ORGANİZASYONUN TANIMI VE KAPSAMI Sosyal hizmet organizasyonları, politika ve prosedürler olarak tanımlanan belirli kurallar bağlamında işler. Bununla birlikte insanların toplu ve yerleşik yaşamının olduğu her zaman diliminde organizasyon vardır ve ortak gereksinimlere karşılıklı yardımlaşma ile yanıt verilmiştir. Modern toplum, bir bakıma, bir organizasyonlar/kurumlar kompleksidir. Bu toplumda organizasyonlar/örgütleşmeler o denli ileri boyutlara varmıştır ki adeta, her bir insan edimi kadar değişik organizasyonlar ortaya çıkmıştır. Belirlenmiş amaçları ortak çaba harcayarak gerçekleştirmek üzere bir araya gelen, gerekli araç, gereç, malzeme, yer ve tesisle donatılmış olan ve her birinin görev, yetki ve sorumluluğu belirlenmiş kişiler veya gruplardan oluşan yapıya organizasyon denir. Sosyal hizmet sözlüğünde organizasyonlar, “kurumsallaşmış stratejilerle önceden belirlenmiş amaçlara erişmek için insanların, araçların ve kaynakların biçimsel olarak yapılandırılması” olarak tanımlanır. Uyum içinde birlikte çalışan kişilerin bağımsız olarak çalışan aynı sayıdaki kişiden çok daha fSosyal Hizmet Organizasyonlarının Türleri Sosyal hizmet uzmanlarının çalıştıkları organizasyonlar, sosyal hizmet literatüründe genel hatlarıyla beş gruba ayrılmaktadır: 1. Tekil veya Çoklu Hizmet Sunan Organizasyonlar 2. Hükûmete Bağlı Organizasyonlar 3. Özel – Kâr Amacı Gütmeyen Organizasyonlar 4. Kâr Amacı Güden Organizasyonlar 5. Gönüllü – Kendine Yardım Organizasyonları Bu organizasyon tiplerinin temel özelliklerine kısaca değinmemizde yarar vardır. azla ürün veya hizmet üretebilmesi, organizasyonların en önemli avantajıdır. Tekil veya Çoklu Hizmet Sunan Organizasyonlar Sosyal hizmet organizasyonlarının birçok işlevini yerine getiren ve doğrudan hizmet sunan organizasyonlardır. Kuruluşlar bazen çocuk veya yaşlı gibi belirli bir müracaatçı grubuna hizmet vermek için kurulsa da genelde birden çok nüfus grubuna hizmet verecek şekilde yapılandırılmaktadır. Hükûmete Bağlı Organizasyonlar Bu organizasyonlar kanunlarla kurulan ve devlet eliyle işleyen yapılardır. Dolayısıyla hükûmete bağlı organizasyonlar, toplumsal taleplere karşı duyarlı ve toplum yaptırımlarıyla karşı karşıyadırlar. Bu organizasyonların hizmetleri belirlidir, kanunlarla sınırlandırılmıştır ve müracaatçıların özel gereksinimlerine yanıt vermede genelde yetersiz kalan yapılardır. Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde sosyal hizmet organizasyonları genelde devlete bağlı olan kurum ve kuruluşlardan oluşmaktadır. Özellikle sosyal yardım ve korunmaya muhtaç kişiler için çalışan bakım organizasyonları bu kapsamda yer almaktadır. Özel – Kâr amacı Gütmeyen Organizasyonlar Kâr amacı gütmeyen organizasyonlar genelde bir yönetim kurulu tarafından yönetilir ve bu kurul organizasyonunun tüm politikalarını belirler, mali kaynakların harcanmasında yetkilidir ve yöneticilerle çalışanların performanslarını izler.Kâr amacı gütmeyen organizasyonlar genelde bir yönetim kurulu tarafından yönetilir ve bu kurul organizasyonunun tüm politikalarını belirler. Gönüllü – Kendine Yardım Organizasyonları Toplumların oluşumundan beri insanlar, birbirlerine karşılıksız yardım etme isteğini her zaman duymuşlardır. Ülkemizde sağlık, sosyal hizmetler, sosyal yardımlaşma, kalkınma, eğitim, kültür ve mesleki alanlarda çalışmalar yapan binlerce gönüllü kuruluş bulunmaktadır. Bunlardan bazıları çok köklü olan, toplumun güven ve desteğini sağlamayı, başarmış ve iyi çalışmalar yapan gönüllü kuruluşlardır. BÜROKRASİ VE ÖRGÜTSEL YAPI Günümüzde sosyal hizmet uzmanları çeşitli sosyal hizmet organizasyonlarında istihdam edilmektedir. Genel olarak bu kurum ve kuruluşlar bürokratik yapıya sahiptir. Bilimsel ve teknolojik gelişimdeki baş döndürücü hıza rağmen istihdam edilen organizasyonlardaki değişimin yavaşlığı, bu yapılarda müracaatçıların gereksinimlerine aynı hızda yanıt verilememesi, sosyal hizmet uzmanlarının sık karşılaştığı bir durumdur. • Bürokrasi kavramının öncelikle Fransa'da ortaya çıktığı ve ilk kez Vincent de Gournay tarafından 1745'te kullanıldığı kabul edilmektedir. Latince, masaları örtmekte kullanılan koyu renkli kumaşı ifade eden "burra" sözcüğü ve Yunancada egemenlik ve yönetim anlamına gelen "kratos" kelimesinin birleşimi ile aslında "masaların ya da büroların egemenliği" anlamında kullanılan bürokrasi sözü ile öncelikle memurların toplum üzerinde giderek artan egemenliği vurgulanmak istenmiştir. Bilim adamları tarafından bürokrasi için değişik değerlendirmelerde bulunulmuş, kavramın farklı anlamları üzerinde durulmuştur. Bunları; • Rasyonel organizasyon, • Kamu yönetimi, • Büyük yapılı örgütler ve modern toplum, • Verimsizlik ve kötü yönetim, • Memurlar tarafından yönetim Rasyonel Organizasyon Rasyonel organizasyon; örgütsel yapının, kurallarının ve işleyişlerinin, performansın belirlenmesindeki esas etken olduğu kabulüne dayalı bir mantığın hâkim olduğu düşüncenin ürünüdür. Rasyonel bürokratik model, belirli amaçların elde edilmesini amaçlayan, açık yapısal düzenlemeler ve yönetsel pratikler sunan bir yapıdadır. Söz konusu yapısal düzenlemeler genel itibarıyla altı başlık altında toplanmaktadır. Weber'in tanımlaması içinde bu altı merkezî başlık şunlardır : 1. Açıkça tanımı yapılmış iş bölümü ve otorite, 2. Kademeli yetki düzeylerine dayalı yapı, 3. Performans kriterlerini tanımlayan yazılı kurallar bütünü, 4. Uzmanlığa dayalı bir iş bölümü, 5. İşlerin bir meslek ve kariyer olarak yerine getirilmesi, 6. Görevlerin ve otoritenin kişilere değil pozisyonlara bağlı olması. Kamu Yönetimi Bürokrasi, özel yönetimden farklılığını vurgulamak üzere kamu yönetimi anlamında da kullanılmaktadır. Bu anlamda bürokrasi, devletin günlük yaşamda vatandaşa yansıyan yüzüdür. Büyük Yapılı Örgütler ve Modern Toplum Weber ve birçok sosyal bilimcinin de üzerinde durduğu biçimde, örgütlerin, büyümeleri ile doğru orantılı olarak bürokratikleşme eğiliminde oldukları görülmektedir. Günümüzde sosyal ilişkileri bürokratikleştiren organizasyonların sayıları ve yapıları giderek büyümektedir. Uzmanlaşmış fonksiyonlara sahip büyük yapılı organizasyonlar, modern hayatın çok önemli yapısal özelliklerinden biridir. Verimsizlik ve Kötü Yönetim Bürokrasi denildiğinde akla verimsizlik ve kötü yönetim de gelmektedir. Bürokrasinin zayıf yönlerinden hareketle birçokları kavramın olumsuz yönüne dayalı anlamlar ifade etmişlerdir. Bu yönüyle "işlerin ağır yürümesi, monotonluk, işlemlerin karmaşıklığı ve ihtiyaçların yeterince tatmin edilememesi vurgusu yapılmıştır. Her birimiz, kamu kurumlarında çoklukla karşılaştığımız sıkıntılarımızı, bürokrasi deyimi ile ifade etmişizdir. Verimsizlik, işlemlerin yavaşlığı, kırtasiyecilik, gizlilik, otoriteye aşırı bağlılık, sorumluluktan kaçınma, merkeziyetçilik, önemsenmeme gibi şikâyet mevzularını içeren bu ifadeler çok yaygındır. Memurlar Tarafından Yönetim Bürokrasi; demokrasi, aristokrasi ve monarşi gibi bir yönetim türü sayılarak yönetici unsur olarak memurları göz önüne koymuştur. Bu anlam, bürokratların siyasal yaşamdaki etkin gücünün yanı sıra yetki ve güçlerini halkın zararına kullanmaları olgusunu da ifade eder. Bürokratik memurların güçlü olma talepleri ve bilgi tekeli ile güçlerini artırma eğilimleri Weber de dâhil birçok düşünür tarafından eleştirilegelen bir husustur. Weber bu konuda şu uyarıda bulunmaktadır: “Bütün bürokrasiler, bilgilerini ve niyetlerini gizli tutarak meslekten yetişmiş olanların üstünlüğünü artırmaya çalışırlar. Bürokratik yönetim her zaman için “gizli oturumlar yönetimi” olmak eğilimindedir; bilgisini ve eylemlerini eleştirel gözlerden olabildiğince saklamaya özen gösterir. “Resmî sır” kavramı, bürokrasinin özgül buluşudur Sosyal Hizmet Bürokrasisi Buraya çeşitli anlam ve çağrışımlarına yer verdiğimiz bürokrasi oldukça geniş yelpazede günümüz sosyal hizmet organizasyonlarını şekillendiren ve işler kılan temel çerçeve olmayı sürdürmektedir. 1. Sosyal hizmet organizasyonlarında amaçlar sisteme dışsaldır. Bunun anlamı amaçların kurum çalışanları için değil, kurumdan yararlanan müracaatçıların yararına göre şekillendirilmiş olmasıdır. 2. Çalışanlar üretmeyen, hizmet eden kişilerdir. Hizmet işlevi sosyal hizmet organizasyonlarını üretim ve pazarlama organizasyonlarından ayırır. 3. Organizasyon amaçları; bilgide, inançlarda, davranışlarda ve yeteneklerde değişim sağlama biçiminde tanımlanmıştır. Bu amaçları başarmanın araçları ve ölçülmesi oldukça karmaşıktır. 4. Sosyal hizmet organizasyonunun en önemli unsuru uzmanlığa sahip olan kişilerdir. Bu uzmanlar sıklıkla organizasyonun klasik işleyişi ile çatışabilir. ORGANİZASYON VE YÖNETİM KURAMLARI Modern topluma egemen olan organizasyon paradigmasının aslında birbirlerine oldukça yaklaşan, ancak çıkış noktaları ve kültürel olarak ayrışmaları olan iki temel söylemin üzerinde geliştiğini belirtmeliyiz. Bunlardan birincisi, mühendislik eğitimi almış olan Amerikalı Frederick Taylor'un 1911 yılında yayımladığı Bilimsel Yönetimin İlkeleri başlıklı kitabıyla belirlenen ve özel kesim üretim örgütlenmesi üzerine yoğunlaşan bilimsel yönetim söylemidir. İkincisi ise Alman sosyal bilimci Max Weber'in toplumsal çözümlemeden yola çıkıp insan ilişkilerinde güç ve ondan kaynaklanan yetkinin meşrulaştırma biçimi olarak teknik yanlarını belirlediği bir yaşam tarzı olarak bürokrasi kuramıdır. Taylor’ın Bilimsel Yönetimi Frederick Taylor'ın öncülüğünü yaptığı "bilimsel yönetim" akımı, Sanayi Devrimi’nin sonucunda ortaya çıkmıştır. İşletmelerin büyük boyutlara ulaşması ve sanayide tekelci eğilimlerin baskınlaşması hem 19. yüzyılın ikinci yarısında fen bilimlerinde kaydedilen ilerlemeler sonucu bilimin amaçlı ve sistemli bir biçimde üretime aktarılmasını hem de üretimi bilimsel kurallara bağlayarak geliştirme çabalarını ve bu zincirin bir parçası olarak Taylorizm'i kaçınılmaz olarak gündeme getirdi. Bilimsel yönetimin kaldırmayı amaçladığı bu tutumun adı, Taylor'un deyimiyle sistematik aylaklıktır. İşçilerin kasıtlı ve örgütlü bir şekilde iş hızını düşürmeye çalışmalarını Taylor böyle adlandırmıştır. Taylor' ın önerdiği yöntem, birinci sınıf olarak çalışması beklenen işçilere bu sınıfa özgü görev, hız ve çaba ayrıntılarının yanı sıra çok daha yüksek bir ücret sunmaktır. İlk çarpıcı uygulaması Ford fabrikalarında gerçekleşen bu yöntemin mantıksal sonucu, Taylor' ın da önceden gördüğü gibi, yeterli alıştırma ve gerekli iş planı verildikten sonra her işçinin birinci sınıf olmasıdır. 1. Yönetim, işçilerin tüm birikmiş geleneksel bilgisini toplamalı ve sistematikleştirmelidir 2. Kol ve kafa işleri birbirlerinden ayrılmalıdır 3. Yönetim, yapılacak işin tüm ayrıntılarını ve kullanılacak zamanı önceden ve yazılı olarak vermelidir. Yani yalnızca ne yapılacağı değil, nasıl yapılacağı ve ne kadar sürede yapılacağı da belirtilmelidir