Örtülü sermaye faiz kur farkı KDV ilişkisi

advertisement
Örtülü sermaye faiz kur farkı KDV ilişkisi
02.11.2007 / Veysi Seviğ
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12/1'inci maddesi uyarınca "kurumların ortaklarından veya
ortaklarla ilişkili kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları
borçların hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte özsermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili
hesap dönemi için örtülü sermaye" sayılmaktadır.
Diğer yandan yasal düzenleme gereği olarak "Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz
ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının
uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının
gerçekleştiği hesap döneminin son günü itabariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler
için ana merkeze aktarılan tutar" sayılmakta olup "daha önce yapılan vergilendirme işlemleri,
tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını
da kapsayacak şekilde, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir."
Mevcut bu düzenlemeler çerçevesinde Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12'nci maddesi uyarınca
hesaplanan faiz ve benzeri ödemeler ve kur farkları üzerinden ayrıca Katma Değer Vergisi de
hesaplanmaktadır.
Kurumlar Vergisi Yasası'nın 37/c maddesi uyarınca örtülü sermaye ile ilgili olarak yapılan bu
düzenleme 01.01.2006 tarihinden sonraya sarkan ödünç işlemlerine de uygulanmak ve
01.01.2006 tarihinde geçerli olmak üzere 21.6.2006 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Uygulamada Kurumlar Vergisi Yasası'nın 12'nci maddesi uyarınca hesaplanan faiz ve benzeri
ödemelerle kur farklarının Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulup tutulmayacağı hususu
duraksama ve tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar ve duraksamalar halen de devam
etmektedir.
Konuya ilişkin olarak oluşan görüşler çerçevesinde;
* Örtülü sermaye düzenlemesi bir vergi güvenlik yani bir otokontrol aracıdır.
Vergilendirmede otokontrol müesseselerinin temel amacı asgari bir vergi hasılatının temin
edilmesi veya belirli işlemlerin vergi yasaları açısından değerlendirilmesi aşamasında bir alt
sınır belirlemektedir. Bu bağlamda da otokontrol araçları uygulamasında bir işlemin olup
olmaması önem arz etmemektedir. Dolayısıyla otokontrol aracı olarak kabul edilen sistemde
yasa maddesi ile çerçevesi çizilen bir sistem varsayım olarak kabul edilmekte ve bu varsayıma
göre işlem yapılmaktadır. Bu nedenle de Katma Değer Vergisi açısından vergiyi doğuran bir
işlemin varlığından bahsedilemez.
* Örtülü sermaye olarak kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan ve ortak şirketçe elde
edildiği varsayılan miktar bu anlamda iştirak kazancı veyahut gerçek kişi tarafından elde
edildiği varsayılan kısım ise menkul sermaye iradı niteliğindedir. Dolayısıyla bu tür gelirlerin
Katma Değer Vergisi'ne tabi tutulmaması gerekmektedir.
* Gerçekte mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde örtülü sermaye üzerinden hesaplanan
tutarlar iştirak kazancı veya kâr payı olarak kabul edilmektedir. Ancak yine mevcut yasal
düzenlemeler çerçevesinde menkul sermaye iratlarında elde etme olgusu ekonomik ve hukuki
tasarruf esasına bağlanmıştır. Varsayıma dayalı kâr dağıtımında hukuken ve ekonomik olarak
elde etmenin kanıtlanması mümkün değildir. Daha açıkçası elde edilmiş bir gelir söz konusu
değildir.
* Diğer yandan, dağıtılabilir kâr açısından da bazı önemli sorunların ortaya çıkması
muhtemeldir. Örneğin örtülü sermaye üzerinden hesaplanan tutarın 500 YTL, buna karşılık
şirketin dönem sonu faaliyet sonucunun ise 250 YTL zarar olduğunu varsayacak olursak, bu
durumda şirket net 250 YTL zararlı olmasına rağmen 250 YTL kâr dağıtıldığı kabul
edilmektedir. Bu durumda hukuken şirketten sermaye çekişi gündeme gelmektedir. Oysa
mevcut yasal düzenlemelere göre sermaye çekişleri Katma Değer Vergisi'ne tabi değildir.
* Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak
temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte
kurumun özsermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye
sayıldığından, dönem içinde örtülü sermaye üzerinden hesaplanan faiz ve benzeri ödemeler
için Katma Değer Vergisi hesaplanabilmektedir. Ancak buna karşılık, örtülü sermaye
üzerinden hesaplanan faiz ve benzeri ödemelerin nihai akıbeti hesap döneminin son günü belli
olduğundan, bir başka anlatımla hesap döneminin son günü hesaplandığından (hesap
döneminin son günü itabariyle dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için merkeze aktarılan
tutar) yıl içinde Katma Değer Vergisi hesaplanmış ise söz konusu Katma Değer Vergisi'nin
fazla ve yersiz hesaplanan Katma Değer Vergisi olarak işleme tabi tutulması gerekecektir.
Yukarıdaki görüşler Ankara YMM Odası'nın 10.9.2007 tarih ve 2007/7 sayılı kararından
alınmıştır.
Bize göre de örtülü sermaye üzerinden hesaplanan faiz ve benzeri ödemeler ile kur farkı
Katma Değer Vergisi'ne tabi değildir. Çünkü bu bağlamda yapılan hesaplamalar varsayıma
dayalıdır. Oysa Katma Değer Vergisi'nde vergilendirmeye esas alınan, teslim veya hizmetin
ifasıdır.
Kaynak: http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=82471&ForArsiv=1
Download