Osmanlı`da kapitülasyonlar

advertisement
On5yirmi5.com
Osmanlı'da kapitülasyonlar
Tarihte Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinin tek yanlı hukuki işlemler veya antlaşmalar
yoluyla yabancılara tanıdıkları ayrıcalıklara kapitülasyon denir.
Yayın Tarihi : 6 Kasım 2012 Salı (oluşturma : 10/9/2017)
Tarihte Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinin tek yanlı hukuki işlemler veya antlaşmalar yoluyla
yabancılara tanıdıkları ayrıcalıklara kapitülasyon denir .Bu uygulamanın ilk örneklerine
Bizanslılar;Anadolu Selçukluları, Aydın oğulları ve Menteşeoğulları gibi Anadolu beylikleri ve
Akdeniz kıyısındaki Arap ülkelerinde rastlanır .Akdeniz ticaretine egemen Hıristiyan güçlerle İyi
ilişkiler kurma isteği, Osmanlı Devleti'ni de kuruluş döneminde aynı uygulamayı benimsemeye
yöneltti.
KAPİTÜLASYONLARIN BAŞLANGICI :
İlk Osmanlı padişahları daha çok Batılı tüccarların Osmanlı topraklarında ticaret yapmasını
kolaylaştırmaya dönük ekonomik ayrıcalıklar verme yoluna gittiler.Ragusa adlı İtalyan şehrine
1365'te sağlanan olanaklarla başlayan bu süreç, daha sonra Cenovalı ve Venedikli tüccarların
benzer haklar elde etmesiyle sürdü.Fatih Sultan Mehmet 1453'te İstanbul'u feth edince ,Bizans'ın
daha önce Avrupalı tüccarlara tanımış olduğu ayrıcalıklarını bazı küçük sınırlamalar koyarak korudu.
II.Bayezid döneminde Venedik ve Fransa'yla yapılan benzer sözleşmeler,İstanbul'da yabancı
tüccarların etkinlik alanını genişletti.Mısır'ı alan Yavuz Sultan Selim'in daha önce Memluklar
tarafından Venedik’e verilen ayrıcalıkları yenilemesiyle kapitülasyonların öteki Osmanlı topraklarına
da yayılması yolu açıldı.
Kapitülasyonların Osmanlı topraklarındaki yabancıların statüsünü de düzenleyen kapsamlı bir nitelik
kazanması,Kanuni Sultan Süleyman döneminde Fransa'yla yapılan sözleşmeyle başladı.
Toplam 16 maddeden oluşan sözleşmenin başlıca hükümleri arasında iki ülkenin toprakları
arasında ticaret,ikamet ve taşımacılık serbestliğinin karşılıklı tanınmasını,can ve mal güvenliğinin
sağlanmasını, ölenlerin mallarının kendi ülkelerinde mirasçılarına verilmesini,ticaret gemilerine
devletçe el konmaması,Fransız tüccarların 10 yıl vergiden bağışık tutulması,din ve ibadet
özgürlüğünün sağlanması,tutsakların geri verilmesi,Fransız uyrukları arasındaki olumsuzlukların
konsolosluklarda çözülmesi,yazılı başvuru olmadıkça Fransız Osmanlı uyrukları arasındaki davalara
kadıların bakmaması,ceza hukuku kapsamına giren davaların sadrazam önünde görülmesi yer
alıyordu.Bu hükümler doğrultusundaki uygulamalar özellikle İstanbul'da ve Doğu Akdeniz'in liman
kentlerinde daha sonraları Levantenler olarak anılan azınlıkların güçlü bir konum kazanmasına
zemin hazırladı.
KAPİTÜLASYONLARIN GENİŞLEMESİ
II.Selim döneminde Venedik'e karşı Fransa'nın desteğini kazanmak amacıyla 1569' da yenilenen
kapitülasyon sözleşmesinde, önceki hükümlere ek olarak bütün yabancı gemilerin Fransız bayrağı
çekme koşuluyla Osmanlı karasularında dolaşmasına ve ticaret yapmasına izin verildi.Ayrıca Fransız
tüccarlara koşulsuz ve süresiz vergi bağışıklığı tanındı. Osmanlı donanmasının 1571'de İnebahtı
Deniz Savaşı'nda uğradığı yenilgiden sonra, Fransa'yla İspanya arasında bir yakınlaşma başladı.
Öte yandan Lehistan sorunu Osmanlı-Fransız ilişkilerinde bir gerginlik yarattı.Buna tepki olarak,
III.Murat 1580'de bir fermanla İngiliz ticaret gemilerine ayrıcalıklar sağladı.Böylece kapitülasyonlar
sorunu Doğu Akdeniz'de İngiltere'yle Fransa arasında gelişen yoğun ticari rekabetin bir parçası
durumuna geldi.
Rekabetle öne geçmeye çalışan Fransa, 1597'de ve 1604'te eski kapitülasyonların yenilenmesine
yönelik sözleşmeler imzalanmasını sağladı.Bu sözleşmelerde Fransız elçilerden gümrük resmi
alınmaması,Fransa'ya Osmanlı topraklarında yaşayan Katolikleri koruma hakkının tanınması ve
elçileri bulunmayan yabancı ülke uyruklarıyla Kudüs'e gidecek papazları Fransız elçi ve
konsolosların koruması gibi yeni hükümlere yer verildi.
Gene Fransa'yla 1673'te imzalanan kapitülasyon sözleşmesi uyarınca,önce ayrıcalıklara Fransız
tüccarların Osmanlı topraklarına mal getirmek için ödedikleri gümrük resminin % 5'ten % 3'e
indirilmesine ilişkin bir hüküm de eklendi.Bu arada İngiltere 1604-1622 arasında imzalanan beş
sözleşmeyle,Hollanda'da 1612-1668 arasında imzalanan üç sözleşme ile Osmanlı padişahlarının
Fransa'ya tanıdığı ayrıcalıklara yakın haklar koparmayı başardı.
Osmanlı yönetimi 1739'da Avusturya ve Rusya'yla Belgrat Antlaşması'nın imzalanmasına
arabuluculuk eden Fransa'ya öncekilerden çok daha kapsamlı kapitülasyonlar vermek zorunda
kaldı.Bu amaçla I. Mahmut ve XV. Louis'nin 28 mayıs 1740'ta imzaladıkları sözleşmenin en önemli
özelliği süreklilik koşulunu getirmiş olmasıydı.Böylece kapitülasyonlar daha önce olduğu gibi
hükümdarların yaşam süresiyle sınırlı olmaktan çıkarak,doğrudan devletleri bağlayan bir nitelik
kazandı. Kapitülasyonların gelişiminde bir dönüm noktası olan yeni sözleşmede kamu görevlilerinin
Osmanlı topraklarındaki Fransız ikametgahlarına hiçbir nedenle giremeyeceği, Fransız uyruklarının
Osmanlı maliyesine vergi ödemeyeceği ve gümrük resminin gelecekte arttırılamayacağı gibi ağır
hükümler yer alıyordu.
Bu arada Avusturya ve Rusya da XVIII. yy'da Osmanlılar karşısındaki kazandıkları askeri zaferlere
dayanarak benzer ekonomik ayrıcalıklar elde etme olanağı buldular .Avusturya'yla imzalanan
Karlofça (1699) ve Pasarofça (1718) antlaşmaları uyarınca, bu ülkeye diğer ülkelerle aynı düzeyde
kapitülasyonlar tanındı.Avusturya'nın Osmanlı ülkesinde konsolosluklar açmasına ve Avusturya
gemilerinin Tuna nehri üzerinde serbestçe seyretmesine izin verildi.Rusya'da 1774 tarihli Küçük
Kaynarca Antlaşması'yla kapitülasyon olarak nitelendirilebilecek ayrıcalıklar kazandı.
KAPİTÜLASYONLARIN SONUÇLARI (TÜRK MİLLETİNE ETKİLERİ)
Osmanlı Devleti'nin egemenliğini sınırlayan ve zamanla Osmanlı ekonomisinin gelişmesini
köstekleyen kapitülasyonların olumsuz sonuçlan XIX.yy'da daha belirgin hale geldi. Yerli sanayi
dalları kapitülasyonların korunması altında ülkeye giren yabancı mallarla rekabet edemeyerek
çökme noktasına kadar vardı.Eşit olmayan gümrük ve vergilendirme koşullan,yerli girişimcilerin
büyük zarar görmesine yol açtı.Kabotaj hakkının yabancılara bırakılması nedeniyle, Türk gemiciler
kendi karasularında gemi işletemeyecek duruma düştü. Osmanlı kıyılarında yürütülen balıkçılık ve
süngercilik bile yabancıların tekeline girdi.
Kapitülasyonlara bağlı olarak Osmanlı topraklarındaki yabancı uyruklar insan hakları ve bireysel
özgürlükler bakımından üstün ve ayrıcalıklı bir konum kazandılar .Bir Fransız pasaportu taşımak
yabancılara her türlü kovuşturma ve her türlü hukuki yükümlülükten kurtulma olanağı
sağlıyordu.Mülk edinme konusunda yabancıların çok geniş hakları vardı;bu haklar özel
postane,okul,kilise ve hastane kurmalarına olanak veriyordu.Dahası yabancılar ayrıcalılıklarından
aldıkları güçle istedikleri Osmanlı uyruklularını,hatta devlet adamların koruma altına
alabiliyorlardı.Bu durum siyasi ilişkilere de yansıyor ve devlet yönetiminin çeşitli kademelerinde
müdahalelere yol açıyordu.Batılı ülkelerin elçileri çeşitli alanlara ilişkin politikalara yön verebilecek
kadar büyük bir güç kazanıyordu.
Kapitülasyonların getirdiği ağır koşullardan rahatsızlık duyan Osmanlı yöneticileri XIX.yy'ın ikinci
yansında ayrıcalıklara son verme çabasına girdiler.Sadrazam Ali Paşa 1856'da Paris Antlaşması'yla
ilgili görüşmeler sırasında kapitülasyonların kaldırılmasını istedi,ama hiçbir sonuç alamadı.Öte
yandan savaşlardan yararlanarak hasım devletlere tanınmış ayrıcalıkları uygulama yönündeki
girişimler ,yenilgilerle karşılaşılan dayatmalar nedeniyle etkisiz kaldı.Elde edilen tek başarı 1869
tarihinde Tabiiyeti Osmaniye Kanunnamesi'yle yerli halka yabancı korumasından yararlanma
olanağı sağlayan yolun kapatılması oldu. I.Meşrutiyet döneminde iktidara gelen İttihat ve Terakki
Cemiyeti,1914'te Birinci Dünya Savaşı'na hazırlanırken,kapitülasyonları tek yanlı olarak kaldırdığını
açıkladı.Bu karara aralarında Osmanlı Devleti'nin müttefiki Almanya'nın da bulunduğu Avrupa
ülkeleri hemen tepki gösterdi. Savaşta uğranan yenilginin ardından 1920'de İmzalanan Sevr
Antlaşması'nda kapitülasyonların yeniden yürürlüğe konmasına ilişkin bir maddeye de yer verildi.
Ama ilgili devletler 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması'nın 23. maddesiyle kapitülasyonların
bütünüyle kaldırılmasını kabul etti.
HUKUKİ AÇIDAN KAPİTÜLASYONLAR
Sözcük anlamı bir yerin teslim edilmesi için yapılan antlaşma olan Fransızca kapitülasyon
terimi,daha sonraları bir devletin başka bir devletin uyruklarına tanıdığı yargı bağışıklığını ifade
etmeye başlamış ve zamanla başka bazı ayrıcalıkları da kapsayan bir anlam kazanmıştır Osmanlı
kitaplarında kapitülasyonun karşılığı olarak <akitname> .< uhudu atika> ve <imtiyazatı ecnebiye>
terimleri de kullanılmaktadır .
Kapitülasyonların ortaya çıkışı İslam dininin katılığından dolayı yabancılarla ilgili farklı bir düzenleme
getirme çabasına bağlayan görüş yanlıştır .Kapitülasyon İslam'ın Ortadoğu'da yayılmasından önce
de vardı.Dahası aynı topluluklar arasında da bu uygulamaya rastlanıyordu.
Kapitülasyonların temelinde Avrupa ticaretini Doğu'ya çekme amacının yattığı yönündeki görüş,
belli bir doğruluk payı taşımakla birlikte tam açıklayıcı olmaktan uzaktır .Doğu ülkelerinin tanıdığı
kapitülasyonlar başlangıçta farklı bir toplumsal ve kültürel yapıya sahip yabancıların kendi inanç ve
göreneklerinde serbest olmasına yönelik birer ayrıcalık niteliği taşıyordu. Daha sonra Batılı ülkeler
din ve uygarlık farklılıklarını ileri sürerek bu ayrıcalıkları ticari çıkarları korumak ve geliştirmek için
dayanak yapmayı başardılar .
Osmanlı kapitülasyonları yabancı devlet padişahlarının yabancı devlet yurttaşlarının tabi olacakları
hukuki statüyü bildiren iradeleriyle ortaya çıkmış tek yanlı hukuki işlemler niteliğindeydi.Her
saltanat değişikliğinde yinelenmesi gereken bu irade ancak 1740'taki sözleşmeden soma süreklilik
ve bağlayıcılık kazandı.
KABOTAJ HAKKI
Bir devletin kendi limanları arasında yapılan ticari denizciliğe kabotaj denir .Kabotajla verilen
ayrıcalığın yurttaşlarla sınırlı tutulmasının ulusal ekonomiye sağladığı katkıdan dolayı,devletler
genellikle yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası
sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisini kabul eden hükümler yer almaktadır.
Türk karasularında,akarsu ve göllerinde gemi bulundurma,onlara gidiş geliş ve taşıma yapma
hakkına kabotaj hakkı denir .Osmanlı döneminde kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı bandıralı
gemilere verilen kabotaj ayrıcalığı Lozan Antlaşmasıyla kaldırıldı.20 Nisan 1926 tarihli ve 815 sayılı
Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı Sanat ve Ticaret
Hakkında Kanun'la kabotaj hakkı Türk yurttaşlarına bırakılmıştır .Buna göre bütün karasularında ve
karasuları içinde kalan körfez,koy ,liman ve benzeri yerlerde,ayrıca akarsu ve göllerde
makine,yelken ve kürekle hareket eden taşıtların,duran ve yüzen araçları bulundurma ve bunlarla
mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarının tekelindedir .Dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık,
tayfalık ve benzer meslekler yalnız Türk yurttaşlarınca yerine getirilebilir .Karasularında her türlü
deniz ürününün elde edilmesi,kum ve çakıl çıkarılması,kurtarma ve yardım çalışmalarının
yürütülmesi de kabotaj hakkı kapsamındadır .
OSMANLI TARİHİ
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Osmanlı'da kapitülasyonlar
Download