Tanrı Ne İster?

advertisement
Rıza Heybetoğlu
Tanrı Ne İster?
Antik Mısır…
Tanrı Krallar çağı…
Bir gün Musa adında biri ortaya çıkar. Bazı fikirleri vardır. O
güne kadarki genel kabule sığmayan fikirlerdir bunlar.
Metafizikten, varlıktan, Tanrının birliğinden söz eder. Mısırın
efendileri bu aykırı adamı hoş bir farklılık olarak görür önceleri.
Mısır egemeni Firavun Musa’yı dinler, tartışır, eğlenir… Derken
bir gün Musa denen adam Mısır sistemine bir çomak sokar.
Ekonominin temel direği köleleri Mısırdan çıkarır. O güne kadar
Musa’yı bir şekilde tolere eden Firavun birden hiddetlenir ve
onu öldürmek ve köleleri geri getirmek için ordusuyla saldırır…
Firavunu çıldırtan Musa veya fikirleri değil, düzeninin
bozulmasıdır.
Kaçarlar… Ancak sürekli memnuniyetsiz bir grup vardır. Yeni bir
hayat kurmak isteyen bu ezilmiş toplumun firavunları olmaya
soyunmuş bir grup sürekli muhalefet ederler Musa’ya… Musa
mucizeler gösterir, denizleri yarar, kayalardan ırmaklar akıtır
ama yetmez… Hep yalnız bırakılır Musa ve ona inananlar.
Derken Musa’dan sonra yeni egemenler Musa adına ortaya
çıkıverirler. Tanrı, onun temsilcisi Musa, onun temsilcisi de
biziz… Biz olmadan ne Tanrıyı ne de sözlerini anlayamazsınız
derler. Yani bize karşı gelirseniz Musa’ya ve dolayısıyla Tanrıya
isyan etmiş olursunuz… Homurtular dinmiştir Musa’ya karşı.
Yaşarken sürekli didişilen Musa panteonda yerini almıştır.
Aradan yüz yıllar geçer, bu günkü İsrail denen topraklarda İsa
adında bir adam ortaya çıkar… Din adamıdır, insanları vaftiz
eder, şifa dağıtır, hikmetli sözler söyler… Ne Yahudi egemenler,
ne de Romalı vali çokta rahatsız değildir bu farklı mistiğin
varlığından… Derken bir gün bu adam Yahudi tapınağına gelir.
Tapınağın adeta bir borsaya dönüştüğünü görünce çılgına
döner, cezbeye tutulmuş bir derviş gibi haykırarak ortalığı
birbirine katar, tefecilerin tezgâhlarını devirir. O güne kadar
varlığı rahatsızlık vermeyen İsa artık sistemin düşmanıdır.
Yahudi egemenler onu Roma valisine şikâyet edip öldürülmesi
gerektiğini söylerler. Hatta o günlerin azılı bir suçlusu olan
Barabbas’ı serbest bırakma pahasına İsa’nın ölmesini isterler.
İsa Barabbas’tan tehlikelidir. İsa’yı öldürürler, ona inananlar
avlanır. Ama ne zamanki Hıristiyanlar sistemle olan
kavgalarından vazgeçerler, birden İsa’yı öldüren, inananlarını
avlayan Roma, Tanrının nuruyla aydınlanıverir. Artık herkes
Hıristiyan olmalıdır. İsa artık insan bile değildir, Tanrıdır. Onun
temsilcisi ise Roma. Yani Tanrıyı öldürenler… Pagan Roma’nın
efendileri artık Kutsal Papa olmuşlar ve kavga bitmiştir.
söylediklerinden farksızdır. Daha da ilginç olanı Muhammed bu
sözleri söylediğinde toplum hiç de yabancı değildir sözlerine.
Tek tanrı fikrine inanan ve putları inkâr eden, Yahudi, Hıristiyan,
Hanif ve Zerdüştler vardır toplum içerisinde. Kimse onları
dışlamamış,
inançlarını
inkâra
zorlamamıştır.
Ancak
Muhammed, köle ile efendinin eşit olduğu, aynı safta ibadet
etmeleri gerektiği, zenginlerin malında yoksulların hakkı olduğu
gibi efendileri huzursuz eden bazı eklemeler yapmıştır semavi
dinlerin söylemlerine. Birden durum değişir, ona ve
inananlarına savaş açılır. Savaşlar, işkenceler, sürgünler…
Muhammed ölür ancak, savaşlar ölümler bitmez. İncir
çekirdeğini doldurmayan bahaneler yüzünden Muhammed ile
beraber ibadet eden yaklaşık 90 bin kişi (sahabe) bu savaşlarda
birbirlerini katlederler. Derken bir gün pagan Arapların lideri,
Muhammed’in temsilcisi (Halefi) olarak başa geçer. Dünün
putperest
Mekke’sinin
efendileri,
artık
savaştıkları
Muhammed’in vekilidirler. Otuz yıllık aradan sonra egemenlik
gene aynı kişilerdedir. Kavga sona erer. Muhammed Tanrı ilan
edilmez ama sözleri Tanrı sözleri gibi kutsal kabul edilir. Sonra
gelsin sözler… Hangi egemen, ne yapmak istiyorsa “kale
Resulullah” (Allahın elçisi dedi ki) deyip bir söz (hadis)
söyleyiverir. Söze karşı gelen Tanrıya karşı gelmiş sayılır…
Her şeye rağmen her üç dinin içerisinde de hakkı haykıranlar
elbette var olmuşlardır. Ama inanın öyle ezilmişlerdir ki, aklınıza
gelebilecek hiçbir ezâ anlatmaya yetmez yaşananları…
Şimdi her üç semavi din, öyle teferruatlarla, girift inanç
kaideleriyle, ritüellerle boğulmuştur ki, Musa’nın, İsa’nın,
Muhammed’in saf ve basit mesajlarını bu karmaşanın
içerisinden
çıkarmak
neredeyse
imkânsızdır.
Madem
imkânsızdır o halde kendini bu Gordion düğümünü çözmeye
adamış bir zümreye ihtiyaç vardır. Dolayısıyla Tanrının ne
istediğini ancak bu din adamları zümresinden öğrene biliriz. On
yıllar süren teolojik eğitimler, Tanrının sözlerini şerh eden yüz
binlerce kitap, sadece “ehlince” anlaşıla bilecek hakikatler… Oysa
Musa mesajını eğitimsiz kölelere, İsa okuma yazma bilmeyen
Balıkçıya, Muhammed kulağı kesilmiş siyahî kölelere
anlatabilmişti. Binlerce yıl önce hiç bir akademik eğitim almamış
insanların kolaylıkla anlayıp, inanıp, uğrunda ölecek kadar
içlerine sindirdikleri hakikat ışığı, 21. Yüzyıl insanına üç din,
onlarca mezhep, milyonlarca kitap olarak sunuluyor…
Neden mi? Çok basit…
Anlamayın…
Anlamayın ki sorasınız…
Bir zaman sonra Muhammed adında bir adam Arap
yarımadasındaki Paganizme, ahlaksızlığa ve zulme karşı çıkar…
Söyledikleri adalet, iyilik, tek Tanrı gibi, Musa ve İsa’nın
http://www.mgkmedya.com
Sorasınız ki biz var olabilelim…
Bizim varlığımız binlerce yıldır küçük aksamalar dışında sürekli
Çarşamba, Aralık 26, 2012 - Sayfa 1 / 2
Rıza Heybetoğlu
Tanrı Ne İster?
dönen “dharma”nın şeriat tekerleğini sürekli kılsın…
Kurumsallaşmış din ve Kader inancı olacak ki, Kastın plepleri
boyun eğsin.
3000 bin yıl önce Hindistan…
“Soru: neden ben parya, siz Kshatriya’sınız?
Cevap: Şimdi bu hayatta böyle ama eğer iyi bir köle olup
kaderine razı olursan sonraki hayatında sende Kshatriya
olabilirsin. Yok, eğer karşı gelirsen seni bu şekilde yaratan
Tanrıya isyan etmiş olursun. İsyan edersen sonraki yaşamında
köpek veya bok böceği olarak gelirsin dünyaya.
Soruyu soran: Hımm! der, başını kaşıyarak gider.
3000 bin yıl sonra Günümüz…
Soru: Neden ben asgari ücret alırken, ortaçağ kölelerinden daha
kötü bir hayatı yaşamak zorunda kalırken, siz milyar dolarlar ile
yaşıyor benim bir aylık maaşımı köpeğinizin bir kuaför
masrafına veya beş yıldızlı umrenizde kaldığınız otelin bir gecelik
oda kirasına harcıyorsunuz?
Cevap: Bunu da bulamayanlar var. Onları düşün kanaat et. Eğer
anarşi çıkarmaz, emre itaat edersen, öbür dünyada sen
zenginlerden daha üstün bir makamla ödüllendirileceksin. Tanrı
seni yoksullukla, onları da zenginlikle sınıyor…
Nasıl bir Tanrıdır ki, onu razı etmek için binlerce yıldır herkes
birbirini boğazlıyor.
Haçlı ordularına papazlar, “size ok değmeyecek, kılıç
batmayacak, ölürseniz şehitsiniz “ diyorlar ve orda doğuya
salıyorlardı cahil sürüleri. Macaristan seferine çıkan
Müslümanlar farklı bir motivasyona sahip değillerdi kuşkusuz.
Günümüzde hala Tanrı adı haykırılarak insanlar öldürülüyor.
Sorun bir an için vicdanlarınıza!
Tüm evreni var eden bir yaratıcı neden birinin gırtlağını
kesmenizi istesin ki sizden?
Sana bir şey söylemek istediğinde neden hiyerarşik bir
bürokratlar zincirine ihtiyaç duysun? Tanrı Cebrail’e-Cebrail
Papa’ya- Papa Kardinallere- Kardinaller Papazlara- Papazlar
halka…
Neden?
Tanrı bir çiçeğe veya arıya vahiy ederken, insanın gönlüne
vahyedemiyor mu ki, hahamlara, papazlara veya hocalara
ihtiyaç duysun?
Hakikatin kör edici ışığı güneş gibi apaçık duruyorken, gözleri
yumuk, karanlıkta mum arayanlara ancak şöyle denebilir…
Açın artık gözlerinizi…
Soruyu soran: Hımm! der, başını kaşıyarak gider.
Kast öyle bir sistemdir ki Tanrı bile o sistemi bozamamıştır tarih
boyu. Bozmak için elçilerini yollamış sistemi alt üst etmek
istemiş, ancak sistem şekil değiştirip Tanrının dinlerini de ele
geçirmiştir.
Hiç düşündünüz mü?
Egemenler hiçbir zaman dindar
olmadıkları halde her zaman yanlarında rahipler, papalar veya
hoca efendilerle poz verirler… Onlara hürmet eder ağırlarlar…
Egemenler peygamberlerle savaşır ama onların dinlerini himaye
ederler…
“Dünyadaki her türlü adaletsizliğin çözümünü öte dünyaya
havale eden bir inanç sistemini neden kucaklamasın ki egemen
sınıflar…”
Adalet ve iyiliği yaşarken hâkim kılmaya çalışan Musa, İsa ve
Muhammed ile savaşan egemenler, onların adalet ve iyiliği öte
dünyada bulabileceğimizi vâzeden dinlerini ve o dinlerin
temsilcilerini halktan üstün ancak kendilerinden aşağı bir sınıf
olarak bağırlarına basmaktadırlar.
http://www.mgkmedya.com
Çarşamba, Aralık 26, 2012 - Sayfa 2 / 2
Download