DiYANET iŞLERi _BAŞKANLIGI . YAYlNLARI .. . DINI, iLM1, EDEBi ÜÇ AYLlK DERGi NİSAN -MAYIS- HAZiRAN1984 CİLT: XX- SAYI: 2 ll i i ı 1 ı i ve ERN ll LER Dr. CeliU ~A E.tr. llahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi İslamiyet, Mckke'de doğduktan sonra, zamanla geli§ip çe§itli ülkelere ya. yılınca, bu ülkelerdeki medeniyetıerle kar§ıla§ıp onlarliı. temas etme imkanını buldu. Bu temas neticesinde müslüınanlar, yeni yeni bilgiler ve ilimler elde ettiler. Bu medeniyetler, ·eski Yunan, !ran, Hint, Mısır ve Mezepotamya meden;yetıeriı:lir. Müslümanlar, eski Yunan'dan felsefe, tıp, hendese ve nücfunu; Tran'lılardan, edebiyat, tarih ve musikiyi; Hint'lilerden tıp, ·hesap ve musikiyi; Babil'lilerden tılsımat ve sihri, Mısır'lılardan, te§rih ve 'kimyayı, aldılar. Bu ili.mler, önceleri ,Arapça'ya tercüme yolu ile nakil, daha sonralan bu tercümelerin te'siriyle bu sahalarda yüzlerce eser te'lif ettiler. Bu medeiıiyetıerle ilk temas, hicrt birinci asırda Emeviler devriyle ba§lar.~' (ı) "Kur'an'da pozitif ilimiere ve tabiat olaylarına i§aret eden ayetıerin, bu iÜmlerle münasetet kurularak tefsir edilmeye ba.§lanması ise, Abbasiler döneminde Aristo felsefesiyle Batlamyus astronomisinin Yunancadan tercünıe yolu ile İslam dünyasına nakledilmesi ve daha sonraları da müslümanlar arasmda yayılmış olması neticesinde olmu§tur" (2) Bu hareketten önce İslam alimleri, yeryüzü, gökyüzü, yıldızlar, yağmur, hu1ut ve şimşek gibi şeylerin zikredildiği ayetleri, dı§ görünüşlerine göre anlamı§lar ve tefsh· etınişlerdir. (3) İslam düşüncesine ve ilhnlerine te'sir eden bu sosyal sebebler. her çağda aynı kalmadığı ve bu sebebierin farklılığı O'nda karekter ve manzara ayrılı­ ğı meydana getirdiğinden, !siam dü§ünce ve ilim tarihini iki kısma ayırabiliriz: (1) HilmiZiya Ülkeıi, Uyanış Devrinde. Tercümenin Rolü, İst. 1935, s. 97. (2) Abdüllatif Harputl, Tenkihn'l-Keıa.ı:iı., Dersaadet, 1330 h. s. 386. (3} Harputl, a.g.e. s. 387. '37 ' Dr. CELAL KIRCA a) nk çağ: Yabancılarla ihtilat, nakil ve tercümeden önceki b) !kin'Ci çağ: Yabancılarla ihtilat, nakil ve tercüme çağı. (4) a) ·, çağ. İlk çağ: İslam medeniyetinin, usuli ve mazbut fikir faaliyeti başlamadan evvel, bütün tefekkür, Kur'an etrafındaki serbest bir deyalektikten ibaretti. İslam lügat itibariyle itat etmektir. Dinin kainat görüşü, insanı mutlalt karşısında tam bir itaat ve teslimiyete çağırmaktır. Münaka§asız ve kati' itaat, yeni te~kkül eden, seferber halde bir devletin beldediği qrdu itaati idi." (5) Fakat daha sonraları, Hz. Osman döneminden başlamak üzere meydana gelen siyasi olaylar, bir takım fırka ve züınrelerin farklı düşünce ve anlayışına sebeb oldu. Siyasi ihtilaflar, giderek ihtilaflan derinleştirip farklılaştırdı. Bu çağ, Hulafa-i Rılşidin devri başlarından Emevi devrinin sonlarına kadar geçen zamandır. Bu dönemi düşünce tarihi içinde din usülü tarihi veya ilm-i kelamın doğuş tarihi diye isimlendirebiliriz. (>~) b) ilıfuıci çağ: İlk çağda müslümanlar, sade bir hayat yaşar, san'at ve llünerden uzak ve gafil idiler. Devlet ve saltanatlan, kudı·et ve istikrar kazandıktan sonra, medeniyette hiç bir milletin yültselemediği dereceye yükseldiler. Hüner ve san'atın her nev'inde va ilimierin her dalında ilerledilüen sonra, İslam hlma~esinde bulunan ve müslümanlarla· muahedeler akdetmiş olan papaz ve rahiplerden, her insanın bilmeyi arzu ettiği ak1i ve felsefi fikirler hakkında bazı şeyler işitince bu akli ve felsefi ilimleri anlamak ve bilmek istediler. Hatta Ebıi Ca'fer Mansur, Rum hükümdarına _mektup yazarak ta'limi, yani rivaziyeye dair olan ·kitapları, tercüme edilmiş halde göndennesini istedi .Rum hükümdan da Ebu Ca'fer'e Oklidis'in eserleri ile bazı tabiat kitapları gönderdi. Müslümanlar,. bu kitapları okudular ve bu eserlerde yazılanları öğrendikten sonra Rumlarm ellerinde kalan diğer eserlerde yazılı ola:İı. bilgileride Öğrenmek istediler. (7) Me' m un devrinde tercüme hareketleri daha . çok hızlandı. Me'mun, l{endisi ilim ehlinden olduğu için ilme rağbet ediyordu. Bu sebeble akli ve felsefi iliınlerin düşkiinü oldu. Rum hükümdarlanna Yunanlılardan kalma ilimleri meydana çıkartmasını isteyerek bu eserleri arap yazısıyla istinsah etmek için müstensihler ve tercüme etmek üzere mütercimler göndermesini istedi. (8) Bu suretle Me'ıriun Yunanl.ı,lardan kalma bu eserlerin hepsini Bağdat'a getirtti. Müslümanlardan bir kitle, bu eserleri okudular ve tahkik ettiler. Bunun neticesinde Cie ·bunlar, aldi ve felsefi . ilimlerde maharet kazandılar", ( 9) (4) Muhammed el-Behly, islAm Düşüncesinin ilahi Tarafı, Terc. Fuat Sezgin, !s~. 1948, s. 11-12. (5) "9Jken, Uyanış Devri:nd~ Tercümenin Rıalü, s. 99. (6) Ibn Haldun, Mukaddeme, Ter. Zakir Kadiri Ugan ,AnJ{ara, 1954, 11,/616. (7) İbn Haldun, a.g.e, 11/618. (8) İbn Haldun, a.g.e, 1:i,/619. (9) İbn Haldun, a.g,e, 11/619. 38 KUR' AN VE MODERN İLİMLER Bu tercüme hareketinin neticesinde, İslam alimlerinden bir kısmı, tercüme yolu ile gelen fikir, düşünce ve bilgileri aynen alıp kabul ediyor ve onları dini akidelerle uzlaştırmaya çalışıyor ,diğer bir kı15mı da, dine aykırı olan ve dini inanclarla çeli§en kısımlarını red ve tenkit ederek İsliimı müdafaa ·sadedinde görüşler beyan ediyordu. Bu hareket ve değerlendirmenin neticesinde kısma ayrılmış oldu: ı. İslaın ilimleri ,tabii olarak iki Doğrudan doğruya İslam dünyası ile alakalı olan, Kır aat, Tefsir Ha- dis, Fıkıh ve. Kelam gibi dini ilimler. 2. Tarih, Coğrafya, Matematik, ve Astronomi gibi rieniyetler olan ve dini mahiyeti ·bulunmayan ilimler. (lo) menı:ıei yabancı me- Bu dönemde, tamamen dini mahiyette olan Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Kelam gibi ilirtılerde temayüz eden 'din alimlerinin yanında, bu tercüme faaliyeti neticesinde İslam alemine giren, fakat dini mahiyeti bulunmayan Astronomi, Matematik, Fizik, Kımya, Tıp v.s. gibi ilimlerde de yüzlerce müslilinan ilim adamlan yetişmiş ve bu ilimleri yeni bir takım ke§if ve icatlarla genişleterek inkişaf ettirmişlerdir. Bu ilim adamları arasında Astronomide, el-Birimi, (ö. 443.!1051) ve Uluğ­ bey, (ö. 853/1449), Matematikte, el-Harizmi, (ö. 236jS50) ve Sabit İbn Karr·ah, (ö. 287/900), Fizik ve Kimyada, Cabir b. Hayyan, (ö, 159j776), ve Ebu Bekr er-Razi, (ö. 320j932), Tıpda, İbn Sina, (ö. 428/1307); Coğı;afyada, el. Mes'udi, (ö. 345/956) ve İbn Bı,ıtıita, (ö. 779/1377), Tarihte, et.Taberi, (ö. 310/922) gibi şöhJ:eti İslam alemini aşan alimler vardır. Bu ilim adamlannın keşif icadları, diılıa sonraları çeşitli yollarla Avrupaya geçmiştir. Niteltim Avrupa dillerinde rakam ve sıfır manasma gelen Cipher, Chiffre v:e Zero kelimeleri, sıfırdan gelmiştir.( lı) Yine alkol, imbik, 1.lkali kelimelerini asılları arapçadan gelınektedir. (12) Cebir ve logaritma da IX. asır Orta Asya alimi Muhapınıed el-Harizmi'nin, birincisi, el-Cebr ve'l Muka.. belE-'den algebre ~ekline girmiş, ikicisi de bizzat kendi adının (Alkhorismus A.lgorithmus) hatirasını taşır. (13) Bazı İslam alimleri de, gece ve gündüz, ay ve güneş, yıldız ve burçlardan bahseden iiyetıerle, bunların dı§ındı;ıki konulara bakınaya i§aret eden iiyetlere hakarak vakit cedvellerini çıkartmıı:ılar, (H) ve bu vakit cedvellerine Farsça bir ıstılah olan "Ziç" adını vermiı:ılerdir. (15) · ·Ayrıca İslam alimleri, ilk defa Asturla.b'la rasat yapan Batlamyus'dan bu aletleri alarak tekamül ettirıni§ler ve yeni ziçler yapmışlardır. (10) W, Barthold, İs.lii:n:!- lUedeniyefli Tarihi, Ter. Fuad Köprülü, Ankara, 1973 s. 143_ (ll) Osman Turan, Sel~uklular Tarllrll, İstanbul, 1963; s. 354. (12) Haydar Bammat, Is.lii:o:!-iyetin 1\-Ianevi ve Kültürel Değerleri, Ter. Babadır Dülger, Ankara, 1963, s. 124. . (13) Osman Turan, a.!g!.e. s. 354. (14) M.Sadıker-Rafı'i, i'cazn'l-Kur'an, Mısır, 1965, s.131. (15) Barthold, a.g.e. s .. 31. 39 .' Dr. CELAL KIRCA Bir ba§ka grup İslam alimi özellilde müfessirler, astronomi ve tabiat ·olayları hakkındaki Kur'an ayetlerinin daha iyi anla§ılınası ve Allah'ın kudretinin daha iyi gösterilmesi amacıyla, akli ilimler adını verdikleri bu- müsbet iliınleri,. çağuıın anlayıı:ıı ve terakkisi nisbetinde ele alarak kullanmı§lar, mevcut ilmi anlayışla insan - eı:ıya ilişkisine ve tabiat olayıarına dair ayetleri izah edip açılt­ ı amalarda bulunmuı:ılardır. ݧte bu tercümeler vasıtasıyla. İslam· alemine giren ve Müslümanlar aras:.nda yayılarak bir canlılılt ve yenilik kazanan Astronomi, Matematik, Tıp, Fizik ve Kimya gibi pozitif ilimleri, Kur'an'daki ilmi, fenni ve eşya ile ilgili ·tı.yetlerin daha iyi anlaşılması için .kullanma ve bu ilimler yardımı ile Allah'ın kudretini daha iyi gösterebilme arzusu ve gayreti,. Kur'an-pozitif ilimler iliş­ kisini ortaya çıkartma gayretlerini de güçlendirmi§ ve teşvik etmiştir. .t j Müslümanlar arasında özellilde Aristo felsefesiyle, Batlamyus Astronomisi, yayılmı§ ve §Öhret bulınuı:ıtur. Bu nedenle İslam alimleri eserlerinde, Aristo'nun ve Batlan\yus'un filtir ve nazariyeleJ.'lı:ıe daha çok yer ve önem vermiı:ı­ lerdir. Burada önemli diğer .bir husus da, ·bu alimler, gerek kendilerinin ve ge. rekse müslüman olmıyanların gözlem ve deneylerinin neticesinde elde edilen bilgileri, bunlar arasında hiç bir ayının yapmaksızın alıp kullanmışlardır. ./ - Batlamyus astronomisi, m.s. · lQOO yıllarında Polonyalı, Kopernik (1473 1 1543) ortaya çıkıpda kendisini tenkid e!ierek yeni bir nazariye ortaya atıncaya kadar, geçerliliğini muhafaza etmi§ ve varlığinı korumuı:ıtur. Bu sebeple Kopernilt'e kadar Batlamyus nazariyesi, i1m.i bir görüı:ı olarak kabul edilegelmiştir. A, KUR'AN-MODERN iJ;J:M;LER İLİŞKİSİNDE GAZAJ,t•~. GÖRtJŞtJ Çolr yönlü bir İslam alimi olan Gazali, diğer bazı sahalarda olduğu gibi, · kendi zamanına kadar dağınık b~r §ekilde gelen Kur'an-nıodern ilimler ilişkisini de ele alarak derleyip toplayan, ona yön verip §ekillendiren ve Kur'an ayetlerinin ilimlerle olan münasebetlerini gösteren ilk İslam alimidir, diyebiliriz. Hatta Gazali, ya~adığı çağda, bu anlayıı:ıa yönelen ve ona yön veren kimselerin en ön!le gelen ismi ve İslami ilimlerle ınüsbet iliınleri.n arasını bulan ve bunlar arasındaki nıünasebetleıi gösteren · en önemli şahsiyetidir. (1.6) Gazali bu sahadalti görüşlerini, deği§il~ eserlerinde 'tebarüz ettirnıiştir, Meı:ıhur eseri "İlıyau Ulfi.mi.'d-Din" de Kur'an'ın anla§ılması ve tefsiri ile ilgili bir bölüm açmış ve bu bölüİnde konu ile ilgili fikir ve görüşlerini beyan etmiştir. Gazali'ye göre, "anlıyanlar için. Kur'an-ı Kerim'in manaları geniş ve şu. müllüdür. Hadisler ve haberler ,bı.ı:nu açıkca ifade etmektedir. Nitekim Hz. Ali, "Allah, Kur'an-ı Kerim'de kime bir anlayış kabiliyeti vennişse o müstesnadır" demiştir. Şayet naldedilen tefsir ve tercümeden ba§ka bir mana olmasaydı, bu sözün ne anlamı olurdu? Hz, Peygamber de, ve matla'ı· vardır" buyurmuştur. Bu hadis, (16) Remzi Na'naa, Bidau't..Tefılsir, Amnıan, "Kur'an'ın tefsir zahiri, batını, had'di alimlerinden olan İbn 1970, s. 73. 40 ·-----·--- ( . . ' KUR' AN VE MODERN 1LİMLER Mes'ud'dan da mevkuf olarak rivayet edilmi§tir. Öyleyse zahirin, elin ve matla'ın ne anlamı olabilir?" ('17) Yine Hz. Ali'nin ''isteseydim yalnız deve yükü kitap yazardım" demesinin ne anlamı son derece kısadır. (!ıs) batının, had'- Fatiha suresrnın tefsirinde yetmi§ olabilir? Çünkü bunun zahiri manası '- Ayrıca Gazali, bazı . alimlerin, her bir ayetin altını§ bin ınanası olduğunu ve açıldanmıyan manalarının daha çok bulunduğunu ,diğer bazı alimlerin daha da ileri giderek, Kur'an'ın yetmi§ yedi bin ilti yüz ilmi ihtiva ettiği, çünl\:Ü her bir kelimesinin bir ilim olduğunu söylediklerini naklettikten sonra, bu . ilimler de dört katına çıkar, zira her bir kelimenin zahiri, batım,. had'di ve matla'ı vardır, der. (iı9) a) Gaziili'nin İlinıler.e Ait Göl'ܧü: Gazali,. İhya a·dlı eserinde ilimleri, ilti kaynağına göre alınaltta ye ilimleri kısma ayırmaktadır: ı. Şer' i ilim!er: Yani Matemetil\:· gibi akıl ile, tababet gibi tecrübe ile ve lügat gibi i§itmekle bilinırieyen, ancak Peygamberlerden öğrenilen ilimler, Şer'i 2. iı:rdir. olnnyan ili.mler: (Bu ilimler, çe§itli vasıtalarla elde edilen ilim- (2o) ,Şer'i (dini) olmıyan ili ml eri. ise Gazali: ı) Öğülen 2} ve methedilen, Yerilen ve kınanan, 3} Mübah olan· ilimler olma..l\: üzere üç Öğülen ınethedilen insanların sılıhatini . cak, tıp ve kısma ayırır. ve niatemetik ·gibi ilimiere gelince bunlar, dünya i§lerini düzene kayakoruyacak ve her türlü ihtiyaçlarını ccvnplandıracalı: ilinllerdir.(2ı) Ayrıca bu öğülen ve methedilen ilimlerçlen, insanların sıhhatli ya§ayabilmeleri ve dünya hayatlarını en iyi biı~ §ekilde tanzim edebilmeleri için gerekli r·lan tıp ilmi ile, ah§-veri§, miras, vasiyet ve bunların dı§ındaki bütün i§lerde ?:orunlu olan matemetik gibi ilimler, farz-ı ltifaye olan ilimlerdir. Bütün san'atların asılları da aynı hükme tabi olup farz.ı ltifayedir. Rençberlik, dokumacılık, terzilil\: ·,tıp ve saire gibi san'atlar... Zira bir memleketin doktoru olmazsa hastalık çoğahr, insanlar i§inden ve gücünden kahr, takattan kesilir ve nihayet ölüme malıkum olur. Derdi veren Allah, derınanı­ nı. da yaratmı§tıı·. Ayı·ıca kullarına o devayı bulacak yeteneği ve kabiliyeti de (17) (18) (19) (20) (2ı). GaziUi, Gaziill, Gaziili, Gaziill, Gazali, ihya, Beyrut, Tarilısiz, 1,1289. a,g.e. 1/289, a,g.e, 1,!289. ihya, 1/16. a.g.e. 1Jl6. 41 .: Dr. CELAL· KIRCA: t-ahşetmi§ ve faydalanmalan için sebeblerini de açıklamı§tır. Körü ihmal neticesi ölüme mahkum olmak, aııla doğru değildir. (22) GıııziUi, 1) 2) 3) el-1\iustasfa adlı esel"lnde ise ilimleri üç ltörüne kısma ayırmaktadır: Akl! illmler: Matematlli, Geometri' ve Astronomi gibi ilimler. Nakli ilimler: Tefsir ve Hadis ilimleri gibi. Hem akii hem de nakli ilimler: Fıkıh ve Fıkıh Usulü gibi ilimler. (23) Gazali'ye göre, Matemetik, geometri ve ~tronomi gibi pozitif ilimlerin, nehiy ve isbat bakımından dini i§lerle ·bir alakası yoktur. Ancak bu ilimler, iyice aniaşılıp öğrenildikten sonra da, inkarı mümkün olmayan kat'i delilleri ifade ede-rler. (:24) Gazali'nin Kur'an'dan Çıkan İlimlere Ait Görüşü: b) Gazali'nin, Kur'an ve Pozitif ilirolere ait en önemli eseri, İhya'dan sonra yazdığı ve Kur'an ile ilimierin münasebetlerini açıkladığı "Cevlüıir'i.Kur'an''ı­ dır. Bu _eserinin dördüncü bölümünü, Kur'an ilimlerine ayiran Gazali ,bu fasıl­ da Kur'an'dan çıkan ilimlerle bunların ma,hiyetleri hakkında malümat verir. Gazali, bu eserinde .. Kur'an ilimlerini iki 1) Kabuk ilmi: Bu ilimler,,lügat, nahiv, _ tefsir gibi iliınlerdir. (!25) kısma ayırmaktadır: kıraat, maharic'i huruf ve zahiri 2) -Öz iliın: Bu ilimler, kıssalar, kelam, fıkıh, usul-Ü fıkıh, Allah'ı ve ahireti bilme (tevhid) ve doğru yolu bulma iliınleridir. (26) Gazali'ye göre, Kur'an'dan çıkan bu ilimierin ötesinde de daha pek çok ilimler vardır. Bu iliınler, tıp, nücüm, astronomi, biyoloji, teşrih, sihir -ve saire gibi ilimlerdir. U•) _'Gazali, kendisine ula~ılması beşer takatında olmasına rağmen henüz var~ lık alemine çıkmayan iliın çe§itlerinde, ortaya çıkmasının ve bilinmesinin mümkün olduğu ve_ yine bazı iliın çeşitlerinin de varlık aletninden çıktığı halde, ı;rınradan bu ilimierin yok olduğu ve bu sel5eple de yer yüzünde a. illmleri bilebilecek kimselerin bı.ılunmaıiığı görܧündedir. (2B) Netice olarak Gazali, "sayılan ve Kur'an'da mevcu<ldur"der. (29) bütün ilimierin ilk nüvesi, Gazali'nin Kur'an-Pozitif ilimler İli.şkisini Yansıtan Örnekler: c) . ı. sayılmayan Tıp: Tıp, Gazali'nin en fazla üzerinde durduğu ve önem O'na göre insanların sıhhatli ya§ayabilmeleri ve dünya (22) (23) (24) (25) (26) (27) (28) (29) 42 verdiği bir ilim dalıdır. ı;ıayatıannı. tanzim ede. Gazali, a.g.e. l;/16. Gazali, el~Mnstasfa, Mısır, 1322 h. lj3. Gazali, el-Munkizu mine'd-Daliil, İst. 1287 h. s. 17. Gaz~li, Cevalıirn'Ll,{nr'an, Yazma nüsha, Ayasofya, No: 1753, v. ıı b-13 b. Gazali, a.g.e. v. 14 a. Gazall:, a.g,e. v. 17 b. Gazali, a.g.e. v. 17 b. Gazali, a.g.e, v. 18 b. KUR'AN VE MODERN İLİMLER bilmeleri için tıp, de müslümanlara öğrenilmesi farz.ı b~dir gerekli ilimlerden kifayedir. (3o) ve bu ilmin öğrenilmesi Nitekim Allah Teala'run Kur'an'da Hz.· İbrahim'den hikaye olarak nakletbana şifayı veren Allah' dır'' (31) ayetini Gaz ali, "Hastalığa şifa verme, önemli bir iştir ve bu işi de ancak, hakkıyla tıp ilmini bilen kimseler yani doktorlar anlar. Çünkü hastallldap ve alametlerini, ayrıca bu hastalıkların şifasını veya şifa yollarını ancak tıp ilmi bilebilir. Bunları bilme~·en bir tıbbın, hiç manası olmaz." (32) şeklinde yorumlamak suretiyle hastalı­ ğın teşhis ve tedavisinin ancak tıp ilmi vasıtasıyla olabileceğini, derdi veren Allah'ın dermanıpı da verdiğini ve insanlara düşen görevin bu derınanı bulmak olduğunu belirtmiştir. tiği "Hastalandığımda 2. Astronomi: Gazali, astronomiyi akli ilimlerden sayar ve bu ilmin öğrenilmesinde dini hiç bir sakınca görmez. J3ilakis bu ilmin tetkiki ve öğrenilmesi neticesinde elde edilen bilgileri, tecrübeye dayandığından inkarı mümkü.ı-ı. olmayan bilgiİer olarak kabul eder. (33) Gazali, "Cevahh-u'l-Kur'an" adlı bu eserinde, "Güneş ve ay hesap iledir" (3·1), "Aya menziller takdir ettik''(35), Ay tntnlduğnnda, giineşle ay biı· araya getirildiğinde"(3G), "Allah geceyi gündüze ve gÜndüzü de geceye solruyor''(37) mealindeki ayetleri sıraladıktan sonra, bütün bunlar, Allah'ın kudretindendir, der ve güne§ ve ayın ince bir hesap ile dönİnesini, ay ve güne§ tutulmalarını, gece ve gündüzün . meydana geli§ini ve mahiyetini ancak yer ve göklerin terkibini fğreten astronoiniyi iyi bilen kimselerin en iyi bir şekilde anlıyableceğini ifade eder. (ası Ayrıca Gazali, "TehiiJütu'l-Felii.sife" adlı eserinde, yer yuvarlaklığım ve ay tutulmasını, bugünkü anlayışa uygun bir biçimde ele alıp izah etmiştir; Gazaliye göre, "ay tutulması, güneşle ayın arasına dünyanın girmesinden dolayı, ay ı§ı~ının kaybolmasından ibarettir. Zira ay, ışığını güneşten almaktadır. Yer h üre şeklinde yuvarlaktır. ve atmosfer de onu çepçevre kuşatmı§tır. Ay güne§in gölgesinde §in tutulması, güneşle ayın kaldığı güneşten ışığı bakan ki§i ile güne§ bir dakikada bu ifadelerinden dolaylı zaman da anlıyoruz aynı ki, O, ltesilir. arasına ayın yerde Başka bir tabirle güne- girmesinden ibarettir. Bu ise, bulunmasından dolayıdır." (39) dünyanın döndüğÜnü Gazali'nin sarahaten söylemese de, olarak söylemektedir. (30) Gazaıt, ihya, 1,/16.. (31) eş-Şuara, 26/80. (32) Gazali, Cevahiru'l-Kur'an, v. 18, 18b. (33) Gazaıt, el-Munkız, s. 17. (34) er.Ralıman, 55,15. (35) Yasin, 36;39.. (36) el-Kıyame, 75)8, 9. (37) Lokman, 31,/29. {38) Gazali, Ceva.Jıir, v. 18 b. (39) Gazali, Tehafütn'l-FelAsife, Mısır, Tarihsiz, s, so: '43 r----·· . Dr. CELAL KIRCA Hülasa: İmam Gazali. (ö.' 505/1111) Kur'an ayetlerinin anla§ılmasında tecrübi {pozitif) ilinilerden faydalanılması gerektiğini aç~kca savunan ve bu görüşünü de eserlerinde tatbik ederek gösteren ilk İslam alimidir, diyebiliriz. O, müsbet ilimiere kar§ı değil, bilakis yaronda ve hatta içindedir.(40) · ' IiUR'AN -POZİTİF J:L:İl\'ILER İLİŞKİSİr-ı-DE F AHR·EilnİN B. er-RAzİ'-11-'İN GtlRtJŞtJ: Kur'an-ı Kerim'in insan-e§ya ve ltainat ili§kisine dair ayetlerini pozitif ilim~erin ı§ığında· ele alıp açıklayan ve ilk defa bir tefsir kitabında tefsir eden il.K nıüfessir, §Üphesiz Fahreddin er-Razidir. O, Yunan felsefesini, .kelamı ve f' Şafili mezhebi üzere usul-ü fıkhı okumu§, tefsir. kelam, usul-ü fıkıh, nalıiv, E'dep, felsefe, tıp, matematik ve astronomi ilimleri alanında eserler vermiştir. Razi, (ö. 606,11207) 1\Iefatihtı?l-Gayb adlı büyük eserinde ,ilmin çe§itli daUarına · çokca temes etmi§, Kur'an'ın lıiltmetlerini ortaya çıkartmaya çalışmı§ ve insan-· !ari, Kur'an'ın kaynağına doğru sevketmeye gayret etmi§tir. (41) • Razi, kelamcı olarak şöhı·et bulmasına rağmen tefsirinde, felsefe fıkıh, akaid, tasavvuf, İ'cazu'l-Kur'an ve astronomi konularına da yer vermiş ve bu alanda geniş açıklamalarda bulunmuştur. özellikle Astronomi başta olmak üzere Kur'an-ı Kerim'in· bahsettiği veya işaret ettiği ilimiere (scince) ait incelikleri izah etmeye çalışmıştır. Bu konuda Razi, özellikle Aristo'nun astronoini gôrüşü ve Batlanıyus astronomisinin te'sirinde kalmış, ilmi ve kainatla ilgili 'iyetleri, çok defa bunların görüşlerine göre yönlenilirmiş ve tefsir etmiştir. Araştmna ve gözlem neticesinde sabit olan ilmi neticelerle Kur'an ayetleri arasında var gibi görünen tenaltuzun gerçekte mevcut olmadığını ilan ve isbat etmiştir(·ı2) Fakat bunu yaparken Aristo ve Batlamyus'un görüı;;lerini olduğu gibi almamış, biliiJı:is onlara yer yer tenkit ettiği de olmuştur. r a) KUR'.A.,'~-1\IODERN İLİl\ILER İLİŞKİSİNDE RAZİ'1'<'İN GÖRtJŞtJ: a) Razi'nin Kuran-Pozitif 1. Astronomi: İlimler İli§kisini Yansıtan örnekler: Dünyanın Ym·ariaklığı: Razi, dünyanın bir küre yeri geldikce tefsirinde de güneşin battığı şeklinde yuvarlak açıldamıştır. Nitekim, yere ulaşınca, orada kara bir deki ayetin tefsirinde O, şöyle demektedir: olduğuna inanır. el.Kelıf balçıltta Bu görü§ünü, suresindeki, ''Nihayet batar buldu," (43) mealin- "Delil ile sabit olmuştur ki, dünya bir küre şeldindedir. Göl;: ise onu çepeçevre kuşatmıştır. Güneşe gelince o, §Üpesiz bir felektedir. Şunu da belirtelim (40) Celal Kırca, Kur'an-ı Kerim ve İlinıler, s. 71 (41) isnıail Cerralıoğlu, Fahruddin er-Razi ve Tefsiri, A.Ü. İslami İlimler kültesi Dergisi, Anltara:, 1977, sayı, 11. s. 13.. (42) Celal Kırca,a.g.e. s. 73.. (43) el.kelıf, 18/86 Fa- / -------- KUR' AN VE MODER.l'l' İLİMLER · gtineıı, dünyadan kat kat büyüktür. O halde onun dünya rinin içiiı.de b attığı_ nasıl düşünülebilir" (+1) ki nın balçıklarından Aneale Razi bu soruyu sorduktan sonra, güneşin kara bir p.e demek olduğıınu gerıiıı bir biçimde izah etiniye çalışır. bi- balçıkta batışı. · · Razi, "Bundan sonra da yeri döşedi"(4S) anlamına gelen ayetin izahında i.se, bu ayetin dünyanın düz olduğuna işaret ettiğini söyliyenlere kar§i şöyle tevap verir: ''Deliller ile sabit olmuştur ki, dünya küre şeklinde yuvarlaktır. Şayet dünya düzdür diyenler, "arzı uzatıp döşedi" (46) mealindeki ayeti ,dünyanın yuvarlaklığına aykın düşer, dolaysıyla u~atma denilen ııey, nasıl mürrikün olur? derlerse, biz de deriz ki, biz böyle bir aıtlayışı kabul edemeyiz. Zira yer büyük bir cisimdir.. Yuvarlaklık sonderecede büyük olursa, ondan her hangi bir parça düz bir satıh gibi görülür." (4;) '5ili Görüldügü gibi Razi, dünyanın yuvarlaklığını kabul etmekte ve konu ile ilayetlerin açıklamasını da akli deliliere dayandırarak yapmaktadır . gördüğü .Kur'an'-ı Kerim'in asıl mu'eizeleri:riden biri de, O'nun getirdiği esesl'arın· her. çağın ilmi aıtlayışına uygun bir biçimde yorumlanabilmesidir. Bu sebebiedir ki, t_er çağın ilim adamlan, Kur'an ayetlerini, kendi çağının ilmi anlayışı ile yorumlayabilmişlerdir .. Bu husus, Kur'arun yüceligine bir halel. getirmediği gibi, b!lakis o nuri çağlar üstü· bir kitap olduğıınu ve her çağın insanına hitap edebi. lecek güçte buiunduğunu ortaya koymaktadır. Kur' an,. belli bir çağa hitabeden klasik bir kitap değil, her çağda yenilive tazeliğirıi koruyan ve muhafaza eden çağdaş bir kitaptır.. Daha doğrusu çağlar üstü . ili:i.hi bir kitap tır. Bu nedenle her çağın insanı, kendi anlayışına t•ygun bir manayı O'nda bulabiimiş ve kendi çağırı.ın ilmi anlayışına göre Kur'an ayetlerini' yorumlamıştır. Şayet o Çağın ilm1 anlayışı, doğru bir arılayı§ ise, Kur'an doğı·u bir aıtlayı§la. yorumlanınış olmakta, aksi takdirde Kur·a.n ;ı.aiı.lış bir aıtlayışla yorumlanmış bulunmaktadır. Böyle hallerde hata, Kur'an· lafızlannda. değil, O'nu hatalı yorumlayan insandadır. !nsan da çağının fikri ve hültürel olaylarından etkilendiğine göre bazen hata yapması tabiidir. ğini C KUR'A.c"'l-POZİTİF İLİMLER İLİŞKİSİNDE EBlJ'L FADL el-l\IURSİ'NİN GÖRÜŞÜ: Ebül-Fadl el-Mursi, (ö. 655;1257) Endülüs'lü me§lmr bir İslam alimidir. Fa.hreddin er-Rıizi'den sonra, Kur'an-Pozitif ilimler ilişkisini ele alıp tefsir yapan müfessirlerin eıi. önemlilerinden biri olarak kabul edilmektedir. O, Razi kadar mufassal ve geniş bir tefsir yapmamışsa da, Kur'an ayetlerinin, ilimiere (44) (45) (46) (47) - Razi, Metatihu'l-Gayb, V/525. en.Naziat, 79/30. er-Ra'd, 13/3. Razi, a.g.e. V/174. 45 • Dr. CELAl:.." KIRCA ve' san'atlara işaret eden yönlerini ele alıp gösteren ve bti konudaki görüşle­ ıini açıkca belirten bir ınüfessirdir. (4S) el-Mursi'ye göre, Kur'an, geçmiş ve gelecek bütün ilimleri, kendisinde toplayan 'bir kitapdır.(4s) el-Mursi, Kur'an'dan çıkan bütün dini ilimieri ve çe§itlerini zlkredip onlara kısaca temas ettikten sonra, aynca bunlara ilaveten Kur'an'ın tıp, cedel, matematik, astronomi .ve saire gibi sonradan. ortaya çıkan ilimieri ihtiva ettiğini söyler. (50) .i a) eL.l\lursi'nin Kur'an-Pozitif llim.J.er ı. Tıp: İlişklııini Yansıtan örnekler: el-Mursi, tıbbı, sıhhati korumak ve gücü muhafaza etmek olarak tanım­ lar. O'na göre önemli olan husus öncelikle sıhhati korumak yani hıfz-ı sıhhadır. Ni teltim bu hususu Cenab-ı Allah, "her ikisi arasında ortalama olur" (51) mea!indeki ayet ile beyan etmiş, sıhhati ve gücü korumanın temel şarti olan "her ııeyde dengeli ve mutedil olmayı", bir kaide olarak ortaya koymuııtur. Bu anlayı§, çağımızın iıbbi anlayışına da tamamen uygundur. Zira çağımızda çok · c:ıha iyi anlaııılmıştır ki, hasta olmamak, hastalığı tedavi etmekten . daha önemlidir. Mursi, ruh, akıl ve l{albin sıkıntılardan kurtularak huzur ve sükünet iç~n­ de. bulunması halinde ' bedensel hastalıkları da olmıyacağı kanaatindedir. (52) Bu 1 enlayışı ile el-Mursi'yi, bedensel hastalıklann kaynağının rühi olduğunu kabul t.den XX. yüZ yıl tıbbının anlayıııma sahip bulunduğunu görmekteyiz. 2. A.stronomi: el-Mursi, astronomi ile ilgili pek çok ayetten bahseder. Kur'an'da insankainat ili§kisine dair ayetlerin pek çoğunu, astronomi ile ilgili bulur. Bu ayet. !erin bu ilmi, te8Yik ettiğini söyler . S. Geometri• 'el-Mursi, "(Cehennemin) üç kola aynlmış dmnan gölgesine gidin. O, iıe gölgelendirir ve ne de alevden korur'' (63) mealindeki ayeti, hen.deseye (geometriye) işargt sa:var ve burada geometrinin üçgen kaidesi vardır, der. ( 64) 4. San'a.tlar: el-Mursr, pek çok ayetin ,çeşitli san'at dallanna işaret ettiğini söyler. Bu ayetleri ve işaret ettiği san'at dallarını ise şöyle açıklar: "Cennetin yapra}{lanndan 'iyeti, terziliğ"e, 1 1 (48) (49) · (50) (51) (52) (53) (54) (55) 46 toplayıp öı:"tmeye başladılar'' ( 65) C. Kırca, Kur'an-ı Kerim ve Modern tıi:ınler, s. 82. Celil.leddin es-Suyüti, el-İtkan, Beyrut, 1973, 11/126. es-Suyüti, a;g.e. 11,!126-127. el-Furkil.n, 25/67. es.Suyüti, el-İtkil.n, 11,!127-128. el-Mürselat, 77!30-31. es-Suyüti, el-İtkAn, 11j128. el-A'raf, 7;22. m.anasındakl KUR' AN VE MıO!DERN :iLİMLER •'Bizim nezaretiiniz altında ve marangozluk ve gemiciliğe, vahyiıniz ile gemiyi yap" (-56) mealindeki ılyeti, "Sağlam eğirdiği olarak iplikcmğe deki ayeti, ipi tekrar bozaıı ve iplik sanayiine, kadın gibi ıolınayın"(67) "Allah'dan başka dost edinenierin ıneseli, kendisine ev yapın hali gibidir,"(5S) manasındaki ayeti, dokumacılığa ve tekstile, "Ekınekte olduğunuz şeyi gönnezmisiııiz"(s9) mealin· öriimceğlıi mealindeki ayeti, ziraatçılığa "Kimisi bina ustası, kimisi de dalgıç olan: şeytanları da O'nun ellU'ine bağ- · h kıldık," (60) anlamı verilen ayeti, dalgıçlığa v~ sualtı araştırmacılığına, ''Ve 1\'Iusanııı· Tur'a gitmesinden sonra kavmi, yaırlarındaki: .altın ve gümüşten bir buzağı yaptılar'' ( oı) manasma gelen ay eti, kuyumculuğa, "Harp için gücünüzün yettiği kadar kuvvet ayeti, harp sanayiine işaret saymaktadır. (as) Ayrıca ayeti, el-Mursi, "0, b Iililll'dan yapılmış şeffaf hazırlayın" ( a2) - anlamındaki . bir saraydır" ( 64) mealindeki camcılığa, "Ey IIanıan, çanıur ÜStüne ateş yak ve bana. bir kule yap" ( a5) mealiİı.deki 'i.yeti, çömlekcilik ve seramikciliğe, ' "Ben de kendimi başıında ekmek ·götürüyor, ondan ~lar anlamındaki aye~i, fırıncılığa, "Allah'ın boyası" (07) '.erin bu san' atları ifade mealindelti ayeti, söyler. (68) Müslümanların renmemiş, gördüıu"(.ııa) sayar ve bu ayet- ettiğini el-Mursi'nin bu anlayış ve şunu ralıatlıkla söyliyebiliriz: larda da boyacılığa işaret yiyor ·' görüşlerinden bu ilimleri ve elde ettiğimiz bilgilerin ışığında san!atları öğrenmesi, geliştirmesi ve bu alan. Müslümanlar, bu ilim ve san'atları öğ­ için çalışmamııısa, suç Kur'an'ın değil, Kur'an'ın emrine çalı§IUası, Kur'an'ın emridiı'. gelişmesi rağmen bunları yapınıyan müslümanlarındır. Miladi VIII. ve XVII. yüzyıllar arasında Hristiyan ülkelerde bilimsel düııünceye kıstılamalar konur ,ilmi çalışmalar yasaklaqnken, · !sıa.m üniversitele. (56) (57) (58) (59) (60) , (61) (62) (63) (64) (65) (66) (67) (68) Hüd, 11/37. en-Nahl, 16J92. el.Ankebii.t, 29/41, el-Vakı'a, 56j63. Sad, 3~/37~ el-A'raf, 7/148. el-Enfal, 8J60, es.Suyilti, el-İtk.an, 11/128. en-Nemi, 27J44; el.Ka.sas, 28/38. Yusuf, 12,/36. el-Bakara, 2/138. es-Suyatı:, el-tt:ımn, 11,/128. 4:7 . ' Dr. CELAL KIRCA . .i . • -i rinde dikkati geçecek kadar ilmi araştırmalar ve. buluşlar, gerçekleııtır!liyordu. Her çeı;ıit san'at teııvik görüyor, müslümanlar, bu sahalarda da üstün. başarılar elde ediyorlardı . Ancak garp tarihleri,Arap dilindeki ilimlerden bahsederken xm. asır.da susınaya başlıyor, XIV. asırda tamamen susuyor. Acaba, ııarklılar. Yunanlılar­ dan ·aldıkları ilim me§'aleslni beş asır parlak ve yüksek tuttuklan ·halde, .bu meıı'ale sonra neden sönüyor? Bu sualin cevabı bir hayli mü§killdür. Ne deiıilir­ se denilsin, nazari fikir halini geçemez. (!1!9) ÇAGThnzDA KUR'AN.PO.ztıl'İI!' İLİl\fi..ER İLİŞKi:St:Nl)E l\rfJSLl:h\IANLARIN DURUI\'ID Kur'an-Pozitif ilimler iliı,ıkisine dair yapılan çalı§malar; fetret devri diuzun seneler süren bir susma ve hareketsizlikten sonra XIX. ·yüz yıl sonlarıyla XX. yüz yıl ba§lannda İslam ilieminde başlıyan bir takım sosyal ve kültürel olayların etkisiyle yeniden canlanmaya baı,ılamı§ ve gittikçe de güç. lenen bir ekol halini almı§tır. yebileceğimiz, Çağımızda landırıp Kur'an-Pozitif ilimler ili§kisine dair yapılan qalı§malan, canona hız kazandıran .sosyal ve kültürel sebebleri ise §öyle sıralayabili· l~iz: ı .. 'Hristiyan Avrupa'da meydana gelen "Din-llim" çatışması, 2. İslam aleminde, Hristiyan Avrupa'nın te'siriyle meydana gelen ·!slil.mİlim çatıııması yehimleri. Bu iki il.mil, Kur'an-Pozitif ilimler ilişkisine dair yapılan çalı§malan hız. landırmı§.ve gelişmesinde önemli bir rol oynamıııtır. Zira Hristiyan Avrupa'da rönesansla birlikte ba§lıyan ilim-din çatışması, daha sonralan İslam alemine de sirayet etmi§ ve bazı kesimlerde İsliim-ilim çatı§ması vahimlerini doğurmuştur. Hristiyan Avrupa'~ te'siriyle İslam aleminde başlıyan İsliim-ilim çatışması. zannına ve İslam dininin terakkiye mani oht§ti vehirnlerine karııı, İslam alimleri, reddiyeler yazmııılar ,İslamın ilme1 fenne karşı olmadığını ve . onlarla zıt. ~ ıuı.:ımadığıru savunmu§lardır. İşte yazılan bu reddiyeler ve yapılan savunmalar, İslam alimlerini Kur'an'ın . ilmi fennı: ve kiiinatla ilgili ayetıerini, yeniden ele alarak ilmi nazariyeler ve göı'ܧlerle yorumlamaya zorlamııı ve Kur'an-pozitif ilimler ilişkisine dair yaplan çaltıımaları en üst düzeye çıkartmıııtır, ı A. İslam Aiteminde J\oleydana Gelen İslii.m-İlim Çatı~ı _Yeblınlerinin Ka.ynaJı:ları: İslam aleminde meydana gelen İslam-ilim çatıı.ıması vahimlerinin temel kaynağını, müslüman ülkelerden çeşitli yollarla ·Avrupa ülkeleriyle sıkı bir ~emas içinde buunan (69) Adnan bazı Adıvar, Tarllı kimselerin, buradaki din-ilim çatııımasını, kendi ül- Boyunca l1im ve Din, !st. 1944, ·ı;ıoı. 48 ---~· ~------- KUR'AN VE· MODERN İLİMLER kelerinde de geri kalmışlığın nedeni olarak dini görüp, bunu bir ilim-din çatış­ nıası şeklinde takdim etmiş olmaları teşkil eder. Batıyla fitrt alanda ilk temas, Osmanlı orduların batı orduları karşısında devletin son yıllarındaki devaın­ lı yenilgileri, Osmanlı devlet adamlarına, ilkin batının bu alandaki üstünlüğünil kabul ettirdi. Daha sonra da batının teknik alandaki üstünliiğünü tanıttı. Bunun neticesinde Osmanlı devletlıılıı kuruınlaXını yenileınek, batının bazı kurunıla­ rının-alınmasıylc:ı. kuvvetlendirınek gereği anlaşıldı ve bu ınaksadm sağlanınası için milli eğitimde, batı programlarıyla batı usulleri kabul edildi. Batıdan öğret­ menler getirildi. yüksek okulların öğretiminde yabancı dil öğrenmek mecburiyeti kondu ve Avrupa'ya öğrenciler gönderildi. Bütün bu hareketler, Avrupa ile aracısız bir bağlantı sağlamakta te'sirli oldular.(70) Yabancı dil öğrenelıler v·eya Avrupa okullarında okumaya gidenler için, yalnız uzınan olarak yetişınek istedikleri alanın kaynakları değil, fakat Avrupa düşünce ve san'at aleminin bütün kaynakları da açık hale gelıni§ oluyordu. B. Dışardan lsıaın-Alemine Giı'en 1sliım-:1Ilim Çatışması Vehimleri: İslam aleıninde, İslam .dininin mahiyeti ve muhtevası gereği Hristiyanlık dünyasmda görüldüğü şekilde ve gerçek anlamda bir ilim-din çatışmasının varlığı asla söz konusu olmamıştır. Ancak fikir ve ilim adamları vasıtasıyla Klliı,ı:ye .karşı yaptığı il.ıni ve fikri mücadelesinde galip gelen batı dünyası, ilim, teknik, san'at ve kültür alanlarmda ilerleyip de İslam alemini etkilerneye ve askeri alanda müslüman ülkeleri sıkıştırınaya başlayınca, bir çok kinise tarafından, İslam aleminin bu sahadaki geriliğinin tek sorumlusu olarak !slaın dini görülmüş ve Hristiyanlıkta olduğu gibi İslam'ın da ilme ve terakkiye ma~ nı olduğu vehiınleri ortaya atılmıştır. önceleri bu, fikirler, batıda batılı düşünürler tarafından öne sürülmüş ve miidafaa edilmişken, daha sonraları İslam aleminde de bu fikirler, batılı düşil­ nilrlerin te'sirlııde kalan ltimselerce de ileri sürülıneye ve savunulmaya başlan. mıştır. Nitekim 11. Malırnud'a ve Tanzimat'ın ileri gelenlerine akıl hocalığında bulunan İngiliz. elçisi Strafford Caıining açıkca "Osmanlı imparatorluğunun Avrupalılaşması için, İslamiyetten ve O'nun müesseselerinden ayrılması şarttır" · diye telklıılerde bulunmuş ve İslamın, Türkiye'nin heba olan enerjislıılıı üzerinde yatan gerçelt bir canavar olduğunu söyliyebilecek kadar ileri Avrupa'da bu fikri savunanlardan biri de Ernest Renan'dı. gitmiştir. (n) Renan, 1883'de Sorbonne'da verdiği "İslam ve !liın" adlı konferansında İslam ve ilmin dolayı. siyle İslam ve modern uygarlığın birbiriyle. uyuşma halinde olmadığını ileri · biirm.ii§ ve çağındaki İslam ülkelerinin geriliğini ve aydınlarındaki kültür ve eğitim za'fmı suretle kapalı zikrettikten sonra, ''Bu hal, ilme ve yeni fikirleri kabule mutlak bir inançdan ileri gelmektedir" (:12) diyebilmişti. (70) Enver Ziya Karaı; Osmanlı Tarihi, Ankara ,1970, V/184. (71) Geniş bilgi ve kaynağı için bkz. Celal Kırca, Kur'an-ı Kerim ve l\lodern :iilim.Ier, s. 103-104,. · . (72) H. GaZi Yurdaydın, İslAm Tarihi Dersleri, Ankara, 1971, s. 229. 49 Dr. CELAL KIRCA Bu yabancı ve yıkıcı fikirler, imparatorluk içinde de taraftarlar _buimu§ ve geriliğimizin müsebbibi olarak İslam dini suçlu olarak görülmeye ba§lan- · ,, t . rriı§~ . C. İsiam-İlini Çatışması Vehimlerine Verilen Cevaplar: İslam ale~ gerek dı§ında ve gerekse içinde İslam'a yöneltilen saldı­ ıliara ve hüci.imlara kar§l, pek çok İslam alimi tarafından İslam'ı müdafaa sadedinde reddiyeler ve cevaplar yazılmışve yazılan bu reddiye ve cevaplarda ;tsıamm terakldyo mani' olmadığı ve !sıamm pozitif ilimlerle bir çatışma lıa.. linde değil, bilaltis bir uZlB.§ma halinde bulunduğu savunulmuştur. Ernest Renan'm 1883 de Sorbonne' da verdiği "İslam ve nim" adlı konf~ransında islam aleyhinde söylediği sözlere iık karşı çıkanlardan biri de Cemaleddin AfganY- (1838/1897) olmuştur. O, bir tarafdan Reİıan'a cevap verirken ,bir yandan .da Kur'lin-eşya 'ili§kisine dair bilgiler vermiş ve bazı konular üzerinde önemle durmuştur. O'na göre, Kur' an,. tam olaralt açıkla.iı.amıyan bazı şeyler ihtiva eder. Fakat insanların kafası onlar için henüz hazır durumdadeğildir. Kafalar, kıvamına geldiğinde önceleri anlaşılınayan bu imaların üzerindeki örtuyU açmaya gayret edeceltlerdir. Mesela, Kur'an, modern siyasi kurumlara olduğu kadar modern ilim ve onun keşiflerine, demiryollarına ve elektri. (;e gizli referansları ihtiva etmektedir(73) Şeyhulislam Mustafa Sabri_ (ö. 137Si1954) de, !slama yapılan bu hücum.·. ların müsebbi)Ji olaraıt, geçmişinden utanacaıt kadar· geri kalmış müslümanları görüyor ve ":ınüsli.imanların terakki yolunda geri kalmaları, dinlerinden değil, kendilerinden, belki dinlerine layık insanlar- olamadıklarından ileri geldiğini söyler. (7.ı) Muşa Kazun· (ö. 1337/1919) ise, İslam mecmııasındakiı, "İslam ve Terakld" adlı maltalesinde, "Din-i İslam mani'-i terakki imi§, ne büyük iftira ne azim bühtan, Zira din-i İslam, mani'-i terakld ·değil, bilakis, amir-i terakld ve saik-i teali (yükselmeJ'e sevkedici) dir. Çi.initü bu, din, bir milletin medenileşme ve terakki etmesi için iktizaeden usül ve esasların hepSini ihtiva etmektedir"(75) diyordu. · Muhanu:n_ed Abduh, (ö. 1323jl905). M. Reşid Rıza, (ö. 1354/1935) Muhammed İkba.J., (ö. 1357/1938) Mehmet ..Akif, (ö. 1355j1936) İ. Fenni Ertuğrul, (ö. 1365/1946) v.s. gibi pek çok İslam alimi, vermiş ve gi:\ri.i§lerini açıklamışlardır. İslam'a yapılan bu ithamlara cevap Batıdan gelen fikirlere ve· İslam-ilim çatl§ması vehimlerine karşı, l;lir reaksiyon olarak doğan bu faaliyet, gittikçe gelişerek yön deği§tirıniıı ve akı;iyon bir fikir haline gelerek Kur'an-pozitif ilimler ilişkisine dair yapılan_ çalı§malara yeni bit' yön ve yeni bir veçhe vermi§tir . (73) Yurdaydın, a,g,e. s. 234. . (74) Mustafa Sabri, Mes'6leler, Yay. O. Nuri Gürsoy, İst. '1974, s. 29. (75) Hikmet Bayır, Türk İnln~ft.p Tarihi, Alıkara,_1952, 11/280. · --~- --------