gty T.C TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Prof. Dr. Muzaffer ESKİOCAK HASUDER’E KAYITLI HALK SAĞLIĞI PROFESYONELLERİNİN GÜNDELİK UYGULAMALARDA HALK SAĞLIĞI ETİĞİNE İLİŞKİN FARKINDALIK, TUTUM VE DENEYİMLERİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Nergis BAŞER EDİRNE-2016 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimimin her aşamasında yardımlarını ve desteğini esirgemeyen, ilkeli duruşunu ve meslek ahlakını örnek aldığım, başta tez danışmanım Prof. Dr. Muzaffer ESKİOCAK olmak üzere, Anabilim Dalımız değerli öğretim üyeleri Prof. Dr. Faruk YORULMAZ, Prof. Dr. Galip EKUKLU ve Doç. Dr. Burcu TOKUÇ’a, tez çalışmam süresince bilgilerinden ve deneyimlerinden yararlandığım Fakültesi Başkent Halk Sağlığı Üniversitesi Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Halil Necati DEDEOĞLU’na, Trakya Üniversitesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Esin KARLIKAYA’ya katkılarından dolayı teşekkür ederim. Destekleriyle yanımda olan sevgili eşim ve kızlarıma, tüm hayatım boyunca her anımda yanımda olan, varlıklarıyla bana güç veren aileme ve tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim. İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ……………………………………………...………............................1 GENEL BİLGİLER…………………………………………………………...………....4 HALK SAĞLIĞI KAVRAMI VE TANIMI………………………………………......4 ETİK KAVRAMI VE TANIMI……………………………….....................................8 HALK SAĞLIĞI ETİĞİ……………………………………………..……………......17 AHLAK-HUKUK VE ETİĞİN TEMELLERİ………………………………………20 HALK SAĞLIĞI ETİĞİ-EKONOMİ-SAĞLIK İLİŞKİSİ…………………………22 UYGULAMADA GÜNDEME GELEN ETİK SORUNLAR…………………….....23 DEĞİŞEN DÜNYA VE YENİ ETİK SORUNLAR……………………………….....24 ETİK YA DA ETİK DIŞI DAVRANIŞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER…………....25 GEREÇ VE YÖNTEMLER…………….……………….….………....……………....27 BULGULAR………………………………………………………………………………32 TARTIŞMA……………………………………………………………..………………...73 SONUÇLAR………………………………...…………………………………………….85 ÖZET………………………………………………………………………………………..88 SUMMARY………………………………………..……………………………………....90 KAYNAKLAR……………………………………………….………………………...…92 EKLER SİMGE VE KISALTMALAR AD : Anabilim Dalı ÇED : Çevre Etki Değerlendirmesi ÇŞB : Çevre ve Şehircilik Bakanlığı DH : Devlet Hastanesi DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü EAH : Eğitim Araştırma Hastanesi HASUDER : Halk Sağlığı Uzmanları Derneği HASUDER’e : Halk Sağlığı Uzmanları Derneği İletişim Gruplarına Kayıtlı MEB : Milli Eğitim Bakanlığı MB : Maliye Bakanlığı M.Ö. : Milattan Önce SB : Sağlık Bakanlığı SED : Sağlık Etki Değerlendirmesi TSH : Temel Sağlık Hizmetleri TTB : Türk Tabipler Birliği TUKMOS : Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart Kayıtlı Belirleme Sistemi TÜSAM : Trakya Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi ÜH : Üniversite Hastanesi YY : Yüz Yıl GİRİŞ VE AMAÇ Winslow’un 1923 yılında yaptığı ve bugüne kadar literatürde en sık kullanılan orijinal tanıma göre; “Halk sağlığı; çevrenin sanitasyonunu düzelterek, bulaşıcı hastalıkları kontrol ederek, bireylere kişisel hijyen eğitimi vererek, hastalıkların erken tanı ve tedavisini sağlayacak şekilde tıbbi ve hemşirelik hizmetlerini organize ederek ve her bir bireyin sağlıklı bir yaşam sürmesine olanak sağlayacak sosyal bir ortamı geliştirerek, hastalıklardan koruyan, insanların yaşam süresini uzatan ve organize toplumsal çalışmalar yapan ve bu sayede bu hizmetleri her vatandaşa doğuştan kazanılmış bir sağlık ve yaşam hakkı olarak sağlayan bir bilim ve sanattır” (1). En yalın anlamda “ahlak felsefesi” ya da “ahlak kuralları üzerine düşünmek” olarak tanımlanan etik, felsefenin dört disiplininden (ontoloji, epistemiyoloji, etik ve estetik) biri olarak milattan önce (M.Ö.) 5. yüzyıl (yy)’da Sokrates ile birlikte doğup yüzyıllar boyunca teorik bir yapıda gelişimini sürdürmüştür. Gelişen teknolojiyle ve sanayi devrimiyle birlikte modern yaşamın karmaşasının çoğalması sonucunda 20.yy’ın ikinci yarısından sonra uygulamalı bir bilime dönüşmüş ve uygulama alanlarına özgü yeni ilkeler geliştirilmiştir. Günümüzde etiğe olan ilginin artışındaki temel neden, özellikle bazı mesleklerde karşılaşılan, ahlaki ikilemler, değer sorunları ve çatışmaların artışıdır. Halk sağlığı uygulamalarıyla çok iç içe olan biyoetik, çevre etiği, tıp etiği ve meslek etikleri, etiğin en önemli uygulama alanlarından birkaç örnektir (2-4). Etik ve ahlak arasında yakın bir ilişki vardır. Etik çoğu kez ahlakla karşılaştırılarak tanımlanan bir terimdir (5). Değer sistemleri ve ahlaki kavramlar açısından bireyler birbirlerinden farklılık gösterirler. Bireylerin neyin ahlak dışı, neyin ahlaklı olduğuna ilişkin 1 değerlendirmesi onların, bireysel felsefelerinden, dinsel inançlarından ve güdülerinden kaynaklanır. Bir toplum içinde farklı dinsel, ulusal, etnik, cinsel kimlikler olması, farklı ahlak anlayışlarını gündeme getirir. Etikte ise, “istenilir iyi” kavramı vardır. Bu “istenilir iyi”ler daha geçerli ve evrenseldir (6). Etiğin çalışma alanının halk sağlığı ile en çok kesiştiği uygulama alanı biyoetiktir. Biyoetik önceleri biyomedikal etik ya da hasta-hekim ilişkisindeki değer sorunlarını konu edinen, tıbbi etik kavramından esinlenerek ortaya çıkmıştır. Ancak günümüzde insanlar üzerinde yapılan bütün araştırma ve çalışmaları konu edinen tıbbi ve bilimsel araştırma boyutuna genişlemiş bir uğraş alanıdır (7). Tıp etiği, tıbbi uygulamalar sırasında hizmeti sunan sağlık çalışanı ve kurum ile hizmetten yararlanan hasta ve yakınları arasında, pek çok etmene bağlı oluşan değer sorunlarını ve çatışmaları, etik ilkelerden yararlanarak çözmeyi ya da oluşmasını önlemeyi amaçlayan bir disiplin olarak etiğin uygulamalı bir alanıdır. Bu çerçevede, hekimin hastayla olan ilişkisi göz önüne alındığında daha çok hekimin, hastaya karşı sorumlulukları üzerinde yoğunlaşan bir disiplindir (4). 1970’li yılların başında gündeme gelen biyoetik ise, Tıp ve sağlık alanında; cinsellik ve üreme etiğini, organ nakli sorununu, genetiği, yaşamın başı ve sonuna ilişkin karmaşık konuları, yalnızca insanlar değil hayvanların da bilimsel araştırmalarda kullanılmasına ilişkin sorunları ele almaktadır. Tıp, biyoloji ve genetik gibi yaşam bilimlerinde ortaya çıkan ahlaki problemleri ve konuları felsefi yönüyle ele alıp tartışan bir disiplindir (4). Halk sağlığı etiği; tıp etiği, özellikle de biyoetikle yakından ilişkilidir, ancak çoğu zaman bunlarla da sınırlı değildir. Tıp etiği, halk sağlığı çalışanlarının gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalabilir. Tıp etiği daha çok hasta odaklı olarak bireysel açıdan bakarken, halk sağlığı etiği sosyal bakış açısını da gerektirir (8). Tıbbi etik ile halk sağlığı etiği arasındaki en temel fark, halk sağlığıyla uğraşan meslek adamlarının bireylerin sağlığından çok toplumların sağlık sorunlarıyla ilgilenmeleridir (9). Halk sağlığı etiği değerler ve inançlar dışında bazı ilkeleri de içinde barındırmaktadır. Bu ilkeler; genel yaklaşımların çerçevesini çizer; ama bireysel farklılıkları ve öncelikleri çoğunlukla dikkate almayabilir. Bahsi geçen başlıca ilkeler arasında; hastalık ve sağlık gereksinimlerinin temel nedenlerini ele almak, bireylerin haklarına saygı duymak, toplum katılımını destekleyen politikalar yürütmek, eşitlik ve hakkaniyeti gözetmek, toplumdaki çeşitliliği, kültürel özellikleri, inanç ve değerleri dikkate almak, gizliliğe saygı ilkesini birey veya başkalarının yüksek zararı söz konusu olan istisnalar haricinde korumak, mesleki 2 yeterliği teminat altına almak, halk sağlığı kurumları ve çalışanları ile toplumlar ve katmanlar arasında işbirliğini sağlamak sayılabilir (10). Bu çalışma ile halk sağlığı uygulamalarının etik boyutunu güçlendirmede uygulayıcıların özellikle halk sağlığı etiği ve meslek etiğine ilişkin çatışma deneyimlerinin sorgulanması, farkındalık durumlarının ortaya çıkarılması, anlayış ve tutumlarının saptanması amaçlanmaktadır. Eğitimden uygulama alanına kadar varsa yetersizliklerin ortaya konması ve çözüm önerileri geliştirilmesiyle, gelecekte topluma sunulacak halk sağlığı hizmetlerinin etkinliğinin ve mesleğin saygınlığının arttırılması açısından da katkı sağlanması hedeflenmektedir. Sonuç olarak halk sağlığı etiğine ilişkin Türkiye’deki halk sağlığı profesyonellerinin bu konudaki algıları ve tutumlar belirlenmiş olacaktır. 3 GENEL BİLGİLER HALK SAĞLIĞI KAVRAMI VE TANIMI Tanım ve Kapsamı Last’a göre “halk sağlığı, toplumun sağlık düzeyinin geliştirilmesi ve korunması amacını taşıyan hizmetler, kurumlar ve programlar yoluyla faaliyet gösteren bilim, beceri ve değerlerin bütünüdür” (11). Halk sağlığının bu iyi tanımlanmış ve geleneksel işlevlerine, son 30 yıldır küresel dönüşümle birlikte, hızla çoğalan sağlıkta eşitsizliklerin azaltılması konusundaki çabalar da eklenmiştir (12). Çağdaş halk sağlığı yaklaşımında toplumsal iyilik durumu bireylerin sağlığının iyi olabilmesinin koşulu olarak görülmektedir (13). Halk sağlığı, hastaların yanı sıra sağlıklılara da hizmet sunar ve epidemiyolojik yöntemlerle ve çalışmalarla topluma tanı koyar. Sağlık eğitimi ve yönetimi ile toplumun sağlığını iyileştirir ve hayatın olduğu her yerde, tıp, çevre ve sosyal bilimleri kullanarak faaliyet gösterir (14,15). Bu yönleriyle “Halk Sağlığı” bilimini, diğer klinik tıp bilimlerinden ayıran bazı özellikler vardır. Halk sağlığı multi-disipliner bir bilimdir ve tüm disiplinler arasında birleştirici bir rol oynar (14,16). Halk sağlığı bireylerden çok toplumun işleyişini ve yapısını anlamaya çalışır ve tıbbın sosyal bilimi olması özelliğinden dolayı diğer sosyal bilimlerle son derece yakın bir işbirliği içindedir (14). Halk sağlığının birçok sektörün işbirliği içinde bulunduğu entegre bir yapısı vardır. Sağlıklı bir yaşamın sürmesi için çok sektörlü bu yapının doğru şekilde yönetilmesi ve sürekli iletişim içinde olması gerekmektedir. 4 Alma-Ata’da Eylül 1978’de açıklanan Temel Sağlık Hizmetleri Deklarasyonu ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); sağlığın insanın temel haklarından biri olduğunu, “Herkes için sağlık” hedefinin gerçekleştirilmesi gerektiğini, bunun için de sağlık sektörüne ek olarak birçok ekonomik ve sosyal sektörün ortak çabalarına ve çalışmasına ihtiyaç duyulduğunu vurgulamıştır (14). Şekil 1. Halk Sağlığı’nın Diğer Sektörlerle Çift Yönlü İlişkisi (17) Alma Ata Bildirgesine Göre Temel Sağlık Hizmetleri: Temel sağlık hizmetleri (TSH) “bir toplumdaki bireylerin ve ailelerin geneli tarafından kabul edilecek yollardan, onların tam olarak katılımıyla, ülke ve toplumca karşılanabilir bir harcama karşılığında onlara götürülen esas sağlık hizmetleridir”. TSH, bir ülkenin sağlık hizmetlerinin temelini oluşturur ve genel anlamda ekonomik ve toplumsal kalkınmanın vazgeçilmez parçasıdır. TSH, ulusal sağlık yapılanmasının, insanların çalıştığı ve yaşadığı yerlerin, mümkün olduğunca yakınına götürülmüş, toplumun, ailelerin ve bireylerin ilk başvuru yeri olma özelliği taşıyan sağlık hizmeti zincirinin ilk halkasını oluşturur (18). 1. TSH, sağlık hizmetlerinin bütününü ilgilendiren bir görüştür, 2. TSH, sağlık hizmetlerinin yapılanmasında bir anahtardır, 3. TSH, sağlık hizmetlerinin birinci basamağıdır, 4. TSH, bir faaliyetler bütünüdür. 5 Bu süreçten sonra halk sağlığı hareketi farklı ve yeni bir boyut kazanmış ve bu amaçlara ulaşmada sağlığı geliştirme kavramı temel konulardan biri durumuna gelmiştir. Bu konuda çoğalan beklentileri karşılamak için sağlığı geliştirme konusunda 1986’da Ottowa’da uluslararası bir konferans düzenlenmiştir (19). Ottawa Sağlığı Geliştirme Bildirgesine Göre; Sağlığı geliştirme politika araçları ve sağlık için ön koşullar belirlenip, sağlığı geliştirme, sadece sağlık sektörünün sorumluluğu olmaktan çıkarılmıştır. Sağlığı geliştirme süreci, kişilerin sağlıkları üzerinde kontrollerini çoğaltmayı olanaklı kılan bir süreçtir. Sağlığı geliştirme politikalarının uygulanması için planlanan girişimlerin, toplum katılımlı, güçlendirici, eşitlik ve hakkaniyeti sağlayıcı, ulaşılabilir, sektörler arası ve çok stratejili olması gereklidir. Toplum katılımı, sağlığı geliştirme eylemlerinin yürütülmesinde zorunludur (20). Ottawa Sağlığı Geliştirme Bildirgesi “insanlara bir şey yapmak değil, insanlarla bir şey yapmak” ilkesini getirmiştir (21). Sağlık Hizmetleri Sağlık hizmetleri, sağlığın korunması ve hastalıkların tedavi edilmesi için sunulan hizmetlerdir. Bu hizmetler şu şekilde sınıflandırılabilir (22); 1. Koruyucu Sağlık Hizmetleri; a. Çevreye Yönelik Hizmetler b. Kişiye Yönelik Hizmetler 2. Tedavi Edici Hizmetler a. Kendi Kendine Bakım b. Birinci Basamak Tedavi Hizmetleri c. İkinci Basamak Tedavi Hizmetleri d. Üçüncü Basamak Tedavi Hizmetleri 3. Rehabilitasyon Hizmetleri Nusret Fişek’in yaptığı bu gruplandırma basamaklarının kapsamı günümüz koşullarına göre değişiklik göstermekte, yeni hizmetler eklenmekte ve bazı hizmetlerin sunumu şekil değiştirmektedir. Eskiocak’ın halk sağlığı hizmetleri sunan kuruluşlara ait gruplandırma denemesi Tablo 1’de geliştirilerek sunulmuşur. 6 Tablo 1. Halk sağlığı hizmetleri ve sorumlu kuruluşlar (23) KORUYUCU VE SAĞLIĞI GELİŞTİRİCİ BİRİNCİL KORUMA TEMEL KORUMA Topluma Yönelik Kişiye Yönelik Bağışıklama Yeterli ve dengeli beslenme Kişisel hijyen Güvenli su Temiz hava Kişisel koruyucular Sağlık eğitimi Genetik Danışmanlık … ASM TSM Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Kurumları Sağlık Bakanlığı (SB) Belediyeler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) TSH Sağlık eğitimi Temiz ve yeterli su Beslenmenin geliştirilmesi AÇSAP hizmetleri Bağışıklama Endemik hastalıkların kontrolü Sık görülen hastalıkların tedavisi Temel ilaçların sağlanması ASM TSM MEB ve Kurumları SB Belediyeler Tarım Bakanlığı Maliye Bakanlığı (MB) ÇŞB Sağlığın Sosyal Belirleyicilerine Yönelik Sosyo-ekonomik - İşsizliğin önlenmesi - Yoksulluğun önlenmesi - Çalışma koşullarının iyileştirilmesi - Sosyal kapsayıcılığın arttırılması Çevresel - Konut sağlığının iyileştirilmesi - Sosyal çevrenin iyileştirilmesi - Hava kalitesinin sağlanması - Su kalitesinin sağlanması - Toprak kirliliğinin önlenmesi Yaşam Tarzı - Aktif yaşamın desteklenmesi - Madde bağımlılığının önlenmesi - Güvenli cinsel yaşamın desteklenmesi Hukuk - Tüm politik kararlarda sağlığın gözetilmesi - Kadının güçlendirilmesi - Sosyal koruma - Sosyal hizmetler - Özel grupların korunması Ulaşım, İletişim ve Bayındırlık Hizmetleri Sosyal hizmetler Sağlık hizmetleri SB MEB ÇŞB Belediyeler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Adalet Bakanlığı MB Çevreye Yönelik Kirlenmenin Önlenmesi - Su - Hava - Toprak Sağlıklı Kentler - Sanitasyon - Yeşil alan Ekosistemin Korunması Vektör Kontrolü Gıda Denetimi Sürveyans ESENLENDİRİCİ TEDAVİ TANI EDİCİ KOYUCU İKİNCİL KORUMA SB Belediyeler ÇŞB Valilikler 7 1. Basamak - Taramalar - Sık görülen hastalıkların tedavisi - Ayaktan tedavi - Gezici hizmet 2. Basamak - Taramalar - Sık görülen hastalıkların tedavisi - Ayaktan tedavi - Yatarak tedavi - Palyatif bakım 3. Basamak - Taramalar - İleri tanı ve tedavi - Ayaktan tedavi - Yatarak tedavi Erken uyarı yanıt sistemi ASM TSM Devlet Hastaneleri (D.H.) Özel Hastaneler Dal hastaneleri Üniversite Hastaneleri Eğitim Araştırma Hastaneleri (E.A.H.) ÜÇÜNCÜL KORUMA Tıbbi Fizyoterapi Ortez, protez Konuşma terapisi D.H. Özel H. Dal H. Ü.H. E. A.H. SosyalMesleki Meslek edindirme Uygun iş temini Psikolojik destek Sosyal Hizmetler MEB SB Adalet Bakanlığı Çalışma Bakanlığı Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Halk sağlığı girişimleri birden çok faktörün birlikte düşünülmesi gereken hizmetlerdir. Temelde dört kategoriye ayrılabilmektedir: 1. Sosyal/biyolojik/çevresel 2. Davranışsal 3. Politik 4. Yapısal Halk sağlığı profesyonelleri en yüksek toplum sağlığı düzeyine ulaşmak için çeşitli stratejiler geliştirmek zorundadırlar (24). Kamu Hizmetleri Devlet ya da kamunun diğer tüzel kişileri tarafından veya bunların denetim ve gözetimleri altında kolektif genel ihtiyaçlarını karşılamak ve kamu yararını sağlamak adına kamuya sunulmuş devamlı ve muntazam hizmetlerin tümüdür (25). Halk sağlığı hizmetleri kamu eliyle yürütülen, yukarıdan aşağıya doğru örgütlenmesine bakıldığında çok sektörlü yapısı gözler önüne serilen, kamu etiğini ve toplum yararını gözetirken bireysel farklılıkları da göz ardı etmeyen faaliyetler bütünüdür. Sağlık sadece sağlık hizmetlerine değil sosyal ve ekonomik eşitlik, demokrasi, katılım, eğitim, çevre koşulları, beslenme gibi bir çok faktöre de bağlıdır (23). ETİK KAVRAMI VE TANIMI Last’a göre etik; yanlış ve doğru, moral değerler ve haklar, zorunluluklarla ve görevlerle ilgili felsefi inanç ve uygulamaların tamamıdır (5). Etik “Ne erdemli duygular çerçevesi içinde oturup durmak, ne de birilerine parmak sallamaktır. Etik, eleştirel bir düşünce bilimi olması yönüyle ele alınmalıdır.” (21). Günümüzde, etiğin temel uğraş alanı olan bir eylemin doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü açısından değerlendirilmesi konusunda çeşitli kuramlar kullanılmaktadır. Örneğin tıp etiğinde en çok kullanılan iki yaklaşım şunlardır (6); Deontolojik Yaklaşım/Ödev Etiği: Alman felsefeci Immanuel Kant tarafından geliştirilen bu yaklaşımda, sonuç kötü olsa dahi eylemin ahlaki değerini belirleyen amaç olarak görülmektedir. Ancak, sonuç iyi ya da kötü olsa bile, bu amacın da “ödev duygusu” ile 8 ortaya çıkmış olması, başkaları tarafından emredildiği için değil, özgür iradeyle yapılıp çok sayıda insanın yararına olması gerekir. Yararcı Yaklaşım/ Faydacılık: John Stuart Mill ile daha da anlam kazanan bu teoriye göre; amaçdan ziyade mümkün olan en fazla kişinin iyiliğini sağlayan, sonucu olan eylem, en iyisi olarak görülmektedir. Ancak az sayıda insanın zarar görmesi göz ardı edilebilir; eylemin değerini belirleyen sonucudur. Kamu Etiği ve Bazı Alt Tipleri Şekil 2. Etiğin Alt Tiplerinin Birbiriyle İlişkisinin Şematizasyonu Kamu Etiği Amerikalı psikolog Lawrence Kohlberg kişilerin ahlaki gelişimini üç aşamada tanımlamaktadır (26); Birinci aşamada, bireylerin etik kurallara uyması özünde cezadan kaçınmak ve ceza görmemek içindir. Çocukların doğru - yanlışı tam anlamadan cezadan kaçınmak için kurallara uymaları örnek olarak verilebilir. İkinci aşamada ise, kişilerin kurallara uyması, temelde ödül almaya yönelik kişisel menfaatlerden kaynaklanmaktadır. Çocukların ailelerinden övgü kazanmak için söylenenleri yapmaları bunun tipik örneğidir. Ayrıca yetişkinlerin arkadaşları, sosyal ve iş çevrelerince takdir edilmek için, etik kurallara uygun davranmaları da ödül kazanmaya yönelik davranış 9 türüdür. Diğer bir ifadeyle, her iki davranışın temelinde karşılık bekleme, ödül kazanma içgüdüsü yatmaktadır. Üçüncü aşama ise diğer ikisinden çok farklı olup, birey bu aşamada mevcut kuralların doğruluğuna inandığı için uygun şekilde davranmaktadır. Örnek olarak, bireylerin kırmızı ışıkta durması ceza almamak için değil, trafiğin akışını bozmamak içindir. Bu aşamada etik ilke benimsenmiştir. Kişiler bu aşamada etik ilkelere inandıkları için etik davranışlar sergilerler bu nedenle kuralların ve ilkelerin başkaları tarafından empoze edilmesi gerekmez. Kohlberg’e göre kişilerin çok az bir bölümünün gelişimi üçüncü, çoğununki ise ikinci aşamada bulunmaktadır. Kohlberg’in oluşturduğu modelden hareketle, bireylerinin çoğunluğunun gelişimi üçüncü aşamada olan toplulukların mevcut etik kurallara uyum süreci daha sağlıklı görülmüştür. Toplumsal etik düzeyi, bireylerin üçüncü aşamaya ulaşmaları ile yakından ilgilidir. Zamanla toplumsal ve örgütsel etik ile bireysel etik etkileşimi, birbirini desteklemekte ve birbirine yaklaşmaktadır. Bu süreçte, yakın çevre, aile, eğitim kurumları, medya, çalışma yaşamındaki kuruluşlar gibi iktisadi, toplumsal yapılar ve içerdiği kurallar, ilkeler ve kültürel yapı birbirini destekleyip evrensel nitelikli etik özellikleri egemen olmalıdır (26). Kamu yönetimi örgütleri açısından etik, kamu görevlilerinin kamu hizmetlerini yerine getirirken uymaları gereken “tarafsızlık, sosyal adalet, dürüstlük, saydamlık, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme, çıkar çatışmasından kaçınma” gibi ahlaki ilke ve değerler bütününden meydana gelmektedir (27). Kamu sektöründe görevli hekimler ve diğer halk sağlığı hizmet sunucularının görevlerini yürütürken uymakla yükümlü oldukları “etik davranış ilkeleri” Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile 5176 sayılı Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulması Hakkında Kanun’un 3. maddesinde belirlenmiştir. Bu etik davranış ilkeleri şunlardır (28); - Görevin yerine getirilmesi sırasında kamu hizmeti bilinci: Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde, katılımcılık, sürekli gelişim, saydamlık, tarafsızlık, kamu yararını gözetmek, dürüstlük, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik, beyana güven ve hizmette yerindenliğin esas alınması. - Halka hizmet bilinci gelişmesi: Kamu hizmetlerinde, halkın ihtiyaçlarının en hızlı, verimli ve etkili biçimde karşılanıp günlük yaşamın kolaylaştırılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi, 10 - Hizmet standartlarına uyma: Tüm personel kamu hizmetlerini yürütürken belirlenen standartlara uymalı, hizmetten yararlananları yapılan iş ve işlemlerle ilgili bilgilendirmelidir. - Amaç ve misyona bağlılık: Kamu çalışanları toplum refahı, ülke çıkarları doğrultusunda hareket edip çalıştıkları kurumların amaçlarına ve misyonuna uygun davranmalıdır. - Dürüstlük ve tarafsızlık: Kamu görevlileri, yaptıkları tüm eylem ve işlemlerinde dürüstlük, yasallık, adalet ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda, görevlerini sürdürmelidir. Irk, dil, din, felsefi inanç, cinsiyet, siyasi düşünce gibi nedenlerle ayrım yapmamalı, fırsat eşitliğini engelleyici, temel hak ve özgürlüklere aykırı davranışlardan veya kısıtlayıcı uygulamalardan kaçınmalıdır. - Saygınlık ve güven: Kamu görevlileri, halkın kamu hizmetine duyduğu güveni zedeleyici, adalet ilkesine zarar verici ya da şüphe uyandırıcı davranışlardan kaçınmalıdır. - Nezaket ve saygı - Çıkar çatışmasından kaçınma - Görev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılmaması - Hediye alma ve menfaat sağlama yasağı - Kamu malları ve kaynaklarının kullanımı: Kamu taşıtları ve binaları ile diğer kamu kaynaklarının ve mallarının kamusal hizmet gerekleri ve amaçları dışında kullanılmaması ve kullandırılmaması, bunların her an hizmete hazır durumda bulundurulması ve korunması için gerekli tedbirlerin alınması. - Savurganlıktan kaçınma: Kamu taşıtları ve binaları ile diğer kamu kaynaklarının ve mallarının kullanımında savurganlıktan ve israftan kaçınılmalı, verimli ve tutumlu davranılmalıdır. 11 - Gerçek dışı beyan ve bağlayıcı açıklamalar: Kamu görevlilerinin, görevleri süresince yetkilerini aşarak bağlayıcı açıklama, vaat, taahhüt veya girişimlerde bulunmaması, gerçek dışı ve aldatıcı beyanat vermemesi gerekir. - Bilgi verme, katılımcılık ve saydamlık: Halkın bilgi edinme hakkı doğrultusunda istenilen bilgi veya belgelerin usulune uygun olarak “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu” uyarınca verilmesi, kanunların izin verdiği ölçüde yöneticilerin, kurumlarının faaliyet ve denetim raporlarını, ihale süreçlerini kamuoyuna sunması, yasal engel yoksa kamu hizmetleri hakkındaki kararların alınması ve uygulanmasında, doğrudan ya da dolaylı etkilenecek kişilerin katkıda bulunmasının sağlanması gerekir. - Yöneticilerin hesap verme sorumluluğu - Eski kamu görevlileriyle ilişkiler: Kamu hizmetlerinden eski kamu görevlilerinin, ayrıcalıklı bir şekilde yararlandırılmaması, ilgili kanunlardaki süreler ve hükümler saklı kalmak kaydıyla, önceden görev yaptıkları yerlerde, doğrudan veya dolaylı herhangi bir komisyonculuk, bilirkişilik, temsilcilik, aracılık gibi görev ya da iş verilmemesi gerekir. - Mal bildiriminde bulunma: Kendileri, eşlerine ve velayetlerindeki çocuklarına ait taşınır ve taşınmazları, borç ve alacakları bildirmelidirler. Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nca hazırlanan “Kamu Görevlileri Etik Sözleşmesi”nde de benzer maddeler sıralanıp “...yönetmeliklerle belirlenen etik davranış ilke ve değerlerine bağlı hizmet sunmayı ve görev yapmayı taahhüt ederim.” şeklinde sonlanmaktadır (28). Meslek Etiği Etiğin bir alt dalıdır. İnsan yaşamının büyük bir kısmını oluşturan meslek hayatında da belirli etik anlayış ve kurallar mevcuttur. Bu anlayış doğrultusunda, meslek etiği mesleki faaliyetleri sürdürürken nasıl davranılacağı konusunda rehberlik eden, sergilenen davranışları yönlendiren, etik standartlar ve prensiplerin toplamıdır (29,30). Meslek etiğinin evrensel nitelikte olduğu düşünülür ki, aynı mesleği temsil eden kişilerden dünyanın neresinde olursa olsun, meslek etiği kurallarına uymaları beklenir (31,32). 12 Biyoetik Biyoetik etik, çalışma çerçevesinin halk sağlığı ile en çok kesiştiği alandır. Biyoetik önceleri biyomedikal etik ya da hasta-hekim ilişkisindeki sorunları irdeleyen tıbbi etik kavramından örnek alınarak ortaya çıkmıştır. Günümüzdeyse insanlar üzerinde yapılan bütün çalışmaları ve araştırmaları konu edinen genişlemiş bir uğraş alanıdır (7). Bugün biyoetik; araştırma etiğini, çevre etiğini ve tüm meslek etiklerini içeren genişlikte interdisipliner bir çalışma alanı konumuna gelmiştir. Bu yaklaşım bireylerin diğer tüm canlılarla birlikte, sağlıklı bir çevre içerisinde, ekosentrik bir anlayışla, uzun ve sağlıklı yaşamalarını da amaçlamaktadır (7,33). Halk Sağlığı etiği ve biyoetik arasında bireyi ve toplumu önceleme bakımından temel zıtlıklar bulunmaktadır. Bunlar şu şekilde gruplandırılabilir (34); - Nüfus odaklıya karşı bireysel odaklı - Toplum bakış açısına karşı bireysel bakış açısı - Sosyal belirleyiciler konusunda kaygıya karşı bireysel sorumluluk - Sistemlerin uygulanmasına odaklanmaya karşı bireysel karar verme Biyoetik tıbbi eylemlerin dışında, insanın çevreyle ve doğayla olan etkileşimlerde değer sorunlarının da irdelendiği, disiplinler arası akademik bir alandır. Tıbbi araştırmalarda koruyucu hekimlik, dürüstlük, sağlık ekonomisi, sağlık politikaları, gibi genel ve toplumsal yönü ağır basan konular kapsamında beliren etik sorunları konu edinen bir çalışma alanıdır (35-37). Tıp Etiği Meslek etiğinin alt gruplarından biri olan tıp etiği, sağlık profesyonellerinin tıbbi ilişkiler çerçevesinde iyi davranmak adına nelerden kaçınmaları ve neleri yapmaları gerektiği konularıyla ilgilenir. Hem akıl yürütüp soyut düşünme, hem de belirlenmiş kurallara uyma durumunu kapsamaktadır (35,38). Tıbbi eylemler çerçevesinde düşünüldüğünde mutlak “iyi”nin ya da mutlak “kötü”nün var olup olmayacağı, neyin “iyi” ya da neyin “kötü” olduğu, temel sorun alanlarıdır (35,39). Tıp etiğinin tıbbın gündelik uygulamalarında ortaya çıkışı yalnızca değer sorunlarıyla karşılaşmayla sınırlı değildir. Uygulanan her tıbbi eylemin kendi içinde değerlendirilmesi gereken bir etik boyutu vardır. Etik duyarlılığına ve bilincine sahip olmak, olayları ve uygulamaları bu boyutuyla değerlendirmeye almayı ve gözden kaçırmamayı sağlamaktadır. Etik duyarlılık ve etik bilinç, etik sorunların hem tanınmasında 13 hem çözümlenmesinde hem de ortaya çıkışlarının engellenmesinde son derece önemli bir rol oynamaktadır (35,40). Ülkemizdeki mesleki kuruluşların oluşturup sundukları meslek etiklerinde ise etik; mevzuat şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Hekimlik mesleği için Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) hazırladığı Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nda yer alan etik ilkelerden bazıları şunlardır: “Madde 1- Bu kuralların amacı, hekimlerin mesleklerinin gereklerini yerine getirirken uymaları zorunlu olan hekimlik meslek etiği kurallarını belirlemektir” “Madde 6- Görevlerini yerine getirirken, hekimin uyması gereken evrensel tıbbi etik ilkeleri; yararlılık, zarar vermeme, adalet ve özerklik ilkeleridir” (29,41). Tıp Etiğinde İlkeler Sağlık etiği konusunda son dönemlerde yoğun şekilde kullanılmakta olan ilke kavramı ve onun belirli öğelerinin temelleri Hipokrat’a kadar uzanmakla birlikte, sağlık etiği ilkeleri Thomas Percival tarafından ilk kez 1803 yılında yazılı hale getirilmiştir (42,43). En son Amerikan Tıp Birliği tarafından 2001 yılında revize edilen bu ilkeleri şu şekilde sıralamak mümkündür (44): 1. Hekim saygı ve şevkat ile insan hakları ve insan onuru için yeterli tıbbi bakım hizmeti sağlamaya kendini adamalıdır. 2. Hekim profesyonellik standartlarını korumalı, profesyonel ilişkilerinde dürüst davranmalı, meslektaşlarının ve sağlık kuruluşlarının etik dışı davranışlarıyla ve “hekimlerin yetkinlik eksikliği” ile mücadele etmelidir. 3. Hekim hastanın yararı için gereken sorumluluğu üstlenmeli aynı zamanda yasalara saygılı davranmalıdır. 4. Hekim meslektaşlarının, diğer sağlık çalışanlarının ve hastalarının haklarına saygı göstermeli ve hukuki kurallar çerçevesinde hastanın gizliliğini sağlayıp sırlarını korumalıdır. 5. Hekim tıp eğitimini sürdürmek ve bilgilerini güncel tutmak için çalışmayı sürdürmeli, bilimsel bilgi ve uygulama kapasitesini geliştirmeli; gerektiğinde, meslektaşlarına, topluma ve hastalarına danışmanlık yapabilmeli, yeteneklerini gerektiği şekilde kullanabilmelidir. 14 6. Hekim, acil durumlar dışında, hasta bakımı sırasında gerekli tedavi hizmetlerini seçerken özgür olmalıdır. 7. Hekim toplumun ve halk sağlığının geliştirilmesine ve iyileştirilmesine katkıda bulunacak faaliyetlere katılma sorumluluğunu kabul etmelidir. 8. Hekim hastalarının tedavi sürecinde ortaya çıkabilecek beklenmedik durumların sorumluluğunu kabul etmelidir. 9. Hekim tüm insanların sağlık hizmetine ulaşımını desteklemelidir. Tıp etiği ilkelerinin temelde gruplandırıldığı alt başlıklar şunlardır (44-48): - Yarar sağlama, - Özerk olma ve başkalarının özerkliğine saygı gösterme: Kişi onur ve özgürlüğüne, bireylerin haklarına saygı gösterilmesi zorunludur. - Zarar vermeme: Bu ilke hekimliğin temeli olan “önce zarar verme” kuralına dayanmaktadır. - Adalet ve Hakkaniyet: Sözlük anlamından daha geniş kapsamlı olarak, adalet, hakkaniyet, doğruluk ve tarafsızlık gibi öğeleri kapsamaktadır. Aydınlatma, sır saklama, dürüstlük, mahremiyete saygı gösterme, ayrımcılıktan kaçınma, eşit hizmet sunma, saygılı davranma, iletişim ve onam, mesleki gizlilik, yeterliği olmayan hastalar hakkında karar verme süreci, temel ilkeler arasında bulunmamakla birlikte, birçok kaynakta sağlık etiği ilkeleri olarak kabul görmektedirler (45,49). Bunların dört temel ilke arasında yer almamasının nedeni de, bu ilkeler göz ardı edildiğinde doğacak olumsuz sonuçların zaten dört temel ilkenin içinde yer almasıdır. Tıp Etiği Eğitimi Tarihsel sürece bakıldığında meslek ahlakı ilkelerinin Hipokrat’tan bu yana eğitilene bir şekilde aktarıldığı görülmektedir. Bu eğitim uzan yıllardır “Deontoloji” adıyla tıp eğitiminde yerini almaktadır. Müfredat içeriği Tıp Tarihi’yle birlikte, ağırlıklı olarak, hekimin görev ve sorumluluklarından ve mevzuat bilgisinden oluşmaktadır. Eğitim programlarının haricinde tıp etiği konusunda ulusal ve uluslararası çeşitli yasal düzenlemeler de mevcuttur. Son zamanlarda hem Türkiye’de hem de dünyada, mezuniyetten önceki ve sonraki dönem sürecinde tıp etiği eğitiminin gerekliliğine ve önemine vurgu yapılmaktadır (50). 15 Malpraktis davalarının medyada, kamuoyunda daha fazla yer bulması, artması ya da yargı ve TTB tarafından ceza alan hekim sayısının çoğalması, toplumun hekimleri ve icra ettikleri hekimlik mesleğini eskiye oranla daha fazla sorgulaması, tıp eğitimi içeriğindeki etik eğitiminin önemini gözle görünür kılmaktadır (50). İyi düzenlenmiş eğitim çalışmaları ile bireylerin etik değerler ve ilkeler konusunda bilgilendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Mesleki etik konusunda eğitim programları, iş görenleri belirlenmiş etik ilkelere karşı duyarlı kılar (32,51). Etik eğitimin amacı; bireyin dahil olduğu toplumun kurallarının ve normlarının ötesinde, akıl yürüterek ideal toplum yapısının hangi tür ilkeler zeminine kurulabileceğini belirlemek ve bireyleri, ahlak konusunda kendi kendine yargılama yapabilecek konuma getirmek olmalıdır. Her insan bireysel kararlarını kendi hür iradeleri ile verebilmelidir. Bireylerin uymaları için etik ilkelerin belirlenmesi ve bu ilkelerin onlara dayatma olarak sunulması tam anlamıyla doğru bir davranış olmayabilir. Ancak belirli kavram ve değerler üzerinde bütün bireylerin birleşebilmeleri için bu kaçınılmazdır. Bireyler belirlenen bu kavramları ve temel etik değeri içselleştirdikten sonra daha iyiyi aramaya yönelebilirler (32,52). Tüm meslek dallarında olduğu gibi tıpta da bu mesleğin uygulayıcısı hekimlerin hastalarına, meslektaşlarına, topluma ve kendilerine karşı yerine getirmekle yükümlü oldukları bir takım sorumlulukları ve etik görevleri vardır (32,53). Yetiştirilecek hekimler dahil oldukları meslek grubunun evrensel etik değerlerini bilen, karşılaştıkları değer çatışmalarını tanıyan ve onlara evrensel değerler çerçevesinde çözümler üreten bireyler olmalıdırlar. Bu değerler ayrım yapmamak, yaşama ve bireylerin sağlığına saygı göstermek, özenli davranmak, hastalarının mutlak yararını kendi çıkarının her zaman önünde tutmak, mesleki gizlilik, özerkliğe saygı göstermek, mesleki bağımsızlık ve sağlığın ayrım yapmadan tüm belirleyicilerini dikkate almaktır. Yetiştirilecek hekim aynı zamanda, meslek ahlakını ileriye taşıyan, hizmet sunumu sırasında kalıplara sığmayan olaylarla karşılaşıldığında etkili çözümler sunabilmeli, mesleki etik değerlerini koruyarak etik ikilemlerin çözüm sürecindeki seçimlerini haklı çıkarabilmelidir. Ulusal ve uluslararası uygulayabilen hekimlerin öneri metinlerinde mesleki ilkeleri koruyabilen ve yetiştirilmesi için hayat vurgulanmıştır (50,54). 16 boyu etik eğitimin gerekliliği HALK SAĞLIĞI ETİĞİ Halk sağlığı etiği tıp etiği ile oldukça benzer ve ilişkilidir, ancak yalnızca bununla sınırlı değildir. Halk sağlığı etiği ile geleneksel tıp etiği arasındaki temel ayrım, halk sağlığı meslek adamlarının kişilerin sağlığından çok toplumların sağlık problemleri ile ilgilenmeleridir. Sosyal bakış açısını da gerektiren halk sağlığının en önemli sosyal amaçlarından biri, bireylerin yaşam koşullarının iyileştirilmesidir (9,55). Halk Sağlığı Etiği İlkeleri ve Değerleri Halk sağlığı etiği değerler ve inançlar dışında bazı ilkeleri de içinde barındırmaktadır. Bu ilkeler; genel yaklaşımların çerçevesini çizer; ama bireysel farklılıkları ve öncelikleri çoğunlukla dikkate almayabilir (7,10). Halk sağlığı etiği temel ilkeleri (10); 1. Halk sağlığı olumsuz sağlık sonuçlarını önlemek amacıyla başta hastalık ve sağlık gereksinimlerinin temel nedenlerini ele almalıdır. 2. Halk sağlığı toplumdaki bireylerin haklarına saygı duyacak şekilde toplum sağlığını ele almalıdır. 3. Halk sağlığı politikaları, programları topluluk katılımına fırsat sağlayacak süreçler yoluyla geliştirilmelidir. 4. Halk sağlığı uygulamaları, toplumun tamamını kapsamalıdır. Haklarını koruyamayacak olan bireyler için özel önlemler alınmalıdır. Eşitlik ve hakkaniyet kavramları gözetilmelidir. 5. Halk sağlığını koruyan etkili politika ve programların uygulanması ve sağlığı geliştirmek için ihtiyaç duyulan kanıta dayalı bilgiyi aramalıdır. 6. Halk sağlığı kurumları politika ve programlarla ilgili kararlarda ve bunların uygulanması için toplumun onayını almalıdır ve bilgiyi toplumun tüm katmanlarına ulaştırmalıdır. 7. Halk sağlığı kurumları kaynaklar ve sahip oldukları bilgiler çerçevesinde halk tarafından kendilerine verilen yetkiyi özellikle acil, toplumun gereksinim duyduğu her an zamanında kullanmalıdırlar. 8. Halk sağlığı program, yaklaşım ve uygulamaları toplumdaki çeşitliliği, kültürel özellikleri, inanç ve değerleri dikkate almalıdır. 9. Halk sağlığı programları ve politikalarının fiziki ve sosyal çevreyi geliştiren bir şekilde uygulanması gerekmektedir. 17 10. Halk sağlığı kurumlarının birey ve topluma zarar getirecek bilgilerin gizliliğini koruması gerekir. Birey veya başkalarının yüksek zararı söz konusu olan istisnalar temelinde haklı olmalıdır. 11. Halk sağlığı kurumları çalışanlarının mesleki yeterliğini teminat altına almalıdır. 12. Halk sağlığı kurumları ve çalışanları toplumlar ve katmanlar arasında işbirliği sağlamalıdır. Halk Sağlığı Etiği Sorun Alanları Günümüzde halk sağlığı kapsamındaki tartışmalarda pek çok etik sorun hakim olmuştur. Bu durum sıradan günlük uygulamalarda karşılaştığımız etik problemlere de dikkat etmeyi gerektirir. Halk sağlığı kapsamındaki etik mücadele alanları (9,55); 1. Bireye saygı ve toplumu korumak; Halk sağlığı konusundaki en eski mücadele, bireyin özgürlüğüne ve onuruna zarar vermeden içinde bulunduğu toplumun sağlığını korumaktır. 2. Kişisel verilere erişilmesinde gizlilik ve mahremiyet 3. Riskleri ve yararları dengelemek; Toplumun sağlığını korumak için gerekli olan bazı uygulamalar bireylerin sağlığı için risk taşıyabilir. 4. Aydınlatılmış onam ve otonomi; Otonomi kelime anlamıyla kişinin kendi kendini yönetmesi demektir (56). 5. Çıkar çatışmaları 6. Zararlı “yarı gerçekler”; Bu sorun alanı 1980’ li yılların sonunda İngiltere’de sığır spongioform ansefalopatisinin insanda görülen Creutzfeld-Jacob hastalığının bir varyantı olan şeklinin sonucu ortaya çıkan salgında ortaya konmuştur. Resmi görevlilerin salgın sırasındaki fiyaskoyla sonuçlanan politik taktikleri nedeniyle toplumun güveni sarsılmıştır. Bu gibi durumlarda sık uygulanan yanlış bir yaklaşım mevcut sorun sırasında önce olayları saklamak, sonrasında ise panik yaratacak ve toplumu korkutacak bilgileri açıklama yönündedir. Doğru yaklaşım ise sorun sürecinin başlangıcından itibaren topluma karşı açık olunmasıdır. Gerçeklerin bilinmediği durumlar karşısında da bilgisizliği kabul etmek ve bu sırada gerekli bilgileri sağlayıp sorunu çözmek için yapılanları sade bir biçimde anlatmaktır (9,55). Aynı zamanda bilim insanlarının topluma karşı açık olmak gibi etik bir yükümlülükleri de vardır. 18 7. Riskle ilgili bilgi iletişimi; Risk kavramı konusunda halk ile açık ve bilgilendirici şekilde iletişim halinde olmak etik bir sorumluluktur. Herhangi bir sorun konusunda epidemiyolojik kanıtlar temin edilmeden önce “ihtiyatlılık” ilkesinin uygulanması gerekmektedir. Kısa vadeli politik ve ekonomik yararlardan çok toplumun yararı lehine davranılmalıdır. 8. Yafta, yapıştırma, damgalama; Riskle ilgili dikkatsizce sunulan yetersiz epidemiyolojik sonuçlara dayanan açıklamalar ve yapılan genellemeler hastaların ya da olası hastaların kolaylıkla suçluluk duymalarına yol açabilir (9,55). Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitiminde Etik Eğitimi Last’a göre halk sağlığı uzmanı “Halk sağlığına özgü uygulamalı ve kuramsal eğitimleri alıp, halk sağlığı alanında uzmanlaşmış hekimdir” (11,12). Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) tarafından 2002 yılında yayınlanan “Halk Sağlığı Toplum Hekimliği Uzmanı Meslek Tanımı, Bilgi ve Beceriler Listesi”nde “Halk Sağlığı Etiği” kavramına rastlanmazken, halk sağlığı etiği eğitimi 04.06.2013 tarihinden itibaren geçerli olarak “Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Sistemi”nde (TUKMOS) halk sağlığı uzmanlık eğitimi çekirdek müfredatının içeriğinde yerini almıştır. TUKMOS’daki müfredatın içeriğinde “Müfredat Tanıtımı” bölümünde “2,3 Uzmanlık Eğitim Süreci” alt başlığıyla sunulan ilgili maddenin içeriği şöyledir: “Halk sağlığı uzmanlığı eğitimi; kuramsal eğitim, klinik rotasyonlar, saha çalışmaları, tez hazırlama aşamalarından oluşmaktadır. Kuramsal eğitim ders, seminer, kurs şeklinde yürütülebilir ve şu konuları kapsar: Halk Sağlığı Kavramı, Epidemiyoloji, Biyoistatistik, Sağlık Yönetimi, Sağlık Politikaları, İş Sağlığı, Çevre Sağlığı, Bulaşıcı Hastalıklar, Kadın Sağlığı, Üreme Sağlığı, Çocuk ve Adolesan Sağlığı, Okul Sağlığı, Yaşlanma ve Kronik Hastalıklar, Sağlığı Geliştirme, Sağlık Eğitimi, İletişim, Demografi, Sağlık Sosyolojisi ve Antropolojisi, Toplum Ruh Sağlığı, Toplum Beslenmesi, Sağlık Ekonomisi, Olağanüstü Durumlar ve Afet Yönetimi, Halk Sağlığı Etiği, Kazalar, Yaralanmalar ve Kontrolü, Özel Gruplara Yaklaşım” (57). HASUDER tarafından 05 Eylül 2015 tarihinde Ankara’da düzenlenen etik çalıştayı Halk Sağlığı Etik İlkeleri’nin belirlenmesi amacı taşıyan ve belirli aralıklarla tekrarlanması planlanan etik toplantılarının başlangıcı niteliği taşımaktadır. Bu çalıştayla HASUDER gündeminde etik ilkelerin önemli bir yer teşkil etmeye başladığı söylenebilir. Bu toplantıda 19 toplumun sağlık düzeyinin her yönden geliştirilmesi için gerekli olan bilim, beceri ve inancın bir bileşimi olan halk sağlığı anlayışının yaşama geçirilmesi için bazı ilkelerin sahiplenilmesi ve onların doğurduğu yükümlülüklere uyulması vurgulanmıştır. Bu ilkeler; - Bilimsellik, - Eşitlik ve hakkaniyete dayanan bir adalet anlayışını benimsemek, - İnsanlık ve toplum yararını gözetmek ve savunmak, - Sağlık hakkını, sağlığın ön koşullarını ve sosyal belirleyenlerini göz önüne almak, - Yetkin olmak, - Meslektaşlarla ilişkilerde özenli olmak, - Birey özerkliğine saygı göstermek olarak gruplandırılmıştır. AHLAK, HUKUK VE ETİĞİN TEMELLERİ Ahlak, hukuk ve etik yakın ilişkilidir ancak özünde farklı kavramlardır. Ahlaki değerler ya da ahlak standartları kısmen büyük ölçüde evrensel nitelikli insan inançlarına kısmen de bir kültürü oluşturan gelenek ve göreneklere dayanır. Hukuk yasaları ise bir ulusun kabul görmeyen davranışları cezalandırmak ya da iyi davranışları ödüllendirmek için oluşturduğu standartlar ve kurallar bütünüdür (9,55). Etik-Ahlak Ayrımı Etik ile ahlakı iki farklı kavram olarak düşünmek yaygın bir yaklaşımdır. Bu farklılık çerçevesinde etik, bireylerin davranışlarını irdeleyen soyut düşünsel bir etkinlik, ahlak ise bireylerin davranışlarını şekillendiren toplumsal somut bir düzenektir (35,38). Ahlak, toplumların çıkarları ve gereksinimleri doğrultusunda, alışkanlıklar, töreler, gelenekler ve kendiliğinden biçimlenmiş, kamuoyunun gücünden destek alan, genel kabul görmüş kurallar sistemidir. Ahlak görelidir ve hem toplumlar arasında hem de zaman içinde belirli bir toplumda değişebilmektedir (35,58). Ahlak, içinde bulunulan koşullarda nasıl davranılması gerektiğini belirten yazılı olmayan standartları oluştururken etik, ahlak konusunda söz söyleme faaliyetidir (35,59, 60). Halk Sağlığı Etiği Hukuk İlişkisi Genel ahlak ve meslek etiği kapsamında etik ile hukukun temel ortak noktası kural koyucu sistemler olmalarıdır. Hukukun kuralları devlet gücüyle ve kuvvetli yaptırımla 20 desteklenmiş olduğundan dolayı daha kuvvetli, etik kuralları ise nispeten daha zayıftır. Söz konusu bir konudaki bazı kuralların hem hukuk hem de etik kuralı olması rastlanan bir durumdur (35,38,61). Etik, toplumun bakış açısını göz önüne alarak bireylerin uygun görülmeyen davranışlarını belirler. Etik ilkeler uzun yıllar süren tartışmalar sonunda ortaya çıkar. Mevcut yasal düzenlemeler de genellikle etik tartışmalardan sonra gerçekleşir. Belli bir konuya ilişkin etik tartışmalar başlayıp, dikkatler bu konu üzerinde yoğunlaştıktan sonra, etik sorunlara yol açan konulara çözüm getiren yasalar düzenlenir (62). Şekil 3: Olayların Etik ve Yasal Olma Durumlarına Göre Gruplandırılması (27) Etik bakışıyla olmuş ya da olması muhtemel bir eylem tartışılırken, felsefenin yöntemleri kullanılıp yasalar yerine temel değerler referans alınır. Bu gibi tartışmalardan elde edilen sonuçlar, kimi zaman yasalarla bağdaşırlar kimi zaman da çelişirler. Yasada söz konusu durumla ilgili bir düzenleme olmaması durumunda ise yasama konusunda öneri niteliği taşırlar. Hukukun etik tartışmalar üzerinden şekillenmesi ona daha yüksek bir geçerlilik ve saygınlık kazandırır (35,63). Hukuk çerçevesi dikkate alındığında normları benimsemek yetmez, onlara uymak esastır (35,60). Bazen de etik davranmanın gereği olarak yasaya karşı çıkmak ya da uymamak gündeme gelebilir. Önemle vurgulanması gereken bir konu da etik evrensellik iddiası taşırken, genel ahlak gibi yasaların da mekanlara ve zamana bağlı sınırlı bir geçerliliği olduğudur (35,64). 21 HALK SAĞLIĞI ETİĞİ-EKONOMİ-SAĞLIK İLİŞKİSİ Türkiye’de geride bıraktığımız son 25 yıllık zaman zarfında sağlık sisteminde finansman ve örgütlenme modelini değiştiren politikaların uygulanması sonucunda sosyal devlet anlayışından liberal devlet anlayışına dönüşümle birlikte sağlık hizmet kültürü ve sunumu da büyük ölçüde değişikliğe uğramıştır. “Sağlıkta Dönüşüm” projesiyle birlikte birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunumunda aile hekimliği modeli uygulamaya girmiş, sevk zincirinin kaldırılmasıyla ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini sunan hastanelerin ise kar amaçlı işletmeleştirilmesi amaçlanmıştır (50). Nüfus tabanlı yapılanma esas alınarak, sağlık hizmetlerini, koruyucu, tedavi edici, geliştirici ve esenlendirici tüm yönleriyle sunan, gereksinim ölçütüne göre sunulacak hizmeti belirleyen, sağlığı bütün olarak değerlendiren, ekip çalışmasıyla gezici olarak sunulan hizmet anlayışı kalkmış, bireye odaklı liberal bakış açısıyla, tedavi edici hizmetlere öncelik veren bir anlayış benimsenmiştir. Sağlık hizmetlerinin sunumunda gereksinim ölçütünden çok, satın alma gücüne göre sunulması, sağlık kavramını değişime uğratmıştır (50). “Rekabet”, “karlılık” ,“performans”, gibi pazarın söylemlerinin ve ölçütlerinin sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesinde kullanılmaya başlanmasıyla, hastalar hizmet satın alan müşteriye, sağlık çalışanları işçiye, sağlık kurumları da hizmeti satan işletmelere dönüşmeye başlamıştır. Bu değişim ahlak anlayışını ve hukuku da etkilemektedir. Sağlık hizmetlerinin sunumunda amaçlanan sonuçlar sağlık düzeyinin geliştirilmesi yerine karlılık olarak ölçüt alınmaya başladıkça, tıp uygulamaları sırasında daima hastanın yararını gözeten, ödeme gücüne göre ayrım yapmayan, meslek ahlakı kurallarını uygulamak güçleşmiştir. Sağlık hizmetlerinin ticari ölçütlerle değerlendirilmesiyle müşteri konumuna gelen hastaların tüketici hakları, sağlık sektörüne hasta hakları olarak yansımış, sonucunda sağlık hizmetlerinin kullanımında müşteri memnuniyeti ve seçme hakkı ön plana çıkmıştır. Bu değişimin getirdiği yasal düzenlemelerle malpraktis, tazminat gibi sonuçlar gündeme gelmiş, müşteri ile satıcı arasında “aydınlatılmış onam” hukuki bir sözleşme olarak önem kazanmıştır (50). Sağlık hizmet sunumunda ortaya çıkan bu yozlaşma toplumda da rahatsızlık yaratmaya başlamış nazik, hastaya seçme hakkı tanıyan hekimler ve sağlık kurumları daha çok tercih edilir olmuştur. Sağlık piyasasındaki bu tercihler dikkate alındığında ahlaki değerlere sahip çıkmak ya da çıkıyor gibi görünmenin sağlık kurumunun ve hizmet sunucuların imajı acısından oldukça önemli bir getirisi olduğu görülmüştür. Bu değişim tıp etiği eğitiminin gündeme gelmesinin temel nedenlerinden biri olarak dikkate alınmalıdır (38). 22 UYGULAMADA GÜNDEME GELEN ETİK SORUNLAR Etik sorunlar endüstri, ticaret, politika, hukuk, güvenlik, çevre, sağlık bakım hizmetleri, tıp ve halk sağlığı gibi birçok alanda ve meslek grubunda karşılaşılan sorunlardır. Modern yaşamın getirisi olarak hemen her alanında kamuoyuna yaygın bir şekilde yansıyan mesleki kötü uygulamalar, ilgili grupları mesleki itibarlarını ve onurlarını koruyacak yollar aramaya itmiştir (9,55). Etik bilgisinden bağımsız olarak halk sağlığı alanında çalışmasını sürdüren profesyonellerin neredeyse tamamı, toplum sağlığı yararına çalışmanın ahlaki bir boyutu olduğunu düşünmektedir (7,65). Günümüzde gündemde olan ve toplum sağlığını etkileyen temel sorun alanları; yoksulluk, savaş, insan hakları, düşük gelir düzeyi, tıbbi araştırmalar, kaynakların eşit dağılmaması, biyoterörizm, enfeksiyon hastalıkları, temiz suya ulaşamama, iklim değişiklikleri, gıda sorunları, biyoçeşitlilik, biyogüvenlik gibi ana başlıklarda sıralanabilir (7). Etiğin temel ilke ve yaklaşımları dikkate alındığında bu ilkelerin halk sağlığı alanına uygulanmasının getirdiği bazı zorlukları bulunmaktadır. Temelde toplum yararını önceleyen halk sağlığı felsefesi, etiğin bireyin yararını önceleyen temel felsefesi ile zaman zaman karşı karşıya gelmektedir. Etik, toplum sağlığı uygulamalarından çok toplumu oluşturan bireyler üzerinde yapılan çalışmalara öncelik vermektedir. Doğası gereği toplumu önceleyen ve uluslararası, ulusal ve yerel kaynakları kullanan halk sağlığı biliminin uygulamaları birey açısından değerlendirildiğinde kimi zaman etik problemler yaratabilmektedir (7,66). Bu tür durumlar özellikle halk sağlığı klinik uygulamaları sırasında görülebilmektedir. Aşılama, bağışıklama çalışmaları bu konuda örnek olarak verilebilir (7). Last’a göre bu gibi durumlarla karşı karşıya kalındığında her zaman bir “doğru” yanıt bulunmadığı için, tartışılmaz biçimde ileri sürülen “uzman” hükümleri yerine mantık çerçevesinde uygulanacak olan biyomedikal ilkeler daha yerinde olacaktır (22). Halk sağlığı pratiği sırasında etik tutumun doğru şekilde uygulanabilmesi için süreç değerlendirmesi çok önemlidir (9,55). Buna göre etik yaklaşımda; 1. Problemler belirlenmeli 2. Seçenekler gözden geçirilmeli 3. Problemin kiminle ilgili olunduğu sorusu cevaplanmalı (toplum, kişi, grup, sağlık çalışanları, kuruluşlar) 4. Var olan bütün bilgi toplandıktan sonra dikkatle değerlendirilmeli 23 5. Seçenekler arasında öncelikler belirlenmeli 6. Verilen kararların sonuçları değerlendirilmeli (inançlar, sosyal değerler, toplum standartları vb.) 7. Seçenek kesinleştirilmeli ve eyleme geçilmeli 8. Sonuçlar değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme sırasında tatminkar olan ya da olmayan birçok seçenek olduğu ve gerçekte tek bir doğru ya da kesin doğru yanıtın olmadığı akıldan çıkarılmamalıdır (22). Beauchamp ve Childress; tıp uygulamaları sırasında karşılaşılan etik sorunların çözümünde, etik ilkelerden herhangi birinin ya da fazlasının mevcut koşullara göre seçilebileceğini, bazı ilkelerin da feda edilebileceğini belirtmiştir. Muhtemel çatışma durumlarında ihlal edilecek ilkenin nasıl seçileceği hususunda, dikkat edilmesi gereken bazı noktalar (45,67); 1. Etik ilkenin çiğnenmesinde geçerli ve gerçekçi bir neden bulunmalı, 2. Başka bir seçeneğin olmadığı durumlar söz konusu olduğunda çatışan ilkelerden bazılarını çiğnemek kaçınılmaz olabilir, 3. İlke ihlali, planlanan eylemin amacı doğrultusunda en az zararla yapılmalı, 4. İlkeyi ihlal eden kişi de bu ihlalin etkilerini en az düzeye indirmeye çalışmalıdır. DEĞİŞEN DÜNYA VE YENİ ETİK SORUNLAR Bilimsel bilginin ve bunun getirisi olarak teknolojik olanaklılığın artması, yeni sorun alanlarını ve sorunları da beraberinde getirmektedir. İnsanların ve diğer varlıkların niteliklerine önceden olmadığı kadar müdahale imkanı doğmakta ve olanaklar giderek artmaktadır (50). İnsanın hayatı ne zaman başlar ya da sonlanır? Biz yaşamı ne zaman başlatabilir ya da sonlandırabiliriz? Kürtaj kadının özerk hakkı mı? Embriyo dokuları kullanılmalı mı? Ölümün tanımı nedir? Sperm bankaları oluşturulmalı mı? Taşıyıcı annelik olmalı mı? Teknik olarak mümkün olan her şeyi yapmalı mıyız? AIDS’e, kansere, diğer sık görülen öldürücü hastalıklara karşı bağışık insanlar yapmalı mıyız? Toplum bağışıklığı için kişisel onamdan vazgeçilebilir mi? Genlerle oynayabileceksek nerede durmamız gerektiğini hangi kurallara göre ve nasıl belirleyeceğiz? (50) Cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyan kişilerin cinsel partnerleri bilgilendirilmeli mi? Gelenekler ve inançlar doğrultusunda kadın ve çocukların 24 zarar görmesine seyirci kalınmalı mı? Çevrenin herhangi bir nedenle herhangi bir düzeyde kirletilmesi kabul edilebilir mi? İş kazaları gerçekten kaza mı? Sağlığa zararlı etkisi bilinen gıda maddelerinin ya da eski sanayi gereçlerinin ihtiyaç sahibi kişilere ya da ülkelere aktarılması gerçekten yardım mı? Last’a göre “Özellikle uluslararası sağlık çalışanları, tütün reklamları, bebek mamaları, kullanılmayan gereksiz ilaçların ihtiyaç sahibi ülkelere ihracatı ya da gelişmekte olan ülkelerin söz konusu bu ilaçların çöplüğü olarak kullanılması, ilaç denemeleri için denek sağlama, canlıkıran denemeleri vb. konularında artık daha yüksek bir sesle konuşmak zorundadırlar. Bu tutumla gelişmiş ülkelerin, tütün, trafik, o ülkelerin çalışanlarının açlık derecesine varan düzeydeki ücretlerle istismarı (özellikle çocuk ve kadın işgücü) gibi kendi ülkelerinin sorunlarını da bu şekilde ihraç etikleri de unutulmamalıdır.” (22). Bu konular henüz yanıtlanmamış, çözüme kavuşmamış, dolayısıyla belirli bir kural geliştirilmemiş sorun alanlarını içermektedir. Açık uçlu bu sorun alanlarına yanıt bulma ve onları çözümleyecek bir kural önermek, kapsamlı bir etik çalışması gerektirmektedir. Tüm bu sorular sağlık çalışanlarının mensubu oldukları mesleğin ahlaki değerlerini edinme ve karşılaştıkları sorunlar karşısında kendilerini haklı çıkarabilen çözüm yolları üretme yetisi kazanmalarını gerektirmektedir (68). Uluslararası düzeyde sağlık bilgilerinin çarpıtılması, “sıfır tolerans” ilkesi, sağlık turizmi, sağlık hizmetlerinin sunumunda eşitlik ve hakkaniyet ilkesi, vergi ve prim ödeyenlerin, ödemeyenlerin sağlık giderlerini dolaylı olarak karşılaması, parasını öderim kirletirim yaklaşımı, ölüm oruçları, sığınmacılar vb. gibi özel ve genel, eski ve yeni sorun alanları günden güne biraz daha genişlemekte ve ciddiyetini arttırmaktadır (68). ETİK YA DA ETİK DIŞI DAVRANIŞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER “Buzda Kaymak” Kavramı Etik değerlerimizle ilgili kabul edilemeyecek düzeyde olan, kötü olduğunu bildiğimiz şekilde, masumca bir adım atmanın tehlikesiz olacağı varsayımıyla ilk adımı attığımız anda buz üzerinde kaymaya ve sonu daha da kötüye varan kontrol ve kabul edilemeyen noktalara doğru sürüklenmeye başlarız (69). Etik dışı ya da etiğe uygun davranmayı etkileyen faktörler kabaca 4 başlık altında toplanabilmekle birlikle aslında birbirleriyle iç içedirler. Bunlar (70); - Kişiye ilişkin etmenler 25 o Değerleri o Tecrübeleri o Öncelikleri o Pozisyon ve kıdemi o Demografik özellikleri (eğitim, yaş, cinsiyet) o Etik dışı eylemin olası sonuçları getiri ve götürüleri hakkında yapılan risk değerlendirmesi - Eyleme ilişkin etmenler o Açık Etik İhlali o Durumsal Faktörler o Gri Alanlar o Etkilenen Kişiler - Gruplar - Kuruma ilişkin etmenler o Etik Kodları ve Etik Eğitimi o Kurumun Yönetim Felsefesi, Geçmişi (tarihi) o Değerleri ve Kültürü (söylemler, ritüeller, semboller) o Bulunduğu Sektör ve Rekabet Durumu - Çevreye ilişkin etmenler o Sosyal - Kültürel Çevre: Türk Yönetim Kültürü o Ekonomik Çevre: Belirginlik Düzeyi - Rekabetin Düzenlenmesi o Siyasal Çevre: Devletin ve Özel Sektörün Karşılıklı Konumları o Diğer Etmenler: Yargı Süreci, Medya, Uluslararası Kuruluşlar 26 GEREÇ VE YÖNTEMLER Araştırma 03.02.2016 ile 15.03.2016 tarihleri arasında HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı olan halk sağlığı profesyonelleriyle yapıldı. Araştırmanın evreni olarak iletişim grubuna kayıtlı olan ve kişisel mail adresleri bulunan 517 kişi kabul edildi. HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı olan 18’i emekli ve halen aktif olarak çalışmayan, 12’si çalışmasını farklı branşta sürdüren, 14’ ü ise Tıp Eğitimi Anabilim Dalında eğiticilik yapan ve aktif olarak halk sağlığı uygulamalarına katılmayan toplam 44 kişi çalışma dışı bırakıldı. Kişisel e-posta adresleri bulunan ve araştırmamıza katılmaya uygun olan 133 profesör, 77 doçent, 46 yardımcı doçent, 11 öğretim görevlisi, 206’sı uzman/doktoralı olan 473 kişiye oluşturduğumuz anket internet üzerinden yollanıp araştırmamıza katılmaya davet edildi. Bazı üniversite mail adreslerinin anket programlarını engellemesi ve yolladığımız anketin maillerin istenmeyenler kutusuna düşüp doğrudan reddedilmesi üzerine bu kişiler telefonla aranıp kendilerine anket yolladığımız bilgisi iletildi. Oluşturduğumuz anket Survey Monkey isimli web tabanlı anket hazırlama ve toplama programı üzerinden araştırmaya dahil edilen halk sağlığı profesyonellerine yollandı. Ankete geri dönüş yapmayan kişilere beşer gün arayla yeni davet mesajı gönderildi. Anket sorularını cevaplandırmaya başlayan ancak tamamlamayan katılımcılara da yedi gün arayla anketi tamamlama ricası şeklinde hatırlatma mesajı yollandı. Araştırmanın tipi kesitsel, analitik araştırma olarak planlandı. HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı halk sağlığı profesyonellerinin tümü araştırmanın evreni olarak kabul edildiğinde p değeri 0,5, q değeri 0,5 olarak alındığında araştırmanın gücünün (power) % 80 olması için en az 203 gönüllüden geri dönüş alınması hedeflendi. Alfa hata payı oranı da %5 olarak kabul edildi. 27 Araştırmanın yürütülebilmesi için, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 13.01.2016 tarihinde gerekli izinler alınmış olup; onay yazıları (Ek-1, Ek-2, Ek-3) ekte sunulmuştur. HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı olan halk sağlığı profesyonellerinin kişisel mail adreslerinin çalışmamızda kullanılmak üzere verilmesi için HASUDER Yönetim Kurulu’ndan 26.01.2016 tarihinde gerekli izinler alınmış olup; onay yazıları (Ek-3) ekte sunulmuştur. Tamamı beş bölüm şeklinde oluşturulan anketimiz; birinci bölümünde ondört soruluk demografik bilgileri sorgulamaya yönelik, ikinci bölümde sekiz soruluk deneyim, üçüncü bölümde beş soruluk farkındalık, dördüncü bölümde on altı soruluk düşünce, beşinci bölümde yirmi iki soruluk tutum içerekli toplam altmış beş sorudan oluşmaktadır. Farkındalık, düşünce ve tutum içerikli soruların bulunduğu son üç bölümdeki toplam kırk üç soru beşli likert yapısındadır. Anket uygulanmadan önce bir tanesi farklı bir üniversiteden diğer üçü Trakya üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda görevli dört profesör, bir doçent, yedi araştırma görevlisi olmak üzere oniki kişide ön denemesi yapılmış, anlaşılmayan ifadeler ve eksiklikler giderilerek son hali verilmiştir. Anket formu ekte (Ek-4) sunulmuştur. Oluşturduğumuz anket birden fazla oturumda tamamlanabilmiş ve katılımcılar ankete devam etmek üzere tekrar anketi açtıklarında önceden verdikleri cevapları anket üzerinde kayıtlı kaldığı için cevaplamaya kaldıkları yerden devam edebilmişlerdir. Anketi gönder butonuna basana kadar önceki sayfalardaki sorulara ve verdikleri cevaplara tekrar geri dönüş yapma ve cevaplarını değiştirme imkanı olan katılımcılar anketi gönderdikten sonra anket bir daha açılmamıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 20.0 programı kullanılmıştır (SPSS 20.0 programı için seri numarası: 10240642). Analizde tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart sapma, ortanca, maksimum ve minimum), ki-kare analizleri ve Stepwise lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçları değerlendirirken oluşturulan gruplar arasında % 95 güven aralığında p 0,05’ten küçük bulunan değerlerde önemli fark olduğu kabul edilmiştir. Yapılan analizler sırasında ki-kare analizi yapılan beşli likert sorularında verilen cevaplar iki grup haline getirilmiş “Kesinlikle katılıyorum” ve “Katılıyorum” cevapları tek grupta, “Kararsızım”, “Katılmıyorum” ve “Kesinlikle katılmıyorum”da aynı grup altında birleştirilmiştir. 28 Tablo 24-25-26 ve 27’de verilen ki-kare analizi sırasında “Kesinlikle ilgilenmem reddederim” ve “İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim” cevapları “Reddederim” başlığı altında, “İlgilenmeyi kabul ederim” ve “İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim” cevapları da “Kabul ederim” başlığı altında birleştirilmiştir. “Kararsızım” yanıtını veren altı kişi analiz dışı bırakılmıştır. Araştırmanın Hipotezleri H0A: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda deneyimleri bakımından fark yoktur. H1A: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda deneyimleri bakımından fark vardır. H0B: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda farkındalıkları bakımından fark yoktur. H1B: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda farkındalıkları bakımından fark vardır. H0C: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda tutumları bakımından fark yoktur. H1C: Halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda tutumları bakımından fark vardır. Araştırmanın Değişkenleri Bağımlı Değişkenler: Halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı uygulamaları sırasında yaşanan etik sorunlar konusundaki farkındalıkları, Halk sağlığı uygulamaları sırasında yaşanan etik sorunlarla ilgili deneyimleri, düşünceleri ve tutumları. Bağımsız Değişkenler: - Yaş - Cinsiyet - Çalıştığı kurum - Çalıştığı kurumun bulunduğu coğrafi bölge - Lisans eğitimi - Meslekte toplam çalışma süresi - Ünvanı 29 - Lisans eğitiminde Tıp Etiği eğitimi alma durumu - Profesyonel eğitimi sırasında Halk Sağlığı Etiği eğitimi alma durumu - Etik dersi verme durumu - Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğiticilik yapmaya gönüllü olma durumu - Etik konusuna özel ilgi durumu - Mesleğini severek yapma durumu - Uzmanlık alanı içinde çalıştığı ilgi alanı Araştırmanın Kısıtlılıkları - Tüm veriler katılımcıların beyanlarına dayalı olduğu için bu beyanlar doğru kabul edilmiştir. - Araştırma sırasında HASUDER’den temin edilen mail adreslerinden bazıları aktif olarak kullanılmamakta, bazı kişilerin ise HASUDER’de kayıtlı birden fazla mail adresi bulunmaktadır. Hangi mail adresinin güncel olarak kullanıldığını bilmediğimiz bu kişilerin mevcut mail adreslerinin tümüne ankete katılım için davet mesajı gönderilmiştir. Bu kişilerden dört tanesi her iki mail adresine gelen anketi de cevaplandırmıştır. Aynı kişilerden gelen bu cevapların ilki çalışmaya dahil edilip diğer cevaplar çalışma dışı bırakılmıştır. - Halk sağlığı uzmanı olarak çalışan herkes HASUDER’e üye olmadığı için bu kişilerin iletişim bilgilerine ulaşılması sorun olmuştur. Kongre katılımları dolayısıyla iletişim bilgilerine ulaşılabilen kişiler araştırmaya katılmak için davet edilmiştir. - HASUDER’den temin edilen mail listesinden ulaşılan kişilerin unvanlarının bulunması için çalıştıkları kurumların internet adreslerinden yararlanılmıştır. Bu sitelerin bilgilerinin güncel oldukları kabul edilmiştir. - HASUDER’den temin edilen verilerde evrenimizdeki halk sağlığı profesyonellerinin çalıştıkları kurumu gösteren bilgi olmadığı için çalışmamıza katılanların çalıştıkları kurumlara göre evreni temsil ediciliği sınanamamıştır. - Çalışmamıza katılmaya uygun 473 halk sağlığı profesyonelinin % 63,2 si katılmıştır. Geri kalan % 36,8’i oluşturan grubun da katılımı sağlanabilmesi durumunda çalışmamızın sonuçlarının değişme olasığı vardır. 30 - Halk sağlığı etiği ile ilgili yapılan çalışmalar sayıca çok az olması nedeniyle çalışmamız sürecinde literatürde tartışacağımız, örnek alabileceğimiz benzer bir çalışma bulunamamıştır. 31 BULGULAR Araştırmamıza katılmaya uygun 133’ü profesör, 77’si doçent, 46’sı yardımcı doçent, 11’i öğretim görevlisi, 206’sı uzman/doktoralı olan HASUDER iletişim gruplarına kayıtlı ve kişisel mail adresleri bulunan 473 kişi bulunmaktadır. Toplam 25 devlet üniversitesinin Halk Sağlığı Anabilim Dalları’nda ve üniversite dışında çalışan halk sağlığı profesyonellerinin kişisel e-posta adreslerine anket ve davet mesajı yollanmıştır. Bu üniversitelerin 23’ünden geri dönüş sağlanmıştır. Sonuçta 299 kişi anketimizi yanıtlamış, 3 kişi de çalışmaya katılmayacağını bildirmiştir. 473 kişiden katılım oranı % 63,2’dir. SOSYODEMOGRAFİK ÖZELLİKLER Tablo 2. Evren ve çalışmaya katılanların ünvanlarına ve cinsiyetlerine göre dağılımı Evren Evrene Göre Ünvana Göre χ2 Katılım Katılım p Ünvan n % n % % Profesör 133 28,1 92 30,7 69,2 Doçent 77 16,3 57 19,1 74,0 Yardımcı Doçent 46 9,7 30 10,1 65,2 15,001 Öğretim Görevlisi 11 2,3 9 3,0 81,8 0,005 Uzman/Doktoralı 206 43,6 111 37,1 53,9 Toplam 473 100 299 100 *Fark uzmanlar ve doktoralılardan kaynaklanmaktadır. 32 Katılımcıların unvanlarına göre dağılımında 92’si (% 30,7) profesör, 57’si (% 19,1) doçent, 30’u (% 10,1) yardımcı doçent, 9’u (% 3,0) öğretim görevlisi, 111’i (% 37,1) uzman/doktoralıdır. Çalışmaya katılanların unvanlarına göre dağılımının evrendeki dağılımlarıyla arasında önemli düzeyde fark olduğu görülmüştür (p < 0,05). Bu fark uzmanlardan/ doktoralılardan kaynaklanmaktadır. Çalışmaya katılanların cins ve yaşa göre dağılımı Tablo 3’te verilmiştir. Tablo 3. Çalışmaya katılanların cins ve yaşa göre dağılımı Yaş Cinsiyet Evren % n % χ2 Ortalama Min. Maks. Median Kadın 245 51,8 166 55,5 p 47,3±8,6 28,0 75,0 46,5 Erkek 228 48,2 133 49,4±9,1 30,0 71,0 50,0 Toplam 473 100 299 44,5 4,508 0,03 100 48,3±8,9 28,0 75,0 49,0 Çalışmaya katılanların 166’sı (% 55,5) kadın, 133’ü (% 44,5) erkek olup yaş ortalamaları 48,3±8,9 (min=28,0-maks=75,0-median=49,0)’dur. Kadınların yaş ortalamaları 47,3±8,6 (min=28,0-maks=75,0-median=46,5), (min=30,0- maks=71,0-median=50,0)’dir. erkeklerin Çalışmaya yaş ortalamaları katılanların 49,4±9,1 cinsiyetlerine göre dağılımının evrendeki dağılımlarıyla arasında önemli düzeyde fark olduğu görülmüştür (p < 0,05). Kadınlar erkeklere göre anketimize daha çok geri dönüş yapmışlardır. Katılımcıların kurumlarına ve lisans eğitimlerine göre dağılımı Tablo 4’te verilmiştir. Tablo 4. Çalışmaya katılanların çalıştıkları kuruma ve lisans eğitimlerine göre dağılımı Lisans Eğitimi Çalıştığı Kurum n % Üniversite 189 63,2 Sağlık Bakanlığı 87 29,1 Özel Sektör 14 4,7 9 3,0 299 100,0 Diğer (Birleşmiş Milletler, n % Tıp Fakültesi 280 93,6 Diğer 19 6,4 Toplam 299 100,0 DSÖ, vb.) Toplam 33 Çalışmaya katılanların çalıştıkları kuruma göre dağılımlarına bakıldığında 189’u (% 63,2) Üniversite’de, 87’si (% 29,1) Sağlık Bakanlığı’nda, 14’ü (% 4,7) Özel Sektör’de, 9’u (% 3,0) diğer sektörlerde çalışmaktadır. Lisans eğitimine göre gruplandırıldıklarında 280’i (% 93,6) Tıp Fakültesi 19’u (% 6,4) diğer fakülteler kökenlidir. Çalışmaya katılanların çalıştıkları kurumun bulunduğu coğrafi bölgeye göre dağılımı Tablo 5’te verilmiştir. Tablo 5. Çalışmaya katılanların çalıştığı kurumun bulundukları coğrafi bölgeye göre dağılımı Coğrafi Bölge n % Marmara Bölgesi 57 19,1 Ege Bölgesi 79 26,4 Karadeniz Bölgesi 23 7,7 Akdeniz Bölgesi 28 9,3 İç Anadolu Bölgesi 83 27,8 Doğu Anadolu Bölgesi 14 4,7 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 9 3,0 Yurt Dışı 6 2,0 299 100,0 Toplam Çalışmaya katılanların çalıştıkları kurumun bulunduğu coğrafi bölgeye göre dağılımlarına bakıldığında Marmara’da 57 kişi (% 19,1), Ege’de 79 kişi (% 26,4), Karadeniz’de 23 kişi (% 7,7), Akdeniz’de 28 kişi (% 9,3), İç Anadolu’da 83 kişi (% 27,8) Doğu Anadolu’da 14 kişi (% 4,7), Güneydoğu Anadolu’da 9 kişi (% 3,0), Yurt Dışı’nda çalışan 6 kişi (% 2,0) şeklindedir. Çalışma Süresi ve Etik Eğitimi Alma Durumu Çalışmaya katılanların çalışma sürelerine gösterilmektedir. 34 göre dağılımları Tablo 6’da Tablo 6. Çalışmaya katılanların çalışma sürelerine göre dağılımları Çalışma Süreleri n % ≤ 5 yıl 23 7,7 6-10 yıl 31 10,4 11-15 yıl 55 18,4 16-20 yıl 54 18,1 21-25 yıl 67 22,4 25 yıl üzeri 69 23,1 Toplam 299 100,0 Çalışmaya katılanların lisans eğitimleri sonrası halk sağlığı eğitimine başladıkları andan itibaren çalışma sürelerine göre dağılımlarına baktığımızda ≤ 5 yıl 23 kişi (% 7,7), 6-10 yıl 31 kişi (% 10,4), 11-15 yıl 55 kişi (% 18,4), 16-20 yıl 54 kişi (% 18,1), 21-25 yıl 67 kişi (% 22,4), 25 yılın üzerinde çalışan 69 kişi (% 23,1) bulunmaktadır. Tablo 7. Çalışmaya katılanların etik etiğimi alma durumlarına göre dağılımları Lisans Eğitiminde Etik Dersi Alma Durumları n % Evet 208 69,6 Hayır 91 30,4 Toplam 299 100,0 Evet 140 46,8 Hayır 159 53,2 Toplam 299 100,0 Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumları Çalışmaya katılanların 208’i (% 69,6) lisans eğitimi sırasında Tıp Etiği dersi almış 91’i (% 30,4) ise lisans eğitimi süresince tıp etiği dersi almamıştır. Katılımcıların 140’ı (% 46,8) profesyonel eğitimleri sırasında etik ile ilgili kuralları kapsayan dersler aldığını, 159’u ise (% 53,2) almadığını belirtmiştir. Çalışmaya katılanların lisans eğitimi ve profesyonel eğitimi sırasında Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği ile ilgili kuralları kapsayan ders alma durumları Tablo 8’de verilmiştir. 35 Tablo 8. Çalışmaya katılanların etik kuralları kapsayan ders almalarına göre dağılımı Lisans Eğitimi Süreci Profesyonel Eğitim Hayır Evet Süreci Toplam n % n % n % Evet 105 35,1 35 11,7 140 46,8 Hayır 103 34,4 56 18,7 159 53,2 Toplam 208 69,6 91 30,5 299 100 Çalışmaya katılanların 56’sı (% 18,7) hem lisans hem de profesyonel eğitimleri sırasında hiç etikle ilgili kuralları kapsayan ders almamıştır. 105 kişi (% 35,1) hem lisans eğitimi hem de profesyonel eğitimi sırasında etikle ilgili kuralları kapsayan ders almıştır. Tablo 9. Çalışmaya katılanların önceden etik dersi verme ve eğitici olmaya gönüllü olma durumlarına göre dağılımı Etik Dersi Verme Durumu n % Evet 98 32,8 Hayır 201 67,2 Toplam 299 100,0 Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji Derslerinde Eğitici Olmaya Gönüllü Olma Durumu Evet 165 55,2 Hayır 134 44,8 Toplam 299 100,0 Çalışmaya katılanların 98’i (% 32,8) şimdiye kadar öğrencilerine ya da asistanlarına etik dersi vermiş, 201 kişi (% 67,2) ise şimdiye kadar hiç etik dersi vermemiştir. 165 kişi (% 55,2) Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olduğunu, 134 kişi ise (% 44,8) gönüllü olmadığını belirtmiştir (Tablo 9). Çalışmaya katılanların etik dersi almış olma ve ders vermeye gönüllü olma durumlarının karşılaştırılması Tablo 10’da verilmiştir. 36 Tablo 10. Çalışmaya katılanların etik dersi almış olma ve ders vermeye gönüllü olma durumlarının karşılaştırılması Eğitici olmaya gönüllü olma durumu Ders alma Hayır Evet durumu χ2 Toplam n % n % n % p Evet 143 47,8 100 33,4 243 81,3 7,042 Hayır 22 7,4 34 11,4 56 18,7 0,008 Toplam 165 55,2 134 44,8 299 100 Çalışmaya katılanların lisans eğitimi süresince ya da profesyonel eğitimleri sırasında Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi alma durumları ile onların Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumları karşılaştırıldığında eğitim vermeye gönüllü olan 143 kişinin (% 47,8) lisans ya da profesyonel eğitimi sırasında Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi aldığı, 22 kişinin (% 7,4) ise daha önce bu konularda ders almadığı görülmüştür. Katılımcıların lisans eğitimi ya da profesyonel eğitimlerinde Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi alma durumlarının, Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumlarını etkilediği ve ders alanların almayanlara göre eğitici olmaya daha fazla gönüllü oldukları görülmüştür (p < 0,05). Tablo 11. Çalışmaya katılanların etiğe ilgi duyma ve mesleğini sevme durumlarına göre dağılımı Etik Konusuna Özel İlgi Duyma n % Evet 143 47,8 Hayır 156 52,2 Toplam 299 100,0 Evet 286 95,7 Hayır 13 4,3 Toplam 299 100,0 Mesleğini Sevme 37 Çalışmaya katılanlardan 143’ünün (% 47,8) etik konusuna özel ilgisi varken, 156’sının (% 52,2) etiğe özel bir ilgisi yoktur. Katılımcıların 286’sı (% 95,7) mesleğini severek yaptığını, 13’ü (% 4,3) ise sevmediğini belirtmiştir (Tablo 11). Tablo 12. Çalışmaya katılanların etiğe özel ilgi duyma ve ders vermeye gönüllü olma durumlarının karşılaştırılması Eğitici olmaya gönüllü olma durumu Etiğe Özel Hayır Evet İlgi Duyma χ2 Toplam p* n % n % n % Evet 107 35,8 36 12,0 143 47,8 Hayır 58 19,4 98 32,8 56 52,2 42,754 Toplam 165 55,2 134 44,8 299 100 0,000 Çalışmaya katılanların etiğe özel ilgi duyma ve Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumları karşılaştırıldığında etiğe özel ilgisi olan 107 kişi (% 35,8) ile etiğe özel ilgisi olmayan 58 kişi (% 19,4) eğitici olmaya gönüllü olmuştur. Etiğe özel ilgi duyanların ilgi duymayanlara göre eğitici olmaya daha fazla gönüllü olduğu görülmüştür (p < 0,05). Tablo 13. Çalışmaya katılanların meslek yaşamları boyunca etik çatışmayla karşılaşma durumlarına göre dağılımı Meslek Hayatı Süresince Etik Çatışmayla Karşılaşma Durumu n % Karşılaşmış 213 74,5 Karşılaşmamış 73 25,5 Toplam 286 100,0 Çalışmaya katılanların meslek yaşamı süresince etik çatışmayla karşılaşma sayıları sorulduğunda 213 kişi (% 74,5) meslek yaşamı boyunca en az bir kez etik çatışmayla karşılaştıklarını, 73 kişi (% 25,5) ise meslek yaşamı süresince hiç etik çatışmayla karşılaşmadığını belirtmiştir. 38 Çalışmaya katılanların son 12 aylık çalışma süresi içinde etik çatışmayla karşılaşma sayılarına göre dağılımı Tablo 14’te verilmiştir. Tablo 14. Çalışmaya katılanların son 12 aylık çalışma süresi içinde etik çatışmayla karşılaşma sayılarına göre dağılımı Son 12 Aylık Çalışma Süreci İçinde Etik Çatışmayla Karşılaşma Sayısı 0 126 44,1 1-4 110 38,4 5-9 20 7,0 10+ 30 10,5 Toplam 286 100,0 n % Çalışmaya katılanlara son 12 aylık çalışma süreleri içinde etik çatışmayla karşılaşma sayıları sorulduğunda 126 kişi (% 44,1) hiç, 110 kişi (% 38,4) 1-4 kez, 20 kişi (% 7,0) 5-9 kez, 30 kişi (% 10,5) 10 ve üzeri cevabını vermiştir. Tablo 15. Çalışmaya katılanların uzmanlık alanı içindeki ilgi alanlarının dağılımı* İlgi Alanları n % Epidemiyoloji 178 59,5 İş, İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları 120 40,1 Sağlık Eğitimi 116 38,8 Ana-Çocuk Sağlığı 114 38,1 Bulaşıcı Hastalıklar ve Bağışıklama 103 34,4 Sağlık Yönetimi 98 32,8 Sağlık Politikaları 90 30,1 Kronik Hastalıklar ve Yeti Yitimi 88 29,4 Çevre Sağlığı 87 29,1 Diğer 53 17,7 Afetler ve Afet Tıbbi 52 17,4 Sağlık Antropolojisi ve Sosyolojisi 45 15,1 Sağlık Ekonomisi 43 14,4 *Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir. 39 Çalışmaya katılanların uzmanlıkları içinde ilgi alanları sıralandığında 178 (% 59,5) cevap ile Epidemiyoloji, 120 (% 40,1) cevap ile İş, İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları, 116 (% 38,8) cevap ile Sağlık Eğitimi alanları ilk üç sırada yer almaktadır (Tablo 15). Tablo 16. Çalışmaya katılanların yaşadıkları etik çatışmaların ilgili olduğu sorun alanlarına göre dağılımı* Sorun Alanları n % Yayın Etiği 80 36,9 Çıkar Çatışması 71 32,7 Araştırma Etiği 69 31,8 Adalet 65 30,0 Eşitlik 49 22,6 Gizliliğe Saygı 39 18,0 Özerkliğe Saygı 34 15,7 Doğruyu Söyleme 32 14,7 Zarar Vermeme 28 12,9 Kötü Davranmama 23 10,6 Aydınlatılmış Onam 20 9,2 Sözünde Durma 16 7,4 Özgürlük 15 6,9 Muhbirlik 12 5,5 Sır Saklama 9 4,1 İfşa Etme 5 2,3 Sadakat 4 1,8 Diğer ( Bilimsel yetersizlik, Güç uygulama, vb) 2 1,1 *Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir. Çalışmaya katılanlara yaşadıkları etik çatışmaların ilgili olduğu sorun alanlarının dağılımına baktığımızda en sık ilk üç sorun alanı 80 cevap ile (% 36,9) Yayın Etiği, 71 cevap ile (% 32,7) Çıkar Çatışması, 69 cevap ile (% 31,8) Araştırma Etiği şeklinde sıralanmaktadır. 40 Çalışmaya katılanların çevrelerinde etiğe aykırı davranış nedeniyle ceza almış biri bulunma durumu ve halk sağlığı profesyonellerinin etiğe aykırı davranışlarının olası nedenleri Tablo 17’te gösterilmiştir. Tablo 17. Çalışmaya katılanların çevresinde ceza alan biri bulunma durumu ve etiğe aykırı davranışın olası nedenlerine göre dağılımı Ceza Almış Biri Bulunma Durumu n % Evet 44 15,4 Hayır 242 84,6 Toplam 286 100,0 Halk Sağlığı Etiğine Aykırı Davranmalarının Olası Nedenleri* Yetkin Olmama 146 51,1 Eğitim Yetersizliği 127 44,4 Politik Yönelim 102 35,7 Daha Çok Kazanç İsteği 93 32,5 Baskı 84 29,4 Denetim Eksikliği 75 26,2 Piyasa Koşulları 70 24,5 Ülkedeki Yasalar 46 16,1 Diğer (Süperego, Mesleki Hırs vb.) 39 13,6 Etnik Yapı 14 4,9 *Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir. Çalışmaya katılanların 44’ü (% 15,4) bağlı oldukları meslek odası ya da ilgili makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrelerinde ceza almış biri bulunduğunu, 242’si (% 84,6) ise bulunmadığını belirtmiştir. Çalışmaya katılanların cevaplarına göre halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiğine aykırı davranmalarının olası nedenlerine bakıldığında ilk sırada 146 kişinin (% 51,1) verdiği “Yetkin Olmama” cevabı yer almaktadır. “Eğitim Yetersizliği” 127 kişi (% 44,4) ile ikinci en sık, “Politik Yönelim” 102 kişi (% 35,7) ile üçüncü en sık verilen cevaptır. Son sırada ise 14 kişinin (% 4,9) verdiği “Etnik Yapı” cevabı yer almaktadır. 41 Tablo 18. Çalışmaya katılanların meslektaşlarının yeterli olmadığı konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olma durumlarına göre dağılımı Meslektaşlarının Sorumluluk Üstlenmesine Tanık Olma Durumu Tanık oldum n % 253 88,5 Tanık olmadım 33 11,5 Toplam 286 100,0 Çalışmaya katılanlara meslektaşlarının meslek hayatı boyunca yetkili ancak yeterli olmadığı bir konuda sorumluluk üstendiğine tanık olma durumları sorulduğunda 253 kişi (% 88,5) böyle bir duruma tanık olduğunu, 33 kişi (% 11,5) ise tanık olmadığını belirtmiştir. Tablo 19. Çalışmaya katılanların yeterli olmadıkları bir sorun karşısında tutumlarına göre dağılımı Tutum n % Kesinlikle ilgilenmem reddederim 70 24,5 İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim 117 40,9 Kararsız Kalırım 6 2,1 İlgilenmeyi kabul ederim 3 1,0 İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim 90 31,5 Toplam 286 100,0 Kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir halk sağlığı sorunuyla karşılaştıklarındaki tutumlarını sorduğumuz katılımcıların 70’i (% 24,5) “Kesinlikle ilgilenmem reddederim”, 117’si (% 40,9) “İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim”, 6’sı (% 2,1) “Kararsız kalırım”, 3’ü (% 1,0) “İlgilenmeyi kabul ederim”, 90’ı (% 31,5) ise “İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim” cevabını vermiştir (Tablo 19). Katılımcıların çalıştığı kuruma göre etik çatışmayla karşılaşma ve çevresinde ceza almış biri bulunma durumlarının karşılaştırılması Tablo 20’de gösterilmektedir. 42 Tablo 20. Çalıştığı kuruma göre etik çatışmayla karşılaşma ve çevresinde ceza almış biri bulunma durumlarının karşılaştırılması Çalıştığı Kurum Etik Çatışmayla Sağlık Bakanlığı χ2 Diğer Karşılaşma Durumu n % n % Karşılaşmış 60 74,1 153 74,6 Karşılaşmamış 21 25,9 52 25,4 0,01 Toplam 81 100,0 205 100,0 0,92 p Ceza almış biri bulunma durumu Evet 11 13,6 33 16,1 Hayır 77 86,4 172 83,9 0,283 Toplam 81 100,0 205 100,0 0,59 Katılımcıların çalıştıkları kurum Sağlık Bakanlığı ve diğer şeklinde gruplandırıldıktan sonra meslek hayatı süresince etik çatışmayla karşılaşma durumlarına bakıldığında Sağlık Bakanlığına bağlı çalışan 81 kişinin 60’ı (% 74,1) ve bakanlık dışı çalışan 205 kişinin 153’ü (% 74,6) meslek yaşamı süresince etik çatışmayla karşılaştığını belirtmiştir. Bağlı oldukları meslek odası ya da ilgili makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrelerinde ceza almış biri bulunma durumuna göre incelendiğinde Sağlık Bakanlığı personeli olan 81 kişinin 11’i (% 13,6), Bakanlık dışı çalışan 205 kişinin ise 33’ü (% 16,1) etik dışı davranış nedeniyle çevresinde ceza almış meslektaşlarının olduğunu belirtmiştir. Bu iki grup arasında Tablo 20’de belirtilen durumlar için önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Tablo 21. Çalıştığı kuruma göre meslektaşlarının yeterli olmadığı konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olma durumlarının karşılaştırılması Yeterli olmadığı konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık Çalıştığı Kurum Sağlık Bakanlığı χ2 Diğer olma durumları n % n % Tanık oldum 73 89,0 182 88,3 Tanık olmadım 9 11,0 24 11,7 0,026 Toplam 82 100,0 206 100,0 0,87 43 p Çalışmaya katılanların çalıştıkları kurum Sağlık Bakanlığı ve diğer şeklinde gruplandırıldıktan sonra meslektaşlarının yeterli olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olma durumuna göre karşılaştırıldığında Sağlık Bakanlığı çalışanı 82 kişinin 73’ü (% 89,0) ve Bakanlık dışı çalışan 206 kişinin 182’si (% 88,3) meslektaşlarının yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olduklarını belirtmiştir. Bu iki grup arasında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Tablo 22. Çalıştığı kuruma göre kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması Çalıştığı Kurum Yeterli olmadıkları bir sorun Sağlık Bakanlığı χ2 Diğer karşısında sorumluluk alma n % n % Reddederim 39 49,4 148 73,6 Kabul ederim 40 50,6 53 26,4 Toplam 79 100,0 201 100,0 p 15,052 0,000 Çalışmaya katılanların Sağlık Bakanlığı çalışanı 79 kişinin 39’u (% 49,4) ve Bakanlık dışı çalışan 201 kişinin 148’i (% 73,6) kendilerini yetersiz hissettikleri bir durumda sorumluluk almayı reddettiğini belirtmiştir. Bu iki gruba bakıldığında Sağlık Bakanlığı dışında çalışanların Bakanlık çalışanlarına göre kendilerini yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi çoğunlukla reddettiği görülmektedir (p < 0,05). Tablo 23. İhtiyatlılık ilkesinin olmadıklarını gerekliliğini düşündükleri bir düşünme ve sorun kendilerinin karşısında yeterli tutumlarının karşılaştırılması Sağlığa zararsız olduğu Yeterli olmadıkları bir sorun kanıtlanmadan ürünlerin kullanımının reddedilmesi halk sağlığı profesyonellerinin karşısındaki tutumları Reddederim Toplam Kabul Ederim n % n % n Katılıyorum 129 72,8 48 27,2 177 Katılmıyorum 46 57,5 34 42,5 80 % χ2 p ihtiyatlı oluşlarının gereğidir. 44 100,0 6,000 0,01 100,0 Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesini halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğunu düşünen halk sağlığı profesyonellerinin 177 kişinin 129’unun (% 72,8) kendilerini yeterli hissetmedikleri bir sorun karşışında tutumları reddetme yönünde olurken 48’inin (% 27,2) kabul etme yönündedir. Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesini halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğunu düşünenler böyle düşünmeyenlere göre daha yüksek oranda yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeyi de reddetmektedirler (p < 0,05). Tablo 24. Halk sağlığı uzmanların yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğunu düşünme ve kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması Halk sağlığı uzmanlarının Yeterli olmadıkları bir sorun yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeleri karşısında tutumları Reddederim Toplam χ2 p Kabul Ederim n % n % n % Katılıyorum 139 72,4 53 27,6 192 100,0 Katılmıyorum 36 55,4 29 44,6 65 100,0 malpraktistir. 6,468 0,01 Halk sağlığı uzmanların yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğunu düşünen 192 kişinin 139’u (%72,4) kendilerini yetersiz hissettikleri bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddederken, 53’ü (%27,6) kabul etmektedir. Bu durumu malpraktis olarak görenler böyle düşünmeyenlere göre daha yüksek oranda yetkin olmadıkları sorunlarda sorumluluk üstlenmeyi reddetmektedirler (p < 0,05). 45 Tablo 25. Halkın bilgilendirilmesinin gereksiz kargaşa yaratacağını düşünme ve kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması Yeterli olmadıkları bir Salgın hastalık durumunda halkın sorun karşısında bilgilendirilmesi ve doğruların tutumları söylenmesi gereksiz kargaşa Reddederim yaratacak ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracaktır. Toplam Kabul χ2 Ederim p n % n % n % Katılıyorum 32 55,2 26 44,8 58 100,0 Katılmıyorum 143 71,9 56 28,1 199 100,0 5,756 0,02 Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesinin gereksiz kargaşa yaratacağı ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracağı düşüncesinde olan 58 kişinin 32’si (% 55,2) yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddetmeyi tercih ederken 26’sı (% 44,8) kabul etmektedir. Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesinin gereksiz kargaşa yaratacağı ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracağını düşünenler diğerlerine göre daha fazla oranda kendilerini yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi kabul etmektedirler (p < 0,05). Tablo 26. Acil önlem alınması gereken toplum sağlığı sorunu durumunda halka medya aracılığıyla bilgi vermek söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi gerektiğini düşünme ve kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması Acil toplum sağlığı sorunu Yeterli olmadıkları bir durumunda halka medya sorunda tutumları aracılığıyla değil farklı bir Reddederim Toplam p Kabul Ederim iletişim yolu ile bilgi verilmeli n % n % n % Katılıyorum 67 58,8 47 41,2 114 100,0 Katılmıyorum 108 75,5 35 24,5 143 100,0 46 χ2 8,194 0,00 Acil önlem alınması gereken toplum sağlığı sorunu durumunda halka medya aracılığıyla bilgi vermenin söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi gerektiği düşüncesinde olan 114 kişinin 67’si (% 58,8) kendilerini yeterli hissetmedikleri bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddederken, 47’si (% 41,2) kabul etmektedir. Halkın farklı bir iletişim yolu ile bilgilendirilmesinin gerektiği düşüncesinde olanlar böyle düşünmeyenlere göre kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında sorumluluk almayı daha çok kabul etmektedirler (p < 0,05). Tablo 27. Kabul eden kişilerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceğini düşünme ve kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında tutumlarının karşılaştırılması Kabul edenlerin yüksek Yeterli olmadıkları bir ücretlerle sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp çalışmaları etik olarak da sorunda tutumları Reddederim Toplam χ2 Kabul Ederim n % n % n % Katılıyorum 41 56,2 32 43,8 73 100,0 Katılmıyorum 134 72,8 50 27,2 184 100,0 p uygun bir yoldur. 6,678 0,01 Kabul eden kişilerin yüksek ücretlerle sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesinde olan 73 kişinin 41’i (% 56,2) yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeyi reddederken, 32’si (% 43,8) kabul etmektedir. Kişilerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesinde olanlar olmayanlara göre daha yüksek oranda yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeyi kabul etmektedirler (p < 0,05). Çalışmaya katılanların mesleklerini icra ederken yer aldıkları çıkar çatışması yaratması muhtemel çalışma alanlarının sıralamasında 98 kişinin (% 34,2) verdiği “Rapor Hazırlama” cevabı ilk sırada yer almaktadır. Danışmanlık 93 cevap ile (% 32,5) ikinci, Bilirkişilik 91 cevap ile (% 31,8) üçüncü sıradaki çalışma alanıdır. 47 Tablo 28. Çalışmaya katılanların mesleklerinde yer aldıkları çıkar çatışması yaratması muhtemel çalışma alanlarına göre dağılımı* Çalışma Alanları n % Rapor Hazırlama 98 34,3 Yer Almadım 95 33,2 Danışmanlık 93 32,5 Bilirkişilik İncelemesi 91 31,8 Denetim 72 25,2 İşyeri Hekimliği 34 11,9 Diğer (Yönetim, Medya Mülakatları vb.) 16 5,6 *Katılımcılar bu soruya birden fazla yanıt verebilmiştir. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamalarında karşılaşılan etik çatışmalar konusunda farkındalık değerlendirmesi Tablo 29’da verilmiştir. Tablo 29. Çalışmaya katılanların halk sağlığı etik çatışmalar konusunda farkındalık n n n Halk sağlığı uygulamalarımda etik çatışmaları (%) 81 (%) 169 (%) 27 (%) 6 (%) 0 tanıyabiliyorum. (28,6) (59,7) (9,6) (2,1) (0,0) 22 134 93 25 9 (7,8) (47,3) (32,9) (8,8) (3,2) 30 113 64 58 18 (10,6) (39,9) (22,6) (20,5) (6,4) 18 74 32 110 49 (6,4) (26,1) (11,3) (38,9) (17,3) 5 16 51 122 89 (1,8) (5,6) (18,0) (43,2) (31,4) Kesinlikle Halk sağlığı uygulamalarım sırasında karşılaştığım etik çatışmaları çözebiliyorum. Halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı duyuyorum. Meslek yaşantım süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmediğim şekilde davranmam için baskı gördüm. Meslek yaşantım süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabilirim. 48 Katılmıyorum Katılmıyorum n Kesinlikle Kararsızım n Farkındalık Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Katılıyorum parametrelerinin dağılımı Çalışmaya katılanların 250’si (% 88,3) halk sağlığı uygulamaları sırasında etik çatışmaları tanıdığını, 33’ü (% 11,7) ise tanıyamadığını ya da bu konuda kararsız kaldığını belirtmiştir. Katılımcıların 156’sı (% 55,1) halk sağlığı uygulamaları sırasında karşılaştıkları etik çatışmaları çözebildiğini belirtmiştir. Çalışmaya katılan 143 kişi (% 50,4) halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı olduğunu, 92 kişi (% 32,5) meslek yaşantıları süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmedikleri şekilde davranmaları için baskı gördüğünü belirtmiştir. 21 kişi (% 7,8) meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabileceğini belirtirken 51 kişi (% 18,0) bu konuda kararsız kalmıştır. Tablo 30. Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumunun etik çatışmaları tanıma ve etik dışı davranmak için baskı görme durumuyla karşılaştırılması Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu Etik Çatışmaları Tanıyabilme Durumu χ2 Hayır Evet p n % n % Tanıyabiliyor 122 92,4 128 84,8 Tanıyamıyor 10 7,6 23 15,2 4,008 Toplam 132 100,0 151 100,0 0,04 Etik Dışı Davranmak için Baskı Görme Durumu Baskı görmüş 53 40,2 39 25,8 Baskı görmemiş 79 59,8 112 74,2 6,586 Toplam 132 100,0 151 100,0 0,01 Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumlarına göre etik çatışmaları tanıyabilme durumları karşılaştırıldığında etik dersi alan 132 kişiden 122’si (% 92,4), ders almayan 151 kişiden de 128’i (% 84,8) etik çatışmaları tanıyabildiğini belirtmiştir. Etik dersi alan ve almayan grup arasında etik çatışmaları tanıyabilme açısından önemli fark bulunmuş ve ders alan grubun karşılaştıkları etik çatışmaları daha çok tanıdıklarını düşündükleri görülmüştür (p < 0,05). Katılımcılardan etik dersi alma ve etik dışı davranmak için baskı görme durumları karşılaştırıldığında etik dersi alan 132 kişinin 53’ü (% 40,2) ve ders almayan 151 kişinin 39’u (% 25,8) meslek yaşantısı süresince etik dışı davranmak için baskı gördüğünü belirtmiştir. 49 Etik dersi alanlar ders almayanlara göre daha yüksek oranda etik dışı davranmak için baskı gördüğünü belirtmektedir (p < 0,05). Diğer farkındalık parametreleri çalışmaya katılanların profesyonel eğitimleri sırasında etik dersi alma durumlarıyla karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Tablo 31. Katılımcıların çalıştığı kurumun etik çatışmaları tanıyabilme, çözebilme ve etik dışı davranmak için baskı görme durumuyla karşılaştırılması Çalıştığı Kurum Etik Çatışmaları Tanıyabilme Durumu Sağlık Bakanlığı Diğer χ2 p n % n % Tanıyabiliyor 63 79,7 187 91,7 Tanıyamıyor 16 20,3 17 6,3 7,855 Toplam 79 100,0 204 100,0 0,00 Karşılaştıkları etik çatışmaları çözebilme durumu Çözebiliyor 36 45,6 120 58,8 Çözemiyor 43 54,4 84 41,2 4,044 Toplam 79 100,0 204 100,0 0,04 Etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme durumu 33 41,8 59 28,9 Baskı Görmüş Baskı Görmemiş 46 58,2 145 71,1 4,286 Toplam 79 100,0 204 100,0 0,038 Çalışmaya katılan 79 Sağlık Bakanlığı çalışanının 63’ü (% 79,7), Bakanlık dışı çalışan 204 kişinin ise 187’si (% 91,7) karşılaştıkları etik çatışmaları tanıyabildiklerini belirtmektedir. Çalışmaya katılanlardan Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan 36 kişi (% 45,6) karşılaştıkları etik çatışmaları çözebildiğini 43’ü ise (% 54,4) çözemediğini belirtmiştir. Bakanlık dışı çalışanların karşılaştıkları etik çatışmaları Sağlık Bakanlığı çalışanlarına göre daha çok tanıyabildikleri ve çözebildikleri görülmektedir (p < 0,05). Çalışmaya katılanlardan Sağlık Bakanlığı personeli olan 79 kişinin 33’ü (% 41,8) ve Bakanlık dışı çalışan 204 kişinin 59’u (% 28,9) etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı gördüğünü belirtmiştir. Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı çalışanlara göre etiğe uygun bulmadıkları şekilde davranmak için daha çok baskı gördüğünü belirtmiştir (p < 0,05). 50 Diğer farkındalık parametreleri çalışmaya katılanların çalıştıkları kuruma göre oluşturulan gruplar arasında karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Tablo 32. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin etik dışı karar alma durumuyla karşılaştırılması χ2 Etik Dışı Karar Alma Cinsiyet Kadın Durumu Karar aldım Karar almadım Toplam p Erkek n % n % n % 6 28,6 15 71,4 21 100,0 6,285 149 56,9 113 43,1 262 100,0 0,012 Meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabileceğini belirten 21 kişinin 15’i (% 71,4) erkek, 6’sı (% 28,6) ise kadındır. Cinsiyete göre etik dışı karar alma durumu incelendiğinde erkeklerin kadınlara göre daha fazla etik kurallara uygun olmayan kararlar almış olabileceklerini belirttiği görülmüştür (p < 0,05). Diğer farkındalık parametreleri, çalışmaya katılanların kadın ya da erkek oluşlarına göre verdikleri cevaplar yönünden karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin düşünceleri Tablo 33’te gösterilmiştir. Çalışmaya katılanlardan 272’si (% 98,2) halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı etiği ilkelerine uygun hareket ettiğini belirtirken, 183 kişi (% 66,0) halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmadığını düşündüğü kişiler olduğunu belirtmiştir. Katılımcıların 168’i (% 60,6) halk sağlığı profesyonellerinin siyasi görüşleri arasındaki farklılıkların, mesleki etik kurallarına uyumu zorlaştırdığını düşündüklerini, 220 kişi (% 79,4) de sosyal yaşamdaki güç dengelerinin halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarını etkilediğini belirtmiştir. Çalışmaya katılanların 228’i (% 82,4) halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmanın halk sağlığı profesyonelleri için malpraktis niteliğinde olduğunu belirtirken, 33 kişi (% 11,8) kararsız kalmıştır. 16 kişi (% 5,8) ise halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmanın halk sağlığı profesyonelleri için malpraktis olmadığını belirtmiştir. 51 Tablo 33. Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin düşünce parametrelerinin Katılmıyorum n n n (%) (%) (%) (%) (%) 114 158 4 1 0 (41,2) (57,0) (1,4) (0,4) (0,0) 38 99 28 90 22 (13,7) (35,7) (10,2) (32,5) (7,9) 101 127 33 11 5 (36,5) (45,9) (11,8) (4,0) (1,8) 4 16 88 133 36 (1,4) (5,8) (31,8) (48,0) (13,0) 21 101 77 59 19 (7,6) (36,5) (27,7) (21,3) (6,9) 35 185 28 25 4 (12,6) (66,8) (10,2) (9,0) (1,4) 14 73 65 93 32 (5,0) (26,3) (23,6) (33,6) (11,5) 19 149 36 58 15 (6,9) (53,8) (13,1) (21,0) (5,4) 13 106 81 66 11 (4,7) (38,3) (29,2) (23,8) (4,0) Kesinlikle n Katılıyorum Katılmıyorum etiği ilkelerine uygun hareket ettiğimi Kararsızım Halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı n Kesinlikle Düşünce Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum dağılımı söyleyebilirim. Çevrem/çalıştığım kurum/ bağlı bulunduğum meslek örgütü mesleki etik davranışlarımı etkiliyor. Halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmak halk sağlığı profesyonelleri için malpraktis niteliğindedir. Halk sağlığı profesyonellerinin, halk sağlığı etiği eğitimleri yeterlidir. Uzmanlık örgütü, halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiğine uygun davranmasında etkilidir. Sosyal yaşamdaki güç dengeleri halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarını etkilemektedir. Etik bilimsel kanıtlara göre değişir. Halk Sağlığı profesyonellerinin etik tutumları, yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebilir. Halk sağlığı profesyonellerinin mesleğinin gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olduklarını düşünüyorum. 52 Tablo 33 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin düşünce n n n (%) (%) (%) (%) (%) 9 89 112 61 6 (3,2) (32,1) (40,5) (22,0) (2,2) 45 138 51 39 4 (16,2) (49,8) (18,5) (14,1) (1,4) 85 116 34 32 10 (30,7) (42,0) (12,2) (11,5) (3,6) 63 89 70 46 9 (22,7) (32,1) (25,4) (16,6) (3,2) 4 16 48 131 78 (1,4) (5,8) (17,3) (47,3) (28,2) 38 130 52 49 8 (13,7) (46,9) (18,8) (17,7) (2,9) Halk sağlığı etiği, sosyal gelişim ve 46 143 57 26 5 değişimlere göre güncellenmelidir. (16,6) (51,6) (20,6) (9,4) (1,8) Kesinlikle Halk sağlığı profesyonelleri yasalara çok bağlıdır. Halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmadığını düşündüğüm kişiler var. Katılmıyorum Katılmıyorum n Kesinlikle Kararsızım n Düşünce Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Katılıyorum parametrelerinin dağılımı Halk sağlığı profesyonelleri gündelik uygulamalarında halk sağlığı etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha üstte tutmalıdırlar. Bir halk sağlığı girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır. Yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik olduğunu düşünüyorum. Halk sağlığı profesyonellerinin siyasi görüşleri arasındaki farklılıklar, mesleki etik kurallarına uyumu zorlaştırmaktadır. Çalışmaya katılanların 169’u (% 61,0) halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiği eğitimlerinin yetersiz olduğunu, 158’i (% 57,0) halk sağlığı profesyonellerinin mesleklerinin gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olmadığını belirtmiştir. Katılımcıların 137’si (% 49,4) çevrem/çalıştığım kurum, bağlı bulunduğum meslek örgütü mesleki etik davranışlarımı etkiliyor derken 110 kişi (% 40,4) etkilemediği, 28 kişi (% 10,2) ise bu konuda kararsız olduğunu belirtmiştir. 53 Çalışmaya katılanların 209’u (% 75,5) yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik olmadığını düşündüğünü belirmiştir. 20 kişi (% 7,2) ise yasal olan aynı zamanda etiktir şeklinde düşünmektedir. 48 kişi (% 17,3) bu konuda kararsız kalmıştır. Katılımcıların 98’i (% 35,3) halk sağlığı profesyonellerinin yasalara çok bağlı olduğunu düşünürken, 112 kişi (% 40,4) bu konuda kararsız kalmıştır. 67 kişi (% 24,2) ise halk sağlığı profesyonellerinin yasalara çok bağlı olmadığını düşündüklerini belirtmiştir. Çalışmaya katılan 201 kişi (% 72,7) halk sağlığı profesyonellerinin gündelik uygulamalarında halk sağlığı etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha üstte tutmaları gerektiğini düşünmektedir. Katılımcıların 152’si (% 54,8) bir halk sağlığı girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır şeklinde fikir belirtmiştir. Çalışmaya katılanların 87’u (% 31,3) etiğin bilimsel kanıtlara göre değiştiğini, 125’i (% 45,1) ise etiğin bilimsel kanıtlara göre değişmediğini düşündüklerini belirtmiştir. 65 kişi (% 23,6) de bu konuda kararsız kalmıştır. Katılımcıların 168’i (% 60,7) halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarının, yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebileceğini ve 189’u (% 68,2) halk sağlığı etiğinin, sosyal gelişim ve değişimlere göre güncellenmesi gerektiğini düşündüğünü belirtmiştir. Tablo 34. Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumu ve etiğin bilimsel kanıtlara göre değişebilirliği görüşlerinin karşılaştırılması Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu Etiğin Bilimsel Kanıtlara Hayır Evet χ2 Göre Değişme Durumu n % n % Değişebilir 48 55,2 80 42,1 Değişemez 39 44,8 110 57,9 4,099 Toplam 87 100 190 100 0,04 p Profesyonel eğitimi sırasında etik dersi alan 87 kişinin 48’i (% 55,2) ders almayan 190 kişinin ise 80’i (% 42,1) etiğin bilimsel kanıtlar göre değiştiğini düşünmektedir. Profesyonel eğitimi sırasında etik dersi alanlar ders almayanlara göre daha fazla etiğin bilimsel kanıtlara göre değişebileceği yönünde fikir belirtmişlerdir (p< 0,05). 54 Tablo 35. Çalışmaya katılanların etik dersi alma durumu ve halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmayan kişilerin bulunduğu düşüncesinin karşılaştırılması Halk Sağlığı Profesyonelleri Arasında Halk Sağlığı Etiğine Uygun Davranmayan Kişilerin Varlığı Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu χ2 Hayır Evet n % n % Bulunuyor 93 50,8 35 37,2 Bulunmuyor 90 49,2 59 62,8 Toplam 183 100 94 100 p 4,611 0,03 Profesyonel eğitimi sırasında etik dersi alan 183 kişinin 93’ü (% 50,8), ders almayan 94 kişinin 35’i (% 37,2) halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmayan kişiler olduğunu belirtmektedir. Profesyonel eğitimi sırasında etik eğitimi alanlar, ders almayanlara göre halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmayan kişiler olduğunu daha fazla belirtmektedir (p< 0,05). Diğer düşünce parametreleri çalışmaya katılanların profesyonel eğitimleri sırasında etik dersi alma durumlarıyla karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Çalışmaya katılanların halk sağlığı etiğine ilişkin tutumları Tablo 36’da gösterilmiştir. Çalışmaya katılanların 134’ü (% 50,9) toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan vazgeçilebileceğini düşünmektedir. Katılımcıların 242’si (% 92,0) toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme hakkının olduğuna katıldıklarını belirtirken 59 kişi (% 22,4) söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesinin gereksiz kargaşa yaratacağı ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracağı yönünde fikir belirtmiştir. Çalışmaya katılan 112 kişi (% 42,6) yasalarda belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olduğunu düşünmektedir. 55 n n (%) (%) (%) (%) (%) 48 86 31 78 20 (18,2) (32,7) (11,8) (29,7) (7,6) 6 21 32 136 68 (2,3) (8,0) (12,1) (51,7) (25,9) 39 73 49 73 29 (14,8) (27,8) (18,6) (27,8) (11,0) 4 9 28 83 139 (1,5) (3,4) (10,6) (31,6) (52,9) 18 88 70 66 21 (6,8) (33,5) (26,6) (25,1) (8,0) 11 16 39 108 89 (4,2) (6,1) (14,8) (41,1) (33,8) Toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan vazgeçilebilir. Katılmıyorum Katılmıyorum n Kesinlikle Kararsızım n Katılıyorum n Kesinlikle Tutum Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Tablo 36. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki tutumları Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın durum hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesi gereksiz kargaşa yaratacak ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracaktır. Yasalarda belirtilen süreler içinde gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesi gizliliğe saygı ilkesine aykırıdır. Ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek verilerin gizlenmesi dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel olacak önyargının oluşmaması için yapılmış masum düzenlemelerdir. Ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık turizmi halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp edip halkımız için negatif ayrımcılık doğurmaktadır. Günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin sunumunda sosyal güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumu vergi ve prim ödeyen vatandaşların haklarını ihlaldir. 56 n (%) (%) (%) (%) 29 91 46 51 46 (11,0) (34,6) (17,5) (19,4) (17,5) 7 13 27 105 111 (2,7) (4,9) (10,3) (39,9) (42,2) 5 14 34 125 85 (1,9) (5,3) (12,9) (47,6) (32,3) 143 78 23 10 9 (54,4) (29,7) (8,7) (3,8) (3,4) (%) Katılmıyorum Katılmıyorum n n Kesinlikle Kararsızım n Katılıyorum n Kesinlikle Tutum Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki tutumları Hekimlerin statüleri dolayısıyla hastaları arasında özellikle cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyanları ailelerine ve eşlerine bildirilmesi ödevdir ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının korunması için gereklidir. Çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve cinsel şiddet söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında farklı tutumlar mevcut olabilir. Bazı ailelerin çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim kendi inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını çocuğu koruma adına ilgili makamlara bildirmek ve bu aileleri ifşa etmek hekimlik meslek etiğine aykırıdır. Hekimlik mesleği dolayısıyla dahil olduğunuz, inançları gereği kadınlar ya da çocuklarına karşı sağlığı riske atacak geleneklerini devam ettiren bir etnik grubun sürdürdükleri uygulamaları bildirmek, duyurmak gizlilik ilkesine aykırıdır. Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesi kabul edilemez. 57 Katılmıyorum n n n n (%) (%) (%) (%) Kesinlikle Katılmıyorum (%) Kararsızım n Katılıyorum Kesinlikle Tutum Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki tutumları Özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden kaynaklanan acil olarak önlem alınması gereken toplum sağlığını riske atan bir durum söz konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu 8 46 64 90 55 olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermek (3,0) (17,5) (24,4) (34,2) (20,9) bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar 173 69 11 3 7 edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme hakkı (65,8) (26,2) (4,2) (1,1) (2,7) 10 6 11 71 165 (3,8) (2,3) (4,2) (27,0) (62,7) da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut 7 7 19 55 175 risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara (2,7) (2,7) (7,2) (20,9) (66,5) 124 87 19 12 21 (47,1) (33,1) (7,2) (4,6) (8,0) söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmelidir. Toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda vardır. İşyeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul edilebilir düzeyde görmezden gelmeleri ya da gizlemeleri olağan bir insan davranışıdır. Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya dağıtılması sağlanabilir. Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumları yasaların desteklediği etik bir sorundur. 58 n n (%) (%) (%) (%) 4 20 34 85 120 (1,5) (7,6) (12,9) (32,4) (45,6) durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları 6 25 45 79 108 alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha (2,3) (9,5) (17,1) (30,0) (41,1) 69 112 51 24 7 (26,2) (42,6) (19,4) (9,1) (2,7) 85 111 45 17 5 (32,3) (42,2) (17,1) (6,5) (1,9) Kesinlikle (%) Katılmıyorum Katılmıyorum n n Kesinlikle Kararsızım n Tutum Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Katılıyorum Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki tutumları Afetler ve olağan dışı durumlar sırasında sunulan sağlık hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi halkımıza sağlanması için tıbbi ve gıda yardımlarının özenli şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık yöneticileri iş birliği içinde olmalıdır. Tabiata bağlı nedenler ya da sanayi kuruluşlarının faaliyetleri sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut yüksek ücretler karşılığında bu bölgelerde yaşayıp çalışmaları etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabilir. Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesi halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereğidir. Halk Sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı konularda sorumluluk üstlenmeleri malpraktistir. 59 Katılmıyorum Katılmıyorum n n n (%) (%) (%) (%) (%) 38 101 61 33 30 (14,5) (38,4) (23,2) (13,5) (11,4) 9 54 89 70 41 (3,4) (20,5) (33,9) (26,6) (15,6) 57 87 53 58 8 (21,7) (33,1) (20,1) (22,1) (3,0) Kesinlikle Kararsızım n Katılıyorum n Kesinlikle Tutum Değerlendirme Maddeleri Katılıyorum Tablo 36 Devam. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamaları sırasındaki tutumları Hapishanelerdeki tutukluların can güvenlikleri devletin korumasındadır. Bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak kendi iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim müdahalesi insanı yaşatmak adına yapılan etik bir girişimdir. Halk sağlıkçıların/ DSÖ’ nün cep telefonlarının kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki göstermemeleri henüz kanıt yokken bu derece bir teknolojik gelişimin engellenmemesi adına doğru bir tutumdur. İş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesi “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırımdır. Katılımcıların 222’si (% 84,5) ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek verilerin gizlenmesinin dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel olacak önyargının oluşmaması için yapılmış masum düzenlemeler olarak görmediğini belirtmiştir. Çalışmaya katılanların 106’sı (% 40,3) ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık turizminin halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp ettiğini ve halkımız için negatif ayrımcılık doğurduğunu düşünürken, 87 kişi (% 33,1) bu düşünceye katılmadığını, 70 kişi (% 26,6) de bu konuda kararsız kaldığını belirtmektedir. Katılımcıların 197’si (% 74,9) günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin sunumunda sosyal güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumunun vergi ve prim ödeyen 60 vatandaşların haklarının ihlali olarak görmediğini belirtirken, 27 kişi (% 10,3) bu durumun bir hak ihlali olduğunu düşündüğünü belirtmiştir. 39 kişi (% 14,8) ise kararsız kalmıştır. Katılımcıların 216’sı (% 82,1) çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve cinsel şiddet söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında farklı tutumlar mevcut olabileceğini ancak bazı ailelerin çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim kendi inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını çocuğu koruma adına ilgili makamlara bildirmenin ve bu aileleri ifşa etmenin hekimlik meslek etiğine aykırı bir davranış olmadığını belirtmiştir. Buna karşılık çalışmaya katılanların 120’si (% 45,6) hekimlerin bulundukları statü dolayısıyla hastaları arasında özellikle cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyanları ailelerine ve eşlerine bildirilmesinin ödev niteliğinde olduğu ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının korunması için gerekli olduğu görüşündedir. Çalışmaya katılan 210 kişi (% 79,8) de inançları gereği kadınlar ya da çocuklarına karşı sağlığı riske atacak geleneklerini devam ettiren bir etnik grubun sürdürdükleri uygulamaları bildirmenin ve duyurmanın gizlilik ilkesine aykırı olmadığı yönünde fikir belirtmiştir (Tablo 36). Çalışmaya katılan 54 kişi (% 20,5) özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden kaynaklanan, acil olarak önlem alınması gereken, toplum sağlığını riske atan bir durum söz konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermek söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi gerektiğini düşünürken, 145’i (% 55,1) buna katılmadığını, 64’ü (% 24,3) ise kararsız kaldığını belirtmiştir. Katılımcıların 221’i (% 84,1) ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilemez olduğu düşüncesindedir. Çalışmaya katılan 236 kişi (% 89,7) işyeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul edilebilir düzeyde görmezden gelmeleri ya da gizlemelerinin olağan bir insan davranışı olarak görülemeyeceğini belirtmiştir. Çalışmaya katılanların 144’ü (% 54,8) iş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırım olduğu görüşüne katıldığını belirtirken, 64 kişi (% 25,1) bunun yerinde bir yaptırım olmadığını, 53 kişi (% 20,1) de kararsız kaldığını belirtmiştir. 61 Katılımcıların 230’u (% 87,4) sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılmasını uygun bulmadığını belirtmiştir. Çalışmaya katılan 187 kişi (% 71,1) tabiata bağlı nedenler ya da sanayi kuruluşlarının faaliyetleri sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında bu bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceğine katılmadığını, 31 kişi (% 11,8) bu durumun etik olarak da uygun olduğunu ve bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesine katıldığını belirtmiştir. 45 kişi (% 17,1) ise kararsız kalmıştır. Katılımcıların 205’i (% 77,9) afetler ve olağan dışı durumlar sırasında sunulan sağlık hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi halkımıza sağlanması için tıbbi ve gıda yardımlarının özenli şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık yöneticilerinin iş birliği içinde olması durumuna katılmadığını belirtmiştir. 34 kişi (% 12,9) kararsız kalırken, 24 kişi (% 9,1) söz konusu duruma katıldığını belirtmiştir. Çalışmaya katılan 181 kişi (% 68,8) gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesinin halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğuna katıldığını belirtmiştir. Katılımcıların 111’i (% 42,2) halk sağlıkçıların ya da DSÖ’nün cep telefonlarının kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki göstermemelerinin henüz kanıt yokken bu derece bir teknolojik gelişimin engellenmemesi adına doğru bir tutum olmadığını düşünürken, 89 kişi (% 33,8) bu tutumun doğru olduğu görüşüne katıldığını belirtmiştir. 63 kişi (% 23,5) de kararsız kalmıştır (Tablo 36). Katılımcıların 211’i (% 80,2) bazı büyük sanayi kuruluşlarının “Parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşüne katıldığını belirtmiştir. Çalışmaya katılan 139 kişi (% 52,9) hapishanelerdeki tutukluların can güvenliklerinin devletin koruması altında olduğu ve bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak kendi iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim müdahalesinin insanı yaşatmak adına yapılan etik bir girişim olduğu görüşüne katılmaktadır. 61 kişi (% 23,2) bu konuda kararsız kalırken, 63 kişi (% 24,9) bunun etik bir girişim olduğu görüşüne katılmadığını belirtmiştir. 62 Katılımcıların 196’sı (% 74,5) halk sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu görüşüne katıldığını belirtmiştir. Tablo 37. Çalışmaya katılanların profesyonel eğitimlerinde etik dersi alma durumunun “Parasını öderim kirletirim” tutumunun etik bir sorun olup olmadığını düşünme durumuyla karşılaştırılması “Parasını Öderim Profesyonel Eğitimde Etik Dersi Alma Durumu Kirletirim” Tutumu Etik Hayır Evet χ2 p Bir Sorundur n % n % Katılıyorum 103 48,8 16 30,8 Katılmıyorum 108 51,2 36 69,2 5,484 Toplam 211 100 52 100 0,019 Profesyonel eğitimlerinde etik eğitimi alan 211 kişinin 103’ü (% 48,8) ders almayan 52 kişinin ise 16’sı bazı büyük sanayi kuruluşlarının “Parasını öderim kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşündedir. Profesyonel eğitiminde etik eğitimi alanlar, eğitim almayanlara göre daha yüksek oranda “Parasını öderim kirletirim” tutumunun yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşündedir (p < 0,05). Tablo 38. Katılımcıların çalıştığı kuruma ve kabul edenlerin yüksek ücret karşılığında riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceğine katılma ya da katılmama durumuna göre karşılaştırılması Çalıştığı Kurum Kabul edenlerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp çalışmaları etik olarak da uygun Sağlık Bakanlığı χ2 Diğer p n % n % Katılıyorum 28 38,4 48 25,3 Katılmıyorum 45 61,6 142 74.7 Toplam 73 100,0 190 100,0 bir kalkınma yolu olarak kullanılabilir. 4,400 0,04 Katılımcılardan Sağlık Bakanlığı çalışanı olan 73 kişinin 28’i (% 38,4), Bakanlık dışı çalışanı olan 190 kişinin 48’i (% 25,3) mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları 63 alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarını etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak görmektedir. Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı çalışanlara göre belirtilen durumun daha yüksek oranda etik olarak uygun bir kalkınma yolu olarak görmektedir (p < 0,05). Tablo 39. Çalışmaya katılanların çalıştığı kuruma ve halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmeleri malpraktis olduğuna katılma ya da katılmama durumuna göre karşılaştırılması Halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları konularda sorumluluk Çalıştığı Kurum Sağlık Bakanlığı χ2 Diğer p üstlenmeleri malpraktistir. n % n % Katılıyorum 48 65,8 148 77,9 Katılmıyorum 25 34,2 42 22,1 4,095 Toplam 73 100,0 190 100,0 0,04 Çalışmaya katılan 73 Sağlık Bakanlığı personelinin 48’i (% 65,8), 190 Bakanlık dışı personelin ise 148’i (% 77,9) halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğunu düşünmektedir. Bakanlık dışı personel Sağlık Bakanlığı personeline göre daha yüksek oranda halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu görüşündedir (p < 0,05). Tablo 40. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin gebeliğini sonlardırmak isteyen kadının eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olma durumuyla karşılaştırılması Gebeliğini sonlardırmak isteyen Cinsiyet kadının eşinin onayının istenmesi Kadın Erkek χ2 gizliliğe saygı ilkesine aykırıdır. n % n % Katılıyorum 73 50,7 39 32,8 Katılmıyorum 71 49,3 80 67,2 8,559 Toplam 144 100,0 119 100,0 0,003 64 p Yasalarla belirtilen süreler içersinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olduğunu düşünenler çalışmaya katılan 144 kadının 73’ü (% 50,7 ), 119 erkeğin ise 39’udur (% 34,8). Kadınlar gebelik sonlandırma işleminde eş onayının istenmesini erkeklere göre daha yüksek oranda gizliliğe saygı ilkesinin ihlali yönünde görmektedir (p< 0,05). Tablo 41. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin sağlık turizminin negatif ayrımcılık oluşturması durumuyla karşılaştırılması Sağlık turizmi negatif ayrımcılık Cinsiyet doğurmaktadır. Kadın χ2 Erkek n % n % Katılıyorum 67 46,5 39 32,8 Katılmıyorum 77 53,5 80 67,2 Toplam 144 100,0 119 100,0 p 5,123 0,02 Katılımcılardan ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık turizminin halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp ettiğini ve halkımız için negatif ayrımcılık doğurduğunu düşünenler 144 kadının 67’si (% 46,5), 119 erkeğin ise 39’udur (% 32,8). Kadınlar erkeklere göre sağlık turizmini ülkemiz için daha yüksek oranda bir hak ihlali olarak görmektedir (p < 0,05). Tablo 42. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilememesi durumuyla karşılaştırılması Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da Cinsiyet topluma iş kolları yaratmak uğruna çevrenin Kadın hiçbir düzeyde kirletilmesi kabul edilemez. Erkek n % n % Katılıyorum 128 88,9 93 78,2 Katılmıyorum 16 11,1 26 21,8 Toplam 144 100,0 119 100,0 65 χ2 p 5,598 0,02 Çalışmaya katılanlardan ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtenler 114 kadının 128’i (% 88,9), 119 erkeğin ise 93’ü (% 78,2) şeklinde dağılım göstermektedir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranla çevrenin kirletilmesinin kabul edilemez olduğu görüşündedir (p < 0,05). Tablo 43. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması durumuyla karşılaştırılması Sağlık riski taşıyan gıdaların mevcut Cinsiyet risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara Kadın Erkek dağıtılması sağlanabilir. n % n % Katılıyorum 12 8,3 21 17,6 Katılmıyorum 132 91,7 98 82,4 Toplam 144 100,0 119 100,0 χ2 p 5,151 0,02 Çalışmaya katılan 144 kadının 132’si (% 91,7), 119 erkeğin ise 98’i (% 82,4) sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılmasının uygun olmadığı görüşündedir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda söz konusu gıdaların dağıtılmasının uygun olmadığını düşünmektedir (p < 0,05). Tablo 44. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin “Parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumunun yasaların desteklediği etik bir sorun olma durumuyla karşılaştırılması Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını Cinsiyet öderim çevreyi kirletirim” tutumları Kadın yasaların desteklediği etik bir sorundur. Erkek n % n % Katılıyorum 122 84,7 89 74,8 Katılmıyorum 22 15,3 30 25,2 Toplam 144 100,0 119 100,0 66 χ2 p 4,052 0,04 Çalışmaya katılanlardan bazı büyük sanayi kuruluşlarının “Parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşünde olanlar 144 kadının 122’si (% 84,7), 119 erkeğin ise 89’u (% 74,8) şeklinde dağılım göstermektedir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda bu durumun etik bir sorun olduğunu düşünmektedir (p < 0,05). Tablo 45. Çalışmaya katılanların cinsiyetlerinin “Sıfır tolerans” ilkesinin yerinde bir yaptırım olması durumuyla karşılaştırılması İş kazası ya da meslek hastalıklarının Cinsiyet görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının Kadın iptal edilmesi “sıfır tolerans” ilkesi Erkek n % n % Katılıyorum 89 61,8 55 46,2 Katılmıyorum 55 38,2 64 53,8 Toplam 144 100,0 119 100,0 χ2 p doğrultusunda yerinde bir yaptırımdır. 6,390 0,01 Katılımcılardan iş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırım olduğu görüşünde olanlar 144 kadının 89’u (% 61,8), 119 erkek katılımcının ise 55’i (% 46,2) şeklinde dağılım göstermektedir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda “sıfır tolerans” ilkesini yerinde bir yaptırım olarak görmektedir (p < 0,05). Diğer tutum parametreleri çalışmaya katılanların kadın ya da erkek oluşlarına göre verdikleri cevaplar yönünden karşılaştırıldığında önemli fark bulunmamıştır (p > 0,05). Çok Değişkenli Analizler Stepwise lojistik regresyon analizinde; Bağımlı değişken: Halk sağlığı profesyonellerinin meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabilme durumu, Bağımsız değişkenler: Yaş, cinsiyet, çalıştığı kurum ve meslekte toplam çalışma süresi olarak alınmıştır. 67 Tablo 46. Çalışmaya katılanların meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabilme durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* Referans 1,2 - 8,8 0,017* Cinsiyet Kadın Erkek 3,3 0.000* 0,040 Sabit *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Etik ilkelere uymayan kararlar almış olabilirim” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 3,3 kat daha fazla (% 95 GA: 1,2-8,8) bulunmuştur. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. Bağımlı değişken: Yasalarla belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınların uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olma durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. Tablo 47. Çalışmaya katılanların yasalarla belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınların uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olma durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* 1,3 - 3,8 0,002* 0,94 – 0,99 0,033* Cinsiyet Kadın Referans Erkek 2,3 Yaş 0,97 Sabit 4,193 0,042* *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Yasalarla belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadınların uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı görmeme” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 2,3 kat 68 daha fazladır (% 95 GA: 1,3-3,8) ve yaşla birlikte azalmaktadır OR = 0,97 (% 95 GA:0.940.99). Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. Bağımlı değişken: Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilememe durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. Tablo 48. Çalışmaya katılanların ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilememe durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* Referans 1,2 - 4,8 0,013* 0,86 – 0,99 0,045* Cinsiyet Kadın Erkek 2,4 Yaş 0,93 Sabit 0,125 0,000* *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin kirletilmesi kabul edilebilir” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 2,4 kat daha fazladır (% 95 GA: 1,2-4,8) ve yaşla birlikte azalmaktadır OR = 0,93 (% 95 GA: 0,86-0,99). Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. Bağımlı değişken: Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. 69 Tablo 49. Çalışmaya katılanların sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* Referans 1,1 - 5,0 0,026* Cinsiyet Kadın Erkek 2,4 0,000* 0,091 Sabit *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması sağlanabilir” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 2,4 kat daha fazla (% 95 GA: 1,1-5,0) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. Bağımlı değişken: Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olma durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. Tablo 50. Çalışmaya katılanların bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olarak görme durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* Referans 1,01 - 3,45 0,046* Cinsiyet Kadın Erkek 1,9 0,000* 0,18 Sabit *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarını yasaların desteklediği etik bir sorun olarak görmeme” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 1,9 kat daha fazla (% 95 GA: 1,01-3,45) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. 70 Bağımlı değişken: İş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırım olma durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. Tablo 51. Çalışmaya katılanların iş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesini “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırım olarak görme durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* Referans 1,2 - 3,1 0,012* Cinsiyet Kadın Erkek 1,9 0,005* 0,618 Sabit *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “İş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesinin “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırım olmadığı” yanıtı erkeklerde kadınlara göre 1,9 kat daha fazla (% 95 GA: 1,2-3,1) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. Bağımlı değişken: Halk sağlığı uygulamalarında etik çatışmaları tanıma durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. Tablo 52. Çalışmaya katılanların halk sağlığı uygulamalarında etik çatışmaları tanıma durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Etik dersi almamış Etik dersi almış Sabit Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* 1,2 - 6,4 0,021* Referans 2,7 0,000* 0,132 *p< 0,05 71 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “halk sağlığı uygulamalarında karşılaştıkları etik çatışmaları tanıyabilme” durumu etik dersi alanlarda almayanlara göre 2,7 kat daha fazla (% 95 GA: 1,2-6,4) saptanmıştır. Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. Bağımlı değişken: Meslek yaşantısı süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme durumu. Bağımsız değişkenler: Cinsiyet, yaş, çalıştığı kurum ve çalışma süresi, unvan, herhangi bir dönemde etik dersi alma durumu. Tablo 53. Çalışmaya katılanların meslek yaşantısı süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme durumuyla ilişkili olabilecek bazı değişkenlerin lojistik regresyon analizi Değişkenler Odds Oranı % 95 Güven Aralığı p* Referans 1,02 - 3,02 0,040* Çalıştığı kurum Bakanlık Dışı Sağlık Bakanlığı 1,8 0,000* 0,407 Sabit *p< 0,05 Stepwise lojistik regresyon analizi sonunda “Meslek yaşantısı süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı görme” durumu incelendiğinde Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışanların diğerlerine göre daha fazla baskı gördüğü anlaşılmaktadır (OR= 1,8; % 95 GA: 1,02-3,02). Diğer değişkenler bu yanıtı etkilememektedir. 72 TARTIŞMA Literatürde, halk sağlığı profesyonelleriyle çalışılan halk sağlığı etiği konulu çalışma bulunmayışı nedeniyle araştırmamız bu alanda öncü çalışmalardan biridir. Çalışmamızda bulduğumuz sonuçlara göre oluşturduğumuz H0 hipoztezlerimizin tümü reddedilmiş. Çalışmamıza katılan halk sağlığı profesyonelleri arasında gündelik uygulamalarda halk sağlığı etiği yönünden deneyim, farkındalık ve tutumları arasında fark vardır. Çalışmamıza katılanların unvanlarına göre dağılımının evrendeki dağılımlarıyla arasında önemli düzeyde fark olduğu görülmüştür (p<0,05). Bu fark uzmanlardan/doktoralılardan kaynaklanmaktadır. Yapılan power analizine göre 90 uzmana ulaşılması hedeflenirken 111 uzmana ulaşılmıştır. Diğer ünvan gruplarından katılım oranı uzman/doktoralıların katılım oranına göre nispeten daha yüksek olduğu için uzmanlar/doktoralıların oluşturduğu grup diğer grupların katılım oranına göre düşük kalmıştır. Bunun nedeni uzmanların bir kısmının kişisel mail adreslerinin Sağlık Bakanlığı’nın resmi mail adresi olması dolayısıyla anketimizin ulaşmasında yaşanan sorunlar olabilir. Araştırmamıza katılanların çalıştıkları kuruma göre dağılımlarına bakıldığında 189’u (% 63,2) Üniversite’de, 87’si (% 29,1) Sağlık Bakanlığı’nda, 14’ü (% 4,7) Özel Sektör’de, 9’u (% 3,0) diğer birimlerde çalışmaktadır. Dağılım oranları arasında görülen bu fark halk sağlığı profesyonellerinin özel sektörde çalışabilecekleri alanların sınırlı olmasından ve özel sektörün toplum odaklı halk sağlığı bakış açısı yerine kar amaçlı ve hasta odaklı bakış açısını tercih etmesinden kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza toplam 25 devlet üniversitesinin Halk Sağlı Anabilim Dalları’nın halk sağlığı profesyonelleri katılım için davet edilmiş ve bu üniversitelerin 23’ünden geri dönüş 73 sağlanmıştır. Üniversitelerin çoğundan geri dönüş almamızın nedeni halk sağlığı etiğinin akademik çevrelerce tartışılması gereken bir sorun alanı olarak görülmeye başlamasından kaynaklanmış olabilir. İnandı’nın yazısında belirttiği gibi ülkemizde halk sağlığı etiği konusunun geliştirilmesi gerekmektedir (8). Civaner de yazısında halk sağlığı etiği sorun alanlarının sorunun taraflarının da mümkün olduğunca katılımıyla araştırılması, tartışılması ve uygulamaya yönelik yol gösterici uzlaşılar geliştirilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (71). Araştırmamıza katılanların 140’ı (% 46,8) profesyonellik eğitimleri sırasında Halk Sağlığı Etiği ile ilgili konuları kapsayan dersler aldığını, 159’u ise (% 53,2) almadığını belirtmiştir. Halk sağlığı hemşireleriyle yapılan Folmer ve ark.’nın (72) çalışmasında ise etik eğitimi alanlar 15 kişi (% 38,0) eğitim almayanlar 24 kişidir (% 62,0). Bu çalışma yalnızca halk sağlığı hemşireleriyle yapılırken bizim araştırmamız tıp ve tıp dışı lisans eğitimli tüm halk sağlığı profesyonellerini kapsamaktadır. Hem farklı lisansların eğitim süreçlerinin hem de ülkelerin eğitim sistemlerinin farklı olması nedeniyle bu farklılığın doğduğu düşünülmektedir. Çalışmamıza katılanların lisans eğitimi süresince ya da profesyonel eğitimleri sırasında Tıp Etiği ya da Halk Sağlığı Etiği dersi alma durumları ile onların Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olma durumlarına baktığımızda ders alanların almayanlara göre ve etiğe özel ilgi duyanların ilgi duymayanlara göre eğitici olmaya daha fazla gönüllü oldukları görülmüştür (p < 0,05). Bunun nedeni eğitimin kişilerin kendine olan güvenini arttırmada etkili bir faktör olması ve kişilerin sevdiği ve ilgi duydukları konularda daha çok çalışma isteği duymalarından kaynaklanıyor olabilir. Son 12 aylık çalışma süreleri içinde etik çatışmayla karşılaşma sayılarına göre katılımcılarımızın 126’sı (% 44,1), Folmer ve ark.’ nın çalışmasında ise 5’i (% 14,0) hiç etik çatışmayla karşılaşmamıştır (72). Bunun nedeni hemşirelerin hastane ortamında klinik hizmetlerin yürütülmesi sırasında hastalar ve hasta yakınlarıyla iletişim halinde olmaları nedeniyle daha çok etik çatışmayla karşı karşıya kalmalarından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanların yaşadıkları etik çatışmaların ilgili olduğu sorun alanlarının dağılımına göre en sık ilk üç sorun alanı 80 cevap ile (% 36,9) “Yayın Etiği”, 71 cevap ile (% 32,7) “Çıkar Çatışması”, 69 cevap ile (% 31,8) “Araştırma Etiği” şeklinde sıralanmaktadır. Folmer ve ark.’nın çalışmasında ilk üç sorun alanında 21 kişinin (% 53,0) verdiği özerkliğe saygı cevabı ilk sırada yer alırken ikinci ve üçüncü sırayı 16 kişinin (% 40,0) verdiği muhbirlik ve gizliliğe saygı cevapları paylaşmaktadır (72). Araştırmamızda etik çatışmaların 74 yaşandığı bu sorun alanlarındaki dağılımının Folmer ve ark.’nın araştırmasına göre farklılığı çalışmamıza katılan halk sağlığı profesyonellerinin daha çok akademik alanda ve klinik dışında çalışıyor olmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanların 44’ü (% 15,4) bağlı oldukları meslek odası ya da ilgili makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrelerinde ceza almış biri bulunduğunu, 242’si (% 84,6) ise bulunmadığını belirtmişlerdir. Muhasebe meslek mensuplarıyla yapılmış olan Dağlı’nın (73) tezinde ise ceza almış biri bulunma oranı % 33,3 iken ceza almış biri bulunmama oranı % 66,7 olarak görülmektedir. Bizim çalışmamızda ceza almış biri bulunma oranının daha düşük olması malpraktisin özellikle son yıllarda gündeme gelen ve üzerine çalışılan bir konu olmasından kaynaklanmış olabilir. Çalışmamıza katılanların cevaplarına göre halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiğine aykırı davranmalarının olası nedenlerine bakıldığında ilk sırada 146 kişinin (% 51,1) verdiği “Yetkin Olmama” cevabı yer almaktadır. “Eğitim Yetersizliği” 127 kişi (% 44,4) ile ikinci en sık, “Politik Yönelim” 102 kişi (% 35,7) ile üçüncü en sık verilen cevaptır. İlk sırada “Yetkin Olmama” cevabının verilmesinin nedeni katılımcılardan 253’ünün (% 88,5) meslektaşlarının meslek hayatı boyunca yetkili ancak yeterli olmadığı bir konuda sorumluluk üstendiğine tanık olmalarından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanlardan Sağlık Bakanlığı dışında çalışanların bakanlık çalışanlarına göre kendilerini yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi çoğunlukla reddettiği görülmektedir (p < 0,05). Bakanlık dışı personel Sağlık Bakanlığı personeline göre daha yüksek oranda halk sağlığı profesyonellerinin yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu düşüncesindedir (p < 0,05). Bu iki durumdaki farkın nedeni Bakanlık çalışanlarının bir konuda görevlendirilirken üst mevkilerden emir almalarından ve görevi reddetmeleri durumunda ciddi yaptırımlarla karşılaşabilecek olmalarından kaynaklanmış olabilir. Çalışmamıza katılanlardan Sağlık Bakanlığı personeli olan 33 kişi (% 41,8) ve Bakanlık dışı çalışan 59 kişi (% 28,9) etik kurallara uygun görmediği şekilde davranmak için baskı gördüğünü belirtmiştir. Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı çalışanlara göre etiğe uygun bulmadıkları şekilde davranmak için daha çok baskı gördüğünü belirtmiştir (p < 0,05). Bunun nedeni Bakanlık çalışanlarının Sağlık Bakanlığı’nın yaptırımlarına Bakanlık dışı çalışanlara göre göre daha fazla maruz kalmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanların 196’sı (% 74,5) halk sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğu görüşüne katıldığını belirtmiştir. 75 Yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddedenlerin kabul edenlere göre halk sağlığı uzmanların yetkin olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerinin malpraktis olduğuna daha çok katıldıkları görülmüştür (p < 0,05). Aradaki bu fark Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alınarak değerlendirildiğinde Bakanlık çalışanlarının bu durumu malpraktis değil görev icrası şeklinde görmelerinden kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanlardan yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi kabul edenler reddedenlere göre halkın bilgilendirilmesinin daha çok gereksiz kargaşa yaratacağı ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracağını düşünmektedir (p < 0,05). Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alındığında Bakanlık çalışanlarının salgın hastalık gibi toplumu tehdit eden sorunların çözümünde birincil sorumlu olarak çalışmalarından ve kriz yönetimi sırasında halkın doğru şekilde bilgilendirilmesinin de ek zaman ve emek gerektiren bir iş olarak görülmesinden kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılan 54 kişi (% 20,5) özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden kaynaklanan, acil olarak önlem alınması gereken, toplum sağlığını riske atan bir durum söz konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermenin söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmesi gerektiği düşüncesindedir. Kendilerinin yeterli olmadıklarını düşündükleri bir sorun karşısında sorumluluk almayı kabul edenler reddedenlere göre daha çok halkın farklı bir iletişim yolu ile bilgilendirilmesinin gerektiğini düşünmektedir (p < 0,05). Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alınarak değerlendirildiğinde Bakanlık çalışanlarının yürüttükleri işlerde devleti temsil etmelerinden ve devletin özel sektörü ve çalışanlarını doğrudan zarara uğratacak ani adımlar atmaktan kaçınıyor olmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanların 242’si (% 92,0) toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme hakkının olduğuna katıldıklarını belirtmiştir. Çalışmamıza katılanlardan yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi kabul eden grup reddedenlere göre daha yüksek oranda kişilerin yüksek ücretler karşılığında sağlık için riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabileceği düşüncesindedirler (p < 0,05). Katılımcılardan Sağlık Bakanlığı çalışanları Bakanlık dışı 76 çalışanlara göre mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında riskli bölgelerde yaşayıp çalışmalarını etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak görmektedir (p < 0,05). Her iki durumda da karşılaşılan bu fark Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alınarak değerlendirildiğinde Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşüm projesiyle birlikte sağlığı kar amaçlı bir meta, aydınlatılmış onamı da müşteri ile hizmet sağlayıcı arasında yapılan koruyucu bir anlaşma olarak görmelerinden kaynaklanmış olabilir. Çalışmamıza katılan 181 kişi (% 68,8) gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesinin halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğuna katıldığını belirtmiştir. Katılımcıların 111’i (% 42,2) halk sağlıkçıların ya da DSÖ’nün cep telefonlarının kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki göstermemelerinin doğru bir tutum olmadığı düşüncesindedir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Saygılı’nın (74) da tezinde aktarlığı gibi çevresel etki değerlendirme sürecinde muhtemel olumsuzluk kavramına göre ihtiyatlı olunması gerekliliği vurgulanmıştır. Yetkin olmadıkları bir sorun karşısında sorumluluk üstlenmeyi reddedenlerin kabul edenlere göre gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesinin halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereği olduğuna daha çok katıldıkları görülmüştür (p < 0,05). Sağlık Bakanlığı çalışanlarının Bakanlık dışı çalışanlara göre daha çok yetkin olmadıkları sorunlar karşısında sorumluluk üstlendikleri de göz önüne alındığında Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşümle birlikte kar amacı güden işletmeler konumuna gelmesiyle birlikte sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı yeni teknolojilerin kullanımının reddedilmesinin ihtiyatlılık değil para kaybı olarak görülmesinden kaynaklanmış olabilir Araştırmamıza katılanların mesleklerini icra ederken yer aldıkları çıkar çatışması yaratması muhtemel çalışma alanlarının sıralamasında “Rapor hazırlama” cevabının ilk sırada verilmesinin nedeni 1993 yılında yayınlanan yönetmelikle ülkemizde yasal zemine ulaşan “Çevre Etki Değerlendirmesi” (ÇED) ve 1999 yılında DSÖ tarafından yayınlanan “Sağlık Etki Değerlendirmesi”nin (SED) (75) halk sağlığı profesyonellerinin gündemine girmesiyle 77 bu konularda çalışmaya gönüllü halk sağlığı profesyonellerinin özel sektörle çıkarlar doğrultusunda karşı karşıya gelmelerinin artmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanların 250’si (% 88,3) halk sağlığı uygulamaları sırasında etik çatışmaları tanıdığını, 33’ü (% 11,7) ise tanıyamadığını ya da bu konuda kararsız kaldığını belirtmiştir. Folmer ve ark.’nın araştırma sonuçlarına baktığınızda 33 kişi (% 78,0) etik çatışmaları tanıdığını, 9 kişi (% 22,0) tanıyamadığını ya da kararsız kaldığını belirtmiştir. Sonuçlar bizim çalışmamızda bulduğumuzla kısmen benzerdir (72). Çalışmamıza katılanların 156’sı (% 55,1) halk sağlığı uygulamaları sırasında karşılaştıkları etik çatışmaları çözebildiğini, 143 kişi (% 50,4) halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Buna göre karşılaştıkları etik çatışmaları çözemeyenler ile kursa katılma ihtiyacı olanların oranlarının yakınlığı eğitimin uygulamalar sırasında önemli bir yol gösterici olmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılan 92 kişi (% 32,5) meslek yaşantıları süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmedikleri şekilde davranmaları için baskı gördüğünü, 72 kişi (% 26,4) meslek yaşantıları süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabileceğini belirtmiştir. Bu oranlar çeşitli makamlarca baskı gören katılımcıların çoğunun etik ilkelere uymayan kararlar almak zorunda kalmalarından, baskı görenlerin bir bölümünün ise her şeye rağmen etik dışı kararlar almamış olmalarından kaynaklanmış olabilir. Çalışmamıza katılanlardan profesyonellik eğitimi sırasında etik dersi alan grubun ders almayanlara göre karşılaştıkları etik çatışmaları daha çok tanıdıklarını düşündükleri, daha yüksek oranda etik dışı davranmak için baskı gördüğünü ve halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmayan kişiler olduğunu daha fazla belirtmektedir (p< 0,05). Bu sonuçlar eğitim almanın, verilen görevlerin, emirlerin, içinde bulunmak zorunda kaldığımız durumların ve meslektaşlarımızın tutumlarının etiğe uygun olup olmadığının daha iyi değerlendirilme yeteneği kazandırıyor olmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanlardan Sağlık Bakanlığı dışında çalışanların, Sağlık Bakanlığı personeline oranla etik çatışmaları daha fazla tanıyabildiği ve çözebildikleri görülmektedir (p < 0,05). Bu iki durum Sağlık Bakanlığında çalışanların uzman, Bakanlık dışı çalışanların ise yardımcı doçent, doçent ve profesör gibi akademik olarak daha fazla eğitim görmüş kişilerden oluşmasından kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılan 112 kişi (% 42,6) yasalarda belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesinin gizliliğe saygı ilkesine aykırı olduğunu düşünmektedir. Böyle düşünenler çalışmaya katılan tüm 78 kadınların % 51’i, erkeklerin ise % 35’i dir. Kadınlar gebelik sonlandırma işleminde eş onayının istenmesini erkeklere göre daha yüksek oranda gizliliğe saygı ilkesinin ihlali yönünde görmektedir (p< 0,05). Kadın halk sağlığı profesyonellerinin belirtilen durumu kadın gözüyle değerlendirmeleri ve bekli de sözkonusu ilkenin uygulanmaması nedeniyle zarara uğramaları erkeklere göre daha yüksek oranda ilke ihlali yönünde fikir belirtmelerinin nedeni olmuş olabilir. Meslek yaşantıları süresince erkeklerin kadınlara göre daha fazla etik kurallara uygun olmayan kararlar almış olabileceklerini belirttiği görülmüştür (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik değerlere daha bağlı olduğu ve görülmüştür. Araştırmamıza katılan kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılmasının uygun olmadığını düşünmektedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) aktardığına benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınlar erkeklere göre mevcut sorunlara daha çok empatiyle yaklaşmaktadır. Mevcut risklerin açıklanmasının yasal bir dayanak olarak görülmüş olması nedeniyle erkekler söz konusu gıdaların dağıtılmasının uygun olduğu yönünde fikir belirtmiş olabilirler. Bizim çalışmamızla benzer olarak Kutluk’un (77) çalışmasında da muhasebe meslek üyelerinin etik yargı düzeyi puanları arasında cinsiyete göre önemli fark görülmüştür. Kadınların etik yargı düzeyleri erkeklerden daha yüksek bulunmuştur. Çalışmamıza katılan kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda sağlık turizmini halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp ettiği ve halkımız için negatif ayrımcılık doğurduğu görüşündedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik değerler açısından daha az toleranslı oldukları görülmüştür. Araştırmamıza katılanların 221’i (% 84,1) ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtmiştir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranla çevrenin kirletilmesinin kabul edilemez olduğu görüşündedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ ın (76) araştırmasıyla benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik değerlerle daha çok ilgili ve daha tedbirli oldukları görülmüştür. Araştırmamıza katılanların 211’i (% 80,2) bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumlarının yasaların desteklediği etik bir sorun olduğu görüşüne 79 katıldığını belirtmiştir. Kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda bu durumun etik bir sorun olduğunu düşünmektedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınların erkeklere göre etik davranış konusunda daha net bir tutum sergiledikleri görülmüştür. Çalışmamıza katılan kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda “sıfır tolerans” ilkesini yerinde bir yaptırım olarak görmektedir (p < 0,05). Yılmaz ve Orhan’ın (76) araştırmasıyla benzer olarak bizim araştırmamızda da kadınlar erkeklere göre etik davranış konusunda daha net, daha tedbirli ve ilgilidirler. Diğer yandan çalışmamızda kadın ve erkekler arasında bulduğumuz etik tutum farklılıklarının nedeni kadın ve erkeklerin çalışma hayatında alan tercihleri ya da görev kabul etme/kaçınma tutumlarından kaynaklanmış olabilir. Bu durumun yapılacak yeni çalışmalarla irdelenmesi yerinde olacaktır. Çalışmamıza katılan 201 kişi (% 72,7) halk sağlığı profesyonellerinin gündelik uygulamalarında halk sağlığı etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha üstte tutmaları gerektiğini düşünmektedir. Katılımcıların 152’si (% 54,8) bir halk sağlığı girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır şeklinde düşünmektedir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Yıldız’ın (78) çalışmasında da meslek mensuplarının kamu çıkarını bireylerin çıkarından daha üstte tuttukları görülmüştür. Araştırmamıza katılanların 168’i (% 60,6) halk sağlığı profesyonellerinin siyasi görüşleri arasındaki farklılıkların, mesleki etik kurallarına uyumu zorlaştırdığını düşündüklerini, 220 kişi (% 79,4) de sosyal yaşamdaki güç dengelerinin halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarını etkilediğini belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Yıldız’ın (76) çalışmasında da politik ve siyasi görüş farklılıklarının meslek etiğine zarar verdiği sonucu görülmüştür. Çalışmamıza katılanların 137’si (% 49,4) çevrem/çalıştığım kurum/ bağlı bulunduğum meslek örgütü mesleki etik davranışlarımı etkiliyor derken 110 kişi (% 40,4) etkilemediği belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Yıldız’ın (78) çalışmasında da meslek örgütünün varlığının meslek etiğine ve meslek standartlarına bağlılığı arttırdığı görülmüştür. Araştırmamıza katılanlardan 272’si (% 98,2) halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı etiği ilkelerine uygun hareket ettiğini belirtirken, Dağlı’nın (73) çalışmasında meslek etiğine uygun hareket edenlerin oranı % 66,9’dur. Bu farkın nedeninin, hekimlik mesleğinin geleneklerinden, eğitim süresinin uzunluğundan, eğitim boyunca alınan etik ve deontoloji derslerinin içeriğinden, direkt insan hayatı ile ilgili bir çalışma alanı olması nedeniyle 80 özellikle zarar vermeme konusundaki duyarlılık ve farkındalığın yüksek olmasından kaynaklanmış olabilir. Katılımcıların 183’ü (% 66,0) halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmadığını düşündüğü kişiler olduğunu belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Dağlı’nın (73) çalışmasında da katılımcıların % 70,2’si meslektaşları arasında etik dışı davrandığını düşündüğü kişiler olduğunu belirtmiştir. Yıldız’ın (78) çalışmasında da katılımcılar meslektaşlarını doğru ve güvenilir bulmadıklarını belirtmektedir. Çalışmamıza katılanların 134’ü (% 50,9) toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan vazgeçilebileceğini düşünmektedir. Halk sağlığı etiği temel ilkelerinin ikinci maddesinde belirtildiği gibi halk sağlığı toplumdaki bireylerin haklarına saygı duyacak şekilde toplum sağlığını ele almalıdır (10). Bizim çalışmamızda bulduğumuz bu sonuç katılımcılarımızın özellikle son yıllarda gündeme gelen aşı karşıtı politikalar sonucu birey hakkı ve toplum bağışıklığı ikilemine düşmelerinden kaynaklanmış olabilir. Katılımcıların 222’si (% 84,5) ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek verilerin gizlenmesinin dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel olacak önyargının oluşmaması için yapılmış masum düzenlemeler olduğunu düşünmediklerini belirtmiştir. Bu sonuç “Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri ile Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” ile 5176 sayılı Kanunun 3. Maddesinde (28) yer alan dürüstük, tarafsızlık, saygınlık ve güven ilkeleri, gerçek dışı beyan ve bağlayıcı açıklamalar maddeleri doğrultusunda verilerde gerçek dışı değişikliklere gidilmesinin yasa dışı ve etik dışı görülmesinden kaynaklanmış olabilir. Araştırmamıza katılanların 197’si (% 74,9) günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin sunumunda sosyal güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumunun vergi ve prim ödeyen vatandaşların haklarının ihlali olarak görmezken, 27 kişi (% 10,3) bu durumun bir hak ihlali olduğu görüşündedir. Bu sonuç Halk sağlığı etiği ilkeleri ve değerleri (10) dördüncü maddede belirtildiği gibi “Halk sağlığı uygulamaları toplumun tamamını kapsamalı ve haklarını koruyamayacak bireyler için özel önlemler alınmalıdır, eşitlik ve hakkaniyet kavramı gözetilmelidir” ilkesi ile uyumludur. Çalışmamıza katılan 187 kişi (% 71,1) tabiata bağlı nedenler ya da sanayi kuruluşlarının faaliyetleri sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında bu bölgelerde yaşayıp çalışmalarının etik olarak uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılamayacağı görüşündedir. Saygılı ve Hamamcı’nın belirttiği gibi (74,79) çevre 81 hakkı tüm hak ve hürriyetlerin var olma sebebi olduğu ve çevreleri sağlıksız olduğunda insanların bekalarını sürdürümeyeceğinden dolayı sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı diğer hakların bir ön koşulu haline gelmiştir. Bizim çalışmamızda da insanların sağlıksız bir çevrede yaşamaları etik olarak uygun görülmemiştir. Araştırmamıza katılan 139 kişi (% 52,9) hapishanelerdeki tutukluların can güvenliklerinin devletin koruması altında olduğu ve bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak kendi iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim müdahalesinin insanı yaşatmak adına yapılan etik bir girişim olduğu görüşüne katılmaktadır. Küçükçallı’nın (80) da tezinde aktardığı gibi Dünya Tabipler Birliği’nin 1975’te yayınladığı Tokyo Bildirgesi’nde açlık grevleri ile ilgili 5. maddede: “Bir hükümlü beslenmeyi gönüllü olarak reddettiğinde, hekim, bu durumun yol açacağı sonuçlar üzerinde hükümlünün tam ve doğru bir yargıya varacak nitelikte olduğu kanısına varır ise, onu damardan beslemeyecektir.” Ancak Tokyo Bildirgesi, bu alandaki sorunları tümüyle çözecek kapsamda görülmemiştir ve Britanya Tabipler Birliği, 1981 yılında“Tıbbi Etik Elkitabı”nı yayınlamıştır. Bunda belirtildiği şekliyle “Hekim hastanın özerkliğine saygı göstermeyle, mümkün olan anlarda mahkumun yararına olacak şekilde müdahale etme gereksinimi arasında bir denge oluşturulmalıdır”. Hekim tutumu ve açlık grevleri konusundaki uluslararası belgelerin en ünlüsü ve de sonuncusu, 1991’de Dünya Tabipler Birliği’nin yayınladığı Malta Bildirgesi’dir. Bu bildirgenin ilk maddesi şu şekildedir. “1.1. Her insan için yaşamın kutsallığına saygı gösterilmesi etik bir zorunluluktur.” Hekim hastanın yararı ve yaşamı için sanatının bütün gereğini yerine getirmekle yükümlüdür. 1.2. Hekimin görevi hastanın kendi aldığı karara saygı göstermektir. Hekim, hastaya müdahale etmeden önce bilgilendirerek iznini alır, ancak acil durumlarda, hekim hasta için en iyi olanı yapmakla yükümlüdür. Bizim çalışmamıza katılan halk sağlığı profesyonelleri mahkumların ölüm orucu kararlarına müdehale konusunda hasta özerkliği ile insanı yaşatma arasında ikilemde kalmıştır. Profesyonel eğitiminde etik eğitimi alanlar, eğitim almayanlara göre “Parasını öderim kirletirim” tutumunun yasaların desteklediği etik bir sorun olduğunu daha fazla düşünmektedir (p < 0,05). Saygılı’nın (74) tezinde aktardığı gibi kirleten öder ilkesi, OECD’nin tanımına göre, “Çevrenin kabul edilebilir durumunun devamı için kirletenin kamu otoritelerince belirlenen kirililiği önleme ve kontrol önlemlerinin getirdiği masraflara katlanmasıdır. Ülkemizde işletmelerin çevreyi kirletmeleri sonucu aldıkları cezalar, kiriliği önleme ve kontrol önlemlerini uygulamaları durumunda yapacakları masraflardan daha düşük miktarlarda olduğu için bu ilke istismara açık duruma gelmiştir. Çalışmamızda etik eğitimi 82 alanların bu durumu etik bir sorun olarak görmeleri çevre konusundaki yasal boşluğun farkında olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Çalışmamıza katılan 236 kişi (% 89,7) işyeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul edilebilir düzeyde görmezden gelmeleri ya da gizlemelerinin olağan bir insan davranışı olarak görülmesine katılmadığını belirtmiştir. İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik’te (81) de belirtildiği gibi böylesi bir durum hem etik, hemde yasal değildir. Bizim çalışmamızda da işyeri hekimlerinin böylesi bir tutumda bulunmasının kabul edilemez bir durum olduğu sonucu çıkmaktadır. Katılımcıların 168’i (% 60,7) halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarının, yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebileceğini ve 189’u (% 68,2) halk sağlığı etiğinin, sosyal gelişim ve değişimlere göre güncellenmesi gerektiğini düşündüğünü belirtmiştir. Bizim çalışmamızla benzer olarak Kutluk’un (77) çalışmasında da meslek üyelerinin çoğunluğu, etik olgusunun duruma ve topluma göre değişeceğine ve bireylerin etik standartlarının, içinde bulundukları toplumdan farklılık gösterebileceğine inanmaktadır. Araştırmamıza katılanların 205’i (% 77,9) afetler ve olağan dışı durumlar sırasında sunulan sağlık hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi halkımıza sağlanması için tıbbi ve gıda yardımlarının özenli şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık yöneticilerinin iş birliği içinde olması durumuna katılmadığını belirtmiştir. 1982 Anayasasının (82)“Kanun Önünde Eşitlik ” başlığını taşıyan 10. maddesi şöyle demektedir: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”. Anayasanın bu maddesinden yola çıktığımızda tıbbi ve gıda yardımlarının sunumunda dikkate alınması gereken sadece kimin daha çok ihtiyaç duyduğu olmalıdır. Çalışmaya katılanların 209’u (% 75,5) yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik olmadığını düşündüğünü belirmiştir. Katılımcıların 98’i (% 35,3) halk sağlığı profesyonellerinin yasalara çok bağlı olduğu görüşündedir. Kutlu’nun (83) da çalışmasında aktardığı gibi meslek etiği hukukun koyduğu yasaların da üzerinde, uyulması zorunlu kabul edilen daha üst değer yargılarına dayandırılmaktadır. Etik değerlerin tamamının yasalara aktarılması imkansızdır. Bu nedenle etik her zaman yasaların üzerindedir. Katılımcıların 216’sı (% 82,1) çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve cinsel şiddet söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında farklı tutumlar mevcut olabileceğini ancak bazı ailelerin çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim 83 kendi inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını çocuğu koruma adına ilgili makamlara bildirmenin ve bu aileleri ifşa etmenin hekimlik meslek etiğine aykırı bir davranış olmadığını belirtmiştir. Buna karşılık çalışmaya katılanların 120’si (% 45,6) hekimlerin bulundukları statü dolayısıyla hastaları arasında özellikle cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyanları ailelerine ve eşlerine bildirilmesinin ödev niteliğinde olduğunu ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının korunması için gerekli olduğunu düşünmektedir. Pelin ve ark.’nın (84) aktardığı gibi hekimler hastalarına karşı sorumludur. Hasta mahremiyetini koruma adına başkalarının sağlığını riske atmak kabul edilebilir bir durum değildir. Bizim çalışmamızda çocuklar söz konu olduğunda hekimin gizlilik ilkesini göz ardı ettiği görülürken söz konusu cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğunda hasta mahremiyetini öncelediği görülmüştür. Bu durum cinselliğin ülkemizde halen bir tabu olarak görülmesinden ve ataerkil toplum yapısının hakim olmasından kaynaklanmış olabilir. Çalışmamıza katılanların 169’u (% 61,0) halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiği eğitimlerinin yetersiz olduğunu, 158’i (% 57,0) halk sağlığı profesyonellerinin mesleklerinin gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olmadığını belirtmiştir. Benzer oranlar göstermektedir ki araştırmamıza katılanların yaklaşık % 60’lık bir bölümü halk sağlığı profesyonellerinin hem mesleki eğitimlerinin hem de halk sağlığı etiği eğitimlerinin yetersiz olduğu görüşündedir. Uzmanlık derneği eğitim müfredatında halk sağlığı etiği eğitiminin yer almaması halk sağlığı uzmanlarının bu konuda eğitimlerinin yetersiz kalmasına neden olmuş olabilir. 84 SONUÇLAR 1. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısından fazlasının halk sağlığı etiği eğitimi yetersizdir. 2. Halk sağlığı profesyonellerinin 3/4’ü meslek yaşamı boyunca en az bir kez etik çatışmayla karşılaşmıştır. 3. Halk sağlığı profesyonellerini arasında etik çatışmaların en çok yaşandığı alan “Yayın Etiği” dir. 4. Halk sağlığı profesyonellerinin neredeyse tamamı meslek hayatları boyunca meslektaşlarının yetkili ancak yeterli olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olmuştur. 5. Sağlık Bakanlığı personeli, Bakanlık dışı çalışanlara göre daha yüksek oranda kendilerini yetersiz hissettikleri konularda sorumluluk üstlenmeyi kabul etmek zorunda kalmakta, etik dışı davranmak için baskı görmekte ve bu durumu malpraktis olarak nitelendirmemektedir. 6. Bakanlık dışı çalışan halk sağlığı profesyonelleri Sağlık Bakanlığı personeline göre etik çatışmaları daha çok tanıyabilmekte ve çözebilmektedir. 7. Halk sağlığı profesyonellerinin mesleklerinde en çok yer aldıkları çıkar çatışması muhtemel çalışma alanı “Rapor hazırlama” dır. 8. Halk sağlığı profesyonellerinin büyük bir bölümü karşılaştıkları etik çatışmaları tanıyabildiği ancak sadece yarısı bu çatışmaları çözebildiği düşüncesindedir. 9. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısı halk sağlığı etiği konusunda eğitim alma ihtiyacı duymaktadır. 85 10. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısından çoğu meslektaşlarının siyasi görüşleri arasındaki farklılıkların, sosyal yaşamdaki güç dengelerinin ve meslek örgütünün etik tutumlarını etkilediği görüşündedir. 11. Meslek üyelerinin çoğunluğu, etik olgusunun topluma ve duruma göre değişeceğine ve bireylerin etik standartlarının, içinde bulundukları toplumdan farklılık gösterebileceğine inanmaktadır. 12. Halk sağlığı profesyonellerinin neredeyse tamamı toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda bilgilendirilme, mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma ve itiraz etme hakkının olduğu düşüncesindedir. 13. Halk sağlığı profesyonellerinin sadece yarısı kadının bedeni üzerinde tek söz söyleyicinin kendisi olduğu görüşündedir. 14. Halk sağlığı profesyonellerinin sadece yarısı iş yerlerinde “Sıfır tolerans” ilkesinin uygulanması gerektiği ve toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan vazgeçilebileceği düşüncesindedir. 15. Halk sağlığı profesyonellerinin 2/3’ü ihtiyatlılık ilkesinin gerekli olduğu görüşündedir. 16. Halk sağlığı profesyonellerinin neredeyse tamamı kendilerinin halk sağlığı etiğine uygun hareket ettiğini düşünürken büyük bir bölümü meslektaşları arasında etik dışı davranan kişiler olduğu ve meslektaşlarının mesleğinin gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olmadığı görüşündedir. 17. Kadınlar erkeklere göre daha etik davranmaktadır. ÖNERİLER 1. Kısa erimde uzmanlık örgütünün halk sağlığı etiği konusunda hizmet içi ve sürekli eğitimler planlaması, mevcut olan eğitim ihtiyacını karşılamada etkili olabilir. Uzun erimde ise uzmanlık ve doktora programlarına TUKMOS’ta yer aldığı üzere halk sağlığı etiği eğitimi artan önemi ölçüsünde dahil edilmelidir. 2. Etik eğitimi uzmanları ve akademisyenlerin de görüşü alınarak uzmanlık derneği eğitim müfredatına halk sağlığı etiği eğitimi eklenmelidir. 3. Sağlık Bakanlığı çalışanlarının etik olarak uygun görmedikleri şekilde davranmaları için baskı görmelerinin engellenmesi adına meslek örgütü gerekli adımları atmalıdır. 4. Sağlık Bakanlığı çalışanları öncelikli olarak Halk Sağlığı profesyonelleri etik dışı davranmak için baskı gördüklerinde çekince duymadan başvurabilecekleri ve sorunlarına çözüm arayabilecekleri mesleki birimler kurulmalıdır. 86 5. Meslektaşlarının siyasi görüşleri arasındaki farklılıkların ve sosyal yaşamdaki güç dengelerinin etik tutumu etkilemesini önlemek için görev ve mevkilerin dağıtılmasında aranacak ilk şart liyakat esası olmalıdır. 6. Halk sağlığı profesyonellerinin görevlerini icra ederken yasalar ve etik değerler arasında ikilem yaşamalarını önlemek için gerekli düzenlemeler yapılmalı ve evrensel etik değerlerin üstünlüğü yasalara aktarılmalıdır. 7. Özellikle toplum bağışıklığı, temiz bir çevrede yaşama hakkı gibi temel ve toplumun tamamını ilgilendiren konularda halk sağlığı profesyonelleri olarak fikir birliğine varılıp ortak bir fikrin savunulması toplumun yanlış yönlendirilmesini engelleyip, toplumda temel insani haklar konusunda farkındalık sağlanmasına yardımcı olabilir. 8. Halk sağlığı etiğinin bizim çalıştığımız çoğunluğu tıp kökenli ve sağlık sektöründe çalışan halk sağlığı profesyonellerinin dışında kalan halk sağlığı hizmet sunumunda görevli diğer mesleklerlede çalışılması multisektöryel yapı gereği önemli bir katkı sağlayacaktır. 87 ÖZET Halk sağlığı etiği tıp etiği ile yakından ilişkilidir, ancak bununla sınırlı değildir. Tıp etiği, halk sağlığı çalışanlarının gereksinimlerini karşılamada yetersiz kalabilir. Tıp etiği daha çok bireysel açıdan bakarken, halk sağlığı etiği sosyal bakış açısını da gerektirir. Bu çalışma ile halk sağlığı uygulamalarının etik boyutunu güçlendirmede uygulayıcıların özellikle halk sağlığı etiği ve meslek etiğine ilişkin çatışma deneyimlerinin sorgulanması, farkındalık durumlarının ortaya çıkarılması, anlayış ve tutumlarının saptanması amaçlanmaktadır. Eğitimden uygulama alanına kadar varsa yetersizliklerin ortaya konması ve çözüm önerileri geliştirilmesiyle, gelecekte topluma sunulacak halk sağlığı hizmetlerinin etkinliğinin ve mesleğin saygınlığının arttırılması açısından da katkı sağlanması hedeflenmektedir. Sonuç olarak halk sağlığı etiğine ilişkin Türkiye’deki durum saptanıp halk sağlığı profesyonellerinin bu konudaki algılarına ilişkin mevcut durum belirlenmiş olacaktır. Araştırma 03.02.2016 ile 15.03.2016 tarihleri arasında Halk Sağlığı Uzmanları Derneği iletişim gruplarına kayıtlı olan halk sağlığı profesyonelleriyle yapıldı. Araştırmanın evreni olarak iletişim grubuna kayıtlı olan ve kişisel mail adresleri bulunan 517 kişi kabul edildi. Halk sağlığı Uzmanları Derneği iletişim gruplarına kayıtlı olan 18’i emekli ve halen aktif olarak çalışmayan, 12’si çalışma farklı branşlarda sürdüren, 14’ü ise Tıp Eğitimi’nde aktif olarak çalışan toplam 44 kişi çalışma dışı bırakıldı. Oluşturduğumuz anket Survey Monkey isimli web tabanlı anket hazırlama ve toplama programı üzerinden araştırmaya dahil edilen halk sağlığı profesyonellerine yollandı. 88 Tamamı beş bölüm şeklinde oluşturulan anketimiz birinci bölümünde ondört soruluk demografik bilgileri sorgulamaya yönelik, ikinci bölümde sekiz soruluk deneyim, üçüncü bölümde beş soruluk farkındalık, dördüncü bölümde on altı soruluk düşünce, beşinci bölümde yirmi iki soruluk tutum içerekli toplam altmış beş sorudan oluşmaktadır. Farkındalık, düşünce ve tutum içerikli soruların bulunduğu son üç bölümdeki toplam kırk üç soru beşli likert yapısındadır. Halk sağlığı profesyonellerinin sadece yarısı profesyonel eğitimi sırasında halk sağlığı etiği eğitimi almıştır. Meslek yaşamı boyunca en az bir kez etik çatışmayla karşılaşanların oranı 4’te 3’tür. Halk sağlığı profesyonellerinin yarısı meslektaşlarının halk sağlığı etiğine aykırı davranmasının en sık nedeninin “Yetkin Olmama” olduğu görüşündedir. Halk sağlığı profesyonellerinin yaklaşık % 90’ı meslek hayatları boyunca meslektaşlarının yetkili ancak yeterli olmadıkları konularda sorumluluk üstlenmelerine tanık olmuştur. Yarısı da halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı duymaktadır. Kadınlar erkeklere göre daha etik davranmaktadır. Halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiği eğitimleri yetersizdir ve bu konuda eğitim alma ihtiyacı hissetmektedirler. Anahtar Kelimeler: Halk sağlığı etiği, tıp etiği, deneyim, farkındalık, tutum. 89 AWARENESS, ATTITUDE AND EXPERIENCES OF HASUDER REGISTERED PUBLIC HEALTH PROFESSIONALS REGARDING PUBLIC HEALTH ETHICS IN DAILY PRACTICES SUMMARY Public health ethics is closely related with medical ethics but not restrained to it. Medical ethics could be inadequate to meet the requirements of public health service providers. While medical ethics has an approach at the individual terms; public health ethics also requires a social perspective. The aim of this study is; to dispute conflict experiences particularly related to public health ethics and occupational ethics, to reveal the statae of ethics awareness, to determine the perception and attitude of administarators for strenghteninig the ethical extent of public health services.By exhibiting the inadequacies in both education and practice, and developing solutions, contribution to increase the efficiency of future public health services and the reputability of the occupation is also aimed.Finally, the current state of Turkey and the perception of public health professionals regarding public health ethics is will be determined. The research was conducted with public health professionals who were registered to the communication groups of Turkish Society of Public Health Specialistsin between 03.02.2016 and 15.03.2016. As the census of the research, 517 people whom were registered 90 to the communication group and whose personal e-mail adresses were available were admitted. From the research group registered to Turkish Society of Public Health Specialistscommunication group;44 people were excluded from the study who were retired and not actively working (18), were working in different branches (12), were working actively in Medical Education Departments totally (14). The questionnaire formthat was developed by the researcherswas sent to public health professionals through the web-based survey forming and collecting programme called, Survey Monkey. Our survey which consists of 5 chapters and 65 questions totally composed of 14 questions involving demographic information in the first chapter, 8 questions of experience in the second chapter, 5 questions of awareness in the third chapter, 16 questions of opinions in the fourth chapter and 22 questions of attitude in the fifth chapter. Totally 43 questions from the last three chapters in which questions about awareness, opinion and attitude are available are in the Likert form. Only half of public health professionals have had the education of public health ethics during the course of their professional education. The rate of at least one ethnic conflict with those encountered during his career is ¾ .Half of the public health professionals opinion about the most common reason of their collegues’ acting against public health ethics is “not competent”. Approximately 90% of public health professionals have witnessed through their occupationally active years that their colleagues are taking responsibility in the issues they are authorized but not competent. Half of them thoughtthat they need to attend to an educational course regarding public health ethics. Women behave more ethical than men. Public health ethics training of public health professionals is insufficient and they feel the need for more training courses in their education. Key Words: public health ethics, medical ethics, experience, awareness, attitude. 91 KAYNAKLAR 1. Heggenhougen HK, Quah RS. Editors. International encyclopedia of public health editor. USA,2008:432. 2. Cevizci A. Uygulamalı etik. Say Yayınları, İstanbul, 2013:17-20. 3. Tepe H. Etik ve meslek etikleri. Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara:2000:3566. 4. Türkeri M. Etik Kuramları. Lotus Yayınevi, Ankara:2008:119-40. 5. Güler Ç,Akın L. Halk sağlığı temel bilgiler kitabı. Hacettepe Üniv Baskı 3, Cilt 3; 2015:1766. 6. Çetin M, Özcan K. Okul yöneticilerinin etik davranışlarının öğretmenlerin iş doyumuna etkisi. M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Derg. 2004;(20):2138. 7. Arslan D. Halk Sağlığı Etiği. Hacettepe Tıp Derg. 2009;40:108-112. 8. İnandı T. Halk Sağlığı Etiği. Türkiye Halk Sağlığı Derg. 2010;8(3):191-2. 9. IX. Halk Sağlığı Kongresi 3-6 Kasım Hacettepe Üniversitesi. Palme Yayınevi, Ankara: 2004:19. (Erişim tarihi: 03.03.2016). http://halksagligiokulu.org/anasayfa/components/com_booklibrary/ebooks/9_halksagli gikongresi2004.pdf 92 10. Editorial, A code of ethics for public health. American Journal of Public Health. July 2002, Vol 92,No.7:1057-1060. 11. Last JM. A Dictionary of Public Health. Oxford Univ. New York, USA:2007. 12. Kılıç B. Dünyada ve Türkiye'de halk sağlığı uzmanlık eğitiminin tarihçesi, içeriği ve istihdam politikaları. TAF Preventive Med. Bull. 2014:13(6);495-504. 13. Toplum Sağlığı Merkezi Çalıșanlarına Yönelik “Sağlığın Geliștirilmesi Eğitimi” Rehberi. T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlığın Teșviki ve Geliștirilmesi Daire Bașkanlığı. Ankara:2011;7. 14. Kılıç B, Şahan C, Bahadır H. Türkiye’de halk sağlığı uzmanları için insangücü planlamasi (2013-2023). HASUDER Sağlık politikaları ve istihdam çalışma grubu RAPORU;2014. http://halksagligiokulu.org/anasayfa/components/com_booklibrary/ebooks/HALK%20 SAGLIGI%20UZMANI%20INSAN%20GUCU%20PLANLAMA_2014.pdf 15. Eren N. Halk sağlığı uzmanının görev tanımı ve görev analizi. TTB Halk Sağlığı Kolu, Ankara, 1992. 16. United Kingdom Department of Health Review of the Regulation of Public Health Professionals. DH/Public Health Development Unit, Ref No:15161, London, 2010. 17. OECD Frascati Kılavuzu. Araştırma ve deneysel geliştirme taramaları için önerilen standart uygulama. TÜBİTAK, 2002. http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/BTYPD/kilavuzlar/frascati_tr.pdf 18. Alma Ata 1987;Primary Health Care- Report of the International Conference on Primary Health Care, WHO, Geneva, 1978. 19. Milestones in Health Promotion; Statements from Global Conferences World Health Organization WHO: 2009:1-2. http://www.who.int/healthpromotion/Milestones_Health_Promotion_05022010.pdf 20. The Ottawa Charter for Health Promotion. First International Conference on Health Promotion Ottawa, 17-21 November 1986. http://www.euro.who.int/data/assets/pdf_file/0004/129532/Ottawa_Charter.pdf?ua=1 21. Güler Ç. Çevre sağlığı ve etik. Özgür Doruk Güler Çevre Dizisi:59, Yazıt Matbaacılık, Ankara; 2011:5-8 (Aktaran). 22. Fişek N. Halk sağlığına giriş. Çağ Matbaası, Ankara;1983:5-6. 23. Eskiocak M. Sağlık yönetiminin temel ilkeleri neoliberal sağlık reformlarından nasıl etkilendi? Örgütlenme modeli (Ed) Türkkan A. Sağlık Reformlarının Sağlık Yönetimine Etkileri Sempozyumu 19-21 Kasım 2009 Sempozyum El Kitabı, Bursa;2009:46-51 93 http://www.hekimcebakis.org/images/Diger_Yayinlar/saglik_reformlari_sempozyum. pdf 24. Oxford Textbook of Global Public Health (Ed.)Detels R.Gulliford M.Karim AQ. Tan CC. Oxford Univ. Press, UK, 6th.Ed.2015:15. 25. Onar SS. İdare hukukunun umumi esasları 3. Baskı C.I. İstanbul 1966;13. 26. Barger RN. A Summary Of Lawrence Kohlberg's Stages Of Moral Development Copyright 2000 by Robert N. Barger, Ph.D. University of Notre Dame Notre Dame, IN 46556. https://www.csudh.edu/dearhabermas/kohlberg01bk.htm 27. Doğan CK, İnankul H. Ombudsmanlık kurumunun örgütlerde etik kural ve davranışlar konusundaki yeri ve önemi. KTÜ SBE Sos Bil Derg 2015;(10):329-44. 28. TC. Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kamu Görevlileri Etik Rehberi. Ankara, 2014. 29. Bozkurt Ö. Meslek Etikleri ile ilgili bazı tespitler ve değerlendirmeler.Toplum Bilimleri Derg 2014;8(15):249-62. 30. İşgüden B, Çabuk A. Meslek etiği ve meslek etiğinin meslek yaşamı üzerindeki etkileri. Balıkesir Üniv Sosyal Bilimler Enstitüsü Derg 2006;9(16):59-86. 31. Pehlivan İ. Yönetsel, Mesleki ve Örgütsel Etik. Pegem, 2 Baskı, Ankara,2002:52. 32. Pekcan HS. Yalova İli ve Çevresinde Görev Yapan Hekimlerin ve Hemşirelerin Etik Duyarlılıkları (tez). İstanbul: Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü;2007. 33. The emerging field 2008;372:2013-4. of public health ethics. Lancet (www.thelancet.com) 34. Population and Public Health Ethics Cases From Research Policy and Practice; 2012: 13. http://www.jcb.utoronto.ca/publications/documents/Population-and-Public-HealthEthics-Casebook-ENGLISH.pdf 35. Yıldırım G, Kadıoğlu S. Etik ve tıp etiği temel kavramları. C.Ü. Tıp Fak Derg 2007;29(2):7-12. 36. Uğurlu Ö, Çobanoğlu N. Biyoetik açısından çevresel güvenlik kavramı. 3. Ulusal Tıp Etiği Kongresi Kitabı Cilt 1, 25–28 Haziran. Bursa: Türkiye Biyoetik Derneği Yayınları;2003:597–8. 37. Aksoy Ş. Tıp etiğinin ülkemizdeki ve dünyadaki tarihi. (Eds) Erdemir Demirhan A, Öncel Ö, Aksoy Ş. Çağdaş Tıp Etiği. Nobel Kitabevi; 2003:12–14. 38. Kadıoğlu S. Etik Etik Dedikleri. III. Koloproktoloji- Stomaterapi Sempozyum Özet Kitabı, 12–14 Nisan. Adana. Adana Ostomi Derneği, TTB, Çukurova Üniversitesi, Cleveland Clinic katkılı yayın;2007:86–8. 94 39. Arda B. Etiğe kavramsal giriş ve temel yaklaşımlar. (Eds.) Arda B, Kahya E, Başağaç Tamay G. Bilim etiği ve bilim tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi;2004:21– 36. 40. Kadıoğlu F, Kadıoğlu S. Klinik uygulamalarda etik karar verme süreci. (Eds.) Erdemir Demirhan A, Oğuz Y, Elçioğlu Ö, Doğan H. Klinik Etik. Nobel Kitabevleri, 2001:44– 63. 41. Türk Tabipler Birliği (TTB) Hekimlik Meslek Etiği Kuralları. Ankara: Türk Tabipler Birliği Yayınları;2012. 42. Percival T. Medical Ethics: Or, a Code of Institutes and Precepts, Adapted to the Professional Conduct of Physicians and Surgeons. Manchester S. Russell Printed; 1803. 43. American Medical Association. “Principles of Medical Ethics”, 2013. http://www.ama-assn.org/ama/pub/physician-resources/medical-ethics/code-medicalethics/principles-medical-ethics.page 44. Sayım F. Sağlık Piyasası ve Etik: Sağlık hizmetlerinde ve sağlık piyasasının yapısında etik. Bursa: MKM Yayınları; 2011:55-63. 45. Kırılmaz H. ve ark. Sağlık hizmetlerinde etik ikilemlerde ampirik etik çalışmalarının yararları. İnsan&İnsan Sayı 1, Yaz 2014:35-44. www.insanveinsan.org 46. Forde R. How can empirical ethics ımprove medical practice? Cambridge Quarterly of Healthcare Ethics 2012;21:517-26. 47. Bahçecik N. Hemşirelikte etik. Sabuncu N. (Ed.). Hemşirelik bakımında ilke ve uygulamalar. İstanbul: Alter Yayıncılık; 2009:70. 48. Beauchamp TL. Childress principles of biomedical ethics. 7th Edition, New York:Oxford University Press;2012. 49. Williams JR. Medical Ethics Manuel. 2nd Edition, France, World Medical Association Publication. 2009:37. 50. Civaner M, Sarıkaya Ö, Balcıoğlu H. Uzmanlık eğitiminde tıp etiği. Anadolu Kardiyoloji Derg 2009;9:132-8. 51. Pehlivan İ. Yönetsel, örgütsel, mesleki etik açısından tıbbi etik ve tıp etiği eğitimi. (Ed) Arda B. Tıp Etiği Araştırmaları. Biyoetik Derneği Yayınları, Ankara, 1999. 52. Pehlivan İ. Yönetsel, mesleki ve örgütsel etik. Pegem, 2.Baskı, Ankara, 2002. 53. Karaman H. Ebu Bekir El-Razi ve tıp etiği ilkeleri. Turkiye Klinikleri J Med Ethics 2006;14(1):9-15. 54. Sox H. Medical professionalism in the new millennium: A Physician Charter. Ann Intern Med 2002;136:243-6. 95 55. Last JM. Ethics and public health policy. 2nd Ed. New York:McGrawHill,1997;(10):365-394 56. Public heath: Ethical İssues. Nufield Council on Bioethics. London: 2007;(2):15-16 http://nuffieldbioethics.org/wp-content/uploads/2014/07/Public-health-ethicalissues.pdf 57. Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma Ve Standart Sistemi(TUKMOS) Halk Sağlığı Uzmanlık Eğitimi Çekirdek 04.06.2013:5-6. Belirleme Müfredatı: 58. Mengüşoğlu T. Felsefeye giriş. 8. Basım, İstanbul: Remzi Kitabevi; 2003:262–75. 59. Aydın İ. Eğitim ve öğretimde etik. 2. Baskı, Ankara:Pegem Yayıncılık; 2006:13–30. 60. Pieper A. Etiğe giriş.(Çev: Atayman V, Sezer G). İstanbul: Ayrıntı Yayınları;1999:64– 6. 61. Hoffman M. ve Frederick R. (eds),Business Ethics: Readings and Cases in Corporate Morality. McGraw Hill, 3rd Edition.1995:74. 62. T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Eğitim Ve Öğretim Sisteminin Geliştirilmesi Projesi. Tüm Alanlar, Meslek Etiği. Ankara, 2006:6. 63. Pribilla Otto. Hukuk ile etik arasında arasında hekim. In: Engelhardt DV. (Çev.: Namal A.). Tıbbın Gündelik Yaşamında Etik. İkinci baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2000:253–65. 64. Williams RJ. Dünya hekimler birliği tıp etiği el kitabı.( Çev: Civaner M.). Ankara: Türk Tabipleri Birliği Yayınları;2005:13–14. 65. Maeckelberghe EM, Schroder-Back P. Public health ethics in Europe-let ethicists enter the public health debate. Euro J Public Health 2007;17:542. 66. Petrini C, Gainotti S. A personalist approach to public health issues. Bulletin of the World Health Organization. 2008;86:624-9. 67. Beauchamp TL. Philosophical Ethics,.2nd ed. New York:Mc Graw Hi, Inc 1991; 18899. 68. Arda B. Ankara Tıp Mecmuası (The Of Journal Of The Faculty Of Medicine) 1995;48:323-36. 69. Aydın E. Tıp etiğine giriş. 1. Baskı Ankara:Pegem A. Yayıncılık;Şubat 2001:93. 70. Öner C. Sağlığın sosyal belirleyicileri ve yaşam kalitesi ile ilgisi, Türkiye Klinikleri J.Fam Med-Special Topics 2014;5(3):15-8. 71. Civaner M. Halk sağlığı etiği ve meslek ahlakı. Turk J Public Health 2015;13(2);1701. 96 72. Folmar et all. Ethics in public health practice: A Survey of Public Health Nurses in Sauthern Louisiana. Public Health Nursing 1997;14(3):156-60. 73. Dağlı ŞS. Muhasebe Meslek Etiği ve Meslek Mensuplarının Etik Hakkındaki Görüşleri Üzerine Isparta İlinde Bir Uygulama (tez). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı;2013. 74. Saygılı A. Çevre Hukuku Açısından Çevresel Etki Değerlendirmesi (tez). Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı;2007. 75. Soysal A. Sağlık etki değerlendirmesi nedir? Ne değildir? TAF Prev. Med. Bull. 2010;9(6):689-94. 76. Yılmaz N, Orhan U. Örgütlerde kadın liderlerin etik dışı davranışları üzerine bir araştırma. İİBF Derg. 2014;18(2):75-94. 77. Kutluk AF. Davranışsal Muhasebe Çerçevesinde Etik Konusunun Değerlendirilmesi (tez).Antalya:Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı;2010. 78. Yıldız G. Muhasebe mesleğinde meslek etiğive kayseri il merkezinde bir uygulama. Erciyes Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi Derg 2010;36:155-78. 79. Hamamcı C. Çevre hakkı üzerine düşünceler. İnsan Hakları Yıllığı. 1984;5-6:179. 80. Küçükçallı N. Uzun Süreli Açlıkların Adli Tıptaki Yeri ve Önemi (tez). İstanbul: T.C Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı;2003. 81. İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik.Resmi Gazete:20.07.2013 – 28713 (Erişim Tarihi:04.05.2016) . http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/07/20130720-10.htm 82. http://www.anayasa.gen.tr/esitlik.htm#_ftnref248 (Erişim tarihi 03.03.2016). 83. Kutlu HA. Muhasebe meslek mensuplarının ve çalışanlarının etik ikilemleri: Kars ve Erzurum illerinde bir araştırma. Ankara Üniviversitesi SBF Derg. 2008;63(2):143-70. 84. Pelin ŞS, Oğuz YN. Tıbbi etik açısından hekim sorumluluğu. Turkiye Klinikleri J Med Ethics1994;2(3):161-3. 97 EKLER 98 Ek-1 99 Ek-2 100 Ek-3 101 Ek-4 “HALK SAĞLIĞI PROFESYONELLERİNİN GÜNDELİK UYGULAMALARDA HALK SAĞLIĞI ETİĞİNE İLİŞKİN FARKINDALIK, TUTUMU VE DENEYİMLERİ” ANKET FORMU Değerli Katılımcı; Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nın “HASUDER’e Kayıtlı Halk Sağlığı Profesyonellerinin Gündelik Uygulamalarda Halk Sağlığı Etiğine İlişkin Farkındalık, Tutum ve Deneyimleri” adlı çalışmaya katılmak için davet ediliyorsunuz. Yaptığımız çalışmaya katılmanız ve işbirliğinde bulunmanız gündelik rutin uygulamalarda karşılaşılan sorunlarda oluşturulacak ortak yanıtlar halk sağlığı uygulamalarının etkinliğini ve güvenilirliğini arttıracaktır. Çalışma sürecindeki paylaşımlarımızda kişisel özerkliğinize özen gösterilecek ve konuyla ilgili kimlik bilgileriniz kesinlikle üçüncü kişilerle ve kurumlarla paylaşılmayacaktır. Anket sorularını özenle ve sabırla cevaplandıracağınıza inanarak, yardımlarınızdan dolayı şimdiden teşekkür ederiz. T.Ü.T.F. Halk Sağlığı Anabilim Dalı Tez Danışmanı Prof Dr. Muzaffer ESKİOCAK 1. Tıpta Uzmanlık Öğrencisi Araş. Gör. Dr. Nergis BAŞER Yaşınız: 2. Cinsiyetiniz: a. Kadın ( ) b. Erkek ( ) 3. a. b. c. d. Çalıştığınız kurum: Üniversite ( ) Sağlık Bakanlığı ( ) Özel Sektör ( ) Diğer ( ) Belirtiniz……………… 4. a. b. c. d. e. f. g. h. Çalıştığınız kurum Türkiye’nin hangi coğrafi bölgesinde bulunmaktadır? Marmara Bölgesi Ege Bölgesi Karadeniz Bölgesi Akdeniz Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Doğu Anadolu Bölgesi Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yurtdışı 5. Lisans Eğitiminiz: a. Tıp Fakültesi ( ) b. Diğer ( ) 6. a. b. c. d. e. f. Meslekte toplam çalışma süreniz: ≤ 5 yıl ( ) 6-10 yıl ( ) 11-15 yıl ( ) 16-20 yıl ( ) 21-25 yıl ( ) 25 yıl üzeri ( ) 7. a. b. c. d. e. Ünvanınız: Profesör Doçent Yardımcı Doçent Uzman/ PhD Öğretim Görevlisi ( ( ( ( ( ) ) ) ) ) 102 8. Lisans eğitiminiz sırasında Tıp Etiği dersi aldı mı? a. Evet ( ) b. Hayır ( ) 9. a. b. Profesyonel eğitiminiz sırasında halk sağlığı etiği ile ilgili kuralları kapsayan dersler aldınız mı? Evet ( ) Hayır ( ) 10. Şimdiye kadar öğrencilerinize, asistanlarınıza hiç etik dersi verdiniz mi? a. Evet ( ) b. Hayır ( ) 11. Etik, Sağlık Sosyolojisi, Medikal Antropoloji derslerinden herhangi birinde eğitici olmaya gönüllü olur musunuz? a. Evet ( ) b. Hayır ( ) 12. Etik konusuna özel ilginiz var mı? a. Evet ( ) b. Hayır ( ) 13. Mesleğinizi severek yapıyor musunuz? a. Evet ( ) b. Hayır ( ) 14. Uzmanlık alanınız içinde çalıştığınız ilgi alanlarınız nelerdir? Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz. a. Çevre Sağlığı ( ) b. Epidemiyoloji ( ) c. İş, İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları ( ) d. Ana-Çocuk Sağlığı ( ) e. Sağlık Yönetimi ( ) f. Sağlık Ekonomisi ( ) g. Sağlık Antropolojisi ve Sosyolojisi ( ) h. Sağlık Eğitimi ( ) i. Bulaşıcı Hastalıklar ve Bağışıklama ( ) j. Kronik Hastalıklar ve Yeti Yitimi ( ) k. Afetler ve Afet Tıbbi ( ) l. Sağlık Politikaları ( ) m. Diğer (Belirtiniz)……………………………… Aşağıdaki önermelerin ve soruların doğru ya da yanlış cevabı bulunmamaktadır. Belirtilen soruları ve önermeleri deneyimleriniz, düşünceleriniz ve tarif edilen durumla karşılaşmanız durumundaki tutumlarınız doğrultusunda cevaplandırmanızı rica ediyoruz. DENEYİM 15. Son 12 aylık çalışma süreniz içinde etik çatışmayla karşılaşma sayınız nedir? a. 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10+ 16. Meslek hayatınız süresince etik çatışmayla hiç karşılaştınız mı? Cevabınız HAYIR ise 18. soruya geçiniz. a. EVET ( ) b. HAYIR ( ) 17. Yaşadığınız etik çatışmalar hangi etik sorun alanlarıyla ilgiliydi? Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz. 103 a. b. c. d. e. f. g. h. i. Yararlılık ( ) Zarar Vermeme ( ) Özerkliğe Saygı ( ) Adalet ( ) Kötü Davranmama ( ) Aydınlatılmış Onam ( ) Doğruyu Söyleme ( ) Gizliliğe Saygı ( ) Sadakat ( ) j. k. l. m. n. o. p. q. r. s. 24. Halk sağlığı uygulamalarım sırasında karşılaştığım etik çatışmaları çözebiliyorum. 25. Halk sağlığı etiği konusunda eğitici kursa katılma ihtiyacı duyuyorum. 26. Meslek yaşantım süresince çeşitli makamlarca etik kurallara uygun görmediğim şekilde davranmam için baskı gördüm. 104 Kesinlikle Katılmıyorum FARKINDALIK 23. Halk sağlığı uygulamalarımda etik çatışmaları tanıyabiliyorum. Katılmıyorum 22. Bu güne kadar mesleğinizin çıkar çatışması yaratması muhtemel çalışma alanlarının hangilerinde yer aldınız? Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz. a. Kesinlikle ilgilenmem Reddederim b. İlgilenecek yeterli biri varsa reddederim c. Kararsız kalırım d. İlgilenmeyi kabul ederim e. İlgilenecek yeterli biri yoksa kabul ederim a. Danışmanlık ( ) b. Rapor Hazırlama ( ) c. Denetim ( ) d. Bilirkişilik İncelemesi ( ) e. İş Yeri Hekimliği ( ) f. Diğer ( ) Belirtiniz… g. Yer Almadım ( ) Kararsızım 20. Herhangi bir meslektaşınızın meslek hayatı boyunca yetkin olmadığını düşündüğünüz bir konuda sorumluluk üstlendiğine tanık oldunuz mu? 21. Yeterli olmadığınızı düşündüğünüz bir halk sağlığı sorunuyla karşılaştığınızda nasıl davranırsınız? Katılıyorum 19. Meslek hayatınız sürecindeki deneyimlerinize dayanarak halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiğine aykırı davranmalarının nedeni sizce ne olabilir? Birden fazla seçenek işaretleyebilirsiniz. a. EVET ( ) b. HAYIR ( ) a. Eğitim Yetersizliği ( ) b. Ülkedeki Yasalar ( ) c. Baskı ( ) d. Etnik Yapı ( ) e. Piyasa Koşulları ( ) f. Daha Çok Kazanç İsteği( ) g. Denetim Eksikliği ( ) h. Politik Yönelim ( ) i. Yetkin Olmama ( ) j. Diğer ( ) Belirtiniz……… a. EVET ( ) b. HAYIR ( ) Kesinlikle Katılıyorum 18. Bağlı olduğunuz meslek odası ya da ilgili makamlar tarafından etiğe aykırı davranıştan dolayı çevrenizde ceza almış biri var mı? Özgürlük ( ) Eşitlik ( ) Sözünde Durma ( ) Sır Saklama ( ) Muhbirlik ( ) İfşa Etme ( ) Çıkar Çatışması ( ) Yayın Etiği ( ) Araştırma Etiği ( ) Diğer ( )Belirtiniz…… 35. Halk Sağlığı profesyonellerinin etik tutumları, yaşadıkları toplumdan farklılık gösterebilir. 36. Halk sağlığı profesyonellerinin mesleğinin gerektirdiği asgari eğitim düzeyine, bilgiye ve yeterliliğe sahip olduklarını düşünüyorum. 37. Halk sağlığı profesyonelleri yasalara çok bağlıdırlar. 38. Halk sağlığı profesyonelleri arasında halk sağlığı etiğine uygun davranmadığını düşündüğüm kişiler var. 39. Halk sağlığı profesyonelleri gündelik uygulamalarında halk sağlığı etiği çerçevesinde kamu çıkarını, bireylerin çıkarından daha üstte tutmalıdırlar. 40. Bir halk sağlığı girişimi, birine zarar verecekse yapılmamalıdır. 41. Yasal olan her davranışın, aynı zamanda etik olduğunu düşünüyorum. 42. Halk sağlığı profesyonellerinin siyasi görüşleri arasındaki farklılıklar, mesleki etik kurallarına uyumu zorlaştırmaktadır. 43. Halk sağlığı etiği, sosyal gelişim ve değişimlere göre güncellenmelidir. TUTUM 44. Toplum bağışıklığı için aydınlatılmış onamdan vazgeçilebilir. 45. Söz konusu bir salgın hastalık durumunda halkın mevcut durum hakkında bilgilendirilmesi ve doğruların söylenmesi gereksiz kargaşa yaratacak ve sağlık yöneticilerinin işini zorlaştıracaktır. 46. Yasalarda belirtilen süreler içinde mevcut gebeliğini sonlandırmak isteyen kadının uygulanacak işlem için eşinin onayının istenmesi gizliliğe saygı ilkesine aykırıdır. 47. Ülkemizin sağlık bilgilerinin uluslararası platformda yayınlanırken kağıt üzerinde gerçek dışı iyileştirmelere gidilmesi ve gerçek verilerin gizlenmesi dünya çapında ülkemizin kalkınmasına engel olacak önyargının oluşmaması için yapılmış masum düzenlemelerdir. 105 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum 27. Meslek yaşantım süresince etik ilkelere uymayan kararlar almış olabilirim. DÜŞÜNCE 28. Halk sağlığı profesyoneli olarak halk sağlığı etiği ilkelerine uygun hareket ettiğimi söyleyebilirim. 29. Çevrem/çalıştığım kurum/ bağlı bulunduğum meslek örgütü mesleki etik davranışlarımı etkiliyor. 30. Halk sağlığı etiğine uygunsuz davranmak halk sağlığı profesyonelleri için malpraktis niteliğindedir. 31. Halk sağlığı profesyonellerinin, halk sağlığı etiği eğitimleri yeterlidir. 32. Uzmanlık örgütü, halk sağlığı profesyonellerinin halk sağlığı etiğine uygun davranmasında etkilidir. 33. Sosyal yaşamdaki güç dengeleri Halk sağlığı profesyonellerinin etik tutumlarını etkilemektedir. 34. Etik bilimsel kanıtlara göre değişir. 58. Afetler ve olağan dışı durumlar sırasında sunulan sağlık hizmetlerinin mülteciler ve sığınmacılardan önce kendi halkımıza sağlanması için tıbbi ve gıda yardımlarının özenli şekilde gizlenmesinde hekimler ve bölge sağlık yöneticileri iş birliği içinde olmalıdır. 59. Tabiatta bağlı nedenler ya da sanayi kuruluşlarının faaliyetleri sonucu ülkemizin sağlık için riskli görülen bölgelerinde mevcut durum ve riskler anlatıldıktan ve onayları alındıktan sonra kabul eden kişilerin daha yüksek ücretler karşılığında bu bölgelerde yaşayıp çalışmaları etik olarak da uygun bir kalkınma yolu olarak kullanılabilir. 106 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum 48. Ülkemizde önemli boyutlara ulaşan sağlık turizmi halkımızın sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkını bazı alanlarda gasp etmekte ve halkımız için negatif ayrımcılık doğurmaktadır. 49. Günümüz koşullarında sağlık hizmetlerinin sunumunda sosyal güvence durumuna bakılmaksızın eşit hizmet sunumu vergi ve prim ödeyen vatandaşların haklarını ihlaldir. 50. Hekimlerin bulundukları statü dolayısıyla hastaları arasında özellikle cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyanların ailelerine ve eşlerine bildirilmesi toplum düzeni için yapması gereken bir ödev niteliğindedir ve toplumun diğer bireylerinin sağlığının korunması için gereklidir. 51. Çocuklara karşı uygulanan sözel, fiziksel, maddi ve cinsel şiddet söz konusu olduğunda kültürel ve geleneksel olarak aileler arasında farklı tutumlar mevcut olabilir. Bazı ailelerin çocuklarına karşı uyguladıkları ve bizim kendi inançlarımız ve geleneklerimiz doğrultusunda şiddet olarak gördüğümüz davranışlarını çocuğu koruma adına ilgili makamlara bildirmek ve bu aileleri ifşa etmek hekimlik meslek etiğine aykırıdır. 52. Hekimlik mesleği dolayısıyla dahil olduğunuz, inançları gereği kadınlar ya da çocuklarına karşı sağlığı riske atacak geleneklerini devam ettiren bir etnik grubun sürdürdükleri uygulamaları bildirmek, duyurmak gizlilik ilkesine aykırıdır. 53. Özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmeden kaynaklanan acil olarak önlem alınması gereken toplum sağlığını riske atan bir durum söz konusu olduğunda en çabuk iletişim yolu olarak halka medya aracılığıyla bilgi vermek söz konusu işletmeyi statü ve maddi kayba uğratabileceği için farklı bir iletişim yolu seçilmelidir. 54. Ekonomik kalkınmışlığa ulaşmak ya da topluma yeni iş kolları yaratmak uğruna çevrenin hiçbir düzeyde kirletilmesi kabul edilemez. 55. Toplumun, sağlığını ilgilendiren her konuda bilgilendirilme ve mevcut durumdan haberdar edilip doğru bilgi alma hakkı vardır. 56. İş yeri hekimlerinin özel statüleri dolayısıyla çalıştıkları kurumda meydana gelen sağlık risklerini işveren lehine kabul edilebilir düzeyde görmezden gelmeleri ya da gizlemeleri olağan bir insan davranışıdır. 57. Sağlık riski taşıdığı için piyasadan toplatılan ya da ihracata sunulamayan gıdaların mevcut risklerinin açıklanarak isteyen yoksullara dağıtılması sağlanabilir. 107 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum 60. Gelişen teknoloji ve küreselleşmeyle birlikte sağlığa zararsız olduğu kanıtlanmadan gündelik hayatta kullanıma giren yeni teknolojik ürünlerin sağlığa zararlı olma potansiyelinden dolayı kullanımının reddedilmesi halk sağlığı profesyonellerinin ihtiyatlı oluşlarının gereğidir. 61. Bazı büyük sanayi kuruluşlarının “parasını öderim çevreyi kirletirim” tutumları yasaların desteklediği etik bir sorundur. 62. Hapishanelerdeki tutukluların can güvenlikleri devletin korumasındadır. Bu kişilerin akıl sağlıkları yerinde olarak kendi iradeleriyle aldıkları ölüm orucu kararlarında hekim müdahalesi insanı yaşatmak adına yapılan ve etik bir girişimdir. 63. Halk sağlıkçıların/ DSÖ’ nün cep telefonlarının kullanımının yaygınlaşmasına kanserojen etkisi kanıtlanana kadar tepki göstermemeleri henüz kanıt yokken bu derece bir teknolojik gelişimin engellenmemesi adına doğru bir tutumdur. 64. İş kazası ya da meslek hastalıklarının görüldüğü iş yerlerinin çalışma ruhsatlarının iptal edilmesi “sıfır tolerans” ilkesi doğrultusunda yerinde bir yaptırımdır. 65. Halk Sağlığı uzmanlarının yetkin olmadığı konularda sorumluluk üstlenmeleri malpraktistir.