Prof.Dr Recep Akdur: ĠLK KAPĠTÜLASYON ANTLAġMASININ 477. YIL DÖNÜMÜNÜ 18 ġUBAT 2013’de YAġAYACAĞIZ Haberler - Recep Akdur 15 Şubat 2013 Devletlerarası ilişkilerde mütekabiliyet-karşılıklılık/denklik esastır. Buna karşın Osmanlı bazı yabancı devletlere ekonomik, adli ve idari ayrıcalıklar tanımış ve buna da Kapitülasyon denilmiştir. Vikipedi Özgür Ansiklopedi’deki bilgilere göre etimolojik kök olarak Latince’deki caput (baş) kelimesinden geliyormuş. Siyasi yazında “baĢ eğmek, teslim anlaĢması imzalamak” anlamında kullanılıyor. Kuşkusuz başlangıçta Kapitülasyonlar Osmanlı’nın” baĢ eğmesi” anlamına gelmiyor. Tam tersine Osmanlı’nın/ Padişah’ın yabancılara bir lütfu. Padişahlar, çeşitli düşüncelerle bazı devletlere ayrıcalık tanımış. İyimser bir yorumla ayrıcalık tanınan devletlerin Osmanlı’ya baş eğmiş olduğu da söylenebilir. Kapitülasyonların başlangıcı Fatih Sultan Mehmet tarafından Venedik’e daha sonra da Cenevizlilere vermiş olduğu ayrıcalıklardır. İlk kapsamlı ve yazılı Kapitülasyonlar, Fransa Kralı I. François’in 1525′de Cermen Ġmapartoru V.Carlos tarafından esir alınması üzerine, AnnesininKanuni‘ye mektup yazarak yardım istemesi üzerine 18 Şubat 1536’da Fransaya verilmiştir. Daha sonra sıraya giren birçok Avrupa devletine 1569, 1581, 1597, 1614, 1673 ve 1740 yıllarında kapitülasyonlar verilmiştir. 1740 Kapitülasyonlarıyla, Fransa’ya tanınan haklar daha da genişletilmiş, diğer batılı ülkelere de aynı hakların tanınması kabul edilmiştir. Bundan sonra yabancı devletlere Osmanlı sınırları içerisinde serbestce ticaret yapma olanakları sağlanmış, hatta bu haklar sayesinde İstanbul’da yabancı postaneler ile açılmıştır. Kağıt üzerinde sözleşme yapan iki tarafında çıkarına gibi görünen Kapütülasyonlar, siyasi ve ekonomik olarak güçlü olan tarafın işine yarar. Başka bir anlatımla Kapitülasyon güçlü tarafa daha da üstün bir statü kazandırır. Zayıf taraf ise bu ilişkiden çok büyük zarar görür. Kapitülasyonlar 19. Yüzyıla dek ekonomik anlamda Osmanlı’nın yararına işlemiş ise de bu tarihten sonra ekonomik olarak da Osmanlı’nın zararına işlemiştir. Çünkü bu yüzyılda Batı’da yaşanan sanayi devrimi ekonomik güç dengesini Osmanlı’nın aleyhine tamamen değiştirmiştir. Osmanlı’nın toprakları sanayileşmiş ülkelere pazar olmuş, yabancı tüccarlar Kapitülasyonlar sayesinde yerli tüccarlardan çok daha güçlü haklarla donanmıştır. Bu ayrıcalıklar zamanla gayrimüslim Osmanlılara da tanınmıştır. Giderek ağır borçlar altına giren Osmanlı,Düyun-u Umumiye‘ye teslim olmak zorunda kalmıştır. İttihat ve Terakki 1911 yılında Kapitülasyonları kaldırmıştır. Ancak Sevr Anlaşması ile daha da ağır bir biçimde Osmanlı Devleti’nin sırtına bindirilmiş, ayrıcalıklardan yararlanan ülkelere Yunanistan ve Ermenistan da eklenmiştir. Sonuçta Sevr Antlaşması’nın 232. Maddesi ile kurulan Maliye Komisyonu Osmanlının tüm maliyesini teslim almıştır. Yani mutlak anlamda “baĢ eğmek, teslim anlaĢması imzalamak” gerçekleşmiştir. Kapitülasyonlar, siyasi anlamda Osmanlı’nın özellikle de Anadolu Türklerinin hep aleyhine işlemiştir. Çünkü Kapütilasyonlar yalnızca ticari ayrıcalıklar vermekle kalmamış aynı zamanda Osmanlı kentlerinde yerleşme, örgütlenme ve itilaflarını kendi yasaları ile çözme ayrıcalıkları da vermiştir. Nitekim 1838 Ticaret Anlaşması bu anlamdaki çok ağır koşulları içeren ileri bir kapitülasyon anlaşmasıdır. Yabancılara tanınan bu ayrıcalıklar zamanla gayrimüslim Osmanlılara da tanınmıştır. Kapitülasyonlar Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler Birliği ile yapılan 28 Mart 1921 Anlaşmasının 7. Maddesi ile kaldırılmıştır. Kapitülasyonların gerçek ve mutlak anlamda kaldırılması ise Lozan Barış Antlaşması iledir. Günümüzde Osmanlıya ve Padişahlara öykünen ve Türkiye’yi dünya aktörü ilan eden yöneticiler, AB ve ABD’nin gözüne girmek için mütekabiliyeten taviz üzerine taviz vermektedir. Çeşitli ülke ve gruplara ayrıcalıklar (Kapitülasyonlar) dağıtılmaktadır. Bu ayrıcalıklar arsa almaktan örgütlenmeye, örgütlenmekten yabancı okullar ve üniversiteler açmaya dek uzanmıştır. Bu kişi ve örgütler itilaflarını kendi yasaları ile çözecekler ve gereğide konsolosluklar mahkeme işlevi görecektir. Kurtuluş Savaşı ile def edilen Kapitülasyonlar işbirlikçiler eliyle ve çok daha ağır koşullar içerecek biçimde tekrar Türk Ulusu’nun sırtına yüklenmektedir. Patlatılan bombalar ve renkli televizyonlardaki efelenmeler bu kötü gidişe iyi bir kamuflaj/ örtü işlevi görmektedir Dr. Recep Akdur ĠLK KURġUN