvakkiim Mısır, 1969 (Tabklk: Abdurrahman Vektl,) 1/50. · ao ce: ·Neye .,<>'el din' Ya Ubeyde diye sordu. öda: ·Oian1an aniattı.. .Bunun ·~erine HZ. ömer: - - yeri Allah (c. c.) iyilikten uzak kılını§tır. Sen tekrar oraya döri. Buyurdu ve Hz. Muaviye•ye· yazarak : Ubeyde'ye ka. rı§mayacaksİn. Ve insanları onun yönelttiği yolda idare edeceksin, Zira i[lin doğ­ rUSU onun dediği gibidir.'' buyurdu. (19) Senin benzerinin olmadığı. Bundan anla§llıyorki müslümanları hadislerin metin ve senedi hakkında, ;;ıüpheye dܧmek isteyenler bi!t~ hadisiere §Üphe gözüyle bakılınasma y_ol açmak istemektedi.rler, Oysa hiç §Üphe yokturki· hadis· kaynağı olan bir ilimdir. Bir hadi'Sin etrafına §Üphenin tozunu bile kondurmaması gerekir. Şüpheye müslümanın tarafdar olanlar bazen §öyle derler : Muazzam hadis kolleksiyonları_ öyle bir hale gelıni§tir ki -uydurma hadisler yüzünden- değerli değersiie, doğru yanlı;;ıa, hak batıla karı§Illl§tır. · Biz çalı;;ımalarımızla bu karı§ıklıkları temizleyip gerçekleri kapatan örtüyü kaldıramazmıy'ız? Böylece ·iyiyi· iyi olınayandan, müslümanın zararına olanı yararına olanından a:Yırmı§ oluruz. · Gerçekten nebevi olan bu ilim; gerçek olan hadisiere karı§an gerçek çılınayan hadisleri ortadan kaldırınalı, onun ger:.. çek yüzünü Örtüp değerinin ortaya çıkmasını engelleyen §eyleri yok etmeli, doğrudan sapan birtakim insanları doğruya yöneltıneli değil midir? . Bunlara §Öyle cevap veririz: Bu sözün dı§ında hak ve rahmet, içinde ise batıl vardır. Toptan ithil.m etmek yerine, sözlerinizde saı'1limi iseniz, a:ı;a§tırına yaparak bütün müslümanlar ve _hadis aliınlerince ·.sahih · olduğu bi.lti:ıen hadis kitaplarında Peygambeİ'in söylemi§ alİnası doğru olmama· ihtimali olan hadis bulunması iddianızı isbat ediniz. ve araııt.irınaya dayanmadan ortaya bir söz atıp havayı bulandırıyorsunuz. Bu davranı;;ıınız maksadııi.ızın bozuk olduğunu göstermekte, aslında ·ıslamın değer ve rıeref ·bulması, hükümleriniİı kök salmasını istemediği­ nizi isbat etmektedir. Şöyleki : Sizler ı hazırlık :....... Hangi lwnuda • olursa ,olsun ilnıi ara§tırma ve çalırımanın bir takım kuralları olması zorunludur. Ortada delil bulunmadıkça bir konu etrafın­ da sadece §üphe!er ileri sürmek doğru olmaz. Zaten ilim adaınlarmca kabul· gören metod, iddianın bir· kısmı veya bütünü üzerinde çürütücü özelliği olan delilin ileri sürüldüğü metotdur. 2 -. Daha önceki devirlerde geçen hadis bilginleri bu alanda kendileriyle ·barıkalarının .boy öiÇü;;ıerrrlyeceği -emekler verınişlerdir. ·. ; Bilhassa Peygamber (s.a.s.) den sonra gelen yüzyılın son· çeyreğinde hadis alanında yeti§en aliınler, Peygamber (s.a.s.) den gelen sözleri tahkik edip, . (19} İbn-i Mace, Sünen, lj9. . .31 . ~ ' araştırmaian -için titiz ölÇüler koyup Peygamberden söz aktaran ki§inbi hayatını ve hadis aktarma usullerini yazılı eserler halliıe. getirdiler. Böylece çalışmala~ı kitap sallifeleri arasında tevdi etmiş oldular. Bu ·suretle hadis, r-i vay et ·ve · dirayet itibariyle müstakil bir ilim dalı haline ·geldi. hadis 3 - Peygamber (s.a.s) as).ıabı arasında; her hangi bir engel olmaksı­ ;ruı, onlarla birlikte yaşıyor, onlarla camide; sofa da, evde birlikte oluyor, onun ·.sö~ ve davranışlan sahabece özel bir itilıa ve değerlendirineye tabi tutuluyor, Allah'ın hidayeti · Iütfetmesiyle .islama girmezden önceki karanlık kü- . ' für günle:rlni geride bıraktıklan a.ııdan itibaren Peygamberin söz ve dav-. ranışiarı hayatlarının. ·ınihveri . oluyordu, Onların, Peygamberin söz ve davranışlanna bağlılıkları öyle bir tutku haline gelmiştiki; İşte Hz. Ömer. BuJıari · onun bu halini ·şöyle anlatıyor : "Ben ve lVIedineli bir komşu l\iedinenin yukarı mahalleleıiıİden biri olan Beni Ume;yye de otururdnk. Rasfılulliiha aramızda nöbetleşerek gidip gelirdik. Ben şehre indiğiinde. _öğrendiklerimi ona intikal ettiriyordum. O ·da indiğinde benim gibi yapıyordu."(20) (1) İşte . bu kuvvetli sebeplerieki · bu sebepler onlan Kur'an ve Hadisi l{ayna- iiuıdan almaya ve onlan· korumaya itimiştir.- biz, kendimizden emin olarak : . ''Kur'an ve Hadis bizzat efendimizin devrl saMetlerinde sıılıiibece tanı.ft.. ım, ayrı ayrı elde edilip korunmuş daha sonra gelenlere aktaran tabii nesIine iıakledllinişfu ." diyebiliriz. Hadisin nesilden nesile aktarılma işi Peygamberimiz efendimizin şu sö~ ·züne uygun· olarak gerçekleşmiştir. ''Ey ashabını, şlmıİi siz ·benim hadislerimi dinleyip ezberlemektesiniz. Bunları sizden öğrenenler olacaktır. Sizden öğTe~enlerden .de öğrenenler olacaktır.'' (21) Şarkiyatçı (oryantalist) lardan Goldhzer, dozy ve sepencer;. Hadisin ancak· hicri ll. yüzyılda ·yazıya geÇirildiğini iddia etmekte ve bunu savunarak isbat etmeye çalışmaktadırlar. Onların bu sö.züiı.e itibar etmemeliyiz. Çünlru kesin olarak bilmekteyizki Peygamber .. (s.a.s.) Peygıı,mberliği süre~inde hadisin yazıya geçirilmesini Kur'an'ın indirilmesi tamamlanmadığından, Kur'an'ın .hadisle kanşmasından endişe· ettiğinden dolayı yasaklamıştır. Aslında Kur'an'ın inişi sırasında da · hadisin bazı sahabilerce yazılmasına izin ·verildiğini tesbit etmekteyiz. EbO. Davüd Sünen'i.İıde Abdullah· b. ömer 'denşöyle rivayet ediyor : . "Ben Peygamberden her duyduğuım1 yazıyordum, Kureyşliler bana. : "Sen her duyduğunu yazıyorsnn. Peygamber de bizim gwi bir insanif.ti., öfke ile de konuştuğu olur!'· diyerek her duyduğumu yazmamami. istediler. Bunu . Rasülüllah'a anlattığımda Efendimiz mübarek parmaklanyla ağzınİ göstererek: (20) Buhilrt,. Salıilı, 1/31. (21) Azimaba~, Avnülma'büd,. Şerh-i Sünen-1. Ebt DavQd 10/94. 32 iiiiiiiiillıllilılllilıll_.. ~ .. _~~,_ . ~ ._~~-·~~-~-~--·~··-~··.:.:.~~"...,;;;:;=====---- •. ~ -~~··~-·~-~--'~----· --···---'-· \ 'Yaz. Rayatım ·kudretine bağlı olan Allah'una yemin ederiı:nıd buradan llAK dan başka söz ı;ıkınaz" buyurdular(:22) .. · 1 Dr. Subbi Sillih "Hadis ilimleri ve Hadis !stilAhlan~' ~dlı kitabında şöy­ le diyor.: ''Müsteşriklerin Hadisin ancak hicri ll. asırıla yazıya geı;ıirildiğini isbat etmeye r.alıŞıiıalarının iki sebebi vardır. ı - IDeretin ll. · ·asrmda · müslümanlarm yazıya güvenmele. ·\ sebebiyle hadisin arİık ezberlenerek kalbierde ·mului.faza edlldiği huı;ıustmda.id itimadı sarsmak., 2 - Hadisleri yazıya geçirenlerin sadece kendi heva ve heveslerine uyan hadisleri topladıklarını ileri sürerek bütün hadisleri onların düztip koşması olarak gösterniek.(23) .daha önce İsliim'a saldırmaya adet edinen bir mutaassıp papaz .aym şekilde hadise hücımı etmiştir •. Bu ş~kiyat!)ılardan Muhammed Ebft zelira "Hristiyanlık hakkmda konferaı:ı.slar" isimli eseriii de Luka incilini · anlatırken şöyle diyor : . · " ... . ı- . . Peygamberin hadislerini bi takım insanlar ba§!kalarmdan duyarak yaznıışlardır. onıa:r da zincirleme tabiinden, onlar da ~beden almışlardır. . Hadisler tek yol ile -ki o yol rivayettir...,.. bize ulaşmi§!tır. Riva.. yet, haberlerin iüetidir. (Her rivB.yet eden kendinden birşeyler katar veya ek_siltir.) 2 - 8 - Peygamberin hayatını konu eden siyer . kitapları müıiıkün ·olduk-· ça abartmak için rivayetleri üstüSte zikretmiıer ve fuzftli kabarıklıktan baş­ birşeyi hedef alni.aımş1ardır.(24) am Papazın söyledikleri ile daha önceki •şarkiyatçıla.nn sözleri karşılaştı- · rılmca hepsinin bir. noktada birleştikleri gBrülür. . . ~ O nokta, islaıni bilgi ve hüküınlerin ikinci kaynağı durumunda olan hadis hususunda m;:ıanlan şüpheye dü§~rmektir. Halbuki O peygambertn Rabbinden aldıklanı i tebliğ etmesinden il~arettir. Buraya kadar anlattıkları,nuzdan ortaya çıkan şudur : ' Hadis, Sahabelerce daha Peygamber devrinde .-her sahabinin · Hadisden nasibi farklı olmasma rağıtien; kimi çok rivayette bı.İlunmuş, kimisi az. rivayet etmiştir.-. · müstakil olarak te~bit edilmlş ve kaybolmaktan korun-· nıU§tur. (22) Azimaba.di, Avn; 10/79. (23) Dr.. Subhi Salih,' Hadis i·simleri ve. istila~, (terc. Yaşar. Kandemir), Başkanlık yayınlarından, sh. 27. · · ' (24) Ebu Zehra Muhammed, Muha.darat Fimıesrii.niyye, Sh. 99. 33 llifendlmizln. ve:l'al:mdan so:ıi.ra sahabe ve tll.biln, Peygamberin sözlerine uymakta hırs derecesine varaiı düşkünlük gösterdiler. Onun ·sözlerini naklederken ihtiyatlı davrandılar. Herhangi bir hadisin doğruluğu onlarca s8:bit oldukça ona· aykırı davranmaktan kaçmdılar. Hadisi hatadan ve aslını bozacak şeylerden koruyacak ·bir yol tuttular. Hatta bazıları Peygamberin söylediğin­ den fazla veya noksan birşey söylermiyim, hadisin tahrifine sebep olurmuyum endişesinden dolayı hadis tivayet etmekten bile çekindiler. Zira onlarda çok .çok rivayet, hataya hatta söylemediği bir sözü yalan yere Peygambere isnad etmeye sebep ·olur telakki olunuyordu. Oysa Peygamber (S.a."s.) : ''Kim bilerek benim söylediğim sözij. benim .sözüm imi.ş gibi söylerse o ki§!i Cehennem'deki yerini -daha dünyada il•en- hazırlasİn"(25) Buyuruyor. Bu sebeple Sahabe rivayet ettikleri hadisin sahih olduğu hususunda kendinden emin olmadlliça rivayet etmediler. · Böylece bir takım şüphelerin hadise girmesin·e ve onun ·bozulmasına engel oldular. Hadisin tesbit edilerek yazılmasına büyük hi:m:ınet _sarfettiler. j:bn-i Abbas diyorku : ''Ben birinin . bir hadisden bahsettiğini işittiğinlde hemen ezatın bulunduğu yere. gider abaını İıaşımm aıtııia yastık eder kapısında o zatın ~mmasmı · beklerim. Hatta riizgarlar üstiline başıma toztoprak atardi. Ev ·sahibi beni görünce: - Ey Peyg_amberin amcaoğln, Seni buraya kadar getiren sebep nedir'! Ha- . b er gönderseydinizde biz size gelseydik•. Derdi. Bende : _- Hayır, (Peygamberin sözünÜ öğrenı;ııek i~) benim sana· gelmem gerekiı'. Der ve (hadisi.ondan sorardmı"(2s-. Sahabeden · sonra gelen Tablin devrinde Coğrafi olarak salıabe çeşitli islam memleketlerine yayıldığı için ilmi şevk ve . arzu daha da ziyadeleşti. Tabiin nesli de çok geçmeden onların yolunu tutarak onların yolunda yürüdü~ leı:. Onlar takvil. ve kemal itibariyle çok üstün bir seviyede idiler. Çünkü on· lar P_eyg;ımberin talebesi durumunda olan .sahabelerin medresesinden ·mezun oldular desek akıldan uzak bir şey söylemiş sa~yız. . . Onlar hadis rivayeti ve hadis Irabul hususunda tedbirli davrannnşlardır. Zira sahabenin ve Tablin neslinin son zamanlarda yaşayanlarının vasiyetl önlerinde duruyordu. Onlar : "B:ıı hadis Diıı demekdir. Dininizi kimden mişlerdi. aldığımza (iyi) bakınız.'' ,, de- .: 1 Sahabenin çeşitli şehirlere- dağılmış olması, zamanla (vefat sebebiyle) azalması ve Kur'an'ın artılr hıj.disle karışma endişesinin ortadan kalkmış olması . :; ::; (25) İbn-i Mace, Sünnen, 1/13. (26) Zehebi Tezkirül Huffaz, 1/41. 34 .r:_w .' : J (~ salı.abe 'nesllnde son zainıi.niarda ya§ayatı.1arı ve tablin rıeslfni hadisi yazıya. geçirip toplamaya ve hadisi elde etmek için yolculuklar yapmaya sevk etmiştir. (27) i - Bulıari El-Edebül Müfred'inde, Ahmed b. Hanbel Müsned'inde, -Taberani Mu'ceminde, Beyhaki Sünen'inde şu hadise yer veriyorlar. Cabir b. Abdilla..lı rivayet ediyor : "Peygamber (s.a.s.) in ashabından bir zii.tın rivayet ettiği bir hadisden haberdar oldum. (Hadisi rivayet eden zat Şam'da oturuyordu.) Bir hayvan satın alarak gerekli eşyaları yükleyip yola !.)ıktıın. Bir ay yolculuktan sonra Şam'a vardım. Baktım ki hadisi rivayet- eden soJıabi Abduıı.aıi b. Enis el-Ensari imiş. Kendisine : - Benim işitınediğim -zalim ve mazltinı haldnnda- bir hadisi Pey. gamberden rivayet ettiğini işittim. Bu hadisi duyup öğrenmeden benim veya senin vefatından korkarak sana kadar geldim. Dedim. O da : - Peyg,amber'in şöyle bnyurdnğunu işittim. Efenılimiz ' . . \ : - İnsanlar kıyamette hiçbir ııeye :nıaiik olmadan ve sünnetliiz - olarak haşrolacaklardır: (28) Buyurdu. Biz : - Onların hiçbir şeyi olmayacak mı? dedik. Bunun üzerine : - Hayır hiçbirşeyleri olmayacak. Onlara yalonda olanın duyabileceği gibi uzakta olanında duyabileceği şekilde şöyle seslamlecek : - "Gerçeltden herşeye mitlik ve sultan beıiim. Cennet ehlinden hig kimseye CellD,Jlemliklerden. birinin haltkı üzerinde olaralt, bu halt al:ınnıadan Cenıiet'e girmesi; Cehennemliklerden de hiç birinin Cennet elılinden birine aıt üzerinde -hak varken, bu hak ödenıneden Cehenneme' girmesi layık değildir." Bunun üzerine dedik ki : Nasıl olur, herkes h\çbir§eye sahip olmadan, hatta sünnetsiz olarak ha§· ro lacak? Haklının hakkını alması o halde nasıl olacak? Efendimiz : Hak, sevaplar ve günahlarla alınıp verilecek, buyurdular. (Yani zulmedenin sevabı varsa, mazluma hakkı kadar sevabmdan verilir. Sevabı yoksa mazlumun günalundan alınarak ona yükletilir. Mazlumun günahı yoksa hakkı ltadar_ Cennet'de derecesi yükseltilir.) huscsunda insanları şüpheye düşQ.renler ve sadece Kur'an'la öğütleyip hadise itibar edilmeniesini isteyenler -zanlarınca- hadis Hadisin yetiımıeyi değeri (27) Hadis uğrunda yapılan yolculukları vesikalarla anlatan bir eserde bu husus uzun uzadıya izah edilmiştir. Bkz. Er-Rihle Fı: ,talebil Hadis, L1lhatibilbağdiid1, Beyrut, 1975.(28) Sünnetsiz haşrolma keyfiyeti latif bir nükteye lşil,ret etmektedir. Şöyleki: !nsanlar doğduktan sonra kazandlkları her§eyden tecrid edilerek hfl§roIunacağına · göre sünnet olunca kazanılan hal ve durum da doğumdan sonra kazanılan bir şey olduğuna göre sünnetsiz haşrolunacakdir. Ken" dimizi bu büyill{ güne hazırlamarnıi için ne büytlk bir öğüt. 35 . : 1 ·ı ' ı i ! ki.tapiarında bazı hadisier bıiiınu;;ılaı: zihlnierinlıı. dar ölÇüsüyle bu hadisleri kabul etınemi;;ıler ve btlylece bu hadislerin sahih olduğu -aslı olup olmadığı-· hususunda §llpheye dܧID.ܧler, ba;;ıkalarını da ·Kur'lm'dan sonra ikinci kaynak .olan hadiste ;;ıüpheye dü§ürmek i·stemi;;ılerdir, Bu zavallılar bilmiyorlarki bu davranı;;ılanyla . İslam'ın yıkılınası yo 7 lunda çalı;;ııyorlar. Peygamberlik müessesesinden · be§er tarihine miraı; kalan muazzam bir kültür .hazinesine· ;;ıüphe lekesi sürmek istiyorlar. Şu. bir -gerçektir ki Hz. Adernden .itibaren hiç bir peygambe,r için bütün söz ve davranı;;ılannın tesbiti· mümkün olmalD.l§tır.. Peygamberimiz. bu hükmün dı§ında kalmı§, onun sözleri, davranl§ları günümüze kadar nakledilegelmi§tir. Bununla beraber daha önce gelip geçen alimlerden pek çoğu bütün yönleriyle hadis uydurma hareketine kar§ı durmU§lar, ·bu alandaıp. fikri çatl§maları sona· erdirmeye gayret sarfetmi§lerdir. hikayeci, sözde sfıfi, bozguncu, keyfine dü§kün ve göz boyayıcı­ ların içyüzlerini ortaya çıkarmı§lar, bunlarin Peygambere iftira ederek, söylemediği halde söylemi§ gibi ileıi sürdükl~ri bir takım sözde ·hadisleri birer birer sayıp dökmü§lerdir. Bu kahilden uydurulmıı§ olan hadislerin l4: bin kadar olduğunu tesbit etmi;;ılerdir. Buna ra.ğıııen insanlan hadis husıısunda asla ;;ıüpheye dü§Ürmemi§, Peygamberin ha.dislerine olan kuvvetli inancı sarsıp . zayıflatmaını§lardır. Aksine, bütün güçlerini, .· varlarını yoklarını; hadisi bu yalan ve uydurmalardan temizlerneğe uğrunda seferber etmi§lerdir; · Zmdık, Bu alimler öylesine çalı§mı§lardırki, kuyumcunun sahte altun ile gerçeğini bir~iıinden ayırt ettiiii maharette salıih hadisle salıih olmayanını . birbirinden ayırıp, bu hususta ince · ölçüler koyup, vardıkları sonuçlan kitapların samfeleri arasına tevdi etmi§ler, · bu arnelleriyle. de Allah'a' yakla§an · kiniS.elerden olmu§lardır; Onlar Peygambeıin sünrietine en. ıyı bağlanan ve onun vasiyet ve tavsiyelerine eıi. iyi uyan kimseler idiler. Onların· kıymetli çalı§maları sayesi.Ii.de ~'hadis" ba§lı ba§ına bir . ilim ·dalı haline gelmi§ bulunmaktadır. . . . Bu muazzam mesı;ı.i.yi özetle ifade ed.ersek : Buhari Sahih'ini 600 bin hadisten seçerek meydana getirmi§tir. .· Müslim, S:iliih'ini SOO bin hadisten seçı:ırek meydana getirmi;;ıtir. Ebı1 Davut Sünen'ini 500 bin hadisten seçerek meydana getirmi§tlr, 'Ebı1 Hanife hadis rivayetini. kabulde insanıann en· tedbirli. davrananı idi Kendisinin ''Eser'' adlı bir kitabı olduğu ve . bu kitabıı:i. 4.0 bin hadisten meydana geldiği söylenmektedir. (29) . (29) ~maı?'ı azarnın "Eser'• adıyla bilinen bir kitabının olduğu kesin olduğu bilinmıyor. Bununla beraber talebelerinden EbO. Yusuf ve İmam'-ı MJ.ıham. med'in bu adla bilinen eserleri vardır. İmaını Azam'm· hadiale olan ilgisini §U rfvayet daha. güzel ifade etmektedir . .. · Yahya b. Nasr anlatıyor: ''Ebu Hanife•:ırln yanına girmi§tim. Kendisi kitaplarla dolu bir evde idi. Bunlar ne? diye. sordum. Hadis kitaplan, diye cevap .verdi. Dr. M. Sibiii Essili:ıneh... shf,. 4:13. 36 p zr-- Diğer mezhep imamhirinm durumu da bundan farklı değildir.. Bu büyük alimierin. vakıf oldu:kları yalan ve tıydurulmuş. hadisler, gerçek hadis' e karşı inançta-bir sarsmıi yapma:ri:ıış, aksine bu iftira ve uydurmacılık hareketi, onları daha azi:ınii olmaya, gÜçlerini en son noktasına kadar lı:ullanıp, insan-lara. gerçek sünneti açıklamaya yöneıtmiştir. HaClls kaynağını zedelemek isteyenler -.-yersiz olaralı::-· hadis kitapların-. da ıiıana yönünden iıkıliarına uygun gelmeyen biçimde bulunan hadislerin, badisçiler tarafından :Sened üzerinde fazla titizlik gösterilip, hadislerin me~ linlerinde bu titizliğe riayet etmemeleri yüzünden kitaplarda yer aldığınİ sanmalı:tadırlar. · Bunlar bilmiyorlarki hadisçilerin, hadisiİı kabul şartları ile ilgili olaralt ortaya :ıı;oydukları ·şartlar hem sened'e hem de metn'e şil.ınildir. · Hadis metninin sahilı olabilmesi için bir takım şartlar vardır. Şöyleki : 1 - Rivayet edilen - hadisin manasında tutarsızlık olmari:ıak, 2 - Metinde ~ramer kaidelerine aykırı düşecek bir hatanın bulunmaması, 3 - Metinde küçük bir hata için, çok "büyük bir cezanın; çok basit bir amel için çök büyük bi-r sevabm verileceği gibi bir ifadenin bulunmaması, . .4 - Hadisi haber veren kişinin yalancılık, dininde dikkat göstermemek, hadis uydurmaktan çekinınemek gibi özlelilı;lerle meşhur olmaması, 5 - Hadrsin, gözlem, akıl ve duyulara aykırı olmaması, 6 -· _ Hadisin, Kur'an'a, bir başka, hadisse ters düşüp, bu durumda uygun bir te'vilin münılı:in olmaması, , 7 - İslam'ın. kendisindeiı beri olduğu bir durumu ifade etmemesi. Yukarda saydığımız özelliklere ters düşen . bir halin -hadis· metninde bulunınası, · metnin sahih olmadığını gösterir. Aşağıda vereceğimiz örnekler hadis alimlerinin, senede . önem veıip · mctı:ıin · sahih olup olmadığına bakmadıklan iddiasının· esastan reddedilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Örnekler: ., : "Cebriiii'e göz ağrısından şikayet ettim. Cel!riiU bana, ba~ geçer, dedi.'' 1,Jydurma hactısini tenkid ederken şöyle diyordu : ''Peyganıber devrinde kitap halinde yazılı Kur'an yok idilrl, bakmak söz Iwnusu olsun?" 1 1\.nr'an'a İbnülcevzi 2 -. İbn-i _Hacer Askalani: "1\~lraca · çıkışımda bana Gebrail hoş kokulu bir meyve getirdi. Daha sonra e§:im Hatice1 kızun Fatmaya hamile_ kaldı." Uydurmasını tenkid ederken şöyle diyor :, ''Bunun uydur~a olduğu o kadar açıktırki Hz. Fatına'nin ınirac olayıııdaıi önce doğduğu herkesin ittifakla Imbul ettiği bir husustnr.'; (30) · (30) İbnüzcevzi:~ Kitabulmevzfıii.t, Süleymaniye lttb. no; 345, varak 79/b. 31 3 - İbnülkayyun : "Bir hadisin söyleni§i sırasında aksıran olursa o ~~ ilis sahihtir.'' uydururmasını tenkid ederken "Gerçel.: bunun doğru _olmayıp _ söylenen bu sözün uydurma olduğunu gösteriyor. Zira yanmda en yaİan §eY:ler söylendiği halde aksıran pek çok kimseler görüyoruz. ·Peygamberin ha(lisi söyleuirken bin ki§i ele altsırsa sırf altsırma sebebiyle hadise "sahihtir'' hükmü verilmez." (31) diyor. 4 - "Hayberlilerden cizye kaldırılniı§tır." sözü de uydurmadır .. Zira bunu uyduran ki§i sözüne Hz. $a'd b. Muaz'ı §ahid gösteriyor. Oysa Hz. Sa'd, Hay. !Jer'in fethinden bir yıl önce vuku bulan Hendek sava§ında vefat etmi§tir .. Bir de cizye yi emreden ayet; Tebük sava§ında yani· Hayher'in fethinden sonra nazil olmu§tur. Hayher'in fethi sırasında ne salıabe, ne de ba§1rası bilgi ~'!ahibi değildir. (32) ·üç yıl Bu örneklerden anlamaktayızki, hadis a.limleri. ·sadece senet üzerinde ara§. tırma yapmakla kalmamı§lar, metin için de en az sened kadar titizlik gösterip, metnin_ doğru olup olmadığı hususUİlda aklı, mantığı ve o giinün ·bütün imkanlarını, insanlara dünya ve ahiret (bilgi)lerinde kaynak olacak bir hadis (sÜru;ı.et) takdim edebilmek içili kullanmı§lardır. . Hadisçiler, hadis kıitiğinde tarihilminin metodlarından da yararlanml§- lardır. Evet, hadis alemlerinin sened üzerinde metinden fazla durduklarını inlrar efı.niyoruz. Şu kadarki onlar, deıin ve iİı.ce görü§ salıibi idiler. Kalbieri art dü§tmcelerden .beri idi. Metne sened kadar eğilmemeleri bir nıyordu. takım ince dü§üncelerden kaynakla- · Ravinin her bakımdan iyi niyetli olmasına, takvasına, her yöıı,üyle doğ- · ru ve söyledikleıini iyi zabt eden ve. unutmayan, Peygamber adına· yalan . söylemekten çekinen kimse olmasına dikkat ederlerdi. Durumu böyle olan bir ravinin Peygamber adına yalan ·söyleyip hadis uydurması ihtimalı -imkansız olmamasına rağmen- cidden çok uzaktır. Durum böyle olunca hadisin metni üzerinde a§ırı derecede- durma ihti:flem, hadisin ·metni sıradan birinin sözüyle kıyaslanınası mümkün olmayan sözlerdir. Zira o Peygamber sözüdür. ;Hadislerin bazısında gayb alemine ait bilgiler ,ahirete ait haberler vardır. Kiınisi müte§abih, kiınisi muhkem, kimisi mecaz, kiınisi kinayedir.(3a) yacı kalmıyor. (31) Aliyyükari, Mevzüatillkübra 426. · AI-Asar-Al-Marfft'a filahbarilmevzft'a, Allyyülkar!, {Tahldk Mahmut Subhi, Beyrut, 1971) shf. 465 ve devamı, . . (33) Müte§abih: Be§er için dünya hayatında manasını anlamak müınkln olmayan ayet ve hadistir. · · 1\Iuhkem : Kendisi için konulduğu man8:ya -ba§ka lüçbir 1ht1ıruü bulun. madan- delalet eden sözdür. . · _ 1\:lecaz : Konquğu manMan ba§ka bir manada kullanılan söz. Kinaye : Kelimeden v.eya cümleden kasdolunan mana, bir emare olma.- . dan. anla§ılı.nayacak §ekilde örtülen söz veya ifadeye kinaye. denir. Karaman Hayreddin, Fıkıh usulu shf. 107, 110, 139, 145. (32) 38 . Bazen. hadis, mana:sı kavrarulamayan .müte§abh bir hadis olabillr. Bu durumda böyle bir metin hakkında sırf akıl kavrıyamıyor diye tenkide yönelmenin manası yoktur.. / Zira böyle bir hadisi anlamaya, anlama gücü ·sınırlı olan akıl yalnız başına. yeterli değildir..Müteşabilı bir hadisten kasdedilen mananın ne olduğu­ nu onu· söyleyen Peygamber ve Allah'ın kendilerine anlama kudreti müyesser ettiği kulları bilir. Böyle bir dururnda gereken, ışın gerçeğini Allah'a havale etmekle birlikte, hadis'e Peygamberden geldiği gibi inanmaktır. Zira bu hadis, istidadı ve bilgileri itibariyle insan üstü özelliği olan br zata -peygambere- iiisbet edilmektedir. Hadis, bazen hakikat mana:sında olmayıp, onunla mecazi mana kastedilir. Böyle bir hadisi mecazi manasıılda anlamak imkanı varken; hakikat manası üzerinde düşünerek, akıl, duyu ve deneyiere uygun düşmüyor gerek- . · çesiyle reddetmek, gerçek ilmi . araştırma kurallarını hiçe saymak ve haksız yere hüküm vermektir. Örnek: Ebu Zer (r.a.) ıivayet ediyor : Peygamber (s.a.s.) güneş battığı sırada -bir gün- bana : .-. Ey Ebu zer, ~e§ nereye gider bilirmisin ?_ diye sordu. Ben: - .Allah ye Rasıilü daha iyi bilir, dedim. (Konuşma şöyle devam ediyor.) . - Güneş gider, ta arşın altında (ki kendine malısus .yerinde) secde eder.. Ve (her günki adeti üzere doğudan doğmak için) izin ister de ona izin verilir. (Nihayet kıyamet yaklaşınca .artık güneş in·sanların günahkarlari üzerine doğmayı hoşgörmez ·ve) bu halde secde etmeye yaklaşır. Fakat secde etmesine izin verilmez. (Doğu yönüne yörüngesinde dönmeye devama) izin ister. Buna da izin verilmez.. Ve ona: . . -· Artık nereden geldinse oraya dön, denilir. O da battığı yönden doğar. Ey Ebazer bunun manası "Güneş kendisini ndevrine tayin . olunan yörüngede seyr · eder. Güneşin ·bu ·devri, · kudreti her şeye galib, ilmi her şeyi Iı:apsayan Allah'ın takdiri iledir.'' (*) ayetinde işaret olunan manadır. (34) . İşte .bu hadis-i şeriftelı:i "güne§in secde. etmesi'' kabilinden anlatılanları gerçek olarak anlamaya kalkarsa,k, hadisin bil.tıl olduğu sonucuna varırız. ·Halbuki burada secvdeden maksat, güneşin Allah'In emrine boyun eğmesi, onun iradesi vechüzere seyretmesi ve kesilmeden, .. aralıksız . eınreilildiği ince. hesap üzere cereyan edip, bu ince hesap ve nizammdı§ına çıkmaması demektir.(35) (*) Yasin Süresi, ayet, ss: (34) Bulıari, Sahih, 4/75; Ayni; Umde, 7/222. (35) Güneşin ekseni etrafında döndüğü kabul edilmektedir. Ekvator böl:gesi ortalama 25-80 derece eniemindeki kutba en· yakın kısmılar bu dönüşü ortalama 3 günde tamanılamaktadır. Astrononıi dersleri, Ttıran Tanın, Muhittin Erev, Trs. İst. Shf. 70. 39 Hadis bazen, kıyametin duruınla:ı:ı ve ahiret günü gibi gelecekte ola· cak ııeyleri. anlatır. Böyle bir hadisi (gelecekten haber veriyor diye) reddetmek, haksız bir p.üküm ve peygamberlik makamına meydan. okumak olur. Cennt;ıti ve onun :ıiimetlerini. Ceht;)nnemi ve onun azabını anlatan ve bunlara benzeyen hadisler bu guruptandır. Hadis bazen, zamanla geliııen ilmin ulaıı.aca:ğı sonucu haber verir. Bu tip· hadisler, zam8.nın ;:ıehadetiyle Peyg~mber'imizin mucizesinden sayılır. örnek :. "Sizden. birinizin kabım köpek yaladiğı vakit, o olmak üzere yedi kerre yıkayınız." (3s) kabı bir kerresi toprakla Bazı kimseler bu . hadisi dini hüküm bakımından insanlara güçlük çıkaran . veya geli§i güzel söylenmi§ bir söz sanırlar. ·Oysa bugün tıp Hmi, toprağın köpeğin artığından meydana gelen çe§itli mikroplan öldürüp yok etmekteki etkiiı rolünü is bat etmi§!:ir. Mü' minler ise asırlar önce bu hikmeti bilmedikleri halde Peygamber'in bu, emiini ibil.det telakkisi içinde tatbik etmi§lerdir.. . ' . . Hikmeti biliıimeyince)u.ve benzeri hadisiere hemen "bil.tıldır''_hükmü verilirse, i§iiı sırrı lte;:ıfedilince bu davranııı, en azındıpı görüıı kusur-u ve ilmi araııtırına baltınıından cehalet· olmaz mı ·· lİzücüdür ki ·Mısırlı yazar Ahmet Emin merhum, Hadis'e §Üphe n:azarıyla bakma husuı;unda hadisçilere dil uzatan oryantalistlere paralel bir duruma dü§erek "Fecrül İslam" isimli eserinde, hadis alimlerinin tarih ilminin · hadis . ' . metinlerinin doğruluğunu tes]?itte bir ölçü olarak almdığını inkar etmekle yanılmııı .ve alcİannıı§tır. · ' Bilinmektedirki hadis alimİeri, tarihi araııtırma metodundan yararlannıı§­ lar ve -yukarda da geçtiği üzere- bu yol ile ·uydurma hadisleıi tesbit etml§lerdlr. Ahmet Emin sözünün sonunda kendisinden önce geçen Dozy, Spencer, Cataeno. gibi oryantalistlerin arzu ettikleri biçimde konuııuyo.r. . Diyorki: "··· Hatta -mükemmel bir araŞtırıcı ve badiste üstün bir yeri olmasma rağınen­ Buhil.ıiyi sadece hais raviierinin durumlarına itina göstermesi yüZünden, metin. itibariyle deney,· gözlem. ve zaman'a ters · düşen hadisler ·rivayet ·etnıelttedir. ''Yüz yıl sonriı yer yüzünde yaşayan canlı kalmayacaktır." (37) hadisi gibi. Yazar bu hadisten, Peygamberin maksadının, yüzyıl sonra dünyanın sonu. nun geleceğini haber verınek olduğunu anlamı§ ve bu ·sebeple deney. duyu ve tarihe ters. dܧen bu ifade· yüzünden Bilbari'deki bu hadisin uydurına olduğuna hükmetmi.§tir. Gerçekte ise' durum böyle deği.Jdir. Fecrül !s'ıam yazarının ileri sürdüğii hadis aslında Buhari'nin, salıih'in bir başka bölümünde rivayet · ettiği hadisin bir kısmıdır; Hadisin tamamı şöyledir. · . (36) A.b. Hanbel, Müsned, ·2/424. (37) Biıhil.ri, Salıih, 1/37. 4:0 Abdullah. b. ömer rivayet ediyor Peygamber (s.a.v.) ömrünün sonlarmda bir gün yatsı namazını kıldık­ tan sonra, selamı verince şöyle buyurdu: "Bu geceden itibaren yüz yıl sonra bu gün yaşamakta olanlardan yer Yüzünde hayatta kalan hlçkimseolmayacaktır." Peygamberimizin bu sözünü anlamakta insanlar hataya düştüler. Peygamber (s.a:..v:) yüz yıl sonra, yalnız o anda hayatta olanlardan kimsenin sağ kalmayacağını söylemişti.'' (38) Hadisteki :rnana gayet açıktır. Peyı:;amberimiz (s.a.v.) bayatının sonlarında, yaklaşık veatından bir ay kadar önce bu sözünü· söylediği sıralarda .yaşa­ yanların 100 yıldan fazla ömüriii olmayacaklarını bildirmiştir. Şarihler de bu manaya işaret etmektedirler. (39) Nitekim alimler en .son vefat eden sahabinin kim olduğunu fevkaliide bir titizlikle araştırmışlar ve bu zatın · Hicri · 110 yılmda ·vefat . eden Ebuttufeyl Amir b. Viiile olduğunu tesbi tetmişlerdir. Hicri 110 yılı, Peygambeİin hadisinde geçeli 100 yı1ııi başıdır. Demek oluyorki, Peygamberimiz birmucize olarak gelecekte olacak bir haber vermiş ve verilen haber aynen söylendiği gibi gerçekle§~ miı;ıtir. Tuhaftn;ki Ahmet Emin bu taya gerçeği görernemiş şu sonuçlan veren ha- düşmüştür. 12 - Peygamberimizin bir mucizesini ortaya koyan hadise uydurma demek, Bubiiri gibi araştırıcı bir alime, . -gerektiği ~bi.,... araştırma yapmamıştır'~ mış ve "senette araştırmış fakat metinde demek, ' 3 - Sahih hadis. kitaplannda "uydurma hadis varuuş" şüphesini uyandırolmak. · ' . . ' Böylece -bile bile olmasa da- Ahmet Emin, bütün _güçleriyle ilim adına İslam dini ile müc·adele eden· oryantalistlerin emellerini gerçekleştirmiş olmaktadır. Gerçekten Ahmet Eniin'in eserleri İslam. Kilitüründe kaynak kabul edil- . dikten sonra, bir· çok ltimseler, · Ahmet Emin'in söylediklerini dayanak kabul etniişlerdir. Killtüriü kimseler arasmda "llk hadisçiler senede . çok önem ver-: mişler, metin için bu itinayı göstermemişlerdir. Bu itibarla biz hadislerin metin . . . . ' . yöı;tünden kritiğini yapmalı (doğl:ı.ı olup olmadığı üzerinde konuşmalı) Dekart'm şüphecilik metodunu bu hususta kullanmalıyız" tarzında bir görüş· ·yaygın ·hale gelmiş bulunmaktadır. · · · Neticede bir ·çok kimseler, hadisleıin terikidinde akıllan ile hükmeder olmuşlar, akıllannca sahih olniaktan uzak bulduklan hadisleri · reddetmeyi hoşgörür olmuşlardır. ' mız Evet, İslam bize aklmiızı kullanmayı yasaklamamıştır. Zira gerçeğe aklı­ vasıtası ile ulaşabileceğimizi biliyol"4:i. Fakat, hadisiere §Üphe gözüyle (38) 'Buhiiri Sahih, _1/149. (39) Ayni, Umde, 2/611; Askaliini, Fetb, 2/62. 41 bakmaya tarafbir olanlar, hadis alimlerinin ince ve· zabt-u · rabt altına alın­ hakim kıldıkları akıldan daha ziyade hangi aklı hakim. . kıl­ ınayı istiyorlar? . mı§ kurallarında Aslında her§eyi onun ölçüsüne vurup, sonuca varmak istenilen akıl tek değil, bilakis çe§itlidir. Herkesin ölçüsü birbirini tutmaz. Allah vergisi olan aklınbirbirinden farklı olduğunu herkes kabul eder. Ortada herkesin Irabui edeceği ve uyacağı. ·kesin kurallar olmadıkça, biriıiliı aniayıp makui görrriediğini bir ba§kası yerinde görecek ve anlayı§la kar§ılayacaktır. . . ' Bir ata§tırıcı sadece nasıl hüküm verecektir? aklı ?Je hadisleıin sahih, zayıf veya uydurma olduğuna Zira o hadis -söz:- sıradan bir insanın sözü değil Allah'tan vahy 'alan, '. Irenilisine az kelime ile çok manalar ifade stme özelliği verilen, İslamda hüküm koyma yetkisi olan, ba§kalarının vakıf olamıyacağı ğayb sırlarına vakıf olan Peygamberin sözüdür. Peygamberin hadisi üzerinde söz sahibi olmak istemesinin ortaya · çıkmasından, makalenin evvelinde geçen hadiste, ileride · bir takım insanların çıkıp Hz. Peygamberin hadislerine kar§! saygısızilk edeceklerine ait verdiği .ha~ berin doğruluğu anla§ılmaktadır. · Akiıiı. Böylece Peygamberin verdiği haber gerçeltle§Ini§, bir takım kimseler, kendilerine bir hadisten söz edildiği zaman: ''Aramızda Allah'in kclarnı Kur'an var, bu yeterlidir'' demektedirler. Bir hadis okunduğunda kuvvetli bir elini duygu hissetmiyor, kalbierinde bu hadisi .kabul etme duygusu hissetıniyoi:lar. ~ira o kalbe tasdik ve tam inanma · yerine §Üphe girip yer etmi§tir. Ve çünkÜ hadis, İslam'ın ikinci kaynağı olmasına, teferruat yönünden· pek geniş olmasına, kalbi en iyi tatmin eden ve onu pırıl pırıl hale getiren. Pey. gamber sözü olmasına rağmen ilmi. kaideler içinde Hz. Peygamb~r'in sözlerini ara§tırma himmeti azalmı§tır. . Kur'an islami hükünıleıi koyma hususunda umfunt kaideleri ihtiva ettiğine .göre, hadis-i ş·erif bu kaldelerin açıklamasına, İslilirl;lD. daha iyi anla§ılma­ sına ve genel kaidelerin ayrıntılarını tertibe himmet etmi§tir. Cenab-ı Hak'tan, İslam topluiuğunu, h3.dis ve süzıııet · hazinesini koruma yolunda muvaffak kılmasını niyaz· ederiz. 1 42