"Rekabet Politikası Perspektifinden Kamu Müdahaleleri" 2013 Rekabet Raporu I. Giriş Son iki yıldır yayınlanan rekabet raporları, Rekabet Kurumu'nun savunuculuk çalışmaları bakımından sahip olduğu araçlar arasında önemli bir boşluğu doldurmuştur. Bu raporların yayınlanmasıyla Rekabet Kurumu yeni bir rol üstlenmek üzere adım atmıştır. Bu rolün esas amacı kapsamlı bir rapor ve bu raporun getirmiş olduğu güvenilirlik sayesinde pazardaki oyuncular, tüketiciler ve kamu görevlileri nezdinde rekabet bilincini artırmaktır. Herkesin bildiği gibi, kamu idaresinin rekabetçi bir piyasa ekonomisinin etkinliği konusunda duyarlılık ve anlayış sahibi olması, tutarlı bir rekabet politikası ve dolayısıyla sağlıklı bir piyasa ekonomisinin varlığı için gereklidir. Sonuç olarak, gelişmekte olan ülkelerdeki rekabet otoriteleri, diğer ülkelerdeki meslektaşları gibi, hatta biraz daha fazla, rekabete aykırı önlemlerin alınmasını engellemek, rekabetçi tarafsızlık kavramının içselleştirilmesine yardımcı olmak ve düzenlemenin hangi noktadan sonra "kötü bir şey" olacağını açıklamak için kamu kurumlarında rekabet bilincini artırmak zorundadır. Daha önce bahsedildiği gibi bu, otoritelerin her gün farklı araçlarla ulaşmaya çalıştıkları bir amaçtır. Nitekim Rekabet Kurumu bu konuyu ikinci rekabet raporunun başlığını "Rekabet Politikası Perspektifinden Kamu Müdahaleleri" olarak belirleyerek daha makro bir perspektifle ele almaya karar vermiştir. Bu bağlamda 2013 Rekabet Raporu (Rapor) kamu müdahalelerini, bu müdahalelerin nedenlerini, araçlarını ve risklerini dikkate alarak rekabet politikası perspektifinden analiz etmeyi amaçlamaktadır. Rapor üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kamu müdahalelerinin piyasadaki öneminin geçmişten günümüze nasıl değiştiği göz önünde bulundurularak, piyasalara yapılan kamu müdahalelerinin nedenleri, araçları ve riskleri incelenmiştir. Esas tartışmalar Türkiye'deki kamu müdahalelerinin dört alt başlıkta rekabet politikası perspektifinden gözden geçirildiği ikinci bölümde yer almaktadır. Bu bölümde kamunun piyasalara oyuncu olarak müdahalesi, kamu düzenlemeleri, kamu alımları ve kamunun destekler yoluyla müdahalesi konuları bulunmaktadır. Raporun sonuç bölümünde ikinci bölümde incelenen rekabet sorunlarının çözümü için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yapması gereken faaliyetlere yönelik öneriler bulunmaktadır. II. 2013 Rekabet Raporu Bu noktada, rapordaki tespit ve önerileri kendi sistematiğiyle aynı doğrultuda yani dört alt başlıkta vermek uygun olacaktır. II.A. Kamunun Piyasalara Oyuncu Olarak Müdahalesi Bu başlık altında, kamunun aktif bir oyuncu olarak piyasalardaki mevcut konumu, rekabetçi yapı üzerindeki etkisi ve piyasalardan çıkışının yani özelleştirmelerin etkisi ele alınmaktadır. Raporda geçmişe kıyasla oldukça azalmakla birlikte enerji, bankacılık ve ulaştırma gibi önemli sektörlerde kamunun müdahalesinin fazla olduğuna dikkat çekilmektedir. Bunun en önemli olumsuz etkisi 1 şüphesiz ki kamu teşebbüslerine verilen avantajlar ve imtiyazların piyasadaki rekabeti bozarak adil rekabet koşullarının oluşturulmasına engel olmasıdır. Piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin kamu mülkiyetinde ya da özel mülkiyette olmasından bağımsız olarak eşit koşullarda rekabet etmesi ve dolayısıyla rekabetçi tarafsızlığın sağlanması için Kamu işletmelerine finansal avantaj sağlanmasından kaçınılması, Kamu işletmelerinde kurumsal yönetişim ilkelerinin benimsenmesi, Kamu işletmeleri lehine yapılan düzenlemelerin kaldırılması, Kamu işletmelerinin rekabet kurallarının uygulanmasından kaçmasına yol açacak düzenlemelerin derhal kaldırılması önerilmektedir. Bu başlığa ait diğer bir unsur da özelleştirmelerdir. Bu bağlamda raporda kamunun piyasadan çekilirken tercih ettiği politika ve uygulamaların da piyasaları olumsuz etkileyebileceği vurgulanmaktadır. Özelleştirmenin ne şekilde gerçekleştirileceği ve bu süreçte yasal tekel haklarının devredilip devredilmeyeceğinin kilit öneme sahip olduğu belirtilmektedir. Bu kapsamda aşağıdaki öneriler sunulmuştur: Kamunun ekonomik ya da sosyal gerekçeler olmaksızın faaliyet gösterdiği piyasalardaki varlığının sonlandırılmasına öncelik verilmelidir. Özelleştirmeler piyasalar için bir fırsat olarak görülmeli ve özelleştirme yapılırken rekabet politikası hedefleri dikkate alınmalıdır. II.B. Kamu Düzenlemeleri Bu bölümde, gereksiz düzenlemeler piyasalarda rekabeti engelleyici etkilere neden olabileceğinden, yerleşik düzenlemelerin sınırlarının nerede sona ermesi gerektiği sorusu incelenmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin OECD üyeleri arasında en sınırlayıcı düzenlemelere sahip ülkeler arasında yer alması konunun Rekabet Kurumu açısından önemini artırmaktadır. Dolayısıyla, Rapor kapsamında kamunun düzenleyici olarak müdahaleleri bağlamında sektöre özgü düzenlemeler, mesleki hizmetlere ilişkin düzenlemeler ve imtiyazların verilmesi ayrı ayrı ele alınmıştır. Raporda sektöre özgü düzenlemelerle ilgili olarak rekabet politikası perspektifinden İlgili düzenlemelerin açık bir amaç ve çerçeveye sahip olması, İlgili düzenlemelerden etkilenenlerin bilgilendirilmesi ve düzenlemelere ilişkin olarak ilgili kişi ve kurumların katkılarının alınması, Sektöre özgü düzenlemelerin amaç ve süreçlerini gözetecek bir mekanizmanın oluşturulması, DEA'nın işletilmesi ve uygulamaların sistematik olarak gözden geçirilmesi/uyumlaştırılması, Sektöre özgü düzenlemeler yapmak üzere yetkilendirilen kamu birimlerinin kararlarını çıkar çatışmasından ve önyargıdan bağımsız, objektif, tarafsız ve tutarlı bir şekilde almasının sağlanması, 2 Düzenleyici birimlerin Rekabet Kurumu ile etkin iletişim ve işbirliği içerisinde olması önerilmektedir. Mesleki hizmetlere ilişkin düzenlemeler bakımından, rekabeti en az kısıtlayıcı düzenleme aracının seçilmesi ve rekabeti kısıtlayacak düzenleme yapılması yetkisinin sadece istisnai durumlarda verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Son olarak piyasa yapısını doğrudan etkileyen, imtiyazların verilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekilde belirlenmiştir: İmtiyaz verildikten sonra rekabetçi bir piyasa yapısının gelişmesi için verilen imtiyaz mutlak bir tekel hakkını içermemelidir. Şayet hizmetin doğası gereği ya da sosyal bir yükümlülüğün finansmanı amacıyla, imtiyazla birlikte bir tekel hakkının verilmesi kaçınılmaz ise söz konusu hakkın kapsamı olabildiğince net olmalı ve amacı karşılayacak ölçüde sınırlı tutulmalıdır. İmtiyaza konu hizmetin en etkin fiyatla karşılanmasını sağlamak için münhasır hakların verilmesi süreci rekabetçi ihalelerle yürütülmelidir. Özellikle uzun süreli sözleşmelerde fiyat ve kalite unsurlarının yeniden belirlenmesi ile ilgili düzenlemelere yer verilmelidir. Ayrıca Rapor, önerilen bir düzenlemenin potansiyel olumlu ve olumsuz etkilerinin sistematik olarak incelenmesini sağlayan bir yönetişim aracı olan Düzenleyici Etki Analizini kullanma gerekliliğini de bir kez daha vurgulamaktadır. III.C. Kamu Alımları Kamunun piyasalara müdahaleleri kapsamında ele alınan bir diğer uygulama kamu alımlarıdır. Rekabet politikası perspektifinden kamu alımları raporda iki boyutta değerlendirilmiştir: Rekabetçi bir yapı içinde gerçekleştirilebilmeleri için alım süreçlerinin tasarımı İhale katılımcılarının alım süreçlerindeki rekabeti sınırlayıcı davranışlarının ortaya çıkarılması ve engellenmesi. İkinci adım rekabet hukukunun uygulanması ile ilgili olduğundan, raporda birinci adımla ilgili şu önerilerde bulunulmuştur: Alım sürecine katılım gereğinden fazla sınırlanmamalıdır. Katılımcılara eşit şartlarda rekabet etme olanağı verilmelidir. Katılımcılar arasında danışıklı davranışlar kolaylaştırılmamalıdır. Ayrıca Rekabet Kurumu tarafından hazırlanan kamu alım süreçlerinde danışıklı hareketlerin önlenmesi ve tespitine yönelik kontrol listesinin kullanılması tavsiye edilmektedir. IV.D. Devlet Destekleri Devlet destekleri piyasaların işleyişi üzerinde etkili olabilen kamu müdahale araçlarından biridir. Devlet desteklerinin amaçları ile rekabetçi yapı arasındaki dengenin gözetilmesi çerçevesinde 3 yapılacak değerlendirmelerde devlet desteklerine ilişkin çeşitli mekanizmalar geliştirilebilmektedir. Raporda etkin bir rekabet politikası açısından önemli görülen devlet yardımlarına ilişkin ilkeler şu şekilde özetlenebilir: Bir devlet desteğinin gerekliliği ve teşvik edici rolü ile rekabetçi yapı üzerindeki muhtemel etkisi detaylı olarak değerlendirilmelidir. Devlet desteği önemli politika amaçlarıyla sınırlı, istisnai bir uygulama olarak kalmalıdır. Devlet desteği, piyasanın gelişim evresinde güncelliğini yitiren piyasalardan ziyade piyasa başarısızlığı olan ya da gelişmeye müsait yenilikçi sektörlere yönlendirilmelidir. Devlet desteğinin piyasanın işleyişi üzerinde bir etkisinin olması durumunda söz konusu amaca ulaşmak için kullanılacak yöntem ve araçlar ile bu yöntem ve araçların kullanılması sonucunda ortaya çıkacak etkiler analiz edilmelidir; bu şekilde rekabetçi yapıyı en az etkileyecek yöntem ve araç alternatiflerinin seçilmesi kolaylaşacaktır. Piyasanın kendiliğinden işler olduğu alanlara müdahaleden kaçınılmalı ve devlet destekleri özel sektörün doğru sinyal alamadığı, yatırım riskinin özel sektör için yardım olmaksızın aşırı maliyete işaret ettiği sektör ve bölgelere yoğunlaşmalıdır. III. Sonuç Belirli hedeflere ulaşmak için yapılan kamu müdahaleleri piyasalardaki rekabet yapısını doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz etkileme riskini taşımaktadır. Bu bağlamda çeşitli politika hedeflerine ulaşmak için kamu müdahalelerine duyulan ihtiyaç karşısında, kamu müdahalelerinin oluşturabileceği olumsuz etkiler ışığında, piyasa mekanizmaları ile kamu müdahalesi arasında tamamlayıcı bir denge kurulmalıdır. Bundan dolayı, sadece kamunun rekabet politikalarıyla ilgili bilinçlenmesini sağlamak için değil zaman zaman piyasalardaki rekabetin engellenmesi riskine karşı etkin biçimde müdahale edebilmek için de rekabet kurumları tarafından yürütülen aktif savunuculuk faaliyetlerine ihtiyaç vardır. Bu bakımdan, Rekabet Kurumu "Rekabet Politikası Perspektifinden Kamu Müdahaleleri" konulu bir rapor yayınlamıştır. Rapor sadece kamu müdahalelerinin taşıdığı olası risklere değinmemekte, ayrıca dört başlık altında olası kamu müdahalelerini inceleyerek ilgili paydaşlar için önerilerde bulunmaktadır. Bu amaçla, rapor ilk kez ev sahipliğini Rekabet Kurumu'nun yaptığı ve akademisyenlerin, kamu kurumlarından temsilcilerin ve uygulayıcıların katıldığı bir sempozyumda sunulmuştur. 4