3. BÖLÜM: İSLAM DİNİNDE İKTİSADİ DÜŞÜNCE Üç büyük dinden biri; 2 milyar müntesip; Farklı mezhepler; Ana kaynaklar: Kur’an ve Sünnet. Din ve İktisat ilişkisi Üç dinde de faiz yasak: Borçlu ve alacaklı arasında adalet ve sebepsiz zenginleşmeye yol açmama. Din ve kuralları bilimsel bir incelemeye tabi tutulabilir mi? Yanlışlanabilirlik ilkesi İslam İktisadı mı yoksa İslam Ekonomisi mi? Ortodoks iktisat, Homo economicus ve İslami Düşünce Zekât Ortalama ücretin üzerinde ödeme Zenginliğe rağmen lüks tüketimden kaçınma (Maksimum Fayda?) Dinin etkisi, inanç ve pratik arasındaki uyuma bağlıdır. Din-Ekonomi ilişkisi Max Weber, Protestanizm ve Kapitalizmin ruhu İslam Dini(İD)nin Paradigması İD, ekonomiyi toplumsal yaşamın ve insan hayatının küçük bir parçası olarak görür. Geçici bir imtihan dünyası Kâr, zenginlik, sermaye birikimi, kısaca dünya malı sadece araçtır. Asıl idealler: Kardeşlik, birlik, iyilik, yardımlaşma… İnsan ruh ve bedenden oluşan bir bütündür. Denge: “Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.” (Câmiu’s-Sagîr, II/12, Hadis No:1201) “Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti etmeyendir.” (Kenzü’l-Ummal, III/238, hn: 6336) için dünyasını terk “İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, “Rabbimiz! Bize (nasibimizi) dünyada ver.” derler; böyle kimseler için ahirette bir nasip yoktur. Onlardan öyle kimseler de vardır ki, 'Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik, Ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından muhafaza eyle.' derler.”(Bakara, 2/200-202) Kıyamet, hesap günü: Kötü nitelikleri kontrol etme… Vergi kaçırma?! Kişisel Çıkar arayışı, toplumsal faydayla nasıl optimize edilecektir? A. Smith: Sempati ve onay İslam: İmtihan ve Ahiret İnsani tüm ihtiyaçların (yeme, içme, mülkiyet, eş, çocuk, cinsellik vb.) tatminine izin verilmiş ancak sınırlar ilahi emirlerle çizilmiştir. Örnek ayetler: “Yiyiniz, içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allah İsraf edenleri sevmez.” (Araf, 7/31) “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin! Eğer sadece Allah’a kulluk ediyorsanız, O’na şükredin.” (Bakara, 2/172) “İnkâr edenler, dünyada sadece zevk u safa ederler ve hayvanların yediği gibi yerler! Onların varacağı yer cehennemdir.” (Muhammed, 47/12) “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.” (İsra, 15/26) İslam’da fayda-maliyet analizi Analize hesap günü/ahiret hayatı da dâhil edilir. Kâr ve fayda max. anlamsızlaşır. İhtiyaçlar değil istek ve arzular sonsuzdur ve sınırlandırılır. Marks, insanlar arasında eşitlik sağlamak için özel mülkiyeti reddeder. Oysa İslam’a göre bu durum insan fıtratına terstir. İslam dini, insanların önerilerine uymasını nasıl sağlar? Homo economicus yerine Homo İslamicus İman etmek: Allah ile kul arasındaki sözleşme. Dinin kendinden beklenen sonuçları verebilmesi, önerilerinin bir bütün olarak uygulanmasını gerektirir. Diğer doktrinlerin farklı olarak teoriden kopuş benimsenmez: Yaptırımı vardır, Hesap Günü. İslam, problem çözücü değil, problem önleyicidir! Akıl önemsenir: “Akletmek, düşünmek, anlamak, bakmak, görmek vb.” 75 ayette geçer… “Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.” (AL-İ İMRAN SURESİ / 190) “İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar ki akıl erdiresiniz.” (BAKARA SURESİ / 242) Diğer taraftan “akıl” her şey demek değildir: “Akıl mahlûktur, Halıkını ihata edemez.” Bu durumda insandan gayb’a iman istenir. İslam’da denge hem ruh hem beden içindir. “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. ﴾Furkan: 67) İslam, genel kurallar koyar, ayrıntıya girmez, yapılmaması gerekeni söyler, sınır çizer; geri kalanın nasıl yapılacağı tamamen insana ve yaşadığı zamana bırakılır. Muhkem ayetler: Zamanla değişmeyen kesin emir ve yasaklar içeren ayetlerdir. Müteşabih ayetler: Yoruma açık, insanlığın bilgi düzeyine bağlı olarak anlaşılabilen ayetlerdir. Vahiy, temel bilgi kaynağıdır. Bunula birlikte “akıl” reddedilmez tavsiye edilir: “Oku…” İnsanlar arasında sun’i hiçbir sınıflama kabul edilmez. Temel olan iman’dır. Sözleşmenin bir tarafı Allah diğer tarafı kuldur. Kullar arasında sun’i bir ayrım yoktur. Ayrım: inanlar ve inanmayanlar. Allah’ın adaleti dünyada her iki gurup için de aynıdır. İslam’ın dogmatik(değişmez)olduğu ve bu bakımdan gelişmeye mani olduğu eleştirisi yersizdir: Değişmez olan hükümler: Çalmayacaksın, etmeyeceksin…gibidir ve gelişmeye mani değildir. öldürmeyeceksin, zina Müteşabih ayetler… Sınıflı bir toplum yapısı ve dolayısıyla sınıf çatışması yoktur, reddeder. “…Emaneti ehline veriniz…” (Nisa: 58) “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizi tanıyıp sâhib çıkmanız için milletlere, sülâlelere ayırdık. Şunu unutmayın ki ALLÂH'ın nazarında en değerli, en üstün olanınız, takvâda en ileri olandır. Muhakkak ki ALLÂH her şeyi bilir, her şeyden hakkıyla haberdardır. (49/ EL-HUCURÂT -13) Toplumsal statü ve zenginlik artışı, sorumluluğun da artması anlamına gelir. “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir. (Zilzal: 7 ve 8) İslam’da Genel Ekonomik İlkeler ve Öneriler Sosyal ve ekonomik adalet: Mutlak ve net bir tanım yok; iki görüş var: İslam bir bütün olarak pratiğe geçtiğinde adalet kendiliğinden doğar. Kur’an ve sünnet’ten sonra üçüncü önemli bilgi kaynağı olan insan ve akla bırakılmıştır. Fonksiyonel mülkiyet ilkesi: İktisadi düşüncede tartışma iki boyutludur: Özel ve Kollektif mülkiyet İslam’da ise: Kamu, özel, devlet ve vakıf mülkiyeti şeklindedir. Özel mülkiyet reddedilmez ancak kapitalizmdeki gibi nihai amaç değildir. Mutlak sahiplikten ziyade, dünya hayatıyla sınırlı geçici bir “tasarruf hakkı” olarak görülür: “Mal sahibi mülk sahibi… “Mal da yalan mülkte yalan… Niteliğine göre her mal ve kaynaktan tüm insanların azami düzeyde istifade etmesi, bazılarının mahrum edilmemesi amaçlanır. Meşru yollardan elde edilmiş ve meşru dairede harcanıyor olmalıdır. Sosyalist sistemdeki gibi matematiksel bir eşitliğe dayanmaz. Rekabet yerine uyum ilkesi Rekabet olmakla birlikte çatışma, ayrışma önerilmez. İnsanlar doğuştan farklı fıtratlarda yaratılmışlardır bu bakımdan başarı ve zenginlik için çatışmaya gerek yoktur. Toplumsal refah ve huzur, birey ya da her hangi bir gurubunkine tercih edilir. Sosyal ve ekonomik ilişkilerde uyum ve ötekini yaşatma ilkesi benimsenir. Bu bakımdan İslami ekonomik düşünce merkantilizm, kapitalizm, sosyalizm ve materyalizm ile uyuşmaz. İslam’da amaçların, araçların, yol/yöntemin meşru olması gerekir. Kölelik, sömürgecilik, tekelcilik vb.!!! Düzenleyici devlet ilkesi Ulul emre itaat. Devlet toplumun çıkarlarını korur ve bu amaçla düzenlemeler yapar. Dinin emir ve yasaklarına muhalif oluşumlara karşı tedbir alır. Ekonomi önerisi “piyasa”dır. Ancak kapitalizmdeki piyasadan ayrılır Normal şartlar altında piyasaya müdahale edilmez, ancak olağan üstü koşullarda edilir. Ne üretici ne tüketici egemen güç olabilecek ya da zarar edecektir. Piyasa ahlakını oluşturacak kurallar belirlenmiştir: Ana tema: “Kandırmayacaksın!!!” İslam Dininde Özel İlkeler İktisadın tanımı ve ekonomik problem Ortodoks iktisat göre: Kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız, kıtlık, rekabet, seçim… İslam’a göre ne kaynaklar kıt ne de ihtiyaçlar sonsuzdur. Kaynaklar yeterlidir, sorun İslami ilkelere uymayan dağlımdan kaynaklanır, İhtiyaçlar değil, arzu ve istekler sonsuzdur. Zenginlik, Üretim ve Tüketim Amaç değil, araçtırlar; meşru zeminde olmalıdırlar. İhtiyaç ekonomisi öngörülür, tüketim ekonomisi değil. Üretim faktörleri ve gelir dağılımı Hem üretim hem de gelir dağılımı ile ilgilidir. Özellikle emek ve getirisi ücret ile sermaye ve getirisi faiz üzerinde durulmuştur. Emek ve emeğe dayalı üretim özendirilir; emeğe dayalı olmayan zenginlik (miras ve hibe hariç) sağlıklı bulunmaz. İslam’da üretim faktörleri: Emek, sermaye ve risk. Tembellik hor görülmüştür. Ücret her durumda kişi ve ailesinin geçimini sağlayacak düzeyde olmalıdır. Sermayenin işletilmeden bekletilmesi istenmez (zekat), toplumun geneline yayılması arzu edilir. Başlangıçta emeğe dayalı olarak elde edilmiş olması gerekir, risksiz olmaması gerekir. Faiz (riba), emek harcamadan ve ticaretin riskine katlanmadan elde edilen kazançtır. Üç tür riba vardır: Riba’n-nesie: Kredi ilişkilerinden doğan net faiz. Haramdır, Bakara: 275-276) Riba’l Fadl: Eşitsizliğe dayalı değişimler sonucu oluşan faizdir. Hadisle yasaklanmıştır. Bey’ul Garâr: Belirsizliğe dayalı mübadelede ortaya çıkar. Reel değeri eşitlemeye dönüktür. Toprak: özel, kamu, devlet ve vakıf mülkiyeti olabilir. Gelir dağılımı: Tüm üretim faktörleri üretime katılmaları nispetinde yaratılan gelirden adaletli bir biçimde pay almalıdır. Sermayenin belirli ellerde toplanması, riske, üretime ve çalışmaya tabi olmadan kazanç elde etmesi istenmez. Para, Kredi ve Ticaret Para kullanımı teşvik edilir. Fiyat istikrarı korunmalıdır. Speküatif para talebi, gömüleme ve erkeklerin altın kullanması yasak! Kredi talebi yasak olmamakla birlikte yerine öz sermayeye dayalı ortaklıklar önerilir. Faize dayalı bankacılık sistemi önerilmemiştir. Sermaye ortaklığı, emek-sermaye ortaklığı gibi kâr ya da zararı paylaşan sistemler önerilir. Ticaret teşvik edilmiştir.