I. İSLAM DÜŞÜNCESi SEMPOZYUMU BİLDİRİLER- TARTIŞMALAR Yayma Hazırlayan Mehmet Bekiroğlu BEYANYAYINLARI, 197 Dizgi: EFOR Masa Üstü Yayıncılık- Organizasyon /Trabzon Kapak ve Ofset Hazırlık: Bey Ajans 512 76 97 ISBN 975-473-116-0 BEYAN YAYINLARI Alayköşkü Cad. No: 12 Cağ;aloğ;lu/İstanbul Tel: 512 76 97 - 526 50 10 Kur'an Dininin Evrensel Boyutları Sayın Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk. "Kur'an Dininin Evrensel Boyuilart' başlığı ile bir bildiri sunacağını daha evvel bildirmesine rağmen, oturumda konuşma sırası kendisine geld{ğinde pundan vazgeçtiğini açıJeladı ve aşağıdaki ko· nuşmayı yapmayı tercih etti. Daha çok sernpazyum ve yapılan konuşmalann eleştirisi niteliğinde olan bu konuşmayı banttan deşifre ederek yayımlıyonız. Değerlendirmeyi de siz okuyuculam bırakıyonız. Düzenleme Kurulu Yaşar Nud ÖZTÜRK Ben Tertip Komitesine yazılı bir metin veremeyecegimi bilÇünkü rnekamın belli degil benim, sürekli seyahat halindeyim, nerde durup nerde metin yazacagım? Bana, bir başlık altında gelin konuşun, metin olması şart degil, dendi. O başlıgı o zaman, "Kur'an Dininin Evrensel Boyutlan" olarak belirtmiştik. Fakat ben onu konuşmayacagım, yani o notlarımı bıraktım. Bana bugün burada metinsiz konuşma yetkisi verildigine göre, o başlıgın bazı alt başlıklannı da içerecek, daha degişik şeyler söyleyecegim. Semdirmiştim. Yaşar 224 Nuri Öztürk pozyumu iki gündür dinliyorum; duygulandım, istifade ettim. Belki bir anlamda izlenimleriilli dile getireceğim. Bu arada Kur'an dininin evrensel boyuHanna da zaten temas edeceğim. · Esasında ben, dini, imanı, mezhebi, tarikatı Kur'an olan bir ada- mım. O bakırnaan ne koüıişsak hep O'na getiririz meseley1. - - If Nasrettin Hoca, birgün saiı almış eline parmağını belli bir yere tellere de hep aynı yerde vurup duruyor. Ne parmaklar oynuyor ne de mızrabın vurduğu yer değişiyor. Hoca'nın hamını diyor ki, Hoca ne oluyor, saz çalmak böyle mi olur? Elini gezdirecek-sin, mızrap değiŞecek filan. Hoca demiş, "Hamm sus, sen anlamazsıi.ı. bu işi, o dolandırmalar hepsi şu beniın vurduğum yeri bulmak içindir, ben onu bulduktan sonra ne diye dolanacağım?")) . · koymuş, ·· 1 Şimdi benim kanaatim bu: İslam meselesinde -benim için hayatın ttihiamına ilişkin tabii-, ama akademik literatüre göre konuşursak İslam meselesinde, benim hep mızrabımı vurduğum ve parmağımı tuttuğum yer Kur'an-ı Kerim'dir. Çünkü ben, Kur'an'ın dışında kalan şeyin İslam olduğuna inanan bir insan değilim. Burada iki günden beri hep şirkten bahsedildL Kur'an'a göre şirkin esası, iradeyi ve söz hakkım Allah'ın dışında bir başka kuvvete vermektir. Bu kuvvet, ister Firavn olsun, ister Musa, ister Ebu Cehil olsun, ister Muhammed hiç farketmez. Tevhid "lailahe illellah"la ifade ediliyor. Evvela negatif mabudlan devreden çıkaracaksınız. İkinci kısımda· "İllellah" var, işte tevhid'in doğması orda. "İllellah"ta Allah'ınyerine koyduğunuz şeyin Hz. İsa ile Neron olması arasında Kur'an fark görmüyor. Hz. İsa'yı, O'na saygı adı altında oraya ekledikleri için koca bir Batı kitlesinin şirke düştÜğünü söylüyor Kur'an)· Biz bunlan konuştuğumuz zaman, "İslam Kur'an dışında hiçbir referansasahip değildir" söylüyormuşuz gibi yorum·yapılıyor. Bunlar iyi niyetli değildir. Referans başka şeydir. Biz diyoruz ki, bu diniri arkasinda Kur'an-ı Kerim tek kuvvettir, Dini vazeden Allah'tır diyoruz. Yani buraya ikinci bir kuvvet koyamazsınız. Ama bu kuvvetin gönderdiği mesajın izahı yapılacaktır. Tebliğde bu açılacaktır, örneklenecektir. Bunu da evvela Peygamber yapmıştır. Sünnet ordan geliyor. · Burada dünden beri konuşuluyor, ama ben Kur'an'a pek referans göremedim. Kendisi tıp doktoru olan bir arkadaş birkaç ayet okudu. Yine bir başka tıp doktoru; hekim, bir sayfalık bir metinde Kur'an · ayetlerini rakamlan ve süreleriyle sıralamış. O'nun dışında ben Kur'an'a bir referans görmedim. Kur'an, bir anlamda, burada periferik bırakıldı. Merkezde hep başka şeyler vardı. Dünkü görüşme·ıerden ben,bir zevk almadım değil, ama daha çok İslam'a, dini ve ilmi ı. tshlm Düşüncesi Sempozyumu 225 manadan çok, ideolojik ve hatta siyasi manada yaklaşımlar getirildi. Ben burda onlann geniş tahlilini yapacak değilim. Ancak Kur'an-i Kerim'de bunu merkezileştinnedikçe, islam meselesinde sağlıklı sonuçlara gitinek mümkün değildir, diye düşünüyorum. Ne hikmetse bu mesele dünyamn her tarafında -ben sadece böyle toplantılara burada katılmıyorum. Mehmet Aydm Bey'le (ki kendisi buradadır) İs­ panya'dan Amerika'ya, Japonya'ya kadar bir çok yerde toplantılara katılıyoruz- her yerde aym: İslam'ı sürekli bir şekilde Kur'an'ı merkezden çekmek istiyorlar. Bizde de öyle, bu sempozyumda da bu vardı. Ben anlamıyorum, ne hikmetse bunda herkesi rahatlatan bir taraf, bir özellik var. Dün benzeri şeyler söylendi, Ali Bulaç'la -:ki kendisi benim sınıf arkadaşımdır- ilgili, Medine Vesikası ile ilgili olarak. Sanıyorum Salih Akdemu-· ya da başkası cevap verdi; bunlar Kur'an'da vahyin evrensel mesajlan olarak bulunmaktadır diye. En azından O'na b~ğlantıları tespit etmek· ve gündeme getinnek lazım. Bunlann hiç biri yapılmadı. Yani Kur'an yok burada. Altı yüz küsür sayfalık Kitap Medine Vesikası'mn ellide biri kadar konuşulmadı burada. Bu benim bir din kardeşiniz olarak serzenişim ve rahatsızlığım. Burada "ümmetin kutsal tecrübesi" deyimi.kullanıldı. Ne manada, nedir, arkasında nasıl bir şeyler var bunun? "Ümmetin kutsal tecrübesi" çok müspet manada olabileeği gibi, bir şirk kokusu da taşıyabilir. Kutsal kelimesini, Cenab-ı Hakk'ın kutsal ilan etmediği herşeye atfetmek yüzünden bugün o noktalara geldik ki, islam dini bir takım yapay kutsallıklann, Örflerin yığını haline geldi~ Bu kutsallığın sının nedir, kim tayin edecek? edilen birçok şeyi kanştırdığıinız zaman tevhid'le çelikeyfiyet çıkıyor karşıinıza. Ben medresede yirmi yılımı geçirdim. Şimdi medresede bize İslam ilahiyatının itikat prensipleri olarak, Ehl-i Sünnet'in manifestosu olarak ezberletilen şeyler var, çocukluğumdan beri hafızamda duruyor. Buyurun btr tanesini: "Müslümanlara bir devlet reisi lazım", doğru. Manifesto bu, şöyle devam ediyor: "Devlet reisi İslam'a zıt rezillikler sergilese de, fısk, zulüm sergilese de azledilemez". Kur'an-ı Kerim'e taban tabana zıt. Nisa Suresi'nin 75. Ayetl'nde -ki yaklaşık yarım sayfalık .ayettir- biraz evvel okuduğum manifestoyla taban tabana zıt şeyler söyleniyor. Ne olacak şimdi? Böyle bir yığın var. Bir tane daha söyleyeyim: "ilham ve rüya · esbab ilminden değildir'(Bırakın Allah aşkına, İslam dünyasım ilham ve rüya idare ediyor: ilham ve rüya Kur'an'ın yerine geçmiş. Peygamber'imize atfedilen mucizelerin elli bin kat fazlası bugün bir yıgın insana atfediliyor. İlham ve rüya delil değildir, yani hiç kimsenin ilhamı ve rüyası kendisinin dışında bir başkasını. bağlamaz, ya nakle dayanacaksınız, ya ilme- akla dayanacaksınız. İlhamınız, tecrübeniz Kufsal ilfutı şen yığınlarca Yaşar 226 Nuri Öztürk ancak sizin için delil olabilir, sizi baglar. Başkaları da saygı duyabilir buna, ama ümmetin umunmu tedvirde bugün, bu ilham ve rüya muhassalası olanveriler ön plana geçmiştir. Bana bunlarla ilgili yüzlerce mektup geliyor. Kitlenin din adına şuur altını oluşturan ve gün. lük hayatını yönlendiren bunlar oluyor) Şimdi Kur'an-ı izafeten laşır. Kerim'in bp kutsal meselesinde Cenab-ı Hakk'a tekel var. O tekele riayet etmezseniz bu din yoz· kurduğu. bir Gelenek ve modernizm meselesi.. Şimdi modernizm, kitle ile çok münasebetimiz olduğu için, bizim çok muhatap olduğumuz bir konu. "Hocam, siz de modernıst misiniz?" Ben modernıst filan değilim. Bir de buna reform melaneU ekleniyor. Ne demek bunlar? Ben istirham ediyorum; Batı'nın bizi dalaştırmak için önümüze attığı bu kelimelerle eneljimizi telef ediyoruz, Yani biz, gerçekten çeşitli hesaplara göre oluşturulan. parselasyon ve bunların üzerine konan etiketleri tartışmaya ve bütün mirasımızı, eneıjimizi, eforumuzu bunlar uğruna telef etmeye mecbur muyuz? Batı Fazlur Rahman'a modernist demiş diye, biz de mecbur muyuz? Akife modernist demeye mecbur muyuz? Yani adam nerde demiştir, ben modernistim diye. Bizim yoksa İslam literatürü dışında, bu adamların perspektifini, imanlarını, kişiliklerin!, mesailerini formüle edecek, ifade edecek, kelimemiz yok mu? Mesela; hiç kimse dinde tecdid'i kullanmıyor. Hatta bir rivayete göre, hadistir, Hz. Peygamber'in sözüdür. "Ümmetimin içinde bu dini tecdid edecekler gelecek" diyor. Bu Hadise· zayıftır derseniz, o zaman gelenek içinde var, bizim literatürümüz, vokabülerimiz içinde var. Değil. yeniden yapılanma deniliyor. Acaba ne var bunda? Bir el, Müslümanların işe yarar unsurlarını işe yaramaz hale getirmek için, kitle ile bunları ters düşürmenin şeytani yollarını bulup duruyor. Gelenek, burada modernizme karşı olarak gösterildi. Bu bir defa akademik manada yanlıştır. Kur'ani manada ise tamamen yanlıştır. Kusura bakrnayır:i, Kur'an'da elli bir ayet var, eğer zaman olursa ısrar ederseniz elli birini de burada okurum. Kur'an, elli bir ayetinde nübüvvet kurumunu geieneğe karşı bir kurum olarak koyuyor. Tabirimi mazur görün, beğ.enmezseniz kullanmayın, bir diyalektik kurum olarak koyuyor, vahyi, nübüvveti, geleneğe karşı.· Şimdi iki ayet arzedeceğim bunun için. Şirk aslında bir gelenek dinidir, eectat dinidir. Müşrikler, "doğru söylüyorsanız bize ecdadımızdan, delil getiren" diyorlar Peygamberlere. Şimdi Kur'an bunun karşısında vahyin perspektifini koyuyor: Onları konuşturuyor, konuşturuyor ve sonunda şöyle diyor: "Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle beyanda bulunun". Öte yandan Şirki tarif ederken, "Bunların yaptıklan ilimlerinin ulaş­ madığı, cahillikleri nedeniyle uzak kaldıkları hakikatı inkar etmekten 1. İslam Düşüncesi Sempozyumu 227 başka birşey değildir". Şimdi Şirkin arkasında bu var. Binaenaleyh modernizmi eleş­ -ki ben buna kanşmıyorum. böyle bir problemim yok- geleneği sadece modernizme karşı vaz edemezsiniz. Burada çok önemli bir İslami nükteyi. perspektifi kaçınrsınız. Gelenek sadece modernizme karşı vazedilemez. belki hiç vazedilemez. Çünkü modernizmin içinin ne ile dolu olduğunu bilmiyoruz; bu kavram geniş bir kavram. Fakat gelenek vahye karşı vaz ediliyor, bizzat Cenab-ı Hakk tarafından. tiriyorsanız O halde biz, Ali Şeriatenin gayet isabetle tesbit ettiği gibi, şunu biliyoruz ki; her devirde Rabbin dinine karşı. o dinin patentini taşıyan. taklit eden sahte bir din olmuştur, Modernizıni filan birakın. ta tarihin ilk devirlerinden beri bu hep böyle. her Peygamberin devrinde böyle. Hıristiyanlık vahye karşı geleneğin dinidir: Paganist Roma ve Paganist Yunan. Müsevilik de aynı şekilde. islam'da da geliştirdiler bunu. Şimdi biz Kur'an'ın dini, vahyiri dini, geleneğin dini; örfün dini ayrımını yapıyoruz. Şimdi siz, getirip geleneği modernizmin karşısına koyarsanız Kur'~n adına söz söyleyen insanların nefeslerini tüketirsiniz. O zaman Kur'an sizden şikayetçi olur. Bakınız Kur'an ne diyor: "Onlara Allah'tan indirilene tabi olun dezaman. niye ona tabi olacağız? Hayır, atalarımızdan ne bulduysak ona tabi oluruz"~ Müşrikler böyle diyor. Nerde modernizme karşı gelenek, buyurun. İslami gelenek. demekle gelenek İslami olmaz. İslami ise o zaman vahyin kriterlerine göre filtreden geçirilmeyi kabul eder. Zaten söylenen de budur~ "Sen putperest geleneği kastediyorsun. biz İslami gelenek cliyoruz" denilebilir. İslami gele.nekse Kur'an'ın filtresinden geçirmek lazım. Bu filtrasyon ameliyesinde yukanda kalan başımızın üstünde. Kalmıyorsa, parantezln içine aldıklanmızın bir kısmı Kur'an'la çelişiyorsa -ki yığınla vardır- bunları atmak da bizim iman borcumuz. · nildiği İslam devleti kavramı. -belki dışarda bilgi isteyeceğın:i, tatmin olmadığım konular bunlar- son derece hassasiyet isteyen bir kavKimisi burada dedi ki, böyle bir şey yok, İslam devleti; mevleti olmaz. "Şimdi ne yani islam'ı siyasetten tecrit mi edeceksiniz?" denilebilir. Hayır, o ınanada değil. Ama İslam devleti deyince ne anlıyoruz? Bunu o şekle gelirebiliriz ki· veya getirirler ki, İslam'ın evrenselliğini baltalar veya İslam bir kabile devleti. bir bölge dinihaline gelir. zamanla. mekanla kayıtlı. Şimdi İslamiyet butün kültürlerin, bütün coğrafyaların, bütün bölgelerin insaniarına hitap ediyor; gayet evrensel bir dindir. Bir de Sünnetullah var. İslam devleti; tek bir bayrağın. tek bir başkanın altında, bunlar hayaldir. Kur'an-ı Kerim'in / bizden istediği bu değil. Kur'an-ı Kerim devlet sorunu filan getirmiramdır. Y<,lşar 228 Nuri Öztürk yor. Kur'an-ı Kerim devlette, yönetirnde olması gerekenleri veriyor. Kur'an'da tearrüf vardır; herkesin müstakil kültürü, müstakil cografyası •. devleti vardır. Bunların içini ilahi vahyin onaylayacagı keyfiyetlerle, yaklaşımlarla doldurursunuz. O'nun için bir hayale kürek çekmenin manası yok. İslam devleti ne oluyor, yani altı milyar insanı bir parlamento altında mı birleştireceksiniz, idare edeceksiniz? Bu olmaz. Kur'an'ın getirdlgi evrensel ilkeleri, her yönetirll kendi zemininde, prosedürlerini kendisi zamana ve şartlara göre belirleyerek yaşatacaktır. Bizim görevimiz vahiyle çelişınemektir sadece; yoksa vahyin getirdlgi böyle formüller filan yoktur. Bir şey daha var: İhsan Süreyya Hocamız Saltanatları bir zulüm süreci olarak ifade etti. Bu Peygamberin de sözüdür. Fakat İhsan Hoca onun peşinden geldi, Cumhuriyeti de bu değerlendirmenin içine soktu. Şimdi ben orda kuşkuya düştüm. Bu yönetimlerin, bu sistemlerin, . bu anlayışların tem~ilcilerini mi .eleştiriyordu -saltanat olsun Cumhuriyet olsun-, yoksa kavramıari mı eleştiriyordu? Kişileri eleştiriyorsa tamam. Saltanatın içinde çok temiz insanlar, çok iyiinsanlar olabileceği gibi, Cumhuriyetin içinde çok bozuk insanlar olabilir. Burası muğlak kaldı. Fakat bazılan ara verildiginde dışarıda söylediler, demek ki bir ıstilham var. Tamam İslamiyet saltanata zıt, bunu biliyoruz. Peygamber, "kişralık da kayserlik de ayağırnın altındadır" demiş, tamam. Cumhuriyete gelince, İslamiyetın cumhuriyete zıtlıgından. bahsedemezsiniz, böyle bir şey yok. Orayı iyi ayık­ lamak icap eder. Ayrı bir husus, .bireyin inşasından burda hiç söz etmedik. Kur'an-ı. Kerim'de toplumun, dünyanın çekirdeği olarak ifadelen- dirilen, vazedilen birey üzerinde burada hiç durulmadı. Hep olayı dışa çektik. Birey ne olacak?. Kur'an-ı Kerim bireyin tezkiyesinden söz ediyor~. Tezkiye had~sesi, bireyin iç dünyasının donatılması anlamınadır. Ahmet İnam Bey, gönül meselesinde oraya dolaylı olarak bir girdi sadece. Halbuki Kur'an-ı Kerim çürük fertle saglam toplum inşa edilemeyecegini gayet aÇllt bir şekilde söylüyor. Şimdi burada İslam'ın, İslam dininin tartışıldığı bir toplantıda lJ'ırey dışlanmamalı, ele alın­ .malıydı. Maalesef hiç deginilmedi. Kur'an-ı Kerim, bireyin iç dünyasında bir degişme '- düzelme olmadıkça, Allah toplum olarak beklediğiniz degişmeyi gerçekleştirmez, diyor. Şimdi dini ideoloji haline getirerek, sadece olayı siyasi perspektiften değerlendirerek, maalesef İslam dünyası olarak olayı slogana boğuyoruz. Fakat hangi bireyle bu büyük iddialar yerine getirilecektir. Halbuki İslam dünyasında insan çürümüştür. Ne ile nereye varacaksınız? Bu, yani bireyin tezkiyesi Kur'an-ı Kerim'in temel perspektillerinden biri. Bunu İslam . 1. -1shlm Düşüncesi Sempozyumu dünyası reye 229 gündeme getirmiyor. 47,48 devlet, bayrak var, ama kim ne· bakıyor? İnsan unsurunun beklenen kıvama getirilmesi lazım. Kur'an'dan bir takım rahmetler çekmek için şu insanı bir defa kendi iç dünyasinda beklenen noktaya getirmek icab eder. Bizim bu ülkede, diger Müslümanların yaşadıgı ülkelerde de böyle bir meselemiz yok gibi. Bir takım formel davranışlarm icra edildigini -ki bunlar da çogu zaman göstermelik- görüyoruz, ama fert iç dünyasında durmadan çürüyor. insanlıgın dünyasına Bir de, bilginin üretilmesi ile bilginin degeriendirilmesi de hep kaya da ben böyle anladım. Bilginin üretilmesi ayrı bii' hadisedir, onun vatanı, cografyası, dünü, bugünü, yarını olmaz. Fakat bilginin degeriendirilmesi deyince, İslam'ın orda kalkacak parmagı var. Bilginin degeriendirilmesi ahlaki, teleolojik bir hadisedir. Ama bilginin üretilmesi tamamen matematik bir hadisedir ve· bunun kültüre, bölgeye, zamana, zemine göre degişmesi sözkonusu olamaz. Bilginin degerlendirilmesinde ise İslam'ın söyleyecekleri vardır. İslam bilgiyi Batı'nındegerlendirdigi gibi degerlendirmez. Ama bilginin üretilmesi meselesinde Batı'nın standartlan İlebal'in de altını çizdigi gibi, islam'ın mirası, İslam'ın standartlarıdır. Batı'nın bilgi üreten zihin, ruh ve şuur mekanizmalannın arkasında İslam'ın mirası var. Ama bilginin degerlendirilmesinde biz Batı'dan ayrilırız, ters düşeriz. nştınldı Teşekkür ederim.