Madra Dağı

advertisement
MADRA DAĞI’NDA LALELER
EDREMİT-HAVRAN OLUĞU
Kuzeyde Marmara-Ege bölgeleri arasında sınır vazifesi gören asimetrik manzaralı
Kaz Dağları batı-doğu doğrultulu bir fay hattı ile güneydeki Edremit-Havran
oluğuna iner. Bu depresyonun büyük kısmı sular altında kaldığı için, körfez
halinde kara içerisine doğru sokulmaktadır. Edremit Körfezi'nin doğusunda
alüvyal malzeme ile dolan kesimde Edremit, Havran ve Burhaniye'nin de yer
aldığı üçgen biçimli Edremit Ovası bulunur. Ovanın kuzeyi ve doğusu platoların
dik yamaçlarıyla sınırlandırılır. Güneyi ise Madra Dağı'nın akarsularla
parçalanmış basık özellikteki lav ve tüfleriyle kuşatılmıştır.
Edremit Körfezi'nin kuzey kenarındaki Kaz Dağları'nın dik yamaçları önünde bir
tepelik alan ve kıyıda ise derelerin oluşturdukları küçük deltalar kuşağı yer
almaktadır. Edremit Ovası sahilinde Havran Deresi ağzından kuzeye doğru kıyının
düzenlendiğini gösteren kıyı kordonlarına rastlanır. Nitekim Edremit-Havran
Oluğunun doğu kesimini sulayan Edremit ve Havran Çayları birer lagünde son
bulurlar. Edremit Körfezi'ni çepeçevre kuşatan kıyılar elverişli plajlara sahiptir.
Kazdağları ile Edremit Körfezi arasında kalan kesimde idari yönden Çanakkale
iline bağlı olan Gülpınar (1344), Ayvacık (7920), Küçükkuyu (7312)
kasabaları ile Balıkesir iline bağlı Altınoluk (15803) kasabası ve Edremit
(55255) şehri yer almaktadır. Edremit körfezinin uç noktasındaki Akçay (10692)
ve Ören bu yörenin ve Türkiye'nin önde gelen turizm beldelerini
oluşturmaktadırlar. Ören haritalarda ayrı yerleşme gibi gösterilse de,
Burhaniye'nin bir mahallesidir.
Edremit Körfezi'nin kuzey kıyılarında Kaz Dağları eteği boyunca ilerleyen
tepeler kuşağında, vadi içlerine ve tepelerin düz kısımlarına yerleşmiş büyük köy
yerleşmeleri bulunmaktadır. Bu köylerin etrafı bağ ve meyve-sebze bahçeleriyle
kuşatılmış durumdadır. Bunun yanı sıra, tepelik saha ve kıyı deltaları kuşağı, Kaz
Dağları'nın kuzeyden gelen serin rüzgârları tutması sebebiyle kilometrelerce
uzanan zeytin plantasyonlarıyla kaplıdır. Zeytinlikler ve diğer tarım ürünlerinin
yetiştirildiği tarım alanları Edremit Ovası'nda da geniş yer tutar.
Edremit-Havran Oluğu'nun başlıca ticaret merkezi Edremit 55.255nüfuslu bir
şehirdir. Aynı zamanda idari yönden Balıkesir iline bağlı bir ilçe merkezidir.
Kıyıdan 8 km. içeride yer alan bu yerleşmede zeytinyağı fabrikaları
bulunmaktadır. 2012 yılı nüfus sayımında nüfusu 11.000'e yükselen Havran
kasabası ile güneydeki Burhaniye şehri (42.000) ve Gömeç kasabası (5141),
zeytin ve zeytinyağı ile geçinen yerleşmelerdendir.
MADRA DAĞI
Edremit-Havran Oluğunu güneyden kuşatan Madra Dağı (1344m.), granit çekirdekli üzeri lav ve tüflerle
kaplı olan güneybatı-kuzeydoğu doğrultulu bir horsttur. Üzeri aşındığı için plato görünümü alan bu dağın orta
kesiminde tabanı 400m. civarında olan bir çöküntü alanı bulunmaktadır.
Alüvyon tabanlı olan ve Madra Çayı tarafından sulanan bu
küçük tektonik ovada yeni adı Yukarıbey olan 1224 nüfuslu
Kozak yer alır. Kozak, Madra dağı üzerinde yer alan yayla
yerleşmelerinin (Kozak yaylalarının) merkezi durumunda olup
henüz belediyesi bulunmayan tipik kasabalardandır. Adını bu
dağda yetişen fıstık çamı kozasından alan bu yerleşmenin etrafı
yoğun bir şekilde fıstık çamları ile kaplıdır. Burası Türkiye'nin
en önde gelen çam fıstığı üretilen sahalarından birisidir. Madra
Dağı'nın üzerindeki fıstık çamlarının dağılışı zemindeki
granitlerin dağılımıyla ilişkilidir. Granitlerin sona erdiği
alanlarda fıstık çamlar da sona ermektedir. Palamut meşesi,
kızıl ve karaçamlar da bu dağlık sahanın diğer bitki türlerini
oluşturmaktadır.
ARMUTOVA - AYVALIK- ALTINOVA -DİKİLİ YÖRESİ
Madra Dağı'nın batısındaki saha güneydeki Bakırçay Irmağı'nın yatağına kadar neojen depolar ve
alüvyal örtülerle nal şeklinde kuşatılmıştır. İşte bu alanda deniz kıyısını takip eden alüvyal düzlüklere
Armutova ve Altınova adları verilmiştir. Kuzeyde, Burhaniye-Ayvalık arasında kalan alüvyal düzlüğe
"Armutova", Güneyde Ayvalık-Dikili arasında uzanan düzlüğe ise " Altınova" denilmektedir.
Armutova'nın başlıca yerleşim merkezi 5141 nüfuslu Gömeç kasabasıdır. İdari bakımdan Balıkesir iline
bağlı bir ilçe merkezi olan Gömeç, zeytincilik ve sebzecilikle geçinen Armutova yöresinin hem idari,
hem de ticari merkezi durumundadır.
Edremit Körfeziyle Dikili Körfezi arasında Ege Denizi'ne doğru uzanan ilk
çıkıntıyı Ayvalık yarımadası ve Eğribucak Burnu oluşturmaktadır. Ayvalık
yarımadasının hemen önünde yer alan ve üzeri andezitlerle kaplı birkaç ada yer
almaktadır. Bu adaların en büyüğünün adı Alibey (Cunda ) adasıdır. Alibey
adasına komşu diğer küçük adalar ise: Maden, Poyraz, Balık, Kara ve Güneş
adalarıdır. Alibey adası önceleri ana karadan ayrı iken, yapay bir kordonla ana
karaya bağlanmıştır. Alibey adasının yaz turizmi içerisindeözel bir yeri
bulunmaktadır. Güneşin batışının seyredildiği "Şeytan sofrası" denilen kısmı ve
hamsiye benzer PAPALİNA balığı ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken
bu adadan çevredeki diğer adalara vapur turları da düzenlenmektedir. Bu kesimin
başta gelen merkezi 15. asırda kurulmuş olan Ayvalık'tır. Çevresindeki
zeytinliklerden elde edilen zeytinlerin işlendiği zeytinyağı fabrikaları ile bu
fabrikaların yan ürünlerini değerlendirerek sabun imal eden fabrikaların
bulunduğu Ayvalık 37197 nüfuslu küçük bir şehirdir. İdari bakımdan Balıkesir
iline bağlı bir ilçe merkezi olan Ayvalık, turizm fonksiyonu nedeniyle yaz
mevsiminde çok kalabalık bir nüfusa hizmet vermektedir. Ayvalık yakınlarındaki
Sarmısaklı plajları yaz tatilinde dolup taşmaktadır. Ayvalık'ın diğer bir özelliği
de bir tuzlaya (Ayvalık Tuzlası) sahip oluşudur.
Ayvalık yarımadası güneyinde Dikili'ye kadar uzanan alüviyal kıyı ovasına
Altınova adı verilmektedir. Çok verimli olan bu kıyı ovası, Madra Dağı'ndan inen
küçük derelerin taşıdıkları alüvyal malzeme ile meydana gelmiş deltalardan oluşur.
Çok verimli olduğu için altın değerindeki ova anlamına gelen "Altınova" adını
almıştır. Sebze tarımı başta olmak üzere meyve ve diğer tarla ürünlerinin
yetiştirildiği bu ovanın denize yakın kısımları ( sahil kısmı ) bütünüyle tatil
köylerine ve yazlıklara ayrılmıştır. Söz konusu bu ünitenin başlıca yerleşim
merkezleri Altınova (11354) ve Dikili (18669)'dir. Ovanın kuzey kesiminde yer
alan Altınova kasabası Ayvalık ilçesi sınırları dahilinde yer alan belediye örgütlü
bir yerleşmedir. Sahilden biraz içeride bulunan bu kasaba yaz mevsiminde
sahildeki yazlıkçıların etkisiyle kalabalıklaşmaktadır. Güneyde adını verdiği
körfezin (= Dikili Körezi'nin ) ucunda yer alan ve sahil yolunun içerisinden geçtiği
Dikili kasabası, İzmir iline bağlı bir ilçe merkezidir. Altınova ile Bakırçay
depresyonu arasında bir kavşak noktasında bulunan Dikili'de zeytincilik,
pamukçuluk, tütüncülük, madencilik (perlit, linyit), balıkçılık ve turizm (deniz ve
kaplıca turizmi) en önde gelen ekonomik faaliyetleri oluşturmaktadır. Ayrıca 21
Eylül 1939 tarihinde geçirdiği depremde büyük zarar gören Dikili, daha
sonraki yıllarda biraz gelişmiştir.
BAKIRÇAY DEPRESYONU
BAKIRÇAY DEPRESYONU
Bakırçay depresyonu, Kuzeyden Madra Dağı, güneyden
Yund Dağı, doğudan Ömer Dağı tarafından kuşatılan
güneybatı-kuzeydoğu doğrultulu, 90 km uzunluğunda bir
çüküntü hendeğidir. Önceleri bu çöküntü hendeği
içerisinde neojen dolgular içerisinde akan Bakırçay
Irmağı, bu dolguları farklı şekillerde aşındırarak oluk
içerisinde dört ünitenin meydana gelmesine yol açmıştır.
Bu üniteler doğudan batıya doğru Kırkağaç Havzası,
Soma Neojen Eşik Alanı, Bergama Ovası ve Bakırçay
Deltası olarak isimlendirilmektedir. Şimdi bu üniteleri
verilen sıraya göre ele alalım.
KIRKAĞAÇ HAVZASI:
Soma batısında, Bakırçay'ın dar bir boğaz kazdığı neojen eşik arazisinin
güneydoğusunda kalan kesim Kırkağaç Havzası olarak isimlendirilmektedir.
Bakırçay depresyonunun en doğuda kalan bu kesimi üçgen çeklinde bir havza
olup, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanmakta ve güneydoğuda havzanın
tabanı genişlemektedir. Tabanının denizden yüksekliği 200 metreye varmayan, en
fazla 10 km genişlikteki Kırkağaç havzasının başlıca ekonomik faaliyeti tarımdır.
Sulanamayan alanlarda tahıl, yamaçlarda ve ovada zeytin, yerleşim alanları
çevresinde bağ ve bostan, akarsu boylarında ise pamuk alanları geniş yer
kaplamaktadır. Kavunlarıyla ün salmış Kırkağaç (25686), başlangıçta Yund
Dağı'nın doğu yamacına kurulmuş, sonra ovaya inmiştir. Zeytinyağı-çırçır
fabrikalarının içerisinde yer aldığı ve aynı zamanda çevresinin zirai pazarı
durumunda olan bu büyük kasaba, Manisa iline bağlı bir ilçe merkezidir. İzmir'i
Bandırma'ya bağlayan demiryolu Kırkağaç’tan geçmektedir.
SOMA NEOJEN EŞİK ALANI :
Bakırçay depresyonu'nun en dar kesimini Soma batısındaki neojen
dolgu alanı oluşturmaktadır. Bu kesimde Bakırçay dar bir yatak
içerisinden akmaktadır. Linyit yatakları ile dolu olan bu neojen alanı
ekonomik bakımdan ayrı bir öneme haizdir. Soma Kömürü olarak
bilinen linyit yatakları Soma şehri yakınlarındaki neojen araziden
açık işletmeler şeklinde çıkartılmaktadır. Elde edilen linyitin büyük
kısmı Soma'daki termik santralde tüketilmektedir. Geriye kalanı ise
bu bölge içerisindeki yerleşmeler veya yakın bölgelere yakıt olarak
satılmaktadır. Bugün nüfusu 76305'e erişen Soma şehri, Manisa iline
bağlı bir ilçe merkezi olup, çevresindeki yerleşmelerin idari ve ticari
merkezi durumundadır.
BERGAMA OVASI :
Batıdaki Bakırçay deltası ile Soma civarındaki neojen eşik alanı arasında uzanan kesim Bergama Ovası
olarak isimlendirilmektedir. Tabanı alüvyal malzeme ile örtülü olan Bergama Ovası, bir tahıl ve pamuk
alanı durumundadır. Bu kesimde Bakırçay depresyonunun yamaçları bağlar ve zeytinliklerle kaplıdır.
Ovanın demiryoluna yakın kesimlerinde son yıllarda şeker pancarı da yetiştirilmeye başlanmıştır. Elde
edilen şeker pancarı Susurluk şeker fabrikasına gönderilmektedir. Bergama Ovası'nın başlıca büyük
yerleşim merkezlerini Kınık ve Bergama oluşturmaktadır. Antik Çağ'da ovaya hakim bir tepe üzerine
inşa edilen Bergama şehri, MÖ. 4. asırda kurulduktan sonra son kralın vasiyetiyle Roma
imparatorluğuna geçmiştir. Bergama Krallığı’nın yönetim merkezi olunca abidevi eserlerle süslenmiştir.
30.000 kişilik tiyatrosu o dönemden kalmıştır. O sırada 200.000 ciltlik kütüphanesi ile dünyanın sayılı
kültür merkezlerinden olan Bergama'da dericilikte ileri bir durumdaydı. Ayrıca kap kacak ve parfüm de
imal edilmekteydi. Bergama zamanla gelişerek kurulduğu tepenin eteğinden ovaya doğru uzanan
birikinti konileri üzerine yayılmıştır. Kültür turizmi yönünden önemli bir merkez olan Bergama şehri
(61406), idari bakımdan İzmir iline bağlı bir ilçe merkezidir. Bergama, son yıllarda Euro Gold
Şirketi'nin işletmeye çalıştığı altın madeni ile kamuoyunun dikkatini çekmiştir.
Önceleri sıtma salgını olduğu için, depresyon tabanındaki bataklık alandan kaçarak Yund Dağı'nın
kuzey eteğine yerleşen Kınık, İzmir iline bağlı bir ilçe merkezi olup, 11789 nüfuslu bir kasaba
yerleşmesidir.
BERGAMA OVASI
Yund Dağı'nın kuzey eteğine yerleşen Kınık
BAKIRÇAY DELTASI
Bergama Ovası ile Çandarlı Körfezi arasında kalan
kesimde Bakırçay Irmağı belli belirsiz küçük bir
delta oluşturarak Ege Denizi'ne dökülmektedir.
Bakırçay oluğu aslında Dikili Körfezinde sona
ermektedir. Bakırçay Irmağı bu doğal oluğu takip
etmeyerek Dikili güneyindeki Karadağ ile Yund
Dağı arasındaki neojen boğazı geçip deltasını
Çandarlı körfezine kayar. Bu delta sadece
Bakırçay'ın değil Madra Dağından gelen
Sarıazmak Deresi'nin de eseridir.
Sarıazmak Deresi'nin Madra Dağı'ndan indirdiği alüvyonlar, Bakırçay'ı güneye
yönlendirdiği için, delta alanı Dikili Körfezi kıyısında oluşamamıştır. Bakırçay ilk önce
Çandarlı Körfezinin kara içerisine sokulan kısmının gerisindeki boğazı (Karadağ ile Yund
Dağı arasındaki çukur alanı) doldurmakla vakit geçirmiş, boğazın dolmasından sonra
Çandarlı Körfezi kıyısındaki deltasını inşa etmeye başlamıştır. Bu nedenle Bakırçay deltası
kıyıda dar bir alana sahiptir. Depresyon alanı içerisinden akarak deltanın oluşumunda
büyük payı bulunan Bakırçay'ın yıllık ortalama akımı 14 m3/sn' dir. Bu akım değeri Şubat
ayında 49 m3/sn'ye çıkmakta; Ağustos'ta 0.25 m3/sn'ye inmektedir. Rejimdeki bu özellik
Ege Bölgesi yağış rejimiyle büyük uygunluk göstermektedir. Bakırçay ve kolları kar
yağışlarının önemsiz olduğu ortalama yükseltisi 500-750 m. arasında değişen platoların
suyunu taşımaktadır. Bu nedenle, kar örtüsü yağmurun etkisini bozacak değerde değildir.
Dolayısıyla, Bakırçay yağmurlu Akdeniz rejiminin bütün özelliklerine sahiptir.
Bakırçay deltasının sulanan kesimleri pamuk, bostan; kuru zeminleri ise tütün
tarlalarıyla kaplıdır. Yamaçlarda ise zeytinlikler ve bağlar geniş yer
kaplamaktadır. Bu ünitenin başlıca yerleşmeleri kıyıdaki Çandarlı (5161) ile
biraz içerideki Zeytindağ (3079) kasabalarıdır. Çandarlı kasabası Dikili ilçesinin,
Zeytindağ ise Bergama ilçesinin sınırları içerisinde bulunmaktadır.
YUND DAĞI
YUND DAĞI
Kuzeydeki Bakırçay oluğu ile güneydeki Gediz oluğu arasında
Yund Dağı (1084m) yer almaktadır. Dört bir yanı neojen ve
alüvyonlarla örtülü olan bu dağın temelini I. ve II. Zamanın
şist ve kalkerleri oluşturur. Bu kültelerin üzeri sonradan
andezit lav ve tüfleriyle örtülmüştür. Güneybatı-kuzeydoğu
doğrultusunda yumurta biçimli olan bu dağ, akarsularla
parçalanmış, ortalama yükseltisi 500-700 metreyi geçmeyen
bir platodur. Bu plato üzerinde en fazla 1100 metreye kadar
yükselen andezitlerden yapılı tek başına duran tepeler yer
almaktadır. 500 metreye kadarki yamaçları makilerle ve daha
yukarı kısımları kızılçam ve meşelerle bürünen Yund Dağı,
küçük köy yerleşmelerinin bulunduğu seyrek nüfuslu bir
ünitedir.
FOÇA YARIMADASI
Yund Dağı'nın lav örtüsü, İzmir-Çanakkale yolunun
içerisinden geçtiği neojen dolgularla örtülü bir oluğun
batısında Foça Yarımadası'nda da devam eder. Kuzeyde
Çandarlı Körfezi ile güneyde İzmir körfezi arasında yer alan
Foça yarımadasının kuzeyi volkanik malzeme ile örtülü
rakımı 380 metreye çıkan tepelik bir saha olduğu halde,
güneyi Gediz'in delta ovası ile işgal edilmiştir. Gediz deltası,
Gediz depresyonu içerisinde ayrıntılı olarak ele alınacağı için,
bu ünite hakkında burada bilgi verilmeyecektir.
Bu
yarımadanın ucunda adacıklarla küçük koyların bulunduğu
girintili, çıkıntılı bir sahil kendini gösterir. Çandarlı
Körfezi'nin güneyinde küçük bir koyun ucunda yer alan
Aliağa, Petrol Rafineri'nin bulunduğu 59124 nüfuslu küçük
bir şehir yerleşmesidir.
Foça yarımadasının Turizm sayesinde adını duyuran Foça’nın
(Eski Foça) yerli nüfusu 27987'dir. İzmir iline bağlı İlçe
merkezi durumunda olan bu yerleşmenin (Foça'nın ) nüfusu
yaz aylarında bir hayli artmaktadır. İlk Çağ'da bir koyun
kenarında liman yerleşmesi olan Foça, İzmir ve Milet'in
rekabeti karşısında gerilemiştir. Yarımadanın kuzeyinde yer
alan Yeni Foça 9000’i aşan yerli nüfusuyla büyük bir turizm
kasabasıdır. Foça Yarımadası'nın başlıca tarım ürünlerini
çekirdeksiz üzüm, zeytin, pirinç, ve turunçgiller (özellikle
mandalina ) oluşturmaktadır.
KUMÇAYI OLUĞU (AKHİSAR-SARUHANLI OVALARI)
Kumçayı oluğu, Yund Dağı'nın doğusunda, kuzeydoğu-güneybatı
doğrultusunda uzanan ve neojen bir eşik alanıyla Bakırçay vadisinden
ayrılan tektonik bir depresyondur. Tabanı alüvyal malzeme ile örtülü olan
bu depresyonun suları Manisa şehrinin kuzeydoğusunda Gediz'e kavuşan
Kumçayı tarafından boşaltılır. Kumçayı oluğu, orta kesimdeki 6-7 km.
uzunluğundaki "Urgancı Boğazı" tarafından iki ova ünitesine
ayrılmaktadır. Boğazın kuzeyinde "Akhisar Ovası", güneyinde ise
"Saruhanlı Ovası" yer almaktadır. Saruhanlı Ovası'nın alüviyal zemini
hemen hemen düzdür. Bu sebeple ovanın büyük bir kısmı kışın yağan
yağmurlarla akımı 30 m3/sn' ye çıkan Kumçayı tarafından bataklık haline
getirilmekteydi. Halen bu akarsuyun taşkın suları Urgancı Boğazından
itibaren inşa edilmiş bir kanala alınarak ovanın sular altında kalması
önlenmektedir.
Önceleri bataklık halde olan Akhisar Ovası'nda pirinç ve keten çok
miktarda yetiştirilmekteydi. Şimdi drene edilen ovanın sulanan
kesimlerinde pamuk, meyve ve sebze, kuru kesimlerde ise buğday ve
yüksek kaliteli tütün yetiştirilmektedir. Akhisar Ovası'nın diğer önemli
ürünü ise çekirdeksiz üzümdür. Bu ovanın en büyük merkezi 107086
nüfuslu Akhisar'dır. Manisa iline bağlı bir ilçe merkezi olan Akhisar
şehrinin Antik Çağdaki adı “Thyateria" dır. 14. yüzyıl sonlarında
Osmanlı topraklarına katılan Akhisar, Osmanlılar zamanında eteğine
yaslandığı tepedeki kale harabesi sebebiyle Akhisar adını almıştır.
Zamanla gelişerek ovaya yayılmıştır. Akhisar bugün Ege'nin başlıca
tütün pazarı, zeytinyağı, çırçır, tuğla, kiremit fabrikalarına sahip
büyük bir merkezdir.
Güneydeki Saruhanlı Ovası'nda pamuk ve tahıl tarlalarının yanı sıra
şeftali bahçeleri ve bağ alanları geniş yer tutar. Bu ovanın başlıca
yerleşim merkezi 15781 nüfuslu Saruhanlı kasabasıdır. İdari bakımdan
Manisa iline bağlı bir ilçe merkezi olan Saruhanlı, adını 1302-1410
yılları arasında merkezi Manisa olmak üzere Ege bölgesinde geniş bir
sahayı içine alan Saruhan Oğulları Beyliği'nden almıştır.
GEDİZ DEPRESYONU
GEDİZ DEPRESYONU
Kuzeyden Dumanlı Dağ - Çal Dağı - Dibek Dağı - Uysal
Dağı; güneyden Bozdağlar ile kuşatılan Gediz Oluğu, doğuda
Sarıgöl kasabası ile batıda Gediz Nehri ağzı arasında kuş
uçuşu 120 km. uzunluktadır. Kaynaklarını Uşak'ın
kuzeydoğusundaki Murat Dağı'ndan alan Gediz Irmağı 350
km. uzunlukta olmakla birlikte, ırmağın Gördes-Uşak
platolarındaki bölümü İçbatı Anadolu Eşiğinde kalmaktadır.
Gediz Nehri ancak Sarıgöl kasabasından itibaren tabanı
genişlemeye başlayan bir tektonik depresyona kavuşur. Söz
konusu bu depresyon, doğudan batıya doğru beş üniteye
ayrılmaktadır:
I.Ünite: Sarıgöl kasabası güneydoğusu ile Manisa Dağı arasında yer alan Alaşehir - Salihli - Turgutlu Ovaları,
II.Ünite: Gediz oluğu'nun orta ve aşağı çığırını birbirinden ayıran Manisa Dağı-Yamanlar Dağı,
III.Ünite: Manisa Dağı kuzeyindeki Manisa Ovası,
IV.Ünite: Manisa Dağı ile Bozdağlar arasında yer alan Kemalpaşa (Nif) Ovası.
IV.Ünite: Yund Dağı'nın güney uzantısı durumundaki Dumanlı Dağ ile Manisa-Yamanlar Dağı arasında yer alan Menemen
Boğazı.
V. Ünite: Gediz deltası veya Menemen Ovası.
I- ALAŞEHİR - SALİHLİ - TURGUTLU OVALARI
Doğuda Alaşehir Çayı'nın kaynak kısmında dar tabanlı bir
vadi halinde başlayan bu bölüm, Alaşehir'e doğru genişler ve
bu genişlik kopuk mendereslere rastlanılan Salihli Ovası'nda
12 km.yi bulur. Marmara Gölü'nden sonra biraz daha batıda
Çal Dağı - Bozdağlar - Manisa Dağı arasında Turgutlu Ovası
yer almaktadır.
Kenarındaki neojen depolardan da anlaşılacağı üzere,
başlangıçta senklinal olarak belirmiş iken, kenarları 4.
Zamanda kırılarak bir grabene dönüşmüş olan Gediz
Depresyonu, daha sonra onu çevreleyen dağlık kuşağın aşınım
ürünü olan alüvyoların birikim alanı olmuştur. Eskiden
Gediz'in taşkınlarına maruz kalan Salihli-Menemen Boğazı
arasındaki kesim Karataş (Adala) kuzeyinde inşa edilen
Demirköprü Barajı sayesinde kurtarılmıştır.
Güneydeki Bozdağlar'dan inen derelerin oluşturdukları
birikinti konileri Gediz Nehri'ni kuzeye itmişlerdir. Gediz
nehrine karışan bol sulu akarsular çoğunlukla kuzey taraftaki
dağlık sahadan geldikleri için, taşkınlardan korunmak
amacıyla depresyon içindeki önemli yerleşmeler Gediz
Nehrinin güneyini yani Bozdağların eteği ile Gediz Irmağı
arasındaki birikinti konileri üzerini veya taşkın riski olmayan
yerleri işgal etmişlerdir. Zaten depresyon içerisinden geçen
kara yolu ile demiryolu da genelde Bozdağlarla Gediz
arasındaki belirttiğimiz sahadan geçmektedir. Bu nedenle
depresyonun kuzey kesiminde daha ziyade küçük yerleşmelere
rastlanmaktadır. İleride bahsedileceği üzere, bol su taşıyan
akarsuların güney taraftan aktığı Büyük Menderes
Depresyonunda, Gediz Depresyonunda görülen durumun
tamamen aksi görülmektedir.
Gediz oluğunun doğu kesimi kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda Sarıgöl kasabası
güneydoğusuna doğru daralarak uzanmaktadır. Depresyonun bu kesimine Alaşehir
Ovası adı verilmektedir. Derbent Deresi (veya Alaşehir Suyu) tarafından sulanan bu
sahanın en büyük yerleşim merkezi 48147 nüfuslu Alaşehir'dir. Antik Çağ'daki adı
"Philadelphia" olan Alaşehir, Bizanslılar döneminde önemli bir kale yerleşmesiydi.
1075 yılından sonra Türklerin eline geçen bu şehir, Osmanlıların eline geçmeden önce
Alaşehir adını almıştır. İstiklal Savaşımız sırasında 16-25 Ağustos 1919 tarihleri
arasında burada toplanan "Alaşehir Kongresi" ile adını duyurmuştur. Önceleri üzüm,
incir ve kiraz ticareti ile geçinen Alaşehir, şimdi bu ürünlerin yanı sıra tütün, pamuk ve
zeytin tarımıyla da uğraşmaktadır. Denizli'yi Buldan üzerinden Gediz depresyonuna
bağlayan karayolu ile Afyon-İzmir demiryolu kavşağında yer alan Alaşehir'de
zeytinyağı ve çırçır fabrikaları bulunmaktadır.
Alaşehir Ovası'nın diğer önemli yerleşim merkezi 13785 nüfuslu Sarıgöl'dür. Alaşehir
gibi Manisa ilimize bağlı bir ilçe merkezi olan Sarıgöl, çekirdeksiz üzüm yetiştirilen
bağlarla çevrili şirin bir kasaba yerleşmesidir. Sarıgöl ve Alaşehir civarındaki bağlar ve
diğer tarım alanları Buldan ve Afşar Barajlarından sulanmaktadır.
Mehmet KARAKUYU-Ali ÖZÇAĞLAR (2005), Alaşehir İlçesinin Tarımsal Yapısı
ve Planlamasına Dair Öneriler. Coğrafi Bilimler Dergisi, Cilt: 3 Sayı: 2
Alaşehir Ovasından batıya doğru ilerledikçe depresyon tabanı
bariz bir şekilde genişlemektedir. İşte, depresyonun Salihli
civarında geniş bir ova manzarası kazandığı orta kesimine
Salihli şehrinden dolayı Salihli Ovası denilmektedir. Bu
ovanın güney kesiminde yeni bir yerleşim merkezi olan Salihli
(98618), Denizli'yi Marmara'ya, Ankara'yı İzmir'e bağlayan
kara yollarının ve Afyon-İzmir demiryolu'nun kavşağında yer
alır. Bozdağların önünde depresyon tabanına düzenli bir
şekilde yayılan Salihli, kirazı ile ün salmış önemli olup
pamuklu dokuma, çırçır ve meşe palamudu işleyen
fabrikalar bulunmaktadır.
Download