TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ HematoLog 2014: 4■1 Dr. Zeynep Karakaş İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Dr. Ülker Koçak Çocuk Hematoloji Onkoloji Bilim Dalı, İstanbul, Türkiye Gazi Üniversitesi Tıpe-posta: Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, zkarakas@istanbul.edu.tr Çocuk Hematoloji Bilim Dalı, Ankara, Türkiye e-posta: ulkerkocak@gazi.edu.tr Anahtar Sözcükler Anahtar Sözcükler Alfa talasemi, Genetik, Klinik, Sessiz alfa talasemi taşıyıcı, Ağır alfa talasemi taşıyıcı, Hb H hastalığı, Hb Barts, Hidrops fetalis Hemoglobinopati, Genotip, Fenotip ilişkisi HEMOGLOBİNOPATİLERDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ ÖZET Moleküler biyoloji ve DNA analiz yöntemlerindeki gelişmeler çeşitli genetik hastalıklarda altta yatan moleküler bozuklukların çoğunun tanımlanmasını sağlamıştır. Hemoglobinopatilerin moleküler temeli aydınlandıkça, klinik varyasyonların çoğunluğunun hastalığa neden olan farklı moleküler lezyonlara bağlı olduğu anlaşılmıştır. Böylece günümüzde artık mutant allelleri sınıflamak ve onları bu hastalıkların farklı klinik şiddette fenotipleriyle ilişkilendirmek mümkün olmaktadır. Ancak halen bile moleküler temelin klinik tabloyu açıklamakta yetersiz kaldığı durumlar vardır. Bu hastalıkların birçok genotipi için hem beklenmedik biçimde hafif hem de olağan dışı şiddetli fenotipleri tanımlanmıştır. Ayrıca aile içi hatta bazen kardeşler arasında bile farklı fenotipler olabilmektedir. Genotip ve fenotip ilişkisinin bilinmesi uygun tanı konabilmesi, erken yaştan itibaren uygun tedavi programının planlanabilmesi, uygun tıbbi bakım ve desteğin sağlanabilmesi, prognoz tayini ve genetik danışma için yeni bilgiler sağlaması açısından önemli ve yararlıdır. GİRİŞ Hemoglobinde (Hb) kalıtsal mutasyonlar insanda en sık rastlanan tek gen bozukluklarıdır. Bu bozukluklar temelde globin zincirindeki yapısal değişikliklerle oluşan orak hücreli anemisi gibi anormal hemoglobin (Hb 55 56 HematoLog 2014:4•1 varyantları) ya da bir veya daha fazla globin zincirinin sentez azlığı veya yokluğu sonucu ortaya çıkan talasemi sendromlarıdır. Hemoglobinopatiler, dünyada malaryanın endemik olduğu subtropik ve tropik bölgelerden köken almakla birlikte son iki yüzyılda oluşan göçlerle toplumlar arası genetik karışım sonucu dünyanın her yerinde görülmektedir. Ayrıca sporadik gen mutasyonları ile de her toplumda ortaya çıkabilir. Talasemi mutasyonları ve yapısal varyantların sık görüldüğü coğrafi bölgelerde bir kişide her iki genetik etkenin birlikte görülmesi de oldukça sıktır. Bu etkileşimler çeşitli klinik fenotiplerden sorumludur (1-3). Genetik temel açıklığa kavuştukça klinik varyasyonların çoğunluğunun hastalığa neden olan farklı moleküler lezyonlara bağlı olduğu anlaşılmıştır. Son yıllarda moleküler biyolojideki ve DNA analiz yöntemlerindeki gelişmeler altta yatan moleküler bozuklukların çoğunun tanımlanmasını sağlamıştır. Böylece günümüzde artık mutant allelleri sınıflamak ve onları bu hastalıkların farklı klinik şiddette fenotipleriyle ilişkilendirmek mümkün olmaktadır. Ancak halen moleküler temelin klinik tabloyu açıklamakta yetersiz kaldığı durumlar vardır. Bu hastalıkların birçok genotipi için hem beklenmedik biçimde hafif hem de olağan dışı şiddetli fenotipleri tanımlanmıştır. Ayrıca aile içi hatta bazen kardeşler arasında bile farklı fenotipler olabilmektedir. Genotip ve fenotip ilişkisinin bilinmesi ve uygun tanı konması klinik anlamda aşağıdaki nedenlerle çok önemlidir (4,5): 1. Uygun tanı konabilmesi ve yanlış tanının önlenmesi (uzun süreli ve invaziv tanısal yöntemlerden ve talasemi taşıyıcısı hastalarda zararlı olabilecek uzun süreli demir tedavisinden kaçınılması), 2. Erken yaştan itibaren uygun tedavi programının planlanabilmesi (ağır beta talasemi major olgularında erken yaşta uygun transfüzyon ile ilerideki alloimmunizasyon sorunlarının azaltılması, pahalı, zor ve belli risk taşıyan kök hücre transplantasyonu gibi tedavilerin seçilmiş hastalarda uygulanması ve moleküler tedavilerin gözden geçirilmesi), 3. Farmakoterapinin daha seçici olarak kullanılabilmesi (hidroksiürenin yalnızca yanıt vereceklere uygulanması, bifosfanatların osteoporoz için risk altında olan belirli talasemi hastalarına uygulanması, demir birikimine yatkın genetik yapısı olanlara erken şelasyon uygulanması), 4. Uygun tıbbi bakım ve desteğin sağlanabilmesi (orak hücreli anemide penisilin proflaksisi ve pnömokok aşılaması veya Hb H hastalığında antioksidanlardan kaçınma, ateş ve enfeksiyonun hızlı ve uygun tedavisi), 5. Prognoz tayini (etkilenen hastaların hastalık süreçleri ve ailelerin gelişebilecek komplikasyonlarla ve hastalık yüküyle baş edebilmesi), 6. Ailedeki kompleks olguların aydınlatılması, genetik danışmanın verilebilmesi ve prenatal tanı için ebeveyn profilinin belirlenmesi (globin gen mutasyonları taşıyıcılarının saptanması, hafif olgularda 2 tane anormal gen bile olsa gebeliğin devamı ve ilerideki gebeliklerin yönetimi). Globin zincir hastalıkları için genetik düzenleyiciler talasemi ve yapısal varyantlarda farklılık gösterir. Talasemide hastalık şiddetini etkileyen en önemli düzenleyici alfa veya beta globin gen mutasyonunun özelliğidir. Hb Var veri tabanında globin zincir sentez azlığı veya yokluğu derecesine göre tamamen farklı klinik özelliği olan 458 talasemi mutasyonu bildirilmiştir HEMOGLOBİNOPATİLERDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ Bu nedenle orak hücreli anemide fenotipik degişkenliğin çoğu mutasyona uğramış globin genine değil, başka etkenlere bağlıdır. Ayrıca orak hücreli anemi ve talasemide hastalık kliniği oldukça farklıdır. Talasemide major bulgular aneminin derecesi ve ineffektif eritropoeze bağlı olup temel genetik değişkenlik primer mutasyonlara dayanır. Oysa orak hücreli anemide patofizyolojik değişiklikler çeşitli organlardaki vazooklüzyona bağlı olup klinik bulgular yalnızca kısmen anemi derecesi ile ilişkilidir. Bu nedenle orak hücreli anemi, kan akımı, inflamasyon, adezyon gibi globin genleri dışındaki etkenlere daha fazla bağımlıdır (7). Hemoglobinopatilerde, fenotip genotip ilişkisi çok önemlidir. Kişiler aynı mutasyonu taşıdığı halde klinik seyir çok farklı olabilir. Örneğin Hb H hastalığının, klinik seyri oldukca heterojendir. Üç alfa geninin delesyonu ile oluşan Hb H hastalığı talasemi intermedia gibi bulgu verirken, aynı delesyona sahip Hb H hastalığının beraberinde beta talasemi taşıyıcılığının olması, hastalığın çok hafif seyirli olmasına yol açar. Benzer şekilde beta talasemia majorlu hastanın aynı mutasyonları taşıyan homozigot kardeşinde ek olarak ağır alfa talasemi taşıyıcılığının olması, onun beta talasemi intermedia klinik tablosunu açıklar. Fenotipi Değiştiren Başlıca Genetik Faktörler: 1. Alfa gen sayısında değişiklik a) Beta talasemi taşıyıcısı olan kişide, beraberinde alfa globin gen sayısının artması (5 gen), talasemi intermedia tablosuna, b) Beta talasemi majorda, aynı zamanda ağır alfa talasemi taşıyıcılığı (iki alfa geni defektif) birlikteliği, intermedia tablosuna, c) Homozigot orak hücre anemisinin, ağır alfa talasemi taşıyıcılığı ile beraberliği, hastanın hematolojik bulgularında değişikliğe yol açar. Alfa talasemi beraberliğinin vazooklüzif krizler üzerine etkisi çok azdır. 2. Hemoglobin F sentezinin artmış olması Hb F’nin Gγ geninde -158 pozisyonda C→T, polimorfizminin olması, Hb F yapımını artırır. Böylece bu polimorfizme sahip olan beta talasemi major ya da homozigot orak hücre anemisinde klinik seyir daha hafif olur. 3. Talasemiye neden olan mutasyonun tipi (beta geninde FSC8, IVSII-1, IVS16 mutasyonlarının intermedia klinik tablosu yapar (8,9). ALFA TALASEMİ Alfa talasemi, alfa globin zincirleri sentezinin azalması veya yokluğu ile karakterizedir. İnsan alfa globin gen topluluğu 16. kromozomda bulunur, kromozom başına iki gen (α2 ve α1) içerdiği için sağlıklı kişilerde toplam dört alfa geni bulunur (10). TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ (6). Orak hücre anemisi ise genellikle yalnızca tek gen mutasyonu şeklinde homozigot hastalık (Hb SS) yapabilir, hemoglobin S geni, Hb C gibi kristalleşme yapan hemoglobin geniyle (Hb SC) ya da β talasemi mutasyonu ile (HbS βthal) birlikte çift heterozigot olarak da karşımıza çıkabilir. βs geninin, talasemi (β+ veya β0) mutasyonu ile birlikteliğinde Hb S %60-95 düzeylerinde olduğundan bu hastalar ağır oraklaşma bozukluğu kliniği gösterir. 57 58 HematoLog 2014:4•1 Alfa talaseminin semptomatik formları Hb H hastalığı ve Hb Barts hidrops fetalistir. Hb H hastalığı 3 alfa gen delesyonu ve/veya mutasyonu ile ya da 2 gende nokta mutasyonları ile ortaya çıkar. Mutasyonlar, delesyona göre daha ağır klinik tablo yaptığı için iki gende nokta mutasyonu varsa, bu bozukluk talasemi intermediaya benzer bir klinik tablo yaptığından, hasta yanlış olarak beta talasemi tanısı alabilir. Bilindiği gibi, iki alfa geninde mutasyon yerine delesyon olduğunda kişiler ağır alfa talasemi taşıyıcılığı adını alır (7,11). Alfa talasemiye neden olan genetik bozukluklar iyi bilinse de Hb düzeyi gibi basit göstergelerde değişiklik yaratan etkenler az bilinmektedir. Özellikle Hb H hastalığı klinik olarak çok değişkendir (heterojen), fakat bundan sorumlu genetik düzenleyiciler hakkında bilgi azdır. En önemli değişkenlik, alfa talasemisi olan kişide aynı zamanda diğer globin genlerinde örneğin beta gen mutasyonun da bulunmasıdır. Örneğin, Hb H hastalığı, beta talasemi taşıyıcılığı ile birlikte ise, alfa ve beta globin zincirleri arasındaki dengesizlik azalacağından hasta, daha hafif bir Hb H hastalığına (daha hafif anemi, daha az Hb H inklüzyonları) sahip olur. Alfa talaseminin, Hb C gibi diğer hemoglobinopatilerle birliktelikleri daha nadirdir (3,4,7,11). Alfa genlerinde olmayan, bir başka deyişle dört alfa globin geni sağlıklı olduğu halde, alfa globin gen fonksiyonunu bozan yeni tip mutasyonlar tanımlanmıştır. Bunlardan en iyi bilineni ATRX geninde mutasyonla ortaya çıkan ve X’e bağlı geçişi olan bir sendromdur (mental retardasyon, konjenital anomaliler, hafif-orta dereceli alfa talasemi fenotipi). Bazı olgularda bu mutasyon myelodisplazi ile birlikte, akkiz Hb H hastalığına yol açar (12). Alfa globin lokusu telomerik bölgesinde de novo delesyonla oluşan alfa talasemi bildirilmiştir (13). Ayrıca yeni bir transkripsiyonel promoter oluşumu ile alfa globin gen inaktivasyonu alfa benzeri genlerle etkileşerek alfa talasemiye neden olabilir (14). Tablo 1’de alfa talasemi geno/fenotipik özellikleri görülmektedir. Tablo 1. Alfa talasemi genetik düzenleyiciler (7,8,14) Gen Sayısı Tanım Fenotip ve Klinik Genetik Düzenleyici αα/αα Normal Normal, asemptomatik -α/αα α-tal-2 heterozigot Sessiz taşıyıcı, asemptomatik - -α/-α α-tal-2 homozigot Sınırda Hb ve MCV, düşük MCH Taşıyıcı, asemptomatik, hafif HM anemi --/αα --/-α --/-- α-tal-1 homozigot α-tal-1/ α-tal-2 α-tal-1 homozigot Taşıyıcı, asemptomatik, hafif HM anemi - Hb H, kronik hemolitik anemi β-tal trait birlikteliği Hb Barts, hidrops fetalis - Tal: talasemi, HM: hipokrom mikrositer HEMOGLOBİNOPATİLERDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ Beta talasemi 11. kromozomda yer alan β-globin gen mutasyonları ile karakterizedir. β0 formunda 2 β0 alleli (homozigot veya birleşik heterozigot) nedeniyle hiç beta globin zinciri üretilemez; klinik olarak şiddetli transfüzyon bağımlı talasemi major olarak kendini gösterir. β+ formunda ise globin zincirinin kısmi eksikliği vardır ve bu grup genellikle nadir veya hiç transfüzyon gerektirmeyen hafif anemi, hepatosplenomegali, tipik kemik değişiklikleri ve hafif orta dereceli sarılık ile daha geç dönemde bulgu veren geniş bir klinik spektrumda talasemi intermedia olgularını oluşturur. Bazı olgular asemptomatik bile olabilir. β++ alleleri ile orta dereceli bir globin zincir üretimi olduğundan hafif beta talasemi kliniği görülürken, sessiz beta talasemide beta globin zincir üretimindeki bozukluk minimal olup taşıyıcılarda hafif düşük veya normal eritrosit göstergeleri bulunur. β0 veya β+ olarak tek allel kalıtımı olan bireyler klinik olarak asemptomatik olmakla birlikte hafif anemi ve hipokrom mikrositer eritrositlerle karakterize talasemi taşıyıcılığı (trait) söz konusudur. Ancak fenotip o kadar değişkendir ki bazı olgularda beta allel hafif (sessiz) olup anemi veya başka hematolojik anormallik görülmez. Bazı olgularda ise beta alleli dominant kalıtımı ile fenotip major formlar kadar şiddetli anemiye neden olabilir. Bozukluğun farklı dereceleri taşıyıcılık durumlarında MCV düzeyinde bile fark edilebilir (15-18). Beta talasemi klinik şiddetinde görülen heterojenite moleküler düzeyde olup hastalığa neden olan 200 üzerinde farklı mutasyon tanımlanmıştır. Bu mutasyonlar alfa talaseminin aksine daha çok nokta mutasyonlarıdır. IVS-1,5 genotipi şiddetli, Cd8/9 orta şiddetli, Cd41/42 ise hafif şiddette kliniğe yol açar (19). Şiddetli β+ talasemi kliniğine yol açan IVS-I-110 (G-A) mutasyonu en sık mutasyon olup ülkemizde yapılan çalışmalarda sıklığı %50-57 olduğu bulunmuştur (20,21). Homozigot beta talasemi olmasına rağmen IVSI-6 (TC), IVSI-1 (G-A) ve-87 (C-G) gibi daha hafif (sessiz) genotipler de vardır. Bu hastalarda daha dengeli bir globin zincir sentezi bulunur (2-4). Hastalık patofizyolojisi yalnızca beta globin zincir yokluğuna bağlı olmayıp, diğer globin zincir bozukluklarıyla etkileşim de hastalık klinik tablosunu oldukça önemli derecede etkiler. Beta talasemide major genetik düzenleyiciler, alfa veya gama globin zincir üretim miktarlarında olan değişikliklerdir. Tablo 2’de beta talasemi geno/fenotipik özellikleri görülmektedir. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ BETA TALASEMİ 59 60 HematoLog 2014:4•1 Tablo 2. Beta talasemi genetik düzenleyiciler (7,13,14) Gen Sayısı Tanım Fenotip ve Klinik β/β Normal Normal, asemptomatik βsessiz/βN Sessiz taşıyıcı βsessiz/βsessiz β++/βN β++/βN β0/βN Dom βThβN β++/β++ β++/β+ } β++/β0 β++/β++ β+/β0 β0/β0 } } Normal, asemptomatik Normal eritrosit göstergeleri Taşıyıcı Asemptomatik, hafif HM anemi Talasemi intermedia Anemik, çok düşük MCV, MCH Talasemi major Splenomegali, kemik değişiklikleri Değişken transfüzyon bağımlılığı Şiddetli HA, çok düşük MCV, MCH HSM, kronik transfüzyon bağımlı Genetik Düzenleyici - - Alfa genotipi Alfa genotipi Hb F yanıtı Alfa genotipi Hb F yanıtı HM: hipokrom mikrositer, HA: Hemolitik anemi, HSM: Hepatosplenomegali BETA TALASEMİDE DİĞER GLOBİN ZİNCİR ETKİLERİ Alfa Globin Anormallikleri Alfa globin zincir üretimindeki azalma beta talasemi şiddetini azaltır. Bu durum özellikle 2 alfa geni etkilendiğinde ve beta globin mutasyonları hafifse belirgindir. Aksine alfa globin genleri sayısı artışı (ααα/) ile ortaya çıkan aşırı alfa globin zincir üretimi beta talasemi taşıyıcılığı durumunu kötü etkileyerek talasemi intermedia, hatta transfüzyon bağımlı talasemi major kliniği oluşturabilir (4,5). Genç eritroid hücrelerde bulunan alfa hemoglobin stabilize edici proteinin serbest alfa globin zincirlerini serbest radikal oluşturan kimyasal reaksiyonlara katılmaktan koruyarak, talasemi fenotipini etkileyebileceği öne sürülmüşse de bu konuda daha fazla çalışmaya gerek vardır (15,22). HEMOGLOBİNOPATİLERDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ Daha dengeli globin zincir sentezine katkıda bulunabilecek ve kliniği daha hafif bir hale getiren durum beta talasemi ve Hb F (HPFH) mutasyonlarının birlikte kalıtımıdır. Gama globin zincirleri beta globin yerine geçerek aşırı alfa globin zincirlerinin eritrosit membranına hasar vermesini engeller. Beta talasemide gama globin ekspresyonunu düzenleyen etkenler fetal Hb indüksiyonunun olası tedavi edici etkisi nedeniyle oldukça fazla çalışılmıştır (4,23). Gama globin zincirlerinin beta talasemi üzerindeki düzenleyici etkisini gösteren en iyi örnek, beta geninde beta zinciri yapımı hiç olmayan (homozigot β0thal) FSC8 ya da IVS II-1 mutasyonlarıdır. Bu tip hastalarda özel bir beta globin haplotipi ve bazılarında, Gγ geni -158 C-T’de bir polimorfizm olduğu gösterilmiştir. Adı geçen polimorfizme sahip olan hastalarda fetal Hb yapımı artmıştır ve hastalar erişkin yaşa kadar hiç transfüzyon almayabilirler. Bu polimorfizmin hematopoetik stres durumlarında (homozigot beta talasemi ve orak hücre hastalığı) daha yüksek HbF yanıtına yol açtığı gösterilmiştir (7,15). Kardeşlerde yapılan çalışmalarda gama globin ekspresyon etkilerinin çoğunun beta globin grubuna bağlı olmadığı ve Hb F için kantitatif taşıyıcılık lokusunun (QTL) birlikte kalıtılmasına bağlı olabileceği öne sürülmüştür (7,15,24). GATA-1, NFE-2, EKLF gibi transkripsiyon faktörleri düzgün beta globin gen dizilimi ve hematopoezde görevli diğer genlerin ekspresyonunda önemli rol oynar. GATA-1 nokta mutasyonları trombositopeni ile birlikte talasemik fenotipe yol açar. GATA-1’in alfa hemoglobin stabilizan protein ekspresyonunda da gerekli olduğu gösterilmiştir. EKLF gen bağlanma bölgesindeki mutasyonlarla ise hafif talasemik fenotip ortaya çıkar (5,7). Hb E/Beta Talasemi Güneydoğu Asya’da çok sıktır. Klinik oldukça heterojen olup transfüzyon bağımlı hastalıktan, tedavisiz normal büyüme ve gelişme ile uzun yaşam sürelerine erişme biçimine dek değişebilir. Ancak hastalık genellikle intermediate şiddette bir talasemi sendromudur. Patofizyoloji homozigot beta talasemide olduğu gibi beta globin zincir üretiminde yetersizlik veya yokluğa bağlıdır. İki tipi tanımlanmıştır: Hb E/β0 talasemi genotipinde %4060 Hb E ve geri kalanı Hb F olup Hb A yoktur, Hb E/β+ talasemide ise Hb E ve Hb F’ye ek olarak bir miktar Hb A saptanır. Ancak farklı β+ talasemi allelleri farklı Hb A düzeyleri nedeniyle farklı şiddette hastalığa neden olur. Hb E/β0 talasemi hastalarında kardeşler arasında bile anemi şiddeti farkı olması bu hastalarda tek gen etkisi yerine poligenik faktörlerin (beta talasemi mutasyonları, alfa talaseminin birlikte kalıtımı, Hb F ekspresyonunu arttıran belirleyicilerin birlikte kalıtımı) etkili olabileceğini göstermiştir (5,7). BETA TALASEMİ KLİNİK BULGULARININ DİĞER GENETİK DÜZENLEYİCİLERİ Demir Birikimi Hemokromatoz mutasyonunun (HFE genindeki C282Y) beta talasemi taşıyıcılığı veya intermedia ile birlikte olduğunda demir birikimini arttırdığı gösterilmiştir (7,25). Ayrıca az transfüzyon alan hastalarda demir birikimi, TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ Gama Globin Anormallikleri 61 62 HematoLog 2014:4•1 demir düzenleyici protein olan hepsidinin az olması nedeniyle uygunsuz baskılamasından kaynaklanabilir (7,26). GDF-15 (Growth differantiation factor) gibi eritroid düzenleyiciler veya holotransferrin ve sitokinler gibi kanda dolaşan faktörler farklı patolojik durumlarda hepsidin düzenlenmesine katkıda bulunabilir (7,27). Beta talasemi hastalarında GDF-15 düzeyleri normalin 140 katı fazladır. Aşırı büyümüş eritroid kompartmandan kaynaklanan GDF-15 fazla ekspresyonu hepsidin ekspresyonunu inhibe ederek talasemi sendromlarında demir birikimine katkıda bulunabilir. Kalp Yetmezliği Talasemi majorlü hastaların çoğu kalp yetmezliği veya aritmi nedeniyle kaybedilir. Çoğu hastada kalp yetmezliği nedeni demir birikimi olmakla birlikte bazı hastalarda kalp yetmezliği nedeni pulmoner hipertansiyon olabilir. ApoE4 allelinin genç yaşta kalp yetmezliği geliştiren homozigot beta talasemi hastalarında yüksek bulunması bu durumun sol ventriküler yetmezlikte bir risk faktörü olabileceğini düşündürmektedir (7). Osteopeni ve Osteoporoz Talasemide görülen kemik hastalıkları etyolojisinde etkisi olabilecek 2 tip gen tanımlanmıştır. Bunlar kollajen metabolizmasında görevli COLIA1 geninde Sp1 bağlanma bölgesindeki polimorfizm ve vitamin D polimorfizmleridir (5,7). Safra taşı Gilbert hastalığı genotipi ile talasemi intermedia ve talasemi taşıyıcılığının birlikte kalıtımı daha yüksek indirekt bilirubin düzeyleri nedeniyle daha sık safra taşı oluşumuna neden olur (5,7). ORAK HÜCRELİ ANEMİ Orak hücreli anemide hemoglobin miktarında azalma ve/veya fetal hemoglobinde artış oraklaşmayı etkileyerek hastalık kliniğini etkileyebilir. Ayrıca damar sisteminde ve çeşitli organlardaki farklı süreçler ve vazookkluziv fenomenin etkisi de hastalık şiddetini değiştirir (7,28,29). Beta Globin Haplotipleri Klinik özelliklerin şiddeti ve polimorfik belirleyicilerin ilişkisi Afrika’nın farklı bölgeleriyle bağlantılıdır. Bantu haplotipi en kötü klinik gidişle karakterizeyken Senegal tipi en iyidir. Selim haplotipi ise orta şiddette klinikle seyreder. Birçok olguda beta globin haplotip etkisinin fetal hemoglobin düzey değişikleriyle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Talasemide daha yüksek Hb F yanıtıyla ilişkili genetik belirleyicilerden Xmn1 polimorfizmi Senegal haplotipinde görülür (5,7). Fetal Hemoglobin Düzeyleri Fetal hemoglobin oraklaşmanın önemli bir inhibitörü olduğundan yüksek Hb F düzeylerinde hastalık daha hafif seyreder. Bu durum genel sağkalım, ağrılı krizler, akut göğüs sendromu, osteonekroz, bacak ülserleri ve splenik fonksiyonun sürdürülmesi gibi hastalığın birçok klinik özelliğini etkiler. Ancak beta talasemide olduğu gibi beta globin zincir grubuna bağlı olmayan HEMOGLOBİNOPATİLERDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ Alfa Talasemi Birlikteliği Epidemiyolojik olarak orak hücrenin sık olduğu coğrafi bölgelerde alfa talasemi de sıktır. Bu nedenle homozigot orak Hb olan bir hastanın aynı zamanda alfa talasemi delesyonları için de birleşik heterozigot olması şaşırtıcı değildir. Orak hücre hastalığı olan zencilerin de %30’unda aynı zamanda alfa talasemi vardır. Bu birliktelik MCH’de düşmeye ama oraklaşma miktarında da azalmaya yol açar. Ayrıca inme riski azalır ve akut göğüs sendromundan koruyucu etkisi olabilirse de ağrılı kriz riskini artırabilir ve yaşam beklentisini de azaltabilir (7). ORAK HÜCRE HASTALIĞI KLİNİK BULGULARININ GENETİK DÜZENLEYİCİLERİ İnme, priapizm, bacak ülserleri ve safra taşları gibi orak hücre hastalığının tipik klinik bulguları ve genetik belirleyiciler arasındaki ilişki birçok çalışmada araştırılmıştır (28,29). Bazı HLA gruplarında serebral infarkt ve stroke riskinin artabileceği veya azalabileceği gösterilmiştir. HLADRB1*0301 ve *0302 allelleri inme riskini artırırken, DRB1*1501 inmeden koruyucu etki göstermektedir (29). TNF-308 G/A polimorfizmi olan hastalarda serebrovasküler hastalık predispozisyonu olabileceği öne sürülmüşse de daha sonraki çalışmalarda bu etkinin önemli olmadığı gösterimiştir. TGFbeta reseptör, aquaporin ve Faktör XIII A1 subünite polimorfizmlerinin priapizmle ilişkili olabileceği gösterilmiştir (7). Osteonekrozdan sorumlu genler klotho, kemik morfojenik protein 6 ve annexin 2 gibi kemik morfoloji ve metabolizmasında önemli genlerdir. Klotho bacak ülserleri patogenezine de katkıda bulunur. Anjiogenez ve yara iyileşmesinde görevli olan genlerden TEK polimorfizmleri ve TGF-beta/BMP sinyal yolağında bozukluklar da bacak ülserleri gelişimine katkıda bulunmaktadır (7). Talasemide olduğu gibi Gilbert hastalığı genotipi ile birlikte kalıtım daha sık safra taşı oluşumuna neden olur (7,28). Kaynaklar 1. Cunningham MJ, Sankaran VG, Nathan DG, Orkin SH. The thalassemias, Philadelphia, PA, Elsevier, 2009. 2. Cappellini MD. Silent thalassemias. J Hematol. 1997;3:257-258. 3. Bianco I, Cappabianca MP, Foglietta E, Lerone M, Deidda G, Morlupi L. Silent thalassemias: genotypes and phenotypes. Haematologica. 1997;82:269-280. 4. Fucharoen S. Genotypes and Phenotypes of Thalassemia: A Discussion Ann NY Acad Sci. 2005;1054:518-521. 5. Thein SL. Genetic modifiers of β -thalassemia. Hematologica. 2005;90:649-660. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ ve Hb F üretimini etkileyen kromozom Xp22, kromozom 8q, kromozom 6q23 gibi çeşitli lokuslar tanımlanmıştır. Hastaların hidroksiüreye Hb F yanıtlarını belirleyen ve Hb F sentez indüksiyonu etkisinden bağımsız olarak hidroksiüre metabolizmasıyla ilişkili kromozom 6q22-23 ve 8q11 gen polimorfizmleridir. Fetal Hb yanıtı ile ilgili diğer önemli genler ise AQP9, CYP2CP, ARG2, FLT1, HAO2 ve NOS1’dir (7,29). 63 64 HematoLog 2014:4•1 6. Giardine B, Borg J, Viennas E, et al. Updates of the HbVar database of human hemoglobin variants and thalassemia mutations. Nucleic Acids Res. 2013 Oct 16 [Epub ahead of print]. 7. Rund D, Fucharoen S. Genetic modifiers in hemoglobinopathies. Curr Mol Med. 2008;8:600-608. 8. Altay Ç, Öner C, Öner R, Gümrük F, Mergen H, Gürgey A. Effect of alpha-gene numbers on the expression of beta-thalassemia intermedia, beta-thalassemia and (delta beta) 0-thalassemia traits. Hum Hered. 1998;48:121-125. 9. Altay Ç, Öner C, Öner R, et al. Genotype-phenotype analysis in HbS-betathalassemia. Hum Hered 1997;47:161-164. 10.Çürük MA. Hb H (beta4) disease in Cukurova, Southern Turkey. Hemoglobin. 2007:31:265-271. 11.Oron-Karni V, Filon D, Shifrin Y, Fried E, Pogrebijsky G, Oppenheim A, Rund D. Diversity of alpha-globin mutations and clinical presentation of alpha-thalassemia in Israel. Am J Hematol. 2000;65:196-203. 12.Steensma DP, Gibbons RJ, Higgs DR. Acquired alpha thalassemia in association with myelodysplastic syndrome and other hematologic malignancies. Blood. 2005;105:443-452. 13.Viprakasit V, Kidd AM, Ayyub H, Horsley S, Hughes J, Higgs DR. De novo deletion within the telomeric region flanking the human alpha globin locus as a cause of alpha thalassaemia. Br J Haematol. 2003;120:867-875. 14.De Gobbi M, Viprakasit V, Hughes JR, et al. A regulatory SNP causes a human genetic disease by creating a new transcriptional promoter. Science. 2006;312:12151217. 15.Thein SL. Pathophysiology of β thalassemia-A guide to molecular therapies. Hematology Am Soc Hematol Educ Program. 2005;31-37. 16.Peters M, Heijboer H, Smiers F, Giardano PC. Diagnosis and management of thalassaemia. BMJ. 2012;344:e228. 17.Danjou F, Anni F, Galanello R. Beta-thalassemia: from genotype to phenotype. Haematologica. 2011;96:1573-1575. 18.Galanello R, Cao A. Relationship between genotype and phenotype. Thalassemia intermedia. Ann NY Acad Sci. 1998;850:325-332. 19.Sahu PK, Pati SS, Mishra SK. Genotype-phenotype correlation of β–thalassemia spectrum of mutations in an Indian population. Hematol Rep. 2012;4:e9. 20.Beksaç MS, Gümrük F, Gürgey A, et al. Prenatal diagnosis of hemoglobinopathies in Hacettepe University, Turkey. Pediatr Hematol Oncol. 2011;28:51-55. 21.Çürük MA, Arpacı A, Attila G, et al. Genetic heterogeneity of β-thalassemia at Çukurova in Southern Turkey. Hemoglobin. 2001:25:241-245. HEMOGLOBİNOPATİLERDE GENOTİP FENOTİP İLİŞKİSİ 23.George E, Ann TJ. Genotype-phenotype diversity of beta-thalassemia in Malaysia: Treatment options and emerging therapies. Med J Malaysia. 2010;65:256-260. 24.Thein SL. Genetic modifiers of the beta-haemoglobinopathies. Br J Haematol. 2008;141:357-366. 25.Piperno A, Mariani R, Arosio C, et al. Haemochromatosis in patients with betathalassemia trait. Br J Haematol. 2000;111:908-914. 26.Mariani A, Trombini P, Pozzi M, Piperno A. Iron metabolism in thalassemia and sickle cell disease. Mediterr J Hematol Infect Dis. 2009;1:e2009006. 27.Ravasi G, Pelucchi S, Trombini P, et al. Hepcidin expression in iron overload diseases is variably modulated by circulating factors. PLoS One 2012;7:e36425. 28.Thein SL. Genetic modifiers of sickle cell disease. Hemoglobin. 2011;35:589-606. 29.Steinberg MH. Predicting clinical severity in sickle cell anaemia. Br J Haematol. 2005;129:465-481. TÜRK HEMATOLOJİ DERNEĞİ 22.Lai MI, Jiang J, Silver N, et al. α-haemoglobin stabilising protein is a quantitative trait gene that modifies the phenotype of β-thalassemia. Br J Haematol. 2006;133:675682. 65