AB İSTİHDAM POLİTİKALARI DANIŞMANLIK HİZMETLERİ : Avrupa

advertisement
AB İSTİHDAM POLİTİKALARI DANIŞMANLIK HİZMETLERİ :
Avrupa İstihdam Stratejisi, aktif istihdam politikalarına dayanarak, AB vatandaşlarının nitelikli eğitim
ve öğretim yoluyla istihdam edilme şanslarını artırmak, girişimciliği özendirmek, değişen iş çevresine
uyumu artırmak ve fırsat eşitliğini sağlamak hedefleri doğrultusunda politikalar üretilmesini
desteklemektedir.
Avrupada işsizlik ve istihdam sorunu 1970li yıllarda ekonomilerin tam istihdam seviyesinden
uzaklaşması ile gündeme oturmuştur. 1960larda %2 olan istihdam artışı, 1990larda %0,5e düşmüştür.
Bunun sonucu, 1996 yılında ABde ortalama işsizlik oranının %10.8 yükselmesiyle, soruna Birlik
düzeyinde ortak politikalar aranması yönünde uzlaşıya varılmıştır. Böylece,istihdam politikası bir
"ortak çıkar meselesi" şeklinde ele alınarak, daha önce başlatılan çalışmalarla birlikte, 1997 yılında
Amsterdam Antlaşması ile Kurucu Antlaşmaya "istihdam" başlığının ilave edilmesi "Avrupa İstihdam
Stratejisi"nin oluşmasını sağlamıştır. Bu çerçevede, üye ülkeler AB ile koordineli istihdam stratejileri
izleyecek, özellikle mesleki eğitimin
teşviki ve iş piyasalarının yeni ekonomik koşullara göre modernleştirilmesi konularında işbirliği
yapacaklardır.
Bu yakınlaşmanın hedefi, istihdamı sürekli olarak artırmak, işsizlikle ve özellikle uzun dönemli işsizlikle
mücadele ederek önemli ilerlemeler kaydetmektir. Avrupa İstihdam Stratejisi, aktif istihdam
politikalarına dayanarak, AB vatandaşlarının nitelikli eğitim ve öğretim yoluyla istihdam edilme
şanslarını artırmak, girişimciliği özendirmek, değişen iş çevresine uyumu artırmak ve fırsat eşitliğini
sağlamak hedefleri doğrultusunda politikalar üretilmesini desteklemektedir.
Bu süreç, Komisyonun sunduğu "İstihdam Yönlendirici İlkeleri" ve üye ülkelerin hazırladıkları kendi
istihdam ve iş piyasası gelişmelerini ayrıntılı olarak rapor eden "Ulusal Eylem Planları" yoluyla, Konsey
tarafından hazırlanan yıllık "Ortak İstihdam Raporu" vasıtasıyla denetlenmektedir.Avrupa İstihdam
Stratejisi, 2000 yılı Lizbon Stratejik hedeflerinin en önemli unsuru olarak tasarlanmıştır. Amaç, 2010
yılına kadar AB yi en rekabetçi ve dinamik, bilgiye dayalı ekonomisi haline getirmek, tam istihdamı
sağlamak, sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi ve sosyal bütünleşmeyi elde etmektir. İyi iş
olanakları ve iş kalitesi artırma amacı dikkate alınarak,istihdam ve işsizlik oranlarındaki bölgesel
farklılıkları azaltmak ve toplam istihdam oranını on yıl içinde %70e, kadın istihdamını %60a çıkarmak
strateji hedefleri arasındadır. Bunun için ortalama yıllık %3 büyüme oranının gerçekçi olduğu ifade
edilmiştir. Politikaların bu hedeflere cevap vererek açık ve stratejik bir istihdam politikası yaklaşımı
sağlaması gerekmektedir.
Örneğin, 2000-2001 döneminde, ABnin istihdam oranı %63,9a (+0,6 puan),kadınlarda istihdam oranı
%54,9a (+0,9 puan) yükselmiştir. Üye ülkeler arasında ulaşılan seviyeler ve ilerleme ritmlerinde
önemli derecede farklılıklar mevcuttur. Danimarka, Hollanda, İsviçre ve İngiltere 2000 ve 2001
yıllarında %70 seviyesinin üzerinde bir istihdam oranı kaydetmiş, en düşük oranlar Yunanistan, İtalya
ve İspanyada gözlemlenmiştir. 2001 yılında, tüm yaş kategorilerinde istihdam oranı artış göstermiştir,
ancak genç nüfusun istihdam oranı düşüktür. Bunda lise ve üniversiteye yönelen gençlerin sayısındaki
artışın etkisi olması mümkündür. Öte yandan, kadınların istihdam oranının artış göstermesine
rağmen, kadın-erkek istihdam oranı arasındaki uçurum varlığını sürdürmektedir.Aynı zamanda
Komisyonun amacı, aday ülkelerin istihdam stratejisine uyumunun sağlanmasını garanti altına
almaktır. Esasen, aday ülkelerde istihdam oranı genelde Birlik ortalamasına kıyasla düşüktür. Hiçbir
aday ülke Lizbon Stratejisinin hedeflerini henüz gerçekleştirebilmiş değildir. Hedefin %70lik bir
istihdam oranına ulaşmak olduğu göz önünde bulundurulunca; G.Kıbrıs %67.9 oranla en yakın,
Polonya ise %53.8 ile en uzak ülkedir.İstihdam stratejisinin uygulanmasını teşvik edecek AB finansal
kaynakları da bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Avrupa Sosyal Fonudur (ASF). Fon aynı zamanda
bölgesel politikalar çerçevesinde, geri kalmış bölgelerde istihdam yaratma programlarını
desteklemektedir. Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Yatırım Fonu, yüksek oranda istihdam
sağlayan KOBİlere ve işçilik sektörüne kredi ve garanti olanakları sunmaktadır.
Avrupa entegrasyonunun özellikle ekonomik ve parasal alanda derinleşmesiyle birlikte geç ve ağır bir
gelişme gösteren sosyal hakların güçlendirilmesi ve uyumlaştırılması önem kazanmıştır. Lizbon
Stratejisi çerçevesinde, ekonomi politikaları, istihdam ve sosyal politikaların karşılıklı olarak
birbirlerini güçlendirdiği konusunda tam bir görüş birliğine varılmıştır. Böylece AB,iş hayatının sosyal
boyutunu öne çıkaran bir anlayış ile hareket ederek üye ülkelerde yüksek sosyal standartların
sağlanmasını hedeflemektedir.
2000 yılı Sosyal Politika Gündemi, 2005 yılına kadar olan dönemde sosyal alanda alınması gereken
tedbirler için bir yol haritası oluşturmuştur.Buna göre; iş hukuku, kadın ve erkek çalışanlara eşit
muamele ve ayırımcılığın engellenmesi, sağlık, güvenlik, sosyal güvence ve sosyal diyalog alanlarında
ilerleme kaydedilmesi için önemler alınması gerekmektedir.
TÜRKİYENİN UYUMU
İstihdam alanında AB mevzuatına karşılık gelen çok sayıda Türk mevzuatı bulunmaktadır. Aynı
zamanda, ilk Ulusal Programın (UP) yayınlanmasından günümüze kadar bu kapsamda birçok gelişme
kaydedilmesiyle beraber henüz uyum sağlanmamış alanlar da mevcuttur.İş gücü piyasasının iş gücü
arzının yerel piyasadaki iş gücü talebiyle örtüşmesini sağlayacak şekilde gelişmesini sağlamak ve bu
süreci desteklemek üzere geliştirilen siyasi ölçülerin belirtilmesi; Tek Pazara katılım için siyasi
reformların ve iş gücü piyasasının dönüşümünün hızlı bir biçimde ilerlemesini sağlamak; niteliksiz
veya az nitelikli çalışma çağındaki nüfusun piyasa ekonomisine hazırlanması için gerekli politika ve
önlemlerin alınması;
Ortak İstihdam incelemesinin başlatılması ve bu çerçevede, özellikle sürmekte olan ve hızlanan
yapısal değişikliklerin etkisi de dahil olmak üzere, işgücü piyasası ve sosyal gelişmelerin izlenmesi için
kapasitenin geliştirilemesi yoluyla, Avrupa İstihdam Stratejisine katılım amacıyla ulusal istihdam
stratejisinin hazırlanması yükümlülükler arasındadır. Bu çerçevede alınması gereken önlemler ile
bunların 2003 UP taahhütlerine ne ölçüde yansıtıldığı hususularının incelenmesi Türk mevzutaının AB
istihdam politikasına uyumu açısından önem taşımaktadır.
Buna göre:
• Avrupa İstihdam Stratejisi ile uyumlu bir ulusal istihdam planı oluşturulması ülkenin karşı karşıya
bulunduğu işsizlik sorununun çözümünde ciddi açılımlar sağlamasında temel oluşturmaktadır.
• 2002 Şubat ayında Türkiyenin de işgücü piyasasının modernizasyonu ve uyumunu öngören
stratejiye dahil olması için İstihdam Durum Raporu hazırlananarak,2003 yılı Ortak Değerlendirme
Belgesi çalışmaları başlatılmıştır. DİE verilerine göre, 2003 yılı işsizlik oranının %12,3 seviyesine
ulaştığı ve işgücüne katılımın %50den az olduğu Türkiyede, Komisyon ile işbirliği çerçevesinde ABye
uyumlu isitihdam önlemleri alınması ve özellikle işsizliğin azaltılması amacıyla geliştirilen, "Aktif
İşgücü Programları Projesi", en az 25,000 kişinin yararlanmasını ve bu kişilerden %50sinin işgücü
piyasasına girmesini
hedeflemektedir. Proje kapsamında, meslek, işgücü, ve işbaşı eğitimleri verilecek, yeni iş olanağı
yaratacak KOBİlerin kurulması ve kendi işini kuracaklar teşvik edilecektir.• Türkiye, isithdam alanında
teşvik tedbirleri konulu Topluluk Programına 2003 yılı itibariyle dahil edilmesiyle birlikte, ulusal
istihdam politikasının oluşturulmasına ve istihdamın korunmasına, geliştirilmesine ve işsizliğin
önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olması, işsizlik sigortası işlemlerini yürütmesi amacıyla Türkiye İş
Kurumu (İŞKUR) kurulmuştur. Ayrıca, insan gücünün etkin bir şekilde planlaması, niteliğinin artırılması
için eğitim ve danışmanlık hizmetlerini sürdürülmesi ve kayıt dışı istihdam ve yabancı kaçak işçi
çalıştırılmasının önlenmesi ile ilgili hukuki düzenlemeler öngörülmüştür.
• İş Hukuku alanında kısa vadede ülke mevzuatının yakınlaştırılması İş Kanunundaki katı hükümlerin
uluslararası piyasada rekabete olanak sağlayacak şekilde yapılması gerekmektedir. İşçileri koruyucu
hükümler getirerek esnek çalışmanın uyumuna ve çocuk işçiliğinin önlenmesine dair uyum çalışmaları
tamamlanarak Bakanlar Kuruluna sevk edilmiştir. İşverenin iflası durumunda işçinin korunmasına dair
Konsey Direktiflerinin tamamı İş Kanunu ile uyarlanmıştır.Son yıllarda ABnin sanayi üretiminden bilgi
ekonomisine geçişin şekillendirdiği yeni çalışma yaşamını ve koşulları ile ilgili 2004 yılı içerisinde
ebeveyne izni, kısmi zamanlı çalışma, belirli süreli çalışma ve kanıt yükümlülüğü gibi hukuki
düzenlemelerin tamamlanması öngörülmektedir.
• Kadın ve erkek çalışanlara eşit muamele konusunda Türkiye, ABnin sosyal politika programlarından
olan Cinsiyet Eşitliği Topluluk Programına katılmış bulunmaktadır. Bu çerçevede, 2003 yılı itibariyle
ilgili tüm taraflarla her ay düzenli olarak yapılan seminerlerin sonuçları 2004 yılı sonbaharında
Bratislavada uluslararası bir platformda tartışılacaktır. Muamele eşitliği
mevzuatına tamamen İş Kanunu ile uyum sağlanmıştır ancak, kısmen uyum sağlanmış olan ücret
eşitliğine ve cinsiyete dayalı ayrımcılık durumuna ilişkin uyumun tamamlanması öngörülmektedir.
Türkiyenin de katıldığı Ayrımcılıkla Mücadele
Alanındaki Topluluk Programını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB Koordinasyon Dairesi
Başkanlığı yürütmekle görevlendirilmiştir.
• Ayrıca UP, Ayrımcılığın engellenmesine ilişkin ırk ve etnik kökene ve işyerinde ve meslekte eşit
muameleye dayalı ayrımcılık hükümlerine uyumunun tamamlanmasını öngörmektedir.
• Türk mevzuatının, İş Sağlığı ve Güvenliği alanında çok ayrıntılı düzenlemelere sahip olmasına
rağmen ve sanayide çalışma esas alındığı için değişen çalışma çevresinde ortaya çıkan yeni risklere
karşı yeterince koruyucu hükümler içermesiyle birlikte AB mevzuatı hükümlerine bire bir uyum henüz
tamamlanmamıştır.Diğer taraftan, laboratuar imkanlarının sınırlı kalması risk tespitinin AB
normlarında gerçekleştirilememesine sebep olmaktadır. Mevzuat düzenlemelerin yanı sıra, kurumsal
yapınında güçlendirilmesine ve teknik yardıma da ihtiyaç bulunmaktadır. Avrupa İş Sağlığı ve
Güvenliği Ajansına gözlemci olarak katılan Türkiye, ayrıca Kıdemli İş Müfettişleri Komitesine de
gözlemci olarak katılımının sağlanmasına çalışılmaktadır.
• Sosyal korumanın modernleştirilmesi üzerine kurulan Sosyal Güvenlik sisteminin geliştirilmesi
çerçevesinde, sağlık hizmetlerinin sunumu ile finasmanın ayrılması, genel sağlık sigorta sisteminin
kurulması, sosyal güvenlik kuruluşunda norm ve standart birliği sağlanması, bütünleştirilmiş bir sosyal
güvenlik ağı kurulması, uzun ve kısa vadeli sigorta programlarının
biribirinden ayrılması ve prim karşılığı olmayan ödemelerin kaldırılması gibi konuların düzenlenmesi
gerekmektedir. Ayrıca Türkiye, 2003 yılından itibaren sosyal dışlanma ile mücadele konulu Topluluk
Eylem Programına katılmaktadır.
• Sosyal diyalog alanında bilgilendirme ve danışma süreci Türk mevzuatında zayıf olduğu gibi, mevcut
mekanizmaların işleyişide sınırlı kalmaktadır.Ulusal mevzuat, yetkili temsilcilerin üstlendiği
bilgilendirme görevinin belli koşullara bağlanmış olması sonucu, özellikle KOBİlerde işçiler yeterince
temsil edilememektedir. Bu eksikliği gidermek üzere UP, işçi temsilciliğin giderilmesi ve şirketlerde
çalışanların yönetime katılımı hakkında hukuki düzenleme öngörmüştür. 2002 yılından itibaren, işçi ve
işverenlerin ihtiyaçlarının dengelenmesini sağlamak amacıyla, Bakanlığın AB Koordinasyon Dairesi
Başkanlığınca,Haziran-Eylül ayları hariç, işçi ve işveren kesimi temsilcileri ile "sosyal diyalog" düzenli
toplantıları gerçekleştirilmektedir. 2001 yılında kurulan Ekonomik ve Sosyal Konseyin grev ve yetki
alanına giren konularda araştırma
ve inceleme yapmak, görüş bildirmek ve raporlar hazırlamak üzere oluşturulan 14 çalışma kurulundan
biri olan Çalışma Hayatı ve İstihdam Çalışma Kurulu 2003 yılında çalışmalarına başlamıştır.ABye
katılım süreci, Türkiyenin istihdam politikalarını geliştirmesinde önemli bir rol oynamıştır ve
oynamaya devam edecektir. Halihazırda istihdam göstergeleri AB standartlarında olmayıp İŞKURun
işlerliğinin ilerleme kazanması ile istihdam piyasasında sağlıklı verilere ulaşmak ve buna uygun
politikalar geliştirmek mümkün olacaktır. Diğer taraftan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının,
idari kapasitenin geliştirilmesi ile ilgili, ASFnun ve Dublin Vakfının (Yaşam ve Çalışma Kosullarının
İyileştirilmesi için Avrupa Vakfı) Sosyal Diyalog ve İş Sağlığı ve Güvenliği alanlarındaki komitelerinin
çalışmalarını etkin bir şekilde izlemesi gerekmektedir. AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığının bir
Genel Müdürlük haline getirilmesi durumunda,kadın-erkek eşitliği, ayrımcılıkla ve sosyal dışlanmayla
mücadele alanlarına ilişkin Topluluk Programlarının etkin yürütülmesi mümkün olacaktır.
Türkiye, ABye katılım sürecinde çok önemli siyasi ve ekonomik reformlar geçekleştirmiştir. Ancak en
az söz konusu reformlar kadar ABye katılım sürecinin diğer bir önemli ayağını AB müktesebatına
uyumun oluşturduğunu hatırlamak gerekmektedir. Bu çerçevede, AB müktesebatına uyumun önemli
bir bölümünü oluşturan istihdam stratejileri ve sosyal politika alanında Türkiyenin taahhütlerini
yerine getirdiğini söylemek güçtür. Hiç şüphe yok ki, bu alanda gerçekleştirilecek reformlar Türkiyenin
ABye katılım sürecini hızlandıracağı gibi ülkemizde istihdam alanında daha iyi koşulların oluşumuna
katkı sağlayacaktır.
Download