Sınıfın Dili Yeni yeni yürümeye başlayan çok hareketli ve inatçı bir çocuğum var. Geçenlerde ebeveynliğin zorlukları üzerine konuşurken meslektaşım da olan bir arkadaşım bana, ‘Raising Your Spirited Child /Enerji Dolu Çocuğu Büyütmek?’ isimli bir kitap önerdi. Bu kitapta sevdiğim şeylerden biri de, çocukken ebeveynlerini zorlayan çocuklara başka bir pencereden baktığımızda, yetişkinlikte er ya da geç değeri bilinecek özelliklere sahip olmalarıydı. Oğlumun çok zor bir çocuk olduğunu düşünmek yerine, kendime, onun çok hareketli bir çocuk olduğunu hatırlatıyorum her defasında. O inatçı değil, kararlı bir çocuk. Bu bir ebeveyn için kullanışlı bir bakış açısı, eğitimciler için de temel bir beceri. Bir özel eğitimci olarak günümün çoğu, öğretmenlere, sınıflarındaki yaramaz çocukların aslında ne kadar yaratıcı ve etkileyici olduklarını; dikkati dağınık bir çocuğun aslında ne kadar meraklı, geçiş ve uyum süreçleri yavaş olan çocukların odaklanmada nasıl da usta olduklarını görmelerini sağlamaya çalışmakla geçiyor. Eğer “Karşılıklı Saygı” ve “Uzman Olarak Öğrenci” temel değerlerinin arkasında duracaksak, öğrencilerimize bakarken zayıf yanlarını değil güçlü yönlerini görmeliyiz. Biliyorum bunun zor olduğu günler var. Mesela bir öğrenci okulun dar kalıbına sığmadığında… Sırf planlarımıza uymuyor diye onu suçlamak çok daha kolay olacaktır. Fakat neticede bu, çocuğu incitecektir. Yeni öğrendiğim ve düşünme biçimimizi değiştirmemize yardımcı olabilecek bir alıştırma da bir ‘gün ışığı’ öğrencisini ve bir ‘gece uyanık’ öğrencisini belirlemek. Gün ışığı öğrencisi, gelişme gösteren ve çok daha fazla öğrencinin kendisine öykünmesini arzu edeceğiniz öğrencidir. Gece uyanık öğrenci ise gelişim eksikliği ya da davranışları konusunda duyduğunuz endişeyle sizi geceleri uyutmayan öğrencidir. Sınıfta kullandığınız dil üzerine düşünmenin bir yolu, gece uyanık öğrencinizi düşünürken aklınıza gelen sıfatların bir listesini yapmaktır. Ardından da bu sıfatların olumlu eşdeğerlerini hayal edebilirsiniz. Örneğin: Öğrenciler hakkında konuşma biçimimizi değiştirerek sonunda onları görme şeklimizi de değiştiririz. Öğrencilerimizin özelliklerini ne kadar çok olumlu terimlerle ifade edersek, öğrencilerimize yeterli ve yetenekli insanlar olarak bakmamızı destekleyen o kadar çok nöral yol oluştururuz beynimizde. Bu da onlarla olan etkileşimlerimizi ve onlara yönelik müdahalelerimizi olumlu ve üretken bir çerçeveye oturtmamızı sağlar. Ve çocuklarımız bunun için bize müteşekkir olacaklardır. Enerjik ve hareketli çocukların, kendilerinin de duyarlı, kararlı ya da cesur olduklarını işitmeye ihtiyacı vardır. Bir grup düzeninde verimli çalışmak için bu özellikleri nasıl yöneteceklerini öğrenmek için yardıma ihtiyaç duyarlar. Öğrencilerimizi bu özelliklerinden dolayı ezmek ve ayıplamak yerine, onlara bu özelliklerini kullanmaları ve bunlar üzerinden gelişmeleri konusunda nasıl yardımcı olabiliriz? Bu özellikleri olumlu şekilde adlandırabilir ve öğrencilerin bilinçlenmelerini sağlayabiliriz. Davranışları bir ihtiyacın ifadesi olarak görebilir ve onlara, bu ihtiyaçları ifade etmeyi ve problem çözebilen insanlar olmaları için bizimle çalışmayı öğretebiliriz. Her bir öğrencinin kendine has meziyetlerine saygı gösterilen bir sınıf ortamı yaratırken, öğrencilere öz-denetimi öğrenme konusunda da yardımcı olabiliriz. Sınıfta düşünmeden konuşan öğrenciye, iletişim kurma isteğini dizginlemeyi ve sınıfta bir lider olmanın farklı yollarını bulmayı öğretebiliriz. Yavaş olan öğrenciye, bu öğrencinin o günün programını önceden bilmek isteyeceğini (mümkün olduğunda) ve geçişlerin önceden kendisine bildirilmesine ihtiyaç duyduğunu öğretmenlerine söyleyerek kendini savunmayı benimsemeyi öğretebiliriz. Nihayetinde bir çocuğun kendisiyle ilgili ne hissettiğini ve ne düşündüğünü nasıl öğrendiği, öğrettiğimiz müfredat hakkında ne düşündüğü kadar önemli olabilir. Yirmi yıl içinde öğrencilerimin nerede ve kim olacaklarını düşünmek, okuldaki günlük önceliklerimi “büyük resme” bakarak ele almamı sağlıyor ve öğrencilerimin kendilerini tam olarak ifade edebilen başarılı yetişkinler olmalarını istediğimi hatırlatıyor. Ve çoğunlukla, okul günlerinde zorluklar çıkaran özelliklerin aslında ders zili çaldıktan çok sonra bu öğrencilerin çok işine yarayacak güçlü yönler olduğunu fark ediyorum. Kaynak: http://inspiredteaching.org/our-mission-and-model/language-in-the-classroom