AB Müktesebatı Michael Schmidt, ICCR Vienna m.schmidt@iccr-international.org www.iccr-international.org “Türkiye’ye Köprü Projesi AB Bilgi Köprüleri Programı tarafından finanse edilmektedir BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT İçindekiler 1 AVRUPA BİRLİĞİ 1 2 AVRUPA BİRLİĞİ’NİN KURUMLARI 2 3 TOPLULUK MÜKTESEBATI 3 3.1 AVRUPA BİRLİĞİ YASALARI 3.2 AVRUPA MAHKEMELERİ KARARLARI 4 6 4 KATILIM SÜRECİ 7 4.1 MÜKTESEBATIN KABULÜ 4.2 ‘KOPENHAG KRİTERLERİ’ 4.3 İKİLİ İLİŞKİLERİN GELİŞTİRİLMESİ 7 11 110 5 KATILIM SÜRECİNDE BEKLENEN DEĞİŞİKLİKLER 5.1 5.2 5.3 5.4 SANAYİ VE TİCARET İŞ GÜCÜ PİYASASI MALİ DÖNÜŞÜM ÇEVRENİN KORUNMASI 6 SONUÇ REFERANSLAR BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT 11 HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ. 12 13 13 14 HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ. 1. AVRUPA BİRLİĞİ İkinci Dünya Savaşında yaşanan sarsıcı olayların ardından Fransa ve Almanya iki ülke arasında kalıcı bir barışı sağlayacak bir işbirliği içerisine girmeye karar vermiştir. Bu iki ülke 1951 yılında, silah yapımı ve savaş hazırlıklarında büyük öneme sahip iki ekonomik ham madde olan kömür ve çeliği ortak yönetim altına almış ve komşu ülkeler olan İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’u da bu projeye dâhil etmişlerdir. 1957’de, aynı grup, daha geniş kapsamlı olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurmuştur. Topluluk, sonraları “dört özgürlüğün” temel prensibi olarak adlandırılacak olan, mal, hizmet ve kişilerin serbest dolaşımına dayanan “Ortak Pazar” fikri üzerine kurulmuştur. Orijinal tasarıda, “dört özgürlük” düşüncesi tamamen ekonomik düşüncelere dayandırılmıştır. Topluluk, kişilerin serbest dolaşımını bile, işçilerin ve şirketlerin kendilerine iş sunabileceği yerlere serbestçe göç edebilmeleri gerektiği mantıksal temeline dayandırmıştır. AET’nin üye sayısının artış göstermesine rağmen, Birliğin temel hedefi 1980’lere kadar ekonomik bütünleşmeyi derinleştirme üzerine yoğunlaşmıştır. Bunun diğer bir nedeni ise, Soğuk Savaşın yarattığı baskının hâkim olduğu siyasi ortamdan kaynaklanmaktaydı. Ancak Soğuk Savaşın sonlarına doğru Avrupa Bütünleşmesi süreci daha dinamik bir hal almış ve Ortak Pazar anlayışının ötesinde bir ivme kazanmaya başlamıştır. 1992 yılında imzalanan Maastricht Anlaşması ile Avrupa Birliği’ne (AB) dönüşen AET, bütünleşme sürecini ekonominin dışında daha genel siyasi ve toplumsal platforma taşımıştır. Maastricht Anlaşması’nı izleyen on yıl boyunca, bir dizi yeni ortak politika alanları oluşturulmuş (örneğin, çevre, ulaşım), ortak para birimi (AVRO) kullanılmasına ve AB içindeki sınır kontrollerinin kaldırılmasına ilişkin (Schengen Anlaşması) anlaşmalar imzalanmıştır. Bu dinamizm, Avrupa Parlamentosunu güçlendiren ve Avrupa Birliği’ni ekonomik bir birlikten federal bir devlete bir adım daha yaklaştıran kurumsal reformlar ile devam etmiştir. 2000 yılından sonra, Avrupa Bütünleşmesi’nin dinamizmi azalmaya başlamıştır. Buna rağmen AB, 2004 ve 2007 yıllarında yaşanan genişlemeler ile 12 Doğu Avrupa ve Akdeniz ülkesini bünyesine katarak üye sayısını 27’ye çıkarmıştır. Ancak AB, Genişlemenin kendi içinde özümsenmesini sağlayacak gerekli bir takım kurumsal reformların yapılmasını öngören Anayasa Anlaşması’nı Birliğe üye ülkelerde yapılan referandumlar olumsuz sonuçlanması nedeniyle yürürlüğe geçirememiştir. AB ve Türkiye arasındaki müzakerelerin başladığı dönemde, AB’nin uzun vadeli vizyonu çok belirsiz kalmıştır. Özellikle Almanya ve bazı ülkeler hala bütünleşmenin derinleştirilmesi taraftarıyken, İngiltere ve Polonya gibi ülkeler bütünleşmenin ekonomik bazlı kalmasından yana olup, ekonomik entegrasyonun kapsamı dışında atılan bazı adımların bile geri çekilmesini tercih etmektedirler. 2. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN KURUMLARI BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT Avrupa Birliği, uluslar üstü (supranational) kurumlar tarafından yönetilmektedir. Bunların en önemlileri arasında Avrupa Konseyi, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Adalet Divanı’dır. Ayrıca, bu çalışmanın ilerleyen bölümlerinde Türk şirketleri için de finansman fırsatları sunan Avrupa Yatırım Bankası’nın rolü de tanımlanacaktır. • Avrupa Konseyi Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin en yüksek ve önemli idari organıdır. 27 üye devletin Başbakanlarından oluşmaktadır. (Bazı politika alanlarında alınacak kararlar için Başbakanlar yerine 27 sorumlu bakan toplanır.) Konsey, Avrupa Parlamentosu ile birlikte, yeni yasaları onaylar ve tüm önemli politika kararlarını alır. Konsey toplantıları Brüksel’de gerçekleşmektedir. • Avrupa Parlamentosu Avrupa Parlamentosu’nda, 27 üye devletten, nüfusları ile orantılı olarak, 785 temsilci bulunmaktadır. Bu delegeler, her üye devlet içinde beş yılda bir seçilmektedir. Parlamento (Konsey ile birlikte) yasaları onaylamaktadır. Ayrıca Parlamento, yanlış uygulama durumunda Komisyonu görevden alma yetkisine sahip bir denetim organıdır. Avrupa Parlamentosu Strazburg ve Brüksel’de bulunmaktadır. • Avrupa Komisyonu Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği yasalarının günlük işlerini yürütmekte ve AB mevzuatının üye devletlerce usulüne uygun olarak uygulanmasını denetlemektedir. Ayrıca, yasa tekliflerini hazırlamakta ve bu teklifleri Konsey ve Parlamento’ya sunmaktadır. Avrupa Komisyonu’nun şu anda, her bir Üye Devletten bir tane olmak üzere, 27 üyesi bulunmaktadır. Avrupa Komisyonu Brüksel’dedir. • Adalet Divanı Avrupa Adalet Divanı, AB’nin en yüksek mahkemesidir ve Avrupa Birliği hukuku ile ihtilaf halinde olduğu düşünülen davalara bakmaktadır. (bkz. Aşağıda “Avrupa Birliği Mahkemeleri Kararları” bölümü). Mahkeme Lüksemburg’ta bulunmaktadır. • Avrupa Yatırım Bankası Avrupa Yatırım Bankası (EIB), 27 üye devlete ait bir kamu bankasıdır. Merkezi Lüksemburg’da bulunan banka, kamu projeleri ve özel projelere çok düşük faizli ve uzun vadeli kredi vermektedir. EIB’den fon temin edilebilmesi için, hazırlanan projelerin, finansal kapasite, toplumsal, çevresel normlar bakımından belli kurallara uyma gerekliliği bulunmaktadır. Türkiye’de EIB kredilerine yerel partner bankalar aracılığı ile erişim mümkündür. Bu partner bankalar ve gerekli işlemler hakkında İzmir Ticaret Odası’nın http://www.izto.org.tr internet sayfasından AB Online Masası’na ulaşılarak gerekli bilgiler sağlanabilir. 3. TOPLULUK MÜKTESEBATI BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT Avrupa Birliği Müktesebatı, aşağıdaki dört resmi belge grubundan oluşan 85.000 sayfalık bir metindir: • Anlaşmalar Avrupa Birliği Anlaşmaları, Avrupa Birliği’ni ve kurumlarını kuran temel belgelerdir. AB anlaşmaları, ülkelerde anayasaların gördüğü görevi görmektedir, yani belirli bir toprak parçasını yöneten genel siyasi ve idari çerçeveyi belirlemektedir. AB’de, anlaşmalar, uzun süre önce kurulmuş ulusal kurumlar karşısında çeşitli Avrupa Birliği kurumlarının kuruluşunu, sorumluluklarını ve haklarını belirlemektedir (bkz. Aşağıda “Avrupa Birliği Kurumları” ile ilgili bölüm). • Yönetmelikler, Direktifler ve Kararlar Avrupa Birliği’nde yönetmelikler, direktifler ve kararlar, ulusal düzeyde kanun ve hükümet kararlarına denk bir konumdadır. Üç farklı mevzuat türüne ihtiyaç duyulmaktadır çünkü AB yasalarının farklı ulusal sistemlerde uygulanması ve yürütülmesi gerekmektedir. Bu mevzuat türleri mevcut ulusal kanunların yerine geçebilmekte veya bu kanunları tamamlayabilmekte ya da daha önce hakkında ilgili bir mevzuat bulunmayan yeni bir alan açabilmektedir.(bkz. Aşağıda “Avrupa Birliği Mevzuatı” konulu bölüm) . • Avrupa Mahkemeleri Kararları Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları, Avrupa Birliği kurumları, ulusal ya da bölgesel hükümetler, vatandaşlar ve şirketler arasındaki AB yasalarının yorumlanmasından kaynaklanan ihtilafları çözmektedir. Avrupa Birliği mevzuatının tutarlı olmayan ya da ihtilaflı kısımları hakkında açılan davalar da giderek AB Adalet Divanı’nın değerlendirmesine daha çok sunulmaktadır. • AB ve Üçüncü Ülkeler Arasındaki İkili Anlaşmalar AB birçok uluslararası ikili anlaşmaya taraftır. Bu anlaşmalarda AB tüm üye devletleri temsil etmektedir. AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması ve kısa bir süre önce AB ile ABD arasında imzalanan, hava taşımacılığının serbestleştirilmesi konulu “Open Sky” (Açık Gökyüzü) Anlaşması bu anlaşmalara örnek olarak gösterilebilir. 3.1. Avrupa Birliği Yasaları Avrupa Birliği Yasaları, AB’nin çok katmanlı kurumsal sistemi içinde hazırlanmakta, onaylanmakta ve uygulanmaktadır. Şekil 1’de bu sistem tasvir edilmektedir. Pek çok AB ülkesinde, bu dört seviyenin her biri (yerel, bölgesel, ulusal ve Avrupa Birliği) kendi idari organlarına sahiptir, belirli kanun ve/veya kararnameleri onaylayabilir ve çeşitli vergiler koyabilir. Bu dört seviyenin herhangi bir tanesine getirilen yeni kanun yada vergiler konusunda hükümetin diğer katmanlarına danışılıp danışılmayacağını ve yeni kanun veya vergileri kabul etmeleri gerekip gerekmediği ve nasıl danışılıp kabul edileceğini belirleyen bir dizi karmaşık kurallar bütünü bulunmaktadır. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT AVRUPA DÜZEYİ ↑ ↓ ULUSAL DÜZEY ↑ ↓ BÖLGESEL DÜZEY ↑ ↓ YEREL DÜZEY Şekil 1: AB’nin çok katmanlı kurumsal yapısı AB mevzuatın kabulü sırasında genelde dört aşamadan oluşan bir prosedür izlenmektedir. İlk olarak, Avrupa Komisyonu, “Yeşil Kitap” denilen belgeyi yayınlar. Bu belgede, AB’nin belli bir sektör ya da faaliyet alanındaki ilgililiği hakkında ilk görüşler yer almaktadır ve bu belge, toplumdaki tüm kesimlerin ve paydaşların görüşlerini bildirmeye çağrıldığı danışma sürecinin temelini oluşturmaktadır. Bu gruplarda en aktif olan gruplar arasında ulusal ticaret odaları ve işçi birlikleri yer almaktadır. AB Komisyonun tüm görüşlerini dinler ve “Beyaz Belge” adı verilen ikinci dokümanın hazırlanmasında bu görüşleri dikkate alıp almamakta özgürdür. “Beyaz Belge”de politika oluşturma önerileri ve yeni mevzuatla ilgili uygulamalar yer almaktadır. Yani bu belge, Avrupa Komisyonu’nun belli bir sektörde izlemek istediği yolu çizmektedir ve genellikle, buna karşı çıkan tüm grupların yoğun kulis faaliyetlerine başlama noktasıdır. Kanun yapma sürecinde üçüncü adım, Avrupa Komisyonu tarafından yeni kanun metinlerinin taslaklarının yazılmasıdır. Son olarak, bu metinler, kanunun yürürlüğe girebilmesi için onayları gereken Avrupa Konseyi ve Parlamentosuna sunulur. AB’nin çok katmanlı yapısı nedeniyle, pek çok yeni kanun; ulusal, bölgesel ya da yerel bağlama uyarlanmak zorundadır. Ancak bu yeni kanunlar mevcut bölgesel ya da ulusal kanunlarla ihtilaf halinde olabilir. Bu kanunların var olan ulusal ya da bölgesel kanunlar ile çatışması halinde, AB kanunu her zaman için ulusal veya bölgesel kanunlara üstünlük arz edecektir, ancak üye devletler arasındaki uyum süreci biraz zaman alacaktır ve bu konu üzerinde dikkatle düşünülmesi gerekmektedir. Bu sebeplerden dolayı, Avrupa Birliği’nde üç değişik yasal düzenleme bulunmaktadır: Yönetmelikler, Direktifler ve Kararlar. • Yönetmelikler Yönetmelikler, “normal” ulusal kanunlara benzemektedir; doğrudan bağlayıcı yasal metinlerdir ve kararlaştırılan belli bir tarihte yürürlüğe girmektedirler. Bir yönetmeliğin yürürlüğe girmesi, bu düzenlemenin 27 üye ülkede kanun haline gelmesi anlamını taşımaktadır. Yönetmelikler çok güçlü birer araçtırlar çünkü AB kurumlarına, Birliğin BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT genelinde, farklı ulusal yorumlara ve taktik gecikmelere yer vermeksizin, hızlı ve doğrudan eyleme geçme olanağını sağlarlar. Yönetmelikler, daha çok, AB’nin ayrıntılı olarak açıklamak istediği konularda ve üye ülkeler arasındaki yorum ve uygulama farklılıklarını en aza indirgemek istediği durumlarda kullanılmaktadır. Gemi ve mürettebatın nasıl tasdikleneceğini en ince ayrıntısına kadar açıklayan araba vapurlarının güvenlik yönetimi konulu yönetmeliği buna örnek olarak gösterilebilir.1 • Direktifler Direktifler en çok rastlanan AB mevzuatı biçimidir. Direktifler, üye ülkeleri belirli bir metin yerine elde edilmesi gereken sonuçlara bağlamaktadır. Yani AB, belirli kural ve hedefler ortaya koyan bir metin sunar ve her üye ülke, bu direktifle ilgili olarak ulusal kanunları çıkarmak, kurallara uyulmasını ve hedeflere ulaşılmasını sağlamak zorundadır. Herhangi bir AB Direktifinin gereklerini karşılayan ulusal bir kanunun onaylanması sürecine “Takdim ve Tehir” adı verilmektedir. Buna örnek olarak işçilerin gürültüye maruz kalması hakkındaki AB direktifi örnek olarak gösterilebilir. Bu direktif, 80-85 desibellik yasal sınırlar koymakta ve üye ülkelere, kendi ülkelerinde bu yeni sınırın nasıl uygulatılıp kontrol edileceği konusunda ulusal mevzuatı oluşturma zorunluluğunu getirmektedir. Yakın bir geçmişte, AB, “Çerçeve Direktif” uygulamasını başlatmıştır. Bu “Çerçeve Direktifler” genelde bir sektörün tamamını kapsamakta ve üye ülkelere AB mevzuatını uygulamada daha fazla özgürlük tanımaktadır. • Kararlar Kararlar, tüm üye ülkeler yerine, bireysel kuruluş ya da ülkelere yöneltilmektedir. Bu kararlar, belli bir konuyu hedef almaktadır ve üye ülkeleri, belli bir konuda adım atmalarını gerektirebilir ya da üye ülkeleri belirli eylemlerden men edebilir. Kararlar, Avrupa Konseyi tarafından onaylanır ve doğrudan bağlayıcı bir nitelik taşımaktadır. 3.2. Avrupa Mahkemeleri Kararları AB mevzuatı ile ilgili tüm ihtilaflarda karar verme yetkisi Avrupa Adalet Divanı’na aittir. Bu mevzuatın hızla büyümesiyle, Adalet Divanı’nın kararları son bir kaç yılda gitgide daha fazla önem kazanmıştır. Alınan kararlar arasında, Avrupa Birliği kanunlarının yorumlanması konusunda Avrupa Komisyonu, üye ülkeler, bölgeler, şirketler ve bireyler arasında yaşanan çeşitli ihtilafları ilgilendirmektedir. Mahkeme kararları, tüm taraflar açısından doğrudan bağlayıcıdır ve mevzuatın bazı kısımlarının nasıl yorumlanacağı ya da uygulanacağı veya Avrupa Birliği mevzuatının çatışmalı bölümleri arasındaki tutarsızlıkların nasıl çözüleceği konusunda son söz niteliğindedir. Adalet Divanı hükümlerine örnek olarak, bir özel otobüs işletmecisi ve Avrupa Komisyonu’nun, şehir genelinde işleyen belediye otobüs hizmetinin desteklenmesini BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT engellemek için Alman Magdeburg şehrini mahkemeye verdiği “Magdeburg Kararı” 2 adlı karar verilebilir. Sonuçta, Magdeburg şehri davayı kazanmış ve Adalet Divanı, yerel toplu taşıma sistemlerine devlet desteği hakkındaki AB mevzuatının nasıl uygulanacağını açıkça belirtmiştir. İkinci bir örnek olarak, Kore’de montajlanan ürünleri için vergi ödemek zorunda bırakılan ve bu nedenle Avrupa Konseyi aleyhine dava açan büyük İtalyan buzdolabı imalatçısı “Whirlpool” gösterilebilir. Bu olayda, Avrupa Konseyi davayı kaybetmiş ve buzdolapları için alınan ithalat vergisini iptal etmek zorunda kalmıştır. 4. KATILIM SÜRECİ AET’nin 1957 yılında kurulduğu günden bu yana altı genişleme dalgası yaşanmıştır. Bu genişlemelerin her biri farklı koşullar altında gerçekleşmiştir. Koşulları net olarak belirlenmiş bir katılım sürecinin başlaması ise ancak 1990’lardan itibaren gerçekleşmiştir. Önce İngiltere, İrlanda ve Danimarka (1973) ve kısa bir süre sonra da Yunanistan’ın (1981) Birliğe katılımıyla gerçekleşen ilk genişlemeler, göreceli olarak daha az mevzuatın yer aldığı ve görüşmelerin Ortak Pazara katılmanın ekonomik boyutunun tartışılmasından ibaret olduğu bir dönemde gerçekleşmiştir. İspanya Parlamentosu’na karşı 1981 yılında yapılan başarısız askeri darbe girişiminin ardından, AET, İspanya ve Portekiz’de siyasi istikrarın sağlanması ve bölgenin güvenliği açısından bu ülkelerin hızla topluluğa dahil olmalarını istemiştir. Yine bu süreçte de, müktesebatının kabulü, halen uyum sürecinin merkezinde yer almamaktaydı. 1989 yılında Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Avusturya, İsviçre, İsveç ve Sovyetler Birliği’ne doğrudan sınırı bulunan Finlandiya’nın AET’ye üye olma fırsatı doğmuştur. Hızla güç kaybetmekte olan Sovyetler Birliği’nin başlangıçta gösterdiği tepkilerin ardından, bu ülkeler ve Norveç ile uyum müzakereleri başlatılmıştır. Üyelik sürecinin net olarak tanımlanmaya başlanması bu müzakereler sırasında ilk defa başlamıştır. Bu katılım süreci temelde, geniş siyasi ve mali müzakereler yelpazesini tamamlamak üzere Müktesebatın kabul edilmesine dayanmaktaydı. Bu model, Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerinin, Birliğe katılımını kapsayan bir sonraki genişleme turuna hazırlık amacıyla üyelik için bir dizi siyasi kriter (Kopenhag Kriterleri) konması suretiyle genişletilmiştir. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin, halihazırda bu son genişleme modelini, yani “Kopenhag Kriterleri”nin gerektirdiği siyasi ve ekonomik dönüşümlerin yanı sıra müktesebatın kabul edilmesi ve uygulanması için iyi yapılandırılmış bir süreci, takip etmesi kararlaştırılmıştır. Aşağıdaki bölümlerde, Türkiye için planlanan uyum sürecinin her bir aşaması ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. 4.1Topluluk Müktesebatının Kabulü BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT Türkiye ile AB arasında müktesebatın kabulü konusundaki müzakereler 35 fasıldan oluşmaktadır (bkz. Aşağıda Tablo 1’e). Müzakerelerdeki en önemli fasılları, tarım, rekabet, çevre ve malların, kişilerin, sermayenin ve hizmetlerin serbest dolaşımından oluşan “Dört Özgürlük” alanının oluşturması beklenmektedir (bkz. Aşağıda Bölüm 5). Müktesebatın kabul edilmesi ve uygulanması süreci aşağıdaki beş aşamadan oluşmaktadır: 1. Ulusal/Bölgesel Türk Mevzuatının Oluşturulması ve Kabulü Müktesebatın büyük bir bölümü AB Direktiflerinden oluşmakta ve dolayısıyla, takdim ve tehir, yani uygun AB mevzuatının gereklerini yerine getirecek ulusal mevzuatın hazırlanmasını, gerektirmektedir. Önceki genişlemelerde, ulusal parlamentolar, bir kaç yıl boyunca sadece Avrupa’nın şartlarını karşılayacak yeni ulusal mevzuatın onaylanması ile uğraşmışlardır. 2. Yapı ve Uslup Farklılıklarının Müzakere Edilmesi Her ülkenin ulusal yapısının farklı olması nedeniyle, Avrupa Birliği Direktifleri ile ilgili ulusal kanunların yapısı ve uslubu da farklıdır. Bu da Aday Ülkelere belirli bir dereceye kadar özgürlük tanımaktadır ancak bu yasalar Avrupa Komisyonu ile Aday Ülkeler arasında yoğun müzakerelere tabidir. 3. Mevcut Mevzuatın Kontrol Edilmesi ve Uyumun Sağlanması AB Müktesebat’ının kabulü, tarihsel süreçte meydana gelmiş, var olan ve yerleşik bir ulusal mevzuat kapsamında gerçekleşmektedir. Bu durum, yeni Avrupa Birliği mevzuatı getirildiğinde, uyum ve tutarlılıkta sorunlara neden olmaktadır. Tutarlılık dikkatli bir şekilde kontrol edildikten sonra dahi, “eski” Türk mevzuatı ile “yeni” Avrupa Birliği mevzuatı arasındaki tutarsızlıkların tamamının giderilmesi yıllar sürebilir. 4. Mevzuatın Yorumlanması Mevzuat, Parlamento tarafından onaylandıktan sonra, müzakerelerin çok daha sıkıntılı ve zor kısmı başlar. Özellikle farklı yapılar ve üsluplar söz konusu olduğunda, kanuni metinlerin çoğu farklı şekillerde yorumlanabilir. Bu açıdan, ortak bir yorum üzerinde mutabakata varmak müzakere sürecinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. 5. Uygulama: Örgütsel Hususlar ve İcra Uygulama, yeni bir kanunun kabul edilmesinde belki de en önemli aşamadır. En büyük zorluklar bu uygulama kısmında yatmaktadır. Üye Devletler ile Avrupa Birliği Kuruluşları arasındaki yasal çatışmaların çoğu mevzuatın uygulanması nedeniyle ortaya çıkan problemlerden kaynaklanmaktadır. Bazı durumlarda, Üye Devletler, yeni bir yasayı kabul etmekte ancak bu yasayı, AB Direktifi’nin ruhuna aykırı bir biçimde uygulamaktadır. Diğer durumlarda ise, Üye Devletler, mevcut kanunları uygulamakta çok yavaş davranmakta yada bu kanunları hiç uygulamamaktadır. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT Tablo 1: Avrupa Birliği Müktesebatının yapısı 1. Malların Serbest Dolaşımı 19. Sosyal Politika ve İstihdam 2. İşçilerin Serbest Dolaşımı 20. İşletme ve Sanayi Politikası 3.Yerleşme Hakkı ve Hizmet 21.Trans Avrupa Ağları Sunma Serbestisi 4. Sermayenin Serbest Dolaşımı 22. Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu 5. Kamu İhaleleri 23. Adli Konular ve Temel Haklar 6. Şirketler Hukuku 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 7. Fikri Mülkiyet Hukuku 25. Bilim ve Araştırma 8. Rekabet Politikası 26. Eğitim ve Kültür 9. Mali Hizmetler 27. Çevre 10. Bilgi Toplumu ve Medya 28.Tüketicinin ve Tüketici Sağlığının Korunması 11.Tarım ve Kırsal Kalkınma 29. Gümrük Birliği 12.Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve 30. Dış İlişkiler Bitki Sağlığı Politikası 13. Balıkçılık 31. Dışişleri, Güvenlik ve Savunma Politikası 14. Ulaştırma Politikası 32. Mali Kontrol 15. Enerji 33. Mali ve Bütçesel Hükümler 16. Vergilendirme 34. Kurumlar 17. Ekonomi ve Parasal Politika 35. Diğer 18. İstatistik Önceki genişleme örneklerinde de görüldüğü gibi, ticaret Odaları ve hatta şirketler dahi uyum sürecinde aktif bir rol oynayabilir. Avusturya örneğinde görüldüğü gibi, ticaret odası, KOBİ’lerin desteklenmesi ile ilgili Avusturya’nın tutum ve görüşünün oluşturulmasına katkıda bulunarak dolaylı olarak müzakere sürecine katılmıştır. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT 4.2. ‘Kopenhag Kriterleri’ ‘Kopenhag Kriterleri’, Avrupa Konseyi tarafından, Avrupa’yı Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin olası üyelik sürecine hazırlamak amacıyla, 1993 yılında oluşturulmuştur. Bu kriterler; siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesine ilişkin kapasite olmak üzere üç grupta toplanmıştır. 1. Siyasi kriterler; Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı gösterilmesini ve azınlıkların korunmasından oluşmaktadır. 2. Ekonomik kriterler; İşleyen bir pazar ekonomisinin varlığının yanı sıra Birlik içindeki piyasa güçleri ve rekabet baskısına karşı koyma kapasitesine sahip olunmasıdır 3. Üyeliğin getirdiği yükümlülükleri üstlenebilme kapasitesi; Üyeliğin getirdiği yükümlülükleri üstlenebilme kabiliyeti, temel kabul etmeyi ve uymayı kapsamaktadır. Siyasi, ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına uyum dahil olmak üzere üyelik yükümlülüklerini üstlenme kabiliyetine sahip olunmasıdır. “Kopenhag Kriterleri”ne uyum Avrupa Komisyonu tarafından düzenli olarak yayınlanan yıllık İlerleme Raporları ile değerlendirilmektedir. Bu kriterlere uyum konusundaki son karar Avrupa Konseyi’ne aittir. 4.3. İkili İlişkilerin Geliştirilmesi Müktesebatın kabulüne paralel olarak, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik devam eden bir süreç mevcuttur. Bu süreç, aşağıda belirtilen dört farklı alanda ilerlemektedir: 1. Gümrük Birliği Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki gümrük birliği sürekli olarak genişlemekte olup, ticaret hacmi yıllık 75 milyar Avro’ya ulaşmış durumdadır. Şu anda, Gümrük Birliği’nin kamu alımları ve hizmetleri de kapsayacak şekilde genişletilmesine yönelik müzakereler devam etmektedir. Diğer taraftan ise, sağlık, güvenlik standartlarının uyumlaştırılması ve ticaretin önündeki teknik engeller ile ilgili bazı sorunlar halen devam etmektedir (örneğin, ürünlere lisans verilmesi). 2. Geliştirilmiş Siyasi Diyalog Türkiye ile AB arasındaki geliştirilmiş siyasi diyalog insan hakları ve Kıbrıs sorunu gibi geniş siyasi konulara odaklanmaktadır. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT 3. Ortaklık Anlaşması Ortaklık Anlaşması, Türk kuruluşlarının, araştırma ve teknolojik gelişim konulu AB Çerçeve Programları dahil olmak üzere bazı Avrupa Birliği programlarına katılımını sağlamaktadır. Özellikle katılım öncesi mali yardım konusunu kapsamaktadır. (Hâlihazırda yılda 500 milyon Euro) 4. Katılım Ortaklığı Katılım ortaklığı, üyelik sürecinde Türk kuruluşlarının ve şirketlerinin mali ve teknik yardım dahil olmak üzere desteklenmesinin sağlanmasını hedeflemektedir. 5. KATILIM SÜRECİNDE BEKLENEN DEĞİŞİKLİKLER Katılım süreci, ekonominin tüm kesimlerinde değişikliklere yol açacak ve kamu kuruluşları ve gerçek şahısların yanında şirketleri de etkileyecektir. Bu kitapçıkta, sanayi ve ticaret, iş piyasası, mali dönüşüm ve çevrenin korunması sektörlerinde meydana gelmesi beklenen değişikliklerin bir kısmı açıklanmaktadır. Diğer kitapçıklarda ise diğer dört sektör, yani ulaşım, rekabet, bölgesel gelişim ve gıda güvenliği, ele alınacaktır. Bu diğer dört kitapçık yine 2007 yılında yayınlanacak ve http://www.izto.org.tr web sayfası AB Online Masası bölümünden erişebilecek ve İzmir Ticaret Odası’ndan temin edilebilecektir. 5.1.Sanayi ve ticaret Katılım sürecinin ticarete etkileri, taraflar arasında hâlihazırda uygulanmakta olan gümrük birliği nedeniyle sınırlı kalacaktır. Katılım sürecinin en önemli etkilerinin tarım sektöründe görülmesi beklenmektedir. Şu anda, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinde çalışan nüfusun oranı AB-15’te (“eski” AB) %3.7; AB-27’de ( yeni üyeler dahil “yeni” AB”) %4.9 ve Türkiye’de %35’tir.3 AB’de tarım sektöründe çalışan düşük nüfus oranına rağmen, halen önemli boyutlarda tarım ürünü üretim fazlası bulunmaktadır. Bu nedenden dolayı AB, üretimi destekleme politikası yerine; geliri, kırsal kalkınmayı, çevrenin korumasını ve gıda güvenliğini destekleme politikalarına ağırlık vermiştir. Bu açıdan, Türkiye’de son yıllarda çıkarılan yasalarla verimliliğe ve üretime yönelik olarak yapılan destekler Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikası’na (OTP) uyumunu güçleştiren bir eğilim olarak görünmektedir. Hâlihazırda, Türk tarım sektörünün Avrupa pazarına açılması muhtemelen geniş çaplı işsizliğe neden olur. Bunun sonucunda Türkiye’de tarımda çalışan kişiler için yumuşak bir gelişme sağlamak üzere uzun geçiş dönemlerine ihtiyaç olacaktır. Uyum süreci boyunca, Türk sübvansiyon sistemi OTP’nin fon temini mekanizmasına uyarlanacaktır. AB’nin şu an bu sürece önemli ölçüde fon temini katkısında bulunması olası görünmektedir. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT 5.2. İş Gücü Piyasası Avrupa iş gücü piyasası hakkındaki mevzuat genel olarak üç bölüme ayrılabilir; iş kanunu, sağlık ve güvenlik yönetmeliği ve ayrımcılık karşıtı önlemler. İş kanununda; çalışma zamanı, dinlenme süreleri, yıllık izin vb. ile ilgili tüm konular ele alınmaktadır. Örnek olarak, haftalık 48 saat maksimum çalışma zamanı (fazla mesailer dâhil), en az dört haftalık ücretli yıllık izin 4 verilebilir. Özel ulaşım gibi bazı alanlarda maksimum çalışma saatleri ve dinlenme süreleri hakkında ayrı yönetmelikler bulunmaktadır.5 İş yerinde sağlık ve güvenlik yönetmelikleri, çalışanların gürültü, sarsıntı ve zararlı kimyasallardan korunmasını içermektedir. Ayrıca, gemi ve ofislerde tıbbi malzeme gibi konuları da ele almaktadır. Ayrımcılığın önlenmesi ve temel haklar konusundaki hükümler arasında işçilerin işletme içerisinde bilgi edinme ve danışma hakkı, toplu sözleşme ve toplu eylem hakkı, haksız yere işten çıkarılma halinde korunma ve çocuk işçiliğinin önlenmesi yer almaktadır. Son olarak da, eşit fırsatlar alanında, kadın ve erkeklere eşit maaş zorunluluğu belirtilmekte ve bir cinsiyetin üyelerine dolaylı olarak ayrıcalıklı muamele hukuka aykırı olarak ilan edilmiştir. 6 5.3. Mali Dönüşüm Mali dönüşüm alanında, katılım sürecinden kaynaklanan herhangi bir büyük değişiklik beklenmemektedir. Türk Katma Değer Vergisi, %15’lik minimum AB oranına zaten uymaktadır. AB hukuku, sadece bazı muafiyetler, özel sınıflandırma cetvelleri ve indirimli oran uygulamalarına (örneğin tekstil) müsaade etmemektedir.7 Türkiye’deki enerji vergileri de AB’de gerekli olan minimum vergi düzeyinin üzerindedir. Yani, AB standartlarına uymaktadır. Gerekli minimum vergi düzeyinin üzerinde olan enerji vergileri de AB standartlarına uymaktadır. Tütün ve alkol için ithalat vergileri kaldırılacaktır ve vergilendirme yapısı da değer üzerinden alınan vergi sisteminden ilgili ürünlerin alkol ve tütün içeriklerinin vergilendirilmesi sistemine çevrilecektir. Şirket vergilerine ya da bireysel vergilere gelindiğinde ise, AB’nin bu konu üzerinde henüz bir yetkisi bulunmamaktadır ve dolayısıyla da, üye ülkeler kendi vergi oranlarını belirlemede serbesttirler. 5.4. Çevrenin korunması Katılım sürecinin, çevrenin korunması alanında büyük değişikliklere sebep olması beklenmektedir. Hava kirliliği, taşıt emisyonları, su kirliliği ve çöp ve atık yok etme konusundaki tam AB düzenlemeleri aynen uygulanacaktır. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT Geçtiğimiz yıllarda, küresel ısınmayla savaşmak ve Kyoto Protokolü çerçevesindeki Avrupa Birliği taahhütlerini yerine getirmek için AB, sera gazının yayılmasına ilişkin program başlatmıştır. Bu sistem dâhilinde; enerji üretimi, demir- çelik üretimi ve işlenmesi, maden sanayi ve kâğıt hamuru, kâğıt ve karton sanayinde faaliyet gösteren tüm şirketler sera gazının yayılması için izin almak zorundadırlar. Şirketlerin izin başvuruları, üretim sürecinin detaylı açıklamasına ve emisyonların nasıl izleneceğine dair bir plana dayanmalıdır. Sera gazları arasında; karbondioksit (CO2), karbonmonoksit (CO), sülfürdioksit (SO2), azot oksitleri (Nox) ve metan (CH4) yer almaktadır.8 Sera gazı yayılma izinleri, bu amaç için özel olarak hazırlanmış menkul kıymetler borsaları üzerinden diğer şirketlerle değiş tokuş edilebilir. Su konusunda, AB yasaları, tüm sanayi ve tarım etkinliklerinden arta kalan suyun boşaltılması için özel izinlere gereklilik duyulduğuna ilişkin düzenlemeleri barındırmaktadır. 9 Ayrıca, sürdürülebilirlik düşüncesi, su kullanımını kısıtlayabilir ve su fiyatlarını arttırabilir. Çöp ve atıkların yok edilmesi konusunda, kurallar gitgide atık maddelerin boşaltılmasını yasaklamakta ve atık maddelerin özel çöp yakma tesislerinde yakılmasını şart koşmaktadır10. Bu kuralların ardından genel olarak paketleme malzemelerini kısıtlayan ya da daha pahalılaştıran ulusal kanunlar geliştirilmektedir. Son olarak, AB mevzuatına göre, belirli bir büyüklüğü geçen tüm inşaat projeleri için “Çevresel Etki Analizi” gerekmektedir. 11 6.Sonuç Katılım süreci ile ilgili çalışmamızdan üç ana sonuç çıkarılabilir. Birincisi, üyelik tarihi ne olursa olsun, değişikliklerin ve yeniden yapılandırmanın çoğunu katılım sürecinin kendisi yaratmaktadır. Bu sürecin etkisine en iyi iki örnek İsviçre ve Norveç’tir. Her iki ülke de AB’ye üye olmamıştır fakat mevzuatlarının ve kurumsal yapılarının çok büyük bir kısmı, buna rağmen, AB Müktesebatına tamamen uymaktadır. İkinci ana sonuç ekonomik etkiler ile ilgilidir; katılım sürecinin bizzat kendisi şirketlere ve kamu kuruluşlarına doğrudan büyük maliyetlere sebep olmakta ancak aynı zamanda da doğrudan ve dolaylı birçok faydalar sağlamaktadır. Geçmiş genişlemeler çerçevesinde gerçekleştirilen tüm maliyet/fayda analizleri, ne maliyetlerin ne de faydaların toplumun farklı gruplarına eşit şekilde dağıtılmadığını göstermektedir. Bu nedenle, kamu kuruluşlarının amacı geçiş sürecinden en çok etkilenen grupları desteklemek ve olumsuz ekonomik etkileri azaltmaya çalışmak olmalıdır. Son olarak, tüm ekonomik belirsizliklerden öte, katılımın en önemli hedefi Avrupa ülkelerinin, ulusal egemenliklerini yavaş yavaş kaybetmelerine karşılık, siyasi açıdan birleşmesidir. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT Referanslar 1 Ro-Ro Yolcu Taşıtlarının Güvenlik Yönetimine Dair 3051/95 No’lu Yönetmelik. 2 24 Temmuz 2003 Tarihli Mahkeme Kararı (C-280/00 no’lu Dava) 3 Kaynak: Eurostat 4 Çalışma Saatlerinin Ayarlanmasındaki Belli Başlı Hususlar Hakkında 2003/88/EC No’lu Avrupa Parlamentosu ve 4 Kasım 2003 tarihli Konsey Direktifleri. 5 Karayolları Nakliye İşlerinde Çalışan İşçilerin çalışma sürelerine ilişkin 11 Mart 2002 tarih ve 2002/15/EC sayılı Konsey Direktifi 6 Komisyon’dan Konsey’e, Avrupa Parlamentosu’na, Avrupa Birliği Ekonomik ve Sosyal Komitesi’ne ve Bölgeler Komitesine 1 Haziran 2005 tarihli Bildiri- “Ayrımcılık Karşıtlığı ve Herkese Eşit FırsatlarÇerçeve Strateji” [COM(2005)224 7 17 Mayıs 1977 Tarihli ve 77/388/EEC Sayılı, Üye Devletlerin Muamale Vergisi ile ilgili Kanunların Uyumlaştırılmasına Dair Konsey Kararı- Ortak Katma Değer Vergisi Sistemi: Ortak Değerlendirme Temeli 8 Topluluk İçerisinde Sera Gazı Emisyonu Ödeneği Ticareti için bir Proje Oluşturan ve 96/61/EC No’lu Konsey Direktifini Düzelten 2003/87/EC no’lu ve 13 Ekim 2003 tarihli Avrupa Birliği Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Direktifi ve Topluluğun Sera Gazı Emisyonunun Denetlenmesi ve Kyoto Protokolü’nün Uygulanması için bir Mekanizması Oluşturulmasına ilişkin 11 Şubat 2004 tarih ve 280/2004/EC Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi kararı [AB Resmi Gazetesi L 49, 19.02.2004]. 9 Topluluğun Su Politikası Alanındaki Eylemi için bir Çerçeve Oluşturan 2000/60/EC Sayılı ve 23 Ekim 2000 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Direktifi 10 Atık Maddelerin Toprağa Doldurulmasına İlişkin 1999/31/EC Sayılı ve 26 Nisan 1999 Tarihli Konsey Direktifi 11 Bir Takım Kamu Projeleri ve Özel Projelerin Çevre Üzerindeki Etkisinin Değerlendirilmesine ilişkin 85/337/EEC Sayı ve 27 Haziran 1985 Tarihli Konsey Direktifi. BRIDGE2TURKEY PROJESI– MÜKTESEBAT