©sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 16 1 2007, s. 29

advertisement
©sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 16 1 2007, s. 29-61
.
tefsir
İlk Bakı§ta
Çeli§ki Göriinümü Veren
MÜŞKİL AYETLER ve
ETRAFlNDA OLUŞAN BiLiMSEL EDEBiYAT
Adem YERİNDE''
The TerniMuskilu'l-Qur'an an,d Muskilu'l-Qur'an Literatures
. Muskilü'l-Qur'an means the proble~tic and so-called contradictory verses in the
Qur'an, which at first g_lance seem to contradicr each other, as well as the name of
Qur'anic. science that aims at researching those problematic verses in the Qur'an and
gening reasonable answers to them.
Since the very first decades of Islam these verses have been exploited as to arause suspicions and questions in the minds of ordinary people about the divinity character of
Qur'an. In the first centuries of Islam the atheist groups, which had been identified in
the history of Islam by the terms "zenadika" and "melahida", had made an attempt to
misuse these verses. By the colonization history of Islamic countries during the 18. and
19. centuries, we see that the Westem Orientalisrs and recently especially after the e:xtended using of Internet the missionary cites had been paying mo re attention to and interested in these verses with the same purpose as before.
'
In this work we will handie and study the term of Mushkilu'l-Qur'an, problematic and
so-called conrradictory verses, the reasons that cause them to be misunderstood and
the methods of interpretation being used to deal with those verses, as well aS we'll examine the scientific literatures that have been written by the Muslim scholars in this
field century by century.
Anahtar kelimeler: Müşkil, Müteşabih, Kur'an, Tenakıız, Nesh ·
Key words: Mushkil, Muteshabih, Quran, Conrradiction, Abrogation.
, Giri§
Müşkil
ayetlerden maksat, ilk bakışta aralannda ihtilaf ve tenakuz varmış
gibi görünen ayetlerdir. Kur'an'ın bazı ayetleri arasında görünen zahiri ihtilaf
ve tenakuz dunımlan, makul ve anlaşılabilir bir şekilde yonırnlanmadığında
tefsir ilmi ve metodolojisi hakkında yeteri bilgiye sahip bulunmayan, ayetler
arasındaki münasebetler ve ayetlerin bağlamlan, nüzul sebepleri ve tarihsel
Dr., Sofya Yüksek İslam Ens. Öğretim Üyesi
29
ortamı üzerinde araştı.rrrı<i ve inceleme yapma .imkariı bulamayan, bu sebeple
bu .tür ayetler arasında hakiki. ihtilaf ve tenakuz dununUrıun var <;>lduğu sansını kapılan sıradan insanlarm zihninde, Kur'an'ın ilahiliği konusunda şüphe
ve tereddütler oluşturabilir. Nitekim Müslümanlann zihrıini kanşurmak ve
onlann kalplerinde kendi kutsal kitaplanna karşı tereddütler oluşturmak
maksadıyla İslamiyet'in Arap yanmadasının dışına çıkıp eski Grek, Bizans ve
İran ilim ve kültür merkezlerini kendi coğrafyasına kattığı ilk asırlarda farklı
din ve ideolojilere mensup bazı kişilerin gayretlerini Kur'an'ın müşkil ayetleri
üzerinde teksif ettiği dikkat çekmektedir. Ayın şekilde Batılı oryantalistler de,
sömürgecilik dönemlerinde, çoğunluğu Müslümanlardan oluşan sömürge
ülkeleri halklarının inandığı kutsal kitaplanna (Kur'an'a) olan inançlarını
zayıflatmak, böylece kutsal kitaplarının onlar üzerindeki tesirini kırmak veya
en azından azaltmak suretiyle halkların yabancı güçlere karşı tepkilerini'hafifletmek amacıyla ylrıe bu gibi ayetlere dikkat çekmişlerdir.
Son dönemlerde ise, özellikle de dünyada internet kullanırnın yaygınlaş­
masından sonra misyoner teşkilatlarının kurduklan internet sitelerinde
"CDntradictions in The Quran" başlığı altında Kur'an'ın müşkil ayetlerini
kendi hedeflerine hizmet edecek bir tarzda ele aldıklan gözlenmektedir. Anlaşılan o ki, ~yonerler, bu gibi ayetler üzerinden bir y-arıdan Müslümanlara
yönelik misyonerlik faaliyetlerini daha etkili kılmaya çalışİrken diğer yandan
tarih boyunca Müslüman alimler ve araştırmacılar tarafından Hıristiyan kutsal kitaplan ve metinleri hakkında iddia edilen bir takım kuşku ve tereddütleret ayruyla karşılık vererek Müslüman okuyucularm zihninde kendi kutsal
kitaplarına karşı da bazı kuşku ve şüpheler uyandırma gayretine girrnişlerdir.ı
İslam inanç
ve ibadet geleneğinin fert ve cemiyet bazında sağlam temeller i.izerine bina edilip sonsuza dek yaşatılması düşüncesi, Kur'an'ın müşkil
ve müteşabih ayetle·rinin aklı seli.mi tatmin edecek biçimde te'lif ve te'vilini
zorunlu kılmıştır. Bu inançla Kur'an üzerinde araştırma ve inceleme yapan
İslam bilginlerinin, daha ilk asırlardan itibaren gayretlerini Kur'an'ın müşkil
ve müteşabih 'ayetlerinin makul ve ıİı.akbul bir tarzda tefsir .ve te'vili için
yoğunlaştırdıklan görülmektedir. Onlann bu sahada ortaya koyduklan gayretler ve bilimsel katkılar neticesinde "Müşkilü'l-Kur'an" adıyla Kuran ilimleri arasında önemli yere sahip bir disiplin te şekkül etmiştir.
Geniş
bilgi için bkz. Mehmet Aydın, Miisliimaulamı Hnisti)'alllara Kat"{l Yazdtfl Reddjyeler ve
Ankara 1998.
Örnek olarak bkz. www.answering-islam.org.
Tartqnıa Konuları,
30
Bu çalışmada, özellikle Kur'an-ı Kerimayetleri arasında ilk bakışta ihtilaf
ve tenakuz gibi görünen durumlan inceleyip onlan bir şekilde izale etmeye
ç;ılışan ilim dalı ve bu dalda yazılan eserlerin ortak adı olan "Müşkilü'l­
Kur'an" ilmi ve bu sahada İslam bilim tarihinde ilk asırlardan itibaren ortaya
çıkmaya başlayan bilimsel edebiyat ele alınacaktır. Batılı oryantalistler ve bazı
~yoner sitelerce Kur'an'ın müşkil ayetleri etrafında oluşturulan kuşku ve ·
şüpheler konusu ise makalenin hacmini artıracağından ve asıl maksattan
sapma olacağı için bu makalede ele alınmayacaktır. Bununla beraber bu konunun, daha sonraKi özel bir çalışmada ele alınması planlanmaktadır.
1. "Mü§kilü'l- Ktır:ln" Kavramı
a)
Tarnmı:
Arapça
"işkal" mastarından
ismi-i fail olan Müşkil, sözlükte
"zihrıl
kan-
şıklığa yol açan mesele" demektir. Kışa girildiğinde "~i", Harem'e girildiğinde "r-..?-1" dendiği gibi bir mesele, benzerleriyle karışarak aniaşılamaz ve
ayırt edilemez hal aldığı zaman da "t~ Jc. ~i" denir.3 Nitekim .H:z.
Ömer'in şehit edilmesiyle ilgili bir haberde "~ ~1 c;: _?.S (Şurup/ şıra
kanla kanşık olarak çıktı)"
denmiştir.4
Terim olarak ise "Müşkil", değişik İslami disiplinlerde farklı anlamlarda
kullanılmıştır. Özellikle H:anefl usUlünde "Kendisi ile kastedilen
ancak onu kuşatan karine ve emareler üzerinde inceleme yapma ve derin
düşünme yoluyla anlaşılabilen lafza"s Müşkil denirken, bu çalışmanın asıl
ilgili olduğu Ulılı:nu'l-Kur'an (Kur'an ilimleri) sahasında, "ayetler arasında ilk
bakışı:a var olduğu sanılan ihtilaf ve tenakuz durumuna" Müşkil; "bu gibi
durumlan inceleyen ilme" de Müşkilü1-Kur'an denmiştir. Bu anlamda
Müşkilü'l- Kur'an alanında ilk müstakil eser yazarı İbn·Kuteybe (ö. p6/889)
Müteşabih ile Müşkil ~vramlan arasında bir benzerlik kurar. Ona göre
Müteşabih teriminin türediği kök olan tep2biih, "Manalan farklı olduğu halde
bir lafzın (ifadenin) zamren başka bir lafza benzemesidir';. Bu tanımıyla lafzı
mananm,
Tel:ıanev~, Muhammed A'Ia b. Ali et- Tebaİı.ev~, Kef!ô_fii ıstilôbati'lftim1tı, (nşr. Lutfi
Abdülbe&) Mısır 1872, IV, 166- 167; Ahmedenked, Abdünnebi b. AbdiliTesUl elAhmedenked, Canıiu'l-uliim.fi isti!abdti'l~jlinıltı: Diistiim'l-11/ema (nşr. Kudbüddin Mahmud
·b. Giyaseddin Ali Haydarabad~, Beyrut 1395/1975, III, s. 266-267.
İbnü'l-Esir, Mubarek b. Muhammed b. Esir, m-Nihô_ye fl garibi'l-hadi.; ve'l-eser (nşr. Tahir
Ahmed ez-Zavl-Mahmud Muhammed er-Ta.nnllit') Kahire 1383/1963, "şkl" md
Bkz. Adem Yerinde, Ahkam Ayetlerinin Tefsirinde Siinnetin Yed (Doktora Tezı), MÜSBE,
İstanbul1997, s. 341.
31
müteşabihleri kasteden İbn Kuteybe, aynca manasında bir incelik ve kapalı­
lık bulunan her lafza (ifadeye) da müteşabih dendiğini beli.rtrniştir. Bu mana-
·
da Miitef!ibih ile manasında ifade yapılan (şekilleri) arasındaki benzerlikten
. kaynaklanan bir kapalılık bulunan Miifki/ arasında bir beı1zerlik kurar. Daha
sonra ise sebebi ne olursa olsun anlamında: kapalılık bulunan her lafza kısaca
Mürkil dendiğini belirtir.6
Kur'an ilimleri sahasında ansiklopedik eser kaleme almış bulunan
Celaleddin es-Suyı1t~ (ö.911/ 1505) ise Müteşabih ile Müşkil kavramlan arasındaki farka dikkat çeker ve ona göre bu iki kavram arasındaki yegane farkın, Müteşabihin anlammın anlaşılamaması, Müşkilin ~e i.lm1 dirayet ve tefekkürle açıklanabilmesi olduğunu söyler7 Bu taruma göre Müşkil,
Müteşabihe göre daha anlaşılır ve açık olmaktadır.
b) Tarihçesi·
İbn
Kureybe'nin Müşkil ve Müteşabih tammlarından, henüz o dönemde
bu iki kavram arasında net bir ayınının yapılmadığı anlaşılsa da, ilk müstakil
eserlerin ortaya çıkmaya başladığı tarihler dikkate alındığında hicri ikinci
(Mila& VIII) yüzyılın sonları ile. üçüncü (Mila& IX.) yüzyılın başlarından
itibaren Müşkilü'l-Kur'an'ın müstakil bir disiplin haline gelmeye baŞladığı
söylenebilir. IV. asra gelindiğinde ise Müşkil kavramı zihinlerde iyice netleş­
miş olmalı ki, ünlü Fihrist yazan İbn Nedim (ö. 385/995) eserinde Müşkilü'l­
Kur'an'ı, Mearu'l-Kur'an ve Mecazü'l-Kur'an ile yan yana, fakat ayn bir disiplin olarak zikretmiştir.B İbn Nedim'den sonra ise Kur'an ilimleri alanında
telif edilen eserlerde Müşkilü'l-Kur'an'dan ayn bir disipiin olarak pek söz
edilmediği görülür. Bu sahada kapsamlı eser sahibi soni:aki dönem müelliflerinden Bedreddin ez-Zerkeş1 (ö. 794/1392) ei-Burlıtm'ında Müşkilü'l-Kur'an'ı,
"M:a'rifetü mUhimi'l-ihtilM (ihtilaflı gibi görünen ayetler ilmi)" başlığıyla otuz
beşinci ilim türü, Suyı1t1 de ei-İtk!in'nında "Müşkilü'l-Kui'an ve mllhimü'l- ·
İbn Kuteybe, Te'vilü Miişkili'!-Kuran, (oşr. Seyyid Ahmed Sakr), Kahire 1393/1973, s.
. 102. Ayrıca bkz. Aydın Muhammed Kur'an'da Betızyr Ayetlerdeki Anlatım Fark!t!ık!art, Değişim Yayınlan, Adapazan, 2001; s. 25.
Suyılt4 Celaleddin es-Suyılô, et-Tahbir fi ilnıi't-tefsir (nşr. Fethi Abdülkadir Ferid), Riyad
1402/1982, s. 221.
Bkz. İbn Nedim, e!-Fihrist ft ahbdıi'!-u/emôi'l-nıiisamıiftn nıiııe'/-kmlemô ve'f-muhdesitı ve esrnôi
küttlbilıim (nir. Rıza- Teceddüd), Tahran, ts. s. 37.
32
ihtilaf ve't-tenakuz (Kur'an'ın ihtilaflı ve çelişkili gibi görünen müşkil ayetleri)" başlığıyla kırk sekizinci ilim tüıü olarak zikreder.9
, c) Ortaya Çıkışını Gerektiren Sebeple
Mii[kilü'I-Kıtr'ôn ilıiıiı:ıin, dilli ve .il..n::ı1 bir zamretten doğduğundan kuşku
yoktur. Hz. Peygamber'in (s.a.s.) vefatının üzerinden fazla bir süre geçme.den· sahabe arasında yaşanan Cemel Vakası (y. 36/ 656), Sıfflrı Savaşı (y.
371 657) ve Tahkim olayını takip eden yıllarda Müslümanİar arasında meydana gelen siyasi parçalanma, ileriki dönemlerde fikrl ve itikadl guruplaşmalara
dönüşmüştür. Daha I. (VII.) yüzyılda İslam dünyasında Müteşabih ve Müşkil
ayetler ekseninde Allah'ın sıfatları, kaza-kader; hidayet, dalalet, irade hürriyeti
vb. konularda yoğun kelam tartışmaları meydana gelmiş, devam eden yıllarda
bu tartışmalara özellikle "zenadıka (zındıklar) ve meıahide (mülhitler)" adıyla
arıılan kimselerce ileri sürülen Kur'an'da tenakuz iddiaları da eklenmiştir.
Gerek İslam! fetihlerin genişlemesiyle gerekse yeni fethedilen coğrafyalarda
hakim olan eski Yunan, Mısır, Hint ve İran medeniyetlerine ait kültürel mirasın Arapçaya tercüme edilmesiyle İslam dünyasında din!, felsefi ve fikrl
alanlarda daha sistematik ve metodik münazaraların yapılmaya başlandığı
görülmektedir. Yapılan bu münazaralarda İslam karşıtı bazı akırnların, öielikle Müslümanların temel kitabı Kur'an'ı hedef alarak argümanlarını, ondaki
müteşabih ve müşkil ayetler üZerine oturtmak istedikleri anlaşılmaktadır.
Amaçları, güya Kur'an'ın ihtilaf ve çelişkilerle dolu tutarsız bir kitap olduğu­
nu ileri sürerek onun ilahiliği ve güvenilirliği konusunda Müslümanların zihninde bir takım kuşkular uyandırmaktı. Ancak Müslümarı bilginler onların
bu çabalarını, gösterdikleri .il..n::ı1 ve fikı:l gayretleriyle verimsiz bırakmışlardır.
Kaynaklarda işaret edildiği üzere İbn Uyeyne'nin (ö.198/814) Cevilbatii'IKıtr'dn~, Kutrub'un (ö. 210/825) er-&dd ale'l-miilhidi'n fi lefôbiihi'I-Kur'!in'ı ve
Ahmed b. Hanbel'in (ö. 241/855) er-&dd ale'z-zenadika ve'l-cehmfyye'si1° özellikle ilk dönem zındık ve mülhitlerinin Kur'an'ın ilahiliği konusunda uyandırmaya çalıştıklan kuşkuları izale ermeye yönelik çalışmalar olduğu anlaşılmaktadır.
·
Müşkilü'l- Kur'an alanında
günümüze
ulaşan
ilk sistematik eserin sahibi
İbn Kuteybe de eserini (Te'vilü miifkili'I-Kıtr'!iıı), Kur'an'ı eleştirerek toplumda
Suyılt!, bu sahada kaleme aldığı ilk eseri
kırk aluncı ilim tüıü olaı:ak ele alrnıştir.ıo
olan et-Tahbir'de (s. 221) ise
thk. Muhammed Reşit, Kahire 1973.
33
Müşlrilü'l-Kur'an'ı,
fitne ve fesat çıkarmak isteyen, ondaki rnüteşabih ayetleri kıt anlayışlan, sakat görüşleri ve önyargllı yonunlanyla tahrif edip, sonra da Kur'an'da ihtilaf
ve çelişkilerin, i'rab ve nazım hatalannın bulunduğunu iddia eden, bu yolla
İslam'ın temel kaynağının güvenirliği hakkında kuşku uyandırmak isteyen
rnülhitlere açık burhan ve kesin delillerle cevap vermek, halkın zihninde
anlam kargaşasına yol açan bazı ayetleri açıkla.rnak amacıyla telif ettiğini belirtmiştir. ll Buna göre denilebilir ki, Müşkilü'l-Kur'an .i.lminin ortaya çıkma­
sına zernin hazırlayan esasta iki sebep vardır:
Biri, Kur'an'ın ilahiliği konusunda kuşku ve şüpheler uyandırmak isteyen
İslam karşıtı akımlara karşı Kur'an'ı savunma, diğeri ise halkın zihninde kanşıklığa
yol açan bazı rnüşkil ve
rnüteşabih
ayetleri makul bir tarzda yorumlatüründe kalerne alınari eserlerin asıl telif
arnacı bu olmakla birlikte, bu gibi eserlerde yalnız zahiren ihtilaf ve tenakıız
durumu oluşturan niüşkil lafızlann teviliyle yetinilrnediği, aynı zamanda
garib, rnüteşab~ rnüphern ve muğlak kelimelerin açıklamasına da genellikle
yer verildiği görülmektedir.
ma
ihtiyacıdır. Müşkilü'l-Kur'an
2. Kuran Ayetleri ~sındaki İhtilaf Dununlannın Keyfiyeti ve
Sebepleri
Kuşkusuz Kur'an'da ya da yine' sonuç itibariyle vahiy eseri olan Sünnet'te hakiki ihtilaf ve terrakuzun varlığından bahsedilernez. H:akiki tenakıız
(çelişki), Ebu Bekir es-Sayraf!'nin (ö. 330/941) tanırnına göre: "Aynı kaynaktan çıkan iki ifadeden birinin, makul bir uzlaştırmaya imkan vermeyecek
şekilde bütün yönlerden diğeriyle çelişmesidir"ız Kur'an ay-etleri arasında bu
anlarnda bir tenakıızdan bahsetmek mümkün değildir. Nitekim "Eğer o {K;t-
rrJn), Allah'tan ba;kası tartifindan ge/mi; olsqydı, onda bir fOk ihtil~flar (çelişkiler)
bıt!urlardı"n
ayetiyle
Kur'an'ın
ayetleri arasında ihtilaf ve
çelişkinin
bulunma-
yışı, onun ilahiliğine bir delil olarak gösterilmiştir. Ayette söz konusu edilen
ihtilaf, "M11hakkak ki sizler, feli;kili siji}er (kavlün muhtelif) sijyli!Jorsımuz!"14
ayetinde
işaret edildiği
gibi
rnana, amaç, belagat, fesahat, üslup ve yöntem
bakımından bir beşer kelamında görülen türden ihtilaf ve tenakuzlardır. Elbette ki Kur'an ve sahih Sünnet hakkında bu tür ihtilaf ve çelişkilerden bahıı
ıı
D
H
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vi!ii nliifki!i'l-Kıir'ôtı, s. 22-23.
Bkz. Suyut!, Celaleddin es-Suyıltl, e!-İtkô11 ji nliimi'l-Kıll'an (nşr. Musatafa D!b el- B~), III, Beyrut 1407/1987,II. 734.
en-Nısa, 4/82.
ez-Zanyat, 51/8. ,
34
sedilemez. Aksine bunlarda, önceki şer'! bir hükmün sonraki şer'! bir hükümle tamamen veya kısmen ref'i (kaldınlınası) anlamında nesih veya kapSaJil alanının daraltılması anlamında tahsisten bahsedilebilir ki, bu asla bir
ihtilaf ve tenakuz anlamına gelmez. Asıl tenakuz, yukandaki tanımda işaret
edildiği gibi, aynı kaynaktan sadır olan iki ifadeden birinin nefyetciğini
(ollJ.lDSuzladığını) diğerinin ispat etmesidir. Bu durumda dahi gerçek bir tenakuzdan bahsedilebilmesi için her iki ifadenin aynca özne, nesne, yüklem,
olay, yer ve zaman, hakikat veya mecaz bakımından da müşterek olmaları
gerekir. Öyleyse özne, yüklem, yer ve zaman bakımından aynı olaydan bahsetmeyen iki ifade arasında hakiki bir tenakuzdan bahsedilemeyeceği gibi biri
hakikat diğeri mecaz olan iki ifade arasında da hakiki bir tenakuzuri varlığından bahsedilemez.
·
Buna göre ihtilafı, eğer hakiki ihtilaf ve zahiı1 ihtilaf şeklinde iki kısma
mümkünse, Kur'an'da hakiki bir ihtilafın varlığından bahsedilemez.
Bu gayet açıktır. Bununla beraber Kur'i.11'daki bazı ayetler, özellikle Kur'an
ilimleri ve ayetlerin nüzill sebepleri ve tarihi arka planı ile.Arap dili ve edebiyatı haldruıda yeteri bilgi ve birikime sahip bulunmayan sonraki nesiller ile
halk kesiminin zihninde ilk bakışta bir ihtilaflı ve çelişkili gibi görünebilir.
Ancak basit bir araştırma ve inceleme sonucu böylesi bir ihtilafın giderilmesi
pekala mümkündür.ıs Kur'an'da görülmesi muhtemel ihtilafı teğ&yür (üslup
ve anlam çeşitlemesi) ihtilafı olarak nitelendiren İbn Kuteybe, onda tezat
anlamında bir ihtilafının varlığını kesin olarak reddeder. Ona göre, ihtilaflı
gibi görünen bazı ifadelerin anlamları arasında farldılık. bulunda bile, son
ralılilde hepsi de sahihtir.16 Benzer bir taksimle İbn Teymiye (ö. 728/1328)
de ihtilafı, ilitilaf-ı tezat ve ilitilaf-ı tenevvü (çeşitlilik ihtilafı) şeklinde iki
kısımda mütalaa etmiştir. Bu taksiine göre Kur'an'da geçen ihtilaf tenevvü
ihtilafı türündendir ki, bu zahiri bir ihtilaftır; yoksa hakiki bir ihtilaf değildir.
ayımıak
Zahirl ihtilaf durumunun, özellikle meselenin aslına vakıf olmayan bilgisiz !nsanların zihninde gerçek bir ihtilaf ve tenakuza dönüşmesinden önce
izale edilmesini ve bunun için gerekli ilkelerin ortaya konulmasını dilli ve
iln:ll bir görev bilen İslam &limleri, Müşkilü'l- Kur'an ilmi içerisinde bazı ayetler arasında ilk bakışta var ~lduğu sanılan ihtilaf durumlarının sebepleri ve
bunlan izale etmenin yolları üzerinde durmuşlar.
ıs
16
Bilmen, Ömer Nasuhi, Bi!Jiik Tefrir Tarihi, I-II, İstanbul 1973-74, I, 154.
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vilii mii[kili'I-Kıtr'ôn, s. 40.
35
Buna göre Kur'an'ın bazı ayetleri arasında görülen zahirl ihtilaf sebepleri
kısaca şunlardır:
a) Kıraatfarklılıklarmdan kqy11aklanan ihtıltif
Mütevatir derecesine ulaşan salıili rivayerlerle sabit olduğuna göre
Kur'an yedi harf üzere inmiştir ve birçok alimin benimsediği görüşe göre bu
yedi harfin bir vechini farklı kıraatler oluştUrmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.)
döneminde yaygın olan bu kıraatler, Hz. Ebu Bekir'in Kur'an'ı cemi sırasında
da aynen muhafaza edilmişti. Hz. Osman döneminde yapılan cem ve teksir/istinsah faaliyetiyle ise İslam devletine yeni katılan bölgelerde halk arasında, özellikle de işin aslını bilmeyen genç nesiller ~sında tehlikeli boyutlara varan ihtilaflara sebebiyet vermesi üzerine kıraat farklılıklan mümkün
olduğunca teke indirilmeye çalışılmış, sadece aynı hat üzerinde muhafaza
edilebilecek ve ihtilafa sebebiyet vermeyecek mahiyette olanlan muhafaza
edilmişti .. Bu dönemden sonra özel Mushaflar yok edilerek Hz. Osman
Mushaf'ı üzerinde ittifak sağlanmış ve bir kıraatin sahih olabilmesi için onda,
Hz. Osman Mushaf'ına ve Arap diline uygunluk ile kesintisiz (muttasıl) ve
sağlam bir senetle Hz. Peyg~er'e isnadı ~art görülmüştürP
Gerek Hz. Osman'ın istinsah faaliyeti gerekse kıraat alimlerinin il.ın1 gay
retleri sayesinde bugün için Kur'an'da gerçek bir kıraat ihtilafından bahsetmek mümkün değildir. Mevcut bir kaç kıraat farklılığından kaynaklanan ihtilaflar da gerçek bir ihtilaf olmaktan çok ayetin anlamını açıklayıc; mahiy-ette
olup müfessirin önüne geniş bir yorum sahası açacak bir fonksiyon icra et- ·
mektedir. Bu sebeple kıraat farklılıklan tefsir hareketinde mühim bir rol
oynamıştır. ıs
İbn Kuteybe'nin araştırmasına
göre kıraat ihtilaflan, sadece hareke ihtilaşekil ihtilafı, şekil ve
ın.ana ihtilafı, takdirn-tehir ihtilafı ve ziyade ve noksanlık ihtilafından ibarettir.19 Ancak zikredilen mfuıa ihtilafından maksat, İbn Kuteybe'nin ifadesiyle
bir tezat ihtilafı değil, muhtemel anlamlarm hepsinin de geçerli kabul edilebileceği "teğayür" ihtilafıdır. Mesela, "d ~ j'Jı:, (U:{!tn bir zaman S011ra
hatırladı)"ıo ayetinde geçen "ümmet" 'kelimesi ".ı....l ~ (Unuttuktan sonra)"
fı, irab ve mfuıa ihtilafı,
17
ıs
19
harf ve mana ihtilafı, sadece
Bkz. ibnü'l-Cezen, Ebü'l-Hayr Şernseddin Muhammed b. Muhammed, e11-Nef1· fi'lkıracıti'l-ap- (nşr. Ali Muhammed Dabba~ Beyrut, Darü'l-Kütübi'Hlmiyye, ts., I, 9.
Cerrahoğlu, İsmail, TifsırTanöi, I-ll, Ankara 1988, s. 94-95.
Örnekleri için bkz; İbn Kureybe, Te'vilii miijkili'I-Kuran, 36-38.
36
dı)"ıo ayetinde geçen "ümmet" kelimesi ".ı...ai ..ıı.t (UnuttHktan sonra)" şeklinde
de
okunmuştur
kıraat de aynı
tadrr.ıı .
ki, sözlük anlamlan farklı olsa bile sonuç itibariyle her iki
noktaya ç.ıkmakta, aralannda herhangi bir tezat bulunmamak-
b) S iizciiklerin haktki vrya meca:{j anlamda kıdlanılmasındatı kqynaklanmı ihtilaf
Kur'an ayetlerinde kelimeler genellikle hakM.anlamlannda kullarulmakla
beraber bazen mecaz! manalarcia da kullanıldığı olmuştur. İslam alimlerinin
elçseriyeti, belağat ve fesahat yönünden Arap edebiyatının şaheseri olan
Kur'an'da mecazın varlığını kabul etmektedirler. Nitekim. Kur'an'ın ibaresindeki tatlılık ve çekicilik, biraz da ondaki mecaz! kullanımlardan ileri gelmektedir.
Sözcüklerin gerçek anlamlan dışında kullanılma sanau demek olan Mepek çok tüıü vardır. Mesela, Ebu Ubeyde (ö.
209/824) Meca:(ji'I-Kıtr'an isimli eserinin mukaddimesinde Kur'an'da 38 çeşit
mecaz! kullanıma işaret eder. İbn Kayyim (ö. 751/1350) de ci-.Fevaidii'lnıiifevvika adlı eserinde Kur'an'da yer alan yirmi dört çeşit mecaz! kullammı
örnekleri ile birlikte açıklar.22 İbn Kuteybe ise Tc'vilii mii{kili'I-Kur'dn'inde
Kur'an'nın 42 kadar müşkiİ ayetinin mecaz! yönünü açıklar.23 Buna göre
"J.,ıJI.A .ı....,\.ğ" (Omm annesi cehemıemdir)24 ayeti ile "~-'4-oi ~IJ) J" (ve hamm/arı da
nıiiminlcrin amıeleridir)25 ayetinde geçen sırasıyla ".ı...ai" ve ~~~~i'+oi" kelimeleri
meca.Zı anlamda kullanılmış olup birinci ayette, upkı annenin çocuğunu kucağına alıp sannası gibi cehennemin de kafiri içine alıp kuş,atacağı ifade edilirken, ikincisinde .Hz~ Peygamber'in eşlerinin evlilik, saygı ve hürmet bakıillından anne mesabesinde olduklart belirtilmektedir.26
·
cazın Kur'an'daki kullanımının
c) Llfifn Miif!erek (Çok Anlamlı) Lcifız Olmasından Kaynaklanan İhti!afı
Kur'an'da işkale yol açan hususlardan biri de ondaki birden fazla manaya
gele? müşterek lafızlardır. Kur'an'ın pek çok ayetinde geçen bu tür lafızlar-
ıo
Yı,ısuf
ıı
İbn Kuteybe, Te'vilii lniifkili'l-Ivtr'iitı, s. 40.
Bkz. İbn Kayyim el-Cevziyye, ei-Fevaidii'/-n;iijevvika i/ii n/iimi'l-IVır'iin ve i/mi'l-beydn, Beynıt
2:!
2J
24
12/45.
ts, s. 12-16, Beyrut ts.
Kurt, Mustafa, ibn K11t~ybe veTefsir Alı~·ıp, İstanbul 1996, s. 173.
el-Kan'a, 101/9.
3
e~~b,33/6
26
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vfl, 104.
37
dan 48'ni İbn Kuteybe Te'vi!inde şerh etmiştir27 Mesela, "hüda" kelimesi
irşat etti, açıkladııs, çağırdı, davet etti29 ilham. etti:io, infaz etti31; "ümmet"
kelimesi bir sıruf32, zaman, vakit33, rabbam önder34; rnillet" kelimesi, alimlerden bir cemaat35, din36, aynı dine mensup topluluk37 gibi anlamlara gelmektedir. Yıne Bakara s&esinin 228. ayetinde geçen "kurU" kelimesi de
müşterek bir lafız olup kadınlarda, görülen hem hayız hem de tetnizlik dönemini ifade eder.3s Bu sebeple Kur'an'da yer alan çok anlamlı kelimelerin
marıalan belirlenirken, son derece dikkatli olunmalı, derin araştırma yapılma­
.lı ve muhald<ak cümlenin bağlamı nazar-ı dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde
hata ihtimali yüksek olur.
11
d) Muhkem-miitc{Cibih ihtilaji
Kur'an'ın önemli bir kısmı, anlamı insanlar tarafından k<?laylıkla anlaşıla­
bilecek muhkem ayetlerden, cüzl' bir kısmı ise manasında kapalılık bulunan
veya anlamları kolaylıkla aniaşılamayan müteşabih ayetlerden oluşmaktadır.
Al-i İmran s&esinin 7. ayetinde belirtildiği üzere Kur'an'ın esasını, muhkem
ayetler oluşturmaktadır. Bununla beraber kalplerinde eğrilik bulunanlar, kafa
karışıklığına (fitne) yol açmak ve anlamlarını tahrif etmek amacıyla dah~ çok
müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Söz konusu ayettin deialetiyleKur'an'da
manasını ancak Allah'ın bileceği bazı müteşabihler bulunduğu gibi farklı
okuyuş/kın1at tarzlarının sağladığı yorumlara göre bir kısım müteşabih ayetlerin anlamlarını ilirnde rusuh (derin bilgi) sahibi olanlar da bilebilirler.
e) Kom[)'ayaklaşım eksikliğinden kqynaklanan ihtilcif
ilk bakışta ihtilaflı gibi görünen bazı ayetlerin, farklı açılardan değerlen­
dirilmesi halinde gerçekte bir ihtilaf oluşturmadıkları anlaşılıi-. Mesela, "Onlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın iİkriyle siikıl11a crenlcrdir. Bilesiniz kı~ .kalpler.
27
ıs
29
)0
Jı
32
J)
34
35
36
37
38
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vilii nJJ/fkili'l-Kuran, s. 441-515.
Fussilet, 41/17; es-Secde 32/26; el-A'df, 7/100
er-Ra'd, 13/7; el-Enbiya, 21/73.
Talili, 20/50.
Yusuf 12/53.
el-Bakara, 2/213; el-En':lm, 6/38.
Yusuf 12/45; HUd, 11/8.
en-Nahl, 16/120.
Al-i irrı.ıfuı 3/104.
ez-Zuhruf 43/22-23.
el-Mü'minıln 23/52; en-Nahl 16/93.
Daha fazla örnekiçin Bkz. İbn Kuteybe, Te'vi!, 441-515.
38
ancak Allah 1t anmakla hlliJir bulur"3 9 ayetind~, müminlerin kalplerinin Allah'ı
zikirle mutmain olması ve sükUna ermesinden bahsedilirken, "Miiminler ancak, Allah anıldığı if/man yürekleri titreyen... kimselerdir"40 ayetinde, Allah arnldı­
ğında
müminlerin kalplerinin titrediği ve ürperdiğinden bahsedilmektedir. .İlk
bakışta "kalplerin mutmain olması ve sükfuı bulması" ile "korkuyla titrernesi
ve ürpermesi" arasında bir ihtilaf varmış gibi görünse de, gerçek öyle değil­
dir. Çünkü kalplerin sülilln bulması, tevhit inancının verdiği bir rahatlamadır.
Diğer taraftan kalplerin titrernesi ise doğruluktan aynlma ve hidayetten sapma korkusunun verdiği bir sonuçtur.4ı Dolayısıyla bu iki ayet birlikte değer­
lendirildiğinde, onların müminin her zaman korku ile umut arasında bulunn;ı.ası gereken ruh halini ifade ettiği görülür. Nitekim "Rablerinden korkanlamı,
bu Kitab ın etkisinden ti!Jieri iirperir, derken hem bedenleri ve hem de gö.,ıiilleri Allal/m
zjkrjyle ytllllti.JOT, rahatfar'42 ayetinde mürninlerin kalplerinde hissettikleri kor1
ku ile umut, ürperti ile sükUn birlikte arulrrııştır.43
f) Bir maddenin deği-Jik türleri ve bir olıtptmun mllhtelif scifbalarma i.Jaretten kqynaklanan ibtilcif
Mesela, ilk insanAdem'in (a.s.) yaratılışı ile ilgili olarak yaratılışının deği­
şik safhalarından bahisle muhtelif ayetlerde onun, "toprak",44, "pişmiş kuru
bir çamur"4S "yapışkan bir çamur"46 ve "pişmiş çamura benzeyen bir balçık"47 gibi maddelerden yaratıldığı belirtilmiştir. Elbette ki bu ayetler arasın­
da gerçek bir ilitilaftan bahsedilemez. Zira ayetlerde zikredilen bütün o
maddelerin aslı topraktır ve işaret edilen hususlar, ilk insan:n yaratılış merhalelerinde toprağın aldığı değişik şekil ve özelliklerden ibarettir.48
h) Kont-t veyerfarklılığmdan kq)maklanan ihtilafi
Ayetler arasında görülen bazı ihtilaflar da olayın ilgili olduğu konu ve yer
farlrJJhğından kaynaklanrruıktadır. Mesela, bazı ayetlerde insanlar ve cinlerin '
39
40
4!
42
43
44
4j
er-Ra'd 13/28.
el-Enfal, 8/2.
Zerkeşl, Bedreddin Muhammed b. Abdullah ez-Zerkeş1, ei-Burhôn jf ulıltni'I-K.ıtr'fm,
Muhammed Ebü'l-Fazl), I-IV, Beyrut 1391/ı972, II, 6ı-62.
ez-Zümer, 39/23.
~aşka örnekler için Bkz. Zerkeş1, e/-Biirha11, II, 61 vd.; Suyı1t1, ei-İtka11, II, 73 ı-732.
Al-i iaı.rnn 3/59.
.
el-Hicr, 15/26,28, 33.
47
es-Saff~t, 371 ı 1.
er-RalımanSS/14.
48
Suyı1t1, el-İtkfm,
46
II, 729.
39
(nşr.
ahii-ette hesaba çekilecekleri belirtilirken49' diğer bazı ayetlerde işledikleri
günahiann hesabının kendilerinden sorulmayacağı veya onlarla asla konuşulmayacağı bildiriJmiştir.SO Ancak ayetler yakindan incelendiğinde aralanndaki bu ihtilafın sebebinin, konu ve yer farklılığı olduğu görülür. Zira kıya­
mette değişik mevkiler ve farklı guruplar olacaktır. Bazı mevkilerde sorgu
(hesap) olurken, bazılannda herhangi bir sorguolmayacaktır. Yirıe kıyarnette
hesaplan sırasında kMirler, sert bir muameleyle karşılaşıp azarlanırken, müminler şefkat ve merhametle yumuşak muamele görürler.sı
·
i) Zahiri mana ile asil kastedilen manafarklılığından kqynaklanan ihtilaf
Kur'an'da geçen bazı ayetlerin zahi..rl manalan, asıl kastedilen manalarma
muhaliftir. Şayet Arap dilinin ifade Özellikleri yeterince bilinmezse, bu gibi
ayetlere yanlış anlamlar verilebilir. Mesela, "Yalancılar i;'/sün, kahrolsun!"Sı ayeti
gibi beddua ifade eden bazı ayetlerle, gerçekte ifade ettikleri anlamları..n vuku
bulması kastedilmemiştir. Buna göre biraz evvel zikredilen ayetle onun zahiri
anlamı, yani yalancıların gerçekten ·ölmeleri kastedilmemiştir. Bilakis bu,
Peygamber'e (s.a.s.) iftira atarak onu sihirbazlık ve 1clhirılikle suçlayanlara
yapılmış bir beddua olup onlann bu yaptıklarının çirkinliğini ifade etmektedir.
İbn
Kuteybe Te'vilü nıiifkili'l-Kur'an'inde 24 farklı konuya ilişkin 103 kadar ayetin zahirl anlamlarının asıl kastedilen manalarma muhalefetini açıkla­
maya çalışır.s3
j) Bir Haif-i Cerin Diğerinin Yerine Kıt!!amlmasmdan Kaynaklanan İ/ıtilaf
Ayetler arasında görülen ihtilaf sebeplerinden biri de, harf-icerlerin birbirlerinin yerine kııllanılmasıdır. Arap dilinin bu özelliği bilinmezse eğer, bazı
ayetlerin anlamı yanlış anlaşılabilir. Mesela, " ıS>--' '::ll Y. 0l <.S~I ı.Jc- ıJ.b..i:ı ~..,_,
ı.r.;a (O at:{!tS~ItJa göre konıqma=<ı O (bildirdikleri) vah!Jıden balkast değildir) "54
ayetinde n ile (ilsak)" anlamına gelen "y" harf-i ceri yerine "den, dan (teca-
49
so
sı
sı
53
54
•
Bkz. el- A'cif 71 6; es- Saffat 37/24.
Bkz.. er- Ralıman 55/39;el-Bakara, 2/174.
Bkz. Zerkeş!, e!-Biirhan, II, 55 vd.
ez-Zariyat, 51/10.
Bkz.. Kurt, İbn Kıtteybe ve Tejsir Anlqyıp, s. 179.
en-Necnı, 53/3.
40
vüz)"
anlamına
gelen "uc" harf~ i cerri kullanılmıştır. İbn Kuteybe bu şekilde
kadar ~yeri izah eder.ss
harf~i cerlerin birbirininyerine kullanıldığı iS
' k) Miicmel!ikten kqynaklanan ihtilaj
Aynı
konu hakkındaki ~yetlerden.bazılannda bulunan mücmellik de za~
hir1 jptilaf sebeplerindendir. Meseffi, Bakara sillesinin 6.. ve 7. ayetleri gibi
bazı ayetler zahiren kMirlerin iman etme iradelerinin ellerinden alın~
iması verirken, diğer bazı ayetler56 kMirlerin de irade hürriyetleri bulunduğu~
nu ve inanınakla mükellef olduklannı ifade etmektedir. Zahiren bir ihtilaf
varmış gibi görünen bu ayetler arasında gerçek bir ihtilafın varlığından bahsedilemez; zira "Al/ab, onların kalplerini inkarları sebebtyle miibiirlemi.Jtir"s7 ayetindende anlaşılacağı gibi, inkarlarına karşılık bir ceza olarak kafirlerin kalpleri mühürlenmiştir. Yoksa onlar, özgür iradeleriyle inkar yolunu tutmadan
önce cebren küfre mahkUm edilmiş değillerdir. Dolayısıyla kalplerinin tevhidi kabul etmeyecek şekilde mühürlenınesi demek, onların iradelerini kullanarak Allah 'ı inkar yolunu tercih etmeleri sebebiyle 'imanda muvaffak edilmemelei-i demektir. Yoksa iradelerinin ellerinden alınması demek değildir.ss
1) l:'zillerin Kıtllanım Cibetlerindm Kaynaklanan İhtilqf
Bazen ihtilaf, ayette geçen fiilin kullanım cihetinden kaynaklanmaktadır.
Mesela, "(Savaşta) onları siz Oldiirmedini~ fakat Allalı öldürdü on/an; attığın zaman
sen atmadın,Jakat Allalı attı (onu)"s9 ayetinde·böyle bir ilitilaf söz konusudur.
Fakat, Kelam disiplininde külli irade ve cüzi irade kapsamından değerlendiri~
'len ayet, öldürme işi kes b ve mübaşeret yönünden ashab~ tesir ve yaratma
yönünden ise yüce Allah'a izafe ve isnat edilerek ele ahnırsa, ihtilaf kaJ.kat6o
Bazen ise ihtilaf, aynı fiilin farklı varlıklara isnat edilmesinden kaynaklanır. Mesela, ruhları kabzedenin, bazı ayetlerde melekler ve elçiler olduğu&ı
bazı ayetlerde ölüm meleği olduğu62 bazı ayetlerde ise yüce Allah'ın kendisi
olduğu63 belirtilmiştir. Ancak bu giderilemeyecek türden bir ihtilaf değildir.
55
56
s7
ss
39
ro
61
62
63
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vilii miişkifi'I-Kıir'dtı, 565-578.
Bkz. el-Kehf, 18/29; en-Nis~, 4/170.
en-Nıs~, 4/155.
Bilı..'len, TeftirTatibi, I, 156.
el-Enf~ 8/17.
Zerkeş!, el-BiirbtJII, II, 59-60.
Bkz. el-En'am, 6/61; en-Nahl, 16/28.
Bkz. es-Secde, 32/11.
Bkz. ez-Zümer, 39/42.
41
Zira asıl ifade edilmek istenen şu olabilir:· Ruhlan fiilen melekler ve elçiler
kabzetmektedir. Ölüm meleği ruhlan çağınr ve diğer meleklere onlan kabzetmeleı-i için emreder. Yüce Allah ise ölümü ya.ratı.ı:f>4 •. Şöyle de düşünülebi­
lir: Ruhlan kabzeden her bir melek, aynı zamanda bir ölüm meleğidir. Dolayısıyla genel ola,rak insanlarm ruhlannı kabzedenlerden bahisle, "melekler"
ve "elçiler" ifadesi, tek tek ruhlan kabzedenlerden bahisle de "ölüm meleği"
ifadesi kullanılmıştır. Asıl ölüm emrini veren.ve ölümü yaratan ise yüce Allah'tır.
3. Bazı Kur'anAyetlerindeki Çeli§ki Göıiimü Veren ~ebeplerve
Giderme Yollan
Ayetler arasında görülen zahiri ihtilaflann isabetli bir biçimde giderilete'lif ve te'vile gidilir. Bu yöntem daha
ziyade alclid ve ahiakla ilgili ayetlerde mevzubahistir. Nitekim Allah'ın sıfat­
lan, kaza-kader, irade hürriyeti vb. ilk asırlardan beri kelam tartışmalarının
ana konulannı oluşturan müteşabih meselelerde, Kelam ekallerinden özellikle İmam Maturicü (333/944) ve Ebü'l-Has.an el-Eşarl (ö; 324/936) ile bütünüyle sistemleşerek kurumsal bir mahiyet kazanan Ehl-i Sünnet'in Halefiyye
kolu bilginleri te'vil yöntemini geniş ölçüde kullanmıştır.
bilrtıesi için belli kurallar çerçevesinde
Ancak zaman ve mekan unsurlanyla kayıtlı bulunan ve tarihsel nitelik taşıyan özellikle ahkam ayetleri arasında görülen ihtilaflar şayet te'lif ve te'vil
yöntemiyle makul bir tarzda .giderilemezse, o z~ nesih ya da daha dar
manada tahsis yöntemine müracaat edilir. Bu tür ayetler arasındaki ihtilaflan .
kaldırmak için nesih yi da tahsis teorisi işletilirken şöyle bir sıra takip edilmelidir:
ı. Şayet alılclm
ayetleri arasında bir ihtilaf ve tearuz söz konusu olur da
mümkün görünmezse, ortada nesih var demektir. Bu
durumda eğer ayetlerin nüzlll tarihleri biliniyorsa, önce nazil olan sonra nazil
olanı neshetmiş kabul edilir. Nüzlll tarihleri bilinmiyor; ancak birinin tatbiki,
diğerinin ise terki konusunda icma varsa, bu, tatbiki hakkında icma edilenin
nasih, diğerinin ise mensUh olduğu anlamına gelir. Aynı yöntemle tahsis
teorisi de icra edilebilir.
aralarını uzlaştırmak
2. Medelli ayetler, Mekkl olanlara tercih edilir.
64
Bkz. Zerkeş1, el-Bürh!m, II, 64.
42
3. Ayetlerin ortaya koyduğu farklı hükümlerden biri Medineliler, diğeri
Mekkeliler hakkında ise, Medineliler hakkında olan tercih edilir. Mesela,
"0rqya (Mekke'ye) giren emnjyette olur"6s ayeti, "Ey /man. ecknler! Öldüriilenler
hakkıtıda size kısas farz kılmdz"6 6 ayeti ile zahiren ihtilaf oluşturmaktadır. Zira
biri, JY.Iekke 'ye girenierin emniyette olduklannı ifade ederken diğeri, tahsis
yapmaksızın cinayet suçlanna kısas cezasının üygıılanmasını gerektirmektedir. Bu durumda ya ikinci ayetin hükmü esas alınmalıdır ya da tahsise gidilmelidir. ikinci şıkka göre sanki yukandaki ayetten murat şudur: "Kısas cezası
alanlar hariç, oraya (Mekkeye) girenleremniyette olur".
4. Ayetlerden biri başlı başına hüküm ifade ederken diğeri.hükme delaletinde ilave bir lafzı gerektiriyorsa, müstakil olarak hüküm ifade eden diğerine
tercih edilir.
5~ ifadeden zaru.rl olarak çıkarılan hüküm zahiren çıkarılan hilkme tercih
edilir. Mesela, "Allah alqverifi heial kılmıJtır"67 ayeti, alışverişin helal oluşuna
zarı1t1 olarak delalet etmektedir. VC alt{VIilifi bırakınız"68 ayeti ise alışverişin
fesadına ya zaliiren bile delalet etmez veya kuvvet bakımından nassın delaletinden daha aşağı olan zahi.rl' bir delaletle delalet eder.
11
Sonuç olarak ister alcli.d ve ahlak isterse abkamla ilgili olsun Kur'an ayet. leri arasında gerçek bir ilitilaftan bahsedil~mez. Şayet görünürde bir ihtilaf
söz konusu ise, bu da kurallan çerçevesinde tevil, nesih veya tahsis yöntemlerine müracaat edilerek giderilebilir.
4. Literatür
Eski ve yeni Kur'an ilimleri, Kur'an'da çelişki görünümü veren sebepleri
tespit etmişler ve bu sebeplerin ışığında çelişki görünümü veren bu a;ıetleri
izah etmeye çalışmışlardır.· Zira birçok kimse çelişki görümü veren ayetlerin
anlamlanru karıştırmışlar ve hatalı yorumlara gitmişlerdir. Alimler bu konu
üzerinde detaylı bir şekilde durmuşlar ve bu çelişkinin biz.atihi Kur'an'ın
kendisinden değil, bilakis çeşitli sebeplerden olduğunu ortaya koyrnuşlar­
dır.69
65
66
67
Al-i irnrarı., 3/97.
el- Bakara 2/178.
el- Bakara 2/278.
GS
el-Cu.ın'a
69
Bkz. Muhammed
62/9.
Aydın, "Kıtr'an Ayetleri11de Çeli[ki Giiriitıtimii Verm Sebepler ve Gideti!tnesl'; Sakarya Üniversitesi, İlahfyat Fakiiliesi Dergisi(2001),sf!Yz: 3, s.119.
43
Kur'an ayetleri arasında ihtilaf, çelişki, tearuz, tenakuz ve tezat gibi görünen durumlar kapsamlı tefsir çalışmalannda yeri geldikçe ele alırup tevil ve
telif yoluyla giderilmeye çalışılrnıştır?O Ancak bu çalışmada Kur'an'ın bütününü konu alan kapsamlı tefsir kitaplarından ziyade ilk bakışta ihtilaf ve
çelişki arz eden müşkil ayetleri konu edinen daha sınırlı çalışmalar ele alırup
değerlendirilecektir.
Konunun ehemmiyetine bina:en Müşkilü'l-Kur'an sahasında vahiy döneminden sonra hicn I. asır gibi çok erken dönemden başlayarak günümüze
gelinceye kadar geniş bir literatürün oluştuğu görülrriektedir. Müşkilü'l­
Kucln sahasında oluşan bu literatürün a.Sır asır ele alırup değerlendirmesi
daha yararlı olacaktır. Zira her telif, zaman ve mekan unsurlanndan bağımsız
olarak her zaman bir değeri ifade eden muhtevası yanında aynı zamanda
kaleme alındığı dönemin tarihi., dini, iln:i.i ve fikri özelliklerini de yansıtan bir
ayna mesabesindedir.
Hz. Peygamber hayatta iken Müslümanlar arasında Kur'an'ın müteşabih
ve müşkil ayetler üzerinde kayda değer bir tartışma yaşanmadığı görülmektedir. Henüz Kur'an ayetlerinin tarrıarnlanıp Mushaf haline getirilmediği bu
dönemde Müslümanların mevcut müşkil ve müteşabih ayetler üzerinde derinlemesine durmayışlarının birkaç sebebi olabilir. Her şeyden önce
Kur'an'da71 bir taraftan kitabın esasını muh.kem ayederin oluşturduğu, dolayısıyla inananlarm bunlara tabi olmalan gerektiği ifade edilirkep diğer taraftan manasını ancak Yüce Allah'ın ve derin bilgi sahibi olanlarm bilebileceği
müteşabihlerin peşine düşenierin kalplerinde eğrilik bulunan ve fitne peşinde
koşan kimseler olduğu be1irtilmiştir. Bu beyanın, Müslüri:ıanlann müteşabih
ve müşkil ayederin üzerinde tartışma yaprtıalan konusunda caydırıcı bir rol
oynadığı kuşkusuzdur. Aynca Hz. Peygamber de ashabını Kur'an hakkında
şüphe uyandıracak sorular sormaktan, onun özellikle müteşabih ve müşkil
ayetleri üzerinde, zihinlerde kuşku uyandıracak türden tartışmalara girmekten sakındırıyor; bunun yerine kendileıjne daha yararlı olacak muh.kem ayet-
70
n
Ömek olması bakımından Fahrettin er-Razl'nin Mefôtihu'i-Gqyb isimli tefsirinde ele
alınan Müşkilü'l- Kur'an babisieri için bkz. Dr. Sabri Demirci, K11r'ôn'da Çelı[kili Ayetler
Meselesi: Fahrettin Rılz!'niıı Tcfrili Mefôtihii'l-Gqyb'da Mii[kilii'l-Kur'ôn, İstanbul2005.
Aı-i irnran, 3/7.
·
.
.
44
,,
'
.~
leri öğrenmelerini ve kendilerine emredilenleri yerine getirip, yasaklananlardan kaçınmalannı tavsiye ediyordu.n
, :Hz. Peygamber'in vefatıyla birlikte sahabe döneminde 1 her zaman bilinmeyeni merak edip eşyanın hakikatini araştırma tutkusunu bir türlü bastıra­
mayan cevvall meraklı insan aklı, Kur'an'ın müteşabih ve müşkil ayetleri
üzerinde de tedebbür ve tefekkür etmeye başlamıştır. Dolayısıyla müşkil
ayetlerle ilgili ilk ciddi istifham ve yorumlann sahabe devrinde ortaya çıktığı
görülmektedir. Kaynakların verdikleri bilgilere göre bu dönemde İbn Mes 'ud
ve İbn Abbas gibi müfessir sahab~er zahiren ihtilaf ve tenakuz durumu oluş­
turan ayetlerden bir kısrnını bilgileri çerçevesinde yorumlamaya çalışırken
diğer bir kısmı hakkında çekimser tavır takındıklan anlaşılmaktadır.73 Rivaye- .
te göre bir zat İbn Abbas'a gelerek kıyfunette insanların hesabı, illirlerin
kendi durumlarına ilişkin tavırlan, yer ile. göklerden hangisinin daha önce
yaratıldığı hakkındaki ayetler ve yüce Allah'ın kirİıi lazım sıfatlannın geçmiş
zamanlı '\)I.S" fiilinin haberi olarak geçtiği ayetlerin kendisine ihtilaflı gibi
göründüğünü söyler ve ondan, bu hususlara açıklık getirmesini ister. İbn
Abbas da keskin idraki ve Arap dili ve edebiyatına olan vukufiyeti sayesinde
zikri geçen hususlara, soruyu soran zatı tatmin edecek şekilde açıklık getirir74
Rivayerin Mukatil b. Süleyman (ö. 150/767) varyantında ise söz konusu
zatın bunların yanında aynca beş ihtilaflı durumu daha sorduğu ifade edilmiştir. Buna göre Kuran'ın müşkil ayetlerine ilişkin İbn Abbas'a y6neltilen
soru sayısı dokıız olmaktadır?S Halktan biri tarafındalı y6neltildiği anlaşılan
bu soruların, önyargılı ve kasıtlı olmaktan uzak, son derece' safiyane ve masumane duygularla sorulduğu görünmektedir. İbn Abbas'ın onlara cevaplan
da aynı derecede sade ve anlaşılırdır. Bununla beraber aynı İbn Abbas bazı
müşkil ayetleri ise yorumlamaktan kaç.l!L.'Ii.ıştır. Mesela, muhtelif sürelerde
farklı zaman dilimleriyle ifade edilen günlerle 76 ilgili sorqlara, "Bunlar, yüce
Allah'ın, kitabında zikrettiği iki gündür. Doğrusunu en iyi Allah bilir", diğer
n
n
74
75
76
Bkz. Bulıafl, "Tefsir" 3/10; Ebô. Davud, "Sünne" 2; İbn Mace, "Mukaddime", 19; İbn
Hanbel, MiiS!Jed, ll, 178, 196.
Bkz. SuyU.n, el-İtkan, II, 724.
BuhW, "Tefsir" 41. Aynca Bkz. Ha.kinı, Ebu Abdullah Muhammed en-Nisaburi, eiMr7stedrek ale's-Sahihqytı, Haydarabad, Daıü1-Kütübi'l-İlmiyye, 1915, II, 394; Suyl\.t!, eiİ.tkdıı, II, 724-725.
Bkz. Mukatil b. Müseyman, T~fsirii'l-hantsi m;'eti t!Jetin miu'!-Kıtr'dn (nşr. Isaiah Goldfeld),
Shfaram/İsrail 1980, s. 281-283.
.
"bin yıl" ifadesi için Bkz. es- Secde, 32/5, "elli bin y'll" ifadesi için bkz. el-Me'anc, 70/4
45
bir rivayete göre ise "Bunlann ne olduğunu bilmiyorum. Onlar
bilmediğim bir şey söylemek istemem" şeklinde cevap vermiştir??
hakkında
İbn Hacer (ö. 852/1448) yukanda bahis konusu edileu hususlan İbn
Abbas'a soran zatın Hariciliderlerinden Nafi b. Ezrak olabileceğini söylemişse · de78 Muhammed Ahmed ed-Dali'nin, muhtelif senetleriyle birlikte ·
neşrettiği Mesailü Nafi' b. Ez.rak79 isimli eserde, yukandaki sorulara konu olan
ayetlerin bulunmayışı, bu ihtimali zayıflatmaktadır. Kaldı ki, Nafi b. Ezrak'ın
soruları, İbn Abbas'ın Arap dili ve edebiyatma vuk:U:fiyetffii. teste yönelik
olup daha çok Kur'an'ın garip kelimelerine ilişkindir. so
:Hicn I. (VII.) yüzyılda (sahabe döneminde) Müşkilü'l-Kur'an'a dair bazı
sahabilerin yorumlanndan oluşan dağınık malzeme sonraki nesillere hadis
rivayetleri içerisinde genel manada tefsir rivayetleri ile birlikte sözlü gelenek
. şeklinde intikal etmiştir.
Sahabe asnnda yaşanan Cemel vak'ası, Sıfflrı savaşı ve hakem olaylarını
müteakiben İslam dünyasında Haricllik, Şi'a ve Ehl-i Sünnet genel adları
altında çeşitli siyasi ve fikri akımlarm zuhuruna zemin hazırlamıştır. Zira
sahabe devrindeki bu siyasi parçalanma, müteakip yıllarda fikri ve itikadl
parçalanmaya dönüşmüştür. I.(VII.) yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren İslam dünyasında kaza-kader, hidayet-dalalet, Allah'ın sıfatları ve insanın
hürriyeti gibi konularda yoğun kelrum tartışmalar yaşanınaya başlamıŞtır.
Daha sonraki dönemlerde zikri geçen temel teolojik konulara yaklaşırnlarırıa
göre Müslümanlar arasında, ana gövdeyi temsil eden Ehl-i Sünnet dışında,
Mücessime, Muattıla, Müşebbihe, Kaderiyye, Cebriyye, Mürcie, Mu'tezile vb.
çeşitli adlarla arıılan fikri akımlar oluşmuştur. I. yüzyilin sonları ile II. (VIII.)
yüzyılın başlanndan itibaren de bu düşünce akırnlanrun Kur'an'da yer alan
müşkil ve müteşabih ayetleri fikr1 polemiklerinin dayanak noktası haline
getirdikleri görülmektedir.
Genelde İslam dairesi içerisinde telakki edilen yukandaki akımlarm özel"
likle müteşabih ayetleri revillerinden kaynaklanan farklı yorumlarma, bir de
77
7B
79
so
Suyıhl, el-İtkôn, II, 728.
Bkz. İbn Hacer, Ebü'l-Fazl Şehabedclin Ahmed el-Askallıil, Fethıt'l-Bôri bi 1erhi Sahihi'lBuhdrl (nşr. M Fuad Abdülbaki-Muhibbüdclin el-Haub) I-XIII, Kahire, 19861987/1407,\nll,419,
Limassol-Cyprus 1413/1993.
Geniş bilgi için bkz. Aişe Abdurı:ahman bintü'ş-Ş~t~ e!-İ'côz ii'l-bryôni fi'I-Kıtr'ôn t'e nıesôilii
İbni'I-E:ırak dirôse Kıtr'ô!ı!Y.Jıe ve bryôtı!Y.Je, Daru1-Marife, Kahire, tŞ.
46
.J
Müslüman olrnaclıklan halde Müslüman'rnış gibi gonınen zınclıklann
Kur'an'da çelişki ve. tearuz bulunduğu iddialan ve onlara verilen cevaplar
eklenince, II. asnn başından itibaren yavaş yavaş Müşkilü'l-Kur'an'a dair
literatüıün de oluşmaya başladığı sö}~enebilir. Mesela, Hasan el-Basn'ye (ö.
110/728) nispet edilen ilisale ft'l-Kadeı8 1 isimli eserde z~clıkların Kur'an'da
ihtilaf ve ten~ iddialarına temas edil~i belirtiise desı bu dönemde bu
yöndeki iddialara verilen daha derli toplu cevaplan Mukatil b. Süleyman'ın
eserlerinde bulmaktayız. Tefsirii'l-Hamsi mieti qye isimli eserinde İbn Abbas'a
dayanclırarak Zikrettiği ve dokuz ihtilaflı hususun yer aldığı rivayetten başka
Mukatil'in Kur'an'da ihtilal ve tenakuz bulunduğu .iddialanna temel oluştu­
ran ayetlere ilişkin yorumlanru toplu olarak Ebü'l~Hüseyin Muhammed b.
Ahmed el-Malat:l (ö. 377/987) Kitabii't-tenbih ve'r-red ald ehli'l-ehvdi ve'l-bide"ll 3
adlı eserinde zikretrniştir. Eserin muhtemelen Mukatil'in tefsirlerinden çıka­
nlarak derlenen bu bölümü, yirmi beş ihtilaflı durum ve onlara Mukatil'in
"Bu (ifadeler), tefsiri bilmeyen kişiye göre birbirini nakzetse de, aşlında mütenakız (çelişkili) değilOer)dir. Zira onların tefsiri şö~edir" formu~ başlayan
cevaplarından oluşmaktadır. 84
II. yüzyılın ikinci yarısından itibaren fıkhl, tarilll ve lügav! hususlan birlikte ele alan kapsamlı tefsir çalışmalannın yanı sıra, genellikle dilciler tarafından kaleme alınan Mecazü1-Kur'an, Garibü'l-Kur'an, Müşkilü1-Kur'an ve
Me'aru'l-Kur'an adlanyla Kur'an'ın özeliikl~ lügavi yönüne ağırhk veren çok
sayıda müstakil çalışmaların ortaya çıktığı görülmektedir. Ancak, Ebu
Ubeyde'nin (ö. 209/824) Mecaz'ı ile Fem'nın (ö. 207/822) Me'ani'l-l.Vır'an'ı
dışında bu dönemde yazılan bu türdeki eserlerin çoğu günümüze kadar ulaşamamıştır. BS Fem'nın, kelimelerin i'rab dururplan ve bu durumlardan kaynaklanan işkallerin incelendiği eserinin tam adı ise bazı kaynaklarda T~fsirii
Bı
Hasan el-Basn'nin söz konusu mektubu için bkz. Resôi!ii'!-ad! ve't-tevhid, (nşr. Muhammed
.Amrrıare), I-II, Daru'l-Hilal, 1971, I, 81-93 (noksan). Mektubun Türkçe tercümesi için
bkz. Etheın Ruhi Fığlalı, Çağtmıifla ltikôdf İslam Mez!ıep!eri, ek4. "Hasan el-Basıfnin Kader Hakkında Halife Abdiilmelik b. Mervan'a Mektubu" (tre. Lütfi Doğan-Yaşar
KutluaJ?, ss. 351-369, İstanbul 2001. (Noksan olduğu anlaşılan mektubun neşredilen
kısirunda daha ziyade Cebriyellin kaderle ilgili ~yet!eri yanlış yorumlamalan üzerinde du-
sı
Bkz. John Wansbrough, Quranic St11dies; Sottrccs and nıethods q( scriptural iııterpretation,
Oxford 1977, s. 163.
nşr. Muhaınıned Zahid Kevsen, Beyrut 1388/1967.
bk Ebü'l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed el-Malat:l (ö. 377/987) Kitôbii't-tmbih ve'r-red ald
eh!i'f-ehvfıi z,e'f-bide' ( nşr. Muhammed Zahid Kevseci), Beyrut 1388/1967, s. 54-71.
Bkz;Sezgin, Fuat, GAS (Ar.), I-V, Riyad 1403-1404,1, 83.
rulınakradır)
sJ
B4
ss
47
müşkili i'riibi'I-Kıtr'an ve me;iinih şeklinde yer alır.8 6 Kaynaklann verdiği bilgilere
göre husılsen Müşkilü'l- Kur'an'a dair ilk müstakil eserlerin II. yüzyılın sonla~
n ile III. yüzyılın başlanna doğru ortaya çıkmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Bu sahanın ilk müellifleri Cevabôtü'I-Kltr'iin adlı eseriyle Süfyan b. Uyeyne
(ö.198/814)87 ile er-Red ale'i-mü/hidin ft !efiibiihi'l-l(ıtr'iin adlı eseriyle meşhur
dilci Ebu Ali Muhammed b. Müsterılr el-Kutrub'dur (ö. 206/821).88 Ancak
bu eserlerin günümüze ulaşmadığı anlaşılmaktadır.
m. (IX.)
yüzyıla gelindiğinde
ise bu alanda daha si?temli ve kapsamlı
eserlerin telif edilmeğe başlandığı görülmektedir. Nitekim Müşkilü'l-Kur'an'a
dair günümüze ulaşan en eski telifler de bu yüzyıla aittir. Bu alanda meşhur
hadis bilgini Ahmed b. Habel'in er-&ddü ale'l-Cehmryye ve'z-Zenddıka adlı nsalesi önemlidir. Eserin özellikle birinci bölümünü, mülhit ve zındıklann
Kur'an'da ihtilaf ve tenakuz bulund~{ı yönündeki iddialarma müellif tarafından. veril~n cevaplar oluşturmaktadır. Bazı kaynaklarda İbn :Hanbel'e nispet edilen ve yine aynı konuyla ilgili olduğu anlaşılan Cevabatii'I-Kur'iin ve erReddü ala men iddea't-tenakıtzfl'I-Kltr'iin adlı eserlerinB9 ise günümüze ulaşıp
ulamadığı bilinmemektedir.
Kuşkusuz bu yüzyılda Müşkilü'l- Kur'an sahasında kaleme alınan en
önemli telif, yine mülhitlerin Kur'an'da ihtilaf ve tenakuz bulunduğu iddialarma cevap vermek ve manasında kapalilik bulunan bazı müşkil ve müteşabih
ayetleri açıklamak amacıyla yazılan9o İbn Kuteybe'nin (ö. 276/889) Te'vilü
miişkilü'l-Kltr'iin'ıdır.91 İbn Kuteybe, hacmini artınnak. istemediği bu eserinde,
özellikle müşkil ayetler üzerinde durmuş, Kur'an'daki garip kelimeleri. ise
86
87
88
89
90
9!
Bkz. Cerrahoğlu, İsmail, Kıtran Tefsiniıin Do!!tf1t ve Buna Hız Veren Ami/ler, Ankara 1968,
s.140-141).
Bkz. İbi:ı. Nedim, ei-Fihrist, s. 37; Davftdl, Muhammed b. Ali ed-Dav&ctt, Tabakatii'lmiifessirilı, (nşr. Lecne mine'l-uleı:W.), I-ll, Beynıt ts., I, 192.
.
Bkz. İbn Nedim, el-Fihrist, s. 37; İbnü'l-Kıfd, Ali b. Yusuf el-Kıftt, İnbiihii'ı~riivat alô
enbôhi'n-nuvôt (nşr. Muhammed Ebü'l-Fazl İbrahim) I-IV, Kahire 1369-93/1950-73,
1406/1986, ID, 220; K.etfii'i:zunull, I, 839; Kehhlle, Ömer Rıza, Mu't-emii'l-müellfftn;
terôcimii nmsamıift'l-kiitiibi'l-arabıjye, I-XV, Dımaşk 1376-81/1957-61, XII, 15.
Bkz. Zi.rikll, Hayreddin ez-Zi.rikl1, ei-A'Iôm; Kômusu terôdn1, I~X, Kahire 1373-78/195459, I, 192-193.
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vilii milfki!i'I-K.ur'ôn, s. 22-23. ·
nşr. Seyyid Ahmed Sakr, Kahire 1954; 1393/1973; Beynıt 1401/1981; nşr. Muhammed
Said Abdülaziz, Kahire 1410/1989. Yazmalan için bkz. GAL, I, 122; GAL Suppl., I,
186; GAS, VIII, 162-163. Çeşitli adlandınnalan için bkz. DİA, "Te'vili Müşkili'l, Kur'an".
48
Garibü'I-Kıtr'dn adıyla Te'vi'/lııi tamamlayıcı
nitelikte olan bir başka eserde ele
almıştır.92
' Te'vflii mii[kili'I-Kıtr'an'ın tefsir ilmindeki önemi yanında, Arap dili ve belagatinin gelişim sürecini teşkil eden zincirin ahiz'in (ö. 255/ 869) eserleri ile
İbnü1-Mu'tezz'in (ö. 290/908) 274'de yazılan ei-Bedl'i'si arasındaki kayıp halkasını teşkil ettiği de söylenir.93 Gerek Arap dili ve edebiyatı gerekse başta
Taben'nin Cami11'l-bryan'ı olmak üzere tefsir ve müşkilü1-Kur'an sahasında
1
müteakip dönemlerde yazılan eserlerin temel müracaat kaynaklanndan biri
olan Te'vilii mujkih''I-Kıtr'!in, bilim çevrelerinde haklı bir şöhret elde etmiştir.
Arap dili ve edebiyatı alanında özellikle mecazlar ve kelimeleri köklerine irca
etme konusunda İbn Kuteybe'nin, İbn Ci.nn1 (ö. 392/1002), hacası Ebu Ali
el-Faris1 (ö. 377/987) ve İbn Paris (ö. 395/1005) gibi dilcilere önceliği vardır. Aynca İbn Faris 'in Mek!!Jfsii'l-liiğa ve es-Sahibf gibi .dil felsefesine dair·
eserini telifinde de İbn Kuteybe'nin eserlerinin etkisi olduğu; müellifin kendisi bunu açıkça belirtmese de eserini kaleme alırken İbn Kuteybe'nin eserlerinden büyük ölçüde yararlandığı söylenmektedir.94
Müşkilü'l- Kur'an alanında
bu yüzyılda yazılan diğer belli başlı eserler ise
Mufazzal b. Selerne ed-Dabbi'nin (ö. 290/903), Zryaii'l-kulılb min
me'atıi'I-Kıtr'ii11 ve garfbih ve miifkilih'i9S Ebü'l-Abbas Sa'leb'in (ö. 291i904),
Kitabü miifkilii'I-Kıtr'iin'ı96, İbn H'addad adıyla tanınan Ebu Osman Said b.
Muhammed el-Gassaru'nin (ö. 302/915) Tavzjhii'l-miifkil.fi'I-Kttr'aTı'ı.97 Diğer
yandan Süleymaniye Ktp. Fatih nr. 646'de Miişkildtii'I-Kıtr'!in adıyla kayıtlı
bulunan ve yazmanın son varağı ile muhtemelen ona bağlı olarak bazı fihristlerde98 meşhur hadis bilgini Ebu Davud es-Sicistaru'ye (ö. 275/888) nisşunlardır:
92
93
94'
95
96
97
98
Bkz. İsmail Cerrahoğlu, "Garibü'l-Kur'an" md., DİA (Türkiy-e Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedis~, XITI, 379-380.
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vilii 11/ii[ki!i'f-Kıtr'iin, naşirin önsözü, s. 83.
İbn Kuteybe, Te'vilii llliifkili'l-Kıtr'dn, naşi.rin önsözü, s. 83-84; Ayrıca bkz. Abdü!h.amit
Binşık, "İbn Kuteybe: Tefsir ilmindeki yeri", DİA, XX, 149-150.
Bkz. İbn Nedim, ei-Fihrist, s. 37,
Fuad Sezgin, Sa'leb'in eserinin Kitabı/ garibi'f-Kur'fm adlı eserii:ıirı aynısı olduğunu söylemiştir. Bkz. GAS, I-IX, Leiden 1967-84, VIII, 147.
Eserin yazma nüsbasına ait bir parçanın Kayravan camiinde mevcut olduğu ifade edilmektedir. Bkz. İbnü'l-Kıhl, İnbôh, II, 53; Zirikll, ei-A'Iôm, X, 98, Til; Ali Şe"V-vah İshak,
Mu'cemii 11/tlsamıejati'L-Kıit1dni'l-kerim, Riyad 1403-1404/1983-1984, IV, 198; Büka:l, Muhammed Hasan Biildl, Kitabnôme-i biiifirg-ii KıJt·'an-ı Kerim, I-VII, Tahran 1374-1376, VII,
2934).
.
.
Bkz. ei-Fihrisii'[-Jamii: et-T~fsir ve uli!miih, Ai:nman 1989, I, 28.
49
;j
'i' 1i',
li
ilil'
!j
!
~ı
ii
i/ '
j;
:ı
]·[
lı
pet eelilen eser ise Ebu Bekr es-SicistW1'nin (ö. 330/942) Garibü'l-Kur'an'a
dair olan eseri Niizhctii'l-k111iib'ü.dür.
IV. (X.) yüzyılda da Müşkilü'l-Kur'an'a dair eserler yazılınaya devam etmiştir. Bu dönemde yazılan önemli Müşkilü'l-Kur'an çalışmalardan biri İbn
Flirek'in (ö 370/980) Miişkilii'I-Kıtr'ôn'ıdrr. İbn :Hayr'ın (ö. 575/1179)
Miifkilii i'rabi'I-Kttr'an adıyla aynı müellife nispet ederek zikrettiği ese.r99 ise
başka bir eser olabilir. Zira Ebu Bekr İbn Arab1 (ö. 543/1148) Kantinii'ttc'vf!indeıoo ilk eserle ilgili olarak, "Bu konuda esas alınması gereken eser,
İbn Flirek'in Müşkilü'l-Kur'an alanındaki kitabıdrr. Zira bu sahada onun
gibisi yazılmamış tır" demiştir. Daha sonra söz konusu eserin İbnü'l- Valış!
tarafından ihtisar edildiği anlaşılmaktadrr.ıoı
Yine b~ yüzyılda İbn Mutarrif el-KinWl el-Kurtubl (ö. 387/997) İbn
Kuteybe'nin birbirini tamamlayan Miifkiiii'l-Kıtr'an'ı ile Garibii'I-Kıtr'an'ını
Mushaf tertibine göre düzenleyerek Kitabii'I-Kıtrtqyn1°2 adıyla yeni bir eser
vücuda geti.rmiştir. Eserde Miifkilii'I-Kıtr'an için sembol olarak "ı.}", Garibii'IKıtr'an için ise "t" harfi kullanıl.mıştır. Müellif mukaddimesinde İbn
Kuteybe 'nin sözlerinde herhangi bir hazf ya da ilavede bulunmadığını ifade
etse deıo3 Tc'vffin naşiri Seyyid Ahmed Sakr, aksine geçerli bir gerekçesi olmaksızın yer yer İbn Kuteybe 'nin sözlerini ya tamamell; ya da kısmen hazfettiğini, yer yer de kendinden bazı ilavelerde bulunduğunu, hazif ve ilavelerin.de kişisel görüşüne göre davrandığını, dolayısıyla onun bu tutumunun i1ml
nezaketle bağdaşmadığını ifade ederek İbn Muttarrif'i sert bir dille eleşti­
riri04. Kaynaklarda aynı müellife ait Miifki/ii'l-Kıtr'an adında bir başka eserden
daha bahsedilse deıos eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.
99
ıoo
ıoı
ıoı
10J
11J.!
1°5
Bkz. İbn :Hayr, Muhammed b. :Hayr el-İşbi.ll, Febrese mii reviihii atı pthıibihi mine'd-devaviui'lll1!1Jatlll~fo fl durubi'l-ilnı ve enviii'/-meiirif (nşr. F. Codera-I.R Tarrago~, Sanıkusta 1894-95,
Kahire 1382/1963, s. 69.
Ebu Bekr İbnü'l-Arab1, Komltıii't-te'vfl (nşr. Muhammed es-Süleymanl), Beyrut 1990, s.
206.
Bkz. Abdullah b. Ali ez-Zeydan v.diğr., es-Sici//ii'/-ilmi li nedveti'l-Endeliis; k11nln mine'ttekalliibdt ve '1-atôyat, I- V, Ryad 131711 996,.V,39.
I-II, Mısır 1355; Beyrut ts.
.
Bkz. İbn Mutarrif el-K..inaru el-Kurtub!, Kitabii'l-Kmtqyn; Kitiibi!J• Mii[kilii'I-Kıtr'fin ve
Gatibihi fibn Kıttrybe, I-II, Beyrut ts., I, 2.
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vi/ii mii[ki/i'I-Kıtr'iin, naşirin önsözü, s. 84-85.
Zi.rilill, ci-A '/!inı, VI, 206; Ali İshak Şevvah, Mıt'cemii nmsann~fati'l-Kıtr'fmi'/-keıim, Riyad
1403-1404/1983-1984,IV,205.
so
,,
.j
Yine bu yüzyılda Ebu Bekir İbnU'l-Enban'nin (ö. 328/940) İbn
Kuteybe'nin Te'vilii müfkili'I-Kur'an'ini eleştinnek için Risale fl'l-miifkil adıyla
reddiye türünde bir eser kaleme aldığı1D6, ancak reddiyesinin günümfu:e
ulaşmadığı belirtilmiştir.ı07 Kaynaklarda aynı.zata ait aynca Kitdbii'l-miifki/fi
me'ani'I-K.ttr'an adlı bir başka eserden daha bahsedilirıos. Yine kaynaklarda IV.
yüzyıl Abbasi halifesi Muktedirbillah'ın vezirlerinden Ebü'l-Hasan Ali b. İsa
b. Davud b. Cerrah'ın da (ö. 334/945) Kw-'an'ın müşkilleri ve mearnsi hakkında bir eseri bulunduğu ifade edilmektedirıo9. Ancak eserin günümüze
ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. Süleymaniye Ktp. Ayasofya 297'de (noksan) kayıtlı bulunan IV. asır llimlerinden Ebu Halef Abdulaziz esSaydalan.l'ye ait el-Mıwazzah fl me'ani'I-K.ttr'tm ve ketft miifkiliiti'I-Fur'kan adlı
eser ise teknik anlamda bir Müşkilü'l- Kur'an çalışması olmaktan çok muhtasar bir tefsir çalışması mahiyetindedir.
Yıne bu yüzyıl ·eseri olarak değerlendirilmesi gereken önemli Müşkilü'l­
Kur'an eserinden biri de Mekkl b. Eb! Talib'in (ö. 437/1045), 389 h. yılında
kaleme aldığını söylediği Tefsirii'/-;niifki/ min garibi'I-K.ttr'an'ıdır.ııo Biyografi
kaynaklarında değişik isimlerle zikredilen eserııı, Hüda et-Tavil tarafından
ise Tejsitii'l-miifki/ min garibi'I-IVtr'an ale'I-kaz ve'/-ihtisiir adıyla neşredilmiştir.m
ei-Umde ji garibi'I-K.ttr'an isimli eserinnaşiri Yusuf Abdurrahman, neşretciği bu
eserin Mekkl'ye ait olup onun Miifki/ii'I-IVtr'tin'ının bir özeti mahiyetinde
bulunduğunu söylese dem, Tefsirü'I-Miifkii'İn ilk naşiri Ali Hüseyin Bevvab
iki eser arasında aynı müellife ait olmalan.nı. imkansız kılacak derecede büyük·
ıo6
ıo7
ıoa
109
Sezgin, GAS, VIII, l63.
Bkz. İbn Kuteybe, Te'vilii nJiifkili'l-Kıtr'i'm, naşirin önsözü, s. 70.
Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa, İzphu'!-mekniin fi'z·i!J•l alô Keflii'i:zıtmtll 011 esômi'l-kiitüb ve'ljütJün, (nşr. Kilisli Muallim Rıfat-Şerefettin. Yaltka.ya), I-II, İstanbul 1945-47, II, 332;
Sezgin, GAS, VIII, 163; Ali İshak.Şevvah, Mu'cem, IV, 214)
Bkz. İbn Nedim, e!-Fihrist, s. 37; Bağdatlı İsmail Paşa, Hedtyyetü'l-driftn esmôii'l-miiellifin ve
/Jsarii'l-musantı!fit~, I, (nşr. Kilisli Muallim Rıfat- İbnillemin Mahmud Kema~,· II (nşr.
İbnillemin Mahmud Kernal-Avni Aykuç), İstanbul 1951-1955, Tahran 138711967, .I,
678.
ııo
ııı
nşr.
112
Beyrut 1408/1988.
Bkz. Mekkl b. Eb! Talib, el-Umdefl garibi'l-Kıtr'ôti
Beyrut 1401/1981 NaşirinMu.kaddimesi, s. 5.
Ali Hüseyin el-Bevvab, Riyad 1406/1985.
Bkz. YakUt, Ebu Abdullah Şihabüddin Yakut b. Abdullah Yakut el-:Haı:nevt Mı/cemii'f­
üdeba, Beyrut, Daru İhyai't- Türasi'l-Arabi, ts., XIX, 170 (Mii[kilii galibi'I-Kıtr'ô11); İbnü'l­
K.ıftl, III, 317 (.$erhii nıii[kili gmibi'f-Kıtr'atı); İbn Hallikln, Ebül-Abbas Ahmet b. Muhammed, Veff!Yôtü'l-ay!ıtJ ve m&aü ebtıôi'z-zemiin (nşr. İhsan Abbas), I-VIII, Beyrut 19681972, 1398/1978, V, 276 (Mii,rlei!iigaribii'f-Kıtr'ihı).
113
51
(nşr.
Yusuf Abdurrahman
el-Mar'aşl),
1
farklılıklarm bulunduğunu belirterek onun, bu değerlendirmesine katılmadığını ifade eder.114 Mekkl, zikri geçen Tefsirii'l-miişkil'mi yazarken Ferra, Ebu
Ubeyde ve İbn Kuteybe gibi kendisinden önceki bilginl~rin eserlerinden
bolca istifade etmiştir. Özellikle de İbn Kuteybe 'nin bu' sahadaki eserlerin-·
. den geniş ölçüde yararlandığı gözlerden kaçmayan Mekkl'nin, İbn
Kuteybe'nin eserlerinde geçen şiirleri hazfedip ona ait ibareleri ihtisar ettiği
görülmektedir. Eserinde İbn Kuteybe 'nin zikretmeyip kendisinin zikrettiği
çok az şey bulunan Mekkl, metot olarak da alfabetik sıra yerine yine İbn
Kuteybe'ye tabi olarak. sılre tertibini esas almıştır. A.yetlerin tefsirinde her
zaman tek görüş, zikretmekle yetinmemiş, zaman zaman farklı görüşlere de
yer vermiştir.ııs Kııfıat alimi ohnasıridan kaynaklarımalı olmalı ki Mekkl,
eserinde, selefierinin aksine dilden çok k.ı.dat rivayetlerine yer venniştir.
Mekkl'nin bundan başka, ayetlerin i'rnb durumlan ve bundan kaynaklanan işkillerle ilgili olarak, özellikle Arap dili ve edebiyatında belli bir birikim
sahibi kimseler için yazdığı Müşkilü i'rt1bi'I-Kıtr'ihı 116 ve Miişkilii meani'IKıtr'an117 adlı iki eseri daha bulunmaktadır. Bunlardan Miiskilii i'rabi'I-Kıtr'dn
hakkında, İmam Muhammed b. Suud Üniversitesi'nde Yahya Mısr1 tarafın­
dan hazırlanıp, 722 sayfa olarak basılan bir de yüksek lisans tezi bulunmaktadır. ı ıs Aym eser hakkında Alatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesinde :Ham.zaKüçük de bitinne tezi hazırlamıştır119.
·
Fem'nın
daha evvel zikri geçen Me'ani'I-Km'an'ı adlı eserinazar-ı dikkate
onlara
ortaya
çıktığı söylenebilir. Bu konuda kaynaklarda, Mekki'nin çalışmaları dışında elMe'af1 b. Zekeriya b. Yahya b. Hümeyd b Hammad el-Cerm'ye (ö.
alınmazsa ilk defa bu asırcia Kur'an kelimelerinin i'mb dururnlarını ve
ilişkin işkilleri inceleyen Miifkilü i'rabi'I-Kı~r'iin türünde i eserlerin de
ıH
bk, Mekk1 b. Eb1 Talib, Teftirü'l-tniifkil min garibi'l-Kıtl!ıni'l-aifm a/e'l-l'caz ve'l-ihtisar (nşr.
Ali Hüseyinel-Bevvab) Riyad 1406/1985, Naşirin Mukaddirnesi, s. 10.
ııs Bkz. Mesela, Al-i iı:nran, 2/44; Yusuf, 12/88; İbrahim, 14/9; el-Kehf, 18/19; el-Kalem,
68/9; el-Mürselat, 77/33; el-Muraffıfllı, 83/25).
116
nşr. Yasin Muhammed es-Sevvas, I-ll, Dımeşk 1974, Beyrut 1408/1988; nşr. Hacim
Salih ed-Damin, Bağdat 1975, Beyrut 1984, 1987, 1988.
117
YakUt el-Hamevl Mu'cemii'l-iidebô, XIX, 170
ııs Bkz. Ali İshak Şevvah,Mıt 'cem, I, 192.
ıı9 Erzurum 1983.
52
390/1000) ait, Kitabii tefsiri miijkili i'rabi'I-Kur'ihı adlı bir eserden daha bahsediJir.ııo
y.
(XI.) yüzyılda Müşkilü'l- Kuran sahasında yazılan en önemli eserlerden biri Ebu Abdullah Muhammed b. Abdullah el-Hatib el-İslclfi'nin (ö.
420/1029) Diimtü't-tm'{jl ve ğf{rretii't-te'vil fi bryiini'f-ijyiiti'l-miiftebiheti fl kita-.
bi'ffahi.'l-a:ifz12 1 adlı eseridir. Slire tertibine göre kaleme alınan eserde müellif,
özellikle müşkil ve müteş:ibih ayetler hakkında "J~ ı.:ıi Jjt....ıll (Şöyle bir soru
akla gelebilir)" cümlesiyle başlayan muhtemel istifhamlar oluşturmakta, sonbu istifhamlara "ı;ill~ L.Jc yly,JI 3 (Bunun cevabı şudur)" ibaresiyle başlayan
uygun cevaplar vermektedir. Genellikle bu tarzın kullanıldığı eser, bu özelliğiyle de sahasında ilk sayılır. Yine bu yüzyıla ait Şeyz.ele adıyla tanınan Ebü'lMe'rui Az!zl b. Abdülmelik el-dlfnin (ö. 494/1100) ef-Biirhihı fl müfkifati'IKıtr'iin'ı da önemlidir.ııı Günümfu:e kadar ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen eser
Suyı1u'nin, ei-İtkatı'ı yazarken yararlandığı belli başlı kaynaklar arasında yer
ra
alır.123
Yine beşinci yüzyıl bilginlerinden ve önde gelen Mu'tezile imamlarından
biri olan Kadı Abdülcebbar'ın (ö. 415/1025) Ten'{jhii'f-Kıtr'iin ani'l-metain
isimli ·eseri de, muhteva bakımından bir Müşkilü'l-Kur'm çalışması sayılabi­
lir. Zira müşkil ayetlerin .soru-cevap tarzında genellikle Mu'tezill görüşler
çerçevesinde ele alındığı eser, müellifin de mukaddimesinde işaret ettiği gibi,
özellikle dil, i'rab, nazım ve meM bakımından Kur'm'a yönelik eleştirilere
cevap niteliği taşır. Mütqabi!Jtt'I-Kur'iltı'ın124 naşiri Adnan Muhammed Zerzur,
yine aynı müellife ait Ten'{jhii'I-Kıtr'an'ın da tahkikini tamamladığını ve pek
yakında onun da basılacağını beliıt:miştir.ııs .Bu yüzyılda ayrıca Ebu İsmail
Musa b. Hüseyin b. İsmail eş-Şerif el-Hüseyni el-Mısn de (ö. 500/1107 civa-
Bkz. Fihnsii't-tifsir ve lllrlmi'f-Kur'dn, Beyrut,_1399, s. 58. (Eserin yazma nüshasırun kaydı
için bkz. Princeton (Yahuda) nr. 228/2 (Tefsir 160), 52 vr.)
121
Baskılan için bkz. Beyrut 1416/1995; Mekke Ümmü'l-Kura Üniversitesi Yay., Mekke
2001 (thk. Muhammed Aydın).
.
ııı Bkz. İbn Hallilcln, Ebül-Abbas Ahmet b. Muhammed, Vifeyatii'l-ayrJn ve enbdü ebniii'zzeni!ın, (nşr. İhsan Abbas) I-VIII, Beyrut 1968-1972, 1398/1978, I, 318; Katip Çelebi,
Keifıi'z-zpmln, I, 241; Bağdatlı İsmall Paşa, Hed[yyetii'l-arifFn, I, 663; Zirik!1, ei-A:Idm, V, 25;
AliİshakŞevvah, Mu'cem, IV, 196.
ın Bkz. Suyun, ei-İtkdıı, I, 20.
m bsk Kahire 1969
125 Bkz. Kadı Abdülcebbar, Miitqabih11'1-Kıtr'dn, {nşr. Adnan Muhammed Zerzılr), Kahire
1969, NaşirinMukaddimesi, s. 25, dipnot 4.
120
53
n), Risiile fi'l-hunifi'l-nıü[kileti fi'I-Kıtr'an 126 adıyla özellikle hurUf-u mukattaa
üzerine bir risale kaleme almıştır.127
VI. (XII.) yüzyılda Müşkilü'l-Kur'an'a dair yazılan en önemli eserler ise,
Beyanühak lakabı ile tanınan Mahmud b. Ebi'l-Hasan b. Hüseyin enNisabill!'ye (553/1158'de hayatta idı) aittir. Kaynaklarda bu alanla ilgili olarak Beyanülhak'ka Bahirii'I-Burhlin ft tnii[kiliiti me'iini'I-Kıtr'an 128 , Dürerii'/kelimat alii ğureri'l-qyati'l-nıfihimeti /i't-te'amz ve'niibiihiit1 29 ve Vadahii'l-blirhiin fl
mii[kiliiti'I-Kıtr'dn'3o adlanyla üç ayn eser atfedilir. İlk iki eserin günümüze
ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. Ancak İca:zyi'l-beyan an me'ani'!-Kıtr'iin (nşr.
Huneyf b. Hasan) adlı eserinde müellifin kendisinin de işaret ettiğim
Bahirii'l-biirhmı ile basımı gerçekleştirilen Vadahü'l-biirhan'ın aynı eser olması
muhtemeldir.
.
Vadahii'l-biirh!m isimli eserinde ayederin çoğunu ele alarak onlardaki
garib ve müşkil kelimeleri açıklayan Beylni.ilhak, aynca ayetlerin birbirleri ile
münasebederine ve tekrarlardaki hikmetlere de işaret eder. Bunun yanında
yer yer Kur'an'ı savunarak ona yönelik eleştirilere de cevap vermeye çalışan
müellif, eserinde her türlü görüşe de yer vermez, aksine bu konuda seçmeci
· bir yöntem takip ederek sadece sağlam ve sahih gördüğü görüşleri esas alır.
Bir kısım ayetleri ise nispeten genişçe ele alıp edebi yönlerine dikkat çekmesi
yanında aynca, yerine göre kelam, binicilik, ilmi'n-nücUın, heyet ilmi (astronomi), coğrafya ve felsefe ile ilgili hususlara da değinir. Öyle anlaşılıyor ki
. müellif, eserini kaleme alırken şert ilimler yanında kendi döneminde yaygın
olan felsefe ve fen ilimlerinden de geniş biçimde yararlanmıştır. Bazen ayetlerin tenibine riayet edilmeyişi, yer yer nakledilen görüşlerin kime ait olduğunun belinilmeyişi, bazı şiirlerin sahiplerine isnat edilmeyişi, zaman zaman
da Tevrat'tan nakillerde bulunulması esere atfedilen kusurlardır. 132
ı2u
Bağdat/Mektebetü'l-evkili'l-amme, nr. 1/10087 Med.ı:ID, 23 vr.
Bkz. e-Fihrisii}-famil, I, 119.
.
.
1ıs Bkz. Bağdaili İsmail Paşa, İzabi;'/-mekmln, I, 162; a.mlf. Hed!Jyetii'l-ôriftn, II, 403;
Kehh!Ue, Mu'cenıii'l-miiellifin, VIII, 182; Ali İshak Şevvab, M11'cem, IV, 209.
129
Bkz. Bağciatlı İsmail Paşa, İzahii'l-mekm1n, I, 468; Kebhru.e, Mu'cemii'f..nıiielf!(fn, VIII, 182.
no nşr. Safvan Adnan Davfidl, I-II, Beyrut-Şam 1410/1990.
m Bkz. Beyanüllıak Mahmud b Ebi'l-Hüseyin en-Neysabılrl el-Gaznev!, İt'li:;;ji'l-bryatı a11
me'ôtıi'l-Kllr'all (nşr. Huneyf b. Hasan el-Kasınll), I-II, Beyrut 1995, I, 56.
m Bkz. Beyanüllıak Mahmud b Ebi'I-Hüseyin en-Neysabı1r1 el-Gaznevl, Vadahii'l-biirhii11 F
mii,rkilôti'I-KJif'ôn (nşr. Safvan Adnan Davlıdl), I-II, Beyrut-Şam 1410/1990, Naşirin mukaddi.mesi s. 79-81.
127
54
aynca önceki dönemlerden farklı olarale Kur'an ve Sünnet
birlikte ele alan değişik bir telif tüıi.!nün daha ortaya çıktığına
taruklık etmiştir. Hakkında fazla bilgiye sahip olamadığımız Ebu Bekir
İbnti'l-Arab!'nin (468/543-1076/1148) Kitabii'l-müJkilryn'ı bu türün ilk ömev'cfu133 .
gı
Bu
yüzyıl
müşkillerini
v;ı:ı.
(XIII.) yüzyılda Müşkilü1-Kur'an sahasında yazılan eserlerin en
İzzeddin Abdiliaziz b. Abdüsselam'ın (ö. •660/1262) ei-Fevaid fi
miiJkili'I-Kıır'an'ıdır.13 4 Açıklamaların ilml bir üslupla özlü olarak yapıldığı
eserde müellif, lügat, nahiv, belagat, akaid vs. konulara ilişkin bir çok müşkil .
ayetin izahını yapar. Sonraki yüzyıllarda Muhammed Hayat b. İbrahim elHanefl el-Meden.l (ö. 1163/1750) tarafından bu eserle ilgili 11 sorunun cevaplandınldığı bir kaç varaklık bir risale kaleme alınmışnr.m Yine bu yüzyıl­
da kaleme alınan Müşkilü'l-Kur'an'a dair diğer bir önemli eser de M!!htam'sSıhdh'ın müellifi Muhammed b. Ebi Bekr er-Razl'nin (ö. 666/1268)
MiiJki!atü'I-Kıtr'atı'ıdırD6. Aynı müellife ait bir de soru-cevap türünde yazılmış
Enmiizeciin celı1ihı fi bryani e/ile ve ecvibe min garaibi 4Ji't-tmtfl adlı bir eser bulunmaktadır137. Bu sonuncusu, üslup olarak sfıre tertibine göre "ü.lS J.ı§ L.ıl J
(Şöyle bir soru sorulursa, biz buna şu şekilde cevap veririz)" tarzında kaleme
alınmış olup Kur'an'ın bütün slırelerini kapsar. Bun,dan başka. Müşkilü'l­
Kur'an'a dair yine bu yüzyıl ·aJirnlerinden Ziylüddin Ebu Muhammed
Abdulaiiz b. Ahmed ed-DeyrM'nin (ö. 694/1295) T~fsirii garibi müJkili'IK.11r'!hıU8 ve Sadruddin Muhammed b. İshak el-Konevi'nin (ö. 672/ 1273)
.fcrhıt me'ani müJkilati'I-Kıtr'ihı/39 adlı birer eserleri bulunmaktadır. Yıne bu
önemlisi
m Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa, İzôhii'l-meknfiJJ, IT, 332; Ali İshak Şevvah, Mu'cen~, III, 306.
nşr. Seyyid RıdvanAliNedv1, Kuveyt 1387/1967; Cidde 1402/1982.
IJ5
Cezayir Müzesi (Methafu Cezair) 18/133-134, 476)532) (6/394R) 127-130vr. Aynca bkz.
cl-Fihıisii'namil, II, 763.
136 Ezher Ktp. (425 Tefsir ve ulUm.ü'l-Kur':hı) nr. 259/32928 (Hallm) Bkz. Fihdsii't-tef.ri.r ve
134
·
ttllin~ii'l-KJir'all,
s. 146.
Bir çok dünya kütüphanesindeki yazmalan bulunan (Bkz. ef-Fihıisii'f-fômil, I, 257-261) ve
müşkil ayetlerle ilgili 1200'den fazla sorunun cevaplandınldığı eser, ilk defa p06h. yılın­
da Ukberi'nin Vı1C11hii'-i'rôbı ile birlikte Kahire'de basılmıştır. Daha sonra Mesai/ii'r-Rozi
başlığıyla İbrahim Atve Avaz tarafından (Kahire 1406/1985), Tefsiıii'r-Rlı:if başlığıyla da
Muhammed Rıdvan ed-Daye tarafından (Beyıut 1411/1990) tahkikli neşirlı,;ri gerçekleştirilmiştir.
.
ı:ıs Manisa/Umum (15/1958) nr. 3/6584) 128b-224b; Manisa/Akhisar Ktp. nr. 3/6574;
BingazVKaryunus Merkez Ün. Ktp. nr. 1608, 111 vr.; Bkz. el-Fihriisü'nalllil, I, 344-345;
Bkz. BükM, VII, 2734.
139 Süleymaniye ktb. Pertev Paşa 647, 78b-131b vr.
137
ss
yüzyıla
atfedilebilecek önemli eserlerden birisi de İbn Zübeyr el-Glrl'ffit!'nin
(ö. 708/ 1308) Mi/ak ii 't-te 'vi/i '1-kdti' bi ifJVi'l-ilhlid ve 't-ta 'til jt te 'vil'l-miitefabihiiti '1lafz min qyi't-ten=?f/'40 adlı eseridir. Özellikle müşkil ve lafız yönünden
müteşabihlbirbirine benzeyen ayetler üzerinde durolan eserde müellif, Hat1b
el-iskafl''nin (ö. 420/1029) daha evvel zikri geçen Dümtii't-tenifli'ıni esas alır.
Diimtii't-tenif!de bulunmayıp kendisi tarafından ilave edilen benzer ayetlerin
önüne "~ (Müellifin unuttuldan)" ifadesine remz. olarak "t" harfini
koymuştur. HI Ancak İbn Zübeyr bu tespitlerinde her zaı:nan isabet etmemiş­
tir. Zira İskafl' ilk sılrelerde geçen bazı ayetleri, daha sonraki sılrelerde benzerlerinin zikredildiği yerlerde ele almıştır.142
İlk olarak bu yüzyılda Müşkilü'l- Kur'an alanında nazım türünde
de eser-
lerin ortaya çıktığı görülmektedir. Ebu Şame Şihabeddin Abdurrahman b.İsm.llı e-Makdis1 ed-Dimeşkl'nin (ö. 665/1266), Tetimmetii'l-beyan /ima Cfkele
min mütep1bihi'I-K1ır'an'ıl43 bu türün ilk ömeklerindendir.' 663 yılında nazım
türünde alfabetik tarzda kaleme alınari eser, el-Beyan /ima Bfkele min
miitef!ibihi'I-Kltr'ihı isimli bir başka manzum eserin tetimmesidir144.
VIII. (XIV.) yüzyılda bu alanda yazılan eserlerin başında ise Şerefüddin
Hüseyin b. Süleyman b. Reyyan'ın (ö. 770/1368) er-Ravift'r-rf:1)1iin fl es'ileti'IKur'an'ı gelmektedir. Üslup olarak soru-cevap tarzıyla kaleme alınan eserde,
sılre tertibi esas alınmıştır.145
Müşkilü'l- Kur'an sahasında
VIII. yüzyıl ve
ğer önemli müellifler ve eserleri ise şöyledir:
Kudbüddin Mahmud b. Mes'ud
sonrasında
eş-Şiraz1
telifi bulunan di-
el-Ala'l (ö. 710/1310),
Miifki/atii't-tefasfrt+6; İbnü'l-Ehnaf Ahmed b. Ebi Bekr el-Gbilü (ö.
t4o
Baskılan için bkz. Beyrut, 1983 (thk Said Felah); Beyrut 1405/1985, I-II, (thk. Mahmud
Kamil Ahmed).
ı4 ı
Bkz.ei-Gımatt Mi!ôkii't-te'vili'f-kôti' bi zevi'l-ilhad ve't-ta'til jf te'vili'l-miitefôbihôti'l-lafz nıi11
ôyi't-teuzjl (nşr. Mahmud Kamil ahmed), Naşi.r:in Mukaddimesi, I, 4-5.
142
HJ
ı .ı-ı
145
146
Bkz. İslclft Dtirretii't-Temjl ve Gttrretii't-Te'vfl, (thk. Muhammed Aydın), I, 141.
Zahi.riyye Ktp., no: 344 (:K.ıraat 55).
Bkz. Fisri.ıii mahtt1tati Dari'l-kiitiibi'z-zahirqye: s. 344; el-Fihrii.sii'f·famil, I, 257.
.
Genellikle ·Fahreddin er-Razi'nin M~{Otihii'l-gqyb'ı, Zertıahşen"'nin Keffqfı, Kevaş1nin
Telbis'i, Zeynüddin er-Razi'nin Es 'iletii'l-K.Itr'ôn 'r ve Hat1b el- İslclfl'nin Diirretii't-tenzrl'i gibi
eserlerden istifadeyle oluşturulan sorulara müellif tarafından verilen cevaplardan müteşekkil eser, ilk olarak 1298h. yılında Delhi'de, daha sonra ise 1415/1994'de Medine'de
Abdülhalim b. Muhammed Nassar es-SeleH'nin tahkikiyle neşredilrrıişcir.
Yazınalan için Bkz. Yeni Cami I\.tp. Defteri, nr. 149, s. 9.
56
T
~·
717113 17), el-Büstan ft i'r!ibi müJkilati'f-Kttr'!in147; İbn Teyrniyye (ö. 728/ 1328)
T efsirii qyatin iifkifct ala kesirin mine'l-ıtlemai 48 Tcfsirii qyatin miiJkifet-19; İbn
teyrniyye, Ecvibe ala es'ile vercdtü ileyhift ba':zy fezaili sfireteyi'I-Fatilıati ve'I-İh/as ve
ba~ ijy!itin miifkife150; Muhammed b. Şaires-Saltan (VIII. asır al.imlerinden)
Şerhu garibi'l-miiJkil min surcti'I-KJtr'ani'f-kerfmtst; Ebu Abdullah Mt.ıhammed b.
Ali el-Endelüs1 eş-Şat1b1 (ö. 963/1556), ei-Envar jf miiJki!ati qyatin mine'IKıtr'drl; Ebu Abdullah Muhammed b. Ali eş-Şatıbı ef-Lübab ft 77ıiiJki!ati'l­
kitiib'52; İbn Abdülkadir İbrahim b. Emnıllah (ö. 1095/1684'den sonra),
İkametii'l-biirhan al!i mesai/i teifeireti'l-ihvan li nıüJkilôti ahkdmi'I-K1tr'fmi>3;
İmamü'l- Mansur
Billah Kasım b. Muhammed el-Haselli es-San'arn
((ö. 102911619 .) T efsirii'n!ikk fi '1-KJır'dn==Ecuibeiii mesai/i 'nakk fi '1-KJtr'anH-1;
Muhammed b. Kasımel-Ezhen (ö. 1065/1655'den sonra), Urciize fi ba'zı
miiJkilati'I-Kur'!itı ve şerhi, Fcthü'I-Kebiri'l-müte'al bi Jerhi müzlıibcti'l-ifk!il an ba'i!
kelimdti if'l-ccfd!t.H; Muhammed el- Efraıll (ö. 1082/ 1671), Urciizctii miiJkil!iti'I-
Kıır'!in ve şerhi, İkdmeti/l-bcra/ıfn ala mesdili tezkirati'f-ihvanH6;. Ali b. Ömer b.
Ahmed el-Meyhl el-Mukrl eş-Şafii (ö. 1204/1790), Hidqyc{ü's-sıf(ydn lijehmi
ba':zy müJkili'f-fuJr'atı157; Muhammed Emin b. Hayrullah b'. Mahmud b. Musa
el-Hatib el-Urnen (ö. 1203/1788), Tfcanü't-tif(yan ft miiJkilati'I-KJtr'anHB; Osman b. Davud b. Muhammed er-R.Unll (ö. 1160/1747),' Tcfsirü'l-miiJkilat ve
kdf!fii'f-cğffitat (uğlutat)ıs9; Ca'fer el-İstirbaru (ö.1263/1847), Haflü mefdkili'IKıtr'an160; Muhammed el~Behiy (XIII. asır ulernasından), Tefsin'i'f-qydti'l147
148
el-Camiu'l-keb1r (Evkaf) San'a, nr. 86, 347vr. Bkz. ef1?brisii'f-!amil, I, 360.
.
Bazı yazmalannda T efiini qy!iti11 nıiifkile adıyla geçen eser (ef-Fibriisii'NamiL' T ejsil; V, 1209;
BulclJ, V, 1761) Riyad'da 141711996 yılında basılmıştır.
149
1so
151
Daıü'l-Kütübi'l-Mısnyye, nr. 695. Ayrıca
Rıbat!el-Hazanetü1-amme, nr. D-1645,
Bkz. GAL SuppL II, 120.
.
1b-94b; D. 1299, 1b-28a; D. 1532, 306-341a.
Bkz. ef-Fihriisü'f-fat?Jif, I, 434.
1s2 Her iki eserin yazmalan için Bkz. ei-Fihriisii'Nôtnii, I, 604.
ısı , Yınc aynı müellif tarafından kaleme alınmış 104 beyitlik bir ürcıh:enin şerhi olan eserin
yazmalan için Bkz. el-Fibrisü'namiL' Teftir ve rtfiimiih, IT, 730.
154
Bkz. Muhammed Hasan B~ Kitabname, VI, 2314.
ıss Bkz. el-Fibtiisii'n!imif, IT, 697.
156
Bkz. ef-Fihriisii'nômiL· et-Teftir ve ıdıimiih, II, 718.
157 Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa, İz!ihii'l-meknfm, II, 720; Ali İshak Şevvah, Mıt'cem, IV, 206.
158
Bkz. Ziri.kü, ef-A'l!im, VI, 267; Ali İshak Şewah, Mu'cem, IV, 198; Bükal. Kitabn!ime, VII,
2948.
ıs9 Bkz.bağdatlı İsmail Paşa, İz!ihu'l-mekniilı, I, 310; Bükal. KitalınôtJJe, VII, 2732.
160
Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa, İzahii'f-!Jıekllılll, I, 417; Ali İshak Şevvah, Mıl'cem, IV, 211;
Kehhale, i\1.11 'cemii'l-miief!ifin, III, 134.
57
mithimeti li'n-naks jf hakkı'l-enbryat 6 t; Seyyid Muhammed b. Mehdi Hüseyı:ll etTeb.rlz! (ö. 12571 1841) T~fsirii'l-kelimati'l-miifkileti'I-Kıtr'anjyye 162; Ahmed b. Ali
Ekber el-Meclğl, (ö. 1310/1892) Tefsirii miifkılati'I-Kur'an1 63
Müşkilü'l-Kur'an alanında
son yüzyılda ortaya çıkan önemli literatür.ise
Muhammed Takiyyüddin Muhammed Hüseyin el- Kaşan! (ö.
1321/1903) İziihii?-mii[kilôt1 M; ·Muhammed Abduh (ö. 1323/1905)
Mii[kiliitii'I-Kıtr'ani'l-kerim ve tefsirii sı1reti'l-Fatiha 16 ;; ille YusUf Şe'ar (12811351hş.) Tejsir-i qyat-i miiJkile (Farsça)166; Abdullah b. Muhammed b.
Sakhuddin el- Basaıli ed-Dimeşkl (1278/1861-1355/1936)167; Seyyid Davud
es-Sav1 (ö. 1351/1932'den sonra), Ba'i!t't-te'11flli ba'i! miiJkılati !jyi't-tenif1168;
Raşid Abdullah el-Ferhfu:l, Tejsirii miifkili'l-Kıtr'Jn169
şöyledir:
Müşkilü'l- Kur'an alanında son dönemlerde yapılan önemli çalışmaların­
dan biri de Muhammed Enver Şah el-Keşmm'nin (1292-1353) Miifki/iiti/1.Kıtr'iin'ıdırılo. Henüz Keşmirl hayatta iken eseririin müsveddelerini tehzib ve
tenkih etmeye başlayan naşir, bu çalışmasını ancak müellifin vefatından sonra tamarnlarabilrniştir. Muhammed Yusuf el-BennCırl'nin Yetfmetii'l-bryiin li
miiJkili'l-Kur'an adlı Kur'an ilimlerine d_air uzun bir mukaddimesiyle birlikte
neŞredilen eserde Keşmm'nin sözleri sayfa başlannda yer almaktadır. Sayfa
aldarında ise naşir, tespit edebildiği kadanyla müellifin sözlerinde geçen referanslara işaret etmektedir. Buraya kadar zikredilenlerden başka bibliyografya
kaynaklarında değişik başlıklar altında gerek nazım gerekse şerh ve tefsir
. türünde, bir ayede sınırlı olanlarından tutun da bütün sfu-eleri kapsayanlarına
kadar çeşitli asırlarda kaleme alırımış irili ufaklı 30'dan fazla Müşkilü'l-Kur'an
çalışması zikredilmektedir. Ancak çeşitli · dünya kütüphanelerinde birçok
yazmalan bulunan bu eserlerin yaklaşık 2/3 kadarının müellifi meçhuldür.lll
161
ı6ı
163
16-1
165
166 •
167
168
169
170
171
Bkz. Büka1, Kitabniime, V, 1764.
Bkz. BiikM, Kitabııame, VII, 2703.
Bkz. KehMle, Mıt'cemii'l-nıiiel/ifi11, I, 319; Bükru, Kitabname, VII, 2732.
Zirikl1, ei-A '!iii!J, VI, 288; Ali İshak Şevvah, M11'cem, IV, 195.
.Mısır 1323; Beynıt ts.
Tebriz 1339/h.; Tahran 1369/1991
Bkz. Büld1, Kitabname, VII, 2732.
Daıü'l-kütübü'l-Mısnyye (Fuad) 1/ 106 (20548B) 134s. Bkz. ei-Fihrisli'namil, ll, 828.
Libya 1400; Kuveyr 1983; Trablus 1406/1985
nşr. Muhammed Ahmed Rıza, Pakistan!Mültan 1414h.
Bu tür eserler ve yazma nüshalan için Bkz. BiikM, Kitabtıanıe, IV, 1598; V, 1762; GAL
Suppl. II, 774; el-Fihriisii'f-JôiiJi!, II, 794, II, 813, 846, 875, 914, 916, 1010-1011; Fislirii
mahtıltôti Dari'l-kiitiibi'z-zahir!Jye: Ult111Jii'l-Kt,r'iin, s. 360-361, 395; İbn Hayr, el-Fehrese, s.
58
X. ve XI asırlardan itibaren genelde İslami ilimler özelde ise Kur'an, dirll, siyasi ve ilrrı.l amaçlarla ~atılı oryantalistlerin de inceleme ve araştırma
konusu olmuştur. Oryantalistler, dini sebeplerle daha İslami literatürle ilk
t~maslanndan itibaren Kur'an ve Kur'an ilimleri üzerinde yaptıklçın araştır­
ma ve incelemelerde İslam'ın temel lri.tabı Kur'an ve onun güvenirliği konusunda İslam dünyasında hicri IL asırda müllıit ve zındıklar tarafından· ileri
sfuülen türden kuşkular uyandıimaya başlamışlardır. Bu tür iddialann, özellikle bilimsel anlayıştan çok sübjekcifliğin ve dini bağnazlığın hakim olduğu
Orta Çağ oryantalistlerce daha yoğun biçimde dile getirildiği görülmektedir.
Batıda, Kur'an'da ihtilaf ve terrakuzun bulunduğu yönünde id&ılann gelişti­
rilmeye başlandığı ilk eser, yazarı tartışmalı olmakla birlikte Abdülmesih b.
İshak el-Kind1'ye (XI·. yy. öncesi) nispet edilen ve, Kur'an'a eleştiri ve Kitab-ı
Mukaddes'in bütünlüğünü ispat niteliğindeiri Risa/e isimli'eserdir.172 Bu alanda bir Doininikan papazı olan Ricoldo da Monte Croce (1243-1320) gibi
müteakip asırlardaki Kur'an eleştirmenlerini yönlendiren eserlerden biri de
bir Birisriyan mühtedisine nispet edilen Cotıtrarietas e!fo/ica'dır 173. Orta Çağ
boyunca yürütülen İslam karşıtı polemiğin temel kaynaklannı teşlril eden bu
i1ri eserde Kur'an'da ihtilaf ve tenakuzun bulunduğu yönünde bir takım iddialar geliştirilmeye çalışılsa da, Ricoldo ve San Pedro'ya kadar daha önceiri
Latin yazarları arasında bu hususu tam olarak ele alan lrimse olr:rıaı:nıştır.
Öyle Iri San Pedro Nisa sillesnin 82. ayetine atıfla, "Açıktır Iri, K~'an'da pek
çok çelişlriler ve tutarsızlıklar bulunmaktadır" diyerek, müşlril ayetleri
Kur'an'ın Allah kelamı olmadığına en büyük delil sayı:nıştır174. Ricoldo ise
İslam'ı eleştirrnek amacıyla kaleme aldığı ve İslam'a yönelik Orta Çağ Birisriyan eleştirisini teİnsil eden Contro Legem S arace11ormn (Arapların veya Müslümanların Hukukuna Eleştiri) isimli eserinde175 Kur'an'da ihtilaf ve tanakuz
iddiasında bulunmuştur.176
·
69; Katib Çelebi, Keifii'z-i!mrltı, II, 1495; Bağdatlı İsmail Paşa, İzohii'I-Mekmlu, IT, 143; Ali
192, III, 299, IV, 195.
·
ın Oxfort/Bodlien Library, eec d 184 (Richard Fitzralph'ın, Summa de qnestionibm
. Armmos11m adlı eseri ile birlikre).
ın tre. Mark of Toledo, Paris/Bibliotheque nationale, Lat. 3394, adlı eserdir. Bkz. Daniel,
Nonnan, Islam and The West; The Making qf an İn!age, Oxfort 1993, s. 22.
174
Daniel, a.g.e., s. 86.
175
Yazmalan ve çeşitli dillerde baskılan için Bkz. Bobzin, Harunın, "A TREASURY OF
HERESIES; The Christian Polemics against the Koran", The Qur'an as Text (ed.
Stefan Wıld) Leiden 1996, 157-175, s. 165.
t76 Bkz. Bobzin, a.g.e., s. 166.
'
İshak Şevvah, Mıt'cem, I,
59
T
Ricoldo ve San Pedro'dan sonra onlann ileri sürdüğü türden iddialan
Peter de Pennis devarn ettirmiştir. Benzer iddialann daha sonra XVIII. yüzyılda Pfander, H Hirscfeld, yakın dönemlerde ise Levy, Gardner, Tritton,
Wansbrough vb. oryantalistler tarafından muhtelif babisierde dile getirildiği
görülmektedir.
Genelde İslarn'a yönelik hemen her türlü eleştirilerinde özelde ise
Kur'an'da tenakuz ve tutarSızlıklar bulunduğu yönündeki iddialarında Batıli
oryantalistlerin, özellikle de orta çağ yazarlannın bilimsellikten çok dini ve
siyasi bağnazlığın etkisi altında kaldıklan gözlenmektedir. Çalışmanın hacmini büyülteceğinden burada geniş inceleme konusu yapmadığliDlZ oryantalistlerin objektiflikten uzak bu tür iddia ve tenkitlerine İslam dünyasından deği­
şik ilim adamlan ve araştırmacılar tarafından gerekli cevaplar verilmiştir. m
Sonuç
Kaynakların verdiği
bilgilere göre Kur'an'ın ilk bakışta aralannda ihtilaf
ve tearuz vanruş gibi görünen müşkil ayetlerinin, daha sahabe döneminden
itibaren bazı Müslümanların zihninde bir takım istifharn ve kuşkıılara yol
açmaya başladığı anlaşılmaktadır.. Başta son derece masumane gözüken bu
yöndeki istifhamlar, İslam devletinin sınırlannın genişleyerek hicaz bölgesi~
nin dışına kadar uzanması ve İran, Yunan, Hint gibi kadim bilimlerin ve eski
felsefi akımların yakından tanındığı kültür havzalarını içine almasıyla başla­
yan kelaml ve felsefi tartışmalarla daha da artarak ilmi ve felsefi bir boyut
kazanmıştır.
İlk asırlarda Kur'an'ın
özellikle müşkil ve müteşabih ayetleri üzerinde
duran ve onlar üzerinden Müslümaniann zihnindekendi Kutsal·kitaplarının
güvenirliği konu~unda: kuşkıılar uyandırmaya çalışanlar kesimlerin genellikle
İslam toplumunda "Zenadıka" ve "Meliliide" kavramlanyla anılan ateist
· fırkalar olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek sahabe döne~de ve gerekse sonraki dönemlerde Kur'an tefsiri
sahasında derin bilgi sahibi olan İslam bilginleri, müşkil ve müteşabih ayetler
177
Mesela Bkz. Rametullah el-Hindt (ö. 1306/ 1889), İzharii'I-Hak (nşr. Muhammed Ahmed
Abdülkadir), I-IV, Riyad 1414/1994, III, 888-890; Mohanımad Khalifa, The Sumlinıe
Qur'an and Orientalism, New York 1983, s. 86-92; Abdülcelil Şelib~ Reddi{ miifterqyliti'lmiibeuirin ala'l-is!anJ, Riyad 1406/1985, s. 143, 155-158, 161-165; Abdülazirn İbrahim
Muhammed, İftiralitii'L-miistepikin a/a'l-isllim; arz ve tıakv Kahire 1412/1992, s. 21-25 .
. Muhammed Aydın, Kıw'an'da Ben'{!r Ayetlerdeki Atılatını Farklılık/an, Adapazan, 2001.
60
j.
l
sebebiyle Kur'an'ın ilahiliği ve güvenilirliği konusunda Müslüınanlann zihninde oluşması muhtemel kuşku ve tereddütleri, söz konusu a)lederi uygun
biçimde telif ve tevil ederek gidenneye gayret etmişlerdir. Hemen her asır ve
döneinde mütehassıs bilginlerce bu amaçla ortaya konan bilimsel gayreder
ve çabalar, netice itibariyle Müşkilü'l- Kur'an ilmi gibi son derece önemli bir
disiplinin teşekkül etmesi ve bu konuda sistemli ve kapsamlı ilk örneğini İbn
Kuteyl)e'nin Tevilii Miifkili'l-Kur'ôn'da gördüğümüz yüzlerce eserden oluşan
muazzam bir literatürün ortaya çıkması gibi olumlu sonuçlar doğurmuştur.
Son asırlarda ise özellikle de sömürgecilik tarihiyle birlikte Batılı müsteş­
riklerin daha bir yoğunlukla müşkil ayedere ilgi duyduklan ve "Kur'an'da
çelişkiler bulunmaktadır" iddialanyla Müslümanların zihinleri bulandırma
gayreti içerisine giı-dikleri görülmektedir. Aynı gayrederin bugün de internet
gibi dünyayı küresel bir köye dönüştüren küresel bilgi iletişim ağının kullarumının yay-gınlaşmasıyla kimi misyonerlik kurumlannca internet siteleri
üzerinden yürütüldüğüne şahit olunmaktadır.
Sonuç itibariyle denebilir ki, tarihte Kur'an'ın ilahiliği ve güvenirliği konusunda gerek Müslümaniann zihninde oluşan bazı istifhamlan izale et!Jle
ve gerekse tarih boyunca gayr-i Müslimler tarafından ileri sürülen iddialara
cevap verme gibi önemli fonksiyonlar icra eden Müşkilü'l-Kur'an disiplini,
henüz misyonunu taı:naı:rılamamıtır. Süreç devam etmektedir ve· tarihte icra
ettiği fonksiyonunu bugün de çağın idrak ve anlayışına ~tap edecek yöntem
ve tekniklerle icra etmeye devam edebilir, etmelidir.
61
Download