/ £ J 12 3 fio *s. -o û» «■*Ûs SABAH P azar 4 Ağustos 1996 Hürriyet kahramanı vatanına dönüyor ör bir kurşunla vurulup, atın­ dan yere düşerken gittikçe ka­ raran gözlerinin önünden 41 yıllık yaşamı bir sinema filmi gibi hız­ la geçiyor, kulaklarında coşkulu kala­ balıkların “Yaşa... Varol... Hürriyet Kahramanı!” tezahüratları yankılanı­ yordu. Vatanından binlerce kilometre uzaklıkta, bir ülkü uğruna Kızılordu birlikleriyle çarpışırken şehit düşen Enver Paşa’mn kısacık yaşamı bu dar sütunlara sığmayacak kadar büyük olaylarla doluydu. Kimi tarihçilerin “vatansever, idealist, son derece cesur ve atak” olarak nitelediği, kimi tarih­ çilerin işe “Koyu Alman hayranlığı nedeniyle imparatorluğu yıkıma götü­ ren Birinci Dünya Savaşı’na sokmak­ la” suçladığı Enver Paşa 1881 yılında İstanbul’da doğmuş, 1903 yılında Kur­ may Yüzbaşı olarak orduya katılmıştı. Enver Bey’in yıldızı, Sultan II. Abdülhamit’in aleyhine çalışan İttihat ve Terakki Partisi’ne girdikten sonra par­ ladı. Kendisine bağlı birliklerle dağa K Sultan II. Abdülhamit’in baskı rejimine karşı ayaklanarak dağa çıkan Binbaşı Enver Bey’e, halk Meşrutiyetin ilânını sağladığı için “Hürriyet Kahramanı” ünvanını vermiş, onu coşkuyla, sevgiyle bağrına basmıştı. çıkarak Abdülhamit’e karşı ayak­ landı. Bu ayaklanmaya Kolağası (Yüz­ başı) Resneli Niyazi ve Ohrili Eyüp Sabri Beyler de katıldı. Ayaklanma­ nın giderek büyümesi üzerine Sultan II. Abdülhamit, II. Meşrutiyeti ilân et­ mek zorunda kaldı. Artık o, “Hürriyet Kahramanı Enver Bey”di. Bu olaydan sonra Enver Beyin Ber­ lin Askeri Ateşeliği’ne atandığını, an­ cak Meşrutiyet’e karşı bir tepki olarak patlak veren 31 Mart 1909 ayaklan­ ması üzerine Türkiye’ye döndüğünü görüyoruz. Enver Bey, isyanı bastır­ makla görevli Hareket Ordusu’nun kurmay başkanlığını yaptıktan sonra Enver Paşa, ölümünden 74 yıl sonra vatana dönüyor... O da diğerleri gibi hata ve sevaplarıyla çoktan tarihe geçti. Bırakalım, onun hakkındaki hükmü, biz değil, yanılmaz bir hakim olan tarih versin... İtalyanlar’m Trablusgarp’a saldırması üzerine Bingazi’ye giderek savaşa ka­ tıldı ve başardı savunma savaşı verdi. Yarbaylığa yükseltildi. Balkan Savaşı’nda da görev aldı. Ancak çeşitti cep­ helerden kara haberler geliyordu. Bulgarlar Doğu TVakya’da durmadan ilerliyor, tam 550 yıldan beri atalarımı­ zın at koşturduğu Rumeli topraklan elimizden çıkıyordu. Devrin sadra­ zamı Hürriyet ve İtilaf Partisi sempa­ tizanı ve taraftan Kamil Paşa, Londra Konferansında devletlerin dikte ettir­ diği Midye-Enez hattını sınır olarak kabul etmekten başka çare kalmadı­ ğını öne sürmüştü. Çatalca önlerine VATANA ÖLDÜKTEN SONRA KAVUŞANLAR Araştırma: Ertan ÜNAL {ABC Basın Ajansı) kadar gelen Bulgar Ordusu’nu dur­ durmak, savaşa son vermek için baş­ ka çare göremiyordu. Bu karışık ortamdan yararlanmak isteyen İttihat ve Terakki Partisi, 23 Ocak 1913 günü bir hükümet darbesi yaptı. Edirne’yi düşman işgalinden kurtaracaklarım öne sürerek eyleme geçen parti taraftarları, hükümetin toplantı halinde olduğu Babıali’ye bir baskın yaptılar. Sadrazam Kamü Pa­ şa, silah zoruyla istifaya zorlandı. Bir partinin düzenlediği kanlı baskmla Osmanlı İmparatorluğu’nda iktidar el değiştirmiş, İttihat ve Terakki Partisi taraftan Mahmut Şevket Paşa sadra­ zamlığa getirilmişti. İttihat ve Terakkinin kesin iktidar günleri başlıyordu... Bu olaydan kısa bir süre sonra başmda bulunduğu bir­ likle, düşmanın hiçbir direnişiyle kar­ şılaşmadan Edirne’ye giren Enver Bey’e “Edime Fâtihi” ünvanı verildi. Hızlı yükseliş Evlendiği gün Enver Paşa, 1914 yılında Sultan Reşat’ın yeğeni Emine Naciye S ultanla evlenmiş, böylece ‘Saraya dam at olarak’ konum unu daha da güçlendirm işti. Bu evlilikten iki kız biri erkek üç çocuk sahibi olan Naciye Sultan, dul kaldıktan yıllar sonra ikinci evliliğini yapacaktı. Enver Paşa’nın kardeşi Damat Kamil Paşa’yla... ‘Enveriand’ Ö zgürlük için ayaklanan Enver Paşa’nın adı, II. M eşrutiyetin ilanıyla destanlaşırken, kendisine "Hürriyet Kahramanı” unvanı verilm iş, adına kartpostallar bastırılm ıştı. Daha sonra bu unvana bir de “Edirne Fatihi” unvanı eklenecekti. Nitekim Alm anlar’ın İstanbul’a giden trenler üzerine “ Enveristan” ya da “Enverland” yazmaları da im paratorluğun tek hakimi olarak görüldüğünün bir deliliydi. Babıali Baskım’ndan sonra Paşalığa terfi ettirilen ve Harbiye Nazırlığı’na getirilen, bunun yanısıra başkomutan vekili olan Enver Paşa, önce ordudaki muhaliflerini görevlerinden aldı. Da­ ha önce orduyu siyasete sokmakta hiçbir sakınca görmeyen Enver Paşa, bu kez tam aksi bir davranışa girdi. Berlin’de askeri ateşelik yaptığı yıllar­ da çok beğendiği Alman Ordusu’nun disiplin anlayışını Osmanlı Ordusu’nda da uygulamaya çalıştı. Bu ara­ da haketmeden rütbe sahibi olanların rütbelerini de indiren Enver Paşa, or­ duya birçok Alman Subayı’nın danış­ man olarak atanmasını sağladı. Enver Paşa’mn vatanseverliğine toz kondurmayan bazı tarihçiler, onun en büyük hatası olarak koyu Alman hay­ ranlığı nedeniyle Padişah’tan bile ha­ bersiz olarak ülkeyi Birinci Dünya Savaşı’na sokmasını gösterirler. Tarih­ lerde yeralan belge ve ifadelere göre Enver Paşa, Padişah’a bile haber ver­ meden Rusya’ya karşı gizli bir TürkAlman ittifakının imzalanmasını sağ­ lamış, bunun ardından Türkiye’ye sı­ ğman iki Alman Savaş Gemisine -Goben ve Breslau, sonraları Yavuz ve Mi­ dilli- Boğazlar’dan geçiş izni vermiş, bu olayı Sadrazam Said Halim Paşa’ya sonradan, “Müjde, bir oğlumuz oldu” sözleriyle duyurmuştu. Daha da önemlisi İtilaf Devletle­ rinin baskısı üzerine, satın alındığı açıklanarak Yavuz ve Midilli adları ve­ rilen bu iki zırhlının Amiral Souchon Komutasında Karadeniz’e çıkarak Rus limanlarım bombalamaya başlamasıydı. İmparatorluk böylece Birinci Gözüpek ve ataktı Enver Paşa, (1881-1922) gözüpek ve atak b ir askerdi. Daha B inbaşılık yıllarında eş­ kıya kovalarken tam 54 çatışm aya, en ön safta katılm ış, hatta bu çatışm alardan bi­ rinde yaralanm ıştı, ö lü rke n bile m itralyözlerin üzerine korkusuzca gitm işti. Dünya Savaşı’na girerken, Talât Paşa bile bu olayın önceden kendisine bil­ dirilmeden gerçeleştirildiğini ısrarla ileri sürecekti. Ama olan olmuştu ar­ tık... Hem de birkaç cephede birden savaş başlamıştı... Binlerce şehit Enver Paşa, savaşm Rusya’mn ye­ nilgisiyle sonuçlanacağına, bu yenilgi sonucu kazanılacak topraklarla Ana­ dolu Türkleri’yle Orta Asya Türkleri’nin bir araya gelmesinin sağlanaca­ ğına inanıyordu. Böylece en büyük hayali “Hıran” ideali gerçekleşecekti. Ama daha Önce gülen talihi Enver Paşa’ya sırt çevirmişti. Nitekim, ko­ mutanlığını üstlendiği 3. Ordu’nun Doğu Cephesi’nde Rus birliklerine karşı giriştiği Sarıkamış Harekatı ye­ nilgiyle sonuçlandı. Binlerce askerin donarak şehit olduğu bu harekat, ki­ mi tarihçiler tarafından “Enver Pa­ şa’mn en büyük hatalarından biri” olarak gösterilir. Tarihlerde yeralan bazı ifadelere göre Enver Paşa, kendi­ sini uyararak “Kış şartlarında yapıla­ cak bir taarruzun felaketle sonuçlana­ cağını” belirten Üçüncü Ordu Komu­ tam Haşan İzzet Paşa’yı bu sözlerine kızarak görevden almış, komutayı üstlendikten sonra “Muvaffakiyetin sim taarruzdadır” diyerek saldın em­ rini vermişti. Bu arada rütbesi Orgeneralliğe yük­ seltilen Enver Paşa, savaşm yenilgiyle sonuçlanmasından sonra, diğer kader arkadaşları Talât ve Cemal Paşalarla birlikte 2 Kasmı’ı 3 Kasım’a bağlayan gece İstanbul’dan ayrılmak zorunda kaldı. Geride bıraktığı mektubunda “işgal altındaki memlekette artık bir hizmet yapması mümkün olmadığın­ dan bir İslam Hükümeti kurmak için Kafkasya’ya gittiğinden” sözediyordu. Enver Paşa’mn yurtdışmdaki ya­ şamı 4 yıl sürdü. Bu süre içinde önce Almanya’ya oradan da Moskova’ya gitti. Yurtdışmdayken ülkesinde Kur­ tuluş Savaşı’nm başladığım öğren­ mişti. Anadolu’ya gelip bu harekete bir iddiaya göre de lider olmak iste­ mişti- katılmak istedi. Bu amaçla Mustafa Kemal’e mektuplar yazdı. Ancak Mustafa Kemal, bu isteği red­ detti. Bunun üzerine Türkistan’a ge­ çerek burada bağımsız bir Türk Dev­ leti kurmak için çaba harcamaya baş­ ladı. Başlangıçta bazı başarılar sağladıysa da bu yeterli olamadı. Enver Paşa, 4 Ağustos 1922 günü sayıca kendi birliğinden kat kat üstün Kızılordu birliklerine karşı başlattığı süvari hücumu sırasında şehit düştü­ ğünde daha 41 yaşındaydı. Tâcikistan’ın Balcuvan bölgesinde, mitral­ yözlerin (makineli tüfeklerin) ateşi üzerine korkusuzca ilerlemiş, baştan başa serüven dolu yaşamı vatanından binlerce kilometre uzaklıkta bir ülkü uğruna son bulmuştu. O tarihten bu yana ebedi uykusunu toprağa verildiği Abuderya köyünde uyuyan Enver Paşa, ölümünden 74 yıl sonra vatana dönüyor... O da diğerleri gibi hata ve sevaplarıyla çoktan tarihe geçti. Bırakalım, onun hakkındaki hükmü, biz değil, yanılmaz bir hakim olan tarih versin... BİTTİ Taha Toros Arşivi