Bildiri Özetleri Kitabı - 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi

advertisement
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi
Bildiri Özetleri Kitabı
DÜZENLEYEN
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
İKTİSAT FAKÜLTESİ
İŞLETME BÖLÜMÜ
26-28 Mayıs 2016
İstanbul
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
ÖNSÖZ
Günümüz iş dünyası, her gün farklılaşan ve işletmeleri daha şiddetli rekabete zorlayan
yapısıyla, yeni bilimsel yöntem ve uygulamalara gereksinim duymaktadır. Bilimsel
kongrelerde, alanında uzman bilim insanları ve uygulayıcılar, mevcut koşulları ve gelecek
beklentilerini, araştırmaları doğrultusunda tartışabilmektedirler. Bu tartışmalara imkan tanıyan
bir ortam sunarak bilimsel kongreler, bilginin paylaşılmasından fayda sağlayan tüm paydaşlara
değer yaratmaktadır. 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi de, “Sürdürülebilir küresel rekabet
avantajında öne çıkan farklı, etik, akıllı iş ve stratejiler” temasıyla, günümüz iş dünyasında
etkili yöntem ve uygulamalar hakkında bilgiye ihtiyaç duyan tüm kesimlere fayda sağlamayı
amaçlamaktadır.
Kongreye bu yıl başlangıçta gönderilen 753 bildiri, titiz bir hakem değerlendirmesi
sürecinde gözden geçirilmiş ve 302 bildiri kabul edilmiştir. Ulusal İşletmecilik Kongre’lerinde
bir ilk olarak, 302 kabul edilen bildirinin 200 tanesi, üç farklı uluslararası derginin hakem
sürecine dahil edilerek, uluslararası yayına çevrilmesi sağlanmıştır. Elinizde bulunan bu kitapta
üç gün boyunca kongrede sunulacak ve tartışılacak tüm bilimsel çalışmaların özet ve tam
metinleri yer almaktadır.
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi’nde, Türkiye’nin her köşesine yayılmış 650 bilim
insanı, işletmecilik alanının birbirinden farklı alt dallarında yazdıkları toplam 302 bildiriyi
sunacaklardır. Kongre programında bildirilerin yanı sıra, özel sektör, kamu kuruluşları ve yerel
yönetimlerden katılan uygulayıcıların, bilim insanlarıyla aynı panelde buluşmaları ve
uygulamalara ilişkin deneyimlerini paylaşmaları da mümkün olacaktır. Ulusal İşletmecilik
Kongreleri’nin katılım oranını bu denli artırmak, işletmecilik alanında çalışan bilim
insanlarımızın ve uygulayıcıların daha fazla ilgisini çekebilmek, bizlerde de memnuniyet
uyandırmıştır.
İstanbul Üniversitesi temelleri 1453’e dayanan köklü geleneğiyle, ülkemize ve
insanlığa yararlı bilgi üretme misyonuyla, bilimsel etkinliklere ev sahipliğini ve desteğini
sürdürmektedir. 15. Ulusal İşletmecilik Kongresi’ne de ev sahipliği yapmaktan onur
duymaktayız. Kongrenin kazanımlarının ülkemize ve işletmecilik alanında çalışan herkese
faydalı olmasını temenni ederiz.
Prof. Dr. Mahmut AK
İ.Ü. Rektörü
Kongre Onursal Başkanı
Prof. Dr. Halim KAZAN
İ.Ü. İktisat Fak. İşletme Böl. Başkanı
Kongre Başkanı
2
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
KONFERANS YÖNETİM KURULU
Konferans Sahibi
Prof. Dr. Mahmut AK
İstanbul Üniversitesi Rektörü
Konferans Onursal Başkanları
Prof. Dr. Sedat MURAT
İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ
İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı
Başkan
Prof.Dr. Halim KAZAN
Başkan Yardımcıları
Prof.Dr. Muhittin KAPLAN
Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN
Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU
Yrd.Doç.Dr.Muzaffer ERTÜRK
3
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
YAYIN KURULU
Baş Editör:
Prof.Dr. Halim KAZAN
Editörler:
Prof.Dr. Muhittin KAPLAN
Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN
Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU
Doç. Dr. Kutluk Kağan SÜMER
Editör Yardımcıları:
Yrd.Doç.Dr. Arif Saldanlı
Yrd.Doç.Dr. Anıl Değermen Erenkol
Yrd.Doç.Dr. Ebru Doğan
Yrd.Doç.Dr. Sema Yolaç
Yrd.Doç.Dr. M.Sabri Topak
Yrd.Doç.Dr. Zekeriya Emre Erkal
Yrd.Doç.Dr. Duygu Anıl Keskin
Yrd.Doç.Dr. İbrahim Zeki Akyurt
Yrd.Doç.Dr. Bora YILDIZ
Yrd.Doç.Dr.Muzaffer Ertürk
Öğr .Gör.Dr Mehmet Baykal
4
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
15. ULUSAL İŞLETMECİLİK KONGRESİ DANIŞMA KURULU
Prof.Dr. Halim KAZAN | İstanbul Üniversitesi
Prof Dr Ali AKDEMİR | Arel Üniversitesi
Prof Dr Ayşen WOLF | Arel Üniversitesi
Prof Dr Fatih SEMERCİÖZ | İstanbul Üniversitesi
Prof Dr Seyhun DOĞAN | İstanbul Üniversitesi
Prof.Dr. A. Asuman AKDOĞAN | Erciyes Üniversitesi
Prof.Dr. Abdullah OKUMUŞ | İstanbul Üniversitesi
Prof.Dr. Canan AY | Celal Bayar Üniversitesi
Prof.Dr. Fatih Coşkun ERTAŞ | Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Prof.Dr. Güven MURAT | Ordu Üniversitesi
Prof.Dr. İrfan ÇAĞLAR | Hitit Üniversitesi
Prof.Dr. M. Başaran ÖZTÜRK | Niğde Üniversitesi
Prof.Dr. M. Şükrü AKDOĞAN | Erciyes Üniversitesi
Prof.Dr. Mahmut PAKSOY | İstanbul Kültür Üniversitesi
Prof.Dr. Metin Kamil ERCAN | Gazi Üniversitesi
Prof.Dr. Nevin YÖRÜK | Türk Hava Kurumu Üniversitesi
Prof.Dr. Ömür ÖZMEN | Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof.Dr. Ramazan AKTAŞ | TOBB Üniversitesi
Prof.Dr. Rasih DEMİRCİ | Gazi Üniversitesi
Prof.Dr. Reşat KARCIOĞLU | Atatürk Üniversitesi
Prof.Dr. Rıfat YILDIZ | Erciyes Üniversitesi
Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN | İstanbul Üniversitesi
Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU | İstanbul Üniversitesi
5
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
15. ULUSAL İŞLETMECİLİK BİLİM KURULU
Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR
Prof. Dr. Ahmet ERGÜLEN
Prof. Dr.Abdullah Süreyya ERSOY
Prof. Dr.Adem ÖĞÜT
Prof. Dr.Adnan ÇELİK
Prof. Dr.Ahmet DİKEN
Prof. Dr.Ahmet İNCEKARA
Prof. Dr.Alaeddin TİLEYLİOĞLU
Prof. Dr.Ali AKDEMİR
Prof. Dr.Ali ALAGÖZ
Prof. Dr.Ali Argun KARACABEY
Prof. Dr.Ali DANIŞMAN
Prof. Dr.Ali HALICI
Prof. Dr.Alptekin ERKOLLAR
Prof. Dr.Anıl Kumar BERA
Prof. Dr.Arzu WASTİ
Prof. Dr.Asım Günal ÖNCE
Prof. Dr.Aslı KÜÇÜKASLAN EKMEKÇİ
Prof. Dr.Asuman AKDOĞAN
Prof. Dr.Atılhan NAKTİYOK
Prof. Dr.Atilla ELÇİ
Prof. Dr.Aykut TOP
Prof. Dr.Aypar USLU
Prof. Dr.Aysel ERCİŞ
Prof. Dr.Ayşe AKYOL
Prof. Dr.Ayşe ANAFARTA KURUÜZÜM
Prof. Dr.Ayşe İRMİŞ
Prof. Dr.Ayşe Oya ÖZÇELİK
Prof. Dr.Ayşe ŞAHİN
Prof. Dr.Azim ÖZTÜRK
Prof. Dr.Azize ERGENELİ
Prof. Dr.Azmi YALÇIN
Prof. Dr.Bahadır AKIN
Prof. Dr.Bahar TANER
Prof. Dr.Barış SİPAHİ
Prof. Dr.Başak ATAMAN GÖKÇEN
Prof. Dr.Belkıs ÖZKARA
Prof. Dr.Beyza OBA
Prof. Dr.Bilçin MEYDAN TAK
Prof. Dr.Binali DOĞAN
Prof. Dr.Birdoğan BAKİ
Prof. Dr.Birgül KUTLU BAYRAKTAR
Prof. Dr.Bülent GÜLOĞLU
Prof. Dr.Canan AY
Prof. Dr.Canan ÇETİN
Prof. Dr.Canan MADRAN
Prof. Dr.Cavide UYARGİL
6
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Prof. Dr.Celalettin Sencer İMER
Prof. Dr.Cemal ÇAKICI
Prof. Dr.Cemal İBİŞ
Prof. Dr.Cemal YÜKSELEN
Prof. Dr.Cemal ZEHİR
Prof. Dr.Cengiz YILMAZ
Prof. Dr.Cem SAATÇİOĞLU
Prof. Dr.Cevat TOSUN
Prof. Dr.Ceyhan ALDEMİR
Prof. Dr.Coşkun Can AKTAN
Prof. Dr.Çiğdem KIREL
Prof. Dr.Deniz BÖRÜ
Prof. Dr.Deniz TAŞÇI
Prof. Dr.Derman KÜÇÜKALTAN
Prof. Dr.Doğan ARGUN
Prof. Dr.Doğan Nadi LEBLEBİCİ
Prof. Dr.Durmuş ACAR
Prof. Dr.Durmuş DÜNDAR
Prof. Dr.Dursun ARIKBOĞA
Prof. Dr.Dursun BİNGÖL
Prof. Dr.E. Handan SÜMER GÖĞÜŞ
Prof. Dr.Edip ÖRÜCÜ
Prof. Dr.Emrah CENGİZ
Prof. Dr.Engin YILDIRIM
Prof. Dr.Enver AYDOĞAN
Prof. Dr.Enver ÖZKALP
Prof. Dr.Ercan BALDEMİR
Prof. Dr.Ercan GEGEZ
Prof. Dr.Erdal TEKARSLAN
Prof. Dr.Erman COŞKUN
Prof. Dr.Erol YARIZ
Prof. Dr.Esen GÜRBÜZ
Prof. Dr.Esin CAN
Prof. Dr.Eyüp ÇETİN
Prof. Dr.Faruk ANDAÇ
Prof. Dr.Fatih Coşkun ERTAŞ
Prof. Dr.Fatih KARCIOĞLU
Prof. Dr.Fatih SEMERCİÖZ
Prof. Dr.Fatma Gülay KIRBAŞLAR
Prof. Dr.Fatma KÜSKÜ AKDOĞAN
Prof. Dr.Ferda ERDEM
Prof. Dr.Feyzullah EROĞLU
Prof. Dr.Filiz BALTA PELTEKOĞLU
Prof. Dr.Fuat ERDAL
Prof. Dr.Fulya SARVAN
Prof. Dr.Funda Savaş GÜN
Prof. Dr.Ganite KURT
Prof. Dr.Göksel ATAMAN
Prof. Dr.Gönen DÜNDAR
Prof. Dr.Gönül BUDAK
7
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Prof. Dr.Gülay BUDAK
Prof. Dr.Gülden CERİT
Prof. Dr.Güler ARAS
Prof. Dr.Güler İSLAMOĞLU
Prof. Dr.Gülruh GÜRBÜZ
Prof. Dr.Gürbüz GÖKÇEN
Prof. Dr.Güven MURAT
Prof. Dr.Güven SAYILGAN
Prof. Dr.Hakkı KİŞİ
Prof. Dr.Haldun AKPINAR
Prof. Dr.Hasan VERGİL
Prof. Dr.Halim KAZAN
Prof. Dr.Halis Yunus ERSÖZ
Prof. Dr.Haluk SÜMER
Prof. Dr.Hasan Kürşat GÜLEŞ
Prof. Dr.Hasan TUTAR
Prof. Dr.Hatice DOĞUKANLI
Prof. Dr.Himmet KARADAL
Prof. Dr.Hulusi DEMİR
Prof. Dr.Hülya TALU
Prof. Dr.Hüner ŞENCAN
Prof. Dr.Hüseyin AKAY
Prof. Dr.Işıl PEKDEMİR
Prof. Dr.İ. Atilla DİCLE
Prof. Dr.İbrahim ANIL
Prof. Dr.İbrahim KIRCOVA
Prof. Dr.İhsan ERSAN
Prof. Dr.İhsan YÜKSEL
Prof. Dr.İlker Cenan BIÇAKCI
Prof. Dr.İlker Hüseyin ÇARIKÇI
Prof. Dr.İnci ERDEM ARTAN
Prof. Dr.İsmail BAKAN
Prof. Dr.İsmail Hakkı ARMUTLULU
Prof. Dr.İsmail Hakkı BİÇER
Prof. Dr.İzzet BOZKURT
Prof. Dr.Jale ORAN
Prof. Dr.Jülide KESKEN
Prof. Dr.Kadir ARDIÇ
Prof. Dr.Kadir GÜRDAL
Prof. Dr.Kemal BİRDİR
Prof. Dr.Kemal DEMİRCİ
Prof. Dr.Kenan GÜRSOY
Prof. Dr.Kenan ÖZDEN
Prof. Dr.Lale TÜZÜNER
Prof. Dr.Lütfühak ALPKAN
Prof. Dr.M. Başaran ÖZTÜRK
Prof. Dr.M. Sema ÜLKER
Prof. Dr.M.Şerif ŞİMŞEK
Prof. Dr.Mahmut ARSLAN
Prof. Dr.Mahmut ÖZDEMİR
8
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Prof. Dr.Mahmut ÖZDEVECİOĞLU
Prof. Dr.Mahmut PAKSOY
Prof. Dr.Mahmut TEKİN
Prof. Dr.Mehmet ERKAN
Prof. Dr.Mehmet BARCA
Prof. Dr.Mehmet MARANGOZ
Prof. Dr.Mehmet ÖZKAN
Prof. Dr.Mehmet TANYAŞ
Prof. Dr.Mehmet TIĞLI
Prof. Dr.Mehmet TİKİCİ
Prof. Dr.Mehmet Yusuf YAHYAGİL
Prof. Dr.Metin Kamil ERCAN
Prof. Dr.Mina ÖZEVREN
Prof. Dr.Muhittin KAPLAN
Prof. Dr.Muhsin HALİS
Prof. Dr.Murat ÇAK
Prof. Dr.Murat DOĞAN
Prof. Dr.Murat KASIMOĞLU
Prof. Dr.Murat TÜRK
Prof. Dr.Mustafa GÜNEŞ
Prof. Dr.Mustafa KOYUNCU
Prof. Dr.Mustafa ÖZBİLGİN
Prof. Dr.Mustafa PAKSOY
Prof. Dr.Mustafa TEPECİ
Prof. Dr.Müge ASLAN
Prof. Dr.Müge İŞERİ
Prof. Dr.Nagihan OKTAYER
Prof. Dr.Nazmi KOZAK
Prof. Dr.Necmi GÜRSAKAL
Prof. Dr.Nejat BASIM
Prof. Dr.Nejat BOZKURT
Prof. Dr.Nermin UYGUÇ
Prof. Dr.Nevin DENİZ
Prof. Dr.Nevin YÖRÜK
Prof. Dr.Nevzat AYPEK
Prof. Dr.Nihat ERDOĞMUŞ
Prof. Dr.Nimet URAY
Prof. Dr.Nuran CÖMERT
Prof. Dr.Nuray SAKALLI
Prof. Dr.Nurullah GENÇ
Prof. Dr.Okan TUNA
Prof. Dr.Osman YILDIRIM
Prof. Dr.Osman ÇEVİK
Prof. Dr.Osman GÜRBÜZ
Prof. Dr.Oya AYTEMİZ SEYMEN
Prof. Dr.Oya ÖZÇELİK
Prof. Dr.Ömer Faruk İŞCAN
Prof. Dr.Ömer ÖNALAN
Prof. Dr.Ömer TORLAK
Prof. Dr.Ömür ÖZMEN
9
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Prof. Dr.Özlem ATAY
Prof. Dr.Pınar Süral ÖZER
Prof. Dr.R. İbrahim PINAR
Prof. Dr.Raif PARLAKKAYA
Prof. Dr.Ramazan AKTAŞ
Prof. Dr.Rana Özen KUTANİS
Prof. Dr.Rasih DEMİRCİ
Prof. Dr.Recai COŞKUN
Prof. Dr.Recep KÖK
Prof. Dr.Recep PEKDEMİR
Prof. Dr.Refika BAKOĞLU
Prof. Dr.Remzi ALTUNIŞIK
Prof. Dr.Reşat KARCIOĞLU
Prof. Dr.Rıfat IRAZ
Prof. Dr.S. Burak ARZOVA
Prof. Dr.Sabahat BAYRAK KÖK
Prof. Dr.Sadık ÇUKUR
Prof. Dr.Sahavet GÜRDAL
Prof. Dr.Said KINGIR
Prof. Dr.Sedat MURAT
Prof. Dr.Selim YAZICI
Prof. Dr.Selime SEZGİN
Prof. Dr.Semra F. AŞCIGİL
Prof. Dr.Semra ÖNCÜ
Prof. Dr.Senem BESLER
Prof. Dr.Serap ÇABUK
Prof. Dr.Serdar PİRTİNİ
Prof. Dr.Serpil AYTAÇ
Prof. Dr.Sevinç KÖSE
Prof. Dr.Sevinç ÜRETEN
Prof. Dr.Seyhun DOĞAN
Prof. Dr.Sibel YAMAK
Prof. Dr.Sinan ASLAN
Prof. Dr.Suat TEKER
Prof. Dr.Südi APAK
Prof. Dr.Süleyman ÖZDEMİR
Prof. Dr.Şaban UZAY
Prof. Dr.Şadi Can SARUHAN
Prof. Dr.Şahamet BÜLBÜL
Prof. Dr.Şebnem BURNAZ
Prof. Dr.Şevki ÖZGENER
Prof. Dr.Şükrü AKDOĞAN
Prof. Dr.Tahir AKGEMCİ
Prof. Dr.Tamer BOLAT
Prof. Dr.Tamer KOÇEL
Prof. Dr.Targan ÜNAL
Prof. Dr.Tuncer ASUNAKUTLU
Prof. Dr.Tunçdan BALTACIOĞLU
Prof. Dr.Turan KORKMAZ
Prof. Dr.Türker BAŞ
10
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Prof. Dr.Türksel KAYA BENGSHİR
Prof. Dr.Ufuk DURNA
Prof. Dr.Uğur GÜLLÜLÜ
Prof. Dr.Uğur YOZGAT
Prof. Dr.Ülkü DİCLE
Prof. Dr.Ümit ATAMAN
Prof. Dr.Ünal AY
Prof. Dr.Üstün ÖZEN
Prof. Dr.Vahap TECİM
Prof. Dr.Vedat SARIKOVANLIK
Prof. Dr.Veysel AĞCA
Prof. Dr.Veysel BOZKURT
Prof. Dr.Yalçın KARATEPE
Prof. Dr.Yaman ÖZTEK
Prof. Dr.Yasemin ARBAK
Prof. Dr.Yaşar SUCU
Prof. Dr.Yavuz ODABAŞI
Prof. Dr.Yıldırım Beyazıt ÖNAL
Prof. Dr.Yonca GÜROL
Prof. Dr.Yunus DURSUN
Prof. Dr.Yücel ACER
Prof. Dr.Yücel YILMAZ
Prof. Dr.Zafer ERDOĞAN
Prof. Dr.Zeynep AYCAN
Prof. Dr.Zeynep Gürhan CANLI
Prof. Dr.Zeyyat SABUNCUOĞLU
Doç.Dr. Ercan SARIDOĞAN
Doç.Dr. Elif HAYKIR HOBİKOĞLU
11
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
15. ULUSAL İŞLETMECİLİK KONGRESİ DÜZENLEME KURULU
Doç. Dr. Kutluk Kağan SÜMER
Yrd Doç Dr Arif SALDANLI
Yrd Doç Dr Anıl DEĞERMEN ERENKOL
Yrd Doç Dr Ebru DOĞAN
Yrd Doç Dr Sema YOLAÇ
Yrd Doç Dr M Sabri TOPAK
Yrd Doç Dr Zekeriya Emre ERKAL
Yrd Doç Dr Duygu Anıl KESKİN
Yrd Doç Dr Yavuz ILGAZ
Yrd Doç Dr İbrahim Zeki AKYURT
Yrd Doç Dr Bora YILDIZ
Yrd Doç Dr Muzaffer ERTÜRK
Dr.Mehmet BAYKAL
Emel TÖRE
12
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
15. ULUSAL İŞLETMECİLİK KONGRESİ YÜRÜTME KURULU
Dr. Mehmet BAYKAL
Yrd Doç Dr Muzaffer ERTÜRK
Araş.Gör. Serdar Semih COŞKUN
Araş.Gör. Zehra Binnur AVUNDUK
Araş.Gör.Dr. Burçay YAŞAR AKÇALI
Araş.Gör.Dr. Buket AKDÖL
Öğr.Gör. Yaprak Burçak BOYDAK ÖZTAŞ
Araş.Gör.Dr. Elçin ŞİŞMANOĞLU
Araş.Gör. Yiğit YURDER
Araş.Gör. Oğuzhan İRENGÜN
Araş.Gör. Ebubekir MOLLAAHMETOĞLU
Araş.Gör. Sümeyra UZUN
13
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
İÇİNDEKİLER
Önsöz _____________________________________________________________________ 2
Konferans Yönetim Kurulu ____________________________________________________ 3
Yayın Kurulu _______________________________________________________________ 4
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Danışma Kurulu __________________________________ 5
15. Ulusal İşletmecilik Bilim Kurulu _____________________________________________ 6
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Düzenleme Kurulu _______________________________ 12
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi Yürütme Kurulu__________________________________ 13
İçindekiler ________________________________________________________________ 14
16.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (Kktc) Muhasebe Meslek Etiği Üzerine Bir Araştırma
_________________________________________________________________________ 25
20.İnsan Kaynakları Yönetiminde İş Güvenliği Ve İşçi Sağlığı; Bağcılık İşletmelerinde
İşçilerin Karşılaştıkları Risk Ve Kazaların Değerlendirilmesi _________________________ 26
24.İşletmelerin Rekabet Avantajı Sağlamasında Eko-Verimliliğin Rolü ________________ 27
25.Sanal Girişim İle Gerçek Kazanıma Yöneliş: Avapreneurshıp _____________________ 28
27.Öğrencilerin Başarı İçin Akademik Motivasyona Ve Akademik Kaygıya İhtiyaçları Var
Mı?______________________________________________________________________ 29
28.Katılım Bankacılığının Yapısı Ve Türkiye’deki Gelişimi __________________________ 30
37.Türkiye’de Devlet Kurumunda Arge’de Çalışan Proje Müdürlerinin Kişisel Özelliklerinin
Sınıflandırılması ___________________________________________________________ 31
39.Faizsiz Bankacılık Algısı: Uşak İli Örneği ______________________________________ 32
40.Lisans Düzeyindeki Finans Öğrencilerinin Meslek Algısı Ve Beklentileri _____________ 33
41.Kendilik Kontrolünün Üretim Karşıtı İş Davranışlarına Etkisi _____________________ 34
42.Akademisyenleri Sanayi İle İşbirliği Yapmaya Motive Eden Unsurlar - Nitel Bir Çalışma 35
48.Marka Mirasının Ağızdan Ağıza Pazarlamaya Etkileri: Marka Güveninin Aracılık Rolü 36
50.Organizasyonun İçinde Kültür Ve Dinamiklerin Değerlendirilmesi (Açık Hesap Yönetimi)
_________________________________________________________________________ 37
60.Organizasyonlarda Eğitim İhtiyaç Analizi: Veri Toplama Yöntemleri Açısından
Değerlendirme ____________________________________________________________ 38
65.Yetenek Yönetimi: Performans Değerleme Ve Yedekleme Planlaması Uygulaması ___ 39
66.Sinemada Kişisel Bir Marka Oluşturmak _____________________________________ 40
74.Lider-Üye Etkileşiminin İş Doyumuna Etkisinde Örgütsel İklimin Rolü ______________ 41
14
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
75.İş Tatmini İle Yaşam Tatmini Arasındaki İlişki: Bayburt Üniversitesinde Bir Uygulama_ 42
76.Finansal Okuryazarlık Ve Para Yönetimi: “Meslek Yüksekokulu Öğrencilerine Yönelik Bir
Araştırma”________________________________________________________________ 43
77.Sosyal Medyanın Çalışanın Psikolojik Güçlendirme Algısı Üzerindeki Etkisi __________ 44
78.İşletme Yazınındaki Girişimcilik Çalışmalarının Gelişiminin Bibliyometrik Analiz Ve
Bilimsel Haritalama Yöntemleriyle İncelenmesi __________________________________ 45
80.Personel Güçlendirmenin İhbarcılığa Etkisinde Örgütsel Bağlılığın Aracılık Rolü Üzerine
Bir Araştırma ______________________________________________________________ 46
83.Türkiye Örneği İnsan Kaynakları Fonksiyonları İçin Bir Değerlendirme Öncülü:
Kurumsallaşma ____________________________________________________________ 47
84.Bireyin Benlik Kurgusunun Öz Liderlik Davranışına Etkisi ________________________ 48
85.Yenilik Ve Finansal Performans Arasındaki İlişkiyi Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma _ 49
87.Demografik Özelliklerin Kültürel Zeka Üzerine Etkisi: Çok Kültürlü Bir Araştırma _____ 50
91.Havayolu Sadakat Programlarının Yolcular Üzerinde Güven, Sadakat Ve İlişkiyi
Sürdürme Etkisinin İncelenmesi _______________________________________________ 51
93.Çalışanların İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Eğitim Ve Uygulamalarına Yönelik Farkındalıkları:
Kırsehir İlinde Bir Araştırma __________________________________________________ 52
94.Temsil Kuramı Bakış Açısıyla Yönetim Kurulu Yapısının Finansal Performans Üzerindeki
Etkisi ____________________________________________________________________ 53
96.Algılanan Örgüt İklimi İle Çalışanların İş Performansı Arasındaki İlişkide Örgütsel
Bağlılığın Düzenleyici Rolünün İncelenmesi: Bankacılık Sektöründe Bir Araştırma_______ 54
105.Duygusal Emeğin, İş Tatmini Ve İşten Ayrılma Niyeti İle İlişkisinde Lider Üye
Etkileşiminin Rolüne İlişkin Lojistik Sektöründe Yapılan Bir Araştırma ________________ 55
106.Aras Yöntemi İle Türkiye Ve Ab Ülkelerinin Politik Risk Açısından Karşılaştırılması __ 56
107.Gia Ve Aras Yöntemleriyle Ülkelerin Ekonomik Risk Karşılaştırması ______________ 57
110.Üst Düzey Yöneticilerin Deneyim Sürelerinin Temel Sektörler Ve Demografik Açıdan
İncelenmesi: Abd Örneği_____________________________________________________ 58
115.Örgütsel Körlüğün (Örgüt Miyopisi ) Ayrıntılı Kavramsal Analizi Ve Ölçümü: Geliştirilen
Bir Ölçek Yardımıyla Değerlendirme ___________________________________________ 59
119.Socıal Entrepreneurshıp And Technologıcal Innovatıon: A Comparatıve Study On The
Developed Versus Developıng Countrıes ________________________________________ 60
124.Finansal Performans Üzerinde Finansal Etiğin Etkileri: Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik
Endeksi Üzerinde Bir Uygulama _______________________________________________ 62
126.Mikro, Küçük Ve Orta Boy İşletmelerin Avrupa Birliği Ekonomisi’ndeki Rolü ________ 63
129.Örgüt Kültürünün Pazarlama Yeniliğine Etkisinde Çalışan Yaratıcılığının Aracılık Rolü:
Bankacılık Sektörü Üzerine Araştırma __________________________________________ 64
15
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
132.Otantiklik, İlişkisel Benlik Kurgusu Ve Psikolojik Sağlamlığın Psikolojik Uyumsuzluk İle
İlişkilerinin İncelenmesi: Kültürel Psikoloji Ve Pozitif Psikoloji Bağlamında Bir
Değerlendirme ____________________________________________________________ 65
133.Bartın İlindeki Turizm Sektöründe Faaliyet Gösteren Küçük İşletmelerin Ve Aile
İşletmelerinin Kurumsallaşma Düzeyi __________________________________________ 66
139.Örtük Liderlik Kuramı Çerçevesinde Güç Mesafesi İle Dönüşümcü Ve Etkileşimci Liderlik
İlişkisi: Sağlık Çalışanları Üzerinde Bir Araştırma _________________________________ 67
140.Pazar Ve Kalite Oryantasyonu İle Firma Performansı Arasındaki İlişkide Örgütsel
Öğrenme Yeteneğinin Ara Değişken Rolü _______________________________________ 68
143.Etik İklimin İş Tatmini Ve İşten Ayrılma Niyetine Etkisinde Örgütsel Bağlılığın Aracı
Rolü: Bir Holdingin Yöneticilerine Yönelik Bir Araştırma ___________________________ 69
146.Bilgi Manipülasyonu Yapılan Finansal Tabloların Karakteristiklerinin Belirlenmesi:
Borsa İstanbul’da Bir Uygulama ______________________________________________ 70
147.İşletmelerde İşgücü Verimliliğini Etkileyen Faktörlerin Analizi: Tarsus Devlet Hastanesi
Örneği ___________________________________________________________________ 71
157.Muhasebe Çalışanlarında İşe Yabancılaşma Ve İş Performansı Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi _______________________________________________________________ 72
158.Liderin Kullandığı Güç Kaynakları, Bağlamsal Performans Ve Bölgecilik İlişkisi: Beyaz
Yakalılar Üzerine Bir Araştırma _______________________________________________ 73
161.Yüksek Teknoloji Odaklı Endüstriyel Ekipmanlar Üretim Organizasyonlarında Ürün
Gerçekleştirmedeki Problemler Ve Kök Nedenleri ________________________________ 74
164.Çalışan Sesini Kültürlerarası Bakış İle Anlamak: Toplulukçu Olmanın Önemi Var Mıdır?
_________________________________________________________________________ 75
166.Kty: Kanıt Temelli Yalın Uygulama İçin Yapısallaştırılmış Bir Yaklaşım ____________ 76
169.Are We What We Consume? ______________________________________________ 77
170.İnovasyon Yetenekleri İle Girişimci Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişki Üzerine Ampirik
Bir Araştırma ______________________________________________________________ 78
171.Girişimcilik Niyeti İle Özyeterlilik İnancı Arasındaki İlişkide Algılanan Stres Ve
Tükenmişlik Düzeyinin Rolü __________________________________________________ 79
172.The Effects Of Prıor Professıonal Work Experıences On Generatıng Entrepreneurıal
Behavıor _________________________________________________________________ 80
173.Akademik Personel İstihdamında Sosyal Sermayenin Rolü: Türkiye’deki Üniversitelerin
İşletme Bölümleri Üzerine Bir İnceleme _________________________________________ 81
175.İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulamalarına Ve Örgütsel Adalete Yönelik Algının
Örgütsel Bağlılık Davranışına Etkisi: Aksaray İlinde Bir Araştırma ___________________ 82
176.Örgüt İklimi Ve İşyerinde Psikolojik Yıldırma Davranışları Arasındaki İlişki Üzerine Bir
Araştırma ________________________________________________________________ 83
16
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
178.Yöneticilerde Hubristik Davranışlara Dair Nitel Bir Araştırma ___________________ 84
179.İslam Çalışma Ahlakının Yabancılaşmaya Etkisi ______________________________ 85
182.Aile Şirketlerinde Çözülmemiş Olan Öldürücü Problemler, Bu Şirketlerde
Kurumsallaşmanın Önemi Ve Aile Anayasası ____________________________________ 86
183.The Role Of Unıversıtıes In Innovatıon Ecosystem And Academıc Innovatıon _______ 87
184.Kaynakların Özelliklerinin Ve Türlerinin Stratejik İşbirliği Türleri Üzerindeki Etkileri _ 88
187.Sermaye Amortismanının Şirketlerde Uygulanmasının Ülke Ve Şirket Ekonomisi İçin
Sağladığı Etkilerin Değerlendirilmesi ___________________________________________ 89
192.Uluslararası Otel İşletmelerinde Yetenek Yönetiminin Örgütsel Güven Üzerine Etkisinde
Örgütsel Desteğin Rolü: Bir Alan Araştırması ____________________________________ 90
194.Sosyal Medya Kullanma Düzeyinin Sanal Tembellik Üzerine Etkisi________________ 91
195.İş İlanlarında Cinsiyet Ayrımcılığı: Türkiye’de İnşaat Mühendisliği İlanları Üzerine Bir
Araştırma ________________________________________________________________ 92
196.Perceıved Work Stress And Felt Stress Of Workers: The Moderatıng Role Of Assertıve
Conflıct Handlıng Modes ____________________________________________________ 93
197.Finansal Kriz Öncesi Ve Finansal Kriz Boyunca Avrupadaki Büyük Bankaların Kredi Risk
Yönetimleri Ve Performansları ________________________________________________ 94
199.Akademik Personelin Cam Tavan Sendromu Üzerine Bir Araştırma: Isparta Meslek
Yüksekokulu Kadın Akademisyenler Üzerine Bir Uygulama _________________________ 95
202.Örgüt Kültürünün İnovasyon Üzerine Etkisi Ve Bir Araştırma ____________________ 96
204.Beşiktaş Sen Bizim Her Şeyimizsin: Tüketim Ve Kutsallık Bağlamında Taraftarlık ____ 97
208.Veri Zarflama Analitik Hiyerarşi Prosesi (Vzahp) İle Analitik Hiyerarşi Prosesi(Ahp)
Metotlarının Yeni Ürün Geliştirme Sürecinde Uygulanması Ve Sonuçlarının Karşılaştırılması
_________________________________________________________________________ 98
209.Örgütsel Adalet Algısının Ve Lidere Güvenin Örgütsel Sessizlik Davranışı Üzerindeki
Etkisi: İstanbul İli Emniyet Çalışanlarına Yönelik Bir Uygulama ______________________ 99
211.The Relatıonshıp Between Polıtıcal Skıll And Career Success: The Medıatıng Effect Of
Leader-Member Exchange __________________________________________________ 100
218.Lider-Üye Etkileşimi Ve İş Tatmini Arasındaki İlişkide Kontrol Odağının Düzenleyici
Etkisi ___________________________________________________________________ 101
221.Günümüz Lojistik İşletmelerinde Örgüt İçi İletişimin Artan Önemi _______________ 102
224.Disconnect! If You Want To Be Connected! _________________________________ 104
225.Türkiye’de Kamu Kurumu Çalışanlarının Tüketim Alanında Etnomerkezci Tutumları 105
226.Yönetim Kurullarındaki Çeşitliliğin Karar Verme Süreçlerine Etkisi: Sağlık Sektörü __ 106
233.Türkiye’de Turizm Sektöründe Kadın İstihdamı: İmkanlar Ve Engeller ____________ 107
17
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
234.Yenilik Yönetimi Ve Yenilik Yönetimini Etkileyen Faktörlerin Yenilik Performansı
Açısından İncelenmesi: Yenilik Desteği Alan İşletmeler Üzerinde Bir Araştırma ________ 108
235.Tüketim Aracılığıyla İnsani Kaygılara Karşı Savunma Mekanizması Oluşturma
Sürecinde Tüketim Nesnelerinin Rolü _________________________________________ 109
240.Güncel İşletme Yaklaşımlarıyla Keykâvus’un Kabusname’si ____________________ 110
241.Zaman Yönetimiyle Tükenmişlik Sendromu Arasındaki İlişki: Beş Yıldızlı Otel İşletmeleri
Çalışanları Üzerine Bir Araştırma _____________________________________________ 111
245.Kobi Finansmanında Alternatif Bir Yaklaşım: Proje Bankacılığı _________________ 112
248.Basel Iıı Kriterlerinin Banka İşletmelerinin Performansı Üzerine Uzun Dönemde Etkisi
________________________________________________________________________ 113
249.Sigorta Dağıtım Kanallarının Dijitalizasyonu ________________________________ 114
251.Opportunıtıes And Rısks In Wınd Energy Fınance: Testıng Volatılıty For Turbıne
Manufacturers ___________________________________________________________ 115
252.Konaklama İşletmelerinde Örgütsel Sessizlik Ve İşgören Performansı Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi _______________________________________________________ 116
253.Türkiye’de Ham Petrol Fiyatları - Cari Açık İlişkisi Üzerine Ampirik Bir Çalışma _____ 117
254.Teknogirişim Sermayesi Desteğinden Yararlanan Girişimcilerin Programdan Aldıkları
Destekleri Değerlendirmesi _________________________________________________ 118
255.Kültürel Zekâ, Girişimcilik Eğilimi Ve İnovatif Davranışlar Arasındaki İlişki ________ 119
256.Sektörel Bazda Hisse Senedi Anormal Getirilerinin Hesaplanması Ve Aşırı Tepki
Hipotezinin Farklı Modellerle Test Edilmesi: Borsa İstanbul Üstüne Bir Çalışma ________ 120
258.Cultural Hıstorıcal Actıvıty Theory As A Methodologıcal Tool For Organısatıonal
Decısıon Research * _______________________________________________________ 121
259.Görsel Ürün Estetiğinin İçsel Referans Fiyatlara Etkisinin İncelenmesi* ___________ 122
263.Üniversite Öğrencilerinin Girişimci Öz Yeterlilik Düzeyleri İle Toplumsal Cinsiyet Algısı
İlişkisinin İncelenmesi ______________________________________________________ 123
265.Psikolojik Sözleşme İhlalinin Lider-Üye Etkileşimi Üzerindeki Etkisi Ve Bir Araştırma 124
268.Kobilerin Banka Kredilerine Erişimini Etkileyen Faktörler: Türkiye Örneği _________ 125
269.The Effects Of Paternalıstıc And Servant Leadershıp Styles On Subordınates' Upward
Influence Tactıcs __________________________________________________________ 126
271.Psikolojik Sermayenin Farklılaşan Haftalık İçsel Motivasyona Etkileri Ve İş
Performansına İlişkin Sonuçlar: Boylamsal Bir Analiz _____________________________ 127
272.Örgütsel Adalet, Örgütsel Vatandaşlık Ve Örgütsel Güven Algılarının Analizi: Selçuk
Üniversitesi Örneği ________________________________________________________ 128
278.Bireysel Düzeyde Uzun Vadeli Yönelimin Katılımcı Liderliğin İşten Ayrılma Niyeti İle
Olan İlişkisindeki Aracılık Rolü _______________________________________________ 129
18
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
283.Girişimci İşletmelerde Stres Yönetimi: Acil Servis Örneği ______________________ 130
284.Liderlik Davranışlarının Örgütsel Değişime Etkileri: Çalışan-Örgüt Uyumunun Ara
Değişken Rolü ____________________________________________________________ 131
286.Pozitif Bir Çalışan Tutumu Olan Psikolojik Sahipliğin Cinsiyet Değişkenine Göre
İncelenmesi: Bilişim Sektörü Çalışanları Üzerine Bir Araştırma _____________________ 132
288.Çalışanların İş Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörlerin Metaforlarla Analizine İlişkin
Örnek Bir Olay ____________________________________________________________ 133
290.Mobbingin Örgütsel Adalet Algısına Etkisi __________________________________ 134
293.Türkiye'de Yenilenebilir Enerji Alanında Faaliyet Gösteren İşletmelere Sağlanan Vergi
Teşvikleri ________________________________________________________________ 135
300.Bilgi Yönetimi Uygulamaları İle Strateji Formülasyonu Yeteneğinin İlişkisine Yönelik Bir
Araştırma _______________________________________________________________ 136
302.Çevresel Determinizmin Stratejik Karar Alma Sürecindeki Rolü _________________ 137
305.Örgütlerde Güç Kavramı: “Gücün Dağılımına Etki Eden Faktörler İle Gücü Elde Etme Ve
Koruma Stratejileri” _______________________________________________________ 138
306.Ufrs / Tfrs Uygulamalarının Etkilerine Yönelik Bulgu Ve Öneriler ________________ 139
307.Yapısal Olmayan Veriden Rekabet Avantajı Yaratma: Türkiye Konaklama Sektörü’nde
Metin Madenciliği Yaklaşımı ________________________________________________ 140
308.Yükselen Bir Trend: Gösterişsiz Tüketim Olgusunun Kavramsal Açıdan
Değerlendirilmesi _________________________________________________________ 141
309.Madalyonun Öteki Yüzü: Zorunlu Vatandaşlık Davranışı ______________________ 142
311.Tükenmişlik Sendromu İle Presenteeısm (İşte Var Ol(Ama)Ma Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi: Kars Sgk Örneği ________________________________________________ 143
312.Uluslararası Rekabet Gücü Analizi Ve Türkiyenin Rekabet Gücüne Göre Dış Ticaretinin
Geleceği Üzerine Bir Araştırma ______________________________________________ 144
317.Televizyon Dizilerinde Nostalji Rüzgârı: Retro Pazarlama Kapsamında Bir Araştırma 145
326.Gemi İnşa Sürecinde Ekipman Seçimi: Topsıs, Moora, Vıkor Uygulaması __________ 146
329.Psikolojik Sahiplenmenin Örgüte Duygusal Bağlılık Aracılığıyla İş Tatminine Etkisi:
Yönetici Olmanın Farklılaştırıcı Rolü __________________________________________ 147
331.İş Özerkliği Ve İşin Karmaşıklığı İş Özelliklerinin Proaktif İş Davranışı Üzerindeki
Etkisinde Rol Ötesi Özyeterliliğin Aracı Rolünün Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma __ 148
333.Eğitim Yayıncılığı Sektöründe Tutundurma Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi:
Öğretmenler Üzerinde Bir Araştırma __________________________________________ 149
335.Türk Tipi Lider Profili: Akademisyenler Üzerinde Nitel Bir Araştırma _____________ 150
343.İşletmelerin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri İle Tüketicilerin Bu Faaliyetlere
İlişkin Tutumları __________________________________________________________ 151
19
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
348.Müşteri Bilgi Yönetimi İle İnovasyon İlişkisine Yönelik Bir Araştırma _____________ 152
351.Etkileşimsel Liderlik Davranışının Yönetim İnovasyonu Üzerindeki Etkisi: Türkiye’de
Ampirik Bir Araştırma ______________________________________________________ 153
354.Kosgeb’de Stratejik Planlama Sürecinin Nitel Olarak Değerlendirilmesi __________ 154
356.Yeni Düzenlemeler Işığında “Sermaye Piyasası Araçları” ______________________ 155
357.Onlıne Marka Yönetimi Ve Bir Örnek Olay İncelemesi _________________________ 156
365.Yeni Bir Pazarlama Yaklaşımı Olarak Ürün Kişiselleştirmesi ____________________ 157
369.“Tek Taşımı Kendim Aldım” Psikolojisi Üzerine Bir Deneme ____________________ 158
370.Üniversite Yönetiminde Büyük Veri Analiziyle İnovasyon Ve Teknoloji Odaklı
Yatırımlarda Ve Satın Alımlardaki Verimliliğin Artırılması _________________________ 159
371.Kurumsal Yönetişim Ve İç Halkla İlişkiler ___________________________________ 160
373.X Ve Y Jenerasyonundaki Çalışanların Yöneticiyle Etkileşim Farklılıkları __________ 161
377.Tms 23 Borçlanma Maliyetlerinin Aktifleştirilmesi Ve Finansal Tablolara Etkisi ____ 162
380.Gelecekteki Nakit Akışlarının Tahmininde Nakit Akışlarının Ve Tahakkukların Rolü _ 163
381.Finansal Dolarizasyon Sürecinin Bankacılık Sistemine Olan Etkileri ______________ 164
383.Uluslararası İşletmecilik Ve Uluslararası Ekonomik Entegrasyon İşletmeciliğinde
Avrupa Birliği ____________________________________________________________ 165
385.Yeni İş Dünyasında Stratejik Yenişimcilik“Yeniliğin Merkezi Küçük Ve Orta Ölçekli
İşletmeler (Kobi’ler)” ______________________________________________________ 166
389.Yeşil Büyümede Çok Kriterli Karar Verme Uygulamaları: Sistematik Bir Literatür
Taraması ________________________________________________________________ 167
390.Örgüt İçi Ahlaki Ortam Ve Ahlaki Liderlik ___________________________________ 168
392.Etik İklimin Çalışanların İş Tatminine Ve Örgütsel Bağlılıklarına Etkisi: Otel
İşletmelerinde Bir Uygulama ________________________________________________ 169
393.Kurumsal Sosyal Sosrumluluk Kampanyalarının Genç Tüketicilerin Marka Farkındalığı
Üzerindeki Etkisi Uygulamalı Bir Araştırma ____________________________________ 170
394.Gsm Operatörlerinin Sunmuş Olduğu Gençlik Kampanyalarından Gençlerin
Beklentilerine Ve Memnuniyetlerine Yönelik Bir Araştırma ________________________ 171
397.Yükseköğretim Kurumlarında İş Stresinin, Sanal Kaytarma Davranışı Üzerindeki Etkisi
________________________________________________________________________ 172
399.Çevre Tutkusu Ve Yeşil Örgütsel Davranışın Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi ____ 173
401. İş Yaşamında Olumsuz Durumları İfşa Etme: Whıstleblowıng __________________ 174
404.Algılanan Elektronik Hizmet Kalitesi Unsurlarının İncelenmesi: Sanal Alışveriş Siteleri
Üzerinde Bir Uygulama_____________________________________________________ 175
20
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
405. Türkiye’deki Suriyelilerin İstihdamı: Bm İş Hayatı Ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri
Çerçevesinde Bir Değerlendirme _____________________________________________ 175
406. İş Dünyasında Uyulması Gereken İnsan Hakları Standartları:Türkiye Örneği ______ 176
408.Büyük Ölçekli Firmalarda Hizmet Üretiminde Oluşan Darboğazların Belirlenmesi,
Çözümü Ve Analizi ________________________________________________________ 177
411.Türkiye’de Ambalaj Atıklarının Geri Dönüşüm Potansiyellerinin Bulanık Doğrusal
Programlama Yöntemiyle Analizi ____________________________________________ 179
414.Türkiye’de 1992’de Kurulan Devlet Üniversitelerinin, Veri Zarflama Analizi Yöntemiyle,
Performans Değerlendirmesi: Coğrafi Bölge Uygulaması _________________________ 180
415.Üniversitelerde Öğrencilerin Aldıkları Eğitimle İlgili Hizmet Kalitesi Algıları İle
Memnuniyet Düzeylerinin Ölçülüp Karşılaştırılması ______________________________ 181
418.Makroekonomik Göstergelerin İnşaat Sektörü Maliyetleri Üzerindeki Etkisinin Simetrik
Nedensellik Analizi Yardımı İle İncelenmesi ____________________________________ 182
419.Beş Faktör Kişilik Özelliklerinin Örgütsel Adalet Algısı Aracılığıyla Üretkenlik Karşıtı
Davranışlar Üzerine Etkisinin İncelenmesine Yönelik Bir Araştırma __________________ 183
420.Yabancı Sermaye Ve İç Yatırım Bağlamında Teknoloji Transferi: Türkiye Üzerine
Eşbütünleşme Ve Nedensellik Analizi _________________________________________ 184
423.Umutsuzluk Ve Performans Algısı Arasındaki İlişkide Bilişsel Duygu Düzenlemenin Aracı
Etkisi: Bankacılık Sektöründe Karşılaştırmalı Bir Araştırma ________________________ 185
430.Betimleyici Normların Çevrimiçi Perakende Mağazalarının Müşteriler Tarafından
Kabulü Üzerindeki Etkileri __________________________________________________ 186
432.Adıyaman İlinde Faaliyet Gösteren Muhasebe Meslek Mensuplarının Meslek Seçimini
Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi: Demografik Bir Alan Çalışması _____________ 187
436.Etik Liderliğin Tükenmişlik Davranışları Üzerindeki Etkisi: Kamu Ve Özel Sektör
Çalışanlarının Algılama Farklılıkları ___________________________________________ 188
437.Algılanan Lojistik Hizmet Düzeyi İle Marka Sadakati Arasındaki İlişki: E-Ticaret
Alanında Bir Araştırma _____________________________________________________ 189
438.Beş Yıldızlı Otel İşletmelerinde Örgütsel Bağlılığın Birey Örgüt Uyumu Ve İşten Ayrılma
Niyeti Üzerindeki Etkisi _____________________________________________________ 190
439.Tehdit Etme Ve Gözdağı Taktiğinin Bağlılık Etkileşimine Etkisinde Araççılık İklim
Algısının Aracılık Rolü ______________________________________________________ 191
440.Konut İnşaatı Projesi İçin Arsa Seçimi: Ahp Rating Modeli İle Bir Uygulama _______ 192
441.Tfrs 9 Finansal Araçlar Ve Bankacılıkta Muhtemel Kayıp Hesaplaması İçin Örnek
Portföy Uygulaması _______________________________________________________ 193
446.Bankacılık Sektöründe Kredi Hacmine Yön Veren Faktörler ____________________ 194
447.Ücret Tatmininin Ve İşin Özelliklerinin İşe Gömülmüşlük Üzerindeki Etkisinde
Mutluluğun Rolü __________________________________________________________ 195
21
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
448.İslami Finans Piyasaları İle Gelişmiş Ve Gelişmekte Olan Finansal Piyasalar Arasındaki
Oynaklık Yayılmaları_______________________________________________________ 196
450.Sürdürülebilir Tedarik Zincirindeki Üretici Firmanın Risk Yönetimi İçin Bir Konsept
Önerisi __________________________________________________________________ 197
452.Ay’da Kayboldunuz ____________________________________________________ 198
455.İnsan Kaynakları Pozisyonlarına Yönelik İş İlanlarında Ayrımcılık Söz Konusu Mu?
İstanbul İli Örneği _________________________________________________________ 199
456.Teknoloji Transfer Ofislerin Üniversite Sanayi İşbirliğine Olan Etkileri ____________ 200
457.İş Ahlakının Belirleyicisi Olarak Demografik Faktörlerin Etkisi __________________ 201
459.Liderlik Paradoksu: Gücün Karanlık Yüzü ___________________________________ 202
461.Post Modern Tüketim Ekseninde Çocuk Doğum Günü Kutlamaları: Keşifsel Bir
Araştırma _______________________________________________________________ 203
472.Tükenmişlik Düzeylerinin Farklı Çalışma Grupları Açısından İncelenmesine Yönelik Bir
Araştırma _______________________________________________________________ 204
476.Türkiye’de Doğrudan Yabancı Yatırımlar Ve Terörizm İlişkisi: Eşbütünleşme Ve Granger
Nedensellik Analizi ________________________________________________________ 205
481.The Comparıson Of Turkey And Hungary In Terms Of Fdı Performance And Fdı Potentıal
Indıces __________________________________________________________________ 206
482.Açık Ve Kapalı Ekonomilerde Sektörler Arası Girdi-Çıktı Üretim İlişkilerinin Leontief
Modeli İle Analizi _________________________________________________________ 207
484.Türk Finans Piyasasında İşlem Gören Bankalar İle Abd Finans Piyasası Arasındaki
Volatilite Etkileşiminin Analizi _______________________________________________ 208
486.İnovasyon Araştırmasında Eğilimler: Sscı Dergileri'nde Yayımlanan Makalelerin İçerik
Analizi (2013-2015 Dönemi) _________________________________________________ 209
488.Hastane Üst Ve Orta Düzey Yöneticilerin Çalıştıkları Kurumlarda Performans Ölçümü
Konusundaki Görüşleri: Antalya İli Örneği _____________________________________ 210
490.Yatırımcı İle Yatırım Kuruluşu Arasında Ortaya Çıkan Uyuşmazlıkların Türk Sermaye
Piyasası Sistemi İçinde Çözüm Yolları _________________________________________ 211
494.Kobi’lerde Markalaşmaya Geçiş Stratejisi Ve Bir Uygulama(Nitel Bir Çalışma) _____ 212
495.Türkiye’nin İhracatını Etkileyen Faktörler: Çoklu Regresyon Analizi ______________ 213
497.Tüketicilerin Yaş Kuşaklarına Göre Wom Hakkındaki Değerlendirmeleri __________ 214
500.Yüksek Hızlı Trenlerde Hizmet Kalitesi Açısından Memnuniyet Değerlendirmesi____ 215
501.Muhasebe Sistemlerinin Uyumlaştırılmasında Dilin Önemi ____________________ 216
503.Effect Of Oıl Prıces On Selected Indıces Of Borsa Istanbul ______________________ 217
510.Kadın Girişimcilerin Meslek Mensupları İçindeki Yeri; Isparta İli Örneği __________ 218
22
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
513.Türk Bankacılık Sektörünün Küresel Mali Kriz Ortamında Analizi: Camels Uygulaması
________________________________________________________________________ 219
550.Yeni Bir Finansal Yatırım Aracı: Bitcoin ____________________________________ 220
552.İstanbulda Lisans Öğrencilerine Yönelik Ulaşım Memnuniyet Çalışması __________ 221
571.Örgütlerde Sinizmi Etkileyen Faktörler _____________________________________ 222
572.Stratejik Yönetimde Bsc Uygulamasının Önemi ______________________________ 223
573.Örgütsel Bağlılık Ölçeği, Vesting Öncesi Ve Sonrası Analizi ____________________ 224
575.Dijital Yetkinlik Ve Boyutlarına Üzerine Bir Araştırma ________________________ 225
576.Yükseköğretimde Küresel Etkiler Ve Akreditasyon ___________________________ 226
577.The Relationship Of Time Management To Academic Performance Of Master Level
Students: A Comparison Between State And Non-Profit Foundation Universities ______ 227
578.Yükseköğretimde Küresel Etkiler Ve Akreditasyon ___________________________ 228
579.Sinizme İlişkin Eleştirel Bakış _____________________________________________ 229
580.Liderliğin Yönetimdeki Önemi Ve Organizasyonel Sonuçları ____________________ 230
600.Finansal Derinleşmede Bankacılık Sisteminin Rolü ___________________________ 231
605.Makro Ekonomik Göstergelerin Türk Bankacılık Sistemindeki Geri Dönmeyen Krediler
Üzerindeki Etkisi __________________________________________________________ 232
606.Turizm Sektöründe E-Ticaret’in Artan Önemi Ve Geleceği _____________________ 233
610.Stres Yönetiminin Kamu Çalışanlarında Hizmet Verimliliği Açısından Önemi ______ 234
620.Hizmet Sektöründe Çalışanların Performanslarının Ölçümü: Bankacılık Uygulaması 235
625. Hizmet Alanında Toplam Kalite Yönetimi __________________________________ 236
626.Lider-Üye Etkileşimi İle Hizmetkar Liderlik Algısı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi:
Ampirik Bir Araştırma ______________________________________________________ 237
726.Girişimcilik Yönelimi Ve Yenilik Performansı İlişkisi ___________________________ 238
727. Pay Senetlerinin Halka Arzında Satış Yönteminin Talebe Olan Etkisi_____________ 239
777.İstismarcı Yönetim Algısı İle Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkide Örgüt Temelli
Özsaygının Moderator Etkisi ________________________________________________ 240
779.Algılanan Örgütsel Destek İle Bağlamsal Performans Arasındakı İlişkide Kolektif
Şükran’ın Moderator Etkisi__________________________________________________ 241
818.Servant Leadership And Organizational Dissent: The Moderator Role Of Organizational
Commitment _____________________________________________________________ 242
819.The Divergent Effect Of Knowledge On Financial Risk Taking: Subjective Versus
Objective Financial Knowledge ______________________________________________ 243
966.Kuyu Kazma/Sosyal Baltalama Davranışları İle İşe Yabancılaşma Arasındaki İlişki _ 244
23
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
24
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
16.KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NDE (KKTC) MUHASEBE
MESLEK ETİĞİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Okan Veli ŞAFAKLI
European University of Lefke, Faculty of
Economics & Administrative Sciences
osafakli@eul.edu.tr
Kenan ŞAHİN
European University of Lefke, Business
Doctoral Student
kesahin@mynet.com
ÖZET
Bu çalışma ile KKTC’de muhasip ve murakıplık yapmak üzere yetkilendirilmiş kişilerin meslek
ahlakına ilişkin tutumları araştırılmıştır. Araştırma 2013 Ocak ayı içerisinde kolayda örnekleme
ve yüz yüze anket yöntemiyle toplam 432 muhasip/murakıbın 100’üne yönelik
gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Ege et al. (2003) tarafından kullanılan üç boyutlu ölçekten
yararlanılmıştır. Bu boyutlar sırasıyla; “Muhasebe meslek mensuplarının ahlaka uygun
olmayan davranışlara yönelmesinde etkili olan faktörler”, “Muhasebe meslek mensuplarının
ahlaki değerleri” ve “Muhasebecilik meslek ahlaki kurallarının yerleşmesini etkileyen
faktörler”dir. Ölçekteki değişken değerlerine ilişkin Likert ölçeği ile hesaplanan ortalamalara
“Tek-grup t-testi” uygulanmıştır. Buna göre: 1) Muhasebe meslek mensuplarının ahlaka uygun
olmayan davranışlara yönelmesinde en etkili faktörler “Yaptırımların caydırıcı olmaması”,
“Denetim mekanizmasının yetersizliği”, “Kamu denetçilerinin tutumu “, “Vergi politikaları”,
“Mükelleflerin muhasebecilerden beklentileri”, ve “Mevcut ekonomik koşulları (Yüksek
enflasyon, ekonomik kriz vb...)” olarak ifade edilmiş; 2) En fazla öne çıkan ahlaki değerler
“Mesleki yeterlilik”, “Doğruluk, dürüstlük ve tarafsızlık” ve “Mesleki özen ve titizlik” olduğu
belirtilmiş; ve 3) “Muhasebe alanında ahlak eğitimi (özellikle üniversitelerde)”, “Caydırıcı
yasal düzenlemeler, soruşturmalar yürüten yetkililerin ve mahkemelerin tutumu”, “Eğitim
kurumlarının iş ahlakı eğimine ilişkin bilinçli çabaların arttırılması”, “Mesleki ahlak
standartlarının titizlikle uygulanması” ve “Profesyonelliğin yaygınlaşması” muhasebecilik
meslek ahlaki kurallarının yerleşmesini etkileyen en önemli faktörlerin oluğuna işaret
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: KKTC, İş Etiği, Muhasebe ve Murakabe, Ahlaki Değerleri, Ahlaki
Değerlerin Yerleşmesi.
25
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
20.İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ
SAĞLIĞI; BAĞCILIK İŞLETMELERİNDE İŞÇİLERİN
KARŞILAŞTIKLARI RİSK VE KAZALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Şener UYSAL
Manisa Bağcılık
Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü
sener.uysal@gthb.gov.
Selçuk KARABAT
Manisa Bağcılık Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü
Yüksel SAVAŞ
Manisa Bağcılık
Araştırma Enstitüsü
Müdürlüğü
selcuk.karabat@gthb.gov.tr yüksel.savas@gthb.gov.tr
ÖZET
İnsan kaynakları yönetimi, işletmede güvenli bir çalışma ortamı sağlanması için iş güvenliği ile
işçi sağlığına yönelik gerekli tedbirlerin alınması ve koordinasyonundan sorumludur. Çalışma
yaşamında sanayi ve hizmet sektöründe iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin araştırmaları
görmek mümkündür. Ancak 6 milyon çalışanın istihdam edildiği tarım sektöründe yer alan
bağcılık işletmelerinde, iş güvenliği ve işçi sağlığına yönelik araştırmaların fazla olduğu
söylenemez. İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğine göre üzüm
yetiştiriciliği, “tehlikeli” işyeri sınıfındadır.
Araştırmanın amacı, bağcılık işletmelerinde işçilerin karşılaştıkları risk ve kazaları belirlemek,
riskleri azaltmak ve kazaları önlemek için alınması gereken tedbirlerin neler olduğunu tespit
etmektir. Araştırma probleminin çözümü için gayeli olarak seçilen Manisa’nın Alaşehir ve
Salihli ilçelerinde 72 işletme sahibi ve işçiyle görüşülmüş, anket yoluyla elde edilen bulgulara
göre; işçilerin %67’si 15 yıl ve üzeri süredir bağcılık yapmasına rağmen %82’si mesleki
hastalık ve kazaları önleme eğitimi almamıştır. Açık alanda çevresel riskler, zirai ilaç ve gübre
ile tarım alet ve makineleri riskleriyle karşı karşıya olan bağcılık işçilerinin koruyucu donanım
ve malzemeleri yeterince kullanmadığı tespit edilmiştir. İşletme büyüklüğü ile işçilerin çevresel
risklere maruz kalması arasında negatif yönde ilişki bulunmuştur. İşletme alanı 100 da üzeri
olan işletmeler, daha küçük işletmelere göre daha az çevresel risklere sahiptir. Araştırmaya
katılanların 130 kez kazaya maruz kaldığı ve kaza sebebinin ilk sırada tarım alet makineleri
olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak insan kaynakları yöneticisi konumdaki işletme sahipleri, is
güvenliği ve çalıştırdıkları işçilerin sağlığına yönelik tedbirleri almalıdır. Bağcılık
işletmelerindeki risk ve kazaları önlemeye yönelik işçi eğitimleri yapılmalı, koruyucu donanım
ve malzeme kullanımının birçok sorunu çözeceği gerçeği tarım işçilerine aktarılmalıdır.
Anahtar Kelimeler: İş Güvenliği, İşçi Sağlığı, Risk ve Kazalar, Bağcılık İşletmeleri, Manisa
Tarım İşçileri.
26
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
24.İŞLETMELERİN REKABET AVANTAJI SAĞLAMASINDA EKOVERİMLİLİĞİN ROLÜ
Derya ÖZTÜRK
Ordu Üniversitesi
deryaozturk@odu.edu.tr
Züleyha YILMAZ
Ordu Üniversitesi
zuleyhayilmaz52@gmail.com.tr
ÖZET
Özellikle son dönemlerde yaşanan teknolojik alandaki gelişmelere paralel olarak hız kazanan
küreselleşme işletmeler arası rekabeti de beraberinde getirmiştir. Artık işletmeler kendilerini
sadece ulusal rakiplerinin değil uluslararası rakiplerinin de baskısıyla karşı karşıya
bulmuşlardır. Rekabet ortamında rakiplere zamanında karşılık verebilmek, sürekli değişen
müşteri beklentilerini karşılayabilmek ve mevcut kaynakları daha etkili bir şekilde
kullanabilmek işletmeleri rekabet avantajı yaratmaya zorlamıştır. Rekabet avantajı
maliyetlerdeki düşüşlere ve ürünlerin farklılaşmalarına bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Eko-verimlilik ve bunun rekabet avantajı yaratmadaki etkisinin, gerek günümüz işletmecileri
ve gerekse araştırmacılarının önemle üzerinde durdukları konular arasında olduğu
görülmektedir. Bu bağlamda, işletmeler açısından eko-verimliliğin rekabet avantajı
yaratmadaki önemini inceleyen bir çalışma yaparak, eko-verimlilik uygulamaları ile rekabet
avantajı yaratılması konusuna dikkat çekilmesi amaçlanmıştır. Böylece, Türkiye’deki
işletmelerin hem ulusal hem de uluslararası pazarda daha güçlü rekabet olanaklarına sahip
olmaları hedeflenmiştir.
Çalışmada öncelikle; rekabet, rekabet avantajı ve eko-verimlilik kavramları açıklanmış,
ardından eko-verimliliğin rekabet avantajı yaratmadaki önemi vurgulanmıştır. Bu çalışmada
araştırma metodu olarak nitel veri toplama araçlarından biri olan örnek olay incelemesi metodu
kullanılmıştır. Dünya’da ve Türkiye’de eko-verimlilik uygulaması yapan 34 işletmenin web
sayfaları 1 Ocak 2016 - 10 Şubat 2016 tarihleri arasında içerik analizi yöntemi kullanılarak
incelenmiştir. Araştırma sonucunda bu şirketlerin eko-verimlilik uygulamaları ile doğal
kaynak, su ve elektrik tüketimini azaltarak maliyet avantajı sağladıkları ve atık yönetimi,
kirliliğin önlenmesi, CO2 salınımının azaltılması yoluyla farklılaştırma stratejisi ile pazarlama
açısından daha rekabetçi oldukları görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Üretim Maliyetleri, Rekabet Avantajı, Eko-Verimlilik.
27
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
25.SANAL GİRİŞİM İLE GERÇEK KAZANIMA YÖNELİŞ:
AVAPRENEURSHIP
Savaş YILDIZ
Murat KAYALAR
ÖZET
Teknolojide yaşanan gelişmeler sayesinde internet 1990’lı yıllardan itibaren günlük hayatın
vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Zaman içindeki gelişmelere bağlı olarak internetin
kullanım amacı da zaman içinde çeşitlilik kazanmış ve sanal dünyalar da internet kullanımının
amaçlarından birisi olarak karşımıza çıkmıştır. Günümüzde dünyanın farklı bölgelerinden
milyonlarca insan farklı konseptlere sahip sanal dünyalarda vakit geçirmektedir. İnsanların
tercihlerine göre farklılık gösteren bu sanal dünyalarda vakit geçiren insanlar gerçek hayattaki
kimliklerine ek olarak sanal dünyada seçtikleri veya kendilerinin yarattıkları “avatar” olarak
adlandırılan kimlikler ile varlık göstermektedirler. Gerçek hayatın bir yansıması olarak
geliştirilen Second Life gibi sanal dünyalarda vakit geçirenlerin sayılarının artması yeni bir
takım gelişmeleri de beraberinde getirmektedir. Dünyanın farklı yerlerinde varlık gösteren
büyük şirketler sanal dünyaların artan öneminin farkına vararak sanal dünyalarda yer almaya
başlamışlardır. Second Life gibi sanal dünyalarda faaliyet göstermeye başlamışlardır.
Çalışmada, Second Life adlı sanal dünyanın özellikle seçilmiştir. Çünkü, diğer sanal
dünyalardan farklı olarak kullanıcıların mal veya hizmet üretmesine ve bunların telif haklarını
ellerinde bulundurmasına olanak sağlamasının yanı sıra, kullanıcılarına iş kurma fırsatı vermesi
ve her şeyden önemlisi elde edilen sanal paranın gerçek paraya dönüştürülebilmesine imkân
sağlaması nedeniyle girişimciliğe en uygun sanal dünya olmasıdır. Geniş kapsamlı literatür
taraması temelli bu çalışmada gerçek hayatta girişimci olsun veya olmasın, insanların sanal
dünyada girişimci olmalarına yönlendiren fırsatların irdelenmesi amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Avapreneurship, Avatar Girişimci, Sanal Girişimci.
28
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
27.ÖĞRENCİLERİN BAŞARI İÇİN AKADEMİK MOTİVASYONA VE
AKADEMİK KAYGIYA İHTİYAÇLARI VAR MI?
Tahsin AKÇAKANAT
Süleyman Demirel Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü
tahsinakcakanat@sdu.edu.tr
Ömer Lütfi ANTALYALI
Süleyman Demirel Üniversitesi
İletişim Fakültesi
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü
omer_antalyali@yahoo.com
ÖZET
Bu çalışmada, sağlık yönetimi öğrencilerinin akademik motivasyonları ve akademik kaygıları
ile okul başarıları arasındaki ilişki araştırılmaktadır. Araştırmanın örneklemi Süleyman Demirel
Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümü 1. Sınıfında okuyan 102 öğrenciden oluşmaktadır.
Çalışmada öğrencilerin akademik motivasyon düzeylerini ölçmek amacıyla Vallerand ve
arkadaşları (1992) tarafından geliştirilen Türkçeye uyarlaması Karagüven (2012) tarafından
yapılan “Akademik Motivasyon Ölçeği”; öğrencilerin akademik kaygı düzeylerini ölçmek için
ise Büyüköztürk (1997) tarafından geliştirilen "Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeği"
kullanılmıştır.
Faktör Analizi sonucu Akademik Motivasyonun, iç motivasyon, dış
motivasyon, kendini ispat ve motivasyonsuzluk boyutlarından oluştuğu sonucuna varılmıştır.
Akademik Kaygı ise tek faktörlü bir yapıda sonuç vermiştir. Katılımcıların akademik kaygıları
“düşük” seviyede olup daha ziyade dışsal güdülenmektedirler. Öğrencilerin araştırmaya
yönelik kaygıları ile okul başarıları arasında ilişki tespit edilememiştir. Motivasyon
kaynaklarından da sadece iç motivasyonun belli ölçüde okul başarısı ile ilişkili olduğu
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Akademik Motivasyon, Araştırma Kaygısı, Akademik Başarı.
29
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
28.KATILIM BANKACILIĞININ YAPISI VE TÜRKİYE’DEKİ
GELİŞİMİ
Bahar ŞANLI
İstanbul Üniversitesi
bsanli@istanbul.edu.tr
Elif HAYKIR HOBİKOĞLU
İstanbul Üniversitesi
elifh@istanbul.edu.tr
ÖZET
Yapılan ampirik çalışmalar ve literatür incelemesinde geleneksel bankacılığın, finansal gelişme
çerçevesinde belirsizlik, risk ve ekonomik kırılganlığın azaltılması için fon arzını reel ve
verimli yatırımlara yönlendirmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Katılım Bankacılığı bu noktada, finansal dalgalanmaları önlemede etkin bir rol üstlenmektedir.
Çünkü toplanan fonların reel yatırımlara aktarılmasını sağlayan işbirliği gereklidir.
Bu nedenledir ki Katılım Bankacılığı’nın gelişmesi, asimetrik enformasyonun azaltılması,
piyasa belirsizliğinin giderilmesi ve şeffaflaştırılması ve yatırımların verimli alanlara
yönlendirilmesi açısından önem taşımaktadır.
Çalışmada Dünya’da son yıllarda gelişen bir trend olan Katılım Bankacılığı’nın yapısı ve
Türkiye’deki gelişimi incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Katılım Bankacılığı; Finansal Dalgalanmalar; Geleneksel Bankacılık.
30
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
37.TÜRKİYE’DE DEVLET KURUMUNDA ARGE’DE ÇALIŞAN PROJE
MÜDÜRLERİNİN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİNİN SINIFLANDIRILMASI
Dağhan DOĞAN
TÜBİTAK
daghan.dogan@tubitak.gov.tr
Hayriye Senem GÖL BEŞER
Yeditepe Üniversitesi
senemgol@yeditepe.edu.tr
ÖZET
Bu araştırmanın amacı Türkiye’de devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan
proje müdürlerinin kişisel özelliklerinin sınıflandırmasını yapmaktır. Tanımlanan bu
karakteristik özellikler yedi farklı beceri ve nitelikte yoğunlaşmış olup bunlar: liderlik yeteneği,
iletişim becerisi, karar verme becerisi, idari beceri, baş edebilme yeteneği, analitik düşünme
yeteneği ve teknik yetkinliktir. Literatürdeki çalışmalar ağırlıklı olarak proje müdürlerinin
seçim kriterleri ve performansları üzerinde durmuştur. Bu çalışma ise literatürdeki
çalışmalardan farklı olarak devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje
müdürlerinin karakteristik özelliklerini ortaya koyarak çalışılan kurumla proje müdürünün
karakteristiği arasındaki ilişkiyi literatüre katmayı hedeflemektedir. Bu anlamda bu çalışmada
proje müdürlerinin hem kişisel özellikleri hem de mesleki özellikleri incelenmiştir.
Bu çalışmada nicel bazlı araştırma tasarımlarına öncülük edecek tanımlayıcı bir çalışma
yürütülecek olup, devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan proje müdürleri
arasında örnekleme yapılmıştır. Örneklenen proje müdürlerinden elde edilen cevaplar SPSS
23.0 istatistik yazılımı ile tanımsal istatistik, faktör, güvenilirlik, korelasyon, T-Test ve
ANOVA analizlerine konulmuştur ve karakteristik sınıflandırma için sonuçlar elde edilmiştir.
Böylece özel bir örnekleme grubu kullanılarak genel bir istatistik sonuç ortaya çıkarılmıştır.
Bu çalışmanın bulguları, daha sonra devlet kurumunda araştırma geliştirme sektöründe çalışan
proje müdürlerinin karakteristik özelliklerini ortaya çıkarıp özel sektör araştırma geliştirme
sektöründe çalışan proje müdürleri ile karşılaştırma olanağı sağlayarak gelecekteki çalışmalara
örnek teşkil edecektir.
Anahtar Kelimeler: Araştırma Geliştirme, Proje Müdürü, Kişisel Özellikler, Sınıflandırma,
Devlet Kurumu.
31
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
39.FAİZSİZ BANKACILIK ALGISI: UŞAK İLİ ÖRNEĞİ
Leyla ŞENYILDIZ
Uşak Üniversitesi
leylasenyildiz35@gmail.com
Ercan ÖZEN
Uşak Üniversitesi
ercan.ozen@usak.edu.tr
Kenan AKARBULUT
Uşak Üniversitesi
kenan.akarbulut@usak.edu.tr
ÖZET
Pek çok akademik çalışma, finansal tasarruflardaki artışın ekonomik büyüme üzerinde olumlu
etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkelerde finansal sistemdeki fonların büyümesi daha fazla öneme sahiptir. Ancak, geleneksel
finans ve bankacılık sistemi içindeki faiz kavramından dolayı, bazı kesimler dini inançları
nedeniyle tasarruflarını sistem içinde değerlendirmemektedir. Bu noktada faizsiz finans
sistemleri bu sorun karşısında iyi bir alternatif olabilmektedir. Bu sistemlerin etkin çalışması
için hane halkının algılarının ölçülmesi önemlidir. Bunun nedeni, algıların insan davranışını
etkileyen en önemli faktörlerden biri olmasıdır.
Katılım bankacılığı Türkiye’de faizsiz finans sistemlerinin en önde gelen yapılarından biridir.
Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı; hane halkının katılım bankaları ile ilgili algılarını ölçmek
olarak belirlenmiştir.
Çalışmanın veri toplama yöntemi, Uşak il merkezinde 18 yaş üzeri rassal olarak seçilmiş 500
kişi ile yapılacak olan anket uygulaması olacaktır.
Bu çalışma sonucunda; hane halkının katılım bankaları hakkındaki algıları üzerinde etkili olan
faktörler belirlenecek, hane halkının algısı ile katılım bankacılığı uygulamaları arasındaki
ilişkiler analiz edilerek politika önerilerinde bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Faizsiz Bankacılık, Faizsiz Finans, Katılım Bankacılığı.
32
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
40.LİSANS DÜZEYİNDEKİ FİNANS ÖĞRENCİLERİNİN MESLEK
ALGISI VE BEKLENTİLERİ
Sultan ÖZEK
Uşak Üniversitesi
sultan.ozek03@hotmail.com
Ercan ÖZEN
Uşak Üniversitesi
ercan.ozen@usak.edu.tr
ÖZET
Finans sektörünün son yılarda gösterdiği büyüme ivmesi ile ekonomik yaşama sağladığı parasal
ve bilgi kaynağı sayesinde ekonomik büyümenin önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.
Bu büyüme ivmesi, sektörün her geçen gün daha çok ve daha kaliteli personele duyduğu
gereksinimi de arttırmaktadır. Bu gereksinime yanıt verebilmek için mesleğini seven, nitelikli
personel yetiştirilmesinde üniversitelere önemli görev düşmektedir.
Bu çalışmanın amacı, bankacılık ve finans eğitimi alan lisans öğrencilerinin üniversite ve
meslek yaşamına ilişkin algı ve beklenti düzeylerini ölçmektir.
Çalışmada veri toplamı yöntemi olarak anket yöntemi seçilmiştir ve 400 üniversite öğrencisi
ile anket yapılacaktır.
Çalışmanın üç açıdan önemli sonuçları bulunmaktadır: Öğrencilerin finans sektörü ile ilgili
algıları ve meslek ile ilgili beklentileri analiz edilerek eğitim kurumlarının eğitim politikalarına
katkı yapması beklenmektedir. Çalışma ile eğitim politikalarına sağlanacak katkı sonucunda
eğitim ortamının öğrencilerin sektöre hazırlanmalarına ve sektör algılarının daha olumlu
olmalarına yardımcı olması beklenmektedir. Bunların sonucunda bankacılık ve finans
bölümlerinden mezun öğrencilerin daha nitelikli olması ise sektörün gelişmesi ve uluslararası
rekabet gücünün artmasına destek olması beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Finans, Finans Eğitimi, Öğrenci Hedefleri, Beklenti.
33
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
41.KENDİLİK KONTROLÜNÜN ÜRETİM KARŞITI İŞ
DAVRANIŞLARINA ETKİSİ
Nesli KAHRAMAN
Namık Kemal University
neslikahraman@hotmail.com
Korhan ARUN
Namık Kemal University
karun@nku.edu.tr
Davuthan GÜNAYDIN
Namık Kemal University
dgunaydin@nku.edu.tr
ÖZET
Daha önce üretim karşıtı davranışlarda kişisel ve durumsal kontrolün etkisini araştıran
çalışmalar çok azdır. Üretim karşıtı davranışlar işletme performans çıktılarıyla doğrudan
ilgilidir ve performans da kendilik kontrolüyle ilgilidir. Bu düşünceden yola çıkarak yapılan bu
araştırmada kişinin kendilik kontrolü’nün üretim karşıtı iş davranışlarına etkisi ölçülmüştür. Bu
çalışmada iki varsayım test edilmiştir: birincisi içsel kontrol beyaz yakalı çalışanlarda dışsal
kontrole göre daha önemlidir; ikincisi içsel kontrolün, üretim karşıtı davranışlarla arasında
negatif ilgileşim vardır.
Anahtar Kelimeler: Kendilik Kontrolü, Üretim Karşıtı İş Davranışları, Tekirdağ.
34
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
42.AKADEMİSYENLERİ SANAYİ İLE İŞBİRLİĞİ YAPMAYA MOTİVE
EDEN UNSURLAR - NİTEL BİR ÇALIŞMA
Cihan ÇİFLİKLİ KAYA
Istanbul Commerce University
cihanciflikli@gmail.com
Murat YALÇINTAŞ
Istanbul Commerce University
myalcintas@ticaret.edu.tr
ÖZET
Üniversite-sanayi işbirliğinin bir yanını işletmeler oluştururken, diğer yanda akademisyenler
yer almaktadır. Akademisyenler, yeterli bir motivasyon derecesine ulaşmadan söz konusu
işbirliği içerisinde beklenen düzeyde bir performans ve başarı gösteremezler. Bu çalışmada
akademisyenlerin iş dünyası ile işbirliği yapmasında etkili olan motive edici faktörler
incelenmiştir. Bu amaçla nitel bir araştırma yöntemi olan derinlemesine mülakat tekniği
kullanılarak görüşmeler yapılmıştır. Görüşme neticesinde elde edilen veriler kapsam
teorilerinden biri olan Herzberg’in Çift Faktör Teoremi açısından irdelenmiş ve sonuçlar
sınıflandırılmıştır. Böylece akademisyenlerin iş dünyası ile işbirliği ile yapmalarında etkili olan
hijyen ve motivasyon faktörler belirlenmiştir. Az ders yükü, bürokrasi ve idari görev ile
yönetimin desteği hijyen faktörler olarak öne çıkmıştır. Motivasyon faktörleri ise teorik
akademik bilginin uygulamaya geçtiğini görmek, tanınıp sosyal çevre edinmek, akademik
bilgileri güncelleme imkanı bulmak, iş dünyasından edinilen bilgilerin derslere ve öğrencilere
aktarılabilmesi, öğrencilere burs ve iş imkanı sağlanabilmesi, topluma olan sorumluluğu yerine
getirme duygusu ve üniversitenin sağlayamadığı teknik ve sosyal imkanlara erişmek olarak
ortaya çıkmıştır. Akademik yükselme kriterlerine iş dünyası ile işbirliğinin eklenmesi ve maddi
kazanç olguları ise kimi akademisyenler tarafından hijyen, kimi akademisyenler tarafından ise
motivasyon faktör işlevi görmektedir. Çalışmanın sonuç bölümünde ise tespit edilen bu
faktörlerden de hareketle iş dünyası ile işbirliğini kolaylaştırmak ve geliştirmek için
yapılabilecek çalışmalar belirlenmiş ve bu faktörlerin ağırlıklarının belirlenmesi için nicel bir
çalışma yapılıp bir ölçek geliştirilmesi önerilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Motivasyon Kuramları, Üniversite-Sanayi İşbirliği.
35
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
48.MARKA MİRASININ AĞIZDAN AĞIZA PAZARLAMAYA
ETKİLERİ: MARKA GÜVENİNİN ARACILIK ROLÜ
M.Enis KOÇ
Kara Kuvvet Komutanlığı
mustafaeniskoc@hotmail.com
Erkan YILDIZ
Başkent Üniversitesi
eryildiz967@gmail.com
ÖZET
Marka, bir satıcının sattığı mal veya hizmetin, rakiplerinden ayırt edilmesine yarayan bir isim,
bir işaret, bir simge veya bütün bunların bileşimi (Kotler, 2000); rakip ürünler karşısında
rekabetçi farklılık kazandıran, kimi zaman rasyonel ve somut vaatler, kimi zaman da somut
olmayan sembolik ve duygusal mesajlarla eklenen kimlik (Keller, 2003) ve üretici ile tüketici
arasındaki iletişimdir (Tosun, 2014). Marka mirası, üretici açısından pazarda rekabet etmek
zorunda olduğu birçok rakibinin bulunduğu durumda markanın bazı özellikleriyle öne çıkarak
tüketicide duygusal bir bağlılık oluşturması (Aaker, 1990) olarak ifade edilebilir. Ağızdan ağıza
pazarlama, bir ürün hakkında hedef alıcılar ile aile üyeleri, arkadaş, iş ortağı vb. arasında
gerçekleşen iletişim (Kotler ve Armstrong, 2004); bir ürünün kullanılmasından sonra edinilen
bilgi ve deneyimlerin gayri resmi paylaşımı (Chung ve Darke, 2006); tüketicilere sunulan
konuşmaya değer bir fikirle ürünler hakkında konuşulması ve bu konuşmanın yayılması
(Sernovitz, 2012) şeklinde ifade edilebilir. Marka güveni, ortalama bir tüketicinin markanın bir
işi yapabileceğine olan inancı (Jin ve Lee, 2010) ve marka üzerindeki pozitif beklentileri (Luk
ve Yip, 2008) olarak belirtilebilir. Bu çalışmanın amacı, marka mirasının ağızdan ağıza
pazarlama üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Aynı zamanda söz konusu ilişkide marka
güveninin aracılık rolüyle ilgili tespitler yapmaktır. Bu amaçla 500 kişinin katılımıyla beyaz
eşya sektörü markalarına yönelik bir çalışma yapılmıştır. Araştırmada veriler kolayda
örnekleme metoduyla online anket yöntemiyle toplanmıştır. Hipotezlerin testleri için yapısal
eşitlik modellemesi kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Marka Mirası, Ağızdan Ağıza Pazarlama, Marka Güveni.
36
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
50.ORGANİZASYONUN İÇİNDE KÜLTÜR VE DİNAMİKLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ (Açık Hesap Yönetimi)
Lütfi SAKA
Okan Üniversitesi
lutfi.saka@okan.edu.tr
ÖZET
İnsanlar doğası gereği, mümkün olduğunca az iş yapma, az sorumluluk alma yönünde eğilim
gösterirler. Bu durum klasik yönetim anlayışlarında insanın tabi olduğu çalışma sisteminin
yarattığı bir sonuçtur. Ancak çağdaş yönetim anlayışlarını benimseyen işletmeler, çalışanlarını
bu tarz çalışma şeklinden uzaklaştırıp, onları da işin içine sokarak bilgi ve yetkileri göçermek
suretiyle bilgi ve yetkiye sahip olmanın getirisi olan sorumluluğu da onlara yükleyebilirler.
Açık bilgi ve açık yetkiyle donatılan çalışanlar, artık bahaneleri bir kenara bırakıp, aldıkları
sorumlulukları tam manasıyla yerinde getireceklerdir.
İnsan faktörü ve buna bağlı olan performans faktörünün önemli olduğu günümüz iş dünyasında
sıkça söz edilen açık hesap yönetimi, çalışanları motive edici, sahip oldukları işe daha ait
hissettirici bir yönetim anlayışıdır. Hesaplarla rakamları izlemeyi ve kararların alınmasına
yardımcı olmayı öğrenen tüm çalışanlar, işyeri sahibi gibi düşünmeyi ve hareket etmeyi, yani
"ücretliler gibi değil, işadamı gibi davranmayı" da öğrenirler. Geleneksel yönetimden farklı
olarak işçiler artık hayat pahalılığına göre ücret zammı almayacak; bunun yerine, kârlılığa
katkıda bulunanlara daha yüksek gelir sağlayan beceriye dayalı ödeme sistemi uygulanacaktır.
Açık Hesap Yönetimi’nin ekip çalışması anlayışıyla getirdiği kazanımların yanında şeffaflıktan
doğan bir takım güvenlik problemleri de doğabilir. Şirketin tüm finansal verilerinin herkesle
paylaşımı, rakip şirketlere sızmaya yol açabileceğinden bazı kısıtların uygulanması
düşünülebilir. Çalışanların kendilerine açılan bazı verileri yanlış anlayıp yorumlamaları bazı
karışıklıklara ve yersiz talep ya da endişelere yol açabilir. Kötü mali tablolar moral bozukluğu,
işlerini kaybetme endişesi ve başka şirketlere gitmelerine neden olabilir. Açıklanan güzel
tablolar ise işçilerin yersiz ücret zammı taleplerine neden olabilecektir. Bu yüzden açık hesap
yönetiminin temelini tüm hesapların açık durmasına değil, çalışanlara bu değerlerin neler ifade
ettiğini anlatmaya dayandırmak gerekir.
Bu çalışmada özetle organizasyonun içinde kültür ve dinamiklerin değerlendirilmesinin
öneminden söz edilmektedir, artık her şeyi yönetenler bilir felsefesi yerine, şirketin
kurumsallaşmasının ve hesaplarını tüm paydaşlara açarak katılımcı yönetime geçmenin çok
daha önemli olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Organizasyon Kültürü, Organizasyon Dinamikleri, Açık Hesap, Saydam
Yönetim, Kurum Bağlılığı.
37
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
60.ORGANİZASYONLARDA EĞİTİM İHTİYAÇ ANALİZİ: VERİ
TOPLAMA YÖNTEMLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRME
İdil IŞIK
Istanbul Bilgi University
idil.isik@bilgi.edu.tr
Taylan ZEYREK
Istanbul Bilgi University
taylan.zeyrek@bilgiedu.net
ÖZET
Eğitim ve gelişim fonksiyonu kurumlar içinde gittikçe daha önemli bir konuma yerleşmektedir.
Kurum içerisindeki eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını tespit etmek için uygulanan eğitim ihtiyaç
analizi, gün geçtikçe sayısı artan kurum içi eğitimlerin yapılandırılmasında ve uygulanmasında
anahtar rol oynamaktadır. Geçmişten bugüne analiz yaklaşımları incelendiğinde, ihtiyacın
konusu ve nedeni, hedef kitle ve raporlama gibi ortak başlıkların birçok yaklaşımda yer aldığı
görülmektedir. Analiz için kullanılan veri toplama yöntemleri, benimsenen yaklaşıma göre
farklılık göstermektedir. Bu çalışmada, organizasyonlarda gerçekleştirilen eğitim ihtiyaç
analizinin iki farklı yöntem açısından incelenmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla iki farklı
yaklaşım ile eğitim ihtiyaç analizi gerçekleştirilip sonuçlar katılımcı algısı açısından
karşılaştırılmıştır. Organizasyonda farklı görev ve seviyelerde olan çalışanlarla gerçekleştirilen
çalışmada mülakat, odak grup çalışması gibi nitel yöntemler ile anket, test gibi nicel yöntemler
uygulanmıştır. İlk çalışmada klasik yöntemler olarak tanımlanan anket, görüşme ve odak grup
çalışmaları, ikinci çalışmada modern yöntem olarak tanımlanan psikometrik bir test ve anket
kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, iki farklı yöntemle elde edilen eğitim ihtiyaç analizleri
paylaşılmıştır. İki yöntemin katılımcı algısı açısından karşılaştırılmasına göre iki yöntem
arasında belirgin bir fark bulunmamıştır.
Anahtar Kelimeler: Eğitim İhtiyaç Analizi, Analiz Yöntemleri, Organizasyon Analizi, Görev
Analizi, Kişi Analizi, Psikometrik Test, Yetkinlikler.
38
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
65.YETENEK YÖNETİMİ: PERFORMANS DEĞERLEME VE
YEDEKLEME PLANLAMASI UYGULAMASI
Gürhan UYSAL
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü
gurhan.uysal@yahoo.com
ÖZET
Bu araştırmada yetenek yönetimi örnek olay yöntemi ile tartışılmaktadır. İK disiplininde iki
önemli olgunun önemli olduğu iddia edilebilir. Bunlar yetenek yönetimi ve bireysel
performanstır. İK’nın hedefi personelin verimliliği ve bireysel performansını yükseltmek
olabilir. Yetenek Yönetiminde İK departmanı performans değerlendirme ve yedekleme
planlaması uygulamalarını uygulayabilir. Ek olarak, performans yönetimi yine işletme
tarafından yetenek yönetiminde benimsenebilir.
Anahtar Kelimeler: Yıldız Çalışan, Yetenek Yönetimi, İKY.
39
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
66.SİNEMADA KİŞİSEL BİR MARKA OLUŞTURMAK
Aşkım Nurdan TÜMBEK TEKEOĞLU
İstanbul Ticaret Üniversitesi,Ticari Bilimler Akademisi
anttekeoglu@ticaret.edu.tr
ÖZET
Toplumda sadece şirketlerin, ürün ve hizmetlerin değil, kişilerin de bir markası vardır. Aslında
herkesin bir kişisel markası vardır,fakat kişilerin çoğu kendi kişisel markaları hakkında bilgi
sahibi değildir.Bilgi işçiliğinin önem kazandığı ve uzmanlığın her türlü hiyerarşinin önüne
geçtiği bir dönemde veriyi iyi kullanan ve profesyonellik açısından çok iyi olan bir kişi,
pazarlama ve halkla ilişkiler yöntemlerini etkin kullanarak kendi kişisel markasını yaratabilir.
Marka olma seviyesine gelmiş ünlü sinema oyuncuları ve sanat dünyasındaki kişiler genellikle
iyi tasarlanmış bir pazarlama,halkla ilişkiler ve eğlence profesyonellerinin stratejik
faaliyetlerinin sonucudur. Güven ise kişisel marka olmanın en önemli unsurudur.2014 yılında
100.yılını kutlayan Türk sinemasında aynı kişiler kişisel marka olarak ön plana çıkmaktadır.
Yapılan celebrity güven endeksi araştırmalarında veya akademik araştırmalarda hep aynı
isimler öne çıkmaktadır: Türkan Şoray,Kemal Sunal,Kadir İnanır,Şener Şen,Tarık Akan,Cem
Yılmaz, Kenan İmirzalıoğlu , Kıvanç Tatlıtuğ, Hülya Avşar,Beren Saat,İbrahim Tatlıses. Tom
Hanks,Merly Streep,Robert De Niro,Jennifer lawrance,Matt Damon,Sandra Bullock,Robert de
Niro gibi isimler de dünya çapındaki güvenilen kişisel markalara sadece birkaç örnektir.
Pazarlama açısından bakıldığında aktör ya da aktrisi ürünü ve bu ürünün pazarını da o aktör
veya aktrisin fanatikleri oluşturmaktadır. Çalışmada bu alanda yazılmış fazla zengin olmayan
akademik literatürden faydalanılarak, kişisel marka oluşturmanın güçlükleri ve etkin kişisel
marka yönetimi konusunda öneriler sunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Marka,Sinemada Kişisel Marka, Kişisel Marka Yönetmek.
40
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
74.LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİNİN İŞ DOYUMUNA ETKİSİNDE
ÖRGÜTSEL İKLİMİN ROLÜ
Selva STAUB
Işık Üniversitesi
Selvastaub@yahoo.com
Tayfun AKKAYA
Aras Kargo
tyfnakkaya@yahoo.com
ÖZET
Değişen insan ihtiyaçları örgütlerin insan kaynağı yapısını etkileyerek emeğe ait sorunların
artmasına neden olmuştur. Yöneticinin liderlik özellikleri yanında çalışanla etkileşimi emeğin
sorunlarını azaltarak çalışanların iş doyumunu (ID) arttırmıştır. Üyeler organize edilmiş
faaliyetlerle örgütleri hedeflerine ulaştırırlar; üyeler bu faaliyetleri de örgütsel iklim ( OI )
içinde icra ederler . Lider Üye Etkileşimi’nin (LUE) ID’na etkisi bir çok araştırmanın
konusunu oluşturmuştur ; ancak bu etkiye örgütsel iklim faktörlerinin ne derecede aracılık
ettiği sorusunun cevabına yönelik araştırma tespit edilmemiştir. Lider ile izleyicileri arasında
kurdukları kaliteli LUE’nin ID’na etkisine OI’nın ne derecede aracılık ettiğinin sonuçlarının
ortaya konması bu araştırmanın amacıdır . Araştırmada Örgütsel İklim (Örgütsel Yapı “OYP”,
Sorumluluk Alma “SOR”, Teşvik ve Ödüllendirme “TOD”, Risk Alma Durumu “RAD”,
Samimiyet “SAM”, Destek Ortamı “DOR") faktörleri ele alınarak incelenmiştir.
Araştırmada; LUE için Scandura ve Graen’in (1984: 430) geliştirdiği LMX7 ölçeği ; ID için ,
Chen ve arkadaşları (2009)’nın ve Judge ve arkadaşları (2009)’nı referans göstererek
hazırladıkları ölçek ; OI için, Litwin ve Stringer (1968) tarafından geliştirilen, Türkçe
uyarlaması Doğan ve Üngüren (2009) tarafından yapılan OI ölçeğinin (LSOCQ) Malkoç
(2011) tarafından hazırlanmış kısa sürümü kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına ait veriler sektöründe lider bir lojistik firmasının 394 çalışanına
uygulanan anketlerden elde edilmiştir . Ölçeklerin geçerliliği LUE ve ID tek faktörlü , OI çok
faktörlü yapılarıyla doğrulanmıştır. Ölçeklerin yüksek cronbach alpha (α) değerlerine ( LUE
=0,98 , ID= 0,85 , OI= 0,84 ) sahip olmaları güvenilir olduklarını göstermiştir. Yapısal eşitlik
modeli ile yapılan hipotez testlerinde ; LUE ile OI faktörleri ve ID arasında olumlu ve
doğrudan etkilerin olduğu , OI faktörlerinden .TOD, RAD, SAM ve DOR’ın ID’yi olumlu
yönde ve anlamlı olarak etkilediği, OYP ve SOA ile ID arasında ise anlamlı bir ilişkinin
bulunmadığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Lider Üye Etkileşimi , İş doyumu , Örgütsel İklim .
41
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
75.İŞ TATMİNİ İLE YAŞAM TATMİNİ ARASINDAKİ İLİŞKİ:
BAYBURT ÜNİVERSİTESİNDE BİR UYGULAMA
F. Zehra ÖZYILMAZ
Bayburt Üniversitesi
zehraozyilmaz@gmail.com
Ömer ÇINAR
Bayburt Üniversitesi İ.İ.B.F.
ocinar_04@hotmail.com
ÖZET
Bir işletmenin veya kuruluşun ayakta kalabilmesi için en önemli unsurları çalışanlarıdır. Bir
örgütün rekabet avantajı elde etmesi, öğrenen bir kimliğe kavuşması, çevresine ayak
uydurabilmesi hem örgütün çalışanlarına vereceği desteğe hem de çalışanların sadakatine,
performansına, bağlılıklarına ve özverisine bağlıdır. Bu bağlamda hem çalışanların kendilerini
değerli hissetmesi, işi sahiplenmesi, kalıcı olması ve performanslarını artırması için örgütün
desteğini arkasında hissetmesi, hem de işletme çalışanlarının yaşam tatmini ve iş tatmin
düzeylerinin iyi olması gerekmektedir. İşinde başarılı olan çalışanlar kendi performansını ve
verimliliğini arttırmakla kalmayıp, bulunduğu işletmenin de karlılığını maksimize edecektir.
Çalışmada iş tatmini ve yaşam tatmini arasındaki ilişkiyi ölçen bir yapısal eşitlik modeli
önerilmektedir. Araştırmada kullanılacak örnekleme yöntemi olarak seçkisiz olmayan
örneklemelerden uygun örnekleme seçilmiştir. Alan araştırmasının evreni Türkiye’deki
Üniversitelerde çalışan akademisyenler belirlenmiştir. Evrenin bu şekilde seçilmesinin amacı
doğru ve nitelikli bilgiye ulaşmanın sağlanabilmesidir. Çalışılan örneklem ise, Bayburt
Üniversitesi akademik çalışanlarından seçilmiştir. Anket uygulamasıyla veriler toplanacak
olup, araştırma modelinde yer alan “iş tatmini” ve “yaşam tatmini” değişkenlerine ilişkin
uluslararası çalışmalarla geçerliliği ve güvenilirliği onaylanmış ölçekler kullanılacaktır. Elde
edilen veriler SPSS ve AMOS programları kullanılarak, kurulan araştırma hipotezleri
sınanmıştır. Araştırma sonucunda “iş tatmini ile yaşam tatmini arasında”, “iş tatmini ile
çalışanların demografik özellikleri arasında” ve “yaşam tatmini ile çalışanların demografik
özellikleri arasında” anlamlı ilişkiler aranacaktır.
Anahtar Kelimeler: İş Tatmini, Yaşam Tatmini, Yapısal Eşitlik Modellemesi.
42
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
76.FİNANSAL OKURYAZARLIK VE PARA YÖNETİMİ: “MESLEK
YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA”
Hilal SARI ÖZGÜN
Pamukkale Üniversitesi, Bekilli MYO
sarih@pau.edu.tr
Emel SARITAŞ
Pamukkale Üniversitesi, Bekilli MYO
emels@pau.edu.tr
ÖZET
Bireylerin finansal ürünler ve hizmetler hakkında bilgi sahibi olmaları için belirli bir düzeyde
finansal okuryazarlık becerisine sahip olmaları gerekmektedir. Finansal okuryazarlık becerisi
yüksek olan bireylerde para yönetimi, risk, bireysel tasarruf eğilimlerinin farklı olması
beklenmektedir. Finansal okuryazarlık becerilerine sahip olmak karşılaşılabilecek finansal
problemlerin önceden belirlenip daha kolay çözebilmek ve refah seviyesini yükseltmek
açısından son derece önemlidir. Türkiye’de son dönemde yaşanan finansal gelişmeler,
üniversite öğrencilerini finansal kararlar almak ve para yönetimi için daha da sorumlu hale
getirmiştir.
Çalışmamızda Pamukkale Üniversitesi Bekilli Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin finansal
okuryazarlık düzeyi ve para yönetimi tutumları belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmamızın
sonucunda öğrencilerin kredi kartı kullanımının yüksek düzeyde olduğu ve daha fazla finansal
eğitime ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Finansal Okuryazarlık, Para Yönetimi, Meslek Yüksekokul Öğrencileri.
43
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
77.SOSYAL MEDYANIN ÇALIŞANIN PSİKOLOJİK GÜÇLENDİRME
ALGISI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
İzzet GÜMÜŞ
İstanbul Gelişim
Üniversitesi
igumus@gelisim.edu.tr
Mehmet Sinan TAM
TÜBİTAK
mehmetsinantam@gmail.com
Burcu AYDIN
İstanbul Gelişim
Üniversitesi
baydin@gelisim.edu.tr
ÖZET
Sosyal medya son dönemlerde hayatımızın odağında yer almayı başaran en yaygın araçlardan
biridir. Sosyal medyayla ilgili gerçekleştirilen çalışmalar genellikle bu mecranın yapısı veya
buraya konu olan objelerle ilgilidir. Yapılan araştırma; sosyal medya kullanıcılarını
tanımlayarak ne tür faaliyetlerde aktif bir şekilde rol aldıklarını, üniversite çalışanları nezdinde
irdelemeyi konu edinmektedir. Sosyal medyaya (b)ağlı bireylerin sayısı gün geçtikçe
artmaktadır. Bu mecrada yer edinen ferdlerin psikolojik güçlendirme algısının, kurumsal
bağlamda aidiyetlerini ortaya koymakta etkin bir rol oynadığı araştırmanın temel hipotezini
oluşturmaktadır. Yapılan çalışmanın amacı; sosyal medyanın çalışanın psikolojik güçlendirme
algısı üzerinde bir etkisinin olup olmadığını bulgulamaktır. Amaçlı örneklem yoluyla belirlenen
İstanbul Gelişim Üniversitesi akademik ve idari personelin psikolojik güçlendirme algısının
ilgili boyutları (anlamlılık, yeterlilik, öz farkındalık, etki) üzerindeki sosyal medya etkisi, anket
tekniğiyle ölçümlenmiştir. Ortaya çıkan en temel tez ise aktif ve pasif sosyal medya
kullanımının psikolojik güçlendirme algısı ile ilişikli olduğu düşüncesidir. Yapılan faktör ve
güvenirlilik analiziyle beraber gerçekleştirilen regresyon analizi sonuçlarıyla elde edilen
bulgular da ise, teknolojinin gelişmesi, yaygınlaşması ve teknolojik aletlerin sağladığı
kolaylıkların bir getirisi olarak sosyal medyanın, bireyler üzerindeki psikolojik güçlendirme
algısının ilgili boyutlarında farklı değerlerde etkisinin olduğu görülmektedir. Araştırmada
psikolojik güçlendirme algısının ölçülmesi için Spreitzer (1995) tarafından geliştirilen
“Psikolojik Güçlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen bulgular SPSS 16.0 sayısal
programına aktarılarak literatürün öne sürdüğü tezler çerçevesinde yorumlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Psikolojik Güçlendirme Ölçeği, İstanbul Gelişim
Üniversitesi.
44
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
78.İŞLETME YAZININDAKİ GİRİŞİMCİLİK ÇALIŞMALARININ
GELİŞİMİNİN BİBLİYOMETRİK ANALİZ VE BİLİMSEL
HARİTALAMA YÖNTEMLERİYLE İNCELENMESİ
Zafer AYKANAT
Ardahan University
zaferaykanat@ardahan.edu.tr
Tayfun YILDIZ
Ardahan University
tayfunyildiz@ardahan.edu.tr
ÖZET
Bu çalışma ile 1970’den günümüze dünyada işletme alanındaki, girişimcilik çalışmalarının
gelişimini araştırmak amaçlanmıştır. İşletmede alanında girişimcilik çalışmalarının nasıl
değişip gelişim gösterdiğini, bibliyometrik analiz ve bilimsel haritalama yöntemleriyle yapılmış
elde edilen sonuçlar yorumlanmıştır. Bibliyometrik analiz, bilimsel yayınların üretildikleri
ülkeleri, yazarları, yazarlar arası işbirliğini, atıfları, kaynakları, kurumları, yayın yılları gibi
bilgilerden oluşmaktadır. Bilimsel haritalama ise, bir bilimsel alanın sınırlandırılmış araştırma
alanları ile ve bu alanların evrimsel gelişimini saptamak için odaklanmış bir yöntemdir. Başka
bir deyişle, bilimsel haritalamanın amacı bilimsel araştırmanın yapısal ve dinamik görüntüsünü
göstermeyi amaçlamaktadır. İşletmede alanındaki girişimcilik çalışmalarının 1970-2015
döneminde Web of Science (WoS) veri tabanında kaç makale yayımlandığı gösterilmiş ve bu
makalelerin, dergi konu başlıklarına göre, anahtar kelimeler esas alınarak konulara göre
dağılımlarının ne olduğu ortaya çıkarılmıştır. Böylelikle işletmede alanında girişimcilik
çalışmalarının gelişimine etki eden konulardaki farklılıkları ortaya konulabilecektir.
Araştırmada 2006 yılı sonrasında yayın sayılarında artış yaşandığı gözlenmiştir. İşletme
yazınında ki girişimcilik çalışmalarına ülkeler bazında bakıldığında, en çok yayının 2.637 yayın
ile ABD birinci sırada, 1.081 yayın ile İngiltere ikinci sırada iken Çin 566 yayın ile üçüncü
sıradadır. Ancak Türkiye toplam 78 yayın ile 26. Sırada ve dünya yayın sayısının %0,97’sini
oluşturmaktadır. Farklı iki dönemlere ayrılarak yapılan bilimsel haritalama ile özellikle 20012015 dönemine bakıldığında tematik değişim ortaya çıktığı görülmektedir. Bu tematik değişim,
genel olarak birbirleriyle ilişkili çalışma alanlarını bazılarının öne çıkması bazılarının ise
gerilemesi suretiyle gerçekleşmektedir.
Anahtar Kelimeler: Bibliyometrik Analiz, Bilimsel Haritalama Analizi, İşletme, Girişimcilik.
45
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
80.PERSONEL GÜÇLENDİRMENİN İHBARCILIĞA ETKİSİNDE
ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN ARACILIK ROLÜ ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Himmet
KARADAL
Aksaray
University
hkaradal@gmail.c
om
Turgut Emre AKYAZI
Gözde SUNMAN
Kübra GÜVENÇ
Aksaray University
Aksaray University
Aksaray University
emreakyazi@aksaray.e
du.tr
gozdesunman@gmail.
com
kubraguvenc.kbgv@gmail.
com
ÖZET
Günümüz bilgi toplumunda, insan kaynaklarının öneminin bilincinde olup onu en iyi şekilde y
öneten ve geliştiren örgütlerin rakiplerine üstünlük sağlama şansının daha yüksek olacağı açık
tır. Personel güçlendirme “güçsüzlük duygusunu besleyen unsurların belirlenmesi ve o unsurla
rın yeterlik duygusunu güçlendirmeye yönelik örgütsel uygulamalar yoluyla ortadan kaldırılm
ası sonucunda işgörenlerde öz yeterlik duygusunun geliştirilmesi süreci” olarak tanımlanmakt
adır (Conger ve Kanungo, 1988: 471). Ayrıca, personel güçlendirme ile işgören görevle ilgili s
orumluluk ve yetki üstlenerek, kendi işi ile ilgili kararlar alabilme özgürlüğüne sahip olabilme
ktedir. Bu durum örgütte çalışanın etkinliğinin artmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla, örgütsel b
ağlılığa sahip olan bir çalışan örgütte daha mutlu ve huzurlu bir çalışma ortamına sahip olacağ
ı için örgüt yararına çalışarak, örgütün üyesi olmaktan da gurur duyacaktır (Doğan ve Demiral
, 2009: 47). Nitekim örgütsel bağlılık düzeyi yüksek olan işgörenlerin, örgütün çıkarlarını koru
mak amacı ile üstlerine etik dışı olayları iletmekten de kaçınmaması gerektiği düşünülmektedi
r. Bu bağlamda araştırmanın amacı, personel güçlendirme ve örgütsel bağlılık kavramlarının ç
alışanların ihbarcılığı (whistleblowing) üzerinde etkisinin olup olmadığını analiz etmektir. Ya
pılan alan yazın taramasında personel güçlendirme ve örgütsel bağlılık kavramları üzerine birç
ok çalışma bulunmakla birlikte, bu kavramların ihbar davranışı ile ilişkisini inceleyen çalışmal
arın kısıtlı olduğu tespit edilmiştir. Personel güçlendirmenin ihbar davranışına etkisinde, örgüt
sel bağlılığın aracılık rolünü ele alan çalışmaya yazında rastlanamamıştır. Dolayısıyla, bu çalış
manın ilgili yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın verileri Nevşehir ili Organi
ze Sanayi Bölgesi’nde gıda sektöründe faaliyet gösteren 340 çalışana sahip bir işletmeden elde
edilmiştir. Çalışma sonucunda, personel güçlendirmenin ihbar davranışı üzerinde pozitif yönlü
ve anlamı bir etkisi olduğu belirlenmiştir (R= 0,403, p= 0,000). Ayrıca, personel güçlendirme i
le ihbarcılık arasındaki ilişkide örgütsel bağlılığın kısmi aracılık rolü bulunduğu da çalışma bu
lguları arasındadır.
Anahtar Kelimeler: Personel Güçlendirme, Örgütsel Bağlılık, İhbarcılık, Aracılık, OSB.
46
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
83.TÜRKİYE ÖRNEĞİ İNSAN KAYNAKLARI FONKSİYONLARI İÇİN
BİR DEĞERLENDİRME ÖNCÜLÜ: KURUMSALLAŞMA
Işık ÇİÇEK
Alanya Alaaddin Keykubat University
icicek@akdeniz.edu.tr
Emine HACIKURA
Alanya Alaaddin Keykubat University
eminehacikura@hotmail.com
ÖZET
Günümüzün artan rekabet koşullarında entelektüel sermayenin önemi daha da belirgin hale
gelmiş, çalışanların bulundukları örgüte maksimum değer katmalarının öncülleri örgüt
araştırmalarında sıklıkla incelenen bir konu olmuştur. Çalışanları elde tutmanın önem
kazanması, insan kaynakları yönetimi fonksiyonları ile örgüte, grup/departmanlara, çalışanlara
uygun bir sistem geliştirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, çalışanları elde
tutmada örgütsel bağlılığı sağlayacak, performansı yüksek işgörenleri bir araya getirerek
yüksek motivasyon düzeyinde performanslarının sürekliliği sağlayacak olan insan kaynakları
yönetimi uygulamalarının çalışanlarca etkin olarak değerlendirilmesi önem kazanmaktadır.
İnsan kaynakları yönetimi fonksiyonlarının işletmelerde etkin ve çalışanlarca memnun
düzeyinde uygulanabilmesi örgütsel hiyerarşide strateji formulasyonunu oluşturan karar düzeyi
ve nihayetinde örgütsel yapı ile yakın ilişkide olacaktır. Bu anlamda, örgütteki kurumsallaşma
düzeyi ve boyutlarının, etkin insan kaynakları fonksiyonlarını geliştirmede ve uygulamada
öncül faktörler arasında yer alabileceğini belirtmek doğru bir ifade olacaktır. Bu araştırmada
kurumsallık boyutlarının insan kaynakları fonksiyonları değerlendirmedeki açıklayıcılığı
incelenmiştir. 38 işletmeden seçilen 156 kişilik örneklem ile gerçekleştirilen araştırma
bulgularına göre, kurumsallık boyutlarından profesyonellik, kültürel güç ve tutarlılık insan
kaynakları fonksiyonlarının etkinlik değerlendirmesini olumu yönde etkilemektedir. Her bir iky
fonksiyonu için ayrıca açıklayıcılığı olan kurumsallaşma boyutları teşhis edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kurumsallaşma, İnsan Kaynakları Fonksiyonlar, Etkinlik.
47
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
84.BİREYİN BENLİK KURGUSUNUN ÖZ LİDERLİK DAVRANIŞINA
ETKİSİ
Cem Harun MEYDAN
Kara Kuvvetleri
Komutanlığı
chmeydan@gmail.com
Memduh BEGENİRBAŞ
Kara Harp Okulu İşletme
Bölümü
mbegenirbas@kho.edu.tr
Muharrem TUNA
Gazi Üniversitesi Turizm
Fakültesi
muharrem@gazi.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada, bireyin benlik kurgusunun onun öz liderliğine olan etkisi araştırılmıştır. Bu
kapsamda, benlik kurgusunun üç altı boyutu ile öz liderliğin dört alt boyutu arasındaki ilişkiler
ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışma, bir üniversitenin turizm fakültesinde öğrenim gören 312
bireyden toplanan veri üzerinden gerçekleştirilmiştir. değişkenler arası ilişkiler korelasyon,
etkileri ise regresyon analizleri ile ortaya konurken, değişkenlere ait ölçeklerin doğrulanması
esnasında yapısal eşitlik modelinden (AMOS 21) yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular
neticesinde, genel olarak bireylerin benlik kurgusunun onların öz liderlikleri üzerinde etkileri
olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Benlik Kurgusu, Özerk Benlik, Öz Liderlik.
48
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
85.YENİLİK VE FİNANSAL PERFORMANS ARASINDAKİ İLİŞKİYİ
BELİRLEMEYE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Ceyda YERDELEN
KAYGIN
Kafkas Üniversitesi
ceydayerdelen@gmail.com
Tuncer YILMAZ
Erdoğan KAYGIN
Kafkas Üniversitesi
yilmaztuncer@hotmail.com
Kafkas Üniversitesi
erdogankaygin@hotmail.com
ÖZET
İşletmelerin sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde etmeleri ve faaliyetlerini yarınlara sağlıklı
bir şekilde iletmelerinde, bir fikre ticari bir değer kazandırıp değer yaratan bir olgu olarak ifade
edilen yenilik önemli bir rol oynamaktadır. Yenilik büyük-küçük, özel ya da kamu tüm
işletmeler için bir yaşam kaynağı niteliğindedir ve işletmelerin finansal performanslarını
etkilediği düşünülmektedir. Finansman bakımından işletmelerin iyi düzeyde olması
işletmelerin amaçlarını gerçekleştirmeleri için vazgeçilmez konular arasındadır. Araştırma bu
düşünce doğrultusunda şekillendirilecek ve yenilik olgusuyla finansal performans arasındaki
ilişki tespit edilecektir.
Bu amaçla inovasyon performansını en çok etkileyen değişkenlerden bir Ar-Ge harcamaları
olduğu için Borsa İstanbul’da (BİST) faaliyet gösteren Metal, Eşya, Makine, ve Gereç Yapı
sektöründe faaliyet gösteren şirketler üzerinde araştırma yapılacaktır. Bu sektörü seçmekteki
amaç Ar-Ge harcamaları en fazla olan sektörlerden biri olmasıdır. Gerekli analizlerden sonra
yorumlara ve önerilere yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler: Finansal Performans, Yenilik, Ar-Ge.
49
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
87.DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİN KÜLTÜREL ZEKA ÜZERİNE
ETKİSİ: ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR ARAŞTIRMA
Mazlum ÇELİK
Hasan Kalyoncu Üniversitesi, İİSB Fak
mazlum.celik@hku.edu.tr
Ümit KÖRCÜK YAPICI
Hasan Kalyoncu Üniversitesi, İİSB Fak
umityapici3108@gmail.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı çok kültürlü ortamlarda çalışanların farklı kültürlere uyumunu
kolaylaştıran kültürel zeka ve boyutları (Üst Bilişsel Zekâ, Bilişsel Zekâ, Motivasyonel Zekâ,
Davranışsal Zekâ) üzerinde demografik özelliklerin (bilinen yabancı dil sayısı, gidilen ülke
sayısı, eğitim seviyesi ve cinsiyet) etkili olup olmadığını araştırmaktır. Bu amaçla farklı kültürel
özellikler taşıyan 14 ülkeden toplam 281 kişiden veri toplanmıştır. Veriler normal dağılım
göstermediğinden hipotezleri test etmek için parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Yapılan
Kruskal-Wallis ve Mann Whitney U testleri sonucunda, bilinen yabancı dil sayısı, yurtdışına
yapılan seyahat sayısı ve eğitim seviyesine göre kültürel zekânın farklılaştığı, cinsiyete göre
farklılaşmadığı görülmüştür.
Elde edilen bulgulara dayanılarak araştırmacılara ve
uygulayıcılara tavsiyelerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kültürel Zekâ, Üst Bilişsel Zekâ, Bilişsel Zekâ, Motivasyonel Zekâ,
Davranışsal Zekâ.
50
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
91.HAVAYOLU SADAKAT PROGRAMLARININ YOLCULAR
ÜZERİNDE GÜVEN, SADAKAT VE İLİŞKİYİ SÜRDÜRME ETKİSİNİN
İNCELENMESİ
Mustafa YURTTADUR1, Ahmet MERİÇ2, Arife Aygül ÖZÜPEK2, Barış ALNIAÇIK2,
Erol ŞAHİN2, Halil İbrahim BAYAZIT2, Melike KUVVET2, Meryem AKIN2, Neşe
BİRGÖREN2, Zehra FIRAT2
ÖZET
Sivil havacılık sektöründe işletmeler yoğun rekabetin etkilerini azaltabilmek ve mevcut
müşterilerini daha iyi tanıyarak kişiselleştirilebilmiş satış stratejileri uygulayabilmek için sık
uçan yolcu sadakat programlarını (FFP, Frequent Flyer Program) kullanmaya başlamışlardır.
İşletmeler söz konusu programlarla müşterileri ile daha etkin ilişkiler kurabilmektedirler.
İlişkisel pazarlamanın bir uzantısı olarak değerlendirilebilecek yolcu sadakat programları
havayolları işletmeleri için rekabet avantajı oluşturduğundan pazarlama stratejilerinin
merkezinde yer almaktadır. Araştırmada, sık uçan yolcu sadakat programları ile yolcu sadakati
arasındaki ilişkiyi görebilmek amacıyla ulusal havayollarının sadakat programları
incelenmiştir.
Yolcuları ile uzun süreli ilişkiler oluşturmayı amaçlayan havayolları için sadakat
programlarının nasıl algılandığının bilinmesi önemlidir. Ayrıca yolcuların havayolu ile
ilişkilerini sürdürme istekleri, işletmeye duydukları güven ve sadakat arasındaki ilişkilerin
bilinmesi de programların başarısını etkilemektedir. Bu amaçla oluşturulan anket formu ile
ulusal havayollarını kullanan yolcular üzerinde araştırma gerçekleştirilmiştir. Elde edilen
veriler istatistik analizleri ile değerlendirilmiş ve hipotezler test edilmiştir.
Yapılan analizler sonucunda sadakat, güven ve ilişkiyi sürdürme boyutları tespit edilmiştir ve
sadakat, ilişkiyi sürdürme ve güven algılarının kendi aralarında doğru orantılı ve anlamlı bir
düzeyde ilişki olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Havayolu, Sadakat Programı, Güven, İlişkisel Pazarlama, Rekabet
Avantajı.
İstanbul Gelişim Üniversitesi, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü Öğretim
Üyesi, İstanbul / Türkiye
2
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Bölümü, Doktora Öğrencisi, İstanbul / Türkiye
1
51
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
93.ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİM VE
UYGULAMALARINA YÖNELİK FARKINDALIKLARI: KIRSEHİR
İLİNDE BİR ARAŞTIRMA
Fatma TETİK
Ahi Evran Üniversitesi
fatma__tetik@hotmail.com
Adnan AKIN
Kırıkkale Üniversitesi
akin-adnan@hotmail.com
ÖZET
Son yıllarda işletmeler yoğun bir rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek ve daha ileriye
gidebilmek için rekabet avantajı kazanabilme gayreti göstermektedirler. Bu avantajı
kazanabilmede en mühim faktörlerden birisi de insan kaynağıdır. Bu kaynaktan en etkili ve en
verimli bir şekilde faydalanmak için öncelikle kişinin yapacağı iş ile ilgili ihtiyaç duyulan güç
ile eğitime sahip olması önem teşkil emektedir.
İş kazası ve meslek hastalıklarının ortaya çıkması ile alakalı olarak yapılan araştırmalar
değerlendirildiğinde, iş kazası ve meslek hastalığı sayısının bir hayli yüksek seviyede olduğu
göze çarpmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, dolayısıyla işçi sağlığı ve iş
güvenliğinin sağlanması için yapılabileceklerin başında, probleme insan kaynakları yönetimi
bakımından ustaca yaklaşmak gelmektedir.
Tüm bu faktörler ışığında araştırmanın amacı şekillenmiştir ve bu doğrultuda çalışanların iş
sağlığı ve iş güvenliği eğitim ve uygulamalarına yönelik farkındalıkları ve yaklaşımları aynı
zamanda anketin uygulandığı işletmedeki çalışan grupları arasında karsılaştırmalı analiz
sonuçları test edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca araştırmadan çıkan sonuçlara göre gerekli önlem
ve tedbirlerin alınmasına yönelik çalışmalara yön vermek de bir diğer amaçtır.
Araştırmanın evrenini Kırşehir İlinde faaliyet gösteren şeker fabrikasının kadrolu, taşeron ve
mevsimlik işçileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise kolayda örnekleme yöntemi
ile ulaşılan 500 çalışan oluşturmaktadır.
Araştırmada kullanılan veri toplama anketi 20 sorudan oluşmaktadır. Bu anket iş sağlığı ve
güvenliği konusunda fabrika çalışanlarının konuya yaklaşımı üzerinedir. Söz konusu anket
araştırma grubunu oluşturan şeker fabrikası çalışanları ile yüz yüze iletişim yoluyla
doldurulmuştur. Anket uygulaması tamamlandıktan sonra eksik veya yanlış doldurulduğu
düşünülen anketler araştırmaya dâhil edilmemiştir. Elde edilen verilerin analizinde SPSS 20.0
for Windows paket programı kullanılmış ve gerekli görülen analiz yöntemleri uygulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: İş Sağlığı ve Güvenliği, İş Kazası ve Meslek Hastalığı, Farkındalık.
52
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
94.TEMSİL KURAMI BAKIŞ AÇISIYLA YÖNETİM KURULU
YAPISININ FİNANSAL PERFORMANS ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Ayşegül ÇARKCI
Gümüşhane Üniversitesi,
İ.İ.B.F. İşletme Bölümü
aysegulcarkci@gumushane.edu.tr
Göksel ATAMAN
Marmara Üniversitesi,
İşletme Fakültesi
gataman@marmara.edu.tr
ÖZET
Yönetim kurulu yapısının finansal performans üzerindeki etkisi pek çok araştırmacı için ilgi
odağı olmaktadır. Türkiye’de yapılan çalışmalarda yönetim kurulu yapısı ve performans
arasındaki ilişki çoğunlukla vekalet kuramı bakış açısı ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu
çalışma, literatürden farklı bir bakış açısı sunmak amacıyla yönetim kurulu yapısının finansal
performans üzerindeki etkisini temsil kuramı bakış açısıyla incelemektedir. Aynı zamanda,
gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye bağlamı dikkate alındığında, temsil kuramı
mı yoksa vekalet kuramı mı yönetim kurulu yapısını daha iyi açıklamaktadır sorusu
yanıtlanmaya çalışılmaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere temsil kuramı bakış açısıyla
geliştirilen araştırma hipotezleri Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yer alan 236 firmadan
elde edilen ikincil veriler ışığında, birtakım kontrol değişkenleri de göz önünde bulundurularak,
hiyerarşik regresyon analizi ile test edilmiştir. Kontrol değişkenleri, firma büyüklüğü, firmanın
faaliyette bulunduğu sektör, icra kurulu başkanı-CEO’nun şirketteki toplam payı, CEO dışında
şirketteki iç yöneticilerin toplam payı, yönetim kurulunda yer alan kadın üye ve aynı soyadlı
üye oranı, şirketteki en büyük hissedarın ve kurumsal yatırımcıların payı ve firma yaşından
oluşmaktadır. Firma performans göstergeleri olarak muhasebe temelli üç değişken (Aktif
kârlılık oranı-ROA, Öz Sermaye Karlılık oranı-ROE ve Satış kârlılık oranı-ROS) kullanılmıştır.
Çalışmanın bağımsız değişkenlerini ise iç yönetici oranı, CEO ikiliği, yönetim kurulu
büyüklüğü, ortalama yaş ve ortalama görev süresi oluşturmaktadır. Yapılan analiz sonucunda
temsil kuramının varsayımlarının Türkiye bağlamı için daha açıklayıcı olduğunu sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yönetim Kurulu Yapısı, Temsil Kuramı, Vekalet Kuramı.
53
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
96.ALGILANAN ÖRGÜT İKLİMİ İLE ÇALIŞANLARIN İŞ
PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN
DÜZENLEYİCİ ROLÜNÜN İNCELENMESİ: BANKACILIK
SEKTÖRÜNDE BİR ARAŞTIRMA
Mustafa YURTTADUR1, Ekrem SÜZEN2, Cebrail YAKIŞIR3, Enver KALDIRIM3,
Gültekin GÜRÇAY3, Hasan ÖZTURAN3, Mehmet Ömer ÖZÜÇAĞLIYAN3, Münevver
BAYAR3, Nadire KANTARCIOĞLU3, Nuran VARIŞLI3, Nurten ADEMOĞLU3
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, banka kurumlarında görev yapan çalışanların algıladıkları örgütsel
iklimin iş performansları ile ilişkisini ve iş performansı üzerindeki etkisini tespit etmek ve
örgütsel iklim ile iş performansı arasındaki ilişkide çalışanların algıladıkları örgütsel bağlılığın
ara değişken rolünü değerlendirmektir. Bu amaçla, öncelikle çalışmada yer alan kavramlar
tanımlanmış, yapılan literatür incelemesi ile kavramlar arasındaki ilişkiler öncül çalışmalar ile
desteklenmeye çalışılmıştır. Kuramsal çerçevenin oluşturulması ile araştırmanın hipotezleri
geliştirilmiştir. Yapılan analizler neticesinde çalışanların olumlu örgüt iklimi algılamalarının iş
performansı düzeyi ile anlamlı ve pozitif yönde ilişkili olduğu ve örgüt ikliminin örgütsel
bağlılık algısı ile anlamlı ve pozitif ilişkide olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte, örgüt iklimi
ve iş performansı arasındaki ilişkide çalışanların örgütsel bağlılık algılarının düzenleyici
değişken rolüne sahip olduğu ve bu ilişkide anlamlı bir düzenleyici etkiye sahip olduğu
görülmüştür. Çalışmanın sonucunda öncelikle öne sürülebilecek olan birtakım sınırlılıklardan
söz edilmiş ve araştırma bulgularına dayanarak öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Örgüt İklimi, Örgütsel Bağlılık, İş Performansı, Banka Sektörü.
_________________________________________________________________________________________
1
İstanbul Gelişim Üniversitesi, İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü Öğretim
Üyesi, İstanbul / Türkiye myurttadur@gelisim.edu.tr
2
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi, İstanbul / Türkiye
3
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Genel İşletme Doktora Programı Öğrencisi
54
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
105.DUYGUSAL EMEĞİN, İŞ TATMİNİ VE İŞTEN AYRILMA NİYETİ
İLE İLİŞKİSİNDE LİDER ÜYE ETKİLEŞİMİNİN ROLÜNE İLİŞKİN
LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE YAPILAN BİR ARAŞTIRMA
Hakan TURGUT
Başkent Üniversitesi
hakanturgut66@gmail.com
İsmail TOKMAK
Milli Savunma Bakanlığı
itokmak@gmail.com
Mustafa Fikret ATEŞ
Başkent Üniversitesi
mfikretates@gmail.com
ÖZET
Günümüzde işletmeler, çalışanlarından; müşterilerle duygudaşlık kurmalarını, belirlenmiş
çeşitli roller üstlenmelerini, kendileri inanmasalar veya çok daha farklı duygular içerisinde
olsalar dahi kendilerinden beklenen şekilde davranmalarını yani fiziksel ve entelektüel
katkılarının yanı sıra işletme için duygusal emeklerini de sunmalarını istemektedirler.
(Hochschild, 1983; Tokmak, 2014). Bu beklentilerin çalışanların iş tatminine ve işten ayrılma
niyetlerine etkilerinin olabileğine yönelik ağırlıklı olarak uluslararası yazında yapılan
çalışmalar mevcuttur (Morris ve Feldman, 1996; Cote ve Morgan, 2002; Judge vd., 2009;
Beğenirbaş ve Çalışkan, 2014).
Bunun yanı sıra çalışanlarından örgüt amaçlarıyla uyumlu duygu gösterimlerini ortaya
koymalarını bekleyen liderin (Oral ve Köse, 2011) çalışanları ile kurmuş oldukları etkileşimin
düzeyinin de bu konuda önemli olduğu değerlendirilmektedir. Liderlerin astları ile kurmuş
oldukları etkileşim üzerine odaklanan Lider Üye Etkileşimi teorisine göre liderin astları ile
etkileşim düzeyinin farklılaşabileceği, daha yakın çalıştığı astları ile kaliteli bir etkileşim
içerisinde olan liderlerin daha uzağında yer alan astları ile daha resmi ve düşük düzeyli bir
etkileşim içerisinde bulunacakları ifade edilmiştir. Liderlerin astlarıyla nitelik ve nicelik
yönünden birbirinden farklı ikili ilişki kalitesinin bireysel ve örgütsel boyutta arzulanan
sonuçları etkilediği (Gerstner ve Day, 1997) varsayılmaktadır.
Duygusal emek ile lider üye etkileşimi değişkenlerini bir arada ele alan bir çalışmaya
ulaşılamamıştır. Ancak duygusal emek ile iş tatmini ve işten ayrılma niyeti arasındaki
ilişkilerde çalışanların liderleri ile oluşturacakları etkileşiminde rolünün bulunabileceği
düşünülerek bu dört değişkenin bir arada ele alınacağı bir çalışma tasarlanmış olup
çalışmamızın amacı, duygusal emeğin, ayrı ayrı iş tatmini ve işten ayrılma niyeti üzerindeki
etkilerinde lider üye etkileşiminin aracılık rolünün bulunup bulunmadığını belirlemektir.
Bu kapsamda, müşteri memnuniyetinin sektörde rekabet için en önemli unsur olduğu lojistik
sektörüne yönelik bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada veriler kolayda örnekleme metoduyla
e-anket kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya 518 çalışan katılmış olup hipotezlerin testleri
için regresyon analizleri yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Duygusal Emek, İşten Ayrılma Niyeti, İş Tatmini, Lider Üye Etkileşimi,
Lojistik Sektörü.
55
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
106.ARAS YÖNTEMİ İLE TÜRKİYE VE AB ÜLKELERİNİN POLİTİK
RİSK AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI
Cihan ÇİFTÇİ
İstanbul Üniversitesi
C.ciftci65@gmail.com
Serdar Semih COŞKUN
İstanbul Üniversitesi
serdar.coskun@istanbul..edu.tr
ÖZET
Ülke kredi derecelendirme notunun belirlenmesinde kullanılan en önemli kriterlerden biri
politik risk skorudur. Bu çalışmada ARAS yöntemi ve ICRG (International Country Risk
Guide) 2015 yılı politik risk verileri (P1-hükümet istikrarı, P2-sosyo-ekonomik koşullar, P3yatırım profili, P4-içsel çatışmalar, P5-dışşal çatışmalar, P6-yolsuzluk, P7-askeri kanadın
siyasetteki rolü, P8-dinsel gerilimler, P9-kanun ve düzen, P10-etnik gerilimler, P11-demokratik
hesap verebilirlik, P12-bürokrasi kalitesi) kullanılarak Türkiye ve AB ülkelerinin politik risk
açısından karşılaştırılması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 2015 yılında Türkiye politik
risk açısından en riskli ülke olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Politik risk, Çok Kriterli Karar Verme, ARAS Metodu.
56
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
107.GİA VE ARAS YÖNTEMLERİYLE ÜLKELERİN EKONOMİK
RİSK KARŞILAŞTIRMASI
Cihan ÇİFTÇİ
İstanbul Üniversitesi
C.ciftci65@gmail.com
Serdar Semih COŞKUN
İstanbul Üniversitesi
serdar.coskun@istanbul..edu.tr
ÖZET
Ekonomik risk, bir ülkenin ekonomisinin güçlü ve zayıf yönlerinin değerlendirilmesi sonucu
dünya ekonomisinde ülkenin yeri hakkında bilgi elde edilen, uluslararası kredi derecelendirme
kuruluşları tarafından ülke notu belirlenmesinde kullanılan ve uluslararası yatırımlar için ölçüt
olan önemli bir faktördür. Bu çalışmada GİA ve ARAS yöntemleri kullanılarak ülkelerin
ekonomik risk değerlendirilmesi yapılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Türkiye, ekonomik risk
açısından 30 AB ülkesi arasında ARAS yöntemine göre 26.sırada, GİA yöntemine göre ise
30.sırada yer almıştır. Dünya genelinde ise ARAS yöntemine göre 64.sırada, GİA yöntemine
göre ise 88.sırada yer almıştır.
Anahtar Kelimeler: Ekonomik Risk, Gri İlişkiler Analizi, ARAS Metodu.
57
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
110.ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİN DENEYİM SÜRELERİNİN TEMEL
SEKTÖRLER VE DEMOGRAFİK AÇIDAN İNCELENMESİ: ABD
ÖRNEĞİ
Zehra Nuray NİŞANCI
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
zehranuray.nisanci@ikc.edu.tr
Nezih Metin ÖZMUTAF
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi
nezih.metin.ozmutaf@ikc.edu.tr
ÖZET
Araştırmanın temel amacı, Amerika Birleşik Devletleri Pittsburgh şehri kapsamında gelir
düzeyi açısından en büyük 41 işletmedeki üst düzey yöneticilerin deneyim sürelerinin, temel
sektörler ve demografik özellikler kapsamında incelenmesidir. Bu bağlamda Amerika Birleşik
Devletleri Pittsburgh şehrinde faaliyet gösteren 41 şirketin web sitelerinde, temel sektör, gelir,
işletme yaşı ile üst düzey yöneticilerin cinsiyet ve eğitimlerine yönelik bilgiler kapsamında
inceleme yapılmıştır. Araştırma sonucunda imalat sektöründeki deneyim süresi/işletmedeki
kıdemi beş yıldan fazla olan yöneticilerin, en düşük düzeyde yer aldığı; deneyim süresine göre
fen ve sosyal bilimler eğitim alanlarında farksızlık; deneyim süresine göre şirketin kuruluş yılı
(yaşı) kapsamında farksızlık ve deneyim süresine göre şirketlerin yıllık gelir düzeylerinde
farksızlık belirlenmiştir. Diğer taraftan cinsiyete göre ise üst düzey yöneticilerin oranı
erkeklerde kadınlara göre daha fazla olarak tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Üst Düzey Yönetici, Deneyim Süresi, Temel Sektörler, Demografik
Özellikler.
58
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
115.ÖRGÜTSEL KÖRLÜĞÜN (ÖRGÜT MİYOPİSİ ) AYRINTILI
KAVRAMSAL ANALİZİ VE ÖLÇÜMÜ: GELİŞTİRİLEN BİR ÖLÇEK
YARDIMIYLA DEĞERLENDİRME
Oya AYTEMİZ SEYMEN
Balıkesir Üniversitesi
seymenoy@yahoo.com
Taşkın KILIÇ
Gümüşhane Üniversitesi
taskinkilic79@hotmail.com
Oğuzhan KİNTER
Balıkesir Üniversitesi
ÖZET
Tıbbi bir terim olarak körlük, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, “tüm düzeltmelerle birlikte
canlılarda olağan görme gücünün 1/20'ine ya da daha azına sahip olma veya ışığı hiç
algılayamama durumu” dur (WHO,2015). Öte yandan, bu tanımla sağlık bilimlerinde “canlılara
özgü bedensel bir engel” olarak incelenen körlüğün izlerine örgütsel düzeyde de rastlamak
mümkündür. İlgili yazında kuramsal ve görgül açılardan yeterince incelenememiş olan Örgütsel
Körlük kavramının tanımlanması, boyutlarının, öncül ve sonuçlarının belirlenmesi ve ölçümüne
yönelik Türkçe bir ölçek geliştirilerek kavramın Türkçe yazına kazandırılması bu çalışmanın
amaçları olarak ifade edilebilir. Araştırmanın kavramsal bölümü, ilgili yazında ulaşılabilen
sınırlı sayıdaki çalışmadan faydalanılarak oluşturulmuştur. Ölçek geliştirme kapsamında, 2013
yılında Örgütsel Miyopi adında kitap yazan Catino (2013)’nun kullandığı üç boyut referans
alınarak ve ayrıca örgütsel körlüğü ölçmek için ilgili uzmanlarla görüşme sonucu bir boyut daha
eklenerek, pilot çalışmayla geçerliliği kanıtlanmış olan 28 ifade ve dört alt boyuttan oluşan bir
anket kullanılmıştır. Anket, enerji sektöründen 231 ve sağlık sektöründen 231 olmak üzere
toplam 462 çalışana yüz yüze ve kolayda örneklem yöntemi ile uygulanmıştır. Elde edilen
veriler LISREL ve SPSS programlarında analizlere tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda,
örgüt yazınında sınırlı sayıdaki çalışmaya konu olan örgütsel körlük olgusunu ölçen bir ölçek
geliştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, örgütsel körlüğün “kişilik türü, yapılan işin
rutinlik derecesi, örgüt yapısı ve sektör yapısı” olmak üzere dört alt boyuttan oluştuğu tespit
edilmiştir. Diğer taraftan, araştırmanın örnekleminde yer alan kurumlar örgütsel körlük
bakımından karşılaştırıldığında, sağlık çalışanlarının, enerji sektörü çalışanlarına göre yüksek
düzeyde körlük algısına sahip oldukları görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Körlük, Örgütsel Miyopi, İşletme Körlüğü, Dar Vizyon, Silo
Sendromu.
59
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
119.SOCIAL ENTREPRENEURSHIP AND TECHNOLOGICAL
INNOVATION: A COMPARATIVE STUDY ON THE DEVELOPED
VERSUS DEVELOPING COUNTRIES
Duygu TÜRKER
Yaşar Üniversitesi
duygu.turker@yasar.edu.tr
Y. Serkan Özmen
Yaşar Üniversitesi
serkan.ozmen@ieu.edu.tr
ÖZET
Innovation has stimulated the economic as well as social progress in the societies. Therefore, it
is critical to identify the conditions that enable the innovation by considering the embeddedness
of innovators to their context. The literature on the National Systems of Innovation (NSI) has
focused on this context dependent nature of innovation by referring the interactive and
accumulative nature of innovation process. As the focal actors, the innovators must match what
it is supplied by the national context with what it is demanded in the same context. However,
this innovation process has been diverse and complex in the case of social entrepreneurs, since
these actors simultaneously deal with the multiple institutional logics to craft their innovation
strategies. The purpose of current study is to reveal this process of technological innovation
among the social entrepreneurs. In doing so, the changes in the demand and supply sides of
technological innovation within a national context has been built on a model by integrating two
viable frameworks of literature. While Pache and Chowdury’s (2012) institutional domains of
a social entrepreneur (public sector, commercial, and social-welfare logics) were used to
capture the changes in supply side, the changes in demand side (emerging, drifting, widening,
and deepening) and technological innovation (incremental, modular, architectural, and
discontinuous) were covered from the recent typology of Ho and Lee (2015). Based on this
integrative tri-dimensional model, the current study attempts to explore to what extent the social
entrepreneurs within a national context generate technological innovation on a two-fold sample
of Ashoka Fellow. Following a qualitative methodology, the study provided the comparative
nature of technological innovation within a developed and developing country contexts.
Anahtar Kelimeler: Institutional Theory, National Systems of Innovation, Social
Entrepreneurship, Technological Innovation.
60
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
61
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
124.FİNANSAL PERFORMANS ÜZERİNDE FİNANSAL ETİĞİN
ETKİLERİ: BORSA İSTANBUL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİ
ÜZERİNDE BİR UYGULAMA
Murat ATİK
Kara Harp Okulu
matik@kho.edu.tr
Yaşar KÖSE
Kara Harp Okulu
ykose@kho.edu.tr
Bülent YILMAZ
Kara Harp Okulu
byilmaz@kho.edu.tr
Kemal KÖKSAL
Kara Harp Okulu
kkoksal@kho.edu.tr
ÖZET
Şirketlerin uzun vadede değerlerini artırabilmeleri için faaliyette bulundukları çevrenin
isteklerini göz önüne almaları gerekmektedir. Bu kapsamda şirketler, faaliyetleri hakkında
yatırımcıları bilgilendirmek için sürdürebilirlik raporları düzenleyip, yayınlamaktadırlar. Şu an
şirketler açısından sürdürebilirlik raporlarının yayınlanmasının bir zorunluluğu
bulunmamaktadır. Gelişmiş ülke borsaları, şirketlerin çevresel, sosyal, kurumsal yönetim
konularındaki risklerine ilişkin politika oluşturmaları süreçlerinde şirketlere yol gösterici bir
faaliyetleri bulunmaktadır. Bu kapsamda sürdürülebilirlik politikalarını benimseyen şirketlerin
hisse senetlerinden oluşturulmuş endeksleri finansal piyasalardaki yatırımcılara iletmektedir.
Borsa İstanbul’da şirketlerin çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim konularındaki
performanslarını belirlemek için farklı endeks hesaplamaları yapmaktadır. Bu endekslerden
“BIST Sürdürülebilirlik Endeksi” Borsa İstanbul’da işlem gören ve kurumsal sürdürebilirlik
performansı üst düzeyde olan şirketlerden oluşturulan bir endekstir. Bu doğrultuda çalışmanın
amacı, şirketlerin etik ve sosyal sorumluluk politikaları ile belirlenen “BİST Sürdürebilirlik
Endeks” getirisinin diğer endeks getirilerinden farklı olup olmadığını araştırmaktır. Sonuç
olarak BİST Sürdürebilirlik Endeks getirisi ile diğer endeks getiriler arasında anlamlı bir
farklılığın olduğu ve sürdürebilirlik politikalarını benimseyen şirketlerden oluşturulmuş
endekslerin getirisinin diğer endeks getirilerine göre daha yüksek getiri sağladıkları tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Finansal Etik, Sürdürülebilirlik Endeksi, Sosyal Sorumluluk ve Etik
Fonlar.
62
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
126.MİKRO, KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERİN AVRUPA
BİRLİĞİ EKONOMİSİ’NDEKİ ROLÜ
Ebru NERGİZ
İstanbul Gelişim Üniversitesi
energiz@gelisim.edu.tr
ABSTRACT
In the European Union micro, small and medium-sized enterprises (SMEs) are engines for
growth and job creation. They contribute significantly to innovation and competition in many
economic sectors.
Micro, small and medium-sized enterprises (SMEs) constitute 99% of companies in the EU.
They provide two thirds of private sector jobs and contribute to more than half of the total added
value created by businesses in the EU. Nine out of ten SMEs are actually micro enterprises with
fewer than 10 employees. Given their importance to Europe’s economy, SMEs are a major
focus of EU policy. The European Commission aims to promote entrepreneurship and improve
the business environment for SMEs, thereby allowing them to realise their full potential in
today’s global economy.
Various action programmes have been adopted to support SMEs, such as the Small Business
Act, which encompasses all of these programmes and aims to create a comprehensive policy
framework. The Horizon 2020 and COSME programmes have also been adopted with the aim
of increasing the competitiveness of SMEs through research and innovation, and providing
better access to finance for SMEs. COSME has a budget of over EUR 1.3 billion to fund the
financial instruments that facilitate access to loans and equity finance for SMEs where market
gaps have been identified.
The aim of this study is to analyze the role of micro, small and medium-sized enterprises in the
European economy and their performance especially in the period after the 2008 global
financial crisis.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, KOBİ’ler, KOBİ Politikası.
63
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
129.ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN PAZARLAMA YENİLİĞİNE ETKİSİNDE
ÇALIŞAN YARATICILIĞININ ARACILIK ROLÜ: BANKACILIK
SEKTÖRÜ ÜZERİNE ARAŞTIRMA
Ebru Sönmez Karapınar
Erciyes Üniversitesi
ebrusonmez@erciyes.edu.tr
ÖZET
Örgüt kültürü, pazarlama yeniliği ve çalışan yaratıcılığı ile ilgili literatür incelendiğinde
araştırmacıların daha çok örgüt kültürü ve örgütsel yenilik; yenilikçilik ve yaratıcılık; örgüt
kültürü ve çalışanların yaratıcılığı gibi iki konu arasındaki ilişkileri incelediği görülmüştür. Bu
boşluktan hareketle, bu çalışmada, üçüncü bir boyut eklenerek, örgüt kültürünün pazarlama
yeniliğine etkisinde çalışanların yaratıcılığının aracılık rolü incelenmiştir. Bu amaçla Kayseri
ilinde faaliyet gösteren bankaların 330 çalışanından anket yöntemi ile veri toplanmıştır.
Hiyerarşik regresyon analizi sonucu, örgüt kültürünün (ÖK) pazarlama yeniliği (PY) üzerine
etkisinde çalışan yaratıcılığının (ÇY) aracılık rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır
Anahtar Kelimeler: Örgüt Kültürü, Pazarlama Yeniliği, Çalışan Yaratıcılığı, Hiyerarşik
Regresyon, Faktör Analizi.
64
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
132.OTANTİKLİK, İLİŞKİSEL BENLİK KURGUSU VE PSİKOLOJİK
SAĞLAMLIĞIN PSİKOLOJİK UYUMSUZLUK İLE İLİŞKİLERİNİN
İNCELENMESİ: KÜLTÜREL PSİKOLOJİ VE POZİTİF PSİKOLOJİ
BAĞLAMINDA BİR DEĞERLENDİRME
Seçil BAL TAŞTAN
Marmara Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İngilizce İşletme Bölümü
secilbal@yahoo.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, depresyon, anksiyete ve stres alt değişkenlerinden oluşan bir üst kavram
olarak ele alınmış olan psikolojik uyumsuzluğun ilişkisel benlik kurgusu, otantik olma ve
psikolojik sağlamlık ile ilişkilerinin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini İstanbul’daki
devlet ortaokullarında görev yapmakta olan idareci ve öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırma
sonuçlarına göre, bireylerin ilişkisel benlik kurgusunun depresyon, anksiyete ve stres ile negatif
yönde ilişkili olduğu, otantik olmanın depresyon ile negatif, anksiyete ve stres ile pozitif yönde
ilişkili olduğu belirlenmiştir. Psikolojik sağlamlığın ise depresyon, anksiyete ve stres ile negatif
yönde ilişkili olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Psikolojik Uyumsuzluk, Otantiklik, İlişkisel Benlik Kurgusu, Psikolojik
Sağlamlık, Kültürel Psikoloji, Pozitif Psikoloji.
65
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
133.BARTIN İLİNDEKİ TURİZM SEKTÖRÜNDE FAALİYET
GÖSTEREN KÜÇÜK İŞLETMELERİN VE AİLE İŞLETMELERİNİN
KURUMSALLAŞMA DÜZEYİ
Ayhan KARAKAŞ
Bartın University
ayhankarakas74@gmail.com
Muhammed Raşit Yıldız
Bartın University
rasityildiz77@gmail.com
ÖZET
Türkiye’de özellikle aile işletmelerinin ve KOBİ’lerin büyüme ve belirsizlik ortamıyla gelen
sorunlarının çözümünün ancak kurumsallaşma ile mümkün olabileceği düşünülmektedir. Bu
nedenle aile işletmelerinin ne düzeyde kurumsallaştığını tespit etmek için yapılmaktadır.
Ülkemizdeki işletmelerin %95 gibi büyük bir çoğunluğu aile şirketlerinden oluşmaktadır. Bu
denli yoğunluğa sahip işletmelerin kurumsallaşma ile daha güçlü yapıya ulaşacaklarının
düşünüldüğü için bu işletmelerimizin kurumsallaşma düzeylerini belirleyerek, belirsizlik
durumları ve kriz durumlarına tepkilerini ölçerek, kurumsallaşmış ve kurumsallaşmamış
işletmeler arasındaki farkları göreceğiz. Çalışma Bartın ilindeki küçük ölçekli turizm
işletmeleri üzerinde uygulanmaktadır. İşletmelerin kurumsallaşma düzeylerinin faaliyet türü,
faaliyet süresi, aile şirketi olup olmadığı gibi değişkenlere göre değişip değişmediğinin tespiti
için bağımsız örneklem t testi yapılacaktır. Sonuç olarak aile işletmelerinin ve küçük
işletmelerin kurumsallaşma düzeylerinin, kurumsallaşmaktan uzak olan işletmelere fark olup
olmadığı ortaya konacaktır.
Anahtar Kelimeler: Küçük İşletmeler, Kurumsallaşma Düzeyi, Bartın.
66
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
139.ÖRTÜK LİDERLİK KURAMI ÇERÇEVESİNDE GÜÇ MESAFESİ
İLE DÖNÜŞÜMCÜ VE ETKİLEŞİMCİ LİDERLİK İLİŞKİSİ: SAĞLIK
ÇALIŞANLARI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA
Oğuzhan KİNTER
Balıkesir Üniversitesi, İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü,
Yönetim ve Organizasyon ABD
Oya AYTEMİZ SEYMEN
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İşletme Bölümü, Yönetim ve
Organizasyon ABD
ÖZET
Araştırmanın temel amacı; örtük liderlik kuramı çerçevesinde, ulusal kültür boyutlarından güç
mesafesi ile etkileşimci ve dönüşümcü liderlik ilişkisini tespit etmektir. Araştırma örneklemi
olarak, Balıkesir Üniversitesi Hastanesi, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir
Çiğli Devlet Hastanesi, Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi, İstanbul Eğitim ve Araştırma
Hastanesi ve Elazığ Baskil Toplum Sağlığı Merkezi sağlık çalışanları seçilmiştir. Araştırma
bulguları, güç mesafesinin, dönüşümcü ve etkileşimci liderlik tarzının arzu edilmesinde etkili
olduğunu göstermiştir. Ayrıca, güç mesafesi ile dönüşümcü liderlik arasında negatif;
etkileşimci liderlik ile ise pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Örtük Liderlik, Etkileşimci Liderlik, Dönüşümcü Liderlik, Güç Mesafesi.
67
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
140.PAZAR VE KALİTE ORYANTASYONU İLE FİRMA
PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİDE ÖRGÜTSEL ÖĞRENME
YETENEĞİNİN ARA DEĞİŞKEN ROLÜ
FIRM PERFORMANCE
Gülhan KALMUK
Yeni Yuzyil University
gulhan.kalmuk@yeniyuzyil.edu.tr
A.Zafer ACAR
Piri Reis University
azacar@pirireis.edu.tr
ÖZET
Sağlık sektöründe son yıllarda özel yatırımların hızla artması ile oluşan rekabet ortamında özel
hastanelerde performanslarını arttırmak için değişen paradigmalar paralelinde bazı stratejik yönelimlere
odaklanmaktadırlar. Bu kapsamda bir hizmet kuruluşu olarak işletme stratejilerini kalite ve pazar odaklı
olarak geliştirme yönündeki çabalarının hızla artmakta olduğu gözlemlenmektedir.
Dolayısıyla pazar oryantasyonunu geliştirmede örgütsel öğrenme yeteneği örgütlerin çevre ve pazar
değişikliklerini öngörerek örgüt süreçlerinin riskinin düşürülmesine ve örgütün geliştirilmesine önemli
katkıda bulunmaktadır. Yam ve arkadaşları (2005) örgütlerin faaliyetlerinin daha fazla pazar ve kalite
odaklı olmasını kapsayan mevcut süreçleri yeniden yapılandırarak ve yeni programlar icat ederek
değiştirmelerini önermiştir. Diğer taraftan örgütsel öğrenme yeteneği bulunan işletmelerin dış çevre ile
açık etkileşim içinde olan, deneyimleri değerlendiren, yönetimsel bağlılık sağlayan, katılımcı bir
politika izleyen, liderleri örgüte bağlı ve personeli güçlendiren bir tutum içinde, amaç ve misyonu açık,
bilgi aktarımını tam ve zamanında yaparak firma performanslarını artırdığı çeşitli araştırmalarla tespit
edilmiştir (örn. Chiva et al., 2007; Jerez-Gomez et al., 2005; Leonard-Barton, 1992). Bu gibi bulgular
pazar ve kalite odaklı işletme stratejilerinin örgütsel öğrenme bağlamında yeniden yapılandırıldığı
takdirde işletme performansını daha da artacağı yönünde değerlendirilebilir.
Bu varsayımlarımız doğrultusunda İstanbul ilinde yataklı hizmet veren 181 özel hastaneden 95
hastanede elde edilen 148 anketten oluşan bir veri tabanı oluşturulmuştur. Teorik çerçeve kapsamında
dile getirilen hipotezler SPSS 19 programı kullanılarak korelasyon ve regresyon analizleri ile test
edilmiştir. Analiz sonuçları pazar oryantasyon boyutlarından Rakip Odaklılık ve Departmanlar Arası
Koordinasyon boyutlarının Firma Performansını pozitif yönde etkilediği ve Müşteri Odaklılık
boyutunun Firma Performansını etkilemediğini göstermiştir. Öğrenme yeteneğinin Firma Performansı
alt boyutlarını pozitif yönde etkilediği görülmüştür. Örgütsel Öğrenme Yeteneğinin Rakip OdaklılıkNitel Performans ve Müşteri Odaklılık-Nitel Performans ilişkisi üzerinde tam ara değişken etkisi,
Örgütsel öğrenme yeteneğinin Kalite Oryantasyonu –Nicel Performans ve Müşteri Odaklılık- Nicel
Performans ilişkisi üzerinde tam ara değişken etkisi bulunmaktadır. Ayrıca Örgütsel öğrenme
yeteneğinin Kalite Oryantasyonu - Nitel Performans ilişkisinde düşük düzeyde ara değişken etkisi
bulunmaktadır. Teorik çerçevede yer alan faktörler arasındaki karşılıklı ve doğrusal ilişkileri ortaya
koyarken, örgütsel öğrenme yeteneğinin bu ilişkiler dahilinde tam ve kısmi ara değişken etkisi
yarattığını ortaya koymuştur.
Anahtar Kelimeler: Pazar Oryantasyonu, Kalite Oryantasyonu, Örgütsel Öğrenme Yeteneği.
68
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
143.ETİK İKLİMİN İŞ TATMİNİ VE İŞTEN AYRILMA NİYETİNE
ETKİSİNDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN ARACI ROLÜ: BİR
HOLDİNGİN YÖNETİCİLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Yunus BIYIK
Gazi Üniversitesi, İİBF
İşletme Bölümü
yunusbiyik@gazi.edu.tr
Tuğçe ŞİMŞEK
Gazi Üniversitesi, İİBF
İşletme Bölümü
tugcesimsek@gazi.edu.tr
Alptekin SÖKMEN
Gazi Üniversitesi, İİBF
İşletme Bölümü
asokmen@gazi.edu.tr
ÖZET
Etik iklim, çalışan davranışlarına yön verebilecek bir yapıya sahip olması ve gerek olumlu, gerekse de
olumsuz çalışan çıktılarıyla anlamlı ilişkisi sebebiyle literatürde birçok araştırmaya konu olmuştur.
Yapılan çalışmaların önemli bir kısmında etik iklimin; örgütsel performans, entelektüel sermaye,
yöneticiye güven, iş tatmini, örgütsel bağlılık, örgütsel güven ve bireysel performans üzerinde anlamlı
ve olumlu etkilere sahip olduğu görülmüştür. Öte yandan pozitif etik iklim algısının kişilerarası çatışma,
duygusal tükenme, işten ayrılma niyeti, işe devamsızlık ve rol stresi gibi davranışları azalttığına dair bir
takım bulgular da ortaya konulmuştur. Görüldüğü gibi etik iklimin pozitif veya negatif anlamda birçok
değişkenle ilişkisi incelenmiştir. Bununla birlikte araştırma konumuzu da oluşturan etik iklimin iş
tatmini ve işten ayrılma niyetine etkisinde örgütsel bağlılığın aracılık rolünü ele alan çalışma sayısı
oldukça kısıtlıdır. Bu araştırmanın diğer bir ayırt edici özelliği ise, doğrudan yöneticilere yönelik
olmasıdır. Bilindiği üzere gerçekleştirilen araştırmaların önemli bir kısmı çalışanlara yönelik olmakla
birlikte doğrudan yöneticileri hedef alan çalışmalara oldukça az rastlanılmaktadır. Bu çalışmanın temel
amacı da, etik iklimin yöneticilerin iş tatmini ve işten ayrılma niyetine etkisinde örgütsel bağlılığın
aracılık rolünü ortaya koymaktır. Bu kapsamda söz konusu etkinin ve ilişkinin ortaya konulması için bir
holdingin Ankara’da bulunan merkezindeki yöneticilere yönelik olarak ampirik bir araştırma
gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan etik iklim ile hem örgütsel bağlılık,
hem de iş tatmini arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki; etik iklim ile işten ayrılma niyeti arasında ise
negatif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca etik iklimin; örgütsel bağlılık, iş tatmini ve işten
ayrılma niyetinin önemli bir kısmını açıkladığı da görülmüştür. Örgütsel bağlılığın aracılık rolünü tespit
etmek amacıyla çalışmada iki ayrı yapısal eşitlik modeli oluşturulmuştur. Birinci modele göre örgütsel
bağlılığın; etik iklimin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinde aracılık etkisi bulunmamaktadır. İkinci
modele göre ise örgütsel bağlılığın, etik iklimin iş tatmini üzerindeki etkisinde tam bir aracı etkisinin
bulunduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Etik İklim, Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini, İşten Ayrılma Niyeti.
69
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
146.BİLGİ MANİPÜLASYONU YAPILAN FİNANSAL TABLOLARIN
KARAKTERİSTİKLERİNİN BELİRLENMESİ: BORSA İSTANBUL’DA
BİR UYGULAMA
Sibel FETTAHOĞLU
Kocaeli University
stopdemir@kocaeli.edu.tr
Metin KARGACI
Kocaeli University
metin.kargaci@kocaeli.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, ilk aşamada finansal tablolarda bilgi manipülasyonu yapılıp yapılmaması
ile finansal değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin var olup olmadığını; ikinci aşamada bilgi
manipülasyonu yapılan finansal tablolar ile bilgi manipülasyonu yapılmayan finansal tabloların
karakteristiklerinin, belli ortak noktalarının ya da farklılıkların olup olmadığını belirlemektir.
Bunu gerçekleştirmek için regresyon ve ayırma analizleri SPSS paket programı ile
uygulanmıştır. Borsa İstanbul(BIST)’da Yakın İzleme Pazarı(Gözaltı Pazarı)’nda yer alan
işletmelerin finansal tabloları ile Kurumsal Yönetim Endeksi’nde yer alan işletmelerin finansal
tabloları karşılaştırılmıştır. BIST Yakın İzleme Pazarı’nda yer alan işletme sayısı 30 tanedir.
Söz konusu pazarda yer alan finansal kurum ve üretim işletmesi olmayan holdingler kapsam
dışı bırakılmış olup 2013-2015 yılları boyunca tüm finansal tablo ve verilerine ulaşılabilen 14
tane işletmenin verileri, analiz kapsamında değerlendirmiştir. BIST Kurumsal Yönetim
Endeksi’nde yer alan işletme sayısı ise 50’dir. Finansal kurum ve üretim işletmesi olmayan
holdingler kapsam dışında bırakıldığında toplam 15 tane işletmenin verileri analiz kapsamında
değerlendirilmiştir. Analizde kullanılacak değişkenler 2013-2015 yılları için değerlendirilmek
üzere: Borçlanma derecesi, aktif kârlılığı, varlık devir hızı, net kâr marjı, Kaldıraç oranı=
Toplam borç / Toplam varlık, Net işletme sermayesi / Toplam varlık, stok devir hızı, Z-Skor ve
Brüt kâr / Toplam varlık oranlarıdır.
Anahtar Kelimeler: Borsa İstanbul, Finansal Tablo, Bilgi Manipülasyonu.
70
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
147.İŞLETMELERDE İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLERİN ANALİZİ: TARSUS DEVLET HASTANESİ ÖRNEĞİ
Suat AŞKIN
Adıyaman Üniversitesi İİBF,
İşletme Bölümü
dr.suataskin@hotmail.com
Emine Dağlı
Tarsus Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji ve
Reanimasyon Bölümü
ÖZET
Takip etmenin her geçen gün daha da zorlaştığı ve hızına yetişemediğimiz bilgi, ulaşım, iletişim ve sağlık
teknolojilerindeki olağan üstü gelişim ve değişim beraberinde Dünyanın da hızlı bir değişim sürecine girmesine
sebep olmuştur. Bu süreçte sınırların hem fiziki hem de sanal alemde kalkmasıyla birlikte globalleşen Dünyada
artan uluslararası rekabet ve bilinçlenen müşteriler kurumları, kuruluşları, işletmeleri ve farklı örgütleri geçen süre
içerisinde daha fazla yenilikleri ve teknolojiyi izlemeye ve kullanmaya zorlamaktadır. Modern global pazarlama
stratejileri ve yoğun rekabet şartlarında işletmelerin ve örgütlerin daha fazla kar elde edebilmeleri ve rekabet
avantajı sağlayabilmeleri için ürün ve hizmetlerini rakiplerine göre çok daha hızlı ve en az maliyetle, yüksek
kalitede, en verimli şekilde nihai tüketicilerine ulaştırmaları kaçınılmaz olmaktadır. İşletmelerin hizmet ve ürün
maliyetini azaltıcı, karı artırıcı, üretim düzeyini ve kaliteyi yükseltici, toplumsal refahı artırıcı, enflasyonu azaltıcı
özellikleriyle birlikte müşteri memnuniyetini yükseltici, ücret artışı sağlayıcı, iş güvencesi garantisi gibi etkileri
olan verimlilik hem ulusal kalkınmanın anahtarı hem de uluslar arası rekabette tüm sektörler için büyük ölçüde
rekabet üstünlüğü sağlayan önemli bir ölçüm aracı haline gelmiştir.
Araştırmanın amacı; sağlık sektörü olarak hizmet veren Tarsus Devlet Hastanesi’nde işgücü verimliliğini etkileyen
faktörlerin hangi düzeyde olduğunu belirlemektir. Bu kapsamda hastane çalışanlarına yönetimin operasyonel
faaliyetlerinin işgücü verimliliklerini etkileyen faktörlerin derecesini ölçmek amacıyla anket uygulaması yapılmış
ve problemin çözümüne yönelik nicel yöntem kullanılmıştır. Hastane yönetiminin tutum ve çalışma sisteminin
işgücü verimliliğine etkisinin araştırıldığı bu çalışma, farklı görevlere mensup 334 kişilik bir çalışma grubunun
katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Mersin ilinin Tarsus ilçesinde bir kamu kurumu olarak faaliyet gösteren Tarsus
Devlet Hastanesi çalışanlarının 2015 yılında hastane yönetiminin sürdürdüğü faaliyetlerin ne ölçüde işgücü
verimliliğini etkilediği faktörler bazında incelenmiştir. İşgörenlerin beklentileri ve görüşlerinin tespiti
doğrultusunda 36 adet sorudan oluşan bir ölçek kullanılmıştır. İşgörenlerin bu sorulara cevapları beşli Likert
ölçeğine göre değerlendirilerek araştırma verilerinin toplanması sağlanmıştır. Verimliliğe etki eden faktörlerden
yönetim, sistem, teknoloji, ücret, iletişim ve eğitim hastane çalışanlarının cinsiyet ve icra ettikleri görev grubuna
göre SPSS 23 programı ile analiz edilip yorumlanmıştır.
Yoğun rekabet ortamında işletmelerin en önemli amaçlarından biri de verimliliği artırmaktır. Bu bağlamda
karmaşık bir yapıyla hizmet veren hastanelerde verimliliği artırıcı önlemlerin alınması önem arz etmektedir.
Üretim faktörleri verimliliği doğrudan etkilerken bu kapsamda verimliliği etkileyen işgücü de önemli bir yere
sahiptir. Hastanedeki sağlık personelinin motivasyonu, ücretinin yeterli seviyede olması, fiziki ortamın düzenleme
şeklinin çalışanın tercihine bırakılması, işgücü verimliliğinin artırılmasında etkili olmaktadır. Yaptığı işin
karşılığını ücret olarak tam alan çalışanların verimliliklerinin daha yüksek olduğu bu çalışmada elde edilen önemli
sonuçlardan biridir.
İşgücü verimliliğinin yüksek olması diğer unsurların da verimliliğini artırmaktadır. Ayrıca işgücü verimliliği diğer
tüm verimlilik sonuçlarını pozitif yönde etkileyecek özelliğe ve öneme sahiptir.
Anahtar Kelimeler: Verimlilik, Kalite, Hizmet, Üretim, İşgücü Verimliliği, Sağlık.
71
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
157.MUHASEBE ÇALIŞANLARINDA İŞE YABANCILAŞMA VE İŞ
PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Güler Dinçel YANIK
Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesi
guleryanik@hotmail.com
Nurcan GÜNCE
Kocaeli Üniversitesi
Gönül KONAKAY
Kocaeli Üniversitesi
n.gunce@hotmail.com
gkonakay@hotmail.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı Muhasebe meslek mensuplarında işe yabancılaşma ve iş performansı
arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Genel bir görüş işe yabancılaşmanın iş performansını
olumsuz etkilediği yönündedir. Muhasebe meslek mensuplarında bu iki değişkenin ilişkisine
bakılmak istenmiş, bu doğrultuda; Kocaeli ilinde 424 muhasebe meslek mensubuna
ulaşılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda; muhasebe meslek mensuplarının demografik
değişkenleri dikkate alınarak işe yabancılaşma ve iş performansı arasındaki ilişkiler
incelenmiştir.Yapılan T-Testi ve ANOVA sonuçlarına göre muhasebe meslek mensuplarında;
cinsiyet değişkenine göre işe yabancılaşma açısından ve iş performansları açısından anlamlı bir
fark olmadığı saptanmış, hizmet süresi değişkenine göre ise anlamlı bir fark olduğu tespit
edilmiştir. Bağımlı ya da bağımsız çalışma ve ünvan değişkenlerine göre, işe yabancılaşma ve
iş performansı arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Meslek Mensupları, İşe Yabancılaşma, İş Performansı.
72
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
158.LİDERİN KULLANDIĞI GÜÇ KAYNAKLARI, BAĞLAMSAL
PERFORMANS VE BÖLGECİLİK İLİŞKİSİ: BEYAZ YAKALILAR
ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Deniz DİRİK
Manisa Celal Bayar
Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü
deniz.ispirli@cbu.edu.tr
Lale ORAL ATAÇ
Manisa Celal Bayar
Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü
lale.oral@cbu.edu.tr
Hilmiye TÜRESİN TETİK
Manisa Celal Bayar
Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü
hilmiye.turesin@cbu.edu.tr
ÖZET
Liderin kullandığı güç kaynaklarının çalışan performansını bağlamsal açıdan etkileme
mekanizmaları ve bölgecilik tutumlarının bu süreç ile ilişkisi çalışmanın temel sorunsalını
oluşturmaktadır. Liderin kullandığı güç kaynaklarına ilişkin algının bağlamsal performans
üzerinde etkisi olacağı ve çalışanların örgütsel alanlarına ilişkin geliştirdikleri bölgecilik
tutumlarının bu ilişkiyi düzenleyeceği öngörülmüştür. Araştırmanın bulgularına göre, liderin
algılanan güç kaynakları, bölgecilik ve bağlamsal performans ölçek ortalamaları arasında
demografik değişkenler olan cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve tecrübe açısından anlamlı farklılık
gözlenmemiştir. Bağlamsal performanstaki değişkenliği en yüksek oranda açıklayan güç
kaynakları karizmatik güç ve yasal güç olarak gerçekleşmiştir. Tekil bir değişken olarak
bölgecilik, bağlamsal performans ile pozitif yönde anlamlı korelasyon göstermesine karşın
çalışanların bağlamsal performansları üzerinde bölgeciliğin anlamlı etkisi tespit edilememiştir.
Hiyerarşik regresyon analizi bulgularına göre bağlamsal performans bağımlı değişken olmak
üzere birinci adımda liderin kullandığı güç kaynakları ile bölgeciliğin bağımsız değişkenler
olarak ve ikinci adımda liderin kullandığı güç kaynakları ile bölgecilik etkileşimlerinin analize
dahil edildiği modeller anlamlı bulunmuştur.
Anahtar Kelimeler: Liderin Güç Kaynakları, İş Performansı, Bağlamsal Performans,
Bölgecilik.
73
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
161.YÜKSEK TEKNOLOJİ ODAKLI ENDÜSTRİYEL EKİPMANLAR
ÜRETİM ORGANİZASYONLARINDA ÜRÜN
GERÇEKLEŞTİRMEDEKİ PROBLEMLER VE KÖK NEDENLERİ
Çağlar ÜÇLER
Özyeğin Üniversitesi
caglar.ucler@ozyegin.edu.tr
Özalp VAYVAY
Marmara Üniversitesi
ÖZET
İleri teknoloji alanında sipariş üzerine üretim pazarı hızla büyümektedir. Özellikle proses
endüstrisi alanındaki endüstriyel sistemler yüksek düzeydeki karmaşıklık isterine rağmen
yatırımcılar tarafından dar zaman kısıtları altında bulunmaktadır. Kendi içinde çelişen bu ikilik,
hatalar, yeniden işleme ve karlılık kaybı ile sonuçlanmaktadır. Dolayısıyla bu tipte ürün
gerçekleştirmesi yapan şirketler değerli zaman kaybının yanı sıra, acele ile çalışmaları sebebiyle
bilginin birikiminde ve dolaşımında da zorluklar yaşamaktadırlar. Sonuç olarak inovasyon
kapasitesi daralarak, sürdürülebilirlik tehlikeye girmektedir. Bu problemlerin ana sebeplerini
izole edebilmek için teknoloji odaklı uluslararası bir organizasyon analiz edilerek, tüm iş
süreçleri ağ diyagramı ile modellenmiştir. Daha sonra kritik yol üzerindeki süreçler için hata
türleri ve etkileri analizi gerçekleştirilerek, sırası ile %36,1 ile uygun bilgi işlem ve gereksinim
yönetimi sistemlerinin eksikliğinin, %32,8 ile tecrübe eksikliğinin, %31,1 ile de yüksek iş
yükünün, potansiyel kök nedenler oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca gereksinim yönetim
sistemlerinde ve insan kaynaklarında iyileştirme alanları da başarıyla gösterilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ürün Gerçekleştirme, İş Süreçleri Yönetimi, Hata Türleri ve Etkileri
Analizi, Kök Neden Analizi.
74
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
164.ÇALIŞAN SESİNİ KÜLTÜRLERARASI BAKIŞ İLE ANLAMAK:
TOPLULUKÇU OLMANIN ÖNEMİ VAR MIDIR?
Ela ÜNLER
Bahçeşehir Üniversitesi
ela.unler@eas.bahcesehir.edu.tr
Sibel ÇALIŞKAN
İstanbul Bilgi Üniversitesi
sibel.caliskan@bilgi.edu.tr
ÖZET
Çalışan sesi çalışmaları, çalışanların ne düşündüğünü açıkça söylemeye uygun olan ortamların
arkasındaki nedenler ve yönetsel konular üzerine odaklanmaktadır. Bu kavram ilk kez
Hirschman (1970: 70) tarafından “itiraz edilebilir/sakıncalı bir durumdan kaçmak yerine onu
değiştirecek herhangi bir girişimde bulunmak” olarak tanımlanmıştır. Çalışmanın amacı,
yöneticilerin çalışan sesine karşı tutumunun çalışan sesi üzerindeki etkisini, algılanan psikolojik
güven aracılık rolü kapsamında incelemektir. Ayrıca, iş tatmini ve bireycilik/toplulukçuluk
özelliklerinin, algılanan psikolojik güvenin çalışan sesi üzerindeki etkisinde şartlı değişken
olarak rolleri de incelenmiştir. Araştırma modelinde, Maynes ve Podsakoff’un (2014)
tanımladığı dört farklı ses davranışı (destekleyici, yapıcı, savunmacı, yıkıcı) bulunmaktadır.
Teknoloji sektöründe çalışan 207 kişiden anket toplanmıştır. Yapılan analizler sonucunda,
algılanan psikolojik güven aracılık rolü ile yönetici tutumunun yıkıcı çalışan sesi üzerinde
negatif etkisi bulunmuştur. Ayrıca, kolektivist çalışanların psikolojik güven düzeylerinin
artması ile yıkıcı seslerinde azalma olduğu görülmüştür. Destekleyici varsayımlar, sosyal takas
teorisi ile açıklanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Çalışan Sesi, Psikolojik Güven, Yönetici Tutumu, İş Tatmini, Bireycilik,
Toplulukçuluk.
75
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
166.KTY: KANIT TEMELLİ YALIN UYGULAMA İÇİN
YAPISALLAŞTIRILMIŞ BİR YAKLAŞIM
Celal Alpay HAVLE
Galatasaray Üniversitesi
celal.havle@ozyegin.edu.tr
Caglar UCLER
Özyeğin Üniversitesi
Mumtaz ERDEM
Anadolu Üniversitesi
ÖZET
Dayanıklı ev aletleri pazarındaki yüksek rekabetçi koşullar ürün yelpazesinin ve özelliklerinin
genişlemesine ve ürün gerekliliklerinde yoğun bir artışa neden olmaktadır. Dolayısıyla bu
gerekliliklere uymak için üretim yapılanması ve planlaması giderek karmaşıklaşmıştır. Ayrıca
gerekli tüm kısıtlar göz önüne alınmadığı ve yetersiz iyileştirme olduğu durumlarda, üretim
planları uyumsuzlukla sonuçlanabilir. Bu sebepten dolayı çevrim zamanları artarak, teslimlerde
gecikmelere sebep olmakta ve verim de azalmaktadır. Bu çalışmada, çevik, esnek ve yalın
üretim ortamını sağlayabilmek için, değer akış haritalandırması ile ilişkilendirilen, benzetim
tabanlı, “work in process” iyileştirmesini kullanan, kanıt temelli bir yaklaşım (KTY)
önerilmiştir. Akabinde KTY uygulaması olarak Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya
üreticilerinden birinde bir vaka çalışması başarıyla tamamlanılarak sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Yalın, “Work-In-Process” (WIP), Değer Akış Haritalama (DAH), Üretim
Benzetimi.
76
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
169.ARE WE WHAT WE CONSUME?
Pinar YILDIRIM
Kadir KOCKIRAN
ÖZET
Çalışmanın amacı insanların lüks marka tercih etme sebeplerini ve bu tercihlerin altında yatan
psikolojik nedenleri anlamaktır. Sonuçlar tüketici benliği ve psikolojik ihtiyaçlar kavramları
altında analiz edilmiştir. Ayrıca lüks tüketim marka imajı ve marka algısı da incelenmiştir.
Araştırmada kalitatif araştırma metodu uygulanmış ve 19-33 yaş arası kadın ve erkek 13 kişi
ile yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Lüks markalara sembolik anlamlar atfedilmesi sonucu, lüks tüketim işlevsellik yerine
çoğunlukla psikolojik ihtiyaçlar tarafından tetiklenmektedir. Araştırma sonuçları katılımcıların
lüks markaları egolarını tatmin etmek, ideal benliğe ulaşmak ve çevre tarafından saygı görmek
sebebiyle tercih ettiğini ortaya koymuştur. Lüks markalar kullanıcıların kendilerini
diğerlerinden üstün ve ayrıcalıklı hissetmesi adına araç olarak kullanılmaktadır. Katılımcılar
lüks marka sahibi olmaktan haz alır ve mutluluk duyarken, aynı zamanda lüks marka
kullanımının kendine güveni arttırarak iş ortamında takdir görme ve başarı elde etme gibi
sonuçları olabileceği şeklinde görüş belirtmiştir. Araştırma sonuçları ayrıca katılımcıların lüks
marka sahipliğini sosyo-kültürel gelişmişlik ile bağdaştırdığını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Pazarlama, Tüketici Davranışları, Lüks Markalama, Marka İmajı,
Tüketici Benliği, İdeal Benlik, Psikolojik İhtiyaçlar.
77
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
170.İNOVASYON YETENEKLERİ İLE GİRİŞİMCİ KİŞİLİK
ÖZELLİKLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR
ARAŞTIRMA
Himmet KARADAL
Aksaray University
hkaradal@gmail.com
Muhammet SAYGIN
Mersin University
muhammetsaygin@gmail.com
ÖZET
Artan rekabet ve teknolojinin hızlı ilerleyişi girişimcilerin kurdukları işletmelerin sürekliliğini
sağlamak amacıyla inovasyon yapmak durumunda kalmalarını sağlamaktadır. Buna karşılık,
girişimciler büyük idealler ve hedefler ile başladıkları iş kurma yolculuklarında bireysel ve
çevresel etkiler nedeniyle rekabet edemeyerek başarısızlığa uğramaktadır. İnovasyon
yetenekleri, girişimcilerin rakipleri karşısında varlıklarını sürdürmeleri açısından hayati önem
taşımaktadır. Özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin esnek hareket ve tepki
kapasiteleri nedeniyle inovasyon yeteneklerine sahip olmaları temel işletme amaçlarına
ulaşmalarını sağlama noktasında anahtar rol oynamaktadır. Araştırmanın katılımcılarını Silifke
Ticaret ve Sanayi Odası üyeleri oluşturmuştur. Araştırmaya 254 katılımcıdan basit tesadüfi
örneklem yöntemiyle elde edilen veriler dahil edilmiştir.
Çalışmanın temel amacı girişimci kişilik özellikleri ile inovasyon yetenekleri arasındaki
ilişkinin analiz edilmesidir. Araştırmada kullanılan yöntem, nicel verilere ek olarak nitel
verilerin destekleyici olarak sunulduğu açıklayıcı karma araştırma yöntemidir. Çalışmada
Marvel (2006) tarafından geliştirilen inovasyon yetenekleri ölçeğinden yararlanılmıştır. Sosyodemografik özellikler bağlamında girişimcilerin işe başlama ve iş geliştirme süreçlerini
kapsayan fazla sayıda değişkenden yararlanılmıştır. Ayrıca, katılımcılara yöneltilen açık uçlu
sorular yardımıyla girişimci kişilik özellikleri üzerine nitel değerlendirmeler yapılmıştır.
Katılımcıları girişimciliğe sevk eden unsurlar açık uçlu sorulardan elde edilen söylemler
aracılığıyla belirlenmiştir. Araştırmanın yerel kalkınmanın öncüsü olarak düşünülen
girişimcilerin ele alınması bakımından işletme literatürüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: İnovasyon Yetenekleri, Girişimci Kişilik Özellikleri, Girişimcilik.
78
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
171.GİRİŞİMCİLİK NİYETİ İLE ÖZYETERLİLİK İNANCI
ARASINDAKİ İLİŞKİDE ALGILANAN STRES VE TÜKENMİŞLİK
DÜZEYİNİN ROLÜ
Meltem YAVUZ
İstanbul Üniversitesi
meltem.yavuz@istanbul.edu.tr
Gültekin ALTUNTAŞ
İstanbul Üniversitesi
altuntas@istanbul.edu.tr
Rıfat KAMAŞAK
Yeditepe Üniversitesi
rkamasak@yeditepe.edu.tr
ÖZET
Girişimcilik niyeti, en basit haliyle, bir bireyin kendi işini kurma yönünde bilinçli ve gönüllü
biçimde gayret göstermesi, bunun için çaba harcaması olarak tanımlanabilir. Söz konusu gayret
ya da çaba, bireyin kendisinin kontrol edemeyeceği ekonomik, kültürel ve politik değişkenler
gibi dışsal etmenler ile bireyin görece kendi kontrolü altında bulunan bireysel özellik ve
eğilimlerini içeren içsel etmenler tarafından yönlendirilir. Buna karşın, girişimcilik niyetini
yönlendiren etmenlerin belirlenmesine yönelik çalışmalarda dışsal etmenlerden çok, içsel
etmenlerin daha baskın olduğuna ilişkin genel bir eğilim söz konusudur. İçsel etmenler
çerçevesinde, bireyin girişimcilik niyetinin özellikle psikolojik etmenlerden etkilendiği
savunulurken, yeni bir iş kurma görevini başarıyla tamamlamaya ilişkin güveni ifade eden
girişimsel özyeterlilik inancının, söz konusu psikolojik etmenlerin en başında geldiği ileri
sürülmektedir. Öte yandan, özyeterlilik inancı ve girişimcilik niyeti arasındaki doğrudan
ilişkiye bakılan çalışmalarda, söz konusu doğrudan ilişkiyi etkileyecek diğer psikolojik
etmenlere ilişkin aracı değişken kullanımı görece düşüktür. Bu çalışmanın amacı, özyeterlilik
inancı ile etkileşimde bulunabileceği ileri sürülen stres ve tükenmişlik etmenlerinin ele alınarak,
girişimcilik niyeti üzerindeki etkilerinin incelenmesidir. Bu amaca dönük olarak, İstanbul
Üniversitesi Sürekli Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ve Türkiye İş Kurumu
(İŞKUR) işbirliği ile düzenlenen genel katılıma açık “Uygulamalı Girişimcilik” eğitimi alan
173 katılımcı üzerinde bir anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonucunda, katılımcıların
stres ve tükenmişlik düzeyleri ile özyeterlilik inançları arasında negatif bir ilişki bulunurken,
katılımcıların stres ve tükenmişlik düzeylerinin, özyeterlilik inançları ile girişimcilik niyetleri
arasındaki pozitif yönlü ilişkiyi de anlamlı bir şekilde zayıflattığı ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Özyeterlilik, Algılanan Stres, Tükenmişlik, Girişimcilik Niyeti.
79
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
172.THE EFFECTS OF PRIOR PROFESSIONAL WORK
EXPERIENCES ON GENERATING ENTREPRENEURIAL BEHAVIOR
Aziz BAKAY
ABSTRACT
Entrepreneurship is not only one of the important topic of developed countries, but also takes
place in the agenda of developing countries. State and government agencies, as well as private
sector representatives spend efforts for increasing the number of entrepreneurs in an economy.
By these efforts it is expected to decrease unemployment rates, preventing unregistered
economy and accelerating innovation capability of a nation. To achieve these goals, it is crucial
to understand who the entrepreneur is, how their potential will be brought out, what kind of
support they need. However entrepreneurial behavior is of a complicated process which
depends on socio-cultural and psychological factors. While entrepreneurship scholars has
intensively focused on both, but little attention has been paid to interplay between
entrepreneurial process, its psychology and prior work experiences. Employing grounded
theory methodology, interviews with 10 entrepreneurs reveal a conceptual map of
entrepreneurship showing the importance of the moderating influences of past experiences,
network and family support. Emerging psychological dimensions are perseverance, disciplined
risk taking.
Key words: Entrepreneurship, Psychology of Entrepreneurship, Entrepreneurial Process,
Grounded Theory.
80
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
173.AKADEMİK PERSONEL İSTİHDAMINDA SOSYAL
SERMAYENİN ROLÜ: TÜRKİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN
İŞLETME BÖLÜMLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Memduh BEGENİRBAŞ
Kara Harp Okulu
mbegenirbas@ kho.edu.tr
Ercan TURGUT
Kara Harp Okulu
eturgut@kho.edu.tr
ÖZET
Türkiye’deki üniversitelerin İşletme Bölümlerinde akademik personel istihdamında sosyal
sermayenin rolünü incelediğimiz bu çalışmada; öncelikle sosyal sermaye kavramı açıklanmış
ve sosyal sermayenin iş bulma üzerindeki etkisi üzerine alan yazınına dair bilgi verilmiştir.
Daha sonra Türkiye’deki University Ranking by Academic Performance Research Laboratory
(URAP) tarafından yayımlanan 2000 Yılından Önce Kurulan Üniversiteler Genel Sıralaması
2015 listesindeki ilk 20 üniversite içinden verilerine ulaşılabilen 12’sinin web siteleri
aracılığıyla işletme bölümü akademisyenlerinin lisans mezuniyeti verileri toplanmış ve bir veri
seti oluşturulmuştur. Nihai olarak oluşturulan veri seti ki-kare analizi ile incelenmiş ve
üniversitelerin akademik personel seçim davranışlarının birbirinden farklılaşmadığı sonucuna
ulaşılmıştır. Ayrıca üniversitelerin %59 oranında kendi mezunlarını istihdam ettikleri tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Sermaye, Akademik Personel Seçimi; Akademik Personel Yapısı.
81
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
175.İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ UYGULAMALARINA VE
ÖRGÜTSEL ADALETE YÖNELİK ALGININ ÖRGÜTSEL BAĞLILIK
DAVRANIŞINA ETKİSİ: AKSARAY İLİNDE BİR ARAŞTIRMA
Yalçın GÜMÜŞSOY
Aksaray Üniversitesi
yalcin_gumussoy68@hotmail.com
M. Halit YILDIRIM
Aksaray Üniversitesi
yildirimmh@gmail.com
ÖZET
Günümüzde işle ilgili olumlu tutum ve davranışlara sahip işgörenleri olan işletmeler,
sektörlerinde rekabet üstünlüğü sağlamaktadır (Bayramlık, Çetin, & Yurdakul, 2015). İş
hayatının gittikçe karmaşıklaştığı günümüzde, İKY uygulamalarının sonuçlarının, örgütsel
bağlılığı arttırıcı bir etkiye sahip olduğu görülmektedir (Shahnawaz & Juyal, 2006). Örgütsel
bağlılığı artan çalışanların, etkinliği ve verimliliği de artmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı
örgütsel bağlılığın oluşmasında işletmedeki İKY uygulamalarının ve örgütsel adaletin etkisini
ortaya koymaktır.
Tekstil sektörü çalışanları üzerinde yapılan araştırma sonucunda, İKY uygulamalarından
ödüllendirmenin örgütsel bağlılık ve örgütsel adalet üzerinde olumlu yönde ve anlamlı bir etkisi
olduğu belirlenmiştir. Etkileşimsel adaletin örgütsel bağlılık üzerinde olumlu yönde ve anlamlı
bir etkisi olduğu belirlenmiştir.
Anahtar Sözcükler: İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulamaları, Örgütsel Bağlılık, Örgütsel
Adalet.
82
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
176.ÖRGÜT İKLİMİ VE İŞYERİNDE PSİKOLOJİK YILDIRMA
DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
F. Gülruh GÜRBÜZ
Marmara Üniversitesi, İşletme (İng)
Bölümü
gulruh@marmara.edu.tr
Hazal K. ALAY
Nişantaşı Üniversitesi, İşletme Bölümü
hazal.genc@nisantasi.edu.tr
ÖZET
Günümüzde iş dünyası, kültürel ve sosyal değişimlerin hızlı bir şekilde yaşandığı, rekabet duygusunun
yoğun olarak algılandığı bir durum sergilemektedir. Yaşanan bu hızlı değişim, örgüt içinde bireysel
performansın öne çıkmasına ve çalışanların işlerini koruyabilmek için büyük çabalar harcamasını
gerektirmektedir. Çalışanların harcadığı çaba, örgüt içinde rekabet hırsını daha da artırdığı için örgüt içi
çatışmalar artmaktadır. Yaşanan bu çatışmalar kimi zaman örgüt performansını artırdığı için olumlu
görünürken, kimi zamanda çalışanlar arasında çok ciddi, olumsuz davranışların ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Çalışma hayatında görülen bu olumsuz davranışların başında yabancı yazında mobbing adı
verilen psikolojik yıldırma gelmektedir. Psikolojik yıldırma bir veya birkaç kişi tarafından, diğer kişi
veya kişilere, sistematik biçimde düşmanca ve ahlak dışı uygulamalar olarak tanımlanmaktadır
(Leymann,1996). Bu şekilde kişinin kendini savunmasız hissedip yalnızlaştırılması amaçlanmaktadır.
Özellikle rol çatışmasının yüksek, işle ilgili kararlara katılma düzeyinin düşük, örgütsel bağlılığın zayıf
ve örgüt iklimi algısının olumsuz olduğu iş ortamında psikolojik yıldırmanın yoğun olarak yaşandığı
düşünülmektedir. Bu doğrultuda ilkokul ve ortaokullar da görev yapmakta olan öğretmenin örgüt iklimi
algıları ve psikolojik yıldırma davranışları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Ayrıca psikolojik yıldırma
davranışlarının çeşitli değişkenlere göre (cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem, okuldaki görev süresi,
eğitim durumu) farklılaşmasına bakılmıştır. Çalışma Batman ve İstanbul İllerinde bulunan ilkokul ve
ortaokullar da görev yapmakta olan 361 öğretmenle yürütülmüştür. Verileri toplamak amacı ile kişisel
bilgi formu, örgüt iklimi ölçeği (Yahyagil,2003;Litwin and Stringer;1996) ve psikolojik yıldırma ölçeği
(Einarsen and Helge,2004) kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı ile çözümlenmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, çalışanların örgütsel iklim algısı ile işyerinde psikolojik yıldırma oluşumu
arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mobbing, İşyerinde Psikolojik Yıldırma, Psikolojik Şiddet, Örgüt İklimi Algısı.
83
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
178.YÖNETİCİLERDE HUBRİSTİK DAVRANIŞLARA DAİR NİTEL
BİR ARAŞTIRMA
Şerife Alev UYSAL
Akdeniz Üniversitesi
alevuysal@akdeniz.edu.tr
Rukiye ÇELİK
Süleyman Demirel Üniversitesi,
bursa-84@hotmail.com
ÖZET
Owen tarafından tıbbi bir hastalık olarak değerlendirilen hubris sendromu, gücü elinde bulundurma
arzusu ile anormal davranış arasındaki bağlantıya odaklanan bir kavramdır. Tanrısal ego olarak da
bilinen bu hastalık liderler ve yöneticilerde de gözlemlenen güç zehirlenmesi ya da kibir sendromudur.
Hubris sendromu ile ilgili yapılmış bazı çalışmalar şirket yöneticilerinin hubristik liderliğini
değerlendirmiş ve bu tür yöneticilerin hubristik davranışlarının riskli kararlar ve şirket performansı
üzerine olumsuz etkileri olduğunu tespit etmiştir. Hubristik davranış sergileyen yöneticilerin örgüt
başarısını da etkilediği göz önünde bulundurulduğunda bu tür davranışların örgüt için önemi ortaya
çıkmaktadır.
Bu çalışmada, hubristik davranışların yöneticiler tarafından ne düzeyde sergilendiğini araştırmak ve bu
tür davranışların astları nasıl etkilediğini tespit etmek amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak 31 ast ile
amirlerini düşünmeleri istenerek yapılandırılmış görüşmeler yapılmış ve cevaplar içerik analizine tabi
tutulmuştur. Katılımcıların ifadelerine göre amirlerin büyük çoğunluğunda “hubris sendromu
mevcuttur” şeklinde bir yargıya varabilmek için en az üç hubristik davranış gözlemlenmektedir. Buna
ek olarak söz konusu astların kendilerini aşağılanmış hissettikleri, yeteri kadar takdir edilmemeleri
sebebiyle özgüvensiz ve sürekli yanlış yapma korkusu taşıdıkları tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Hubris Sendromu, Yöneticilik.
84
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
179.İSLAM ÇALIŞMA AHLAKININ YABANCILAŞMAYA ETKİSİ
Adnan AKIN
Mahmut ŞAYLIKAY
Mesut BİYAN
İbrahim BOZACI
Kırıkkale
Üniversitesi
İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi
İşletme Bölümü
Kırıkkale Üniversitesi
Keskin Meslek Yüksek
Okulu Yönetim ve
Organizasyon Bölümü
Cumhuriyet
Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü
İşletme Bölümü
Kırıkkale Üniversitesi
Keskin Meslek Yüksek
Okulu Pazarlama ve
Reklamcılık Bölümü
akinadnan@gmail.co
m
mahmut210@gmail.co
m
mesutbiyan@gmail.co
m
iborganizer@gmail.co
m
ÖZET
Bir toplumsal olgu olarak “din”in özelde ise “İslam”ın sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi yaşamdaki
rolü ve etkileri açıktır. Bir “din” olarak “İslam”ın çalışma yaşamındaki etkilerinin gerek demografik
gerekse sektörler itibariyle farklı yansımaları olmaktadır. Bu yönüyle, İslam çalışma ahlakı, temelini
“Kuran ve Sünnet”ten almaktadır ve bu yönüyle, hem mal ve hizmet üretmeyi hedefleyen ve yönlendiren
piyasa işleyişine, hem de bireyin iç kontrolünü sağlamaya hizmet etmesi açısından son derece önemli
fonksiyonlar görmektedir.
Diğer taraftan, “yabancılaşma” ise, kişinin kendi benliğinden, çevresinden ve sosyal yaşamdan
uzaklaşarak bu olguların-kavramların etkisi altına girmek olarak tanımlanabilir. “Scaling an Islamic
work ethic” adlı çalışmasıyla, Ali (1988) ve “Examining the Link Between Islamic Work Ethic and
Innovation Capability”adlı çalışmasıyla Naresh Kumar ve Raduan Che Rose (2010) ve Blauner’s (1964)
“Alienation and freedom: The factory worker and his industry” İslami çalışma ahlakı ve yabancılaşma
ilişkisine ilişkin literatüre katkı sağlayan çalışmalardır. Bu çalışmada, M.E. B bünyesinde faaliyet
gösteren bu öğretmenlere yönelik olarak söz konusu iki değişken arasındaki ilişki ve ilişkinin boyutunun
araştırılması hedeflenmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı, öğretmenler temelinde, ilişki ve
etkiler bakımından İslam çalışma ahlakının yabancılaşma ile ilişkisini ele alıp, öğretmenlerin çalıştıkları
kurumda “İslami çalışma ahlakı ve yabancılaşma” davranışında bulunma algılarını, yapılan araştırma
bulgularıyla ortaya koymaktır. Araştırmada, birincil veri toplama yöntemlerinden yüz yüze görüşme
yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. İslam çalışma ahlakı ölçeği için, A. Ali (1988) tarafından geliştirilen
İslam çalışma ahlakı ölçeği kullanılmıştır. Yabancılaşma ölçeği olarak ise Blauner’s (1964) tarafından
uyarlanan ve Ölçer (2005) ile Abay (2004) tarafından kullanılan yabancılaşma ölçeği kullanılmıştır.
Araştırma verileri, Kırıkkale ve Sivas illerinde çalışmakta olan M.E. B’na bağlı okullarda çalışmakta
olan öğretmenlerden elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İslam Çalışma Ahlakı, Çalışma Ahlakı, Yabancılaşma.
85
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
182.AİLE ŞİRKETLERİNDE ÇÖZÜLMEMİŞ OLAN ÖLDÜRÜCÜ
PROBLEMLER, BU ŞİRKETLERDE KURUMSALLAŞMANIN ÖNEMİ
VE AİLE ANAYASASI
Bülent GÜNCELER
Okan Üniversitesi
bulent.gunceler@okan.edu.tr
ÖZET
Aile Şirketlerinin geleceğe taşınması konusunda en kritik nokta olduğu düşünülen aile
şirketlerinde kurumsallaşma ve aile anayasasının önemi göz önüne alındığı zaman; bu
şirketlerin büyüme sürecinde verdikleri uzun ve zorlu mücadeleler sonucunda meydana
getirdikleri çok önemli değerlerin sonraki kuşaklarda yok oldukları görülmektedir.
Bu tehlikeleri bertaraf ederek şirket faaliyetlerini başarılı ve güvenli bir şekilde yürütebilmek
için aile içi kaynaklar (bireyler) devreye girmekte ve çeşitli rol ve sorumluluklar almaktadırlar.
Böyle olunca da, şirkette çalışan aile bireyleri arasındaki şirket içi ilişkilerin, kullanabilecekleri
yetki ve sorumlulukların tanımlanması, ne kadar ve nereye kadar kullanabilecekleri; ve işleri
yürütme şekillerinde belli bir standardın olması ihtiyacını ortaya çıkmakta; hatta bunların
yeterli olmaması durumlarında sıklıkla sıkıntılar da başlamaktadır. Bunların sonucunda ortaklar
ve aile içinde sorunlar, hatta kavgaların bile yaşanmaya başladığı görülmektedir. İşte bu
durumda iyi tasarlanmış bir aile anayasası şirketin devamlılığını sağlayabilir ve aileyi bir arada
tutabilme konusunda toparlayıcı bir fonksiyon olabilir..
Türkiye’de ve dünyada bu konuya ilişkin iyi ve kötü çok sayıda örnekler vardır. İyi örneklerde
şirketlerin elde ettiği başarının nedenleri olarak kurumsallaşmış şirket yapısı olurken; kötü
örnek olarak yok olan şirketlerin bu sonu yaşama sebebi incelendiğinde bunların olmasasının
önemli etken olduğu ortaya çıkmıştır. Bu da göstermektedir ki doğru konumlandırılmış bir Aile
Anayasası şirketleri geleceğe taşıma konusunda önemli bir basamak taşı olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Aile Şirketleri, Kurumsallaşma, Aile Anayasası.
86
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
183.THE ROLE OF UNIVERSITIES IN INNOVATION ECOSYSTEM
AND ACADEMIC INNOVATION
Harun GÜMÜŞ
Celal Bayar Üniversitesi
harun.gumus@cbu.edu.tr
Vedat BAL
Celal Bayar Üniversitesi
vedatbal@hotmail.com
ABSTRACT
Globalization, which is being felt more and more with the developing technology as days pass,
has made institutions from education to trade face a competitive environment which is full of
hardships. The most effective concept that stands out in terms of competition is accepted as
“Innovation”. This concept defines a reformist, creative, dynamic and effective philosophy
which can bring a solution to many fields such as universities, public enterprises, private
businesses and NGOs (Non-Governmental Organizations). The aim of the study is to search for
an answer to the questions related to the interaction situation between shareholders in
innovation ecosystem, the collaboration of shareholders in terms of common purposes, the role
and place of the universities in ecosystem, and the reflections of academic innovation in
ecosystem. The questions prepared for the study with open-ended questions and Likert scale
are sent to the academicians via e-mail who are chosen via cluster sampling method at 20
universities chosen randomly among 193 universities enrolled in YÖK (the Council of Higher
Education in Turkey). The findings of this study are as follows; (1) the interaction between
shareholders inside the innovation ecosystem is very weak, (2) lack of interdisciplinary studies,
(3) the weakness in the formation of innovation culture, and (4) the concept of academic
innovation is not sufficiently widespread. The study is limited to the academicians working at
20 universities which are chosen randomly. This study reveals the role of universities in forming
innovation ecosystem and academic innovation culture from the perspective of academicians.
Lack of an extensive study revealing the role of universities in innovation ecosystem makes this
study authentic.
Key Words: Innovation Ecosystems, Academic Innovation, Academic Entrepreneurship, 3rd
Generation Universities.
87
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
184.KAYNAKLARIN ÖZELLİKLERİNİN VE TÜRLERİNİN
STRATEJİK İŞBİRLİĞİ TÜRLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
A.Tuğba KARABULUT
İstanbul Ticaret Üniversitesi
tkarabulut@ticaret.edu.tr
Murat YOLSAL
İstanbul Ticaret Üniversitesi
muratyolsal@gmail.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı işletmelerin kaynaklarının özelliklerinin ve türlerinin gerçekleştirecekleri stratejik
işbirliği türleri üzerindeki etkilerini incelemek ve bu yönde önermeler sunmaktır. Yakın gelecekte
yapılması planlanan ampirik çalışmanın ön hazırlığı mahiyetindeki bu çalışmanın kapsamı, teorik
çerçeve ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmanın iki önermesi şu şekildedir: (1) İşletmenin kaynaklarının
özelliği gerçekleştirdiği stratejik işbirliği türünü etkiler; (2) İşletmenin kaynaklarının türü
gerçekleştirdiği stratejik işbirliği türünü etkiler. Çalışmanın ilk bulgusu, stratejik işbirliği yapan
işletmelerin kolay hareket ettirilemeyen, kolay taklit edilemeyen ve kolay ikame edilemeyen kaynaklara
sahip olup, rakiplerine karşı rekabet avantajı sağlamak istemeleridir. İşletmeler, hem stratejik
işbirliğinin avantajlarından faydalanıp hem de kritik kaynaklarını azami düzeyde korumak istiyorlarsa,
hisse temelli stratejik işbirliklerini tercih edebilirler. Çalışmanın ikinci bulgusu, stratejik işbirliklerinde
bilgi temelli kaynakların, sahiplik temelli kaynaklara göre suistimale daha açık olduğudur. Bundan
dolayı, işletmelerin sahiplik temelli ve bilgi temelli kaynakları olması veya bunları edinmek istemeleri
halinde, hisse temelli stratejik işbirliklerine yönelmeleri önerilebilir. Çalışmanın son bulgusu ise,
işletmelerin stratejik işbirliklerine katılma aşamasında kaynaklarını bütüncül bir yaklaşımla
değerlendirmeleri gerektiğidir. Hem bilgi temelli, hem de sahiplik temelli kaynakları bütünleştirmeleri,
işletmelere stratejik işbirliklerinde daha fazla hakimiyet kurma fırsatı doğurabilir.
Anahtar Kelimeler: Kaynakların Özellikleri, Kaynakların Türleri, Stratejik Işbirliği.
88
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
187.SERMAYE AMORTİSMANININ ŞİRKETLERDE
UYGULANMASININ ÜLKE VE ŞİRKET EKONOMİSİ İÇİN
SAĞLADIĞI ETKİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Serkan AKÇAY
Artvin Çoruh Üniversitesi,
serkan.akcay@artvin.edu.tr
ÖZET
Amortisman, genel olarak, üretim faaliyetleri sonucunda mal ve hizmetler oluşturulurken
geçmiş yıllardan devralınan sermaye mallarında meydana gelen aşınma ve eskimenin parasal
değeridir. Sermaye amortismanı ise, 2015 yılı mart ayında torba kanun ile yürürlüğe girmiş bir
uygulamadır. Bu yasa ile sermaye amortismanı, anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketlerde uygulanacaktır. Fakat, finans şirketleri, bankalar ve
sigorta şirketleri, kooperatifler, dernek ve vakıf işletmeleri ve şahıs şirketleri kapsam dışında
bırakılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, muhasebe mevzuatında yeni bir uygulama olan ödenmiş sermayenin
nakit kısmının şirket karından indirilmesi uygulamasının şirket ve ülke ekonomisi üzerindeki
etkilerinin ortaya konulmasıdır.
Çalışmada, mevzuat ve belge tarama yöntemi kullanılarak, sermaye amortismanında
kullanılması zorunlu olan kıst amortisman yöntemine göre uygulama yapılarak, ilgili muhasebe
kayıtlarına yer verilmiştir.
Sermaye amortismanı, kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, yeni kurulan şirketlerin
kuruluşunda ortaya konan nakit sermayeye ve yine bu tarihten sonra sermaye artışında bulunan
yeni ve eski şirketler için ortaya konan nakit sermayeye uygulanacaktır. Uygulamada
kullanılacak olan amortisman yöntemi ise kıst amortisman yöntemidir. Sadece nakit olarak
ortaya konan ödenmiş sermaye miktarı dikkate alınacaktır. Sermaye amortismanı uygulamasına
imkan verilen şirketlerin karlarından indirim olanağı sağlanmıştır. İlgili şirketlere ödenmiş
sermayesinin nakit kısmının merkez bankası faiz oranı (bankalarca açılan TL cinsinden ticari
kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı) ile çarpılması ile hesaplanacak olan tutarın
yüzde ellisinin düşürülebilmesi olanağı sağlanmıştır. Bu olanaktan sağlanmak için ilgili yıl
şirketin kar yapması ve ödenmiş sermayenin nakit olarak ortaya konması şartı koyulmuştur.
Eğer şirket ilgili yıl zarar etmişse, ikinci bir olanak daha sağlanmış ve ertesi yıl kar edilirse
zarar edilen yılın indirim tutarının ertesi yıla devredilip kullanılabileceği de mevzuatta yer
almıştır.
Anahtar Kelimeler: Sermaye, Amortisman, Muhasebe, Vergi.
89
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
192.ULUSLARARASI OTEL İŞLETMELERİNDE YETENEK
YÖNETİMİNİN ÖRGÜTSEL GÜVEN ÜZERİNE ETKİSİNDE
ÖRGÜTSEL DESTEĞİN ROLÜ: BİR ALAN ARAŞTIRMASI
Mehmet ALTINÖZ
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Meslek Yüksekokulu
maltinoz@hacettepe.edu.tr
Serdar ÇÖP
İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi
İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
scop@gelisim.edu.tr
ÖZET
İşletmeler arasındaki rekabetin artmasıyla birlikte, insan kaynağı işletmelerin faaliyetlerinin
sürdürülmesinde öne çıkan bir kavram olmuştur. İşletmelerin bünyelerinde gerçekleştirdiği yetenek
yönetimi uygulamaları insan kaynakları departmanının temel başarı faktörleri arasında yerini almaya
başlamıştır. Bu yönüyle, yetenekli çalışanları işletmelerine kazandırmak isteyen yöneticiler arasındaki
rekabet, her geçen gün daha da artmaktadır.
Gelişmeler, işletmelerin yetenek yönetimi ve bu kapsamda yapacakları çalışmaların önemini giderek
artırmıştır. Bu nedenle işletmeler, yüksek potansiyele sahip çalışanları kazanmak, elde tutmak, eğitmek
ve işletmeye değer katacak şekilde performans göstermeleri için yetenek yönetimi uygulamalarına
ihtiyaç duymakta, yönetici ve çalışanların iş ilişkileri çerçevesinde çeşitli etkileşimler sonucunda,
birbirlerine karşı davranışsal tutarlılık boyutu içinde olmaları, örgütsel güvenin etkisini karşımıza
getirmektedir. Bu durum, yönetici ve çalışanların sosyo-duygusal beklentilerinin karşılanması, yükselen
performansın ödüllendirilmesi ve mutlulukların önemsenmesine yönelik bir anlayışın ortaya konulması
ile örgütsel desteğin üstlendiği rolü ortaya koymaktadır.
Çalışmanın amacı; söz konusu tartışma sürecine katkı sağlamak, uluslararası otel işletmelerinde yetenek
yönetiminin örgütsel güven üzerine etkisini tanımlamaya çalışmak ve böylelikle örgütsel destek
kapsamındaki rolünü incelemektir. Bu amaçla, İstanbul’da faaliyet gösteren beş yıldızlı uluslararası otel
işletmesi çalışanlarına hazırlanmış olan soru formu uygulanarak, yetenek yönetiminin örgütsel güven
üzerine etkisinde örgütsel desteğin rolü ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Araştırmanın sonunda ortaya çıkan bulgulara dayanılarak; uluslar arası otel işletmelerinin, yetenek
yönetimi uygulamalarına, yetenekli çalışanların sorumluluk almaları çerçevesinde bir ortam
oluşturulması gerektiği, örgütsel destek kapsamında başarıların ödüllendirilmesi ve çalışanların
geleceğe daha fazla güven duyacakları ve örgütsel destek kapsamında neler yapılması gerektiği
konusunda öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Araştırma; yetenek yönetiminin, örgütsel güven üzerine etkisi dikkate alındığında, örgütsel destek
uygulamalarının uluslararası otel işletmelerindeki yerini vurgulaması bakımından önemli
görülmektedir. Araştırmanın yetenek yönetimi, örgütsel güven ve örgütsel destek ile ilgili uygulamalara
ve söz konusu alandaki çalışmalara katkı sağlayacağı umulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yetenek Yönetimi, Örgütsel Güven, Örgütsel Destek.
90
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
194.SOSYAL MEDYA KULLANMA DÜZEYİNİN SANAL TEMBELLİK
ÜZERİNE ETKİSİ
S. Gökçe GÖK
Gazi Üniversitesi P.Sosyal Bilimler MYO
suudangokce@hotmail.com
ÖZET
Bilgi teknolojilerinin ve internet kullanımının yaygınlaşması birçok fayda sunmanın yanı sıra,
çeşitli sorunları da beraberinde getirmektedir. Bilgi teknolojilerinin ve internetin iş yerinde
kullanımının artması ile birlikte işgörenlerin bu kaynakları amacına uygun kullanıp
kullanmadığı sorusu karşımıza çıkmaktadır. Örgütler elektronik kullanım politikaları
uygulayarak sanal tembelliği ya da internetin ve mobil teknolojilerin iş dışı amaçlar ile
kullanımını azaltmaya çalışmaktadırlar. Kimi işletmeler işgörenlerinin sahip oldukları unvan
ile orantılı olarak kısıtlı internet erişimine izin vererek bu probleme karşı önlem almaktadırlar.
İnternet erişimi ile birlikte sosyal medya kullanımı da giderek artmakta bu da örgütlerde sapkın
davranışlara sebep olmaktadır. İşgörenler, çok yoğun bir şekilde çalışıyormuş gibi görünerek
kişisel ihtiyaçları ve amaçları doğrultusunda internette gezinebilmektedirler. Bu durumda hem
işgören açısından hem de örgüt açısından olumsuz sonuçlar yaratabilmektedir.
Bu araştırmada, sosyal medyanın işgörenler üzerinde yarattığı sanal tembellik etkisi
değerlendirilmesi yapılarak aralarındaki ilişkiler ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Bu kapsamda
Ankara’da Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir sanayi sitesinde çalışan 118 iş gören
üzerinde araştırma yapılacaktır. Çalışma sonucu elde edilmiş olan veriler SPSS 23™ istatistik
paket programı ile analiz edilip, elde edilmiş olan bulgular çerçevesinde sosyal medya ile sanal
tembellik arasındaki ilişkiler ortaya konulacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Sanal Tembellik, İnternet.
91
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
195.İŞ İLANLARINDA CİNSİYET AYRIMCILIĞI: TÜRKİYE’DE
İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ İLANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Emine ÇETİNEL
Çankırı Karatekin Üniversitesi
eminecetinel@karatekin.edu.tr
Sevdiye ERSOY YILMAZ
Çankırı Karatekin Üniversitesi
sevdiyeyilmaz@karatekin.edu.tr
ÖZET
Kadınlar günümüz çalışma yaşamının önemli bir parçasıdır. Bununla birlikte yapılan
araştırmalar çalışma yaşamında cinsiyet ayrımcılığının sıklıkla karşılaşılan bir sorun olduğunu
göstermektedir. Ancak elde edilen bu bulgular işletme içinde yaşanan cinsiyet ayrımcılığına
odaklanmaktadır. Bir diğer ifadeyle işe girmeden önce işe alma ve yerleştirme aşamasında var
olabilecek cinsiyet ayrımcılığı uygulamaları literatürde görece ihmal edilmiş bir konudur.
Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, Türkiye bağlamında ve inşaat mühendisliği ilanları
çerçevesinde işe alım sürecinin ilk aşamasını oluşturan iş ilanlarında cinsiyet ayrımcılığı yapılıp
yapılmadığını ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında 01-31Ocak 2016 tarihleri arasında
www.kariyer.net sitesinde yayınlanan 112 inşaat mühendisliği ilanı içerik analizi yöntemi
kullanılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda incelenen iş ilanlarında doğrudan ve dolaylı
cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Cinsiyet Ayrımcılığı, İşe Alım, İş İlanları, İnşaat Mühendisliği.
92
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
196.PERCEIVED WORK STRESS AND FELT STRESS OF WORKERS:
THE MODERATING ROLE OF ASSERTIVE CONFLICT HANDLING
MODES
Serkan EREBAK
Marmara University
serkan.erebak@gmail.com
ABSTRACT
In this research, we intend to examine whether high or low assertive conflict handling modes
can moderate the relationship between perceived workplace stress factors and felt stress. The
sample is consisted of 225 non-medical primary caregiving staff who work in a nursing home.
The staff’s conflict handling modes were determined and the scores of perceived and felt stress
were obtained. Findings showed that high assertive conflict handling modes, but not the low
one, can be a moderator between perceived workplace stress factors and felt stress.
Assertiveness trainings may help to cope with stress better.
Keywords: Conflict, Stress, Assertiveness.
93
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
197.FİNANSAL KRİZ ÖNCESİ VE FİNANSAL KRİZ BOYUNCA
AVRUPADAKİ BÜYÜK BANKALARIN KREDİ RİSK YÖNETİMLERİ
VE PERFORMANSLARI
Işık AKIN
İstanbul Gelişim
Üniversitesi, Ekonomi ve
Finans Doktora Öğrencisi
isikakin89@gmail.com
Müjgan Baş MANGA
Önder ÖZCAN
İstanbul Gelişim Üniversitesi,
İstanbul Gelişim
Ekonomi ve Finans
Üniversitesi, Ekonomi ve
Doktora Öğrencisi
Finans Doktora Öğrencisi
mujganbasmanga@gmail.com ozondercan@gmail.com
ÖZET
Günümüzde bankalar dünya çapında en büyük finansal kurumlardır. Bankalar yaptıkları
işlemler ile bir takım risklerle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bankaların temel gelir
kaynaklarından bir tanesi kredi vermeleridir. Bundan dolayı kredi riski bankaların karşı karşıya
kalabilecekleri en önemli risklerden bir tanesidir. Kredi riski, Basel Committee on Banking
Supervision (BCBS) tarafından kredi veren taraf ile alan tarafın anlaştığı şartlarda ve tarihte
anlaşma şartlarının yerine getirilmemesi olasılığı olarak tanımlanmıştır (BCBS, 2010, p13).
En son yaşanan finansal krizin sonuçları bankaların kredi risk stratejilerini daha iyi hale
getirmelerini zorunlu hale getirmiştir. Özellikle etkili kredi risk yönetiminin olmayışı bu krizi
meydana getiren faktörlerden biri olarak kabul edilmiştir. Njanike (2009) yaptığı araştırmada
da kötü bir şekilde yönetilen kredi riskinin bankacılık krizinin en önemli sebebi olduğunu
vurgulamıştır. En son yaşanan finansal kriz ile de kredi risk yönetimi üzerinde daha fazla
durulmuştur.
Risklerin doğasını daha iyi anlayabilmemiz için özellikle finansal kurumların işlemleri ve
karlılığının nasıl etkilendiğini anlamak için var olan kredi risk türlerinden bazılarının önemini
bilmemiz gerekir. Henie (2003) üç çeşit büyük riskten bahsetti. Bunlar tüketici riski, kurumsal
risk ve ülke riskidir. Horcher (2005) ise beş çeşit kredi risk olduğunu söyler. Bu riskler ödeme
riski, yoğunlaşma riski, erken kapama riski, temerrüt riski, ülke riskidir.
Son yaşanan finansal krizde kredi risk yönetimlerini güçlü bir şekilde yapan bankalar karlılığını
rahatça koruyabilmişlerdir. Önemli nokta şu ki bankaların finansal krizden önceki dönem ile
finansal kriz dönemlerinde aynı kredi risk yönetimini uygulamamalarıdır.
Anahtar Kelimeler: Kredi Risk, Performans, Kriz Öncesi, Kriz Dönemi, Panel Data.
94
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
199.AKADEMİK PERSONELİN CAM TAVAN SENDROMU ÜZERİNE
BİR ARAŞTIRMA: ISPARTA MESLEK YÜKSEKOKULU KADIN
AKADEMİSYENLER ÜZERİNE BİR UYGULAMA
Pınar GÖKTAŞ
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi İnsan
Kaynakları Yönetimi Bölümü
pinargoktas@sdu.edu.tr.
Esra ÇETİNCELİ
Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta
Meslek Yüksekokulu Yönetim ve
Organizasyon Bölümü
esracetinceli@sdu.edu.tr.
ÖZET
Günümüzde kadınlar iş hayatında toplumun cinsiyetlerine yüklediği rol ve sorumluluklarından
dolayı çeşitli tutum ve önyargılı davranışlarla karşılaşmakta ve kariyerleri açısından pek çok
engelle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu kariyer engellerinden bir tanesi de kadınların iş
hayatında üst yönetim kademelerine yükselmelerinde cinsiyetlerinden dolayı karşılarına çıkan
her türlü görünmez engel olarak tanımlanan “Cam Tavan Sendromu”dur. Kadın çalışanlar iş
hayatında karşılarına çıkan cam tavan engeli karşısında çeşitli stratejilere başvurmakta ve bazen
de bunu kabullenmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu çalışmanın amacı, Isparta Meslek Yüksekokulları’nda görev yapan kadın akademik personel
açısından bir cam tavan sendromu olup olmadığını tespit etmektir. Çalışmanın evrenini
yükseköğretim kurumlarından biri olan Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta Meslek
Yüksekokulu’nda görev yapan kadın akademik personel oluşturmaktadır. Örneklemden veri
toplamak amacı ile odak grup görüşme yöntemi tercih edilmiştir. Nitel araştırmalarda
kullanılabilecek veri toplama yöntemlerinden biri olan odak grup görüşmesi yoluyla belirlenen
konu çerçevesinde önceden sorular belirlenmiş ve katılımcıların görüşleri doğrultusunda veriler
değerlendirilmiştir.
Araştırma sonrasında elde edilen bulgulara göre, Süleyman Demirel Üniversitesi Isparta
Meslek Yüksekokulu’nda görev yapan kadın akademik personellerin cam tavan sendromu
algıları, bireysel, örgütsel ve toplumsal olarak üç ana başlık altında irdelenmiştir. Elde edilen
bulgular ışığında meslek yüksekokullarında görev yapmakta olan kadın akademik personelin
karşılaştıkları cam tavan engellerine dair kadın akademisyenler tarafından bir takım öneriler
geliştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Cam Tavan Sendromu, İnsan Kaynakları Yönetimi, Kadın Akademik
Personel.
95
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
202.ÖRGÜT KÜLTÜRÜNÜN İNOVASYON ÜZERİNE ETKİSİ VE BİR
ARAŞTIRMA
Lütfiye ÖZDEMİR
İnönü Üniversitesi, İ.İ.B.F. İşletme
Bölümü
lutfiye13@hotmail.com
R. Vedat SÖNMEZ
Şırnak Üniversitesi, Cizre M.Y.O
rvsonmez@gmail.com
ÖZET
Her geçen gün şiddeti artan rekabet ortamında, sürdürülebilir bir rekabet gücü elde etmek
açısından gittikçe önemi artan inovasyon kavramı, son dönemlerde yönetim alanında da dikkat
çeken kavramlardan biri olmuştur. İnovasyon kavramı en kısa tanımı ile elde edilen bir bilginin
yeni bir üründe, üretim sürecinde, pazarlama yönteminde ya da yönetim faaliyetlerinde
kullanılması sonucu bir katma değer yaratmaktır. İnovasyonun hem örgütler hem de ülkeler için
önemi vardır. İşletmelerin esas amacı olan kar elde etmenin yanında bir diğer önemli amacı da
rakipleri karşısında rekabet avantajı elde etmektir. İşte bu iki amacı birlikte gerçekleştirecek
olan inovasyon faaliyetleridir. İnovasyonun ülkeler için önemi ise; ülkelerin rekabet gücünü
artırması ve sahip olunan kaynaklara katma değer yaratma hususundaki gücüdür. Bir örgüte
temel bir karakter kazandıran, örgütü diğer örgütlerden ayıran, çalışanların ortak tutum, inanç
ve davranışları olarak ifade edebileceğimiz örgüt kültürü ise; organizasyonlardaki inovasyon
çalışmalarını teşvik etmesi, uygun bir ortam hazırlaması veya inovatif çalışmaları engellemesi
açısından önemlidir. Örgüt kültürü araştırmacılar tarafından çeşitli şekilde sınıflandırmalara
tabi tutulmuştur. Bu sınıflandırmalardan biri deDenison tarafından yapılmıştır. Araştırmamızda
dikkate aldığımız bu örgüt kültürü sınıflandırılmasında katılım, tutarlılık, uyum yeteneği ve
misyondan oluşan dört temel kavramsal boyuta yer verilmiştir. Çalışmamızın amacı örgütlere
hakim olan örgüt tipini belirlemek, örgüt kültürünün katılım, tutarlılık, uyum ve misyon
boyutlarının, ürün, süreç, strateji ve pazar inovasyonu üzerindeki etkilerini belirlemek, hangi
örgüt kültürü boyutlarının inovasyon faaliyetlerini teşvik ettiğini yada engellediğini araştırma
sonucunda ortaya çıkarmaktır. Çalışmamız Gaziantep ilinde organize sanayi bölgesinde
faaliyette bulunan işletmelerde çalışan yöneticilerle yapılmıştır. Çalışmamızda veri toplama
yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Örgüt, Kültür, Örgüt Kültürü, Örgüt Kültürü Sınıflandırması, İnovasyon.
96
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
204.BEŞİKTAŞ SEN BİZİM HER ŞEYİMİZSİN: TÜKETİM VE
KUTSALLIK BAĞLAMINDA TARAFTARLIK
Şenay Sabah
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi
sabah@politics.ankara.edu.tr
ÖZET
Taraftarlık ve bu kapsamda gerçekleştirilen tüketimin temel motivasyonunun rasyonellikten
ziyade buna yüklenen sembolik anlamdır. Başka bir ifadeyle taraftarlar için bu bağlamdaki
tüketimin gerekçesi “takımın iyiliği”dir. Bu kapsamda taraftarlık ve tüketim konusunun ele
alınmasında kutsallık kavramı öne çıkmaktadır. Böylece seküler bir alan olan ve piyasa
koşullarına bağlı olan tüketim ve kutsallık gibi iki çelişen kavram taraftarlık bağlamında bir
araya getirilmektedir. Çalışmada, Beşiktaş Futbol Kulübü taraftarlığı çerçevesinde taraftarlık,
tüketim ve kutsallık düzleminde ele alınmaktadır. Bunun için Beşiktaş’ın en önemli taraftar
gurubu olan Çarşı grubunun internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında yer alan yazıların ve
girdilerin söylem analizi gerçekleştirilmiştir. Toplanan veriler Miles ve Huberman (1984)’ın
nitel veri analizi için geliştirdikleri model kapsamında analiz edilmektedir. Bu çerçevede,
futbol-kutsallık bağlamında mekan, zaman, dokunulabilir şeyler, dokunulamayan şeyler,
kişiler/diğer canlılar ile deneyim ile alt boyutları ve bu boyutlar ile farklı tüketim biçimlerinin
ilişkileri araştırma sonucunda sunulmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Kutsallık, Taraftarlık, Tüketim, Çarşı, Beşiktaş
97
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
208.VERİ ZARFLAMA ANALİTİK HİYERARŞİ PROSESİ (VZAHP)
İLE ANALİTİK HİYERARŞİ PROSESİ(AHP) METOTLARININ YENİ
ÜRÜN GELİŞTİRME SÜRECİNDE UYGULANMASI VE
SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Didem TEZSÜRÜCÜ
Adnan Menderes Üniversitesi
Söke İşletme Fakültesi
didem.tezsurucu@adu.edu.tr
Algın OKURSOY
Adnan Menderes Üniversitesi
Söke İşletme Fakültesi
algin.okursoy@gmail.com
ÖZET
Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP), çok kriterli karar alma problemlerinde, alternatifler arasından
en iyisinin seçilebilmesini amaçlayan bir yöntemdir. Belirlenen kriterler için öncelik vektörleri
elde etmeyi sağlayan, onları normalize eden ve alternatiflerin karşılaştırılmalarını sağlayan bir
yaklaşımdır. Bu nedenle, karar süreçlerinde mühendislikten sosyal bilimlere kadar en fazla
kullanılan yöntemdir.
AHP’de alternatifler için yerel ağırlıkların elde edilmesinde VZA’nın kullanılabileceğini
önerilmiş ve hibrid AHP yaklaşımı geliştirilmiştir. Veri Zarflama Analitik Hiyerarşi Prosesi
(VZAHP) , AHP sürecinde ağırlıkların elde edilmesi için VZA’nın uygulanmasıdır. Literatürde
VZAHP üzerine sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, AHP ve VZAHP
yöntemlerinin sonuçlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesidir. Bu amaçla, AHP ve
VZAHP yöntemleri bir tekstil firmasında yeni ürün geliştirme süreci için uygulanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Verme, Analitik Hiyerarşi Prosesi, Veri Zarflama
Analitik Hiyerarşi Prosesi.
98
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
209.ÖRGÜTSEL ADALET ALGISININ VE LİDERE GÜVENİN
ÖRGÜTSEL SESSİZLİK DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:
İSTANBUL İLİ EMNİYET ÇALIŞANLARINA YÖNELİK BİR
UYGULAMA
Meral ELÇİ
Gebze Teknik
Üniversitesi
emeral@gtu.edu.tr
Melisa Erdilek KARABAY
Marmara Üniversitesi
M.Şebnem ENSARİ
Nişantaşı Üniversitesi,
merdilek@marmara.edu.tr
sebnemensari@gmail.co
m
Ayşe BİLGEN
İstanbul Anadolu Yakası PTT
Başmüdürlüğü
aysebilgen1977@gmail.com
ÖZET
Bu çalışmada işgörenlerin örgütsel adalet algısı ve lidere güvenin örgütsel sessizlik davranışı
üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi İstanbul ili Emniyet
Teşkilatı bünyesinde muhtelif branşlarda ve hiyerarşik kademede görev yapmakta olan 658
emniyet görevlisine uygulanmış olup, veri toplama aracı olarak anket tekniğinden
faydalanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, işgörenlerin etkileşimsel adalet algılarının sadece
savunmacı sessizlik davranışları üzerine negatif yönlü bir etkisi söz konusu iken, prosedürel
adalet algısının ve dağıtımsal adalet algısının ne savunmacı ne de uysal sessizlik davranışları
üzerinde anlamlı bir etkisine rastlanmamıştır. Lidere duyulan güven açısından bulgular ele
alındığında söz konusu değişkenin sadece savunmacı sessizlik üzerinde etkili olduğu bulgusuna
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Adalet, Lidere Güven, Örgütsel Sessizlik, Emniyet Sektörü.
99
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
211.THE RELATIONSHIP BETWEEN POLITICAL SKILL AND
CAREER SUCCESS: THE MEDIATING EFFECT OF LEADERMEMBER EXCHANGE
Tamer BOLAT
Balıkesir University
tbolat@balikesir.edu.tr
Yahya KATI
Balıkesir University
yahyakati@gmail.com
ABSTRACT
Political skill which can be described as the ability to understand others in organization by
observing them, to influence others effectively, to adjust his/her behaviors to changing
situations, to develop networks with people, and to appear to others as being sincere (Blass and
Ferris, 2007:9), has drawn considerable attention from scholars in recent years. The purpose of
this study is to investigate whether there is a significant effect of the political skill and the
quality of leader-member exchange on the career success. The sample of the study is branch
banks in Balıkesir and Bursa. The data were collected through questionnaires. In this frame,
three hundred twenty five questionnaires were analyzed. The results of the study showed that
the political skill has a significantlly positive effect on the quality of leader-member exchange
(β = 0.392, p < 0.01) and career success (β = 0.412, p < 0.01). On the other hand, the quality of
leader-member exchange influences the employees’ career successes positively (β = 0.149, p <
0.01). Besides, it was found that the quality of leader-member exchange has a mediating effect
on the relationship between political skill and career success. It can be said that, those
employees who are politically skilled and have high quality relations with their supervisors,
have high career successes.
Key Words: Political Skill, Leader-Member Exchange, Career Success.
100
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
218.LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİ VE İŞ TATMİNİ ARASINDAKİ
İLİŞKİDE KONTROL ODAĞININ DÜZENLEYİCİ ETKİSİ
Oya İnci BOLAT
Balıkesir Üniversitesi
oyainci01@hotmail.com
Taner ATILMIŞ
Milli Savunma Bakanlığı
taneratilmis@gmail.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, kontrol odağının, lider-üye etkileşimi ve iş tatmini ilişkisi üzerindeki
düzenleyici etkisini açıklamaktır. Çalışmanın örneklemini, Ankara, Balıkesir, Bursa,
Çanakkale, İstanbul ve İzmir’deki banka şubeleri oluşturmaktadır. Veriler anketler aracılığıyla
toplanmıştır. Bu kapsamda, beş yüz yirmi yedi anket analiz edilmiştir. Çalışmanın bulguları,
lider-üye etkileşiminin iş tatmini üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir etkisinin
olduğunu göstermektedir. Ayrıca, lider-üye etkileşimi ve kontrol odağı etkileşiminin iş tatmini
üzerinde anlamlı ve pozitif bir etkisi söz konusudur. Bu aşamada, lider-üye etkileşiminin iş
tatmini üzerindeki etkisinin arttığı görülmüştür. Bu sonuçlara göre, dış kontrol odaklı
işgörenlere göre, iç kontrol odaklı işgörenlerde lider-üye etkileşiminin iş tatmini üzerindeki
etkisinin daha fazla olduğu söylenebilir. Diğer yandan, kontrol odağının iş tatmini üzerinde
anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Gelecek çalışmalara yönelik bazı önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Lider-üye Etkileşimi, Kontrol Odağı, İş Tatmini.
101
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
221.GÜNÜMÜZ LOJİSTİK İŞLETMELERİNDE ÖRGÜT İÇİ
İLETİŞİMİN ARTAN ÖNEMİ
Aziz MUSLU
İstanbul Gelişim Üniversitesi
ÖZET
Küreselleşme ile artan ticaret hacmi lojistik ve taşımacılığa olan talebi arttırmıştır. Lojistik
işletmelerinin vermiş oldukları hizmet şekilleri değişmiştir. Sanayileşmenin ilk dönemlerinde
hammadde taşımacılığı yapılmaktaydı. Sonraki süreçlerde ara mallar ve yarı mamuller taşınmaya
başlanmıştır. Günümüze gelindiğinde ise ürünün son çıktısı küresel piyasalarda dolaşmaktadır. Bir çok
ürün aracısız veya daha az aracı ile satın alınmaktadır. Bunun en önemli nedeni yaşadığımız iletişim
çağının getirdiği enformasyon ile tüketicilerinin ihtiyacı olan ürüne ilk elden ulaşabilmesidir. Bunun
sonucu olarak intermodal taşımacılık , çoklu taşımalar, entegre lojistik hizmetleri olarak
isimlendirdiğimiz kapıdan kapıya teslim, yeni hizmet şekilleri ortaya çıkmıştır. Bu taşımacılık
hizmetleri için emniyet önemli olduğu gibi hız ayrıca bir önem kazanmıştır. Lojistik operasyonların
doğru, sorunsuz ve hızlı şekilde işleye bilmesi için iletişimin artan bir önemi söz konusudur. Lojistik
işletmelerin amaçlarını gerçekleştirmek için dış çevre ve kurum içi iletişimin güçlendirilmesi
gerekmektedir. Lojistik ve taşımacılık hizmetlerinde kalitenin en önemli belirleyicisi sağlıklı örgüt içi
iletişimdir. İşbirliği ve iletişimin doğru sağlandığı kurumlarda ürünün ulaşması gerektiği yere emniyetli,
gecikmesiz ve sorunsuz şekilde varması sağlanır. Müşteri memnuniyetinin en önemli belirleyicisi
ürünün zamanında ve emniyetli şekilde varmasıdır. Karmaşık operasyon süreçlerinden başarılı çıkılması
ancak örgüt içi iletişimin geliştirilmesi ile sağlanabilir. Örgüt içi iletişim işletmelere fırsatları yakalama
ve kriz dönemlerinden zararsız çıkabilme yeteneği kazandırır. Koordinasyonu güçlendirir ve örgütün
amaçlarına ulaşmasında yönetimin başarılı olmasını sağlar. Örgüt içi iletişimin işlevleriyle; bilgi
sağlama, eğitim, örgüt kültürünün oluşumu, koordinasyonun sağlanması ile lojistik operasyon
süreçlerinin sorunsuz işlemesi sağlanır. Formel ve enformel iletişim biçimlerinin etkili şekilde kurum
içinde geliştirilmesi gereklidir. Yatay, çapraz, aşağıdan yukarı, yukarıdan aşığı tüm iletişim kanalları
açık olmalıdır. Geliştirilen ve geliştirilecek projelere ilişkin raporlar, operasyonların geliştirilmesiyle
ilgili çalışandan gelen yazılı öneriler, broşürler, bültenler, talimatlar, el kitapları, süreli yayınlar, mektup,
afiş, duyuru panoları, eğitsel faaliyetler, yönetim bilişim sistemleri, intranet gibi tek yönlü iletişim
araçlarından yararlanılmalıdır. Danışma büroları, yöneticiler tarafından periyodik bölüm ziyaretleri,
çalışanların aile bireyleri ile temaslar, kurum içi toplantılar, ikili görüşmeler, sosyal faaliyetler ve işletme
çalışanlarının hobi kulüpleri çift yönlü iletişim araçları olarak örgüt içi iletişime katkı sağlar.
Müşterilerin talep ve beklentilerinin en iyi şekilde karşılanması iletişim kanallarının açık olması ile
sağlanacaktır. Günümüzde Lojistik ve taşımacılık işletmeleri için örgüt içi iletişim, firma başarısının
anahtarıdır.
Anahtar Kelimeler : Lojistik, Yönetim, Çalışma İlişkileri, Örgütsel İletişim, Kalite Yönetimi.
102
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
223.ÇALIŞAN YOKLUĞUNUN YÖNETİMİ: NEDENLERİ VE YOKLUK
SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Mehtap ARACI
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Gülşehir Meslek Yüksekokulu
maraci@nevsehir.edu.tr
ÖZET
Çalışanların çeşitli nedenlerle işinin başında fiziken bulunmaması ya da fiziken bulunduğu
halde yine çeşitli nedenlerle fiilen iş verimine bir katkısının olmaması durumunda ortaya çıkan
çalışan yokluğu durumu, işletmeler tarafından izlenmesi ve önlem alınması gereken önemli bir
insan kaynakları yönetimi sorunudur. Çalışanın kendisini fiziken ya da fiilen işten
uzaklaştırması, işletmelere sadece üretim ve verimlilik açısından değil, örgütteki diğer
çalışanlarla olan ilişkiler açısından da olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Çalışanlar, bazen çeşitli unsurların etkisiyle işletmenin amaçlarına hizmet etmeyen ya da
amaçlara ulaşılmasını güçleştiren davranışlar sergileyebilirler. Bu davranışlar; mazeretsiz
olarak işe gelmeme/ gönüllü devamsızlık (voluntary absenteeism), çalışanın fiziksel ve
psikolojik açıdan çalışmaya uygun olmadığı zamanlarda iş başında olması durumu yani işte var
ol(ama)ma (presenteeism), çalışanın hasta olmadığı halde hasta gibi davranması/temaruz
(malingering) ve fiziken işte olan çalışanın başka bir iş aramakta olması ve bu nedenle kendini
mevcut işine verememesi durumunu tanımlayan gizli işsizlik (hidden unemployment) şeklinde
ya da benzeri işte bulunmama durumları ile ortaya çıkabilir. Fiziken ya da fiilen çalışan yokluğu
olarak nitelendirilebilecek bu türden davranışların nedenleri hem örgütsel hem de bireysel
kaynaklı olabilmektedir.
İşletmeler, olumsuz etkileri ve maliyeti nedeniyle bu türden olumsuz çalışan davranışlarını
kontrol etmek ve en az seviyeye indirmek çabasında olmalıdırlar. Bu çalışmanın öncelikli
amacı, fiziken ya da fiilen ortaya çıkan çalışan yokluğu davranışlarının nedenlerini ve yol açtığı
verimlilik sorunlarını geçmiş çalışmalar ışığında incelemek, devamında bu sorunların olumsuz
etkilerini azaltmak, ortadan kaldırmak ya da önlemek amacını taşıyan çalışan yokluğunun
yönetimi sürecinde işletmelerce alınması gereken tedbirleri ortaya koymaktır. Çalışmanın
“yokluk davranışlarının yönetilmesi” konusuna yaklaşımının, bu alanda yapılacak diğer
çalışmalara ışık tutması beklentisi mevcuttur.
Anahtar Kelimeler: Çalışan Yokluğu, Verimsizlik, Çalışan Yokluğunun Yönetimi.
103
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
224.DISCONNECT! IF YOU WANT TO BE CONNECTED!
Ömer Erdem
KOÇAK
Medipol
Üniversitesi
oekocak@me
dipol.edu.tr
Hazel
AGUN
Marmara
Üniversitesi
hagun@mar
mara.edu.tr
Sezer C.
GÜNAYDIN
Arel
Üniversitesi
sezergunaydin
@arel.edu.tr
Aydın
SOYSAL
Marmara
Üniversitesi
soysal.aydin
@gmail.com
Serkan
EREBAK
Marmara
Üniversitesi
serkan.erebak
@gmail.com
Hasan
KARABAKKAL
Tübitak
hasankarabakkal
@gmail.com
ABSTRACT
The aim of this study is to explore role of smartphone use on recovery experiences through
work-home interference. The research is conducted in Turkish business context, so findings
contribute to the literature in such way that how technological transformation has effected
employee life and health in emerging economies. It is one of the preliminary studies by which
impact of smartphone use for business motivations is measured in emerging economies. We
assume that the results of the study may open new perspectives for cross cultural studies and
may contribute to the development of new theoretical models in subjective wellbeing literature.
Empirical data were collected from employees (n=223) of distinct companies from distinct
industries using an online survey by convenience sampling method. According to results of
structural model, recovery experiences mediate the association between smartphone use and
work-home interference. (x2=158.817, df=99, CMIN/df=1.604, GFI=0.917, CFI=0.965,
TLI=0.957, RMSEA=0.054, PCLOSE=0.309).
Keywords: Recovery, Work-Life Balance, Smartphone.
104
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
225.TÜRKİYE’DE KAMU KURUMU ÇALIŞANLARININ TÜKETİM
ALANINDA ETNOMERKEZCİ TUTUMLARI
Nilay ŞAHİN
Çankaya Üniversitesi,
İşletme Bölümü Doktora Öğrencisi
nilsahay@gmail.com
Mahir NAKİP
Çankaya Üniversitesi,
Uluslararası Ticaret Bölümü
mnakip@cankaya.edu.tr
ÖZET
Tüketicilerin kendi ülkelerine ait ürünleri satın alma eğilimlerini ifade eden tüketici
etnomerkezciliği, küresel dünyada faaliyet gösteren işletmeler açısından önemli bir husustur.
Türkiye’de de etnomerkezcilik seviyesinin belirlenmesine yönelik çalışmalar
gerçekleştirilmiştir ancak bu çalışma ile bugüne kadar ölçülmeyen kamuda çalışan tüketicilerin
etnomerkezcilik düzeylerinin saptanması hedeflenmektedir. Böylelikle, Türkiye’nin başkenti
Ankara’da kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve bu kuruluşlardan emekli olan tüketicilerin
etnomerkezcilik eğilimleri belirlenerek bu eğilimlerde söz konusu tüketicilerin kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışma yılı, yaşı, cinsiyetleri ve eğitim düzeyleri açısından farklılık olup
olmadığı tespit edilmeye çalışılmaktadır. CETSCALE ölçeği kullanılarak çalışmaya iştirak
eden 126 katılımcının etnomerkezcilik eğilimleri faktör analizi, korelasyon testi ve t testi ile
analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların etnomerkezci
eğilimlerinin düşük olduğu saptanmış ve bu eğilimde kamu kurum ve kuruluşlarında çalışma
yılı, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi sosyo-demografik faktörlerin etkili olmadığı görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Etnomerkezcilik, CETSCALE, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan
Tüketiciler.
105
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
226.YÖNETİM KURULLARINDAKİ ÇEŞİTLİLİĞİN KARAR VERME
SÜREÇLERİNE ETKİSİ: SAĞLIK SEKTÖRÜ
Aysun DOĞAN
Baskent University
Abdülkadir VAROĞLU
Baskent University
ÖZET
Yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliği ve bağımsız yönetim kurulu üyesi olması yönetim
kurulu yapısını çeşitlendiren ve karar verme süreçlerini etkileyen özelliklerdendir. Özel hastane
yönetimlerinde eskiye kıyasla yönetimsel yaklaşımda farklılıklar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Mal sahipleri ve yöneticiler birbirinden farklılaşmaya başlamıştır. Hastanelerin daha kapsamlı
bir hale gelmesiyle kurumsallaşma ihtiyacı doğmaya başlamıştır. Bu gereksinim beraberinde
hastane yönetim kurulu yapılarının incelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda
çalışmanın amacı, sağlık sektöründe yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliği ve bağımsız
yönetim kurulu üyelerinin karar verme süreçlerini nasıl etkilediğinin araştırılmasıdır.
Araştırmanın evrenini Aralık 2015- Mart 2016 tarihlerinde Sağlık Bakanlığı’na kayıtlı
Ankara’daki 30 özel hastane ve vakıf üniversitelerine bağlı 3 özel hastane olmak üzere toplam
33 hastane oluşturmaktadır. Evrenin tamamına ulaşılması hedeflendiği için örneklem seçimine
gidilmemiştir.Veri toplananan 33 hastanenin 19’u yönetim kurulu olmaması nedeniyle
araştırmaya dahil edilmemiştir. Örneklem 14 olarak belirlenmiştir.Verilerin toplanmasında
“Genel Karar Verme Stilleri Ölçeği” ile “Kurumsal/ Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Veriler
SPSS 17.5 paketprogramında, tanımlayıcı istatistikler ve Mann Whitney U –testi ile analiz
edilmiştir. Yönetim kurulundaki cinsiyet çeşitliliği ve bağımsız üye olan hastanelerle
olmayanlar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın kısıtlılığı
örneklem sayısının yetersiz olmasıdır. Ancak bundan sonra yapılacak çalışmalar için fikir
oluşturması açısından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Yönetim Kurulu, Cinsiyet Çeşitliliği, Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi,
Sağlık Sektörü.
106
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
233.TÜRKİYE’DE TURİZM SEKTÖRÜNDE KADIN İSTİHDAMI:
İMKANLAR VE ENGELLER
Füsun İSTANBULLU
DİNÇER
İstanbul Üniversitesi
istanbul@istanbul.edu.tr
Orhan AKOVA
İstanbul Üniversitesi
oakova@istanbul.edu.tr
Suna MUĞAN
ERTUĞRAL
İstanbul Üniversitesi
sertugral@yahoo.com
Merve AYDOĞAN ÇİFÇİ
İstanbul Üniversitesi
merve.aydogan@istanbul.edu.tr
ÖZET
Endüstrileşmeyle birlikte köyden kente yönelik göç olgusunun gelişmeye başlamasıyla kadın
işgücü, işgücü piyasasında giderek daha fazla yer almaya başlamıştır. Değişen ekonomik ve
sosyal yapı ile birlikte kadın işgücünün işgücü piyasasında konumu da zaman içinde değişim
göstermektedir. Özellikle ekonomik kalkınmanın sağlanmasında önemli yeri olan kadın işgücü
çalışma süreleri, eğitim düzeyleri, bilgi ve becerilerle donanımları ve istihdamda sektörel
dağılım bakımından sürekli bir gelişim içindedir. Gelişmekte olan ülkelerde kırsal alanda ve
tarım sektöründe aktif olan kadın işgücü gelişmiş ülkelerde şehirlerde ve hizmetler sektöründe
yoğunlaşmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu
kalifiye ve kalifiye olmayan istihdam olanakları daha fazla kadın çalışanın bu sektörde yer
almasına sebep olmaktadır. Bu çalışmada, kadın çalışanların turizm sektöründe istihdam
olanakları ve kadın istihdamında karşılaşılan engeller Türkiye’deki turizm sektörü açısından
ele alınacaktır. Çalışmada yıllar itibarıyla turizm sektöründe kadın istihdamı istatistiksel olarak
verilecek ve kadınların turizm sektöründe istihdamını cazip kılan imkanlar ve kadınların
sektörde istihdamını zorlaştıran nedenler SWOT analizi yoluyla değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Kadın, İstihdam, Turizm Endüstrisi, Türkiye.
107
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
234.YENİLİK YÖNETİMİ VE YENİLİK YÖNETİMİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLERİN YENİLİK PERFORMANSI AÇISINDAN
İNCELENMESİ: YENİLİK DESTEĞİ ALAN İŞLETMELER ÜZERİNDE
BİR ARAŞTIRMA
Ayşe Nur SÖNMEZ
Kocaeli Üniversitesi
aysenursonmez@gmail.com
Hülya G. ÇEKMECELİOĞLU
Kocaeli Üniversitesi
hulyacekmecelioglu@gmail.com
ÖZET
Son yıllarda yenilik yönetimi işletmelerin üzerinde çokça durduğu konuların başında
gelmektedir. İşletmeler her geçen gün zorlaşan rekabet koşullarında rakiplerinden bir adım önde
olmak için farklılık yaratmalıdırlar. Bunu da yenilikçi bir anlayışla başarabilirler.
Bu araştırmanın amacı; yenilik desteği alan işletmelerin yenilik yönetimini etkileyen
faktörlerinin yenilik performansı açısından incelenmesidir. Yenilik yönetimini belirleyen
faktörler bu çalışmada şu şekilde ele alınmıştır: Yenilik Kaynağı; Müşteriler, Tedarikçiler,
Bilimsel Gelişmeler, İşletme Otonomisi, Yenilikçi Örgüt Yapısı ve Kültürü, Katılımcı Liderlik,
Risk Alma ve Kaynak Kullanabilme İmkânı.
Literatürde KOSGEB ve Kalkınma Ajansları' ndan destek alan işletmeler üzerinde yapılmış
çalışmalar vardır. Bu çalışmanın örneklemi özellikle Kocaeli KOSGEB' den ve Kocaeli,
Sakarya, Bolu, Düzce, Yalova illerinden sorumlu olan Doğu Marmara Kalkınma Ajansı' ndan
yenilik desteği alan 45 işletmeden oluşmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yenilik Yönetimi, Yenilik Performansı, İnovasyon.
108
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
235.TÜKETİM ARACILIĞIYLA İNSANİ KAYGILARA KARŞI
SAVUNMA MEKANİZMASI OLUŞTURMA SÜRECİNDE TÜKETİM
NESNELERİNİN ROLÜ
Nevriye ALTUNTUĞ
Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF
nevriyealtuntug@sdu.edu.tr
ÖZET
Bilinmezlik ve belirsizlik, insanlar için sürekli olarak bir kaygı ortamı yaratmıştır. Kaygı ortada
onu doğuracak bir olgu olmamasına rağmen, geleceğin ne olacağını bilmemenin yarattığı
psikolojik ve fizyolojik bir tepkiselliktir. Normal düzeyde bir kaygı, insanın yaşamını
sürdürmesi bağlamında uyumsal bir tepki iken, kontrol edilemediği ölçüde ise bir tehdit unsuru
haline gelmektedir. Değişimin giderek hızlanması, insanın alışkın olduğu çevresini yabancı bir
hale getirmiş ve sahip olduğu becerilerin içini boşaltarak değersizleştirmiştir. Tüm bu
gelişmeler, kişilerin benlik ve kimlik duygularını zedelemiştir. İnsanın varoluşsal kaygılardan
ve ölüm korkusundan kaynaklanan ilksel kaygılarına bir de süreksiz ve kopuşlar halinde
yaşanan bu değişimin getirdiği “ben kimim”, “bana kimin ihtiyacı var”, “nereye aitim”
sorularının yarattığı kaygılar eklenmiştir. Dışsal gerçekler ve içsel baskılardan kaynaklanan
kaygılar, kişide denge kaybına yol açmaktadır. Kişi tekrar denge durumuna gelerek, ruhsal ve
bedensel sağlığını korumak için bir takım savunma mekanizmalarına sığınmaktadır. Bu ilişki
yapısı, insanı kaygılandıran ilişki ve ortamların yerine yapay olanlarını koyduğu için,
gerçeklerin yarattığı kaygıları perdeleyerek, insanları geçici de olsa rahatlatmaktadır. Tüketici
kimliğine bürünmek, insanın sonlu olan yaşamının, kendisinin ve başkalarının hayatında kalıcı
bir iz bırakma isteğinin yarattığı içsel kaygılarını dışsal nesnelere aktararak, tüketim aracılığıyla
kendisine kaygılardan arındırılmış yeni bir dünya ve yeni bir kimlik yaratmasını
kolaylaştırmaktır.
Bu çalışmanın amacı, tüketim aracılığıyla insanların görünen ihtiyaçlarının yanı sıra gizil
ihtiyaçlarını da açığa çıkardıkları gerçeğine dikkat çekmektir. Devamında içsel ve dışsal
kaygıların yarattığı gerilimin yumuşatılmasında tüketim nesnelerinin kişilere bu tür kaygılara
karşı bir tür savunma kalkanı yaratıp yaratmadığı sorgulanmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kaygı, Savunma Mekanizmaları, Tüketim Nesnesi.
109
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
240.GÜNCEL İŞLETME YAKLAŞIMLARIYLA KEYKÂVUS’UN
KABUSNAME’Sİ
Oğuzhan İRENGÜN
İstanbul Üniversitesi
oguzhan.irengun@istanbul.edu.tr
ÖZET
Günümüz yönetim düşüncesi tarihin çeşitli dönemlerinde insanlığın hayata yaklaşımlarıyla eş
zamanlı olarak evrilmiş ve her yeni gelen düşünce ya eski düşünceye bir antitez oluşturmuş
veya eski düşünceleri geliştirerek insanlığı ileriye götürmüştür. Niccolo Machiavelli’ nin
“Prens” Sung Tzu’nun “Savaş Sanatı” Platon’un “Devlet” gibi eserler hala daha yönetimle ve
yönetim düşüncesiyle ilgilenen kişilerin, akademisyenlerin ve yöneticilerin başucu
kitaplarından sayılmaktadırlar. Bu açıdan Türk ve ortadoğunun yönetim düşüncesini anlamak
ve gelişimini görmek açısından Siyasetnamelerin önem taşıdıkları söylenebilir.
Kabusname, Ziyaroğullarından (928-1077) Emir Unsurü’l – Maali Keykavus tarafından 1082
yılında oğlu Gıylanşah’ a yazılmıştır. Yazar önsözünde kitabını “Nasihatname” olarak genel
bir isimle adlandırmış, ama eser ilk zamanlardan beri “Kabusname” adıyla ünlenmiş ve eser
günümüzde dahi bu isimle anılmaktadır.
Çalışmada, eserde geçen yönetimle alakalı olabilecek, bağlantı kurulabilecek ve günümüz
işletme bakış açısıyla açıklanabilecek kısımlar alınarak, değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Yönetim Düşüncesinin Evrimi.
110
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
241.ZAMAN YÖNETİMİYLE TÜKENMİŞLİK SENDROMU
ARASINDAKİ İLİŞKİ: BEŞ YILDIZLI OTEL İŞLETMELERİ
ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Ece ZEYBEK
İstanbul Arel Üniversitesi,
Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu
ecezeybek@arel.edu.tr
Ayhan BAYRAM
Haliç Üniversitesi,
İşletme Fakültesi
ayhanbayram@halic.edu.tr
ÖZET
Zaman yönetimini, bireylerin ve özellikle de yöneticilerin amaç ve hedeflere ulaşmak için
zamanlarını etkin ve verimli bir şekilde kullanma çabaları olarak tanımlamak mümkündür.
Tükenmişlik sendromu yoğun iş temposu, yıpranma ve başarısız olma sonucu güç, enerji kaybı ve
de karşılanamayan istekler nedeniyle kişinin içsel enerjisinde tükenme durumudur. Bu araştırma da
beş yıldızlı otel işletmeleri çalışanlarında zaman yönetimi ile tükenmişlik sendromu arasındaki ilişki
incelenmiştir. Zaman yönetimini ölçmek amacıyla Britton ve Tesser tarafından (1991) tarafından
geliştirilen, Alay ve Koçak tarafından (2002) Türkçeye uyarlanarak, geçerliliği ve güvenilirliği test
edilen zaman yönetimi ölçeği kullanılmıştır. Ölçek üç alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçekte toplam 27
madde bulunmaktadır. Tükenmişlik sendromunu ölçmek amacıyla Maslach ve Jackson tarafından
(1981) tarafından geliştirilen, Çam (1991) ve Ergin (1993,1996) tarafından Türkçeye uyarlanarak,
geçerliliği ve güvenilirliği test edilen tükenmişlik ölçeği kullanılmıştır. Ölçek dört alt boyuttan
oluşmaktadır. Ölçekte toplam 22 madde bulunmaktadır. Araştırmada yüz yüze anket ve kolayda
örnekleme metodu kullanılarak 158 beş yıldızlı otel işletmeleri çalışanı ile görüşülmüştür. Anketler
incelendikten sonra hatalı olanlar elenmiş ve toplam 152 anket analize tabii tutulmuştur. Otel
işletmeleri çalışanlarına zaman yönetimi ve tükenmişlik sendromu ölçekleri uygulanarak, elde
edilen veriler ışığında sonuçlar değerlendirilmiş, zaman yönetimi ve tükenmişlik sendromunun
demografik değişkenlere göre farklılık gösterdiği ve alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki olduğu
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Planlama, Duyarsızlık, Başarısızlık.
111
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
245.KOBİ FİNANSMANINDA ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM: PROJE
BANKACILIĞI
Erişah ARICAN
Marmara
Üniversitesi
erisaharican@marma
ra.edu.tr
Başak TANINMIŞ
YÜCEMEMİŞ
Marmara
Üniversitesi
basakyuce@marma
ra.edu.tr
Güçlü OKAY
Gökhan IŞIL
Marmara
Üniversitesi
gucluokay@marma
ra.edu.tr
Marmara
Üniversitesi
gokhanisil@marma
ra.edu.tr
ÖZET
Ülkelerde ekonominin yapıtaşı rolünü üstlenen KOBİ’ler için de alternatif bir finansman
yöntemi olarak değerlendirilen proje finansmanı, yarattığı uzun vadeli ve büyük hacimli
finansman olanakları ile ülkelerin gelişme ve kalkınma evrelerinde öneme sahiptir.
KOBİ’lerin yeni yatırım projelerine yönelerek, projelerin her bir aşamasını başarı ile
sürdürebilmeleri ve tamamlayabilmeleri için arkalarında güçlü ve istikrarlı bir finansman
desteğinin bulunması son derece önemlidir. Bu noktada proje finansmanı, tüm geleneksel
finansman yöntemlerini kapsayan bir metot olarak, KOBİ’lerin kurumsal çerçevede
yatırımlarının yönetimine olanak vermekte ve gerek KOBİ’ler için gerekse de ekonominin
geneli açısından sürdürülebilir bir büyüme imkânı sağlayabilmektedir.
Günümüzde Türk Bankacılık Sektörü geneli itibariyle ticari bankaların yoğun olduğu bir
finansman sistemi olduğundan gerek vade gerekse de hacim olarak KOBİ’lerin ihtiyacı
proje finansmanına imkân verememektedir. Gelecekte “Proje Bankacılığı” adı altında
hayata geçirilecek finansman yöntemiyle küresel piyasalarda dolaşımda olan yabancı
sermayeyi ülkemize çekebilmek, KOBİ’lerin gerçekleştirecekleri projelerin finansmanında
önemli bir kaynak oluşturacaktır. Bu amaçla çalışmada KOBİ’ler için daha uzun vadeli,
daha uygun şartlarda ve daha büyük hacimde finansman imkânı verecek olan bu metot ile
verimli ve gelir yaratıcı projelerden daha fazla yarar sağlanabileceği ortaya konulmaya
çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: KOBİ, Proje Finansmanı, Proje Bankacılığı.
112
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
248.BASEL III KRİTERLERİNİN BANKA İŞLETMELERİNİN
PERFORMANSI ÜZERİNE UZUN DÖNEMDE ETKİSİ
Erişah ARICAN
Gökhan IŞIL
Güçlü OKAY
Marmara Üniversitesi
Başak TANINMIŞ
YÜCEMEMİŞ
Marmara Üniversitesi
Marmara Üniversitesi
Marmara Üniversitesi
erisaharican@marmara.edu.tr
basakyuce@marmara.edu.tr
gokhanisil@marmara.edu.tr
gucluokay@marmara.edu.tr
ÖZET
Finansal sistemdeki gelişmelere bağlı olarak küresel boyutta yeni finansal düzenlemelere
gidilmektedir. Bankacılık sisteminin gerek dünyada gerekse ülkemizde finansal sistemdeki yeri
ve önemi düşünüldüğünde sisteme yönelik finansal düzenlemelerin her geçen gün öneminin
arttığı görülmektedir. Bu çerçevede bankacılık sistemine yönelik Basel (Basel I, Basel II ve
Basel III kriterleri) uzlaşılarına gidilmiştir. Özellikle 2008 yılında dünyada yaşanan küresel
finans krizi neticesinde finansal aracılık rolünü üstlenen bankaların krize karşı kırılganlıklarını
azaltmak amacıyla Basel II uzlaşısı genişletilerek 12 Eylül 2010 tarihinde Basel III kriterleri
belirlenmiştir. Basel III uzlaşısının bankacılık sektörünün uzun dönem istikrarında fayda
sağlayacağı düşünülmekle birlikte, kısa dönemde bankaların artan sermaye ve likidite
gereksinimleri neticesinde uzun dönemde karlılıklarının azalması beklenmektedir.
Çalışmada 2004-2014 yıllarını kapsayan dönemde yapılan inceleme neticesinde, Basel III
uzlaşısıyla belirlenen kriterlerin Türk bankacılık sektöründe uygulanmaya başlamasıyla banka
işletmelerinin karlılıklarının uzun dönemde azalacağı tahmin edilmektedir. Buna rağmen uzun
dönemde bankacılık sektörünün yapısının güçleneceği ve finansal kırılganlıklara karşı daha
güçlü olacağı beklenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Basel III, Bankacılık, Finansal Performans.
113
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
249.SİGORTA DAĞITIM KANALLARININ DİJİTALİZASYONU
Aycan BUL
İstanbul Üniversitesi
aycanbul01@gmail.com
ÖZET
Teknolojik gelişmeler tüm işkollarının olduğu gibi, sigorta endüstrisinin de görünümünü ve iş
yapış şeklini değiştiriyor. Sigorta dağıtım kanalı yapısı ise bu etkileşimden en çok pay alan
fonksiyonlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Sigorta endüstrisinin dağıtım kanalları çok uzun
yıllardan beri acente ve brokerlerden oluşmakta iken, sigorta şirketleri artık mevcut ve yeni
müşterilerine dijital teknolojiler üzerinde çalışan direkt ve dolaylı kanallar üzerinden de
ulaşabilmek için ciddi yatırımlar gerçekleştiriyorlar.
Bu gelişme, acente ve brokerlerin aracı rollerini ortadan kaldırmıyor. Halen karmaşık yapıdaki
ve risk bazlı fiyatlandırma ihtiyacı olan, hayat sigortaları, sağlık sigortaları gibi bireysel ürünler
ve kurumlara yönelik çözümler, bu kanallar üzerinden sigortalılara ulaşıyor. Ancak, araç ve
konut sigortaları gibi, içerikleri ve fiyatları birbirine yakın, basitleştirilmiş ve sigorta
şirketlerinin ve aracıların farklılaşmayı sadece sundukları hizmetlerde yakalayabilecekleri
ürünler, büyük bir hızla yeni dijital kanallarda yerlerini almaya başladılar bile. Sigorta
Şirketleri, internet ve mobil teknolojileri üzerinden, müşterilerine direkt ulaşabiliyorken,
sigorta aracıları birden fazla şirketin ürünlerini “karşılaştır ve satın al” modeli ile
sunabiliyorlar.
Sigorta endüstrisi dijitalleşme ile sadece müşteri yönetim süreçlerinde değil, risk ve operasyon
yönetiminde de daha etkin sonuçlar alma şansını bulmuş durumda gibi görünüyor. Müşteriler
de yapılan araştırmalarda dijital hizmet alama yönünde taleplerinin arttığını belirtmekte, sigorta
şirketleri, farklı aşamalarda olmakla birlikte, dijital dönüşümü en önemli gündem maddeleri
haline getirmiş durumdadırlar.
Anahtar Kelimeler: Sigorta, Dijitalleşme, Dağıtım Kanalı.
114
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
251.OPPORTUNITIES AND RISKS IN WIND ENERGY FINANCE:
TESTING VOLATILITY FOR TURBINE MANUFACTURERS
Cem BERK
Arel University
cemberk@arel.edu.tr
ABSTRACT
This paper studies several risks involved in financing wind energy projects and alternatives for
financing the projects. Since the projects have high initial costs, they need to be leveraged
heavily typically in project finance transaction. The paper includes an empirical analysis of
major wind turbine manufacturers which helps to better understand the industry dynamics.The
data used in this study is Volatility Index of S&P 500, and major wind turbine manufacturers
namely Vestas Wind Systems A/S closing value in the Copenhagen stock exchange, Xinjiang
GoldWind Science & Technology Co., Ltd. closing value in the Hong Kong stock exchange,
and GAMESA closing value in the Frankfurt stock exchange. The research period is between
8 October 2010 and 6 July 2015. The data is daily and the total number of data is 1193. The
long term relationship between the variables is analyzed with Johansen’s Cointegration
methodology. This indicates that there is a long-run relationship between the stock exchange
volatility and wind turbine manufacturing firms’ performance. For the short run analysis a
VECM is developed. Granger causality analysis is also provided. This suggests there is no
causality in neither ways between VIX , and firms’ stock market value namely VESTAS,
GOLDWIND, and GAMESA. This shows that stock market volatility fail to represent the
changes in wind turbine manufacturing firms’ performance in the short run although there is a
relationship in the long run. This indicates that wind turbine manufacturing industry shows its
own dynamics in the short run as explained in this paper. Knowledge on specific opportunities
and threats for the industry especially in the field of finance is required for successful
performance of the companies.
Key Words: Wind Energy, Project Finance, Cointegration, Granger Causality.
115
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
252.KONAKLAMA İŞLETMELERİNDE ÖRGÜTSEL SESSİZLİK VE
İŞGÖREN PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
Serap ŞAHİN
Kırıkkale üniversitesi
shnsrp@gmail.com
Mustafa TECİMEN
Çankırı Karatekin Üniversitesi
mustafatecimen81@hotmail.com
ÖZET
Son zamanlarda ağır rekabet koşullarında işletmeler için insan gücü çok önemli hale
gelmektedir. Örgütsel sessizlik ve işgören performansı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla
Ankara ilinde faaliyet gösteren 4 ve 5 yıldızlı otellerde istihdam edilen 403 işgörene anket
uygulanmıştır. Çalışmanın sonuçlarını değerlendirmek amacıyla, değişik gruplar arasında
istatistiksel anlamda herhangi bir farklılığın olup olmadığını araştırmak için, tek değişkenli
analiz teknikleri olan t testi ve ANOVA testi uygulanmıştır. Analizler sonucu elde edilen
bulgular ortaya konulan hipotezleri destekler niteliktedir. Araştırmada işgörenlerin demografik
özelliklerine göre örgütsel sessizlik düzeyleri arasında cinsiyet, eğitim ve medeni durumlarında
anlamlı bir farklılık bulunmuştur. İşgörenlerin demografik özelliklerine göre işgören
performansı düzeyleri analizine göre medeni durum, yaş ve eğitim ile anlamlı bir farklılık
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Örgütsel sessizlik ile işgören performansı arasındaki ilişkiyi
belirlemek üzere yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre örgütsel sessizlik “ yönetsel ve
örgütsel nedenler, işle ilgili konular, tecrübe eksikliği, izolasyon korkusu, ilişkileri zedeleme
korkusu” ile işgören performansı “ iş becerisi, görevlerini yerine getirme, kendini geliştirme,
işbirliği ve iletişim, kurallara uyma ” alt boyutları arasında karşılıklı negatif yönde bir ilişki
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bir işletmede örgütsel sessizlik arttıkça işgören performansı
düştüğü sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre işletmeler için önermelerde
bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Sessizlik, İşgören Performansı, ANOVA, Korelasyon,
116
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
253.TÜRKİYE’DE HAM PETROL FİYATLARI - CARİ AÇIK İLİŞKİSİ
ÜZERİNE AMPİRİK BİR ÇALIŞMA
Mithat Zeki DİNÇER
Istanbul University
mzdincer@gmail.com
Umut AKDUĞAN
Trakya University
umutakduan@gmail.com
ÖZET
Türkiye gibi net enerji ithalatçısı ülkelerin dış ticaret dengeleri enerji fiyatlarına, özellikle de
ham petrol fiyatlarına oldukça duyarlıdır. Son 15-20 yılda petrol fiyatlarındaki yükseliş dikkate
alındığında, Türkiye’de cari işlemler dengesinde görülen olumsuzluklarda bu durumun etkisi
önem kazanmaktadır. Bunun paralelinde Türkiye’nin enerji açığı nedeniyle petrol ithalatı ve
dolayısıyla petrol fiyatlarındaki yükseliş, Türkiye’deki işletmeleri de etkilemektedir. Petrol
özellikle sanayi üretimi yapan işletmelerin de doğrudan ve dolaylı olarak üretim faaliyetlerini
sürdürebilmeleri için kritik bir öneme sahiptir.
Dolayısıyla bu çalışmada, Türkiye ekonomisi üzerinde çeşitli etkileri söz konusu olan petrol
fiyatlarındaki oynaklık 1998Q1 – 2015Q3 dönemi itibariyle zaman serisi yöntemleri
kullanılarak Türkiye’nin cari işlemler açığına etkisi belirlenmeye gayret edilmiştir. Bu
çerçevede Brent türü ham petrol fiyatları ile Türkiye’nin cari açığının GSYİH’na oranı
değişkenlerine ait serilerin durağanlıkları Phillips Perron (PP), Kwiatkowski-Phillips-SchmidtShin (KPSS) ve Augmented Dickey Fuller (ADF) birim kök testleri ile incelenmiş ve serilerin
fark değerinde durağan olduğu saptanmıştır. Sonrasında aynı mertebeden durağan olduğu
belirlenen seriler arasındaki eş-bütünleşme ilişkisi ARDL (Autoregressive Distributed Lag)
Sınır Testi yaklaşımıyla incelenmiş, seriler arasında eş-bütünleşme ilişkisi olduğu sonucuna
varılmış, uzun dönem ve kısa dönem katsayıları elde edilerek ham petrol fiyatlarındaki
değişimin Türkiye’nin cari açığı üzerindeki etkisi sayısal olarak ortaya konmuştur. Son olarak
Granger Nedensellik Testi ile ilişkinin yönü saptanmış, ham petrol fiyatlarından Türkiye’nin
cari açığına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. Tüm bu sonuçlar dünyadaki
ham petrol fiyatlarının, Türkiye’nin cari açığı üzerinde kalıcı ve önemli bir etkiye sahip
olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Cari İşlemler Açığı, Ham Petrol Fiyatları, ARDL.
117
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
254.TEKNOGİRİŞİM SERMAYESİ DESTEĞİNDEN YARARLANAN
GİRİŞİMCİLERİN PROGRAMDAN ALDIKLARI DESTEKLERİ
DEĞERLENDİRMESİ
Selim DURMUŞ
Karabük Üniversitesi
slmdur@gmail.com
Mustafa Halid KARAARSLAN
Karabük Üniversitesi
mustafahk@karabuk.edu.tr
ÖZET
Üniversitede lisans ya da yüksek lisans eğitimi almış bireylerin girişimciliğe özendirilmeleri
ülkeler için önemlidir. Bu kişiler ülkenin kalkınması ve rekabet gücü edinmesinde ve nitelikli
iş gücü istihdamında olumlu katkı sunabilirler. Bu sebeple bu çalışmada girişimcileri
destekleyen önemli programlardan biri olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının vermiş
olduğu Teknogirişim Sermaye Desteği programı araştırıldı. Devlet bütçesinden ciddi
kaynakların aktarıldığı programlardan girişimcilerin aldıkları destekler konusundaki
değerlendirmeler programların gelecekte daha iyi kurgulanmasını sağlayacaktır. Bu çalışmada,
hibe programının girişimcilere olan katkılarının belirlenmesi ve girişimcilerin zorlandıkları
konuların ortaya konulması amaçlandı. Bu nedenle derinlemesine mülakat tekniği kullanılarak
Bakanlığın faaliyet raporundan Ankara merkezli yedi girişimin kurucuları ile yüz yüze
görüşmeler yapılarak veriler toplandı. Çalışma sonucunda hibe programının sermaye temini
için önemli katkılarının olduğu ancak, yönetim, finans, pazarlama, network katkısının sınırlı
olduğu, desteğin proje bazlı olmadığı için bazı alanlarda girişimciler için yetersiz olduğu tespit
edildi.
Anahtar Kelimeler: Tekno Girişim, Girişimci, Hibe.
118
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
255.KÜLTÜREL ZEKÂ, GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ VE İNOVATİF
DAVRANIŞLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ
Harun YILDIZ
Kafkas Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
dryildizharun@gmail.com
ÖZET
Ekonominin can damarı olan girişimcilerin yaptığı girişimcilik faaliyetlerinin temelinde sadece
mantıksal karar verme yatmamaktadır. Bunların dışında alanyazında sıklıkla yer alan sosyal ve
duygusal bileşenler de tam olarak girişimciliğin başarısını belirleyememektedir. Bu açıdan
alanyazında belirmeye başlayan ve kişinin kültürel zenginliğini ifade eden kültürel zekâ
sayesinde girişimcilik eğilimi artmakta ve başarılı girişimler gerçekleştirilmektedir. Bu
bağlamda yapılan araştırmada alanyazın taraması kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda
bireyin kültürel zenginliğinin ve aşina olunmayan yeni kültürlere alışma yeteneğinin göstergesi
olan kültürel zekânın, bireyin girişimcilik eğilimini artırabileceği ileri sürülmüştür. Ayrıca
kültürel zekâ ve inovatif davranışlar arasındaki pozitif ilişkiye girişimcilik eğiliminin aracılık
edebileceği önerilmiştir. Bu nedenle özellikle yönetsel pozisyonlar olmak üzere diğer
kademelerdeki çalışanların girişimcilik eğilimlerinin ve inovatif davranışların artırılabilmesi
için farklı kültürleri tanıyabileceği fırsatların yaratılması önemlidir. Bununla birlikte işletmeler
hem ulusal hem de uluslararası görevler için kültürel zekâ düzeyi yüksek çalışanları
tercih/istihdam edebilir. Araştırmada yönetsel ve gelecek araştırmalar için yönlendirmeler
tanımlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kültürel Sermaye, CQ, Girişimcilik Eğilimi, İnovatif Davranışlar.
119
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
256.SEKTÖREL BAZDA HİSSE SENEDİ ANORMAL GETİRİLERİNİN
HESAPLANMASI VE AŞIRI TEPKİ HİPOTEZİNİN FARKLI
MODELLERLE TEST EDİLMESİ: BORSA İSTANBUL ÜSTÜNE BİR
ÇALIŞMA
Şahnaz KOÇOĞLU
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü
sahnaz@gazi.edu.tr
Yasin Erdem ÇEVİK
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü
erdemcevik@gazi.edu.tr
ÖZET
De Bondt ve Thaler (1985) Aşırı Tepki Hipotezini, Etkin Piyasalar Hipotezine karşı olarak
finansal piyasalarda gözlemlenen bir fiyat anomalisi olarak ortaya koymuşlardır. Yatırımcıların
rasyonel davranmadıkları argümanına dayanarak, finansal piyasalarda verilerin objektif
değerlendirilmediğini iddia etmişlerdir. Yatırımcıların kazandıran hisse senetlerinin
kazandırmaya devam edeceği, ya da kaybettiren hisse senetlerinin kaybettirmeye devam
edeceği yanılgısına düştüğünü ve bu davranışın sonucu olarak piyasalarda aşırı bir tepkinin
gözlemlendiğini söylemişlerdir. Aşırı Tepki Hipotezine literatürde getirilen en güçlü eleştiri
ise, Conrad ve Kaul (1993) tarafından ortaya atılmıştır. Aşırı Tepki Hipotezinin test edilmesinde
kullanılan yöntemin zayıf olduğunu ve ortaya çıkan getirinin istatistiksel bir yanılgı olduğunu
iddia etmişlerdir. Türkiye'de de Aşırı Tepki Hipotezi değişik dönemlerde araştırmacılar
tarafından test edilmiş ve De Bondt ve Thaler (1985) tarafından geliştirilen model
kullanılmıştır. Bu çalışmada, daha önce yapılan çalışmalara iki farklı boyutta katkı
sunulmaktadır. Öncelikle Borsa İstanbul Ana Pazarı ve Yıldız Pazarı, hem De Bondt ve Thaler
(1985) hem de Conrad ve Kaul (1993) tarafından geliştirilen modeller ile test edilmiştir.
Böylelikle daha önce yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçların başka modeller ile de
desteklenip desteklenmediği araştırılmıştır. Ayrıca aynı analizler sektörel olarak uygulanmış ve
tüm analizlerin istatistiksel olarak anlamlılığı incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Aşırı Tepki Hipotezi, Borsa İstanbul, Hisse Senedi Getirisi, Sektörel
Analiz.
120
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
258.CULTURAL HISTORICAL ACTIVITY THEORY AS A
METHODOLOGICAL TOOL FOR ORGANISATIONAL DECISION
RESEARCH *
Alperen Mehmet AYDIN
Leeds University Business School
a.mehmetaydin@gmail.com
ÖZET
Afetler doğaları gereği çoğu zaman tahmin edilemeyen olaylardır. Bu yüzden çevre dinamiktir
ve bir çok belirsizlikler barındırır. Afet yönetim kararları zaman ve bilgi bağımlı aktivitelerden
oluşur. Aktivite sistemlerinin eylemler ve operasyonlar düzeyinde tekrar kurulumu örgüt
üyelerinin karar verme davranışlarının irdelenmesinde kolaylık sağlamaktadır. Zengin terim
dağarcığı, kavramsal veri analizi yapma avantajları göz önüne alındığında CHAT çok yönlü ve
etkin bir tetkik aracıdır. Örgüt üyeleri, örgüt bölümleri arasındaki etkileşim; ortak karar verme
esnasında bilginin paylaşımı/kullanımı CHAT prensipleri ile incelenmektedir. Niteliksel
yöntemler kullanılarak veri toplanmış ve analiz edilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi
AKOM, İtfaiye ve İlk Yardim-Kurtarma kurumlarında stratejik ve taktiksel seviye personeli ile
mülakat ve sahada gözlem tekniği ile veri toplanmıştır.
Afetlerin doğasında olan zaman baskısı ve belirsizliklerin etkisiyle örgüt üyeleri rasyonel karar
verme modu kadar sezgisel ve önceyi tanıma karar verme modlarını kullanmaktadırlar; ve
dinamik, çok değişkenli
ortamda ortak bilgi paylaşımı/kullanımını yoğun şekilde
yapmaktadırlar.
Keywords: Cultural Historical Activity Theory, Emergency Decision-Making, Intuition,
Information Processing.
121
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
259.GÖRSEL ÜRÜN ESTETİĞİNİN İÇSEL REFERANS FİYATLARA
ETKİSİNİN İNCELENMESİ*
Yiğit MUMCU
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Öğrencisi
yigitmumcu@gmail.com
Halil Semih KİMZAN
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
İ.İ.B.F. İşletme Bölümü
semih.kimzan@gmail.com
ÖZET
Günümüzde her konuda yaşanan teknolojik yenilikler, değişen ve yenilenen tüketici istekleri
ve her sektörde artan rekabet unsuru, yönetici ve pazarlamacıları, tüketicinin dikkatini daha
fazla çekmek için yeni stratejiler bulmaya yöneltmiştir. Hizmet ve ürün farklılaştırmasındaki
etkili yollardan birisi estetik kullanımıdır. Görsel ürün estetiği, günümüzde tüketicide değer
yaratmak için kullanılan en etkili unsurlardan biridir. Bir ürünün görsel estetiği tüketicideki
ödeme istekliliğini etkileyen bir kavramdır. Bu yüzden, görsel ürün estetiği içsel referans
fiyatlara ve özellikle de tüketicinin fiyat eşiklerine ciddi anlamda etki eden önemli bir faktördür.
Görsel ürün estetiği ve tüketicideki fiyat eşikleri kavramı ile ilgili araştırmalar çok sınırlıdır.
Bu çalışmanın amacı, ürünün görsel estetiğinin tüketicilerin içsel referans fiyatlarına olan
etkisinin incelenmesidir. İçsel referans fiyatlar olarak tüketicinin ödemek istediği en yüksek
fiyat, tüketicinin ödemek istediği en düşük fiyat ve uygun fiyat ele alınmıştır. Araştırma verileri
anket vasıtasıyla toplanmıştır. Araştırmanın örnekleme yöntemi olarak kolayda örnekleme
yöntemi kullanılmıştır. Araştırma için hazırlanan anket, Eskişehir ilinde demografik özellikleri
farklı 1000 kişiye uygulanmıştır. Araştırma modelini test etmek için regresyon analizi
kullanılmıştır. Yapılan araştırma sonuçları ile bir ürünün görsel estetiğinin içsel referans
fiyatları ve özellikle tüketicilerdeki fiyat eşiklerini etkileyen önemli faktörlerden birisi olduğu
sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Görsel Ürün Estetiği, Fiyat, İçsel Referans Fiyat.
122
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
263.ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN GİRİŞİMCİ ÖZ YETERLİLİK
DÜZEYLERİ İLE TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI İLİŞKİSİNİN
İNCELENMESİ
F. Şule KAYA
Istanbul Bilim University
kaya.s2565@gmail.com
ÖZET
Bu çalışma; İstanbul’da öğrenim gören üniversite öğrencilerinin girişimci öz yeterlilik düzeyi ile
toplumsal cinsiyet algıları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bir başka ifade ile girişimcilik
konusundaki yeterlilik ile kadın ve erkek rollerinden beklenti arasında bir ilişki var mıdır? sorusuna
cevap aramaktadır. Araştırmamız genelde gençlerin toplumsal değerleri nasıl algıladıkları, özelde kadın
ve erkek rollerini nasıl tanımladıklarını incelemektedir. Bu çalışma ülkenin geleceğini oluşturmada
lokomotif rolü olan üniversite gençlerinin girişimciliğini incelemektedir. Ayrıca eğitimli kadınları
oluşturacak kız öğrencilerinin kendilerini girişimcilik konusunda nasıl algılandığını değerlendirmemiz
açısından önem teşkil etmektedir.
Çalışmada; Kickul ve D'Intino (2005) tarafından geliştirilen ve Naktiyok ve arkadaşları tarafından
(2009) Türkçeye uyarlanan “Girişimci Öz Yeterlilik” ölçeği ve Zeyneloğlu (2008) tarafından geliştirilen
“Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum” ölçeği kullanılmıştır. Örneklemi, İstanbul’da çeşitli üniversitelerde
okuyan 264 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Bulgular; cinsiyet, kendi işini kurmak isteyip
istemediği ve girişimcilik konusundaki motivasyon kaynakları açısından da değerlendirilmiştir.
Araştırmada elde edilen bulgulara baktığımızda; erkeklerin ve toplumsal cinsiyet açısından geleneksel
bakış açısına sahip olanların girişimcilik ölçeğinin “beklenmedik zorluklarla baş etme” boyutundaki
puanları yüksek olup, pozitif yönde ilişki gözlenmiştir. Toplumsal cinsiyet rolleri açısından ise
erkeklerin kadınlara göre, bekarların ise evlilere göre evlilikte cinsiyet rolü alt boyutundaki puan
ortalamaları istatistiksel açıdan anlamlı derecede yüksektir. Evin reisi kimdir sorusuna yüksek oranda
kararlar ortak alınır cevabı verilmiştir. Bu grubun toplumsal cinsiyet rollerinde “eşitlikçi bakış açısı” alt
boyutuna ilişkin puanları da yüksektir.
Sonuç olarak; toplumsal cinsiyet algısının geleneksel bakış açısına sahip olanların eşitlikçi bakış açısına
sahip olanlara göre beklenmedik zorluklarla baş etme becerisinin yüksek çıkması dikkat çekmektedir.
Bu durum geleneksel bakış açısının sorunlarla mücadelede olumlu etki yarattığı düşündürebilir. Diğer
sonuç ise; erkekler evlilikteki iktidarı elinde tutmak istemektedir. Fakat evlilerde bekarlara göre bu
puanın düşmesi yaşam koşullarının ortak karar almayı zorunlu kıldığı söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Üniversite Öğrencileri.
123
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
265.PSİKOLOJİK SÖZLEŞME İHLALİNİN LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİ
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ VE BİR ARAŞTIRMA
Bilal ÇANKIR
Kırklareli Üniversitesi
bilalcankir@klu.edu.tr
ÖZET
Çalışmanın amacı Eskişehir’de çalışmakta olan kamu görevlilerinin yaşadıkları psikolojik
sözleşme ihlalinin lider-üye etkileşimi üzerindeki etkisini belirlemektir. Çalışmada psikolojik
sözleşme ihlali Robinson ve Rousseau (1994), lider-üye etkileşimi ise Liden ve Maslyn’in
(1998) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Gürboyoğlu (2009) tarafından yapılan
LMX-MDM ölçeği ile oluşturulan anket formu hazırlanmıştır. Hazırlanan anket formu
Eskişehir’de çalışan 159 kamu görevlisi üzerine uygulanmıştır. Araştırma sonucuna göre
çalışanların psikolojik sözleşme ihlalinin lider-üye etkileşimlerine olumsuz bir etkisinin olduğu
saptanmıştır. Çalışma sonucu yazılı özellikte sözleşme olmayan psikolojik sözleşmenin örgüt
içi ilişkilerde kritik rolünü ortaya koyması açısından önemlilik arz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Psikolojik Sözleşme, Lider-Üye Etkileşimi, Beklenti Yönetimi, Pozitif
Psikoloji, İyi-Oluş.
124
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
268.KOBİLERİN BANKA KREDİLERİNE ERİŞİMİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLER: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
Aysa İpek ERDOĞAN
Bogazici University
aysa.erdogan@boun.edu.tr
ÖZET
Bu çalışma KOBİlerin banka kredisine ulaşımını etkileyen faktörleri incelemektedir. Çalışma
için farklı bankalarda görev yapan 10 banka yöneticisiyle yarı yapılandırılmış görüşme
yapılmıştır. Yapılan içerik analizi sonucunda bankaların finansal istihbarat sonucunun ve
firmaların mali kayıtlarıyla ilgili değerlendirme sonuçlarının banka kredisine ulaşımı etkilediği
tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bankanın KOBİ ile uzun süreli bir ilişkisinin olup olmadığı ve
firma yaşı da krediye erişimi etkileyen faktörlerdir. Bankanın risk faktörleriyle ilgili
değerlendirmesi de kredi temini kararını etkilemektedir.
Anahtar Kelimeler: KOBİ, Banka Kredileri, Finansal Kısıtlar, Küçük İşletmeler, Türkiye.
125
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
269.THE EFFECTS OF PATERNALISTIC AND SERVANT
LEADERSHIP STYLES ON SUBORDINATES' UPWARD INFLUENCE
TACTICS
Oya İnci BOLAT
Balıkesir University
oyainci01@hotmail.com
Murad YÜKSEL
Ministry of National
Defense
gulmurcin@yahoo.com
Tamer BOLAT
Balıkesir University
tbolat@balikesir.edu.tr
ABSTRACT
The purpose of this study examines the effects of paternalistic and servant leadership style on
subordinates' upward influence tactics. Thus, it will be identified to which influence tactics are
used by subordinates to supervisors who displays two different leadership style to their
subordinates, so it is aimed to fill this gap in the literature. The sample of the study was two
factories which are a furniture factory in Çorlu/Tekirdağ and an acid-boric factory in
Bandırma/Balıkesir. The data were collected by using survey method. In this frame, two
hundred and sixty nine questionnaires were analyzed. The findings of the study showed that
while there are significantly and positively relations between paternalistic leadership style and
upward influence tactics which includes rational persuasion, exchange, inspirational appeal,
legitimating, apprising, pressure, collaboration, ingratiation, consultation, personal appeals and
coalition tactics; there are significantly and negatively relations between servant leadership
style and these influence tactics. According to these findings, it can be said that, while
paternalistic leadership style increases the using of upward influence tactics; servant leadership
style decreases the using of them.
Key Words: Servant Leadership, Paternalistic Leadership, Upward İnfluence Tactics.
126
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
271.PSİKOLOJİK SERMAYENİN FARKLILAŞAN HAFTALIK İÇSEL
MOTİVASYONA ETKİLERİ VE İŞ PERFORMANSINA İLİŞKİN
SONUÇLAR: BOYLAMSAL BİR ANALİZ
Fatih Çetin
Niğde Üniversitesi,
İşletme Bölümü
fcetin@nigde.edu.tr
Duysal Aşkun
Murat Hüdavendigar
Üniversitesi, Psikoloji
Bölümü
duysal.celik@mhu.edu.tr
H. Nejat Basım
Başkent Üniversitesi,
İşletme Bölümü
nbasim@baskent.edu.tr
ÖZET
Çalışmada, pozitif örgütsel davranış bakış açısıyla bireysel performansın açıklanmasında
psikolojik sermaye ve içsel motivasyonun rollerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.
Araştırma, özel bir firmada 65 mavi yakalı çalışandan beş farklı zamanda periyodik toplanan
veriler üzerinden boylamsal bir tasarımla yapılmıştır. Veriler örtük gelişim modeli kurularak
AMOS 22.0 programıyla analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar psikolojik sermayenin
artmasının, başlangıçtaki içsel motivasyonu artırdığını ve zaman içinde azalan içsel
motivasyonu da artırıcı yönde etkilediğini göstermiştir. Ayrıca başlangıçtaki içsel
motivasyonun iş performansını artırdığı ve zaman içinde azalan içsel motivasyonun ise iş
performansını azalttığı ortaya çıkarılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Psikolojik sermaye, İçsel motivasyon, İş performansı.
127
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
272.ÖRGÜTSEL ADALET, ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK VE
ÖRGÜTSEL GÜVEN ALGILARININ ANALİZİ: SELÇUK
ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
Himmet KARADAL
Aksaray University
hkaradal@gmail.com
Ahmet Tuncay ERDEM
Aksaray University
ahmeterdem@selcuk.edu.tr
ÖZET
Eğitim kurumları insanlara öğrenme ve eğitim imkânı sağlamaları nedeniyle önemli örgütlerdir.
Bu örgütler sayesinde insanlar topluma uyum sağlarlar. Özellikle üniversiteler, insanların
meslek sahibi olmalarında ve toplum içerisinde sosyal statü elde etmelerinde hayati öneme
sahiptir. Bu çalışmanın amacı örgütsel adalet, vatandaşlık ve güven düzeylerinin demografik
değişkenlere göre analiz edilmesidir. Bu nedenle, Selçuk Üniversitesi’ndeki öğretim
görevlilerinden veri toplanmıştır. Selçuk Üniversitesi kampüsünde toplam 433 öğretim
görevlisi görev yapmaktadır. Araştırmaya, rastgele seçilen 107 öğretim görevlisi katılmıştır.
Elde edilen veriler t-testi, varyans (ANOVA) analizi ve Tukey-HSD yöntemleriyle istatistiki
analize tabi tutulmuştur. İstatistiki analizler IBM SPSS Statistics 17.0 programı ile yapılmıştır.
Araştırmada Donovan ve diğerleri (1998) tarafından geliştirilen “örgütsel adalet ölçeği”,
DiApola ve diğerleri (2005) tarafından geliştirilen “örgütsel vatandaşlık davranışları ölçeği” ve
Yılmaz (2005) tarafından geliştirilen “örgütsel güven ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma
bulguları analiz edildiğinde; öğretim görevlilerinin cinsiyet değişkenine göre adalet ve güven
algılarının farklılaştığı, fakat örgütsel vatandaşlık algılarına göre farklılaşmadığı belirlenmiştir.
Ayrıca öğretim görevlilerinin eğitim ve mesleki kıdeme göre her üç ölçekteki algılarının da
farklılaşmadığı saptanmıştır. Sadece yaş değişkenine göre öğretim görevlilerinin örgütsel
vatandaşlık algılarının farklılaştığı, diğer değişkenlerde farklılaşmadığı bulgular arasında elde
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Adalet, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Örgütsel Güven,
Üniversite, Eğitim.
128
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
278.BİREYSEL DÜZEYDE UZUN VADELİ YÖNELİMİN KATILIMCI
LİDERLİĞİN İŞTEN AYRILMA NİYETİ İLE OLAN İLİŞKİSİNDEKİ
ARACILIK ROLÜ
M.Gökhan BİTMİŞ
Gazi Üniversitesi
mgbitmis@gazi.edu.tr
Alptekin SÖKMEN
Gazi Üniversitesi
asokmen@gazi.edu.tr
ÖZET
Uzun vadeli yönelim, alanyazında genellikle ulusal kültür ve örgüt kültürü kapsamında
değerlendirilmiş, bireysel düzeyde ise yeterince incelenmemiştir. Bu çalışmada uzun vadeli
yönelim, bireysel düzeyde bir değişken olarak ele alınmış ve liderin iş ortamında sergilemiş
olduğu katılımcı liderlik tarzının, işgörenlerin zaman algıları ve işten ayrılma niyetleri
üzerindeki olası etkileri incelenmiştir. Diğer bir deyişle bu çalışmada; katılımcı liderliğin
işgörenlerin işten ayrılma niyetleri üzerindeki etkisi araştırılmış ve katılımcı liderlik ile işten
ayrılma niyeti ilişkisinde bireysel düzeyde uzun vadeli yönelimin aracılık etkisi sorgulanmıştır.
Çalışmanın verileri anket yöntemi kullanılarak telekomünikasyon sektöründe çalışan 310
işgörenden toplanmıştır. Çalışmada kullanılan ölçeklerin geçerlilik ve güvenilirlik analizleri
değerlendirilerek araştırma hipotezlerinin testi için yapısal eşitlik modellemesi kullanılmıştır.
Bireysel düzeyde uzun vadeli yönelimin aracılık etkisinin belirlenmesi için Baron ve Kenny
(1986) yaklaşımı ile önyükleme yöntemi eş zamanlı olarak kullanılmıştır. Araştırma
bulgularında; katılımcı liderliğin işgörenlerin işten ayrılma niyetlerini ters yönlü ve anlamlı bir
şekilde etkilediği belirlenmiştir. Ayrıca bulgularda, bireysel düzeyde uzun vadeli yönelimin bu
ilişkide tam aracı bir role sahip olduğu tespit edilmiştir. Gelecekteki araştırmalar için bazı
öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Uzun Vadeli Yönelim, Katılımcı Liderlik, İşten Ayrılma Niyeti, Yapısal
Eşitlik Modellemesi.
129
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
283.GİRİŞİMCİ İŞLETMELERDE STRES YÖNETİMİ: ACİL SERVİS
ÖRNEĞİ
Abdullah OĞRAK
Ayfer Demir ERDEN
Yüzüncü Yıl Üniversitesi,İİBF,
İşletme Bölümü
Yüzüncü Yıl Üniversitesi,İİBF,
İşletme Bölümü,Yüksek lisans
Öğrencisi
ÖZET
Hastanelerin önemli girdilerinden olan Sağlık çalışanlarını etkileyen, işgücü performanslarında
değişikliklere sebep olan önemli faktörler arasında stres yer almaktadır. İşletmelerin başarısının
doğrudan bağlı olduğu insan kaynaklarının performansı üzerinde stresin yarattığı olumsuz
etkileri ortadan kaldırmak; stres nedenlerinin belirlenmesi ve çözüm yollarının bulunması ile
mümkün olabilecektir. Bu çalışma ile hastanelerde örgütsel strese neden olan faktörler ele
alınarak, bunların sağlık çalışanlarının işgücü performansı üzerine etkilerinin incelenmesi ve
çözüm yollarının araştırılması amaçlanmıştır.
Çalışmamda sağlık çalışanlarında iş stresi ve etkilerini, sağlık hizmetlerine yansımalarını
araştırmak ve buna yönelik çözüm önerileri getirmek amaçlanmıştır. Araştırma Van Bölge
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil servisinde çalışan sağlık personelinin çalışma birimlerinde
gözlem, görüşme ve anket uygulanması yöntemleriyle yapılmıştır. Bu yöntemlerle hastanede
çalışan personelin stres nedenleri araştırılmış çözüm yolları araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Stres, Stres Yönetimi, Hastanelerde Stres Yönetimi, İş Stresi, Stres
Nedenleri.
130
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
284.LİDERLİK DAVRANIŞLARININ ÖRGÜTSEL DEĞİŞİME
ETKİLERİ: ÇALIŞAN-ÖRGÜT UYUMUNUN ARA DEĞİŞKEN ROLÜ
Ercan ERGÜN
Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme
Bölümü
ergun@gtu.edu.tr
Ertuğrul Hamit ARSLANTÜRK
Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme
Bölümü
arslanturk@gtu.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, firmalarda gerçekleşen örgütsel değişimin başarısı ile liderlik davranışları
(görev odaklı, ilişki odaklı ve değişim odaklı) arasındaki ilişkiyi ve çalışan-örgüt uyumunun
liderlik davranışları ile değişimin başarısı arasında ara değişken olması durumunda bu ilişkiye
yapacağı etkiyi araştırmaktır. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı olarak planlanan çalışmanın
örneklemini, Kocaeli ve civarında faaliyet gösteren ve örgütsel değişimin gerçekleştiği 17 farklı
firmada değişim sürecini yaşamış farklı seviyelerdeki 140 çalışan oluşturmaktadır. Çalışmada,
veri toplama araçları olarak kullanılan ankette; görev odaklı, ilişki odaklı ve değişim odaklı
liderlik davranışları, çalışanın örgüte uyumu ve değişimin başarısı ölçekleri kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre, yöneticilerin değişim sürecinde sergiledikleri liderlik
davranışlarının (görev odaklı, ilişki odaklı, değişim odaklı) değişimin başarısını etkilediği ve
en güçlü etkiyi ilişki odaklı liderlik davranışının yaptığı görülmüştür. Çalışan-örgüt uyumunun
görev odaklı liderlik davranışı ile değişimin başarısı arasında tam ara değişken olduğu tespit
edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Liderlik, Görev Odaklı Liderlik, İlişki Odaklı Liderlik, Değişim Odaklı
Liderlik, Çalışan-Örgüt Uyumu, Örgütsel Değişim.
131
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
286.POZİTİF BİR ÇALIŞAN TUTUMU OLAN PSİKOLOJİK
SAHİPLİĞİN CİNSİYET DEĞİŞKENİNE GÖRE İNCELENMESİ:
BİLİŞİM SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Harun YILDIZ
Kafkas Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
dryildizharun@gmail.com
ÖZET
Psikolojik sahiplik genellikle örgütsel bağlılık ile karıştırıldığından dolayı, alanyazında bu
değişkeninin gelişimi yavaş ilerlemiştir. Bununla birlikte daha önce yapılan araştırmalarda
çoğunlukla psikolojik sahiplik değişkeni ile çeşitli değişkenler arasındaki ilişkiler incelenmiş,
ancak cinsiyet gibi bireysel farklılıklar ile ilgili çalışmalar ise ulusal ve uluslararası alanyazında
oldukça sınırlı kalmıştır. Bu nedenle psikolojik sahiplik ile ilgili yapılacak araştırmaların
alanyazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın temel araştırma sorusu, çalışanların
psikolojik sahiplik düzeyi cinsiyete göre farklılık göstermekte midir? Bu çalışmada pozitif bir
çalışan tutumu olan psikolojik sahiplik ile cinsiyet değişkeni arasındaki ilişki Sosyal Rol Teorisi
kapsamında incelenmiştir. Araştırmanın bulguları erkeklerin psikolojik sahiplik düzeyinin
kadınlardan daha fazla olduğunu göstermektedir. Araştırmanın yönetsel ve pratikteki
uygulamaları sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Cinsiyet, Psikolojik Sahiplik, Bilişim Sektörü Çalışanları, Özel Sektör.
132
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
288.ÇALIŞANLARIN İŞ YAŞAM KALİTESİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLERİN METAFORLARLA ANALİZİNE İLİŞKİN ÖRNEK BİR
OLAY
Ahmet GÜMÜŞ
Istanbul Aydın University Institute of
Social Sciences
ahmetgms40@gmail.com
Tülay ÇELİK
Erbaa Vocational School
tlycelik2013@gmail.com
ÖZET
Bu araştırmada çalışanların iş yaşam kalitesini etkileyen faktörler metaforlar aracılığı ile analiz
edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla Ankara ilinde yer alan bir kamu kurumunun merkez
biriminde çalışan toplam 52 kişi ile yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Hazırlanan standart açık
uçlu görüşme formları kullanılarak katılımcılara iş yaşam kalitesini etkileyen unsurları
benzetmede hangi metaforları neden tercih ettikleri sorulmuştur. İş şartları ve vakitleri,
teknolojiden yararlanma, yönetime katılım, ücret, hizmetiçi eğitim, kariyer, çalışma güvencesi;
iş yaşam kalitesi boyutları olarak araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırmada nitel ve nicel
yöntem bir arada kullanılmıştır. Çalışmanın nitel kısmında durum çalışması, nicel kısmında
betimsel araştırma deseni seçilmiştir. Nitel verilerin analizinde betimsel ve içerik analizi
yapılmış; nicel verilerin analizinde ise içerik analizi ile niceleştirilen veriler, SPSS 22.0 paket
programı yardımı ile frekans ve yüzde dağılımlarına bakılmıştır. Araştırma sonucunda
işyerinde kullanılan teknolojinin performansı artırdığı, işyerinde iş güvencesi olduğu ve iş
güvencesinin çalışma performansına olumlu etki yaptığı olumlu metaforlar ile ifade edilirken,
işyerinde terfi olanağı bulunmadığı, eğitim düzeyi ve yapılan işin alınan ücreti etkilemediği,
işyerinde işten kaynaklı psikolojik rahatsızlık (iş yükü, aşırı yorgunluk, bezginlik vb.) riskinin
bulunduğu olumsuz metaforlar ile ifade edilmektedir. Çalışanlar nötr metafor kullanarak
işyerinde ücret dağılımında kararsız kalmaktadır. Toplanan verilerin analizi sonucunda kurum
çalışanların iş yaşam kalitesini etkileyen faktörlerle ilgili olarak 722 metafor ürettikleri tespit
edilmiştir Elde edilen bulgulara göre araştırmada daha çok olumlu metaforlar kullanılmıştır.
Metafor analizinin bir yöntem olarak işletmelerde iş yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin
analizinde kullanılması ile mevcut işletmelerde çalışma ortamına dair derinlemesine bulgulara
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çalışanlar, İş Yaşam Kalitesi, Metafor.
133
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
290.MOBBİNGİN ÖRGÜTSEL ADALET ALGISINA ETKİSİ
Ercan ERGÜN
Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme
Bölümü
Muhsin Kürşat ÖRDEK
Gebze Teknik Üniversitesi, İşletme
Bölümü
ÖZET
Bu çalışmada; hizmet sektöründe çalışanların, mobbing düzeylerinin örgütteki adalet algısına
etkileri incelenmiş, çalışanların mobbinge maruz kalma durumları değiştikçe, örgütsel adalet
algılarında da değişimler belirlenmeye çalışılmıştır. Kocaeli İli’nde sağlık çalışanlarına yönelik
uygulanan araştırmanın temel sorusu şöyledir: Mobbinge maruz kalmak, örgütsel adalet
algısında değişime neden olur mu? Bu çalışmada örgütsel adalet algısı bakımından mobbingin
etkisi ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemi 190 sağlık çalışanından oluşmaktadır. Araştırma
bulgularına göre mobbingin alt boyutlarından kendini göstermeyi etkileme ile yaşam kalitesi
ve mesleki duruma saldırıların etkileşimsel adalet algısına negatif etkisinin olduğu görülmüştür.
Mobbing alt boyutlarından sosyal ilişkilere ve itibara saldırıların işlemsel (prosedürel) adalet
algısına pozitif etkisinin olduğu görülmüştür. Kendini göstermeyi etkileme ile yaşam kalitesi
ve mesleki duruma saldırıların negatif etkisinin olduğu, mobbingin alt boyutlarından kendini
göstermeyi etkilemenin dağıtımsal adalet algısına negatif yönde etkisi olduğu görülmüştür.
Araştırma sonucunda yönetici ve uygulayıcılara çeşitli öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Mobbing, Örgütsel Adalet, Sağlık Sektörü.
134
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
293.TÜRKİYE'DE YENİLENEBİLİR ENERJİ ALANINDA FAALİYET
GÖSTEREN İŞLETMELERE SAĞLANAN VERGİ TEŞVİKLERİ
Ayşe Yiğit Şakar
İstanbul Arel Üniversitesi
aysesakar@arel.edu.tr
ÖZET
Son yıllarda hızla artan nüfus ve gelişen ekonomilerin enerji talepleri, fosil yakıtlara olan
bağımlılığı arttırmakta ve bu kaynağı teminde yaşanan gerek siyasi gerek ekonomik sıkıntılar
ülkeleri yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmektedir. Bununla birlikte küresel ısınma ve
artan çevre sorunlarıyla mücadele, yenilenebilir enerji politikalarını önemli bir araç haline
getirmektedir. Doğal süreç içerisinde kendini yenileyebilen enerji olarak tanımlanan yenilebilir
enerji kaynakları; hidrolik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle, biyokütleden elde edilen gaz
(çöp gazı dâhil), dalga, akıntı enerjisi ve gel-git gibi fosil olmayan enerji kaynaklarını ifade
etmektedir.
Dünyanın 17. ve Avrupa’nın 6. en büyük ekonomisi olan Türkiye, yenilenebilir enerji
kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Ülkemiz artan enerji talebi karşısında enerji arzında
yaşadığı dışa bağımlılığını azaltmak için yerli ve yenilenebilir enerji politikalarına önem
vermek zorundadır. Bu kapsamda hidroelektrik santraller, ısıtma amaçlı biyokütle, termal güneş
ve jeotermal enerji kullanımı başvurulan yenilenebilir enerji kaynakları arasında ilk sırada
gelmektedir. Son yıllarda ise, jeotermal ve rüzgar enerjisine dayalı elektrik üretimi gibi
teknolojiler de Türkiye’nin enerji sektöründe etkili olmaya başlamıştır. 2013 yılında,
yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 29, kurulu güç
içindeki payı ise yüzde 40 olmuştur. Türkiye'de 2012 tarihinden bu yana yürürlükte olan Yeni
Yatırım Teşvik Programı, gerçekleştirilen faaliyetlere bağlı olarak, yenilenebilir enerji
tesislerine, Ar-Ge girişimlerine, ekipman geliştirme faaliyetlerine ve yenilenebilir enerji
santralleri için ekipman üretimlerine uygulanabilmektedir. Ayrıca yerli hammaddeden üretilen
ve dizel yakıt ile karıştırılan biyo-yakıtlar için özel tüketim vergisi teşviki sağlanmaktadır. Bu
tebliğin amacı Türkiye'de yenilebilir enerji üreten işletmelere sağlanacak vergi teşviklerini
incelemek ve öneriler sunmaktır.
Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Vergi Teşviki,
Hidrolik, Rüzgâr, Güneş, Jeotermal, Biyokütle.
135
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
300.BİLGİ YÖNETİMİ UYGULAMALARI İLE STRATEJİ
FORMÜLASYONU YETENEĞİNİN İLİŞKİSİNE YÖNELİK BİR
ARAŞTIRMA
Bozkurt Kağan AKTÜRK
Yalova Üniversitesi
Mustafa KURT
Yalova Üniversitesi
ÖZET
Bu makalenin amacı bilgi yönetimi uygulamalarının, strateji formülasyon yeteneği ile ilişkisini
ampirik araştırma ile ortaya koymaktır. Literatürde yer alan ölçeklerden yararlanılarak anket
formu oluşturulmuş ve kasti örnekleme ile seçilen 36 katılımcıya gönderilerek yanıt alınmıştır.
Elde edilen veriler istatistiksel analize tabi tutulmuş ve bulgular, bilgi yönetimi uygulamaları
ile strateji formülasyon yeteneği arasında bir korelasyon olduğunu ortaya koymuştur. Bu
nedenle, işletmelerin stratejik yönetim süreçlerini desteklemek için bilgi yönetimi
uygulamalarına önem vermeleri gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler : Bilgi Yönetimi Uygulamaları, Strateji Formülasyon Yeteneği.
136
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
302.ÇEVRESEL DETERMİNİZMİN STRATEJİK KARAR ALMA
SÜRECİNDEKİ ROLÜ
F. Oben ÜRÜ SANI
İstanbul Arel Üniversitesi,
İ.İ.B:F., İngilizce İşletme
Bölümü
obenurusani@arel.edu.tr
R. Ayşen WOLFF
Giresun Üniversitesi,
İ.İ.B.F., İşletme Bölümü
aysen.wolff@giresun.edu.tr
Bülent DEMİR
DünyaGöz Hastaneler
Grubu, İcra Kurulu Üyesi–
Operasyonlar (COO
bulent.demir@dunyagoz.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, çevresel faktörlerin – çevresel dinamizm ve belirsizlik, çevresel olumsuzluk - ve
dış kontrolün stratejik karar alma sürecinin özellikleri – rasyonellik, kapsamlılık, biçimselleşme,
hiyerarşik merkezileşme, davranışsal bütünleşme, politik davranış, sezgi - üzerindeki etkisini incelemek
ve bütüncül bir model ile Türkiye’deki kamu ve özel hastanelerde test etmektir. Araştırma bulgularına
göre, hastane büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde çevresel dinamizm en çok biçimsel stratejik
karar alma sürecini olumlu yönde etkilemektedir (%25,8). Araştırma sonuçları hastane büyüklüğü ve
hastane yaşı kontrol edildiğinde, çevresel belirsizliğin en çok sezgiye dayalı (%31,5) ve hiyerarşik
merkezi (%31,2) stratejik karar alma sürecini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Analiz
sonuçları, stratejik karar alma sürecinde politik davranış üzerinde çevresel dinamizmin (%4,9) ve
çevresel belirsizliğin (%6,9) olumsuz yönde etkisi olduğunu göstermiştir. Araştırma sonuçları hastane
büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde, çevresel olumsuzluğun rasyonel (%12), kapsamlı
(%15,7), biçimsel (%32) ve hiyerarşik merkezi (%33,8) stratejik karar alma sürecini olumlu yönde
etkilediğini göstermektedir. Ayrıca, hastane büyüklüğü ve hastane yaşı kontrol edildiğinde, çevresel
olumsuzluğun stratejik karar alma sürecinde sezgiyi (%20,9) olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir.
Yapılan analiz sonuçları beklenilenin aksine, dış kontrolün-hissedarlar, ana şirket (holding), tedarikçiler,
müşteriler, sendikalar, finans kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, hükümet ve sosyal medya-stratejik
karar alma süreci özellikleri üzerinde etkisinin olmadığını göstermiştir. Çalışmanın kuramsal katkısı,
çevresel faktörlerin - çevresel dinamizm ve belirsizlik, çevresel olumsuzluk ve dış kontrolün- stratejik
karar alma sürecinin özellikleri – rasyonellik, kapsamlılık, biçimselleşme, hiyerarşik merkezileşme,
davranışsal bütünleşme, politik davranış, sezgi - üzerindeki etkilerini bütüncül bir modelde incelenmesi
ve bu alandaki boşluğu doldurması olarak açıklanabilir. Çalışmanın uygulamadaki katkısı ise, kamu ve
özel hastanelerin çevresel faktörleri ve stratejik karar alma süreci özellikleri ilişkisinin bütüncül bir
modelde Türkiye’de ilk kez test edilmiş olmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Çevresel Determinizm, Çevresel Faktörler, Stratejik Karar Alma, Stratejik Karar
Alma Sürecinin Özellikleri, Sağlık Sektörü.
137
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
305.ÖRGÜTLERDE GÜÇ KAVRAMI: “GÜCÜN DAĞILIMINA ETKİ
EDEN FAKTÖRLER İLE GÜCÜ ELDE ETME VE KORUMA
STRATEJİLERİ”
Mehmet Çağrı GÜNDOĞDU
İstanbul Gelişim Üniversitesi
ÖZET
Bu bildiri, işletmeciliğin kalbinde yer alan, örgütlerde güç kavramına, gücün kaynakları ve dağılımına
etki eden unsurlar ile gücü elde etme ve koruma stratejilerini irdeleyerek, ışık tutmayı hedeflemektedir.
Örgütler, yönetim dünyasının temel yapıtaşları rolünü üstlenmektedir. Güç kavramı ise, örgütlerin
içindeki dolaşım sistemi gibidir. Gücün örgüt içindeki akışı, tıpkı bir insan vücudundaki kanın dolaşımı
gibi hayati öneme sahiptir. Bu nedenle, gücün örgüt içindeki dağılımına etki eden faktörleri anlamak;
örgütlerde, gücün kaynaklarının da aydınlatılmasıyla sonuçlanacaktır (ve/veya tersi de doğrudur).
Bunun yanında, gücü elde etme ve sürdürebilme yönünde geliştirilen stratejileri kavramak da konunun,
akademik bir bakış açısıyla ve disiplinlerarası bir çerçevede incelenmesini zorunlu kılmıştır. Yönetim
ve stratejinin söz konusu olduğu her durumda, aslında, bu faaliyetlerin gerçekleşmesi için katalizör
görevi görecek bir örgüt ve bu örgütün sahip olduğu birtakım güçlerden bahsedilecektir. Dünya’yı
yuvarlak bir masa etrafında, periyodik aralıklarla bir araya gelen küçük bir grubun yönettiği varsayımını
inandırıcı bulan bir akademisyen ve iş adamı olarak; güç konusuna olan ilgim, aslında sınırları belirli
olan bu bildirinin şemsiyesi altında sunulanlardan çok daha fazlasını arzuluyor. Bu motivasyonun
altında, belki de gerçekten, o “güç” denilen olguyu elde etme isteği yatıyor olabilir. Başka bir deyişle,
“güçlü” olma duygusunu yaşamak, iktidar olmak, iktidarı elinde tutmak… “Güç”, böyle bir şey olsa
gerek: İnsanları cezbeden, aklın bittiği yerde başlayan bir şey…
Anahtar Kelimeler: Güç, Örgüt, Strateji, Yönetim.
138
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
306.UFRS / TFRS UYGULAMALARININ ETKİLERİNE YÖNELİK
BULGU VE ÖNERİLER
Ayten ÇETİN
Marmara Üniversitesi
acetin@marmara.edu.tr
Emrah KELEŞ
Marmara Üniversitesi
emrah.keles@marmara.edu.tr
ÖZET
Finansal raporların şeffaflığını ve karşılaştırılabilirliğini sağlamak, sermaye piyasalarının
uyumunu güçlendirmek amacı ile Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) birçok
ülkede uygulanmaktadır. Aynı zamanda UFRS uygulamaları ile yüksek kalitede finansal
raporlama standartlar setinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Avrupa Birliği, 2005 yılından
itibaren üye ülkelerin sermaye piyasalarına kote olan firmaların finansal raporlarını UFRS’ye
uyumlu olarak hazırlamasını ve sunmasını zorunlu tutmaktadır. Ülkemizde ise, Sermaye
Piyasası Kanunu düzenlemelerine tabi olan firmalar ise 2008 yıllından itibaren UFRS ile özdeş
Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına (TFRS) uygun raporlama yapmak zorundadır.
UFRS’nin zorunlu olarak uygulanmaya başlandığı tarihten daha önce birçok firma finansal
raporlarını gönüllü olarak UFRS ile uyumlu hazırlamaya, diğerleri ise zorunlu uygulamalardan
sonra standartlara uygun olarak raporlama yapmaya başlamıştır. Bu çalışmada literatüre
dayanarak dünyada yerel UFRS’ler ve Türkiye’de TFRS uygulamalarının etkileri üç ana
başlıkta incelenmektedir: harmonizasyon, muhasebe kalitesi ve sermaye piyasaları. Gönüllü
veya zorunlu uygulamaların karşılaştırılabilirliğe etkisine yönelik bulgular farklı yöndedir.
Buna karşın karın şeffaflığı ve kalitesinin arttığı, muhasebe performansının pay senedi fiyatları
ve getirilerini daha iyi açıkladığı, zararların zamanında muhasebeleştirildiği, kar yönetimine
daha az başvurulduğu gibi sonuçların varlığından bahsetmek mümkündür. Ayrıca pay ve borç
piyasalarının etkinliğini olumlu olarak etkilediğine dair de güçlü kanıtlara rastlanmaktadır.
UFRS/TFRS uygulamalarının etkilerine yönelik son yıllarda yapılan araştırmalardan
yararlanan bu çalışma, yaptığı sınıflandırmanın yanı sıra gelecekteki çalışmaların yönü ve
araştırma ihtiyacı olan alanlar hakkında da araştırmacılara fikir vermesi bakımından da literaüte
katkı sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: UFRS Uygulamaları, TFRS Uygulamaları, UFRS/TFRS Uygulamalarının
Etkileri.
139
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
307.YAPISAL OLMAYAN VERİDEN REKABET AVANTAJI
YARATMA: TÜRKİYE KONAKLAMA SEKTÖRÜ’NDE METİN
MADENCİLİĞİ YAKLAŞIMI
Taşkın DİRSEHAN
Marmara Üniversitesi
taskin.dirsehan@marmara.edu.tr
ÖZET
Son yıllarda, veri patlaması yaşanmış ve web sayfaları, e-postalar, sosyal medya, fotoğraflar ve
video içeriklerinin sayısının artışıyla git gide yapısal olmayan veri miktarı artmıştır. Geleneksel
veritabanları, artık bu verileri yönetmekte yeterli olamamaktadır. Ancak firmalar, rekabet
avantajı kazanmak için bu verileri yönetebilmelidir. Bir diğer ifadeyle, konaklama sektöründeki
yöneticiler, tüketicileri dinleyerek onları memnun etmeye odaklanmalıdır. Günümüz bilgi
çağında tüketiciler, web sayfalarına bıraktıkları yorumlar vasıtasıyla dinlenebilir, bu yorumlar
da büyük veriyi oluşturur. Günümüzde yapısal olmayan veri artıkça firmalar, artık büyük
veriyle daha çok karşılaşmaktadır ve kitlesel veriyi bilgiye hatta malumata dönüştürebilen veri
madenciliği tekniklerini uygulamalıdır. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’nin farklı
bölgelerindeki konaklama sektöründeki rekabet unsurlarını bulmak için, pazarlama
stratejilerinde kullanılabilecek metin madenciliği yöntemini sunmaktır. Metin madenciliği,
yapısal olmayan temel veri kaynağı olan metinlerin analizinde kullanılabilecek güçlü bir araçtır.
Bu metinler, daha çok turizm sektöründe turistlerin olumlu ve olumsuz yorumları olarak
bulunurlar. Bu çalışmada önce olumlu ve olumsuz yorumlarda en sık tekrarlanan kelimeler
bulunmuş, ardından bu kelimelerin tüketicilerin konaklama tesisine verdiği genel puanla ilişkisi
incelenmiş ve ortaya çıkan özellikler, Herzberg’in çift-faktör motivasyon teorisiyle paralel
olarak tartışılmıştır. Bu özellikler iki kategoride gruplanmıştır: (1) motive ediciler: olumlu
yorumlarda toplam yorum sonuçlarıyla korelasyonu olan kelimeler; ve (2) hijyen faktörleri:
sadece olumsuz yorumlarda toplam yorum sonuçlarıyla korelasyonu olan kelimeler. Bunlara ek
olarak, motivasyon temelli özellikler, Türkiye’nin çeşitli bölgeleri arasındaki farklara dayalı
olarak tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Turizm Pazarlaması, Veri Madenciliği, Metin Madenciliği.
140
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
308.YÜKSELEN BİR TREND: GÖSTERİŞSİZ TÜKETİM OLGUSUNUN
KAVRAMSAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Rukiye ÇELİK
Süleyman Demirel Üniversitesi
bursa-84@hotmail.com
ÖZET
Brooks’a göre eğitimli elitlerin “avam” tabakadan görünmeme ve materyalist bir kişilik
sergilememe amacıyla görünür sembolleri olan ürünleri tercih etmemesi ve sade bir tarz tercih
etmeleri; Davis’e göre ise varlıklı kişilerin kendilerini “sonradan görme”lerden ayırt etmek
istemelerinden ötürüdür. Bourdieu’ nun “burjuvanın kendini alt tabakadan ayrımı” şeklinde
ifade ettiği bir çeşit üst tabaka iletişimi, Logosu olmayan ürünlerin tercih edilerek gerçek
varlıklı kişilerin birbirlerini bu şekilde tanımaları şeklinde modernize olmuştur. Göze
çarpmayan tüketim tercihi eğiliminin farkında olan ve fiyat duyarlılığı düşük olan birçok lüks
mal üreten marka, logolarını gizleyerek bu tercihe cevap vermektedir. Örneğin Louis Vuitton,
görülebilir ve kolayca tanınan logo yerine ürünlerin içerisindeki desenlerin arasına belli belirsiz
“V” harfi yerleştirmektedir. Özelde farklılık arz etmesine rağmen temelde aynı amacı taşıyan
gösterişsiz tüketim, olumsuz öykünme anlamına gelen gösterişçi tüketimin alaşağı edilmesi
şeklinde kısaca ifade edilebilir.
Bu çalışmanın amacı; oldukça yeni bir kavram olan gösterişsiz tüketim kavramını bağlantılı
olabileceği ilişkisel kavramlar çerçevesinde açıklamaktır. Bu amaçla söz konusu kavramın,
öncelikle tüketici davranışları olmak üzere kimlik ve statü gibi olguları ile ilişkisi sebep-sonuç
açısından irdelenmiş ve felsefi bir zeminde tartışılmıştır. Gösterişsiz tüketim kavramının
bağlantılı olduğu ilişkileri ve temelinde yatan nedenleri keşfetmeye yönelik olarak desenlenmiş
olan bu tanımlayıcı araştırmada, mevcut yazılı dokümanlardan elde edilen veriler derinlemesine
analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tüketim, Gösterişçi Tüketim, Gösterişsiz Tüketim.
141
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
309.MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ: ZORUNLU VATANDAŞLIK
DAVRANIŞI
Bora YILDIZ
İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi
borayildiz@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada örgütsel vatandaşlık davranışlarının karanlık yönü olarak bilinen zorunlu
vatandaşlık davranışlarına odaklanılmıştır. Zorunlu vatandaşlık davranışları örgütsel
vatandaşlık davranışlarının bir illüzyonu olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle zorunlu
vatandaşlık davranışları örgütsel vatandaşlık davranışlarının gönüllülük doğasından ziyade bir
takım baskı kaynaklarının ürünü olduğunu işaret etmektedir.. İlgili literatürdeki örgütsel
vatandaşlık davranışlarının pozitif etkilerini inceleyen çok sayıda çalışma olmasına rağmen,
zorunlu vatandaşlık davranışlarının potansiyel öncüllerini inceleyen çalışmaların sayısı oldukça
sınırlıdır. Bu kapsamda bu çalışma zorunlu vatandaşlık davranışları ve bu davranışların
örgütsel bağlılık ve işten ayrılma niyeti gibi potansiyel öncüllerine ilişkin teorik bir model
sunmaktadır. Bu doğrultuda, bu çalışmanın amacı örgütsel bağlılığın zorunlu vatandaşlık
davranışları üzerindeki öngörülen etkisini ve işten ayrılma niyetinin bu ilişkideki moderator
(ılımlaştırıcı/düzenleyici) etkisini incelemektir. Yöneticiler ve gelecek araştırmacılar için çeşitli
öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: İşten Ayrılma Niyeti, Örgütsel Bağlılık, Zorunlu Vatandaşlık Davranışı.
142
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
311.TÜKENMİŞLİK SENDROMU İLE PRESENTEEISM (İŞTE VAR
OL(AMA)MA ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: KARS SGK
ÖRNEĞİ
Yunus ZENGİN
Kafkas Üniversitesi
yunuszengin@kafkas.edu.tr
Erdoğan KAYGIN
Kafkas Üniversitesi
erdogankaygin@hotmail.com
ÖZET
Çalışma hayatındaki ilişkilerin iletişimin gelişmesiyle giderek yoğunlaşması ve karmaşık hale
gelmesi, çözülmeyi bekleyen ve hem bireyler hem de işletmeler için olumsuzlukların ortaya
çıkmasına neden sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar arasında duygusal yönden
bireyin kendisini güçsüz hissetmesi, yönetici, meslektaş, müşterileri önemsememesi ve
kendisinin başarısız olduğuna inanmasını ifade eden tükenmişlik sendromu ile özellikle sağlık
sorunları nedeniyle bireylerin işe gelip verimsiz olmalarını ifade eden presenteeism yer
almaktadır. İnsan unsurunun işletmeler ve kurumlar için en önemli unsur olması gerçeğinden
hareketle ele alınması gereken konular olarak görülmüş ve her iki olgunun da birbirini
etkileyebileceği düşünülerek araştırma konusu yapılmıştır.
Bu araştırmanın amacı tükenmişlik sendromu ile presenteeism (işte var ol(ama)ma arasındaki
ilişkiyi belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda demografik değişkenler açısından farklılıkların
olup olmadığını belirlemek çalışmanın diğer bir amacını oluşturmaktadır.
Çalışmanın amacı doğrultusunda veri toplamak amacıyla Kars Sosyal Güvenlik Kurumu
çalışanlarına anket uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda tükenmişlik sendromunun alt
boyutu olan duyarsızlaşma ile presenteeism arasında anlamlı ilişkilerin olduğu görülmüştür.
Ayrıca demografik değişkenler açısından farklılıkların olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tükenmişlik, Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Presenteeism.
143
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
312.ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ ANALİZİ VE TÜRKİYENİN
REKABET GÜCÜNE GÖRE DIŞ TİCARETİNİN GELECEĞİ ÜZERİNE
BİR ARAŞTIRMA
Zeynel ŞEN
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi
drzeynelsen@gmail.com
ÖZET
Ülkeler arasında rekabetçilik uzun yıllar ekonomik araştırma disiplinlerinin araştırma konusu
olmuştur.Çağımızda yaşanan teknolojik devrim bilgiyi ekonomik gücün kaynağı durumuna
getirdi.Bu gün dünya ticaretinin büyük kısmı gelişmiş ülkeler tarafından yerine
getirilmektedir.Bu ülkeler sermaye yoğun üretim tekniği uygulayan ülkelerdir.Çok sayıda
göstergeyi
barındıran
uluslar
arası
rekabetçilik
ülkelerin
üretkenlik
düzeyini,kurumlarının,politikalarının ve rekabet faktörlerinin birbiriyle uyumlu çalışıp
çalışmadığını analiz etmektedir.Çalışmamızda ülkelerin verimlilik düzeylerini belirleyen bu
etmenleri ortaya koyup; küresel rekabetçilik bileşenlerini yıllara göre ayırıp ,ülkeleri
sıralamaktır.Türkiye’nin uluslar arası rekabet gücü faktörlerine göre daha neler yapması
gerektiği açıklanmıştır.Ülkemizin dış ticaretini artırması,dünya ülkeleri arasında rekabette üst
sıralarda yer alması için neler yapması gerektiği ortaya konulmuştur.Bunun için geleceğin
sektörleri konusunda dünyadaki çalışmalar incelenmiştir.Türkiye için dünya ticaretinde birçok
fırsatın bulunduğu belirtilip,neler yapması gerektiği belirtilmiştir
Anahtar Kelimeler: Uluslar Arası Rekabetçilik,Rekabet Gücü,Dış Ticaret,Geleceğin
Sektörleri.
144
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
317.TELEVİZYON DİZİLERİNDE NOSTALJİ RÜZGÂRI: RETRO
PAZARLAMA KAPSAMINDA BİR ARAŞTIRMA
Ömer Kürşad
TÜFEKCİ
Süleyman Demirel
Üniversitesi
oktufekci@gmail.com
Nezihe TÜFEKCİ
Ayşe MERT
Süleyman Demirel
Üniversitesi
nezihetufekci@gmail.com
Süleyman Demirel
Üniversitesi
ayse_mert.07@hotmail.com.tr
ÖZET
Sosyal, kültürel ve toplumsal alanda yaşanan değişimlerle beraber rekabetin küreselleşmesi,
pazara yönelik yapılan uygulamaları da farklılaştırmaktadır. Bu yönüyle ele alınan tüketim
alışkanlıkları, rekabet üstünlüğü elde etmek için geliştirilen stratejilerle pazar dinamiklerinde
de değişimleri kaçınılmaz kılmıştır. Teknoloji ve inovasyona verilen önemin yanı sıra geçmişe
duyulan özlem de uygulanan stratejilere yön vermektedir. Özellikle son yıllarda geçmişe
yönelik televizyon dizilerinde nostalji vurgularına rastlanmaktadır. Televizyon dizilerinin hedef
kitlesini geliştirmeye yönelik uyguladıkları bu strateji nostalji pazarlama olarak da ifade
edilebilen retro pazarlamanın gündeme gelmesini sağlamıştır. Retro pazarlama, modern
pazarlama anlayışının aksine geçmişe ait çağrışımlarıyla farklı bir pazarlama yaklaşımı
sunmaktadır. Retro pazarlama geçmiş deneyimler ve olumlu hatıralar, samimiyet temelli
yaklaşımlarla geçmiş deneyimlerini yeniden yaşamak ve/veya geçmişle bağlar kurmak isteyen
postmodern bireyleri hedeflemektedir. Retro pazarlamanın televizyon dizilerinde sıklıkla
kullanılmaya başlaması, konunun tüm boyutlarıyla ele alınması zorunluluğunu ortaya
çıkarmıştır. Bu nedenle bu araştırmada retro pazarlama kapsamında televizyon dizilerindeki
nostalji rüzgarının genç tüketiciler tarafından nasıl algılandığının araştırılması amaçlanmıştır.
Bu kapsamda Süleyman Demirel Üniversitesi'nin merkezde bulunan doğu ve batı
yerleşkelerinde öğrencilerle yüz yüze yapılan anket formuyla araştırmanın amacına yönelik veri
toplanmıştır. Elde edilen veriler istatistiki yöntemlerle analiz edilerek yorumlanmıştır.
Araştırma sonucunda retro markaya olan olumlu algı arttıkça televizyondaki dönem dizisi
izlemeye yönelik olumlu algının da pozitif yönde artacağı saptanmıştır. Bununla birlikte retro
marka kimliğine olan olumlu algı arttıkça televizyonda dönem dizisi izlemeye yönelik olumlu
algının da pozitif yönde artacağı saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Retro Pazarlama, Nostalji Pazarlama, Televizyon Dizisi.
145
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
326.GEMİ İNŞA SÜRECİNDE EKİPMAN SEÇİMİ: TOPSIS, MOORA,
VIKOR UYGULAMASI
Sümeyra UZUN
İstanbul Üniversitesi
sumeyrauzun@istanbul.edu.tr
Bahadır Fatih YILDIRIM
İstanbul Üniversitesi
bahadirf.yildirim@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada NB25 kodlu balıkçı gemisi projesine göre ekipman seçimi problemi TOPSIS,
MOORA ve VIKOR yöntemleri açısından ele alınmıştır. Toplam 10 kritere göre 7 ana makine
ve 7 jeneratör karşılaştırılmış ve kullanılan yöntemlere göre tercih durumları belirlenmiştir.
Buna göre ana makine seçimi problemi için uygun seçimler, TOPSIS yöntemine göre Daihatsu,
VIKOR yöntemine göre Daihatsu ve ABC, MOORA metodu oran uygulamasına göre en uygun
makine Wartsila, referans nokta yaklaşımına göre ise en uygun makine ABC ve Daihatsu
bulunmuştur. Jeneratör seçim problemi için TOPSIS uygulamasına göre en uygun seçim
Cummins, VIKOR yöntemine göre Cummins ve Perkins, Moora metodu oran uygulamasına
göre CAT, referans nokta yaklaşımına göre Cummins en uygun jeneratördür. Bunun sonucunda
ana makine ve jeneratör seçim problemi için TOPSIS, VIKOR ve MOORA referans nokta
yaklaşımı uygulamaları en yakın çözümleri vermiştir. MOORA yöntemi oran yaklaşımı ise
faklı yönde sonuçlar vermiştir.
Anahtar Kelimeler: Gemi İnşa, TOPSIS, MOORA, VIKOR.
146
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
329.PSİKOLOJİK SAHİPLENMENİN ÖRGÜTE DUYGUSAL
BAĞLILIK ARACILIĞIYLA İŞ TATMİNİNE ETKİSİ: YÖNETİCİ
OLMANIN FARKLILAŞTIRICI ROLÜ
Tuna USLU
İstanbul Gedik Üniversitesi
tuna.uslu@gedik.edu.tr
ÖZET
Çalışanlar, yöneticilerin ve kurumun kendilerine değer verdiğini anladığı durumlarda
sahiplenme duygusu geliştirir. Güçlenmiş çalışanların da psikolojik olarak işlerini
sahiplenmeleriyle örgütlerine duygusal olarak bağlandıkları ve işlerinden tatmin oldukları
görülmektedir. Psikolojik sahiplenmenin temelinde sosyal kimlik kuramının olmasından
dolayı, sosyal ortamda bireysellik değil çalışanların kendilerini aynı amacın, aynı grubun ve
çevrenin ortak paydasında görmesi söz konusudur. Çalışanların işlerini sahiplenmesinin,
özerklik ile iş doyumu arasında da kısmi bir ara değişken rolü oynadığı tespit edilmiştir. Bu
çalışmanın amacı, örgüte duygusal bağlılığın psikolojik sahiplenme ile iş tatmini arasındaki
aracı rolünün çalışanlara ve yöneticilere göre farklılaşan yapısını araştırmaktır.
Anahtar Kelimeler: Psikolojik Sahiplenme, Örgüte Duygusal Bağlılık, İş Tatmini,
Yöneticilik.
147
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
331.İŞ ÖZERKLİĞİ VE İŞİN KARMAŞIKLIĞI İŞ ÖZELLİKLERİNİN
PROAKTİF İŞ DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİNDE ROL ÖTESİ
ÖZYETERLİLİĞİN ARACI ROLÜNÜN BELİRLENMESİNE YÖNELİK
BİR ARAŞTIRMA
Beynaz UYSAL
İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi
beynazuysal@hotmail.com
Cavide UYARGİL
İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi
cuyargil@istanbul.edu.tr
ÖZET
Son dönemlerde çalışma yaşamında yaşanan gelişme ve değişimler sonucunda işin doğasında
ve çalışanlardan beklenen performansın niteliğinde önemli değişiklikler olmuştur. Günümüzün
çalışma yaşamında belirsizlik ve farklı taraflar arasında karşılıklı bağımlılığın artması, işlerin
yerine getirilmesinde belirli yöntem ve prosedürleri belirlemeyi zorlaştırmakta ve çalışanların
sergilediği iş performansının proaktif özellikler taşımasını zorunlu hale getirmektedir.
Çalışanların proaktif iş davranışı, hem çalışanın hem de kurumun başarısına temel teşkil
etmektedir. Proaktif iş davranışının ortaya çıkmasında bireysel ve örgütsel faktörler önemlidir
ve en önemli örgütsel faktörlerden biri işin özellikleridir. Yapılan araştırmalar proaktif iş
davranışının ortaya çıkmasında iş özerkliği ve işin karmaşıklığı iş özelliklerinin önemini
vurgulamaktadır. Güncel iş dizaynı yaklaşımları, iş özelliklerinin iş sonuçlarına etkisinde aracı
rolü üstlenen farklı değişkenlere dikkat çekmektedir. Günümüzün çalışma yaşamında ihtiyaç
duyulan proaktif iş davranışının ortaya çıkmasında etkili olduğu savunulan aracı
değişkenlerden biri rol ötesi özyeterliliktir. Belirtilen kapsamda bu araştırmada temel olarak iş
özerkliğinin ve işin karmaşıklığının proaktif iş davranışına etkisinde rol ötesi özyeterliliğin
aracı rolü incelenirken değişkenler arasındaki ilişkiler de değerlendirilmiştir. Araştırmanın
verileri kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak 350 beyaz yakalı personelden elde edilmiştir.
Veri toplama yöntemi olarak, “Anket Metodu” kullanılmış ve verilerin analizi SPSS 21 paket
programı ile gerçekleştirilmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkileri saptamak için Pearson
korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmada hipotezleri test etmek için tekli regresyon analizi,
çoklu regresyon analizi, aracı etki analizi ve sobel testi kullanılmıştır. Yapılan analizler
sonucunda iş özerkliğinin, işin karmaşıklığının ve RÖÖ’nün proaktif iş davranışı üzerindeki
etkisi ile iş özerkliğinin ve işin karmaşıklığının RÖÖ üzerindeki etkisi tespit edilmiştir. Ayrıca,
iş özerkliğinin ve işin karmaşıklığının proaktif iş davranışı üzerindeki etkisinde RÖÖ’nün aracı
rolü belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: İş Özerkliği, İşin Karmaşıklığı, Proaktif İş Davranışı, Rol Ötesi
Özyeterlilik.
148
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
333.EĞİTİM YAYINCILIĞI SEKTÖRÜNDE TUTUNDURMA
FAALİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: ÖĞRETMENLER
ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA
İsmail ÖZEL
Kocaeli Universitesi
ismailozel38@gmail.com
Ümit ALNIAÇIK
Kocaeli Universitesi
umit.alniacik@kocaeli.edu.tr
ÖZET
Eğitim yayıncılığında faaliyet gösteren firmalar diğer sektörlerde olduğu gibi ürettikleri
ürünleri çeşitli tanıtım faaliyetleri ile nihai kullanıcılara ulaştırmaktadırlar. Üretici firmalar
okullara bayiler aracılığı ile yapılan tanıtım faaliyetlerinde çeşitli zorluklar yaşamaktadırlar.
Bunun başlıca sebebi ise okullarda yardımcı kaynakların tanıtımının yasa ile sınırlandırılmış
olmasıdır. Bu kısıtlara rağmen öğretmenler kendilerine ulaştırılan örnekleri öğrencilerine
tavsiye etmekte ve MEB kitaplarına ilave olarak eğitimi desteklemek amacı ile ilave kitaplara
yönlendirmektedirler. Bundan dolayı eğitim yayıncılığı sektöründe faaliyet gösteren firmaların
tutundurma çalışmaları önemli olmaktadır.
Tutundurma çalışmalarının hedef kitle üzerinde ne derece etkili olduğu üreticiler için önem arz
etmektedir. Mevcut koşullarda, bu sektördeki işletmeler reklam ve tanıtım bütçelerini
planlarken görgül araştırma sonuçlarından yararlanamamakta ve hangi tutundurma aracının
daha etkili olduğunu değerlendirirken çoğunlukla mesleki tecrübelerine dayanmaktadırlar.
Eğitim yayıncılığı sektöründe yapılan çeşitli tanıtım ve tutundurma faaliyetlerinin hangisinin
hangi koşullarda daha etkili olduğunun ölçülmesi adına Sakarya ve Kocaeli il ve ilçelerinde
görevli ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerine yönelik bir saha araştırması yapılmıştır.
Kolayda örnekleme yoluyla seçilen öğretmenlere yüz yüze anket uygulanmasıyla toplanan
veriler ışığında çeşitli tanıtım yöntemlerinin algılanan etki ve yararlılık düzeyi
değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim Yayıncılığı, Tutundurma Faaliyetleri, Pazarlama, Kişisel Satış.
149
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
335.TÜRK TİPİ LİDER PROFİLİ: AKADEMİSYENLER ÜZERİNDE
NİTEL BİR ARAŞTIRMA
Merve Nur MERT ŞENCAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
mervenurmert@gmail.com
ÖZET
Liderlikle ilgili ilk akademik çalışmalar, liderlik kavramını evrensel olduğu düşünülen
boyutlarla değerlendirmiştir. Ancak bu çalışmaların genellikle Amerika kökenli olduğu ve o
kültüre göre şekillendiği görülmektedir. Son yıllarda yapılan kültürlerarası liderlik çalışmaları
ise farklı bir bakış açısı ortaya koymuştur. Bu çalışmalar, liderden beklenen ve liderin sahip
olduğu özellik ve davranışların kültürden kültüre değiştiğini göstermiştir. Bu bağlamda “Kültür
yapısının etkisiyle ortaya çıkan davranış boyutları ve beklentileri bir araya getirerek Türk Tipi
Liderlik kavramından bahsedilebilir mi?” sorusuna cevap bulmak amacıyla bu araştırma
yapılmıştır. Kültür yapısının etkisi önemli görüldüğünden, çalışmada emik bir yaklaşım
benimsenmesi uygun görülmüştür. Araştırma kapsamında alanında uzman akademisyenlerle
görüşmeler yapılmış ve Türk Tipi Liderin sahip olması gereken kişilik özellikleri ile davranışlar
belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca Türk Tipi Liderin gözlenen özellik ve davranışları da
incelenmiştir. Veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi kullanılarak
değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgulara göre kültürel ve tarihi özelliklerin etkisiyle Türk Tipi
Lider kavramından bahsedilebileceği tespit edilmiştir. Türk Tipi Lider, otoriter ve kararlı bir
kişiliği olan, astlarının fikrini alan ama son kararı kendisi vererek buna itaat bekleyen, astlarına
karşı bir baba ilgisiyle tatlı sert davranan ama belli bir hiyerarşik sınırı koruyan lider tipi olarak
tanımlanmıştır. Katılımcılara göre Türk Tipi Lider kavramına en çok uyan lider ise Fatih Sultan
Mehmet olarak belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Liderlik, Kültür, Türk Tipi Lider, Fatih Sultan Mehmet.
150
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
343.İŞLETMELERİN KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK
FAALİYETLERİ İLE TÜKETİCİLERİN BU FAALİYETLERE İLİŞKİN
TUTUMLARI
Ebru DOĞAN
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
İşletme Bölümü
ebruseng@istanbul.edu.tr
Anıl DEĞERMEN ERENKOL
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
İşletme Bölümü
degermen@istanbul.edu.tr
ÖZET
Teknolojik yeniliklerle ulaşım ve iletişim alanında meydana gelen gelişmeler sonucunda
küreselleşmenin hız kazandığı günümüz dünyasında, kurumsal sosyal sorumluluk kavramı
işletmeler tarafından giderek daha fazla önem verilen bir konu haline gelmiştir. Kurumsal
sosyal sorumluluk uygulamaları, rekabet üstünlüğü sağlama, itibar kazanma ve örgütsel
bağlılığı güçlendirme gibi pek çok alanda işletmelere avantajlar sağlamaktadır. Bu
avantajlardan biri de tüm dünyada sosyal sorumluluklarını yerine getiren işletmelere karşı
tüketicilerin olumlu tutum ve davranışlar geliştirmesi ve tüketicilerin yaptıkları tercihlerde,
giderek artan şekilde toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket eden işletmelere yönelmesidir.
Çalışmada kurumsal sosyal sorumluluk kavramı çeşitli boyutlarıyla ele alınarak, tüketicilerin
işletmelerin sosyal sorumluluk sosyal faaliyetlerine yönelik tutum ve davranışları incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri, Tüketici
Tutumları, Tüketici Davranışları.
151
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
348.MÜŞTERİ BİLGİ YÖNETİMİ İLE İNOVASYON İLİŞKİSİNE
YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Özlem ATAN
Haliç Üniversitesi
ozlematan@halic.edu.
tr
Serkan DENİZ
Yalova Üniversitesi
serkan.deniz@yalova.e
du.tr
Seyit KAYA
Turan ŞİŞMAN
Haliç Üniversitesi
Haliç Üniversitesi
seyitkaya@gmail.co dr.turansisman@gmail.co
m
m
ÖZET
Günümüz işletmelerinin ayakta kalabilmesinin ve rekabet edebilmesinin en önemli koşulu
müşteri ihtiyaç ve beklentilerini karşılayabilmektir. Bunun için müşterilerin ne istediğinin
düzenli bir şekilde öğrenilmesi ve takip edilmesi gerekmektedir. Bu amaçla müşteri bilgisinin
yönetilmesi ve elde edilecek bilgilerin işletmenin gelişimine ve yeniliklere referans olması
sağlanmalıdır. İşletmeler bu yapıyı kurduğu sürece başarılı olabilecektir; çünkü büyük
değişiklikleri ve rakiplerine göre kendini farklı kılabilecek yenilikleri yapamayan işletmelerin
varlığını sürdürebilmesi çok zordur. Bu çalışmayla müşteri bilgi yönetimi ile inovasyon
arasındaki ilişkinin vurgulanması amaçlanmıştır. Çalışmanın literatür kısmında müşteri bilgi
yönetimine ve inovasyon konusuna açıklık getirilmiştir. Çalışmanın araştırma kısmında ise,
müşteri bilgi yönetimi ile inovasyon arasındaki ilişkinin yönü ve düzeyi ortaya konulmuştur.
Araştırma, Şubat 2016’da İstanbul’da faaliyet gösteren bir çağrı merkezi şirketinde
gerçekleştirilmiştir. Veriler şirkette çalışan alt, orta ve üst düzey yöneticilerden toplanmıştır.
Araştırmada veri toplamak için anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında 112 adet
anket formu toplanmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde SPSS 22.0 istatistik
paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde ve bulguların elde edilmesinde, tanımlayıcı
istatistiklerden, korelasyon ve regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Yapılan analizler
sonucunda müşteri bilgi yönetimi ile inovasyon arasında pozitif yönlü ve orta düzeyde bir ilişki
olduğu; ayrıca müşteri bilgi yönetiminin inovasyonu pozitif yönde etkilediği sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Müşteri Bilgi Yönetimi, İnovasyon
152
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
351.ETKİLEŞİMSEL LİDERLİK DAVRANIŞININ YÖNETİM
İNOVASYONU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE’DE AMPİRİK BİR
ARAŞTIRMA
Turgay ÖZTÜRK
Kara Kuvvetleri Komutanlığı
turgayozturkkibris@gmail.com
Faruk KALAY
Yüzüncü Yıl Üniversitesi
kalayfaruk@hotmail.com
ÖZET
İnovasyonla ilgili akademik araştırmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Ancak bu
araştırmaların daha çok teknolojik değişimlerin ekonomik etkilerine ve teknoloji tabanlı ürün
ve süreç inovasyonlarına odaklandığı görülmektedir (Damanpour, 2014). Yönetim
inovasyonuyla ilgili araştırma ve akademik yayın sayısı, teknolojik inovasyona nazaran
göreceli olarak daha azdır. Ancak, yönetim inovasyonlarının yapılması sonucu oluşacak
organizasyonel değişimlerin, aslında çoğu zaman teknolojik inovasyonları yapmanın bir ön
koşulu olduğu ifade edilmektedir (Sanidas, 2005). Bu bağlamda bu çalışmanın amacı,
etkileşimsel liderlik davranışı alt boyutları olarak değerlendirilen koşullu ödüllendirme,
istisnalarla yönetim aktif liderlik, istisnalarla yönetim pasif liderlik ve kaçınmacı liderlik
davranışının yönetim inovasyonu üzerindeki etkisini araştırmaktır. Araştırma Türkiye’de bir
kamu kurumunda çalışan 198 yöneticiden alınan verilerle gerçekleştirilmiştir. Analizler
sonucunda koşullu ödüllendirme liderlik davranışının yönetim inovasyonu üzerinde pozitif ve
anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte diğer boyutlar olan istisnalarla
yönetim aktif liderlik, istisnalarla yönetim pasif liderlik ve kaçınmacı liderlik davranışlarının
yönetim inovasyonu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadıkları tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yönetim İnovasyonu, İnovasyon, Etkileşimsel Liderlik.
153
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
354.KOSGEB’DE STRATEJİK PLANLAMA SÜRECİNİN NİTEL
OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
Oğuzhan ER
Mersin Universitesi
oguzzz_er@hotmail.com
Ufuk ORHAN
Mersin Universitesi
ikizufuk@gmail.com
ÖZET
Stratejik planlama, bir örgütün amaç ve misyonlarında belirtilen durumlara ulaşmak için
yapılan uzun süreli planlar olarak tanımlanabilir ve Batıda, esnek ve katılımcı bir yönetim
anlayışı ile yönetme kapasitesini artırmanın yolu olarak görülmektedir. Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkelerde ise bu sürecin, yasal bir yükümlülük olarak görüldüğü söylenebilir. Bu
çalışmanın amacı, Kosgeb’de stratejik planlama sürecinin algılanma biçimlerini ve karşılaşılan
sorunları ortaya koymaktır. Çalışmanın örneklemi, Ankara’daki Kosgeb - Küçük ve Orta
Ölçekteki İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı bünyesinde çalışan (ikisi üst
düzey yönetici olmak üzere) on bir kişidir. Çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme formu
kullanılmıştır ve elde edilen veriler, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan betimsel analiz
kullanılarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın ölçeğinde, stratejik planlama sürecine ilişkin yedi
boyut ve otuz soru yer almaktadır. Sonuç olarak, Kosgeb’de stratejik planlama sürecinin; kamu
kültürünün etkisiyle şekillendiği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Stratejik Planlama Süreci, Nitel Araştırma Yöntemi, Kosgeb.
154
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
356.YENİ DÜZENLEMELER IŞIĞINDA “SERMAYE PİYASASI
ARAÇLARI”
Gökhan AYDOĞAN
Ankara Üniversitesi
aydogang@ankara.edu.tr
ÖZET
Finansal piyasaların, para piyasası ve sermaye piyasası şeklinde yapılan geleneksel ayrımı
içerisinde her iki piyasa arasında kurumların, vadelerin ve kaynak maliyetlerinin farklılığının
yanı sıra bu ayrımı yapmaya yarayan kriterlerin biri de “işlem gören araçların farklılığı”dır. Bu
noktada, para piyasasının başlıca araçları nakit, döviz, altın ve kambiyo senetleri (bono, poliçe,
çek) iken sermaye piyasasında menkul kıymetler, türev araçlar ve diğer sermaye piyasası
araçları, “sermaye piyasası araçları” üst kavramıyla karşımıza çıkmaktadır.
Sermaye piyasasının önem kazanabilmesi, bu piyasada sağlanması güç ancak kaybedilmesi
kolay olan güvenin piyasaya fon arz eden ve piyasadan fon talep eden aktörler tarafından
kazanılabilmesine bağlıdır. Sermaye piyasası araçlarına ilişkin hukuki düzenlemelerin
oluşturulmasında da bu durum göz önünde bulundurulmuştur. Aynı şekilde, sermaye
piyasalarının düzenleyici ve denetleyici otoritesi olan Sermaye Piyasası Kurulu’nun konuyla
ilgili görev ve yetkileri, piyasanın güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda
işleyişinin ve gelişmesinin sağlanmasına yöneliktir. Bu bağlamda, söz konusu düzenlemelerin
genel çerçevesi ve oluşturulmak istenen hukuki yapının finansal etkilerinin incelenmesi önem
taşımaktadır.
Bu çalışma ile disiplinler arası bir bakış açısıyla, 6362 sayılı yeni Sermaye Piyasası Kanunu ve
6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu ile Sermaye Piyasası Kurulu’nun alt düzenlemeleri
bağlamında, sermaye piyasası araçlarının hukuki çerçevesi, ihraççı ve halka arz eden
kavramları ile bu araçların ihracının hukuki ve finansal etkileri ekseninde bir değerlendirme
yapılması amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Finansal Piyasalar, Sermaye Piyasası, Sermaye Piyasası Araçları.
155
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
357.ONLINE MARKA YÖNETİMİ VE BİR ÖRNEK OLAY
İNCELEMESİ
Gülşah KARSLI
Dokuz Eylül Üniversitesi
Güler TOZKOPARAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
ÖZET
1950’lerden itibaren marka yönetimi şirketlerde önem kazanmaya başlamıştır. Marka yönetimi,
sadece pazarlama departmanının bir görevi olarak algılanmaktan çıkmış; kurumsal iletişim,
halkla ilişkiler, pazarlama, insan kaynakları gibi, işletmelerin diğer departmanlarının da bir
arada çalışmasıyla yürütülen bir süreç halini almıştır. 2000’li yıllarda ise marka yönetimi, bir
markanın itibarının yönetilmesi ve pazarda lider konumunda olması için olmazsa olmaz bir
öneme sahip olmaya başlamıştır. Teknolojinin son yıllardaki hızlı ilerleyişi, her şeyi etkilediği
gibi marka yönetimini de etkilemiş ve zamanla marka yönetimini online (çevrimiçi) dünyaya
taşımıştır. 1994 yılında ilk elektronik ticaretin yapılmasıyla birlikte başlayan bu süreç, hız
kazanarak devam etmiş ve ilerlemiştir. Küreselleşme sonucunda küçülen dünya ve pazar, bu
hızlı ve devinimi yüksek internet dünyasıyla birlikte tüm sınırları ortadan kaldırmış ve tek bir
ekonomik alan ortaya çıkarmıştır. Web 2.0’ın ve sosyal ağların gelişmesi ve artmasıyla birlikte
markalar; itibar yönetimi, iletişim ve halkla ilişkiler faaliyetlerini çevrimiçi dünyaya taşımıştır.
Çalışmanın temel amacı; dijital çağ ile birlikte boyut değiştiren itibar ve imaj yönetimi gibi
stratejik yönetim şekillerinin işletmelerin marka ve itibar yönetimleri üzerine etkilerinin
incelenmesidir. Bu doğrultuda, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren tanınmış bir marka ile 15
sorudan oluşan bir görüşme gerçekleştirilerek, çevrimiçi marka yönetimine geçişleri ve bu
sürecin sonunda marka değerinde ve itibarındaki değişimler aktarılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Online Marka Yönetimi, Online İtibar Yönetimi, Sosyal Ağlar.
156
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
365.YENİ BİR PAZARLAMA YAKLAŞIMI OLARAK ÜRÜN
KİŞİSELLEŞTİRMESİ
Bengi KURTULUŞ
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi
bengi.kurtulus@kemerburgaz.edu.tr
ÖZET
Müşterilerin tedarikçi-tüketici ilişkileri üzerinde hakimiyetleri arttıkça, diğer bir deyişle
müşterilerin kral olduğu bir pazarda, pazarlama yöntemleri de değişim göstermektedir. Bu
çalışmanın başında, endüstri devrimini takiben başlayan ve Pazarlama 1.0 olarak adlandırılan
kitlesel pazarlama döneminden Pazarlama 3.0 olarak bilinen değer-temelli pazarlama çağına
geçişten bahsedilmektedir. Devamında ise, yeni bir pazarlama aracı olarak ürün
kişiselleştirmesinin derinliklerine inilmektedir. Kısaca bahsetmek gerekirse; ürün
kişiselleştirmesi, firmanın pazarlama karmasının müşterinin bireysel ihtiyaçlarına gore
uyarlanmasıdır.
Bu çalışmanın amacı, ürün kişiselleştirmesi kavramını; tarihsel gelişimi, faydaları ve
dezavantajları, farklı çeşit ve aşamaları, ona atfedilen değer, hediye vermedeki yeri ve son
olarak limitleri üzerinden tartışmaktır. Detaylı literatür taramasının ardından, Ocak 2014’te
Türkiye’den 100 kişinin online olarak katıldığı araştırma bulguları üzerinden Coca Cola’nın
yaptığı bir tutundurma faaliyetinin ürün kişiselleştirnesi çerçevesinde değerlendirilmesine yer
verilmiştir. Anket sonuçları doğrultusunda, “Bu Coca Cola senin için” kampanyası adı altında
popüler isimler ve duygusal ifadelerle özel olarak üretilmiş Coca Cola teneke ve şişeleri
hakkında farkındalık, kampanyaya karşı tüketici tutumu, tüketiciler nezdinde algısı
yorumlanmaktadır. Konferansta, saha araştırması bulgularına yer verilerek kampanya ürün
kişiselleştirmesi ekseninde tartışılacaktır. Son olarak, ürün kişiselleştirmesi konusunda dikkate
alınması gereken unsurlar vurgulanarak pazarlamacılara önerilerde bulunulacaktır.
Anahtar Kavramlar: Kitlesel Üretim,
Pazarlama 3.0, Değer-temelli Çağ, Ürün
Kişiselleştirmesi, Kitlesel Kişiselleştirme, Birebir Pazarlama, Hediye, Coca Cola, Online
Anket.
157
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
369.“TEK TAŞIMI KENDİM ALDIM” PSİKOLOJİSİ ÜZERİNE BİR
DENEME
Tuğba KILIÇER
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
tugba.kilicer@gop.edu.tr
Elif BOYRAZ
Gaziosmanpaşa Üniversitesi
elif.boyraz@gop.edu.tr
ÖZET
Bu araştırmanın amacı tüketicilerin kendilerine hediye alma davranışlarını incelemek ve bu
davranışın farklı alışveriş stillerine sahip tüketicilerde farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya
koymaktır. Bu amaç doğrultusunda internet ortamında ve yüzyüze anket ile yargısal
örneklemeyle belirlenen 441 tüketiciden veri toplanmıştır. Elde edilen verilere faktör,
kümeleme ve tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır. Katılımcılar alışveriş stilleri bağlamında
kümelere ayrılmış ve plansızlar, müdavimler, mesafeliler ve müptelalar olmak üzere dört küme
elde edilmiştir. Kendine hediye alma davranışı iyiliği sürdürme, terapi, motivasyon, kayıplarla
baş etme ve ödüllendirme olmak üzere beş faktör altında toplanmıştır. Bu beş faktör açısından
tüketici kümelerinin farklılaşıp farklılaşmadığı tek yönlü varyans analizi ile test edilmiştir.
Bulgular kendine hediye alma davranışının en çok müptelalar tarafından sergilendiğini, onları
plansızların takip ettiğini göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Alışveriş Stilleri, Tüketici Stilleri Envanteri, Hediye Satın Alma, Kendine
Hediye Alma.
158
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
370.ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNDE BÜYÜK VERİ ANALİZİYLE
İNOVASYON VE TEKNOLOJİ ODAKLI YATIRIMLARDA VE SATIN
ALIMLARDAKİ VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASI
Gamze SART
İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi
gamze.sart@istanbul.edu.tr
ÖZET
Üniversitelerin özellikle son zamanlarda inovasyon ve teknoloji alanlarında yaptıkları yatırımların
öneminin artması ile birlikte, satın inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlarda ve satın alımlarda daha
stratejik bir yaklaşım içinde olmaları gerekmektedir. Üniversite bütçelerindeki daralmalar ve azalmalar
ise bu durumu kaçınılmaz kılmaktadır. Bu nedenle, üniversite yönetimleri büyük veri madenciliği,
analizi ve yönetimi genel ihtiyaçların karşılandığı satın alımların kontrolünü sağlarken uzun vadeli getir
getirecek stratejik inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımların yapılmasını da mümkün kılabileceklerdir.
Bu nedenle bu araştırmada, özellikle Türkiye’de yer alan yüksek öğretim kurumlarında inovasyon ve
teknoloji odaklı yatırımlarda ve satın alımlarda büyük veri madenciliği, analizi ve yönetiminin
yapılabilmesini incelemektedir. Bunun için üniversite yönetiminde yer alan önemli kişilerin bu
konudaki algılarını, tecrübelerini, karşılaştıkları sorunları ve önerileri ele alınmıştır. Üniversite
yönetiminde yer alan yöneticiler (12) özellikle iki devlet üniversitesinden seçilmiştir. Kendileri ile
inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlar ve satın alımlar konusunda mülakatlar yapıldı. Fenomenolojik
araştırma yöntemi ile açık uçlu on iki soru sorulmuştur. Elde edilen veri, gruplandırılıp NVivo 10
kullanılarak analiz edilmiştir.
Üniversitelerde sürdürülebilir büyüme, başarı ve kalite güvencesi için tüm katılımcılar, veri madenciliği,
analizi ve yönetiminin öneminden bahsederken nasıl etkin kullanılabileceği konusunda endişelerini
belirtmişlerdir. Katılımcıların çoğu veri madenciliği, analizi ve yönetimi konusunda derin bir bilgi ve
deneyimlerinin olmadığını bahsederken, geri kalanları ise veri madenciliği, analizi ve yönetimi
konusunda yurtdışı üniversitelerindeki iyi uygulama ve sonuçlardan haberdar olduklarını belirtmişlerdir.
Özellikle katılımcıların bahsettiği üzere inovasyon ve teknoloji odaklı satın alımlarda sorunlar
olduğundan bahsedilmiştir. Bu nedenle katılımcılar tarafından daha etkin büyük veri madenciliği, analizi
ve yönetimi yapılarak takip ve kontrol sistemi sağlanabileceği belirtilmiştir. Katılımcıların bahsettiği bir
diğer husus ise inovasyon ve teknoloji odaklı yatırımlarda ortak bir envanterin veri madenciliği, analizi
ve yönetimi ile daha etkin kullanılmasıdır. Sonuç olarak veri madenciliği, analizi ve yönetiminin en kısa
zamanda üniversite yönetimlerinde inovasyon ve teknoloji odaklı yatırım ve satın alımlarda vakit
kaybedilmeden uygulamaya alınmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Üniversite Yönetimi, Büyük Veri Madenciliği, Büyük Veri Analizi, Büyük Veri
Yönetimi, Satın Alımlar, İnovasyon, Teknoloji, Yatırım, İnovasyon Ekosistemi, Verimlilik.
159
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
371.KURUMSAL YÖNETİŞİM ve İÇ HALKLA İLİŞKİLER
Süleyman GÜVEN
Bozok Üniversitesi
suleymanguven1@gmail.com
ÖZET
Son dönemlerde meydana gelen küresel ekonomik krizler, bununla da bağlantılı olan şirket iflasları
(Enron, Xerox, Worldcom) ve bunun dışında küresel çaplı şirketlerin üretim hatalarından dolayı
yaşadıkları krizler (Toyota, Wolstwagen) gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki özellikle büyük çaplı
birçok şirketi olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Bu etkilerin bir sonucu olarak kurumlardaki yönetim
yapılarının nitelikleri ve karar alma süreçleri büyük önem kazanmaya başlamıştır. Kurumsal yönetişim
de bu dönemde öne çıkan ve resmi ve gayrı resmi platformlarda en çok tartışılan kurumsal yönetim
şekillerinden biri olmuştur. Yönetişim kavramı zorunlu olarak kendi içerisinde bir iletişimi de
barındırmaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı küreselleşmenin yoğun olarak yaşandığı 21. Yüzyılda
gerek özel sektördeki gerekse kamu sektöründeki kurumların yönetim yapısını incelemek ve yönetim
ile kurumun iç hedef kitleleri arasındaki iletişim biçimini halkla ilişkiler açısından ele almaktır. Bu
çerçevede çalışmada aşağıdaki varsayımlar oluşturulmuştur:
-
Kurumsal yönetişim istişare süreçlerinin geniş çaplı uygulandığı ve ortak aklın devreye
sokulduğu bir yapıyı gerektirmektedir.
Kurumsal yönetişimin kurum içerisinde sağlanması sağlıklı iletişim kanallarının kurulmasını da
zorunlu kılmaktadır.
Halkla ilişkiler kurum içi iletişimi sağlıklı bir şekilde kurmaya ve devam ettirmeye hizmet eden
stratejik bir yönetim aracıdır.
Çalışmada yöntem olarak literatür taraması kullanılmıştır. Bu çerçevede ilgili literatür taranarak gerek
özel sektörde gerekse de kamu sektöründe kurumsal yönetişim ilkeleri ortaya konularak kurumsal
yönetişimin çerçevesi çizilmeye ve kurumlarda iç hedef kitlelerle sağlıklı bir iletişimin olanakları ortaya
konulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla çalışmada ilk önce kurumsal yönetişim kavramı ele alınmış ve
kurumsal yönetişim kavramının tarihsel gelişimiyle birlikte içinde barındırdığı ilkeler ele alınmıştır.
İkinci olarak kurum yapıları içerisinde stratejik bir iletişim aracı olan kurum içi halkla ilişkilerin
kurumsal yönetişim açısından önemi ele alınmıştır.
Anahtar Kavramlar: Kurumsal Yönetişim, Kurum İçi Halkla İlişkiler, İletişim.
160
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
373.X VE Y JENERASYONUNDAKİ ÇALIŞANLARIN YÖNETİCİYLE
ETKİLEŞİM FARKLILIKLARI
Buket AKDÖL
İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İşletme Bölümü
Bakdol@istanbul.edu.tr
ÖZET
1950’lerden sonra ortalama yaşam süresinin uzaması, hızlı değişim ve dönüşüm ile farklı
kuşakların oluşma süresinin kısalması ve bu kuşakların iş yerinde birarada çalışmaya
başlamaları ile, işletmecilik alanında X ve Y jenerasyonları arasındaki farklılıkları ele alan
çalışmalar hız kazanmıştır. Bu alandaki çalışmalar genellikle, X ve Y jenerasyonuna dahil
bireylerin davranış, tutum ve performansları arasındaki farklılıkları ele almakta ve yöneticilere
bu farklılıkları daha etkin yönetmelerine ilişkin ipuçları sunmaktadır. Bu çalışmada ise, X ve
Y jenerasyonuna dahil bireylerin, iş yerinde yöneticiyle etkileşimleri açısından farklılıklarının
belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışanların yöneticilerini beğenmeleri, profesyonel yetenek ve
yetkinliklerini takdir etmeleri, sorumluluk alıp ve ek görevler yüklenerek yöneticileriyle
yürüttükleri işlere daha fazla katkı sağlamaya istekli olmaları ve farklı durumlarda
yöneticilerinin desteklerini alabileceklerine ilişkin inanç ve güvenleri, yöneticiyle olan
etkileşimlerinin düzeyini belirlemektedir. Bu çalışmada anket yöntemiyle veri toplanılarak,
yöneticiyle etkileşim açısında kuşaklar arasındaki farklılıklar analiz edilmiştir. Anket
formunda ölçme aracı olarak, Liden ve Maslyn’in (1998) dört boyutlu lider üye etkileşimi
ölçeği kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: X ve Y Jenerasyonları, Kuşaklar Arası Farklılıklar, Yöneticiyle Etkileşim,
Lider Üye Etkileşimi.
161
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
377.TMS 23 BORÇLANMA MALİYETLERİNİN AKTİFLEŞTİRİLMESİ
VE FİNANSAL TABLOLARA ETKİSİ
Emrah YILDIZ
Mersin Üniversitesi
emrahyildiz@mersin.edu.tr
Murat KURTLAR
Mersin Üniversitesi
muratkurtlar@mersin.edu.tr
ÖZET
TMS 23 Borçlanma Maliyetleri, özellikli bir varlığın satın alınması, inşaatı veya üretimi ile doğrudan
ilgili olan borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesine izin vermektedir. Diğer borçlanma maliyetleri
gider olarak kaydedilmektedir. Borçlanma maliyetleri, işletme tarafından yapılan borçlanmalarla ilgili
olarak katlanılan faiz ve diğer giderlerden oluşmaktadır. İşletmeler bu giderlerin
muhasebeleştirilmesinde, özellikli varlık kullanımı durumunda aktifleştirme seçeneğini
kullanabilecektir.
Standartta, amaçlanan kullanıma veya satışa hazır duruma getirilebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi
gerektiren varlıklar özellikli varlık olarak tanımlanmıştır. Bu varlıkların borçlanma maliyetlerinin
aktifleştirilmesi ile kayıtlı değerinin değişeceği ve böylece işletmelerin dönem kar/zararında, dönem
vergi giderinde ve bilançodaki diğer bazı kalemlerde farklılık olacağı görülmektedir. Özellikli varlıklar
stoklar, imalat tesisleri, enerji üretim tesisleri, maddi olmayan duran varlıklar ve yatırım amaçlı
gayrimenkullerden oluşmaktadır. Stoklar dışındaki varlıklar için faydalı ömürlerine göre hesaplanan
amortisman tutarının da bilanço kalemlerindeki değişikliğe etkisi olacaktır. Bu uygulamanın da yine
ertelenen geçici vergi üzerinde etkisi olacaktır.
Bu çalışma ile özellikli varlığa sahip olan işletmelerin borçlanma maliyetlerinin aktifleştirilmesinin nasıl
yapıldığının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Borçlanma maliyetlerini aktifleştiren işletmelerin
bilançolarında nasıl gösterdikleri ve aktifleştirilmemesi durumunda bilançolarını nasıl etkileyeceği
analiz edilmeye çalışılmıştır. Aynı zamanda işletmelerin kullandığı özellikli varlıkların neler olduğu
incelenmiştir. Sonuç olarak da, muhasebeleştirilen borçlanma maliyetleri ile dönem vergilerinin nasıl
etkilendiği açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Standartları, Borçlanma Maliyetleri, Finansal Tablolar.
162
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
380.GELECEKTEKİ NAKİT AKIŞLARININ TAHMİNİNDE NAKİT
AKIŞLARININ VE TAHAKKUKLARIN ROLÜ
Orhan ÇELİK
Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilimler Fakültesi
ocelik@ankara.edu.tr
Emrah ERTUGAY
Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilimler Fakültesi
ertugay@politics.ankara.edu.tr
ÖZET
Muhasebede tahakkuk esası, kazançların muhasebeleştirilmesinde nakit akışlarının gerçekleşme
zamanını dikkate almadığı için hasılat veya gider unsurunun doğuşu (tahakkuku) yeterli olup tahsil
edilmiş veya ödenmiş olması şart değildir. Tahakkukların gelecekte nakde dönüşme beklentisi
nedeniyle de her bir tahakkuk bileşiminin gelecekteki nakit akışları hakkında farklı bilgiler içermesi
beklenir. Bu nedenle çalışmada, finansal bilgi kullanıcılarının doğru kararlar verebilmeleri için
büyük önem taşıyan gelecekteki nakit akışlarının tahmin edilmesinde cari nakit akışlarının ve
tahakkukların rolü araştırılmış ve hangisinin daha açıklayıcı bilgi sağladığı tespit edilmeye
çalışılmıştır. Sonuç olarak tahakkukların ve sonraki aşamada tahakkuk ayrıştırmasının daha yüksek
bir açıklayıcılık düzeyine sahip olduğu ve tahakkuk bileşenlerinin sağladığı bilgi içeriğinin
tahminlerle tutarlı olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Tahakkuk Esası, Kazançlar, Tahakkuklar, Tahakkuk Bileşenleri, Nakit
Akışları, Nakit Akış Tahmini.
163
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
381.FİNANSAL DOLARİZASYON SÜRECİNİN BANKACILIK
SİSTEMİNE OLAN ETKİLERİ
Aylin ERDOĞDU
İstanbul Arel Üniversitesi
aylinerdogdu@arel.edu.tr
ÖZET
Ülkemizde 2000 ‘li yıllar ile uygulanmaya başlayan ekonomi programları çerçevesinde enflasyon
oranlarındaki düşüş ivmesi, son yıllarda faiz oranlarında da görülmesine, neredeyse sıfıra yakın faiz
oranları ve değer kazanmaya devam eden TL’ sına rağmen dolarizasyon sürecinde bir gerileme
gözlenmemektedir. Bu gelişmenin doğal sonuçları olarak;TC. Merkez Bankası tarafından uygulanan
para politikalarının etkinliği azalmakta, bankacılık sektöründe varlık ve yükümlülükler arasındaki vade
farkları sebebiyle likidite problemleri ile karşılaşılmakta ve para talebinde yapısal kırılmalar
görülmektedir.
Bu çalışmada ekonominin mihenk taşlarından biri olan, finansal istikrarın simgelerinden bankacılık
sektörü ile finansal dolarizasyon ilişkisi ele alınmıştır. Sözlük anlamı olarak, ülkede yaşayanların
yabancı para cinsinden varlık ve yükümlülükler olarak tanımlanan finansal dolarizasyon, bankacılık
sekötür açısından değerlendirildiğinde; akla ilk gelen unsurlar, mevduatlar ve krediler olmaktadır.
Bankacılığın iki temel işlemi olan mevduatlar ve krediler, yabancı para cinsinden varlık ve
yükümlülüklere tam anlamıyla örnek teşkil eder. Bu vasıfları ile de finansal dolarizasyonun
ölçülmesinde aktif rol oynarlar.
Çalışmanın amacı Türkiye’deki dolarizasyon süreci ile finansal istikrar arasındaki ilişkiyi bankacılık
sektörü vasıtası ile ifade etmektir. Bu sebeple ekonometrik analizlerde E-views 8 programı
kullanılmıştır.
Özellikle 2006 yılında BDDK’nın faaliyete geçmesi ile birlikte Türk bankacılık sistemi kabuk
değiştirmiş, geçen 10 yıllık süreçte dünyada örnek gösterilen bir mertebeye ulaşmıştır.Çalışma
sonucunda; finansal sistemin bir parçası olan bankacılık sektörünün istikrarının artmasına bağlı olarak,
finansal dolarizasyonda negatif yönlü bir ivme oluştuğu gözlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bankacılık İşlemleri, Finansal Dolarizasyon, En Küçük Kareler Yöntemi,
Regresyon Analizi.
164
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
383.ULUSLARARASI İŞLETMECİLİK VE ULUSLARARASI
EKONOMİK ENTEGRASYON İŞLETMECİLİĞİNDE AVRUPA
BİRLİĞİ
Güney Ferhat BATI
İstanbul Arel Üniversitesi
guneyferhat26@gmail.com
ÖZET
Uluslararası ticaret tarihsel olarak Çin ve Hindistan’a yapılan seferlerde ipek ve baharat gibi
malzemelerin Avrupa’ya ve farklı kıtalara getirilmesi sürecinden, günümüz itibariyle zaman ve mekan
olarak ‘’Globalizm’’ kavramına ulaşmış bulunmaktadır. Uluslararası işletmecilik hızla Globalleşen
dünyada ticaret hacminin daha fazla büyüdüğü bir sürece gelmiştir. Yirmi Birinci yüzyılın başlangıcıyla
dünyada oluşan Globalleşme sürecinin getirdiği ekonomik hacim büyüklüğü çok hızlı bir şekilde
büyüyerek sürekliliğine devam etmektedir. Globalleşen süreçte günümüzde artan dünya ticaret hacminin
büyüklüğü ve uluslararası rekabet ortamına getirdiği zorluklar düşünüldüğünde, uluslararası ekonomik
entegrasyon işletmeciliğinin oluşumu, uluslararası ticaretin daha fazla büyümesini sağladığını
göstermektedir. Dünyada gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin çeşitli uluslararası ekonomik entegrasyon
oluşumu içerisinde bulunmaları, Globalleşen dünyada ticarette rekabet avantajı üstünlüğü getirmesinin
yanında, aynı zamanda ekonomik bütünleşmelerin getirdiği farklı hukuksal prosedürlerin engelleyici
olmasını da önlemektedir. Küresel boyutta 1929 yılında yaşanan ekonomik buhran süreci dünyanın
büyük bir ekonomik krizi tek başına bir ülkenin kolaylıkla üstesinden gelebilecek bir kriz olmadığını ve
tüm dünyayı sarmalayan ekonomik krize dönüştüğü gerçeğiyle yüzleştirmiştir. Bu ekonomik krizin
dünyaya getirdiği sonuçlar; üretimin azalması, işsizliğin artması, ülke milli gelirinin gerilemeye
başlaması ve uluslararası işletmecilik açısından ticaretin büyük ekonomik dar boğaza girmiş olmasıdır.
Yaşanan ekonomik buhran dünyada artık tek başına bir ülkenin ekonomik bir krizle mücadele
edemeyeceği gerçeğini göstermektedir. Bu krizin dünya kamuoyuna düşündürdüğü olumsuz izlenimin
yanında getirdiği pozitif algı olarak dünyada artık uluslararası ekonomik entegrasyon oluşumlarının
gerekliliğini ortaya çıkarmasıdır. Uluslararası ekonomik entegrasyon örneklerinden biri olarak Avrupa
Birliği, güçlü büyümesine süreklilik katmaya devam eden önemli bir yere sahiptir. Avrupa Birliği’nin
yirmi sekiz üyeden oluşması ve birliğe üye olmak için bekleyen aday ülkelerde hesaba katıldığında,
ekonomik ve parasal birlik olması, güçlü ülkelerin ekonomik entegrasyon içerisinde bulunması, birliğin
toplam nüfus büyüklüğü değerlendirildiğinde Globalleşen ortamda uluslararası işletmeciliğin ekonomik
entegrasyon boyutunun hızlı bir şekilde geldiği gelişimi göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası İşletmecilik, Avrupa Birliği Entegrasyonu, Avrupa Birliği.
165
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
385.YENİ İŞ DÜNYASINDA STRATEJİK YENİŞİMCİLİK“YENİLİĞİN
MERKEZİ KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER (KOBİ’LER)”
Mehmet Çağrı GÜNDOĞDU
İstanbul Gelişim Üniversitesi
ÖZET
Bu bildiri, iş dünyasının potansiyel gücü ve yenilik motorları Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler
(KOBİ’ler) şemsiyesi altında; girişimcilik, firma içi girişimcilik, yenilik ve yenilikçilik
kavramları arasındaki ilişkilere odaklanarak, işletmecilik alanındaki mevcut bilgi birikimine
değer katmayı hedeflemektedir. İş yapma usul ve biçimlerinin bütünüyle değiştiği günümüz iş
çevresinde, dünyanın tek bir pazar yerine dönüştüğü küresel çerçevede, rekabet en üst derecede
yaşanmakta; oyunun kuralları bu anlamda yeniden yazılmakta; ve bu yüzden işletmeler
sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlama yolunda giderek daha yenilikçi olma zorunluluğu ile
yüzleşmektedirler. KOBİ’ler, esnek yapılarıyla değişime daha açık olmaları, uyum
yeteneklerinin gelişmişliği, yenilikleri daha kolay uygulayabilmeleri gibi nedenlerle, ülke
ekonomileri, iş dünyası ve dünya ticareti içerisinde kritik öneme sahiptirler. Yeni iş dünyasında,
ancak, yenilik temelli girişimler, başka deyişle, yenilikçi iş fikirlerinin ticarileştirilmesiyle
kurulan yeni işletmeler, bu yeteneklerini yenilikçi ve iç girişimci faaliyetlerle sürdürerek uzun
vadede ortalamanın üzerinde getiri sağlayabilecekler ve rakiplerine üstün gelerek yaşamlarını
sürdürebileceklerdir. Bu bakış açısıyla, yeni iş düzeninde başarılı olmak için geleneksel
girişimcilik ve/veya iç girişimcilik kavramlarının anlaşılması ve hayata geçirilmesi yeterli
olamamakta; bunların ötesinde, yenilikçi girişimcilik ve devamında yeniliğe dönük iç girişimsel
çabaların tamamını ifade eden yenişimcilik kavramının özümsenerek uygulanması önem
kazanmaktadır. Bu bağlamda, KOBİ’ler, yenişimciliğin tohumlarının atılıp geliştiği yenilik
merkezleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Buradan hareketle, çalışma kapsamında ilgili literatür
taranmış ve konuya ilişkin olarak, girişimcilik, iç girişimcilik ve yenilik kavramlarının,
bütünleşik olarak, yeni ekonominin gerektirdiği stratejik yenişimcilik konseptine
dönüştürülerek, sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlanabileceği vurgulanmıştır. Dolayısıyla,
bu çalışmanın temel odak noktası şudur: Yeni iş dünyasının yapısal özelliklerinin doğal bir
sonucu olarak ortaya çıkan yenişimci kavramı nasıl ele alınmalı; ve yenişimcinin özellikleri
neler olmalıdır? Bu sorulara verilecek cevaplar ile birlikte proaktif bir tutum içerisinde, yeni
fikir ve buluşlara kaynak olunması özendirilerek; bunların ticarileştirerek yeniliğe
dönüştürülmesiyle de stratejik avantaj sağlanabilecektir. Böylelikle, KOBİ’ler, ülke
ekonomileri içerisinde, katma değer yaratma potansiyelleri ile stratejik yenişimcilerin sıçrama
tahtaları olacaktır.
Anahtar kelimeler: KOBİ, Girişimcilik, İç Girişimcilik, Yenilik, Yenilikçilik Yenişimcilik,
Stratejik Yenişimcilik.
166
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
389.YEŞİL BÜYÜMEDE ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME
UYGULAMALARI: SİSTEMATİK BİR LİTERATÜR TARAMASI
Cemil ÇELİK
Kocaeli Üniversitesi
cemil.celik@kocaeli
.edu.tr
Ali İhsan
BOYACI
Kocaeli
Üniversitesi
ali.ihsan@kocaeli.
edu.tr
Tuğçen HATİPOĞLU
Murat ÇOLAK
Kocaeli Üniversitesi
Kocaeli Üniversitesi
tugcen.hatipoglu@koca
li.edu.tr
murat.colak@kocaeli
.edu.tr
ÖZET
Günümüzde nüfus ve buna bağlı olarak üretim ihtiyacında meydana gelen artış endüstriyel
faaliyetlerdeki artışı da beraberinde getirmektedir. Endüstriyel faaliyetlerde meydana gelen
artış ise CO2 salınımını yüksek seviyelere çıkarmaktadır. Bu durum çeşitli çevresel ve
ekonomik problemlere yol açmaktadır. Son zamanlarda çevresel ve ekonomik problemlerin
yaşanmasının bir sonucu olarak yeşil büyüme ve yeşil ekonomi kavramlarına olan ilgi giderek
artmaktadır. Yeşil büyüme kavramını çevreye minimum düzeyde zarar verecek ürün ve
hizmetlerin kullanımını teşvik eden bir yaklaşım olarak tanımlamak mümkündür. Diğer
taraftan, çevresel ve ekonomik problemlerin yeşil büyüme kavramı ile birlikte
değerlendirilmesi sonucunda, çevreye minimum zararı verecek üretim sistemlerinin ve tedarik
zinciri unsurlarının seçimi problemleri çok kriterli karar verme ihtiyacını doğurmuştur. Bu
nedenle çalışma kapsamında, çoklu kriterleri ve alternatifleri dikkate alan çok kriterli karar
verme teknikleri yeşil büyümeyle beraber ele alınmıştır. Bu çalışmada literatürde yer alan yeşil
büyüme uygulamaları; yeşil üretim, yeşil tedarikçi seçimi ve yeşil enerji olmak üzere üç ana
başlık altında incelenmiştir. Bu çalışma ile yeşil büyümenin en önemli ve eksik alanlarını
belirleyip araştırmacıların bu alana yönelmesini sağlamak amaçlanmıştır. Bunun yanında her
ana başlık altında genel olarak kullanılan kriterler ifade edilerek araştırmacılara yol göstermek
hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Verme, Yeşil Büyüme, Yeşil Üretim, Yeşil Tedarikçi
Seçimi, Yeşil Enerji.
167
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
390.ÖRGÜT İÇİ AHLAKİ ORTAM VE AHLAKİ LİDERLİK
Oktay YANIK
Atatürk Üniversitesi
oyanik@atauni.edu.tr
Atılhan NAKTİYOK
Atatürk Üniversitesi
anaktiyok@atauni.edu.tr
Bülent GÜVEN
Atatürk Üniversitesi
bgüven@atauni.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada ahlaki liderliğin örgüt içi ahlaki ortamı teşkil eden unsurlar olan ahlaki iklim ve
ahlaki kültür üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Ankara ilinde bilgi teknolojileri sektörü üzerine
faaliyet gösteren işyerlerinde çalışan işgörenlerden anket yöntemi ile veri toplanarak analize
tabi tutulmuştur. Bulgular, ahlaki liderliğin ahlaki iklimi ve ahlaki kültürü doğrudan
etkilemekte olduğunu ve ahlaki kültür üzerinde ahlaki iklim aracılığıyla da etkili olduğunu
ortaya koymuştur. Sonuçlar, ahlaki liderliğin örgüt içi ahlaki ortamı dönüştürmede –her iki
ahlaki ortam faktörü üzerinde etkisinin olması nedeniyle- büyük öneme sahip olduğunu
göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Ahlaki Ortam, Ahlaki İklim, Ahlaki Kültür, Ahlaki Liderlik.
168
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
392.ETİK İKLİMİN ÇALIŞANLARIN İŞ TATMİNİNE VE ÖRGÜTSEL
BAĞLILIKLARINA ETKİSİ: OTEL İŞLETMELERİNDE BİR
UYGULAMA
Meral ERDİRENÇELEBİ
Necmettin Erbakan
Üniversitesi
merdirencelebi@konya.edu.tr
Tahsin GEÇKİL
Necmettin Erbakan
Üniversitesi
tgeckil@konya.edu.tr
Nezahat KOÇYİĞİT
Necmettin Erbakan
Üniversitesi
nkocyigit@konya.edu.tr
ÖZET
Örgütlerde insan kaynaklı birçok sorunun varlığı bilindiğinden, özellikle konaklama
işletmelerinde de, insan kaynağının ön plana çıkması nedeniyle etik iklim atmosferi ve etik
davranışlar önem kazanmaktadır. Etik olmayan davranışlar, işletme içinde stresli bir ortama
sebep olurken, bu durum iş görenlerin iş tatminini ve örgütsel bağlılığını da negatif yönde
etkileyebilmektedir.
Bu çalışmada, otel işletmelerindeki etik iklimin, çalışanların iş tatmini ve örgütsel bağlılıkları
üzerindeki etkileri incelenecektir. Konya ili merkezinde faaliyet gösteren beş ve dört yıldızlı
otellerde 136 orta ve üst düzey yöneticiye anket uygulanarak elde edilen veriler bilgisayar
programında analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda yapılan korelasyon analizi ile örgütte etik
iklim atmosferi ve örgütsel bağlılık ve iş tatmini arasında pozitif bir ilişki olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Çalışmada yapısal eşitlik analizi ile model testi yapılmıştır. YEM sonucuna göre
oluşturulan hipotezler kabul edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Etik İklim, Örgütsel Bağlılık, İş Tatmini.
169
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
393.KURUMSAL SOSYAL SOSRUMLULUK KAMPANYALARININ
GENÇ TÜKETİCİLERİN MARKA FARKINDALIĞI ÜZERİNDEKİ
ETKİSİ UYGULAMALI BİR ARAŞTIRMA
İlhami Çağrı AKA
Gediz Üniversitesi
cagri.aka@gediz.edu.tr
Ahmet Hüsrev TEKİN
Sedef Çınardan
Gediz Üniversitesi
Dokuz Eylül Üniversitesi
ahmet.tekin@gediz.edu.tr sedef.cinardan@eldor.com.tr
ÖZET
Küreselleşmenin sonucunda artan rekabette öne geçmek isteyen işletmeler kâr odaklı olmanın yanında
sosyal sorumluluk faaliyetlerini de kullanma yoluna gitmişlerdir. İşletmelerin sosyal sorumluluk
bilincine sahip olmaları, rekabet avantajı yaratabilmeleri için önemli bir farklılaşma unsuru haline
gelmiştir.
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte talep ettikleri bilgiye kolayca ulaşabilen tüketiciler,
kendilerine sunulan birçok alternatiften dolayı karar verme sürecinde her geçen gün daha da
zorlanmaktadırlar. Teknolojinin gelişmesiyle birçok farklı mesaja maruz kalan tüketiciler satın alma
kararlarında daha bilinçli ve seçici hale gelmişlerdir. Sosyal konulara karşı tüketicilerin ilgi düzeyinin
artması işletmelerin ve markaların kurumsal sosyal sorumluluğa verdikleri önemin de artmasına sebep
olmaktadır. Günümüzün tüketicisi, ürün ve hizmetini satın aldığı işletmelerden topluma da katkıda
bulunmalarını istemektedir. İşletmeler, sosyal sorumluluğu stratejik bir araç olarak kullanarak
müşterilerin tutum ve davranışlarında olumlu bir imaj, güven duygusu ve sadakat oluşturarak
kârlılıklarını yükseltebilmektedirler.
Küreselleşme olgusu toplumların değer yargılarını değiştirdiği gibi işletmelerin de pazarlama ve
yönetim anlayışlarını da değiştirmektedir. Bu durum işletmelerin ekonomik davranmalarını gerektirdiği
gibi, aynı zamanda da sosyal bir misyonlarının bulunması gerçeğini de ortaya koymaktadır. İşletmeler
varlıklarını korumak, kârlılık düzeylerini arttırmak, kurum ve marka imajını güçlendirmek ve tüketici
gözünde marka farkındalığı yaratmak amacıyla sosyal sorumluluk kampanyalarının içinde yer
almaktadırlar.
Kurumsal sosyal sorumluluk kampanyalarının, samimi olarak gerçekleştirildiği ve reklam amacı
taşımadığı durumlarda tüketici tarafından kabul gördüğü ve tüketicilerin satın alma davranışlarını da
olumlu yönde etkilediği görülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre genç tüketicilerin de kurumsal
sosyal sorumluluk kampanyası yürüten markalara karşı güven duyduğu ve kampanya yürüten bir marka
satın aldığında destek verdiği için olumlu yönde etkilendiği söylenebilir.
Araştırmanın amacı; İzmir ilindeki seçilmiş üniversitelerin işletme bölümde okuyan öğrencilerin,
kurumsal sosyal sorumluluk kampanyası uygulayan markalara karşı tutumlarını incelemektir. Kurumsal
sosyal sorumluluk kampanyalarının genç tüketiciler üzerindeki olası yansımalarının, gençlerin
kampanyalar hakkındaki düşüncelerinin ve kampanyaların marka farkındalığı oluşturma üzerindeki
etkisinin incelenmesi ile katılım şekillerinde farklılığa sebep olan unsurların ortaya çıkarılması
amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kurumsal Sosyal Sorumluluk, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Kampanyaları,
Marka Farkındalığı.
170
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
394.GSM OPERATÖRLERİNİN SUNMUŞ OLDUĞU GENÇLİK
KAMPANYALARINDAN GENÇLERİN BEKLENTİLERİNE VE
MEMNUNİYETLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Mevlüt TÜRK
Hulisi BİNBAŞIOĞLU
Mustafa DESTE
İnönü Üniversitesi
İnönü Üniversitesi
İnönü Üniversitesi
mevlut.turk@inonu.edu.tr hulusi.binbasioglu@inonu.edu.tr mustafa.deste@inonu.edu.tr
ÖZET
Yoğun rekabet ortamında GSM operatörleri, gençlerin teknolojiye olan ilgi ve duyarlılıklarını
göz önünde bulundurarak gençlere yönelik özel kampanyalara önem vermektedirler. Bu
çerçevede, GSM operatörlerinin uyguladıkları kampanyalar; Genç Turkcell, Vodafone
Freezone ve Avea Woops olarak üç ana başlıkta ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada, GSM
operatörlerinin sunmuş oldukları gençlik kampanyalarından gençlerin beklentilerini, mevcut
gençlik kampanyalarından ve operatör tercihinden duyulan memnuniyeti ölçmeye yönelik bir
araştırma gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda gençlerin GSM operatörlerinin
sunduğu gençlik kampanyalarından beklentileri ile uygulanan kampanyalardan memnuniyetleri
arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Yine mevcut kampanyalardan duyulan
memnuniyet ile operatör tercihinden duyulan memnuniyet arasında anlamlı bir ilişki olduğu
tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Gençlik Kampanyaları, GSM Operatörleri, Mobil Teknoloji
171
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
397.YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA İŞ STRESİNİN, SANAL
KAYTARMA DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Erdal ŞEN
İstanbul Gelişim
Üniversitesi
esen@gelisim.edu.tr
Emel TOZLU
Gelişim
Üniversitesi
etozlu@gelisim.edu.tr
Hülya ATEŞOĞLU
Ali ÖZDEMİR
İstanbul Gelişim
Marmara
Üniversitesi
Üniversitesi
hatesoglu@gelisim.edu.tr aozdemir@marmara.edu.tr
ÖZET
Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve rekabetin artmasıyla örgütlerin yüksek performans
beklentileri ve çalışanların iş ve iş dışındaki sorunlarının artışı nedeniyle iş stresi olgusu sık sık
gündeme gelmektedir. İş stresi belirli bir düzeyde çalışanlar üzerinde olumlu bir etkiye
sahipken, bu düzeyin üzerine çıktığında olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. İş stresi
sonucunda çalışanların kaytarma davranışına yönelebileceğini ve bu davranışların artabileceği
düşünülmektedir. Günümüzde bilgi teknolojileri ile hayatımıza giren en sık görülen kaytarma
türü sanal kaytarmadır. Sanal Kaytarma mesai saatleri içerisinde çalışanın örgüt amaçları
dışında internet kullanmasıdır. Türkiye’de 2014 yılında ilk üç ay içerisinde internet kullanan
bireylerin %78,8’i ile sosyal medya ilk sırada yer almaktadır. Gitgide artan internet, bilgisayar
ve mobil aygıtların kullanım politikaları belirlenmedikçe sanal kaytarma faaliyetlerini kontrol
etmek zorlaşmaktadır. Kontrol edilemeyen bu güç, örgüt politikalarına yönlendirilmedikçe
verimlilik kayıplarına neden olacaktır. . Bu çalışmada, mevcut literatürden yola çıkarak iş
stresinin sanal kaytarma davranışı üzerindeki etkisini inceleyerek yükseköğretim kurumları
bazında önemini ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmada kantitatif yöntem olarak literatür
araştırmasına gidilerek, kalitatif veriler değerlendirme altına alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: İş Stresi, Kaytarma, Sanal Kaytarma, Yükseköğretim.
172
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
399.ÇEVRE TUTKUSU VE YEŞİL ÖRGÜTSEL DAVRANIŞIN
ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Ali ERBAŞI
Selçuk Üniversitesi
aerbasi@selcuk.edu.tr
Özer ÖZALP
Selçuk Üniversitesi
ozrozlp@gmail.com
ÖZET
Yeşil örgütsel davranış, işletme literatürüne son yıllarda girmiş ve çok sınırlı sayıda çalışmaya
konu olmuş bir kavramdır. Bu sınırlılıkla beraber literatürde çalışanların işletmedeki yeşil
davranışlarının, onların örgütsel tutumları üzerindeki etkisini inceleyen araştırma kurgularına
önemli ölçüde ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın varlığından hareketle, bu çalışmada çalışanların çevre
tutkularının ve işyerindeki çevre dostu davranışlarının örgütsel bağlılık düzeyleri üzerindeki
etkisi incelenmiştir. Araştırmanın evreni, Konya il merkezinde bulunan 4 ve 5 yıldızlı 11
oteldeki çalışanlardan (n= 688) oluşmaktadır. Araştırmada evren olarak otellerin seçilmesinin
sebebi, çevre ve yeşil kavramları üzerinde son yıllarda en yoğun çalışan sektörün turizm sektörü
olması ve böylece çalışmadan elde edilen bulguların daha anlamlı olacağı varsayımıdır.
Araştırmada basit tesadüfi örneklem yöntemi kullanılmıştır. Bu doğrultuda araştırmanın
örneklemi, evreni temsil edecek nitelikte Konya il merkezinde bulunan 4 ve 5 yıldızlı 9 oteldeki
çalışanlar arasından rastlantısal olarak seçilen katılımcılardan oluşmuştur (n= 255). Verilerin
toplanmasında anket yöntemi kullanılmış ve anketler yüzyüze görüşme yöntemiyle
katılımcılara uygulanmıştır. Araştırmada, katılımcıların orta düzeyde örgütsel bağlılık, yüksek
düzeyde çevre tutkusu ve yüksek düzeyde yeşil örgütsel davranış eğilimine sahip oldukları
bulgulanmıştır. Araştırmanın sonucunda çalışanların çevre tutku düzeylerinin ve yeşil örgütsel
davranış eğilimlerinin örgütsel bağlılık üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkisinin olmadığı
tespit edilmiştir. Ayrıca çalışanların çevre tutku düzeyinin işyerinde çevre dostu davranış
sergileme eğilimi üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkisinin olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Çevre Tutkusu, Çevre Dostu İşyeri Davranışları, Yeşil Örgütsel Davranış,
Örgütsel Bağlılık, Otel İşletmeleri.
173
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
401. İŞ YAŞAMINDA OLUMSUZ DURUMLARI İFŞA ETME:
WHISTLEBLOWING
Nazlı YÜCEOL
Hülya ATEŞOĞLU
İstanbul Gelişim
İstanbul Gelişim
Üniversitesi
Üniversitesi
nyuceol@gelisim.edu.tr hatesoglu@gelisim.edu.tr
Erdal ŞEN
Emel TOZLU
İstanbul Gelişim
İstanbul Gelişim
Üniversitesi
Üniversitesi
esen@gelisim.edu.tr etozlu@gelisim.edu.tr
ÖZET
Çalışma hayatında olumsuz durumları ifşa etme (Whistleblowing) genelde ahlaki olmayan
durumların duyurulması, sorun bildirme gibi kavramlar ile ifade edilmektedir. Kavram 1963
yılı itibari ile kullanılmaya başlanmıştır. İlk ortaya çıkışı ise ‘güvenlik’ kapsamında
gerçekleşmiştir. Genel olarak olumsuz durumları ifşa etme kavramını tanımlamak gerekirse;
faaliyet gösterilen kurum içerisinde bir takım ahlaki olmayan ve ahlak dışı davranışların
kurumun diğer üyeleri tarafından açıklanmasını ifade etmektedir. Olumsuz durumları ifşa etme
kavramı günümüz çalışma hayatında oldukça ilgi çeken bir konu haline gelmiştir. Örgütler için
etik dışı veya yasaya uygun olmayan davranış ve eylemler ve örgüt için zararlı olacak
davranışları ortaya çıkaran, bu süreçler ile ilgili önlemler alınmasını sağlayan mekanizmalardan
birisi de olumsuz durumları ifşa etme mekanizmasıdır.
Bu çalışmada kavram ile ilgili yapılan tanımlamalara, kavramın kapsamına, kavramın ortaya
çıkmasına neden olan ana başlıklara, gerçekleşme aşamalarına ve ortaya çıkış şekillerine yer
verilmiştir. Gelişmiş ülkelerde yönetim çalışma ve uygulamalarında şirket içerisinde oturmuş
bir iş ahlakının olması, etik iklimin varlığı ve kurumsallaşması günümüzde artık istenilen ve
bilinçli bir çabanın sonucudur. Örgütlerde yasadışı birçok faaliyetin temelinde iletişimde
şeffaflığın olmaması ve yapılanmadaki karmaşıklık yatmaktadır.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde olumsuz durumları ifşa etme kavramına karşı tutum ise
diğerlerine göre biraz daha farklılık göstermektedir. Ülkemiz kapalı toplum yapısına sahiptir ve
bu sebeple olumsuz durumları ifşa etme eylemini gerçekleştiren kişilere karşı bakış açısı bu
kişilerin “muhbir, ihbarcı, ispiyoncu, ikiyüzlü” kişiler olduğu yönündedir. Olumsuz durumları
ifşa etme mekanizmalarının geliştirilmesi, sistemleştirilmesi kamu ve özel sektörde birçok
alanda önemli kazanımlar elde etmek mümkündür.
Anahtar Kelimeler: Olumsuz durumları ifşa etme, Sorun bildirme, Muhbirlik, Bilgi uçurma
174
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
404.ALGILANAN ELEKTRONİK HİZMET KALİTESİ
UNSURLARININ İNCELENMESİ: SANAL ALIŞVERİŞ SİTELERİ
ÜZERİNDE BİR UYGULAMA
Serap ÇABUK
Çukurova Üniversitesi
cabuks@cu.edu.tr
Hatice DOĞAN SÜDAŞ
Çukurova Üniversitesi
hdogan@cu.edu.tr
Buğra TÖGE
Çukurova Üniversitesi
bugratoge@gmail.com
ÖZET
Günümüzde, iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşmasına paralel olarak işletmeler,
müşterilerine ulaşmak için internet sitelerini aktif olarak kullanmaya başlamışlardır. Böylece
çevrim içi hizmetlerinin kalitesinin ölçümü, işletmeler için hayati bir öneme sahip olmuştur.
Geleneksel hizmet kalitesi ölçeği, müşteri ve hizmet işletmesi arasındaki kişiler arası
etkileşimin dinamiklerini belirlemek içindir, ancak e-hizmet kalitesi ürün ve hizmetleri satın
alma ve teslim edilmesinin, web sitesi tarafından ne kadar etkin ve verimli bir şekilde
gerçekleştirildiğidir. Zeithaml, Parasuraman ve Malhotra (2005) tarafından geliştirilen ESERVQUAL ölçeği çevrimiçi hizmet kalitesinin boyutlarının değerlendirilmesini içermektedir.
Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin sanal alışveriş deneyimlerinden algıladıkları hizmet
kalitesinin unsurlarını ve bu unsurların müşteri memnuniyeti ve sadakati üzerine etkisinin olup
olmadığını belirlemek amaçlanmaktadır. Veriler 300 üniversite öğrencisinin katılımıyla yüz
yüze görüşme tekniği ile yapılandırılmış anket formunun uygulanması ile elde edilmiştir.
Araştırmada örnekleme yöntemi olarak, "kolayda örnekleme yöntemi" kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre sanal alışveriş sitelerinin etkinlik, gizlilik, başarım ve ödeme
unsurlarının müşteri memnuniyetine anlamlı ve olumlu yönde etkisinin olduğu görülmektedir.
“Tüketici yorumlarının bulunması, gizlilik, başarım, ödeme ve karşılıklılık unsurları ise sanal
alışveriş sitelerine ilişkin müşteri sadakatini anlamlı ve olumlu yönde etkilemektedir. Ayrıca
sanal alışveriş sitelerine ilişkin müşteri memnuniyetinin müşteri sadakatine anlamlı ve olumlu
yönde etkisinin olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar, gerek teori gerekse uygulamacılar
açısından çıkarımlar sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Elektronik Hizmet Kalitesi, Sanal Alışveriş, Müşteri Memnuniyeti.
405. TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLERİN İSTİHDAMI: BM İŞ HAYATI
VE İNSAN HAKLARI REHBER İLKELERİ ÇERÇEVESİNDE BİR
DEĞERLENDİRME
Mehmet Baykal
İstanbul Üniversitesi
mehmet.baykal@istanbul.edu.tr
mehmetbaykal@hotmail.com
175
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
ÖZET
2011 yılında Suriye krizinin ortaya çıkmasından sonra Türkiye’nin izlediği “açık kapı”
politikasının sonucunda 3 milyona yakın Suriyeli Türkiye’ye gelmiş ve bunlara “geçici
koruma” statüsü verilmiştir. Diğer mülteciler gibi Suriyeli mültecilerin de barınma, sağlık,
eğitim ve çalışma hakkı gibi “sosyal ve ekonomik hakları” gündeme gelmiştir. Çalışma hakkı
temel bir insan hakkıdır ve bireylerin iş piyasasına erişimi ile ilgilidir. Anayasa’nın 49.
maddesine göre çalışma hakkı, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin herkesin hakkı ve ödevidir.
Devletlerin, vatandaşları yanında yabancıların da çalışma haklarını düzenleyebilecekleri
konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Türk mevzuatına göre ikamet izni bulunan
yabancıların çalışma hakkı “çalışma izni”ne bağlıdır.
Bu çalışmanın amacı “geçici koruma” statüsüne sahip Suriyeli mültecilerin çalışma haklarının
BM İş Hayatı ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri çerçevesinde değerlendirilmesidir. Bu amaçla
konu rehber ilkeler, uluslararası mevzuat ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanun, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Geçici Koruma Yönetmeliği
ve Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik gibi ulusal
mevzuat hükümleri çerçevesinde ele alınmıştır.
.
Anahtar Kelimeler: : BM İş Hayatı ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri, Suriye Krizi, Geçici
Koruma, İstihdam, Çalışma Hakkı, İnsan Hakları,
406. İŞ DÜNYASINDA UYULMASI GEREKEN İNSAN HAKLARI
STANDARTLARI:TÜRKİYE ÖRNEĞİ
Mehmet Baykal
İstanbul Üniversitesi
mehmet.baykal@istanbul.edu.tr
mehmetbaykal@hotmail.com
ÖZET
176
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Tarih boyunca insan hakları konusunda sorumluluk sadece devletlere yüklenmiş, şirketlerin ise
sadece kanuni zorunlulukları yerine getirmekle sorumlu oldukları düşünülüyordu. Ancak son
çeyrek yüzyılda, şirketlerin insan hakları konusundaki sorumlulukları dünya çapında
geliştirilerek uluslararası standartlar oluşturulmuştur. Bu standartların birçoğu kanunlarla
desteklenmekle beraber bir çoğu da gönüllülük esasına göre geliştirilmiştir.
Bu çalışmanın temel amacı, Fortune Türkiye dergisinin 2015 yılı için listelemiş olduğu ilk 100
Türk şirketinin web sitelerinde insan haklarına saygı içeren açık ve net taahhüt, politika veya
mesaj olup olmadığını araştırmaktır.. Listede Türkiye’deki en yüksek ciroya sahip ilk 100
kurum sıralanmıştır. Listede bulunan kamu kuruluşları liste dışı bırakılmıştır. Araştırmada
sektör ayrımı yapılmamıştır. Bu çalışma, şirketlerin insan haklarına riayet edip etmediğini
ortaya koymamaktadır. Çalışma sonucunda web sitesinde insan haklarına saygı duyduğunu
beyan eden bir şirketin insan hakları ihlali yapmadığı sonucu çıkarılamayacağı gibi, web
sitesinde insan hakları ile ilgili herhangi bir beyanı olmayan bir şirketin de insan hakları ihlali
yaptığı sonucu da çıkarılamaz. Bu çalışma tamamen şirketlerin gönüllü olarak bu konuya
verdikleri önemin derecesini ortaya koyma amacı taşımaktadır.
Araştırmaya konu şirketlerin %14’ünün web sitelerinde açık ve net olarak “İnsan Haklarına
Saygı” ifadesi geçmektedir. Şirketlerin %52’si çevreye duyarlılık konusundaki hassasiyetlerini
açık ve net olarak beyan etmişlerdir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda hemen hemen bütün
şirketler dikkatli olduklarına dair ifadeleri şirket politikalarında açıklamaktadırlar.
Anahtar Kelimeler: İnsan hakları, İş Güvenliği, Uluslararası İnsan Hakları Standartları,
Fortune Türkiye
408.BÜYÜK ÖLÇEKLİ FİRMALARDA HİZMET ÜRETİMİNDE
OLUŞAN DARBOĞAZLARIN BELİRLENMESİ, ÇÖZÜMÜ VE
ANALİZİ
Halim KAZAN
İstanbul Üniversitesi
halim.kazan@istanbul.edu.tr
Ahmet ERGÜLEN
Necmettin Erbakan
Üniversitesi
aergulen@konya.edu.tr
ÖZET
177
Bülent ÇOBAN
Gebze Teknik Üniversitesi
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
Günümüzde bilgiden yararlanmak için gereken bilgi teknolojilerine olan ihtiyaç sürekli
artmaktadır Bilgi ve Bilişim Teknolojisi (BT) kullanımı kurumsal boyutta büyük ölçekli
işletmelerde zaman zaman darboğazlar oluşturmaktadır. Bu darboğazların sebebi çeşitli
nedenlere dayandırılmakla birlikte, asıl sebebi projelerden yeteri kadar verimin alınamamasıdır.
Bu çalışmada, büyük ölçekli işletmelerde hizmet üretimi kapsamına giren yazılım uygulaması
geliştirme süreçleri (Talep iletimi, kapsam hazırlığı, analize hazırlık, yazılım gerçekleştirme,
test, kullanıcı kabulü ve kısıt ve darboğaz nedenleri) incelenerek, bu süreçlerde yaşanan
darboğazların proje başarımını nasıl etkilediği, bilgi, bilgi teknolojisi ve proje yönetim
kavramları ve proje yönetimi özelinde yazılım projelerinin yaşam döngüsü ele alınarak
araştırma yapılmıştır. Yapılan literatür taramaları ve uygulamalara göre projelerde başarısızlık
oranının hala yüksek seviyelerde olduğu tespit edilerek, Bilişim Teknolojisi (BT) projelerinde
ve özellikle yazılım uygulamaları geliştirme projelerinde başarısızlık oranının ortalamanın
üstünde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, proje başarısını ölçmek için basit doğrusal bir model
üzerinde çalışılarak, bu modelde yer alan başarı algoritmasında kullanılan Fizibilite (talep),
Analiz, Tasarım, Kodlama, Test, Gerçekleştirme ve Teslim değişkenlerini içeren bir anket
büyük bir kamu bankasında BT alanında çalışanlara uygulanmıştır. Bu anket uygulaması
sonuçları değerlendirilerek, proje başarımını etkileyen sebepler analiz edilmiş ve bu faktörlerin
darboğaz nedenleri ve hangi oranda projenin tamamlanmasına etki ettiği faktör bazında ele
alınarak açıklanmaya çalışılmıştır. Uygulamada ilişki testlerinden korelasyon, faktör analizi ve
regresyon kullanılarak faktör yüklerinin belirlenmesi ve modelin geçerliliği araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Bilgi, Bilgi teknolojisi, Yazılım geliştirme, Proje yönetimi.
178
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
411.TÜRKİYE’DE AMBALAJ ATIKLARININ GERİ DÖNÜŞÜM
POTANSİYELLERİNİN BULANIK DOĞRUSAL PROGRAMLAMA
YÖNTEMİYLE ANALİZİ
Ahmet ERGÜLEN
Necmettin Erbakan
Üniversitesi
aergulen@konya.edu.tr
Halim KAZAN
F. Serkan ÖZDEMİR
İstanbul
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Üniversitesi
Halim.kazan@istanbul.edu.tr
fsozdemir@omu.edu.tr
ÖZET
Ürünlerin hammadde ve malzeme aşamasından tüketiciye teslimine kadar geçen süreçteki
faaliyetlere odaklanılmasının sebebi uzun zamandır lojistik sözcüğünün yalnızca geleneksel
(ileri) lojistik uygulamaları için kullanılmış olmasıdır. Fakat üreticilerin bu ürünlere dair
sorumluluklarının satış ile sınırlı değil, tedarik zinciri içinde üretilmiş ürünlerin tüketicilerce
kullanımının sonrasında tekrar toplanması ve tekrar kullanılabilir hale getirilmeleri, geri
kazanılamayacak olanların da doğaya koşullarına uygun biçimde yok edilmesi, israfın önüne
geçilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın altyapısının oluşturulması gibi değişen çevre koşulları,
“ters lojistik” kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yani lojistik kavramı, ürünlerin
geri kazanımına karşılık gelen ters lojistik uygulamalarını da içeren geniş bir kavram haline
gelmiştir. Ters lojistik uygulamaları içinde kullanılmış veya geri dönen ürünlerin toplanması,
bunların yeniden işlenmesi ve işleme sonrası yeniden dağıtımları yer alır. İşletmeler ve ürün
bakımından hangi geri kazanım biçimi uygun olursa olsun, tüm geri kazanım uygulamalarında
bu faaliyetler yerine getirilir. Geri kazanım, ürünlerin geri dönüşümü, tamiri, yeniden üretimi,
yenileştirilmesi veya ürünün yamyamlaştırılması gibi çeşitli uygulamalarla yeniden üretime
kazandırılması biçiminde olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, bir geri kazanım biçimi olan
geri dönüşüm ile sınırlı kalmak kaydıyla, gerçek bir atık toplama tesisinde ters lojistik
maliyetlerini bulanık doğrusal programlama modeli kullanmak suretiyle optimize etmektir. Bu
kapsamda uygulanan bulanık doğrusal programlama modeli ile ters lojistik maliyetlerinin,
%11,8 oranında daha iyi gerçekleştiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Geri Dönüşüm Maliyetleri, Ters Lojistik, Bulanık Doğrusal Programlama,
Optimizasyon.
179
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
414.TÜRKİYE’DE 1992’DE KURULAN DEVLET
ÜNİVERSİTELERİNİN, VERİ ZARFLAMA ANALİZİ YÖNTEMİYLE,
PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ: COĞRAFİ BÖLGE
UYGULAMASI
Ahmet ERGÜLEN
Necmettin Erbakan
Üniversitesi
aergulen@konya.edu.tr
Halim KAZAN
İstanbul Üniversitesi
İbrahim HARMANKAYA
Selçuk Üniversitesi
halim.kazan@istanbul.edu.tr ibrahimharmankaya@gmail.com
ÖZET
Devlet üniversitelerimiz kamu tüzel kişiliğine haiz olarak kanunla kurulmuş, teşkilatlanmış,
içyapılarına göre ise mal topluluğu olarak belirli bir sosyal amaca özgülenmiş, birbirinden
bağımsız kurumlardır. Birbirlerinden bağımsız ve dolayısıyla ilişkisiz olmalarına rağmen
benzer girdiler kullanarak, benzer çıktılar elde etmektedirler. Birbirleriyle ilişkisiz olmaları
nedeniyle birbirlerine göre verimlilik karşılaştırması yapmak neredeyse imkânsız hale
gelmektedir. Çünkü her yükseköğretim kurumunun akademik personel sayısı, idari personel
sayısı, öğrenci sayısı, mezun öğrenci sayısı, akademik birim sayısı, yıllık bütçe miktarı, yıllık
harcama miktarı, akademik personel bilimsel faaliyet sayısı, yapılan proje sayısı, patent sayısı,
bulunduğu coğrafi konum itibariyle sosyal-demografik etkiler gibi birbirinden çok farklı
unsurları vardır. Bu benzer girdilerle, benzer çıktılar elde edilirken birbirlerinden bağımsız
olmaları nedeniyle, süreçlerini değerlendirebilmek birbirleriyle karşılaştırmayı mümkün
kılmak için bu çalışmada, göreli etkinlik karşılaştırması yapmayı amaçlayan ve doğrusal
programlama prensiplerinden yararlanan, yönetsel mekanizmalara iç görü kazandırabilecek
parametresiz bir teknik olan veri zarflama analizi kullanılmıştır. Çalışmada, veri olarak 1992’de
kurulan devlet üniversitelerinden 7 coğrafi bölgeyi temsilen 7 üniversite seçilmiş ve bu
üniversitelerin 2015 yılında kamuoyuna açıkladıkları 2014 yılı resmi faaliyet raporlarındaki
bilgiler esas alınmıştır. Araştırmanın amacı, seçilen yükseköğretim kurumlarının veri girdileri
kullanarak ulaştığı çıktılarda, birbirlerine kıyasen ne kadar göreli etkin olduğunun
değerlendirilmesidir. Üniversitelerin kamuoyuna açıkladıkları resmi faaliyet raporlarının
muhteviyat olarak veri birliğini sağlayacak şekilde hazırlanmıyor olması çalışmanın
sınırlılıklarını oluşturmaktadır. Bu nedenle seçilen girdi ve çıktı değerlerinin mümkün
olduğunca spesifik olmaktan çok, genel veriler olması tercih edilmiştir. Bu seçilen 7 devlet
üniversitesinin 2014 yılı göreceli etkinlikleri analiz edilmiş ve etkin olmayan üniversitelerin
hangi girdi ve çıktı değerler bağlamında etkin olmadığı, etkin hale gelebilmeleri için izlemeleri
gereken yollar ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Veri Zarflama Analizi, Etkinlik Ölçümü, Eğitim, Üniversiteler.
180
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
415.ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRENCİLERİN ALDIKLARI EĞİTİMLE
İLGİLİ HİZMET KALİTESİ ALGILARI İLE MEMNUNİYET
DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLÜP KARŞILAŞTIRILMASI
Ahmet ERGÜLEN
Necmettin Erbakan Üniversitesi
aergulen@konya.edu.tr
Halim KAZAN
İstanbul Üniversitesi
halim.kazan@istanbul.edu.tr
ÖZET
Eğitim alanında hızla ortaya çıkan gelişmeler eğitim kurumlarının başında yer alan
üniversiteleri de etkilemiş olup, üniversitede verilen eğitime daha fazla önem vermek ve buna
yönelik olarak yatırım yapma ihtiyacı rekabetsel olarak ortaya çıkmıştır. Eğitimle kazanılan
başarıların altındaki gerçek neden eğitimin etkili ve verimli olarak kullanılmasıdır. Eğitim
bireysel gelişimiyle birlikte toplumsal olarak ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeyi de
sağlamaktadır. Bu çalışmada, Niğde üniversitesindeki öğrencilerin, hizmet kalitesinden
duydukları memnuniyetlerinin ölçülmesine yönelik olarak yapılan anket çalışması, bu
araştırmanın yönteminde ana kütle ve örneklem seçimi, araştırma hipotezleri (demografik
değişkenler arasındaki ilişkileri inceleyen hipotezler, öğrenci memnuniyetiyle ilgili hipotezler,
bazı demografik değişkenlerin memnuniyet, hizmet kalitesi, fiziksel özellikler, akademik
personel ve uygulanan programlar arasındaki ilişkilerle ilgili hipotezler ile memnuniyet, hizmet
kalitesi, fiziksel özellikler, akademik personel ve uygulanan programlar arasındaki ilişkilerle
ilgili hipotezler) olarak belirlenmiştir. Ayrıca, veri toplama yöntemi ve bu verilerin analizinde
istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Niğde Üniversitesinde okuyan öğrencilere yönelik,
hizmet kalitesi algıları ile memnuniyet düzeylerinin ölçülüp karşılaştırılması ve bununla birlikte
Niğde Üniversitesinin hizmet kalitesi boyutları ve diğer değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya
çıkarılmıştır. Çalışmada, Niğde Üniversitesi bünyesinde yer alan fakülte, yüksekokul ve meslek
yüksekokullarında eğitimini sürdürmekte olan ve araştırmanın örneklemini oluşturan 400
öğrencisi üzerinde hizmet kalitesinden duydukları memnuniyetlerinin ölçülmesine yönelik
olarak yapılan anket çalışması, 5’li Likert ölçeği kullanılarak hazırlanmış ve öğrencilerin
memnuniyetleri, SPSS programı yardımıyla analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Eğitim, Memnuniyet, Hizmet Kalitesi, Hipotez.
181
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
418.MAKROEKONOMİK GÖSTERGELERİN İNŞAAT SEKTÖRÜ
MALİYETLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN SİMETRİK NEDENSELLİK
ANALİZİ YARDIMI İLE İNCELENMESİ
Hakkı FINDIK
Kırklareli Üniversitesi
hakkifindik@klu.edu.tr
Erkan ÖZTÜRK
Kırklareli Üniversitesi
erkan.ozturk@klu.edu.tr
ÖZET
Gelişmekte olan ekonomilerin temel dinamiklerinden birini oluşturan inşaat sektörü, Türkiye
ekonomisi için de lokomotif sektör olma özelliğine sahiptir. Ancak, son yıllarda Türkiye
ekonomisinin nispeten önemli makroekonomik göstergelerinden olan istihdam, enflasyon,
döviz kuru ve faiz oranında görülen artışlar, sektörün üretim maliyetleri üzerinde olumsuz etki
oluşturmaktadır. Bu çalışmada, istihdam, enflasyon, döviz kuru ve faiz oranı değişkenlerinin,
inşaat sektörü maliyetleri üzerindeki etkisinin belirlenebilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda,
söz konusu makroekonomik göstergelerin, Türkiye’deki inşaat sektöründe yer alan firmaların
2005 – 2015 dönemindeki maliyet verileri üzerindeki nedensellik etkisi, R.S. Hacker ve A.
Hatemi-J (2010) tarafından geliştirilen ve Bootstrap simülasyon tekniğine dayanan simetrik
nedensellik testi yaklaşımı ile test edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İnşaat Maliyeti, Simetrik Nedensellik Testi, Döviz Kuru ve Faiz Oranı.
182
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
419.BEŞ FAKTÖR KİŞİLİK ÖZELLİKLERİNİN ÖRGÜTSEL ADALET
ALGISI ARACILIĞIYLA ÜRETKENLİK KARŞITI DAVRANIŞLAR
ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Ümit BEHREM
İstanbul Üniversitesi
umit.behrem@istanbul.edu.tr
Serdar BOZKURT
Yıldız Teknik Üniversitesi
sbozkurt@yildiz.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmanın temel amacı, iş yaşamında sıklıkla karşılaşılan üretkenlik karşıtı davranışların
belirleyicilerini tespit etmektir. Bu çerçevede çalışmada temel belirleyiciler olarak, beş büyük
kişilik özelliği ve örgütsel adalet algısı ele alınmıştır. Araştırmanın anakütlesini bir devlet
üniversitesinin İşletme Fakültesi’nde görevli akademik personel oluşturmaktadır. Veriler bu
anakütleden seçilen 40 akademisyenden elde edilmiştir. Çalışma sonucunda, beş büyük kişilik
özelliğinin boyutlarından biri olan değişime açıklık boyutu ile üretkenlik karşıtı davranışlar
arasında ters yönlü ve orta seviyede bir ilişki bulunmuştur. Diğer boyutlar ile üretkenlik karşıtı
davranışlar arasında ise anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Ayrıca kişiliğin üretkenlik karşıtı
davranışlar üzerindeki etkisinde, aracı değişken olarak örgütsel adalet algısı incelenmiş olup
anlamlı bir etki bulunamamıştır.
Anahtar Kelimeler: Üretkenlik Karşıtı Davranışlar, Beş Faktör Kişilik Modeli, Örgütsel
Adalet.
183
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
420.YABANCI SERMAYE VE İÇ YATIRIM BAĞLAMINDA
TEKNOLOJİ TRANSFERİ: TÜRKİYE ÜZERİNE EŞBÜTÜNLEŞME VE
NEDENSELLİK ANALİZİ
Cemal ELİTAŞ
Yalova Üniversitesi
Ayberk ŞEKER
Yalova Üniversitesi
Tuğçe DANACI
Yalova Üniversitesi
ÖZET
Bu çalışma ile Türkiye’ye teknoloji transferini sağlayan kanallar ile ülke içinde gerçekleştirilen teknoloji
ve sanayi yatırımları kanallarının sanayi üretim endeksi üzerindeki etkisi incelenmektedir. Bu
doğrultuda, teknoloji transferini sağlayan dış kanal olarak Türkiye’ye gerçekleşen doğrudan yabancı
yatırımlar ele alınırken, iç kanallar olarak Türkiye’de yapılan sabit sermaye yatırımları, sahip olunan
patent sayıları, yurtiçi harcamalar içerisinde Ar-Ge harcamalarının payı ele alınmış ve sanayi üretim
endeksi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmada, 1990 ve 2014 yılları arasındaki dönemi kapsayan
Türkiye ekonomisine ilişkin sanayi üretim endeksi, doğrudan yabancı yatırımlar, sabit sermaye
yatırımları, patent sayıları ve Ar-Ge harcamaları değişkenleri kullanılarak bu değişkenler arasında eşbütünleşik bir ilişkinin ve nedensellik ilişkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışmada öncelikle
sanayi üretim endeksi ile doğrudan yabancı yatırımlar, sabit sermaye yatırımları, patent sayıları ve ArGe harcamaları arasındaki ilişki regresyon analizi vasıtasıyla incelenmiştir. Daha sonra Engle-Granger
ve Johensen Eş-bütünleşme testleri ile Granger Nedenselik testi gerçekleştirilmiştir. Regresyon analizi
sonucunda, sanayi üretim endeksi ile doğrudan yabancı yatırımlar, sabit sermaye yatırımları, patent
sayıları ve Ar-Ge harcamaları arasında istatistiki olarak anlamlı ve pozitif bir ilişki bulunduğu
görülmüştür. Uzun dönemli ilişkileri analiz etmek için yapılan Engle-Granger ve Johensen Eşbütünleşme testleri sonucunda seriler arasında uzun dönemli bir ilişki bulunduğu ortaya çıkmıştır.
Yapılan Granger nedensellik testi sonucunda ise, sanayi üretim endeksinden ve sabit sermaye
yatırımlarından doğrudan yabancı yatırımlara, patent uygulamalarından sanayi üretim endeksine ve ArGe harcamalarına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji Transferi, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, Eş-bütünleşme ve
Nedensellik Analizi.
184
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
423.UMUTSUZLUK VE PERFORMANS ALGISI ARASINDAKİ
İLİŞKİDE BİLİŞSEL DUYGU DÜZENLEMENİN ARACI ETKİSİ:
BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA
Abdurrahim EMHAN
İnönü Üniversitesi
aemhan@gmail.com
Yasin BEZ
Marmara Üniversitesi
yasinbez@gmail.com.
Sinem GÜRAVŞAR GÖKÇE
İnönü Üniversitesi
guravsar@gmail.com
ÖZET
Amaç: Bu çalışmada, bankacılık sektörü çalışanlarının umutsuzluk ve performans algıları arasında ilişki
olup olmadığı, varsa bu ilişkide duygu düzenlemenin aracı etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Yöntem: Modeli test etmek amacıyla demografik değişkenler dışında 30 soruluk bir ölçek
kullanılmıştır. Bu ölçekler Diyarbakır ilinde faaliyet gösteren bankalardaki personele uygulanmış ve
toplamda 221 anket değerlendirilmiştir. Bulgular: Bankacılık sektöründe yapılan analiz sonucunda; 1)
umutsuzluk ve performans arasında negatif anlamlı bir ilişki, 2) umutsuzluk ile duygu düzenleme
arasında negatif anlamlı bir ilişki 3) umutsuzluk ve performans arasında duygu düzenlemenin aracı etkisi
tespit edilmiştir. Tartışma: Bu çıktılara göre umutsuzluk arttıkça performans düşmekte; ancak bu
olumsuz etki bireyin umutsuzluğunu duygu düzenleme kabiliyeti ile kontrol altına alması durumunda
giderilebilmektedir. Bu nedenle örgütlerin doğru duygu düzenleme stratejilerine yönelik çalışanlarını
eğitmesi, yönlendirmesi ve umutsuzluk durumlarında çalışanların duygu düzenleme kabiliyetlerini
geliştirme çabaları bireylerin ve dolayısıyla örgütlerin performansı açısından önemli bir yere sahip
olabilir.
Anahtar Kelimeler: Umutsuzluk, Bilişsel Duygu Düzenleme, Performans, Bankacılık
Sektörü.
185
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
430.BETİMLEYİCİ NORMLARIN ÇEVRİMİÇİ PERAKENDE
MAĞAZALARININ MÜŞTERİLER TARAFINDAN KABULÜ
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Hakan ÇELİK
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi
hakan.celik@bilecik.edu.tr
Rıdvan KOCAMAN
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi
ridvankocaman@bilecik.edu.tr
ÖZET
Araştırmacılar tarafından Birleştirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Teorisi (UTAUT),
bireysel müşterilerin çevrimiçi mağazalardan alışveriş yapma eğilimlerini ve davranışlarını
açıklamak amacıyla kullanılmaktadır. Bilişim sistemleri alanında ve ofis teknolojilerinin
zorunlu benimsenmesini incelemek amacıyla ortaya konulmuş olan UTAUT, kişinin
çevresindeki önemli insanların teknoloji kullanımı hakkında ne düşündüklerini algılaması ve
sosyal yaptırımları/ödülleri düşünerek algıladıklarına uyma davranışı göstermesi olarak sosyal
etkileri tanımlamıştır. Baskıcı norm olarak kavramlaştırılan sosyal etki, UTAUT çevrimiçi
alışveriş kontekstine uygulandığında sorun yaratmıştır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda,
kişinin çevresinde spesifik bir davranışın yaygın olduğu konusundaki algılamaları, kişi
nezdinde betimleyici normu meydana getirdiği ve davranışı gerçekleştirme konusunda onu
motive ettiği bulunmuştur. Bu çalışmanın amacı, UTAUT modeli çerçevesinde betimleyici
normların, çevrimiçi perakende alışveriş mağazalarının kabullenilmesi üzerindeki etkilerini
ortaya koymaktır. Amaç doğrultusunda gözatım yöntemine başvurulmuş ve düzenlenen anket
formu yardımıyla, çevrimiçi perakende mağazası hepsiburada.com'un kullanıcısı 483 kişiden
veri toplanmıştır. Örneklemin oluşturulmasında, kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır.
Kavramsal araştırma modeli, araştırma verisi ve Kısmi En Küçük Kareler (PLS) yöntemi
kullanılarak test edilmiştir. Analiz sonucunda, baskıcı normlardan ayrı olarak betimleyici
normların da, müşterilerin ilgili mağazadan çevrimiçi alışveriş yapma eğilimlerini doğrudan ve
pozitif etkilediği bulunmuştur. Söz konusu etki, baskıcı norm etkisinden daha güçlüdür. Ayrıca
betimleyici norm ve davranışsal eğilim ilişkisinin, müşterinin yaşı ve deneyimine göre
farklılaştığı gözlemlenmiştir. Araştırma sonunda bulguların teori ve uygulama alanına katkıları
tartışılmıştır. Son olarak, ilgi konusu alanda gelecekte gerçekleştirilecek çalışmalara yön
verecek öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Çevrimiçi Alışveriş, Teknoloji Kabulü, Betimsel Normlar, Kısmi En
Küçük Kareler.
186
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
432.ADIYAMAN İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN MUHASEBE
MESLEK MENSUPLARININ MESLEK SEÇİMİNİ ETKİLEYEN
FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: DEMOGRAFİK BİR ALAN
ÇALIŞMASI
Beyhan KILINÇER
Adıyaman Üniversitesi
bkilincer@adiyaman.edu.tr
Ahmet KARAHAN
Adıyaman Üniversitesi
akarahan@adiyaman.edu.tr
ÖZET
İnsan hayatındaki en önemli yol ayrımlarından biri olan ve insanın yaşamını sürdürebilmek için
genellikle belirli bir eğitim ve çalışmayı gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvana
meslek denir. Yeryüzünde binlerce meslek bulunmaktadır.Türkiye'de resmi olarak tanımı
yapılmış 600 civarında meslek vardır. Yaşam boyu mutluluğu, mutsuzluğu, hatta yaşam tarzını
belirleyecek olan mesleği seçme sürecini, içsel ve dışsal birçok faktör etkileyebilmektedir. Bu
araştırmanın amacı, muhasebe meslek mensuplarını demografik açıdan ele alarak
muhasebecilik mesleğini tercih etme nedenlerini tespit etmektir. Bu amaçla Adıyaman ilinde
faaliyet gösteren muhasebe meslek mensuplarına yönelik anket yöntemi uygulanmış ve
anketlerle elde edilen veriler SPSS istatistik programıyla analiz edilmiştir. Çalışma sonuçları
muhasebe meslek mensuplarının demografik bölümlendirmelerine göre muhasebecilik
mesleğini seçmelerinde etkili olan demografik faktörlerin belirlenmesi açısından önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Muhasebe Mesleği, Muhasebe Meslek Mensubu, Meslek Seçimi.
187
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
436.ETİK LİDERLİĞİN TÜKENMİŞLİK DAVRANIŞLARI
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARININ
ALGILAMA FARKLILIKLARI
Melisa ERDİLEK KARABAY
Marmara Üniversitesi
merdilek@marmara.edu.tr
Meral ELÇİ
Gebze Teknik Üniversitesi
emeral@gtu.edu.tr
ÖZET
Bu araştırmanın amacı etik liderliğin tükenmişlik davranışları üzerindeki etkisi incelemek
bunun yanısıra kamu ve özel sektör çalışanlarının bu bağlamda algılama farklılıklarını tetkik
etmektir. Bu amaçla İstanbul ve Kocaeli’nde ağırlıkta finans, otomotiv, hizmet, gıda, turizm ve
kamu (PTT, Belediye, Polis teşkilatı) sektöründe faaliyet gösteren 51 farklı kurumda görev
yapmakta olan 2366 kişiye anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, etik
liderliğin boyutlarından ikisi, bağımlı değişken olan duygusal tükenmişlik duygusuna
istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etki etmektedir. Buna göre adaletsizlik etik liderlik
boyutu duygusal tükenmişliği pozitif yönde etkilerken; etik rehberlik duygusal tükenmişliği
negatif yönde etkilemektedir. Rol belirleyiciliğinin duygusal tükenmişlik üzerinde etkisine ise
rastlanmamıştır. Etik liderliğin bütün alt boyutlarının ise Tükenmişliğin duyarsızlaşma alt
boyutu üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Etik rehberlik ve rol
belirleyicilik duyarsızlaşmayı negatif yönde etkilerken; adaletsizlik duyarsızlaşmayı pozitif
yönde etkilemektedir. Kamu ve özel sektör çalışanlarının algılama farklılıklarını incelemek
üzere yapılan T- testi sonuçlarına göre; kamu sektörü çalışanlarının özel sektör çalışanlarına
göre liderlerini daha adaletsiz algılayıp daha fazla tükenmişlik duygusu yaşadığı; özel sektör
çalışanlarının ise kamu sektör çalışanlarına göre liderlerini daha etik rehber olarak algıladığı ve
liderlerinin astlarının rollerini belirlemeye daha çok önem verdiği bulgusuna ulaşılmıştır.
Duyarsızlaşma boyutu konusunda her iki sektör arasında ise anlamlı bir farklılık
bulunamamıştır. Literatürde, işgörenlerin etik liderlik algısının tükenmişlik davranışları
üzerindeki etkisini ortaya koyan bulgu yok denecek kadar azdır. Araştırmanın, bu anlamda
öncül bir çalışma olması yönüyle yerel ve uluslararası literatüre katkı sağlaması
amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Etik Liderlik, Tükenmişlik, Kamu Sektörü, Özel Sektör.
188
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
437.ALGILANAN LOJİSTİK HİZMET DÜZEYİ İLE MARKA
SADAKATİ ARASINDAKİ İLİŞKİ: E-TİCARET ALANINDA BİR
ARAŞTIRMA
Fatma Hilal ERGEN KELEŞ
İstanbul Teknik Üniversitesi
fatmahilalergen@hotmail.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı; e-ticarette algılanan lojistik hizmet düzeyini oluşturan faktörlerin tespit
edilmesi ve bu faktörlerin marka sadakati üzerindeki etkilerinin ölçülmesidir. İnternet
kullanımı, mevcut veya potansiyel müşterilerin ihtiyaç duydukları ürünlere çok sayıda e-ticaret
sitesi üzerinden bulma ve karşılaştırma imkanı sunmaktadır. Geleneksel ticarette de farklı
mağazalarda aynı ürünleri bulmak ve karşılaştırmak mümkünken, zaman ve fiziksel bir gücün
kullanımı söz konusudur. İnternette ise ürünleri bulma ve karşılaştırma eşanlı olarak
yapılabilmektedir. Dolayısıyla müşterilerin bir sunucudan diğerine geçme hızı ve ihtimali çok
daha yüksektir. E-ticaret siteleri müşterilerini kaybetmemek, aksine arttırabilmek için marka
sadakatine daha fazla önem vermektedir. Fakat sadakatin oluşması bu sebeplerden dolayı
geleneksel ticaretten daha zordur. Müşterilerin sadık müşteri olmaları için önce memnun
müşteri olmaları gerekmektedir, memnuniyetin gelişimi ise bir takım önkoşulların varlığı ile
oluşabilmektedir. Özellikle e-ticaret siteleri üzerinden alışveriş yapmak müşterilerin lojistik
hizmetler ile karşı karşıya gelmelerine sebep olmuştur. Müşteriler e-ticaret sitelerinden ürünün
siparişini verdiği andan ürününü teslim alana kadar lojistik hizmet süreçlerini hissetmektedir.
Bu nedenle e-ticaret sitelerinin fark yaratabilmeleri lojistik hizmet düzey seviyelerini yüksek
tutmalarına bağlıdır. Müşterilerin siparişlerini takip edebildiği, söz verilen zamanda, eksiksiz,
hasarsız siparişlerini teslim alabildiği, her ihtiyaçlarını karşılayabildikleri sistemler müşterileri
memnun etmekte, bu da marka sadakatine katkı sağlayamaktadır. Bu doğrultuda, bu çalışmada
algılanan lojistik hizmet düzeyinin müşteri memnuniyeti üzerinden marka sadakatine etkisi
derinlemesine incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Algılanan Lojistik Hizmet Düzeyi, Marka Sadakati, Müşteri
Memnuniyeti, E-ticaret
189
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
438.BEŞ YILDIZLI OTEL İŞLETMELERİNDE ÖRGÜTSEL
BAĞLILIĞIN BİREY ÖRGÜT UYUMU VE İŞTEN AYRILMA NİYETİ
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
Güneş Açelya SİPAHİ
Adnan Menderes Üniversitesi
acelyasipahi@gmail.com
Mustafa KESEN
Adnan Menderes Üniversitesi
m_kesen@hotmail.com
ÖZET
Çalışanların kurumlarına farklı şekillerde bağlanmalarının kişi ile örgüt arasındaki benzeşimi
arttırması mümkündür. Bu durumda kişi ve kurum arasındaki farklılıklar azalabilecek ve
çalışanlar
beklentilerini
ve
ihtiyaçlarını
karşılayan
kurumlarından
ayrılmayı
düşünmeyeceklerdir. Bu çerçevede bu çalışmanın amacı, örgütsel bağlılığın birey örgüt uyumu
ve işten ayrılma niyetine etkisini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, Aydın ili Kuşadası
ilçesinde faaliyet gösteren beş yıldızlı otel işletmelerinde çalışan 145 kişi üzerinde anket
uygulaması yapılmıştır. Örgütsel bağlılık, duygusal bağlılık, zorunlu bağlılık ve normatif
bağlılık olmak üzere üç boyut ile ölçülürken birey örgüt uyumu ve işten ayrılma niyeti
değişkenleri tek boyut ile ölçülmüştür. Elde edilen veriler güvenirlik analizi, açımlayıcı faktör
analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizleri vasıtasıyla değerlendirilmiştir. Araştırma
sonuçlarına göre normatif bağlılık birey örgüt uyumunu olumlu yönde etkilemektedir. Fakat
duygusal bağlılık ve zorunlu bağlılığın birey örgüt uyumuna etki etmediği görülmektedir.
Bunların yanında duygusal bağlılık ve normatif bağlılık işten ayrılma niyetini olumsuz yönde
etkilerken zorunlu bağlılık işten ayrılma niyetini olumlu yönde etkilemektedir. Diğer taraftan
işten ayrılma niyetinin birey örgüt uyumunun sağlanmasından olumsuz yönde etkilendiği tespit
edilmiştir. Araştırmanın sonuçları, fonksiyonel olmayan işten ayrılmaları azaltmak isteyen
işletme yöneticilerinin örgütsel bağlılık ve birey örgüt uyumuna önem vermeleri gerektiğini
göstermektedir. Elde edilen araştırma bulguları ve kişisel değerlendirmeler çerçevesinde otel
işletmesi yöneticilerine ve araştırmacılara çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, Birey Örgüt Uyumu, İşten Ayrılma Niyeti.
190
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
439.TEHDİT ETME VE GÖZDAĞI TAKTİĞİNİN BAĞLILIK
ETKİLEŞİMİNE ETKİSİNDE ARAÇÇILIK İKLİM ALGISININ
ARACILIK ROLÜ
Tuğrul OĞUZHAN
Kara Harp Okulu
toguzhan@kho.edu.tr
ÖZET
Bu çalışma da izlenim yönetimi taktiklerinden tehdit eme ve gözdağı taktiğinin lider ile üye
arasında oluşan bağlılık etkileşimine etkisi araştırılmış olup bu etki üzerinde araççılık etik iklim
algısının aracılık etkisi olup olmadığı incelenmiştir. Araştırma, model değişkenlerinin
aralarındaki ilişkileri ortaya koymayı amaçlayan bir yapıda tasarlanmıştır. Katılımcılara
gönderilen anketlerle sağlanan verilerin analizi SPSS18 ve AMOS16 yazılımlarıyla yapılmıştır.
Dört yüz elli beş katılımcıdan kolayda anket yöntemi ile toplanan verilerle yapılan bu çalışmada
kapsam araştırılmış olup tehdit taktiği kullanımının bağlılık etkileşimini anlamlı ve aynı yönlü
olarak etkilediği ve bu etkide araççılık iklimlerinin kısmi aracılık rolü oynadığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Tehdit Taktiği, Bağlılık Etkileşimi, Araççılık İklimi.
191
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
440.KONUT İNŞAATI PROJESİ İÇİN ARSA SEÇİMİ: AHP RATİNG
MODELİ İLE BİR UYGULAMA
Serdar S. COŞKUN
Istanbul University
serdar.coskun@istanbul.edu.tr
Cihan ÇİFTÇİ
Istanbul University
C.ciftci65@gmail.com
ÖZET
Konut inşaatı sektörü son yıllarda Türkiye’de en hızlı büyüyen sektörlerden biridir. Yoğun bir
rekabetin olduğu konut pazarında, firmalar yaşamlarını sürdürebilmek için müşterilere daha
fazla değer sunmak zorundadırlar. Bu çalışmanın amacı, bir inşaat şirketinin bir konut projesi
için İstanbul’da bulunan 6 alternatif arasından en iyi arsayı seçmektir. Bunun için önce arsaların
sıralanmasında kullanmak üzere 4 ana ölçüt ve 4 alt ölçüt belirlenmiştir. Daha sonra AHS
yöntemiyle bu ölçütler önceliklerine göre ağırlıklandırılmıştır. Böylelikle alternatifler
ağırlıklandırılmış ölçütler hesaba katılarak sıralanmış ve proje için en uygun arsa seçilmiştir.
Anahtar Kelimeler: AHP Rating Modeli, Coğrafi Bilgi Sistemi, Arsa Seçimi, İnşaat Sektörü,
KOBİ.
192
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
441.TFRS 9 FİNANSAL ARAÇLAR VE BANKACILIKTA MUHTEMEL
KAYIP HESAPLAMASI İÇİN ÖRNEK PORTFÖY UYGULAMASI
Burçay YAŞAR AKÇALI
İstanbul Üniversitesi
burcayy@istanbul.edu.tr
Elçin ŞİŞMANOĞLU
İstanbul Üniversitesi
elcins@istanbul.edu.tr
ÖZET
“Türkiye Muhasebe Standardı (TMS) 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme”
standardının yerini alacak olan “Türkiye Finansal Raporlama Standardı (TFRS) 9 Finansal
Araçlar” standardının amacı, finansal tablo kullanıcılarının işletmenin gelecekteki nakit
akışlarının tutarını, zamanlamasını ve belirsizliğini değerlendirmelerinde, ihtiyaca uygun ve
faydalı bilgiyi sunacak şekilde finansal araçlara ilişkin finansal raporlama ilkelerini
belirlemektir. İlgili tarafların ihtiyacını karşılamak amacıyla bu standardın finansal varlık ve
borçların muhasebeleştirilmesi ve ölçümünü ele alan ilk aşamasının yanında riskten korunma
muhasebesi ve muhtemel kayıp (değer düşüklüğü) konularını da içeren üç aşamada
gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu standart 1 Ocak 2018 veya sonrasında başlayan yıllık
hesap dönemlerinde uygulanacak olup, isteyen işletmeler için dipnotlarda açıklama yapılması
şartıyla erken uygulanmasına da izin verileceği taslak metinde açıklanmıştır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) şu an için uygulanan muhtemel kayıp
hesaplamasını TFRS’ye uygun hale getirme/yaklaştırma çabası içerisindedir. Bu nedenle
paralel hesaplamaları etki analizi yapabilmek amacıyla 2017 yılından başlamak kaydıyla
bankalardan talep etmektedir. Sayısal Etki Çalışması (QIS-Quantitative Impact Study)
rehberinde yer alan metotlarla benzer bir yapıyı ülkemizde hayata geçirerek muhtemel kayıp
(değer düşüklüğü) konusunda Türkiye’deki uygulamaların uluslararası finansal raporlama
standartlarına benzemesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada, henüz yürürlüğe girmemiş olan bu
standardın anlaşılabilirliğinin sağlanması için bankacılıkta örnek bir portföy uygulaması
yapmak amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: TFRS 9, Muhtemel Kayıp, Bankacılık.
193
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
446.BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KREDİ HACMİNE YÖN VEREN
FAKTÖRLER
Aylin ERDOĞDU
İstanbul Arel Üniversitesi
aylinerdogdu@arel.edu.tr
ÖZET
Dünyada ve Türkiye’de işletmelerin en önemli finansal kaynaklarından biri banka kredileridir.
Bankaların iki temel işlevi vardır; mevduat toplama ve kredi vermek. Diğer işletmelerden farklı
olarak, faaliyetleri öz kaynaklarına değil, yabancı kaynaklara dayanmaktadır. Sağladıkları
kaynakları, kredi olarak kullandırarak kredi riski üstlenirler. Dolayısıyla, banka risklerin
yönetilmesi temeli üzerine kurulmuştur. Bankaların faaliyetlerinin sürdürülebilirliği risklerin
etkin yönetimine bağlıdır. Risk yönetimi güçlü olan bankalar, taşıdıkları riskleri
değerlendirirler. Alınan risk ile gerçekleşen kazançları karşılaştırmakta ve bu değerlendirmeler
neticesinde karar almaktadırlar. Litaretürde; kredi faiz oranları ile mevduat faiz oranları
arasındaki farkın kredi arzını etkilemediği , tasfiye olunacak alacaklardaki artışın ise olumsuz
etkilediği yönünde çalışmalar yapılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, Türk bankacılık sektöründe kredi hacmine yön veren faktörlerin
saptanmasıdır. Araştırmada 2003-2016-1 yılları arasındaki aylık veriler kullanılmıştır. Veriler,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve TÜİK veri tabanından temin edilmiştir. Araştırmada
veri analizi, Eviews 8 paket programı ile yapılmıştır. Çalışmada değişkenler arasındaki ilişkinin
tespitinde ise EKKY (En Küçük Kareler Yöntemi) ile model tahmin edilmiştir. Daha sonra,
serilerin durağanlık yapılarının belirlenmesi amacıyla birim kök testleri yapılmış ve basit
regresyon modeli tahmin edilmiştir.
Çalışmada, Toplam Kredi Hacmi(TKRE) ile Takipteki Krediler (TAKR) ve Kredi ve Diğer
Faiz Gelir ve Reeskontları Oranı (FO), Zorunlu Karşılıklar (ZOKR) ve Enflasyon (TÜFE)
arasında negatif yönlü ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bankacılık İşlemleri, Krediler, En Küçük Kareler Yöntemi, Regresyon
Analizi.
194
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
447.ÜCRET TATMİNİNİN VE İŞİN ÖZELLİKLERİNİN İŞE
GÖMÜLMÜŞLÜK ÜZERİNDEKİ ETKİSİNDE MUTLULUĞUN ROLÜ
Pelin KANTEN
Selahattin KANTEN
Gönen DÜNDAR
Çanakkale Onsekiz Mart
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
İstanbul Üniversitesi
Üniversitesi
pelinkanten@comu.edu.tr selahattinkanten@mehmetakif.edu.tr gdundar@istanbul.edu.tr
ÖZET
Literatürdeki mevcut çalışmalarda, ücret tatmininin ve işin özelliklerinin örgütsel ve toplumsal
yaşamda bazı kritik sonuçlar doğurduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışmanın kapsamında işe
gömülmüşlük ve mutluluk, ücret tatmininin ve işin özelliklerinin kritik sonuçları olarak ele
alınmıştır. Bu doğrultuda çalışma, ücret tatminin ve işin özelliklerinin işe gömülmüşlük
üzerindeki etkisini, bu etki üzerinde de mutluluğun aracılık rolünü açıklamayı amaçlamaktadır.
Bu amaç doğrultusunda, Antalya ve Afyon illerinde beş yıldızlı otel işletmelerinde görev yapan
290 çalışandan anket yolu ile veriler toplanmıştır. Otel çalışanlarından toplanan veriler
tanımlayıcı istatistikler, korelasyon ve doğrulayıcı faktör analizleri vasıtası ile değerlendirilmiş,
hipotezlerin test edilmesinde ise yapısal eşitlik modelinden yararlanılmıştır. Araştırma
bulguları, ücret yapısından tatmin ile işin öneminin işgörenlerin işe gömülmüşlük ve mutluluk
düzeyleri üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bununla
birlikte, ek yararlardan tatmin olma ile otonomi boyutlarının işgörenlerin işe gömülmüşlük
düzeylerini olumlu yönde etkilediği; mutluluğun da işe gömülmüşlük üzerinde olumlu yönde
bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, ücret yapısından tatminin ve işin öneminin
işe gömülmüşlük üzerindeki etkisinde mutluluğun kısmi aracılık rolüne sahip olduğu
belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ücret Tatmini, İşin özellikleri, İşe Gömülmüşlük, Mutluluk.
195
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
448.İSLAMİ FİNANS PİYASALARI İLE GELİŞMİŞ VE GELİŞMEKTE
OLAN FİNANSAL PİYASALAR ARASINDAKİ OYNAKLIK
YAYILMALARI
Halim KAZAN
İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi İşletme Bölümü
Hilal GÜLOĞLU
İstanbul
Üniversitesi
halim.kazan@istanbul.edu.tr hilalguloglu@hotmail.com
Bülent GÜLOĞLU
İstanbul Teknik
Üniversitesi İşletme
Fakültesi
guloglub@itu.edu.tr
ÖZET
İslami finans piyasaları, kendilerine özgü kuralları ve finansal araç ve işlemler yönünden farklı
kısıtlamalara sahip olmaları açısından geleneksel finansal piyasalardan ayrılmaktadırlar. Eğer
İslami finans piyasaları ile geleneksel finansal piyasalar arasında gerçek anlamda kopukluk
(decoupling) mevcutsa, İslami piyasalar riski çeşitlendirme arayışı içindeki yatırımcıları
cezbedebilirler.
Bu çalışma İslami finans piyasaları ile geleneksel finansal piyasalar arasındaki oynaklık
etkileşimlerini, DCC-GARCH(Dynamic Conditional Correlation Generalized Autoregressive
Conditional Heteroscedasticity Model) , ADCC-GARCH (Asymetric Dynamic Conditional
Correlation Generalized Autoregressive Conditional Heteroscedasticity Model) ve GOGARCH (Generalized Orthogonalized GARCH) ekonometrik teknikleri kullanarak test
etmekte ve karşılaştırmaktadır. Her üç teknik de çok değişkenli GARCH modellerinden olup
son dönemlerde bu tür analizler için sıkça kullanılmaktadır.
Çalışmada kullanılacak GARCH modellerin ortalama denklemleri son yıllarda düşen ve
borsalar üzerinde önemli etkileri olan petrol fiyatlarının etkilerini de dikkate almaktadır. Bu
sayede elde edilen GARCH modellerinin yanlış biçimde oynaklık kalıcılığını aşırı biçimde
tahmin etmelerinin önüne geçilmiş olacaktır.
Çalışmada İslami finans piyasalarını temsilen Dow Jones İslamik Finans Endeksi(DJIM),
geleneksel finans piyasalarını temsilen de Standard &Poors’un ABD (SP500), Avrupa (SPEU
) ve Asya Borsa SPAS50 endeksleri alınacaktır. Çalışma 2 Şubat 2005- 29 Nisan 2016 dönemini
kapsayacaktır.
Anahtar Kelimeler : Oynaklık Yayılımı, DCC – GARCH, ADCC- GARCH ,GO-GARCH,
Dinamik Korelasyonlar , Faizsiz Finans.
196
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
450.SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ ÜRETİCİ
FİRMANIN RİSK YÖNETİMİ İÇİN BİR KONSEPT ÖNERİSİ
Halim YURDAKUL
Okan Üniversitesi
ÖZET
Sürdürülebilirlik, son zamanlarda artan bir şekilde önem kazanmakta ve neredeyse tüm
sektörlerde, özellikle de tedarik zincirinin tasarımında ön plana çıkmaktadır. Bu zincirin önemli
halkalarından biri olan üretim de sürdürülebilirlikten önemli bir pay almakta, firmalar, pazarda
tutunabilmek adına sürdürülebilirlik ilkelerini kabullenmekte ve kurum kültürlerini de bu
doğrultuda dönüştürmektedirler. Her yeni oluşum ve dönüşümde olduğu gibi bu süreçte ve
devamında da yeni riskler ortaya çıkmakta ve bunlarla baş etmek için uygun yöntem ve yönetim
şekilleri bulmak üretim yapan şirketler için de hayati bir konuma gelmektedir. Bu araştırma, bu
durumdaki bir firmanın risk yönetiminde ne gibi bir dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiği
konusuna ışık tutmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın başında, sürdürülebilir bir tedarik zinciri
ortamında üretici bir firmanın kabullendiği ve uygulamaya başladığı sürdürülebilirlik şartları
ve bunların beraberinde getirdiği yeni muhtemel riskler tanımlanmakta, sonrasında yeni
risklerin önceki risk yönetim ilkelerine bir değişiklik getirip getirmeyeceği analiz edilerek risk
yönetiminde bir dönüşüme ihtiyaç olup olmadığı araştırılmaktadır. Çalışmanın son bölümünde,
eğer gerek varsa dönüşümün ana çerçevesi ortaya konmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Üretim Firması, Tedarik Zinciri, Risk Yönetimi.
197
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
452.AY’DA KAYBOLDUNUZ
Özlü DOLMA
Okan Üniversitesi
ozlu.azakli@okan.edu.tr
Serkan DOLMA
Pamukkale Üniversitesi
serkandolma@gmail.com
ÖZET
Örgütsel grupların işlendiği eğitimlerde, bireysel ve grup karar verme süreçlerinin birbirlerine
göre üstünlüklerini ve zayıf yönlerini ortaya koymak ve karmaşık problemleri çözmede grup
içi dinamiklerin işleyişini göstermek amacıyla sıklıkla uygulanan ve hayatta kalma
simülasyonu/oyunu (survival simulation/games) olarak bilinen sınıf içi simülasyonlardan biri
“Ay’da Kayboldunuz” (orijinal adı: NASA Moon Survival Task, Hall, 1963) oyunudur. Bu
oyunda önce grup üyelerine, bir arıza nedeniyle uzay mekiklerinin Ay’da bir bölgeye zorunlu
iniş yaptığı ve ekiplerinin hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda oldukları hayali bir
senaryo okutulur. Katılımcılara daha sonra, mekikte bulunan 15 eşyanın listesi sunulur ve
hayatta kalmaları açısında taşıdıkları önemi dikkate alarak bu eşyaları bireysel olarak
sıralamaları söylenir. Daha sonra katılımcılar gruplara ayrılır ve aynı eşyaları aralarında
tartışarak ve ortak bir grup kararına ulaşarak sıralarlar. Ardından konunun uzmanlarının
belirlediği sıralama listesi katılımcılara sunulur. Her bireyin önce kendi başlarına verdikleri
yanıtlarla, ardından da grup olarak verdikleri yanıtlarla uzmanların verdiği sıralama
karşılaştırılır. Ancak, bireylerin ve grubun doğru yanıtlara ne derecede yaklaştığını belirlemede
kullanılan hesaplama yöntemi, sıralama problemleri için kullanılabilecek en uygun yöntem
değildir. Bu çalışmada, bu gibi oyunların manuellerinde belirtilen hesaplama yönteminin neden
sorunlu olduğu ve bu sorunu ortadan kaldırmak için yapılması gereken oldukça basit bir
düzeltmenin ayrıntıları incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hayatta Kalma Simülasyonu/Oyunu, Gruplarda Karar Verme,
Spearman'ın Sıralama Korelasyon Katsayısı.
198
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
455.İNSAN KAYNAKLARI POZİSYONLARINA YÖNELİK İŞ
İLANLARINDA AYRIMCILIK SÖZ KONUSU MU? İSTANBUL İLİ
ÖRNEĞİ
Yasemin ÖZDEMİR
Sakarya Üniversitesi
yasemino@sakarya.edu.tr
Kübra HALDIZ
Sakarya Üniversitesi
khaldiz@sakarya.edu.tr
Samet ÖZDEMİR
Sakarya Üniversitesi
sametozdemir@sakarya.edu.tr
ÖZET
Örgütler başarıya ulaşmak için stratejik bir unsur olarak doğru insan kaynağına sahip olmalıdır.
Bu nedenle insan kaynağını, örgüte en uygun şekilde seçmek ve doğru pozisyona yerleştirmek
insan kaynakları yönetiminin temel fonksiyonlarından biridir. İhtiyaç duyulan pozisyonları
doldurabilmek için çok sayıda ve nitelikli adaya ulaşmayı amaçlayan örgütler iş ilanlarından
yararlanmaktadır. Bu nedenle insan kaynakları temin ve seçim fonksiyonun esas unsurlarından
biri de iş ilanlarıdır. İş ilanlarında genel olarak; işletme ve pozisyon hakkında bilgiler, aranan
elemanda bulunması gereken ve tercih edilen nitelikler, çalışma koşulları, başvuru detaylarına
ilişkin bilgiler yer alır (Bayraktaroğlu, 2015). Bu bilgiler çoğu zaman standart metinler olsa da
insanların doğuştan ya da sonradan edindikleri nitelikler açısından kimi grupları avantajlı
kimilerini ise dezavantajlı duruma sokabilir. Bu durumda pozisyonun nitelikleri ve örgütün
nitelikleri belirleyici olabilmektedir. Ayrımcılık olarak ifade edilebilecek bu durum sözlük
anlamı olarak, “belli insan öbeklerinin ayrımlaşmasını bilinçli bir biçimde gerçekleştirmeyi
amaçlayan bir yöneltinin benimsenmesi” olarak ifade edilmektedir (TDK, 2016).
Bu çalışmada Türkiye’nin en kalabalık ve en fazla işgücünün olduğu İstanbul ili için
yayımlanan insan kaynaklarına ilişkin tüm ilanlar ayrımcılık kapsamında ele alınmıştır.
Araştırma kapsamında 16-31 Ocak 2016 tarihleri arasında Kariyer.net’te yayımlanan “insan
kaynakları” alanındaki tüm pozisyonlara ilişkin toplam 360 adet ilan incelenmiştir. Çalışmada
ilanların nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizine tabi tutulması sonucunda ilanlarda
ayrımcılığın daha fazla sağlık (engellilere yönelik), cinsiyet, mezuniyet ve dış görünüş türlerine
ilişkin ifadelerin yer aldığı tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İnsan Kaynakları, İş İlanı, Ayrımcılık.
199
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
456.TEKNOLOJİ TRANSFER OFİSLERİN ÜNİVERSİTE SANAYİ
İŞBİRLİĞİNE OLAN ETKİLERİ
Gamze SART
İstanbul Üniversitesi
gamze.sart@istanbul.edu.tr
ÖZET
Son beş yıl içinde üniversitelerde TÜBİTAK 1513 Projesi kapsamında etkin hale gelen
Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO) ile birlikte üniversite sanayi işbirliklerinde yeni bir döneme
girilmiştir. TTO’ların özellikle var olma sebeplerinin başında üniversitenin genel alt yapısını
sanayi ile işbirliğine hazırlamak olarak nitelendirilmektedir. Bu belli bir süreç gerektirirken
aynı zamanda sanayinin de üniversite ile olan işbirliğinde yeniden bir davranış değişikliğine
ihtiyacı vardır. Bu konuda da TTO’lar sanayinin üniversite ile olan işbirliklerinde köprü görevi
üstlenmektedir.
Bu araştırma, özellikle son beş yılda gelişen üniversite sanayi işbirliğindeki değişimi irdelemek
üzere gerçekleştirilmiştir. TTO açmak üzere destek olan üç devlet üniversitesinin üniversite
sanayi
işbirliği
çalışmaları
dikkate
alınmıştır.
Bunun için üniversite sanayi işbirliğinde yer alan önemli pozisyonlardaki kişiler (12) ile birlikte
akademisyenler (27), sivil toplum kuruluşları yetkilileri (4) ve sanayicilerin
(14) tecrübelerinden yararlanılarak kritik analizler yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar sonucunda
karşılaşılan sorunlar ve öneriler tespit edilmiştir. Yarı yapılandırılmış 24 soru araştırma
sürecinde yenilenerek katılımcılara sorulmuş ve gerekli gözlemler de dikkate alınarak veri
gruplandırılmıştır. Gruplandırılan veri kodlanarak NVivo 10 kullanılarak analiz edilmiştir.
Elde edilen araştırma sonuçlarına göre katılımcıların tamamı üniversite sanayi işbirliğinin daha
hızlandırılması ve daha iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Sanayiden gelen
katılımcıların en büyük endişesi üniversitelerle birlikte yapılan projelerdeki hızın artırılması
iken, üniversite tarafından gelen katılımcılar ise sanayinin gerektiğinin çok altında yapılan
projelere değer verilmesidir. Öte yandan katılımcıların (%89) belirttiği en önemli tespitlerden
biri ise TTO’ların devreye girmesi ile daha güvenilir bir ilişkinin oluşmasıdır. Özellikle sanayi
ve sivil toplum kuruluşlarından gelen bilgiye göre (%65) TTO’ların üniversite ihtisas alanlarına
göre hizmet vermesinde etkin olup süreci hızlandırmakta olduklarıdır. Üniversite tarafından
gelene katılımcıların (%98) en çok üzerinde durdukları konu ise ortak yapılan projelerden elde
edilen
gelirlerden
çok
fazla
kesintinin
yapılmasıdır.
Sonuç olarak TTO’ların üniversitelerde açılması ile üniversite sanayi işbirliğinde olumlu
gelişmeler olmakla birlikte alınması gereken başka kararlar ile bu çalışmaların hızlandırılması
ve tekrardan başta finansal konular olmak üzere tekrardan yapılandırılması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Teknoloji Transfer Ofisleri, Üniversite Sanayi İşbirliği, Üniversite
Yönetimi, Üniversitelerin Finansmanı.
200
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
457.İŞ AHLAKININ BELİRLEYİCİSİ OLARAK DEMOGRAFİK
FAKTÖRLERİN ETKİSİ
Tuğrul OĞUZHAN
Kara Harp Okulu
toguzhan@kho.edu.tr
Mustafa Kemal TOPÇU
Ankara Sanayi Odası
topcumustafakemal@yahoo.com
ÖZET
Günümüz örgütlerinde nitelikli personelin artması ile birlikte iş ortamına dair beklentiler ve
işyerindeki etik hususlarla ilgili değerlendirmeler çeşitlenmeye başlamıştır. Bu anlamda işin
gereği olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu ifade eden ve bunu uygun kural ve
prosedürlerle gerçekleştirilmesini sağlayan iş ahlakı kavramı önem kazanmaktadır. İş ahlakının
genel anlamda iş ile ilgili hususlar neticesinde örgütlerin tutumları, yöneticilerin yaklaşımları
ve çalışma arkadaşların işe yönelik tutumları çerçevesinde şekillendiği yazında ifade edilirken
ahlaki gelişim anlamında kişisel değerler ve demografik özellikler de bu kapsamda farklılık
yaratabilecektir. Çalışmada bu kapsamda demografik değişkenlerden daha önce de yazında
ahlak gelişimi ile bağıntısı olduğu belirlenen cinsiyet, yaş, eğitim ve statü değişkenlerinin iş
ahlakı algısında farklılık yaratıp yaratmayacağı tespit edilmeye çalışılmış ve iş ahlakı eğitiminin
iş ahlakı algısı üzerinde etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Yüz elli dört katılımcıdan anket
yöntemiyle elde edilen veriler analiz edildiğinde iş arkadaşlarının tutumu ile şekillenen iş ahlakı
kapsamında ön lisans mezunu olanlar ile yüksek lisans yapanlar arasında farklılık oluştuğu;
kişisel değerlendirmekleler yönüyle ise çalışanların iş ahlakı algısı ile yöneticilerin ki arasında
farklılıklar oluştuğu tespit edilmiştir. İş ahlakının geliştirilmesinde önem arz eden iş ahlakı
eğitimlerinin ise anlamlı ve aynı yönlü etkilerin olduğu çalışmada tespit edilen diğer önemli bir
bulgudur.
Anahtar Kelimeler: İş Ahlakı, İş Ahlakı Eğitimi, Yaş, Cinsiyeti Statü, Eğitim Seviyesi.
201
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
459.LİDERLİK PARADOKSU: GÜCÜN KARANLIK YÜZÜ
Engin Deniz ERİŞ
Burcu YANAR BAYAM
Celal Bayar Üniversitesi
burcu.yanar@cbu.edu.tr
Dokuz Eylül Üniversitesi
engindeniz.eris@deu.edu.tr
ÖZET
Yönetim yazınında liderliğe yönelik yapılmış olan çalışmaların neredeyse tamamının liderliğin
olumlu yönleri üzerinde odaklanması nedeniyle liderliğin kötü/karanlık yüzü göz ardı edildiği
konusunda son yıllarda ortak bir kanı oluşmuştur. Liderlerin izleyicileri üzerinde sahip
oldukları etkileme gücünü kötü yönde kullanmalarına odaklı karanlık yönleri yazında zaman
içerisinde yıkıcı, despotik, caydırıcı, narsistik, zehirli, istismarcı vb. liderlik tiplerinin ortaya
çıkmasına neden olmuştur. Yazında kimi zaman birbirleri yerine ya da eş anlamlı olarak
kullanılan bu kavramları esas alan çalışmalara ilişkin bir sınıflama gerçekleştirmek bu
çalışmanın amacıdır. Bu amaca yönelik olarak yargısal olarak belirlenen ölçütler doğrultusunda
uluslararası ve ulusal yazında yer alan veri tabanları ve dergiler taranmış ve elde edilen 38 yayın
özelinde bir genel değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Lider, Karanlık Liderlik, Kötü Liderlik, Yıkıcı Liderlik.
202
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
461.POST MODERN TÜKETİM EKSENİNDE ÇOCUK DOĞUM GÜNÜ
KUTLAMALARI: KEŞİFSEL BİR ARAŞTIRMA
Sezen BOZYİĞİT
Mersin University
sezenbozyigit@yahoo.com
Eda YAŞA ÖZELTÜRKAY
Çağ University
edayasa@cag.edu.tr
ÖZET
Günümüzde çocuk doğum günü partilerinin önemi artmakta ve içerikleri değişmektedir. Farklı
şekillerde organize edilen yaş günleri artık önemli bir sektör haline gelmiştir. Özellikle konsept
çocuk doğum günlerini ev dışında bir mekanda kutlayan ebeveynlerin profillerini belirlemek
ve bu durumla ilgili deneyimleri ve öncelikleri gibi hususları ortaya çıkarmak için tasarlanan
bu çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış olup veriler derinlemesine
görüşme tekniği aracılığıyla toplanmıştır. Adana’da ikamet eden 20 katılımcıya kartopu
örneklemi yöntemi ile ulaşılmış, önceki araştırmalara dayalı olarak hazırlanan 12 açık uçlu soru
sorulmuş ve verilen cevaplar araştırmacı tarafından not alınmak suretiyle kaydedilmiştir.
Amaca uygun olarak belirlenen üç araştırma sorusu, çocuk doğum günü partilerinin dış bir
mekânda yapılış tercihinin nedenlerini araştırmak, seçimde öncelikli unsurları ve kutlama
içeriklerini belirlemek konularıyla ilişkilidir. Araştırma sonuçları incelendiğinde katılımcıların
29-40 yaş aralığında, kadın ve en az lise eğitim düzeyinde olduğu görülmüştür. Katılımcı
annelerin aylık hane gelirleri 5000 TL- 18000TL arasında olup katılımcıların çoğunluğu
öğretmen veya ev hanımıdır. Katılımcıların çoğunluğu konukları özellikle daha iyi ağırlamak
ve daha az yorucu olduğunu düşündükleri için bu hizmetleri dışarıdan organize olarak satın
aldıklarını belirtmişlerdir. Bu mekânlarda aradıkları öncelikli özellikler arasında ise mekânın
çocuklara yönelik oyun salonuna sahip olması, bahçesinin olması, yemeklerinin iyi olması,
temiz olması gibi kriterlerin önemine dikkat çekmişlerdir. Annelerin özellikle pasta, tema,
mekân ve kimlerin davet edileceği konularında çocuklarının fikrini aldıkları da ortaya çıkmıştır.
Doğum günü mekânına karar verirken ise özellikle daha önce gidilen bir mekân olması ve-veya
arkadaş veya tanıdık tavsiyesinin önemli olduğu belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Post Modern Pazarlama, Tüketim Kültür, Çocuk Doğum Gün.
203
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
472.TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİN FARKLI ÇALIŞMA GRUPLARI
AÇISINDAN İNCELENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA
Burcu Özge ÖZASLAN ÇALIŞKAN
İstanbul Üniversitesi
ozaslan@istanbul.edu.tr
ÖZET
Çalışanların meslekleriyle ilgili yaşadıkları zorluk ve stresin üstesinden gelememeleri
sonucunda fiziksel ve duygusal olarak tükenme hissetmeleri şeklinde ifade edilebilen
tükenmişlik, farklı kültürlerde ve farklı çalışma grupları üzerinde çalışılan bir kavramdır. Bu
çalışmada, havacılık sektöründe farklı çalışma gruplarını teşkil eden uçuş hizmetleri personeli
ile yer hizmetleri personelinin tükenmişlik düzeyleri arasında farklılık olup olmadığı
incelenmiştir. Ayrıca çalışanların tükenmişlik düzeylerinin yaş, cinsiyet, hizmet süresi, maaş
gibi çeşitli değişkenler açısından farklılık gösterip göstermediği de belirlenmiştir. Elde edilen
veriler Maslach Tükenmişlik Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Duygusal tükenme, duyarsızlaşma
ve düşük kişisel başarı olmak üzere üç alt boyuta ayrılan tükenmişlik ile ilgili sonuçlara SPSS
paket programı kullanılarak ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Havacılık Sektörü Çalışanları, Maslach Tükenmişlik Envanteri,
Tükenmişlik.
204
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
476.TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR VE
TERÖRİZM İLİŞKİSİ: EŞBÜTÜNLEŞME VE GRANGER
NEDENSELLİK ANALİZİ
M. Kemalettin ÇONKAR
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme
Bölümü
conkar@aku.edu.tr
Gizem VERGİLİ
Afyon Kocatepe Üniversitesi, İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme
Bölümü,
gvergili@aku.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada, Türkiye’de terörizm ve doğrudan yabancı yatırımlar arasındaki ilişki 1989-2014
dönemi için zaman serileri analizleri ile incelenmektedir. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak
değişkenlerin durağanlık süreci Augmented Dickey Fuller (ADF) ve Phillips Perron (PP) birim
kök testleri ile incelenmiş ve değişkenlerin farklı düzeylerde durağan olduğu saptanmıştır.
Bunun yanı sıra değişkenler arasında uzun dönemli ilişkinin varlığını tespit etmek için ARDL
sınır testi yöntemi uygulanmış ve eşbütünleşme(koentegrasyon) olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır. Ayrıca değişkenler arasında nedensellik ilişkisinin tespiti için ise Toda Yamamoto
Granger Nedensellik Testi kullanılmış ve nedensellik ilişkisine rastlanmamıştır. Mevcut veriler
ışığında Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımlar ile yaşanan terör olayları arasında bir ilişki
bulunmamıştır.
Anahtar Kelimeler: Terörizm, Doğrudan Yabancı Yatırımlar, ARDL Sınır Testi, Toda
Yamamoto Granger Nedensellik Testi.
205
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
481.THE COMPARISON OF TURKEY AND HUNGARY IN TERMS OF
FDI PERFORMANCE AND FDI POTENTIAL INDICES
ALİ ERDOĞAN
Halic University
alierdogan@halic.edu.tr
ABSTRACT
Gaining momentum from the 1980s, the Foreign Direct Investments (FDI) are of great
importance for developed economies as well as emerging economies and economies in
transition. Foreign direct investment inflows bring in technology, national income increase and
new manufacturing opportunities. Besides, foreign direct investments play a very significant
role in economic development. In addition to this; developing countries subsidise their external
debt by means of foreign direct investments.
In this study foreign direct investment flows to Turkey and Hungary are reviewed, Performance
and Potential indices are addressed, foreign direct investment performances of both countries
are compared by means of these indices and Turkey and Hungary’s potential to attract foreign
direct investment in the global scale are explained.
It was concluded that Turkey’s and Hungary’s performance to attract foreign direct investment
is not at the desired level, however in recent years a better environment to make business was
prepared for foreign investors.
In general, it can be stated that foreign direct investment performance and potential of Hungary
is better than Turkey’s. However, both Hungary and Turkey have to support and provide
incentives for R&D projects in order to attract fixed capital investments which are one the most
important constituents of direct investments.
Keywords: Country risk, FDI Performance Index, FDI Potential Index, Gross Domestic
Product, Stock.
206
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
482.AÇIK ve KAPALI EKONOMİLERDE SEKTÖRLER ARASI GİRDİÇIKTI ÜRETİM İLİŞKİLERİNİN LEONTİEF MODELİ İLE ANALİZİ
Servet YILMAZ
İstanbul Gelişim Üniversitesi
analiz-servetyilmaz@hotmail.com
ÖZET
Bir ekonomide benzer nitelikli sektörler kendi içlerinden ve birbirlerinden çıktı alarak hem
birbirlerine ve hem de kendileri dışındaki sektörlere hizmet sunarlar. Hizmet sunumunda aynı
çıktıları kullanan sektörlerle dış sektörlerin birlikteliği açık, dış sektörlerin talebi olmadığında
ise kapalı bir ekonomi oluştururlar. Bu çalışmada, Leontief Girdi - Çıktı Modeli göz önüne
alınmış ve açık ve kapalı ekonomi koşulunda oluşan veya gelecekte oluşacak olan sonuçlar;
denklem sistemi çözümleri, matris kuvvetleri, iterasyonlar, özdeğer/özvektörler ve kümeleme
analizi yardımıyla elde edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Leontief Modeli, Açık ve Kapalı Ekonomi, Denklem Çözümleri, Matris
Kuvvetleri, İterasyon, Özdeğer/Özvektörler ve Kümeleme Analizi.
207
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
484.TÜRK FİNANS PİYASASINDA İŞLEM GÖREN BANKALAR İLE
ABD FİNANS PİYASASI ARASINDAKİ VOLATİLİTE
ETKİLEŞİMİNİN ANALİZİ
Aycan HEPSAĞ
İstanbul Üniversitesi
hepsag@istanbul.edu.tr
Burçay YAŞAR AKÇALI
İstanbul Üniversitesi
burcayy@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmanın amacı Türk finans piyasasında işlem gören bankalar ile ABD finans piyasası
arasındaki volatilite etkileşimini analiz etmektir. Borsa İstanbul’da işlem gören 10 adet bankaya
ait hisse senetleri ile New York Borsası’na ait 02.01.2009-14.03.2016 dönemini kapsayan
günlük getiri serilerinin kullanıldığı çalışmada, volatilite etkileşimin araştırılması aşamasında
çok değişkenli GARCH modellerinden olan DCC-GARCH modellerinden yararlanılmıştır.
Elde edilen ampirik bulgulara göre, New York Borsasında ve Borsa İstanbul’da işlem gören
banka hisse senetlerinin birçoğunda volatilitenin sürekli etkilere sahip olduğu ve bu piyasada
yoğun şekilde volatilite kümelenmelerinin oluştuğu anlaşılmaktadır. Ayrıca New York
Borsasında meydana gelen volatil hareketler, Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların hisse
senetleri volatilitesini arttırmaktadır. Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların getirileri ile
New York Borsası getirileri arasında zamana bağlı olarak değişen (dinamik) pozitif yönlü ve
çok güçlü bir korelasyon ilişkisi bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Volatilite Etkileşimi, New York Borsası, Borsa İstanbul, DCC-GARCH
Modeli.
208
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
486.İNOVASYON ARAŞTIRMASINDA EĞİLİMLER: SSCI
DERGİLERİ'NDE YAYIMLANAN MAKALELERİN İÇERİK ANALİZİ
(2013-2015 DÖNEMİ)
Halim KAZAN
İstanbul Üniversitesi
halimkazan@istanbul.edu.tr
Zehra Binnur AVUNDUK
İstanbul Üniversitesi
avundukz@istanbul.edu.tr
ÖZET
Günümüzün küresel rekabetçi dünyasında inovasyon, işletmelerin büyümesi ve üstün
performans kazanması için anahtar bir strateji haline gelmiştir. İnovasyon yeteneği işletmelere
güçlü bir rekabet üstünlüğü sağlamanın yanı sıra hızla küreselleşen çevreye uyum sağlama ve
değişime ivme kazandırmanın en iyi yollarından biri olarak addedilebilir. Bu nedenle akademik
çevrelerde inovasyon alanındaki araştırmalara olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Bu çalışma
temel olarak; inovasyon araştırmasının gelişimini, değişimini ve zaman içerisindeki
eğilimlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda inovasyon kavramları,
süreçleri ve yöntemlerindeki değişimler ve eğilimleri incelemek üzere 2015 yılı SSCI yayın
listesinde başlığında “inovasyon” kelimesi bulunan dergilerde yayımlanan makaleler,
araştırmanın örneklemi olarak seçilmiştir. 2015 yılı SSCI yayın listesinde bu ölçütle uyumlu
olarak yedi derginin bulunduğu tespit edilmiş ve bu dergilerin tamamı araştırma kapsamına
dâhil edilmiştir. 2013-2015 döneminde araştırma kapsamında yer alan toplam 815 makale
incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: İnovasyon, İnovasyon Araştırması, İçerik Analizi, SSCI Dergileri.
209
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
488.HASTANE ÜST ve ORTA DÜZEY YÖNETİCİLERİN
ÇALIŞTIKLARI KURUMLARDA PERFORMANS ÖLÇÜMÜ
KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİ: ANTALYA İLİ ÖRNEĞİ
Nazife ÖZTÜRK
Şerife Alev UYSAL
Rukiye ÇELİK
Antalya Kamu Hastaneler
Birliği Genel Sekreterliği
Akdeniz Üniversitesi,
Serik Gülsün-Süleyman
Süral MYO
Süleyman Demirel
Üniversitesi, İktisadi İdari
Bilimler Fakültesi Sağlık
Yönetimi Bölümü
nazife_sahan@yahoo.com alevuysal@akdeniz.edu.tr
bursa-84@hotmail.com
ÖZET
Hastane performansının değerlendirilmesi, çok boyutlu bir kavram ve yapıyı içerdiği için
hastanelerin performansını ayrıntılı gösteren tek bir ölçüt bulunmamaktadır. Hastanelerde
performans göstergeleri; düzey ve kullanım alanlarına göre göstergeler, performans boyutlarına
göre göstergeler, finansal göstergeler ve kaynaklara ilişkin göstergeler olmak üzere toplam 4
grupta sınıflandırılmaktadır.
Bu çalışmanın amacı hastane yöneticilerinin hastanelerde kalite performansı, hastane
performansı, maliyet performansı ve finansal performans konusundaki görüşlerini
değerlendirmektir. Bu amaçla Antalya ilinde bulunan 14 kamu hastanesinde ve 1 üniversite
hastanesinde bulunan Başhekim, Başhekim Yardımcısı, Hastane Müdür ve Müdür
Yardımcısına anket yapılmıştır. Çalışmanın anketi toplam 20 sorudan ve 4 boyuttan (maliyet,
hastane, finansal ve kalite boyutu) oluşmaktadır.
Hastane yöneticilerinin performans boyutları arasında puan ortalamaları incelenmiş Kamu
Hastane Birliğine bağlı hastanelerde çalışan yöneticilerin kalite performansı boyutunda en
yüksek ortalamaya sahip iken; üniversite hastanesinde çalışan yöneticilerin ise hastane
performansı boyutunda en yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca diğer sağlık
çalışanı olan yöneticilerin ve 1-3 yıldır görev yapan yöneticilerin diğer yöneticilere nazaran
performansı daha çok önemsedikleri görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Performans Ölçümü, Hastane Performansı.
210
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
490.YATIRIMCI İLE YATIRIM KURULUŞU ARASINDA ORTAYA
ÇIKAN UYUŞMAZLIKLARIN TÜRK SERMAYE PİYASASI SİSTEMİ
İÇİNDE ÇÖZÜM YOLLARI
Ramazan DURGUT
İstanbul Üniversitesi
rdurgut@istanbul.edu.tr
ÖZET
Sermaye piyasasında yatırımcılar ile yatırım kuruluşları (aracı kurum ve bankalar) arasında
borsa işleminden veya borsa dışı işlemlerden çeşitli uyuşmazlıklar çıkabilir. Bu
uyuşmazlıkların çözülmesi için her zaman adli yargı yoluna başvurmak mümkündür. Adli yargı
yolu dışında, genel tahkim ve arabuluculuğa başvurma yanında, Türk sermaye piyasası
siteminde özel olarak oluşturulan alternatif çözüm yollarına da gidilebilir. Uyuşmazlık borsa
işleminden kaynaklanıyorsa Borsa İstanbul AŞ'ye başvurmak da mümkündür. Borsa işlemi,
emrin verildiği andan takasın gerçekleştiği ana kadar olan süreçteki tüm işlemlerdir. Borsa
İstanbul A.Ş. yönetim kurulu kararlarına karşı Sermaye Piyasası Kuruluna, Sermaye Piyasası
Kurulu Kararlarına karşı da genel mahkemelerde itiraz edilebilir. Borsa işlemleri dışındaki,
sermaye piyasası araçlarının saklanması, kaydın tutulması, virman işlemlerinin müşteri
talimatına uygun gerçekleşmemesi, rüçhan hakkı kullanımı gibi işlemlerden doğan
uyuşmazlıklarda ise Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinde oluşturulan tahkim mekanizmasına
başvurmak mümkündür. Çalışmada borsa işlemi ile borsa dışı sermaye piyasası işlemlerinden
kaynaklanan uyuşmazlıkların Borsa İstanbul AŞ ile Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinde
çözümü işlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sermaye Piyasası, Yatırım Kuruluşu, Alternatif Çözüm Yolları.
211
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
494.KOBİ’LERDE MARKALAŞMAYA GEÇİŞ STRATEJİSİ VE BİR
UYGULAMA(NİTEL BİR ÇALIŞMA)
Özlem GÜLERYÜZ
Asım Günal ÖNCE
ÖZET
Markalaşma günümüzde her alanda önem kazanmıştır. KOBİ’ler de global rekabette ayakta
kalmak için markalaşma çalışmalarına hız vermiştir. Fark yaratmak her alanda önemlidir.
KOBİ’ler markalaşarak müşterinin gözünde ayrı bir yer edinir ve imaj sağlar. Markalaşmanın
bir yararı da fiyat kontrolü sağlamasıdır. Markalaşma, stratejik ve planlanması gereken bir
süreçtir. Uzun vadede sonuç alınan ve süreklilik arz eden bu süreç marka vizyonu ve örgüt
kültürü ile desteklenmelidir. Süreç iyi yönetilmeli, aşamalar dikkatle takip edilmelidir. Fark
yaratmak ve farkı anlatmak bu anlamda kilit rol oynamaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı,
KOBİ’ler marka yolculuğuna başlamalı ve hız kesmeden devam edilmelidir. Marka
yolculuklarında, KOBİ’lere rehber niteliğinde olan bu çalışmamızın amacı, markalaşma
seyahatini akış şeması halinde sunmak ve başarılı bir uygulama örneğinin nasıl
sonuçlandırıldığına değinmektir.
Anahtar Kelimeler: Marka, Markalaşma, KOBİ.
212
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
495.TÜRKİYE’NİN İHRACATINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER: ÇOKLU
REGRESYON ANALİZİ
Ali ERDOĞAN
Haliç Üniversitesi
alierdogan@halic.edu.tr
ÖZET
İhracat; bir ülke sınırları içerisinde serbest dolaşımda bulunan malların ve hizmetlerin başka
ülkelere satılması olarak tanımlanır. İhracat, dış ticaretin ülke çıkarları ve ekonomik dengeler
açısından
en
önemli
unsurudur.
Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde, ihracatın arttırılması konusunda büyük
çabalar harcanmaktadır. Gelişmiş ülkeler pazar paylarını korumak ve yeni pazarlara açılmak;
gelişmekte olan ülkeler ise kalkınabilmek için sanayileşmeye önem vermek, bu amaca
ulaşabilmek için de ihtiyaç duydukları hammadde ve yatırım malları ithalini, ihracattan elde
ettikleri gelirlerle karşılamak durumundadır. Türkiye ekonomisi, henüz ekonomik ve sosyal
göstergeleri itibariyle gelişmiş bir ekonomi özelliği kazanamamıştır. Bununla birlikte; son
yıllarda ekonominin çeşitli sektörlerinde gelişmeler gözlenmektedir. Bu gelişmeler istikrarlı bir
biçimde devam ettiği sürece ve ekonomik kalkınma boyutuna geçildiğinde, Türkiye gelişmiş
ekonomiler arasında yerini alacaktır. Bu bağlamda; ihracat sektöründeki gelişmeler büyük
önem
taşımaktadır.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ihracatı; ihracat yapılan ülkelerin milli gelirleri, yabancı
paralar karşısında reel döviz kuru, ihracat birim değer endeksi ve o ülkeye ait tüketim malları
ithalatı etkilemektedir. Bu çalışmada ele alınan bağımsız değişkenlerin, Türkiye ekonomisi
içinde ihracat değerlerini nasıl etkilediği araştırılmıştır. İstatistiksel ve ekonometrik bir yöntem
olan regresyon analizi uygulaması ile Avrupa Birliği ülkeleri milli gelirlerinin, reel döviz
kurunun, ihracat birim değer endeksinin ve tüketim malları ithalat miktarının En Küçük Kareler
Metodu sayesinde çoklu doğrusal regresyon modeli elde edilerek ihracat değişkeni üzerine
etkileri incelenmiştir. Zaman serisi regresyon analizi uygulaması için ise; Eviews 5.1
programından faydalanılmıştır.
Anahtar Kelimler: Çoklu Doğrusal Bağlantı, Çoklu Regresyon Modeli, F Testi, Standart
Normal Dağılım, Varyans Şişirme Faktörü.
213
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
497.TÜKETİCİLERİN YAŞ KUŞAKLARINA GÖRE WOM
HAKKINDAKİ DEĞERLENDİRMELERİ
Ramazan KURTOĞLU
Bozok Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi
r.kurtoglu@bozok.edu.tr
Alperen Timuçin SÖNMEZ
Bozok Üniversitesi Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulu
alperentimucin.sonmez@bozok.edu.tr
Selman TEMİZ
Bozok Üniversitesi Sorgun
Meslek Yüksekokulu
selman.temiz@bozok.edu.tr
ÖZET
Aynı tarihsel dönemde doğmuş, aynı sosyal, teknolojik, siyasal, ekonomik gelişmeler ile yetişen insan
toplulukları aynı yaş kuşağına mensuptur. Bu kişiler, yetişme tarzları ve ortam değişikliklerinden dolayı
aynı karaktere, bakış açısına sahiptir. Aynı yaş kuşağına mensup kişilerin her konuda olduğu gibi
tüketim davranışlarında da benzer özellikler gösterdikleri görülmektedir. Ancak ağızdan ağıza iletişim
doğası gereği kuşakların tüketim davranışlarındaki farklılıklar konusunda bir istisna oluşturmaktadır.
Kişisel iletişim her zaman ve her koşulda kişilerin karar aşamasında başvurduğu en önemli kaynaktır.
Çünkü zaman içerisinde değişen iletişimin değeri değil, şeklidir. Bu çalışmanın kapsamını tüketicilerin
yaş kuşaklarına göre ağızdan ağıza iletişim değerlendirmelerinde bir farklılık olup olmadığı
oluşturmaktadır. Ayrıca çalışma, pazarlama yazınında henüz kendine yer bulamayan yaş kuşaklarını
konu edinmesi açısından da pazarlama yazınına katkıda bulunmaktadır.
Çalışmada, tüketicilerin yaş kuşaklarına göre ağızdan ağıza iletişim değerlendirmelerinin istatistikî
olarak bir farlılık göstermediğini ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu amaçla anket yöntemi ile veriler
toplanmış ve gerekli analizler yapılarak tüketicilerin yaş kuşaklarına göre ağızdan ağıza iletişim
değerlendirmelerinin farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, her yaş kuşağından tüketicinin
ağızdan ağıza iletişim değerlendirmesinin çok olumlu çıkması da bu pazarlama yönteminin her yaştan
tüketici için etkili bir yöntem olduğunu ortaya koymuştur.
Anahtar Kelimeler: Yaş Kuşakları, WOM, Ağızdan Ağıza Pazarlama.
214
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
500.YÜKSEK HIZLI TRENLERDE HİZMET KALİTESİ AÇISINDAN
MEMNUNİYET DEĞERLENDİRMESİ
Hasan GEDİK
KTO Karatay Üniversitesi
hasan.gedik@karatay.edu.tr
ÖZET
Dünyanın ve Türkiye’nin de en önemli sorunlarından biri olan ulaşım problemlerine hızlı, ucuz, kaliteli
ve uzun dönemli çözümler üretmek amacıyla; en etkili ulaşım araçlarından olan “Yüksek Hızlı
Trenlerin” (YHT) yapılması çok önemli hale gelmiştir. Bu araştırma uygulamalı, keşifsel ve nedensel
bir araştırmadır. Bu araştırmanın problemleri; YHT’lerde sunulan hizmetlerin hizmet kalitesini ve bu
yeni hizmetlerin yolcular tarafından nasıl algılandığını ortaya koymaktır. YHT hizmetlerinden
yolcuların beklentileri, algıları, hizmetlerden memnuniyet düzeyleri ve hizmet kalitesini, YHT kullanım
sıklığı ile hizmet kalitesi algılamaları arasında nasıl ilişkiler olduğunu ortaya koymaktır.
Bu çalışma, Konya merkezde bulunan, 2015 yılında YHT’ni kullanmış 600 yolcu ile yapılan özgün bir
anket çalışmadır. Çalışma Konya ile sınırlıdır. Araştırma sonunda beklentiler yüksek, algılamalar
nispeten düşük çıkmıştır. YHT’ler konusunda yapılan tanıtımlar, Avrupa ülkelerinde ve dünyanın
gelişmiş ülkelerinde ki hızlı trenlerle kıyaslamalar sonucunda beklentilerin yüksek olduğu
görülmektedir. Bu beklentiler ideal olması gereken hizmet kalitesini yansıtmaktadır. Ülkemizde son
yıllarda hizmet vermeye başlayan YHT’ler hızlı güvenilir, konforlu ve fiyat uygunluğu ile yolcuların
tercihlerinde ön plana çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yüksek Hızlı Tren, Hizmet Kalitesi, Müşteri Memnuniyeti.
215
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
501.MUHASEBE SİSTEMLERİNİN UYUMLAŞTIRILMASINDA DİLİN
ÖNEMİ
Osman AKIN
Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi
Osman Kürşat ONAT
Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi
Osman Kürşat ONAT
Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi
ÖZET
Faaliyet alanı genişleyen işletmelerin gelişmeleri ve yaşamlarını sürdürmeleri, çevrelerine ve
uluslararası düzeyde kabul görmüş standartlara uyum sağlama yeteneklerine bağlıdır. Uyum
için öncelikle sistemin doğru algılanmış olması, doğru algılamak için de kullanılan dilin ortak
ve anlaşılır olması gerekmektedir. Bu çalışmada bir işletme dili olan muhasebenin dil ilişkisi
ele alınarak incelenmiş, muhasebe sistemlerinin uyumlaştırılmasındaki önemi açıklanmıştır.
Yapılan standartlaştırma çalışmaları, bu çalışmaların yapılma nedenleri ve uyumlaştırma
kavramı anlatılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Uyumlaştırma, Standartlaştırma, Muhasebe-dil İlişkisi.
216
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
503.EFFECT OF OIL PRICES ON SELECTED INDICES OF BORSA
ISTANBUL
Özge BOLAMAN AVCI
Pamukkale University
obolaman@pau.edu.tr
ABSTRACT
Oil which is defined as lifeblood of modern economies by some authors is highly associated
with growth in industrial production. Although there are many studies which examine the
relationship between oil prices and macroeconomic activity, there is limited number of study
examining the relationship between oil prices and stock markets. This paper attempts to
differentiate itself by examining that relation from perspective of sector indices (BISTFinancial, BIST-Technology, BIST-Services and BIST-Industrial) and selected sub-sector
indices (BIST-Chemical Petroleum Plastic and BIST-Electricity). Selected sub-sector indices
represent industries where oil is used as input.
Key Words: Oil Prices, Sector Indices, BIST.
217
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
510.KADIN GİRİŞİMCİLERİN MESLEK MENSUPLARI İÇİNDEKİ
YERİ; ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ
Nesrin TÜRELİ ŞALVARCI
Isparta Meslek Yüksekokulu
nesrintureli@sdu.edu.tr
Fulya UNCU
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi
fulya.uncu@gmail.com
ÖZET
Küreselleşme, gelişen teknoloji ve hızla değişen rekabet ortamı ile beraber ekonomik sınırların
ortadan kalkmıştır. Ekonomide yaşanan bu gelişmeler dünya pazarında girişimcileri önemli bir
şekilde etkilemektedir. Girişimcilerin yeni fikir ve yaratıcı düşünce ile ekonomiye giriş
yapmaları ve yön vermeleri, en önemlisi de istihdam sağlayarak ülkelerine katkıda bulunmaları,
girişimcilik olgusunun önemini daha da artırmaktadır.
Erkek egemenliğinin her alanda olduğu gibi çalışma yaşamında da baskın gelmektedir.
Geçmişten beri süregelen bu baskınlık ekonomik dengelerin değişmesiyle birlikte değişime
uğramıştır. Bu değişim ile birlikte kadınların, ülkemizde ve dünyada özellikle son yıllarda
büyük bir atılım içinde oldukları gözlenmektedir. Son yıllardaki bu değişmeler ile birlikte
kadınlar, çalışma hayatındaki ağırlıklarını önemli bir oranda hissettirmektedirler. Kadınlar ve
erkekler biyolojik, fizyolojik ve psikolojik olarak birbirinden farklıdırlar. Bu farklılık
kadınların daha baskın olduğu bazı özellikleri de vurgulamaktadır. Kadınların sahip oldukları
yetenek ve becerilerini kullanabilme, bağımsız olma, yaratıcılık gibi özellikleri kullanabilmek
adına kendi işyerlerini açma eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu eğilim kadın girişimci
kavramını ortaya çıkarmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kadın girişimciliği, Girişimcilik, Girişimcilik Desteği.
218
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
513.TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL MALİ KRİZ
ORTAMINDA ANALİZİ: CAMELS UYGULAMASI
Hakan ALTIN
Aksaray Üniversitesi
İşletme Bölümü
hakanaltinasu@hotmail.com
Cemil SÜSLÜ
İskenderun Teknik
Üniversitesi Seyahat
İşletmeciliği Bölümü
cemilsuslu@gmail.com
Sevda KUTUCUOĞLU
Aksaray Üniversitesi İşletme
Bölümü
sevdakutucuoglu5@gmail.com
ÖZET
Bankaların performanslarının ölçümünde birçok yöntem kullanılabilmektedir. Çalışmada
ABD’de geliştirilen ve Türk bankacılık sektöründe de uygulanabilirliği çeşitli çalışmalarla test
edilmiş bir yöntem olan CAMELS Performans Değerleme Modeli kullanılmıştır. CAMELS
analizinin temel prensibi, fon akışının belirli bir risk düzeyinde maksimum getiri veya belirli
bir getiri düzeyinde minimum risk seviyesinin koordine edilmesine dayanır. Çalışmada
CAMELS analiz yöntemi ile Türk bankacılık sisteminde yer alan kamu, özel ve yabancı
sermayeli mevduat bankaları ile kamu, özel ve yabancı sermayeli kalkınma ve yatırım
bankalarının küresel ekonomik kriz döneminde mali durumlarını tespit etmek amaçlanmıştır.
2007-2014 dönemine ilişkin verilerin kullanıldığı bu çalışmada banka gruplarının
karşılaştırmalı analizi yapılmıştır. Buna göre Türk bankacılık sisteminin güçlü bir yapısının
olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sektörü, CAMELS Yöntemi, Performans Analizi.
219
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
550.YENİ BİR FİNANSAL YATIRIM ARACI: BİTCOİN
Hüseyin YILMAZ
Bilecik Şeyh Edebali Universitesi
hyilmaz64@yahoo.com
ÖZET:
Bitcoin genellikle geliştiricileri tarafından çıkarılan ve kontrol edilen ve bitcoin toplumu üyeleri
arasında kabul edilen ve kullanılan bir dijital para türüdür. Onun merkezi bir ihraç kurumu
yoktur. 2008 yılında bir grup programcı tarafından Satoshi Nakamoto adı altında tanıtılmış ve
o günden itibaren dünya çapında iş dünyası tarafından kabul görmüştür. Bitcoin belirli düzeyde
fiyat volatiletisine sahiptir. Bu durum yeni ortaya çıkan ve gelecekte gelişme potansiyeli
bulunan bu para türünün potansiyel yatırımcıları tarafından dikkate alınmalıdır. Bitcoinin iyi
dengelenmiş bir yatırım portföyünde bir rolü vardır. Fakat düşük risk toleransı olanlar için bir
yatırım değildir. Bitcoin geleneksel finansal sektör regulasyonlarına konu değildir. Bu durum
regulatörleri bitcoinin kullanımı ve ilgili faaliyetlerle ilgili yeni kurallar koymaya yöneltebilir.
Bitcoinin avantajları
düşük işlem maliyetleri, uluslar arası transfer edilebilirliği ve
konvertibilitesi,bazı politik risklerden ve enflasyondan koruması,çifte ödeme ve arz artışı
problemlerini çözmüş olması ve bankacılık sistemi dışında faaliyet göstermesi nedeniyle
bankacılık sisteminin ortaya çıkardığı sorunlardan muaf olmasıdır. Dezavantajları ise volatil bir
değeri olması, perakendeciler tarafından sınırlı düzeyde benimsenmesi, diğer donanımlarla
kombine olması nedeniyle yasadışı amaçlar için kullanılabilme olasılığı, piyasaya uyum
sağlama kapasitesine sahip yeterli aracıkarın olmaması, yetkisiz işlemler ve yolsuzluk
potansiyeli, piyasa tarafından bilinme düzeyinin yetersizliği ve mevduat sigortası tarafından
korunmamasıdır.
Anahtar Kelimeler: Bitcoin, Kripto Paralar, Bitcoine Yatırım.
220
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
552.İSTANBULDA LİSANS ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK ULAŞIM
MEMNUNİYET ÇALIŞMASI
Mert ÖKSÜZOĞLU
İstanbul Üniversitesi
Mustafa Tufan KESER
İstanbul Üniversitesi
ÖZET
Bu çalışma metropolde yaşayan öğrencilerin metro ve hafif raylı sistemleri tercih etme
nedenlerini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın temel motivasyonu geleceğin metro
kullanıcıları olan 2.nesil y kuşağının metro kullanım alışkanlıklarını tespit edebilmektir.
Araştırma 2016 yılı şubat-mayıs ayları arasında İstanbul’da yapılmıştır. Öncelikle 132 kişiyle
ön anket çalışması yapılmış, buradan derlenen sorularla anket soruları oluşturulmuştur. Soru
tipleri çoktan seçmeli ve 5’li likert ölçeklidir. Belirlenen noktalarda kolayda örnek yöntemiyle
1018 kişiye anket yapılmıştır. Likert ölçekli soruların güvenilirliğini ölçmek için cronbach
alpha güvenilirlik analizi yapılmıştır. Bunların yanı sıra elde edilen verilerle, lojistik regresyon
analizi uygulanmıştır. Çapraz tablolar oluşturularak veriler arasındaki ilişkiler ortaya konmuş,
çapraz tabloların anlamlılığının sınanması için ki kare testi yapılmıştır.
Araştırma içerisindeki bulguların hepsi 0.05 anlamlılık düzeyince anlamlıdır. Araştırma
sonuçları metropollerin en büyük sorunu olan trafik problemini çözmeye yardım olabileceği
gibi, 2.nesil y kuşağının metro kullanım alışkanlıklarını ortaya koymakta. Ortaya çıkan sonuçlar
bundan sonra yapılacak inovasyon çalışmalarına da zemin hazırlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: İstanbul’da ulaşım memnuniyeti, 2.nesil y kuşağı, metro, istatistik.
221
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
571.ÖRGÜTLERDE SİNİZMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Selçuk ÇAPUK
Nişantaşı Üniversitesi
selcukcapuk@gmail.com
Habibe GÜNGÖR
İstanbul Arel Üniversitesi
habibetanay@arel.edu.tr
ÖZET
Günümüzde işletmelerde işgörenler, sürekli doyumu erteleyen ve daha fazla kazanmaya
odaklanan bir sistemde sinizm gibi direnç alanları üretmektedir. Örgüte karşı negatif tutum
içinde olma hali olarak tanımlanabilen örgütsel sinizm, araştırmacıların dikkatini çekmiş ve
giderek literatürde sinizmin yönetim sistemleri üzerindeki etkilerine dönük çok sayıda
kavramsal analiz ve ampirik çalışmalar yer almıştır. Bu çalışmada, işgören verimliliğini
düşüren ve giderek işletme performansını düşüren sinizmin çalışanların işten ayrılma niyeti, işe
bağlılığı ve tükenmişliği üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Araştırmada,
literatürde daha önce kullanılmış sinizm, işe bağlılık, tükenmişlik ve işten ayrılma niyeti
ölçekleri ankette kullanılarak 211 katılımcının görüşleri alınmıştır. Elde edilen anket verileri
korelasyon ve regresyon analizine tabi tutularak araştırma hipotezleri test edilmiştir.
Araştırmada toplanan anket cevapları SPSS for Windows 22.00 programı kullanılarak analiz
edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmada regresyon ve korelasyon analizleri yapılmıştır.
İşgörenlerin endüstriyel yaşamda çok sık karşılaştıkları sinizm, işe bağlılık, tükenmişlik ve işten
ayrılma niyeti konularına ışık tutularak literatüre katkı yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sinizm, Tükenmişlik, Örgütsel Sinizm, İşten Ayrılma, İşe Bağlılık
222
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
572.STRATEJİK YÖNETİMDE BSC UYGULAMASININ ÖNEMİ
Reyhan ASLAN KILIÇ
İstanbul Arel Üniversitesi
rreyhanaslan@gmail.com
Osman YILDIRIM
İstanbul Arel Üniversitesi
osmanyildirim@arel.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, Balanced Score Card (BSC) olarak bilinen ve Türkçeye Dengeli
Kurumsal Karne veya Balans skorkard diye giren bir stratejik hedefleri belirlemeye yarayan bir
aracı yükseköğretim sisteminde ortaya koymaktır. Bu araştırma eğitim kurumlarında üst seviye
yönetim görevi yapan 36 kişiye açık uçlu anket soruları yöneltilmek suretiyle bir pilot çalışma
şeklinde yürütülmüştür. Açık uçlu sorulardan ve ankete verilen yanıtlardan eğitim ortamında
kullanılacak BSC oluşturulmuştur. BSC aracı, eğitim kurumunun finansal boyutunu, müşteri
boyutunu ortaya koyarken, karar vericiye, eğitim kurumunun içsel süreçlerini, öğrenme ve
geliştirme boyutuna ilişkin veriler sunmaktadır. Bu araştırma, yükseköğretim sistemi içinde yer
alan üç vakıf üniversitesi üst düzey yöneticilerinin katılımı ile sınırlıdır. Diğer yandan,
oluşturulan BSC, eğitim kurumu yöneticilerinin stratejik karar alma konusunda
yararlanabilecekleri ve tüm faaliyetleri bir arada görebildikleri stratejik karar verme aracı olarak
değerlendirilebilir. BSC, başlangıçta finansal işlemler için ortaya atılan bir araç iken
günümüzde eğitim kurumları için de kullanılabilecek orijinal bir araç olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Balanced Scorecard, BSC, Stratejik Yönetim, Yükseköğretim.
223
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
573.ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ÖLÇEĞİ, VESTİNG ÖNCESİ VE SONRASI
ANALİZİ
Osman YILDIRIM
İstanbul Arel Üniversitesi
osmanyildirim@arel.edu.tr
Buket BESEN
Nişantaşı Üniversitesi
buket.besen@gmail.com
Birsen KONUK
Beykent Üniversitesi
birsen.konuk@gmail.com
ÖZET
Kelime anlamı “Hakediş” demek olan vesting son zamanlarda işlenen bir konu olarak
literatürde yer almaya başlamıştır. Bu araştırmadaki vesting anlayışına uygun olmasa bile,
endüstriyel yaşamda, ödeme sistemi, promosyon ödeme, prim ödeme veya ilave ödemeler
olarak isimlendirilebilecek farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, örgütsel
bağlılık ölçeği kullanarak “vesting öncesi” ve “vesting sonrası” değerlerinin değişiminin
incelemesidir. Araştırma için veri toplamak amacıyla 94 deneğe anket uygulanmıştır. Dilsel
geçerliliği, güvenirliği ve yapısal geçerliliği daha önce yapılarak Türkçe’ye uyarlanmış anketin,
bu çalışmada sadece güvenirlik analizi yapılmıştır. Elde edilen verilere, fark testleri
uygulanarak katılımcıların vesting öncesi ve sonrası değerleri arasında fark oluşması
araştırılmıştır. Tüm bağlılık faktörlerinde vesting öncesi ve sonrası değerleri değişim
göstermiştir. Bu çalışma ile vesting uygulamasının yarattığı değişimin iş yaşamı için önemine
dikkat çekilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Vesting, Teşvikler, Ödeme Sistemi, Pirim.
224
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
575.DİJİTAL YETKİNLİK VE BOYUTLARINA ÜZERİNE BİR
ARAŞTIRMA
Osman YILDIRIM
İstanbul Arel Üniversitesi
osmanyildirim@arel.edu.tr
Birsen KONUK
Beykent Üniversitesi
birsen.konuk@gmail.com
ÖZET
Dijital yetkinlik, bilgi teknolojilerinin kullanımından günlük yaşam için sürdürülen faaliyetlere
kadar geniş bir yelpazede önemli bir yeri olan yetkinliktir. Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin
dijital yetkinliğini araştırmaktır. Wenceslaus, Ifeoma ve Lillian-Rita (2010) tarafından
kullanılan 60 soruluk ve dört boyutlu anket veri toplamak amacıyla kullanılmıştır. Anket
ifadelerinin dilsel geçerliliği için tercüme ve geri tercüme yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen
verilen verilerin güvenirlik ve faktör analizleri yapılmıştır. Ayrıca dijital yetkinlik ölçeğinin
özdeğerler grafiği elde edilmiştir. Dijital yetkinlik ölçeğinin özdeğerler grafiğinde ilk 4
faktörden sonraki kırınımların ihmal edilebilir derecede küçük olduğu gösterilmiştir. Dijital
yetkinlik ölçeğine ilişkin olarak toplam 528 yükseköğretim öğrencisinin katılımı ile elde edilen
verilere korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmıştır. Dijital yetkinliği değişkeninin
bağımsız değişkenler tarafından % 20’sinin açıklandığı ve olasılık düzeyleri 0,01 (%99)
düzeyinde anlamlı çıktığı görülmektedir. Bu çalışma ile dijital yetkinliğe araştırılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Dijital Yetkinlik, Dijital Ölçek, Korelasyon, Regresyon.
225
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
576.YÜKSEKÖĞRETİMDE KÜRESEL ETKİLER VE AKREDİTASYON
Osman YILDIRIM
İstanbul Arel Üniversitesi
osmanyildirim@arel.edu.tr
Burak YILDIZ
İstanbul Arel Üniversitesi
burak.yildiz@verinod.com
ÖZET
Türkiye’de Yükseköğretim, küreselleşme nedeniyle yapısal bozukluklarından ayrılma,
rekabetçi bir yapıya bürünme ihtiyacını iyiden iyiye hissetmeye başlamıştır. Nitekim,
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteleri, yapmakta bulundukları lisans eğitimlerinde
Akredite olmaya zorlayacak yazılar ile uyarmaya başlamıştır. Başka bir deyişle YÖK,
uluslararası tanınırlığı sağlayacak eğitim standartları ve kalitesindeki bir eğitimin uluslararası
bağımsız ölçümleme sistemlerin onayı anlamına gelen akreditasyon ile sağlanacağına işaret
etmektedir. Bu araştırmada, küreselleşme yolunda uluslararası tanınırlığa etki eden Bologna
Süreci, Erasmus Faaliyeti, küreselleşme ve uluslararası akreditasyon algısı araştırılmıştır.
Literatürde yer alan ölçeklerden oluşturuan anket, 139 akademisyene uygulandı. Ölçeklerin
dilsel geçerliliği, güvenirliği ve yapısal geçerliği sınandıktan sonra, hipotezleri test etmek
amacıyla elde edilen verilere korelasyon analizi uygulanmıştır. Sınırlı sayıda anket verilerinden
elde edilen sonuçların genele yaygınlaştırılması iddiası yoktur. Ancak çalışma, halen
yükseköğretimde yürütülen Erasmus ve Bologna faaliyetlerine ışık tutacak original bir çalışma
olacaktır.
Anahtar Kelimeler: YÖK, Akreditasyon, Erasmus, Bologna Süreci, Küreselleşme.
226
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
577.THE RELATIONSHIP OF TIME MANAGEMENT TO ACADEMIC
PERFORMANCE OF MASTER LEVEL STUDENTS: A COMPARISON
BETWEEN STATE AND NON-PROFIT FOUNDATION UNIVERSITIES
Ayşe Çiğdem MERCANLIOĞLU
İstanbul Bilgi Üniversitesi
cigdem.mercanlioglu@bilgi.edu.tr
ABSTRACT
Time is a priceless source. Time is passing by and never comes back. However, we have so
many things we dream to do and so many things that we have to do. Because of the competitive
conditions in business life nowadays forcing people and businesses to do so many things
simultaneously, the importance of right decision making for the right jobs with the right
methods become more and more important.
For those who can’t perform the necessities of time management effectively in their private and
business lives, through not being able to keep themselves updated, it will result in failure and
unhappiness. Time, when once consumed, can never be taken back. Therefore, it should be
considered consciously, with good planning, and should be used wisely in order for success to
be obtained and productivity to be increased.
The purpose of this study is, for those students who give importance to education and therefore
having master’s degree education; in order to cope with the constant changes and developments
of the business life, to know that the most significant challenge ahead will be, the misuse of
their time management. With this thought in mind, for those students from state and foundation
universities, who are working in different jobs at different times and ages, and studying in the
same time frame; finding out the relationship between time management skills and academic
performance/success, through the application of time management survey is critically
important.
Key Words: Time Management, Academic Performance.
227
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
578.YÜKSEKÖĞRETİMDE KÜRESEL ETKİLER VE AKREDİTASYON
Osman YILDIRIM
İstanbul Arel Üniversitesi
osmanyildirim@arel.edu.tr
Burak YILDIZ
İstanbul Arel Üniversitesi
burak.yildiz@verinod.com
ÖZET
Türkiye’de Yükseköğretim, küreselleşme nedeniyle yapısal bozukluklarından ayrılma,
rekabetçi bir yapıya bürünme ihtiyacını iyiden iyiye hissetmeye başlamıştır. Nitekim,
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteleri, yapmakta bulundukları lisans eğitimlerinde
Akredite olmaya zorlayacak yazılar ile uyarmaya başlamıştır. Başka bir deyişle YÖK,
uluslararası tanınırlığı sağlayacak eğitim standartları ve kalitesindeki bir eğitimin uluslararası
bağımsız ölçümleme sistemlerin onayı anlamına gelen akreditasyon ile sağlanacağına işaret
etmektedir. Bu araştırmada, küreselleşme yolunda uluslararası tanınırlığa etki eden Bologna
Süreci, Erasmus Faaliyeti, küreselleşme ve uluslararası akreditasyon algısı araştırılmıştır.
Literatürde yer alan ölçeklerden oluşturuan anket, 139 akademisyene uygulandı. Ölçeklerin
dilsel geçerliliği, güvenirliği ve yapısal geçerliği sınandıktan sonra, hipotezleri test etmek
amacıyla elde edilen verilere korelasyon analizi uygulanmıştır. Sınırlı sayıda anket verilerinden
elde edilen sonuçların genele yaygınlaştırılması iddiası yoktur. Ancak çalışma, halen
yükseköğretimde yürütülen Erasmus ve Bologna faaliyetlerine ışık tutacak original bir çalışma
olacaktır.
Anahtar Kelimeler: YÖK, Akreditasyon, Erasmus, Bologna Süreci, Küreselleşme.
228
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
579.SİNİZME İLİŞKİN ELEŞTİREL BAKIŞ
Habibe GÜNGÖR
İstanbul Arel Üniversitesi
habibetanay@arel.edu.tr
Selçuk ÇAPUK
Nişantaşı Üniversitesi
selcukcapuk@gmail.com
ÖZET
Disiplinlerarası bir kavram olan sinizm, esnek, hızlı, uyumlu, hep yenilikçi, rutin olmayan,
riskleri içeren ve her an değişebilen modern toplumun vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.
Geleneksel sinikler, her türlü uygarlık değerlerini ve toplumun kurallarını ret edip erdemli
olabilmek için dünya nimetlerinden uzak kalıp sinik olmayı tercih ederlerken; modern sinikler
de benzer şekilde içinde bulundukları topluma veya örgüte karşı eleştirel olmaya ve negatif
tutum sergilemeye devam etmişlerdir. Modern sinikleri geleneksel siniklerden ayıran en önemli
özellik ise; modern siniklerin içinde bulundukları sosyal topluluğa ya da örgüte karşı negatif
tutum içinde olmalarına rağmen, onun içinde yer almaya devam etmeleridir. Hatta, geleneksel
sinikler doğal ve basit yaşamı açıkça sergilemekten çekinmezken; modern sinik başarısız/öteki
olarak nitelendirilmek korkusuyla sinik olduğunu maskelemekte ve içinde bulunduğu toplumla
ya da örgütle uyumlu gibi gözükmektedirler. Hayatının çoğunluğu hastane, okul, fabrika gibi
örgütlerde geçen modern insan veya çalışan; sürekli doyumu erteleyen ve daha fazla kazanmaya
odaklanan bir sistemde sinizm gibi direnç alanları üretmektedir. Bu çalışmada, çoğunlukla
yönetimsel araştırmaların sinizmi düzeltilmesi gereken ve verimliliği düşüren bir yanlış olarak
görmesinin ötesine geçilerek sinizme eleştirel bir bakış açısı getirmek ve sinizmin modern ötesi
bir toplumunda sömürüye karşı bir savunma mekanizması olduğunu tartışmak
amaçlanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Geleneksel Sinik, Modern Sinik, Direnç, Sinizm.
229
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
580.LİDERLİĞİN YÖNETİMDEKİ ÖNEMİ VE ORGANİZASYONEL
SONUÇLARI
Meltem YAMAN
Nişantaşı Üniversitesi
yamanmeltem@yahoo.com
Buket BESEN
Nişantaşı Üniversitesi
buket.besen@gmail.com
Birsen KONUK
Beykent Üniversitesi
birsen.konuk@gmail.com
ÖZET
Bu çalışmanın amacı, liderliğin yönetimdeki önemi ile üst ve orta düzey yönetim görevindeki
akademisyenlerin yönetimde liderliğe verdikleri önem ve örgütsel sonuçlarını araştırmaktır. Bu
çalışma, 40 orta ve üst düzey yöneticisinin katılımı ile yönetimde liderliğin önemi ve bunun
örgütsel sonuçlarını kapsamaktadır. Araştırmada anket yöntemi uygulanmıştır. Bu araştırmada
kullanılan ölçekler literatürde daha önceden yer almış iş tatmini, duygusal bağlılık, işten
ayrılma, verimlilik karşıtı davranışlar ölçekleridir. Bu araştırmada, liderlik ile bu kavramlar
arasındaki ilşkileri istatistiksel olarak ortaya konmuştur. Araştırma, 40 kişilik bir pilot çalışma
ile sınırlı tutulmuş olup, liderliğin örgütsel sonuçlarına katkısına ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: Liderlik, Devamsızlık, İş Tatmini, Bağlılık, İşten Ayrılma, Verimlilik.
230
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
600.FİNANSAL DERİNLEŞMEDE BANKACILIK SİSTEMİNİN ROLÜ
Filiz YETİZ
Çukurova Üniversitesi
filizyetiz@hotmail.com
Kemal ŞİMŞEK
İstanbul Üniversitesi
kemal.simsek@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bir ülkede kullanılan finansal araç türlerinin artması ve bu araçların daha yaygın kullanılabilir
hale gelmesi anlamına gelen finansal derinleşmeyle ilgili bu makalede ilk olarak Türkiye'de
finansal derinleşme süreci ile bankacılık sisteminin finansal derinleşme üzerindeki rolü ele
alınmıştır. Bu çerçevede öncelikle finansal derinleşmenin Türkiye'deki oluşum süreci ve
sonrasında getirilen finansal yenilikler incelenmiştir. Özellikle 1980’li yıllarda yaşanan
ekonomik gelişmelerin, Türkiye’de yaşanan finansal serbestleşme sürecinde finansal
derinleşmeye yol açtığı gözlenmiştir. Ancak mali baskınlık sonucu ve finansal derinleşmeyi
sağlayan gereçlerin çoğunluğunun kamu yararına kullanılması, finansal derinleşme sürecinin
ekonomiye istenilen katkıyı sağlayamamasına neden olmuştur.
Anahtar Kelimeler: Finansal Derinleşme, Finansal Serbestleşme, Finansal Yenilikler,
Bankacılık Sistemi.
231
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
605.MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELERİN TÜRK BANKACILIK
SİSTEMİNDEKİ GERİ DÖNMEYEN KREDİLER ÜZERİNDEKİ
ETKİSİ
Melike TORUN
İstanbul Üniversitesi
meliket@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bankaların önemli fonksiyonlarından biri kredi vermektir. Kredilerin geri dönmemesi ise
ülkenin içinde bulunduğu ekonomik konjonktüre bağlı olarak sıklıkla karşılaşılan önemli bir
bankacılık riskidir ve bankaların yaşamlarını devam ettirmelerini tehdit eden bir unsur olarak
sebeplerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada da Türk bankacılık sisteminde kriz
sonrasındaki dönemde geri dönmeyen kredilerin gelişimi ve kredilerin sorunlu hale gelmesine
sebep olan faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. 2010-2015 yıllarına ait aylık verilerle geri
dönmeyen krediler bağımlı değişken olarak, bağımsız değişkenler olarak da makro ekonomik
değişkenler (BIST, döviz kuru, TÜFE, Tüketici Güven Endeksi ve Dış Ticaret Hadleri) ve
kredilere verilen faiz oranları alınmış ve aralarındaki ilişki VAR analizi ile incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sektörü, Geri Dönmeyen Krediler, Ticari Bankalar.
232
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
606.TURİZM SEKTÖRÜNDE E-TİCARET’İN ARTAN ÖNEMİ VE
GELECEĞİ
Simbat NAHİPBEKOVA
Ahmet Yesevi Üniversitesi
Simbat1991@mail.ru
Aziza SYZDYKOVA
Ahmet Yesevi Üniversitesi
azizayesevi@gmail.com
Aktolkin ABUBAKİROVA
Ahmet Yesevi Üniversitesi
aktolkin.abubakirova@ayu.edu.kz
ÖZET
Uluslararası bilgisayar ağlarında son yıllarda yaşanan gelişmeler, internet’in kullanımını her
alanda kullanılmasına olanak sağlamıştır. Turizm işletmeleri de pazarlama, satış geliştirme,
ucuz maliyetle uluslararası bazda tanıtım faaliyetleri gerçekleştirmek için internet ortamından
yoğun bir şekilde yararlanmaktadırlar. İnternet, müşterilerle istedikleri zaman kolayca
rezervasyon yapma imkanı sağlayarak, müşteri ile turizm işletmesi arasında doğrudan iletişim
kurmasını sağlamaktadır.
Fakat her teknolojik gelişmenin uygulanmasında olduğu gibi avantajlarının yanı sıra
dezavantajlarını da birlikte getirmekte, gerekli uyum sağlayamayan işletmeler sektörde
varlıklarını sürdürememektedirler.
Bu çalışma e-ticaret ve turizm sektörü arasındaki dünyadaki, Türkiye’deki ve literatürdeki
gelişmeleri ortaya koymaktadır. Ayrıca turizm sektöründe bilgi sistemi ve e-turizm
uygulamaları ile e-turizm için SWOT analizi teorik çerçevede açıklanmaktadır.
Anahtar kelimeler: E-ticaret, Turizm, E-turizm, Bilgi Teknolojileri.
233
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
610.STRES YÖNETİMİNİN KAMU ÇALIŞANLARINDA HİZMET
VERİMLİLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMİ
Abdulsamet YAMAN
Ardahan Üniversitesi
s.yaman_23@hotmail.com
Cihan ARSLAN
Ardahan Üniversitesi
cihan-arsln@hotmail.com
Gökbörü ÖNALP
Ardahan Üniversitesi
g.onalp@hotmail.com
ÖZET
Stres kavramı basit anlamıyla, vücuda yüklenen bir isteme karşı vücudun verdiği tepkidir.
Stresin işyerinde veya çevrede yer alan ve sağlığa zararlı olan olay ve durumlar yüzünden ortaya
çıktığı bilinmektedir. Bireysel veya örgütsel olarak gelişen stresin işletme çalışanlarının ya da
kamu çalışanlarının üzerindeki etkisi göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Bu sebeple stres
durumlarının stres yönetimi ile iyi analiz edilip sorunların çözümlenmesi gerekmektedir.
Makalemizde bu sebeplerden dolayı tarihsel ve betimsel metotlar kullanılarak, stres kavramı ve
stres yönetimi ile ilgili bilgiler verilmiş ve sonuç kısmında ise stres yönetiminin kamu
çalışanları için önemi üzerine bir değerlendirme yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Stres, Stres Yönetimi, Bireysel Stres, Örgütsel Stres.
234
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
620.HİZMET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞANLARIN
PERFORMANSLARININ ÖLÇÜMÜ: BANKACILIK UYGULAMASI
Emel TÖRE
Beykent Üniversitesi
emel.tore@vakifbank.com.tr
Halim KAZAN
İstanbul Üniversitesi
halim.kazan@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada, bankacılık örnekleminden yararlanılarak, hizmet sektöründe performans
değerlendirme sistemi, sistemin özellikleri ve değerlendirme kriterlerinin çalışanların
motivasyonu üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Örneklem olarak seçilen İstanbul ili Göktürk
İlçesi’nde bulunan 159 banka çalışanı üzerinde anket uygulaması yapılarak, çalışanların
performans değerlendirmeleri, performans değerlendirme kriterleri ve performans
değerlendirme sistemlerine olan güvenleri analiz edilmiştir. Bu analiz sonuçlarına göre
çalışanlar genel olarak performanslarını ortalamanın üzerinde görmüş, performans
değerlendirme kriterlerinde ise hizmet içi eğitim konularının önemli olduğunu ifade etmişlerdir.
Performans değerlendirme sistemlerine olan güven incelendiğinde ise torpil ya da adam
kayırma konularının, performans değerlendirme sistemlerine olan güveni düşürdüğü ifade
edilmiştir. Çalışmada çalışanların demografik özelliklerine göre performans ve ölçek puanları
arasındaki farka bakılmış ve erkeklerin performans puanları kadınlardan daha yüksek
bulunmuştur. Yöneticiler ile çalışanların performans düzeyleri arasında fark olmamasına
rağmen yöneticilerin performans sistemine daha az güvendiği görülmektedir. Çalışanın gelir
durumu yükseldikçe buna paralel olarak performansının arttığı, güven düzeyinin ise düştüğü
bulgulanmıştır. Diğer taraftan eğitim düzeyleri arttıkça çalışanın performansı düşerken, güven
düzeylerinin arttığı tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda ise özel bankalardaki
çalışanların, performans değerlendirme sistemine daha çok güvendiği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Hizmet Kalitesi Ölçüm Yöntemi, Çalışan Performansı, Performans
Değerlendirme Sistemi,
235
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
625. HİZMET ALANINDA TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
Simbat NAHİPBEKOVA
Khoja Akhmet Yassawi
International KazakhTurkish University
simba1991@mail.ru
Boraş MYRZALİYEV
Khoja Akhmet Yassawi
International KazakhTurkish University
borash2006@mail.ru
Aktolkin ABUBAKİROVA
Khoja Akhmet Yassawi
International Kazakh-Turkish
University
aktolkin.abubakirova@ayu.edu.kz
ÖZET
Günümüzde; ürün kalitesi, ticari hayatın her aşamasında ve pazarda üstünlük sağlayan başlıca
etkenlerdendir. Kalite, milli zenginliğin artmasındaki yeni bir kaynaktır. Otel Organizasyon ve
şirketlerinde, misafirlerin ilgisini çekme, onların isteklerini gerçekleştirme, güvenini kazanma
ve çeşitli hizmetlerin iyi koordine edilip birleşmesi çok önemlidir. Bu faaliyetler, misafirlerin
memnuniyetini sağlar. Dolayısı ile Otel İşletmeciliği Stratejisi, misafirler ile hizmetlerin
ilişkilerini geliştirmeye, müşteri sürekliliği ve bağımlılığına yönlendirilmelidir. İşletmelerin
son yıllarda organizasyonlarında önemli değişimlere gitmesi ve çağdaş yönetim şekillerinden,
kavram ve yöntemlerinden etkilendiğini göstermektedir. Modern yönetim uygulamalarının
arasında en çok ilgi çeken ve göze çarpan yöntem Kalite Yönetim Sistemi’dir. Kalite Yönetim
Sistemi, işletmelere birlik içinde ve koordineli çalışma imkânı sağlar. Bu süreçte, çalışanlar
müşteriye doğrudan yönlendirildi, böylece her kademede tüm işgörenler hem sorumluluğa hem
de kararlara katılma şansına sahip oldular. Kazakistan Cumhuriyetinde yaşam kalitesini
yükseltmek, yurttaşların ülke ekonomisine doğrudan katkısını sağlamak ve ekonomiyi
büyütmek gibi zor bir görev herkesin üzerine borçtur. Bu sorumlulukları gerçekleştirebilen
işletmeciler ve iş adamlarının sayısını arttırarak hem hizmet alanındaki işletmeciliği, hem de
turizm alanını kuvvetlendirecek, verimli ve kazançlı yatırımlara yönlendirebilmek ve yönetmek
için herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Turizm, Hizmet Sektörü, Yatırım, Kazakistan, Teşvik
236
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
626.LİDER-ÜYE ETKİLEŞİMİ İLE HİZMETKAR LİDERLİK ALGISI
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: AMPİRİK BİR
ARAŞTIRMA
Bora YILDIZ
İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi
borayildiz@istanbul.edu.tr
ÖZET
Bu çalışmada çalışanların lider-üye etkileşimi (LMX) algısı ile hizmetkar liderlik algısı
arasındaki birlikte değişim ilişkisi incelenmiştir. Bu kapsamda bu araştırmanın amacı kamu
sektöründeki izleyicilerin hizmetkar liderlik algısı ile LMX arasında öngörülen korelasyon
ilişkisini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın temel araştırma sorusu, çalışanların LMX algısı ile
hizmetkar liderlik algısı arasında hangi yönde bir birlikte değişim ilişkisi vardır? Araştırmanın
örneklemini 2016 yılı Şubat-Mart ayları arasında kolayda örnekleme yöntemi ile ulaşılan
yönetici olmayan 200 kamu çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla
anket tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS programı
kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulguları göstermektedir ki, lider-üye etkileşimi ve
hizmetkar liderlik algısı değişkenleri arasında pozitif ve istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki
vardır. Araştırma sonucunda yönetici ve uygulayıcılar için çeşitli öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Hizmetkar Liderlik, Lider-Üye Etkileşimi, Astlar.
237
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
726.GİRİŞİMCİLİK YÖNELİMİ VE YENİLİK PERFORMANSI
İLİŞKİSİ
Cemal ZEHİR
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
cemalzehir@gmail.com
Gökçe KILIÇKAYA
İstanbul Gelişim Üniversitesi
ÖZET
Araştırmamız girişimcilik yöneliminin, yenilik performansı ile etkilerini incelemek üzere
yapılmıştır. Çalışmamızda yerel ve yabancı kaynaklar ile literatür taraması yapıldıktan sonra
Marmara bölgesinde bulunan imalat sektöründe faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli
işletmeler üzerinde anket yöntemi kullanılmıştır. Günümüz şartlarında girişimcilik ve yenilik
kavramları işletmelerin uzun dönem başarı sağlamaları için kritik öneme sahiptir. Girişimcilik
yönelimi ve yenilik performansı üzerine etkileri incelemek üzere güvenirlik analizi, faktör
analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizi SPSS 20.00 İstatistik programı kullanılarak
yürütülmüştür. Nitekim yapılan analizler sonucunda girişimcilik yöneliminin yenilik
performansını arttırdığı bulgusuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Girişimcilik Yönelimi, Yenilik Performansı, İmalat Sektör.
238
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
727. PAY SENETLERİNİN HALKA ARZINDA SATIŞ YÖNTEMİNİN
TALEBE OLAN ETKİSİ
İbrahim SIRMA
İstanbul Üniversitesi
sirma@istanbul.edu.tr
Arif SALDANLI
İstanbul Üniversitesi
saldanli@istanbul.edu.tr
ÖZET
Sermaye Piyasası araçlarından pay senetlerinin ihraççılar tarafından satışı regülatör olan
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ikincil düzenlemelerle belirlenmiştir. Düzenlemeler
kapsamında satış yöntemi olarak üç yöntem belirlenmiştir. Bu yöntemler a) Talep toplama
yoluyla satış yöntemi, b) Talep toplanmaksızın satış yöntemi, c) Borsada satış yöntemleridir.
Talep toplama yoluyla satış yöntemi de kendi içinde üç farklı yöntemle
gerçekleştirilebilmektedir. Bu yöntemler a) Sabit fiyatla talep toplama, b) Fiyat teklifi alarak
talep toplama, c) Fiyat aralığı ile talep toplama yöntemleridir.
Çalışmada bu yöntemlerin herhangi bir’in talep toplamda öncelikli bir tercih unsuru olup
olmadığına bakılmıştır. Ampirik bir olarak Türkiye’de 2006-2015 yılları arasında
gerçekleştirilen 121 halka arz incelenmiştir. Bir model çerçevesinde satış yöntemlerinin
satışlara olan etkisine bakılmıştır. Sonuç olarak Satış yöntemleri ile talep toplama yöntemi
arasında bir ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Halka Arz, Talep Toplama, Sermaye Piyasaları.
239
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
777.İSTİSMARCI YÖNETİM ALGISI İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK
ARASINDAKİ İLİŞKİDE ÖRGÜT TEMELLİ ÖZSAYGININ
MODERATOR ETKİSİ
Zehra Binnur AVUNDUK
İstanbul Üniversitesi
avundukz@istanbul.edu.tr
Bora YILDIZ
İstanbul Üniversitesi
borayildiz@istanbul.edu.tr
ÖZET
Örgütler her ne kadar belirli amaçları gerçekleştirmek için bir araya gelmiş insanlardan oluşsa
da bu insanlar arasındaki ilişkinin kalitesi de bir o kadar önemlidir. Bu anlamda genellikle en
az iki kişiden oluşan örgüt tanımlamasındaki bir izleyici ve bir de yöneticinin olduğu
düşünüldüğünde bu iki kişi arasındaki ast-üst ilişkisinin olabildiğince iyi olması hem amaçlara
daha etkin bir şekilde ulaşılmasını hem de çalışanların içinde bulundukları örgütte mutlu
olmalarını sağlayacaktır. Bu çalışmada istismarcı yönetim algısı ile örgütsel bağlılık arasındaki
ilişki ve bu ilişkide özsaygının moderator etkisi kavramsal ilişkiler bağlamında ele alınmıştır.
İlgili yazında istismarcı yönetim algısı ile ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen bu çalışmalar
çoğunlukla davranışsal çıktılara odaklanmıştır (Zellars vd., 2002; Mitchell ve Ambrose, 2007;
Aryee vd., 2007; Hoobler ve Brass, 2006). Ancak tutumsal değişkenler arasındaki ilişkileri
inceleyen çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu kapsamda bu çalışmada bir negatif algı değişkeni
olan istismarcı yönetim algısının bir tutum değişkeni olan örgütsel bağlılık üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Dahası özsaygının bu ilişki üzerindeki etkisi Davranışsal Esneklik Teorisi
(Theory of Behavioral Plasticity) (Brockner, 1983) kapsamında ele alınmıştır. Bu bağlamda bu
araştırmanın amacı ilgili alanyazındaki birçok çalışma tarafından negatif etkileri çalışılmış olan
istismarcı yönetimin tutumsal çıktılarını belirlemek ve bu ilişkinin hangi kişilerde daha güçlü
olduğunu belirleyerek ilgili alanyazındaki boşluğu doldurmaktır.
İstismarcı yönetim algısı, çalışanın yöneticisine yönelik algılamış olduğu fiziksel temas
dışındaki sürekli olarak sergilenmiş olan hasmane sözel ve sözel olmayan davranışlar olarak
ifade edilmektedir (Tepper, 2000). Örgütsel bağlılık ise kişinin örgütün amaç ve hedeflerine
sıkı sıkıya bağlanması, kendisinin örgütün bir parçası olduğuna inanması, örgütün değerlerini
benimsemesi ve güçlü bir ailenin üyesi olarak hissetmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Steers,
1977). Son olarak, örgüt temelli öz saygı ise bireyin bir örgüt üyesi olarak kendini önemli,
yetkin ve dikkate değer olarak görme derecesi yönündeki bireysel inancıdır (Pierce vd., 1989).
Davranışsak Esneklik Teorisi (Brockner, 1983) bireylerin davranışlarının çeşitli dışsal ya da
sosyal uyarıcılarca etkilendiğine dikkat çekmektedir. Brockner (1983) öz saygısı düşük olan
bireylerin dışsal uyarılara karşı daha savunmasız olduğunu bu kişilerin dışsal faktörlerden daha
çok etkilendiğini ifade etmektedir. Bu bağlamda istismarcı yönetim algısının negatif etkilerinin
öz saygısı düşük olan çalışanlarda daha fazla olacağı dolayısıyla özsaygısı düşük olan
çalışanların örgütsel bağlılık düzeylerinin daha düşük olacağı hipotez edilmiştir. Buna göre
istismarcı yönetim algısı yüksek olan çalışanların örgütsel bağlılık düzeyleri azalacaktır. Dahası
istismarcı yönetim algısı ile örgütsel bağlılık arasındaki öngörülen negatif ilişki örgüt temelli
özsaygısı düşük olan çalışanlarda daha yüksek olacaktır.
Anahtar Kelimeler: İstismarcı Yönetim Algısı, Örgüt Temelli Özsaygı, Örgütsel Bağlılık.
240
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
779.ALGILANAN ÖRGÜTSEL DESTEK İLE BAĞLAMSAL
PERFORMANS ARASINDAKI İLİŞKİDE KOLEKTİF ŞÜKRAN’IN
MODERATOR ETKİSİ
Neşe ÇAKI
İstanbul Üniversitesi
nese.caki@istanbul.edu.tr
Bora YILDIZ
İstanbul Üniversitesi
borayildiz@istanbul.edu.tr
ÖZET
Personel yönetim yaklaşımından insan kaynakları yönetimine geçişte her ne kadar insanın örgütteki bir
girdiden ziyade bir değer olduğuna vurgu yapılsa da günümüzdeki insan kaynakları yönetimi
uygulamaları bir şekilde çalışandan maksimum düzeyde performans beklemekte ve geçmişten farklı
olarak bu faaliyetleri insan unsurunu göz önüne alarak gerçekleştirmektedir. Bu çalışmada algılanan
örgütsel destek ile bağlamsal performans arasındaki ilişki ve bu ilişkide kolektif şükran’ın moderator
etkisi kavramsal ilişkiler bağlamında ele alınmıştır. Araştırmanın orijinalitesi alanyazında oldukça yeni
olan kolektif şükran (Müceldili vd., 2015; Akgün vd., 2016) değişkeninin pozitif çalışan algıları ile
davranışları arasındaki ilişkide düzenleyici etkisini, Eisenberger ve arkadaşlarının (1990; 2001; 2002)
Örgütsel Destek Teorisi kapsamında ele almaktır. Bu bağlamda bu araştırmanın amacı; ilgili
alanyazındaki birçok çalışma tarafından pozitif çalışan davranışlarının bir çeşidi olarak kabul edilen
bağlamsal performansın algı ve tutum düzeyindeki öncüllerini belirleyerek ilgili alanyazındaki boşluğu
doldurmaktır.
Algılanan örgütsel destek çalışanların örgüte yapmış oldukları katkının örgüt tarafından değer görmesi
ve örgütün çalışanların iyi oluşlarına önem vermesi olarak tanımlanmaktadır (Eisenberger vd., 1986;
1997; 1990; 2001; 2002). İlgili alan yazın incelendiğinde örgütsel desteğin örgütsel bağlılık ve örgütsel
vatandaşlık gibi pozitif algı ve tutumlar ile ilişkisinin olduğu gözlenmektedir (Wu ve Liu, 2014). Diğer
yandan bağlamsal performans, çalışanın görev tanımında olmayan ancak görev performansını
destekleyen, çalışanın kendi isteği ile yapmış olduğu, rol tanımlarında olmayan örgüt yararına
davranışlardır (Borman ve Motowidlo, 1993; Conway, 1999). Her ne kadar yapı olarak örgütsel
vatandaşlık davranışlarıyla benzerlik gösterse de temelde karşılık beklememe yönünde bir farklılık
vardır (Özdevecioğlu ve Kamgür, 2009). Başka bir söylemle performans kişi düzeyinde çeşitli beklenti
ya da hedefler oluşmasını sağlarken, örgütsel vatandaşlık davranışları daha pasif bir doğaya sahiptir.
Son olarak şükran ise örgütteki çalışanların toplu olarak örgütteki iyi olan şeylere karşı minnettar olması
ve bu durumun farkında olması olarak tanımlanmaktadır (Akgün vd., 2016; Emmons, 2003). Başka bir
anlatımla kolektif şükran, birey düzeyindeki şükrandan farklı olarak insanların yönetici ya da örgüt
içindeki diğer insanlardan bilinçli olarak almış oldukları faydalar doğrultusunda pozitif yönde ortak ve
geçici duygusal durumlarını işaret etmektedir (Akgün vd., 2016).
Yukarıdaki kavramsal açıklamalar açısından belirtilen değişkenler arasındaki ilişkiler Örgütsel Destek
Teorisi kapsamında incelenmiştir. Buna göre çalışanların örgütlerinden algıladıkları destek söz konusu
olduğunda çalışanların örgütlerine yönelik aidiyet duyguları gelişecek, pozitif davranışlar sergileme ve
örgütlerine bağlanma potansiyelleri ortaya çıkacaktır. Bu doğrultuda desteklendiği örgüte pozitif bir
şekilde cevap vermek isteyen çalışanların Blau’nun (1964) Sosyal Mübadele Teorisi’ne göre bağlamsal
performans gibi rol ötesi davranışları sergilemeleri muhtemel olacaktır. Özellikle örgüt ya da
yöneticileri tarafından desteklenen çalışanlar bu durumu fayda olarak algılayacak ve bu doğrultuda
örgütlerine karşı minnet besleyebileceklerdir. Buna göre örgütsel destek ile bağlamsal performans
arasındaki ilişkinin kolektif şükran düzeyi yüksek olan çalışanlarda (moderator) daha yüksek olacağı
öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Algılanan Örgütsel Destek, Bağlamsal Performans, Kolektif Şükran.
241
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
818.SERVANT LEADERSHIP AND ORGANIZATIONAL DISSENT:
THE MODERATOR ROLE OF ORGANIZATIONAL COMMITMENT
Bora YILDIZ
Faculty of Economics, Department of Management,
Istanbul University, Turkey
borayildiz@istanbul.edu.tr
ABSTRACT
Employees are key inputs for organizations. Although this sentence could be seen a materialist
perspective, it is more than meets the eye. In other words, today, employees are not only an input of
organizational system they are also managers of the system. Today’s managers want more than one’s
did. Right at this point, given the rapidly changing competitive environment, employees’ perceptions,
attitudes, and behaviors have a vital importance for organizational efficiency and effectiveness. Extrarole behaviors are one of the desired employee behaviors in the organizational milieu. These behaviors
are defined as “behavior which benefits the organization and/ or is intended to benefit the organization,
which is discretionary and which goes beyond existing role expectations” (Vandyne et al., 1995).
Although this concept represents a general heading that consists of a set of behaviors such as
organizational citizenship behavior, employee voice, whistleblowing, prosocial behaviors, helping
behaviors, and organizational dissent, in this study we focused on the organizational dissent. After a
comprehensive literature review, we realize that there are plenty of studies that investigate the other
types of extra-role behaviors, however, little is known about organizational dissent. Given the rising
trend of the topic of managing diversity in the organizational behavior area, listening employee’s
feedbacks about the disagreements and adversatives will provide an internal constructive feedback
source for organizations.
Organizational dissent is defined as the articulation of disagreement or contradictory opinions with
related to the organization. On the other hand, servant leadership refers to giving more importance to
needs of others rather than his/her self-interests. More clearly, servant leaders see themselves as a
servant whose primary purpose is satisfying needs of followers to task accomplishment. Similarly,
organizational commitment as an employee attitude refers to the feeling of interest and attachment to an
organization in terms of affective, continuance and normative.
The purpose of this study is to develop a theoretical model in light of the Social Learning Theory and
Social Exchange Theory. In this respect after the literature review on the concept of organizational
dissent, this paper provides a theoretical framework on some rarely studied predictors (i.e. servant
leadership) of it, where organizational commitment plays a moderator role. Managerial and further
research implications are provided.
Key Words: Organizational Commitment, Organizational Dissent, Servant Leadership.
242
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
819.THE DIVERGENT EFFECT OF KNOWLEDGE ON FINANCIAL
RISK TAKING: SUBJECTIVE VERSUS OBJECTIVE FINANCIAL
KNOWLEDGE
Sibel DİNÇ AYDEMİR
Technology Transfer Office,
Gebze Technical University,
Turkey
saydemir@gtu.edu.tr
ABSTRACT
Financial knowledge has been recognized as a very interesting and important phenomenon by
the researchers since it is seen to be a substantial factor in shaping people’s financial behaviors.
Besides, both financial deregulation and also increasing financial self- responsibility with the
advent of new social security reforms all over the world have contributed to its popularity. In
financial domain, studies have manifested that financial knowledge has impact on various
financial decisions. Yet, prior research seems to have a deficiency in explaining the logical
connections between them thoroughly. Also, this research body accommodates the
contradicting results and more importantly, exploits numerous ways to operationalize the
concept. This also makes the comparison and replication of the previous research difficult. The
extant research regarding the relationship between financial knowledge and financial behavior
needs to be highlighted and extended to overcome these drawbacks.
On the other hand, the examination of product knowledge has a long history in marketing
literature by the virtue of the attempts to understand the consumer decision making process. In
that literature, the product knowledge has been described and distinguished under three
categories, all of which are subjective knowledge, objective knowledge and prior experience.
These constructs are said to be both distinct and also somewhat related. The knowledge, in
general, has been shown to be related to many stages of decision making process such as
information search, information processing. However, the studies provided evidence that the
category of the knowledge (i.e., subjective or objective) has influenced this process in different
ways more. Briefly, the knowledge concept appears to have been described well and articulated
thoroughly in marketing domain.
Thus, this research attempts to integrate these two disciplines and to develop a theoretical model
by tapping into subjective-objective knowledge research in the marketing and communicating
it to the behavioral finance domain. In this way, the controversial issues regarding financial
knowledge may be highlighted.
Key Words: Subjective-Objective Financial Knowledge, Investment Experience, Financial
Risk Taking Behavior.
243
15. Ulusal İşletmecilik Kongresi, 26-28 Mayıs 2016, İstanbul
966.KUYU KAZMA/SOSYAL BALTALAMA DAVRANIŞLARI İLE İŞE
YABANCILAŞMA ARASINDAKİ İLİŞKİ
Harun YILDIZ
Kafkas Üniversitesi
dryildizharun@gmail.com
ÖZET
Çalışanların örgüt içerisindeki negatif davranışları örgütlerin verimliliklerini ve etkinliklerini tehdit
etmekte ve çalışanların örgütten ayrılmalarına giden bir sonuca yol açmaktadır. Bu açıdan yapılan birçok
araştırmada bu davranışların kaynağı araştırılmaya çalışılmış ve bu davranışların yol açtığı sonuçlara
odaklanılmıştır. Bu anlamda alanyazında “social undermining” olarak yer alan ve çeşitli kaynaklarda da
“sosyal yıpratma davranışları” (Uymaz, 2013), baltalayıcı yönetici” (Üçok ve Turgut, 2014), “sosyal
baltalama” (Ülbeği vd., 2014) gibi kavramlarla tanımlanan bu davranışlar, araştırmada “kuyu kazma”
davranışları olarak adlandırılmıştır. Kuyu kazma davranışları davranışları ile yapılan araştırmaların
2002 yılından sonra özellikle Duffy, Ganster ve Pagon (2002) tarafından bu davranışların işyerine
genişletilmesi ile hız kazandığı gözlenmektedir.
Kuyu kazma davranışları, kişileri engellemek için yapılan ve zamanla da kişinin olumlu kişilerarası
ilişkilerini, işle ilgili başarısını ve olumlu itibarını kurma ve devam ettirme yeteneğine dönüşen bir
davranıştır (Duffy vd., 2002: 332). Çalışanın aşağılanması, çalışana sessiz tepki verilmesi (sessiz
muamele/davranma), iş hakkında yanıltıcı bilgiler verme, çalışanın fikirlerini küçümseme ve çalışan
hakkında dedikodular yayma gibi davranışlar bu davranışlara örnek olarak verilebilir (Duffy vd., 2006).
Kuyu kazma davranışları iş ortamındaki önemine rağmen alanyazında oldukça sınırlı sayıda araştırmaya
konu olmuştur. Ancak bu davranışlar iş ortamında çeşitli negatif sonuçlara yol açmaktadır. Bunlardan
birisi de işe yabancılaşmadır. İşe yabancılaşma kişinin işine ilgi göstermemesi ile karakterize bir
tutumdur. Yabancılaşan çalışan herhangi bir şeye içten ve derinden bağlanamama, soğuma, ilgisizlik,
bütünleşememe, geri çekilme, ilişkilerin kopukluğu ve izole olma gibi duygular yaşamaktadır (Erjem,
2005; Ünsar ve Karahan, 2011; Taştan vd., 2014). Bu durum süreklilik kazandığında ise çalışanın
örgütle ilişiğini kesmesine kadar giden bir süreç haline gelmektedir. Bu açıdan kuyu kazma
davranışlarının yol açtığı negatif tutumlar çok önemlidir. Bu kapsamda yapılan araştırmanın amacı, iş
ortamındaki kuyu kazma davranışlarının işe yabancılaşma üzerindeki etkisini belirlemektir.
Araştırmanın sonuçları, kuyu kazma davranışlarının işe yabancılaşmayı pozitif olarak etkilediğini
göstermektedir.
Yöneticileri ya da çalışma arkadaşları tarafından yapılan kuyu kazma davranışları kişinin işine olan
bağlılığını, sadakatini ve tatminini düşürmekte, böylece çalışanın işine yabancılaşmasına yol
açmaktadır. Yöneticiler ya da çalışma arkadaşları kendi pozitif ilişkilerini devam ettirmek, iş yerindeki
başarısını ve pozisyonunu korumak ve bunu sürdürmek için kuyu kazma davranışlarını sergilemektedir.
Ancak bu davranışlarla yüzleşen çalışanlar ise şahıslarına yönelik bu davranışların kendilerini
engellemeye yönelik olduklarını algılamaktadırlar. Fikirlerinin küçümsenmesi, sessiz tepki verilmesi
gibi davranışlarla karakterize edilen bu davranışların işe yabancılaşmaya yol açmasının temel nedeni
çalışanın kendini değersiz hissetmesidir. Kendini değersiz olarak görmenin öngörülen bir sonucu olarak
çalışan işine alaka göstermemeye başlamakta ve zamanla işine yabancılaşmaya başlamaktadır.
Araştırma sonuçlarının teorik ve uygulamadaki sonuçları ayrıca tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kuyu Kazma, Baltalama, İşe Yabancılaşma, İşe Alaka Göstermeme.
244
Download