ERAY ÖZER 21402262-EEE Yapay zekanın yükselişi "Yapay zeka teknolojisi insanlık tarihi için en büyük başarı olabilir ama dikkatli olunmalı, aksi takdirde insan ırkının son başarısı da olabilir." Stephan Hawking 2015 yılında çıkan bilimkurgu türünün en dikkat çekici yapıtlarından biri olan Ex Machina, günümüzün en tartışılan konularından biri olan AI(Artificial Intelligence)’i, yani yapay zekâyı felsefi açıdan işlemesiyle benzer türdeki yapımlardan farklılığının sinyallerini filmin ilk dakikalarından itibaren izleyiciye veriyor. Kısaca yapay zekânın ahlaki etkilerini, yapay zekânın insanoğluna neler yapabileceğini ve yapay zekâ ile birey arasındaki iletişimi anlatan Ex Machina, her ne kadar bilim kurgu ve gerilim türünde olsa da mantık çerçevesindeki ilerleyişiyle bilimkurgu türüne damga vuran yapıtlardan biri olmaya başarıyor. İnsanlık tarihinin dönüm noktaları vardır. Tüm dünyadaki yaşamı etkileyen ve insanoğlunun hayatını sonuna kadar değiştiren olaylar olarak tanımlayabiliriz bu mihenk taşlarını. Yazının bulunması, matbaanın icat edilmesi, Sanayi Devrimi veya internetin keşfedilmesi bu tabire örnek verilebilir. Her ne kadar şu an sayıları bir elin parmağını geçmese de yapay zekâya sahip olan robotların icadı da bu listeye eklenebilir. Bu listeye ne zaman ekleneceği ise robotların sosyal yaşama katıldığı tarihi olacaktır bana kalırsa. Bizim gibi hissedebilen, düşünebilen, karar verme mekanizmasına sahip olan, kısacası insana ait özelliklere sahip olan makinelerin aramızda var olduğunu düşünün. Tüm insanlık tarihinin yeniden yazılmasına sebep olacak bu buluşun hayatımızda neleri değiştireceğini düşünebiliyor musunuz? Birçok filme, bilimsel araştırmalara konu olan yapay zeka ile insan ilişkileri önümüzdeki yıllara damga vuracak ve tüm toplumu değiştirebilecek bir konu. Filmin de üzerinde durduğu en büyük sorun bu aslında. Bir insanın yapabildiği her şeyi eksiksiz yapabilen bir yaratığın, kısa zamanda sizinle aynı konumda olmak istemesi, sizin ona bahşettiğiniz karar mekanizması ve düşünce gücüyle bu karar doğrultusunda adımlar atabilmesi sürpriz olmamalı. Size ait olan özelliklerin aynısına sahip olması, sizin yaptıklarınıza istemesine nedendir. Fakat sorun şu ki yapay zekaya, insanlara ait olan özellikleri aktarırken, tüm insanlığın en önemli ve birincil refleksini de aktarmış oluyorsunuz. O da hayatta kalmak… A a a a a a a a a a a a a aa a a a a aa a aa a a a a a aa a a a a a a a Hayatta kalmak tüm insanlığa verilmiş ve insanlığın ilk refleksi olan bir özelliktir. Eğer bu özellik, yapay zekâlarda da olursa ki insanlığın tüm özellikleri, duyguları refleksleri yükleneceği için olacaktır, insanlığın sonu da gelmiş demektir. Düşünün, yapay zekaya sahip robotlar yapmayı başardınız, bundan sonra iki olasılığınız var; ya robotlar özgürce aramıza karışacaklar ya da gün ışığı görmeyen yerlerde kobaylar olarak kullanılacaklar. İçgüdüsel olarak iki koşulda da insanlığa karşı kendilerini savunacaklardır. Bunun nedeni onları üreten, onları yaratan varlık olan insanların kendileri için bir tehdit olarak algılamaları. İşte bu sebeple yapay zekanın insanlarla olan tüm bağlantıları kesilmelidir. “Günün birinde yapay zekâlar bize Afrika düzlüklerindeki fosil iskeletlere baktığımız gibi bakacaklar. Kaba bir dil ve aletlerle, toz içinde yaşayan, dik durabilen bir maymun gibi. Soyu tükenmeye hazır.” Nathan Filmin ana kahramanlarından olan Nathan’ın bu sözleri, yapay zekanın ne kadar ileri gidebileceği hakkında ipuçları veriyor. Bizim fosillere baktığımız gibi, yapay zekaya sahip robotlar da günün birinde bize benzer bir şekilde bakacak. İnsanlık adına en büyük tehditlerden biri olan yapay zeka amacının dışına çıktığı takdirde insanlığın sonunu getirecektir. Alex Garland tarafından yönetilen Ex Machina, yapay zekanın günümüz teknolojisi tarafından yakın zaman bulunacağına işaret ediyor. Ama filmin başından sonuna kadar izleyicilere tek bir soru yöneltiliyor: Zamanı geldiğinde bu gibi aygıtların varlığına ne kadar hazırız?